İDYOPATİK JENERALİZE EPİLEPSİLERDE GENETİĞİN YERİ VE

advertisement
T.C.
Sağlık Bakanlığı
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Nöroloji Kliniği
Klinik Şefi: Prof. Dr. Osman Tanık
İDYOPATİK JENERALİZE EPİLEPSİLERDE
GENETİĞİN YERİ VE
SCN1A GENİNDE D188V MUTASYONU
(Nöroloji Uzmanlık tezi)
Dr.Hatice SEĞMEN
İstanbul-2005
ÖNSÖZ
Nöroloji uzmanlık eğitimim sırasında bilgi ve deneyimlerini aktaran, bana
her konuda destek veren hocam Prof. Dr. Osman Tanık’a,
Şef yardımcısı Dr. Parnoh Samurkaş’a,
İhtisasım sırasında başhekimlik görevinde bulunan Dr. Fehmi Baran’a,
Uzmanlarımız, başta Dr. Canan Bolcu Emir olmak üzere Dr. Jale Ağaoğlu,
Dr. Serpil Moralı, Dr. Tülay Yetkin ve Dr. Fuldan Aktaş’a eğitimimde yol
gösterip, emek ve zamanlarını paylaştıkları için;
Tezimle ilgili çalışmamın laboratuar aşamalarında özverili çalışması ve
üniversite sıralarından beri her zaman yakın dostluk ve arkadaşlığı ile yanımda
olduğu için İstanbul Üniversitesi Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü Araştırma
Görevlisi Sema Sırma’ya,
Tezimle ilgili olarak bana büyük yardımı dokunan Dr. İsmet Kandemir’e,
İhtisasım
sırasında
hemşire
olarak
görev
yapan
ve
tezimin
belli
aşamalarında katkısı olan Filiz Köksal, Aynur Danacı, Hülya Dal, Fatma İnam ve
Gülten Belgin’e,
Tezimin başlangıcından son aşamasına kadar desteğini esirgemeyen ve
stresimi paylaşan ablam Dr. Müberra Seğmen Yılmaz’a,
Tüm yaşamım ve tıp eğitimim boyunca benden sevgi ve desteklerini
esirgememiş olan aileme,
Bu günü görmüş olmasını çok istediğim fakat ihtisasım sırasında
kaybettiğim sevgili babama
teşekkür ederim.
Dr.Hatice Seğmen
İÇİNDEKİLER
Sayfa
GİRİŞ………………………………………4
GENEL BİLGİLER……………………….6
MATERYAL METOD……………………27
BULGULAR……………………………..33
TARTIŞMA………………………………43
SONUÇLAR……………………………..48
RESİMLER………………………………49
KAYNAKLAR…………………………...51
GİRİŞ
Epilepsi, genel populasyonun yaklaşık %1’ini etkileyen, en sık rastlanan
nörolojik hastalıklardan biridir. Toplumda bu kadar sık rastlanan bir hastalığın
etyolojisinin aydınlatılması bilim çevrelerini uzun süre meşgul etmiş ve bu
konuda ilk karşılaşılan problem etyolojik heterojenite olmuştur.
Epilepsinin pek çok nedeni olmasına rağmen vakaların çoğunda kesin
etyoloji
açıklanamaz.
Etyolojinin açıklanamadığı bu
vakalar
günümüzde
idyopatik başlığı altında incelenmekte olup etyolojiyi gösterme konusunda yeterli
bilgi verici öykü, ailesel bulgu, klinik ve laboratuar bulgu mevcut değildir. Bütün
epilepsilerin %40’ını oluşturan bu idyopatik epilepsilerde etyolojik olarak genetik
faktörlerin rol oynadığı kabul edilmiştir.
Son
zamanlarda
yapılan
çalışmalarda
Selim
Ailesel
Yenidoğan
Konvülzüyonları (SAYK), Selim Ailesel İnfantil Konvülzüyon (SAİK), Otozomal
Dominant Noktürnal Frontal Lob Epilepsisi (ODNFLE) ve Otozomal Dominant
Lateral
Temporal
Epilepsi
(ODLTE)
gibi
bir
kaç
epileptik
sendromun
patofizyolojisinin tespit edilmesi dikkatleri genetiğe çevirmiştir. Ancak kalıtsal
kabul edilen epilepsilerin çok küçük bir kısmında şüpheli gen gösterilmiş olup
bu genler iyon kanalları veya fonksiyonel
proteinleri kodlayan genlerdir.
Epilepsi sendromlarının çoğu basit kalıtımdan çok kompleks kalıtım gösterir.
Bu nedenle genetik heterojenite ve uygun fenotipin tanımlanma zorluğu bu
hastalıklarda
patolojisinin
şüpheli
genlerin
araştırılmasını
zorlaştırmıştır. Epilepsilerin
açıklanmasına önemli katkı sağlayabilecek bu genler doğru tanıya
olanak sağlayabilir. Klinisyene hem nöbet tedavisi hem de epileptogenezin
önlenmesi konusunda yardım edebilir.
Bu çalışmaya Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji
Bölümünde 2004-2005 yıllarında polikliniğe başvuran epilepsi hastaları arasından
öykü, elektroensefalografi (EEG), görüntüleme özelliklerine bakılarak etyolojik bir
nedenin bulunamadığı ‘idyopatik jeneralize epilepsili’ hastalar dahil edilmiştir.
Prospektif olarak yapılan bu çalışmada seçilen
jeneralize
epilepsilerin
patolojisinde
önemli
rolü
hastalarda
İdyopatik
olduğu düşünülen iyon
kanallarını kodlayan gen mutasyonlarından en sık karşılaşılan sodyum kanalı
alfa 1 alt tipinin (SCN1A) D188V mutasyonu araştırılmıştır.
GENEL BİLGİLER
Tanım ve tarihçe: Epilepsi Merkezi Sinir Sisteminde belirli bir işlevi olan
nöron
topluluğunun ani, anormal ve hipersenkron deşarjı olarak tanımlanır. Bu
tanımlama daha geniş anlamda nöronların somatik, psişik işlevi ile ilgili bilinç
kaybını, paroksismal motor, duysal veya otonomik fenomenle birlikte olan,
provake olmayan, beyin fonksiyonlarındaki geçici ve yineleyici bozuklukları
kapsar (1,2).
İlk kez J.H.Jackson, 19. yüzyılın sonlarında epilepsinin modern
tanımını
“sinir dokusunun arasıra, aşırı, düzensiz deşarjı” olarak yapmıştır.(3,4)
Epilepsi kelimesi yunanca ‘kavramak, yakalamak, ele geçirmek’ anlamına
gelen “Epi” üstünden “lipsis” tutmak, tutup sarsmak kelimelerinden türemiş,
buna karşın nöbet kelimesinin karşılığı olarak kullanılan “seizure” kelimesi
tutmak, yakalamak, ele geçirmek anlamındaki “to seizure” fiilinden gelişmiştir
(5).
Epilepsi
ilk
çağlardan
beri
bilinmektedir. M.Ö. 460
yılında
doğan
Hipokrat epilepsiyi bir beyin hastalığı olarak ilk kez tanımlamıştır. Epilepsi ile
ilgili ilk monograf olan “On the sacred disease” (Kutsal hastalık hakkında)
adlı kitabında hastalığın beyin yerleşimli olduğunu belirtmiş ve epilepsiye “mal
caduque” adını vermiştir (5,6).
Son
yüzyılda
epilepsi
kavramı;
pek
çok
klinisyenin
gözlemlerinin
birikimi ile ve nörofizyoloji, görüntüleme, genetik ilerlemelerin de katkısıyla
oluşturulmuştur (7).
Epilepsi tek bir antite değildir. Her birinin nedeni ve ortaya çıkış şekli
farklı olan çeşitli hastalıklardan oluşmuş bir gruptur. Bunlara “Epilepsiler” demek
daha doğru olacaktır.
Epilepsilerin etyolojisinde genetik faktörlerin önemi kabul edilmiştir.
Şüpheli genlerin bulunması epilepsinin patofizyolojisi hakkında bize bilgi
sağlayabilir ve tedavi stratejilerimizi değiştirebilir.
Günümüzde tedavi doğrudan nöbetlere yönelik olarak yapılmaktadır.
Ancak nöbetler yalnızca altta yatan hastalığın bir sonucudur. Erken genetik
inceleme ve tanımlama mümkün olabilirse bu durum klinisyene hem nöbet
tedavisinde hem de epileptogenezin önlenmesinde yol gösterici olabilir (8).
Epidemiyoloji: Epilepsi sık rastlanan bir nörolojik hastalıktır. Gelişmiş
ülkelerdeki insidansı 40-70/100 000 olup gelişmekte olan ülkelerde
100-
190/100 000 oranındadır (2,7,9).
Doğumdan 20 yaşına kadar olan zaman diliminde epilepsinin ortaya
çıkma riski yaklaşık %1 civarında olup bu oran 75 yaşında %3’e kadar çıkar.
Yani epilepsinin insidansı hayatın ilk yılı içinde ve 65 yaşından sonra iki kez
pik yapar (4). Epilepsi çocuklarda erişkinlerden daha sıktır. Bütün nöbetlerin
yaklaşık %75’i 20 yaş altında görülür. En yüksek insidans ise 10 yaş altındadır
(10).
Epilepsinin prevalansı yaklaşık %1’dir (2).
Aktif epilepsinin prevalansı, son beş yıl içinde nöbet geçiren veya
antikonvülsan ilaç alan kişiler için kullanılır. Bu oran gelişmiş ülkelerde
10/10 000
iken,
gelişmekte
olan
ülkelerde 57/10 000’ye
4-
ulaşır. Gelişmiş
ülkelerde ortalama epilepsi prevalansı ise 6/1000 olup gelişmekte olan ülkelerde
ortalama 18,5/1000 olarak bildirilmiştir (7,11).
Gelişmekte olan ülkelerde epilepsinin insidansı ve prevalansı epilepsiye
neden olan faktörlerden dolayı yüksektir. Doğum travması, kafa travması,
enfeksiyon
epilepsinin
önlenebilecek
nedenleri
arasında
başta
gelir
ve
gelişmekte olan ülkelerde epilepsi insidansını artırırlar (11).
Epilepsi tipleri içinde parsiyel nöbetler, sekonder jeneralizasyon olsun
olmasın en sık nöbet tipidir. Parsiyel nöbetleri jeneralize tonik klonik nöbetler
izler. Bunun dışındaki nöbet tipleri; absans, pür tonik, atonik ve miyoklonik
nöbetler ise daha seyrek görülen nöbetlerdir (7).
Epilepsiye erkeklerde kadınlardan 1.0-2.4 kez daha sık rastlanır (7).
Ailesinde epileptik üyeler bulunan kişilerde epilepsi gelişme olasılığı
daha yüksektir. Eğer bir ebeveynde idyopatik epilepsi varsa çocuğun riski 1/25,
semptomatik epilepsi varsa çocuktaki risk 1/67’dir. Her iki ebeveyn de
etkilenmişse bu risk 1/25’den yüksektir (12).
Sınıflama:
Epilepsilerin sınıflandırılması iki eksen üzerine oturur (13).
Birinci eksen temel ayrımı oluşturur;
1)Başlangıçtaki klinik ve EEG değişikliklerinin her iki beyin hemisferini
birden tuttuğu jeneralize nöbetlerle seyreden epilepsilere
“jeneralize
epilepsiler ” denir.
2)Nöbet semiyolojisinin veya inceleme bulgularının lokalize bir kaynağı
gösterdiği parsiyel nöbetlerle seyreden epilepsilere
“lokalizasyonla ilişkili
(lokal,parsiyel,fokal) epilepsiler ” denir. Bunlar beynin belli alanlarından çıkan
lokalize deşarjlardır.
3)Hastanın
bir
arada
veya
ardı ardına
hem
fokal
hem
jeneralize
nöbetlerinin izlendiği ve EEG bulgularının olduğu bir başka duruma da
“ fokal mi jeneralize mi olduğu belirsiz epilepsiler ” denir.
İkinci eksen etyolojiyle ilşkilidir;
1)Herediter yatkınlık dışında bir sebebi olmayan epilepsilere
“ idyopatik epilepsiler ” denir.
2)Sebebi bulunan epilepsilere “ semptomatik epilepsiler ” denir.
3)Semptomatik olduğu düşünüldüğü halde sebeb bulunamayan epilepsilere
de “ kriptojenik epilepsiler” denir.
Nöbet tipleri ve başlangıç yaşları ile tedaviye yanıtı, klinik gidişleri ve
ortak EEG bulguları mevcut, fakat etyolojileri farklı olabilen durumlar
“ epilepsi sendromu” adını alır (14).
Jeneralize nöbetlerde bilinç bozukluğu, simetrik motor bulgular ve EEG’de
her iki hemisferde
bilateral senkron deşarjlar vardır. Absans ve tonik-klonik
nöbetler jeneralize nöbetlerin iki temel tipidir. Diğer nöbet tiplerini tonik,
atonik, klonik ve miyoklonik nöbetler oluşturur (15, 16).
