Slayt Başlığı Yok - Isparta Rehberlik ve Araştırma Merkezi

advertisement
OTİZMLİ ÇOCUKLAR VE
GELİŞİMLERİ
Otizmli Çocuk Ailelerine Yönelik
Bilgi Verici Danışmanlık Hizmeti
ISPARTA REHBERLİK VE
ARAŞTIRMA MERKEZİ


‘’Oğlum 1994 yılında sezeryan ile doğdu. Doğumdan sonra
yaklaşık bir saat ağlamış... Kamil çok gazlı bir bebeklik dönemi
geçirdi. Sadece 15 gün anne sütü aldı ve bu nedenle oğlumu
hazır mama ile büyüttüm. Standart biberon ölçüleri yeterli
gelmediği için ek gıdalara erken başladık. Kamil’ in gelişimi her
zaman boy ve kilo olarak %90-95 lik gelişme düzeyinde oldu.
Bebekliğinde vücut saatinin çok iyi çalıştığını gözledim.
Biberonunu 5 dakika geciktirmem ya da uyku saatinin sarkması
huzursuz olmasına yol açıyordu. Arabasında uyuduğu zaman alıp
yatağına koyamıyorduk hemen uyanıyor ve ağlıyordu. Bir yaşına
kadar bazı şeyler normaldi... El sallaması, babasının geldiğini
görünce terliklerini getirmesi, arkadaşı ile oynaması... Bunların
yanı sıra gözlerinizin içine bakan ve çok sevecen bir bebekti.
Televizyonu biraz değişik seyretmesi dikkatimizi çekiyordu... Bir
buçuk yaşlarında bir duraklama yaşadı.. Daha çok televizyon
seyrediyor, iki kişiden fazla misafir geldiği zaman ağlama
krizlerine giriyordu. Onu sakinleştirmeye çalışırken ne olduğunu
anlamaya çalışıyordum.

Kamil’ in ağlamaları, kalabalık içinde çok
rahatsız olması, üç aylıkken televizyonu
fark etmesi, 4 aylıkken diş çıkarması, 10
aylıkken yürümesi, beş dakika
gecikmenin ağlama nöbetlerine yol
açması beni doktora yönlendirdi ve Kamil’
i bir nöropsikologa götürdük... Bu hanım
iki üç seans sonra yaptığı
değerlendirmeler sonucunda Kamil’ e
“otistik” tanısını koydu……. ‘’
Otizmin tan1m1


Otizm yaşam boyu süren
sosyalleşme, dil, iletişim
ve diğer birçok etkinlik
alan1n1 etkileyen bir
bozukluktur.
Klinik belirtilerin şiddeti
bireyden bireye farklılık
gösterir.
Otizm yaşamin ilk üç yılı içinde ortaya çıkan ve
yaşam boyu devam eden bir yetersizlik
durumudur.

Otizmin Görülme Sıklığı


Her on bin kişiden 4-5
kişi otizme sahipken,
15-20 kişi ise otistik
davran1şlar1
sergilemektedir. Otizm,
erkek çocuklarda k1zlara
oranla 3-4 kat daha
fazla görülmektedir.
K1z çocuklarda daha az
görülmesine rağmen,
otizm tablosu k1z
çocuklarda daha ağ1r
seyreder.
Otizm belirtileri
Otizmde
görülen belirtiler üç temel grupta yer
al1r;
1- Toplumsal ilişkilerin gelişiminde bozukluk.
2- Sözel ve sözel olmayan iletişimde bozukluk
(sembolik oyun da dahil olmak üzere hayal
gücünden yoksunluk).
3- Tak1nt1l1, tekrarlay1c1 davran1şlar, ilgi alan1n1n
k1s1tl1llğ1 ve darl1ğ1.


