Slayt 1 - Kadir GURBETCİ

advertisement
1. Hafta: Hak ve Hukuk Kavramlarına
Giriş, Yerel Yönetimlerin
Tanımlanması
Doç. Dr. Pelin Pınar ÖZDEN
Kentsel Hukuk Dersi
Bahçeşehir Üniversitesi Kentsel Sistemler ve Ulaştırma
Yüksek Lisans Programı
[email protected]
Hak Kavramı
• Hukuk düzeninin kişilere tanıdığı ve koruma
altına aldığı yetkiler (Çeker)
• Hukuk tarafından tanınan ve korunan iradi bir
yetki, irade gücü ve irade üstünlüğü
(Gözübüyük)
• Hukukun koruduğu menfaat (Jhering)
• Hukukun himaye edilmiş(korunmuş) ve bu
himayeden istifade hak sahibinin iradesine
bırakılmış olan menfaati (Velidedeoğlu)
• Yasalarla korunmuş menfaatler.
BEHİÇ AK
http://cagandikenelli.blogspot.com/2011_02_0
1_archive.html
Hakların Konusu
KİŞİLER
EŞYA
Hakların Sahibi
GERÇEK
TÜZEL
KİŞİLER
KİŞİLER
mizahhaber.blogspot.com
http://kulturelguncel.
blogspot.com/
www.cagdasavukatlar.org
www.cigdemyuksel.av.tr
www.evrensel.net
Hakkın Türleri
• KAMU HAKLARI
- Kişinin devlete karşı sahip olduğu haklar
- Sadece vatandaşlar yararlanır
- Yaş, cinsiyeti tahsil durumuna göre yararlama söz
konusudur.
• ÖZEL HAKLAR
- Kişiler arasındaki ilişkilerden doğan haklar
- Herkes yararlanır
- Eşitlik ilkesi ( Yaş, cinsiyet, tahsil ) geçerlidir
www.egitimsen.org
www.ayhanalemdar.bloggum.com
www.anticopyrighttr.wordpress.com
www.yapi.com.tr
www.barinmahakki.org
www.sendika.tv
Kamu Hakları
• Kişisel Haklar
- Yaşama Hakkı
- Kişi dokunulmazlığı
- Kişi hürriyeti ve
özgürlüğü
- Mülkiyet hakkı
• Siyasi Haklar
- Vatandaşlık hakkı
- Seçme seçilme hakkı
• Sosyal ve Ekonomik
Haklar
- Eğitim ve öğretim
hakkı
- Çalışma hakkı
- Sağlık hakkı
www.izelrozental.com
www.nilgunalemdar.bloggum.com
www.hukukihaber.net
www.resimlihaber.com
www.haberpan.com
www.tr-tr.facebook.com
www.giresun28haber.com
www.hayvanhaklari.blogcu.com
www.haberjet.com
www.habervitrini.com
www.hurriyet.com.tr
www.hyhkd.blogcu.com
www.denizhaber.com
Özel Haklar
• İleri sürebileceği çevre açısından
- Mutlak haklar: Hak sahibine belirli bir mal
veya kişi üzerinde geniş bir tasarruf yetkisi
veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklar
- Nisbi haklar: Taraflar arasındaki karşılıklı borç
ilişkilerinden dolayı ortaya çıkan ve sadece
taraflar arasında ileri sürülebilen, belirli bir
süre sonunda geçerliliğini kaybeden haklar
Konularına göre
- Mal varlığı hakları (mali haklar): Kişinin para
ile ölçülebilen, yani mal varlığı içinde yer alan
haklardır.
- Şahıs varlığı hakları: Kişilerin para ile
ölçülemeyen haklarıdır. Devredilemez,
haczedilemez, miras yoluyla geçmez
Devredilmeleri bakımından
- Kişiye bağlı haklar: Kişiye sıkı surette bağlı
haklardır. Devredilemez, miras yoluyla
geçemez, temsilciler tarafından kullanılamaz.
(eğitim, sağlık)
- Kişiye bağlı olmayan haklar: Kişinin şahsı
dışında malvarlığını ilgilendiren haklardır.
Başkalarına devredilebilirler.
- Mülkiyet hakkı
- Alacak hakkı
- Fikri haklar
HUKUK
• Bir toplumda kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen ve
devletin yaptırım gücüyle uyulması zorunlu kılınan
davranış kurallarının oluşturduğu düzen.
