yunan minarlığı

advertisement
YUNAN MİMARLIĞI
Yunan Uygarlığında Bronz Çağı’nda 2 kültür
oluşmuştur.
1. MİNOS kültürü
İÖ3400-1600.
2. MİKEN kültürü
İÖ 1600-1125
Miken kültürünün yapıları Minos
Kültüründekilere göre daha korunaklıdır.
Akropolis Sarayı, Triyns



Miken yerleşim yerleri İÖ1150 lerde Dorlar
tarafından ele geçirildi.
İÖ750 Klasik Yunan uygarlığının başlangıcı
sayılır
Kolonizasyon başladı
GENEL ÖZELLİKLER




Yunanlılar her şeyde ideal bir denge ve simetri
(Summetria, “Ölçülü olmak”) aradılar. Doğada hiçbir şey
tamamıyla keyfi olamazdı, tanrılar bile eylemlerini
belirli nedenlere göre yaparlardı.
Tanrıların yaptıkları şeyleri neden yaptıkları, insanın
doğasının ne olduğu, dünyanın nasıl oluştuğu gibi
soruları merak ettiler.
MANTIK önemli (LOGOS)
İnsanların yarı tanrısal bir doğası olduğuna inanırlar.
Yunan Polisi:
Yunan uygarlığında;
Atina’da demokrasi icat edildi ve buradan
dünyaya yayıldı.
Polis : “kent devlet”.
Kişi bir kente göçmez veya katılmazdı, onun
üyesi olarak doğardı. Polis halkın tüm komünal
yaşamını politik kültürel, ahlaksal, ve ekonomik
yaşamını kapsar.
Yunan Polisi




Akropolis (yüksek kent): dini yapıların
bulunduğu yer
Agora: şehir merkezi, meydan
Stoa: Alışveriş yapılan yer
Bouletarion: şehir meclisi
Bu dönemde çoğu polis, bir akropolis, “yüksek
kent” ya da kaya çıkıntıları üstüne inşa edilmiş
Bronz Çağı kalelerinin çevresinde gelişmiştir.
Akropolisin eteğinde, çevresindeki evler ve kamu
yapılarıyla tanımlanan üçgen bir açık alan olan
“Agora” olarak ayrıldı.
Yunan kolonileri zaman içinde kentlere
dönüştü.
Kent planlaması ızgara (gridal) sistemdir.
(Milet).
Kamusal Yapılar:
Stoalar
Attalos Stoası
Uzun dikdörgen yapılardan oluşan ve agoraya bakan
bir tarafı açık olan Stoalar, çatıyı yada üst katı
destekleyen bir iç sütunlar dizisine ve arkası boyunca
dükkanlar ve ofisler için ayrılmış sıra sıra küçük odalara
sahipti.
Klasik dönemden sonra Stoalar daha uzun yapılmaya
başlandı.
Bouletarion;
Polis Boule ‘sinin yani polis meclisinin toplandığı
yapı olarak adlandırılan Bouletarion .
İ.Ö. 200 civarında
yapılmış olan Priene’deki
Bouletarion yaklaşık
20x18 m ölçüsündeydi ve
üç yanında yaklaşık
yediyüz kişinin
oturabileceği sıralar
bulunuyordu.
En üst sıraların etrafında ondört destek vardı, bunlar
ahşap makas çatı için gerekli açıklığı o zaman için
önemli bir büyüklük olan 14.5 m geçilmesini sağlıyordu.
Tiyatrolar;
Kamu yapılarının en büyükleri tiyatrolardır.
Tapınak çevresinde inşa edilir.
Tiyatro polisin sivil yaşamında en az Agoralar kadar
önemli bir yer tutuyordu. Tiyatronun üç temel bölümü
vardı;
1- Bir kase şeklinde oyulmuş tepenin eteğine yapılmış
oturma yerlerinden oluşan theatron (seyirci bölümü)
2- Aktörlerin rollerini seslendirdiği ve koronun şarkılarını
söyleyip dans ettiği dairesel yer olan archestra (dans
yeri),
3- Orkestranın arkasındaki perdeyi oluşturan alçak bir
yapı skene, Yunan tiyatrolarında oturma yeri yarım
daireden daha büyük bir daireydi ve skene yapısı bir
kattan biraz daha yüksekti.
