HER YÖNÜ İLE MORTGAGE: KONUT FİNANSMAN MODELİ (TUTSAT) 2005 yılında başlayan Mortgage sistemi tartışmaları uzun bir aradan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda görüşülmüştür. Mortgage sisteminin (tutsat konut finansman modeli) çeşitli kanunlarda değişiklik yaparak hukuksal zemininin hazırlanmasına yönelik yasa tasarısı 21 Şubat 2007 tarihinde TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmüş ve kabul edilmiştir. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası olarak, meslek alanımızı doğrudan ilgilendiren mülkiyet kavramı üzerinden yükselen, gayrimenkullerin hukuki ve toplumsal algısını değiştiren mortgage sistemi hakkında yanlış anlaşılmaları engellemek üzere sistemin nasıl işlediğine dair bilgileri kamuoyu ile paylaşmak, eksik bilgileri gidermek ve bu şekilde mortgage kredi sisteminin aksaklıklarını ve getiriliş amaçlarını iletmeyi bir görev biliyoruz. Birçok yerde konuşulan mortgage sistemi çoğu yanlış bilgilendirmeler ile halka aktarılmaktadır. Seçim öncesi dönemde dar gelirlilerin kira öder gibi ev sahibi olması gibi popülist ve fakat hatalı bir söylem altında piyasaya sürülen bu sistem, bu anlayış ile büyük bir kesimin hayal kırıklığına uğramasına neden olabilecektir. Bu nedenle sistemin tahrip gücünü dikkate alarak, mortgagezedeler yaratılmadan bu konuda gerekli tedbirlerin alınması için kamuoyunun bilgilendirilmesi ve yetkililerin eksiklikler hakkında dikkatinin çekilmesi gerektiği inancı ile bu basın açıklamasını yayınlamayı gerekli gördük. MORTGAGE KONUT FİNANSMAN SİSTEMİ (TUTSAT) NEDİR? Mortgage kredi sistemi özel bir konut finansman modelidir. Mortgage sisteminin özelliği ile Banka ile tüketici arasındaki birincil piyasalardaki işlemlerden değil, Banka ile yatırımcı ya da aracı kurum arasındaki ilişkilerin geçtiği ikincil piyasalardaki sürecin değiştirilmesinden gelmektedir. Bu nedenle, halk için sistemin görünen yanında kredi vadelerinin uzaması dışında(faiz oranında yükselme olabilecektir) bir değişim olmayacaktır. Asıl olarak mortgage modeli halka yansımayan taraf olan kredilerin finansmanı aşamasında farklı bir model tarafından beslendiği için özel bir finansman modelidir. Basit olarak bu sistem, bankaların menkul ya da gayrimenkul malların teminat gösterilmesi karşılığında konut edindirme için tüketiciye sağladığı kredi sistemidir. Kredilerin en önemli özelliği uzun vadeli olmasıdır. Kredilerin uzun vadeli olmasını sağlayan finansman sistemi ikincil piyasalar denilen gayrimenkullerin menkul hale getirilerek mali piyasalarda mübadele aracı haline getirilmesi aşaması ile ilgilidir. Bu aşamadan bahsetmeden önce banka ile tüketici arasında geçen birincil piyasada nasıl işlediğine bakmak gereklidir. Mortgage sistemi şu şekilde işlemektedir: Birincil piyasalar: Tüketici-Banka/Diğer Finansman Kuruluşları Tüketici almak istediği konutu belirleyerek Bankaya başvurmakta, Banka konut ile ilgili değerleme çalışmalarını yapmakta ve ekspertiz raporu hazırlanmaktadır. Ekspertiz çalışmaları yapıldıktan sonra konut, bedelinin belli bir kısmı tüketici tarafından ödenmek koşulu (en az % 25) ile Banka tarafından satın alınmaktadır. Konutun mülkiyeti tüketici üzerine verilmekte fakat tüketicinin aldığı kredi karşılığı olarak da konuta ipotek konulmaktadır. Konut bedelinin kalan tutarı uzun vadeli