iklim değişikliğinin turizme etkileri - SABİS

advertisement
T.C SAKARYA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
Turizmde Sorunlar ve Çözüm Yaklaşımları
Ödev
İklim Değişikliklerinin Turizme Etkisi
Vugar Gahramanov
Danışman:Şevki Ulama
Aralık 2015
İklim Değişikliklerinin Turizme Etkisi
Giriş
İklim değişikliği, dünya üzerinde iklimlerin oluşmasından günümüze süre
gelmektedir. Bilim adamları, iklime duyarlı organizmaların fosil kayıtlarını,
kayaların ve buzulların bileşimini inceleyerek, dünyanın geçmişteki iklimine ışık
tutacak parçaları bir araya getirmeye çalışmışlardır.Bu çalışmalar sonucunda,
dünyadaki iklim değişimlerinin, dünyanın ekolojik çehresini ne kadar
değiştirebileceği gözler önüne serilmiştir.Yeryüzünde buzul çağının yaşanması,
Afrika’da çöllerin oluşması iklim değişikliklerinin bir sonucu olarak
görülebilmektedir. Günümüzde yaşanmakta olan iklim değişikliğinin, insanların
doğal dengeye yaptıkları müdahale ve havaya salınan, sauna etkisi yapan gazlar
sonucunda olduğu açıkça ortaya konulmaktadır. Büyük olasılıkla insanların etkisi
olmasaydı yüzyıllar sonra yerkürede yaşanacak sıcaklık bugünkünden 3-4 derece
yüksek olacaktı.“Bunun bugün yaşanıyor olması neden bu denli tehlikeli
bulunmaktadır?” sorusunun da yanıtı çok açıktır.
Hızlı iklim değişikliğinin en üzücü yanı ise, zekası ile doğaya hükmetmiş olan
insanların bu zararlara neden olmasıdır. Hızlı gelişen teknoloji, sanayi ve rekabet
ile ortaya çıkan çevre sorunları kontrol edilemez duruma gelmiştir. Bunun
sonucunda birçok sektör zarar görmekte ya da zarar vermektedir. Bunlar arasında
önemli bir hizmet sektörü olan turizm de sayılmaktadır.
Turizm ve iklim değişikliği ilişkisi; turizmin iklim değişikliğine etkisi, iklim
değişikliğinin turizme etkisi ana başlıkları altında toparlanabilmekte ve alt
başlıklara ayrılabilmektedir.Bu konudaki çalışmaların yeni başlamış olması nedeni
ile bilimsel yazın bulmak oldukça güç olmaktadır. Bu çalışma ile ülkemizde bu
konuya dikkat çekmek ve disiplinlerarası işbirliği ile çözümler arasının öneminin
vurgulanması amaçlanmıştır.
İklim ve İklim Değişikliği
İklim bir yerdeki hava koşullarının geniş bir zaman ve bölge üzerinde
hesaplanan ortalamasına denir. İklim'i inceleyen bilim dalına Klimatoloji denir. Bir
bölgedeki iklimi belirleyen unsurlar, sıcaklık, rüzgar, havadaki nem , basınç,ve
bunların gün ve yıl içinde nasıl değiştiğidir.
İklim değişikliği kavramı ilk olarak 1896 yılında Nobel ödüllü İsveçli bilim
adamı Svante Arrhenius tarafından ortaya atmış ve atmosferin bileşenlerindeki
değişimlerin gezegenin genel ısısı üzerinde önemli bir değişiklik yaratabileceğini
savunmuştur.Ancak S.Arrehenius’un bu ileri görüşleri döneminin bilim adamları
tarafından kuşkuyla karşılanmış ve daha somut verilere ihtiyaç duyulmuştur.
1950’li yıllardan itibaren daha teknolojik aletler yardımıyla, çeşitli bilim
adamlarının yaptığı araştırmalar sonucu daha kesin bilimsel sonuçlar elde
edilmiştir.
Bu kavramda öncelikli olarak bilinmesi gereken iklim ve hava olaylarının
farklı iki olgu olduğudur.İklim değişiklikleri genel olarak “nedeni ne olursa olsun
iklim koşullarındaki değişimin küresel ve yerel etkileri bulunan, uzun süreli ve
yavaş gelişen atmosferik olaylar” olarak tanımlanmaktadır. Hava olayları ise “ kısa
süreli, aniden gelişebilen ve belli bir alanı kapsayan değişimler” olarak
tanımlanmıştır.
Günlük hayatta gördüğümüz kar yağışı, fırtına, kuraklık ve diğer olaylar hava
olaylarına verilebilecek örneklerdir. İklim değişikliklerine ise buzul çağına giriş
veya çıkış gibi kısa sürede gerçekleşmeyecek ve uzun süre sürebilecek etkileri
örnek verilebiliriz.
İklim değişikliği 21.Yüzyılda dünya üzerindeki yaşamı tehdit eden ancak
eldeki somut verilere karşı bazı çevreler tarafından günümüzde dahi etkileri göz
ardı edilmeye çalışılan bir olgudur. Kelime anlamı olarak Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nde (İDÇS), “Karşılaştırılabilir bir zaman
periyodunda gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan ya da dolaylı
olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan etkinlikleri sonucunda iklimde
oluşan değişikliktir” biçiminde açıklanmıştır.
