Kaçkar Dağlarında Kelebek Etkisi Kaçkar Dağları Projesi kapsamında yapılan kelebek envanteri çalışmaları, kelebekler açısından yörenin dünya ölçeğinde değerli bir alan olduğunu ortaya çıkarmıştır.Kaçkar Dağları Sürdürülebilir Orman Kullanımı ve Koruma Projesi. Avrupa Birliği ve Tema Vakfı tarafından finanse edilen projede; TEMA Vakfı yürütücü kuruluş, Doğa Koruma Merkezi (DKM), Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), Orman Genel Müdürlüğü (OGM), Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP), Artvin Kültür ve Yardımlaşma Derneği (AKYD) proje ortakları, Tarımsal Üretimi Geliştirme Genel Müdürlüğü (TÜGEM), BTC Boru Hattı Şirketi, Artvin Valiliği ise destekleyici kuruluşlar olarak yer almaktadır.Önce Kelebek Eğitimi. Kaçkar Dağları Sürdürülebilir Orman Kullanımı ve Koruma Projesinin de içinde bulunduğu bir çalışmayla Türkiye’nin kelebek gözlemciliği ile ilgilenen doğa korumacıları Kayseri’de 5 gün süre ile Kelebek konusunda eğitime tabi tutuldular. 25 kelebek dostu Kayseri’de Türkiye’nin Kelebekleri kitabının yazarı Ahmet BAYTAŞ ile birlikte Dirk MAES ve Evrim KARAÇETİN’den kelebek konusunda eğitim aldılar. Burada edinilen deneyim ve bilgi ağı ile Türkiye’nin kelebek verileri ve kayıtları artarak sürecektir.Kaçkar Dağları’nda Kelebek Arazi Çalışması. Kaçkar Dağları Sürdürülebilir Orman Kullanımı ve Koruma Proje bölgesi 1800 km2’lik bir alanı kaplamaktadır. Artvin İli Merkez İlçe ile Yusufeli İlçesi sınırlarındaki proje alanı iklimsel ve ekolojik yapısı ile kelebekler için çok önemli bir bölge durumundadır. Çoruh nehri Karadeniz bölgesinde Akdeniz ikliminin hakim olduğu biyolojik çeşitlilik açısından oldukça ilginç bir bölgedir. Yörede hem Akdeniz hem Karadeniz hem de Doğu Anadolu bölgesine ait bitki ve kelebek türlerinin bulunması alanı oldukça değerli kılmaktadır. Proje kapsamında; Dirk Maes, Safian Szabolcs, Simon Spencer, Dr. Evrim Karaçetin, Hilary Welch ve Atilla Küçükala’dan oluşan kelebek ekibi tarafından proje alanında değişik dönemlerde toplam 60 günlük bir arazi çalışması yürütülmüştür. Bölgede çalışmamıza kadar 190 kelebek türü kaydedilmiş durumda idi. TEMA Vakfının yürütücülüğünü yaptığı Doğa Koruma Merkezinin biyolojik çeşitlilik kısmında aktif rol aldığı “Sürdürülebilir Ormancılık ve Koruma Projesi” kapsamında Haziran ayından Eylül başına kadar yürüttüğümüz kelebeklerle ilgili biyoçeşitlilik çalışmasını tamamladık. Çalışma kapsamında Haziran ortasından Temmuz başı, Temmuz ortasından Ağustos başı, Ağustos ortasından Eylül başına kadar bölgeyi üç kere ziyaret edip, 1x1 km karelik çözünürlükte kelebek verilerini toplanmıştır. Bu çalışmalar sırasında tek bir kelebek türü toplanmamış ve yaşamına müdahalede bulunulmamış, sadece gözlemcilik düzeyinde araştırmalar yürütülmüştür.Çalışmalarımız sonucunda 182 tür kelebek kaydettik. Bunlardan 20 tanesi daha önce bu bölgede görülmemiş olan türlerdi. Dolayısıyla bu çalışma ile bölgenin tür listesi 210 türe kadar yükselmiş oluyor. İngiltere’de 55, tüm Avrupa kıtasında 500 ve tüm Türkiye’de 364 tür olduğu düşünülürse 210’a yaklaşan tür çeşitliliği ile Kaçkar proje bölgesinin kelebekler açısından ne kadar zengin olduğu anlaşılır. Yusufeli Bölgesi 201 kelebek türü ile 28 Avrupa ülkesinin kelebek türü sayısından daha çok kelebek türüne sahiptir. Adete bir ülke özelliği göstermektedir. Ayrıca proje alanı içinde bazı bölgelerde 3 dönümlük bir alan içinde 3 saatlik bir gözlemle 60-70 kelebek türünün tespit edilmiş olması oldukça ilgi çekicidir. Tüm bunlara ek olarak, bölge çok önemli olan bazı türlere de ev sahipliği yapmaktadır. Çalışma bölgesinde dünya çapında nesli tehlike altında olan Apollo (Parnassius apollo), Korubeni Kelebekleri (Glaucopsyche alcon, Glaucopsyche arion) hala büyük populasyonlar halinde bulunabilmektedir. Bölgede aynı zamanda Hazer Piri Reisi (Satyrus parthicus) gibi nadir türler bulunduğu gibi (ki bu