İdyopatik jeneralize epilepsi (İGE) veya primer jeneralize epilepsi (PGE);
Genetik temeli olan, iyi prognozlu, EEG’de karakteristik 3 Hz diken dalga
paterni görülen, yapısal bir beyin hastalığı ile ilişkisi olmayan sendromlardan
oluşmuştur (17, 18).
İnternational Leaguae Against Epilepsy (İLAE)
sınıflamasında
idyopatik
jeneralize epilepsinin dokuzdan fazla tipi tanımlanmıştır (13).
EPİLEPSİLERİN SINIFLANDIRILMASI VE EPİLEPTİK
SENDROMLAR (13)
1.Lokalizasyonla ilişkili (fokal ,lokal, parsiyel) epilepsiler ve sendromlar
1.1.İdyopatik (yaşla ilişkili başlangıç)
-Sentrotemporal dikenli selim çocukluk çağı epilepsisi
-Oksipital paroksizmli çocukluk çağı epilepsisi
-Primer okuma epilepsisi
1.2.Semptomatik
-Kronik progresif epilepsia partialis continua ( Kojewnikow sendromu)
-Özgül başlatılma tarzı olan nöbetlerle niteli sendromlar
1.3.Kriptojenik
2.Jeneralize epilepsiler ve sendromlar
2.1.İdyopatik (yaşla ilişkili başlangıç)
-Selim ailesel yenidoğan konvülsiyonları
-Selim yenidoğan konvülsiyonları
-Çocukluk çağı selim miyoklonik epilepsi
-Çocukluk çağı absans epilepsisi
-Jüvenil absans epilepsisi
-Jüvenil miyoklonik epilepsi
-Uyanırken gelen grand mal nöbetler
-Diğer jeneralize idyopatik epilepsiler
-Özgül başlatılma tarzı olan nöbetlerle niteli epilepsi
-Miyoklonik absans epilepsi
2.2.Kriptojenik veya semptomatik
-West sendromu (infantil spazm)
-Lennox-Gastaut sendromu
-Miyoklonik-astatik nöbetli epilepsi
-Miyoklonik absanslı epilepsi
2.3.Semptomatik
2.3.1.Nonspesifik etyoloji
-Erken miyoklonik ensefalopati
-Suppression burst’lü erken infantil epileptik ensefalopati
-Diğer semptomatik jeneralize epilepsiler
2.3.2.Spesifik sendromlar
3.Fokal mi jeneralize mi olduğu belirsiz sendromlar ve epilepsiler
3.1.Hem jeneralize hem fokal olan nöbetler
-Yenidoğan nöbetleri
-Sütçocukluğu çağı ciddi miyoklonik epilepsi
-Yavaş dalga uykusunda sürekli diken dalgalı epilepsisi
-Edinilmiş epileptik afazi (Landau-Kleffner sendromu)
-Tanımlanmamış başka epilepsiler
3.2.Kesin jeneralize veya fokal özellikleri olmayanlar
4.Özel sendromlar
4.1.Özel bir durumla ilişkili nöbetler
4.2.Febril nöbetler
4.3.İzole nöbetler veya izole status epileptikus
4.4Yalnız alkol, ilaçlar, eklampsi, nonketotik hiperglisemi gibi etmenlere bağlı
akut metabolik veya toksik bir olay varken ortaya çıkan nöbetler
EPİLEPSİDE GENETİK
Genetik
son
yıllarda
epilepsideki
ilerlemelerin
en
heyacan
verici
alanlarından biri olmuştur. Pek çok epilepsi sendromunun temelinin heredite
olduğundan uzun zaman şüphelenilmesine rağmen moleküler genetik defektlerin
tespitindeki ilerlemeler yavaş olmuştur.
Epilepsili hastaların yaklaşık %40’ının etyolojisinde genetik katkıdan
sözedilir
(19,20). Nöronlardaki
olabileceğinden sınıflandırmaya
genetik
yönelik
kontrol
çeşitli
dolaylı
veya
girişimlerde
dolaysız
bulunulmuştur.
Kalıtım mekanizmaları göz önüne alınarak gerçekleştirilen sınıflamada üç ana
grup bulunmaktadır. Bunlar mendelyen hastalıklar, mendelyen olmayan-kompleks
hastalıklar ve kromozomal hastalıklardır. Bir başka ayrım ise, tekrarlayan
nöbetlerin çeşitli semptomları olan nörolojik hastalığın bir parçası olarak ortaya
çıktığı epilepsiler ile tekrarlayan nöbetlerin nörolojik ve kognitif olarak
tamamen normal kişilerde ortaya çıktığı epilepsileri belirtmeye yöneliktir (21).
1)Mendel tipi (basit) kalıtım: Bu kalıtım tipinde tek gen hastalıklarındaki
kalıtımın karakteristik özellikleri vardır. Bunlar basit genetik özelliklerdir. Pek
çok epilepsinin nedeni mendel tipi kalıtım olmamasına rağmen nadirde olsa bazı
epilepsiler tek gen bozukluğunun olduğu mendel tipi kalıtım içerir.
Tek gen kalıtım türleri; otozomal dominant, otozomal resesif, X geçişli
dominant, X geçişli resesif ve mitokondriyel geçişli türlerdir (22).
Basit kalıtım gösteren nadir rastlanan epilepsiler epilepsinin genetik
karmaşıklığı ve nedenleri hakkında daha çok bilgi edinmemizi sağladığından
önemlidir.
Epilepsinin fenotipin bir parçası olduğu mendelyen hastalıklar ve
genetik özellikleri:
Epilepsinin fenotipin yalnızca bir kısmını oluşturduğu 160’dan fazla tek
gen
hastalığı
bulunmaktadır. Bu hastalıklar tüm epilepsilerin
oluştururlar. Bu tek gen
hastalıkları arasında
ancak
nörokutanöz
%1’ini
hastalıklar,
nörodejeneratif hastalıklar, kalıtsal kortikal gelişim malformasyonları, kalıtsal
metabolik hastalıklar sayılabilir. Bunlarda altta yatan nörolojik tutuluma bağlı
semptomatik nöbetler, mental retardasyon ve gelişme geriliği görülmektedir
(23).
Tuberoz sklerozis kompleks: Otozomal dominant geçişlidir.
Tuberoz sklerozis 1 (TSC1); 9q34 kromozomunda, tuberin geninde,
GTPaz aktive edici proteinde mutasyon içerir.
Tuberoz sklerozis 2 (TSC2); 16p13.3 kromozomunda, hamartin geninde
mutasyon içerir (24, 25, 26).
Frajil X sendromu: X geçişlidir. Xq27.3 kromozomunda mutasyon
mevcuttur (27).
Angelman sendromu: Maternal bilginin kaybı ile geçtiği bildirilmiştir.
15q11-13 delesyonu, UBE3A, GABRB3, GABRA5 ve GABRAG3’ü içeren
delesyonlar bulunmuştur (28) (29).
Rett sendromu: X’e bağlı dominant geçtiği kabul edilir. Kesin olmamakla
birlikte ?Xq28 kromozomunda mutasyon üzerinde durulmuştur (30).
Nörofibromatozis: Otozomal dominant geçiş gösterir. NF1’de 17q11.2
kromozomunda, nörofibromin
geninde ve NF2’de
22q12.2
kromozomunda
mutasyon mevcuttur (31, 32).
Huntington
hastalığı:
Otozomal
dominant
geçiş gösterir
kromozomunda, huntingtin geninde mutasyon mevcuttur (33, 34).
Otozomal resesif kalıtımla geçtiği tanımlanan hastalıklar:
4p16.3
Bu hastalıkların en çok bilinenleri progresif miyoklonik epilepsiler başlığı
altında incelenen Unverricht-Lundborg hastalığı ve Lafora cismi hastalığıdır.
Unverricht-Lundborg hastalığı: Progresif miyoklonik epilepsilerin ilkidir
(EPM1). 21q23 kromozomunda, sistatin B’yi kodlayan gende mutasyon vardır
(35).
Lafora cismi hastalığı (EPM2): 6p24 kromozomunda, laforin geninde
mutasyon vardır (36).
Mitokondriyel hastalıklar: Mitokondriyel hastalıklardan en bilinen ikisi
MERRF ve MELAS Sendromlarıdır.
MERRF (Miyoklonik epilepsi ve ragged-red lifleri): Mitokondrial
DNA’da,
8344 nükleotid çiftinde A-G geçiş mutasyonu vardır (37).
MELAS (mitokondriyel miyopati, ensefalopati, laktik asidoz ve strok
benzeri epizod): Mitokondriyel geçişlidir , 3243 nükleotid çiftinde A-G geçiş
mutasyonu mevcuttur (38).
X geçişli hastalıklar: X geçişli hastalıklar, X geçişli dominant hastalıkların
bir örneği olan X geçişli lissensefali, ailesel subkortikal band heterotopisi ve
ailesel periventriküler heterotopidir (39,40,41)
Primer mendel tipi epilepsiler: Tek gen hastalıklarının ancak çok
küçük bir kısmını pür epilepsi sendromları oluşturmaktadır. Otozomal dominant
mendelyen idyopatik epilepsiler hem jeneralize hem parsiyel epilepsileri içerir.
Başlıca primer mendel tipi epilepsiler;
Selim ailesel yenidoğan konvülzüyonu (SAYK)
Selim ailesel infantil konvülzüyon (SAİK)
Otozomal dominant noktürnal frontal lob epilepsisi (ODNFLE)
Febril nöbet artı jeneralize epilepsi (FNJE)
a) Selim ailesel yenidoğan konvülzüyonu (SAYK): Otozomal dominant
kalıtımla geçen idyopatik jeneralize epilepsinin nadir görülen bir tipidir.
Nöbetler genellikle yaşamın ilk birkaç gününde başlar ve sıklıkla 6 hafta
civarında remisyon görülür. İLAE sınıflamasında jeneralize epilepsi olarak
geçmesine rağmen, video EEG monitörizasyonunda parsiyel başlangıçlı nöbetler
görülür (13,42). Nöbet süresi genellikle kısadır ve jeneralize tonik-klonik faz
özelliği gösterir. Nöbetlere motor otomatizmalar, oküler bulgular ve apne eşlik
edebilir. Nörogelişim normaldir. %11’inde epilepsi erişkin dönemde de devam
eder (43).
1989 yılında kromozom 20’nin uzun kolunda bağlantı analizi ile bir gen
lokalize edilmiştir. Bu gen lokusu EBN1 olarak adlandırılmış olup
daha
sonra
6
Fransız
ailede
doğrulanmıştır
(44,45).
1993
bu sonuç
yılında
8.
kromozomun uzun kolu üzerinde ikinci bir gen lokusu daha tespit edilip
EBN2 olarak adlandırılmıştır (46). 1998 yılında genlerde her iki lokus da
tanımlanmıştır (47, 48).
SAYK voltaj kapılı potasyum kanalları KCNQ2 (kromozom 20 üzerinde)
ve KCNQ3 (kromozom 8 üzerinde)
mutasyonla ilişkili bulunmuş olup in vitro
fonksiyonel çalışmalarda nöronun repolarizasyonunda önemli olan potasyum
geçişinde fonksiyon kaybı olduğu tespit edilmiştir (47).
b) Selim ailesel infantil konvülzüyon (SAİK): Başlangıçta Japonlarda
tanımlanan
bu
sendrom
otozomal
dominant
geçişli
olarak İtalyanlarda
tanımlanmıştır (49,50). Tipik olarak parsiyel nöbetlerin kümeleşmesi şeklindeki
bu nöbetler 4-8 . aylar arasında başlar. Psikomotor gelişim normal olup iyi
prognozludur. İlki kromozom 19q üzerinde ve ikincisi paroksismal koreatetoz
ile ilişkili kromozom 16 üzerinde olmak üzere iki lokus bildirilmiştir(51,52).
Bazı çalışmalar seri ailelerde veya tek ailede epilepsinin klinik ortaya çıkışını
tanımlamıştır fakat bu sendromların genetik bir temelinin olup olmadığı açık
değildir.
Paroksismal hareket hastalıkları ve epilepsi arasındaki bu önemli ilişki
altta yatan patoloji olarak iyon kanalı bozukluklarına dikkati çekmiştir.
c) Otozomal dominant noktürnal frontal lob epilepsisi (ODNFLE):
1994 yılında Avustralya, Kanada ve İngiltere’deki ailelerde tanımlanmıştır (53)
Uykudan
kalkarken
kümeler
halinde
görülen
motor
nöbetlerle
karakterizedir.
Etkilenen kişiler, tonik veya hiperkinetik özellikteki motor nöbetlerden önce
nonspesifik aura ile uyanabilir ve nöbet sırasında olanların farkında olabilirler.
Bundan dolayı parasomnilerle, gece terörüyle ve histeriyle karıştırılabilir (54).
Bu epilepsiler %70 penetranslı otozomal dominant kalıtımla geçer. 1995
yılında Avustralyalı ailelerde kromozom 20q üzerinde haritalanmış ve daha
sonra nöronal nikotinik asetilkolin reseptörünün alfa 4 alt tipini kodlayan
CHRNa4 geninde mutasyonla ilişkili bulunmuştur (55).
