allerjiye giriş - Çocuk Alerji-Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı

advertisement
ALLERJİYE GİRİŞ
DOÇ. DR. AHMET AKÇAY
PAMUKKALE TIP FAKÜLTESİ
ÇOCUK ALLERJİ VE GÖĞÜS HASTALIKLARI
İmmun Sistem Gelişimi
 Köken kemik iliği kök hücrelerinden
gelişir
 Kök hücreden;
 1. B ve T lenfostleri ve NK hücreler
 2. Monosit (dokularda makrofajlar) ve
PNL
Sitokinler
 T, B lenfositler ve NK hücreler
tarafından sentez edilir ve salgılanır,
protein yapısındadır
 Otokrin, parakrin ve endokrin
etkileriyle immun sistem farklılaşma
ve proliferasyonunu uyarırlar
 İşlevlerine göre sınıflandırılırlar
Sitokin sınıflaması


Bağışıklık süreciyle ilişkili sitokinler
Lenfosit işlevlerini düzenleyen sitokinler





IL-1: T h aktivasyonu
IL-4: T ve B lenfosit uyarıcı ve IgE yapımı uyarır

IL-10: TH1 aktivasyonu baskılar
Bağışıklık inhibe edici
Hemotopoezi düzenleyen sitokinler




Bağışıklık uyarıcı
IL-4: Mast hücre uyarıcı
IL-5: Eozinofil farklılaşma ve proliferasyonu, Ig E sentezi ve
sekresyonu
Enflamatuar yanıtın erken döneminde etkili sitokinler (IL-1, IL6, TNF alfa)syonu
Antiinflamatuar işlevi olan sitokinler (Il-4, IL-6, 10,13)
 Lenfoid hücrelerden T hücreler
timusta, B hücreleri Kemik iliğinde
olgunlaşır
 T lenfositleri CD4+ ve CD8+ olmak
üzere 2 gruba ayrılır
 T lenfositlerin %70’i TH (helper)ve
%25 TC (sitotoksik T) dir
 TH hücreler TH1 ve TH2 olmak üzere
2 gruptur.
 TH1 aktive olduğunda IL-2 ve IFNgama oluşturur ve, bu şekilde TH1
lenfositler sitotoksik T hücresi ve
gecikmiş aşırı duyarlılık tipi yanıtı
güçlendirici işlev yaparlar
 TH2 hücreler IL-5, 6, 13 oluşturur. Bu
sitokinler B hücre yanıtlarını ve
allerjik duyarlaşmayı güçlendirir
 Sağlıklı YD da antijene özgü T hücre
yanıtı gelişmiştir









