gümrük birliği sonrası türkiye`nin ihracat fonksiyonunun tahmini

advertisement
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:7 Sayı:13 Bahar 2008 s. 89-104
GÜMRÜK BİRLİĞİ SONRASI TÜRKİYE’NİN İHRACAT
FONKSİYONUNUN TAHMİNİ
Cengiz AKTAŞ*
Veysel YILMAZ**
ÖZET
Gelişmekte olan ülkelerin ekonomik performanslarını etkileyen önemli faktörlerden birisi ihracattır.
Bilindiği gibi Gümrük Birliği Türkiye’nin ihracat ve ithalatını önemli bir biçimde etkilemektedir. Bu
çalışmada Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne girdikten sonraki 1996-2005 dönemindeki aylık verilerle
Türkiye’nin ihracat fonkiyonunun tahmini yapıldı. Çoklu doğrusal regresyon modellerine ihtiyaç duyulan
bu tip ekonometri çalışmalarında, parametre tahminlerinin beraberinde getirdiği problemlerden biri de
zaman serisi verilerinde durağanlık sorunudur. Çalışmada önce durağanlığın belirlenmesi için ADF ve
Phillips-Perron birim kök testi yapıldı. Birim kök testi sonuçlarına göre tüm serilerin birinci farklarında
durağan oldukları görüldü. Johansen’nın Eşbütünleşme testi sonuçlarıyla da ihracat fonksiyonunun uzun
dönemli tahminler için kullanılabileceği sonucuna ulaşıldı.
Anahtar Sözcükler:Gümrük Birliği, Birim Kök, Eşbütünleşme, İhracat Fonksiyonu
THE ESTIMATE OF TURKEY’S EXPORTS FUNCTION AFTER FROM CUSTOM
UNION
ABSTRACT
Export is one of the important factors that affect developing countries’ economic performance. It is a well
known fact that customs union affects Turkey’s exports and imports significantly. This paper examined
the estimation of Turkey's export function, after entering the customs union, by using monthly export data
for the period of 1996-2005. In this type of econometric studies, where multiple linear regression models
are utilized, the problem of stationarity in time series of parameters’ estimation is a common one. In
current study, Unit Root Test of Phillips-Perron and ADF test were utilized in order to investigate the
stationarity problem. Results of the tests revealed that all series are stationarity in their first differences.
Furthermore, the results of Johansen's cointegration analysis affirmed that export function can be used for
the long run estimation purposes.
Keywords: Custom Union, Unit Root, Cointegration, Exports Function
*
Yrd.Doç.Dr., Eskişehir Osmangazi Ünv. Fen-Ed.Fak. İstatistik Böl. Eskişehir.
Doç.Dr., Eskişehir Osmangazi Ünv. Fen-Ed.Fak. İstatistik Böl. Eskişehir.
**
89
1. GİRİŞ
Ekonomi literatüründeki en kapsamlı konulardan biri “hızlı ve istikrarlı bir ekonomik
kalkınma (büyüme) sürecinin nasıl gerçekleştirilebileceği” ile ilgilidir. Gelişmekte
olan ülkelerin döviz rezervleri kısıtlı olup bu ülkelerin uluslar arası finansal
piyasalardan mali kaynaklar elde etmesi güçtür. İhracat; enerji, yatırım, malları ve
ara malları gibi önemli ithalatın finansmanını sağlamak için gerekli olan kıt döviz
kaynaklarını elde ederek bir ülkenin büyüme sürecinde önemli bir rol oynamaktadır
(Şimşek ve Kadılar, 2005: 1).
İhracatın ekonomik büyümeyi pozitif etkilediği görüşünün temelinde yatan nedenleri
dört maddede toplamak mümkündür:
a)İhracattan elde edilen döviz geliri, ekonominin üretim imkanlarını artıracak
sermaye mallarını ithal etmeyi kolaylaştırır.
b)İhracat, ölçek ekonomilerinden yararlanma imkanı verir. Buna göre üretimin dış
pazarlara yönelik olarak yapılması iç piyasa darlığını ortadan kaldırmakta ve üretim
tesisleri optimum teknik kapasite ile korunabilmektedir.
c)İhracat, dış rekabetin işletmeler arasındaki rekabeti artırarak ekonomide etkinliği
artırmaktadır. Buna göre dış rekabet işletmeleri sürekli yeni ürünler yaratmaya,
kaliteyi yükseltecek ve fiyatları düşürecek yöntemler bulmaya zorlanmaktadır.
d)Dış rekabet teknolojik gelişmeyi hızlandırarak ekonomik büyümenin ivme
kazanmasını sağlamaktadır (Saatcioğlu ve Karaca, 2004:31).
Son yıllarda ülkemizi yakından ilgilendiren en önemli konulardan biri de, ekonomik
alanda yaşanan küreselleşme ve bunun sonucu olan Avrupa Birliği’dir (AB). AB’ne
ilk adım ise Gümrük Birliği (GB) süreciyle başlamaktadır.
