Mantar Preparat ve Kültür Hazırlama Yöntemleri

advertisement
İsim
Okul Numarası
Gül Sümeyra Taş
11112111004
Tuğba Eraslan
1111211006
Yakup Kösem
1111211014
Vetha Turan
1111211018
MANTARLAR ALEMİ (FUNGİ)
1
İçindekiler
Genel Bilgiler ............................................................................................................................................3
Mantarların Morfolojik Özellikleri ........................................................................................................ 3
Mantarlarda Büyüme ........................................................................................................................... 17
Mantarlarda Üreme .............................................................................................................................. 19
Mantarların Beslenmesi ....................................................................................................................... 30
Mantarların Fizyolojisi .......................................................................................................................... 32
Mantarların Metabolizması .................................................................................................................. 34
Mantar Plasmidleri ............................................................................................................................... 36
Mantar Virüsleri ................................................................................................................................... 36
Mantar Parazitizm Ve Parazit Mantarlar ............................................................................................. 37
Mantar Hastalıklarının Epidemiyolojisi ................................................................................................ 38
Patojenik Mantarların İncelenmesi ..................................................................................................... 43
Mantar Kültürlerinin Muayenesi .......................................................................................................... 54
Patojenik Mantarların Immunolojisi .................................................................................................... 65
Mantar Preparat Ve Kültür Hazırlama Yöntemleri .............................................................................. 71
Araştırmalarda Tespit Edilen Yenilebilen Mantarlar ......................................................................... 108
Araştırmalarda Tespit Edilen Zehirli Mantarlar ................................................................................. 111
Kaynakça ............................................................................................................................................. 113
2
Genel Bilgiler
Fungi (mantarlar) deyimi mikrobiyolojinin farklı disiplinlerinde farklı tanımlarla anılmaktadır.
Grubun orijinal adı fungi (=Mycota) doğrudan şapkalı mantarları tanımladığı için bir grup
mikrobiyolog 3 farklı gruptaki mikroorganizmaları "mantarlar" olarak kabul ederken, özellikle
gıda mikrobiyolojisinde mantar denildiğinde sadece şapkalı mantar anlaşılmaktadır. Tüm
dünya genelinde süren bu kavram kargaşalığı nedeni grubun aşağıdaki gibi adlandırılması
giderek benimsenmektedir;
Flamentli mikrofunguslar (= küfler)
Flamentsiz mikrofunguslar (= maya)
Makrofunguslar (= şapkalı mantarlar)
Özellikle insan ve hayvanlarda hastalık yapan flamentli mikrofunguslar ile gıdalarda
bozulmaya neden olanlar aynı grupta iken, genel eğilim hastalık yapanlara mantar, gıdaları
ilgilendirenlere küf (mold) denilmesi şeklindedir.
Mantarların Morfolojik Özellikleri
01. Giriş
Mantarlar, çok çeşitli olmaları nedeniyle, makroskopik ve mikroskopik morfolojik karakterleri
yönünden oldukça geniş bir varyasyon gösterirler. Bu durumları, her ne kadar, genetik
özelliklerine bağlı ise de yaşlanma (kültürlerin eskiliği), beslenme ve çevresel koşulların etkisi
ile de yakından ilişkilidir. Hatta aynı koloni içinde, yaşlanmaya bağlı olarak koloninin ortası ile
çevresi arasında makrokonidiumların, şekli, büyüklüğü ile hifaların morfolojileri yönünden
fark bulunmaktadır. Bu nedenle, özellikle patojenik mantarların birbirlerinden ayrılmalarında,
sadece bir iki karakter yanı sıra diğer özelliklerini de dikkate almakta büyük yararlar
bulunmaktadır.
Mantarların büyük çoğunluğu (Ascomycetes, Zygomycetes, Deuteromycetes, vs ) flamentöz
bir koloni morfolojisine (küfler) sahip olmalarına karşın, bazıları da mukoid bir üreme gösterir
(mayalar). Böyle karakterde olanlar arasında Candida, Saccharomyces, vs. cinslerine ait olan
türler örnek olarak verilebilir.
3
Flamentöz mantarların (küflerin) morfolojileri başlıca iki yönden incelenmektedir.Bunlar da:
1) Mikroskopik morfolojik özellikleri
2) Makroskopik morfolojik özellikleri
4
Mantarların Bazı Özellikleri
02. Flamentöz Mantarların Mikroskopik
Morfolojileri
Mantarların karakterize edilmesinde, bunların mikroskopik özelliklerinin büyük bir önemi
vardır. Bu nedenle, bir mantarı oluşturan elementlerin mikroskopik olarak teker teker
incelenmeleri gereklidir.
Hifa (hypha) : Mantar kolonileri, hifa adı verilen, genellikle, ince, uzun ve saydam
mikroskopik flamentlerden oluşmuşlardır. Uzunlukları türlere göre değişmek üzere 1-3 cm
(veya daha uzun) ve çapları da 5-10 mikrometre arasında bulunmaktadır. Bazıları branşsız ve
ince bir borucuk tarzında bir görünüme sahip olmasına karşın, bir kısım hifalar da, genetik
karakterleri gereği, branşlaşma gösterirler. Hifalardan meydana gelen ağ benzeri oluşumlara
miselyum (mycelium) adı verilir. Miselyumlar mantarın vejetatif gövdesini teşkil ederler.
Aynı koloni içinde bulunan hifalardan bazıları beslenmeyi sağlamak için, üzerinde yaşadığı
substratların içine doğru uzanırlar. Genelde, beslenmeyi sağladıkları için bunlara vejetatif hifa
adı da verilmektedir. Diğer bir bölümü de dışarıda kalır (aerial hifa). Bu son türdeki hifalar
arasında bazıları çoğalmada görev alır ve buna uygun olarak da kendilerinde özel
organizasyonlar oluşur (reprodüktif hifa, fertil hifa).
Flament özellik taşıyan mantarlardan (Mastigomycotina, Zygomycotina, vs.) alt divizyonlarına
ait türlerde hifalar septumsuz olup kesintisiz düz bir borucuk halindedir ve özel septumlarla
bölünmediği için kompartımanlara (hücrelere) ayrılmamıştır (septumsuz hifa, sönositik hifa).
Buna karşın, Ascomycotina, Deuteromycotina, vs. alt divizyonu içindeki sınıflara ait mantar
türlerinde hifalar belli aralıklarla özel septumlar aracılığı ile bölünmüşlerdir (septumlu hifa).
Ancak, bu bölünme tam olmayıp, bölmeleri ayıran septumların ortalarında veya ortalarına
5
yakın yerlerinde bulunan özel deliklerle, hücreler, birbirleriyle ilişki içindedirler. Bu nedenle
bazı araştırıcılar hücre terimi yerine kompartıman kelimesini kullanmanın daha uygun
olacağını belirtmektedirler .
Küf mantar mikroskobik görünümü
Hifa türleri yandaki şekilde gösterilmektedir.
6
Kültür koşulları altında, özellikle, patojenik mantar kolonilerinde, hifaların mikroskopik ve
makroskopik morfolojilerinde bazı farklılaşmalar göze çarpmaktadır. Böyle modifikasyonlar
daha ziyade aerial ve fertil hifalarda gözlemlenmektedir. Bir kısım hifalarda da spiral, raket,
noduler, şamdan, tarak, gibi özel formlara rastlanabilmektedir.
Hifalarda tesadüf edilen formasyon değişiklikleri, hiç bir zaman teşhis için kriter olarak
düşünülmemelidir. Bunlar her ne kadar genetik karakterlerle ilgili iseler de besi yerinin
kimyasal yapısı, çevresel koşullar, kültürün yaşı, vs. ile de yakından bağlantılıdırlar. Hifalarda
septumların bulunuşu veya bulunmayışı sınıfların ayrımında bir ip ucu verirse de her zaman
güvenilir bir kriter değildirler. Şöyle ki, Ascomycetes sınıfındaki mantarlar genelde septumlu
iseler de bazen genç koloni hifalarında, septum oluşumu geç meydana geldiğinden,
septumsuz gibi görülebilirler. Ayrıca, septumsuz olan Zygomycetes ve Oomycetes sınıfı
mantarları içinde bazı türlerde pseudohifalara da rastlanabilir. Böyle karakterize edilen
görünüme mayalarda da tesadüf edilmektedir. Bazı hallerde de, iki hifanın birbirine değdiği
yerde anastomoz meydana gelmekte burada hücre duvarları eriyerek iki hücre
birleşebilmektedir.
Hücre duvarı : Hücre duvarı ancak septumlu hifalarda söz konusudur. Sönositik hifalar tek
hücre veya tek bir borucuk şeklinde bir yapıya sahip olduklarından, bunlar için, hifanın cidar
yapısı hücre duvarı olarak ele alınacaktır.
Mantar Hücresi
Yandaki şekilde tipik bir mantar
hücresi gösterilmektedir.
7
Hücre duvarı, mantar hücrelerinin (kompartımanlarının) büyüklüğünü ve şeklini tayin
edebilecek derecede kuvvetli bir yapıya sahiptir. Hücre duvarının giderildiği hallerde
protoplastlar meydana gelir. Hücre duvarı, hücreleri çevresel koşulların olumsuz etkisinden
koruduğu gibi, antijenik bir özelliğe ve bazı enzimleri içermeleri nedeniyle de fizyolojik bir
aktiviteye sahiptir.
Mantar hücrelerinde, hücre duvarı, genellikle, çok katlı (multilaminer) ve fibriler bir özellik
gösterir. Bu durum hücre duvarının sağlamlığını arttırmaktadır. Yapısında, polisakkaridler
(yaklaşık % 80) daha fazla olmak üzere protein (% 5-15) ve lipid’ler (% 3-10) bulunmaktadır.
Bunların miktarları, mantar türlerine, besi yerinin birleşimine ve çevresel koşulların
durumuna göre az çok değişmektedir. Polisakkaridler arasında, glukan, galaktoz, kitin,
kitozan, mannan ve selüloz en fazla bulunanlarıdır. Bu komponentler bazen birlikte de
olabilmektedirler. Örn, Basidiomycetes ve Chytridiomycetesler de kitin + glukan;
Zygomyceteslerde kitin + kitozan; Ascomyceteslerde kitin + glukan; Mayalarda mannan +
glukan, gibi.
Hücre duvarının fibriler özelliğini kitin veya selüloz verir. Bunlar, N-asetilglikozamin ve glikoz
polimerlerinin 1-4 beta tarzında birleşmesinden meydana gelmiş düz zincirlerdir. Glukanların
(glikoz polimerleri) branşlı olmaları ve hücre duvarının diğer komponentleri ile çapraz bağlar
kurabilme yetenekleri hücre duvarının kuvvetini ve sağlamlığını arttırmaktadır. Mayalardaki
mannanlar (mannoz polimerleri) hücre duvarının esas komponentini oluşturmaktadır.
Hücre duvarının kimyasal yapısında, yukarıda bildirilen 3 temel substansın yanı sıra, melanin
derivatları, inorganik elementler, fosfatlar, aminopolisakkaridler de vardır.
Mantarlarda hücre duvarının katman sayıları türler arasında farklar göstermektedir. Örn. N.
crassa ’da dıştan içe doğru 4 tabaka bulunmaktadır (amorf glukan dış tabaka, glikoprotein,
protein ve protein içine yerleşmiş kitin mikrofibril ağ tabakaları). Bu nedenlerle hücre duvarı
veya hifaların cidarları oldukça kalındır. Bu durum 150-200 nm arasında bir varyasyon
göstermektedir.
Hifa, çok büyük bir üreme kapasitesine sahip olan apekse doğru giderek incelir ve çapı azalır
(50-70nm), yapısı da basitleşerek bazı mantar türlerinde sadece iç ve dış tabakalar kalır.
8
Septum: Septum formasyonuna, Oomycetes ve Zygomycetes sınıfı mantarları hariç olmak
üzere, diğer flamentöz mantarlarda rastlanmaktadır. Yapılan elektron mikroskopik
incelemelerde birkaç tür septumun varlığı belirlenmiştir. Bunlar arasında başlıca 2 tipe
fazlaca tesadüf edilmektedir. 1-Basit septum: Bu tür septum, daha ziyade Ascomycetes ve
Deuteromycetes sınıfına ait mantar türlerinde bulunmaktadır. Böyle septumun ortasında
veya ortasına yakın yerde bir tek delik (por) (0.005-0.5 mikrometre çapında) yer almaktadır.
Bu deliği gerektiğinde kapatan ve bir hücrede bir veya birden fazla sayıda Woronin cisimciği
bulunmaktadır. 2- Dolipor septum: Bu tür septuma Basidiomycetes sınıfına ait mantarlarda
ve gelişmenin bazı aşamalarında rastlanılmaktadır. Bunda, septumun ortasında çok dar bir
delik (100-200nm) vardır ve etrafı amorf ve kabarık bir kenarla (yaka) ile çevrilidir. Bunu da
dışardan çok ince ve delikli bir membran sarar (parentosom ). Dolipor septum, sitoplasmayı,
bir kompartımandan diğerine geçirmesine karşın, çekirdeği geçirmez.
Yandaki şekilde
gösterilmektedir.
septum
yapısı
Septum formasyonu genetik bir karakter olup hücre duvarının iç kısımından orijin alır ve içeri
doğru uzanarak karşı cidara kadar devam eder. Yapısı, hücre duvarının yapısı ile aynı kimyasal
özelliği gösterir. Septumun var veya yok oluşu, mantar türlerini ayırmada tek başına bir kriter
oluşturamaz.
Sitoplasmik Membran (Plasmalemma) : Elektron mikroskopla yapılan ince kesitlerin
muayenelerinde, hücre duvarının altında 3 tabakadan yapılmış ve ünit membran özelliği
gösteren bir sitoplasmik membran bulunur. Permeabilite özelliği gösterdiğinden absorbsiyon
ve sekresyonda büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Yapısında, fosfolipid, protein ve steroller
9
(ergosterol) bulunur. Proteinlerin çoğunu, substansların geçişlerinde önemli fonksiyonlara
sahip olan permease enzimleri oluşturmaktadır. Steroller, amfipatik bir karaktere sahip olup
hem polar (suda eriyebilir) ve hem de nonpolar (yağda eriyebilir) bölgelere sahiptirler.
Bunlar, fosfolipid çift katmanı içine girmiş bir durumdadırlar.
Lomasom : Bazı mantar türlerinde, hücre duvarı ile sitoplasmik membran arasında yerleşmiş
ve lomasom olarak adlandırılan bazı organizasyonlara tesadüf edilmektedir. Bunların
bulundukları yerlerde, sitoplasmik membran içe doğru çöküntüler meydana getirmektedir.
Fonksiyonları tam olarak aydınlatılmamışsa da, bu oluşumların salgısal aktivitede ve
sitoplasmanın sentezinde bazı önemli görevler üstlendikleri açıklanmaktadır. Özellikle, aktif
gelişmekte ve büyümekte olan hifaların apeks hücrelerinde, vesiküllerin lomasomlarla
birleştiğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır.
Endoplasmik Retikulum : Mantar hücrelerinde, etrafı iki katlı ünit membranla çevrili ve
üzerlerinde ribosomların yerleştiği strüktürler bulunmaktadır. Protein sentezinde ve
metabolizma için gerekli substansların taşınmasında büyük etkinliği olan endoplasmik
retikulumların (ER) yapıları daha ziyade lipoprotein bir karakter arz etmektedir. Bu
retikulumların bir ucunun da çekirdekte olması, bu aktiviteleri ile uygunluk göstermektedir.
Yaklaşık 8 nm kalınlıkta olan endoplasmik retikulumların bazılarının lâmeller veya vesiküler
bir yapısal özellik taşıdıkları da belirtilmiştir.
Vakuol : Olgun mantar hücrelerinde daha fazla olmak üzere çok sayıda vakuollere
rastlanılmaktadır. Etrafları ünit membranla çevrili olan vakuollerin içlerinde pigment, kristal
ve amorf karakterlerde bazı maddelerin bulunduğu ve hücre duvarına yakın olarak
yerleştikleri bildirilmiştir. Hücrelerin dejenerasyonları sırasında sayılarında artmalar da
meydana gelmektedir.
Vesikül : Büyümekte olan hifalarda, özellikle, apeksteki hücreler vesikül bakımından oldukça
zengindirler. Bunların Golgi aparatından orijin aldıkları bildirilmektedir. Vesiküllerin içinde,
hücre duvarının sentezinde ve aynı zamanda, lizisinde etkinlikleri olan enzimler, inorganik
elementler, polisakkaridler, lipidler ve diğer gerekli substanslar bulunur ve bunları
büyümekte olan hücre duvarı bölgesine taşırlar. Vesiküllerin etrafı bir ünit membranla
çevrilidir. Bazıları küçük elektron dens, diğer bir kısmı da büyük ve elektron transperent bir
özelliğe sahiptir.
Çekirdek ve çekirdekçik : Mantar hücrelerinde, nukleuslar genellikle, küçüktürler (2-3
mikrometre). Bu nedenle de normal ışık mikroskopları ile güçlükle fark edilirler. Çekirdeğin
etrafında çift katlı ve delikli bir membran (nükleer membran) bulunur. Giemsa ile boyanan
preparatlarda çekirdek kolayca görülebilir. Her hücrede bir tane çekirdek olmasına karşın,
çok genç ve çok çabuk ürüyen hifalarda bazen birden fazla nukleusa rastlanabilir. Septumsuz
hifalarda, her hücrede birden fazla çekirdeğin varlığı kabul edilmektedir. Çekirdek içinde
bulunan kromozom, deoksiribonukleik asit (DNA) yapısında olup birden fazla sayıdadır.
Örn. N. crassa ’da kromozom sayısı 7, A. nidulans’da 8 ve S. cerevisiae’de ise 17 tanedir.
