Son yıllarda ekonomi sürekli bir büyüme ortamına kavuşmuş

advertisement
Dünya, 1929 büyük ekonomik bunalımından sonraki en büyük krizi
yaşamaktadır. Bu kriz, ABD konut piyasasındaki kredilerden başlayarak Avrupa
ülkelerine ve ardından dünyadaki tüm ülkelere yayılmış; gelişmiş, gelişmekte olan
ve az gelişmiş tüm ülkeleri etkilemiştir. Sonuç olarak küresel kriz iktisadi sistemleri
sorgulanır hale getirmiştir.
Alınan ve alınmakta olan tüm önlemlere rağmen gelişmiş ülkelerin ekonomik
göstergelerinde olumsuzluklar görülmektedir. Küresel kriz, kredi imkanlarının
daralmasıyla borçlanmanın daha maliyetli hale gelmesine ve büyüme hızının
düşmesiyle işsizliğin artmasına yol açacaktır.
Son yıllarda ekonomimiz sürekli bir büyüme ortamına kavuşmuş, enflasyon
oranları düşürülmüş, kamu açıkları kontrol altına alınarak kamu borçlarının
sürdürülebilirliği sağlanmış ve ekonomide
kalıcı
güven ve istikrar
ortamı
oluşturulmuştur.
Türkiye ekonomisinde sağlanan güven ve istikrar ortamının altında yatan en
temel unsurlardan birisi kamu maliyesinde sağlanan mali disiplin olmuştur.
Ekonomik programlardaki temel araç olan mali disiplin, aynı zamanda dışsal şoklara
karşı en önemli direnç kaynaklarından birisidir. Tavizsiz uygulanan mali disiplin,
Türkiye’deki ekonomik ve mali istikrarın en önemli sigortası olmuştur.
Bir ülkedeki ekonomik faaliyet düzeyi, bütçelerle şekillenir. Bütçeler ne kadar
sağlam, öngörülebilir ve güvenilir ise küresel dünyanın etkin bir üyesi olan
ülkemizin küresel ekonomi içindeki yeri de o derece güçlü ve sağlam olacaktır.
Bu kapsamda Türkiye’de mali yönetim ve kontrol sisteminde gerçekleştirilen
reformlarla bütçe sistemi makro ekonomik istikrarla birlikte sürdürülebilir
kalkınmayı esas alan; kaynakların etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde
kullanılmasını sağlayan bir yapıya kavuşmuştur.
2009 yılı bütçesi de titiz bir çalışmanın sonucunda hazırlanmış, istikrarı ve
refahın arttırılmasını dikkate alan, yaşanmakta olan küresel krize karşı ekonominin
dayanaklılığını arttıracak bir bütçedir. 2009 yılı bütçe ödenekleri de uygulanan
ekonomik programın ilke ve hedeflerine uygun olarak, kamu kesimi açıkları ile
enflasyonun düşürülmesi ve reel ekonomideki canlanmanın sürdürülmesine katkıda
bulunulması hedeflerinin gerçekleştirilmesini sağlayacak şekilde belirlenmiş;
1
kaynaklar kamu idarelerinin hizmet öncelikleri dikkate alınarak tahsis edilmiştir.
Bu anlayışla belirlenen 2009 yılı merkezi yönetim bütçesinde, bütçe giderleri
259,2 milyar TL, bütçe gelirleri 248,8 milyar TL, bütçe açığı 10,4 milyar TL, faiz dışı
fazla ise 47,1 milyar TL olarak hedeflenmiştir.
Bütçe büyüklükleri dikkate alındığında, 2009 yılında bütçe açığının Gayri Safi
Yurtiçi Hasılaya oranının yüzde 0,9, faiz dışı fazlanın ise yüzde 4,2 oranında olması
öngörülmüştür.
Bütçeler bir ülkede izlenecek ekonomik ve sosyal politikaları ortaya
koymaktadır. 2009 yılı bütçesi de hazırlanırken eğitim, sağlık, sosyal nitelikli ve
bölgesel
gelişmişlik
farklarının
azaltılmasına
yönelik
harcamalara
öncelik
verilmiştir.
Yaşanan küresel krizin derinliği ve yansımaları karşısında 2009 yılı bütçesinde
de gerekli önlemler alınmıştır. Bu kapsamda; Eximbank kaynaklarının artırılmasına
ve KOBİ'lerin desteklenmesine öncelik verilmiştir.
Bu çerçevede; Hazinenin 2009 yılında sağlayabileceği toplam garanti ve ikraz
limiti 1 milyar dolar artırılarak 4 milyar dolara çıkartılmıştır. Bu imkanın önemli bir
bölümü ihracatın ve KOBİ'lerin finansmanına yönelik olarak kullanılacaktır.
Ayrıca; KOBİ’lerin mali yapılarının güçlendirilmesi için 2009 yılı bütçesine
önceki yılın ödeneğine göre yüzde 82 oranında artış yapılarak 200 milyon TL ödenek
konulmuştur.
Kısaca, 2009 yılı bütçesi krizle mücadele ve kurumsal mali sorumluluk bütçesi
olacaktır. Mali disipline daha önceki yıllarda olduğu gibi kararlılıkla riayet edilecek,
harcamalar
gelir
performansına
göre
ayarlanacaktır.
Kaynaklar
iyi
tahsis
edildiğinde, mali disiplini bozmayacak şekilde uygulamaya konulduğunda, kamu
harcamaları
arz
ve
talebi
yönetmede,
ekonomi
yönetimine
ilave
imkan
sağlayacaktır.
Harcama artışlarına gidilirken kamu borç oranının sabit tutulması büyük önem
arz etmektedir. Aksi takdirde beklentiler bozulacak, kur ve enflasyon artacak
dolayısıyla faizler yükselecektir. Bu yüzden bu dönemde iyi hedeflenmiş, amacı iyi
belirlenmiş, sonucu iyi planlanmış harcamalar özel önem taşımaktadır. Özellikle
kamu yatırımları içinde yer alan GAP, DAP ve KOP'un enflasyon ve üretimde
2
karşılaşılan arz şoklarını ve talep sorunlarını çözmek konusunda katkısı büyük
olacaktır.
Ayrıca küresel krizin etkisini daha da azaltmak için bir takım önlemler
alınmıştır.