Özellikle şehirlerden ve üretim tesislerinden ortaya çıkan katı, sıvı ve gaz
atıkların doğal ortamdan kaybolma sürelerinin uzunluğu sebebiyle bu maddeler
uzun süre formlarını koruyarak varlıklarını sürdürmektedir.Bu maddeler arasında
küresel ısınmaya en çok sebebiyet verenler atmosferde uzun süre asılı kalarak
“Sera Etkisi” yaratan zararlı gazlardır.
İnsan faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan bu gelişmeler uzun dönemde
karşımıza İklim Değişikliğinin gerekçesi olarak çıkmakta ve insanoğlunu kendi
çıkmazıyla karşı karşıya koymaktadır. Bir tarafta ekonomik çıktının ve dolayısıyla
insan refahının artması söz konusuyken diğer tarafta gelecek nesillerinde ihtiyacını
karşılayabilecek bir dünya bırakamama problemi karşımıza çıkmaktadır.
Günümüzde etkilerini hissetmeye başladığımız iklim değişikliğinin,etkilerinin
daha da artması ve kritik eşiğin aşılması halinde çevre boyutlu bir problem
olmasının dışında, ekonomik, sosyal ve siyasi politikalara da yön verebilecek güçte
olması beklenilmektedir. Bu etkilerin azaltılması adına ulusal ve uluslararası, resmi
veya gayri resmi kurumlar çeşitli çalışmalarda bulunmakta, bu amaçla iklim
değişikliği ile mücadele ve uyum politikaları hazırlanmaktadır.
Yakın zamanda yapılmaya başlanılan, yetersiz seviyedeki ulusal ve uluslararası
mücadelelere ve organizasyonlara rağmen insan faaliyetleri sonucunda salınan sera
gazlarının oranı, doğanın absorbe edebileceği miktarın iki katına
yakındır.Salınımın %75’i, dünya nüfusunun %20’sinin oluşturan teknolojik açıdan
gelişmiş ülkelere aitken,geri kalan kısmına ise az gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkeler neden olmaktadır.
İklim Değişikliğinin Temel Nedenleri
Dünya yaşayan bir varlık olarak sürekli olarak değişmektedir, değişen bu
dünyada bazı canlıların lehine gelişmeler olurken bazıları olumsuz bir şekilde
etkilenmektedir. Bu değişim karşımıza iki şekilde çıkmaktadır biri doğal yaşamın
döngüsü içinde gerçekleşirken,diğer bir değişim çoğunlukla insanların sebep
olduğu yapay tahribattan dolayı gerçekleşmektedir.
Doğal Nedenler
Dünya tarihinde insan sahneye çıkmadan öncede iklim değişiklikleri
yaşandığını buzul kütlelerinin içinde kalan hava balonlarından, farklı toprak
katmanlarından ve ağaç halkalarının ölçümü gibi yöntemlerle tespit edilmesi
mümkündür.Bu doğal değişiklikler tamamen dünyanın kendi deviniminden
oluşmuş olaylar neticesinde gerçekleşmiştir.
a)Volkanik Etkiler:Dünyanın merkezinde bulunan magmanın bazı noktalardan
dışarı çıkması ve bu patlama sırasında yükselen volkan partikülleri atmosferde
kalın bir tabaka oluşturarak,dünyanın çevresinde mantolama etkisi
yaratabilmektedir. Bunun insan varlığı süresince yaşanan en ciddi örneği 1823
yılında Krakatoa Yanardağı’nın patlaması ve neticesinde yükselen partiküllerin
kuzey yarım kürede ölçülen en soğuk yazı ve kışı yaşatmasını gösterebiliriz.
b)Güneş Etkisi:Güneş ile dünya arasındaki mesafe yaklaşık olarak 150 milyon
kilometre olmasına rağmen, güneşte yaşanan solar aktivitelerden direkt olarak
etkilenmektedir.Ayrıca dünyaya gelen güneş ışınlarının yaklaşık %85’i kadar kısmı
kuzey yarım küredeki buzullar tarafından yansıtarak doğal bir klima görevi görür.
Var olan buzulların erime tehdidiyle beraber bu ışınların neredeyse tamamı ortaya
çıkan yeni denizler nedeniyle absorbe edilecektir. Buna rağmen bugün içinde
bulunduğumuz periyotta güneşin etkisini gözümüzde büyütmek yanlış olacaktır,
bunun sebebi 1978 yılında güneşin solar etkisini ölçmek için yapılan analizlerde,
solar aktivitenin cüzi oranlarda düştüğünü görebilmek mümkündür.
c)Elnino Etkisi:"Güney salınımı sıcak hareketi" olarak da tanımlanabilen El Nino
hareketi,1990-1998 yıllarında tropikal doğu Pasifik Okyanusu'nda deniz yüzeyi
sıcaklıklarının normalden 2-5º daha yüksek olmasına sebep olmaktadır. Özellikle
1997 ve 1998 yıllarında yüzey sıcaklıklarının rekor düzeyde seyretmesinde, 19971998 El Nino hareketlerinin önemli bir etkisinin olduğu kabul edilmektedir.
