Slayt 1 - WordPress.com

advertisement
İLK
KÜTÜPHANELER


İnsanla beraber vardı ses. Sonra söz
oldu o sesler. İnsan çok sonra
yazıyı buldu. Yazı, bizi uygarlığa
taşıyan en önemli araç oldu. Zaten
tarihin de başlangıcı yazının
icadıdır.
İnsanoğlu kil çamurları üzerine
yazdı. Tabletler güneşte kurutuldu.
Yine kilden yapılan, güneşte
kurutulan zarflara kondu
mektuplar; üzerine adres yazılıp
Mezopotamya'dan Anadolu'ya
postalandı.


İnsanoğlu, dağlara, taşlara yazdı.
Sonra Mısır'da yetişen papirüs
yaprağı kağıt gibi kullanıldı. Daha
sonra, keçi derisi ıslah edilerek kağıt
haline getirildi Bergama'da.
Pergamum kağıdı, Bergama
kağıdıdır, parşömen denilen lüks
kağıdın atası.
İnsanlık tarihinde, matbaanın icadı
en büyük, en köklü devrimdir.
Kitap matbaanın icadı ile kitap
olmuş, güçlenmiş, insanlığın
ilerlemesine büyük katkıda
bulunmuştur


İSKENDERİYE KİTAPLIĞI
Antik çağın ünlü üç kitaplığı vardı.
Bunlardan biri Mısır'da, İskenderiye
Kitaplığı, ikincisi, bizim
ülkemizdeki Bergama Kitaplığı.
Zenginlikleri ile rakip idiler bu
kitaplıklar birbirlerine.
Bergama kralı kitaba düşkündü.
"Dünyanın en zengin kitaplığı
benim krallığımda olacak." diye
tutturmuştu. Nerede kitap bulursa
getirtiyordu Bergama'ya. Evlerdeki
kitapları bile zorla alıyor, krallık
kitaplığına koyuyordu. O zamanlar,
basımevleri yoktu. Matbaa
makinesinin icadına daha çok
zaman vardı. O değerli el yazması
kitaplarla doldu Bergama kitaplığı.


Sayıları tam iki yüz bin
olmuştu. İskenderiye
kitaplığını bastırmıştı. Kral
memnundu, mutlu idi.
Sonra efendim ne olduysa
oldu. Bir başka kral Bergama
Krallığını, Roma
İmparatorluğuna verdi
vasiyetinde. Krallık da,
kitaplık da geçti Roma'nın
eline.


Sonra bir şey daha oldu; Doğu
Roma'da hüküm süren, Mısırı da
ele geçiren komutan Antuvan
(Antonius) Mısır Kraliçesi, Mısır'ın
hakimi o güzel, büyük burunlu
kadına aşık oluverdi. Gönül bu ya.
Ne yapacağı belli olmaz.
Kraliçe Kleopatra, cilve yaptı,
nazlandı, her kadın gibi aşığını
üzdü. O üzüldükçe zevk aldı. Sonra
onun aşkını sınamak geldi aklına.
"Sen" dedi, Romalı kumandan
Antuvan'a, "Beni yeterince
sevmiyorsun. Sevgini kanıtlamanı
istiyorum." "Dile benden ne
dilersen!" dedi aşık Antuvan, gözü
dönmüş Romalı "Senin için
yapmayacağım fedakarlık yoktur.
İste senin için canımı bile veririm."
diye cevap verdi sevgilisine.




Kleopatra‘nın cevabı şöyle:
- "Canını ne yapayım ben. Senden
istediğim küçük bir şey, Bergama
kitaplığındaki kitapları istiyorum.
Onları İskenderiye'ye gönder yeter
bana. O zaman anlayacağım beni
sevdiğini," dedi, uzun burunlu,
kitapsever kraliçe.
-"Emrin olur." dedi aşık komutan.
Ve efendim, masal değil bu. Tarih
böyle söylüyor. 200.000 kitap göç
eyledi Mısır'a. Boşaldı Bergama
kitaplığı...