Otizmin Ağırlığı ve Seyrini Belirleyen Faktörler
Zeka düzeyi en önemli etkenlerden biridir. Otistik çocukların önemli bir
kısmında zeka problemleri varken, bir kısmı normal az bir kısmı üstün
zekalıdır. Bu çocuklarda hastalık daha hafif ve daha iyi seyredebilir.
İkinci önemli etken konuşmaya başlama yaşıdır. Genellikle 5 yaş civarı
konuşmaya başlamış olması olumludur. Bunlar dışında olumlu çevre
koşulları, aile içi etkileşimin ve iletişimin iyi olması ve erken tanı ile özel
eğitimin erken başlaması önemlidir.



Otizmin Başka Hastalıklarla İlgisi
Otizmde % 10-20 oranında nörolojik-genetik bir hastalık vardır. Bu
hastalıkların beraberinde ciddi başka bulgular vardır. Bu olgular da
olumsuz seyreder.



Otizmin Seyrine Ait Özellikler
Otizm bulguları özellikle ilerleyen yaşla birlikte dalgalanma gösterir. Bazen
kısmi düzelmeler ve kötüleşmeler izlenir. Bazen otizm sonradan, özellikle
1-2 yaşları arasında tamamen normal bir çocukta ortaya çıkabilir. Otizm
tümüyle düzelmez ama özellikle atipik formlarında iyi düzelenler vardır.



Otizm ve Beyin İlişkisi
Henüz tam bir kesinlik kazanmasa da otizmde araştırmacılar beynin
değişik bölgelerinde sorunlar bildiriyor. Beyinde tam olarak ne olduğunu
anlamanın bazı yolları vardır. Bunlardan bir tanesi otopsi çalışmasıdır.
Otizmde bu az yapılmıştır. Diğer yöntemler ise görüntüleme ve
elektrofizyolojik tetkiklerdir. Yapılan çalışmalara dayanarak, otizme
neden olan beyin anormalliğinin anne karnında 2-6 aylar arasında
ortaya çıktığı göstermektedir. Pek çok beyin bölgesinde mikroskopik
bozukluklar saptanmıştır. Bu kadar değişik beyin bölgesi yer aldığı için
de belirtiler çocuktan çocuğa çok değişkenlik göstermektedir.
Otizm Tanı Ölçütleri
Diğer çocuklarla ilişki kurmakta
zorluk
Objeleri kendi etrafında çevirmek
Herşeyin aynı olmasını istemek, rutin
yaşama bağlılık, değişikliklere aşırı
tepki vermek
Sürekli aynı oyunları oynamak
Uygunsuz ve sebepsiz gülmek ve
ağlamak
Tehlikeye karşı duyarsızlık
Seslere karşı aşırı duyarlılık ya da
aşırı duyarsızlık
Göz temasının çok az ya da hiç
olmaması
Objelere gereksiz yere bağlanmak
Acıya karşı duyarsızlık
ihtiyaçlarını belirtmekte zorlanmak.
Konuşmak yerine hareketlerle
ihtiyaçlarını belirtmeye çalışmak
Ekolali (Cevap vermek yerine,
kendisine söylenenleri aynen tekrar
etmek)
Aşırı hareketlilik ya da aşırı
hareketsizlik
Yalnız kalmayı tercih etmek
Motor hareket gelişiminde düzensizlik.
(Topa vuramaz ama küpleri üst üste
dizer)
Normal öğrenme metodlarına karşı
duyarsızlık
Bir sebep olmadan strese girmek,
üzüntü duymak
Temastan, kucağa alınmaktan ya da
sevilmekten hoşlanmamak

Otizm, uzun yıllar duygusal davranışsal
bozukluklar grubunda yer alan, 1990 da
Amerika Birleşik Devletlerinde ayrı bir
engel grubu olarak kabul edilen bir
bozukluktur. Bu bozukluk, genellikle 3
yaştan önce ortaya çıkmakta; sözel ve
sözel olmayan iletişim, etkileşimi ve
genel olarak gelişimi etkilemektedir
(Lewis ve Doorlag, 1999).