10
Kromozomun yapısı ökaryotik ve prokaryotik hücre kromozomlarına benzerlik gösterir. DNA
daki G + C oranı % 35-65 arası olup türler arasında bu sınırlar içinde farklar görülmektedir.
DNA’nın molekül ağırlığı kromozom sayısına bağlı olarak artmaktadır.
Nükleer membranda bulunan delikler, çekirdek içinde sentezlenen mRNA’nın (mesenjer
ribonukleikasit) sitoplasmaya geçmesine ve endoplasmik retikulumlar üzerinde
translasyonuna yardımcı olur. Transkripsiyon ve translasyon olguları aynen ökaryotiklerde
olduğu gibidir. DNA’nın yapısı ve sentezi de Watson-Crick modeline uymaktadır. Somatik
bölünme mitosis ve seksüel üreme meiosis tarzındadır. Çekirdekçik bir veya birkaç tane
olabilmektedir. Yapısında % 80 RNA ve ayrıca protein de bulunmaktadır.
Mitokondrium : Yapısında protein ve DNA bulunan mitokondriumların bölünerek ve/veya
tomurcuklanma ile çoğaldıkları bildirilmektedir. Hücrelerin birer enerji merkezleri (veya
santralleri) fonksiyonlarını üstlenen bu oluşumlardan bir hücrede çok sayıda (yaklaşık 100
kadar) bulunabilmekte ve özellikle, üremekte olan hifalarda daha aktif ve fazla sayıda
olabildiği belirtilmektedir. Boyutları (0.4 - 0.8x 1-2 mikrometre) mantar türleri arasında da
değişmeler göstermektedir. Mitokondriumların Krebs siklusunda ve oksidatif
fosforilizasyonda da önemli aktiviteleri olduğu gibi, respirasyonda fonksiyonu olan
enzimlerce de zengindirler.
Zoosporlarda, genellikle, bir tane mitokondrium bulunmaktadır.
Ribosom : Elektron mikroskopla ancak görülebilen ribosomlar (25-80 nm), bir hücrede
binlerce sayıda bulunabilmekte ve protein sentez merkezleri olarak önemli fonksiyonlar
üstlenmektedirler. Yapısında RNA (% 50-70) ve protein (%35-50) bulunan ribosomlara, hücre
sitoplasmasında serbest olarak veya birkaç tanesi bir arada (poliribosom) rastlanabildiği gibi,
endoplasmik retikulumlarda ve mitokondriumlarda da bulunurlar. Ökaryotik bir özellik
gösteren mantar ribosomlarının sedimentasyon konstantları 80 S (Svedberg ünitesi) dir (40 S
+ 60 S).
Golgi Aparatı : Bir hücrede, genellikle, bir tane olarak bulunan ve çekirdeğe yakın olarak
yerleşen Golgi aparatı, mantar türlerine göre yapı ve şekillerinde farklar görülmektedir.
11
Vesikül, granül veya kesecikli bir strüktüre sahip olan Golgi aparatı, sentez olaylarında
fonksiyonlara sahiptir.
Sitoplasmik Granüller : Mantar hücrelerinde yukarıda açıklanan yapısal oluşumların yanı sıra
lipid granülleri, kristaller, pigmentler, mikrotubuluslar, glikojen granülleri de bulunur.
Lisosom ve Kitosom : Mantar hücreleri de endomembran sistem arasında yer alan
lisosomların içlerinde hidrolitik enzimler vardır. Bunların yanı sıra, son yıllarda saptanan
kitosom ise kitin, mikrofibrillerinin sentezinde etkinlikleri olan chitin synthase enzimine
sahiptirler.
03. Mayaların Mikroskopik Morfolojileri
Maya hücreleri, yuvarlak, oval ve silindir biçiminde bir görünümde olup tek hücrelidirler.
Boyutları, türlere ve kültür koşullarına göre değişmek üzere, 2-10 x 3-16 mikrometre
arasında değişmektedir. Bazı koşullarda, çok sayıda hücre yan yana gelerek uzun zincirler
(pseudohifa) oluşturabilirler. Boyutları, genellikle bakterilerden daha büyüktürler. Hücre
duvarı, maya hücrelerine şekil verir ve oldukça sert bir kimyasal yapıdadır. Bileşiminde glikoz
ve mannoz polimerleri (mannan) ile birlikte az oranda lipid, protein ve kitin bulunmaktadır.
Hücre duvarında, kalınlıkları değişik olan 3 tabakanın varlığı belirtilmektedir.
Sitoplasmik membran, ünit membran karakteri taşır ve permeabilitesi oldukça fazladır.
Ayrıca, sitoplasmik membran enzimlerce de oldukça zengindir.
12
Maya hücrelerinde, etrafında delikli bir membrana (nükleer membran) sahip ve çapı 1
mikrometre civarında bulunan bir çekirdek bulunur.
Hücre içinde, üremenin aktif olduğu dönemde sayıları az olan ve üremenin sonuna doğru
artan sayıda granül ve globullere rastlanılmaktadır. İçlerinde transperent bir sıvı bulunan
büyükçe vakuoller, boyutları 0.25 x0.5 mikrometre kadar olan mitokondriumlar ve çok sayıda
ribosomlar da yer almaktadır.
Bir mayanın yapısı yandaki şekilde
gösterilmektedir.
04.
Mantarların Makroskopik Morfolojileri
04.01. Koloni Morfolojileri
Patojenik mantarlar katı ortamlarda üretildikleri zaman başlıca 5 türde koloni
oluşturmaktadırlar. Bu varyasyonlar, mantarların genetik karakterleri ile yakından ilgili iseler
de besi yerinin kimyasal yapısına, kültürlerin eskiliğine, çevresel koşulların durumuna da
bağımlı bulunmaktadır. Örn. difazik mantarların koloni morfolojileri ortamın ısısı ile yakından
ilişkilidir. Şöyle ki, C. immitis, vücut ısısında (37°C) üretildiği zaman maya benzeri koloniler
oluşturmasına karşın, oda ısısında (22-25°C) genellikle miselyal bir koloni meydana
getirirler. B.dermatitidis, H. capsulatum, vs. de aynı karakterlere sahiptirler.
13
Başlıca koloni tipleri ve kısa özellikleri aşağıda belirtilmiştir.
1) Miselyal Koloniler : Kutan mikozislere neden olan dermatofitler (Epidermophyton,
Microsporum, Trichopyton cinslerine ait türler)ve sistemik infeksiyona neden olan bazı
mantarların (B. dermatitidis, C. immitis, H. capsulatum, vs.) oda ısısında üretilmiş koloni
formları ile saprofitik özellikte olan birçok mantarın kolonileri miselyal bir görünüme
sahiptirler. Bu miselyumlar, genellikle, aerial ve reprodüktif hifalardan meydana gelmektedir.
Miselyal koloniler, genellikle, oval, yuvarlak bazen de düzensiz bir şekil gösterebilirler (
çentikli, loblu, asteroid, poligonal, vs.) . Bu tür koloniler çeşitli renklere de sahip olabilirler.
Bazı kolonilerin üzerinde birden fazla sayıda katlanmalar ve kıvrımlar gözlenebildiği gibi,
yayvan, kabarık ve pamuk gibi tüylü olanlarına da fazlaca rastlanabilir.
2) Maya Benzeri Koloniler : Saccharomyces sınıfına ait türler (S. cerevisiae, S. fragilis, S.
carlsbergensis, vs.) kolonileri ile sistemik infeksiyon oluşturan dimorfik mantarların 37°C deki
kolonileri genellikle maya benzeri bir özellik gösterirler. Koloniler yumuşak, mukoid kıvamda
kabarık ve nemli bir görünüşte olup oval veya yuvarlak kenarlara sahiptirler.
14
C. albicans kolonileri de, genellikle, maya benzeri bir görünümdedirler.
3) Membranöz Koloniler : Dermatofit mantarların bazıları (T. schoenleini, T. verrucosum, T.
violaceum, vs.) üremelerinin bazı aşamalarında kolonileri ince deri veya membranöz bir
özelliğe sahiptirler. Böyle olsalar da yine bazılarında az miktarda aerial hifalara
rastlanmaktadır.
4) Granüler Koloniler : Eğer kolonilerde fazla miktarda sporulasyon meydana gelmişse, aerial
hifalarda azalmalara buna karşın çok fazla mikt
arlarda sporlara rastlanabilir. Koloni, sporun özelliğine göre, ince veya kaba bir granülasyon
gösterir. Ancak, bu tür kolonilerin de başlangıçta genellikle, flamentöz olduklarını
unutmamak gerekir. Dermatofitlerden, E. floccosum, M. gypseum, M. van breuseghenii, T.
megninii, vs. böyle bir koloni formasyonu gösterirler.
15
5) Pleomorfik Koloniler : Mantarların laboratuvarlarda, besi yerlerinde uzun süre pasajları
yapıldığında, bazen, kolonilerin orta veya kenarlarında beyaz, steril ve kadife görünümünde
hifaların oluştuğu gözlenir. Bu durum renkli kolonilerde daha belirgin olarak fark edilebilir.
Pleomorfizm, aerial hifalar arsında reprodüktif hifaların teşekkül etmemesi ile karakterizedir.
Bu tarz dejenerasyonlar, mantarlarda, genellikle, mutasyonlar sonucu oluşurlar. Böyle
kolonilerden yapılan pasajlar, genellikle, steril kalır ve herhangi bir üremeye rastlanamaz.
Renkli bir kolonide, böyle, pleomorfik dejerenasyona maruz kalmış bölgeleri tanımak,
renklerinin beyaz olması nedeniyle, oldukça kolaydır. Dermatofitlerde, bu tür
dejenerasyonlara sıkça tesadüf edildiğinden, pasajlarda buna dikkat edilmelidir.
16
Pleomorfik dejenerasyonların ekserisi genetik düzeyde olmasına karşın, çevresel koşulların,
besi yerinin kimyasal yapısının ve diğer nedenlerin etkisi altında da bazı varyasyonlar
meydana gelebilmektedir. Besi yeri bileşiminin yanı sıra, pH, redoks potansiyel, düşük
ozmotik basınca bağlı olarak, aslında flamentöz olan M. ramannianus nitrojensiz ortamlarda
maya benzeri koloniler oluşturmaktadır. Mantarların üremeleri sırasında besi yerinde oluşan
bazı değişmelerle ilgili olarak mantarların morfolojilerinde de varyasyonlar meydana
gelmektedir. Septum formasyonunda gecikmeler, durmalar veya hücrelerin sporangiuma
dönüşmeleri, renk değişiklikleri, hücre büyüklüğü, hücre duvar kalınlığı, aerial hifa sayısında
azalmalar, vs. değişmelere rastlanabilir. Kültür koşullarında fiziksel ve kimyasal değişmeler ne
kadar yavaş olursa, mantarlarda meydana gelen gelişmeler de o kadar yavaş olur. Daha fazla
olan köklü değişmelerde primer metabolizmadan sekonder metabolizmaya bir kayış
gözlenebilir. Bu son durumda sekonder metabolit sentezi artar. Bu olgu da vejatatif fazın
durmasına buna karşı reprodüksiyon faza geçmek için bir sinyalin verilmesine neden olur.
Bazı mantarlarda dairesel zonların meydana gelişi de üreme aşamalarını gösterebilir.
MANTARLARDA BÜYÜME
Giriş
Flamentöz, mantarlarda hücre üremesi ile büyüme birbirleri ile yakından ilişkili iki kavramdır.
Ancak, bunları birbirinden ayırarak incelemede yarar bulunmaktadır.
Mantarlar, hifaların, genellikle, uç(bazen yan) kısımlarından büyüme ve dolayısıyla da hücre
üremesi (apikal büyüme ve apikal üreme) gösterirler. Bu durumu, çabuk büyüme yeteneğine
sahip olan mantarlardan N. crassa ’da ışık mikroskobu altında izlemek bile mümkün
olabilmektedir. Bu mantar 25°C' de dakikada 3-4 mikrometre kadar bir uzama hızına sahiptir.
Sinefotografla yapılan incelemelerde apikal hücrelerdeki sitoplasmanın öne doğru akışı
kolaylıkla gözlenebilmektedir. Bu akış, ortamda suyun azalması ile daha hızlanmaktadır. Öne
doğru akış,septumsuz olan mantarlarda, daha belirgin ve daha hızlı olup büyümekte olan
bölgeye gerekli olan kimyasal maddelerin iletilmesinde büyük kolaylıklar sağlanmaktadır .
Büyümekte olan bir mantar hifasının
apeksi
yandaki
şekilde
gösterilmektedir.
17
Apeks hücresini saran hücre duvarı, gerisindeki diğer olgun hücre duvarlarına oranla daha az
kalınlıkta ve tabakada olduğu gibi, çapı da öne doğru gidildikçe azalmaktadır. Apekste
büyüme sırasında, meydana gelen lizis ve sentez işlemleri, birbiri ardı sıra ve uyum içinde
yürütülür. Bu nedenle apeksteki hücrelerde hücre duvarının ne çok sert ve kalın ve ne de
fazla zayıf olmaması gereklidir.
Büyümekte olan hifalarda apeks hücreleri içinde, diğer hücrelere oranla daha fazla vesikül de
bulunmaktadır. Yaşlı veya büyümesi durmuş olan hücrelerde vesikül daha az sayıdadır.
Vesiküllerin, hücrelerdeki, Golgi aparatından orijin aldıkları bildirilmektedir. Ayrıca,
vesiküllerde apekse doğru gitme eğilimi de vardır ve sitoplasmik membranla birleşerek
içindeki enzim, organik ve inorganik materyalleri buraya bırakırlar. Vesiküllerin içinde, hücre
duvarının lizis ve sentez işlemlerinde fonksiyonları bulunan enzimler ve prekürsörler yanı
sıra, sellülase, alkalin fosfotase, glukonase, mannan synthase, karbonhidratlar, inorganik
materyaller, vs. bulunmaktadır. Bu nedenle de vesiküller gelişmekte ve üremekte olan uç
kısımlara gerekli materyalleri taşıyan konteynırlar gibi fonksiyonlara sahiptirler. Ayrıca,
apekste kitin sentase (chitin synthase) enzimini muhafaza eden kitosomlar da (Chitosoma)
bulunmaktadır. Vesiküllerin apekse doğru yol alışları hakkında kesin bir bilgi yoksa da,
bunların, apekste membran potansiyelinin farklılığı nedeniyle proton pompalama
yeteneklerinin fazla olmasından kaynaklandığı ve ayrıca hücre içinde bulunan
mikrotubulusların veya mikroflamentlerin vesiküllerin apekse doğru gidişlerinde bir ray ödevi
gördükleri iddia edilmektedir. Açıklığa kavuşturulması gereken diğer bir husus da apeksin
nerede ve nasıl meydana geldiği sorusudur. Sporlar üzerinde yapılan bazı çalışmalardan elde
edilen sonuçların apeks içinde kullanılabilmesi veya adapte edilmesi düşünülmektedir.
Sporların su çekerek şişmesi ve jerm tüplerinin oluşması örneği apeksin meydana gelişini
açıklamak için değerlendirilmektedir. Ancak, bu bilgiler de henüz olayı tam olarak
aydınlatmada yeterli bulunmamaktadır.
Mantar hifalarında branşlaşmada ve her branşın meydana geleceği yerde bir apeksin
oluşması fenomeni genetik kontrol altında bulunmaktadır. Branşlaşmada da vesiküller ve
diğer yapısal organeller aynı fonksiyonu yaparlar.
18
Mantarlarda Üreme
Mantarlar sporlanma (sporulasyon) ile eşeysiz (aseksüel) ve eşeyli (seksüel) olarak üreme
yeteneğine sahiptirler. Miselyumlar olgunlaşır ve yeterince gıda depo ederse veya çevresel
koşullar sporulasyona uygun ise, hifalarda, genellikle, aerial olanlarında, çeşitli şekillerde
sporlar gelişirler. Sporlar olgunlaştıktan sonra hifadan ayrılarak serbest hale gelir ve uygun
ortam ve koşullarda çimlenerek kendi türüne özgü mantarı oluşturulurlar. Mantar sporları
çok değişik biçim ve görünüme sahiptirler. Aynı zamanda, birçok tarzda da oluşturulurlar. Bu
özellik, mantarların klasifikasyonunda fazlaca yardımcı olur. Mantar sporları değişen çevre
koşullarına çok dayanıklıdırlar. Bu nedenle, doğada uzun yıllar canlı ve infektif olarak
kalabilirler.
Sporların içinde, seksüel veya aseksüel reprodüksiyon sonu oluşan bir veya birden fazla
çekirdek bulunur. Karada yaşayan mantarların sporları etrafında kalın bir spor muhafazası
(epispor) vardır. Bu tabakanın altında protoplasmayı çevreleyen endospor yer alır. Bazı
mantar sporlarında da, sporu en dıştan saran, ayrıca bir tabaka (perispor) daha
bulunabilmektedir.
Sporların sitoplasmalarında nukleus, vakuoller, lipid granülleri ve bir mantarın oluşumuna
yetecek miktarda diğer inorganik ve organik moleküller vardır. Spordan tallusun ortaya
çıkması (germinasyon, çimlenme, filizlenme ) sırasında, sporlar su alarak şişerler, dışardan
yeterince su ve gerekli diğer maddeleri alırlar ve sonra buradan dışarı doğru bir jerm tüpü
uzanır. Bu tüp uygun ortamlarda hızla gelişerek ve büyüyerek diferensiye olur ve kendi
türüne özgü hifaları ve bunlardan da diğer reprodüktif hifaları meydana getirir.
19
Spordan,
jerm
oluşumu yandaki
gösterilmektedir.
tüpü
şekilde
Sularda yaşayan mantarların sporlarında bulunan flagellumlar, bunları uygun ortamlara
taşımakta ve hareketlerini sağlamaktadır. Böyle sporlara zoospor adı verilir.
Bu kısım belgenin alt başlıklarının olduğu linkleri göstermektedir.