Dünya küreselleşme eğilimlerinin arttığı, global politikaların yoğunluk kazandığı bir
dönemi yaşamaktadır. Günümüzde ülkelerin kendi sınırları içerisinde tek başlarına
ekonomik, siyasal ve sosyal faaliyetlerini sürdürmeleri pek mümkün
görünmemektedir. Dünya ülkeleri hızla ekonomik bütünleşmeye doğru
gitmektedirler (Tercan,1998:1). Uluslar arası ekonomik birleşme “Dünyanın belirli
bir bölgesinde birbiriyle yakın ilişkide bulunan ülkelerin başta ticaret olmak üzere
aralarındaki ekonomik ilişkileri serbestleştirmek yoluyla bir beraberlik
oluşturmasıdır.” Dünya ülkelerinin temel amaçlarından biri, uluslar arası ticaretin
serbestleştirilmesidir. Dış ticareti serbestleştirmek isteğinin sebebi; dış ticaret
hacmini genişletmek, yani gittikçe daha fazla ihracat ve ithalat yapmaktır.
Türkiye’nin GB’ne girdikten sonra yapılan çalışmalardan bazıları şöyledir: GB’nden
sonraki ilk çalışmalardan birini Demir ve Temur (1998) yapmışlardır. GB’nin ilk iki
yılını değerlendirdikleri çalışmada, statik etkiler açısından GB’nin Türkiye’nin
90
lehine ya da aleyhine olduğunu kesin olarak söylemek mümkün değildir sonucunu
elde etmişlerdir. Soğuk ve Uyanusta (2004), Uyar (2000) ve Uyar (2001), GB’nin
Türkiye ekonomisi üzerine etkilerini teorik olarak incelemişlerdir. Akgündüz (2005),
GB öncesi ve sonrasında Türkiye ile AB ülkeleri arasındaki ithalat ve ihracat
ilişkilerini incelemiş ve GB’nin ekonomik bağlamda Türkiye’nin lehine olduğunu
ifade etmiştir. GB’ne girişten sonra AB ülkelerinin Türkiye’den ithalat taleplerinin
belirgin bir şekilde artması, ticari dengenin ilerleyen yıllarda gittikçe Türkiye’nin
lehine gelişebileceği sonucuna ulaşmıştır.
Soğuk (2002)’de yaptığı çalışmada, GB’nin Türkiye ekonomisine etkilerini
araştırmıştır. Çalışmada Türkiye ile AB arasındaki dış ticaret rakamları
değelendirildiğinde GB sonrasında ticaretin, ithalat lehine bir dağılım gösterdiği
saptanmıştır. Ayrıca bu çalışmada teknolojiye dayanan üretim ve nitelikli işgücü
yaratarak GB’nin istihdam üzerinde dengeleyici bir etki yaratacağı belirtilmiştir.
Yine TÜSİAD (2003), GB’nin dış ticaret üzerindeki etkilerini incelemiştir. Bu
çalımaya göre, GB’nin Türkiye’nin toplam ticaret hacmini arttırıcı bir etkisi olduğu,
iddia edildiği gibi GB sonucu Türkiye’nin dış ticaret açığının büyümediğidir.
Çalışmada AB’nin Türkiye’nin dış ticaretinde her zaman çok önemli bir paya sahip
olduğu, bu oranın GB öncesi %48 gibi iken, GB sonrası da aynen devam ettiği ve
%50 oranına ulaştığı vurgulanmıştır. Seki (2005), GB’nin Türkiye’nin net ihracatı
üzerine yaptığı çalışmada,
Türkiye’nin dış ticaretinde yapısal değişimlerin
olduğunu, ticaret hacminin artması ve özellikle GB’nin ilk yıllarında ithalatın
ihracattan daha hızlı artması nedeniyle net ihracatın da azaldığını ifade etmiştir.
Ayrıca Aktaş ve Güven (2003), GB sonrasında Türkiye’nin ithalat fonksiyonu
katsayılarındaki değişimini incelemişler ve GB’ne girişin Türkiye’nin ithalat
fonksiyonu katsayılarında anlamlı bir değişime sebep olduğu sonucuna ulaşmışlardır.
Erzan ve Filiztekin (1997) yaptıkları çalışmada, GB’ne girilmesiyle beraber küçük ve
orta ölçekli firmaların GB’den daha fazla etkileneceklerini ifade etmektedirler. Yine
Erzan, Filiztekin ve Zenginobuz (2002), Türkiye’nin GB ile bütünleşmedeki
etkilerini incelemişler ve ithalatın Türkiye’nin üretimi üzerinde etkili olduğu
sonucunu bulmuşlardır.
Yukarıda ifade edilen çalışmalardan da görüldüğü gibi GB, ülkelerin ithalat ve
ihracatlarını oldukça etkilemektedir. Bu nedenle, Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne
girdikten sonraki 1996-2005 dönemideki aylık veriler yardımıyla, ihracat
fonksiyonunun tahmin edilmesi, bu denklemin uzun dönemli tahminler için
kullanılıp kullanılamayacağının araştırılması ve ihracatı etkileyen en önemli
değişkenin belirlenmesi, çalışmanın amacını oluşturacaktır.