B lenfositler dolaşımdaki lenfositlerin %5-15 ini oluşturur
B lenfositler tarafından sentez edilen Ig molekülleri bu
hücrelerin yüzey membranlarında bulunur. Bu moleküller
antijenler için özgül resöptör görevi görürler
Periferik dolaşımdaki B lenfositlerin çoğunda IgG ve IgD
resöptörleri bulunur
Çok az B lenfositte IgG, IGE ve IgA resöptörü bulunur
IgA res taşıyan B lenfositlerin çoğu barsakta bulunur
MHC res leri de vardır
Fc res leri bulıunur
C3 res var
B lenfosit alt grup ayrımında CD19,20,22 molekülleri
kullanılır
 B hücre yüzeyinde IgM ve D res
bulunmasına olgun B lenfosit evresi
denir
 Antijenle uyarılmayla Yüzeyde
IgG,M,A,E bulunan B lenfositleri
oluşur
 B lenfositleri antijenik uyarı ile plasma
hücresine dönüşür
 Plasma hücreleri Ig salgılar ve ölürler
 Anneden IgM yenidoğana geçiş yapmaz
 Birçok virusa ve bakteriye anneden geçenler koruma
sağlar
 IgG2 eksikliği YD döneminde kapsüllü bakterilere
yetersiz kalır
 Uterus dışı yaşamda hızla IgM sentezi olur ve 1
yaşında yetişkin seviyesine gelir
 Normal YD kordon kanında IGA yoktur ve 15. günde
görülmeye başlar. 6-7 yaşlarda yetişkin düzeye gelir
 IgG düzeyi yetişkin seviyesine 8 yaşlarında gelir
 IgG2 12 yaşta yetişkin seviyesine gelir
 Tüm Igler 4-5 aylık çocukta en düşük seviyededir
 YD antijene özgü ak yapabilme
özelliği vardır
 Ancak, 2 yaşına kadar protein
taşıyıcıları ile konjuge edilmedikçe
polisakkarid aşılarla bağışıklık
gelişmez
 Kompleman fetusta en erken sentez
edilen doğal bağışıklıkta etkili bir
faktördür
TERMİNOLOJİ
 Allerjen: Çevremizde bulunan ve
vücudumuzda allerjik yanıt oluşturan
maddelere "allerjen" denir.
 Allerji: Allerjenin 2. ve sonraki karşılaşmada
konağın aşırı cevap vermesine allerji denir.
 Atopi: Çevresel allerjenlere allerjik yanıt
vermeye ve bu yolla çeşitli allerjik
hastalıklara yakalanmaya genetik olarak
yatkın olma durumudur.
Tip 1 Aşırı Duyarlılık
(Tip 1 Hipersensivite)
 Allerjen olarak adlandırılan antijenle
temas sonrası ani olarak görülen
allerjik reaksiyona denir.
Tip I Aşırı Duyarlılıkta rol
oynayan Hücreler
 Fc resöptörleri içeren hücreler aşırı
duyarlılık reaksiyonlarında rolü olan
hücrelerdir







Mast hücreleri
Bazofiller
T ve B lenfositler
Monositler
Alveolar makrofajlar
Eozinofiller
Trombositler
Mast hücresi
 Bağ dokusu hücresidir
 Hücre membranlarında 100-500 bin tane
resöptör vardır
 Fc resötörü
 IgE Fc resötörüne balanma
 Antijen, anti-IgE, lektin
 Anti Fc
 IgG resöptörü (IgG4)
 C3a/C5a,
 Kolinerjik ve histamin resöptörleri
vardır
Mast hücresi içinde bulunan ve
sentez edilen granüller
Histamin
Triptaz
Heparin
Serotonin
Bradikinin
ECP (eozinofil kemotaktik faktör)
Nötrofil kemotaktik faktör (NCF) bulunur
Anaflaksiye yavaş etkileyen madde
 Lökotrienler (LB4, LC4, LTD4, LTE4),
 Trombosit aktive edici faktör ve
 Prostoglandinler








