şevket bulut`un hayatı ve hikâye anlayışı

advertisement
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
Fırat University Journal of Social Science
Cilt: 12, Sayı: 2, Sayfa: 183-190, ELAZIĞ-2002
ŞEVKET BULUT’UN HAYATI VE HİKÂYE ANLAYIŞI∗∗
The Life Story of Şevket Bulut and His Comprehension of Story
Mustafa KARABULUT ∗
ÖZET
Türk edebiyatında hikâye önemli bir yer tutmaktadır. Edebiyatımızda birçok ünlü
hikâyeciyle karşılaşmaktayız: Ahmet Mithat Efendi, Ömer Seyfettin, Sait Faik Abasıyanık,
Memduh Şevket Esendal vb. Şevket Bulut, yazdığı gerçekçi hikâyeleriyle kendini Anadolu
insanının savunucusu olarak tanıtmaktadır. Şevket Bulut’un hikâyelerinde yer alan konu ve
temaları şöyle sıralayabiliriz: İnançlar, kültürel değişim, ağalık, eşkıyalık, halk hekimliği,
misafirperverlik, çocuk problemi, aşk, sevgi, namus, ahlâk, ölüm, yalnızlık, tabiat, dolandırıcılık,
çıkarcılık, mertlik. Şevket Bulut, hikâyelerinde hikâyeyi oluşturan unsurlara çok dikkat etmektedir.
Hikâyelerde, olay örgüsü, zaman, mekân, şahıs kadrosu, kurgu, bakış açısı ve anlatım tekniği, dil
ve üslûp özellikleri gibi unsurlar titizlikle ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Hikâye, temalar, kurgu, hikâyelerin tematik incelenmesi, yapı, Şevket
Bulut’un 7 hikâye kitabı vardır.
SUMMARY
Story has an important place in Turkish Literature. We meet many famous story writers in
our Literature: Ahmet Mithat Efendi, Ömer Seyfettin, Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şevket
Esendal. Şevket Bulut has introduced himself in his realist stories as a defender of Anatolia
people. We can put the themes in Şevket Bulut’s stories in order like this: Belief, kültürel change,
being an agha, brigandage, public proffession, hospitality, The problem of children, Love, honour,
death, loneliness, nature, fraud, egoizm manliness. Şevket Bulut gives a special importance to the
notoions which consist his stories. In his stoires time, occurance, place, list of staff, fiction, glance,
the explanation technique, Language and methodology specialities have been taken in hand
carefully.
Key Words: Story, themes, fiction, the thematic study of his stories, structure, Şevket
Bulut has 7 story books.
∗∗
Bu makale F.Ü. TDE bölümünde Yard. Doç. Dr. Halil Hadi BULUT yönetiminde hazırlanan “Şevket
Bulut, Hayatı ve Eserleri, Elazığ-1997” adlı yüksek lisans tezinden faydalanılarak yazılmıştır.
∗
Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Doktora Öğrencisi
F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2002 12 (2)
Giriş:
Türk edebiyatında modern anlamda hikâye, Tanzimat edebiyatı döneminde
görülmeye başlanmıştır. Bu dönemde önce çeviri yoluyla, daha sonra ise “taklit” ve
“tanzir” yoluyla bu türün ilk yerli ürünleri verilmiştir. Servet-i Fünûn ve Milli Edebiyat
dönemlerinde yeni bir tür olarak edebiyatımızdaki yerini alan hikâye, Cumhuriyet’in ilk
yıllarında gelişimini sürdürmüştür. Edebiyatımızda bu sahada pek çok meşhûr kaleme
rastlamak mümkündür. Ömer Seyfettin, Sait Faik, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Ahmet
Hikmet, Yakup Kadri, Sabahattin Ali gibi sanatçılar aynı zamanda birer yol açıcı
olmuşlardır. Bu yazımızda son dönem Türk hikâyeciliğinin önemli isimlerinden Şevket
Bulut’un hayatı ve hikâye anlayışı üzerinde duracağız.
Hayatı:
Şevket Bulut, 31 Temmuz 1936 tarihinde Kilis’te dünyaya gelmiştir. Babasının adı
Mehmet, annesininki Meryem’dir. II.Dünya Savaşı dolayısıyla babası askere alınan
Bulut, ailesiyle beraber 1944 yılında Sapkanlı köyüne taşınmıştır. Köy hayatına dair ilk
intibalarını burada edinen Şevket Bulut, köyü ve köylüyü yakından tanıma imkânı
bulmuştur. Babası 1946 yılında çok genç yaşta mide kanamasından vefat etmiştir.