1.ASEKSÜEL SPORLAR
2. SEKSÜEL SPORLAR
20
Aseksüel Sporlar
Mantarlarda başlıca 5 tür aseksüel spor oluşumuna rastlanmaktadır. Bunlar da :
1-Artrosporlar (Arthrospore) : Artrospor oluşumunda, hifalarda çok büyük bir şekil değişikliği
görülmez. Sadece, reprodüktif hifalar, enlemesine septumlarla bölünerek ayrılırlar
(fragmentasyon). Bazı artrosporların kenarları hafifçe kalınlaşmıştır. Biçimleri, genellikle, oval
veya silindiriktir. Türlere özgü bir büyüklük gösteren artrosporlar, hifalardan ayrıldıktan sonra
serbest kalır ve uygun ortamlarda çimlenerek her biri tekrar aynı tür mantarı oluştururlar.
Dermatofitlerde artrosporlara, genellikle, deri ve kıllar üzerinde rastlanır. Kültürlerde pek az
oluşurlar. Ayrıca, birçok mantar türlerinde de (Dermatofitler, Trichosporon, Geotrichum, C.
immitis, vs.) artrospor oluşumu vardır.
Arthrospor oluşumu yandaki
şekilde gösterilmektedir.
2-Blastosporlar : Flamentöz Ascomycetes mantarlarında, mayalarda ve maya benzeri koloni
oluşturan mantarlarda, hifaların çeşitli yerlerinde, genellikle, birden fazla küçük tomurcuklar
(blastosporlar) meydana gelir ve çoğalma, bu tür sporlar aracılığıyla devam ettirirler.
Blastosporlar olgunlaştıktan sonra serbest hale geçerler. Blastosporlar hifalara veya ana
hücreye yapışık olarak da kalabilirler. Örn.Saccharomyces cerevisiae gibi.
3- Klamidosporlar (Chlamydospore) : Hifalarda bulunan hücrelerin bazıları daha büyür,
gelişir, kenarları (hücre duvarları) kalınlaşır ve protoplazması konsantre hale gelerek
klamidosporları oluştururlar. Bu tarzda meydana gelen ve etrafı kalın bir hücre duvarı ile
çevrili olan sporlar, çevresel koşullara (mekanik, fiziksel ve kimyasal faktörler) çok dayanıklılık
gösterirler. Klamidosporlar, hifaların, orta, yan ve uçlarında meydana gelebilirler.
Mucoraceae familyasına ait türlerde bu tarz sporulasyona fazlaca rastlanır.
Çeşitli aseksüel sporlar yandaki şekilde
gösterilmektedir.
A. Konidiospor
B. Blastospor
C. Klamidiospor
21
Yukarıda bildirilen 3 tarzda oluşturulan sporlar Tallosporlar adı altında da toplanmaktadırlar.
4- Konidiosporlar (Conidiospore) : Bu tür sporlara, flamentöz Ascomycetes ve bir çok
Deuteromycetes (Fungi imperfecti) mantarlarında rastlanmaktadır. Sporlar (conidiae ), özel
reprodüktif hifaların (konidiofor, conidiophore) yanlarında veya uçlarında meydana gelirler.
Bu hifalar, aerial hifaların modifikasyonu ve diferensiye olması sonu teşekkül ederler. Bazı
sporlar da doğrudan doğruya fertil hifa üzerinde oluşmaktadırlar. Bir kısmı da kısa bir
sterigmata üzerinde gelişmektedirler (Sporotrichum da olduğu gibi). Konidiumlar, genellikle,
oval, yuvarlak, şişe benzeri, armut, mekik, puro biçiminde, büyük veya küçük boyutlarda
olabilirler. Konidiosporların büyüklüğü, şekli, yapısı, dizilişi ve diğer özellikleri ile
konidioforların morfolojik karakterleri mantar türlerinin ayırımında işe yarayan önemli
kriterler arasındadır. Bu tarz sporulasyona Aspergillus, Penicillium ve Hormodendrum
cinslerinde fazlaca rastlanmaktadır.
Deuteromyceteslere ait mantarlardan özellikle Dermatofitlerde (Microsporum, Trichopyton
cinsleri) aynı hifa üzerindeki iki türde konidium oluşmaktadır. Bunlardan tek hücreli olanlar
hifa üzerinde çeşitli yerlerde lokalize olmuşlardır ve küçük, oval, yuvarlak veya genellikle
armut biçimindedirler. Mikrokonidium (microconidium, microaleuriospor) olarak adlandırılan
bu sporlar, bazı mantar türlerinde çok sayıda olmasına karşın, diğerlerinde az veya çok nadir
bulunabilir. Çok hücreli, mekik, puro veya limon biçiminde olan büyük sporlar,
makrokonidiumlar ( macroconidium, macroaleuriospor ) enine septumlarla birden fazla
hücreye bölünmüştür. Örn. M. nanum ’da 2-3 ve M. canis ’de ise 7-10 hücre bulunur.
Çeşitli
konidiosporlar
gösterilmektedir.
yandaki
şekilde
A. Mikrokonidium
B. Makrokonidium
Bazen, konidiosporlar (makrokonidium veya mikrokonidiumlar) hifa üzerinden doğrudan
doğruya çıkarlar ve kendilerini taşıyan herhangi bir vejetatif hifa veya konidiofor
bulunmayabilir (sapsız konidia, sesil konidia). Bazen de konidium özel bir hifa veya
konidioforla esas hifaya bağlanır (saplı konidia, pedikulat konidia).
22
5- Sporangiosporlar : Bu tarz sporulasyona, Phycomcetes mantarlarında rastlanır. Sporlar
(sporangiospor) , bunları taşıyan özel hifaların (sporangiofor) uçlarında oluşan büyük ve
yuvarlak keseler (sporangium) içinde bulunurlar. Sporlar, genellikle, küçük dehidre ve
kenarları kalıncadır. Sporangiumların alt kısımlarında, buna destek olan kolumella (columella)
vardır. Sporangiumların patlaması ile sporlar dışarı saçılır, uygun ortam ve çevresel koşullar
altında filizlenerek kendi türlerine özgü mantarları meydana getirirler. Örn. Rhizopus
nigricans ’da olduğu gibi.
Rhizopus nigricans’da sporangiofor ve
sporangiumlar
yandaki
şekilde
gösterilmektedir.
Suda yaşayan Pyhcomycetes mantarlarının bazılarında sporların flagellumları vardır ve bunlar
aracılığı ile hareket ederek uygun ortamlara ulaşırlar (zoospor). Örn. Saprolegnia
mantarlarında olduğu gibi.
Seksüel Sporlar
Eşeyli üremede, seksüel sporlar, ayrı cins veya karakterde olan iki gametin çekirdeklerinin
redüksiyona uğrayarak haploid hale gelmesi ve bu haploid kromozomların birleşmesi sonu
meydana gelirler. Mantarların klasifikasyonunda dikkate alınan bu özellikler, mantar türleri
arasında oldukça farklılıklar gösterebilmektedirler.
23
Seksüel üremede başlıca dört aşamanın varlığı bildirilmektedir. Bunlar da 1) Gamet veya seks
cinsel organlarının hücrelerin oluşumu, 2)Bu organların birleşmeleri (plasmogami), hemen
veya sonra nükleer bir birleşme (karyogami), 3) Haploid mantarlarda meiosis, ve 4) Sporların
meydana gelmesi ve gelişimi.
Son yıllarda yapılan bazı araştırmalarda seksüel üremede özel hormonların görev aldığı
belirtilmektedir. Örn, Allomyces mantarlarında dişi gamet tarafından oluşturulan sireninin,
kemotaksis ile erkek gameti kendine doğru çektiği açıklanmaktadır. Achlya türü mantarlarda
dişi gametin meydana getirdiği antheridiolun, erkek gametin meydana gelmesi ve
gelişmesine yardımcı olduğu bildirilmektedir. Antheridiolun absorbsiyonu sonu gelişen erkek
gamet de oogoniol adı verilen bir madde salgılayarak bunun dişi gamete ulaşması
oogoniumun gelişmesine büyük katkıda bulunduğu açıklanmıştır. Zygomycotina
mantarlarında erkek ve dişi gametler ayrı hifalarda bulunurlar (heterotallik). Böyle özelliğe
sahip olan türlerde, (+) ve (-) gametler ayrı hormon prekürsörleri oluştururlar. Bunlar
birbirlerine karşı yönelerek birleşirler ve aktif bir hormon karakteri gösteren trisporik asit
meydana gelir. Bu aktif hormon, aerial hifaların birbirlerine uzanmalarına ve değmelerine
yardımcı olur.Bu uzantılara zigofor adı verilmektedir. Sonra bu (+) ve (-) gametler birleşerek
zigot meydana getirirler.
Çok katlı ve kalın bir spor duvarına sahip olan seksüel sporlar içinde sitoplasmik organeller
(endoplasmik retikulum, mitokondrium, vs.) çok zayıf gelişmiş olup ancak depo materyalleri
(lipid, glikojen, trehaloz) fazladır. Sporlar içinde su oranı düşük olduğu gibi iç metabolizma da
minimal düzeydedir. Buna karşın zoosporlar ise çok daha fazla aktif bir metobolizmaya
24
sahiptirler. Bunlarda hücre duvarları yoktur ve sitoplasmik organeller oldukça fazladır. Depo
madde oranları da diğer sporlara oranla daha düşüktür.
Sporların başlıca iki tür dormant durumları bulunmaktadır. Endojenik dormant sporlarda, dış
koşullar uygun olsalar bile germinasyon meydana gelmez. Böyle sporların belli bir
olgunlaşma dönemi geçirmeleri gereklidir. Ancak, bazı özel koşullar (ısı veya soğuk şokları,
spor dış muhafazasının giderilmesi, organik solventlerle muamele, vs.) sporu aktive edebilir.
Aseksüel sporlarda genellikle, ekzojenik dormantspor karakteri bulunmaktadır. Aktivasyon
için çevre koşulları (ısı, ışık, pH, oksijen, gıda, karbon ve nitrojen kaynakları, vs.) gereklidir.
Mantarlarda seksüel sporlar başlıca 4 tarzda oluşturulurlar.
1- Askosporlar (ascospore) : Ascomycetes mantarlarında seksüel sporlar askus (ascus) denen
genişlemiş ve uzamış hücre keseleri içinde oluşurlar. Aynı veya ayrı hifalarda, birbirine komşu
iki hücrenin (askogonium ve anteridium) uzaması ve bunların birbirleriyle birleşmesi sonu
askosporlar meydana gelirler. Önce, iki hücre arasındaki membran eriyerek kaybolur. Sonra,
anteridial çekirdek, askogoniumun içine girer ve yeni hücre, iki nukleuslu hale gelir.
Nukleuslar birleştikten sonra, meiosis tarzında bölünmeye başlar. İki veya daha fazla
bölünmeden sonra, çekirdeklerin etrafı kalın bir muhafaza ile çevrilir. Böylece, 4 veya 8
haploid askospor meydana gelmiş olur. Sporlar olgunlaşınca, etrafında bulunan kese
yarılarak sporlar dışarı çıkarlar. Örn. Aspergilluslarda olduğu gibi.
Askospor formasyon aşamaları yandaki
şekilde gösterilmektedir.
Perithecium of Gelasinospora ascospore
25
Birbirine yakın veya yan yana bulunan birden fazla asklar (asci), askokarp (ascocarp) diye
adlandırılan açık veya kapalı özel kese veya muhafaza içinde bulunurlar. Çeşitli yapısal ve
biçimsel farklar gösteren askokarplardan tabak gibi açık olanına apotesium (apothecium),
kapalı ise klaistotesium (cleistothecium) ve yuvarlak ise peritesium (parithecium) gibi adlar
verilmektedir.
2- Basidiosporlar: Bu tarz seksüel sporlara Basidiomycetes mantarlarında rastlanır. Bunlarda,
basidiumların gelişmesi ve basidiosporların oluşması ile askosporlara bazı yönlerden
benzerlik gösterirler. Önce, birbirine komşu olan iki hücre uzayarak birleşir ve aralarındaki
membran kaybolur. Sonra, bir hücrenin çekirdeği diğerine girerek birleşir ve tek nukleuslu
hale gelirler. Tek çekirdek, meiosis tarzında bölünmeye devam ederek 4 haploid nukleusa
ayrılır. Basidiumların uç kısmında, her çekirdek içinde bir tane olmak üzere sterigmata
(basidium) meydana gelir ve nukleusların her biri kendine ait olan sterigmata içine girer ve
böylece basidiosporlar oluşurlar. Sporlar, sonradan, bulundukları yerlerinden ayrılarak çeşitli
yerlere giderler. Bunlar kendileri için elverişli ortam bulduklarında filizlenerek yeni bir
mantarı meydana getirirler. Basidiosporlar, askosporların aksine, eksternal olarak gelişirler .
26
Basidiospor formasyon aşamaları
yandaki şekilde gösterilmektedir.
3- Oosporlar : Phycomcetes
mantarlarında
Oomycetes
sınıfına ait türlerde seksüel
çoğalma oosporlar aracılığı ile
devam
ettirilir.
Bu
mantarlarda erkek gamet
anteridium(antheridium), dişi
gametten (oogonium) daha
küçüktür, ayrı karaktere ve
görünüme sahiptir. Oosporlar,
bu gametlerin birleşmesi
sonucu meydana gelirler.
Oosporlar
kalın
duvarlı,
yuvarlak, dış etkilere dayanıklı
ve
içleri
gıda
ile
doludur.Saprolagnia
mantarlarında oogonium ve
27
oospor oluşumu yandaki şekilde gösterilmektedir.
Saprolegnia mantarlarında, aynı mantar üzerinde bulunan gametlerden erkek gamet
flamentöz yapıya sahiptir ve başka bir hifadan orijin alır. Yuvarlak veya oval biçimde olan
oogoniuma uzanır ve fertilizasyon tüpü yardımı ile onunla birleşir ve böylece oosporlar
meydana gelirler. Saprolegnia mantar türlerinde gametler aynı mantar üzerindeki hifalardan
kaynaklanmasına (homotallik) karşın, bazı mantarlarda ise, gametler ayrı mantarlara ait
hifalar üzerinde bulunurlar (heterotallik).
4- Zigosporlar (Zygospore) : Phycomycetes mantarlarından Zygomycetes sınıfına ait türlerde,
gametangiumlar (+ ve - hücreler) somatik hifaların branşlarından orijinlerini alırlar ve aynı
mantar üzerinde bulunurlar (homotallik). Bunlarda, belli bir görünüme ve biçime sahip erkek
veya dişi karakteri gösteren hücreler oluşmazlar. Birbirine benzeyen iki cins gametin birbirine
doğru uzaması ve birleşmesi sonu seksüel spor (zigospor) teşekkül eder. Birleşme sırasında,
hücreler arası bölmeler kaybolur ve nukleusları kaynaşır. Sonra, sporun etrafı kalın bir
muhafaza ile çevrilir. Zigospor uygun koşullar altında filizlenerek yeni hifa ve mantarı teşkil
eder.
Rhizopus Homothallicus, Zygospore Örneği
28
Zygospores of Rhizopus sexualis
29
Rhizopus sexualis ‘te zygospor
oluşumu aşamaları yandaki şekilde
gösterilmektedir.
Mayalarda Üreme Ve Üremenin Kinetiği
Mayalar üreme yönünden başlıca iki gruba ayrılırlar (aseksüel ve seksüel üreme).
Aseksüel Üreme : Bu üreme tarzı başlıca iki karakter gösterir. Bazı mayalar tomurcuklanma
ve diğerleri de ortadan bölünerek çoğalırlar. Tomurcuklanma ile çoğalmada önce hücrenin
bir ucunda kabarcık meydana gelir ve bu zamanla gelişerek esas hücre boyutlarına ulaşır. Bu
durumda, yeni oluşan hücre ya ayrılarak serbest kalır veya bitişik olarak yaşamına devam
eder. Bu tarzdaki üremeye Saccharomyces sınıfına ait türler (S. cerevisiae, vs.) örnek
verilebilir. Bitişik olan iki hücre de sonradan tomurcuklar oluşturarak üremeye devam
ederler. Ortadan bölünerek çoğalma, aynen bakterilerde olduğu gibi, maya hücresi, ortasına
doğru uzanan bir septumla ikiye ayrılır.
Seksüel Üreme: Bu üreme tarzı yine Saccharomyces sınıfına ait türlerde (S.
cerevisiae veSchizosaccharomyces octoporus) görülmektedir. Bu türlerde zigot oluşumu
değişik tarzda gelişir ve gerçekleştirilir. Seksüel üreme, ya askosporların oluşmasına yol açan
sporulasyonla veya gametlerin birleşmesi (gamet formasyonu) tarzında görülmektedir.
Mantarların Beslenmesi
Mantarların kendilerine özgü bir beslenme tarzları bulunmaktadır. Enerji kaynağı için organik
bileşiklere ve biyosentez için de karbonlu kaynaklara gereksinim duyarlar. Mantarlar, genel
olarak, heterotrofik organizmalar olarak kabul edilirler.
Basit organik moleküller (monosakkaridler, amino asitler, organik asitler, vs.) hücre
membranlarından kolayca içeri girebilirler. Buna karşın, makromoleküller ise (disakkaridler,
polisakkaridler, polipeptid ve proteinler, vs.) dışarıda enzimatik olarak ayrıştırıldıktan ve
membrandan geçebilecek bir düzeye indikten sonra içeri girebilirler. Bazı mantarlar da
(Myxomycestes) gıdalarını fagositozis veya endositozis ile alabilirler.