Bazofiller
 Mast hücreleri gibidir ve kanda
bulunur
Eozinofiller
 Allerjik reaksiyonda direkt hedef hücreler
değildir
 IgE sınıfı antikorlar eozinofillere
bağlanmazlar
 Arilsülfataz B ve histaminaz
eozinofillerden salınarak anaflakside
anaflikside yavaş etkileyen madde (aril
sülfataz) ve histaminin allerjik
reaksiyonlarını kontrol altında tutar
 Negatif feed back mekanizma ile allerjen
antikor kompleksi fagositoz yoluyla yok
edilir
 Eozinofil trafiğini selektif düzenleyenler IL-5
ve eotaksindir
 ECP (eozinofilik katyonik protein): Hedef
hücre memranlarında porlar oluşturup
sitotoksik molekül girişi sağlar)
 Major basik protein
 Eozinodilik peroksidaz (Antiviral etkili)
 Eozinofilden derive nörotoksin
 Histaminaz
 Aril sülfataz
 Mast hücre fonksiyonu düzenlenir
 RSV durumunda artar
 Primer fonksiyona olmasa da mo
fagasitozu yapabilir
Trombositler
 Serotonin ve diğer bazı mediatörler
vardır
Tip I aşırı duyarlılıkta salınan
mediatörler
 Histamin
 İnsan bronşial düz kas kasılmasına
 Kapiler geçirgenlik artmasına
 Burun ve bronşlarda mukus salgılarının
artmasına
 Eozinofillerin reaksiyon bölgesine
toplanmasına neden olur
Lökotrienler (Anaflakside yavaş
etkileyen madde= Slow reacting
substance-anaphylaxis, SRS-A)
 LTB4= Lökosit, eozinofil, bazofil ve
monositler için kemotaktik faktördür)
 LTC4= Düz kas kasılması ve mukus
sekresyonu artması
 LTD4= Damar geçirgenliği artması
 Düz kas üzerinde saatlerce süren kasılmaya
neden olur ve astımda görülen uzun süreli
bronş spazmlarında görülür. Histaminden
1000 kat daha kuvvetli etki eder
Serotonin
 Fizyolojik etkisi ve salınması
histamine benzer
Anaflakside eozinofil
kemotaktik faktör (ECF)
 Hücre yüzeyinde antijen-antikor
birleşmesi sonrası salgılanan ve
allerjik sahaya eozinofillerin
toplanmasına sağlayan faktördür
 Arilsülfatazın SRS-A üzerinde bir feed
back kontrol etkisi vardır
 Histaminaz ile de histamin etkisiz hale
getirilir
Trombosit aktive edici faktör
(PAF)
 Trombosit ve bazofillerden salınır
 Eozinofil, nötrofil, nötrofil ve
trombositlerin inflamasyon alanına
toplanmasına,
 İmmun kompleks depolanmasına
 Histamin salınımını sağlayarak allerjik
reaksiyomnların artmasına neden
olur.
Bradikinin
 İnsan düz kaslarında yavaş ve uzun
süreli kasılma
 Kapiller geçirgenlik artışı
 Mukoza salgı bezlerinin artmasına
neden olur
Prostaglandinler
 Siklooksijenaz etkisiyle PGD2
sentezlenir ve düz kas kasılması ve
kapiller geçirgenlik artmasına
neden olur
 Bazofillerde prostaglandin bulunmaz
IgE
 Mukazaya allerjenin ilk teması IgE yapımına
ve kompleks bulgulara yol açar
 B hücrelerinin IgE üretmesi antijen sunan
hücrelerin (APCs=antigen presenting
cells) antijen sunmasına ve B hücreleri ile
TH2 hücreleri arasındaki ilişkiye bağlıdır.
 Lokal oluşan IgE ilk önce lokal mast
hücrelerini duyarlandırır sonra
dolaşıma girer ve dolaşımdaki bazofil
ve tüm vücuttaki dokuya bağlı mast
hücrelerine bağlanır.
IgE
 Ig E nin önemli bir özelliği mast hücresi
ve bazofillerin Fc resöptörlerine yüksek
afinetede bağlanma özekliği olmasıdır.
 IgE nin yarılanma ömrü birkaç gündür.
Ancak mast hücrelerindeki IgE yaklaşık 3
ay korunur.
 Bunun sebebi Ig E Fc resöptörlerinin
(FceRI) serum proteazlarından IgE yi
korumasıdır.
 Allerjik hastalıklarda ve parazitik
hastalıklarda artar.
 Allerjik hastalıkların tanısında IgE seviyesi
yükselmesi yardımcıdır.
 Normal IgE seviyesi atopiyi dışlatmaz.
 Çevresel ve genetik faktörler klinik
semptomların ortaya çıkmasında önemli rol
oynadığından tek başına Ig E yüksekliği
allerjik hastalıklarının habercisi değildir.
 Çok yüksek IgE seviyesi parazitik
enfeksiyon yokluğunda allerji olasılığı
yüksektir
 Deri testi gerçek semptomu olmayan
bir çok kişide de pozitif bulunmuştur.
 Böylece bu kişiler spesifik IgE
oluşturabilir fakat atopinin klinik
semptomlarını ortaya çıkaran bazı
faktörler eksiktir.
 IgE üretimi T helper hücreleri (TH2)
tarafından kontrol edilir.
 TH2 tarafından kodlanan sitokinler
(IL-3,4,5,9,13) insanda 5.
kromozomda kodlanmıştır
 IL-4 nötralizan antikoru, IFN
gama IgE cevabın inhibisyonuna
neden olur.
 TNF gama veya alfa IgE seviyesini
düşürür.
 Th2 nin IL-5 üretmesi önemlidir.
IL-5 B hücrelerinden IgE sentez ve
sekresyonunu artırır, inflamatuar
bölgelerde eozinofil oluşumuna ve
yaşamını devam ettirmesine
neden olur.
 Bu IgE bağlı allerjik reaksiyonlarda
eozinofiliyi açıklıyabilir.
İnsanlarda allerjik cevabın
genetikleri
 Anne ve baba allerjikse çocuk
%50 den fazla, birisi allerjikse
%30 allerjik hastalık olma şansı
vardır.
 Böylece aile hikayesi atopi için risk
faktörüdür.
 Ancak ikizlerde yapılan çalışmalar
genetik faktörlerin atopik hastalıkların
gelişmesini tek başına açıklamaz.
Çevresel faktörler




