AİLEDE İLETİŞİM Çocuk yetiştirme biçim ve yöntemleri bireyin gelişiminde önemli bir rol oynamaktadır. Değişen yaşam koşulları, kuşaklar arasındaki fark, bir önceki kuşaktan öğrenilen bilgiler, yaşanan kültür ve sosyo-ekonomik düzey annebabanın çocuk yetiştirme biçim ve yöntemlerini etkileyen faktörlerden birkaçıdır. Tüm bunlar anne-babanın çocukların gelişimleri için uygun ortamları hazırlamasında etki eder. Tüm bu etkilere rağmen, ilk bebeklik döneminden başlayarak, çocuk aile içinde sevildiğini, kabul gördüğünü ve güven duygusunu hissedebileceği ortamlara ihtiyaç duyar. Bu uygun ortamları oluşturan etmenlerden biri de kullanılan dildir, yani iletişim yollarıdır. İLETİŞİM YOLLARI İKİYE AYRILIR: •ETKİLİ İLETİŞİM YOLLARI •ETKİSİZ İLETİŞİM YOLLARI • Etkili iletişim yolları ile yetişen çocuklar, aile içinde anlaşıldığını ve kabul gördüğünü hissederek daha özerk, kendine güvenli bireyler olarak yetişirler. Aile ortamı ayrıca bir öğrenme ortamıdır. Çocuk anne-babasından öğrendiği iletişim yollarını hem kendi anne-babasıyla hem de aile dışında kullanacağı için gelişimini daha sağlıklı tamamlayacaktır • Etkili olmayan iletişimin kullanıldığı aile ortamlarında, çocuk aile içinde kabul görmediğini ve anlaşılmadığını hissedeceği için bu duyguları ev dışında arayacaktır. Böylece, uygun olmayan arkadaş gruplarına yönelecek veya uyum sorunları yaşayacaktır. • Üzerinde durulması gereken diğer bir önemli nokta ise, iletişimde sadece sözsel iletişim değil, sözsel olmayan iletişimin de önemli olduğudur. Anne-babanın yüz ifadesi, bakışları, duruşu, ses tonu bunlara birkaç örnektir. Örneğin, birçok anne-babanın kızgınlıklarını, özellikle kalabalık ortamlarda, bakışlarıyla ifade ederler ya da yönlendirirler. Anne- babalar sadece sözsel ifadelerine değil, sözel olmayan ifadelerine de dikkat etmelidirler. • Çocuklarla etkili iletişim nasıl olmalıdır ? • Bu sorunun yanıtına geçmeden önce, etkisiz iletişim yollarının neler olduğunun açıklanması gerekmektedir. Etkisiz iletişim yolları diğer bir deyişle iletişim engelleri ve etkileri şunlardır: • 1- Emir Vermek, Yönlendirmek Bu iletilerle çocuğumuza doğrudan annebabanın duygu ve düşünceleriyle davranması iletilir. “Hemen o yemeği bitir!”, “Telefonda konuştuğun yeter artık!”, “Git ders çalış!” gibi • 2-Uyarmak, Göz Dağı Vermek Bu iletilerle çocuk korkmuş ve sindirilmiş olacaktır.”Eğer evin içinde top oynamaya devam edersen, o topu keserim. ”, “Ödevlerini bitirmezsen dışarı bırakmam seni.” gibi • 3-Ahlâk Dersi Vermek Ahlâk dersi içeren iletiler, çocuğa otoritenin ve zorunlulukların gücünü ve doğrunun ne olduğunu göstermektedir. “O diziyi seyretmemelisin.”, “Bütün doğru insanlar böyle davranır.” gibi. • 4- Öğüt Vermek, Çözüm ve Öneri Getirmek Çocuğa bağımlı olması gerektiği, kendisinin bir şey yapamayacağı, kendisinin kararlar alamayacağı ve dıştan denetimli olmaları gerektiği iletilmektedir. Çocuğun ne hissettiği, ne düşündüğü ve ne istediğini anlamadan çözüm önerileri getirildiğinde, çocuk anlaşılmadığını hissedecektir.”Neden gidip arkadaşlarınla oynamıyorsun?”, “Elbiselerini yerine koyamaz mısın?” gibi. • 5- Öğretmek, Nutuk Çekmek, Mantıklı Düşünceler Önermek Zaman zaman bu iletiler çocuğun herhangi bir sorun yaşamadığı durumlarda kullanıldığında sorun yaratmayabilir. Dikiş dikmeyi öğretmek, ödevlerinde