• İnsan davranışlarını değerlendiren çıkar çatışmalarına
çözüm getiren kurallardan normlardan meydana gelen
bir sistem.
• Hukuk her şeyden önce bir düzen demektir. Fakat
hukukun öngördüğü düzen fiilen gerçekleşen bir düzen
değildir. Hukuk toplum içinde insanların gerçekten nasıl
davrandıklarını değil nasıl davranmaları gerektiğini
gösterir.
Bir ülkenin hukuk düzeni
• Yasama organınca oluşturulan yazlı hukuk
kuralları
• Yargı kararları
• Devletin iradesi dışında oluşan genel hukuk
ilkeleri
• Örf ve adet kurallarını kapsar.
HUKUK DEVLETİ
• Tüm etkinliklerinde hukukun üstünlüğü ilkesine
ve yargı denetimine bağlı kalan devlet.
• 1982 Anayasası (md 2) hukuk devleti ilkesini
kabul etmiştir. “T.C. ….demokratik, laik ve
sosyal bir HukuK Devletidir”.
• Hukuk devleti ve yargı denetimi ilkeleri özellikle
olağanüstü hal ve sıkı yönetim rejimleri altında
yapılan işlemler için ortadan kalkmaktadır.
Yasa
• Toplum hayatını düzenleyen önceden
belirlenmiş makam (Yasama organı) tarafından
önceden belirlenmiş usul ve esaslara uyularak
yapılıp toplumun tüm fertleri (belirli istisnalar
hariç) için geçerli ve bağlayıcı olan zorlayıcı
unsur (müeyyide) taşıyan yazılı hukuk kuralı.
Kentli Hakları
• Hukuki düzenlemeler diyebileceğimiz ilk mevzu/pozitif
yasalar, kent sakinlerinin haklarını düzenleyen
kanunlardır.
• Bu bakımdan pozitif hukukun derlenmesi işlemi ilk defa
kent yönetimleri, meclisleri, kent rahipleri, tiranları ve
beylerinin iktidarları ve otoriteleri himayesinde
gerçekleşmiştir.
• Kentsel hukuki düzenlemelerin yapılma nedeni ise
kentlerin kendi sakinlerine kente ilişkin bir kimlik
kazandırmalarıdır. Kent sakinleri kentli olma kimliğini
kendileri için bir ayrıcalık olarak görürlerdi. Kent
hukukları bu ayrıcalıkları ve kimlikleri koruyan
hukuklardı.
Kent Hukuku
• Antik Yunan kent devletlerinin her birisinin
diğerinden bağımsız bir hukuk sistemi vardı. Bu
hukukun temel amacı ise kent vatandaşlarının
haklarını güvence altına almaktı. Daha sonra Roma
İmparatorluğu bu kentleri hakimiyeti altına alınca,
kent hukuku ile emperyal Roma hukuku paralel
olarak yürürlükte kaldı. Burjuvazi veya endüstri
devrimine kadar bu durum böyle kaldı. Kent
meclisleri ile papalık, büyük krallıklar ve feodal beyler
arasında yetki çatışmaları hep yaşandı (Weber,
M.,2000:189-231). Ancak bağımsız bir kent hukuku
her zaman var oldu. Bu hukuk kentlilere ayrıcalıklar
tanıyordu.
YEREL YÖNETİM KAVRAMI
• Bir devletin ya da bölgesel yönetimin alt birimi olan,
göreceli olarak küçük bir alanda, sınırlı sayıdaki kamusal
politikaların belirlenmesi ve uygulanması ile görevli ve
yetkili kılınmış kamu kuruluşu (Uluslararası Toplum
Bilimleri Ansiklopedisi)
• Ulusal sınırlar içinde değişik büyüklükteki yerel topluluk
üyelerinin yerel ortak gereksinmelerini karşılamak,
ekonomik, toplumsal ve kültürel zenginliğe ve refahına
ilişkin yerel hizmetleri görmek üzere kurulan; bu
hizmetleri yerel topluluğun yararları doğrultusunda
yerine getiren, ayrım gözetmeksizin insanı yerel
demokrasinin temeli kabul eden ve yetkilerin yerel
topluluğa en yakın yönetim birimince kullanıldığı, kamu
tüzel kişiliğine sahip özelrk ve demokratik yönetimler
Yerel Yönetimin Türleri
•
•
Yetki Genişliği (deconcentration, delegation): Merkezdeki
kuruluşlar, merkezden uzakta bulunan bir örgüte, belli
işlevleri yerine getirmeye yetecek bir ya da daha çok
yetkiyi, kendi adlarına kullanmak üzere devrederler.