taksitlere 1 bölünmektedir. Bankacılık açısından taksit tutarının belirlenmesi ve tüketicinin güvenilirliği açısından bu taksit bedelleri ile tüketicinin aylık sabit geliri arasında belli bir oran sınırı konulmaktadır. Bu oranlar değişmekle birlikte, taksit tutarının tüketicinin gelirinin % 30'unu geçmemesi bankacılıkta genel kabul gören bir kriterdir. Bu aşamada, tüketici sabit faiz ya da değişken faizli krediler arasında tercih yapabilmektedir. Bu alan birincil piyasa diye adlandırılan tüketici ile banka ya da diğer kredi kuruluşları arasında geçen ticari ilişkiler alanıdır. İkincil Piyasalar: Banka- Yatırımcı/Aracı Kurum İkincil piyasalar denilen ipoteklerin diğer yatırımcılara menkul değer olarak pazarlanması ise sistemin diğer kredi sistemlerinden ayrılmasının sebebidir. Bu aşamada, banka tarafından alınan ipotekler aracı kurumlar ya da doğrudan olmak üzere yatırım amaçlı yerli yabancı yatırımcılara uzun vadeli olarak satılmaktadır. Bu sistem şu şekilde devam etmektedir: Konut üzerine ipotek konulduktan sonra Banka tarafından konut bedeli tutarında menkul kıymet çıkarılmaktadır (tahvil, bono ya da fon). Bu menkul kıymetler sistemin nasıl yapılandırıldığına bağlı olarak ya doğrudan yatırımcıya uzun vadeli olarak satılmakta ya da yatırımcı ile Banka arasında kurulacak bir ipotek finansman kurumuna satılmak suretiyle nakite çevrilmektedir. Bu şekilde gayrimenkul malların menkul hale getirilerek, ihracı ve dolaşımı kolaylaştırılmaktadır. (Ek:1) MORTGAGE: KİRA ÖDER GİBİ EV SAHİBİ OLMAK HAYAL Mİ GERÇEK Mİ? Mortgage sistemi gündemde yer aldığı şekli ile tüketicinin kira öder gibi ev sahibi olması değildir. Aşağıda belirtildiği gibi mortgage kredi sistemi orta gelir üstü kesimin konut sahibi yapılması için bir araçtır. Sayısal veriler ışığında bakıldığında durum daha net görülmektedir. Şöyle ki, bankacılıkta 72 bin YTL'lik (72 milyar TL) bir konut( Bu bedele büyük kentlerde konut bulabilmek güç) almak için % 25 peşinat şartına göre 18 bin YTL (18 milyar) peşin parası olmayan bir ailenin bu modelden yararlanması mümkün değildir. Diğer taraftan, Bankalar kredilerin güvenilirliği için tüketicinin aylık kredi ödemesinin gelirinin % 30'unu geçmemesi öngörülmektedir. Buna göre, eğer aile 600 YTL'lik kirada oturuyorsa ve kira öder gibi taksite girmek istiyorsa gelirinin aylık en az 1500-2000 YTL (1.5-2 milyar) olması gerekmektedir. Peşin ödeme sonunda kalan 54 Bin YTL(54 milyar) için aylık 600 YTL'lik taksitle kredi alabilmesi için iyi bir aylık gelirinin yanında % 11'lik faizle 25 yıl ya da % 13 faizle 30 yıl takside girmesi gerekmektedir. Türkiye'de faizlerin % 20'ler civarında olduğu düşünüldüğünde faiz oranlarının % 10 seviyesine inmesi gerekmektedir.Bu aile için mortgage kredisi almak mümkün görünmemektedir. Bugünkü banka faiz oranları ile 54 bin YTL (54 milyar) kredi alındığında 25 yıllık geri ödeme planında aylık tutar 910 YTL (910 milyon TL)'dir. Bir defa daha görülmektedir ki, mortgage kredi sisteminin amacı düşük gelirli ailelerin konut sahibi yapılması değildir, olamaz. (Ek:2) Mortgage sisteminin gündemde yer aldığı gibi dar gelirlilerin konut sahibi yapılması olmadığının anlaşıldığı bu noktada bu sistemin ne için ve kimin için getirildiği önemli bir sorudur. MORTGAGE: KONUT KREDİLERİ İÇİN EK FİNANSMAN Bankacılık sisteminde