BİY 315 AMİNO ASİT ve PROTEİN METABOLİZMASI

advertisement
BİY 315
AMİNO ASİT ve PROTEİN
METABOLİZMASI
„
Proteinlerin yapısındaki C ve H atomlarından son
ürün olarak H2O ve CO2 oluşmaktadır.
„
Ayrıca, proteinlerde %16 oranında bulunan azot,
sadece proteinlere özgü olan atılım ürünlerinin
(amonyak ve üre) oluşumuna yol açmaktadır.
„
Havadan ve topraktan organik moleküllerin yapısına
katılan azotun, canlı organizmada ki
biyomoleküllerden yeniden toprağa ve havaya
dönmesine azot döngüsü adı verilmektedir.
Protein yıkılımı sonrasında amino asitlerin
yapısındaki karbon ve hidrojenden CO2 ve H2O
oluşmakta, azot atomundan ise memeli için toksik
olan amonyak meydana gelmektedir.
„
„
„
„
Amonyak, enerji gerektiren bir dizi tepkime ile
toksik olmayan üreye dönüştürülerek vücuttan
atılmaktadır.
Metabolizması azot ve azotlu bileşikler aracılığı
ile incelenen ve enerji kaynağı olarak değeri,
diğer makro moleküllerden daha düşük olan
proteinlerin veya amino asitlerin fazlası depo
edilememektedir.
Protein metabolizması, proteinlerin hidrolizi
(sindirim, proteoliz) ve hidroliz sonrası açığa çıkan
amino asitlerin yıkımı olmak üzere iki ana başlık
altında incelenmektedir.
Besinlerde proteinin önemi
„
„
„
Normal azot dengesinin sağlanması için bir
erişkinin günde 60g ( 1g/kg vücut ağırlığı)
kadar protein alması gerekmektedir.
İnsana en uygun proteinler öncelik sırasıyla
memeli proteini, balık, kümes hayvanları
proteini ve bitki proteinidir.
Proteinlerin biyolojik değeri, yapısındaki
esansiyel amino asit miktarı ile ilişkili olduğu
için alınan proteinin niteliği, miktarından çok
daha fazla önem taşımaktadır.
„
Erişkin için esansiyel olan amino asitler
treonin, valin, lösin, izolösin, lizin, metiyonin,
fenilalanin ve triptofan amino asitleridir.
„
Bir amino asidin esansiyel olduğu, deney
hayvanında oluşturulan besinsel eksikliğin,
büyüme
gelişme
bozukluklarına
yol
açmasından anlaşılmaktadır.
Besin proteinlerinin sindirimi
„
„
„
Mide mukozasında bulunan otuz milyona
yakın salgı hücresinden salgılanan sıvı (HCl),
midede protein sindirimini başlatmaktadır.
Midenin alt kısımlarındaki mukoza
hücrelerinden pepsinojen salgılanır.
İnce bağırsakta protein sindirimi, midede
proteinlerin hidrolizinden açığa çıkan
oligopeptidleri ve amino asitleri içeren sıvının
duodenuma geçmesi ile başlamaktadır.
ƒ İnce bağırsak salgısında bulunan enteropeptidaz (enterokinaz), kaskad
şeklinde ilerleyen bu kovalent modifikasyonu başlatan enzimdir.
Amino asitlerin ince bağırsaktan emilimi
„
En fazla jejunumdan olmak üzere amino asitlerin L
izomerleri, ince bağırsağın her üç kısmından aktif
taşıma
ile
lumenden
bağırsak
hücresine
alınmaktadır. Burada Na+ iyonlarına bağımlı
sekonder aktif taşımanın söz konusu olduğu ve B6
vitaminin rol oynadığı gösterilmiştir. Nötral amino
asitler, fenilalanin ve metiyonin imino asitler, nötral
lipofilik amino asitler ve katyonik amino asitler için
taşıyıcı sistemlerinin ince bağırsak duvarında yer
aldığı bilinmektedir. Son iki taşıyıcı için Na+
gerekmediği düşünülmektedir. Ayrıca di- ve
tripeptidler için H+ iyonlarıyla eşleşimli bir taşıyıcı
sistem bulunmaktadır.