Aynı sendroma sahip diğer ailelerde yapılan çalışmalarda nikotinik
asetilkolin
reseptörünün
diğer
alt tiplerini
kodlayan
genlerin
kümelendiği
bölgelerde lokus heterojenitesini gösteren kanıtlar mevcuttur. Bir ailede nöronal
nikotinik asetilkolin reseptörün beta 2 alt tipini kodlayan gende mutasyon
(CHRNB2), diğer ailelerde de sendrom kromozom 15q24’le bağlantılı olduğu
bulunmuştur (56).
d) Febril nöbet artı jeneralize epilepsi (FNJE): Orta ve ciddi
jeneralize epilepsileri içeren heterojen epilepsi fenotipleriyle karakterize bir
genetik epilepsi sendromudur (57).
En sık görülen fenotip Febril Nöbet(FN) ve ateşle birlikte olan nöbetlerin
6 yaşından sonra da ateşsiz tonik-klonik nöbetler şeklinde devam ettiği
FN+’dır. Daha az rastlanan fenotipler; absans, miyoklonik veya atonik nöbetler
şeklinde devam eden febril nöbetlerdir. En ciddi fenotipler; miyoklonik astatik
epilepsi ve süt çocuğunun ciddi miyoklonik epilepsisidir. Parsiyel epilepsiler
daha nadir görülür (58, 59).
FNJE %60 penetranslı otozomal dominant kalıtım paterni gösteren
nöbetleri olan ailelerde tanımlanmıştır. FNJE’de kromozom 19q üzerinde FNJE1
ve kromozom 2q üzerinde FNJE2 olmak üzere iki lokus bulunmuştur(59,60)
1998 yılında FNJE1’de
geniş bir Avustralya ailesinde voltaj kapılı
sodyum kanalının beta 1 alt tipini kodlayan SCN1B geni bulunmuştur (54).
Son zamanlarda ise alfa 1 sodyum kanal alt tipi SCN1A geni üzerinde 2 ailede
mutasyon saptanmıştır (61).
Aile öyküsünde ateşli nöbetler ve epilepsi varlığı olan, bir grup hastada
bir sodyum kanal geni olan SCN1A’da yeni bir mutasyon saptanmış ve FNJE,
Miyoklonik
astatik
Epilepsisi (MAE) ve Sütçocuğunun
Ciddi
Miyoklonik
Epilepsisi (SCME)’nin biyolojik moleküler verileri arasında ilişki kurulmuştur.
Bu durum tablonun genetik doğasını desteklemektedir.
2)Mendel
tipi
olmayan
(kompleks)
kalıtım:
Epilepside
genetik
faktörlerin katkısı çok çeşitli yollarla olur. Epilepside kalıtımın en sık formu
mendel tipi olmayan (kompleks) kalıtımdır. Buna mutifaktöriyel kalıtım da
denir. Yani genetik ve çevresel faktörler birlikte epilepsiye neden olurlar.
İdyopatik epilepsilerin çoğu multifaktöriyeldir. Genel populasyona göre akraba
olan kişilerde pek çok genin paylaşılması multifaktöriyel kalıtım nedeniyle
daha fazladır. Ebeveynleri veya kardeşlerinde epilepsi olan kişilerde genel
populasyona göre daha fazla epilepsi görülmesi genetik faktörlerin rolünü
kanıtlar. Genel populasyonda insanların %1’inde epilepsi görülürken yakın
akrabalarında epilepsi varsa, epilepsinin spesifik tipine göre bu oran %2-8’e
çıkar.
İdyopatik jeneralize epilepsi (İJE): İdyopatik adı altında pek çok
epilepsi
sınıflandırılmıştır.
Bunlar
bilinen
bir
nedeni
olmayan
nöbetleri
anlatmada kullanılır. İJE sendromlarının çoğunda kompleks kalıtım paterni
gösterilmiştir (19,20). Yeni genetik teknolojiler hızla idyopatik jeneralize
epilepsiden sorumlu genleri tanımlamaktadır ve yavaş yavaş İJE’den İ harfi
çıkartılmaya başlanmıştır. İyon kanal mutasyonları; hem voltaj hem reseptör
aracılar dahil olmak üzere idyopatik olduğu düşünülen pek çok epilepsi ile
bağlantılıdır.
İLAE sınıflamasına göre İJE’ler başlığı altında incelenen sendromların
başlıcaları şunlardır;
1) Selim ailesel yenidoğan konvülzüyonları (SAYK)
2) Selim yenidoğan konvülzüyonları (SYK)
3) Çocukluk çağı selim miyoklonik epilepsi(ÇSME)
4) Çocukluk çağı absans epilepsisi (ÇÇAE)
5) Juvenil absans epilepsisi (JAE)
6) Juvenil miyoklonik epilepsi (JME)
7) Uyanırken gelen JK nöbetleri (UGJK)
8) Miyoklonik absanslı epilepsi (MAE)
9) Febril nöbet artı jeneralize epilepsi (FNJE)
ÇÇAE, JAE, JME en sık görülen İJE alt tipleridir(62, 63). Bu İJE
sendromlarının nöbet tiplerinin özelliği ÇÇAE ve JAE’de absans, JME’de
uyanırken bilateral miyoklonik nöbetleridir. İJE nöbetlerinin EEG bulguları
jeneralize diken dalga deşarjları ile karakterizedir. Bunlar talamokortikotalamik
döngülerin senkronize hipereksitabilitesini yansıtır (64,65).
a-Çocukluk çağı absans epilepsisi (ÇÇAE): En sık görülen tipik
absanslı epilepsidir. “Piknolepsi” olarak da adlandırılmıştır (66). Çocukluk çağı
epilepsilerinin %4’ünü, İJE’lerin %5-15’ini oluşturur. Sıklıkla 5-7 olmak üzere
4-10 yaşları arasındaki sağlıklı çocuklarda başlar. Kız çocukları erkeklere göre
daha fazla etkilenir. Basit ve kompleks absans nöbetleri görülür. Bu hastalarda
absans nöbetleri genellikle ani başlangıçlı ve ani bitişli olup süreleri sıklıkla
8-10 saniye kadardır. Nöbet sırasında hastanın gözleri kapalıysa açılır, bakışta
dalgınlaşma ve yapmakta olduğu eylemin durduğu gözlenir. Gözlerde yukarı
kayma, baş ve gövdede retropulsiyon, küçük otomatizmalar eşlik edebilir. Bu
nöbetler günde 1-2 kez görülebileceği gibi yüzlerce kez de olabilir. Olguların
%30-40’ında jeneralize tonik klonik nöbetler gelişir. ÇÇAE’li kişilerde %10-15
oranında daha sonra JME gelişebilir. EEG’de temel aktivite normaldir, ritmik
posterior delta aktivitesi sıktır. Nöbetler sırasında EEG’de genellikle düzenli ve
simetrik, bilateral 3 Hz diken dalga, bazen çoklu diken dalga paroksizmleri
görülür. Genellikle zeka düzeyi normaldir ve tedaviye iyi yanıt elde edilir
(67).
ÇÇAE’de
kromozom
20q
ve
8q24.3
üzerinde
iki
adet
lokus
haritalanmıştır(68, 69). JME’ye dönüşen ÇÇAE’de kromozom 1p üzerinde,
grand mal nöbetlerle birlikte olan ÇÇAE’de kromozom 8q24.3 üzerinde iki
adet lokus olduğu görülmüştür (70). Wallace tarafından ÇÇAE ile birlikte febril
konvülzüyonları olan bir ailede 5. kromozomda, GABRG2 geninde R43Q
mutasyonu saptanmıştır (71).
b-Juvenil absans epilepsisi (JAE): Bir çok özelliği nedeniyle ÇÇAE ve
JME arasında bir ara form gibi kabul edilebilir. ÇÇAE’den daha geç
başlamaktadır. Bu hastalarda jeneralize tonik klonik nöbetler görülürken, bir
kısmında da miyoklonik nöbetler izlenir. EEG özellikleri ve klinik prognozu
ÇÇAE ile JME’ye özgü bazı karakteristikler içermektedir. ÇÇAE’den daha az
sayıda retropulsif hareket içerir. Nöbet sıklığı ve şiddeti ÇÇAE’den az, süresi
ÇÇAE’den
uzundur.Epilepsiler içinde
ÇÇAE’den
daha
seyrek
görülür.
Genellikle 10-12 olmak üzere, 7-17 yaşları arasında başlar. Kızlar ve erkekler
eşit etkilenir. EEG’de temel aktivite normaldir. Diken dalga deşarj süreleri
ÇÇAE’de görülenlerden daha uzun ve daha kesintili olup, yavaş dalgalardan
önce görülen dikenler 2’li, 3’lü gruplar halinde olabilir (72). Prognoz hala
kesin olarak bilinmemekle birlikte ÇÇAE’den daha kötü olduğu açıktır.
1997’de
glutamat
reseptör
polimorfizmi
araştırılmıştır.
Çalışma yapılan bir
patogenezinde
GRIK
varyantlarının
majör
çalışmalar
ÇÇAE
ile
1
(kainat
genetik
birlikte
ailede
selektif
belirleyici
ile
JAE
glutamat
JAE
ile
arasındaki
ilişkili
reseptör
olduğu görülmüştür
planlanmaktadır ve
şu
an
ilişki
fenotiplerin
genin)
(73).
için
alelik
Genetik
aynı gen
lokalizasyonun sorumlu olduğu varsayılmaktadır.
c-Juvenil miyoklonik epilepsi (JME): Tüm epilepsiler içindeki görülme
oranı %10’lara varan JME, İJE’ler arasında en sık rastlananıdır (74). Genellikle
8-26 yaşlarda görülür, en sık 12-16 yaşlar arasında başlar. Kollarda belirgin,
bilateral, tek ya da peşpeşe gelen, aritmik, düzensiz miyoklonik sıçramalardan
oluşan nöbetlerle şekillenir. Bilinç kaybı görülmez. Cinsiyet dağılımı eşittir.
Sıklıkla jeneralize tonik klonik nöbetler, daha sıklıkta, seyrek absanslar vardır.
Nöbetler çoğunlukla uyanmayı takiben ortaya çıkar ve yorgunlukla, alkolle,
menstürasyonla, televizyon izlemekle, uyku deprivasyonu ile tetiklenir. İnteriktal ve iktal EEG’lerde hızlı, jeneralize, sıklıkla düzensiz diken dalga, multipl
diken dalgalar görülür. Uygun ilaçlara yanıt iyidir. Hastaların neredeyse tümü
ömür boyu ilaç kullanmak zorunda kalırlar. Hastalar sıklıkla fotosensitiftir (75).
%90’ ın üzerinde jeneralize tonik klonik %30’da absans nöbetler görülür.
JME’de genetik katkı olarak kalıtımın türü kesin olmamasına rağmen
uzun süre araştırılmıştır. Otozomal dominant, otozomal resesif ve multifaktöriyel
kalıtım içerebileceği öne sürülmüştür (76,77,78) .
JME için HLA ile bağlantılı kromozom 6p21.3 üzerinde bir lokus
bulunup EJM1 olarak adlandırılmıştır(79). Ayrıca nöronal nikotinik asetilkolin
reseptörün
alfa 7
lokalizasyonunda
alt tipinde
JME
ile
CHRNA7
bağlantı
lokalizasyonunda ve
bulunmuştur.
Araştırmalar
15q14
bu
gende
mutasyonlar için devam etmektedir. Kromozom 6p12-p11 üzerindeki EFCHCI
geninde mutasyonun neden olduğu farklı JME fenotiplerinden sözedilmektedir
(80). 8q24 ve 1p üzerinde iki lokus rapor edilmiş ve bunların JME’yi de
içeren fakat JME’ye sınırlı olmayan iki klinik İJE overlap sendromu için
spesifik olabileceği düşünülmüştür.
d- Uyanırken gelen JK (UGJK): Başlangıç yaşı diğer İJE’lere göre
daha geniş bir aralığa yayılmıştır. Fakat puberte civarında pik yaptığı açıktır.
Nöbetlerin %90’ı sabahları uyanma döneminde görülmektedir. Jeneralize tonik
klonik nöbetler öncesinde absans veya miyoklonik nöbetler görülebilir. Bazı
hastalarda iki sendrom overlap sendromu gösterebilir. Bu klinik fenomen JME
ile JK arasında olabilir. Nöbetler uyku deprivasyonu ve aşırı alkol alımı ile
kolayca
tetiklenebilir. Hastaların EEG’sinde
normal
zeminde
jeneralize
epileptiform deşarjlar ve %13-17 hastada fotosensitivite mevcuttur.
Uyanırken gelen JK nöbetleri JME’deki
gibi
EJM1
lokusunda
haritalanmıştır (81).
e-Spesifik olmayan İJE’ler: Sık görülen İJE sendromlarında şüpheli
genlerin pozisyonel klonlanmasında iki sorun karşımıza çıkmaktadır; Bunlar
kompleks kalıtım ve genetik heterojenitedir. 3q26, 14q23, 2q36 lokalizasyonları
bildirilenler
başlangıçlı
arasındadır.