30
Mantarlar gıdalarının bir kısmını kendileri sentez edebilirler. Ancak, büyük bir bölümünü de
dışardan sağlarlar. Dışarıda bulunan makromoleküllerin veya polimerlerin membrandan
girebilmesi ekstrasellüler enzimlerin aktiviteleri ile mümkündür. Bu hidrolitik enzimler, hücre
içinde sentezlendikten sonra, bir kısmı (yeteri kadarı) hücre içinde kalır ve diğer bir kısmı da
dışarıya bırakılırlar. Bu enzimler polimerleri monomer haline getirirler. Bu monomerler de
aktif ve/veya pasif transportla hücre içine girerler. Hücre içine ulaşan bu maddeler burada
daha küçük birimlerine ve yapı taşlarına kadar ayrıştırıldıkları gibi bir kısmı da olduğu gibi
sentez olaylarında kullanılırlar. Ekstrasellüler enzimlerin dışarı çıkmasında ve hücre duvarına
kadar taşınmalarında vesiküllerin büyük rolleri olduğu bildirilmektedir. Vesiküller, sitoplasmik
membrana kadar gelerek içindeki enzimleri buraya bırakır ve buradan da enzimler dışarı
çıkarlar. Enzimlerin ve hücre içindeki metabolitlerin dışa çıkmasında ve dışardan içeri
monomerlerin girişinde suyun rolü büyüktür. Enzimlerin bir kısmı, aynen bakterilerde olduğu
gibi, yapısal ve bir bölümü de indüklenebilen bir karaktere sahiptir.
Mantarlar karbon ve enerji kaynaklarını bir çok substratlardan temin edebilirler. Doğada
serbest olarak yaşayan mantarların bir çoğu enerji için bitkisel orijinli kaynaklardan
yararlanırlar. Mantarların büyük bir ekseriyeti de glikoz, sakkaroz, nişasta, maltozu
ayrıştırabilir ve bunlardan yararlanabilir. Bazıları da yağ asitlerini, organik asitleri ve gliserolu
da enerji kaynağı olarak ve ayrıca, hekzos ve pentoz şekerlerinin derivatlarını da (uronik asit
ve şeker alkollerini) kullanabilirler. Bunların hücre membranlarından geçişinde permease
enzimlerinin rolü fazladır.
Bir polisakkarid (birbirine beta 1 - 4 bağlarıyla birleşmiş glikoz monomerlerinden oluşmuş düz
zincirli homopolimer) olan nişasta hücre duvarı yapısında bulunması bakımından önemlidir.
Sellüloz da mantar hücrelerin sentezledikleri sellülase enzimleri tarafından ayrıştırılır. İki
enzim (endo - beta - glukonase ve beta - glukosidase) tarafından ayrıştırılan selüloz küçük
moleküllere kadar indirilir.
endo-beta
beta-glukosidase
Sellüloz ¾———® Sellobiose ¾¾¾—¾——®glikoz
glukonase
Bu enzimlere topluca sellülase kompleksi adı verilmektedir. Bunlar indüklenebilen
enzimlerdendir. Ancak, sellülazın sentezi, ortamda glikoz veya çabuk ayrışabilen diğer
şekerler varsa suprese olabilir (katabolik baskılama). Enzimlerden endo glukonazın M.A.
11000 - 65000 ve beta glukosidase de 50000 ile 65000 molekül ağırlığı civarındadır.
Bazı mantarlar üremeleri için basit inorganik bileşiklerden de yararlanabilir, eğer bunlar
karbon kaynakları bulabilirse. Bir kısmı da tiamin, biotin, vs. gibi vitaminlere gereksinim
duyarlar.
31
Mantarların Fizyolojisi
Mantarların hücre duvarlarında kitin ve selüloz karakterinde substansların bulunması,
bunların devamlı değişen ve çok değişik olan çevre koşullarına uymalarında büyük yardımcı
olurlar. Örn. mantarlar, bakterilerin dayanamayacakları kadar yüksek konsantrasyondaki
şeker(%50) solüsyonuna direnç gösterirler. Çünkü, yüksek ozmotik basınca karşı, bakteriler
kadar duyarlı değillerdir ve bunu hücre duvarının yapısındaki maddeler sağlarlar. Bu nedenle,
reçel ve jöleler mantarlar tarafından kolayca kontamine edilebilirler. Ancak, bazı mantar
türlerinin de %15 şeker yoğunluğunda üremelerinde sınırlanma oluşmaktadır.
Mantarlar genellikle düşük pH derecelerinde bile kolayca üreyebilir ve böyle ortamlara
adapte olabilirler. Bu sebeple, mantarların minimal ve maksimal pH-limitleri 2-11 arasında
değişebilir. Asit karakterdeki meyveler veya suları (özellikle, domates, portakal, limon,
greyfurt, mandalina, vs.) buz dolabı ısısında olsalar bile mantarların üremeleri için iyi bir
ortam oluştururlar. Hatta, bazı türler, 1 N asetik asit ve 2 N sülfürik asite dirençlidirler.
Bunlara karşın, mantarların türlerine göre değişmek üzere, optimal pH'ları, üreme ve çeşitli
metabolit sentezi ile paralellik göstermeyebilir. Buna, diğer çevresel koşulların ve üreme
ortamının yapısının da büyük etkisi bulunmaktadır. İnsan ve hayvanlarda hastalık oluşturan
mantarlar (patojenik mantarlar), üredikleri bölgelere ait pH limitleri, genellikle, kendileri için
optimal bulunmaktadır.
Rutubet, mantarların üremelerinde çok önemli faktörlerden birini oluşturmaktadır. Yüksek
orandaki rutubet, genellikle, üreme üzerine olumlu etkide bulunur. Rutubet azaldıkça,
mantarların çoğalmaları da sınırlanmaya başlar. Mantarların rutubete olan gereksinmeleri,
türler arasında değişiklik gösterir. Bazı mantar türleri relatif rutubeti %10-15 arasında
bulunan ortamlarda veya suyu çok azalmış olan kuru danelerde üreme yeteneğine
sahiptirler. Patojenik mantarların, özellikle, dermatofitlerin insan veya hayvan vücutlarında
yerleşebilmesi ve hatta hastalık oluşturabilmesi için rutubet yine önemli bir faktördür.Eğer
deri, su ile ıslanmış ise, mantarların yerleşmesi ve üremesi daha kolay olmaktadır.
Mantarların üreme ısısı limitleri oldukça geniştir ve türler arasında farklar gösterir. Bu
sınırlar, 0° ile 60°C arasında değişebilmektedir. Hifalar maksimal ısı limitinin dışında kolayca
ölmelerine karşılık, sporları yüksek ısıya ve değişik çevre koşullarına çok fazla dayanıklılık
gösterirler. Buz dolabı ısısında üreyebilen ve gıdaların bozulmasına neden olan mantarlara
her zaman rastlamak mümkündür. Termofilik olanlar ise 60°C nin üstünde gelişebilirler.
Ancak optimal ısı, üreme için en uygun olanıdır. Patojenik mantarlar için optimal ısı, üzerinde
veya içinde üredikleri canlının ısı derecesi olarak kabul edilmektedir. Ancak, deride lokalize
olan mantarlar dış ortamla da temasta bulunduklarından optimal ısı, çevrenin ısısı ile bir
yakınlık göstermektedir. Bu nedenle, dermatofitler için optimal üreme ısısı 20-25° C'ler
arasındadır. Mantarlar, aynı bakterilerde olduğu gibi, üreme ısısı derecelerine göre başlıca 3
kısma ayrılırlar. Soğuk sevenler (psikrofilikler), genellikle 0° ile 15°C'ler; Ilık sevenler
(mesofilikler), 15° ile 40°C'ler arasında ve sıcak sevenler (termofilikler) ise 40°C'den yukarıda
32
üreyebilme kabiliyetine sahiptirler. Çok fazla soğuk, mantarların muhafazasında
kullanılmaktadır. Sıfırın altında 195°C'de mantarlar uzun süre canlı kalabilirler.
Mantarlar, genellikle, aerobik karakter taşırlar ve oksijenin bulunduğu ortamlarda gelişirler
ve ürerler. Bu nedenle, havada bulunduğu miktar (veya oran) kadar oksijen, üreme için
gereklidir. Patojenik mantarlardan, Actinomyces bazı türleri hariç olmak üzere, diğerleri
aerobik koşullarda ürerler. Oksijenin azlığı veya mikroaerofilik koşullar üremeyi ve gelişmeyi
sınırlar.
Mantarların üremeleri için ışık, gereksinme duyulan önemli bir faktör değildir. Işık olmadan
da kolayca gelişebilirler. Patojenik mantarlar da direkt ışık olmadan üreyebilme yeteneğine
sahiptirler. Direkt güneş ışınları, üremeyi ve gelişmeyi sınırlar. Ultraviolet ışınları fungistatik
bir etkiye sahip olmasına karşın iyonizan ışınlar öldürebilirler (fungisid).
Mantarların klorofilleri olmadığı için fotosentez yapamazlar. Bu nedenle gıda gereksinimlerini
(beslenme) dışardan karşılamak zorundadırlar. Bazı mantarlar basit yapıdaki
ortamlarda (minimal ortam) gelişebildikleri halde, diğerlerinin ise üremeleri ve gelişmeleri
için inorganik (C ,H, O, K, P, N, S, Fe, Mn, Mo, Cu, Zn, Ca, vs.) maddelere ve özel üretme
faktörlerine (tiamin, biotin, Vit. B6, pantotenik asit, inositol, riboflavin, vs.) ihtiyaçları vardır.
Mantarların karbon kaynaklarını, daha ziyade karbonhidratlar, alkol, organik asitler ve
proteinler oluşturmaktadır. Nitrogen kaynağı için amonyum tuzları, sitratlar, proteinler,
pepton, peptid, amino asit, üre, vs. den yararlanırlar. Bazı türler de amonyak ve nitratı bu
amaç için kullanırlar. Mantarların bazıları kendilerine lüzumlu olan vitamin veya diğer gerekli
maddeleri sentez edebilme kabiliyetine sahiptirler. Patojenik mantarlardan bir kısmı için
tiamin, inositol veya biotin üremeyi artırıcı veya üretme faktörü olarak önemlidir. Örn. T.
equinumüremesi için nikotinik asit, T. megnii için de L-histidine gereksinim duyulur.
Tiamin, T. tonsurans 'ın üremesini artırır. Patojenik mantarları üretmek ve izole etmek için,
laboratuvarlarda, bileşiminde çeşitli inorganik ve organik maddeler bulunan besi yerleri
kullanılmaktadır. Bunlar arasında en fazla Sabouraud dekstroz agar, Brain-heart infusion kanlı
agar, Czapek agar, Patates dekstroz agar, vs. sayılabilir.
Mantarların bazıları kuvvetli enzimler sentezleyerek bunların aracılığı ile çevredeki gıda
maddelerini ayrıştırır ve bunlardan yararlanırlar. Bu enzimler, daha ziyade protease,
karbonhidrase, nuklease ve lipase karakterindedirler. Bazı mantarlar da birden fazla enzim
sentez edebilmektedirler. Örn.Aspergillus niger (amilase, sellobiase, katalase, lipase,
protease, maltase, vs.) ve A.oryzae (amidase, amilase, katalase, lipase, protease, maltase,
vs.) ve P. camamberti (amidase, laktase, lipase, maltase, protese, nuklease, vs.) gibi.
Mantarlar toprak fertilitesinin sağlanmasında, peynirlerin olgunlaşmasında ve bazı önemli
endüstri ürünleri elde edilmesinde çok büyük yararlar sağlarlar. Organik asitler (asetik,
formik,fumarik, gallik, glukonik, laktik, malonik, sitrik, oksaIik asitIer ve diğerleri),
alkoller (alkol, gliserol, eritritol, mannitol, vs.), enzimler (amidase, amilase, invertase, lipase,
protease, maltase, vs.), pigmentler (aleoamodin, auratin, beta karoten, aspergillin, vs.),
33
polisakkaridler (glikojen, reguloz, nişasta, vs.), steroller (kolesterol, ergosterol, fungisterol,
fitosterol, vs.), antifungal maddeler (griseofulvin, mikostatin, nistatin, vs.), antibiyotikler (
penisilin, eritromisin, sikloserin, sefalosporin, kanamisin, streptomisin, vs.) ve diğer bir çok
önemli maddeler ( vitaminler, proteinler, ergot alkaloidleri, lipidler, toksin ve diğer toksik
substanslar) bu ürünlerin arasında yer alırlar.
Mantarlar insan ve hayvanlarda, gerek kutan ve subkutan ve gerekse sistemik infeksiyonlar
oluşturması bakımından da medikal önemleri fazladır. Bu hastalıkların bazıları da zoonotik bir
karaktere sahiptir.
Mantarlar insan gıdası olarak da kullanıldıklarından, beslenmede özel bir yerleri vardır. Bu
amaçla, zehirsiz türde mantarlar üretilmekte ve yemek olarak kullanılmaktadırlar.
Mayalardan ekmek yapımına ve içkilerin fermentasyonunda (bira, şarap, viski, vs.) da büyük
yararlar elde edildiği gibi bazı peynirlerin (Roquefort, Camemberti, Gorgonzola, Stilton, vs.)
olgunlaşmasında da önemli görevler yaparlar. Ayrıca, maya hücrelerinin sentezlediği
vitaminler (tiamin, riboflavin nikotinik asit, pentotenik asit, biotin, pridoksin, vs) de insan ve
hayvanlarda kullanılan medikal önemleri olan maddeler arasındadır.
Mantarların sentezledikleri ve sekonder metabolitlerden olan toksinler (mikotoksinler) insan
ve hayvan sağlığı için büyük tehlike göstermektedirler. Bunlar arasında A. flavus 'un ve diğer
mantarların sentezledikleri Aflatoksin karaciğerde kanser oluşturacak nitelikte etkiye
sahiptir. Ayrıca, Rubratoksin, Okratoksin, Fusariotoksin ve diğer toksik substanslar da
çeşitli mantarlar tarafından oluşturulurlar.
Mantarlar, meyve, sebze, ağaç gövdeleri, depolardaki çeşitli dane ve diğer gıdalarda da
üzerinde veya içinde üreyerek bozulmalarına, değerinin ve kalitesinin düşmesine neden
olurlar.
Mantarların Metabolizması
Mantarların metabolik aktiviteleri alg ve yüksek bitkilerden biraz farklılık gösterir. Fotosentez
yetenekleri olmadığından, enerjice zengin karbon kaynaklarına ihtiyaçları vardır. Heterotrofik
bir beslenme özelliği gösteren mantarların metabolizmaları oldukça fazladır. Bunu
gerçekleştirmek için fazla enerjiye ve dolayısıyla da enerji üretimine gereksinimleri vardır.
Mantarlarda da, diğer ökaryotik ve prokaryotiklerde olduğu gibi, adenozin trifosfat ( ATP)
merkezi bir role sahiptir. Enerji üretiminde şekerler ve şeker derivatlarının ayrıştırılması
(glikolizis) önemli olup başlıca 3 yolla sağlanmaktadır. 1) Embden - Meyerhof - Parnas (EMP),
2) Hekzos monofosfat yolu (HMP) ve 3) Entner - Deudoroff (ED) biyokimyasal yollarıdır.
Mantar türlerine göre değişmek üzere, bunlardan birinci veya ikinciler en fazla tercih edilen
metabolik yollardandır ve bu sayede enerji üretimi gerçekleştirilir. Her üç metabolik yolla da
pürivik asit merkezi role ve basamağa sahiptir. Şekerlerin veya derivatlarının oksidatif
ayrışmasında (aerobik) daha fazla enerji açığa çıkar. Çünkü, son ürün olarak karbondioksit ve
su meydana gelir. Halbuki, fermentatif ayrışmada (anaerobik) organik asitler daha fazla
34
teşekkül eder ve oluşan enerjinin büyük bir kısmı bu asitlerin atomları arasında saklı
kaldığından daha az oranda enerji üretilir (daha az ATP meydana gelir). EMP metabolik
yolundan bir molekül glikozdan 2 molekül ATP oluşmasına karşın, HMP yolundan ise 1 M
glikozdan ancak 1 molekül ATP üretilir. Fermantasyonda, elektron alıcısı olarak organik
moleküller ve respirasyonda ise inorganik moleküller görev yaparlar.
Metabolik aktivite sonunda mantar hücreleri içinde birçok depo maddeleri birikebilir. Bunlar
arasında lipidler ve karbonhidratlar vardır.
Mantar hücre duvarında kitin (N-acetyl glucose amine monomerlerinin birbirlerine beta 1-4
bağları ile birleşmesinden oluşan düz bir zincir halinde polimerdir) de bulunmaktadır. Kitinin
sentezinde görev alan chitin synthase enzimi birçok mantarda zymogen (inaktif formda)
halinde sentezlenir. Sonradan, proteolitik enzimlerin (kısmi proteolitik) etkileri ile aktif enzim
haline dönüştürülür. Son yıllarda, elektron mikroskopla yapılan çalışmalarda chitin synthase
enziminin hücre içinde partiküller halinde (chitosome) bulunduğu gösterilmiştir. Bunların
yuvarlak (40-70 nm çapında) ve etrafında 7 nm kalınlıkta bir membranla çevrili oldukları
ortaya konulmuştur. Eğer, kitosomlar, enzim, aktivatör (proteolitik enzim ve substrat) Nacetyl glucose amine ile birlikte inkube edilirse, bir süre sonra tipik kitin mikrofibrillerinin
oluştuğu gözlenebilir.
Mantar hücrelerinde, birçok amino asit, organik asitlere amonyağın ilavesiyle (aminasyon)
veya transaminasyon ile (amino asit ile organik asit inkorporasyonu) elde edilmektedir.
Mantarlarda sekonder metabolizma olarak tanımlanan ve ancak, normal metabolizmanın
sınırlandığı durumlarda aktif hale gelen diğer bir metabolizma olayı da bulunmaktadır.