2. MODEL ve VERİ SETİ
Değişkenler arası ilişkileri incelemede en çok kullanılan istatistik yöntemlerinden
biri regresyon analizidir. Regresyon analizi çözümüne başlamadan yapılması gereken
değişkenlerin niteliklerinin bilinmesi ve bağımlı değişken ile bağımsız değişkenin en
91
iyi şekilde tayin edilmesidir. Regresyon analizinin kullanım amacı istatistikte
kullanılan diğer model yapılandırma teknikleriyle aynıdır. En az değişkeni kullanarak
en iyi uyuma sahip olacak şekilde bağımlı (sonuç) değişkeni
ile bağımsız
değişkenler kümesi (açıklayıcı değişkenler) arasındaki ilişkiyi tanımlayabilen modeli
kurmaktır.
Çalışmada ihracat modeli1 olarak aşağıdaki eşitlik kullanılmıştır:
yi=b0+b1*İTHAL+b2*USD+ui
(1)
Sözkonusu modelde
y=İHRAC:İhracat Değeri (Milyon $),
İTHAL
: İthalat Değeri (Milyon $),
USD
: Dolar Kuru (Bin YTL).
ui
: Hata terimini ifade etmektedir.
USD ve Faiz Oranı verileri TCMB, İthalat ve İhracat değerleri DTM internet
sitesinden elde edilmiştir. Değişkenlere ait veriler aylık olarak 1996 Ocak – 2005
Aralık dönemini kapsayan 120 veriden oluşmaktadır. İhracat, ithalat ve USD
değişkenlerinin grafikleri sırasıyla Şekil 1, 2 ve 3’te verilmiştir.
1
Modelin oluşturulmasında Toprak (1996)’dan yararlanılmıştır.
92
Şekil 1. İhracat Verilerinin Grafiği
8000
7000
İhracat
6000
5000
4000
3000
2000
1000
2003
2004
2003
2004
2005
2002
2002
2001
2000
1999
1998
1997
1996
0
Yıllar
12000
10000
İthalat
8000
6000
4000
2000
2005
2001
2000
1999
1998
1997
1996
0
Yıllar
Şekil 2. İthalat Verilerinin Grafiği
93
Şekil 3. USD Verilerinin Grafiği
1800
1600
1400
1200
USD
1000
800
600
400
200
2005
2004
2003
2002
2001
2000
1999
1998
1997
1996
0
Yıllar
3. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ VE BULGULAR
Zaman serisi analizlerinde öncelikle modelde kullanılan zaman serilerinin durağan
olup olmadığının sınanması gerekmektedir. Bir zaman serisi, zaman içinde
değişmiyor ve iki dönem arasındaki ortak varyansı bu ortak varyansın hesaplandığı
döneme değil de yanlızca iki dönem arasındaki uzaklığa bağlı ise durağandır.
Granger ve Newbold (1974)’un gösterdiği gibi, durağan olmayan zaman serileriyle
çalışıldığı zaman düzmece regresyon problemiyle karşılaşılabilir. Bu durumda
regresyon analiziyle elde edilen sonuç gerçek ilişkiyi yansıtmaz. Durağan olmayan
zaman serileriyle yapılan regresyon analizleri, sadece bu seriler arasında bir
eşbütünleşim ilişkisi varsa gerçek ilişkiyi yansıtabilir (Karaca, 2003:249). Bu
nedenle bundan sonraki kısımda durağanlık testleri incelenerek durağanlık analizi
yapılacaktır.
3.1 Genişletilmiş Dickey Fuller (ADF) Birim Kök Testi
Testte Dickey ve Fuller (1979) karar kriteri olarak, t-istatistiğinin sapmalı olması
nedeniyle τ (tau) adını verdikleri düzeltilmiş t tablosu oluşturmuş ve bu tablonun
kullanılması gerektiğini belirtmişlerdir. DF (1979) tarafından tablolaştırılan kritik
değerler üç genel model için oluşturulmuştur:
94
Δy t = γ . y t −1 + u t
(2)
Δy t = mo + γ . y t −1 + u t
(3)
Δy t = mo + m2 .t + γ . y t −1 + u t
(4)
(2) nolu denklem sadece stokastik trendi içermektedir. (3) nolu denklemde stokastik
trendin yanısıra sabit terim, (4) nolu denklemde ise hem sabit terimin hem de
stokastik ve deterministik trendin birlikte modelize edildiği bir süreç tanımlanmıştır.
Yukarıda açıklanan DF(1979) testinde hata terimlerinin beyaz gürültü
(White Noise) sürecine sahip olduğu varsayılmaktadır. Ancak otokorelasyon olması
halinde EKK tahminlerinin sağlıklı olması için test geliştirilmiş ve Genişletilmiş
Dickey Fuller (ADF) birim kök testi olarak adlandırılmıştır. DF testinde oluşturulan
denklemler ADF testinde
Δy t = γ . y t −1 + ∑ β i Δy t −i +1 +u t
(5)
Δy t = mo + γ . y t −1 + ∑ β i Δy t −i +1 +u t
(6)
Δy t = mo + m2 .t + γ . y t −1 + ∑ β i Δy t −i +1 +u t
(7)
olacak şekilde oluşturulmuştur. Bu modeller için yine Dickey ve Fuller tarafından
geliştirilen DF(1979) τ tablo değerlerinden yararlanılır. Modellerde yeralan gecikme
uzunluklarının belirlenmesinde çeşitli yöntemler kullanılabilir. Bunlardan bazıları;
Akaike Final Prediction Error (FPE), Akaike Information Criterion (AIC),
Schwartz Criterion (SC), Bayesian Information Criterion (BIC), Hannan - Quinn
Criterion (HQ), Campel - Perron kriterleridir. (Sunal ve Aykaç, 2005:7-8).