yardımcı olmak gibi. Ama herhangi bir sorun durumunda bu iletiler çocukta yetersizlik duygusu, söylenenlere cevap vermeme, küsme ya da sunulan mantıklı düşünceleri çürütmek için çabalamaya neden olur. “Ben senin yaşındayken .....”, “Kitaplar fırlatılıp atılmak için değil okunmak içindir” gibi. • 6- Yargılamak, Eleştirmek, Suçlamak, Aynı Düşüncede Olmamak Olumsuz değerlendirmeler içeren bu iletiler, çocuğu en çok etkileyen mesajları içerir. Çocuk değersiz olduğunu hisseder.” Sen zaten hep böyle yaparsın”, “Şapşal”, “Bir şeyi beceremez misin?” “Sen adam olacaksın da ben göreceğim”, “Kötü çocuklar gibi davranma” gibi. • 7- Övmek, Aynı Düşüncede Olmak, Olumlu Değerlendirmeler Yapmak Bu iletiler günlük yaşamda oldukça sık kullanılır. Bir anlamada moral vermek gibi görünür. Çocuğun bir sorunu olmadığında ya da sorun yaratan bir durum olmadığı sürece yararlı da olabilir. Ama herhangi bir sorun durumunda, asıl soruna inilmediği için kızgınlık ya da anlaşılmamışlık hissettirirler. Örneğin, çocuk ödevini yapamadığında “sen akıllı çocuksun, yapabilirsin .” ya da “Sen bunu yapacak kapasitedesin.” gibi • 8- Ad Takmak, Alay Etmek Çocukların benlik imajlarını olumsuz etkiler. “Bebek gibi ağlama”,”Hadi ya”, “Havuç” gibi. • 9-Yorumlamak, Analiz Etmek, Tanı Koymak Bu iletilerle çocuğa ben seni senden daha iyi tanırım iletisi verilir. “Çaba göstermediğin için derslerin zayıf.”, “Aslında sen öyle demek istemiyorsun.” gibi. • 10-Soru Sormak, Sınamak, Çapraz Sorgulama Sorgulamak çocukta güvenilmediği hissi doğuracaktır. Ayrıca sorularla çocuk annebabasının sorunu çözeceği ya da annebabasının endişelendiği hissine kapılabilir. “Ne yaptığının farkında mısın?”, Bunu sana kim öğretti?”, “ Neden? Kim? Sen ne dedin? Nasıl?” gibi. Bu sayılan iletişim engelleri çocuğun anlaşılmadığını, kabul görmediğini, annebabaya bağımlı bir kişilik olarak yetişmesi gerektiğini iletirler. • Etkili iletişim yollarının kullanıldığı ev ortamında ise, çocuk kabul gördüğünü, her durumda anne-babasına danışabileceğini ve yardım isteyeceğini, bağımsız bir kişiliğinin olduğunu hissederek büyür. Böylece, özsaygısı yüksek, akademik yönden başarılı, çevresiyle daha uyumlu, zararlı alışkanlıklardan uzak ve daha olumlu arkadaşlıklar kuran bireyler olacaklardır Etkili iletişim yolları nelerdir? Etkili iletişim yöntemlerinden biri edilgen dinlemedir. Edilgen dinleme, çocuk konuşurken, sık sık soru sormadan ve yorum yapmadan onu dinlemektir. Anne-baba kendi görüşlerini iletmek yerine onay tepkilerini (kafasını öne doğru eğerek “hı, hı”, “doğru”, cümlelerdeki önemli kelimeleri tekrar etmek) kullanarak tamamen susmadan, göz teması kurarak çocuğun konuşmaya teşvik edilmesidir. Bu yöntemle, çocuk dinlenildiğini, duygu ve düşüncelerinin önemli olduğunu, vereceğe karara güvenildiği iletisini alacaktır. Diğer bir yöntem konuşmaya özendirmektir. Çocuğun duygu ve düşüncelerini ifade etmekte zorlandığı durumlarda, konuşmaya davet etmek için özendirici sorular sorarak konuşmak için davettir. “Düşüncelerin ilgimi çekiyor.”, “Bugün üzgün görünüyorsun, konuşmak ister misin?”, “Bu konudaki duygu ve düşüncelerini merak ediyorum.” gibi cümleler çocuğa saygı duyulduğu iletisini göndererek konuşmaya teşvik eder. Bu sözler kullanılmaya başlandığı ilk zamanlarda çocuklar alışık olmadıkları bir durumla