Şimdiye dek 1000 den fazla sekonder metabolit bildirilmiştir. Bu metabolitlerin kimyasal
yapıları farklı olup türlere özgü bir karakter taşımaktadırlar. Bazı metabolitlerin ticari
değerleri çok fazladır (antibiyotikler, hormonlar, vs.) bazıları da insan ve hayvan için oldukça
toksiktirler (mikotoksinler gibi). Üremeleri kısıtlanan ve durma dönemine giren mantarlar
tarafından sentezlenen bu sekonder metabolitler, bir mantar için hayati önemde olmayıp
normal üreme döneminde sentezlenen primer metabolitlerden oldukça farklıdırlar. Primer
metabolizma ürünleri arasında bazı hidrolitik enzimler (protease, karbohidrase, lipase,
organik asitler, pigmentler, polisakkaridler, steroller, vs. metabolitler) bulunmaktadır.
Bunların da ticari önemleri oldukça fazladır.
Mantarların hücre yapısında makromoleküller ve mikromoleküller bulunmaktadır.
Makromoleküllerden, nukleik asitler, DNA ve RNA ( tRNA, mRNA, rRNA) lar bulunur.
Ribosomal RNA 80 S (60 S + 40 S) karakterinde olup, prokaryotiklerden (70 S) farklıdır.
Mantar türlerine göre % G + C oranı da değişiklik gösterir. Proteinlerin büyük bir
çoğunluğunu enzimler teşkil ederler. Polisakkaridler ise hücre duvarında ve hücre içi depo
maddelerinde bulunurlar. Mikromoleküller arasında çeşitli inorganik elementler (minareller,
vs.) vardır. Mantar hücrelerinde ayrıca, lipidler, pigment maddeleri, tuzlar, vs. vardır.
35
Mantar Plasmidleri
Yapılan çalışmalarda mayalarda (S.cerevisiae) DNA karakterinde (3.9 x 106 dalton) ve 2
mikrometre uzunluğunda sirküler ve çift iplikçikli plasmidlere rastlanılmıştır. Yaklaşık 6
polipeptid zincirini kodlayabilecek bir kapasitede (6318 bp) olan plasmidin bir hücrede 25100 kopyasının bulunabildiği ve maya hücresi kromozomunun %3'ü kadar olduğu
belirtilmiştir. Ayrıca bu plasmidin oligomycine karşı dirençlilik geni taşıdığı da açıklanmıştır.
Maya plasmidinin, diğer ökaryotik ve prokaryotik hücrelere ait olan plasmidlere bazı
benzerlikleri de bulunmaktadır. Maya hücresi DNA'sı her replike olduğunda plasmid DNA'sı
da replike olmaktadır.
S. italicus, D. diastaticus, T. dattila ve diğer bira mayası hücrelerinde (K. lactis) de 2 tane
lineer çift iplikçikli ve öldürücü nitelikte DNA plasmidlerin varlığı açıklanmıştır (PGKL 1 ve
PGKL 2). Bu karakterde plasmide sahip olan K. lactis, toksik maddeler salgılayarak diğer tür
mayaları (toksik madde sentezlemeyenler) öldürülebilmektedir.
Son yıllarda plasmidlerin, rekombinant DNA teknolojisinde gen aktarımlarında, vektör olarak
kullanılması, maya plasmidlerinden de yararlanma olasılığını ortaya koymuştur. Örn.
Hepatitis B virusunun yüzey proteinini kodlayan gen (S-geni), S. cerevesiae içinde klonlanarak
aşı hazırlanmıştır. Şöyle ki, S-geni restriksiyon enzimleri ile kesilerek çıkarıldıktan, E. coli 'ye
ait pBR322 plasmidi ile bağlandıktan sonra E.coli 'ye aktarılarak fazlaca üretilmesi sağlanır.
Sonra, E.coli 'den çıkarılan plasmidlerden S-geni ayrılarak S. cerevisiae'nin pRIT 12363
plasmidi ile birleştirilerek, maya hücresi protoplastına aktarılır. Böylece, genin maya hücresi
içinde üretilmesi ve ekspresyonu sağlanır). Maya protoplastlarından ökaryotik alıcı hücre
olarak fazlaca yararlanılmaktadır.
Mantar Virusları (Mikoviruslar)
Elektron mikroskopla yapılan incelemelerde,
Penicillium cinsine ait bazı türler içinde çapları
25-50 nm kadar olan izometrik çift iplikçikli RNA
viruslarına
rastlanıldığı
açıklanmıştır.
Mikoviruslar, nadiren mantar hücrelerinde
erimeler meydana getirirler. Mikovirusların
mantarlarda toksin sentezini önlediği ve
mantarları apatojenik hale getirdiği bildirilmiştir. Viruslar mantarlardan çıkarılınca,
mantarların tekrar toksin sentezlediği açıklanmıştır. Virusların vektörler aracılığı ve
anastomozlarla bir hifadan diğerine aktarılabildiği belirtilmiştir. Sporlarla da yayılmanın
olabileceğine deyinen araştırıcılar bulunmaktadır.
36
Bir kısım virusların da konakçısını (Agaricus bispores) lize ettiği bildirilmiştir.
Parazitizm ve Parazitik Mantarlar
Mantarlar gıdalarını temin etmede çok geniş bir
konakçı spektrumuna sahiptirler. Canlı (insan,
hayvan, bitki, protozoa, vs.) ve cansız (daneler,
yemler, besinler, vs.) ortamlar, uygun çevresel
koşullar (ısı, rutubet, vs.) altında, mantarların
üremeleri ve gelişmeleri için oldukça elverişlidir.
Mantarlar üzerinde üredikleri substratlardan
gıdalarını temin ederken bazı bozukluklara neden
oldukları gibi salgıladıkları toksinlerle (mikotoksinler) ve toksik maddelerle de oldukça etkili
olmaktadırlar.
1) Mantar Patojenleri Ve Mikoparazitizm : Mantar
türleri arasında birbirlerini parazitine eden
mantarlara rastlanılmıştır. Bu tür mantarlardan
doğada fazla bulunmakta ve regülatör bir fonksiyon
yaptıkları da açıklanmaktadır. Çünkü, aşırı mantar
üremelerinin bu tarzda biyolojik bir kontrolle
önlenebildiği kabul edilmektedir. En fazla tanınan
parazitik mantar türleri arasında, Trichoderma
viridae ve diğer bazı türler (Pythium oligandrum, vs.) sayılabilir. Gliocladium roseum ve P.
vermiculatum nekrotoksik mikoparazitler arasında yer almaktadır. Zygomycotina sınıfına
aitPiptocephalis dispira ve Dimargaris spp., gibi mantarlar, aynı sınıfa ait diğer mantarlar için
parazitiktirler. Deuteromycetes sınıfına ait Gonatobotrys simplex, Gonatobotrium fuscum,
gibi mantarlar da, aynı sınıfa ait bazı mantarlar için parazitik oldukları açıklanmıştır.
2) İnsekt Patojenleri Ve İnsektparazitizm : İnsektler için patojenik olan mantarlar, ya
insektlerin üzerinde veya larvalarının üzerlerinde yaşayarak hastalanmalarına ve ölmelerine
neden olurlar. Chytridiomycetes sınıfına ait olan Coelonomycetes türleri moskito larvalarında
ve Zoomycotina grubundan Entomophters türleri aphidler, ev sinekleri ve diğer insektler
üzerinde parazitik bir yaşama sahiptirler. Deuteromycetes sınıfına ait bazı türler de
(Matarhizium anisopliae, Beauveria bassiana veVerticillium lecanii ) gibi mantarlar da tahıl
böcekleri üzerinde yaşarlar ve bunların ölmelerine neden olurlar.
Coelonomycetesler (yaklaşık 40'dan fazla türü bildirilmiştir,) özellikle Anapheles ve Aedes
insektleri için obligat parazittirler. Bu mantarların sporları larvalardan çıktıktan sonra
copepodalara (Cyplops vernalis) girerek bunlarda gametangiumlar oluştururlar. Haploid olan
bu gametangiumlar içerde ve dışarıda birbirleri ile birleşerek zigot meydana getirirler ve
bunlar da moskito larvalarını infekte ederler. Entomophteralar (yaklaşık 100 kadar tür
37
bildirilmiştir.), E. aphidis ve ev sinek larvalarına (E. muscae) girerek burada yaşarlar ve
larvaların dejenerasyonlarına yol açarlar.
3) Bitki patojenleri ve fitoparazitizm : Mantarlar, genellikle, bitkiler üzerinde daha uygun bir
gelişme ve üreme olanağı bulurlar. Bu nedenle de bitkilere fazla zarar verirler. Çeşitli bitki,
ağaç ve tahıllara zarar veren oldukça geniş bir mantar türü bulunmaktadır, Phytophtera
parasitica, Fusarium spp., Rhizoctonia solani vs. mantarlar peptik enzimler (pectinesterase,
polygalactouronase, polymethylgalactouronase, vs.) sentezleyerek danelerin bozulmasına
(hasattan önce, hasattan sonra ve depolarda) neden olurlar. C. purpura 'nın sclerotoniumu
da, özellikle, tahıllar tarlada iken büyük zararlara yol açmaktadırlar.
4) Hayvan Ve İnsan Patojenleri Ve Zoo-Ve Antropoparazitizm: Özellikle, Deuteromycetes
sınıfına ait olmak üzere diğer bazı mantarlar da, insan ve hayvanlarda yüzeysel, kutan,
subkutan ve sistemik infeksiyonlara neden olurlar.
Ayrıca birçok mantarların da (A. flavus, A. ochraceus, P. rubrum, F. tricinctum, vs.)
sentezledikleri toksinler (mikotoksinler: Aflatoksin,Okratoksin, Rubratoksin, Fusariotoksin)
insan ve hayvan için oldukça tehlikeli hastalıklara ve bazen ölümlere yol açarlar.
Basidiomycetes sınıfına ait bazı türler de yenildiklerinde mantar zehirlenmelere yol
açmaktadırlar.
MANTAR HASTALIKLARININ EPİDEMİYOLOJİSİ
Mantar infeksiyonlarının çıkış, yayılış ve bunları etkileyen faktörlerinin saptanması, özellikle,
bulaşma ve yayılma yönünden, kısa bir süre içinde önlemlerin alınması bakımlarından değer
taşımaktadır. Hastalığın kaynağını bulmak, etkeni izole ve identifiye etmek sağaltıma erken
başlamak ve infeksiyonu, etrafa yayılmadan söndürmek yönünden çok büyük yararlar da
sağlar.
Mantar hastalıkları, insanlar ve hayvanlar arasında, yeryüzünde çok yaygın olarak bulunurlar.
Ancak, mantar infeksiyonlarının sporadik karakterde ve belli yörelerde lokalize olmaları ve
yavaş gelişmeleri gibi nedenler, bunların epidemik hale gelmesini engellemektedir. Buna,
mantarların bulaşma tarzlarının da katkısı fazladır. Ayrıca, sistemik infeksiyonlara neden olan
mantarlardan bazıları bir şahıstan diğerine bulaşma yeteneğine sahip değildir. Bu durum da,
yayılma ve bulaşmada yer alan önemli faktörü ortadan kaldırmakta, ve bulaşma zincirini
kırmaktadır.
Mantarların bazıları, hastalık oluşturmayan bir karaktere sahiptirler. Bunlar doğada toprakta
insan ve hayvanların solunum ve sindirim sistemlerinde, deri ve mukozalarında, gübreler de
(memeliler kanatlı ve yarasa), barınaklarında çürümüş yapraklar, odunlar, ot, saman, yem,
gıdalarda ayrıca mantar sporları havada oldukça fazla bulunurlar. Bu nedenle toprak,
mantarlar için çok iyi bir rezervuar alıştırmakta ve kuşağındaki insan ve hayvanlara, özellikle,
solunum sisteminden bulaşmaktadırlar.
38
Mantar sporları, laboratuvarlara, toprak, toz ve gönderilen muayene materyalleri ile taşınır.
Mantarların çoğu, uygun koşullar oluştuğunda insan ve hayvanlara bulaştığından ve hastalık
yaptığından bir kontaminant özelliği taşımaktadır.
Mantarlar, insan ve hayvanlarda başlıca iki kategoriye ayrılmaktadır. Bunlardan birincisi,
mantarların bizzat kendilerinin vücutta üreyerek infeksiyon (mikozes) oluşturmaları ve diğeri
de, üzerinde üredikleri maddelerde (substratlarda) sentezledikleri toksinlerin (mikotoksinler)
sindirim sisteminden alınması sonu gelişen mitotoksikozislerdir.
Mikotik infeksiyonlar yerleştikleri yere göre 3 gruba ayrılırlar. Bunlarda, Kutan mikozesler,
subkutan mikozesler ve sistemik mikozesler olarak adlandırılırlar.
Kutan Mikozeslerin Epidemiyolojisi
Kutan mikozeslere (Dormatomikozis, dermatofitozis) yol açan mantarlar 3 cins içinde
bulunmaktadır. Bunlarda, 1) Trikofiton cinsi, 2) Mikrosporum cinsi ve 3) Epidermofiton
cisimleridir.
Bu mantar ve sporları deri, saç, tüy, kıl, deri ve tırnaklarda lokalize olurlar. Bir kısma mantar
hastalıkları hayvandan hayvana ve insana veya insandan insana bulaşabilirler. Bu grup
içindeki mantarlar, kutanöz bir yerleşim gösterdiğinden solunum sisteminden bulaşmazlar.
Hastalığın oluşmasında çevreye ve konakçıya ait bazı predispoze edici faktörlerini de önemli
rolleri bulunmaktadır.
İnsan ve hayvanlarda dermatomikozeslere neden olan mantarlar (dermatofitler) origin ve
ekolojilerine göre 3 grupta incelenmektedirler.
1- Geofilik Dermatofitler: Bazı dermatofitler, toprağa adapte olmuşlardır, burada yaşar,
gelişir ve çoğalırlar. Bunlar, genellikle, saprofitik bir yaşantıya sahiptirler. Böyle mantarların
rezervuarı topraktır. Çok nadiren, insan ve hayvanlardaki mantar lezyonlarından izole
edilmişlerdir. Geofilik dermatofitler arasında, Trichophyton terrestre tam bir geofilik
olmasına karşın, Keratinomyces ajelloi, Microsporum cookei, M. gypseum, M. nanum gibi
bazı dermatofitler de insan veya hayvanlardan izole edilmişlerdir.
Geofilik dermatofitlerin yaşam
çemberi
yandaki
şekilde
gösterilmektedir.
39
2- Zoofilik Dermatofitler : Bu gruba ait dermotofitler genellikle hayvanlarda hastalık
oluşturur ve araşıra da insanlara bulaşabilirler. Böyle dermatofitler arasında, Microsporum
canis, M. distortum,Trichcophyton gallinae, T. simii, M. erinacei, vs. vardır. Bazı zoofilik
mantarların yaşam çemberleri aşağıda gösterilmiştir.
M.
canis ve T. verrucosum ’un
yaşam çemberi yandaki şekilde
gösterilmektedir.
T. equinum ve T. gallinae’nin
yandaki şekilde gösterilmektedir.
yaşam
çemberi
3- Antropofilik Dermatofitler : Bu tür dermatofitler genellikle insanlarda hastalık oluştururlar
ve kaynakları da insanlardır. Ancak, ara sıra hayvanlarda da infeksiyonlar meydana
getirebilirler. Antropofilik dermatofitler arasında T. audouinii, T. concentricum, T.
ferrugineum, T. gourvilii, E. floccosum, T. megninii, T. rubrum, T. schoenleinii, T. tonsurans, T.
violaceum, T. yaoundeibulunmaktadır.
Antropofilik dermatofitlerin
yandaki şekilde gösterilmektedir.
yaşam
çemberi
Dermatofitler, insan veya hayvan vücutlarında bulundukları zaman (parazitlik dönem)
artrospor oluşturmalarına karşın, saprofitik yaşantıda (toprakta, kültürlerde) ise artrospor,
klamido spor, makrokonidia, mikrokonidia ve askopor meydana getirmektedirler. Parazitik
40
dönemde teşekkül eden artrosporlar bir konakçıdan diğerini ve bazen de toprağı kontamine
edebilirler. Toprakta saprofitik perfekt ve/veya imperfekt döneme geçerler.
Doğal
koşullar
dermatofitlerin
dönemleri yandaki
gösterilmektedir.
altında
yaşam
şekilde
Toprak, genellikle, birçok mantarın ve sporların bulunduğu yer rezervuar olması bakımından
önemlidir.
Bazı önemli dermatofitlerin ekolojilerine göre sıralanması aşağıda gösterilmiştir.
I-
Antropofilik
Dermatofitler
Epidermophyton
Microsporum
Microsporum
Microsporum
Trichophyton
Trichophyton
Trichophyton
Trichophyton
Trichophyton
Trichophyton
Trichophyton
Trichophyton
II-
floccosum
audouinii
distortum
ferrugineum
concentricum
gourvilli
megninii
mentagrophytes (Zooantropofilik)
rubrum
schoenleinii
soudanese
tonsurans
Zoofilik
dermatofitler
Microsporum
Microsporum
Microsporum
Microsporum
Trichophyton
ücanis
nanum
vanbreuseghemii
simii
equinum
41
Trichophyton
Trichophyton
gallinae
mentagrophytes
III-
Zooantropofilik
dermatofitler
M.
T.
T.
canis
mentagrophytes
verrucosum
IV-
Geofilik
dermatofitler
Keratinomyces
Microsporum
Microsporum
Trichophyton
ajelloi
cookei
gypseum
terrestre
Subkutan Mikozeslerin Epidemiyolojisi
Subkutan infeksiyonlara yol açan Rhinosporidium seeberi 'in kültürü yapılamadığı için
deneysel infeksiyonlar da oluşturulamadığından insan ve hayvanlara bulaşma tarzları tam
açıklığa kavuşturulamamıştır. Ancak, lezyonların burunda yerleşmesi, infeksiyonun solunum
yolu ile bulaşabileceği şüphesini uyandırmaktadır.
