Tüketici ve Çevre Eğitim Vakfı (TUKÇEV)

advertisement
“TÜKETİCİ VE ÇEVRE EĞİTİM VAKFI (TUKÇEV) KONFERANSI”
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI
PROF. DR. VEYSEL EROĞLU’NUN KONUŞMA METNİ
07 HAZİRAN 2008 – İstanbul
Sayın Misafirler,
Saygıdeğer Basın Mensupları,
Değerli Katılımcılar,
Öncelikle yediden yetmişe herkesi ilgilendiren çevre konusundaki başarılı
çalışmalarından dolayı Tüketici ve Çevre Eğitim Vakfı’nı kutluyorum.
Çevre hassasiyetlerini ve sosyal sorumluluklarını gösteren, Dünya Çevre
Haftası etkinlikleri çerçevesinde düzenledikleri konferans ve ödüllü fotoğraf
yarışması için teşekkür ediyorum.
Hayatın temeli çevre ve kalkınma, insanın vazgeçemeyeceği değerlerdir.
Çünkü sürdürülebilir kalkınma ancak sürdürülebilir çevre ve tüketimle mümkündür.
İnsan ve çevre arasındaki etkileşimin hem üretim hem de tüketim açısından
vazgeçilmez oluşu, günümüzde çevre kavramının farklı boyutlar kazanmasını
sağlamıştır.
İktisadi ve çevresel anlamda bu dünyada yaşayan herkes birer tüketicidir.
İnsanlar çevreyi oluşturan su, hava, toprak gibi tabii kaynakları kullanmakta, başka
bir deyişle bunların tüketicisi olmaktadırlar.
Çevrenin korunmasında üreticiye olduğu kadar tüketiciye de önemli
sorumluluklar düşmektedir.
Üretim–tüketim zinciri içerisinde yer alan halkaların her biri kendi
sorumluluklarının farkında olmalı ki, sağlıklı bir çevre kurulabilsin.
1
Önemli olan; her gün kendisine “Bugün çevre için ne yaptım?” sorusunu
soran, davranışlarının neticelerini sorgulayan, çevreye zarar veren değil, çevreyi
koruyan bilinçli insanların yetiştirilmesidir. Çünkü çevreye zarar veren de çevreyi
koruyan ve geliştiren de insandır.
Bugün sürdürülebilir tüketim, atıkların en aza indirilmesi, enerji kullanımında
tasarruf ve sosyal sorumlu yatırımlar tüketicilerin de önem verdikleri birincil
başlıklar haline gelmiştir.
1985 tarihli Tüketici Hakları Evrensel Beyannamesi ile kabul edilen sekiz
temel tüketici hakkından biri, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkıdır. Artık bütün
tüketiciler, bu hakkı temel bir insani değer olarak görmektedir.
Hayat kalitesini artıracak fiziksel bir çevreye sahip olma, çevresel
tehlikelerden korunma ve çevreyi bugünkü ve gelecekteki nesiller için koruma bu
hak kapsamında yer almaktadır.
Sağlıklı çevre hakkı denince, insan neslinin geleceği de işin içine girmektedir.
Zira çevreyi korumadan, tüketicinin korunması düşünülemez.
Çevrenin korunması ve geliştirilmesi konusunda geliştirilen çabaların hedefi,
insanların daha sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamasıdır. Anayasamızda da
ifadesini bulan bu hak, çevre politikalarımızın da esasını oluşturmaktadır.
Anayasamız ve ona paralel olarak çıkartılmış olan Çevre Kanunu, çevre
hakkını birçok gelişmiş ülkedekinden daha çağdaş bir yaklaşımla ele almaktadır.
Her şeyden önce şunu belirtmek isterim ki bu kanun ile çevre konusuna
yaklaşım değişmiş bulunmaktadır. Çevreye dair ihlaller, bu kanun vasıtasıyla basit
uygunsuzluklar olmaktan çıkmıştır. Bütün dünyada benimsenen “Kirleten öder”
prensibi çerçevesinde çevreye verilen zararın kirletici tarafından karşılanması
öngörülmektedir. Cezaların miktarlarının caydırıcı olması çevresel kriterlere
uygunluk oranını artırmaktadır.
Ancak şunu da belirtmeliyim ki, trafik cezalarında olduğu gibi önemli olan
cezaların miktarı değil, vatandaşlarımızın bilinç ve hassasiyetidir.
2
Çevrenin korunması ve geliştirilmesi için hem devlete hem bireylere aktif
olarak vazifeler veren Çevre Kanunu; kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, sivil
toplum ve özel sektör kuruluşları, medya gibi ilgili bütün taraflar arası işbirliğini
güçlendirmeyi temel bir ilke olarak benimsemiştir.