Otistik çocukların yaklaşık 1/4 ü hiç konuşmamakta; işaret ya da
mimiklerle bile iletişim kurmamakta; % 50 si ise farklı düzeylerde sözel
iletişim kurabilmektedirler. Dil ve konuşma becerileri çocuktan çocuğa
farklılık göstermekte ancak her çocuğun her hangi bir düzeyde dil ve
iletişim yetersizlikleri bulunmaktadır. Bu yetersizlikler hiç konuşmamaktan
yaşına uygun sözcük dağarcığı olmasına karşın dili işlevsel olarak
kullanamamaya kadar geniş bir yelpaze içinde değişebilmektedir. Çocuğun
çevresindekilerden duyduğu sözcükleri anında ya da daha sonra tekrar
etmesi olarak tanımlanan ekolali, sözel becerileri gelişmiş olan otistik
çocuklarda sıklıkla gözlenen bir özelliktir. Bu grupta gözlenen bir diğer
problem ben, sen gibi şahıs zamirlerini kullanmadaki güçlüktür. Dil
ve konuşma becerileri olan otistik çocukların çoğunluğu, sözcüklerin
mecaz anlamlarını, deyimleri, soyut sözcükleri ve dile dayalı
şakaları anlamadaki güçlükler yaşamakta (Jordan, 1995); örneğin
“gözlerim dışarı çıkana kadar ağladım.” “büyük ikramiye ona vurdu”,
“hastalandı ve yatağa çakıldı kaldı” gibi ifadeler üst düzey dil becerileri
olan otistik çocukları bile şaşırtmaktadır (Akt: Sucuoğlu, 2003).


Otistik çocukların bilişsel özellikleri, dikkat, bilgi işleme
süreci ve hafıza becerileri temel alınarak incelenmiş,
“uyaranların tüm özelliklerine dikkat etmede güçlük”
olarak tanımlanan aşırı seçicilik (overselectivity), tipik
bilişsel özelliklerden birisi olarak kabul edilmiştir.
Örneğin elmanın rengi, kokusu, tadı, şekli ve dokusu
olmak üzere farklı özellikleri vardır. Çocuk dikkatini bu
özelliklerden herhangi birine, örneğin sadece rengine
odaklaştırırsa, elmanın rengine dikkat ederse; ikisinin
rengi aynı olduğu için elma ile domatesi karıştıracaktır
(Akt: Sucuoğlu, 2003).

Bu çocukların % 10-15 inin normal ya da normal üstü zihinsel
becerilere sahip olduğu, % 50 sinde ise zihinsel yetersizlik görüldüğü
belirtilmektedir. Otizm, ezberleme becerilerini etkilememekte; otistik
çocuklar, birçok bilgiyi kolayca ezberleyebilmektedirler ancak belirgin
bir ipucu olmaksızın bu bilgileri hatırlamaya ilişkin güçlük
yaşamaktadırlar. Sosyal beceriler ile iletişim becerilerinde gözlenen
yetersizlikler / farklılıklar, hatırlama becerilerine bağlı olarak ortaya
çıkmakta; birçok otistik çocuk dil gibi soyut bilgileri hatırlayabilmek
için görsel ipuçlarına gereksinim duymaktadırlar Uyaranların bir ya
da az sayıda özelliğine dikkat etmeleri nedeniyle, ortamdaki
uyaranlar arttıkça ve karmaşıklaştıkça, otistik çocuğun bu uyaranlara
vereceği tepkilerde azalmaktadır (Akt: Sucuoğlu, 2003).


Otizmin temel belirtilerinden birisi de, bu çocuklarda gözlenen
çeşitli törensel davranışlardır (Yinelenen / tekrarlanan davranışlar).
Sallanma, kendi etrafında dönme gibi vücut hareketleri, anlamsız
ses çıkarma ya da sürekli olarak aynı sözcükleri tekrar etme tipik
törensel davranışlar olarak kabul edilmektedir. Nesneleri sallama,
döndürme, sürekli olarak aynı kasedi ya da kasedin bir bölümünü
dinleme, aynı resmi çizme gibi davranışlar da bu grup içinde yer
almaktadır. Üst düzey dil becerileri olan otistik çocukların sürekli
olarak aynı konuda ya da konularda konuşmak istemeleri de
törensel davranışlardır (Quill, 2000). Nesneler, kişiler ve olaylarla
etkileşim kurmada güçlük , sıradışı oyun davranışları, göz kontağı
kurmaktan kaçınma, oyuncak ya da nesnelerin alışılmadık şekilde
kullanımı, sınırlı ilgi alanları ve dikkat, yönelim ve sıralama gibi
bilişsel becerilerde ilgili bilişsel sınırlılıklar otistik çocukların
çoğunda gözlenen özellikler olarak kabul edilmektedir (Wood,
1998).