İlkokulu 1951 yılında bitirdikten sonra Devlet Yatılı Sınavı’nı kazanan Bulut, Adana
Yapı Enstitüsü’nde öğrenimine devam etmiştir.
Okul yıllarında kitap okumaya olan ilgisi giderek artan Şevket Bulut, Doğu ve Batı
klâsiklerinden pek çok kitabı bu dönemde okumuştur. Okulun edebî faaliyetlerinde ve
kültürel çalışmalarında da görev alan Bulut, metnini kendisinin hazırladığı piyesleri
arkadaşlarıyla beraber sahneleyip oynamıştır. Bu yıllardan itibaren edebiyata aşina olan
yazarın bazı mahallî gazetelerde şiirleri yayınlanmaya başlamıştır. Çocukluk ve gençlik
yıllarında çorapçılık, gazete satıcılığı, duvarcılık ve sıvacı ustalığı, fayans ve karo imalatı
ve alçıdan kartonpiyer yapımı gibi mesleklerde çalışmıştır.
Annesi 1952 yılında vefat edince iki kardeşiyle birlikte anneannesinin yanına
sığınmıştır. Bu yıllarda minarecilik ve yontuculuk mesleklerini dedesinden öğrenmiştir.
1957-1959 yılları arasında Erzurum Tekniker Okulu’nda okuyup inşaat teknikeri
olmuştur. Erzurum’un meşhûr kültürel mekânlarından “Âşıklar Kahvesi” ne devam eden
Bulut, Prof. Dr. Mehmet Kaplan’la tanışmıştır. Bu tanışma Bulut’un edebî hayatını
önemli ölçüde etkilemiştir.
Bulut, stajını Devlet Demir Yolları’nın Kars –Sarıkamış yöresinde inşâ ettiği
“Büyüktünel” inşaatında yapmıştır. Okuldan 1959 yılında mezun olduktan sonra
184
Şevket Bulut’un Hayatı ve Hikâye Anlayışı
Kahramanmaraş Milli Eğitim Müdürlüğü’nde tekniker olarak görev almıştır. Yazar, 1970
yılında Kahramanmaraş Bayındırlık Müdürlüğü’nde çalışmaya başlamıştır. Bu dönemde
görevi nedeniyle birçok ilçe ve köyü gezip görme imkânı bulan Bulut, meşhûr aşıklarla
tanışmış; Abdurrahim Karakoç, Hayati Vasfi Taşyürek, Ahmet Çıtak, Hafız Rahmi,
Bahaettin Karakoç ve Ali Akbaş gibi tanınmış şairlerle samimiyet kurmuştur.
Şevket Bulut, 1982-1986 yılları arasında Sivas’ta Yapı İşleri 16. Bölge Müdürlüğü
ile Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü’nde görev yapmıştır. 1986 yılında emekli olduktan
sonra Kahramanmaraş’ta “Dergâh İnşaat Bürosu” adındaki işyerinde taahhüt işleri ve
teknik işler yaparak ailesinin geçimini sağlamaya çalışmıştır. Türk hikâyeciliğinin önemli
simâlarından biri olan Şevket Bulut, 17 Eylül 1996 tarihinde vefat etmiştir.
Hikâye Anlayışı:
Şevket Bulut edebiyata küçük yaşlarda ilgi duymuş ve kendi kendini yetiştirmiştir.
İlkokul yıllarından itibaren özellikle polisiye ve macera romanlarını okumuştur. Daha
sonra koşma tarzında şiirler yazan Bulut’un ilk şiiri 1955 yılında “Genç Kilis”
gazetesinde yayımlanmıştır. Bu yıllarda “Bulut Ozan” mahlasıyla koşmalar yazmıştır.
Galip Keleş, Ahmet Çıtak, Abdurrahim Karakoç, Hayati Vasfi gibi halk ozanlarıyla
gazetelerde çok sayıda atışma yapmıştır.
Şevket Bulut şiirlerini, hikâyelerini de yayımladığı gazete ve dergilerde yazmıştır.
