dış morfoloji

advertisement
MATARYELLER
 Keskin mutfak bıçağı
 Büyüteç
 Eldiven
 Temizlik bezleri, deterjan vb.
 Atıklar için çöp poşeti
DIŞ MORFOLOJİ
Nostril
Nostril
(Burun
(Burun deliği)
deliği)
Operkulum
(Solungaç Kapağı)
Dorsal Yüzgeç
Yüzgeç
Dorsal
(Sırt
Yüzgeci)
(Sırt Yüzgeci)
Yanal Çizgi
(Lateral Line)
Adipoz Yüzgeç
Yüzgeç
Adipoz
(Yağ
(Yağ Yüzgeci)
Yüzgeci)
Anal
Anal Yüzgeç
Yüzgeç
Anüs
Anüs Kaudal Yüzgeç
Pelvik
PelvikYüzgeç
Yüzgeç
Kaudal Yüzgeç
(Kuyruk Yüzgeci)
(Karın
(KarınYüzgeci)
Yüzgeci)
(Kuyruk Yüzgeci)
Pektoral Yüzgeç
Pektoral Yüzgeç
(Göğüs Yüzgeci)
(Göğüs Yüzgeci)
Şekil:
 Alabalıklar suda kolay bir şekilde hareketi sağlayabilmeleri için aerodinamik (sudaki
direnci azaltacak bir şekilde) bir vücut şekline sahiptir. İçinde hareket edilmesine
karşı, su, havaya göre daha yüksek bir dirence sahiptir, bu yüzden suda hareket
etmek havada hareket etmekten çok daha fazla enerji gerektirir. Aerodinamik bir şekil
balıkların enerjilerini korumalarını sağlar.
Yüzgeçler:
 Alabalıkların kuyruk dahil sekiz yüzgeci vardır. Yüzgeçler kaslar arasında gömülüdür,
diğer kemiklere bağlı değildir. Bu özellik alabalıkların büyük ölçüde esnek olmalarını
sağlar ve manevra kabiliyetini kazandırır.
 Her yüzgecin farklı bir görevi vardır. Kuyruk yüzgeci (kaudal yüzgeç) en büyük ve en
güçlü yüzgeçtir. İki yana hareket ederek balığın ileri doğru gitmesini ve dalgalı bir yol
çizmesini sağlar.
 Dorsal yüzgeçler bir geminin dümeni gibidirler. Bunlar balığın gittikleri yöndeki
hareketini sabit tutarlar ve balığın hareket etmek istediği doğrultuyu da kontrol
ederler.
1



Anal yüzgeçlerde balığın sabit kalmasına ve gittikleri yönde düzgün hareket
etmelerine yardımcı olur.
Pektoral ve pelvik yüzgeçler balığın dengede durması ve yönünü tayin edebilmesi
için birleşmişlerdir. Aynı zamanda balığın yukarı ve aşağı hareketlerini de sağlarlar.
Adipoz yüzgecin bilinen bir görevi yoktur. Balık çiftliklerinde bazen bu yüzgeç kesilir
böylece balık tekrar yakalandığında tanınmasını sağlar.
Slime (Mukus)
 Birçok balık, alabalık dahil, vücudu kaplayan bir slime tabakasına sahiptirler.
 Bu slime tabakanın balığa çeşitli faydaları vardır:
1- Predatörlerin elinden kayarak kaçmayı sağlar, örneğin ayılar.
2- Yaralanmayı önlemek için kayaların üstünden kaymalarını sağlar.
3- Suda kayarak kolaylıkla yüzmelerini sağlar
4- Sudaki funguslardan, parazitlerden, kirden ve hastalıklardan korur.
Pullar
 Bir bıçakla sürterek bir pulu kaldırınız. Bir büyüteçle bu pulu inceleyiniz.
1. Bir çok balığın, alabalık dahil, derileri
pullarla kaplıdır. Pullar tırnak gibi küçük ve
serttir, deriyi korumak için vücudu
kaplamışlardır. Pullar, predatörlerden ve
yaralanmaktan korunmak için esnek bir
zırh şeklinde birbiri üzerine binmişlerdir.