Otistik çocuklar, onları iyi tanıyan anne baba, öğretmen ya da
diğerlerinden alınan bilgilerle ya da doğrudan doğruya çocuğun
gözlenmesi ile tanılanabilir. Tipik özelliklerin çok yoğun olarak
gözlendiği çocuklar genellikle ağır derecede engelli olarak
tanımlanmakta, hafif derecede engelli olan çocuklar işlevsel
iletişim becerilerine sahip olmaktadırlar. Toplumda görülme
sıklığı 10 000 de 20-25 olarak belirlenen bu çocukların bazıları,
bazı alanlarda şaşırtıcı yeteneklere sahip olabilmektedirler.
Örneğin okuma yazması olmayan bir çocuğun çok iyi resim
yapması ya da çok büyük rakamları zihinden toplama ve
çıkarması bu tür yetenekler arasında sayılabilir (Deutsch-Smith,
1998).

Uzun yıllardır üzerinde çalışılmasına karşın otizmin kesin nedeni
saptanamamıştır. 1950-60 lı yıllarda yanlış anne davranışlarının
otizme yol açtığı ve bu problemin üst sosyo ekonomik
düzeydeki ailelerde daha fazla ortaya çıktığı kabul
edilmektedir. Daha sonraki yıllarda nedenleri belirlemek için bir
çok çalışma yapılmış, bu çalışmalar sonucunda otizm organik
kökenli gelişimsel bir bozukluk olduğu, bazı çalışmalarda beyin
sapındaki hasarın otizme neden olduğu açıklanmıştır.
Günümüzde genetik çalışmalar yoğunlukla yapılmakta ve
otizmin bir tek gene bağlı olarak gelişen genetik bir bozukluk
olduğu kanıtlanmaya çalışılmaktadır (Akt.: Sucuoğlu, 2003).
Otizmli çocuklar1n ortak özelliği, arkadaş edinme
zorluğudur. Bu özellik çocukluk, gençlik ve yetişkinlik
boyunca devam eder.

Konuşmayi
öğrenmeleri zordur.
Yanki konuşmasi
(ekolalik) yapabilirler
.Normal gelişen
bebeklerde görülen
merak ve çevreyi
keşfetme arzusu,
otizmli bebeklerde
yoktur.




Konuşma becerisi gelişmiş olan otizmli çocuklar1n
ezber yetenekleri iyidir. Dilin içeriğini anlamakta
güçlük çekerler, vurgular1 ve anlam değişikliğini zor
kavrarlar.
Işaret dilini, jest ve mimikleri anlamakta zorluk
çekerler.
Otizmli kişiler farkl1 nesnelere ilgi duyarlar (metal,
plastik gibi). Bir nesneyi rengi veya herhangi bir
özelliği için seçip devaml1 yan1nda taş1yabilirler.
Otizmli çocuklar1n tekrar etmekten hoşland1klar1
rutinleri vard1r.
*Otizmli çocuklar yüksek
sese reaksiyon
gösterebilirler.
*Baz1 otizmli çocuklar
çiğneme güçlüğü
yaşarlar, baz1lar1 da
sert nesneleri
çiğnemekten
hoşlanirlar. Kafasini
yere vurma, kendini
isirma gibi kendine
zarar verici davranişlar
içinde bulunabilirler.
Otizme Neden Olan
Faktörler
*Psiko-dinamik
ve
ailesel
faktörler.
*Organik-nörolojik-biyolojik
faktörler.
*Genetik faktörler.
*Bağ1ş1kl1k sistemi ile ilgili
faktörler.
Psiko-dinamik ve Ailesel Faktörler.