Allerjene maruziyet seviyesi
Kişilerin beslenme durumu
Altta yatan kronik enfeksiyon
Akut viral enfeksiyonlar önemli rol
oynar.
Genetik mekanizmalar allerjik
cevabın 3 yönünü düzenler
 Total Ig E seviyesi
 Allerjene spesifik cevap
 Genel hiperresponsivite
Total Ig E seviyesi genetik
faktörler tarafından belirlenir
 5 q kromozomunda IL-4 geni ve veya
diğer genler total Ig E (fakat spesifik
değil) seviyesini düzenler.
 Astmayla ilişkili diğer potansiyel
markır ve atopik duyarlılık 11q.13.
kromozomda lokalize olmaktadır.
Allerjene spesifik cevabı kontrol
eden genler HLA ya bağlıdır
IgE cevabının major
kontrolü HLA’ya bağlı immun cevap
(IR) geninde bulunur. Bu çok düşük doz allerjen
 Allerjen spesifik
maruziyeti ve özellikle düşük molekül ağırlıklı minör
determinantlar için çok dikkat çekicidir.
 Yabani ota allerji cavabı %90 dan fazla olanlarda HLADw2 vardır. (Total IgE seviyesi yüksek olanlarda)
 Düşük total IgE li vakalar olduğu
zaman HLA bağlantısının
derecesi yüksektir.
 Yüksek spesifik IgE antikor seviyesi, HLA-B8’li hastalar
ve total IgE seviyesi yüksek olanlarda görülmüştür.
 HLA B8 aynı zamanda otoimmun
hastalıklar için kuvvetle ilişkilidir.
Mast hücreleri
 2 tiptir
 Konnekif doku mast hücresi (CTMC)
 Mukozal mast hücresi (MMC)
 Mast hücrelerinin dokudaki yayılımı,
boyama karakteristikleri, onların
proteaz içeriklerine göre
belirlenmiştir.
 CTMC çoğu dokunun kan damarları
çevresinde bulunur.
 MMC insanlarda mukazada, bağırsak,
akciğerde yüksek konsantrasyonda
bulunur.
 Parazitik enfeksiyonlar sırasında,
barsak mukozasında MMC artar.
 RA’li hastaların sinovyasında CTMC
nin artışı olur.
 Mast hücre granülleri 2 tiptir.
 Triptaz
 Kimaz.