Şiirleri genellikle kafiyeli, hece vezninde ve dörtlük şeklinde olmakla beraber, serbest
tarzda yazılmış olanları da mevcuttur. Gençlik dönemlerinde Necip Fazıl Kısakürek,
Cahit Sıtkı Tarancı, Bedri Rahmi Eyüboğlu , Cahit Külebi, Behçet Necatigil, Fazıl Hüsnü
Dağlarca gibi şairleri severek okuyan Bulut, İkinci Yeni’nin güçlü isimlerinden Seyfettin
Başçıllar’ı da Varlık ve Yeditepe dergilerinde takip etmiştir. Onun tek şiir kitabı olan
“Gönül Defterim” 1960 yılında yayımlanmıştır. Edebiyat dünyasına şiirle giren Bulut,
hikâye alanına yönelişini şu cümlelerle dile getirmektedir:
“1970 yılı başlarına kadar şiir yazmayı sürdürdüm. 1969 yılında Hareket dergisinde
bazı şiirlerim yayımlandı. Basılmak üzere bir kitap taslağını göndermiştim. Prof. Dr.
Mehmet Kaplan Bey’e göstermişler. O da beğenmemiş... Eğer beğenilip de kitabım
basılsaydı belki de o yolda devam ederdim.Kitaptan ses-seda çıkmayınca daha önceleri
deneyip de dosyalar arasında sakladığım “Odacı Mehmet Efendi” adlı hikâyemi Hareket
dergisine gönderdim; ilgi gördü ve yayınlandı. Erzurum’da çıkan Adımlar dergisine de
hikâyeler gönderdim.” (TÜRK, 1995:3)
Şevket Bulut görevli olarak çalıştığı sırada Maraş’ın 500’den fazla köyünde
bulunduğundan, bu yöreye ait birçok kelime, deyim, menkıbe, hikâye ve folklor
unsurlarını derleme imkânı bulmuştur. Yazar bu dökümanları, gezdiği yerleri, gördüğü
185
F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2002 12 (2)
olayları hikâyelerinde büyük bir ustalıkla kullanmıştır. Bu bakımdan onun hikâyelerinde
Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nin hayat şartlarını, Anadolu insanının hayata ve olylara
bakışını dönemi içerisinde bulmak mümkündür. Bulut’un bu yıllarda derlediği atasozü,
deyim, beddua, dua, efsane gibi folklor mahsüllerini içeren bir arşivi mevcuttur. Ayrıca
bazı mahalli gazetelerde günlük olaylarla ilgili yazılar da yazmıştır.
Son dönem Türk hikâyeciliğinin önemli isimlerinden olan Şevket Bulut’un hikâye
kitapları sırasıyla şunlardır:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Al Karısı (Hareket Yayınları,1971)
Sarı Arabalar (Hareket Yayınları,1974)
Dilek Çınarı (Türk Edebiyatı Vakfı Yay.,1975)
Kefensiz Ölüler (Dergâh Yayınları,1984)
Sınırdaki Tarla (Dolunay Yayınları,1996)
Yıkık Minare (Dolunay Yayınları,1996)
Baharı Göremeyen Çocuklar (Dolunay Yayınları,1996)
Yazarın kitap haline getirilmemiş, dergi köşelerinde kalmış birçok hikâyesi de
vardır. Bulut hikâyelerini Hareket, Hisar, Doğuş-Edebiyat, Adımlar (Erzurum), Ozanca
(Gaziantep), Akpınar (Kilis) gibi dergilerde yayınlamıştır. Ayrıca Bugün (Adana), Kent
Gazetesi, Hududeli Gazetesi, Küçük Dergi, Töre, Milli Eğitim ve Kültür, Türk Edebiyatı
adlı gazete ve dergilede de yazmıştır. İlk hikâyesi, “Odacı Mehmet Efendi” 1970 yılında
Hareket dergisinde yayımlanmıştır. Şevket Bulut’un “Oynaş” ve “Kuyruğu Kesilen At”
(Obalar ve Atlar ismiyle) adlı iki hikâyesi kısa metrajlı drama olarak filme alınmıştır.
“Oynaş”, 12 Mayıs 1977 tarihinde TRT televizyonunda gösterilmiştir.