Anadolu'da, hemen şuracıkta, Kuşadası'na
giderken Selçuk'tan sonra sol tarafta bir
antik, ünlü bir kent var Efes.Efes’te de bir
antik kütüphane vardı. Adı Selsüs Kitaplığı.
Kim Selsüs? Romanın Anadolu eyaleti valisi.
Selsüs kitaplara değer veren bir vali idi.
Ölünce oğlu Aquila geçti yerine. Vali oldu.
Babasının anısına bir güzel kitaplık yaptırdı.
Babasının gömülü olduğu taş mezarı da
kitaplığın bodrumuna yerleştirdi. Şair ruhlu
bir vali imiş Selsüs. Oğluna vasiyet etmiş.
Mezarımın üzerine sabah güneşi gelsin,
demiş.
Kitaplığın mimarisi öylesine düzenlenmiş ki,
bugün bile valinin mezarına sabah güneşi
düşmektedir. Çok güzel restore edildi. Çok
görkemlidir bu kitaplık.



Bu kitaplıkta da tam 12 000 el
yazması kitap vardı. Efes büyük bir
kültür, sanat, felsefe kenti idi. Elbet
bir kitaplığı olacaktı.
Peki, şimdi soracaksınız.
"İskenderiye kitaplığındaki, Selsüs
kitaplığındaki kitaplar ne oldu?"
Yandı efendim. Yaktılar efendim.
İskenderiye kitaplığının külleri
arasından iki kitap kurtulabildi.
İzmirli kör şair Homer
(Homeros)'in İlyada ve Odysseus
adlı kitapları bunlar. Selsüs
kitaplığında ise bir tek sağ kitap
kalmadı.
TÜRKLERDE
KÜTÜPHANECİLİĞİN
TARİHÇESİ

BEYAZIT DEVLET KÜTÜPHANESİ
Yurdumuzda devlet eliyle kurulan ilk
kütüphanemiz; eskilerle yabancıların
"Kütüphane-Millî, Kütüphane-i
Umum-î" ve en doğrusu, alnına yazılmış
kitabesinden de anlaşılacağı üzere
"Kütüphane-i Umum-î Osmanî"
yani bugünkü adıyla "Beyazıt Devlet
Kütüphanesi" dir. Kâğıda, yazı ve
kitaba dolaysıyla okumaya büyük önem
veren atalarımızın daha Uygurlar
zamanında kütüphaneler kurduğunu
biliyoruz. İlhanlılar' dan Büyük Selçuklu
İmparatorluğu' na Anadolu Selçukluları'
na ve onlardan da Osmanlılara geçen Vakıf
kütüphane kurma geleneği, sadece kendi
şartları ve imkânları içinde oluşup, işleyen
kuruluşların da memleket kültürüne pek
çok hizmetlerde bulunmasına vesile
olmuştur.

SULTAN AHMET KÜTÜPHANESİ
Özellikle Osmanlı Devleti' nin gerek
yükselme ve gerekse bunu takip eden
devirlerinde imparatorluğun muhtelif
yerlerinde başta Fatih Sultan Mehmed,
Kanunî Sultan Süleyman, II. Mahmud, III.
Ahmed, I. Hamid, III. Mustafa, Valide
Sultanlardan Esmihan Sultan, Nurbani
Sultan, Pertevniyal Valide Sultan,
Sadrazamlardan Köprülü Mehmed Paşa,
Koca Ragıp Paşa, Nevşehirli Damat İbrahim
Paşa, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Şehit
Ali Paşa, Kılıç Ali Paşa ile Darüssade
Ağaları Hacı Beşir Ağa, Mehmed Ağa,
Şeyhülislamlar Feyzullah Efendi, Arif
Efendi, Esat Efendi ile ricali devletten
reisülküttap Mustafa Efendi ve Selim Ağa'
nın kurduğu kütüphanelerden başka, Aziz
Mahmud Hüdai Efendi ve Halet Efendi' nin
kurduğu tekke kütüphaneleri Topkapı ve
Yıldız Saraylarında kurulan saray
kütüphanelerini görüyoruz.