Triptaz bronşial hiper responsiviteye neden olur
Kimaz bronşial mukus sekresyonunu stimüle eder
Bu iki proteaz bronşial relaksiyon yapan VİP’i azaltır.
Ayrıca triptaz kuvvetli fibroblast büyüme
faktörüdür ve mast hücre aktivasyonu ve fibrozis
arasında moleküler bağ sağlayabilir.
Astma ve allerjik rinitte mast
hücrelerinin klinik çalışmaları
 Polen mevsimi sırasında (öncesinde değil) allerjik
rinitli hastalarda MMC nin nazal epiteli infiltre ettiği
gösterilmiştir. Benzer olarak astmalı hastalarda
bronkoalvealora lavajda artmış mast hücre sayısı
bulunur (karekteristik değil).
 Bronşial mukozal yüzey inhale allerjenler için temasın
ilk bölgesidir.
 Allerjenle süperficial mast hücrelerin etkileşimi
mediatörlerin salınımına yol açar ve allerjene
mukozanın permaibilite artışıyla sonuçlanır.
 Degranülasyon triptazın serum seviyesinin
ölçülmesiyle değerlendirilebilir.
 Stabil olması nedeniyle triptaz histamine göre mast
hücre degranülasyonunun çok güvenli markırıdır.
 Genetik mekanizmalar allerjik cevabın 3 yönünü
düzenler
 Lokal uygulanan steroidler de polen mevsimi
sırasında allerjik rinitte görülen nasal mast
hücresindeki artışı süprese eder.
 Mast hücre growt faktör aktivitesi olan IL-3,4
sitokinlerini içeren T hücreleri tarafından üretilen
sitokinleri steroidler inhibe eder.
 Kromoglikat ve teofilinlerin ikisi de CTMC den histamin
salınımının inhibe eder ancak MMC den yapmaz.
 Atopik ekzemalı hastaların
ciltlerindeki langerhans hücreleri
cildi infiltre eden T hücrelerine
antijen/allerjen presentasyonunda
önemli rol aynar
 Böyle IgE bağlayan Langerhans
hücreleri normal kişilerin ve
ekzema olmadan atopik
hastaların ciltlerinde bulunmaz.
Mast hücre degranülasyonu
birkaç yolla tetiklenebilir.

IgE mast hücreleri ve basofiller üzerine FceRI ye bağlanır bağlanmaz
degranülasyon IgE çarpraz bağıyla tetiklenebilir.

Lektinler Fc bölgesindeki karbonhidrat rezidülerine bağlanarak IgE’ye
çarpraz bağlanabilir. Bu büyük miktarlarda lektin içeren çilekle bazı
kişilerde oluşan ürtikeri açıklar.

