Slayt 1 - files.eba.gov.tr

advertisement
DİN VE DİN ANLAYIŞI
DİN
Allah tarafından vahiy
yoluyla ve Peygamberler
aracılığıyla gönderilen
ilahi kurallar bütünü.
DİN VE DİN ANLAYIŞI
DİN
ANLAYIŞI
Dinin Ameli ve İtikadi
hükümlerinin uygulaması
sırasında ortaya çıkan
farklı anlayışlardır.
Din ve Din anlayışı arasındaki
farklar
DİN
DİN ANLAYIŞI
Din vahye dayanır
1
Mezhep insanların
görüşlerine dayanır.
Din evrenseldir,
2
Mezhep bölgeseldir
Dinin hükümleri değişmez
3
Din bir tektir,
4
Hükümleri insana ve
zamana göre değişebilir
Mezhepler birden
fazla olabilir
KAVRAMLAR
İslam hukuku bilimi
İslam hukuku Alimi
İslam dinindeki yorum
farklılıkları
FIKIH
FAKİH
MEZHEP
KAVRAMLAR
İslam alimlerinin Kur'an ve
sünnetten yola çıkarak yeni bir
hüküm çıkarmaları
İCTİHAT
Kur'an ve sünnetten yeni bir
hüküm çıkaran İslam alimi
MÜCTEHİT
İslam dinini Peygamber
Efendimizin sünnetine uygun bir
şekilde yaşama biçimi
TASAVVUF
KAVRAMLAR
İslam alimlerinin
(müctehidlerin) dini anlama
ve yorumlama çalışmaları
sonucunda ortaya çıkan
GÖRÜŞLER, EKOLLER
MEZHEP
İslam dininin uygulamasındaki
samimiyeti, Ahlaki yönünü
yaşama aksettirmek şekli
TARİKAT
KAVRAMLAR
İmanın Şartlarına
(Allahın Varlığına ve
birliğine inanmak,
Peygamberlere,
Kitaplara,
Meleklere,
Ahiret Gününe
Kaza ve Kadere)
İNANMAKTIR
İTİKAT
KAVRAMLAR
İslamın Şartlarına
(Şehadet Kelimesi
Getirmek,
Namaz KIlmak,
Oruç Tutmak,
Zekat vermek,
Hacca gitmek)
İNANMAK ve UYGULAMAKTIR
AMEL
Dinin amacı, insanları dünya ve ahiret
mutluluğuna ulaştırmaktır
Din anlayışı ise , Allah tarafından gönderilen
dinin yani ilahi kuralların insanlar tarafından
içinde bulundukları şartlara göre algılanma ve
yorumlanma biçimleridir.
Din, akıl sahibi insanlara seslenir. Çünkü, dini
anlayıp değerlendirilecek tek varlık; akıllı,
düşünen, sorgulayan, irade sahibi olan insandır.
Din, insanların yanlış düşünce, inanç ve
davranışlardan uzaklaşmasını ister. Onlara
iyi ve güzel davranışlarda bulunmalarını
öğütler. Bu doğrultuda insanların iyi
geçinmelerini, birbirlerini sevmelerini,
saymalarını barış ortamında mutlu ve
huzurlu yasamalarını amaçlar.
Din ve Din Anlayışı arasındaki farklar
1. Din ile dinin anlaşılması birbirinden
farklıdır.
2. Din, vahye; dinin anlaşılması ise
insanların düşünce ve yorumlarına(akla)
dayanır.
3. Din, bütün insanlara hitap ettiğinden
evrensel; din anlayışı ise bireyseldir.
Din ve Din Anlayışı arasındaki farklar
4. Din tek iken , din anlayışları farklı olabilir.
5. Dini benimsemekte manevi bir zorunluluk
var iken din anlayışını benimsemek de bu
zorunluluk yoktur.
6. Din değişmez iken Din anlayışı kişilere ve
zamana göre değişebilir.
7. Din anlayışı hiçbir zaman dinin özüne ters
düşmemelidir.
Din Anlayışındaki Yorum
Farklılıklarının Sebepleri
Din anlayışındaki farklılıkların çeşitli
nedenleri vardır.
Bunlar;
İnsanın yapısı,
Siyaset,
Ortam ve kültür,
Ekonomi olmak üzere dört ana baslık
altında inceleyebiliriz.
1- İnsanın Yapısı:
Din anlayışında yorum farklılıklarının
nedenlerinin başında insanın yapısı
gelmektedir. Her insan ayrı bir alemdir. Dünyada
hiçbir insanın diğerinin tıpa tıp aynısı değildir.
Bunu yanında Allah insana verilen akletme,
düşünme, seçme gibi üstün özelliklerle
yaratmıştır.
Ona, iyi ile kötüyü ayırt edebilme ve
iradesini istediği doğrultuda kullanma
imkânı vermiştir. İnsanın kendine özgü
kişiliği aile, çevre ve eğitimle
şekillenmektedir. Bir olay karşısında
insanların farklı tepkiler vermesi insanın bu
yaratılışından kaynaklanmaktadır.
2- Kültürel sebepler
İslâm'ın ilk yıllarında Irak bölgesinde hızlı
bir göç ve kentleşme yaşandı. Kur'an ve
Sünnet'te bire bir açıklaması olmayan
pek çok yeni sorun ortaya çıktı. Bunlar
daha önce yaşanmadığı için nakle
(Kur'an ve sünnet) dayalı birebir
cevapları yoktu.