İJE
ile
Durner;
bağlantı
kromozom
bulmuştur
8’de
(82).
JME
Sander;
hariç
8q24
adolesan
bölgesinin
replikasyon analizi ile bu bölgede İJE’nin bağlantısı üzerine kanıt göstermiştir.
Sander
tarafından
genom
araştırma
sonuçları
3q26’da
sık
görülen
İJE
sendromları için destekleyici kanıt sağlamıştır (83). Fakat bu lokus bağlantılı
çalışmalarla daha fazla incelemeyi gerektirmektedir. Birkaç umut verici aday
genin 8q24 ve 6p11 üzerinde tespit edilmesine rağmen JME veya İJE’nin hiç
bir alt tipinde şüpheli gen saptanamamıştır (82).
Ailesel
erişkin
miyoklonik
epilepsi
(AEME):
Otozomal
dominant
kalıtımla geçmektedir Erişkin yaşta başlayan ekstremitelerde miyoklonus ve
nadiren jeneralize tonik klonik nöbetlerle karakterizedir.
Kromozom 8q24 ile bağlantısı gösterilmiştir (84).
Göz kapağı miyoklonili absans epilepsisi (GKMA): İlk kez Jeavon
tarafından 1977’de tanımlanmıştır. Göz kapama (GK) ile tetiklenen kısa süreli
göz kapağı miyoklonisi, şuur kaybı ve göz kürelerinin yukarıya doğru kayması
başlıca nöbet özellikleridir. İktal EEG’de GK ile tetiklenen jeneralize 3-5 Hz
çoklu diken dalga deşarjları görülmektedir. Tüm hastalar fotosensitiftir. Altı yaş
civarında
başlamaktadır.
Genellikle
remisyon
beklenmez ve ailesel
belirgin olmakla birlikte genetik etyolojisi aydınlatılamamıştır (85)
özellik
Epileptik sendromların genetiği (1)
TİP
SENDROM
KALITI KROMOZOM
M
İdyopatik
jeneralize
SAYK(EBN1)
SAYK(EBN2)
ÇÇAE
OD
OD
20q13
8q
20q
ÇÇAE+JTK
ÇÇAE+JME
JAE
Kompleks
Kompleks
Kompleks
8q24.3
1p
21q22.1
Kompleks
Kompleks
OD
OD
6p11-p12
15q14
8q24
8q13-21
OD
19p13.3
SCN1B
FEB3
OD
2q23-24
SCN1A
FNJE
FNJE
SAİK
OD
OD
OD
2q21-33
19q13.1
9q11-13
SAİK+koreatetoz
ODNFLE(ENFL1)
ODNFLE(ENFL2)
ODTLE
APE
BRE
OD
OD
OD
OD
OD
Kompleks
16q
20q13.3
15q24
10q22-24
2?
15q14
JME
JME
AEME
Durumla ilişkili FEB1
nöbet
FEB2
Lokalizasyonilişkili(parsiyel)
Progresif
UnverrichtResesif
Lundborg(EPM1)
Lafora cismi
Resesif
hastalığı(EPM2)
Northern epilepsi Resesif
(EPMR)
GEN
FONKSİYON
KCNQ2
KCNQ3
CHRNA4
?
Voltaj kapılı K+
kanalı
GRİK 1
GluR5(Kainat
reseptör)
CHRNA7
Sodyum kanalB
alt tipi
Sodyum kanal A
alt tipi
CHRNA4
21q22.3
CHRNA7
?
CSTB
Sistatin B
6q24
EPM2A
Tirozin fosfataz
8pter-23
CLN8
Katepsin B
KANALOPATİLER
Son
yıllardaki
genetik
keşifler
idyopatik
epilepsilerin
patofizyolojisinde iyon kanallarının rolünü göstermiştir. Monogenik kalıtımla
geçen nadir epilepsi sendromları voltaj kapılı ve ligand kapılı iyon kanallarının
alt tiplerini kodlayan genlerdeki mutasyonlarla ilişkilidir. Gen mutasyonları
çeşitli yollarla uyarılabilirliği değiştirmektedir. Bu mutasyonların pek çoğu
depolarizasyonu uzatır, tekrar ateşlenmeye yardım eder ve santral sinapslarda
postsinaptik duyarlılığı veya nörotransmiter salınımını değiştirir.
Voltaj kapılı iyon kanalları olan sodyum, potasyum, klor kanallarının
mutasyonları
jeneralize
bulunmuştur. Ligant
epilepsi
kapılı
formları
iyon
ve
kanalları
infantil
olan
nöbetlerle
nikotinik
ilişkili
asetilkolin
reseptörlerinin ve gama amino butirik asit (GABA) reseptörlerinin alt tipleri ise
frontal ve jeneralize epilepsilerin spesifik sendromlarıyla bağlantılıdır.
1995 yılında idyopatik epilepsiye neden olan ilk gen mutasyonunun
bulunmasından bu yana bu durumla ilişkili 13 gen tanımlanmış olup çoğunun
ya voltaj kapılı veya ligand kapılı iyon kanallarını kodladığı gösterilmiştir.
Selim ailesel yenidoğan konvülzüyonlarında voltaj kapılı potasyum
kanalları, otozomal dominant noktürnal frontal lob epilepsisinde nikotinik
asetilkolin
reseptörleri,
febril
nöbet
artı
jeneralize
epilepside
sodyum
kanallarında mutasyon tespit edilmiştir (86,87).
Son yıllarda periyodik paralizi, epizodik ataksi, migren, miyotoni ve
diğer
kalıtsal
nörolojik
hastalıklarda
iyon
kanallarında
mutasyonlar
tanımlanmıştır (88). Bu hastalıklardaki fenotipik karakteristik özellik; klinik
bozukluğun paroksismal natürünün olmasıdır yani ani nörolojik disfonksiyon
olması ve bu ataktan sonra hastanın normal durumuna geri dönmesidir. Kanal
patolojileri; depolanma ve metabolik hastalıklardaki gibi statik veya progresif
nörolojik bozukluğa yol açan hastalıkların tersine paroksismal hastalıklara
neden olmaktadır.
İdyopatik epilepsi genlerinin fonksiyonel sınıflaması (89)
Voltaj kapılı iyon kanalları
KCNQ2, KCNQ3
SCN1B, SCN1A, SCN2A
SCN2A
CLCN2
Sendrom
SAYK
FNJE
SAİK
İJE
Ligant kapılı iyon kanalları
CHRNA4, CHRNB2
GABRG2
GABRA1
G protein aracılı reseptörler
MASS1/ VLGR1
Fonksiyonu bilinmeyen proteinler
LG11
Sendrom
ODNFLE
ÇÇAE/FN, FNJE
AJME
Sendrom
FN
Sendrom
ODLTE
SODYUM KANALI
VE ALT TİPLERİ
Uzun zamandır antiepileptik ilaçların hedefi olan sodyum kanallarının
idyopatik epilepsilerin etyolojisindeki önemi ortaya çıkmıştır.
Sodyum
kanalları
por
şeklindeki
alfa ve
düzenleyici
beta
alt
tiplerinden oluşmaktadır. Bilinen 11 alfa alt tipi ve 3 beta alt tipi mevcuttur
(90). Epilepsi, periyodik paralizi, miyotoni, kardiak aritminin nedeni olarak 11
alfa alt tipin 4’ünde ve 3 beta alt tipin 1’inde mutasyon tespit edilmiştir.
Sodyum kanalının spesifik mutasyonu, febril nöbetler gibi selim, kendini
sınırlayan hastalıklardan dirençli nöbetlere ve entellektüel kayıp yapan ciddi
epilepsilere kadar değişen epilepsi sendromlarıyla ilişkilidir.
Sodyum kanal genleriyle ilişkili hastalıklar (91):
Gen
SCN1A
SCN2A
Kanal ismi
Bulunduğu doku
Na v 1.1, beyin 1 Beyin, periferik
sinir (somatik)
Na v 1.2, beyin 2 Beyin (aksonal)
Hastalık
FNJE,
FNTLE,
SÇME
FNJE
SCN4A
Na v 1.4, İK 1,
M1
Hiperkalemik
periyodik paralizi,
paramiyotonia
konjenita
Na v 1.5, İK 2, Kalp, iskelt kası Uzamış
QT-3
K1
sendromu
Na v B 1.1, B1
Beyin, periferik FNJE
sinir, iskelet kası,
kalp
SCN5A
SCN1B
İskelet kası
SCN1A ve D188V mutasyonu:
Epilepsiyle ilişkili
gen mutasyonları
arasında
voltaj
kapılı
sodyum
kanalının alfa 1 alt tipindeki mutasyon (SCN1A) en sık karşımıza çıkmaktadır.
SCN1A
doğumda
yapılmaya
başlanıp
erişkinlikte yapımı devam
etmektedir. Santral sinir sisteminde serebral korteks ve hipokampusu da içeren
epileptogenezde önemi
olduğu
bilinen
beyin
alanlarında
yaygın
olarak
mevcuttur. Üç farklı epileptik sendromun nedeni olarak SCN1A mutasyonu
bulunmuştur. Bu sendromlar; febril nöbet artı jeneralize epilepsi (FNJE), febril
nöbet artı temporal lob epilepsisi (FNTLE) ve sütçocuğu miyoklonik epilepsisi
(SÇME) dir(92,93,94).
kendiliğinden
ve
SCN1A’daki
kontrolsüz
mutasyonların
deşarjına
neden
olduğu
nöronal
hücrelerin
düşünülmüştür.
Bu
mutasyonların fonksiyonel değerlendirilmesi için yapılan birkaç çalışmada,
FNJE’li ailelerde
üç
mutasyon
üzerinde
odaklanılmıştır.
Bunlar
T875M,
W1204R ve R1648H’dir (94). Bu fonksiyonel çalışmalar sodyum kanal
mutasyonlarının sodyum geçişini değiştirerek nöronal hipereksitabiliteye neden
olduğunu göstermiştir (95).
FNJE’li geniş bir ailede, kromozom 2q23-24’de haritalanan SCN1A’da
D188V
mutasyonu
tespit
edilmiştir
D188V
mutasyonu,
1.
alanın
S3
transmembran parçasına çok yakın intraselüler halkada lokalizedir (96). Bu
mutasyon
yüksek
frekanslı
kanal
aktivitesi
süresince
sodyum
kümülatif inaktivasyonunun azalmasına neden olmaktadır ve
membran
hipereksitabilitesiyle uyumlu bir
etki
geçişinin
sonuç olarak
oluşturur. Bu mekanizma
sodyum kanallarında mutasyonun neden olduğu epilepsilerin patolojisinde temel
teşkil eder.
Genetik araştırmalarda en sık kullanılan yöntemlerden biri Polimeraz
zincirleme reaksiyonu (PCR)’dır. Epilepsi genetiğinin araştırılmasında da PCR
değerli bir yöntemdir.
POLİMERAZ ZİNCİRLEME REAKSİYONU (PCR)
Polimeraz zincirleme reaksiyonu (PCR) 1980 yılında Kary Mullis tarafından
tasarlanmış ve moleküler genetik araştırmalarında bir devrim yaratmıştır. Genetik
çalışmalardaki en büyük sorun 3 milyon baz içeren genomda hedeflenen bölgenin
hızla görüntülenmesidir. PCR yöntemi klonlamaya gerek duymaksızın istenilen DNA
ya da RNA bölgesinin kısa süre içinde incelenmesini sağlayacak yaygın ve kolay bir
tekniktir.
PCR’ ın Kullanım alanları
1) Klonlama
2) Bağlantı analizi
3) Mutasyon analizi
4) Dizileme
5) cDNA eldesi
Ana prensipte PCR bir in vitro replikasyondur
MATERYAL VE METOD
2004-2005 yıllarında Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji
Bölümünde polikliniğe başvuran epilepsi hastaları arasından
öykü, (EEG),
görüntüleme özelliklerine bakılarak etyolojik bir nedenin bulunamadığı ‘idyopatik
jeneralize epilepsili’ toplam 65 hasta prospektif olarak incelenmiştir. Bu hastaların
31’i bayan, 34’ü erkek hasta olup 44’ünün ilk nöbet yaşı 16’nın altında, 21’inin ilk
nöbet yaşı 16’nın üzerindedir.
Polikliniğe başvuran bu hastaların özgeçmişi, aile öyküsü, klinik seyri, nöbet
özellikleri, ilaç ve tedavi öyküsü , nörolojik muayenesi, EEG bilgileri BT ve MRI
gibi görüntüleme bulguları, hemogram, biyokimya ve antiepileptik ilaç kan düzeyleri
gibi laboratuar bulguları teker teker incelenmiştir. Hastalar bir yıl boyunca
izlenmiştir. Bütün hastaların aile ağacı çizilerek özellikle akraba evlilikleri ve ailede
başka epilepsili hasta olup olmadığı araştırılmıştır.
Hastaların tümünden kendisi veya birinci derece akrabasının rızasıyla
10 cc EDTA’lı venöz kan alınmıştır. Alınan bu kanlar İstanbul Üniversitesi Deneysel
Tıp Araştırma Enstitüsü (DETAE)’nde genetik araştırma yapılmak üzere incelemeye
alınmıştır.