tür bu bölgede ilk defa kaydedilmiştir), sadece Kafkas iklim kuşağında yaşayan Kafkas Menekşe Kelebeği (Boloria caucasica) gibi türler de yaygın şekilde gözlemlenebilmektedir. Tüm bu çeşitliliğin başlıca sebeplerinden biri olarak zengin yaşam alanı, iklim ve bitki çeşitliliği gösterilmektedir. Çoruh Vadisi, iklimi ve bitki örtüsü ile Akdeniz yapısı göstermekle birlikte kuzeye doğru gidildikçe Karadeniz iklim ve bitki yapısı belirginleşmekte, bazı bölgelerde yer yer bozkır bitki yapısına rastlanmaktadır. Tüm bu çeşitlilik farklı bölgelere adapte olmuş kelebeklerin de var olabilmesi için önemli bir ortam hazırlamaktadır. Hayvancılık Geleneksel Yaşam Tarzı ve Kelebekler. Bölge aynı zamanda insan ve doğanın uyum içinde olmasının, doğanın insan faaliyetlerine de ihtiyaç duyduğunun önemli bir örneği olarak karşımıza çıkar. Hayvancılık ve geleneksel yaşam tarzının devamı ile kelebek çeşitliliği, kesinlikle bir arada bulunması gerektiğinin önemli örneklerini bize sunar. Korubeni Kelebekleri (Glaucopsyche alcon, Glaucopsyche arion) Türkiye’de sadece Kaçkarlardaki alpin çayırlıklarda yaşar. Bu kelebeklerin yaşam döngüsü oldukça karmaşıktır. Dişi Korubeni Kelebeği bitkinin üzerine yumurtasını bırakır. Yumurtadan çıktıktan sonra yaşamının ilk aşamasını üzerine konduğu bitki ile beslenerek geçiren kelebek, biraz büyüdükten sonra kendisini toprağa bırakır ve formaldehit salgılayarak beklemeye başlar. Myrmica cinsine ait olan bir tür karınca da bu kokuyu alır ve tırtılı kendi yavrularından sanarak yuvalarına taşırlar. Gelişimini karıncanın yuvasında tamamlayan tırtıl, kışı kozasında geçirir ve bir sonraki yaz kelebek olarak çıkarak bu karmaşık yaşam döngüsünü tamamlar. Yani kelebeğin devamlılığı karıncanın bulunması sayesinde mümkündür. Ancak karıncanın yaşaması için de yuvalarının üzerindeki bitkilerin çok fazla uzamaması gerekmektedir ki bu Karadeniz gibi ormanların hızla büyüdüğü yerlerde ancak hayvancılık sayesinde mümkündür. Hayvancılığın tükendiği bölgelerde bu kelebeklerin sayılarının hızla azaldığı gözlemlenmektedir. Nitekim Avrupa’da pek çok ülkede bu kelebekler yok olmuş, hayvancılığa benzer otlatma çalışmalarının, koruma organizasyonları tarafından uygulanması ile yeniden tanıtılması başlatılmıştır.Doğayı Yıllardır Koruyan Yöre Halkı Kelebekler İçin En Büyük Şans. Ülkemizde de maalesef hayvancılık giderek azalmakta olup, biyoçeşitliliğin ve kendi kültürümüzün ortadan kaybolmaması için hayvancılığın ve geleneksel yaşam tarzının devamlılığın sağlanması bu çalışma ile de ortaya çıkmaktadır. Yörede yapılması planlanan baraj ve su altında kalacak alanlar çoğunlukla Akdeniz vejetasyonu alanlarıdır. Bu alan içinde birçok nadir ve endemik bitki ile birlikte 13 önemli kelebek türü bulunmaktadır. Bunlardan özellikle; Plebeius alcedo, Chazara bischoffii Lycaena ochimus ve Tarucus balkanicus türleri Akdeniz ve yakın bölgeden kaydı olan kelebeklerdir. Bu türler yöredeki Akdeniz bitki örtüsüne bağımlıdır ve bu örtünün yok olmasıyla bu türler de yok olacaktır.Ayrıca Hidro Elektrik Santralı (HES) ve maden izni verilen alanlarda yapılacak kazı hafriyat çalışmaları kelebeklerin yaşam ortamlarının yok olmasına, dolayısıyla kelebeklerin yok olmasına yol açacaktır ve torunlarımız bu güzellikleri göremeyecektir.İnsan ve uygulamalarının ekosistemin bir parçası olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak burada doğal ortamda ve doğayla dost yaşayan insanlardan bahsetmek mümkündür. Kaçkar Dağlarını bugüne getiren ve gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayacak olan yine doğal ve geleneksel yaşamını sürdürmek isteyen yöre insanı ve onun doğa dostu uygulamaları olacaktır. * Atilla KÜÇÜKALA- Orman Mühendisi, Kaçkar Dağları Projesi Ormancılık ve Koruma Koordinatörü ** Dr. Evrim KARAÇETİN – Biyolog, Erciyes Üniversitesi Tarih: 21.03.2009 | YUSUFELİ'NİN SESİ | http://yusufelininsesigazetesi.com/