Merkezi kuruluşların, kimi etkinliklerini taşrada kurdukları
örgütler eliyle yürütmeleri, yetki genişliğine dayanan bir
uygulamadır. Bir çok merkezi kuruluşun (örneğin
bakanlıkların) bölge örgütleri de bu tür bir örgütlenmenin
ürünüdür.
Yerinden Yönetim: Yasalar uyarınca oluşturulmuş yönetim
organlarının, yine yasaların belirlediği, ya da özeğe
bırakılmış olanlardan başka işlevleri görebilmeleri için,
tüzel, siyasal ve parasal birtakım yetkilerle
donatılmalarıdır.
• Yerinden yönetim diye de bilinen özerk yerel
yönetim (local self-government), yerel halkın,
kendi eliyle seçtiği organlarca yönetilmesini
anlatan bir yönetim biçimidir. Yerel yönetim
birimi (local authority) ise, merkezi yönetimce,
belli sınırlar içinde kurallar koymaya, parasal
yükümlülükler getirmeye yetkili kılınmış bir
yerel meclisin denetimi altındaki bir yönetim
biriminin adıdır.
Yerinden Yönetim Türleri
•
•
Siyasal Yerinden Yönetim: Daha çok federal
devletlerde, anayasalarca, ulusal kimliğe
sahip olmayan yerel birimlere tanınmış
bulunan yarı özerk ya da özel statüye
dayanan bir yönetim biçimidir.
Yönetsel Yerinden Yönetim: Yasama ve yargı
erkleri merkezde toplanmıştır. Yerel
yönetimlerin yalnız yürütmeye ilişkin bazı
yetkileri vardır. Bunun da iki türü vardır:
•Hizmet Yönünden Yerinden Yönetim:
•Belli kamu hizmetlerinin, merkezin
dışında bağımsız bir
örgütçe yerine getirilmesidir
(Ticaret ve Sanayi Odalarının
yaptığı işler gibi)
•Yer Yönünden Yerinden Yönetim: Bir yörede
yaşayanlara, ortak ve yerel
nitelikteki gereksinmeleri yeterince
karşılayabilmek, bunları kendi
organları eliyle gerçekleştirmek için
özerklik tanınması söz
konusudur (Belediyeler
ve köy yönetimleri).
Bu tür birimlerin ayrı tüzel kişilikleri
yönetsel özerklikleri vardır
YEREL YÖNETİMLERİN TÜRLERİ
• Amaç ve İşlevler Bakımından
• Genel Amaçlı Yerel Yönetimler: yerel bir
topluluğun yerel nitelikteki tüm
gereksinmelerini karşılamakla yükümlüdürler
(Türk, Fransız, İspanyol, İngiliz belediyeleri
gibi).
• Özel Amaçlı Yerel Yönetimler: Eğitim, sağlık,
posta hizmetleri gibi yalnız bir kamu
hizmetinin yerinden görülmesiyle
görevlendirilmiş kuruluşlardır (ABD’deki okul
kurulları buna örnek verilebilir).
Nitelikleri bakımından
• Temsil İlkesine Dayalı Yerel Yönetimler: Karar
organları seçimle oluşur. Daha çok genel
amaçlı birimlerdir. Temel birimleri
belediyelerdir. Bazen şube müdürlükleri,
mahalle muhtarlıkları, mahalle komiteleri de
bunun içinde yer alır.
• Temsili Nitelikte Olmayan Yerel Yönetimler:
Organları atamayla oluşur. Sayıca azdırlar.
Daha çok iç güvenlik ve posta hizmetlerinin
görülmesi amacıyla oluşturulmuşlardır.