2. Alabalıkta fry döneminde pullar büyümeye
başlar.
3. Pulların düzenleniş şekli türden türe
değişir.
4. Balıklar yaşamları boyunca aynı sayıda
pula sahiptirler. Balık büyüdükçe pulları da
büyür. Bir ağacın halkaları gibi, pullarda
halkasal şekil alır. Pullardaki bu halkalar sayesinde biyologlar bir balığın
kaç yaşında olduğunu söyleyebilirler.
5. Eğer bir pul kaybedilirse, başka bir pul onun yerine gelişir, fakat yeni
oluşan pulun merkezinde büyüme halkaları yoktur.
6. Pulları olmayan balıklar da vardır örneğin hamsi.
İç Kulak
Balıklarda iç kulak vardır, dış kulak yoktur. Su içerisinde ve balıkların vücudunda
ilerleyen ses dalgaları balıkların iç kulağındaki bir kemiğe (otolit) gelir. Muhtemelen
alabalıklar duymayı, predatörlerini ve diğer olası tehlikeleri sezinlemek için kullanırlar.
Balıklar aynı zamanda ses dalgalarını yanal çizgileriyle de (lateral line) algılarlar.
Yanal Çizgi
Yanal çizginin görevi bir bakıma kulak gibidir. Havadaki bir kulağın yaptığı gibi, sudaki
basınç ve titreşim dalgalarını algılar. Yanal çizgi balığın yan tarafında derinin altında bir
seri sıvı dolu kanallardan oluşur. Yanal çizgi dokunma, duyma ve görme algılarını
birleştirir. Balıklar yanal çizgiyi, esasen bir şeye olan uzaklıklarını, suyun akışını ve
sudaki değişiklikleri algılamak için kullanırlar. Bazı balıklar yanal çizgiyi görüşü
engelleyecek kadar çok karanlık veya bulanık ortamlarda yollarını bulmak için kullanırlar.
2
Burun Delikleri
 Alabalıkların ağızlarının üstünde burun delikleri vardır fakat bir burunları yoktur.
Burun deliklerinden nefes almazlar. Burun delikleri ağızla bağlantılı olmayan
küçük girintilerdir. Balık sudaki kimyasalları çok az miktarda koklayabilir. Bu koku
ile aldıklarını zararlı kirliliği algılamak ve predatör gibi potansiyel tehlikelerden
korunmak için kullanır. Alabalıklar okyanustan eve gidiş yollarını algılamak için de
koku duyusunu kullanırlar.
Ağız
 Alabalıklar avlarını yakalamak için kullandıkları iğne benzeri keskin dişlere
sahiptirler. Dişleri de iki keskin kısımdan oluşur. Alabalıklar besinlerini
çiğnemezler.
 Alabalıklar, insanlardaki gibi, ağızlarının içinde tat tomurcuklarına sahiptir.
Muhtemelen tuzlu, tatlı, acı ve asit tadı alırlar fakat tat alma duyuları çok detaylı
çalışılmamıştır.
Operkulum (solungaç kapağı)
 Operkulum solungaçları korur. Esnek bir kapak gibi sert dış bir uzantıdır. Balık
solungaçlar üzerinden suyun geçişine imkan verecek şekilde operkulumu açar ve
kapatır.
Solungaç Alt Yapıları
1.
Solungaç Filamentleri:
Gaz
değişiminin
yapıldığı
yüzgeç kısmı
2.
Solungaç Tarakları: Yüzgeç
yayı üzerinde filamentlere ters
yönde uzanan, su ile gelen
besinleri tutan yüzgeç kısmı
3.
Solungaç Yayları: Yüzgeç
yapılarını destekleyen, üzerinde
taşıyan kısım
 Balıklar solunumlarını, ağızlarından su yutup daha sonra bu suyu ağzın gerisindeki solungaçlara
iterek gerçekleştirirler.
