Hemen indir (837 KB.)

advertisement
EKOLOJİK KRİZ
VE
HUKUK
Av.Mehmet HORUŞ
Beyazadımlar Platformu
EKOLOJİK KRİZ

BM Hükümetler Arası
İklim Değişikliği
Paneli, 2007 yılında
yayınladığı raporunda
küresel ısınmanın
insan eyleminden
kaynaklandığını
açıkladı
NÜKLEER TEHDİT






Nükleer enerji bir ihtiyaç
değildir.
Çernobil ve 3 Mıle
Island dersleri
Olağan çalışma
koşullarında da
zararlıdır.
Silah ve savaş sanayi
ile özdeştir
Türkiye’nin ihtiyacı
yoktur.
İlkel bir teknolojidir.
Genetiği Değiştirilmiş
Organizmalar





GDO’lar doğaya genetik
bir müdahaledir.
Monsanto, Syngenta ve
Cargill gibi uluslar arası
tekellerin çıkarına
hizmet etmektedir.
Sözleşmeli tarım ve
kırda yoksullaşma
Toprağı
çoraklaştırmaktadır.
Canlı üzerinde mülkiyet
hakkı tanır.
Doğal Kaynakların
Yağmalanması
Petrol ve arz sorunu
 Madenler
 Biyolojik yakıtlar ve
gıda güvenliği
 SAVAŞLAR

Susuzluk
Jeostratejik bir silah
olarak su
 İnsan hakkı olarak
su

Birleşmiş Milletlerin
''Dünya Su Gelişim Raporu''





Dünya tatlı su kaynakları kirlilik ve fazla kullanım
nedeniyle tehlike altında
Küresel ısınma nedeniyle kuraklık birçok ülkede
büyük
sorun haline gelirken, buzulların erimesi ve aşırı yağış
nedeniyle çoğu ülke de sellerle boğuşuyor
Dünyada kirli suların yol açtığı hastalıklardan her yıl
2,2 milyon insan ölüyor, her 8 saniyede bir bebek can
veriyor
1,2 milyar insanın içecek suyu, dünya nüfusunun üçte
birinin, 2,4 milyar insanın, su arıtma tesisi yok
Çin'de sel ve kuraklık bir arada yaşanırken, mali'de
hastalıkların yüzde 80'i su kaynaklı …
Küresel Isınma
İklim değişimi, sadece petrol gibi fosil yakıt
kaynaklı savaşlara neden olmuyor. The
Guardian gazetesinden Robin McKie,
Toplam 46 ülke ve 2,7 milyar kişinin, bugün,
küresel ısınma yüzünden, silahlı çatışmalar ve
savaşlarla alt üst olma riski yaşadığını ve 56
ülke ve 1,2 milyar insanın ise siyasi
istikrarsızlık tehlikesiyle karşı karşıya
olduğunu söylüyor.
Buzulların erimesiyle
açılacak denizin altında
yatan fosil yakıtlar için
gösteri amaçlı dahi olsa
askeri birliklerin bölgede
devriye gezmeye
başlaması, Kuzey
Afrika'yı esir alan
kuraklığın yarattığı su
savaşlarının
genişlemesi gibi strateji
oyunu senaryoları
şimdiden gündemimizi
meşgul etmeye başladı.
Kaynaklar savaşının yok
etmekte olduğu bir
dünyanın son zehrini
elde etmek için planlar
çoktan yapıldı.
2015’te, Peru’nun tüm
buzulları küresel ısınma
yüzünden erimiş olacağı
için, ülkedeki 27 milyonun
hemen hemen tamamı
susuz kalacak. Peru şimdi
harekete geçerse, krizi
dengeleyebilir. Ancak
burası, çok az etkili
demokrasi deneyimi olan,
sık sık isyanların, Şili ve
Ekvador’la sınır
çatışmalarının yaşandığı
bir yer. Sonuçta büyük bir
ihtimalle, karışıklık,
çatışma ve büyük göçler
olacaktır.
Kyoto Protokolü
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesi (United Nations Framework
Convention for Climate Change - UNFCCC)
1992’de kabul edilmiştir. Kyoto Protokolü de
bu Çerçeve Sözleşme mekanizması altında
yer alır ve günümüzde uluslararası iklim
politikası mekanizmaları Kyoto süreci halini
almıştır.
Kyoto Protokolü
 Öngörülen
İndirim Hedefleri Yeterli Değil
 Uygulamada yeterli karşılığı yok
 Esneklik mekanizmaları ile havayı
metalaştırmaktadır.
 Türkiye’nin Durumu
Ekolojik Krizin
Temel Görünümleri
 Neo-liberal
politikalar
 Özelleştirmeler
 Geri Gelmeyecek Sosyal Devlet
 Gıda adaleti
 Su adaleti
 Güvenlik Hakkı
 Moral yoksunluk
Neo-liberalizmle
Hesaplaşmak