AB sürecinde de en önemli başlıklar arasında yer alan çevre ve tüketicinin
korunması konusunda ülkemizde de hassasiyet giderek artmaktadır. Artık çevreye
yönelik gönüllü sosyal sorumluluk projeleri yürüten firmaların yanı sıra bu konuda
çalışmalarda bulunan sivil toplum kuruluşları da çoğalmaktadır. Bunlar gerçekten
sevindirici gelişmelerdir. Çünkü çevre, tek bir kişi ya da kuruma bırakılamayacak
kadar geniş bir sorumluluk alanıdır.
Ülkemizin zengin tabii kaynaklarını, insanını, tabiatını korumak için emek
veren bütün kurum ve kuruluşlar desteklenmektedir. Misal olarak Çevre ve Orman
Bakanlığı olarak, başlattığımız Ağaçlandırma Seferberliği çerçevesinde çok sayıda
sivil toplum kuruluşu ile birlikte çalışıyor, Özel Çevre Koruma Bölgelerinde küresel
ısınmaya yönelik müşterek projeler yürütüyoruz.
Değerli Katılımcılar,
Ülkemizde geçmişten günümüze ekolojik dengenin bozulmasına sebep olan
faktörlerin başında kirlilik, aşırı kullanım, sanayileşme ve şehirleşme gelmektedir.
Türkiye, çevre ile kalkınmayı bağdaştırma gayretinde, hızlı ve dinamik bir
gelişme sürecinde bulunmaktadır. Genişleyen ekonomi, sanayi, enerji, tarım ve
turizmde büyük bir yeniden yapılanma içindedir. Bu eğilimler de kirliliği artırma
riski taşımaktadır.
Tüketiciyi ilgilendiren kirlilik türlerinin başlıcaları hava, su, toprak ve gürültü
kirliliği olarak sayılabilir. Bu alanlardaki her türlü kirliliğin kontrolü ve denetimi
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yapılmaktadır.
Motorlu taşıtların artması, nüfusun ve şehirlerin büyümesi neticesinde artan
hava kirliliği, insanlar için önemli problemlerden biridir.
Hepiniz hatırlarsınız ki bundan 10 yıl kadar önce büyük şehirlerde temiz hava
bulmak mümkün değildi. Yaşlılara ve çocuklara dışarı çıkmamaları için ikazlar
yapılıyordu.
3
Hükümet olarak ele aldığımız öncelikli konulardan biri olan hava kirliliğini
önlemek için doğalgaz, biyoyakıtlar gibi temiz yakıtlara ağırlık verdik, büyük
şehirlerde toplu taşımacılığı teşvik ettik.
Bugün hava kalitesi sürekli takip edilen 81 ilimize ait yapılan ölçümleri,
internet üzerinden 24 saat boyunca izlemek mümkündür. Son 5 yılda mevzuat, hava
kalitesi ölçüm ve izleme ağının kurulması, uygulama ve denetim için de detaylı
çalışmalar yapılmıştır. Egzoz gazı emisyonlarının ölçülmesi zorunlu hale
getirilmiştir.
Yalnızca hava kirliliği için değil, toprak ve su kirliliğinin önlenmesi ile iklim
değişikliğine karşı da tedbir olarak orman varlığımızın artırılması için hummalı bir
çalışmaya girilmiştir.
2007 Aralık ayında Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın
himayelerinde başlattığımız Ağaçlandırma Seferberliği ile sera gazı yutak
alanlarımızın kapasitesini artırıyoruz.
Ayrıca
Kyoto
imzalanmasına
Protokolü’nün
yönelik
çalışmalar
hızlandırılmış olup, en kısa sürede TBMM’de görüşülmesi için görüşbirliğine
varılmıştır. Protokole taraf olmak, uluslararası düzeyde bundan sonraki dönemin
planlamasına katılabilmek, ulusal düzeyde de daha etkin ve sürdürülebilir çevre
yönetimi temin etmek bakımından önem taşımaktadır. Ülkemizin özel şartlarının
gelecek planlamasında dikkate alınması için de bir fırsattır.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği sebebiyle artık daha sık gündeme gelmeye
başlayan bir diğer konu da su kirliliği’dir.
Tabii döngüsü sırasında suya karışan maddeler suyun kirlenmesine yol
açmaktadır. Bu çerçevede Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği ile Kentsel Atık
Suyun Arıtımı Yönetmeliği gibi mevzuat çalışmalarının yanı sıra atıksuların arıtımı
ve bu suların sulamada kullanılmasına yönelik uygulama çalışmaları yapılmaktadır.