Hilmi Fırat Anadolu Lisesi Kütüphanesi
Kütüphaneler, diğer okul vb. müesseselerle
birlikte, 1826 yılında vakıf
müesseseleriyle ilgili bakanlık olan
Evkaf Nezareti' nin kuruluşuna kadar,
kendi özel vakfiyelerindeki hükümlere
göre idare edildiler. Ancak, Maarif
Nezareti kurulunca, bu müesseseler
Evkaf' tan Maarif' e geçmişlerdir. 1869
yılında yürürlüğe konulan "Maarif-i
Umumiye Nizamnamesi" nin
arkasından 1881' de
"Kütüphanelerin Suret-i Tesisi
ve Usul-i İdaresi" ne dair
talimatname çıkar. Vakıf kütüphaneler
yerine, artık devlet tarafından konuya el
atıldığını görürüz. Hattâ bu anlayışı,
daha geriye de götürebiliriz.

Hilmi Fırat Anadolu Lisesi Kütüphanesi
Meselâ, Kosava Vilayeti' ne bağlı İpek
Livası' nın Yakova Kazası' nda 1863'
de hükümetce bir kütüphane kurulduğu
biliniyorsa da eldeki bilgilerle, bu
teşebbüsün nitelik ve önemi hakkında
fazlaca bir fikir edinemiyoruz. Mithat
Paşa' nın Valiliği sırasında (1861-64)
Niş' de kurduğu ve sonraki Vali
Abdurrahman Paşa' nın gayretleriyle
1868' de yeniden hizmete açılan
kütüphaneye devlet desteğinin de derecesi
pek bilinmemektedir. Bu görüşlere diğer
bir örnek de Bağdat' ta Maarif
yönetimince 1879-1880 yıllarında
kurulan "Maarif Kütüphanesi"
dir. Ayrıca Evkaf idaresinin
oluşturduğu Bağdat' ın A'zamiye
Nahiyesi' nde kuruluş tarihi belli
olmayan bir kütüphane, bunlara
eklenebilir.

Devlet eliyle kurulan ve oluşum şartları
teferruatı ile bilinen ilk kütüphanemiz,
"Beyazıt Devlet Kütüphanesi" dir.
Avrupa' daki gelişmelerin Osmanlı
İmparatorluğu' na da intikâli ile aradaki
sirkûlasyonun artması, bir yerde vakıf eserleri
besleyen toprak parçalarının birer birer elden
çıkarılmasından başka, aydınların isteği ve
bunun devlet kademelerince de ilgi ile
karşılanması, pek çok Batı ülkelerinin o güne
kadar millî kütüphanelerini kurmuş olmalarının
idareye böyle bir kararı aldırdığını söyleyebiliriz.
Maarif Nazırı Mustafa Paşa gibi müteşebbis bir
eğitimci ve daha o yıllarda, "Memlekette
nahiyelere kadar kütüphaneler
kurulmalıdır." diyen Sadrazam Said Paşa ve
Hilmi Fırat Anadolu Lisesi Kütüphanesi
bu kütüphanenin kuruluşuna ayrıca şahsî
bütçesinden katkıda bulunacak kadar cömert
olan Padişah, Sultan II. Abdulhamid Beyazıt
Kütüphanesinin kuruluş kararının tatbikinde
etkili olmuşlardır. 1913 yılında kütüphaneler
tekrar Evkaf Nezareti' ne bağlandığı halde
Beyazıt Kütüphanesi tek başına Maarif
Nezareti' nde kalır.


Hilmi Fırat Anadolu Lisesi Kütüphanesi
Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Tekke ve
Zaviyelerin Kapatılması Hakkındaki
Kanun, kütüphanelerin koleksiyon yönünden
gelişmesine yardım eder. Cumhuriyet' ten
sonra bütün kütüphaneler yeniden, Maarif
Vekaleti'ne geçer. Daha sonra Başkent
Ankara' da Millî Kütüphane' nin temelleri
atılır. Millî Kütüphanenin kuruluşu Adnan
Ötüken gibi bir değerin öncülüğünde
gerçekleşir.
Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nin,
İstanbul'un kültürel açıdan merkezî bir
yerinde olması ve Türkiye 'de basılan tüm
dokümanlardan birer adedinin kütüphanede
saklanması, yerli ve yabancı çok sayıda
okuyucunun akınına sebep olmaktadır.
YAZAN: MUSTAFA KEMAL YILMAZ
SESLENDİRENLER: ÖZGE ESİN(9-G)
AYDENZİ AYDIN(11 FEN C)
Download