Genetik inceleme, polimeraz zincirleme reaksiyonu (PCR) yöntemiyle
yapılmıştır.
UYGULAMA:
I-DNA ELDESİ, KALİTE VE MİKTARININ BELİRLENMESİ:
DNA miktarının ölçülmesi
Spektrofotometrenin küvetleri önce alkol sonra distile su ile yıkanır. Yumuşak bir
peçete ile kurutulur. Küvetlerden birine 100 l distile su konur ve bu küvet kontrol
olarak, spektrofotometrenin 260 ve 280 nm’lerde sıfırlanması için kullanılır. İkinci
küvette, ölçülecek DNA 1:100 suyla seyreltilerek ölçüm yapılır. Spektrofotometre
dalga boyu ayarı 260 nm ye getirilir. Önce kontrol içeren küvet ışığın giriş yönü
dikkate alınarak yerleştirilir ve sıfırlama yapılır. Sonra, DNA’yı içeren küvet aynı
şekilde yerleştirilir ve ışığı soğurma (OD) değeri okunur.Aynı işlemler 280 nm dalga
boyu için yapılır. OD260/280 heasaplanarak temizlik derecesi saptanır. Ideal oran
1.8’dir.
Spektrofotometrik yöntemden başka agaroz jelde yoğunluğunu bildiğimiz DNA
fragmanlarıyla beraber yürütülerek de kantitasyon yapılabilir.
DNA yoğunluğunun hesaplanması ve miktar belirtimi
260 nm deki O.D.değeri x seyreltme katsayısı x DNA sabiti (* g/ml) =
g/ml
cinsinden DNA yoğunluğu.
*DNA sabitidir. Tek zincirli DNA için 40, çift zincirli DNA için 50 değerleri alınır.
DNA ELDE ETME YÖNTEMİ:
10 ml
EDTA’lı venöz kan
50 ml’lik tüpe alınır
3 katı LB eklenir
İyice karıştırılır
+4oC 20-30 dk bekletilir
4-10 oC ısıdaki santrifüjde 1500rpm’de 10 dk, çevrilir
Üst sıvı atılır. Çökelti çözülür.
Üzerine 10/20 mlLB eklenir
Karıştırılır
4-10 oC ısıdaki santrifüjde 1500rpm’de 10 dk, çevrilir
Üst sıvı atılır. Çökelti çözülür.
Çökeltiye 10 ml WBL +50 l proteinaz K + 500l %10 SDS eklenir
İyice karıştırılır.
56 oC sıcak su banyosunda gece boyu
bekletilir
9M Ammonyum asetat her 1 ml’ye 3.7ml oranında eklenir
-20oC derin dondurucuda 20 dk bekletilir
4-10 oC ısıdaki santrifüjde 3000rpm’de 25 dk, çevrilir
DNA içeren üst sıvı temiz tüplere alınır
Çökelti atılır
Üst sıvının 2X hacmi kadar %100 etil alkol eklenir
DNA yüzeye çıkar
DNA pipet ucu ile yakalanır,üzeri yazılı 1.5 ml’lik tüplere aktarılır
%70 etil alkolde yıkanır
DNA oda ısısnda kurutulur
DNA TE tamponu içinde çözündürülür
Ölçümler yapılır
Materyal
-
10 ml NaEDTA’lı venöz kan kullanılmıştır.
Kimyasallar
-
Distile su ( dH2O ),
-
Amonyum Klörür ( NH4Cl ),
-
Potasyum Bikarbonat ( KHCO3 ),
-
Etilen diamin tetra asetik asit ( EDTA veya Na2EDTA ),
- Trihidroksimetilaminometan ( Tris ),
-
Amonyum Asetat ( NH4Ac; NH4 COO-),
- Sodyum dodesil sülfat ( SDS ),
-
Asetik Asit ( CH3COOH),
-
Etil Alkol (Eth.OH; CH3CH2COOH )
- Sodyum Hidroksit ( NaOH),
- Hidroklorik asit ( HCl),
-
Hidrojen Peroksit ( H2O2),
Sodyum Hipoklorit ( Çamaşır suyu, NaClO kullanılmıştır
Enzim
- Proteinaz K kullanılmıştır.
Çözeltiler
Eritrosit parçalama çözeltisi ( Lysis Buffer; LB ) ( pH 7.4, 25 C )
Lökosit parçalama çözeltisi ( White Blood Cell Lysis Buffer; WBL )
Amonyum Asetat Çözeltisi ( NH4Ac )
% 10 SDS çözeltisi
TE Çözeltisi ( pH 8.0, 25 C ) kullanılmıştır.
II-POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU
PCR bileşenleri:
1) Taq polimeraz: 50 μl’lik bir reaksiyonda ortalama gerekli miktar 0.5-2.5 U’dir.
2) 10X enzime özgü reaksiyon tamponu
3) dNTP
4) Primer
5) Kalıp DNA
6) MgCl2
Primer olarak, D188V mutasyonunun primeri kullanılmıştır:
109201 caaaatattc tacaggtaaa gcaaacctat tcttaaaagc ata agcactg
atggaaaacc
109261 aaactatgtt ctctcttaaa gtttcaaaaa aggcacttac gcaaatgtaa tgacagtgaa
109321 atcgagccag ttccatg // gat cc cgaaggaa agtaaaatct tctaaacaga
atccccttgc
109381 aataattttt ataagtgatt caaaagtata tattcctgtg aaggtgtatc tgaaaacaag
109441 catccaaaaa atttgataaa gtaacagtgt tttttcatag cataccaatt tcttatcact
109501 ccatcagtgg aatagataaa tactaaaaaa gaaaactaag cagatggatt ttaattt
cat
109561 acaaatgaaa cgtagcccta a atttaaatt cagcttccta acacaaagag
ttgtttcgta
109621 aagtgtctta agagtagtgt gagaaataca aggtatatga aatctattta gccattgtct
Enzim: BamHI kullanılmıştır.
243 BamHI 95 none 338 GATCCCGAAG GAAAGTAAAA TCTTCTAAAC
AGAATCCCCT TGCAATAATT
TTTATAAGTG ATTCAAAAGT ATATATTCCT GTGAAGGTGT
ATCTGAAAAC
AAGCATCCAA AAAATTTGAT AAAGTAACAG TGTTTTTTCA
TAGCATACCA
ATTTCTTATC ACTCCATCAG TGGAATAGAT AAATACTAAA
AAAGAAAACT
AAGCAGATGG ATTTTAATTT CATACAAATG AAACGTAGCC CTAA
94 none 1 BamHI 94 AGCACTGATG GAAAACCAAA CTATGTTCTC
TCTTAAAGTT TCAAAAAAGG
CACTTACGCA AATGTAATGA CAGTGAAATC GAGCCAGTTC CATG
III-JEL ELEKTROFOREZİ
Agaroz Jel Elektroforezi
Agaroz jel elektroforezi sonuçlarının değerlendirilmesi
IV-RNA İZOLASYONU
BULGULAR
Çalışma 2004-2005 tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı Okmeydanı Eğitim ve
Araştırma Hastanesi Nöroloji kliniğinde 31’i kadın (% 47.7), 34’ü erkek (% 52.3)
olmak üzere toplam 65 olgu üzerinde yapılmıştır. Olgulara ilişkin özelliklerin yüzde
dağılımları tablo 1’de görülmektedir.
Tablo 1: Frekans tablosu
Bayan
Cinsiyet
Erkek
≤ 16
İlk nöbet yaşı
> 16
FNJE
Sendrom tipi
JME
ÇÇAE
FK geçirenler
Özgeçmiş
FK geçirmeyenler
Ato-Miyo
JK
JK-Abs
Miyo-JK
JK-KPN
Nöbet Tipi
Miyo
Abs
Tonik
Ato-JK
Tonik-Ato-JK
Ato
Var
Klinik Fotosentivite
Yok
Nöbetsiz
Tedaviye Yanıt
Dirençli
Azalma
Var
Akraba Evliliği
Yok
Ailede başka
Var
Yok
Epilepsili üye
n
31
34
44
21
7
5
3
11
54
3
43
3
5
1
2
2
3
1
1
1
5
60
35
19
8
22
43
39
26
%
47,7
52,3
67,7
32,3
46,7
33,3
20,0
16,9
83,1
4,6
66,2
4,6
7,7
1,5
3,1
3,1
4,6
1,5
1,5
1,5
7,7
92,3
56,5
30,6
12,9
33,8
66,2
60,0
40,0
Olguların % 47.7’si bayan, % 52.3’ü erkektir.
Cinsiyet
47,7%
52,3%
Kız
Erkek
Şekil 1: Cinsiyet dağılım grafiği
Olguların % 67.7’sinin ilk nöbet yaşı 16 ve altında iken; % 32.3’ünde ilk nöbet
yaşı 16’nın üzerindedir.
İlk nöbet yaşı
32,3%
67,7%
<= 16
> 16
Şekil 2: İlk nöbet yaşı dağılım grafiği
Toplam 15 olguda sendrom görülürken; bunların % 46.7’si FNJE, % 33.3’ü
JME ve % 20’si ÇÇAE’dir.
Sendrom tipi
20,0%
46,7%
33,3%
FNJE
JME
ÇÇAE
Şekil 3: Sendrom tiplerine göre dağılım grafiği
11 olgu (% 16.9) FK geçirmiştir.
Özgeçm iş
16,9%
83,1%
FK geçirenler
FK geçirmeyenler
Şekil 4: Özgeçmiş varlığına göre dağılım grafiği
Olguların % 66.2’sinde JK görülmüştür.
Nöbet Tipi
2%
5% 2% 2%4%
3%
3%
2%
7%
5%
66,2%
Ato-Miyo
JK
JK-Abs
Miyo-JK
JK-KPN
Miyo
Abs
Tonik
Ato-JK
Tonik-Ato-JK
Ato
Şekil 5: Nöbet tiplerinin dağılım grafiği
Olguların % 7.7’sinde klinik fotosensitivite görülmüştür.
Klinik Fotosentivite
7,7%
92,3%
Var
Yok
Şekil 6: Klinik fotosensitivite dağılım grafiği
Olguların % 56.5’inde tedaviye iyi yanıt (nöbetsiz) alınırken, % 30.6’sında
kötü yanıt (dirençli) alınmıştır. % 12.9’unda azalma görülmüştür.
Tedaviye Yanıt
12,9%
56,5%
30,6%
Nöbetsiz
Dirençli
Azalma
Şekil 7: Tedaviye yanıta göre dağılım grafiği
Olguların % 33.8’inde akraba evliliği vardır.
Akraba Evliliği
33,8%
66,2%
Var
Yok
Şekil 8: Akraba evliliğine göre dağılım grafiği
Olguların % 60’ında aile öyküsü (başka epileptik) vardır.
Başka Epileptik
40,0%
60,0%
Var
Yok
Şekil 9: Aile öyküsüne göre dağılım grafiği
Tablo 2: Cinsiyete göre nöbet tipi dağılımı
Kadın
Ato-Miyo
JK
JK-Abs
Miyo-JK
JK-KPN
Nöbet Tipi
Miyo
Abs
Tonik
Ato-JK
Tonik-Ato-JK
Ato
TOPLAM
n
3
17
2
3
2
1
3
31
Erkek
%
9,7
54,8
6,5
9,7
6,5
3,2
9,7
100,0
n
26
1
2
1
1
1
1
1
34
%
76,5
2,9
5,9
2,9
2,9
2,9
2,9
2,9
100,0
Kadınlarda ve erkeklerde en sık görülen nöbet tipi JK’dır. Kadınların %
54.8’inde, erkeklerin de % 76.5’inde JK görülmüştür.
Tablo 3: Cinsiyete göre sendrom tipi dağılımı
Kadın
n
%
Erkek
n
%
FNJE
Sendrom Tipi
JME
ÇÇAE
TOPLAM
3
3
2
8
37,5
37,5
25,0
100,0
4
2
1
7
57,1
28,6
14,3
100,0
Toplam 8 kadında sendrom görülürken, bunların 3’ü FNJE (% 37.5), 3’ü
JME (% 37.5) ve 2’si ÇÇAE’dir (% 25).
Toplam 7 erkekte sendrom görülürken, bunların 4’ü FNJE (% 57.1), 2’si
JME (% 28.6) ve 1’i ÇÇAE’dir (% 14,3).
Tablo 4: İlk nöbet yaşına göre nöbet tipi dağılımı
İlk Nöbet Yaşı
≤ 16
Ato-Miyo
JK
JK-Abs
Miyo-JK
JK-KPN
Nöbet Tipi
Miyo
Abs
Tonik
Ato-JK
Tonik-Ato-JK
Ato
TOPLAM
n
2
27
2
4
2
2
3
1
1
44
> 16
%
4,5
61,4
4,5
9,1
4,5
4,5
6,8
2,3
2,3
100,0
n
1
16
1
1
1
1
21
%
4,8
76,2
4,8
4,8
4,8
4,8
100,0
İlk nöbetini 16 yaş ve altında geçiren olguların % 61.4’ünde JK
görülürken; ilk nöbet yaşı 16’nın üzerinde olan olgularda JK görülme oranı %
76.2’dir.