Şekil 1, 2 ve 3’ten de görüldüğü gibi serilerde mevsimsellik olmadığı ancak durağan
olmadıkları görülebilmektedir. Ancak son yıllarda durağanlık için kullanılan ve kesin
sonuçlar veren birim kök testleriyle de durağanlık sınaması yapmak yararlı olacaktır.
Tablo 1. ADF Birim Kök Testi Sonuçları
Değişkenler
Trendsiz ADF-t İstatistiği
Trendli ADF-t İstatistiği
*
İHRAC
1,752044(2)
-2,8861
-0,571501(2)
-3,4484*
İTHAL
1,370524 (2)
-2,8861*
-0,397103(2)
-3,4484*
USD
-1,075769(0)
-2,8857*
-0,555300(0)
-3,4478*
* işareti %5 anlam seviyesindeki Mac Kinnon kritik değerlerini ifade ederken
parantez içindeki değerler Schwarz bilgi kriterine göre seçilen en uygun gecikme
uzunluklarıdır.
95
Tablo 1’den de görülebileceği gibi İHRAC, İTHAL ve USD değişkenleri için elde
edilen ADF-t istatistiği değerleri %5 anlam seviyeli
Mac Kinnon kritik
değerlerinden daha küçük oldukları için, durağan olmadıkları görülmektedir. Bu
değişkenlerin birinci farkları alınarak durağanlık testi sonuçları ise Tablo 2’de
verilmiştir.
Tablo 2. Birinci Farklara Göre ADF Birim Kök Testi Sonuçları
Değişkenler
Trendsiz ADF-t İstatistiği
Trendli ADF-t İstatistiği
Δ İHRAC
-14,75908(1)
-2,8861*
-15,22096(1)
-3,4484*
Δ İTHAL
-14,44109(1)
-2,8861*
-14,79594(1)
-3,4484*
Δ USD
-4,749415(4)
-2,8868*
-7,167758(0)
-3,4481*
* işareti %5 anlam seviyesindeki Mac Kinnon kritik değerlerini ifade ederken
parantez içindeki değerler Schwarz bilgi kriterine göre seçilen en uygun gecikme
uzunluklarıdır.
Tablo 2’deki sonuçlara göre İHRAC, İTHAL ve USD değişkenleri için elde edilen
ADF-t istatistiği değerleri %5 anlam seviyeli Mac Kinnon kritik değerlerinden daha
büyüktür. Dolayısıyla İHRAC, İTHAL ve USD değişkenleri birinci farklara göre
durağandır.
3.2 Phillips Perron Birim Kök Testi
Phillips ve Perron (1988) hata terimlerine ilişkin daha esnek varsayımlara sahip bir
Dickey-Fuller süreci oluşturdular. ADF sınaması, hata terimlerini bağımsız ve
homojen varsayarken, Phillips-Perron sınaması hata terimlerinin zayıf bağımlı ve
hetorojen dağılımlı olmasına imkan tanımaktadır. PP birim kök testinin ADF birim
kök testinden farkı, alternatif formlardan hiçbirinde bağımlı değişkenin gecikmeli
değerlerinin yer almamasıdır.
Birim kök testlerine yapılan eleştirilerden biri, yapısal kırılmaya konu olan durağan
bir serinin durağan değilmiş gibi görünebileceğidir. Bu durumda, yapısal kırılma
birim kök sınamalarına dahil edilmezse sıfır hipotezin yanlış bir şekilde
reddedilmesine neden olabilir. Bu noktadan hareket eden Perron (1989), dışsal
olduğu bilinen tek bir yapısal kırılma varsayımı altında uygulanabilecek bir birim
kök testi geliştirmiştir. Perron birim kök testi, ADF süreci içerisine Perron (1989)
tarafından önerilen kukla değişkenlerin ilave edilmesine dayanmaktadır. Perron
(1989), birim kök test sürecinde kullanılabilecek dört adet kukla değişken
96
önermektedir. Kukla1, kırılma hata terimlerinde bir şok meydana getirmişse
kukla2 ve/veya kukla4 ile beraber kullanılır. Kukla2, kırılma regresyon sabitinde
değişime yol açtıysa, kukla3 ise trendinde değişime yol açtıysa kullanılır. Kukla4 ise
kırılma regresyonun sabit ve trendinde eşanlı bir değişime yol açtıysa kukla2
ile beraber kullanılmaktadır. Regresyon parametrelerinde yapısal kırılmaya
cevaben gerçekleştirilen uyarlamalar anlıksa "additive outlier model", kademeli ise
"innovation outlier model" yardımı ile birim kök testi uygulanmalıdır. Bu
modellerden birincisinde, seri gerekli olan kuklalardan arındırıldıktan sonra DickeyFuller sürecine uygun olarak birim kök testine tabi tutulurken, diğerinde belirlenen
kukla değişkenler doğrudan bir şekilde ADF regreyonuna dahil edilir. Bu test için
gerekli olan kritik değerler, Perron (1989)'da mevcuttur.