Türkiye’nin Yerel Yönetim Dizgesinin
Üç Öğesi
• İl Özel
İdareleri
• Belediyeler
• Köy
Yönetimleri
Tarihsel Süreçte İlk Yerel Yönetimler
• Askeri örgütlenme, ulusal savunma, suçluların
yakalanıp cezalandırılması gibi, günümüzde genellikle
devlete, yani merkezi yönetime bırakılmış olan
görevleri yerine getirmekteydi.
• Hükümdarlar, kendisine bağlı dominyonları sayısı
arttıkça ve denetimi altındaki alanlar genişledikçe,
yetkisini her yerde geçerli kılacak yerel yardımcılara
gereksinme duymuştur. Bu gereksinmeyi yerel beyler
karşılamış, hükümdarın adına erk kullanmış ve onun
yetkilerini kullanmışlardır.
• Antik site, kendi kendini yöneten, belli bir toprak
parçası üzerinde yaşayan insanların oluşturduğu
en küçük, demokratik bir yönetsel birimdi.
Siyasal bir işlevi, kararlar alma gücü ve yetkileri
vardı. Bu siyasal rolü, Roma İmparatorluğu’nun
egemenliğine kadar sürmüştür.
• Roma’da İmparatorluğa yeni katılan topaklara
municipe deniliyordu. “Municipe”ler, kimi yerel
ve siyasal yetkileri olmakla birlikte, daha çok
yönetsel bir özerklikten yararlanıyorlardı. Yeni
kazanılan topraklarda yaşayanlara önce ticari
etkinliklerde bulunma hakkı veriliyor, ardından
kentin yönetimine ilişkin yetkiler, bir ölçüde
bırakılıyordu.
BOULEUTERİON
Meclis binasıdır. Burada meclis düzenli toplanır ve
yönetimle ilgili sorunları tartışıp karara bağlardı
• Batı Avrupa’da 2. yy dan beri büyük malikane
sahibi olan senyorlar ve feodal beyler kentleri
egemenlikleri altına almış, yarı-özerk birimler
oluşturmuşlardır.
• Ancak bunlar, hükümdarın merkezileştirici gücü
karşısında gerçek bir yerel özerkliğe sahip
olamamışlardır.
GELENEKSEL OSMANLI KENT YÖNETİMİ
(1839 Öncesi Dönem)
• Geleneksel Osmanlı sisteminde, Tanzimat
dönemine kadar kentsel hizmetler, kadılar,
muhtesipler, mimar ağaları, vakıflar ve esnaf
kuruluşları gibi değişik kurumlar tarafından
yürütülüyor.
• Hizmetleri tek elden yürütmeye yönelik
kurumsal bir yaklaşım yok. BU nedenle adem-i
merkeziyetçi bir yapıdan söz etmek mümkün
değil.
• Yerel
yönetim,
merkezi
yönetimin
egemenliğinde yürütülen bir kamusal eylem.
Atananlarca yürütülüyor.
Fonksiyonlar kadı tarafından
yürütülüyor…
BELEDİ
MÜLKİ
ADLİ
Yerel Hizmetlerin Sağlanması
• Lonca
• Vakıf
• Mahalle
Yerel yönetim
çekirdeğinin
bulunduğu alanlar
• Mahalle Yönetimleri
• Köy Yönetimleri
• Mahallede imamlar,
19.yyın ilk yarısına kadar
kent yönetimiyle ilgili tüm
gücü elinde tutan kadının
temsilcisi.
• Kadı aktif bir yönetici
değil; yalnızca düzenin
devamlılığını sağlayan
pasif bir denetçi.
• Sosyal ve teknik altyapı
sağlamada vakıflar
rol üstlenmiş.
İnsanların, canlıların yaşadığı
yerlerde mutlaka onlara yapılacak
bir yardım, bir hizmet vardır"
anlayışı Osmanlı Vakıflarının genel
prensibi idi.
http://turkalemiyiz.com/tr/?p=140
• 19. yy’a kadar kentleri merkezi hükümet
tarafından atananlar yönetmiş. Osmanlı
devleti kapitalistleşme sürecine girdikçe kadı
yetersiz kalmış; belediye yönetimine gerek
duyulmuş. 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın
kaldırılması ile kadıların gücü azalmış.
• İhtisab Nazırları onların yerine geçmiş; ancak
yönetimde etkin ve başarılı olamamışlar.
Tanzimat’a gelindiğinde kent yönetimleri ciddi
sorunlarla karşı karşıya kalıyor.