Tablo 5: İlk nöbet yaşına göre karşılaştırmalar
İlk Nöbet Yaşı
≤ 16
> 16
n
%
n
7
15,9
4
FK geçirenler
Özgeçmiş
37
84,1
17
FK geçirmeyenler
23
54,8
12
Tedaviye Nöbetsiz
13
31,0
6
Dirençli
Yanıt
6
14,3
2
Azalma
17
38,6
5
Akraba
Var
27
61,4
16
Yok
Evliliği
p
%
19,0
81,0
60,0
30,0
10,0
23,8
76,2
0,752
0,877
0,237
Başka
Epileptik
Var
Yok
25
19
56,8
43,2
14
7
66,7
33,3
0,448
İlk nöbet yaşı ile özgeçmiş arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki
bulunmamaktadır (p>0,05).
İlk nöbet yaşı ile tedaviye yanıt arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
ilişki bulunmamaktadır (p>0,05). İlk nöbet yaşı 16’nın altında olan olgular ile 16’nın
üzerinde olan olgularda tedaviye yanıtın çoğunlukla nöbetsiz olduğu, bunu dirençli
yanıtın izlediği görülmektedir.
İlk nöbet yaşı ile akraba evliliği arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
ilişki bulunmamaktadır (p>0,05). İlk nöbet yaşı 16’nın altında olan olguların %
38.6’sında, 16’nın üzerinde olan olguların ise % 23.8’inde akraba evliliği
görülmüştür.
İlk nöbet yaşı ile başka epileptik varlığı arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (p>0,05). İlk nöbet yaşı 16’nın altında olan
olguların % 56.8’inde aile öyküsü varlığı görülürken bu oran ilk nöbet yaşı 16’nın
üzerinde olan olgularda % 66.7’dir.
Tablo 6: Aile öyküsü varlığına göre karşılaştırmalar
Başka Epileptik
Var
Yok
n
%
n
%
8
20,5
3
11,5
FK geçirenler
Özgeçmiş
31
79,5
23
88,5
FK geçirmeyenler
19
52,8
16
61,5
Tedaviye Nöbetsiz
13
36,1
6
23,1
Dirençli
Yanıt
4
11,1
4
15,4
Azalma
3
7,7
2
7,7
Klinik
Var
36
92,3
24
92,3
Fotosentivite Yok
p
0,344
0,534
1,000
Aile öyküsü varlığı ile özgeçmiş arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
ilişki bulunmamaktadır (p>0,05).
Aile öyküsü varlığı ile tedaviye yanıt arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir ilişki bulunmamaktadır (p>0,05). Aile öyküsü var olan olgular ile aile öyküsü
bulunmayan olgularda tedaviye yanıtın çoğunlukla nöbetsiz olduğu, bunu dirençli
yanıtın izlediği görülmektedir.
Aile öyküsü varlığı ile klinik fotosensitivite varlığı arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (p>0,05).
İstatistiksel İncelemeler:
Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS
(Statistical Package for Social Sciences) for Windows 10.0 programı kullanıldı.
Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (frekanslar)
yanısıra niteliksel verilerin karşılaştırılmasında Ki-Kare testi ve Fisher Exact KiKare testi kullanıldı. Sonuçlar % 95’lik güven aralığında, anlamlılık p<0.05
düzeyinde değerlendirildi.
GENETİK İNCELEME BULGULARI
31’i kadın 34’ü erkek toplam 65 olgu üzerinde yapılan genetik incelemede
sodyum kanal alfa 1alt tip (SCN1A) D188V mutasyonu araştırılmış olup bu
mutasyonun bulunabileceği ailesel özellik gösteren ve bir sendrom tipine uyanlarda
dahil olmak üzere hiçbir olguda SCN1A D188V mutasyonu gösterilememiştir.
TARTIŞMA
Epilepsiler, en sık görülen nörolojik hastalıklardan biri olup genel
populasyonun %1’ini etkilemektedir(2). Pek çok neden araştırılmış olmasına rağmen
vakaların çoğunda etyolojinin açıklanamaması tanı ve tedavide zorluklar yaratmış bu
nedenle birçok çalışma yapılmıştır. Yapılan
bu çalışmalar içinde en ilgi çekeni
genetik çalışmalardır.
Son yıllardaki genetik keşifler idyopatik epilepsilerin patofizyolojisinde iyon
kanallarının rolünü göstermiştir. Monogenik kalıtımla geçen nadir epilepsi
sendromları voltaj kapılı(sodyum, potasyum,klor kanalları) ve ligand kapılı iyon
kanallarının alt tiplerini kodlayan genlerdeki mutasyonlarla ilişkili bulunmuştur
(86,87).
Uzun zamandır antiepileptik ilaçların hedefi olan sodyum kanalları genetik
araştırmaların bu yöne kaymasına neden olmuştur.
Sodyum kanalları por şeklindeki alfa ve düzenleyici beta alt tiplerinden
oluşmakta olup bu kanalların spesifik mutasyonu febril nöbetler gibi selim, kendini
sınırlayan hastalıklardan dirençli nöbet ve entelektüel kayıp yapan ciddi epilepsilere
kadar değişen epilepsi sendromlarına neden olmaktadır(90).
Selim ailesel yenidoğan konvülzüyonlarında voltaj kapılı potasyum kanallarını
kodlayan genlerde mutasyon tespit edilmiştir(1,86,87).
Biz çalışmamızda, epilepsi etyolojisindeki önemi gittikçe vurgulanan
genetik geçiş gösteren sodyum kanal patolojilerden SCN1A geninde D188V
mutasyonunu araştırmaya çalıştık.
Çalışmamızı 31’i bayan 34’ü erkek toplam 65 İJE’li olgu üzerinde yaptık. Bu
olguların %67,7’si ilk nöbeti 16 yaş altında %32,3’ü 16 yaş üzerinde geçirmiş olup
%16,9’u özgeçmişinde FK geçirmiştir(Tablo1, Şekil 1,2,4).
Olguların %56,5’i tedaviye nöbetsiz yanıt verirken % 12,9’unda nöbetlerde
azalma, %30,6’sında tedaviye direnç görülmüştür. %33,8’inde akraba evliliği olan
olguların %60’ında ailede başka epileptik birey mevcuttur(Tablo 1,Şekil 7,8,9).
15 olguda sendrom tespit edilip bunların %46,7’sini FNJE, %33,3’ünü JME,
%20’sini de ÇÇAE oluşturmaktadır(Tablo1,Şekil 3).
Son zamanlarda epilepsi etyolojisinde kanal patolojileri üzerine bir takım
genetik çalışmalar yapılmıştır. Yapılan bu çalışmalardan bazılarına bakılacak olursa;
Patrick Cossette ve ark. yapmış oldukları çalışmada FNJE’li geniş bir aile
üzerinde SCN1A geninde D188V mutasyonu göstermişlerdir (98).
Laura Saez-Hernandez ve ark. yaptıkları çalışmada İJE’li bir ailede potasyum
kanallarını kodlayan 6p21 geninde nokta kırık translokasyonu bulmuşlardır (99).
İori Ohmori ve ark. çalışmalarında SÇME’li 29 hastanın 24’ünde SCN1A
mutasyonu göstermişlerdir (100).
J. Spampanato ve ark. FNJE’li hastalarda yapmış oldukları çalışmada SCN1A
geninde W1204R mutasyonu bulmuşlardır (101).
Ching Chou ve ark FN’li aileleler üzerinde yaptıkları
çalışmada SCN1A
polimorfizmi ile FN arasında ilişki bulamamışlardır (102).
N. Pineda-Trujillo ve ark. yapmış oldukları çalışmada FNJE’li geniş bir
Güney Amerikan ailesinde SCN1A geninde mutasyon tespit etmişlerdir (103).
M. İto ve ark. yaptıkları çalışmada FNJE’li 2 ailede SCN1A geninde
missens mutasyon varlığı göstermişlerdir (104).
İJE’li geniş bir grupta yaptığımız bu çalışmada ülkemizde epilepsi
etyolojisinde genetiğin yeri ve kanal patolojilerinin etyolojideki önemi
araştırılmıştır.
Çalışmamızdaki İJE’li 65 oluguda yapılan bu genetik incelemede SCN1A
geninde D188V mutasyonu değerlendirilmesinde İJE ile SCN1A geni D188V
mutasyonu arasında ilişki gösterilememiştir.
Epilepsi genetiği ile ilgili olarak yapılan araştırmalarda, etyolojideki
heterojenitenin genetik heterojeniteden kaynaklanabileceği üzerinde durulmuş ve
genler tarafından etkilenmiş epilepsiden sorumlu genlerin çok çeşitli olduğu öne
sürülmüştür. Farklı ailelerde farklı genlerin epilepsiye neden olabileceği ve aynı
genetik faktörün farklı kişilerde farklı klinik bulgulara yol açabileceği söylenmiştir.
Genotip ve fenotip arasındaki uygunluğu etkileyen pek çok faktör
olduğundan bu durum epilepsi genlerinin tanımlanmasını zorlaştırmıştır. Tek
gendeki patoloji veya tek bir mutasyon farklı fenotipte hastalıklara neden
olabileceği gibi farklı genlerdeki patolojiler de aynı fenotipte hastalığa neden
olabilmektedir.
Bazı epilepsiler diğerlerinden daha çok genetik zemin içerebilirler. Genetik
olarak tespit edilmiş epilepsiler arasında bile sorumlu olan genler değişebilmektedir
(8).
Yaptığımız çalışmada mutasyonun gösterilememesi epilepsi etyolojisindeki
genetik heterojeniteden kaynaklanıyor olabilir. Ancak seçilen grubun İJE’nin pek çok
alt tipini içermesi yani homojenitesinin yeterli olmaması da bu sonuçta etkili olabilir.
Ülkemizde bu konuya ilginin büyük olmasına karşın bu günkü koşullarda ancak
bilinen genlerin ve kromozom anomalilerinin saptanmasına yönelik çalışmalar
yapılmaktadır. Epilepsiye yol açan hastalık genlerinin aynı aile içinde bile farklı
olabildiği düşünülürse toplumumuzda hastalığa yol açan genler de diğer toplumlara
göre farklılık gösterebilir. Toplumlar arası hastalık genlerindeki bu farklılıklar göz
önüne alındığında Türk toplumunda epilepsi genetiği profilini saptamak için daha
fazla sayıda çalışmaya ihtiyaç olduğu açıktır.
İdyopatik epilepsili grupların akrabalarında idyopatik epilepsi için risk
mevcuttur. Bu risk yapılan çalışmalarda epilepsi başlangıç yaşı ile ilişkili
bulunmuştur. İdyopatik epilepsili kişilerin akrabalarında 35 yaş ve üzerinde epilepsi
görülme riski normal populasyona göre artış göstermez. Bu nedenle 35 yaş ve
üzerinde başlayan epilepsilerde genetik zemin aramamak daha doğrudur (105).
Eisner ve arkadaşları yaptıkları çalışmalarda 16 yaşından önce nöbetleri
başlayan grupların epilepsilerinde önemli bir ailesel kümelenme olduğunu
saptamışlardır (106).
W.G.Lennox ise yaptığı çalışmada erken başlangıçlı nöbeti olan kişilerin
akrabalarında epilepsilerin insidansının yüksek olduğunu göstermiştir (107).
Çalışmamızda ilk nöbet yaşı 16 ve altında olanlarda aile öyküsü varlığı ilk
nöbet yaşı 16 üzerinde olanlara göre yüksektir(Şekil 2,9).Ancak ilk nöbet yaşı 16 ve
altında olanlarda ilk nöbet yaşı 16 üzerinde olanlara göre özgeçmiş, tedaviye yanıt,
akraba evliliği ve ailede başka epileptik üye varlığı arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir ilişki bulunamamıştır(P>0,05)(Tablo5,6).
Febril nöbetler de epilepsi gibi
heterojendir ve ailesel risklerin
değerlendirilmesi zordur. Bu nöbetlerin riski nöbet geçirenlerin çocuklarında,
kardeşlerinde
ve
yeğenlerinde
artmıştır.
Populasyon
temelli
çalışmalarda
kardeşlerdeki risk %6-20 arasındadır (108, 109).
Çalışmamızda febril nöbet geçirenlerde aile öyküsü varlığı oranı yüksektir.
Ancak ailede öyküsü pozitif olan olgularda olmayanlara göre febril nöbet geçirmiş
olma oranı istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır(P>0,05)
(Tablo 6).
Epilepsinin etyolojisinde genetik faktörlerin önemi kabul edilmiştir. Fakat
hastalıkların klinik ortaya çıkış şekilleri, genetik nedenler ve genetik olmayan
nedenlerin karmaşıklığı sürekli değişikliğe neden olur. Araştırmaların devamına
karşın pek çok epilepsi şimdiye kadarki birkaç gen tanımlanmasıyla açıklanamaz
halde kalmıştır(8).