krediler (1) Banka sermayesi, (2) Mevduat hesaplarından verilmektedir. Bu nedenle, kredilerde yatırımcıların yatırdıkları mevduatların vadeleri ile tüketicilere verilecek kredilerin vadelerinin denkliği önemli bir unsurdur. Bankanın finansman dengesi bu şekilde kurulabilmektedir. Uzun vadeli konut kredileri kısa vadeli mevduatlardan karşılanamamaktadır. Ekonomik istikrarın ve düşük faizin 2 olmadığı ülkelerde yatırım vadeleri kısa olmaktadır. Mortgage ise çok uzun vadeli kredi sistemidir. Bu şartlarda, Bankaların mevduat hesap vadeleri ile mortgage kredi vadeleri arasında vade uyumsuzluğu doğmaktadır. Bu da Bankanın uzun vadeli kredi vermesinde risk alması anlamına gelmektedir. Bankalar var olan sistemde uzun vadeli kredileri yurtdışındaki bankalardan aldıkları sendikasyon kredileri ile karşılamaktadırlar. Mortgage sistemi bu nedenle yatırımcı davranışlarının değiştirilerek daha uzun vadeli mevduatın ipotekler yolu ile bankalara çekilmesi ve bu şekilde tüketiciye uzun vadeli kredi temin edilmesi anlamına gelmektedir. Mortgage kredileri, yatırımcıların uzun vadeli kredi talebinin artırıldığı menkul (bono, fon vs.) değerlerin elden ele dolaştığı zeminde işlerlik kazanacaktır. Mortgage konut finansman sistemi ile gayrimenkullerin menkul değer haline getirilmesi, menkul kıymet ihracının kolaylaştırılması öngörülmektedir. Bu şekilde mali piyasalar ek finansman enstrümanları ile donatılmış olacaktır. Önceden kullanılmayan bu alan mali sektör için potansiyel durumu olarak değerlendirilmektedir. Öncelikle, gayrimenkul teminatlı kredilerin güvenilirliği doğrultusunda yatırım miktarları ve vadeleri uzayacak, bu şekilde de tüketiciye uzun vadeli kredi alma imkanı doğacaktır. Diğer taraftan, Türkiye'deki konut kredilerinin toplam tüketici kredileri içerisindeki oranı 2004 yılında % 10 civarındadır. Şimdiye kadar Türkiye'de konut ediniminin, % 63'ü para biriktirme, % 23'ü eş-dost borçlanması, % 8'i kooperatif, % 3'ü mali sistemden karşılanmaktadır. Diğer taraftan, Türkiye'de konut kredilerinin gayri safi yurtiçi hasıladaki oranı 2005 yılında binde 6'dır. Avrupa Birliğinde bu oran yaklaşık ortalama % 45 oranındadır. Hollanda da % 85, Amerika'da % 53'tür. Türkiye hızlı nüfus artışı ve kentleşme ile giderek yoğun bir talep artışı ile karşı karşıyadır. Türkiye İstatistik Kurumunca Türkiye'de 2005 yılında 600 bin konut ihtiyacı olduğu belirtilmiştir. Türkiye'de konut kredisi alanı 17 milyar dolarlık bir yatırım alanına işaret etmektedir. Bu nedenle, emlak alanında Bankaların ve aracı kurumların gayrimenkul piyasasının mali sistem içerisine çekilerek nemalanmaları amaçlanmaktadır. Asıl amaç piyasaya açılmamış bu alanın finansal piyasaların kontrolüne geçirilmek istenmesi ve Bankalar için ek finansman olanakları geliştirmektir. MORTGAGE: ULUSLARARASI MALİ PİYASALAR İLE BÜTÜNLEŞME YOLU Mortgage konut finansman sistemi aynı zamanda ulusal piyasaların uluslararası piyasalarla yakın temas kurmasının bir aracı olarak görülmektedir. Küresel ekonomi ile bütünleşmenin bir yolu olan mali sermayenin ülkeye çekilmesi ile Türkiyedeki mali kuruluşlarının tek taraflı bağlılığı yerine, karşılıklı bağımlılık ilişkisinin kurulacağı düşünülmektedir. Bu nedenle, bu sistem de Türkiye'nin son yıllarda uyguladığı yabancı sermaye girişine endeksli büyüme stratejisinin bir