(KAPLANOĞLU,1977:4-5) Ayrıca “Kuyruğu Kesilen At”, 1979-1980 yıllarında filme
alınmıştır. Bu filmler yayınlandığı dönemde büyük bir ilgi görmüştür. Şevket Bulut’un en
önemli ödülü Kayseri Sanatçılar Derneği tarafından 1981 yılında “yılın hikâyecisi”
seçilmesidir. Şevket Bulut, Cumhuriyet döneminin 100 önemli hikâyecisi arasında
gösterilmiştir.
Şevket Bulut, Türk edebiyatının Anadolu’yu ve Anadolu insanını gerçekçi bir
anlayışla nakleden yazarlarındandır. Anadolu’nun zengin kültürünü hikâyelerinde başarılı
bir biçimde yansıtmıştır. Eserlerinde işlediği konular bakımından, Ömer Seyfettin, Refik
Halit Karay ve Memduh Şevket Esendal hikâyeciliğinin bir uzantısıdır.
Hikâyelerinde daha çok, halkın gelenek ve göreneklerini, inancını, köylünün
yoksulluğunu, geri kalmışlığını ve aydınla olan çatışmasını anlatan yazar; daha sonraki
hikâyelerinde benzer konuları işlemekle beraber hikâye tekniğini geliştirmiştir. İlk
hikâyelerinde vak’alar genellikle kırsal kesimde geçerken (Kuyruğu Kesilen At, Nehir
Yatağındaki Tarla vb.), son hikâyeleri kent merkezlerinde geçmektedir (Baharı
186
Şevket Bulut’un Hayatı ve Hikâye Anlayışı
Göremeyen Çocuklar, Kahramanmaraş’ın Yıkık Evleri vb.) Ülkede değişen hayat şartları
Bulut’un hikâyelerinde de değişiklikler yapmıştır.
Şevket Bulut, sanatçının halkla iç içe olmasını ister. Öz benliğinden kopmuş,
toplumun yaşantısına eğilmeyen sanatçı başarılı olamaz. Ona göre batıyı taklit eden
yazarlar bizim insanımızı anlatamaz. Bir sanatçının kalıcı eser verebilmesi için sağlam bir
dünya görüşünün olması gerekmektedir. Bu ise “milli benliğe dönüşle”
gerçekleşebilir.Yazar hikâye anlayışını şu cümlelerle dile getiriyor:
“Ben mahallilikten millîliğe, millîlikten evrenselliğe gidileceği görüşündeyim...
Hikâyelerimde Maraş, Gaziantep, Adana, Hatay, Malatya gibi geniş bir bölgeyi işlemeye
çalışıyorum. Bilmediğim, görmediğim bir çevreyi ve insanlarını nasıl anlatırım? İnsan her
yerde insandır... Önemli olan bir bölgeyi odak alarak onun kımıl kımıl yaşantısını
verebilmek, dramını yakalayabilmektir...” (SORGUNLU, 1980)
Bulut, kendisini “gerçekçi ve milliyetçi bir yazar” olarak tanıtmaktadır.
Hikâyelerinde milletin ruh yapısını, isteklerini, hayallerini ve hayata bakışını ideolojik bir
amaç gütmeden işlemiştir. Toplumun inanç yapısının, gelenek ve göreneklerinin işlendiği
hikâyelerde, herhangi bir alaycı tavır içinde değildir. Yazar mümkün olduğu kadar
gerçekçi olmaya çalışmıştır. “Akşam Yemeği”, “Seccade”, “Doğruluk” , “Zürriyet” ,
“Haram Para” vb. hikâyelerde Anadolu insanının inancındaki samimiyeti dile getirmiştir.
“Haram Para”adlı hikâyede helal –haram kavramları üzerinde durulmuştur: “Sizler
servetlerinizi helal yollardan kazandığınıza inanıyor musunuz? Önemli olan, kendi
vicdanınızla baş başa kaldığınız zaman temize çıkabilmenizdir... Helalla haramın çizgisi
kılıçtan keskin, kıldan incedir...”(Yıkık Minare/s.32) “Seccade”de verilmek istenen mesaj
yine aynıdır: “Seccadeye göz nuru döktün...Aylarca çalışıp çabaladın... İyi güzel de
saçaklarının ipliğini komşudan aldın... Sor bakalım, komşun o bir yumak ipliği nereden
almış? Saçaklara kullandığı o ipliği komşun dul bir kadından çalmıştı. Çalıntı ve haram
malı nasıl kabul ederim?...” (Yıkık Minare/s.166)
Şevket Bulut, bir sanat eserinde bulunması gereken hususlar hakkında da
görüşlerini belirtmiştir. Yazar, sanat eserinin yorumunun okuyucu tarafından yapılması
gerektiğini söyleyerek; “Yazar olarak, nutuk çekmeye okuyucyu hor görmeye hakkımız
yoktur; sanatçı kürsü adamı değildir, çığıtkan olamaz ve olmamalıdır.” demiştir. Ona göre
sanatçı eser verirken politikanın içine girmemelidir. İdeolojisi görülebilen eser ucuz sanat
eseridir. Kendisini politikanın içine kaptıran kimse sanatçılığından çok şey kaybeder.