 Solungaçlar oldukça ince ve iyi dallanmış yapılardır. Bu dallanmalar ona sudan O 2’ yi alabilecek en
geniş yüzeyi sağlar
 Solungaçlar kan dolu olduklarından kırmızıdırlar. Sudaki O2 önce buradaki damarlara geçer sonra
vücuda dağıtılır. Solunumda akciğerlerden daha etkindirler.
3
Anal Açıklık (Diseksiyon esnasında anal açıklık ile boğaz arası aşağıdaki gibi kesilir)
 Balık vücudunun alt kısmındaki açıklıktır.
 Dişi balıklarda yumurtalar, erkek balıklarda ise spermaları içeren çözelti buradan dışarı bırakılır
 Ayrıca katı atıkların atıldığı açıklık da burasıdır.
İÇ ANATOMİ
Dişide Yumurta
Keseleri
 Eğer incelenen balık dişiyse, vücut
boşluğunda zarla çevrili iki yumurta kesesi
görülür.
 Yumurta keseleri, ancak balık üreme
döneminde ise bu şekilde görülebilir.
Erkekte Sperma
Keseleri
 Eğer incelenen balık erkekse, vücut
boşluğunda zarla çevrili iki sperma kesesi
görülür
 Sperma keseleri, ancak balık üreme
döneminde ise bu şekilde görülebilir.
 Yumurta bırakarak üreyen balıklar her üreme döneminde binlerce yumurta
bırakırlar. Bunun iki önemli sebebi vardır.
 Birincisi, dış döllenme şansının düşük olmasından dolayı bu olasılığı
arttırma eğilimidir.
 İkinci sebep ise hem balık yumurtalarını, hem de döllenen yumurtalardan
çıkan yavruları tüketen avcıların çok olması sebebiyle ancak bu binlerce
yumurtadan 4-5 tanesinin erginleşip üreyebilecek kadar büyümesi, dolayısıyla
bu sayıyı arttırma eğilimidir.
4
Sindirim Sisteminin Yardımcı Elemanları:
Safra Kesesi
Karaciğer

Sindirim sisteminin en büyük organıdır
ve insanlardaki gibi temel besin maddelerini
depolar, üretir ve salgılar.

Kandaki kimyasal maddelerin ve şekerin
uygun seviyede tutulmasında görev alır.

Karaciğer çevrildiğinde alt kısmında,
ona bağlı olarak görülür.

İçerdiği yeşil safra sıvısı ile yağların
sindirimine yardım eder.
Sindirim Sisteminin Esas Elemanları:

Balıkların sindirim sistemi, memelilerle karşılaştırılacak olursa daha
kısa ve daha basittir.

Soğukkanlı canlılar olan balıkların ısılarını korumak için memelilerdeki
kadar enerji harcamaları gerekmez.

Ayrıca aldıkları besinlerdeki tüm enerjiyi de elde etmeleri gerekmez.
Bu yüzden besinlerini sıcakkanlı canlılara göre daha çabuk atarlar.
5
Mide
 Mide:
İçerdiği
mide
özsuyu veya diğer ismi ile
sindirim salgısı sayesinde
alınan besin maddelerini
parçalayıp sindirir.
Pilorik Çekum
 İnsandaki ince bağırsak
gibi, besin maddelerinin
emilip kana aktarılmasında
görevlidir. Parmaksı şekilde
birçok çıkıntı içermesinin
nedeni, emilim yüzeyini
genişletmektir.
Dalak
 Kan hücrelerini üretip
depolar, gerektiğinde de
dolaşım sistemine verir.
 Ayrıca, yaşlanmış veya
yıpranmış
kırmızı
kan
hücrelerini parçalar.
 Pilorik çekum dışında,
besin maddelerinin çoğu,
sindirim sistemi sonundaki
tüp biçimli ince bağırsakta
emilip kana aktarılır.
6
Dolaşım Sistemi ve Kalp:
 Kalp, kanı vücuda pompalar.
 Tıpkı insanlarda bolca oksijenin
bulunduğu akciğerlere çok yakın bir
bölgeye yerleştiği gibi, balıklarda da
bolca taze oksijenin kana geçişini
mümkün kılan solungaçlara oldukça
yakın bir bölgeye yerleşmiştir.