Sporotrikozise neden olan Sporotrichum schenckii, doğada toprak, su, gübre, çürümüş
bitkilerde, odunlarda sağlıklı ratların ağzında ve gastrointestinal sistemleri de bulunur.
Vücuda derideki porantrelerden olmaktadır. Bir hayvandan diğerine bulaşmaz.
Sistemik Mikozeslerin Epidemiyolojisi
Bu mantarlarda da Toprak, çürümüş yapraklar, odunlar, gübreler, barınaklar, yarasa
gübreleri, yiyecekler dane yemler, vs. esas rezervuarı oluşturur. Buralarda üreyen
mantarların sporları soluk havanı ile kolayca ulaşabilir. Sistemik infeksiyonlar arasında,
Aspergillozis, Blastomikozis, Histoplasmozis, Kandidiazis (moniliazis), Koksidioidomikozis,
Kriptokokkozis, Nokardiozis bulunmaktadır.
Bunlar içinde tehlikeli
bulunmaktadır.
olan
infeksiyonlar (Koksidioidomikozis, kriptokokkozis, vs)
42
PATOJENİK MANTARLARIN İNCELENMESİ
Mantar hastalıklarının (Mycoses) teşhisi, hastalık etkeninin patolojik materyallerde tespit
edilmesi, kültürler yardımı ile üretilmesi, izolasyonu ve identifikasyonu, serolojik ve alerjik
testlerle ile gerçekleştirilir. Buna, klinik semptomlar ve otopsi bulguları da (eğer çok nadiren
ölüm olursa) büyük ölçüde yardımcı olur. Ancak, özellikle, laboratuvarlarda, buraya getirilen
her türlü muayene materyallerini en iyi ve en uygun şekilde işleyecek ve değerlendirecek
tecrübeli laboratuar elemanlarına gereksinim vardır. Patolojik materyallerden izolasyon
şansının artırılmasında, hastalardan alınan materyallerin önemi çok fazla olmaktadır.
Materyallerin seçimi, infeksiyonunun türü ve yerleştiği yere göre değişebilir.
Sistemik infeksiyonlardan şüpheli olgularda laboratuar elemanlarının çok daha dikkatli
bulunması gereklidir. Özellikle, H. capsulatum, B. dermatitidis, C. immitis vb. bazı mantar
hastalık etkenleri bulaşabilir ve sağaltımı çok zor infeksiyonlara yol açabilir. Bu mantarların
sporlarının inhalasyonu ölümcül mikozeslere neden olabilir. Böyle durumlarda,
laboratuvarlarda özel inokulasyon kabinetinin veya benzer kabinetin kullanılması şarttır. Bu
infeksiyonlardan şüpheli olgulardan alınan marazi maddeler de, mutlaka, tüplere ekimleri
yapılmalıdır ve ekim için petri kutusu sakıncalı olabilir. Tüplerde üremiş mantarlardan da,
mümkün olduğu kadar, lâm kültürleri yapılmamalıdır. Bu tür mantarlarla çalışmalar veya
laboratuarlarda izolasyonlar yapılacaksa, elemanların maske kullanması ve kültürlerin özel
inokulasyon kabineti altında açılması ve sterilizasyon veya dezenfeksiyon kurallarına çok
dikkat edilmesi gereklidir.
Dermatofitlerden ileri gelen hastalıklarda da, bunların bazı türlerinin, zoofilik-antropofilik
karakterde olmaları nedeniyle, yine dikkatli bulunmak şarttır. Böyle materyallerle (deri ve
tırnak kazıntısı, tüy, kıl, yün, deri parçası, vs.) direkt temas bulaşma ile son bulabilir. Bu
nedenle, mantar hastalıkları teşhis ve araştırma laboratuarlarında, aynen bakteriyoloji veya
viroloji laboratuvarlarında olduğu gibi, bazı kurallara uyulması lazımdır ve herhangi bir önlem
almada kusur yapılmamalıdır.
02. Materyallerin Toplanması
Mantar hastalıklarının teşhisinde, muayene materyallerin alınması ve gönderilmesi en
önemli ve dikkat edilmesi gereken noktalardan birini oluşturmaktadır. Patolojik maddeler,
genellikle, herhangi bir sağaltım yapılmamış olanlardan ve yeteri miktarda alınır. Materyaller,
ağzı vidalı kapalı şişelere veya petri kutularında toplanır. Alma işleminde kullanılan makas,
pens, bistüri, küret, vb. malzeme ile şişe veya petri kutularının çok iyi sterilize edilmiş
olmaları gereklidir. Nemli malzeme, saprofitik mantar sporlarının germinasyonunu
kolaylaştırır. Alınan materyal en seri vasıta ile mikoloji laboratuarına gönderilir. Eğer,
göndermede gecikme olacaksa, bu zaman materyal buzdolabında muhafaza edilebilir.
Materyalle birlikte, gerekli bilgi içeren bir yazı da gönderilir.
43
Kutan Mikozesler
Kutan (süperfisial) mikozeslere genellikle dermatofitler (Microsporum, Trichophyton ve
Epidermophyton cinslerine ait türler) neden olurlar.
Bu infeksiyonları teşhis için aşağıda bildirilen materyaller alınır :
Deri kazıntısı : Derideki lezyonların yeri, büyüklüğü, şekli, yayılma durumu ve oluşturduğu
bozukluğun derecesi, vb. önemli noktalar iyice incelendikten sonra, lezyonlarda bulunan
yabancı maddeleri, kontaminant mantar sporlarını ve diğer ajanları gidermek için, lezyonlar,
%70 alkole batırılmış pamukla iyice silinirler. Alkol kuruduktan sonra, steril makas, pens,
küret, bistüri, vs., ile lezyonların kenarlarındaki aktif bölgelerden deri kazıntısı alınarak steril
kuru petri kutularına veya şişelere, yeteri miktarda toplanır ve ağzı iyice kapatılır. Eğer
lezyonlar birden fazla ise, her lezyon için ayrı örnek alınır ve hemen laboratuvara gönderilir.
İnfiltrasyon olan bölgelerden veya ekzudatif karakterdeki lezyonlardan deri kazıntısı alırken
kanatmamaya dikkat edilmelidir. Deri kazıntıları, genellikle, mantar izolasyonu için, kıllar
kadar avantaja sahip değillerdir. Lezyonlar, herhangi bir kimyasal madde ile muamele
edilmişse, bu taktirde, alkolle temizleme işlemini daha dikkatlice yapmalı ve alınan materyal
steril su içinde 1-2 gün kadar bekletilmeli ve yıkanmalıdır. En iyisi, ilaç kullanmamış
hastalardan veya lezyonlardan materyal alınmasının sağlanmasıdır.
Kıllar: Lezyonlu bölgenin kenarlarındaki tüyler, kıllar steril pensle tutularak özellikle kıl kökleri
kıl follikülleri ile birlikte çıkarılarak, yeterli miktarda alınır. Lezyonların ortasında, genellikle,
az sayıda mantar elementi bulunur ve bu bölgenin rengi de çeşitli nedenlerle değişebilir
(dejenerasyon, parçalanma, mikrobial kontaminasyon, vs.). Kıl folliküllerinde fazla mantar
elementi toplandığından materyali buralardan almak, izolasyon şansını artırır.
Eğer deride gözle iyice görülebilecek derecede lezyonlar yoksa veya latent infeksiyon varsa,
böyle durumlarda steril diş veya saç fırçalarından yararlanılır. Deri bu malzeme ile bir petri
kutusuna iyice kazınarak hem kıl hem deri kazıntısı örnekleri alınır. Ancak, materyalin büyük
bir kısmı fırçanın tüyleri arasında kalacağından, kültür için, fırça olduğu gibi hafifçe besi
yerine de daldırılır.
Tırnaklar: Tırnakları iyice temizlendikten ve alkolle silindikten sonra veya küretle kazınarak
veya makasla kesilerek yeterince materyal alınır. Bazı durumlarda, tırnağın derin
kısımlarından da madde toplanmalıdır.
Subkutan ve Sistemik Mikozesler
Subkutan mikozeslerden Rhinosporidiosisde, burundan gelen akıntılar ve burunda meydana
gelen polip benzeri oluşumlardan; Sporotrichosisde de deride teşekkül eden ülserlerden
akan irinler, lenf yumrusu içeriği ve diğer lezyonlardan alınan patolojik materyaller gönderilir.
Bu marazi maddeler, mümkün olduğu kadar aseptik koşullarda ve usulüne göre alınırlar.
44
Deride vesikül varsa, üzeri alkolle silindikten sonra, steril bir makasla üst kısımdan kesilerek
açılır. İçindeki materyal kapiller veya normal bir pipetle çekilerek küçük bir tüpte toplanır.
Materyalin çok az olduğu durumlarda, iki steril lâm arasına alınır ve bir kağıda sarılarak
gönderilir.
Mantarlardan ileri gelen sistemik mikozeslere çok az sayıda rastlanır. Bu hastalıklarda
alınacak materyal, infeksiyonun türüne ve yerleştiği yere göre değişebilir.
Aspergillosisde: Bu hastalık daha ziyade akciğerlerde lokalize olduğundan, bronşial sekretler
ve biopsi materyalleri alınır.
Blastomycosisde: Bu infeksiyonda lezyonlu deri, lenf yumrusu içeriği, lezyonlardan akan
irinler, bronşial sekretler ve biopsi materyalleri,
Candidiasisde: Lezyonlu doku ve organ parçaları, çeşitli patolojik sıvılar ve biopsi
materyalleri,
Coccidioidomycosisde : Lenf yumrusu içeriği, pleural ve peritoneal eksudatlar ve diğer biopsi
materyalleri,
Cryptococcosisde : Deri ve deri altında oluşan lezyonlu kısımlar, lenf yumrusu içeriği, idrar,
spinal sıvı, kraşe, irin, vs.
Histoplasmosisde: Periferik kan, periton sıvısı, lenf
organlardan alınan biopsi materyallerin ve çeşitli eksudatlar.
yumruları
içeriği,
lezyonlu
Nocardiosisde: Lezyonlardan, lenf düğümü içeriklerinden, sekret ve ekskretlerden yeteri
oranda materyal alınarak ve laboratuara gönderilir.
Yukarıda bildirilen ve teşhis amacıyla gönderilen materyaller, tekniğe uyularak ve aseptik
koşullar altında alınırlar. İdrar muayeneleri için, özellikle, kataterle alınanı muayenelerde ve
ekimlerde kullanılmalıdır.
İdrar, pleural ve peritoneal sıvılar laboratuarlarda kuvvetli santrifüje edildikten sonra,
tortudan preparatlar ve ekimler uygulanır.
Gerekli hallerde, kan, kemik iliği ve diğer lezyonlu doku veya organlardan da yararlanılır.
Alınan materyallerin konulduğu kapların üzerine hastanın cinsiyeti, yaşı, hasta veya lezyonlu
bölgenin adı, lezyonların karakteri, yerleri ve diğer önemli ve gerekli bilgiler yazılır ve böylece
laboratuara gönderilir.
45
Materyallerin Muayenesi
Laboratuvarlara gönderilen patolojik materyallerin, türüne ve infeksiyonunun karakterine
göre gruplandırılarak özel muayeneye tabi tutulurlar.
Kutan Mikozeslerde
Dermatofitoseslerin teşhisi için laboratuara, genellikle kıl, deri kazıntısı saç ve tırnaktan
alınmış materyaller gönderilir. Bunların muayenesinde aşağıdaki sıra izlenir :
1- Ultraviolet Işığında (Wood Işığı) Muayene: Bu muayene genellikle, infekte kılların
saptanmasında yararlı olmaktadır. Bazı dermatofit mantarlarıyla infekte kıllar, ultraviolet ışığı
altında sarı-yeşil veya yeşil-mavi bir parıltı gösterirler. Böyle kıllar pensle tutularak alınır,
mikroskopik muayenesi ve ekimleri yapılır. Ancak, Wood ışığı altında fluoresensın
görülmemesi, infeksiyonunun yokluğunu ifade etmez. Bu nedenle, kıllar, flüoresans versin
veya vermesin, mikroskop altında muayene edilmeli ve ekimleri yapılmalıdır. Ultraviolet ışığı
altında mantar türlerinin gösterebilecekleri flüoresans türü aşağıdaki çizelgede gösterilmiştir.
Ultraviolet ışığı altında görülen fluoresens, mantarların metabolizma artıklarından ileri
gelmektedir. Ancak, kıl veya deri kazıntılarına yapışmış olan bazı organik veya inorganik
maddelerin fluoresens vermesi, bu yöntemin spesifitesini azaltmaktadır. Ayrıca, tırnak,
keratin, petrol, salisilikasit, porfrinler, vb. maddeler de fluoresan verilebilirler.
Bu muayene karanlık bir yerde yapılır. Petri kutusunda bulunan örnekler bu ışığa tutularak
fluoresens yönünden kontrol edilirler. Bu amaçla kullanılan wood ışığı için özel kutular
yapılmıştır.
2- Direkt Mikroskopik Muayene : Laboratuvara götürülen materyalin cinsine göre, aşağıdaki
tarzda özel muayeneler yapılır.
Kıllar ve Tüyler : Temiz bir lam üzerine, Lakto fenol pamuk mavisi veya Amman kloral lakto
fenol solüsyonundan bir damla konulduktan sonra, üzerine, wood ışığı altında seçilmiş veya
seçilmemiş kıllardan bazıları (5-6 tane kadar) pensle tutularak bırakılır. Üzeri bir lamelle
kapatıldıktan sonra, mikroskop altında (200 x) muayene edilirler. Bu muayenede, kılların
etrafında ve özellikle, kıl folliküllerinde miseller ve mantar sporları aranır.
Kılların muayenesinde, yukarıda bildirilen muayeneden başka % 10 - 20 KOH solüsyonu da
çok kullanılır. Potasyum hidroksit, kıllar üzerinde bulunan bazı materyallerin erimesini
sağladığından mantarları incelemek daha kolay olmaktadır. Ancak KOH uzun süre etkide
bulunursa ve daha yüksek yoğunlukta kullanılırsa, dermatofit elementlerinin yumuşamasına
ve dağılmasına neden olabilmektedir. Ayrıca, Candida türlerinin muayenesinde de,
hücrelerde bozukluklar oluşturması nedeniyle, az kullanılmaktadır. KOH'ın etkilemesi için 3060 dakika beklemek gerekmektedir. Bu süre içinde preparat çok hafifçe ısıtılabilir veya etüv
ısısın da bulundurulur.
46
Deri kazıntıları : Deri kazıntıları, lâm üzerinde bulunan bir-iki damla %10-20 KOH
solusyonuna batırılır ve üzeri lâmelle kapatılır. Hidrolizasyonu hızlandırmak için, alttan çok
hafifçe ısıtılır (50-60 °C'de). Aynı amaçla, %10-20 NaOH, dimethyl sulphoxyde (%10-40) veya
her ikisinin karışımı, veya KOH ile Parker boyası karışımı veya ince deri kazıntıları için sadece
Metilen mavisi solüsyonu kullanılabilir. Hidrolizasyon (dermis veya derinin diğer kısımlarında
bulunan keratinöz karakterdeki materyalin erimesi suretiyle berraklaşması) için ayrılan 30-60
dakikalık süre tamamlandıktan sonra preparat mikroskop altında önce küçük büyütme (100x200x) ve sonra da büyük büyütme (450x - 500x) ile muayene edilir. Bu amaçla, kuru sistem
objektif kullanılır ve iyi bir kontrast sağlanır.
Potasyum hidroksit (%5), 15-20 saatte ve %20 yoğunluğu ise 30-60 dakikada hidrolizasyon
sağlayabilmektedir. Çok sayıda preparatı muayene için %5 lik KOH solüsyonu kullanılır ve
preparatlar 24 saat sonra (ertesi günü) muayene edilebilirler.
Mikroskop altında dermatofit mantarlarının elementlerini (hifa ve sporlar) göstermede, %20
KOH ile %10 Parker boyası (Parker super chrom bleu-black Ink) karışımı, çok iyi sonuçlar
vermektedir. Bu solüsyon bir ay kadar kullanılabilir.
Büyük deri parçaları ve keratinöz kütleler, steril bir havan içinde ezilir ve sonra, aynı
yukarıdaki gibi muayeneye tabi tutulurlar.
Isıtmanın, her ne kadar hidrolizasyonu çabuklaştırması ve kısa bir süre içinde mikroskoba
hazır etmesi gibi yararları yanı sıra, bazı araştırıcılar, kristal oluşumuna neden olması ve
hücre elementlerini tahrip etmesi olasılığını ileri sürmektedirler.
Direkt mikroskopik muayenelerde, genellikle, mantara ait hifa ve artrosporlar aranır. Hifalar
daha ziyade, branşlı ve septumludurlar. Lezyonlarda veya kıllarda rastlanılan artrosporlar,
hifaların fragmentasyonu sonu meydana geldiklerinden, genellikle tesbih gibi diziler halinde
bulunurlar. Sporlar, yuvarlak, oval veya silindirik bir biçimde olup 2 - 10 mikrometre
boyutlarındadırlar. Mikroskop altında mantarların kılları infekte ediş tarzına çok fazla dikkat
edilir ve bu durum mantar türlerini teşhiste yardımcı olur. Bazı mantar türlerinde (M.
canis, M. audouinii, M. distortum, M. ferrugineum) sporlar kılların dışında lokalize olmuştur
(ektotriks - ectothrix). Bu sporların çapları küçük olabilir (2-3 mikrometre) ve bu nedenle de
ancak yüksek büyütmelerle görülebilirler. Bunlar ultraviolet ışığı altında parlak fluoresens
verebilir. Bazı mantarların sporları daha büyüktür (5-8 mikrometre) ve kılların dışında dağınık
ve seyrek olarak bulunurlar. Bunlar genellikle, fluoresens vermezler. Bu tür sporlara, M.
gypseum, M. fulvum, M. nanum, M. vanbreuseghemii, T. gallinae 'de rastlanabilir. Böyle
sporlar küçük büyültmeli mikroskop altında kolayca görülebilirler. Düzgün diziler halinde
bulunan büyük sporlara, T. verrucosum, T. mentagrophytes, T. rubrum, T. megninii 'de
tesadüf edilebilir. Mantarlara ait sporlar eğer kılların içinde lokalize olmuşsa, bu duruma
endotriks ( endothrix ) adı verilmektedir. Böyle, kıllarda kırılma ve bükülmelere fazlaca
rastlanır. T. tonsurans, T. violaceum, T. soudanese, T. yaoundei,T. gourvilii mantarlarında bu
tarzda kıl invazyonuna rastlanabilir.