Yaptığımız bu çalışmada İJE’li hastalarda yalnızca SCN1A geni üzerinde
D188V mutasyonu araştırılmıştır. Çalışmamızda bu mutasyonun bulunamamış
olması İJE’nin etyolojisinde başka genetik mutasyonların olmadığı anlamına
gelmez. Epilepsi etyolojisinde genetiğin yeri daha geniş, daha homojen ve daha
spesifik alt gruplarda ve değişik genler üzerinde çalışılmaya devam edilmelidir.
SONUÇLAR
İJE’li toplam 65 olgu üzerinde yaptığımız genetik çalışmada voltaj kapılı
sodyum kanalı alfa 1 alt tipini (SCN1A) kodlayan gende D188V mutasyonu
araştırılmış olup olguların hiçbirinde bu mutasyon gösterilememiştir.
İlk nöbet yaşı 16 ve altında olanlarda aile öyküsü varlığı ve akraba evliliği
oranı ilk nöbet yaşı 16 üzerinde olanlara göre yüksektir. Fakat bu oranlar istatistiksel
olarak anlamlı bulnmamıştır(P>0,05).
Febril nöbet geçirenlerde aile öyküsü varlığı oranı febril nöbet geçirmeyenlere
göre yüksek olmasına karşın istatistiksel olarak anlamlı değildir(P>0,05)
İlk nöbet yaşı ile akraba evliliği ve tedaviye yanıt arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir ilişki bulunmamıştır(P>0,05).
Giderek artmakta olan genetik araştırmalar bir çok hastalığın etyolojisinin
aydınlatılmasında umut verici bir gelecek vaat etmektedir. Ancak bu tip çalışmaların
karmaşık ve zor olması sabırla ısrarlı tekrarları gerektirmektedir.
Epilepsilerin
tartışmasızdır.Yapılan
etyolojisinin
aydınlatılmasında
genetiğin
yeri
bazı çalışmalar genetik zemini desteklemekle birlikte bu
konuyla ilgili daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır.
RESİMLER
Resim 1: Polimeraz zincir reaksiyonu
KAYNAKLAR
1-Thomas
R.
Browne,
Gregory
L.
Holmes.Hanbook
of
Epilepsy.Epilepsy:Definitions and Background.Third edition-USA-2004:6-7
2-Alan Guberman, J. Bruni. Esentials of Clinical Epilepsy. Epidemiology.
Second edition-USA-1999.Syf:3
3-Jackson JH. Lectures of the diagnosis of epilepsy in:Taylor J,ed. Selected
writings of John H. Jackson,vol 1. New York:Basic Boks,1951:276-307
4-Wolf P. Epilepsy and catalepsy in Anglo-American literature between
romanticism and realism: Tennyson, Poe, Eliot and Collins. J. Hist. Neurosci.
2000; 9(3) 286-293.
5-Aktin E. Epilepsinin tarihçesi. Nöropsikiatri Arşivi, 1965; 6(2): 57-65
6-Elçioğlu Ö. Geçmişte, Günümüzde Epilepsi (sar’a). Yüksek Lisans Tezi.
Uludağ Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Deontoloji ve Tıp Tarihi
Anabilim Dalı, Bursa, 1987.
7- Walter G. Bradley,Robert B. Daroff,Gerald M. Fenichel,C. David Marsden.
Neurology in clinical practice. The Epilepsies. 2000; 71: 1745
8-Melodie R. Winawer, MD, MS. Epilepsy Genetics. The Neurologist 8: 133151, 2002.
9-Sander JWAS, Shorvon SD. Epidemiology of the epilepsies. J Neurol
Neurosurg Psychiatry 1996; 61: 433-443.
10-O.
Charles
Cockerell,
Simon
D.
Shorvon.Epilepsy
Current
Concepts.Epidemiology.London-1996.syf 1.
11-Bittencourt PRM, Adamolekum B, Bharucha N, et al. Epilepsy in the
tropics. 1. Epidemiology, socioeconomic risk factors, and etiology. Epilepsia
1996; 37: 1121-1127.
12-Mark mumenthaler,Heinrich Mattle with Ethan Taub.Neurology.Epilepsy,
Other Episodic Disorders of Neurologic Function, and Sleep Disorders.4th
edition-Germany-2004.Syf:495
13-Comission on Classification and Terminolology of the İnternational League
Against Epilepsy.Proposal for revised classification of epilepsies and epileptic
syndromes.Epilepsia 1989;30:389-99.
14-Child and Adolescent Neurology in:Gregory L. Holmes, MD and Carl E.
Stafstrom, MD, PhD-Chapter 8, The Epilepsies, syf:184
15-Commission on Classification and Terminology of the İnternational League
Against Epilepsy.Proposal for revised clinical and electroencephalographic
classification of epileptic seizures.Epilepsia 1981;22:489-501.
16-O.
Charles
Cockerell,
Simon
D.
Shorvon.Epilepsy
Current
Concepts.Classification.London-1996.syf 22.
17-Berkovic SF, Anderman F, Anderman E, Gloor P.Concepts of absence
epilepsy:
discrete
syndromes
or
biological
continuum?
Neurology
1987;37:993-1000.
18-Sander JWAS, Hart YM, Trevisol-Bittencourt PC. Absence status.Neurology
1990;40:1010.
19-Greenberg, D.A., Durner, M. And Delgado-Escueta, A.V. (1992).Evidence
for
multiple
gene loci
in
the
expression
of
the
common
generalised
epilepsies.Neurology, 42, 56-62.
20-Berkovic, S.F., Howell, R.A., Hay,D.A. and Hopper, J.L. (1998).Epilepsies
in twins: genetics of the major epilepsy syndromes.Ann. Neurol., 43, 435-445.
21-R. Mark Gardiner.Genetics of Epilepsy.Epilepsia 1996; 2(3): 113-118.
22-R. Mark Gardiner.Genetic basis of the human epilepsies.Epilepsy Research
1999; 36(2-3): 91-95
23-R. M. Gardiner.Molecular genetics of the epilepsies.The National Society
for Epilepsy.London-september 2003
24-The European Chromosome 16 Tuberous Sclerosis Consortium (1993).
İdentification
and
characterization
of
the
tuberous
sclerosis
gene
on
chromosome 16.Cell 75, 1305-1315.
25-Povey, S. et al. (1994) Two loci for tuberous sclerosis: one on 9q34 and
one on 16p13. Ann Hum Genet 58, 107-127.
26-Van Slegtenhorst, M. Et al. (1997) İdentification of the tuberous sclerosis
gene TSC1 on chromosome 9q34. Science 277, 805-805.
27-de Vries, B. B. Et al. (1998) The fragile X syndrome. J. Med Genet 35,
579-589.
28-Cassidy, S. B. and Schwards, S. (1998) Prader-Willi and Angelman
syndromes. Disorders of genomic imprinting. Medicine (Baltimore) 77, 140151.
29-Minassian, B. A. et al. (1998) Angelman syndrome: correlations between
epilepsy phenotypes and genotypes. Ann Neurol. 43, 485-493.
30-Clarke, A. (1996) Rett syndrome. J Med Genet 33, 693-699.
31-Gutmann, D. H. and Collins, F. S. (1993) The neurofibromatosis type 1
gene and its protein product, neurofibromin. Neuron 10, 335-343.
32-Korf,
B.
R.
(1997)
Neurocutaneus
syndromes:
neurofibromatosis
1,
neurofibromatosis 2, and tuberous sclerosis. Curr Opin Neurol 10, 131-136.
33-The Huntington’s Disease Collaborative Research Group (1993) A novel
gene containing a trinucleotide repeat that is expanded and unstable on
Huntington’s disease chromosomes. Cell 72, 971-983.
34-Walling, H. W., Baldassare, J. J. And Westfall, T. C. (1998) Molecular
aspects of Huntington’s disease. J. Neurosci Res 54, 301-308.
35-Pennacchio, L. A., Lehesjoki, A.-E., Stone, N. E., Wilour, V. L., Virtaneva,
K., Miao, J., D’Amato, E. et al., (1996). Mutations in the gene encoding
cystatin B in progressive myoclonus epilepsy (EPM1). Science 271, pp. 1731-
1734.
36-Minassian, B. A., Lee, J. R., Herbrick, J.-A., Huizenga, J., Soder, S.,
Mungall, A.J., Dunham, 1. et al., 1998. Mutations in a gene encoding a novel
protein tyrosine phosphatase cause progressive myoclonus epilepsy. Nat. Genet.
20, pp. 171-174.
37-J. M. Schoffner, M. T. Lott, A. M. Lezza, A. M. Seibel, S. W. Ballinger
and D. C. Wallace, Myoclonic epilepsy and ragged-red fiber disease (Merrf) is
associated with a mitochondrial DNA tRNA (Lys) mutation. Cell 61 (1990),
pp. 931-937.
38-C. T. Moraes, F. Ciacci, E. Bonilla, C. Jansen, M. Hirano, N. Rao, R. E.
Lovelace, L. P. Rowland, E. A. Schon and S. DiMauro, Two novel pathogenic
mitochondrial DNA mutations affecting organelle number and protein synthesis.
İs the tRNA (Leu(UUR)) gene an etiologic hot spot. J. Clin. İnvest. 92
(1993), pp. 2906-2915.
39-Hattori, M., Adachi, H., Tsujimoto, M., Arai, H. and İnoue, K., 1994.
Miller-Dieker lissencephaly gene encodes a subunit of brain platelet-activating
factor. Nature 370, pp. 216-218.
40-Des Portes, V., Pinard, J. M., Billuart, P., Vinet, M. C., Koulakoff, A.,
Carrie, A., Gelot, A. et al., 1998. A novel CNS gene required for neuronal
migration and involved in X-linked subcortical laminar heterotopia and
lissencephaly syndrome. Cell 92, pp. 51-61.
41-Fox, J. W., Lamperti, E. D., Ekiolu, Y. Z., Hong, S. E., Feng, Y., Graham,
D. A., Scheffer, I. E. et al., 1998. Mutations in filamin 1 prevent migration of
cerebral cortical neurons in human periventricular heterotopia. Neuron 21, pp.
1315-1325.
42-Bye AME. Neonate with benign familial neonatal convulsions: recorded
generalised and focal seizures. Pediatr. Neurol. 1994; 10: 164.
43-Plouin, Benign familial neonatal convulsions and benign idiopathic neonatal
convulsions.
İn:
J.
J.
Engel
and
T. A.
Pedley,
Editors,
Epilepsy:
a
comprehensive Textbook, Lippincott-Raven, Philadelphia (1997), pp. 2247-2255.
44-Leppert, M., Anderson, V. E., Quattlebaum, T. et al. (1989) Benign familial
neonatal convulsions linked to genetic markers on chromosome 20. Nature 337
(6208), 647-648.
45-Malafosse, A., Leboyer, M., Dulac, O. et al. (1992) Confirmation of
linkage of benign familial neonatal convulsions to D20S19. Hum. Genet. 89,
54-58.
46-Lewis TB, Leach RJ, Ward K., et al. Genetic heterogeneity in benign
familial neonatal convulsions: identification of a new locus on chromosome
8q. Am. J. Hum. Genet. 1993; 53: 670-5.
47-Biervert C., Schroeder BC, Kubisch C., et al. A novel potassium channel
mutation in neonatal human epilepsy. Science 1998; 279: 403-6.
48-Charlier C, Singh NA, Ryan SG, et al. A pore mutation an idiopathic
epilepsy family. Nat Genet 1998; 18: 53-5.
49-Fukuyama Y. Borderland of childhood epilepsy, with special references to
febrile convulsions and so-called infantile convulsions. Seishin İgaku 1963; 5:
211-23.
50-Vigevano F, Fusco L, Di Capua M, et al. Benign infantile familial
convulsions. Eur J. Pediatr 1992; 151: 608-12.
51-Guipponi M., Rivier F., Vigevano F., et al. Linkage mapping of benign
familial infantile convulsions (BFIC) to chromosome 19q. Hum. Mol. Genet.
1997; 6: 473-7.
52-Szeptowski P, Rochette J., Berquin P., et al. Familial infantile convulsions
and paroxysmal choreathetosis: a new neurological syndrome linked to the
pericentromeric region of human chromosome 16. Hum. Genet. 1997; 61: 88998.
53-Scheffer İE, Bhatia KP, Lopes-Cendes İ, et al. Autosomal dominant frontal
epilepsy misdiagnosed as sleep disorder. Lancet 1994; 343: 515-7.
54-Lugaresi E, Cirignotta F. Hypnogenic paroxysmal dystonia: epileptic seizure
or a new syndrome? Sleep 1981; 4:129-38.
55-Steinlein OK, Mulley JC, Propping P, et al. A missense mutation in the
neuronal nicotinic acetylcholine receptor alpha 4 subunit is associated with
autosomal dominant nocturnal frontal lobe epilepsy. Nat Genet 1995; 11: 20.
56-Phillips HA, Scheffer İE, Crossland KM, et al. Autosomal dominant
nocturnal frontal lobe epilepsy: genetic heterogeneity and a probable second
locus at 15q24. Am J Hum Genet 1998; 63: 1108-16.