Otizmi psikolojik
düzlemde aç1klayan
farkl1 görüşler vard1r.
Bunlardan biri
“Psikojenik” teoridir.
Psikojenik teoriye göre
otizmin; anne- çocuk
ilişkisinde soğuk,
reddedici olarak
alg1lanan davran1şlarla
çocuğun karş1laşmas1
sonucunda ortaya çıktığı
vurgulanır.

Bir başka görüş,
”afektif (duygusal)
görüş” olarak bilinir.
Bu
görüşe
göre
otistikler
duygusal
ifadeleri ve jest ve
mimikleri
anlayamazlar.


Bir başka teori ise
“zihin kuram1”
olarak adland1r1l1r.
Otizimli çocukları
başkalarının
düşüncelerini anlaya
madıkları ifade edilir.
Otizimli çocuklar
kandırmayı
bilmezler. Soyut
espirileri
anlayamazlar.

Başka bir görüş
merkezi bütünleme
görüşüdür. Mevcut
bilginin belli bir
anlam oluşturacak
şekilde
bütünlenmesini ifade
eder. Otizmli
bireylerde bu
mekanizma
bozulmuştur.

otizmli
kişilerin
ailelerinde dil ve
bilişsel
işlev
bozukluklar1na s1k
rastland1ğ1
bildirilmiştir.
Kardeşlerde otizim
görülme oran1 ise,
genel
gruplardan
elli-yüz kat daha
fazlad1r.
Organik-nörolojik-biyolojik
faktörler

Otizmin etiyolojisinde
sinir sistemi
bozukluklar1 önemli bir
yer tutar. Beyincik
k1vr1mlar1n1n 6. ve 7.
lobunda farkl1l1klar
saptanm1şt1r.
Genetik Faktörler


Otizmle ilişkili olduğu san1lan genler; 15.
,kromozom, 13. kromozom, 6. kromozom ve
7. kromozom üzerinde yer almaktad1r.
Bunun yan1 s1ra, bir çocuğu otistik olan bir
ailenin diğer çocuğunun otistik olma oran1 ise
ortalama %5 dir.
Bağ1ş1kl1k Sistemi ile İlgili
Faktörler
Otizmin Yaşam Boyu Seyri
Bebeklik Dönemi

Bebeklik döneminde
otistik çocuklar1n fiziksel
gelişimleri yaş1tlar1ndan
farkl1 değildir. Uyku ve
beslenme
problemlerinin bu
grupta yoğun
görülmesine rağmen,
gelişimleri normaldir.
Bunun yan1nda, baz1
otizmli bebeklerde
çevreden gelen
uyaranlara cevap
vermekte ya da
uyaranlar1 alma ile ilgili
güçlükler görülebilir.


Otistik çocuklar1n
yürüme ve oturma
becerilerinde
gecikmeler
olabilmektedir.
Ayr1ca, tüm otizmli
çocuklar1n 1/3’de, 1224 aylar aras1
gelişimsel regresyon
görülmektedir.





Otizmli bebeklerin, yak1nlar1na yaklaşan kişileri fark
etmezler.
Bak1şlar1n1n boş ve içe dönüktür.
Kucaklanmak istendiklerinde al1nmak için kollar1n1
kald1rmazlar.
Çocuk çevresindeki seslere, cisimlere, insanlara ilgi
göstermez. Bebekteki bu ilgisizlik, anne babalarda
çocuklar1nda zihinsel bir problem olduğu düşüncesini
uyand1rabilir.
Bu belirtilere ek olarak otistik özelikler gösteren
bebeklerin, göz önünden kaybolan nesneyi
aramad1klar1 ve isteğini ifade etmek için parmağ1 ile
bir şeyi işaret etmedikleri gözlenmiştir
Okul Öncesi Dönem

Bu dönem çocuğu,
değişikliklere aş1r1
tepkiseldir. Otizm
özelikleri bu dönemde
daha da belirginleşir.
Bu dönemde oyun
kurmada, akranlar1 ile
işbirliğine girmede
yetersizlikler yoğun
olarak göze
çarpmaktad1r. araban1n
tekerleğini çevirerek
saatlerce kendilerini
oyalayabilirler
Hareketlerin taklit edilmesinde ve
ince motor becerileri gerektiren
kesme, yaz1 yazma, bloklarla
desen oluşturma becerileri
s1n1rl1d1r. Oyuncaklar1 amac1na
yönelik kullanmazlar.
Okul Dönemi