47
Mantarlar tarafından kılların
invazyon türleri yandaki şekilde
gösterilmektedir.
Bir kısım hifalarda kılların dip kısımlarında skutulum formasyonu görülür. Bazı hifaların içinde
hava boşlukları olabilir(T. schoenleinii). T. concentricum ve M. persicolor da kıllarda hiç bir
parazitizme rastlanmayabilir.
Tırnaklar : Tırnaklar aynı deri kazıntıları gibi muamele ve muayeneye tabi tutulurlar.
A) Ektotriks (ectothrix)
Mantar sporlarının kıllarda
parazitlik durumları yandaki
şekilde gösterilmektedir.
1-Kılların dışında küçük artrosporlar (2-4 mikrometre) ve Wood ışığı altında parlak fluoresens
verirler.
M. canis
M. distortum M. audouinii
M. ferrugineum
2-Kılların etrafında az sayıda büyük artrosporlar (5-8 mikrometre) ve Wood ışığı altında
fluoresens yok (39.2b).
M. gypseum
M. fulvum M. nanum
M. vanbreuseghemii T. gallinae
3-Kılların etrafında çok sayıda büyük artrosporlar, genellikle tesbih gibi dizili, fluoresans yok.
T. verrucosum T. mentagrophytes T. rubrum T. megninii
48
B) Endotriks (endothrix)
Artrosporlar kılların içinde lokalize olmuştur ve kıllar kolayca kırılabilir hale gelmiştir.
T. tonsurans T. violaceum T. soudanese T. yaoundei T. gourvilii
T.schoenleinii
C) Endo-ektotriks (endo-ectothrix )
Kılların hem içinde hem de dışında artrosporlara rastlanır.
T. simii
D) Kıllarda herhangi bir invazyon yok.
T. concentricum
E. floccosum T. persicolor
E) Kıl içinde hifalar
T. schoenleinii
Subkutan ve Sistemik Mikozeslerde
Teşhis için gönderilen patolojik materyalin türüne göre muayene yapılır.
İrin, idrar ve eksudatlar : Aseptik koşullarda alınan bu materyaller %10-20 KOH ile muamele
edildikten sonra mikroskop altında muayene edilirler. Preparatların bir kısmı da Gridley, PAS,
Giemsa, Gram, ve Ziehl-Neelsen gibi boyama yöntemlerinin biri ile boyanarak incelenirler.
Boyama yönteminin seçilmesi şüphelenilen infeksiyonun türüne ve laboratuar elemanlarının
kendi tecrübesine göre değişebilir.
B. dermatitidis, C. immitis, Aspergillosis türleri ve diğer mantarlar, boyanmadan yapılan
preparatlarda (natif preparatlar) kolaylıkla görülebilirler.
İdrar ve eksudatlar, durumlarına göre, hem santrifüje edilmeden ve hem de kuvvetli
santrifüje edilerek tortudan preparatlar hazırlanır ve yukarıda bildirilen muayeneler aynen
uygulanabilir.
Spinal sıvı : Aseptik koşullarda alınan spinal sıvı kuvvetlice santrifüje edildikten sonra (4000
dev.\ dak., 15-20 dak.) dipteki tortudan temiz bir lâm üzerinde preparat hazırlanır, hem
boyanmadan ve hem de çeşitli boyama yöntemlerinden biri ile boyanarak mikroskopta
muayene edilir. C. neoformans için negatif boyama yöntemi uygulanabilir (Çin boyası ile).
Kan ve kemik iliği : Bu dokulardan da hazırlanan preparatlar PAS, Gridley, Gomori, Giemsa,
Gram, Ziehl-Neelsen (veya Kinyoun) vs. boyama yöntemlerinden biri ile boyanarak mikroskop
altında incelenirler.
Biopsi ve otopsi materyalleri : Alınan materyalin bir kısmı, %10 formalin (veya diğer
fiksatiflerle) ile tespit edilerek histolojik muayeneler için kullanılır. Hazırlanan kesitler Gridley,
Gomori, PAS, vs. boyama tekniklerinden biri ile boyanarak muayene edilirler. Materyalin
49
diğer kısmından alınanlardan formolsuz ise yukarıda bildiren yöntemlerden birine göre
preparatlar hazırlanır ve aynı zamanda ekimler için kullanılır.
Kraşe ve bronşial eksudat :Bu materyaller önce steril fizyolojik tuzlu su içinde 3-4 kez iyice
yıkanarak oral flora ve yabancı materyallerin uzaklaştırılmasına çalışılır. Sonra yıkanmış
materyallerden, çok temiz lâm üzerinde preparatlar hazırlanarak, hem boyanmadan ve hem
de boyanarak mikroskop altında incelenirler.
Pleura ve periton eksudatları : Bu materyaller de, duruma göre, santrifüje edilmeden ve
edildikten sonra dipteki tortudan, yukarıda bildirilen yöntemlere göre muayene edilirler.
Subkutan ve sistemik mikozeslerde direkt mikroskobik muayenelerde görülebilecek mantar
elementleri, mantar türlerine göre değişiklikler gösterirler. Bunlar infeksiyonlara göre kısaca
aşağıdaki gibidir.
Rhinosporidiosisde : Mikroskop altında, R.seeberi 'ye ait sporangium (sferula) 300-400 m.m
çapında ve sporlar (7-9 m m) görülür. Sporangiumlar kalın duvarlıdırlar.
Sporotrichosisde : İnfekte materyallerde, S. schenckii 'ye ait uzunca oval, puro biçiminde,
maya benzeri ve bazıları tomurcuklu hücrelere
(2-3.6 m m) rastlanır.
Aspergillosisde : Dokularda veya eksudatlarda, bu mantara ait branşlı miselyumlar,
konidiofor ve sporlara rastlanabilir.
Blastomycosisde : Mikroskop altında, büyük, yuvarlak veya oval, çift cidarlı ve bazıları
tomurcuklu hücreler (8-20 mm çapında) görülebilir.
Candidiasisde : Patolojik materyaller içinde oval veya yuvarlak, bazıları tomurcuklu hücreler
(2-5 mm) ve septumlu miseller bulunur.
Coccidioidomycosisde : Vücuttan elde edilen marazi maddeler içinde, oval veya yuvarlak (1590 mm çapında), çift cidarlı ve içleri granüllü hücreler (sferulalar) ve bunların bazılarından
çıkmış endosporlar görülebilir.
Cryptococcosisde : Dokulardan yapılan preparatlarda, kalın duvarlı ve kapsüllü, oval veya
yuvarlak hücreler (5-20 mm) bulunur.
Histoplasmosisde : Patolojik materyaller içinde, mikroskop altında, oval veya yuvarlak, küçük
(2-4 m m) hücreler ve bunların etraflarında bir veya birden fazla tomurcuk gözlenebilir.
Nocardiosisde : Lezyonlar, sekretler veya eksudatlar içinde branşlı ve asidorezistans küçük
çomakçıklar tarzında N. asteroites 'e rastlanabilir.
50
Materyallerin Ekilmesi
Laboratuvara gönderilen materyallerden, şüphelenilen infeksiyonun türüne göre uygun besi
yerlerine ekimler yapılır. Eğer, marazi madde yeterli ise, bunları 4 gruba ayırmak iyi bir tedbir
olur. Materyal, 1-Mikroskobik muayeneler için, 2-Ekimler için, 3-Histopatolojik yoklamalar
için, 4-Muhtemelen, tekrar gerekli olabilecek muayeneler için olmak üzere gruplandırılır.
Laboratuara gönderilen patolojik materyal, hemen ekilemeyecek veya muayene
edilemeyecekse, bu takdirde buzdolabı ısısında muhafaza edilirler. Ancak, 0°C ile 4° C arası
ısısı, bazı flamentöz mantarlar için uygun olmayabilirler. Mantar örnekleri rutubetli bir
ortamda, veya rutubetli bir tüpte, petri kutusunda, şişede, vs. kaplar içinde
bulundurulmamalı veya muhafaza edilmemelidir. Çünkü, bazı saprofitik mantarlara ait
sporlar, rutubetli ortam içinde filizlenebilir ve bu durum, etkilen besi yerlerinin kısa bir süre
içinde kontaminasyonlarına neden olabilir. Böylece patojenik mantarların üremesini ve
izolasyonunu güçleştirir veya imkansız hale gelir.
Kutan mikozes olgularından alınan materyallerin ekimlerinin bir kaç gün sonra yapılmasının
bakteri kontaminasyonlarını azaltacağını bildiren araştırmacılar bulunmaktadır. Ancak,
üretme ortamlarına antibiyotikler katıldığından, bakteri kontaminasyonlarının önemli bir
engel oluşturamayacakları açıktır. Bu nedenle, laboratuvarlara materyaller ulaşır ulaşmaz
ekilmeleri gereklidir.
Muayene materyallerin ekimlerinde, aynen bakteriyoloji laboratuarlarında uygulanan steril
çalışma kuralları, burada da, izlenir. Ekim malzemesi ve besi yerleri steril olmalıdırlar.
Materyallerin laboratuvarlarda açılması ve ekimleri, mutlaka, özel kabinet (inokulasyon
kabineti) içinde yapılmalıdır.
Kutan Mikozesler
Kutan mikozes olgularında, genellikle, kıl, tüy, deri ve tırnak kazıntıları gönderilir. Bu
materyallerden petri kutusundaki besi yerlerinin 4-5 yerine, steril pensle ekimler yapılır. Kıl
veya deri kazıntılarının, besi yerlerinin içine biraz batırılmasının, üreme şansını artırması
bakımından önemi fazladır. Özellikle, kıl follikülleri pensle agarın içine biraz daldırılmalıdırlar.
İzolasyonlar için, tüp veya şişeler yerine, daha geniş bir alan oluşturan, iyi bir mikroskobik
görünüm sağlayan ve daha fazla ekimlerin yapılmasına olanak veren, petri kutularının
kullanılması yerinde olur. Ayrıca, kontaminantları veya saprofitik olanları zamanında ve
agarın yüzeyini kaplamadan görerek bunları uzaklaştırmak olanağını da sağlar.
İlk izolasyonlarda, sıvı besi yerlerinden pek yararlanılamaz.
51
Subkutan ve Sistemik Mikozesler
Bu infeksiyonlarda çeşitli patolojik materyallerden ekimler uygulanır. Vesikül sıvıları, irin ve
bunun gibi materyaller, petri kutusundaki katı besi yerinin yüzeyine iyice yayılarak ekilirler.
Serobrospinal sıvı, pleural ve peritoneal eksudatlar, hem sanrfüje edildikten sonra tortudan
ve hem de sanrfüje edilmeden ekimleri yapılır. Doku parçaları iyice ezildikten veya çok küçük
parçalara ayrıldıktan sonra ekilirler.
Sistemik infeksiyon oluşturan mantarlardan, H. capsulatum, C. immitis, B. dermatitidis, vb.,
ekimler petri kutusu yerine tüpteki katı ortamlara yapılması daha uygun olur.
İnokulasyonlar için kullanılacak besi yerleri, hastalık etkenini en iyi şekilde üretebilme
yeteneğine sahip ve aynı zamanda selektif olmalıdırlar. Ayrıca, her türlü optimal koşullar
sağlanmalıdır.
Mantarlar genellikle aerobik bir karaktere sahiptirler.
Kültürler, inkubasyonda 15-20 günden aşağı olmamak üzere tutulurlar. Ancak, bu süre
mantarların türüne göre değişebilir. Bazı hallerde kültürün yüzeyi saprofitik mantarlarla
kaplanabilir. Bu zaman, kısa bir süre içinde ve besi yerinin yüzeyini kaplamadan ya başka
ortama ekim yapılmalı veya saprofitik mantar spor oluşturmadan, besi yerinden
uzaklaştırılmalıdır.
Mantar hastalıklarına neden olan etkenleri izole etmek için kullanılacak besi yerlerinin türü,
şüphelenilen hastalığa göre değişebilir. Ancak, son yıllarda çeşitli ticari firmalar tarafından
pratiğe sunulan, özel ve selektif izolasyon ve identifikasyon besi yerleri bulunmaktadır.
Bunlardan da aynı tarzda yararlanılabilir.
Dermatofitozeslere neden alan etkenlerin ilk izolasyonu için, direk marazi maddelerin
muayene sonuçları ne olursa olsun, uygun besi yerlerine ekilmelidirler. Besi yerinin seçimi
aranan etkene göre değişir. Her ne kadar besi yerlerine anti bakteriyel (kloramfenikol veya
streptomisin + penisilin karışımı) ve antifungal (cyclohexamide =actidione) maddeler katılsa
bile, hastalardan alınan örneklerde bakteriler ve özellikle saprofitik mantar
kontaminasyonlarını önlemek önemli bir sorun olarak bulunmaktadır. En fazla kontaminant
mantarlar Phycomyceteslere ait türler arasındadır. Bunlar üremelerinin başlangıcında, ayni
dermatofitlere benzer koloni formu oluşturmakta ve bazen yanlış teşhise yol açmaktadırlar.
Bu yönden dikkatli bulunmak gerekmektedir.
Laboratuarlarda, dermatofit ve diğer patojenik mantarların ilk izolasyonu için, bileşiminde
kloramfenikol ve siklohekzamid (cyclohexamide) bulunan, Sabouraud dekstroz agar (SDA )
kullanılır. Bu ortamın pH'sı düşük olduğundan ve içerdiği antibakteriyel ve antifungal
substanslardan dolayı, birçok bakterilerin ve saprofitik mantarların üremesini inhibe eder.
Ancak, bu maddelere rağmen özellikle, saprofit bazı mantar üremesine rastlanabilir. Ortama,
aktidion (actidione, 0.5 g/ lt), kloramfenikol (0.05 g / litre) veya bunun yerine streptomisin
52
(40 mcg. / ml) ve penisilin (20 ui / ml.) karışımı konabilir. Bazı araştırıcılar, antifungal olarak,
fungicidini önermektedirler (100 mcg. / litre). Bu madde, % 1 oranında dimethylformamide
içinde eritildikten sonra kullanılır.
Dermatomikozese neden olan etkenleri izolasyonda, bazı laboratuarlar, Sabouraud dekstroz
agarın yanı sıra veya ayrı olarak Littman-Oxgall agarından da yararlanılmaktadır. Ancak, bu
ortamda koloniler, birinci besi yeri kadar tipik bir görünüme sahip değildirler. Bu nedenle,
özellikle, identifikasyon için SDA besi yeri yeğ tutulmaktadır.
T. violaceum, T. verrucosum, T. concentricum, T. ferrugineum ve T. tonsurans gibi
dermatofitleri üretmede besi yerine tiamin ( 0.05 g / litre ) katılması üreme şansını artırır.
Ayrıca, T. equinum için nikotinik asit ve T. gallinae için histidin üretme faktörü olarak
kullanılmalıdır.
Subkutan ve sistemik mantar infeksiyonlarında da genellikle, Sabouraud dekstroz agar
kullanılırsa da, bundan ayrı olarak, Beyin-kalp infusyon agarı veya aynı ortamın kanlı agarı,
Sabhi agardan da büyük ölçüde yararlanılır. Bu ortamların bileşiminde, siklohekzamid (0.5 g.
/ litre) ve kloramfenikol (0.05 g. / litre) bulunabilir. Ancak, antifungal madde, Cryptococcus
ve Candida türlerinin izolasyon ve identifikasyon besi yerlerinde bulunmamalıdır. Üremeyi
inhibe edebilir.
İnokule edilen besi yerleri, dermatofit izolasyonu için 25o - 26o C. aralarında inkubasyona
konurlar. Ekimlerin çift olarak yapılması ve birinin 37oC tutulması gereklidir. Ancak, bu ısı
(37oC) dermatofitlerin çoğunu inhibe eder. Sistemik infeksiyonlara neden olan mantarların
izolasyonu için de çift ekimler yapılır ve biri 37oC. tutulur. Bu ısıda dermatofit mantarların
parazitik formu (maya benzeri form) elde edilir.
Kontamine olmuş kültürleri temizlemek için sulandırma (bir özeye 10-15 spor düşecek
tarzda) yöntemi kullanılır. Bu miktar inokulum, 45oC'ye kadar ılıklaştırılmış agarla iyice
karıştırıldıktan sonra petri kutusuna dökülür. Bir kaç gün sonra (veya koloniler görülmeye
başladıktan sonra) seçilen koloni veya koloniler başka bir besi yerinin ortasına inokule edilir.
Uygun bir süre inkubasyonda tutulduktan sonra (koloni iyice görüldükten sonra )
kenarlarından alınan inokulum taze bir ortama aktarılır. Bazı durumlarda, işlemi birkaç kez
yinelemek gerekebilir.
Primer kültürlerde, dermatofit mantarlar, genellikle, 4-15 gün içinde koloni oluştururlar.