Kalp
 Ok, solungaçlara doğru uzanan
ventral aortu göstermektedir.
Yüzme Kesesi:
Yüzme (Hava) Kesesi
 Yüzme kesesi, balık yumurtadan çıkıp suda ilk yüzdüğü anda hava ile doldurulur.
Doldurulan bu hava, balığa suda dibe batmadan rahatça yüzebilme özelliğini kazandırır.
 Sadece kemikli balıklarda bulunur, kıkırdaklı balıklarda mevcut değildir.
 Kemikli balıklar, bu kese içindeki havayı bulundukları ortama göre ayarlayabilir,
dolayısıyla su içerisinde istedikleri seviyede rahatlıkla asılı şekilde hareketsiz kalabilirler.
 Bazı balıklarda işitme ile ilgili görevlere de sahiptir.
 Çoğunlukla balık öldükten sonra bile yüzme kesesi hava ile dolu halde kalır.
7
Boşaltım Sistemi ve Böbrekler:
 Yüzme kesesi bağlı olduğu
yüzeyden bıçağın küt olan yüzü ile
yavaşça kazınarak sıyrılırsa, alt
kısmında uzun ince, koyu renkli
bir bölge görülür. Bu kısım
böbreklerin bulunduğu yerdir.
 Balıklar birbirine bağlı, yan yana
ve uzun ince yapılı iki böbreğe
sahiptirler.
 Bunlar balığın sırt kısmanda,
kaslar içine gömülü haldedirler.
 Ön böbrek kırmızı kan hücrelerini
üretirken, gerideki kanı temizler.
 Böbrekler aynı zamanda tatlı
sudan tuzlu suya geçiş durumunda
ozmoregülasyonu
sağlamada
görevlidirler.
Böbrekler

Üstte görülen şekillerdeki gibi her iki yanlarından kesilip çıkartılarak elde edilebilirler.
8
İskelet Sistemi:
Kaburgalar
 Balıklar da memeliler gibi esnek bir omurgaya sahiptirler. Omurga birbirine kenetlenmiş
omurlardan oluşur. Vücut sağa-sola rahatlıkla hareket edebilirken aşağı-yukarı çok az eğilebilir
 Beyin ile vücut arasında ileti taşıyan omurilik omurga tarafından sarılıp korunur.
 Kaburgalar, hafif ve kıvrık bir yapıya sahiptirler. Hem vücuda şeklini verir hem de iç
organları korurlar.
Gözler:
 Balıklar da memeliler gibi iki göze sahiptir fakat ikisini birlikte kullanamazlar. Dolayısıyla
derinlik algıları zayıftır.
 Bununla beraber, gözlerini aynı anda birbirinden bağımsız olarak farklı yönlere
çevirebildikleri için insanlardan daha geniş bir görüş alanları vardır. Bir gözleri ile geriye
bakarken diğeri ile ileriye bakabilir.
 Su altında keskin görme kabiliyetine sahiptirler. Bazıları beş metre veya daha ileriyi
görebilir.
 Görme yetisi balıklarda besin arayıp bulma, avcı ve diğer muhtemel tehlikelerden kaçma,
okyanusta yön bulma gibi çeşitli amaçlara hizmet eder.
 Gözkapakları yoktur ve sürekli su içerisinde bulunduklarından gözyaşları da yoktur.
 Büyük bir kısmı koruma amaçlı olarak kafatası içine gömülü halde bulunur.
9
Beyin:
Beyin
 Tüm omurgalı hayvanlar gibi balıklarda da omuriliğin sonunda bir beyin mevcuttur.
 Ön orta ve arka beyin olmak üzere kısımlara ayrılır.
 Ön beyin koklama duyusunu, orta beyin görme, öğrenme ve uyarılara cevap verme
yetilerini, arka beyin ise hareket, kaslar ve denge ilişkisini düzenler.