Bulut, “Politikacı kürsü adamıdır, sokak adamıdır, işi kalabalıklarladır. Oysa yazarlık iç
zenginliği, yalnızlık cehdi ister. Yazar sokaktan tecrit olmadıkça, değerli ve büyük eser
veremez. Tecrit olmalı derken yazar halkımızın sosyal ve iktisadi meselelerine kulağını
187
F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2002 12 (2)
kapasın demiyorum.” sözleriyle görüşlerini belirtmiştir. (KARADEMİR,1977:116)
Şevket Bulut’un hikâye anlayışını maddeler halinde aşağıdaki şekilde belirtebiliriz:
1) Hikâye, romana geçiş için bir basamak değildir, başlıbaşına bir türdür. İyi bir
romancı bir hikâye denediği zaman acemilikleri ortaya çıkar. Hikâye her şeyden
önce yoğunluk, incelik ister. Üç-beş sayfa içinde okuyucunun önüne koca bir
dünya sermek kolay değildir. Branş seçmek, dünyaya bakışla ilgilidir. Bir
hikâyeciyle bir romancının dünyaya bakışları aynı değildir. Bulut; Çehov,
Maupassant, Ömer Seyfettin, Sait Faik gibi yazarların gerçek anlamda hikâyeci
olduklarını söylemiştir.
2) Hikâyeler ideoloji için yazılmamalıdır. “Anadolu insanına gerçekçi bir açıdan
bakan kikâyecilerimi bir elin parmakları kadar azdır. Kuru sefalet tabloları, küfür
dolu pasajlar Anadolu insanını veremez. Kahramanlar, köy filmlerindeki mini
etekli kızlara, foter şapkalı, kravatlı köy delikanlılarına benzerler. Yapmacık
bizden çok uzaktır.” (BULUT, 1970:59)
3) Hikâyeleri gerçekçi-gözlemci bir bakışla yazılmıştır. Bulut, Adana, Erzurum,
Ordu, Kahramanmaraş, Sivas gibi çeşitli bölgelerde görevi gereği bulunmuş ve
Anadolu insanını çok yakından tanımıştır. Hikâyelerinde tiplerin zenginliğini ve
konlardaki çeşitliliği bu yönde aramak gerekir. Köy, kasaba ve şehir hayatını iyi
bilen yazar gözlemlerini eserlerine başarıyla yansıtmıştır.
4) Şevket Bulut’a göre hikâye yazmak için birikim olmalıdır. Belli bir birikim
olmadan günlük olaylardan hikâye çıkarmak zordur. Bulut için bir davranış, bir
cümle bile sonradan hikâye konusu olabilir. Bir çocuğun ağlaması, bir kuşun ötüşü
bile onun hikâyelerine motifler katmaya yeter.
5) Şevket Bulut hikâye yazarken izlediği yolu şu cümlelerle ifade etmektedir: “... Not
defterlerim ve zarflarım vardır... Duyup gördüklerimi defterlerime yazarım...
Birden beşe kadar sıralanmış zarflarıma hikâyelerimi koyarım. İlk taslakar birinci
zarfa, biten hikâyeler beşinci zarfa girer... Çoğu zaman taslaklarımı dahi daktiloyla
yazarım. Birinci zarfta üç-beş yıldır bekleyen taslaklarım çoktur. Bazı hikâyelerim
ise çok çabuk yazılır... Bu, bir meyvanın olgunlaşması gibi bir şey...”
(SORGUNLU, 1980 )
Roman ve hikâye gibi türlerde şahıs kadrosu, vaka ve mekân arasında sıkı bir bağ
vardır. “Mekân, vaka zincirinde ifade edilen hâdiselerin sahnesi durumundadır.”
