Boyutları ülkelere göre değişse de neredeyse tüm Dünyada ve

advertisement
Fransa’da İslamofobi’nin Kurumsal Alanda Tezahürü
Boyutları ülkelere göre değişse de neredeyse tüm Dünya’da ve özellikle Avrupa’da İslam
ve Müslüman karşıtlığı tavır ve davranışlar gözlenmekte ve ciddi tartışmalara sebep
olmaktadır. Fransa, Avrupa ülkeleri içinde yakın çağımızda bu tartışmayı en çok yaşayan
ülkelerin başında gelmektedir.
Ortaçağ Avrupa’sında halklar üzerindeki kilise tahakkümünü İhtilâl ile kıran Fransa, 200
küsur yıldan beri genel olarak din olgusuna ve özelde ise su yüzüne çıkabilecek her türlü
farklı akımlara karşı bir teyakkuz durumuna geçmiş ve bu farklılığı bazen bedel ödeyerek
bertaraf etmiştir.
Aslında yakın çağımızda yaşanan bu antilik, karşıt-olma davranışının arkasında tarihsel bir
zihniyetin tezahürü bulunmaktadır.
20. yüzyılın başından beri yaşanan sosyokültürel çalkantıların sebeplerinin arkasında
1789’da Fransız ihtilâli ile başlayan ve 1879’lu yıllarda Eğitim câmiâsında dindarların
tasfiyesiyle devam eden, 1905 yılında ise lâikliğin ihdas edilmesi ile pekiştirilen ANTİ-DİN
mantığının yerleştirilmesini görmek mümkündür.
Irkçılık veya ayrımcılık Albert Camus’nün Veba adlı eserinde söylediği gibi “Veba basili
ne ölüyor ne de kayboluyor, hepimizin odasında herhangi bir yerde veya çamaşırlarımızın
arasında bir veba basili bulunur”1.
Dün veba basili antisemitizm idi, bugün ise ırkçılık ve İslamofobilik olarak karşımıza çıkmış
durumda.
Fransa’da müşahede ettiğimiz bu Yeni İslamofobi Dalgası, Avrupa’nın diğer ülkelerinde
daha farklı bir yapıda değildir.
Anti-göçmen ve yabancı düşmanlığı çerçevesinde beliren bu İslamofobilik, Fransa’da da
Milli bir Problem olarak ele alınmakta, tarihsel anlamda Fransızlaşmakta olan İslam’ı redd ve
bir karşı-tavır koyma şeklidir.
1
Albert Camus, La Peste, Pléiade, sayfa 1474
Download