karşılaşacakları için olumlu tepkiler vermeyebilirler. Ama denendikçe, zamanla çocukların tepkileri olumlu olmaya başlayacaktır. Önemli diğer bir yöntem ise etkin dinlemedir. Etkin dinleme, dinleyen kişinin anlatılanları karşı tarafa tıpkı bir ayna gibi yansıtmasıdır. Edilgin dinlemeden farkı, konuşan kişinin doğru anlaşıldığı ve işitildiğini karşı tarafa iletmesidir. Yani konuşan kişinin duygularının anlaşıldığının ifade edilmesidir. Böylece çocuk hem kendisini ifade etmiş olacak hem de sorunlarına çözüm yolu bulacaktır.Buraya kadar anlatılanları bir örnekle açıklayalım: Çocuk: Bu akşam yemek yemeyeceğim. Baba: Haydi hemen gel. Senin yaşındaki çocuklar günde üç öğün yemek yemeli. (Emir vermek, inandırmaya çalışmak) Çocuk: Öğle yemeğinde çok yedim. Baba: Yine de masaya gel, ne yediğimizi gör.(Öneri getirmek) Çocuk: Hiçbir şey yemeyeceğim. • Baba: Bu akşam senin neyin var? (Sorgulamak) • Çocuk: Bir şeyim yok. • Baba: Öyleyse masaya gel. (Emir vermek) • Çocuk: Aç değilim. Masaya da gelmeyeceğim. • Burada baba iletişim engellerini kullandığı için, çocuğun sorunu çözülememiştir. Aynı durum etkin dinleme yöntemi ile çözülebilmektedir: • Çocuk: Yemek yemek istemiyorum • Baba: Bu akşam canın yemek istemiyor mu? • Çocuk: Evet, midemde bir düğüm var sanki. • Baba: Bugün gerginsin galiba? • Çocuk: Gergin değilim, çok korktum. • Baba: Bir şeyden korkmuşsun. • Çocuk: Evet bugün Hakan, aradı ve konuşmak istediğini söyledi. Çok ciddiydi. Her zamanki gibi değildi. • Baba: Bir şey olduğunu mu düşünüyorsun? • Çocuk: Artık benimle arkadaş olmak istemediğini söyleyecek galiba. • Baba: Bu seni çok üzer. • Örnekte olduğu gibi temel sorun ortaya çıkmıştır. Genellikle çocuklar iletilerini örtük olarak verdikleri için, etkin dinleme, sorunun ortaya çıkmasına ve çocukların kendi sorunlarını daha iyi kavramalarına yardımcı olacaktır. • Buraya kadar olan bölümde çocuğun bir sorunu olduğunda anne-babaların nasıl iletişim kuracakları konusuna değinilmiştir. Birçok anne-babada da şu düşünceler olabilir: “Ne söylesem ne yapsam çocuğum anlamıyor”, “Bu çocuk yüzünden artık çileden çıkıyorum.” gibi. Anne-babaların anlaşılmadıklarını hissettikleri durumlarda ya da anne-babanın sorun olarak gördüğü ancak çocuk için sorun olmayan durumlarda ne yapmalıdırlar? Burada kullanılması gereken etkili iletişim yolu ben-mesajları’dır.Ben-mesajları var olan sorunu çözmek için değil, anne-babanın duygu ve düşüncelerini iletmek için kullanabilecek bir yöntemdir. Böylece çocuk ortada bir sorun olduğunu ve bu durumun anne-babasını rahatsız ettiğini anlayacaktır. • Ben-mesajı verirken önemli olan davranışı, somut etkiyi ve duyguyu iletmektir. Kısaca, Ayşe oturma odasında top oynadığında vazoyu kıracaksın diye korkuyorum. • “Üzerine kabanını almadığın zaman hastalanacaksın diye endişeleniyorum. ya da • “Üzerine kabanını almadığın için endişeleniyorum, çünkü üşütebilirsin.” • Ben-mesajları öğrenilmesi en kolay etkili iletişim yollarından biridir. Anne-babalar bu tür mesajların çocuklarda hemen bir davranış değişikliğine yol açmayacağını unutmamalıdırlar. Çünkü ben-mesajları anne-babanın duygu ve düşüncelerini uygun dille ifade etmelerini sağlayacaktır. Bu dil sayesinde problem durumların ve çatışmaların hemen ortadan kalkacağı anlaşılmamalıdır. Çünkü bu gibi durumlar her zaman