1998'de meydana gelen El Nino bu yılın küresel rekor ısınmasına katkıda bulunan
ana etmen olarak addedilmektedir.
d)Dünya'nın Presizyon Hareketi:1930 yılında Sırp araştırmacı Milutin
Milankoviç, dünyanın güneş çevresindeki yörüngesinin her doksan beş bin yılda
biraz daha basıklaştığını göstermektedir.İlaveten her kırk bir bin yılda dünyanın
ekseninde doğrusal bir kayma ve her yirmi üç bin yılda dairesel bir sapma
bulunduğunu da gözler önüne sermiştir.Günümüz bilim adamlarının büyük bir
kısmı, dünyanın bu hareketlerinden dolayı zaman zaman soğuk dönemler
yaşandığını ve bu soğuk dönemler içindeyse yüz bin yıllık periyotlarda on bin yıl
süreyle sıcak dönemler geçirdiğini ifade etmektedir.Bu da küresel ısınmanın doğal
nedenlerinden birini oluşturmaktadır.
Doğal Olmayan Nedenler
İklim değişikliği konularında daha öncede konu ettiğimiz gibi dünyanın içinde
bulunduğu durum doğal sebeplerden ziyade insan kaynaklı olarak üretim ve
tüketim alışkanlıklarının değişmesi sonucu ortaya çıkmıştır.IPCC TAR Raporunda
(2001) bu durum “İnsan Kaynaklı İklim Değişiklikleri” olarak adlandırılmaktadır.
İklim değişikliğinin sebeplerinden en önemlisi atmosferin gaz bileşimindeki
değişimlerdir.
Sera Gazları:Güneşten gelen güneş ışınlarının bir kısmı atmosfer tarafından
emilmekte bir kısmı da burada bulunan gazlar tarafından dünya üzerinde
mantolama yaparak veya yere çarpan ışıkların ışıması yoluyla tekrar uzaya
gönderilmektedir.Atmosferin yapısını çeşitli gazlar oluşturmaktadır.Bu gazların
%99’unu Azot(N) ve Oksijen(O2) oluştururken geri kalan gazları ise
Karbondioksit, Helyum, Metan,Hidrojen,Su buharı,Diazotmonoksit ve Ozon gibi
gazlar oluşturur.
Tablo 1: Atmosferde Bulunan Başlıca Gazlar ve Oluşum Nedenleri
Sera Gazları
Isınmaya
Katkısı(%)
Karbondioksit
(CO2)
%50
Metan (CH4)
%14
Diazotmonoksit
(N2O)
Kloroflorakarbon
(CFC)
Ozon(O3)
%4
Su Buharı
%22
%7
%3
Kaynağı
Organik çürüme, orman yangınları, volkanlar,fosil
yakıtların yanması, ormanların tahrip edilmesi,
yanlış toprak kullanımı
Islak alanlar, organik çürüme, termitler, doğal
gaz ve petrol çıkartılması, pirinç üretimi
Ormanlar, yeşil alanlar, okyanuslar, toprak
işleme, gübreleme,fosil yakıtların yanması.
Soğutucular, spreyler, kimyasal çözücüler
Güneş ışınlarının direkt olarak oksijen
molekülleri üzerine olan etkisi ile doğal olarak
gerçekleşmektedir.
Su kaynaklarının buharlaşmasıdır
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN TURİZME ETKİLERİ
İklim, çevre ve turizm, ortak bir ilişkiyi simgeleyen kavramlardır.Çevre bir
turizm kaynağı olma özelliğini taşırken, turizminde en önemli etkileri çevreye
olmaktadır. Dolayısıyla turizmin var olması için, çevrenin yaşamasının gerekliliği
ortadadır.Çevrenin yaşayabilmesi de iklimsel değişimlere bağlı olmaktadır.
Turizmin çevre üzerindeki etkilerinin büyük kısmı, doğanın sunduğu verilerin
sergilenmesi veya sunulması ile gerçekleşmektedir.Buna karşın gerçekleşen turizm
faaliyetleri fiziksel çevre üzerinde çeşitli şekillerde etki göstermektedir.Bu etkiler,
doğal ve tarihi çevrenin tahribatı şeklinde olabileceği gibi, onların kazanılmasına
yönelik ciddi önlemlerin alınması şeklinde olumlu yönde de olabilmektedir.
İklim, çevre ve turizm bir zinciri oluşturan halkalar olarak düşünüldüğünde,
herhangi birinde oluşan olumlu ya da olumsuz etki, diğer bileşenleri de hızla
etkilemektedir.Ayrıca birçok turizm çeşidi, iklim koşullarına bağlı olarak ortaya
çıkmaktadır.İnsan tercihlerine bağlı olarak ta değişim göstermektedir.
Turizm, mevsimsel dalgalanmaların yaşandığı, olumlu iç ve dış gelişmelerden
yavaş, olumsuz iç ve dış gelişmelerden ise çok çabuk etkilenen kırılgan bir
sektördür.Dolayısıyla iklim değişikliği nedeniyle meydana gelecek olumsuzluklar
karşısında talebin tepkisi çok sert düşüşler şeklinde olacaktır.