parçasıdır. Yüksek faiz oranları dış finans kapitali yurtiçine çekecek ve bu şekilde faiz gelirleri yurtdışına aktarılacaktır. Uzun vadeli kredilerin alıcıları genellikle emeklilik fonlarıdır. Bu yaklaşım itibari ile de mortgage sistemi ile yurtdışı emeklilik fonlarına faiz aktarımı olarak yorumlanmaktadır. Sistemin başlıca sorunu tüketiciler her ne kadar uzun vadeli kredi alma imkanını yakalasa da, bunun karşılığında Banka ve diğer aracı kurumların mali piyasalarda gerçekleştirdikleri faaliyetlerin faizlerini ve masraflarını ödemek zorunda kalmaktadır. Bu, bankaların ve aracı kurumların kârı tüketicinin cebinden çıkmaktadır. Bu da konutun değeri yanında aracı kurumların kârlarının da ödenmesi demektir. Türkiye'de yaşayan bir tüketici için bu diğer ülke vatandaşlarından daha fazla masraf ödemesi demektir çünkü Türkiye'nin uluslararası alandaki kredi notuna göre Bankalar 3 yurtdışı kredilerinde fazladan faiz ödemektedir. Bu nedenle, Türk tüketici bu sistemde en altta kalmakta, maliyetleri üstlenmektedir. MORTGAGE: İNŞAAT SEKTÖRÜ İÇİN TEŞVİK Mortgage konut finansman sistemi bir yandan da inşaat sektörünü canlandırmanın aracı olarak görülmektedir. Bunun bir boyutunun da sigorta sistemi ile kentlerin garantili konutlarla genişlemesinin sağlanması gündeme getirilmektedir. İstanbul'un % 68'inin kaçak yapılardan oluştuğu, mortgage sistemi ile bunun azaltılabileceği de ileri sürülmektedir! Fakat diğer bir taraftan da, kredi sisteminin kurulması ile artacağı farzedilen talebi inşaat sektörünün eşzamanlı olarak sağlaması imkansızdır. İnşaat sektörünün talebi karşılamak üzere gireceği yapılaşma faaliyetlerinin bitmesinin uzun zaman alacağı açıktır. Kredi sisteminin getirilmesi ile inşaat sektörünün talebi karşılayacak çıktıyı alması arasında geçen sürede talep fazlalığı nedeni ile emlak fiyatlarında önemli bir artış meydana gelecektir. Diğer taraftan, inşaat sektörünün kredi sisteminin uygulamasının başlangıç tarihinde göz önüne alacağı talep miktarı doğrultusunda yapılaşmaya gitmesi, kredilerde beklenen talep yakalanmadığı takdirde bir yandan arz fazlalığı yaratacak, bir taraftan da betonlaşmaya neden olacaktır. Bu nedenle, konutların fiyatlarının hemen düşeceği yaklaşımı mortgage hakkında yanlış bilinen olgulardan biridir. MORTGAGE: MÜLKİYET VE GAYRİMENKUL ALGISININ DEĞİŞİMİ Son olarak da mortgage konut finansman sistemi, birincil piyasaların araçlarının ikincil piyasalarda sağlam olarak dolaşmasını gerekli kılar. Birincil piyasalarda kredilerin dayandığı konutlara ilişkin sağlam bilgilerin olması, bu şekilde ipoteklerin güvenilirliği sağlanacaktır. Bu güvenilirlik de tapu ve kadastro hizmetlerinin hızlı ve sağlıklı verilmesini teşvik eden bir yapı geliştirilmesine bağlıdır. Tapu ve kadastro hizmetlerinin merkezi, hızlı bir şekilde yönetimi sağlanmalı, veriler güvenilir olmalıdır. Tapu ve kadastro bilgilerinin güncellenmesi, garanti sisteminin geliştirilmesi sağlanmalıdır. Bu sistemde tapu bilgileri sağlam ve güvenilir olmalı, gayrimenkulün değerlemesi doğru yapılmış olmalıdır. AMERİKAN MORTGAGE SİSTEMİ İLE TÜRKİYE'DE VAR OLAN SİSTEMİN FARKI NEDİR? Türkiye'de de uzun yıllardır gayrimenkul rehni karşılığında tüketici kredisi (ipotekli ya da değil) verilmesi uygulaması vardır. Türkiye'de irat senetleri (ipotekli borç senetleri), varlığa