BASINA VE KAMUOYUNA (6 Eylül 2010) Yıllardır Çözüm Bekleyen Sorunlar Nedeniyle Ağır İşleyen Yargı Süreçleri Sonucu Adaletin Tesis Edilemediği Bir Dönemde, Karanlık Mahkeme Salonlarında, Tozlu Dosyalar ve İlkel Çalışma Ortamlarında Gece Gündüz Demeden Hizmet Sunmaya Çalışan Yargı Emekçilerinin Sefalet Ücretine, Ağır Çalışma Koşullarına Mahkum Edildiği Bir Dönemde, Yasama-Yürütme ve Yargı Arasındaki Çatışmanın Derinleştiği; Yargı Bağımsızlığı, Yargının Tarafsızlığı ve Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin En Çok Tartışıldığı Ama Aynı Zamanda Yürütmenin Yargı Üzerinde Denetim Kurmaya Çalıştığı Bir Dönemde, Savunma Hakkının Susturulmaya Çalışıldığı, Düşünce ve Örgütlenme Özgürlüğünün, Toplu Pazarlık ve Grev Hakkının Önündeki Engellerin Devam Ettiği Bir Dönemde, ADLİ YIL AÇILIYOR… Her Adli Yıl açılışında olduğu gibi bu yılda, devlet büyükleri, yüksek yargı organlarının Başkanları Anayasa’dan, hukukun üstünlüğünden, yargı ve yargıçların sorunları üzerinden uzun uzun söylevlerde bulunacaklar.... Çözüm için adım atmayanlar da başta siyasi iktidar ve siyasallaşmış yargıçlar olacak…. Yargı hizmetlerinde örgütlü bir emek örgütü olarak yıllardır adil, etkin, bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemi için görüş ve önerilerimizi dile getiriyor, yargı emekçilerinin sorunlarının çözüme kavuşması için mücadele ediyoruz. Hukuk devleti ilkesinin tüm kural ve kurumlarıyla işlememesi, yargılama sürecinin yavaş işlemesi, adaletin geç tesis edilmesi, teknik ve fiziki imkanların yetersiz olması, personel yetersizliği, iş yoğunluğu, yargı hizmetlerinin gerektirdiği kadar etkili ve nitelikli sunulmasını engellemektedir. Yargı alanında yaşanan sorunlar, ülkemizin içinde bulunduğu sosyal, iktisadi ve siyasi koşullardan ve izlenmekte olan politikalardan bağımsız değildir kuşkusuz. Ekonomik krizin yarattığı sosyal ve psikolojik travmalar, sürekli artan işsizlik ve yoksulluk, gelir adaletsizliği, güvencesizlik, eğitimsizlik, yıllardır çözümsüz bırakılan Kürt sorunu nedeniyle yaşanan çatışmalar, şiddet ve ölümlerin yarattığı duygusal ve toplumsal değerlerdeki tahribat “suç” oranlarını arttırmakta ve “suçlu” yaratan bir çarka dönüşmektedir. Dolayısıyla adil ve etkin bir yargı sistemi, tarafsız ve bağımsız bir hukuk düzeni için “hergün suçlu” yaratan mevcut sistemin değişmesi gerekir. Gelir dağılımında adaletsizliğin olmadığı, insanca yaşama ve çalışma koşullarının sağlandığı, herkesin bugününe ve geleceğine güvenle bakabildiği, barış, kardeşlik ve huzur içinde eğitim ve sağlık hakkından ihtiyacı kadar yararlanabildiği koşullarda “suç” ve “ceza” dan daha az söz edeceğimiz, daha az mahkemeye, daha az hapishaneye ihtiyaç duyacağımız kesindir. Böylesi insanca bir yaşam ve sağlıklı çalışma koşulları ancak emekçilerin ve alın teriyle geçinen tüm toplumsal kesimlerin örgütlü mücadelesiyle kazanılacaktır. Değerli Basın Emekçileri, Son dönemde, hükümet ve yandaş basın “Ergenekon davaları” üzerinden HSYK atamalarında çıkarılan krizle kamuoyunu yönlendirmeye çalışmaktadır. Hükümet kendine yakın yargıçları kilit noktalara getirerek yargıyı denetlemek ve yargı üstünden Danıştay, Yargıtay ya da siyasi davalara bakan Ağır Ceza Mahkemelerini