Turizm sektörü, hizmetler sektörü içinde yer almakla birlikte, taşıdığı özellikler
nedeniyle diğer sektörlerle de yakın bir ilişki içindedir.Yerli ve yabancı turistlere
satılan mal ve hizmetler, tarım,hayvancılık gibi çok sayıda sektör tarafından
sağlanmaktadır (Olalı ve Timur, 1988).Bu nedenle iklim değişikliğinin turizme
doğrudan etkilerinin yanı sıra turizme mal ve hizmet tedarik eden diğer
endüstrilerde meydana gelecek değişiklikler yoluyla dolaylı etkileri de mevcuttur.
İklim değişikliğinin etkileri doğrudan sektörün temel hammaddelerini etkileyecek
ve şuanda sektör açısından son derece önemli olan bu serbest malların verimliliğini
düşürecektir.İklim değişikliğinin turizm üzerine etkileri bölgesel konumlara göre
farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır.Bu etkilerin çoğu çevresel sistemlerde artan
stres biçiminde dolaylı olarak görülmektedir.
En önemli etkileri deniz seviyesindeki yükselme sonucu küçük ada ülkelerinde
görülecektir.Bunun yanında iklim değişikliği sonucu dünyanın pek çok bölgesi için
salgın hastalık riski öngörülmektedir.Bu da turizmin kırılgan yapısı nedeniyle
dünya turizm hareketleri için çok önemli bir tehdittir
İklim Değişikliğinin Turizme Olumlu Etkileri
Hızlı iklim değişikliği, belirtildiği gibi insanlığın zararınadır. Ancak nasıl
savaşların teknolojinin bu denli hızlı gelişmesine katkısı oluyor ise, aynı şekilde
turizm de iklim değişikliğinden bazı yönleri ile olumlu etkilenebilmektedir.
Özellikle iklim değişikliğini tartışmak üzere yapılan toplantılar bir turizm
hareketidir.Son birkaç yılda, ulusal ve uluslararası düzeyde bu konuda yapılan
toplantıların sayısının artmış olması da bunun bir göstergesidir.
İklim değişikliği ile oluşan bazı değişimlerin, kısa süreçte turizmde yeniliklere
olanak sağlayabileceği de düşünülmektedir.Örneğin, iklim değişikliği ile ortaya
çıkacak sıcaklık artışına bağlı olarak turizm merkezlerinde değişimler görülecektir.
Örneğin, soğuk olarak bilinen özellikle Karadeniz kıyılarının deniz mevsimi
uzayacak, Akdeniz kadar Karadeniz kıyısı da tercih edilebilecektir. Ayrıca yeni
oluşacak doğal değişimlere bağlı olarak bilimsel vb. eğilimler artacak farklı bir
turizm hareketliliği başlayacaktır.Örneğin, doğal varlıklarını koruyabilen, yayla ve
milli parklar gibi alanlara ilgi zamanla daha da artacak, turizm gelişmeleri bu
yönde de hız kazanacaktır.
İklim Değişikliklerinin Turizme Olumsuz Etkileri
İklim değişikliklerinin kısa süreçte turizmde olumlu etki yapacağı düşünülse
de, doğal çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri belirlendikçe turizm de
olumsuz etkilenecektir.İklimdeki hızlı değişiklikler (sıcaklığın artması) turizmi
besleyen çevreyi yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bırakacağından birçok turizm
çeşidi de tehdit altına girecektir.
Turizmin gelişmesindeki önemli bir unsur doğal çekiciliktir.Doğal çekicilik,
nadir olma ve ilgi uyandırma ile özdeşleşmektedir.İlginin düzeyini ulaşılabilirlik
ve güvenli olması doğrudan etkilemektedir.Bu koşullar altında yapılmakta olan
turizm çeşitleri; deniz turizmi,kış turizmi, sağlık turizmi (ılıca, kaplıca, vb), yayla
turizmi, dağ turizmi, spor turizmi (kış sporları, golf, atlı doğa yürüyüşü, yamaç
paraşütü, tırmanma, rüzgar sörfü, su altı dalış, sportif balıkçılık, rafting, vb.),
mağara turizmi, kamp ve karavan turizmi, yaban hayatı inceleme (kuş
gözlemciliği, bitki inceleme, vb.) sıralanabilmektedir.Mevsimsel sıcaklıkların
değişmesi özellikle kış turizmini olumsuz etkileyecek ısınan havanın bölgedeki
karı eritmesi ya kış sezonunu kısaltacak ya da orada kış sporlarının yapılmasına
olanak vermeyecektir. Daha ileri boyutlarda hızlı iklim değişiklikleri, deniz
suyunun üst tabaklarının ısınmasına neden olacak, deniz suyu ısındıkça kasırgalar,
tayfunlar ve tropik siklonlar dünyanın bazı bölgelerinde şiddetini arttıracaktır.
Bunun sonucunda bazı alanlar su yetersizliğinden ya da ortalama deniz
seviyesindeki artışların yol açtığı baskınlar nedeniyle oturulmaz hale
gelebilecektir. Buna bağlı olarak da kıyı kentleri ve turizm merkezleri değişecektir.