İÇ ORGANLARIN
GÖRÜNÜŞÜ
ÜREME
DÖNEMİNDE
1: Kalp, 2: Karaciğer, 3: Pilorik çekum, 4: Yağ doku
OLMAYAN
DİĞER
BİR
ÖRNEKTE
1: Yağ doku, 2: Mide, bağırsak, 3:Yüzme kesesi, 4: Gonadlar, 5: Böbrekler
10
Yüzme kesesi
1: Yüzme kesesi, 2: Gonadlar, 3: Böbrekler, 4: Karaciğer
BİR BALIĞIN BÖLÜMLERİ:
1- BAŞ
Baş gözler, burun delikleri, ağız ve solungaçları içerir.Ağzın üstünde, gözlerin ön tarafında bulunan
bölge burun olarak isimlendirilir.Ağız balık türüne göre değişik bölgelerde olabilir. Balıklar sudan oksijen
absorblarlar. Su ağızdan alınır, solungaçlardan tekrar atılır. Solungaçlar operkulum denilen bir kapakla
korunur. Balıklar çenelerinde, ağızlarında ve yutaklarında dişlere sahip olabilirler.
2- GÖVDE
Operkulumun hemen arkasındaki bölge pektoral veya göğüs kısmı olarak isimlendirilir. Pektoral
yüzgeçlerden anüse kadar uzanan bölge karın bölgesidir.
3- KUYRUK
Kuyruk anüsün arkasında bulunur. Anal ve dorsal yüzgecin arasındaki ince bölge kaudal yüzgeç olarak
isimlendirilir.
KALP
Balıklarda dolaşım sistemi olarak tek bir dolaşım vardır, yani kan kalpten solungaçlara doğru akar
ve dinlenme durumuna geçer. Kalp solungaçların hemen aşağısında ve arkasında bulunur.
Tipik bir balık kalbi dört bölmeden meydana gelir, buna rağmen memelilerdekinin aksine, kan her
bölmeden sırasıyla geçer. Kirli kan sinus venosusa (ince bir duvarlı bir kese) girer sonra atriuma akar
daha sonra ventrikül (kalın duvarlı bir pompa) tarafından pompalanır. Daha sonra kan conus
arteriosus’a (kıkırdaklı balıklarda) veya bulbus arteriosus’a (kemikli balıklarda) akar ondan sonra
solungaçlara gelir ve dinlenme haline geçer.
Yavaş hareket eden balıkların kalbi diğerlerine göre daha küçüktür buna karşılık Blue Mackerel gibi
aktif yüzücü balıkların büyük kalpleri vardır.
KARACİĞER
Karaciğerin birçok sindirim ve depolama görevi vardır. Bunlardan biri safra üretimidir. Safra yağların
içinde çözünmeden bulunduğu bir solüsyondur. Bu sıvı midedeki asidik durumun bağırsakta nötral pH’a
dönüşmesini sağlar. Ayrıca karaciğer bazı türlerde yağların, kan şekerinin, vitamin A ve D’nin
depolanmasından da sorumludur.
Pilorik Çekum
Pilorik çekum bağırsakla bağlantılı parmak benzeri bir kesedir. Midenin hemen akabindeki bağırsak
kısmına bağlıdırlar. Pilorik çekum sayısı türe göre üçten binlere kadar değişen sayıda olabilir. Pilorik
11
çekumun sindirim ve/veya emilim fonksiyonu olabilir. Alabalık gibi bazı balıkların pilorik çekumunda
laktaz enzimi bulunmuştur.
Salmonidae (alabalık vb.) gibi bazı familyalarda pilorik çekumun sayısı türleri birbirinden ayırmada
kullanılan önemli bir karakterdir.
Genel bir kural olarak, karnivor balıklar kısa bir bağırsağa sahipken herbivor balıklar uzun bir
bağırsağa sahiptir.
ÜREME ORGANLARI
Balıklarda cinsiyet çoğunlukla ayrıdır, yani dişi erkek farklı bireylerdir, hermafroditlik yoktur.
Çoğunlukla erkekle bir çift sperm üreten testislere sahiptir, dişiler ise bir çift yumurta üreten ovaryuma
sahiptir.