„
„
Amino asit taşınmasında, ince bağırsak
hücresinde membrana bağlı bir enzim olan γglutamil döngüsü (Meister döngüsü) olarak
adlandırılan, imino asitler (prolin ve
hidroksiprolin) dışındaki bütün amino asitlerin
taşınmasını sağlayan bir aktif transport
sistemi rol oynamaktadır.
Bağırsak lümeninde bulunan amino asitler,
hidroliz olan glutatyondan ayrılan glutamik
asidin gama karboksil grubuna bağlanarak
içeri taşınmaktadır.
Besin proteinlerinin amino asit havuzuna katılımı
Amino asitlerin vücutta dağılımı
„
İnce bağırsak hücresine giren amino asitlerin küçük bir bölümü,
o hücrede protein sentezinde kullanılmaktadır.
„
Plazmada amino asitlerin düzeyi, endojen
proteinlerinden açığa çıkan ve dokular
tarafından
kullanılan
amino
asitlerin
arasındaki dengeye bağlıdır. Plazmada en
fazla glutamin, glisin, alanin, valin ve serin
en az aromatik ve kükürtlü aminoasitler
bulunmaktadır. Amino asitler plazmadan aktif
taşıma ile dokulara geçmektedir.
Amino asitlerden organizmanın faydalandığı
yerler
Glisinin fonksiyonları
„
Çeşitli vücut proteinlerinin, protein hormonların ve
enzimlerin yapısına katılır. Kollajen ve elastinin
yapısında boldur.
„
Pürin halkasının C-4, C-5 ve
N-7 atomlarını sağlar.
„
Porfirinlerin ve hem yapısının ön maddesidir.
„
„
„
„
„
„
Glisin,
Benzoik asidin hippürik aside dönüştürülmesi gibi
bazı toksik maddelerin zehirsizleştirilmesinde
görev alır.
Safra asitleri ile konjugasyon ürünleri verir.
Glutatyonun yapısına katılır.
Kreatin ve kreatin fosfat oluşumuna katılır.
Serin üzerinden çeşitli ürünlere dönüşür.
Karaciğer ve böbrekte bulunan glisin oksidaz
etkisiyle oksidatif olarak glioksalata deamine
olabilir.
Alaninin fonksiyonları
ƒ Alanin, amonyağın kaslardan
karaciğere taşınmasında
önemlidir.
ƒÖzellikle çalışan kaslardan
kana verilen alanin, karaciğer
tarafından alınır ve karaciğerde
transaminasyonla pirüvata
dönüştürülür.
ƒ Karaciğerde oluşan pirüvat,
ya glukoneojenezde kullanılır
ya da oksidatif
dekarboksilasyonla asetilCoA’ya dönüştükten sonra
sitrat döngüsünde daha ileri
yıkılır.
Dallı zincirli amino asitlerin (valin, lösin, izolösin)
fonksiyonları
ƒ Dallı zincirli amino asitler, özellikle kaslar, yağ
dokusu, böbrek ve beyin dokusunda yakıt olarak
okside olurlar.
ƒ Önce transaminasyon olur ve α-keto asit oluşur.
ƒ α-keto asidin oksidatif dekarboksilasyonu sonucu açil-CoA
türevleri meydana gelir.
ƒ Bundan
sonra yağ asitlerinin β-oksidasyonundaki gibi
hidrojen kaybetme (oksidasyon) ve oluşan çift bağa su girişi
(hidrasyon) olur.
Lösinin
yıkılmasıyla
serbest
asetoasetat ve
asetil-KoA
oluşur.
İzolösinin yıkılmasıyla propiyonil-KoA ile birlikte asetilKoA oluşur.
Valinin
yıkılmasıyla
propiyonil-KoA
ve propiyonilCoA’dan da
süksinil-KoA
oluşur.