(AKTAŞ,1991:142) Şevket Bulut konu, kişi ve mekân seçimine önem göstermektedir.
Bir hikâye için 3000 m yükseklikteki Nurhak dağına çıkabilecek kadar titizdir.
Hikâyelerinde zengin bir şahıs kadrosu ile karşılaşıyoruz. Köylü, kentli, cahil, aydın,
zengin, fakir, ağa, eşkıya, şeyh, dilenci, alim, arif, memur, şoför vb. tipleri sık sık
görmekteyiz. “Haram Para” adlı hikâyede emekli müftü Ömer Efendi dini bilgisi ve
mütevazi kişiliği ile halkın sevdiği bir kişidir. “Üstün Başarılı Öğretmen”de iki tip
öğretmenle karşılaşıyoruz: Durdu Bey dürüst bir kişi olup, köylüye değer vermekteyken;
Durmuş Ali Bey bunun tam aksi bir tiptir. “Temel Atma Töreni”nde Gülay Bacı fakir,
yaşlı bir köylü kadını olarak karşımıza çıkar. “Eşkıyanın Kanunu” hikâyesinde Halit, “Bir
188
Şevket Bulut’un Hayatı ve Hikâye Anlayışı
Salkım Üzüm”de Cindaroğlu hikâyelerde görülen eşkıya tiplerinden sadece ikisidir.
Türk edebiyatının önemli hikâyecilerinden olan Ömer Seyfettin, “hikâyeciliği
meslek haline getirmekle, hem bu türün değerini artırmış, hem de romanla yarışacak bir
seviyeye ulaşmasına öncülük etmiştir.” (KAVAZ,1999:19) “Yeni Lisan” hareketini
başlatan makalelerinde milli birlik ile milli dil arasındaki münasebete dikkat çeker: “Her
milletin bir lisanı vardır, Türklerin lisanı da konuştukları Türkçedir.” (ENGİNÜN,
1998:163) Bulut da bu görüşe paralel olarak dilin bir millet hayatındaki yerini dile
getirmiştir. Bu bakımdan yazarın halkın anlayacağı dilden yazması gerektiğini belirterek;
hikayelerini sade bir dille yazmıştır. Bazı hikâyelerinde yerel söyleyişlere çokça yer
vermiştir. “Şeyhin Minderleri” adlı hikâyede şu sözleri görmekteyiz: “Kızımı vermeğe
veririm. Fakat, bir şartım var: Boş boğazlığı bırakıp, bizim Şıh’a mürit olacak... Ahacık
gendine yol... Şıh kapısına getmeden benim kapıma gelmesin...”(Sarı Arabalar, s.21)
“Oynaş”ta da şive taklidine yer verildiğini görüyoruz: “Yaa! Demek senin böle pis işlerin
de mi vardı? Zere, kulağıma çok söylenti gelmişti. Ateş olmayan yerden duman
çıkmazmış... Söylentilere aldırmamıştım. Halil benim asker arkadaşım. İki yıl asker
ocağında barabar kaldık. Sivaz’ın Kabakyazı’sında güleş tuttuk. Aynı karavanaya kaşşık
salladık...” (Sarı Arabalar, s.36)
Türk edebiyatında, eski Türk destanlarına ve halk edebiyatına âit birçok malzeme
kullanılmıştır. “Şiir, hikâye, roman gibi bütün edebi türlerde bu malzeme kullanılmaya
çalışılır.” (ERCİLASUN,1997:136) Şevket Bulut, hikâyelerinde halk söyleyişlerine,
deyim ve atasözlerine geniş ölçüde yer vermiştir. Onun hikâyeleri bir folklor arşivi
gibidir. Eserlerinde halk edebiyatı için önemli derecede malzeme mevcuttur:
“Ağ koyun kara koyun geçitte belli olur, ağaç dalıynan gönerir, ateş olmayan
yerden duman çıkmaz, gönül ferman dinlemez, öküz öldü (ölür) kan kurudu (kurur), teşt
altında buzağı gizlenmez...” (Oynaş) “Aşa dökülen yağ araya gitmez, at ver dost ol; kız
ver düşman ol, davul bile dengi dengine, dinsizin hakkından imansız gelir, el elin
lokmasından doymaz, kız dediğin kapı şakşağı; gelen çalar, giden çalar, uyuz eşek rahvan
ata ayak uyduramaz, yaması kumaşın renginde; anası kızının denginde...” (Damat)
“Ağzından yel almak, beti benzi kül olmak, canı tepesinden çekilmek, kanı sebil şerbeti
gibi akmak, ocağında tek çıngı kalmamak, üç-beş fırtlık ömrü kalmak... (Ayrıksı Döl)
Bulut bazı hikâyelerinde dua ve bedduaları sık sık kullanmıştır: “Allah gecinden versin,
Allah imanla gitmek nasip etsin,...” (Hastalık) “Gözel Mevlam kimseye hayırsız evlat
vermesin...” (Eski Toprak) “Ağ kefenlere hasret kalasın, başına çalınsın, cehennem
kapısında nöbet tutasın...” (Dolmalar) Bunlardan başka yalvarmalar, yemin sözleri ve
ağıtlar da hikâyelerde görülmektedir.