Dünya ısındıkça, canlılar hızlı değişime uyum sağlamakta zorlanacak, birçok
bitki türü tükenecek, iklim değişimi ve insan müdahalesi ile birlikte dünyanın
akciğerleri ormanlar hızla tükenecektir. Bu etkenler, bitki ve hayvan varlığının yok
olmasına neden olacağından, gözlem amaçlı turizm çeşitleri yok olma tehlikesi ile
karşı karşıya kalacaktır.Ekvatordan tropik iklimlerin yayılması öncelikle ılıman
kuşaklara sıtma, ansefaliti ve böceklerin neden olduğu diğer hastalıkların
yayılmasına neden olacak,tropik cilt hastalıkları şu an ılıman bir iklime
sahip pek çok bölgeye dağılabilecektir. Bunun sonucunda hastalıkların
yaygınlaştığı bölgelere turizm talebi olumsuz etkilenecektir. Anlaşıldığı üzere,
iklim değişiklikleri günümüz dünyasında büyük fiziksel değişikliğe neden olacağı
için turizm dengeleri tamamen değişecek ve birçok turizm çeşidi yok olacaktır.
İklim değişikliğinin tüm turizm türleri üzerine etkileri olacaktır ve bu etkiler her
bir turizm türü için ayrı ayrı incelenmelidir.Ülkemizde turizmin çesitlendirilmesine
ve turizm hareketlerinin yılın 12 ayına yayılmasına yönelik çalışmalar son yıllarda
sonuçlarını göstermeye başlamasına ve farklı turizm türlerinde seyahatler
artmasına rağmen halen en çok turist çeken turizm türü deniz-kum-güneş üçlüsüne
dayalı kitle turizmidir. 3 tarafı denizlerle çevreli ülkemizde deniz-kum-güneş
eksenli turizm hareketleri Akdeniz ve Ege kıyılarına doğru olmaktadır.Bu
bölgelerde Antalya başta olmak üzere Muğla,Aydın ve İzmir yüzlerce turizm
işletmesi ve binlerce çalışanıyla önemli turizm merkezleridir.İklim değişikliği
nedeniyle ülkemiz turizminin uğrayacağı kayıplar ülke ekonomisini ve sektörde
çalışanların geleceğini de tehdit eder niteliktedir.İklim değişikliğinin kitle
turizmine en önemli etkileri deniz seviyesindeki yükselme nedeniyle turistik
tesislerin ve plajların sular altında kalma riski, kıyı erozyonu nedeniyle plaj
alanlarının yok olma tehlikesi, uç hava olaylarına bağlı olarak seller, su baskınları
ve fırtınaların görülme sıklığının artması,kuraklık,çölleşme ve bunlara bağlı olarak
temiz su kaynaklarına erişimin azalması ve aşırı sıcaklar nedeniyle ortaya çıkan
sağlık sorunlarıdır.
İklim değişikliğinden(küresel ısınmadan) en çok etkilenen turizm çeşidi kıyı
turizmi olacaktır.Çünkü küresel ısınma sebebiyle kuzey kutuplarında buzulların
erimesi hızla devam etmektedir ve bunun sonucunda deniz seviyesinin yükselmesi
ile kumsallar gibi bir çok turizm yapısının su altında kalmasına ve turizm işlevini
yitirmesine sebeb olacaktır.
Kıyı turizmi, sahil tatillerini tercih eden %60'dan fazla Avrupalı ve ABD turizm
gelirlerinin %80'inden fazlasını teşkil eden segmenti ile küresel turizm
endüstrisinin en büyük bileşenidir.Özellikle de iklim değişikliğinin dünya
okyanusları üzerindeki etkilerinden dolayı risk altındadır.Yükselen deniz
seviyelerinin kıyı turizmi üzerinde çok sayıda ve güçlü etkileri olacaktır.Deniz
seviyesindeki yükselme, kumsallar gibi bazı turizm yapılarını sular altında
bırakacak ve cazibelerini yitirmelerine yol açacaktır.Örneğin, Karayip tatil
merkezlerinin neredeyse üçte biri yüksek su seviyesinin 1 metreden daha az
üzerindedir.1 metrelik bir deniz seviyesi yükselişi bölgenin turizm merkezi
mülklerinin %49-60'ına hasar verecek,21 hava limanının zarar veya hasar
görmesine yol açacak ve yaklaşık 35 liman arazisi su altında kalacaktır.2050 yılı
itibariyle bölgedeki turizm merkezlerinin yeniden inşa edilmesinin maliyetinin 10
milyar ile 23.3 milyar USD arasında olması beklenmektedir.Daha yüksek su
seviyeleri ve daha büyük fırtına kabarmaları aynı zamanda sahillerin,kum
tepelerinin ve falezlerin erozyona uğramasını da hızlandıracaktır.Azalan
sahiller,Martinique, Barbados ve Bonaire'nin çalışmalarının da gösterdiği gibi,
turizm mekanlarının albenisini düşürmektedir.Sahil erozyonu işletmecilerin
konaklama için talep edebilecekleri fiyatları da düşürebilir.
İklim değişikliği turizm sektörünü turizm mekanı düzeyinde ve işletme
düzeyinde etkileyecektir.
Turizm mekanı etkileri:
 Yükselen deniz seviyeler ve şiddetli hava koşulları kıyı turizmi altyapısını
tehdit edecek ve sahilleri azaltıp sular altında bırakacak
 Okyanusların asitlenmesi ve yükselen deniz sıcaklıkları mercan resiflerini
azaltacak ve yok edecektir.