Perron (1989) tarafından önerilen kukla değişkenler, Phillips-Perron birim kök
test sürecinde de kullanılarak test istatistikleri elde edilmiştir. Diğer deyişle, Perron
birim kök testi sonucunda elde edilen test istatistikleri, Newey-West (1987)
tahmincisi yardımı ile düzeltilmiştir (Yamak ve Korkmaz, 2005:7).
İHRAC, İTHAL ve USD değişkenleri için, seviyelerindeki ve birinci farklara göre
“Phillips-Perron (PP)” birim kök testi sonuçları da Tablo 3 ve Tablo 4’de
verilmiştir.
Tablo 3. PP Birim Kök Testi Sonuçları
Değişkenler
Trendsiz PP-t İstatistiği
Trendli PP-t İstatistiği
İHRAC
-0,629807
-2,8857*
-2,984512
-3,4478*
İTHAL
-0,948416
-2,8857*
-2,662514
-3,4478*
USD
-1,075769
-2,8857*
-1,738639
-3,4478*
* işareti %5 anlam seviyesindeki Mac Kinnon kritik değerlerini ifade etmektedir.
Tablo 4. Birinci Farklara Göre PP Birim Kök Testi Sonuçları
97
Değişkenler
Trendsiz PP-t İstatistiği
Trendli PP-t İstatistiği
Δ İHRAC
-18,39959
-2,8859*
-18,51926
-3,4481*
Δ İTHAL
-17,30310
-2,8859*
-17,38639
-3,4481*
Δ USD
-7,15372
-2,8859*
-7,167758
-3,4481*
* işareti %5 anlam seviyesindeki Mac Kinnon kritik değerlerini ifade etmektedir.
Tablo 3 ve Tablo 4’deki sonuçlar, ADF birim kök testi sonuçlarını
desteklemektedir.Yani değişkenler seviyelerinde durağan olmamalarına rağmen
birinci dereceden farkları alındığında durağan hale gelmektedir. Dolayısıyla
değişkenler aynı seviyede (I(I)) durağan oldukları için eşbütünleşme analizi
yapılacaktır.
3.3 Eşbütünleşme Analizi
Eşbütünleşme analizi, aynı sırada bütünleşik zaman serileri arasında uzun dönemli
bir ilişki olup olmadığını ortaya çıkarmak için geliştirilmiş bir yöntemdir. Bu
yöntem, düzey değerlerinde durağan olmayan, ancak aynı dereceden farkları
alındığında durağan hale gelen serilerin, orijinal değerlerinin analizde
kullanılmasına olanak vermektedir. Fark alma işlemi sadece serinin taşıdığı kısa
dönemli şokların etkilerinin değil, aynı zamanda uzun dönemli ilişkilerin de ortadan
kalkmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla fark alma işlemiyle durağanlaştırılmış
seriler arasındaki regresyon analizleri, uzun döneme ait bilgilerin fark alma işlemi
sırasında kaybolması nedeniyle herhangi bir uzun dönem ilişkisi vermeyecektir. Bu
nedenle eşbütünleşme yöntemi fark alma yoluyla değişkenler arasında kısa ve
uzun dönemli bilgilerin kaybolmaması açısından avantaj sağlayan bir yöntemdir.
Ayrıca, her bir eşbütünleşik serinin hata düzeltme modelinin kurulabilmesi, uzun ve
kısa dönem ilişkileri ayırt etme imkânı sağlamaktadır.
Zaman serisi değişkenlerinin eşbütünleşme özellikleri, modelin tanımlama
aşamasında uygulamalı çalışmaların yapılmasını ve bazı ekonomik hipotezlerin
test edilmesini sağlar. Zaman serilerinin eşbütünleşme istatistiksel gösterimi, uzun
dönem denge ilişkilerinin teorik gösterimine karşılık gelir. İthalat, ihracat,
enflasyon, faiz oranı, fiyat, ücret ve kamu harcamaları gibi değişkenler, uzun
dönem denge ilişkilerinin araştırılabileceği ekonomik değişkenlerden birkaçıdır
(Işık, Acar ve Işık, 2004:332).
98
Johansen (1998) tarafından geliştirilen yöntem temel olarak bir matrisin rankı ile
bunun karekteristik kökleri arasındaki ilişkiye dayandırılmaktadır. Bu yöntem
durağan olmayan zaman serilerini vektör otoregresyon (VAR) olarak aşağıdaki
şekilde ele almaktadır:
ΔX t = ∑ Π i ΔX t −1 + Π X t − p + ε t
(8)
Burada Xt durağan olmayan düzey değişkenler vektörünü ifade etmekte ve
Π i = − I + A1 + .......... .......... ........ + Ai
i=(1………p) olmaktadır ( Şıklar, 1999:131).