Serinin fonksiyonları
„
„
Serin, O-fosfoserin şeklinde fosfoproteinlerin yapısında
bol bulunur
Serin proteazlar denen bazı enzimlerin aktif bölgelerinde
seril kalıntısı bulunur.
Serin,
„ Fosfolipidlerin sentezine katılır.
„ Palmitoil-CoA ile birlikte sfingozin sentezini başlatır.
Sfingozin de sinir sisteminde önemli olan
sfingomiyelinleri oluşturur.
Serin,
„ Sistein sentezine katılır.
Serin,
„ Tek karbonlu birimlerin vericisi olarak önemlidir.
Serin,
„ Serin, enerji oluşumunda kullanılacağı zaman
sitozolik serin dehidrataz etkisiyle pirüvata
dönüştürülür.
„
Mitokondride ise 3-hidroksipirüvat ve D-gliserat
yoluyla 3-fosfogliserata dönüştürülür.
Treonin fonksiyonları
„
„
Treonin, birçok proteinde O-fosfotreonin şeklinde
bulunur.
Memelilerde üç yolla yıkılır:
‰ Serin-treonin dehidrataz
etkisiyle α-ketobütirata dönüşür.
α-ketobütirat da oksidatif
dekarboksilasyonla
propiyonil CoA’ya dönüşür.
Treonin,
Treonin aldolaz etkisiyle glisin ve asetaldehite
ayrılır.
Treonin,
Dehidrojenasyon ve dekarboksilasyon ile
aminoaseton üzerinden pirüvata dönüşür.
Sisteinin fonksiyonları
„
Sistein, özellikle
keratinde sistin
şeklinde fazla
miktarda bulunur.
Proteinlerde sistinin
yapısındaki disülfid
köprüleri, proteinlerin
yapısını stabilize eder.
Sistein,
„ Glutatyonun
yapısına katılır
Sistein,
„ Oksidatif dekarboksilasyon ile koenzimA’nın
prekürsörü olan tiyoetanolamini oluşturur.
Sistein,
„ primer safra
asitlerinin
konjugatlarını
oluşturan
taurine
dönüşebilir.
„ Değişik
yollardan
pirüvata
dönüşür.
Metiyoninin fonksiyonları
„
Metiyonin, organizmada en önemli metil
grubu vericisidir. Bunun için önce aktif
şekli olan S-adenozilmetiyonin (SAM)’e
dönüşür.
Metiyonin,
„ S-adenozil metiyonin (SAM) üzerinden metil
grubunu diğer bileşiklere transfer ederken
homosistein oluşur.
Metiyonin,
„ Sistein
oluşumunda
sülfhidril grubu
sağlayıcısıdır.
Metiyoninden
sistein oluşması
sırasında αketobutirat oluşur;
α-ketobutirat da
propiyonil-KoA ve
metilmalonil-KoA
üzerinden süksinilKoA’ya dönüşür.
Aspartik asidin fonksiyonları
„
Aspartik asit, doku proteinlerinin yapısına
katılır ve transaminasyon ile diğer amino
asitlerin oluşumunda rol alır.
Aspartik asit,
„
Üre ve pürin sentezlerinde amino grubu vericisi
olarak kullanılır.
„
Sitozolde karbamoilaspartat oluşturarak
pirimidin halkasının sentezini başlatır.
Aspartik asit,
„
transaminasyon sonucu veya oksidatif
deaminasyon sonucu oksaloasetata
dönüşerek yıkılır.
Asparajinin fonksiyonları
„
„
Aspartik asidin amino
grubuna komşu
olmayan karboksil
grubunun
amidleşmesiyle
oluşur.
Proteinlerin yapısına
katılır.
Glutamik asidin fonksiyonları
„
„
Glutamik asit, doku proteinlerinin
yapısına katılır.
Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak
bütün endojen amino asitlerin ön
maddesidir.
Glutamik asit,
„ amino grubuna komşu
olan karboksil grubunun
dekarboksilasyonu ile
inhibitör nöronlar için
transmitter olan γaminobutirik asit
(GABA) oluşur.