 Artan sıcaklıklar bazı kış sporları merkezlerinin kullanılabilirliğini
azaltacak,biyoçeşitliliği etkileyecek ve orman yangınlarının artmasına yol
açacaktır.
İşletme Etkileri
 Azalan su mevcudiyeti yerel endüstri ve topluluklarla çatışmalara sebep
olabilir.
 Şiddetli hava koşulları özellikle de daha yoksul ülkelerde işletme
belirsizliğini artıracaktır
 Sigorta edilebilirlik şiddetli hava koşullarına veya deniz seviyesinden
yükselmeye maruz kalan alanlarda gerileyecektir.
 Emisyonları azaltmaya yönelik çabalar,özellikle de ulaşım kaynaklı
emisyonlar, endüstriye maliyetleri artırabilir.
TURİZMİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE ETKİLERİ
Turizmin İklim Değişikliğini Hızlandırıcı Etkileri
Turistik yerleşim, doğal çevreyi tahrip etmekte ve fiziksel dengeyi bozmaktadır.
Turizm hareketi genellikle doğal dengenin çok duyarlı olduğu yerlerde başlamakta,
gelişmekte ve gerekli önlemler alınmadığında bu dengeyi kolaylıkla bozmaktadır.
Su kaynaklarının kirlenmesine neden olmakla birlikte tarım arazileri, bölgesel bitki
örtüsü (flora) ve hayvan varlığı (fauna) yapısını tahrip etmektedir. Ormanların
tahribi, ormanlık alanlarda avlanma,inşaat ve ulaştırma yatırım faaliyetleri ve
kıyılardaki deniz araçları barınakları, gezinti yolları,hayvan neslinin tükenmesine
yol açmaktadır. Kontrolsüz bir planlama sürecinde ortaya çıkan yapılaşma ve
yoğun turist faaliyetlerinin neden olduğu kalabalıklaşma her ne şekilde
olursa olsun çevre üzerinde mutlaka bir değişiklik yaratmaktadır.Bununla birlikte,
bu değişikliğin boyutu, turizm gelişiminin yoğunluğuna, turizm türüne, turist tipine
ve bölgedeki çevresel kaynakların değişikliklerine ve dayanma kabiliyetine bağlı
olarak farklılık göstermektedir.
Kısaca Turizm hareketi bir bütün olarak ele alındığında, dolaylı ya da doğrudan
iklim değişikliğine neden olmaktadır.Altyapı ve üstyapı tesisleri, bu tesislerin
gereksinim duyduğu araç gereçlerin üretiminde kullanılan maddeler, ulaşım
yolları, katı, gaz ve sıvı atıklar, ulaşım araçlarının çıkardığı gazlar, nüfus
yoğunluğunun neden olduğu aşırı kullanım ekosistemi tahrip etmektedir.Küresel
ısınmanın etkenlerinden birinin de ormansızlaşma olduğu düşünüldüğünde,yanlış
turizm politikalarının iklim değişikliğini hızlandırıcı etkiye sahip olduğu
görülmektedir.Ancak bazı turizm çeşitleri bu hızlandırıcı etkiyi yüksek düzeyde,
bazıları ise düşük düzeyde oluşturmaktadır.Etki düzeyleri yapılacak araştırmalarla
daha açık ortaya çıkarılabilecektir.
Turizmin İklim Değişikliğini Yavaşlatıcı Etkileri
Dünya çapında büyümekte olan yeşil alan ve deniz aktivitelerine yönelik
doğayı keyif amacıyla kullanmak isteyen insanların talebi üzerine doğaya saygılı
ve sürdürülebilir yaklaşıma sahip yeni turizm çeşitleri gündeme gelmiştir. Bu tür
bir turizmin doğal alanların ulaşılabilir ve kalite özelliklerine bağlı olduğu ve bu
nedenle doğal alanların koruma ve bakımı üzerine stratejiler geliştirmesi gerektiği
ortaya çıkmıştır. Bu amaçla geliştirilecek yeni turizm anlayışları, iklim
değişikliğinde yavaşlatıcı etkenlerden olacaktır.Örneğin, turizm amaçlı
değerlendirilen; av sahaları, milli parklar, mavi bayraklı plajlar ve koylar, kış
turizm alanları, dağ turizm alanları, çeşitli spor ve sağlık amaçlı faaliyetler hatta
kültür turizmi kapsamında yer alan bölgeler koruma altında tutulabilecektir.
Doğaya saygılı turizm anlayışları sayesinde doğal alanlar koruma altına alınacak
ve böylece ormansızlaşmanın önüne geçilecek, dolayısı ile doğal yaşam tahribi
azalacak, gereksiz fiziksel turizm yapıları yapılmayacak ve doğaya daha az zarar
veren turizm araç ve gereçleri kullanılacaktır.Hem yerel halk, hem de turistlere
çevre bilinci kazandırılacağı için çevreye olan duyarlılık arttıracak ve insanların
tutum ve davranışlarında doğa yararına olan gelişimler gözlenecektir.
Bunların sonucunda küresel ısınmaya neden olan etmenler tamamen yok edilemese
de,doğaya saygılı turizm sayesinde hızlı iklim değişikliklerini yavaşlatacak
önlemler alınmış olacaktır.