İdari, mali, askeri ve sosyal reformlar kaçınılmaz
hale geliyor.
1838’de yapılan Osmanlı-İngiliz Ticaret
Anlaşmasıyla gelişen ve farklılaşan ilişkiler kentin
yapısını ve gereksinmelerini değiştiriyor.
Bu gelişmeler, 19. yy kent yönetimini etkileyen
temel nedenler.
Tanzimat Dönemi Kent Yönetimi
(1839 Sonrası Dönem)
• 19. yy kentlerinde önemli yapısal değişiklikler ve dönüşümler
yaşanıyor. Bu dönüşüm, kamunun yeniden örgütlenme sürecini de
etkiliyor. Özellikle liman kentleri dönüşümü doğrudan yaşayan
yerler. Kentlerde dış dünya ile etkileşim giderek artıyor. Altyapı,
donatı, yerli ve yabancı nüfusun farklı beklentileri, vb.
gereksinmeleri karşılamak ve hizmet sunmak üzere belediye
kuruluyor. Osmanlı toplum hayatının ve yönetim sisteminin
yeniden örgütlenmesi ve modernleştirilmesi yönündeki ilk girişim
olan Tanzimat Fermanı ile yeni sistemin ilk adımları atılıyor.
Böylece ilk belediyecilik hareketleri başlıyor.1876’da Birinci
Meşrutiyet Dönemi’yle belediyeciliğin ilk gerçek tohumları atılıyor.
Bu dönemde ortaya çıkan belediye statü ve uygulamaları sonraki
dönemlere de yansıyor.
6. Daire-i Belediyenin Kuruluşu
• Kırım Savaşı Batı ülkeleri ile iletişimi artırıyor.
• Bunun sonucunda Fransız komün
yönetimlerinden örnek alınarak İstanbul’da 1855
yılında karar ve yürütme organları şehremini ve
şehir meclisinden oluşan ilk belediye deneyimi
hayata geçiriliyor.
• Bu oluşumda Batılı devletlerin istekleri önemli rol
oynuyor. Bu dönemde İstanbul’da 100 binin
üzerinde yabancı yaşıyor ve Avrupa bunların
çağdaş, temiz, düzenli, bakımlı bir şehirde
yaşamasını istiyor.
• Tanzimat döneminin batılı şehircilik anlayışı
uygulamasının ilk örneği Beyoğlu’nda başlatılıyor.
• Beyoğlu, tarihi, coğrafyası, etnik ve kültürel özelliği ile
batılılaşma için bir başlangıç noktası olarak
düşünülüyor.
• Beyoğlu limanıyla, rıhtımıyla, Haliç’iyle ticaret merkezi
olarak dünyaya açılan bir pencereydi. Bu özelliği
yanında, Başkent’e ve Boğaz’a hakim oluşu tüm
yabancı elçilikleri bünyesine çekmişti. Yöre halkı,
zengin ve batıya açıktı.
• Bunun için de işe reformlarla başlamak gerekiyordu.
•http://www.beyoglu.bel.tr
• 5 Haziran 1870 tarihinde TaksimGalatasaray çevresinde çıkan bir
yangın birkaç koldan ilerleyerek pek
çok ahşap ve kagir yapıyı yok
etmişti.
• Bu çok değerli alan özellikle varlıklı
Beyoğlu sakinlerince alınmış ve yeni
binalar yaptırılmaya başlanmıştı.
İşte bu değişimin sonucunda
bugünkü Beyoğlu kimliği ortaya
çıkmaya başlayacaktı.
• 1870 Atlas Pasajı, İsveç Sarayı, Çiçek
Pasajı, Avrupa Pasajı, Hacopulo
Pasajı
• 1883 Tünel Pasajı
• 1885 Halep Pasajı
• 1893 Aznavur Pasajı 1905 Afrika
Pasajı, Anadolu Pasajı1910 Karaköy
Palas, ilk otobüs ve duraklar
http://www.mimdap.org/
• Beyoğlu’nda Belediye hizmetleri
• İstanbul’daki değişim projelerine genellikle Galata yakasına
öncelik verilmişti. Örneğin, 1869 ve 1881 yıllarında Galata tarafı
için öngörülmüş olan hatlar hizmete girmişti. Aslında bu tramvay
hatlarının düzenlenmesinde nüfus yoğunluğu değil, kentin
büyümesinin yönelimi ve seçkin nüfusa hizmet götürme isteği
yatırımlarda belirleyici olmuştu.