Bütün bu soruları nakli esas alarak fakat
akla öncelik vererek çözümleyen Hanefi
mezhebi burada yaygınlaştı. İmamı Azam
Ebu Hanife 767 yılında vefat etmiştir.
Ku'an ve sünnetten aklı esas alarak
hüküm çıkarmış ve çokça kıyas yapıp
taklide karşı çıkarak pek çok fetvalar
verdiği için eleştirilmiştir.
Hicaz bölgesinde ise, toplumsal değişme
olmadığı için, hadisleri ön planda tutan nakle
(Kur'an ve sünnet) dayalı din anlayışı yerleşti ve
Hanbelî mezhebi yaygınlaştı. İmam Ahmet Bin
Hanbel 854 yılında vefat etmiştir. Nakli esas
alan fetvalar vermiştir. Kıyasa başvurmaz,
yorum yapmazdı. Sünnetin her çeşidine çok
önem verir, Peygamberimize ait olması zayıf
olan sözleri bile delil kabul ederdi.
3- Kültürel Sebepler:
İslâmiyet'i kabul eden milletler, Müslüman
olmadan önceki bazı örf ve âdetlerini
günümüze kadar taşımışlardır. Farklı
milletlerin örf ve âdetleri de farklıdır. Bu
fark insanların din anlayışlarına da
yansımıştır.
Hıristiyan ve Yahudilere ait pek çok görüş
Müslümanlar arasında da yayılmıştır. Hz
İsa'nın
ölmeyip
yeniden
dünyaya
geleceğine
Hıristiyanlar
gibi
bazı
Müslümanlar da inanırlar. Deccal-MehdiMesih inancı da böyledir. Yahudiler de bir
kurtarıcı beklerler..
4- Coğrafî Sebepler
İnsanlar bulundukları yerin iklim
şartlarına uygun giyinirler. Sıcak bölge
insanları ince, soğuk bölge insanları da
kalın giyecekler giyerler.
Peygamberimiz de yaşadığı bölgeye
uygun olarak entari giymiş ve sarık
sarmıştır. Kimine göre bunlara uymak dini
bir gerekliliktir. Kimine göre bunlar o
toplumun örfüdür. Çünkü o toplumdaki
herkes böyle giymiştir.
5- Siyasi Sebepler:
Peygamberimizin vefatından sonra kimin halife
olacağı tartışılmış ve Hz Ebu Bekir halife
seçilmiştir. Daha sonra Hz Ömer, Hz Osman ve
Hz Ali halife seçilmiştir. Hz Osman'ın bazı
uygulamalarına itiraz edilmiş ve sonunda Hz
Osman şehit edilmiştir. Hz. Osman'ın katilleri
yüzünden Hz Aişe ile Hz Ali savaşmıştır. Cemel
olayı denilen bu savaşı kazanan Hz Ali'nin
halifeliğini Hz Osman'ın akrabası olan Şam
valisi Muaviye tanımamıştır.
Hz Ali ve Muaviye arasındaki anlaşmazlık
giderilmeye çalışılırken, Hz Ali
taraftarlarından Hariciler denilen bir grup
ortaya çıktı. Hariciler sonunda Hz Ali'yi
şehit ettiler. Halifelik de Muaviye'de kaldı
ve böylece Emevi sülâlesi yönetimi ele
geçirmiş oldu.
6- Dinî Metinlerden
kaynaklanan sebepler
Ayetlerin bir kısmı muhkem, bir kısmı
müteşabih'tir. (Ali İmran suresi–3/7)
Muhkem ayetleri herkes anlar ve herkes
aynı şeyi anlar. Müteşabih ayetleri ancak
konunun uzmanı anlayabilir ve her uzman
da farklı anlayıp farklı yorumlayabilir. Yani
açıklaması güç olan, uzmanlık isteyen ve
farklı yorumlanabilen ayetler müteşabih
ayetlerdir.
Peygamberimiz Kur'an'ın gerçek
yorumcusudur. Ayetlerin ne demek istediğini
en iyi O bilir ve açıklar. Onun için hadis yani
peygamberimizin sözleri çok önemlidir. Fakat
bazı hadislerin Ku'an'da karşılığı yoktur. Bu
sözlerin hadis olmayıp uydurulduğunu
söyleyenler, Peygamberimizin Kur'an'da
olamayan bir şeyi söylemeyeceğini iddia
etmektedirler.
Meselâ Hz İsa'nın kıyamete yakın
dünyaya geleceği konusunda açık bir
ayet yoktur. Fakat çok hadis vardır.
Birileri bu hadisleri delil kabul ederek Hz
İsa'nın geleceğine inanırken, birileri
bunun bir Hıristiyanlık inancı olduğunu
iddia etmektedirler.
Hz Havvanın Hz Âdemi kandırdığına ve onun
kaburga kemiğinden yaratıldığına bu yüzden
erkeklerin sol kaburga kemiğinin eksik olduğuna
ait ayet yoktur, fakat birkaç hadis vardır. Ayrıca
bu ifadeler Tevrat ve İncillerde de vardır. Bu
hadislerin uydurma olduğunu, söyleyenler
yanında kadının huyunu kaburga kemiğine
benzetenler vardır.
Çünkü kaburga kemiği biraz eğridir, kadını kendi
haline bırakırsan tamamen eğrilir, doğrultmaya
kalkarsan kırarsın. Dolayısıyla bazı ayet ve
hadislerin farklı yorumlanması, farklı din
anlayışlarına yol açmıştır.
Download