57-Scheffer İE & Berkovic SF. Generalised epilepsy with febrile seizures plus:
a genetic disorder with heterogeneous clinical phenotypes. Brain 1997; 120:
479-90.
58-Singh R, Scheffer İE, Crossland K, et al. Generalised epilepsy with febrile
seizures plus (GEFS+): a common childhood onset, genetic epilepsy syndrome.
Ann Neurol 1999; 45: 75-81.
59-Baulac S, Gourfinkel-An I, Picard F, et al. A second locus for familial
generalised epilepsy with febrile seizures plus maps to chromosome 2q21-q23.
Am J Hum Genet 1999; 65: 1078-85.
60-Wallace RH, Wang DW, Singh R, et al. Febrile seizures and generalized
epilepsy associated with a mutation in the Na+-channel beta 1 subunit gene
SCN1B. Nat Genet 1998; 19: 366-70.
61-Escayg A, MacDonald BT, Meisler MH, et al. Mutations of SCN1A,
encoding a neuronal sodium channel, in two families with GEFS+2. Nat
Genet 2000; 24: 343-5.
62-Duncan, J. S. (1997) İdiopathic generalised epilepsies with typical absences.
J. Neurol., 244, 403-411.
63-Janz, D. (1997) The idiopathic generalised epilepsies of adolescence with
childhood and juvenile age of onset. Epilepsia, 38, 4-11.
64-Hosford, D. A. (1995) Models of primary generalised epilepsy. Curr. Opin.
Neurol., 8, 121-125.
65-Avanzini, G., de Curtis, M., Pape, H. C. and Spreafico, R. (1999) İntrinsic
properties of reticular thalamic neurons relevant to genetically determined
spike-wave generation. Adv. Neurol., 79, 297-309.
66-Adie WJ (1924): Pyknolepsy: a form of epilepsy occurring in children,
with a good prognosis. Brain 47: 96-102.
67-Loiseau P, Panayiotopoulos CP, Hirsch E (2002) Childhood absence
epilepsy and related syndromes in: Epileptic Syndromes in İnfancy, Childhood
and Adolescence 3d Edn. Eds: Roger M, Bureau M, Dravet Ch, Genton P,
Tassinari CA, Wolf P pp: 285-303 London: John-Libbey
68-O.K Steinlein, New insights into the molecular and genetic mechanisms
underlying idiopathic epilepsies. Clin. Genet. 54 (1998), pp: 169-175.
69-Fong, C. Y. G., Shah, P. U., Huang, Y., Gee, M., Medina, M.T., Zhao, H.
Z., Sanghvi, A., Zhang, Q.,Ravi, S., Mani, J., Dhillon, S., Walsh, G.O.,
Delgado-Escueta, A. V. (1998). Childhood absence epilepsy in an Indian
(Bombay) family maps to chromosome 8q24. Neurology 50: S4; A357.
70-Delgado-Escueta AV, Medina MT, Serratosa M, et al. (1999): Mapping and
positional
cloning
of common idiopathic generalised epilepsies: juvenile
myoclonus epilepsy and childhood absence epilepsy. Adv Neurol 79: 351-374.
71-Wallace R. H.,Marini C.,Petrou S. et al. Mutant GABAA receptor gamma2subunit in childhood absence epilepsy and febrile seizures. Nature Genetics,
2001; 28: 49-52.
72-Wolf P, Inoue Y (2002) Juvenile absence epilepsy in: Epileptic Syndromes
in İnfancy, Childhood and Adolescence 3d Edn. Eds: Roger M, Bureau M,
Dravet Ch, Genton P, Tassinari CA, Wolf P pp 331-334 London: John-Libbey.
73-Sander T, Hildmann T, Kretz R, Furst R, Sailer U, Bauer G, Schmitz B,
Beck-Mannagetta G, Wienker TF, Janz D (1997): Allelic association of
juvenile absence epilepsy with a GluR5 kainate receptor gene (GRIK 1)
polymorphism. Amer J Medical Genetics 74: 416-421.
74-Thomas P, Genton P, Gelisse P, Wolf P (2002) juvenile myoklonik epilepsy
in: Epileptic Syndromes in İnfancy, Childhood and Adolescence 3d Edn. Eds:
Roger M, Bureau M, Dravet Ch, Genton P, Tassinari CA, Wolf P pp 335-355
London: John-Libbey
75-Delgado-Escueta AV, Enrile-Bascal F (1984): juvenile myoklonic epilepsy of
Janz Neurology 34: 285-294.
76-Delgado-Escuato, A.V., Greenberg, D. and Weissbecker, K. (1990). Gene
mapping in the idiopathic generalised epilepsies. Epilepsia 31 (suppl 3), 519529.
77-Panayiotopoulos, C.P. and Obeid, T. (1989) Juvenile myoclonic epilepsy: an
autosomal recessive disease. Ann Neurol 25; 440-443.
78-Andermann, E. (1982) Multifactorial inheritance of generalised and focal
epilepsies. İn: Genetic Basis of the Epilepsies (Eds V.E. Anderson et al.)
Raven Pres, New York.
79-Sander, T., Hildmann, T., Janz, D., Wienker, T. F.; Neitzel, H., Bianchi, A.,
Bauer, G; Sailer, U.; Berek, K.; Schmitz, B.; Beck-Mannagetta, G; The
phenotypic spectrum related to the human epilepsy susceptibility gene EJM1.
Ann. Neurol. 38: 210-217 (1995).
80-Suzuki, T.; Delgado-Escueta, A.V.,; Anguan, K.; Alonso, M.E.; Shi, J.;
Hara, Y.; Nishida, M.; Numata, T.; Medina, M.T.; Takeuchi, T.; Morita, R.;
Bai, D.; and 16 others: Mutations in EFHCI cause juvenile myoclonic
epilepsy. Nature Genet. 36: 842-849, (2004).
81-Greenberg D.A. Durner M. Resor S. et al. The genetics of idiopathic
generalized epilepsies of adolescent onset. Neurology, 1995; 45: 942-946.
82-Durner M, Zhou G, Fu D, et al. Evidence for linkage of adolescent onset
idiopathic generalized epilepsies to chromosome 8-and genetic heterogeneity.
Am Hum Genet. 1994; 64: 1411-1419.
83-Sander T, Schulz H, Saar K, et al. Genome search for susceptibility loci of
common idiopathic generalized epilepsies. Hum. Mol Gen.
84-Plaster N.M. Uyama E. Uchino M. et al. Genetic localization of the
familial
adult
myoclonic
epilepsy
(FAME)
gene
to
chromosome
8q24
Neurology 1999; 53: 1180-1183.
85-Panayiotopoulos C.P. The clinical spectrum of typical absence seizures and
absence epilepsies. İn Malafosse A, Genton P, Hirsch E, Marescaux C, Broglin
D, Bernasconi R (Eds.): İdiopathic Generalized Epilepsies. London, John
Libbey, 1994; 73-83.
86-Ryan SG. İon channels and the genetic contribution to epilepsy. J Child
Neurol. 1999; 14: 58-66.
87-Steinlein OK, Noebels JL. İon channels and epilepsy in man and Mouse.
Curr Opin Genet Dev. 2000; 10: 286-291.
88-Escayg A, De Waard M, Lee DD, et al. Coding and noncoding variation
of the human calcium-channel 36-4 subunit gene CACNB4 in patients with
idiopathic generalized epilepsy and episodic ataxia. Am J Hum Genet. 2000;
66: 1531-1539.
89-Ortrud K. Steinlein. Genes and mutations in human idiopathic epilepsy.
Brain and Development, volume 26 (4), June 2004, 213-218.
90-İsom, L. L. (2002) The role of sodium channels in cell adhesion. Front.
Biosci. 7, 12-23.
91-Stephen C. Cannon. Sodium Channel Gating No Magrin for Error. Neuron,
volume 34 (6), 13 June 2002, 853-854.
92-A. Escayg, B. T. MacDonald, M. H. Meisler, S. Baulac, G. Huberfeld, I.
An-Gourfinkel, A. Brice, E. LeGuern, B. Moulard, D. Chaigne, C. Buresi and
A. Malafosse, Mutations of SCN1A, encoding a neuronal sodium channel, in
two families with GEFS+2. Nat. Genet. 24 (2000), pp. 343-345.
93-T. Sugawara, E. Mazaki-Miyazaki, M. Ito, H. Nagafuji, G. Fukuma, A.
Mitsudome, K. Wada, S. Kaneko, S. Hirose and K. Yamaka, Na v 1.1
mutations cause febrile seuzures associated with afebrile partial seizures.
Neurology 57 (2001), pp. 703-705.
94-L. Claes, J. Del-Favero, B. Ceulemans, L. Lagae, C. Van Broeckhoven and
P. De Jonghe, De novo mutations in the sodium-channel gene SCN1 cause
severe myoclonic epilepsy of infancy. Am. J. Hum. Genet. 68 (2001), pp.
1327-1332.
95-A. K. Alekov, M.M. Rahman, N. Mitrovic, F. Lehmann-Horn and H.
Lerche, Enhanced inactivation and acceleration of activation of the sodium
channel associated with epilepsy in man. Eur. J. Neurosci. 13 (2001), pp.
2171-2176.
96-C. Lossin, W.W. Dao, T.H. Rhodes, C.G. Vanoye and A.L. George,
Molecular basis of an inherited epilepsy. Neuron 34 (2002), pp. 877-884.
97-I. Lopes-Cendes, I.E. Scheffer, S. F. Berkovic, M. Rousseau, E. Andermann
and G.A. Rouleau, A new locus for idiopathic generalized epilepsy maps to
chromosome 2. Am. J. Hum. Genet. 66 (2000), pp. 698-701.
98-Patrick Cossette, Andrew Loukas, Ronald G. Lafreniere, Daniel Rochefort,
Eric Harvey-Girard, David S. Ragsdale, Robert J. Dunn and Guy A. Rouleau.
Functional characterization of the D188V mutation in neuronal voltage-gated
sodium channel causing generalized epilepsy with febrile seizures plus (GEFS).
Epilepsy Research, volume 53 (1-2), February 2003, 107-117.
99-Laura Saez-Hernandez, Belen Peral, Raul Sanz, Pilar Gomez-Garre, Carmen
Ayuso and Jose M. Serratosa. Characterization of a 6p21 translocation
breakpoint in a family with idiopathic generalized epilepsy. Epilepsy Research,
volume 56 (2-3), October 2003, 155-163.
100-Ioru Ohmori, Mamoru Ouchhida, Yoko Ohtsuka, Eiji Oka and Kenji
Shimizu. Significant correlation of the SCN1A mutations and severe myoclonic
epilepsy in infancy. Biochemical and Biophysical Research Communications.
Volume 295 (1), 5 July 2002, 17-23.
101-J. Spampanato, A. Escayg, M.H, Meisler and A.L. Goldin. Generalized
epilepsy with febrile seizures plus type 2 mutation W1204R alters voltagedependent gating of Nav 1.1 sodium channels. Neuroscience, volume 116 (1),
15 January 2003, 37-48.
102-Ching Chou, Ching-Tien Peng, Fuu-Jen Tsai, Chao-Ching Huang, Yi-Ru
Shi and Chang-Hai Tsai. The lack of association between febrile convulsions
and polymorphisms in SCN1A. Epilepsy Research, vulume 54 (1), April 2003,
53-57.
103-N. Pineda-Trujillo, J. Carrizosa, W. Cornejo, W. Arias, C. Franco, D.
Cabrera, G. Bedoya and A. Ruiz-Linares. A novel SCN1A mutation associated
with severe GEFS+ in a large South American pedigree. Seizure., 21 January
2005.
104-M. İto,
H. Nagafuji,
H. Okazawa, K. Yamakawa, T. Sugawara,
E.
Marazaki-Miyazaki, S. Hirose, G. Fukuma, A. Mitsudome, K. Wada and S.
Kaneko. Autosomal dominant epilepsy with missense mutations of the Na+
Channel alfa 1 subunit gene, SCN1A. Epilepsy Research, volume 48 (1-2),
january 2002, 15-23.
105-Ottmann R, Annegers JF, Risch N, et al. Relations of genetic and
environmental factors in the etiology of epilepsy. Ann Neurol. 1996; 39: 442-
449.
106-Eisner V, Pauli LL, Livingston S. Hereditary aspects of epilepsy. Bull
John’s Hopkins Hosp. 1959; 105: 245-271.
107-Lennox WG. The genetics of epilepsy. Am J Psychiatr. 1947; 103: 457-462.
108-Annegers JF, Hauser WA, Anderson BE. Risk of seizures among relatives
of patients with epilepsy: families in a defined population. In: Anderson VE,
Hauser WA, Penry JK, et al.,eds. Genetic Basis of the Epilepsies. New York:
Raven Pres; 1982: 151-159.
109-Hauser WA, Annegers JF, Anderson VE, Kurland LT. The risk of seizure
disorders among relatives of children with febrile convulsions. Neurology.
1985; 35: 1268-1273.
Download