Turizm Sektörünün İklim Değişikliklerine Uyum Saglaması İçin Öneriler
Turizm sektörünün kısa yatırım ufukları, varlık oluşturacak insan sermayesinin
yüksek oranı ve turizm merkezlerinin yerini başkalarının alabilmesi göz önüne
alındığında; sektörün işletme düzeyinde genel uyum sağlama kapasitesi
yüksektir.Çeşitlendirmenin mümkün olmadığı hassas doğal varlıklara dayanan
turizm merkezleri daha fazla zorlukla karşılaşacaklardır.Turizm endüstrisinin iklim
değişikliğinin etkilerine uyum sağlamasına yardım edecek bir dizi seçenek
mevcuttur.
a)Değişen koşullara yanıt olarak taşınmak
Artan sıcaklıkların Akdeniz'in güneyi gibi bazı bölgeleri turistler için daha az
çekici kıldığı ölçüde, tedarikçiler kutuplara doğru yer değiştirebilirler. Örneğin,
Kuzey Avrupa'nın daha çekici bir turizm merkezi haline gelmesi
muhtemeldir. Aynı ölçüde, sınırlı sayıdaki durumda, kayak işletmecileri küresel
ısınmaya daha yüksek rakımlara doğru yer değiştirerek yanıt verebilirler.
b)Teknoloji veya mevsimsellikten yararlanarak yerinde adaptasyon
Tatil merkezleri yaz ortası yerine kendi sezonlarının başında ve sonunda
bulunan ayları ziyaret etmek için en iyi zaman olarak,dağ turizmi merkezleri de
kendilerini yıl boyunca açık turizm merkezleri olarak pazarlayabilirler.Sahil şeridi
istikrarı mangrovları,tuzlu bataklıkları ve mercan resiflerini muhafaza ederek
artırılabilir. Sahiller yapay olarak tekrar oluşturulabilir.Su kısıtlılığıyla karşı
karşıya olan küçük adalar tuz giderme tesislerine yatırım yapabilirler.Su
kullanımı azaltılabilir.Kayak merkezleri doğal kar yağışını desteklemek için kar
makineleri kullanmaya başlayabilir veya bu makinelerin kullanımını
artırabilirler.Ancak, bu seçenekler sadece kısa vadeli bir rahatlama sağlayabilir
ve artan fosil yakıtı kullanımı ve böylelikle iklim değişikliğinin ivme kazanması
gibi zararlı etkilere de sebep olabilir.
Bu tür yanıtların kendi sınırlamaları bulunmaktadır.Tuz giderme pahalı ve
enerji-yoğun bir sistemdir.Yerel stoklar tüketildikçe yeterli kum bulmak gittikçe
daha zor hale gelecektir.Kayakçılar gerçek karı tercih etmektedirler ve kar
makineleri de hem maliyetli hem de yoğun su gerektiren sistemler olup küçük
turizm merkezleri için uygun değildir.Sıcaklıklar artmaya devam ettikçe etkisi de
azalacaktır.Bir çalışmada, yapay karın gelecekteki mevcudiyeti 2029 yılına kadar
14mnKuzey Amerika kayak alanından sadece dördünün risk altında olacağını
gösteriyorken,bu rakam 2070-99 yılları arasında 10'a çıkabileceği
öngörülmektedir.Dahası, turistler 'yapay kıyı şeritlerine' karşı isteksizdir.Deniz
duvarları gibi deniz seviyesi yükselişine karşı alınan sözde 'sert' koruma önlemleri
bu alanların turistler için çekiciliğini azaltmaktadır.
c)Zorlukların tahmin edilmesi
Sektör, turizme ve doğal ekosistemlere yönelik tehlikeleri daha iyi öngörmek
için tahmin ve erken uyarı sistemlerinden daha iyi yararlanabilir.Bu, 'tükenen'
varlıklara ve meydana gelen finansal kayıplara ilişkin riski düşürecektir.Daha
yüksek rakımlara kayma, işletmeye ilişkin ve teknik önlemler ve yıl boyu devam
eden turizm faaliyetleri kötü etkileri tamamen telafi edemeyebilir. Ayrıca, daha
yüksek emisyon senaryolarının getirdiği daha şiddetli etkilerle birlikte, adaptasyon
gittikçe daha az mümkün hale gelmektedir.Buna rağmen, planlanan adaptasyonla
birlikte,iklim değişikliğinin etkilerine rağmen turizmin yıldızının parlayabileceğine
ilişkin bazı kanıtlar mevcuttur.Örneğin, İspanya'nın Costa Brava
bölgesi mevcut yüksek sezondaki artan sıcaklık ve azalan su mevcudiyeti
tehlikelerine sezonun başındaki ve sonundaki aylar olan Nisan, Mayıs, Eylül ve
Ekim aylarına kayarak yanıt vermektedir.
TURİZM SEKTÖRÜNÜN ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER
İklim değişikliğine karşı turizm sektörünün alması gereken önlemleri iki ana
başlık altında toplamak mümkündür.Birincisi, iklim değisikliğine neden olan ve
turizm sektöründen kaynaklanan sera gazlarının emisyonlarının azaltılması,
ikincisi de iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden turizm sektörünün en az
oranda etkilenmesi için yapılması gerekenlerdir.