Otizmli çocuklar1n ilk okul
döneminde daha uyumlu
olduklar1 göze
çarpmaktad1r. Bu
dönemde s1n1rl1 düzeyde
de olsa, çevrelerine ve
akranlar1na ilgi
göstermeye
başlayabilirler. Okul
çağ1na gelindiğinde, bu
çocuklardan biri dili hiç
kullanamazken diğeri
konuşmaya başlayabilir.
Bu dönemde çocuklarda
h1rç1nl1k ve uyku gibi
problemler azalabilir
Ergenlik Dönemi

Otizmli çocuklar1n büyük
bir bölümü bu dönemi
büyük problemler
geçirmeden atlat1rlar.
Baz1 otizmli ergenlerin
gelişimlerinin bu
dönemde olumlu yönde
etkilendiği görülür.
Baz1lar1nda ise,
belirtilerin geçici olarak
(%30’unda) ağ1rlaşmas1
ya da kalc1 bir kötüleşme
(%22’sinde), yani bir
geriye dönüş ortaya
ç1kt1ğ1 da
görülmektedir.
Yetişkinlik Dönemi

Otizmli kişilerin çok
az bir k1sm1 normal
yetişkin olabilir.
Büyük bir k1sm1 ise
ağ1r bir biçimde
yaşamlar1na devam
ederler.
Otizmli Çocuklarda Görülen
Problemler






Davranış problemleri
Beslenme
Problemleri
Uyku sorunları
Hiperaktivite
Hiperleksi
Duyusal Problemler
Davranış Problemleri







Saldırganlık
Korku
Öfke nöbetleri
Takıntı
Mastürbasyon
Kendini Uyarıcı
davranışlara
yönelme.
Diş gıcırdatma.
Beslenme Problemleri

Bazı anneler otizmli
çocukların bebeklik ve
okul öncesi çağda yemek
yeme konusunda aşırı
tepkisel olduklarını
bildirmişlerdir. Otistik
özellikler gösteren
çocukların çoğunda,
farklı tatları tatmaya
karşı aşırı duyarlılık
olabilmektedir. Katı
yiyecekleri
reddedebilirler,
çiğnemezler ve çok seçici
yiyebilirler.
Uyku sorunlar1



Otizmli çocuklarda uyku
sorunlar1 yoğun olarak
görülebilir.
Erken dönemde gazl1
bebek,
geceleri
hiç
uyumayan
bebekler
olarak
tan1mlanabilir.
Bazen de tüm bebeklik
boyunca aş1r1 sessiz
olduklar1
gözlenir.
karş1laş1labilir.
Hiperaktivite


Bir çok otistik çocukta
hiperaktivite ile birlikte
dikkat dağ1n1kl1ğ1 da
görülebilir. Otizmde de
başl1ca sorunun dikkati
sağlayan
sistemlerde
olduğu san1lmaktad1r.
Bu
nedenle,
dikkat
eksikliği ve hiperetkinlik
sendromuyla çok uzak
da olsa bir akrabal1ğ1
olduğu düşünülebilir.
Hiperleksi

Hiperleksi; okuduğunu
anlamadan
gelişmiş
okuma yetisine verilen
isimdir. Bazı küçük
otistik çocuklar çok
küçük yaşta, örneğin
iki-üç yaşlar1nda kendi
kendilerine
okumay1
öğrenirler.
Otizm Tedavisinde Farklı
Yaklaşımlar Vardır
*Biyolojik yaklaş1mlar.
*Davran1şsal yaklaş1mlar.
*Psiko- dinamik yaklaş1mlar.
*Duyusal yaklaş1mlar.
Biyolojik Yaklaşimlar