dayalı menkul kıymet karşılığı konut kredileri, gayrimenkul sertifikaları çıkarılmakta ve kullanılmaktadır. Fakat Türkiye'de var olan uygulamalar hem dayandıkları felsefe hem de uygulama açısından ipotekli konut finansman sisteminden farklıdır. Emlak Kredi Bankasının Satışı Türkiye'de Emlak Kredi Bankası ile verilen krediler, konutun bir barınma hakkı olduğu anlayışından ve sosyal devlet ilkesinden yola çıkarak gelir seviyesi düşük kesimlerin konut sahibi olması amacına yönelikti. Bu nedenle belli standartlar konmuştur. Kredi verilecek konutların özellikleri (100 m2, belli tavan sınır, vs. gibi standartlar) değiştirilememektedir. Emlak Kredi Bankası'nın 2000 yılında IMF direktifleri doğrultusunda batık kredileri olduğu gerekçesi ile kapatılması (devletin gelir seviyesi düşük kesime sübvansiyonu ve kamu kaynakları ile konut ihtiyacının karşılanması mantığına dayalıdır) ile konutun barınma hakkı olmaktan çıkıp, rant aracı haline gelmesi anlamına gelmektedir. Dar gelirli yurttaşların konut sahibi olması isteniyorsa 4 Emlak Kredi Bankası'nın özelleştirilerek (satılarak) tasfiyesi yapılmamalıydı. Dayanışmaya dayalı kooperatiflerin, rant merkezleri haline gelmesi ise bu sürecin devamıdır. Amerikan mortgage sistemi ise orta gelir seviyesindekilerin konut sahibi olma hayallerini gerçekleştirmekten öte mali piyasalara ek finansman kaynağı ve enstrümanları sağlamaya yönelik bir uygulamadır. Düşük gelirli Bankalara güven vermeyen tüketicilerin kredilerden yararlanması söz konusu değildir. Bu yaklaşım da mortgage hakkında yanlış bilinen konulardan biridir. Mortgage sisteminde düşük gelirlileri bırakın, orta gelir seviyesindekilerin bile tüketici olarak güvenilirliği tartışmalıdır. Amerikan sisteminde konut zenginlik göstergesi, rant aracıdır. Bu nedenle de mali piyasaların konusu haline gelmiştir. Krediler de bu yaklaşım tarzı doğrultusunda verilmektedir. AMERİKADA DURUM NEDİR? Türkiye'de yeni yeni tartışılmaya başlanan sistem ABD'de taraflarını çok uzun zaman önce oluşturmuştur. Mortgage sistemine karşı olanların bu sistemi yağmacı olarak adlandırdıkları görülmektedir. Amerikan hayali olarak adlandırılan daha iyisine sahip olmak takıntısı doğrultusunda uygulanan bu sistemde kredilerin büyük miktarı ödenememekte, icralık duruma gelmektedir. 2006 yılının ilk çeyreğinde Amerika'da bazı eyaletlerde 323 000'den fazla emlak icralık olmuş ve bu rakamlarda geçen yıla oranla % 72'nin üzerinde bir artış olmuştur. ABD'de mortgage pazarının büyüklüğü 10 trilyon dolar civarındadır. 2005 yılı sonunda yüksek faizli kredi büyüklüğü 650 milyar dolar, bu miktar toplam mortgage pazarının % 20'sidir. Bu yüksek faizlerin nedeni ise icraların ve batık kredilerin artması ile günden güne artmasıdır. Sadece HSBC Bankası'nın batık kredileri ise 10.5 milyon dolardır. Tüketiciler, her 12 ayda bankaların belirledikleri faiz oranlarını kabul etmek zorundadırlar. 2 yıl içerisinde 2 milyondan fazla ailenin evsiz kalacağı ve verilen yüksek faizli kredilerin % 20'sinin geri ödenemeyeceği belirtilmektedir. 