Üreme organları hava kesesinin her iki yanında bir çift halinde bulunur. Yumurta ve spermin
buluşup döllenmesi metodu balık türüne göre çok çeşitli şekillerde olabilir. Çoğu tür yumurtlar yani
yumurta ve spermler suya bırakılır ve vücudun dışında döllenme olur. Köpek balığı ve vatoz gibi diğer
türlerde iç döllenme vardır.
BÖBREKLER
Böbrekler omurganın altında karın boşluğunda bir çift yerleşmiştir. Balığın sudaki dengesinin
düzenlenmesinde ve boşaltım fonksiyonu yapan organlardan biridir.
Tatlı su ve deniz balıkları vücutlarındaki tuz konsantrasyonunu düzenlemek için farklı problemlerle
karşı karşıyadırlar. Böbrekleri yapısal olarak birbirlerinden oldukça farklıdır. Tatlı su balıkları tuzlu su
balıklarına göre daha büyük böbreklere sahiptir. Tatlı su balıklarının vücutlarındaki tuz konsantrasyonu
suya göre daha yüksektir. Aksine deniz balıklarının vücutlarındaki tuz konsantrasyonu bulundukları
ortamdan daha düşüktür.
Tatlı su balıklarının böbrekleri suyu uzaklaştırırken tuz ve şekerleri absorblar. Deniz balıkları suyu
içerler ve çok küçük miktarda konsantre halde idrar boşaltırlar. Bir çok balıkta solungaçlar ve bağırsak
fazla tuzun atılmasından büyük ölçüde sorumludur.
HAVA KESESİ
Hava kesesi esnek duvarlı, içi gaz dolu bir kesedir ve vücut boşluğunun sırt kısmında yer alır. Bu
organ balığın batmamasını sağlar ve bazı türlerde duyma fonksiyonunu için de önemlidir. Birçok hava
kesesi gazlara geçirgen değildir çünkü çok az kan damarına sahiptir ve guanin kristallerinin oluşturduğu
bir tabakaya sahiptir.
Eğer bir balık doğal olarak batmadan yüzüyorsa çok az enerji harcar. Eğer balık aşağı doğru
inmeye başlarsa etrafındaki suyun basıncın artması sonucunda hava kesesindeki gaz sıkıştırılır ve gaz
kan damarlarına difüze olur. Kandaki hava solungaçlar vasıtasıyla suya geçer ve balık batma
eğiliminde olacaktır.
Aksine, balık sığ sularda yüzerse, su basıncında bir azalma vardır ve bu yüzden gaz hava kesesini
genişletir, gaz bezi denilen bir bölgeden hava, hava kesesine girer ve balık yukarılarda yüzme
eğiliminde olacaktır. Hava kesesi çeşitli basınçla ilgili problemleri çözer ve bu sayede denge sağlanmış
olur.
Bütün balıklar hava kesesine sahip değildir. Örneğin köpekbalıklarının hava kesesi yoktur ve birçok
köpek balığı türü dengelerini sürdürebilmek için, çok büyük yağlı bir karaciğere ve türe özgü vücut
şekillerine sahip olmak gibi farklı stratejiler kullanır.
SOLUNGAÇ FLAMENTLERİ
İnsanlardaki akciğer gibi, balıkların solungaçları da oksijenin absorblandığı ve karbondioksit verildiği
yerdir. Bununla birlikte, solungaçlar kanın pH’ının ve çeşitli iyonların seviyesinin düzenlenmesinde
çeşitli derecelerde sorumludur.
12
Küçük kılcal kan damarları her solungaç flamentinde vardır. Kanın akış yönü suyun akış yönünün
tersinedir. Bu sayede kanın yanında akan suyun oksijen konsantrasyonu her zaman daha fazla olur. Bu
yolla oksijen solungaç flamentleriyle alınır.
Aktif yüzücü balıklar maksimum seviyede oksijeni absoblayabilecek çok iyi gelişmiş solungaç
flamentlerine sahiptir. Daha az aktif olanlar, dip balıkları daha az solungaç flamentine sahiptirler.