(8) nolu eşitlik aynı zamanda hata düzeltme mekanizmasını da içermektedir. Bu
eşitlikte bütün uzun dönem bilgisi Π X t − p içinde yer almaktadır. Bu nedenle
denklemde Π matrisi ve bunun rankı (r) olmak üzerinde durulmaktadır.
Eşbütünleşme bu matrisin rankı ile araştırılmaktadır. Örneğin nxn büyüklüğündeki
bir Π matrisinin rankı 0 ise bu durumda modeldeki n değişkeni kapsayan Xt nin
bütün elemanları birim kök olacaktır. Eğer rank modeldeki Xt vektörünü oluşturan
değişken sayısı n’e eşit ise (r=n) bu durumda Xt durağan bir sistemdir. Ancak r<n
ise, Xt nin elemanları arasında en fazla n-1 sayıda eşbütünleşik ilişki olacaktır. Bu
durumda
Π=αβ′
(9)
olmaktadır. β matrisine eşbütünleşme sağlayan matris adı verilmekte ve Xt durağan
olmayan bir özellik taşırken β′Xt eşbütünleşme sağlayan vektör sayesinde durağan
olmaktadır. Nitekim eşbütünleşme analizinin amacı β′ matrisini bulmak ve Xt ‘ yi
durağan ve durağan olmayan kısımlara ayırmaktır. Bunun için önce rankın ( r )
belirlenmesi gerekmektedir. Johansen (1998) ve Johansen ve Juselius (1990) “iz” ve
“ maksimum özdeğer” testleri ile rankın belirlenebileceğini göstermişler, ayrıca
standart olmayan dağılıma sahip olan bu testler için kritik değerleri hesaplamışlardır
(Demiray, 1998: 70).
Bundan sonra her
μi
için Olabilirlik Oran (Likelihood Ratio) istatistiği
aşağıdaki gibi hesaplanır:
LR = −T ∑ ln(1 − μ i )
“En fazla r adet eşbütünleşik vektör vardır" şeklindeki sıfır hipotezi altında LR
istatistiği, sayısal olarak Johansen (1988) tarafından tablolaştırılmış asimptotik
99
bir dağılıma sahiptir. Test işlemi "VAR modelinde eşbütünleşme yoktur" yani r = 0
dır hipotezinin testi ile başlar. Bu hipotez reddedilmemişse test işlemi durur, çünkü
eşbütünleşik vektörlerin varlığına dair bir kanıt bulunamamıştır. Hipotez
reddedilebilmişse, r < 1, r < 2, ………gibi hipotezlerin ardışık olarak testi ile işlem
sürdürülür.
Eşbütünleşik vektörler olarak β'nın sütunları ekonomik bir yoruma sahip
olduğundan
denklem
(9)'daki
β
matrisinin
elemanları
üzerinde
yoğunlaşılması gerekir. Normalizasyon işleminden sonra eşbütünleşik vektörler
uzun dönem parametreler olarak yorumlanabilir. Denklem (9)'daki α matrisinin
elemanları ise β matrisinin hesaplanmasından sonra bulunur. Bu matrisin elemanları
da ekonomik bir yoruma sahiptir, α matrisi, ilgili değişkenlerin denge ilişkisindeki
hatalarını düzeltme hızı katsayıları olarak yorumlandığından, ‘düzeltme matrisi’
olarak adlandırılır (Işık, Acar ve Işık, 2004:334-335)
Çalışmamızda Johansen’nın Eşbütünleşme Testi uygulanacaktır. Eğer en büyük
özdeğere karşı gelen olabilirlik oran istatistiğinin değeri tablo değerinden büyükse,
"eşbütünleşme denklemi oluşturulamaz” şeklinde ifade edilen sıfır hipotezi
reddedilecektir (Kadılar, 2000:145). Eviews paket programından elde edilen analiz
sonuçları da Tablo 5’te gösterilmiştir.
Tablo 5. Johansen Eşbütünleşme Testi Sonuçları*
Özdeğer
Olabilirlik Oran
Kritik Değer
(%5)
Kritik Değer Katsayı
Kestirimlerine
İlişkin Hipotez
(%1)
0.317464
52.18542
29.68
35.65
Hiçbiri **
0.039813
6.734561
15.41
20.04
Ençok 1
0.015839
1.899868
3.76
6.65
Ençok 2
*(**) %5 ve %1 A.S’de hipotezin reddini gösterir.
* Schwarz kriterine göre en uygun gecikme uzunluğu (0) ve trendsiz olarak
belirlenmiştir.
Eşbütünleşme analizi sonucuna göre olabilirlik oran istatistiği 52,19 %5 A.S’deki
kritik değer 29,68’den daha büyük olduğundan, değişkenler arasında uzun dönemli
100
bir ilişki olduğu ifade edilecektir. Bağımlı değişken ihracat olmak üzere, SPSS paket
programı ile yapılan analiz sonuçları Tablo 6’da verilmiştir.