Stadyumlar:
Atletizm yarışmaları için
kullanılan alanlara stadia
denilir. Başlangıçta
seyircilerin kenardaki
yamaçlara oturdukları derin
olmayan vadilerdeki doğal
koşu parkurlarıydı.
Yunan Tapınağı:
Yunan mimarisinin en önemli
yapıları tapınaklardır.
Tapınak, en önemli kamusal
hizmetlerden birini yerine
getirmesine ve polisin
simgesi olmasına karşın,
kamusal bir yapı değildi.
Çünkü tapınaklara sadece
rahipler ve seçilmiş kişiler
girebiliyordu.
İçleri sade olmasına rağmen tapınakların dışı oldukça
süslüdür. Çünkü kamusal ritüeller tapınağın dışındaki
sunakta yapılır. Bu anlamda Yunan tapınağı bir heykel
olarak kabul edilebilir.
Tapınaklar sıklıkla peyzaj içindeki dağ zirvelerine
yönelik eksen üzerinde yer almışlardır ve tarih
öncesinden beri kutsal sayılmıştır.
Tapınaklar alçak bir duvar yada kenar taşıyla
sıralanmış kutsal bir bölgenin içinde yer almıştır. Bu
bölgeye temenos denir
YUNAN TAPINAĞININ TARİHÇESİ
Muhtemelen İ.Ö.1050 lerde tapınağın kaba formu ortaya
çıkmıştır. Merkezdeki odanın tam olarak etrafında yer
alan sütunlarıyla ahşap bir strüktür.
Tapınak planları
Sütun başları
Yunanlılar tapınaklarını yerel taştan inşa ederlerdi.
Tapınaklar peripteraldi-yani üç basamaklı bir kaideden
yükselen tek sıra sütunla çevriliydi. İçeride aralarında iki
sütun bulunan her iki uçtaki çıkıntılı Antae duvarlara
sahip dikdörtgen bir oda, Naos bulunuyordu.
Atina Akropolü
Atina Akropolü- Niki Tapınağı
Bu anlamda en iyi örnek Atina Akropolü’dür.
Komplekse yaklaşıldığında görünen ilk yapı
Niki tapınağıdır.
Öndeki dört iyon
sütunu, görüşe giren
diğer elemanın, yani
akropolisin giriş
kapısı, Propylaia’nın
Dorik sütunlarının
kütleselliğiyle karşıtlık
oluşturur.
Atina Akropolü- Erechtheion
Akropolis’de inşa edilmiş son ana yapı Erechtheion aynı
zamanda en alışılmadık olanıdır.
Erechtheion’da
başlarındaki taçların
sütün başlıklarını
oluşturduğu genç kız
biçimindeki altı sütünlu
bakireler Sundurması
yada Karyatidler
Sundurması bulunur. Bu
tapınak zarif ve son
derece zengin İyonik
detayları ile bir tür
düzensizlikten düzenin
ortaya çıkışını temsil
eder.
Buna karşın Parthenon
açıklığı ve kesinliği temsil
etmektedir.
Atina Akropolü- Parthenon Tapınağı
Parthenon tapınağı bu
yapılar arasında en büyük
olanıydı. Savaş ve bilgelik
tanrıçası Athena
Parthenos (bakire) için
inşa edilmiştir.
Parthenon İ.Ö. 437-438 yılları arasında inşa edilmiştir.
Boyutları 69.5x30.9 m dir ve oldukça büyüktür. Dar ön
cephedeki sekiz sütun vardır fakat geleneksel olan 6
sütundur.
Bir diğer önemli detay Yunanlıların Alexemata
“iyileştirme” dedikleri incelikli görsel düzenlemedir. Bu
tapınaklar göz aldanmasına göre tasarlanmıştı. Buna
göre bir Stilobat platformu düz inşa edilmişse göze
“oyulmuş gibi” görünecekti.