Glutamik asit,
„ glutatyon (γ-glutamil-sisteinil-glisin)’in yapısına
katılır.
Glutamik asit,
„ folik asit (pteroilglutamik asit)’in yapısına katılır.
Glutamik asit,
„ transaminasyon sonucu veya oksidatif
deaminasyon sonucu α-ketoglutarata
dönüşerek yıkılır.
Karaciğer, kalp, kas, böbrek mitokondrilerinde yüksek
konsantrasyonda bulunan glutamat dehidrojenaz enziminin
rolü, ADP/ATP oranının yüksek olduğu enerji gerektiren
durumlarda sitrik asit döngüsüne α-ketoglutarat ve oksidatif
fosforilasyon için NADH sağlamaktır.
Glutaminin fonksiyonları
„
Glutamin, glutamik asidin γ-karboksil grubuna
ATP’den sağlanan enerji ile NH3 bağlanması
sonucunda oluşur. Toksik olan serbest amonyak,
toksik olmayan glutamine çevrilerek kanda
taşınmaktadır.
Glutamin,
„ İnce bağırsağın mukoza hücreleri için en önemli
yakıt maddesidir.
Argininin fonksiyonları
„
„
„
Arginin, özellikle protaminlerde bol
miktarda bulunur.
Üre biyosentezinde rolü vardır. Döngüde
oluşur ve arginaz adlı enzimin katalitik
etkisiyle ornitin ve üreye parçalanır.
Ornitin, glutamat γ-semialdehit üzerinden
glutamata çevrilebilir ya da putressin,
spermidin ve spermin adlı poliaminleri
oluşturabilir.
Arginin,
„ Kreatin sentezine katılır.
„
L-arginin ve oksijenden, oldukça karmaşık bir
tepkime sonucu önemli bir serbest radikal olan
nitrik oksit (NO•) ve sitrülin sentezlenmektedir.
Lizinin fonksiyonları
„
Lizin, özellikle hayvansal kaynaklı
proteinlerde bulunur. Kollajen molekülünde
hidroksilizin önemlidir.
„
Trimetillizin, iç mitokondrial membranda uzun
zincirli yağ asitlerinin taşıyıcısı olan karnitinin
öncül maddesidir.
„
Elastindeki desmozin, dört lizil kalıntısından
oluşmaktadır.
Lizin,
„ Memelilerde
birkaç yolla
katabolize
olur ve asetil
CoA’ya
dönüşür.
Histidinin fonksiyonları
„
„
Histidin, birçok proteinde %1-2 oranında ve
hemoglobinde %10 oranında bulunur.
β-alanin ile kaslarda bulunan karnozin (β-alanilhistidin) ve
anserin (β-alanil-metilhistidin) dipeptitlerini oluşturur.
Histidin biyosentezi
Histidin, erişkinlerde esansiyel değildir; olasılıkla
riboz-5-fosfattan oluşan PRPP’tan bir dizi
reaksiyon sonunda oluşur.
ƒ
Histidin, memeli dokularında histidin dekarboksilaz
etkisiyle dekarboksile olur ve histamin oluşturur.
ƒ
Histamin, bağırsaklar ve bronşların düz kaslarındaki
H1 reseptörlerine bağlanarak kasılmaya ve midede
H2 reseptörlerine bağlanarak mide salgısının
artmasına yol açar, beyinde bazı sinirlerin
nörotransmitteri
olarak
görev
yapar,
aşırı
salıverilmesi
allerjik
olaylarda
uyarıcı
etki
yapmaktadır.
Histidin,
„ bir dizi
reaksiyondan sonra
formiminoglutamik
asit (FİGLU) ve
glutamat üzerinden
α-ketoglutarata
dönüşür.
Prolinin fonksiyonları
„
Prolin, organizmada glutamattan, glutamat
γ-semialdehit üzerinden sentezlenir.
proteinlerin yapısına katılır, en çok
protaminlerin yapısında bulunur
Prolin,
„ kollajenin yapısına katıldıktan sonra prolil hidroksilaz
tarafından hidroksilasyona uğratılır ve 4-hidroksiprolin
oluşur.