Tablo 6. SPSS Regresyon Analizi Sonuçları
t
İstatisti
ği
Anlam
lılığı
Standartlaştı
rılmamış
Katsayı
Kestirimleri
Standartlaştı
rılmış
Katsayı
Kestirimleri
Standart
Hata
Kestirimleri
ler
( b̂i )
( b̂i )
(SE b̂i )
İTHAL
0,54
0,825112
0,015
4,18
0,0000
USD
589,17
0,240458
57,525
11,4
0,0000
Sabit
-75,62
71,76
-3,83
0,2942
Değişken
(p)
Analiz sonuçlarına göre ihracat değerleri üzerinde “İthalat Değeri” ve “Dolar Kuru”
2
nun önemli (anlamlı) olduğu görülmektedir. Ayrıca R =0,96 olarak hesaplanmıştır.
Yani “İthalat Değeri” ve “Dolar Kuru” değişkenleri, “İhracat Değeri”ni %96
oranında açıklamaktadır. Bu da bağımsız değişkenlerin bağımlı değişkeni açıklama
oranının oldukça yüksek ve yeterli olduğunu göstermektedir. Ayrıca genel anlamlılık
sınaması için de F=1230,51 olarak belirlenmiştir. Bu değer F tablo değerinden
oldukça büyük olduğundan denklemin genel olarak da anlamlı olduğu ifade
edilecektir.
Dolayısıyla uzun dönemli tahminler için kullanılabilecek ve gerçek ilişkiyi
yansıtacak olan, standartlaştırılmamış katsayılardan oluşan regresyon denklemi,
ŷ =75,62+0,54*İTHAL+589,17*USD
(10)
olarak yazılacaktır. Standartlaştırılmış katsayıların regresyon denklemi ise,
ŷ =0,83*İTHAL+0,24*USD ‘dir.
(11)
Terimlerin büyüklüğünden ve ölçü birimlerinin farklılığından arındırılmış
standartlaştırılmış katsayı kestirimlerine göre, ihracatı etkileyen en önemli
değişkenin ithalat olduğu görülmektedir. USD değişkeni sabit kalmak koşuluyla
standartlaştırılmış ithalat değerlerindeki bir birimlik artış, standartlaştırılmış ihracat
101
değerini 0,84 birim artırırken, bu oran ithalat değişkeni sabit kaldığında, USD için
sadece 0,24 birim olacaktır.
4.SONUÇ
1980’li yıllardan sonra birçok gelişmekte olan ülkenin dışa dönük sanayileşme
politikalarını takip etmeye başlamaları, kalkınmanın finansmanı için gerekli olan
sermaye malları ve temel girdilerinin ithalatına bağlı olarak ortaya çıkan ödemeler
bilançosu açıkları açısından mal ve hizmet ihracatından elde edilen döviz gelirlerinin
önemini giderek artmıştır. Mal ve hizmet ihracatının, yurtiçi ekonomi üzerinde başta
ithal edilen yatırım ve ara malların finansmanı olmak üzere, yeni istihdam olanakları
yaratması ve ekonomik büyümeyi teşvik etmesi gibi bir çok önemli etkileri
sözkonusudur.
Dönüm noktası niteliğinde olan Gümrük Birliği doğal olarak Türkiye’nin ihracatını
ve ithalatını önemli nitelikte etkilemiştir. Bu nedenle çalışmamızda Türkiye’nin
GB’ne girdikten sonraki ihracat fonksiyonunun tahmini yapılmıştır. Çalışmada
öncelikle değişkenlerin birim kök içerip içermedikleri araştırılmıştır. ADF ve PP
birim kök testi sonuçlarına göre bütün değişkenlerin birinci farklarında durağan
oldukları (I(1)) tespit edilmiştir. Değişkenlerin birinci farklarında durağanlığın
sağlanması sonucunda uzun dönemli ilişkinin araştırılması için Johansen
Eşbütünleşme testi yapılmıştır. Eşbütünleşme analizi sonuçlarına göre değişkenler
arasında uzun dönemli bir ilişkinin bulunduğu görülmüştür. Dolayısıyla bağımsız
değişkenlerin bağımlı değişkeni açıklamada oldukça yeterli olan ve değişkenler
arasındaki gerçek ilişkiyi ifade eden (sahte regresyon olmayan) (10) veya (11) nolu
denklemlerin, uzun dönem tahminleri için kullanılmasının uygun olacağı sonucuna
ulaşılmıştır.
Terimlerin büyüklüğünden ve ölçü birimlerinin farklılığından arındırılmış
standartlaştırılmış katsayı kestirimlerine göre, ihracatı etkileyen en önemli
değişkenin ithalat olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla Türkiye’nin ihracat
değerlerindeki artışın en büyük nedeninin, yapılan ithalattan kaynaklandığı ifade
edilecektir.
KAYNAKÇA
Akgündüz, M. (2005). Gümrük Birliği Öncesi ve Sonrasinda Türkiye İle AB
Ülkeleri Arasindaki İthalat-İhracat İlişkileri: Ekonometrik Bir Analiz, TCMB
yayınları.
102
Aktaş, C. ve Güven D. (2003). “Gümrük Birliği Sonrasında Türkiye’nin İthalat
Fonksiyonu Katsayılarındaki Değişimin İncelenmesi”, Dumlupınar Ünv. Sosyal Bil.
Dergisi, Sayı 9, 67-80.