Yapının hiçbir yerinde doğru çizgi yoktur, hepsi incelikli
diagonellerin ve eğrilerin bileşiminden oluşmaktadır.
Sütunlar Entasis denilen, gövdenin beşte ikisinden
başlayan eğri bir koniğe sahiptir. Sütunların hiçbiri tam
olarak dikey değildir; hepsi 1:50 oranında , kabaca 6 cm
içe doğru bir eğime sahiptir ve daha kalın köşe sütunları
diyagonalde eğimlidir.
Köşe sütunlarının merkezinden bir aks uzatılsaydı
tapınak stilobat’ının kabaca 2.5 km üzerinde kesişirdi.
Bu uygulama ile tapınaklar;
Ağır taş yapılar hafif ve zarif görünmekte
Deprem bölgesinde olan bu yapıların depreme karşı
direncini artmakta.
HELENİSTİK MİMARİ
İyon ve Korent düzenleri kullanıldı.
Yunan tapınağının mekansal ve boyutsal olarak
geliştirmesinin en iyi örneğini Didim’de yapılmış olan
Apollon Tapınağı’dır. Yunan tapınaklarının en
büyüklerindendir. Boyutları, 114x58 m olan, 7
basamaklı bir Stilobat üzerinde yükseliyordu.
Naos strüktürü 19.7m yüksekliğinde Yunan
tapınaklarının en uzun ve ince sütunları olan iki sıralı
İyon sütun dizisiyle çevrilidir. Dar ön cephede 10 yan
cephede 21 sütundan oluşur. Naos’un üstü örtülü
değildir. Açık Naos’un iç tarafında klasik dönemin küçük
İyon tapınaklarının büyüklüğünde bir kutsal emanet
bölümü vardır.
Bu dönemde tipik Yunan tapınakları her anlamda
büyütülmüş ve süslenmiştir. Klasik Yunan döneminin
kısıtlamalarının yerini pahalı ve etkili bir süslemeciliğe
bırakmıştır.
KONUT MİMARİSİ
İ.Ö. 4.yüzyıla (Helenistik) kadar Yunanlı’ların özel evleri
küçük ve önemsizdi. Konutlar üstü açık avlu ve avluya
açılan bir dizi odayı içeriyordu.
En eski Doğu Helen evi
(I.Ö. 925-900),Oval planlı,
tek odalı, kerpiç duvarlı,
saz damlıydı.
İ.Ö. 200’den sonra bir çok
mekan bir araya gelerek
çok odalı konutlara ilk
adım atılır.
İ.Ö. 650’de Oval ve Apsisli evler ortadan kalkar.
Megaron Tarzı evler egemen olur. Ör. Eski İzmir “Çifte
Megaron” yan yana iki megaron aynı çatı altında
birleşerek iki katlı çok odalı önü ve yanı avlulu bir konut
biçimi.
Yunan mimarlığında klasik dönem, “Prostaslı Ev” lere
geçiş için bir aşamadır. Bu konutlarda mekanlar, GirişAvlu-Prostas-Oikos olarak sıralanmaktadır.
M.Ö. 5 yüzyıl’da Pers
etkisi görülmüş,
Megaron zaman
içinde eklenen
odalarla oluşan
“Avlulu Evler” e
dönüşmüştür. Kuzeyi
muhtemelen iki katlı
ve “Gunaikonitis” in
(Harem) burada
olduğu ileri
sürülmektedir.
Tek katlı evlerin genellikle açık orta avlu yönünde içe
doğru eğimlenen çatıları vardı. Bunlar güneşten ve
rüzgardan korunaklı, merkezi avlunun güneyine düşen bir
Exedra (yükseltilmiş oturma yerleri bulunan yarım daire
ya da dikdörtgen çıkıntılı yer) ile Megaron tipte bir ana
kabul odasına Oikos’a sahiplerdi.
Helenistik dönemde Prostaslı Evler, gelişerek Peristilli
Evlere dönüşmüştür. Bu yapılar lüks ve daha gösterişli
yapılardır.
Peristilli Ev örneği
Download