olacaktır. Ben-mesajları ve etkili iletişim becerileriyle çatışma ve sorunlar daha kolay bir şekilde çözülecektir. • Tüm bunlara ek olarak, anne-babaların dikkat etmesi gereken diğer önemli bir konu da, eşler arasındaki iletişim, uyum ve problem çözme yöntemlerinin çocukları etkilediğidir. Bu nedenle sadece çocuklarla değil eşler de kendi aralarında etkili iletişim yollarını kullanmalıdırlar. Böylelikle hem kendi aralarında uyum hem de aile ortamında uyum ve rahatı sağlayacaklardır. Unutulmamalıdır ki çocukların sağlıklı ve mutlu olmaları aile ortamına bağlıdır. • Çocuk, iletişimi de genellikle anne-babadan öğrenir. Kendi anne ve babası küçükken ona nasıl davrandılarsa, onlar da çocuklarına genellikle benzer biçimde davranırlar. Ancak ne yazık ki, çoğu zaman annebabaların çocuklarına bu konuda iyi bir örnek olabildiklerini söylemek zordur. Anne-baba belirli aralıklarla çocuklarıyla kurdukları iletişimi değerlendirmeli ve özeleştiri yapmalıdır. Kendi anne-babalarının olumlu ve olumsuz yönlerini anımsamalı ve bunların kendileri üzerindeki yansımasını bulmaya çalışmalıdır. Böylelikle karşısındakini dinlememe ve yapıcı değil kırıcı tarzda eleştirme gibi kötü huylarını daha kolaylıkla bırakabilir. Eğer bu yapılabilirse anne-babalar çocuklarıyla daha iyi bir iletişim kurmakla kalmaz, aynı zamanda onlara iyi bir örnek de olurlar. İyi bir iletişimin koşulu: Dinlemesini bilmek Çocukla iyi bir iletişim kurabilmek için ondan gerekli mesajların alınması gerekir. Bu da ancak dinlemekle sağlanır. Anne-baba iyi bir dinleyici olabilirse çocuk için de iyi bir model oluşturacaktır. Aktif dinleme, iletişimin önemli bir parçası olup, iletişim kanallarının açık tutulmasıdır. Bir başka deyişle, annebabanın çocuğun duygu ve düşüncelerini söyleme isteğini fark etmesi ve onu dinlemeye hazır olduğunu belirtmesi anlamındadır. • Çocukla iletişim kurarken ona olumlu bir bakış açısıyla yaklaşılmalı ve gerektiğinde onurlandırılmalıdır. Örneğin, "Bugünkü matematik ödevlerini çok güzel çözdün." gibi takdir söylemleri kullanılabilir. Ancak bunu yaparken, anne-baba onu ‘kendi görmek istediği biçimde davrandı’ diye yapmamalıdır. Onun etkinliklerine çok karışmadan, onu olduğu gibi kabul ettiğini göstermelidirler. Örneğin, resim yapmakta olan bir çocuğa hangi boyaları karıştıracağını göstermek yerine, karışmadan onu izlemek çocukta doğru şeyler yaptığı hissi uyandıracaktır. • Anne-baba ve çocuk arasındaki iletişim yalnızca bilgi alışverişi anlamına gelmez. Bu ilişkide, aynı zamanda karşılıklı duygu ve düşüncelerin aktarımı da söz konusudur. İletişim denilince çoğu insanın aklına konuşmak gelir. Oysa ki burada konuşmaktan daha önemli olan ve belki de en zor öğrenilen şey dinlemektir. • Sonuç olarak anne-babaların çocuklarıyla olan iletişimde nelere dikkat etmeleri gerektiği üzerinde kısaca durulmuştur. Çok derin ve uygulayarak öğrenilmesi gereken bu becerilere ana başlıklarıyla değinilmeye çalışılmıştır. Anne-babaların var olan iletişim yollarını değiştirmeleri ve uygulamaları zor gibi görünüyorsa da bu beceriler deneyerek gelişmek ve anne-baba arasında daha sıcak ilişkilerin doğmasına neden olmaktadır. İlk denemelerde yapay ve çocuklar için alışılmadık gelebilir. Fakat zamanla çocuklarla iletişimin değiştiğini ve sorunların daha olumlu bir şekilde çözüldüğü görülecektir.