2006 yılı sonunda alınan yüksek faizli kredilerin % 6'sında geri ödeme sorunu yaşanmıştır. Bankalar ödenmeyen mortgage kredilerini yeniden finanse edebilmek için 700 milyar dolarlık daha kredi alacaktır. ABD'de emlak fiyatları çok yükselmiştir. Artık konutlar, yatırım aracı olarak mübadele değeri ile ön plana çıkmaya başlamış, önceden kullanım değeri ile ölçülen mal rant aracı haline gelmiştir. SONUÇ: SİSTEM KENDİNİ YENİDEN ÜRETİYOR! Bu sistem ile kısaca, – Konutların kullanım değerinden çok , mübadele (değişim) değerinin ön plana çıkması, – Bankalara krediler için ek finansman ve araçlarının sağlanması, – konutların barınma ihtiyacı değil, rant merkezli planlanması, – Emlak piyasasının genişletilmesi, – Bankacılık ve İnşaat sektörünün canlandırılması, – Avrupa ve Amerika'daki mortgage kredi açıklarının finansmanı için yeni gelir kaynağı yaratılması hedeflenmektedir. Türkiye'nin sosyo-ekonomik yapısı incelenmeden, sistemden önce sistemin işlerliğini bozacak dolandırıcılık faaliyetlerinin engellenmesi için hukuki altyapı hazırlanmadan, faiz oranları % 10 seviyesinin altına çekilmeden, üretim ekonomisine geçilmeden, dışa bağımlılıktan kurtulmadan, gelir ve refah düzeyi yükseltilmeden, sanayi 5 geliştirilmeden, mali piyasaların hacminin geliştirilmesine dayalı büyümenin hakim kıldığı tedirgin ekonomik düzenden kurtulmadan ve sistemin verilerinden olan tapukadastro kayıtları dahil, bilgilerin güncellenmesi, güvenilirliği ve bilgi sistemlerinin kurulması sağlanmadan, bu sistemin ülkeye getirilmes, sosyal ve iktisadi açıdan değerlendirilmesi bir yana bırakıldığında bile, yeni bir talan alanı yaratılabileceği uzmanlarca ifade edilmektedir. Konut, barınma hakkının bir unsuru olarak görülmelidir. Kalkınma, gelişme ve üretim sürecinin en önemli kaçınılmazı olan insanlığın yaşam, barınma ve beslenme haklarının tam olarak karşılanması ve hayata geçirilmesi ile olanaklı olduğu unutulmamalıdır. Neo-liberal politikalar ile sosyal devlet özelleştirmeler yolu ile tasfiye edilerek mülksüzleştirilirken, halk da bu sistem ile mülk sahibi olma hayali içerisine sokulmaktadır. Sistem az sayıda insan kesimi için fayda sağlayacak bir sistem olarak, mülkiyetin de bu dar kesimde toplanmasını sağlayacak, halk kitleleri bu şekilde mülksüzleştirilecektir. Bu sistem ile tek hayali bir ev sahibi olmak olan ailelerin ekonomik sistemin dalgalanmalarına karşı hassaslaştırılması sağlanmaktadır. Bu da sosyal hayatı ekonomik piyasaların endişelerine bağlamaktadır. Aileler, gönüllü piyasa istikrarının sağlanmasına hizmet eden misyonerler haline getirilmektedir. Bu şekilde de bireyin sisteme entegrasyonu sağlanmaktadır. Birey, sosyal ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda değil, piyasanın istikrarı doğrultusunda hareket eder hale gelecektir. Taksit ödenmediği takdirde, anında icra mekanizması harekete geçirilmektedir. Bu durumda ev, değerinin çok çok altında hatta kalan ipotek tutarının altında satılmaktadır. Bu noktada emlak müşavirliği yasa tasarısı ve yabancıların emlak danışmanlığı alanındaki doğrudan yatırımlarının büyüklüğü ve kentsel dönüşüm ile ilgili tartışmalar hatırlanmalıdır. Bu sistem, kendi altyapısını kurmakta gecikmemiştir. Avrupa ve Amerika merkezli sermaye sıkışıklığı evrensel değerler gibi sunulan ve kendi kültürünü yerleştiren politikalar aracılığı ile ülkeye yavaş yavaş yerleştirilmektedir. Bu model ile kapitalist sistem bir alana daha hakim kılınmakta ve sistem bu hayal ile kendini yeniden üretmektedir. Ek 1: Planlanan Konut Finansman Modeli'nin şematik gösterimi 6 Ek 2: Kredilendirme Süreci 7