• İlk atlı tramvay Galata’da işlemeye başlamıştı; Mühendis Eugene
Henri Gavand’e 1869 yılında Karaköy ve Beyoğlu arasında bir
metro yapma ve işletme imtiyazı tanınmıştı. İstanbul Tüneli 1875
yılında hizmete başlayacaktı. Gavand ‘in kendi deyişiyle burada
bir tür Yeraltı teleferiği, yapılması çok faydalı olacaktı. Aslında
Galata ve Pera bölgesinin su sorunu ise, I Mahmut’un katkısı ile
1732 Bahçeköy su şebekesinin yapılmasıyla çözülmüştür.Roma ve
Osmanlı Dönemindeki çok kültürlü yönüyle, 19. yüzyıldaki yeni
haliyle ve bugünkü yüzüyle ‘Beyoğlu’ her döneme ışık tutmuş çok
renkli bir geçmişe sahiptir.
• (www.mimdap.org’dan alınmıştır)
Beyoğlu'ndan Tünel'e bakış (1905)
• Reformlar 28 Aralık 1857 tarihli "6. Daire-i Belediye
Nizamatı" ve 7 Haziran 1858 tarihli "Devair-i
Belediyeden 6. Daire İtibar olunan Beyoğlu ve Galata
Dairesinin Nizam-ı Umumisi" nizamnameleriyle
başladı.
• İstanbul, 14 belediye dairesine ayrıldı. Beyoğlu, ilk
uygulama olmasına rağmen buraya "6. Daire" denildi.
Bu adı almasının nedeni, Paris’te "Sixeme
arrondıssement" (6. Bölge) diye bilinen Belediye
biriminin kentin en mamur bölgesi olmasıydı. 6.
Dairenin amaçları ticareti düzenlemek ve Avrupai kent
hizmetlerini getirmekti. http://www.beyoglu.bel.tr
• 6. Daire-i Belediye’nin ayrıcalıklı bir bütçesi de vardı ve
Cumhuriiyet dönemine kadar da faaliyetlerini
sürdürdü.
6. Daire-i Belediye
• Tanzimat ile birlikte, devlet gücünün doğrudan
kullanılması ve merkeziyetçi politika uygulamasının
benimsenmesiyle adem-i merkeziyet kavramı Osmanlı
İmparatorluğu için anlam kazanmıştır.
• Tanzimat’tan başlayarak, kent sorunlarının bütüncül bir
biçimde ele alınması ve 19. yy Avrupa’sında öne çıkan
eşitlikçi ve katılımcı yönetim anlayışının Osmanlı
toplumuna aktarılması ve kent yönetimlerine sınırlı da
olsa katılması gibi ihtiyaçlar, belediyeleri ortaya çıkaran
temel faktörler arasında yer almıştır. Bunları dış ihtiyaçlar
olarak tanımlamak mümkündür.
• Klasik Osmanlı kurumlarıyla şehirlerin değişen ihtiyaçlarını
karşılamak olanaklı olmadığından, dış baskılar kadar içten
gelen zorlamalar da söz konusudur.
• 1864’te yürürlüğe giren Vilayet Nizamnamesi
ve 1877’de yürürlüğe giren Dersaadet
Belediye ve Vilayetler Belediye Kanunları, ilk
kez belediyeye yönetsel bir varlık olmaktan
öte bir tüzel kişilik kazandırıyor.
• Bu kanunlarla belediyelere imar işlerini
düzenleme ve kontrol, bayındırlık hizmetleri,
aydınlatma, temizlik, belediye mallarının
yönetimi, emlak, nüfus sayımı, Pazar - alışveriş
kontrolü, hijyenik kontrol ve önlemler,
mezbaha, okul açmak, itfaiye görevleri,
belediye gelirlerinin tahsili gibi görevler
veriliyor.
• 1864 tarihli Vilayet Nizamnamesi ile eyalet
teşkilatı yerini vilayet teşkilatına bırakıyor.
Böylece illerde il genel yönetiminin yanısıra,
bir il özel yönetimi yeralması düzenleniyor.