189
F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2002 12 (2)
Sonuç:
Şevket Bulut, Türk edebiyatında Anadolu’yu ve Anadolu insanını gerçekçi bir
anlayışla kaleme alan yazarlardandır. Güçlü gözlem yeteneğiyle, şahıs ve mekân
tasvirlerindeki ustalığı, eserlerinde hemen dikkat çeker. Hikâyelerinde geniş bir
coğrafyayı mekân olarak seçmiştir. Hikâye kahramanları toplumun hemen her kesimini
yansıtacak kişilerden oluşmaktadır. Yazmış olduğu yüz yirmiden fazla hikâyesinde
mahalli motiflere geniş ölçüde yer vermesi onun en önemli özelliğidir. Eserlerinde halkın
yaşayışını, geleneklerini, kısaca kültürünü ustaca yansıtmıştır. Onun temel amacı, hikâye
vasıtasıyla memleket sorunlarını irdelemektir. Bütün hikâyelerinde toplumsal faydayı
gözeten yazar, halkla aydın arasındaki kopukluğu ortadan kaldırmayı istemiştir. Millî ve
manevi değerlere sahip çıkılması hususunda oldukça titizdir. Hikâye tekniği ve dil ve
üslûbu bakımından, Ömer Seyfettin ve Refik Halit Karay gibi sanatçıları öncülüğünü
yaptığı “Milli Hikâyecilik” anlayışı yolunda eserler vermiştir. Bulut, “Olay Hikâyesi”
tarzında yazması bakımından Ömer Seyfettin mektebinde yer alır.
KAYNAKLAR
AKTAŞ, Şerif, (1993), Edebiyatta Üslûp ve Problemleri, Akçağ Yay.,Ankara
-----------------, (1991), Roman Sanatı ve Roman İncelemesine Giriş, Akçağ Yay.,Ankara
BULUT, Şevket, (1970), Mustafa Kutlu’nun “Ortadaki Adam” Adlı Hikâye Kitabının Tahlili,
Haraket Dergisi, S.59
ENGİNÜN, İnci, (1998), Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları, Dergâh Yay., İstanbul
ERCİLASUN, Bilge, (1997), Yeni Türk Edebiyatı Üzerine İncelemeler-1, Akçağ Yay., Ankara
KAPLANOĞLU, Selman, (1977), “Oynaş ve Yazarı Şevket Bulut İle Bir Konuşma” Yağmur
Dergsi,(Temmuz-Ağustos ), Erzurum
KARADEMİR, Eshabil, (1977), “Oynaş Yazarı Şevket Bulut’la Bir Konuşma”, Hisar Dergisi,
S.116
KAVAZ, İbrahim, (1999), Sait Faik Abasıyanık, Şule Yay., İstanbul
SORGUNLU, Ümit Fehmi, (1980), Hikâyeci Şevket Bulut İle Bir Konuşma, Küçük Dergi, S.12
TURAL, Sadık K.- KERMAN, Zeynep-ÖZGÜL, M.Kayahan, (1987), Hikâyeciliğimizin 100.
Yılında Yüz Örnek, Kültür ve Turizm Bak. Yay.,Ankara
TÜRK, Ahmet, (1995), Dergâh, Edebiyat Sanat ve Kültür Dergisi, Şevket Bulut İle Yapılan Son
Konuşma., Cilt VII, S.82
190
Download