İlaç tedavisi
Diyet tedavisi
Vitamin tedavisi
İlaç tedavisi



Prozac
Ritalin
Risperdal
Diyet Tedavisi


Baz1 araşt1rmac1lar, otizmli çocuklar1n baz1
yiyecekleri tolere edememe durumlar1
olduğunu söylemektedirler.
Otizmli çocuklar1n tolere edemedikleri
maddeler diyetlerinden ç1kart1ld1ğ1nda, bu
çocuklar1n davran1şlar1nda baz1 düzelmelerin
olduğu saptanm1şt1r.
Vitamin Tedavisi



1- Vitamin B 6’nın en
önemli
fonksiyonu
proteinlerin sindiriminde
görev almas1dır.
2- Mağnezyum, kas ve
kemik
hücrelerinin
yap1lanmas1
ve
vücuttaki
pek
çok
enzimin fonksiyonu için
gereklidir.
3Magnezyum
ve
B6’nın
beraber
kullan1lmas1d1r.
Davran1şsal yaklaş1mlar
PECS yaklaş1m1
 TEACCH (Treatment and Education of

Autistic
and
related
Communication
handicapped CHildren ) program1

Lovaas yaklaş1m1
 PECS
Yaklaş1m1
PECS
(Picture
Exchange
Communication System) yöntemi,
Delaware otizm program1 içinde
Bondy ve Frost taraf1ndan 1994
y1l1nda geliştirilmiştir. PECS’in en
önemli özelliği, iletişimi çocuklar1n
başlatmas1 ve çocuktan çal1şmaya
yönelik
yans1malar1n
çabuk
al1nmas1d1r.
TEACCH (Treatment and
Education of Autistic and related
Communication handicapped
CHildren ) program1

Bu pogram 1966 y1l1nda
Schopler ve Reicler
taraf1ndan
geliştirilmiştir.
Program1n temel
felsefesi, otizmli
çocuklar1 ve ailelerini
anlay1p onlara yard1m
etmektir.
TEACCH programının üç hedefi vardır;



1- Çocuklar1n mümkün
olduğunca
bağ1ms1z
yaşayabilmelerini
desteklemek.
2-Kişilerin
bireysel
özellikleri göz önünde
bulundurularak
çevre
düzenlemesi
yapmak.
Zaman1 planlamay1 ve
ajanda
kullan1m1n1n
öğretilmesi.
3- Aileleri yardimci
terapist olarak kabul
etmek.
Lovaas Yaklaşimi

Lovaas eğitim
yaklaş1m1, Dr. O. Ivar
Lovaas’1n çal1şmalarını
temel al1r. Lovaas
terapisi olarak
adland1r1lan tedavi
türü, uygulamal1
davran1şç1 analiz
disiplininin bilim
adamlar1 taraf1ndan
yap1lm1ş olan elli y1ll1k
araşt1rmalar üstüne
kurulmuştur.
Psiko-analitik Yaklaş1mlar

Bu yaklaş1m1n önde gelen temsilcisi
Bruno Bettelhim’dir. Bettelhim’e göre
annesi ile duygusal bağ kuramayan
çocuk, kendini tehtid alt1nda hisseder
ve kendini çevreye kapat1r. Çocuk
kendini çaresiz hissedip geri çeker ve
otistik pozisyon al1r. Çocuk dünyay1
anlaş1l-maz görür ve ne yapacağ1n1
bilemez. Bettelhim”e göre, otizme sebep
olan anne-baban1n duygular1d1r.



Beş yaşından önce yoğun özel eğitim alan
yüksek işlevsel otistik bireylerin bazılarının en
az bağımlı olarak yaşamlarını sürdürebildikleri
görülmüştür
Otistik çocukların bazılarının eğitimlerine
devam ederek üniversite düzeyinde eğitim
alabildikleri de görülmektedir. Bu çocuklar
arasında yetişkin oldukları dönemde araba
kullanmayı öğrenen, evlenip aile kuran, belirli
bir işte çalışarak toplum yaşamına katılanlar da
bulunmaktadır.
Ancak hep hatırlanması gereken temel bir
nokta, her otistik çocuğun kendine özgü
olduğudur.
Teşekkürler
Download