Lawrence Summers gibi Dünya Bankası
yetkilileri; “dünyanın en düşük ücretle insan
çalıştırılan ülkelerine büyük miktarlarda zehirli
atık boşaltılmasının ardındaki iktisadi
mantığın kusursuz olduğunu ve onunla
yüzleşmemiz gerektiğini düşünüyorum…
Afrika’daki nüfusları son derece düşük,
gelişmemiş ülkelerdeki çevre kirliliğinin çok az
olduğunu, havalarının Los Angeles veya
Mexico City ile kıyaslandığında yüksek
kalitede olduğunu” (Kovel, 2005:109)
Hukukun Bulduğu
Çareler
16 Haziran 1972 Stockholm’de kabul edilen
Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi
Konferansı Deklarasyonu’nun teyit
edilerek(…)”, “…İnsanlar, doğa ile uyum
içinde sağlıklı ve verimli bir hayata
layıktır.(…)Çevre konuları en iyi şekilde,
ancak ilgili bütün vatandaşların katılımı ile
yönetilir.Devletler, geniş çapta çevre
bilgilendirmesi yaparak kamuoyu
aydınlatılmasını ve katılımı
gerçekleştirecek ve teşvik edecektir..”
Ortak Geleceğimiz
Raporu

BM Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından
1992’deki Rio zirvesine hazırlık amacıyla 1987 yılında
hazırlanan ve Brundtland Raporu olarak tanınan
"Ortak Geleceğimiz" adlı çalışma, çevre sorunları ile
ülkelerin gelişmişlik düzeyleri arasında yakın ilişki
olduğunu ve kalkınma düzeyleri faklı ülkeler arasında
işbirliğinin insanlığın geleceği açısından vazgeçilmez
önemde olduğunun altını çizerek, bu konuda stratejik
açılımlar sunmuştur. Raporun asıl amacı, ekolojik
sorunları da gözeten küresel bir ekonomik düzen
kurmaktır. Brundtland Raporu’na göre sürdürülebilir
kalkınma: ”gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını
karşılama olanağını tehlikeye atmaksızın, şimdiki
kuşakların ihtiyaçlarını karşılayan” bir kalkınma
anlayışıdır.
Rio Kararları

“Rio Zirvesi’nin sonuç bildirgesi olan Gündem
21, iktisadi büyüme konusunda doğal
kaynaklar ve kalkınma arasındaki ilişki içinde
kaynakların sınırsız olmadığının fark edilmesi,
işte bu doğal kaynakların etkili ve uzun vadeli
kullanımına ilişkin bir kavramsallaştırma
olarak sürdürülebilir kalkınmayı gündeme
getirmiştir. Kaynakların etkili kullanımı ise,
ekonomik büyüme oranının azaltılması
anlamına gelir ki, bu da esas olarak Güneyin
kalkınma mitinden vazgeçmesiyle olası
görülmüştür” (Aslanoğlu, 1994: 41)
Johannesburg Zirvesi
 2003
yılında toplanan Johannesburg
Zirvesi’nde;
“yoksullukla mücadele ve çevrenin
korunması konusunda küresel eyleme
hız verilmesi(…), Yoksulluğun
giderilmesi için ‘Dünya Dayanışma
Fonu’nun kurulmasına destek
vermek(…), Afrika’nın kalkınma
ihtiyaçlarına hitap edecek çabalara daha
iyi odaklanma” (TÇV, 2006:61
Aarhus Sözleşmesi

1998 yılında Birleşmiş Milletler tarafından
Aarhus Sözleşmesi olarak bilinen Çevresel
Konularda Bilgiye Erişim, Çevresel Karar
Verme Sürecine Halkın Katılımı ve Yargıya
Başvuru Sözleşmesi hazırlanmış ve konunun
yasal bir çerçeveye kavuşması yönünde
önemli bir adım atılmıştır. Bu sayede bilgiye
ulaşım ile ilgili kamu ya da özel sektörün
menfi tutumlarına karşı yargıya başvurma
hakkının önü açılmıştır.
Türkiye
 Anayasa’nın
17.maddesi:“.. Herkes
yaşama, maddi ve manevi varlığını
koruma ve geliştirme hakkına
sahiptir..”
 Anayasa’nın
56.maddesi:“...çevreyi
geliştirmek, çevre sağlığını korumak
ve çevre kirlenmesini önlemek
Devletin ve vatandaşların ödevidir...”
Çevre Hukukunun
İlkeleri
 Kirleten
öder
 İhtiyat İlkesi
 Risk İlkesi
Çevre Hakkının
Unsurları
 Katılım
 Bilgiye
Erişim
 Başvuru
Çevresel Etki
Değerlendirme (ÇED)
Çevre Kanunu
Çevresel etki değerlendirilmesi:
Madde 10 – (Değişik: 26/4/2006 – 5491/7 md.)
Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına
yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki
Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla
yükümlüdürler.
Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki
Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu
projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı
verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez.
Petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetleri, Çevresel
Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır.
Çevresel Etki Değerlendirmesine tâbi projeler ve Stratejik Çevresel
Değerlendirmeye tâbi plân ve programlar ve konuya ilişkin usûl
ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir.
Bergama
Eşme
İda Dağları
Pazarcık
Sinop
Silopi
Tunceli
Artvin
Fındıklı
Kurşunlu Köylüleri
Yatağan
Trakya
GAP
Hasankeyf
Allinoi
Kentsel Dönüşüm
Su Sorunu
Baz İstasyonları
Ekolojik Kriz ve Hukuk
 Holistik
Paradigma
 İnsan Merkezcilik
 Doğayla Sözleşme
 Geleneksel egemenlik anlayışının
çöküşü
 Azınlık-çoğunluk ve genel irade teorileri
 Yurttaş
Sonuç: Direnme Hakkı
Download