Diğer bileşikler mast hücrelerini direkt aktif edebilir

Kalsiyum, mellitin, sentetik ACTH, codein ve morfin gibi bileşikler. Bu ajanlar
tarafından oluşturulan anaflatik cevap IgE den bağımsız mekanizmalarla
oluşturulabildiği gibi IgE aracılı reaksiyonla da görülebilir.
 Bütün bunlar hücre içine kalsiyumun
akışına neden olur ve mast hücresinde
degranülasyon olur.
Önceden sentez edilmiş mediatör ve
arişidonik asitten sentez edilen
mediatörlerin degranülasyonu
 Mast hücresi içine antijene bağlı kalsiyum
girişinin başlıca iki sonucu vardır.
1. Önceden oluşturulmuş mediatörlerin salınımıyla
granül içeriğinin ekzostozudur, en önemlisi
histamindir.
2. Arişodonik asitten yeni sentez edilen
mediatörler, lokal dokuya direkt etkisi olan
prostaglandin, lökotrienlerin oluşumuna
neden olur. Bunlar akciğerde ani
bronkokonstriksiyon, mukozal ödem,
hipersekresyon, astmaya neden olur.
 Antihistaminikler rinit ve ürtikerde
klinik olarak etkilidir
 Astımda lökotrienler çok önemli rolü
olduğundan etkili değildir.
 Mast hücrelerinden histamin salınımını
önleyen sodyum kromoglikatin etkisi
açık değildir. fakat allerjene bağlı
kalsyum girişinin başlangıçta inhibe
edebilir ve aynı zamanda diğer
hücrelerden mediatör salımını
etkiliyebilir.
Mast hücre içine Ca girişiyle
önceden bulunan
mediatörlerin salınımı
Fosfolipaz A2 aktivasyonuyla
plasma membranında
değişiklikler
Arişidonik asid
salınır
Mast hücre tipine göre
Lipoksijenazla
Lökotrienler (LTC4,
LTD4, ve
kemotaktik LTB4)
Siklooksijenaz
PGD2, tromboksan
Cilt prick testi
 Deri içine allerjen
verilmesi depolanmış
mediatörlerin
salınımına yol açar
 Bunlar vasküler
permaibilite artışına
neden olur, lokal ödem
ve kaşıntı yapar.
 Cilt testine geç cevap
nadirdir
 Video
 Atopik hastalıklarda allerjik reaksiyonlar burun,
bronşta görülebilmesine rağmen deri testini cevap
vermesi IgE’nin cilt mast hücrelerine bağlandığını
gösterir.
 Hastaların küçük bir bölümünde çok açık hikaye
olmasına rağmen (örneğin allerjik rinit) deri testi ve
RAST negatiftir. Cilt ve serumun ikisinde de IgE
yokluğuna rağmen bu hastalar lokal mukozal IgE
cevabı yapabilir. Bu durum pozitif nazal
provakasyon testi ve RAST kullanarak nazal
sekresyonda spesifik IgE ilişkisinin gösterilmesiyle
gösterilebilir.
 Allerjene spesifik Th2 hücreleri bu hastalarda
bulunur ve IgE cevabında yardımcı olabilir.
Deri patch (yama) testi
 Normal cildin hafifçe aşındırarak
allerjenin uygulamasıyla yapılır
 Geç faz deri reaksiyonu görüldüğü
zaman IgG antkorları nedeniyle Tip
III hipersensivite reaksiyonu (immun
kompleks) görülmüş olabilir.
Bronşial reaksiyonlar
 Bronşlar allerjenlere hem ani, hem geç faz cevap
gösterir.
 Sodyum kromoglikat allerjik astmada çok etkili
bir tedavidir ve allerjene provakasyonu takip
eden hem erken hem geç faz cevapları önler.
 Steroid ve prostaglandin sentetaz inhibitörleri ile önce
tedavi edilirse sadece geç reaksiyonlar kaybolur, ani
cevap değişmeden kalır.
 Mast hücresinden çıkan arişodonik asit
metabolitlerinin (geç cevapta, prostaglandin ve
lökotrienler) rolü çok önemlidir.
 Çoğu astımlılarda özellikle geç faz reaksiyonuyla
ilişkili olarak bronşlarda inflamatuar hücre
infiltrasyonunu olur ve inflamasyonu azaltan
inhale kortikosteroidlerle tedavi faydalıdır
 Bronkoalveolar mast hücreleri astma
cevabında önemlidir.
 Astmatiklerde bronş lümenlerinde
mast hücre sayısı artmıştır.
 Bu hücreler sadece inhale allerjenlerle
reaksiyonlarda ve akciğerde IgE aracılı
reaksiyonların başlamasıyla yerleşir.
 Çalışmalarla astımlıların degranülasyon
eşiğinin düşük olduğu gösterilmiştir
 Astmatiklerin BAL da baskın T hücre
subtipleri TH2 dir.
Eozinofillerin rolü





Çoğu bulgular geç faz reaksiyon sırasında inflamatuar
hücre infiltrasyonu için ana rol üstlenir.
Eozinofiller astmatik reaksiyonların geç fazı sırasında
bronşial mukozada artmış sayıda bulunur.
TH2 hücreleri ve mast hücrelerinden salınan IL-5
eozinofiller ve onların mediatörlerinin ve
sitokinlerinin salınımının artması için kemotaktiktir.
Eozinofiller solunumsal epitele zarar verir. Bu da
allerjen girişini kolaylaştırabilir ve afferent sinir
uçlarına inflamatuar mediatörlerin girişi , akson refleks
yoluyla bronkokonstriksiyona neden olur.
VIP, substans P, calsitonin gen ilgili peptit gibi nörojenik
peptitlerin salınımı artar ve devam eden inflamatuar
cevap artar, bu da bronşial hiper reaktiviteyi artırır.
Bronşial hiperreaktivite
 Astma histamine ve soğuk hava ve
buhar gibi nonspesifik stimuluslara
bronşların hiperreaktivitesiyle
ilişkilidir.
 Böylece astmatikler 0.5 mg ve daha
az histamin inhalasyonuna astmatik
cevap verirken normal kişiler 10 mg
histamin inhalasyonuna astmatik
cevap verir.
Nitrik oksid
 Sitokinlerle stimülasyona cevap olarak birçok
hücre tipinde Nitrik oksid sentaz ile NO
oluşturur.
 Bu enzim son yıllarda astmatiklerin bronş epitellerinde
yüksek seviyede bulunmuştur fakat nonastmatiklerde
bulunmamıştır.
 NO sentaz tarafından oluşturulan NO tedavi edilmeyen
astmatiklerin ekspirium havasında ölçülebilir; inhale
kortikosteroid (sitokin ve NO sentazı azalttığı bilinir)
tedavisiyle azalır.
 Sonuçta göstermiştir ki NO astma patogenezinde
önemli rol oynar ve eksale NO ölçülmesi tanıda,
takipte, tedavide klinik olarak kullanılabilir.
Allerji gelişmesini etkileyen faktörler
 Allerji gelişmesinde genetik
predispozisyonun iyi bilinmesi
yanında çevresel faktörler de
önemlidir.
T hücre eksikliği atopiyle ilişkilidir
 Erken çalışmalarda gözlenen süprösör
T hücre sayısında farklılıklar ve
immun cevapta TH1/TH2 dengesinin
önemi aydınlatılmıştır.
Çevresel kirleticiler Antijene
spsifik IgE artışını etkiler