• 1870’de çıkan İdare-i Umumiye-i Vilayet
Nizamnamesi ile İl Genel Meclisi’nin görev
alanı genişletiliyor.
• Osmanlı Parlamentosu’nca kabul edilen ilk
yasa olan 1877 tarihli Dersaadet Belediye
Kanunu’nun çıkmasındaki temel amaç,
İstanbul’un giderek artan sorunlarına çözüm
bulmak.
Köy yönetimleri
• İl Özel Yönetimleri ve belediyeler Tanzimat
reformları çerçevesinde Fransızlardan örnek
alınarak oluşmuşken, köy yönetimleri toplumsal
gereksinmeler (siyasi, sosyal, yönetsel) sonucu
oluşmuşlardır.
• Tanzimattan önce var olan ilk yerel yönetim
birimleri olma özelliğini taşırlar. Muhtarlık sistemi
1829 yılında olulmuştur. 1864 tarihli Vilayetler
Nizamnamesi, köyleri yerel yönetim birimi olarak
tanımlamıştır.
• Osmanlı yönetiminin belediyeleri yalnızca
şehirlerin imarı, inşası ve güzelleştirilmesine
yönelik bir alt yapı kurumu gibi algıladığı, onun
temsil ve yönetime katılmaya ilişkin siyasi
boyutunu önemsemediği söylenebilir.
• Yerel temsil sistemine dayanmadığı ve
organları atama yoluyla işbaşına geldiği için,
belediyelerin güçlendirilmesi yönünde
yeterince talep ve baskı da gelişememiş,
merkeze bağımlı ve onun desteği ölçüsünde
görev yapabilen kurumlar olmaktan kendilerini
kurtaramamışlardır.
• Yasal ve kurumsal düzenlemeler, bu kurumları
istikrarlı bir şekilde geliştirme arzusundan çok,
Tanzimat’ın temel niteliğini oluşturan “tanzim
etme” ya da “düzenleme” alışkanlığının bir
sonucu olarak değerlendirilmektedir.
• Uygulama, her zaman yasal düzenlemelerde
olduğu gibi gelişmemiştir.
Öneri Kaynakça
• Kitap:
• Ortaylı İ, 2000. Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli
İdareleri (1840-1880), Türk Tarih Kurumu Yayınları 7. dizi
• Makaleler:
• Dursun, Davut., 1998. “Türkiye’de Yerel Yönetimlerin
Doğuşu ve Siyasi/İdari Gelişme”, Davut Dursun, Hazma Al ,
(ed.), Türkiye’de Yönetim Geleneği, İlke Yayınları, No:24,
İstanbul, 93-104
• Ertan B., Demokrasi ve Yerel Yönetimler, Review of Social,
Economik & Business Studies, Vol. 2, 204-215
• Göküş M., Osmanlı İmparatorluğu’ndan Modern
Türkiye’ye Yöneten-Yönetilen İlişkilerinin Gelişimi,
Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fak. Dergisi, Yıl: 2010, C.15, S.3 227-249.
• Koçak S. Y., Ekşi A., 2010. “Katılımcılık ve Demokrasi
Perspektifinden Türkiye’de Yerel Yönetimler”, SDÜ Fen
Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Mayıs 2010, Sa:21,
295-307
• Parlak, B. “Osmanlı Devleti’nin Son Yüzyılında Taşra
Yönetimine İlişkin Anayasal ve Yasal Gelişmeler ve
Cumhuriyete Yansımalar”, Akademik Araştırmalar Dergisi,
Kasım 2001-Ocak 2002, 37-50.
• Seyitdanlıoğlu M., "Tanzimat Dönemi İmar Meclisleri", OTAM,
Sa: 3, Ocak, 1992, 323-332
• Türe, F. 2000. “Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Kökeni: Osmanlı
İmparatorluğu’nda Yerel Yönetimler”, Yerel Gündem, Yıl:2,
Sa:5, 34-41
• Ünal F., 2011. “Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye’de Yerel
Yönetimlerin Yasal ve Yapısal Dönüşümü”, Dumlupınar Ün.
Sosyal Bilimler Dergisi, Sa: 30, 241-248
• Vural T., “Osmanlı İmparatorluğunda Yerel Yönetimler”, Türk
İdare Dergisi, Sayı: 444, Eylül 2004, 179-193.
Download