Bütün balıklar nefes almak için sadece solungaçlara bağlı değildir. Bazı türler, özellikle gençken
oksijen ihtiyaçlarının büyük bir kısmını deriden absorblayarak giderirler. Diğer türler havadan oksijen
alacak iyi gelişmiş akciğerlere sahiptir ve gerçekte yüzeye ulaşamazlarsa boğulurlar.
SOLUNGAÇ TARAKLARI
Solungaç tarakları kemik veya kıkırdaktan yapılmıştır. Balığın beslenmesinde yardımcıdır. Şekli ve
sayısı balığın neyle beslendiğini gösteren iyi bir belirteçtir. Diğer balıklar ve molluskalar gibi büyük
canlıları avlayarak yiyen balıkların kısa, geniş boşluklu solungaç tarakları vardır. Bu tip solungaç tarağı
avlarının solungaçlar arasından kaçmasını engeller.
Küçük avlarla beslenen balıkların uzun, daha ince ve çok sayıda solungaç tarağı vardır. Plankton ve
sudaki diğer ince suspense olmuş maddelerle beslenen balıkların çok daha uzun, daha ince ve daha
çok sayıda solungaç tarağı vardır. Bazı türlerde en küçük solungaç yayının üzerinde 150’den fazla
solungaç tarağı vardır.
SOLUNGAÇ YAYLARI
Çoğu balıkta solungaç yayları vardır. Solungaçları destekler, kemik veya kıkırdak yapısında geri
doğru dönen bir şekli vardır. Her solungaç yayı birbirlerine alt kısımdan bağlı bir alt bir de üst koldan
oluşur. Solungaç tarakları ve solungaç flamentleri solungaç yaylarına bağlıdır.
Solungaç yayları sadece solungaçlara desteklik sağlamaz aynı zamanda kan damarlarıyla da
etkileşir. Düşük konsantrasyonda oksijen ve yüksek konsantrasyonda atık içeren kanı ihtiva eden
arterler solungaçlara girerler. Solungaçlardan ayrılan arterler oksijence zengin ve az miktarda atık
içeren kanı taşırlar.
BİR BALIK BİR İNSANLA NASIL KARŞILAŞTIRILIR?
İNSAN
BALIK
Solunum Sistemi
Su ağızdan girer. Solungaçlardan çıkar.
Oksijen ince membranlardan absorbe
edilir ve karbondioksit verilir.
Hava burundan girer.
Solunum sistemi gırtlak, soluk borusu
ve akciğerleri içerir. Bu sistem
vücut hücrelerine oksijen sağlar
ve karbondioksitin atılmasını sağlar.
Dolaşım Sistemi
Dolaşım sistemi kanı bütün vücutta
dolaştırır. Arterler kalbe kanı taşır.
Kalp bir pompa gibidir. Venler kanı
kalpten taşır.
İnsan dolaşım sistemi kalp, venler,
arterler ve kılcal damarları içerir. Kan
oksijenle birlikte besinleri hücrelere
taşır ve hücrelerden atıkları alır. Kalp kanı
vücut boyunca dolaştıran bir pompa gibidir.
Üreme Sistemi
Dişi alabalık 500-10000 arasındaki
yumurtayı yumurta kesesinde taşır ve
erkek spermleri bu yumurtaları dışarıda
döller. Yumurtalar 1-4 ay inkübasyondan
sonra alevinler olarak yumurtadan çıkarlar.
Dişilerin ovaryumları yumurta hücrelerini
üretir. Erkeklerin testisleri sperm
hücreleri üretir. Embriyo dişinin
uterusunda gelişir.
13
Sinir Sistemi
Omurgalıların beyinleri ve omurilikleri yapı ve fonksiyon bakımından benzerdirler.
Merkezi sinir sistemi vücudun tüm fonksiyonlarını kontrol eder. Merkezi sinir sistemi
beyin, omurilik ve periferal sinirleri içerir.
Sindirim Sistemi
Sindirim kanalları benzerdir. Kullanmak için besin hazırlarlar, besinleri absorbe ederler ve atıkları
elimine ederler.
14
Download