Ülkemizde 2007 yılı sonu itibarı ile işletmeye alınan ilave 10 atıksu arıtma
tesisiyle birlikte, tesis sayısı 194’e ulaşmıştır. Bu tesislerle toplam belediye
nüfusunun %60’ına atıksu arıtma hizmeti verilir hale gelinmiştir.
4
Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde deniz kirliliği de Akdeniz ve
Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmeleri başta olmak üzere uluslararası
anlaşmaların getirdiği yükümlülükler de dikkate alınarak sürekli olarak takip
edilmektedir.
İnsanoğlunun faaliyetlerinden etkilenen ve tüketicilerin çevre hakkına tesirde
bulunan bir diğer kirlilik türü ise toprak kirliliği olarak karşımıza çıkmaktadır.
Katı ya da sıvı kirleticilerin toprağa karışmasının önlenmesi, toprak kirliğine
karşı birincil tedbirdir. Ülkemizde yıllık evsel katı atık miktarı 26 milyon ton’dur.
Atıkların yerinde azaltılması ve yeniden kullanımı ile geri dönüşümünün
sağlanması ve sonra bertaraf edilmesi öncelikli stratejimizdir.
Bakanlığımız tarafından atıkların ayrıştırılması ve toplanması için çalışma
başlatılmıştır.
Çalışmalar kapsamında 200 civarında entegre atık toplama tesisi kurulması
planlanmıştır. Katı atıkların düzenli depolanması için de tesis sayısı hızla
artırılmaktadır. Şu an itibariyle 51 adet Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi’nin
çalışmaları devam etmektedir.
2012 yılı sonuna kadar oluşan evsel atığın %80’inin düzenli depolama
alanlarında bertaraf edilmesini sağlayacağız.
Şehirlerin sahip olduğu toprak kaynağını daha iyi kullanabilmek için
hazırladığımız Çevre Düzeni Planları’nın da yarısı tamamlanmış durumdadır.
2008’de bu oranı %65’e çıkartıp, şehirlerimizin daha planlı şekilde düzenlenmesini
ve yönetimini temin edeceğiz.
Bunlara ilave olarak Madencilik Faaliyetleriyle
Bozulan Arazilerin Yeniden Kazanımı için 2007 yılında bir yönetmelik
yayımlanmıştır.
Ayrıca Ambalaj Atıklarının Kontrollü Ayrıştırılması Yönetmeliği
hazırlanmıştır. 2007 yılı itibarıyla Bakanlığımıza kayıtlı geri dönüşüm işletme tesis
sayısı 3500 adettir. Hedefimiz 2020 yılında cam, plastik, metal ve kağıtta %60
oranında geri kazanım sağlamaktır.
5
Modern hayatın beraberinde getirdiği bir başka kirlilik çeşidi ise gürültü
kirliliği’dir.
İnsanın fiziksel ve zihinsel dengesini bozan gürültü kaynakları için sınır
değerleri belirlenmiştir.
İstenmeyen zararlı çevresel gürültüleri kontrol altına almak maksadıyla
yayımlanan Çevresel Gürültü Yönetmeliği güncellenerek 81 il valiliğine
gönderilecektir. Ayrıca gürültüye yol açabilecek yerler için gürültü haritaları
hazırlanmaktadır. Bunların yanı sıra özellikle otoban, demiryolu ve havaalanlarının
etrafında, çağdaş gürültü yönetiminin bir metodu olan gürültü perdeleri kuracağız.
Ulaştırma Bakanlığı ile beraber yol kenarlarında ağaçlandırma yapacağız. Böylece
çevreyi güzelleştirmenin yanında gürültüyü de azaltmış olacağız.
İnsana ve çevresine verilen değerin bir göstergesi olan bu çalışmalar, Tüketici
ve Çevre Eğitim Vakfı’nın “Çevrenize İyi Bakın!” sloganıyla yola çıkan yarışması
ile de uyumludur. Nitekim insanların çevrelerine farklı bir gözle bakmalarını
sağlamayı gaye edinen proje, bu şekilde bakmak ve görmek arasındaki farkı ortaya
koyacaktır.
Böylece, insanların daha önce dikkatini çekmeyen çevre değerlerine
hassasiyetlerini artıracak ve daha temiz bir dünya için daha fazla emek sarf
etmelerine katkıda bulunacaktır.
Gelecek kuşakların sağlıklı bir çevrede yaşaması için şimdiden birlikte
çalışalım diyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
6
Download