„ Prolin ve hidroksiprolin, kollajen yapısında yer alan en
önemli amino asitlerdir.
Prolin,
„ bir dizi reaksiyondan
sonra glutamat
üzerinden αketoglutarata
dönüşür.
„
Hidroksiprolin de
proline benzer şekilde
katabolize olur.
Fenilalanin ve Tirozinin
fonksiyonları
„
„
Fenilalanin ve tirozin, doku proteinlerinin yapısına
katılırlar.
Özellikle karaciğerde, fenilalanin hidroksilazın katalitik
etkisiyle fenil halkasına hidroksil grubu eklenmesiyle
irreversibl olarak tirozine dönüşür.
„
Fenilalanin katabolizmasında daha az kullanılan
transaminasyon yolu ile fenilpirüvat ve sonra
fenillaktat veya fenilasetat oluşur. Fenilasetat da
insanda glutamin ile birleşerek idrarla atılan
fenilasetilglutamini oluşturmaktadır.
„
Tirozinin 3,4dihidroksifenilalanine
(DOPA)
hidroksilasyonu ile
başlatılan bir dizi
tepkime sonunda nöral
ve adrenal hücrelerde
katekolaminler;
melanositlerde ise
deri, saç ve gözün
kahverengi-siyah
pigmenti melanin
sentez edilmektedir.
Tirozin,
„ tiroglobulindeki
tirozin kalıntılarının
iyodinasyonu ile
sentez edilen tiroid
hormonlarının
öncülü olarak
görev yapmaktadır.
„
Tirozinin
karaciğerde
gerçekleşen en çok
kullanılan
katabolizma
yolunda,
homogentisik asit
üzerinden fumarik
asit ve asetoasetik
asit oluşur.
Triptofanın fonksiyonları
„
„
Triptofan, doku
proteinlerinin
yapısına katılır
5hidroksitripta
min
(serotonin)’in
ön maddesidir
Serotonin,
gastrointestinal
kanalındA,
karaciğerde,
böbrekte, beyinde,
dalakta ve
akciğerde sentez
edilir.
Triptofan,
„ memeli böbreği ve karaciğerinde triptamine
dekarboksile olabilir
„ koli basillerinin triptofanaz enzimi etkisiyle oksidatif
deaminasyona uğratılarak indolpirüvata
dönüştürülür.
Triptofan,
„ kinürenin üzerinden yıkılarak formik asit, alanin,
ksantürenik asit, nikotinik asit, α-ketoadipik asit,
glutaril-CoA, asetil-CoA gibi bir dizi ara ürünler ve
yan ürünler oluşturur.
Amino asitlerin yıkımı
Aminoasitlerden azotun uzaklaştırılması:
„ Amino gruplarının en önemli kaynağı diyetle
alınan
proteinlerdir.
Bir
çok
aminoasit
karaciğerde metabolize edilir. Bu yolla elde
edilen amonyağın bir kısmı tekrar bazı
biyosentetik reaksiyonlarda kullanılır. Fazla
miktarı ise atılmak üzere üreye çevrilir ve
böbrekler aracılığı ile direkt olarak atılır.
Ekstrahepatik dokularda üretilen amonyak da
karaciğere gelerek karaciğerde metabolize edilir.
„ Azot metabolizmasında glutamat ve glutamin
aminoasitleri merkezi bir rol oynar.
H
H3N+
Cα
R
Amino grubu
amonyak
kaynağıdır
COOH
Aminoasitin
karbon iskeleti
Veya ketoasid
ƒ Aminoasit
yıkımında temel problem amino
gruplarının uzaklaştırılıp yok edilmesidir. Bu
amaçla insanda temel iki sistem kullanılmaktadır:
1. Direkt deaminasyon
2. Transdeaminasyon
Aminoasidlerin amino gruplarını yok
edilmesinde vücutta temel kullanılan
sistem transdeaminasyondur. Direk
deaminasyon yöntemleri çok fazla
kullanılan yöntemler değildir.