kendi politik amaçlarına uygun hale getirmek istemektedir. Nitekim; referanduma götürülen değişikliklerde de HSYK’nın oluşturulma biçimi, hükümetin müdahalesine bugünkünden daha açık bir kurul olarak tasarlandığını göstermektedir. Ülkemizde yaşanan karanlık olayları, siyasi cinayet ve katliamları, bin operasyonları aydınlatmak için siyasi irade koymayan, 8 yıllık iktidarında darbecilerden hesap sormayan Hükümet, “HSYK’nın Ergenekoncuları serbest bırakacağı” propagandasını yükselterek, referandumda “evet”e destek veren bir hava oluşturmak istemektedir. 12 Eylül’de yapılacak referandum nedeniyle demokrasi ve özgürlük savunuculuğunda “şampiyonluğu” kimseye bırakmayan Hükümet Yetkililerine, demokrasiyi “vesayet” ve statüko” tartışmalarına indirgeyenlere soruyoruz: Neden Adalet Bakanı HSYK’nun Başkanı, Müsteşarı doğal üyesi olmaya devam ediyor? Neden HSYK ve Anayasa Mahkemesi üyeleri en geniş hakim ve savcıların katılımıyla, yargı hizmetlerinin yürütücüleri ve bu hizmetlerden yararlananların dahil olabileceği bir yöntemle seçilmiyor da en yüksek devlet makamları tarafından atanıyor? Neden mevcut Anayasadan yargının kamu yararı adına yerindelik denetimi kaldırılıyor? Neden güvenceli çalışma, örgütlenme, toplu pazarlık ve grev hakkı Anayasal güvenceye alınmıyor da kemer sıkma politikalarının, hak gasplarının onay merci olan Ekonomik Sosyal Konsey Anayasal güvenceye alınıyor? Bu soruları çoğaltabiliriz. Demokrasi ve özgürlüklerden, haktan, adaletten söz edenlerin samimiyeti bu sorulara verdikleri yanıttadır. Değerli Basın Emekçileri, YARGI EMEKÇİLERİ TALEPLERİNİN GERÇEKLEŞMESİNİ BEKLİYOR - 2010-2011 Adli yılında, yargı emekçilerinin sorunları artık çözüme kavuşturulmalıdır. Etkin ve nitelikli bir yargı hizmeti için yeterli sayıda kadrolu personel alınmalı, hizmet binaları ve çalışma ortamları insan sağlığına uygun hale getirilmelidir. - 4/B, 4/C gibi Sözleşmeli Personel kadroya alınmalıdır. Tüm yargı çalışanlarının yararlanacağı ücretsiz kreşler açılmalı, ücretli doğum izni süreleri arttırılmalıdır. - Yargı emekçilerinin insanca yaşaması için temel ücret 1650 TL’ye çıkarılmalı, Ek Ödeme ve Adalet hizmetleri tazminatı arttırılmalıdır. - Angaryaya dönüşen sivil savunma nöbetleri kaldırılmalı, suçüstü nöbetleri sonrası günlük izin uygulamasına geçilmelidir. Mübaşirlerin ve Yardımcı Hizmetler sınıfındaki personelin Genel İdari Hizmetler sınıfına geçişi sağlanmalıdır. - Büro Emekçileri sendikası olarak, Adalet Bakanlığından 8 senedir Kurum İdari Kurullarında yargı emekçilerine verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. - Yargı emekçilerinin hakkı olan havuz paralarının eşit ve adil olmayan bir biçimde dağıtılmasına, yargı emekçilerinin ve sendikamızın itirazlarına rağmen “havuz”un tasfiye edilerek hazineye aktarılmasına itiraz ediyoruz. Havuz paralarının tasfiyesini düzenleyen Yasanın geri çekilmesini, tüm yargı emekçilerinin adil ve eşit yararlanacağı yeni bir havuz sistemi oluşturulmasını talep ediyoruz. Taleplerimizi kazanmak için tüm Yargı Emekçilerini BES’te Örgütlenmeye Birlikte Mücadele Etmeye Çağırıyoruz. YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ YAŞASIN KESK YAŞASIN BES BES MERKEZ YÖNETİM KURULU