Demiray, D.B. (1998). “Döviz Kurlarına Moneter Yaklaşım ve Türkiye İçin
Alternatif Bir Uygulama” , D.E.Ü.İ.İ.B.F Dergisi, 13, sayı II, 65-84.
Demir, O. ve Temur, Y. (1998). “Gümrük
Değerlendirmesi”, Dış Ticeret Dergisi, Sayı 11.
Birliğinin
İlk
İki
Yılı
Dickey, D. A. and Fuller, W . A. (1979). “Distribution of the Estimators for
Autoregressive Time Series with a Unit Root”, Journal of the American Statistical
Association, 74, 427-431.
Erzan, R. ve Filiztekin, A. (1997). “Competiveness of Turkish SMSEs in The
Custom Union”, European Economic Review, Number. 41: 881-892.
Erzan, R., Filiztekin, A. and Zenginobuz, U. (2002). “Turkey’s Customs Union with
the European Union: A ramework for Evaluating the Impact of Economic
Integration”, MPRA Paper No. 382.
Granger, C. ve Newbold, P. (1974). “Spurious Regression in Econometrics”,
Journal of Econometrics, Vol.2.
Işık, N., Acar, M. ve Işık, B. (2004). “Enflasyon ve Döviz Kuru İlişkisi: Bir
Eşbütünleşme Analizi”, Süleyman Demirel Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, C.9, 325340.
Johansen, S. (1998). “Statistical Analysis of Cointegrating Vectors”, Journal of
Economic Dynamics and Control, Vol 12, 231-254.
Johansen, S. ve Juselius, K. (1990). “Maximum Likelihood Estimation Vectors İn
Gaussian Vector Autoregressive Models”, Econometrica, 55, 1151-1180.
Kadılar, C., (2000). Uygulamalı Çok Değişkenli Zaman Serileri Analizi, Ankara,
Bizim Büro Basımevi.
Karaca, O. (2003). “Türkiye’de Enflasyon Büyüme İlişkisi: Zaman Serisi Analizi”,
Doğuş Üniversitesi Dergisi, 4(2), 247-255.
Newey, W. and West, K. (1987). “A Simple Positive Semi-Efine,
Heteroskedasticity And Autocorrelation Consistent Covariance Matrix”,
Econometrica, 55, 703-708.
Phillips, P.C.B. ve Perron, P. (1988). “Testing For a Unit Root in Time
Series Regression”, Biometrica, 75, sf. 335-346.,
103
Saatçioğlu, C. ve Karaca, O. (2004). “Türkiye'de İhracat İle Büyüme Arasındaki
Nedensellik İlişkisi:1980 Dönüşümünün Etkisi”, İstanbul Ünv.İşletme Fak. İ.İ.E.
Dergisi, Yönetim, Sayı:49.
Sunal, S. ve Aykaç, E. (2005). “Türk İmalat Sanayinde İstihdam, İhracat Ve Kapasite Kullanım
Oranı İlişkisi:Panel Koentegrasyon”, VII Ulusal Ekonometri ve İstatistik Sempozyumu.
Şıklar, E. (1999). “Yükselen Hisse Senedi Piyasalarında Eşbütünleşme Analizi”,
Anadolu Ü. İ.İ.B.F Dergisi, 15,123-143.
Seki İ. (2005). Gümrük Birliği’nin Türkiyrnin Net İhracatı Üzerine Etkileri,
1985-2003, TCMB Yayınları.
Soğuk, H. (2002). Gümrük Birliği’nin Türkiye Ekonomisine Etkileri”, İ.K.V
Yayınları.
Soğuk H. ve Uyanusta E. (2004). Gümrük Birliği’nin Türkiye Ekonomisine
Etkileri, İKV no:179.
Şimşek, M. ve Kadilar, C. (2005). “Türkiye’nin İhracat Talebi Fonksiyonunun Sınır
Testi Yöntemi İle Eşbütünleşme Analizi”, Doğuş Ünv. Dergisi, 6, 1, 144-152.
Tercan, A. (1998). Türkiye AT Gümrük Birliği Sürecinin Türk Dış Ticareti
Üzerindeki Etkisi, Anadolu Ünv. Sosyal Bil Ens. Yüksek L. Tezi, Yayımlanmamış.
TÜSİAD (2003). Avrupa Birliği’ne Uyum Sürecinde Gümrük Birliği’nin Dış
Ticaretimize Etkileri, Yayın No. TÜSİAD-T/2003-10-364.
Toprak, M., (1996). “Türkiye Ekonomisinde Reel Finansal Etkileşim: Sanayi
Üretimi- İhracat- İthalat 1990-1994”, D.E.Ü (11), 187-208.
Uyar, S. (2000). “Ekonomik Bütünleşmeler ve Gümrük Birliği”, Dış Ticaret Dergisi,
Sayı 19.
Uyar, S. (2001). “Gümrük Birliği’nin Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Etkileri”, Dış
Ticaret Dergisi, Sayı 20.
Yamak, R. ve Korkmaz, A. (2005). “Reel Döviz Kuru Ve Dış Ticaret Dengesi
İlişkisi:Kritik Elastikiyetler (Marshall-Lerner) Şartı”, VII Ulusal Ekonometri ve
İstatistik Sempozyumu, 1-22.
104
Download