Sera Gazı Emisyonların Azaltılması İçin Alınması Gereken Önlemler
Turizm sektöründeki sera gazı emisyonları ulaşım sırasında taşıtlardan salınan
eksoz gazlarından ve turistik tesislerde kullanılan elektriğin üretimi sırasında
yakılan fosil yakıtlarından kaynaklanmaktadır. Taşıtların modernizasyonu, çevre
dostu yakıtların kullanılması ve toplu taşımanın özendirilmesi ile eksoz
emisyonlarının azaltılması mümkündür. Otellerdeki enerji sarfiyatının azaltılması
için tasarruf önlemleri alınması da oldukça önemlidir.Örneğin, sıcak su ihtiyacı
için güneş panellerinden faydalanılması, tungsten telli normal ampüller yerine
beşte dört oranında tasarruf sağlayan düşük enerjili ampüllerin kullanılması ile
hem enerji tasarrufu yaparak sera gazlarının salınımları azaltılabilir hem de
tesislerin bütçelerindeki fazla harcamaların önüne geçilebilir.Ayrıca,
temiz su kaynaklarında meydana gelecek azalmalar düşünüldüğünde su tasarrufu
da oldukça önem kazanmaktadır.Su sarfiyatını azaltmak için tasarruflu duş
başlıklarının kullanılması, otellerin atık sularının arıtılarak yeniden kullanılması
(bahçe sulamada vb.) alınması gereken başlıca önlemlerdir.Bunlara ek olarak, atık
yağların kanalizasyon sistemine dökülmemesi,“Atık Yağların Bertarafı
Yönetmeliğine” göre bertaraf edilmesi önemli oranda su kirliliğini
azaltacaktır.Tüm bu tasarruf önlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için turizm
sektöründeki personelin eğitimi ilk olarak alınması gereken önlemdir.
İklim Değişikliğinin Olumsuz Etkilerine Karşı Alınması Gereken Önlemler
Turistler ve seyahat acentalarının iklim değişikliğine karşı gösterecekleri
adaptasyon oldukça kolay olmasına rağmen turistik tesislerin aynı kolaylıkta
adaptasyon gösterebilmeleri mümkün değildir.Turistler seyahat planlarında,
acentalar faaliyet bölgelerinde değişiklik yapabilirler, ancak sabit yatırım ağırlıklı
işletme yapısına sahip olan konaklama tesisleri, yiyecek içecek işletmeleri gibi
turistik tesisler kısa sürede faaliyet alanlarını değiştiremezler.Bu nedenle iklim
değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı alınacak tedbirler oldukça önemlidir.
Öncelikle,yeni kurulacak tesisler için turizm pazarının gözden geçirilmesi ve
kuruluş yeri seçiminde iklim değişikliği faktörünün de gözönüne alınması ve iklim
değişikliğinden en az etkilenecek bölgelerin seçilmesi gerekir.Sezon tarihleri
değişen iklim koşullarına göre yeniden ayarlanmalıdır.Cazibesini yitiren turistik
bölgelerde ise turistlerin ilgisini yeniden çekebilmek için hizmet kalitesi
arttırılmalıdır.Bunu yapabilmek için de tesislerin modernizasyonu sağlanmalı,
turistlerin konforu için yüzme havuzu ve klima gibi hizmetler sunulmalıdır.
Ayrıca, aşırı sıcakların insan sağlığına olan etkileri düşünüldüğünde turistik
tesislerde revir ve sağlık personeli bulundurulmasının önemi anlaşılacaktır.Tüm bu
önlemlerin alınabilmesi için personelin eğitimi yine ilk dikkat edilmesi gereken
noktadır.Sektörü temsil eden, sektörden doğrudan veya dolaylı faydalanan tüm
kesimlerin (yöneticiler, çalısanlar, yerel halk) konuyla ilgili eğitimine
öncelik verilmeli, herkesin bilinçlenmesi sağlanmalıdır.
KAYNAKÇA
1.Timur.M,İklim Değişikliğinin Sürdürülebilir Kalkınma
Üzerine Etkisi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi,Manisa,2014
2.Dedeman.M,Turizmin Gelişimi ve İklim
Değişikliği,Makale,2007
3.Aslan.Z, Aktaş.G,Turizm Açısından Çevre Sorunlarına
Genel Bir Yaklaşım,Makale,İzmir,2000
4.Koç.H, Güçer,E,İklim Değişikliklerinin Turizm Üzerine
Etkileri,Makale,Ankara,2005
5.Sevim.B, Zeydan.Ö,İklim Değişikliğinin Türkiye Turizmine
Etkileri,Makale,Zonguldak,2008
6.Öztopal.A, Şen.Z,Türkiye İklim Değişikliği
Kongresi,,Bildiri Kitabı,İstanbul,2007
7.Şen.Ö, Türkiye İklim Değişikliği Kongresi,Türkiyede İklim
Değişikliğinin Bütünsel Resmi,İstanbul,2013
8.Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli Beşinci
Değerlendirme Raporu,İklim Değişikliği:Turizme İlişkin
Sonuçlar,2014
Download