Direkt deaminasyon sistemleri:
„
„
Aminoasid katabolizmasında ilk basamak αamino gruplarının yok edilmesidir. Bu olay
oksidatif ve nonoksidatif olabilir.
Oksidatif (örnek glisin oksidaz) ve nonoksidatif
deaminasyonu (örnek serin, treonin dehidrataz)
içeren direk aminsizleştirme reaksiyonları
insanda önemsiz olan reaksiyonlardır.
Aminoasidlerin amino gruplarının
uzaklaştırılmasında esas yol
transaminasyondur.
Transdeaminasyon sistemi:
„
„
Transdeaminasyon sistemi iki temel
reaksiyondan oluşmaktadır:
„ Transaminasyon
„ Deaminasyon
Karaciğerde bu sistem sitozolde
gerçekleşen transaminasyon ve
mitokondride gerçekleşen deaminasyonu
içerir.
1. TRANSAMİNASYON:
ƒ
ƒ
Karaciğere ulaşan L-aminoasidlerin katabolizmasında 1. basamak
aminoasidlerden amino grubunun aminotransferaz veya
transaminaz olarak adlandırılan enzimlerle uzaklaştırılmasıdır.
Transaminazlar (aminotransferaz) insan organizmasında yaygın
olarak dağılmışlardır ve özellikle kalp kası, karaciğer, iskelet kası
ve böbrekte aktiftirler. Genel reaksiyon:
Amino asit
Aminotransferaz
Amino asit
Keto asit
Piridoksal
fosfat
Keto asit
„
„
„
„
α-Ketoglutarat/L-glutamat çifti tüm transaminasyon
reaksiyonlarında amino grup alıcı/verici çiftini oluşturur.
Bu transaminasyon reaksiyonunda α-amino grubu αketoglutaratın α-C atomuna aktarılır ve α-ketoasit ve Lglutamat
oluşur.
Glutamatta
biyosentetik
reaksiyonlarda amino grubu vericisi olarak rol oynar.
Tüm aminoasitlerin amino grupları bu reaksiyon
sayesinde
α-ketoglutaratta
toplanıp
glutamat
oluşmaktadır.
α-ketoglutaratın
amino
asit
metabolizmasındaki tek rolü aa’lerden amino grubu
alarak glutamat haline geçmektir.
Lizin, treonin, prolin ve hidroksiprolin aminoasitleri
hariç tüm aminoasitler transaminasyona uğrar. Serin ve
treonin aminoasidleri serin dehidrataz ve treonin
dehidrataz enzimleri ile direkt olarak deamine
edilmektedir.
Hücreler çeşitli aminotransferaz enzimleri
içermektedir:
„
„
En önemli iki tanesi AST ve ALT’dir.
Tüm aminotransferazlar prostetik grup olarak
piridoksal fosfata (PP) bağlıdır. PP aynı zamanda
rasemizasyon ve dekarboksilasyon reaksiyonlarında
da rol oynar.
ALT: Glutamat pirüvat transaminaz (SGPT)
Bir çok dokuda yer alır. Alaninin amino grubunu αKG’a aktarır. Sonuçta pirüvat ve glutamat oluşur.
Alanin + α-ketoglutarat
pirüvat + glutamat
ALT+PP
AST: Glutamat oksaloasetat transaminazda
(SGOT) denir.
„
Bu
enzimin
katalizlediği
reaksiyon
diğer
aminotransferazlardan farklı olarak, glutamat oluşum
yönünde değil, aspartat oluşum yönünde işler.
„
AST aminoasit katabolizması sırasında amino
gruplarını glutamattan oksaloasetata transfer eder ve
oluşan aspartat bir azot kaynağı olarak üre
döngüsüne girer. Üre molekülünün 2 tane azotu
vardır. Bunlardan biri serbest amonyaktan, diğeri
aspartattan sağlanmaktadır. Bu nedenle AST
reaksiyonu aminoasit katabolizmasında daha çok
aspartat oluşum yönünde çalışmaktadır.