Çevresel krileticilerden sülfür dioksid, nitrojen oksid, dizel
ekzos partükülleri, mukozal permabiliteyi, allerjen girişini,
Ig E cevabını artırabilir.
Dizel ekzos partikülleri IgE üretimi için güçlü adjuvan olarak
etki eder. Dizel ekzos partikülleri antijenle birlikte intranazal
verilirse antijen spesifilkl IgE bariz artış oluşturur. Bu adjuvan etki
düşük doz antijen maruziyetiyle oluşabılir.
Son yıllarda astma ve allerjik rinit insidensinde artış hava kirliliği ve
dizel ekzoslarının artışıyla pareleldir. Bu çevresel kirleticiler IgE
cevabını kolaylaştırır, böylece allerjik hastalıkların artışına katkıda
bulunur.
İlk doğan çocuk muhtemelen daha çok etkilenir.
Sigara etkisi doza bağımlıdır, Düşük seviyede sigara içimi
IgE seviyesini arturır, yüksek seviyede süprese olur.
Aktif içiciler inhale antijenlere immun cevapta önemli
azalma gösterir. Pasif sigara içimi astma riskini artırabilir.
Allerjik saldırı düşüncesi
 Faktörlerin sayısı allerji gelişmesine
katkıda bulur.
 Allerjen maruziyet seviyesi, genetik
predispozan, IgE yapımına
hassasiyet, üst solunum yolları viral
infeksiyonu, immun cevaba Th1/Th2
hücrelerinin relatif katkısı ve geçici
IgA eksikliği gibi diğer faktörlere
bağlıdır.
Hiposensitizasyon
 Hiposensitizasyon tedavisi allerjenin dozlarını
artıtrarak allerjene duyarlığı azaltmaktır.
 Klinik fayda sıklıkla elde edilmesine rağmen tam
mekanizma bilinmez.
 Allerjene spsifik Ig G nin seviyesini ve süpresör T
hücre aktivitesini artırır,
 Spesifik IgE seviyesini düşürür
 Birçok vakada klinik iyileşmeyle bu bulgular arasında
koralesyon açık değildir.
 İmmun cevapta Th2 den Th1 üstünlüğüne geçiş
oluşturur
IgE nin faydali rolü
 Zararsız çevresel allerjenlere IgE cevabında IgE nin
birçok doğal dezavantajları yanında neden IgE
antikoru gelişiyor soruları artırıyor.
 Uzun zamandır düşünülmektedir ki IgE parazitik
enfeksiyonları karşı defansta major rol oynar
 Parazitijk enfeksiyonlar barsakta yaşar ve eriyebilir
allerjenler salar, barsakla ilişkili lenfoid dokuda IgE
cevabı (ve Ig G) oluşur.
 Barsaktali lenfoid dokuda gelişen mast hücreleri IgE’
ye duyarlanır ve barsak mukozasına göç eder, ve
inflamatuar hücreler (euzinofilleri içeren) bölgeye
çekilir. Bu mekabnizmaların sonucunda parazit
hasarına ve kovulmasına yol açar.
 Yaklaşık dünyanın 1/3 ünde parasitik
enfeksiyon vardır
Download