Vergi
borçlarının
on
sekiz
ay
süreyle
yıllık
yüzde
3
faizle
taksitlendirilmesi imkânını getirilmiştir.

Mayıs ayında kanunlaştırılan istihdam paketi ekim ayı başında yürürlüğe
girmiş; bu paket kapsamında işveren primini 5 puan düşürülmüş, genç
ve kadınların istihdamına yönelik işveren primlerine beş yıl boyunca
devlet desteği getirilmiştir.

Başta GAP olmak üzere, bölgesel gelişme ve sosyal kalkınma projeleri
için 2008-2012 döneminde 14,5 milyar yeni Türk lirası tutarında ek
finansman ayrılmıştır.

Yurtdışındaki varlıkları yurtiçine getirmeyi ve ekonomiye kazandırmayı
sağlamak amacıyla Varlık Barışı Yasası çıkarılmıştır. Yurtdışındaki
tasarruflardan yüzde 2, yurtiçindekilerden de yüzde 5 vergi almak
suretiyle bu kaynakları ülkemize kazandırılması amaçlanmaktadır.

Hisse senedi kazançlarında yerli yatırımcılara uygulanan stopajı sıfıra
düşürülmüştür.
Makro ekonomik istikrarın ve büyüme performansının kalıcı hale gelmesi, 2009
yılının da temel hedefidir. 2009 bütçesi yatırım seviyesini daha da yukarılara
taşıyacak bir bütçedir. Büyümenin halen olduğu gibi özel sektör yatırımları ile
devam etmesi amaçlanmaktadır. Ancak kamu da, mali disiplini bozmadan,
ülkemizin karşılaştığı arz şoklarına cevap vermesini sağlayacak projeler için yatırım
yapacak ve bu da özel sektörün yatırım isteğinin daha yüksek oranlara taşınmasına
katkı sağlayacaktır.
Şu an gelinen noktada, Türkiye ekonomisinin küresel kriz nedeniyle yeni nesil
bir reform sürecine girdiği söylenilebilir. Yeni nesil reformların en somut örneği
olan mali kuralın güçlendirilmesi yönündeki çalışmalar da devam etmektedir. Bütçe
açığına ve borçlanmaya sınır getirecek olan bu kurallar zinciri, küresel krizin
etkisini en aza indirmede önemli bir araç olacaktır. Prensip ve kurallara bağlı
kalındığı ölçüde sorun o kadar kolay atlatılacaktır.
3
2002 yılından bu yana sağlanan siyasi istikrar ortamında uygulanan ekonomik
politikalar ve yapılan reformlar neticesinde, genel olarak ekonomik yapımızın,
özelde ise Türk mali sisteminin krizlere karşı dayanıklılığı artmıştır. Bu nedenle,
piyasalardaki bu gibi dalgalanmalara karşı yapısal reformlara, mali disipline devam
edilecektir. Bu nedenle, 2009 yılı, ülkemiz için mali istikrarın korunması açısından
küresel gelişmelerin yakından izleneceği bir yıl olacaktır.
4
Download