2. DEAMİNASYON
ƒ Aminoasitlerin
çoğunun
α-amino
grubu
αketoglutarat ile transaminasyona girerek glutamatta
toplanır.
ƒ Hepatositte glutamat sitozolden mitokondriye glutamat
taşıyıcıları ile taşınır ve mitokondride glutamat
dehidrogenaz ile oksidatif deaminasyona uğrar ve
αketoglutarat ve amonyak (amonyum iyonları) oluşur.
Aminotransferaz ve glutamat dehidrogenazın etkisi
transdeaminasyon olarak adlandırılır.
ƒ Çok az bir aminoasit transdeaminasyonu atlar ve direkt
olarak oksidatif deaminasyona uğrar.
ƒ Glutamatın deaminasyonu ile oluşan α-ketoglutaratda
TCA’da glukoz sentezinde kullanılır.
NAD(P)
NAD(P)H+H
Glutamat
α-KG + NH3+
Glutamat dehidrogenaz
„
„
„
„
Hem NAD hemde NADP’yi koenzim olarak kullanabilen nadir
enzimlerdendir.
Allosterik bir enzimdir.
Reaksiyonun
yönü
glutamat,
α-ketoglutarat
ve
NH3
konsantrasyonuna ve okside redükte koenzim oranlarına
bağlıdır. Örneğin proteinli diyet sonrası enzim yönü aminoasid
yıkımı yönüdür.
ATP ve GTP enzimin allosterik inhibitörleri ike GDP ve ADP
ise aktivatörleridir.
Hücre içi alanda GDP ve ADP yüksek yani enerji düzeyi
düşük ise glutamat dehidrogenaz ile aminoasid yıkımı artar
ve elde edilen α-ketoglutarat TCA için substrat olarak
kullanılır.
Endojen proteinlerin amino asit havuzuna
katılımı - Protein dönüşümü
„
„
Günde toplam 300-400g
kadar olan protein
dönüşümünün 100 gramı(1/3) kas proteini, 50
gramı sindirim enzimleri,
20 gramı ince bağırsak
hücre proteini, 15 gramı
hemoglobin ile ilişkilidir.
Protein dönüşümü
sırasında serbest hale
geçen amino asitlerin
%75-80’i yeni protein
sentezi için tekrar
kullanılır. Geriye kalan
amino asitlerin azotu, üre
döngüsünde üreye
dönüşürken karbon
iskeletleri de amfibolik ara
ürünlere çevrilir
Protein yapım ve yıkımını düzenleyen faktörler
„
Proteinler, lizozomal ve sitozolik proteazlar tarafından
yıkılmaktadır.
„
Protein
işaretlenmesinde
bilinmektedir.
1.Ubikuitinasyon
2. Oksidasyon
3. PEST dizilimi
4. N- Ucu amino asitleri.
kullanılan
dört
faktör
Ubikitin bağımlı protein degradasyonu
„
„
„
„
„
Ubikitin, 8.5 kD = 76 amino
aside sahip küçük bir
proteindir.
Proteine kovalent bağlarla
bağlandığı zaman, ubikitin
bağlandığı proteinin yıkılım
için işaretlemiş demektir.
Ubikitin, karboksi ucu ile bir
proteindeki lizil gruplarının εamino grupları ile bağlanır.
ATP hidrolizi eşlik eder.
3 enzim ubikutinasyona
katılır:
1) E1, ubikitin aktive edici
protein, 2) E2, ubikitin
bağlayıcı protein, 3) E3,
ubikitin-protein ligaz.
Protein Ubikuitinasyonu
Bir proteinin ubikuitinasyon sonucu
yıkılacağını ne belirler?
„
„
„
„
E3 enzimi, proteinin Nterminal amino asit
kalıntılarını okur.
N-terminal amino asitler
proteinin stabilizasyon
süresini belirler. N-terminal
aspartatsa yarı ömürleri
sadece 3 dakikadır.
Metiyonin ve serin amino
asitleri yıkılımı geciktirir.
Prolin, glutamik asit, serin ve
treoninden (PEST sekansı)
zengin proteinlerin yarılanma
ömrü daha kısadır.
Amonyak oluşumu
Vücutta amonyak üç yerden kaynak alır,
„ Dokularda metabolizma sonucu
„ Diyetteki proteinlerden bağırsak bakterileri aracılığı
ile
„ Gastrointestinal kanal içine salgılanan sıvılar
içindeki üreden
Bu amonyak bağırsaktan, tipik olarak içinde sistemik
kandan daha yüksek amonyak düzeyleri bulunan
vena porta kanı içine absorbe olunur.
Amonyağın taşınımı
ƒ Beyin dahil birçok
dokuda amonyak,
glutamin sentetaz
etkisiyle glutamat ile
kombine olarak
glutamin oluşturur.
ƒ Amonyağın
kaslardan karaciğere
taşınmasında alanin
önemli rol oynar.
Glukoz-alanin döngüsü
ƒ Amonyak, böbreklerde H+ iyonları ile birlikte
atılır. Bu da asit-baz dengesinin sağlanması için
önemlidir.
ƒ Amonyak, karaciğerde üre döngüsüne girer ve
üreye dönüştürülür.
ƒ Üre
döngüsünde beş ayrı enzimle katalizlenen beş
basamak
vardır.
Reaksiyon
basamaklarının
üçü
sitoplazmada yer alır.
Üre döngüsü reaksiyonları
„
Reaksiyon 1: Karbamil fosfat sentezi
„
Reaksiyon 2: Sitrullin sentezi
„
Reaksiyon 3: Argininosuksinat sentezi
„
Reaksiyon 4: Argininosüksinatın arginin ve
fumarata parçalanışı
„
Reaksiyon 5: Arginin, ornitin ve üre’ye parçalanır
ƒ Üredeki
iki azotun biri glutamat veya glutaminden,
karbamoil fosfat üzerinden; diğeri ise glutamattan,
transaminasyonla oksaloasetata aktarılma suretiyle
oluşan aspartat üzerinden yapıya girmektedir.
ƒ Ürenin karaciğerde sentezlenmesinin nedeni, üre
döngüsünde görevli enzimlerin özellikle arjinazın
başlıca karaciğerde bulunmasıdır.
Üre sentezinin düzenlenmesi
Üre sentezinin hız sınırlayıcı reaksiyonları, karbamoil
fosfat sentetaz I, ornitin transkarbamoilaz ve arjinaz
tarafından katalizlenen reaksiyonlardır.
1: carbamoyl phosphate
synthetase-I (CPS-I)
2: ornithine
transcarbamoylase (OTC)
3: argininosuccinate
synthetase
4: argininosuccinase
5: arginase
Karbamoil fosfat sentetaz I, asetil-CoA ve glutamattan
sentezlenen N-asetil glutamat tarafından allosterik
olarak aktive edilir.
ƒ Üre
döngüsü, fumarat vasıtasıyla sitrik asit döngüsüne
bağlanır. Sitrik asit döngüsü de aspartat-arjininosüksinat şantı
vasıtasıyla üre döngüsüne bağlanır.
Bir molekül üre sentezi, 4 yüksek enerjili
fosfat grubu gerektirmektedir.
Üre döngüsünün metabolik bozuklukları
„
Üre sentezinin hız sınırlayıcı reaksiyonları:
Karbamil fosfat sentaz (reaksiyon 1)
Ornitin – transkarbamilaz (reaksiyon 2) ve
Arginaz (reaksiyon 5) tarafından katalizlenen
reaksiyonlardır.
„
Üre döngüsü, amonyağı toksik olmayan bir bileşik
olan üreye çevirdiğinden buradaki bütün
bozukluklar amonyak zehirlenmesine yol açar.
Engelleme metabolik 1. ve 2. reaksiyonlarda
olursa zehirlenme daha ağırdır.
Download