Kültürler 4 günden sonra her gün veya gün aşırı, sabah ve akşam, düzenli olarak kontrol edilir
ve 3 hafta kadar inkubasyonda bırakılır. Bu arada patojenik mantarlar bakımından şüpheli
görülen koloniler, zaman geçirmeden ve kontaminantların bulaşmasına meydan vermeden,
başka ortama aktarılırlar. Üç hafta sonra, her hangi bir üreme görülmeyen besi yerleri negatif
kabul edilirler. Ancak, marazi maddelere bir şans daha tanımak istenirse, bu sefer 15 - 20 gün
sonra, tekrar ekilmelidirler. Bu zaman, iki ayrı izolasyon besi yeri kullanılmasının yararı
bulunabilir. Kültürlerde kontaminasyonun varlığı anlaşılırsa, hemen subkültür yapılmalıdır.
53
Eğer birden fazla koloni varsa, bunlar ayrı ortamlara nakledilmelidirler. Kültürleri muayene
ederken çok yavaş hareket etmeli ve petri kutuları, mümkünse, pek fazla kıpırdatılmamalıdır.
Aksi hallerde saprofitik mantar (Aspergillus, Penicillium, Mucor, v.s.) sporları, patojenik
mantar kolonilerini kontamine edebilirler.
Besi yerlerini petri kutularında kullanmak, geniş bir yüzey sağlaması ve görmeyi
kolaylaştırması bakımından çok faydalıdır. Ancak, insanlara bulaşan sistemik mikozeslerde
ağzı kapaklı tüp kullanmak iyi bir tedbir olur.
Çeşitli mantar hastalıklarında alınacak materyalin ve izolasyon için kullanılacak besi yerlerinin
türü aşağıdaki çizelgede gösterilmiştir.
Mantarların antifungal ve antibiyotikli ortamlarda izolasyonu sağlandıktan sonra,
subkültürlerinin yapılması için ayrı besi yerleri kullanılmalıdır. Bu besi yerinde antifungal
madde konmayabilir. Pasajlar aynı bakterilerde uygulanan yöntemlerle devam ettirilir. Eğer
identifikasyon yapılacaksa, alınan inokulumlar, diğer besi yerinin tam ortasına ekilmelidirler.
Üreme meydana geldikten sonra kültürler muayene edilir. İdentifikasyon için özel selektif
besi yerlerinden yararlanılabilir.
MANTAR KÜLTÜRLERİNİN MUAYANELERİ
01.Kutan Mikozesler
01.01. Koloni Makromorfolojisi
01.02. Koloni Mikromorfolojisi
02. Subkutan ve Sistemik Mikozesler
02.01. Koloni Makromorfolojisi
02.02. Koloni Mikromorfolojisi
01. Kutan Mikozesler
Uygun bir süre ve ısıda tutulan saf kültürlerin incelenmesinde, genellikle, aşağıdaki sıra
izlenir:
01.01. Kolonilerin Makromorfolojisi
Dermatofitlerin identifikasyonunda kolonilerin makromorfolojilerinin incelenmesi önemli yer
tutar. Bu muayenede, üreyen saf mantar kolonileri, morfolojik olarak çeşitli yönlerden
tetkike tabi tutulur. Bunlar da;
54
1- Üreme durumu: Kolonilerin gelişme durumu çaplarının ölçülmesi ile saptanır. Üreme
durumu inkubasyon ısısı, süresi, besi yerinin bileşimi ve miktarı ile ilişkili olması yanı sıra,
türlerinin kendine özgü bir gelişme kapasitesine de bağlıdır.Ayrıca, ilk izolasyonlarda yavaş
bir üreme gösteren ve küçük koloni çapına sahip olan bazı mantarlar, pasajları yapıldıktan
sonra daha çabuk üreme yeteneği kazanabilirler.
Bazı mantarlar (M. canis, M. gypseum) genellikle çabuk ürer ve 10-13 gün içinde koloni çapı
3-4. cm. büyüklüğe ulaşır. Buna karşılık T. verrucosum ve T. violaceum daha yavaş ürer ve
aynı süre içinde 1.0-1.5cm. kadar olur. T. schonleinii, T. soudanse, T. yaoundei, ilk pasajda
bile çok yavaş ürer ve 20 gün sonra olgunlaşır. T. gallinae, E. floccosum, M. ferrugineum ise
ancak, 15 günden sonra olgunlaşır. Bu olgunlaşma dönemi mantarların teşhisine yarayacak
en iyi periyoddur.
Bazı mantarlar da laboratuarlarda, devamlı pasajlar sonu, mutasyona (kromozomal
değişmelere) uğrayarak koloni görünümünde bazı değişmeler meydana gelir. Böyle kolonileri
teşhis etmek oldukça güçtür. T. audouinii ve T. megninii kültürleri, diğerlerine oranla daha
sabit bir karaktere sahiptirler.
2- Koloni şekli: Dermatofit kolonilerinin şekli, genellikle, yuvarlak veya ovaldir. Bazılarının
kenarları loblu, çentikli, asteroid, vs. olmasına karşın, bir kısmının da düzdür. Ancak, bu
görünümler varyasyonlar sonucu değiştiğinden, türlere özgü bir sabit karakter göstermezler
ve bu nedenle de kolonilerin identifikasyonunda, koloni şekli yanı sıra, diğer özelliklere daha
fazla önem verilir. Aşağıdaki çizelgede, dermatofitlerin koloni morfolojileri gösterilmiştir.
3- Koloni topografisi: Dermatofit mantarlarının koloni topografisi çok değişiklik gösterir.
Koloniler, genellikle, yassı ve hafifçe kabarık bazılarının ortası belirgin şekilde çıkıntılı, bazı
dermatofitler de, merkezden yanlara doğru sathi veya derince çizgili, katlı, bazılarının üzeri
düzensiz kıvrımlı ve kırışıktır.
55
4- Koloni yapısı: Dermatofitler başlıca, 4 koloni yapı karakteri gösterirler:
a) Maya-benzeri yapı: Bu özellikteki koloni yapısına, Candida türlerinde ve dimorfik
mantarların (Blastomyces, Coccidioidomyces, Histoplasma, vs.) 37 oC'de üreyen
kolonilerinde rastlanır. Bu tarz koloniler kabarık, kenarları yuvarlak, oval veya düzensiz,
mukoid karakterdedirler ve hifalara rastlanmaz.
56
b) Flamentöz yapı: Böyle koloniler, pamuk veya kadife gibi tüylü bir görünüme sahiptirler.
Aerial hifalardan oluşan bu yapıda, sporulasyona veya konidioforlara fazlaca rastlanmaz.
c) Granüler yapı: Aerial hifaların az bulunduğu veya görülmediği bu dönemde sporulasyona
fazlaca rastlanır. Bu yapı özelliği koloniler olgunlaştıktan sonra meydana gelir. Kolonilerin
üzeri ince granüler bir görünümdedir. Bazen aynı kolonilerin bir bölgesi (daha ziyade orta
kısmı) granüler bir yapı gösterirken, kenarları flamentöz bir özelliğe sahip olabilmektedir.
d) Tüysüz membranöz yapı: Bu koloni yapısında, tüysüz deri gibi bir görünüm vardır. Ancak,
koloni kenarlarında hifalara rastlanabilir.
5- Koloni rengi (üstten) : Koloniler olgunlaştıktan sonra yüzeyde görülen renk bazen tek ve
bazen de birçok renklerin kombinasyonu halinde bulunabilir. Bazı dermatofitler de, ortama
yayılabilen pigmentler meydana getirebilirler. Mantarların renk oluşturması bir genetik
karakter olmakla beraber, ortamın yapısı ve pH’sı ile de ilişkilidir. T. mentagrophytes, T.
rubrum ve T. violaceum ’un pigmentleri antrakinon yapısındadır. Dermatofitler açıktan koyu
renge kadar değişebilen kanarya sarısı, limon sarısı, portakal rengi, açık kırmızı, koyu kırmızı,
kahverenginin çeşitli tonları, siyah, menekşe rengi, vs.), bir renk skalasına sahiptirler.
Koloni rengi (alttan): Bazı dermatofitlerin (T. gallinae, T. megninii, vs) koloni arka yüzünün
pigmentasyonu ile karakterize olmaktadırlar. Bazen de koloninin üstten görünümü ile alttan
görünümü ayrı renk tonundadır (E. floccosum, T. violaceum, vs.). Dermatofitlerin arka yüzü
görünümü de çok çeşitli renkler (sarı, oranj, kırmızı, kahverengi, yeşilimsi ve renklerin açık ve
57
koyu formları) gösterirler. Arka yüz rengi koloni identifikasyonunda daha fazla işe
yaramaktadır.
6- Pleomorfizm: Granüler veya membranöz karakterdeki kolonilerin, genellikle, orta
kısımlarında bazen de kenarlara yakın yerlerinde, beyaz pamuk veya tüy gibi oluşumlara
rastlanır. Bunlar steril hifaların oluşturduğu topluluklardır (pleomorfizm veya pleomorfik
dejenerasyon). Bazı hallerde, pleomorfizm, bütün koloniyi kaplayabilir. Böyle durumlarda,
mantar, orijinal makro-ve mikrokoloni morfolojisini ve pigmentasyon yeteneğini kaybeder.
Dejenerasyonun ilk başlangıçında makrokonidiumlar, sonra da mikrokonidiumlar ve bununla
beraber diğer strüktürler gelişemezler veya oluşamazlar. Koloni sadece miselyum halinde
kalır. Bu değişmelere, fizyolojik ve biyokimyasal varyasyonlar da katılır. Pleomorfik
dermatofit şuşları, orijinallerinden daha fazla nitrojenli madde kullanırlar. Pleomorfizm, daha
ziyade, kültürlerde spontan mutasyonlar sonucu meydana gelir ve pasajlar bu durumu
kolaylaştırırlar.
Bazı hallerde, lezyonlardan ilk izole edilen mantar kolonilerinde de pleomorfik
dejenerasyonlar görülebilir. Böyle mantarları pasaj etmek ve identifikasyonunu sağlamak
olanak dışıdır. Eğer koloni tam pleomorfik değilse, ancak, bir kaç pasajdan sonra sporulasyon
görülebilir. Böyle durumlarda, özel sporulasyon ortamları (patates dekstroz agar, vs. gibi)
kullanmak iyi bir tedbir olur. Tam pleomorfizm oluşmuşsa, bunu geriye, sporlu formuna
döndürmek çok zordur veya imkansızdır.
Pleormorfik dejenerasyon pasajlarla arttığından, bunu laboratuarlarda önlemek için, her 1015 gün içinde (veya mantarın olgunlaştığı dönemde) subkültür yapılır. Bu amaçla,
inokulumlar, normal görülen koloni bölgelerinden seçilmelidir. Ayrıca pleomorfizme mani
olmak için, mantarlar, -20oveya -60oC'de muhafaza edilebilirler.
7- Faviform dejenerasyon: Bazı mantarların orijinal tüylü veya kadife gibi olan kolonilerinin
kenarları, tüysüz membranöz bir durum gösterir. Bu tarz değişikliğe ƒaviform dejenerasyon
adı verilmektedir. T. rubrum kolonilerinde bazen, ve T. violaceum'da da, genellikle,
kolonilerin ilk başlangıçında bu tarzda oluşumlarına rastlanabilir.
01.02. Kolonilerin Mikromorfolojisi
Dermatofitlerin makromorfolojik karakterleri, kolonilerin birbirlerine bir çok yönden
benzemeleri sonu, identifikasyonda önemli ip uçları verememektedir. Bu nedenle mikroskop
altında muayene edilmeleri ve türlere ait bazı özelliklerin saptanması gereklidir. Kolonilerin
mikromorfolojisi başlıca iki tarzda saptanabilir.
1- Tüm koloninin, stereoskopik mikroskop altında ve küçük büyütme ile muayene edilmesi,
genellikle, mantarların identifikasyonuna pek yararlı bilgi vermemekle beraber, koloni
hakkında kabaca bir fikir edinilmesi bakımından önem taşır. Bu muayenede, koloninin şekli,
topografisi, yapısı ve dejenerasyonlarına ait bazı bilgiler elde edilebilir.
58
2- Üremiş kolonilerin çeşitli yerlerinden alınan materyallerden, tekniğine uyularak, boyalı
veya boyasız preparatlar hazırlanarak 200 X veya 500 X büyütme ile (veya gerekiyorsa daha
fazla büyüterek) mikroskop altında muayene edilir ve koloninin mikroskopik yapısı incelenir.
Bu muayenede, hifalar, makrokonidium, mikrokonidium ve mikroskop altında görülebilen ve
mantara ait diğer yapılar (klamidospor, artrospor, blastospor, v.s.) iyice incelenirler.
a) Hifalar: Mantarların hifa durumuna ve yapısına bakarak teşhis konulamaz. Çünkü, bu
oluşumlar çok değişkendir ve çok değişiklikler gösterirler. Dermatofitlerin hifaları septumlarla
bölünmüş olup branşlıdırlar. Bazı mantarlardan (M. ferrugineum, T. tonsurans) hifaların
yanlarından küçük veya kısa dallanmalar görülebilir (pektinate hifa). Favik şamdanı adı
verilen hifa tarzına, M. distortum, M. ferrugineum,T. concentricum, T. schoenleinii, T.
verrucosum ve T. violaceum kolonilerinde rastlanabilir. T. mentagrophytes’de, özellikle,
spiral hifa oluşumuna tesadüf edilir. Bazı dermatofitlerde de noduler yapı bulunabilir.
Bunların yanı sıra raket hifa, formlarına da bazı dermatofit mantarlarında rastlanabilir.
Yandaki şekilde
gösterilmektedir.
hifa
türleri
b) Mikrokonidiumlar (microconidiae) : Dermatofitlerin önemli ve tek hücreden oluşan
reprodüktif elementlerinden birisi de mikrokonidiumlarıdır (microaleuriospor). Bunlar, çok
sayıda, az veya hiç bulunmayabilirler. E. floccosum, T. concentricum, M. ferrugineum ve T.
schoenleinii, genellikle, mikrokonidium oluşturmazlar. Mikrokonidiumların hifa üzerinde
veya serbest olarak, morfolojik yapılarının ve dizilişlerinin, mantarların identifikasyonunda
rolleri pek azdır. Ancak, M. persicolor, T. mentagrophytes, T. tonsurans, T. rubrum, T.
terrestre, T. georgiae, gibi dermatofitlerde, mikroaleuriosporların şeklinden yararlar
sağlanabilir. Biçim bakımından, genellikle oval, yuvarlak ve armut görünümündedirler.
Hifalardan tek tek çıktıkları gibi bazen toplu olarak da bulunabilirler.
Uygun koşullar altında, mikrokonidiumlardan, bir veya birkaç tane jerm tüpü oluşur,
bunlardan hifalar ve sonra da miselyumlar meydana gelir.
c) Makrokonidiumlar (macroconidiae) : Dermatofitlerin mikroskopik morfolojilerinin
incelenmesinde, üzerinde durulması ve iyice gözlenmesi gereken reprodüktif elementlerin
59
başında makrokanidiumlar (macroaleuriospor) gelmektedir. Bu oluşum, bazen çok fazla,
bazen de az veya hiç bulunmayabilir.
M. ferrugineum, T. concentricum, T. soudanese, T. ycoundei, genellikle, makrokonidium
oluşturmazlar. Diğer dermatofitler de az veya çok sayıda (M. canis,M. cookei, M. gypseum,
M. nanum v.s.) makrokonidium meydana getirirler. Bunların mikroskop altında, şekli,
büyüklüğü, içindeki hücre sayısı, kenarlarının durumu ve diğer özellikleri çok iyi
incelenmelidir. Şekilleri, daha ziyade, mekik, puro, kayık, lobut, yumurta görünümünde ve
uçları sivri veya hafifçe yuvarlakçadır. Bazıları orta eksene göre bükülmüş (M. distortum)
olmasına karşın diğer mantarların ki, genellikle, düzdür. Boyutları, mantar türlerine göre
değişmek üzere, 6-20 x 30-150 mikrometre arasındadır. T. gallinae, M. persicolor, M.
audouinii ve M. vanbreuseghemi 'nin makrokondium hücre duvarları ince olmasına
karşın, M. canis ’in kalındır. Bazılarının kenarlarında da özel dikensi çıkıntılar bulunur.
Makrokonidiumlar birden fazla hücreye sahiptirler. Hücreler, birer septumla birbirlerinden
ayrılmışlardır. Bunların sayıları, M. nanum ve E. floccosum ’da genellikle 2-3 tane olmasına
karşın, diğerlerinde 4-12 arasında değişebilir. Hücre sayıları türler için önemli bir ayırıcı
karakter taşımazlar. Ancak, M. nanum’da oval veya yumurta biçiminde olan
makrokonidiumlarda 2-3 taneden fazla hücre bulunmaz. E. floccosum ’da benzer yapı özelliği
gösterir.
Mikroskopik preparatlarda kullanılan solüsyonların, makrokonidiumların morfolojik karakteri
üzerine etkisi vardır. Bu nedenle, bazı araştırıcılar fazla değişiklik yapmaması ve çabuk
öldürmesi bakımından Lugol solusyonunu (veya iyot sol.) uygun bulmaktadırlar. Ancak,
muayenelerin 10-30 dakika içinde bitirilmesi gereklidir. Bu süre, lugol solusyonunun
etkilemesi için yeterli bulunmaktadır. Fizyolojik suyun kullanıldığı hallerde,
makrokonidiumların yapısını iyice görmek olanaksızdır. Lugol solusyonu, sporun hücre
duvarını, genellikle,10-15 dakika içinde kalınlaştırır. Bu kalınlaşma, standart ve her tarafta
aynı olduğu için, herhangi bir sakınca yaratmaz.
Aynı mantara ait aynı koloni içinde oluşan makrokonidiumlar morfolojik olarak bir örneklik
göstermeyebilirler. Bu nedenle de sadece makrokonidiuma dayalı teşhis sakıncalıdır. Bu
konuda M. cookei üzerinde yapılan araştırmalar, özetle, aşağıdaki gibidir.
- Aynı koloninin çeşitli yerlerinden yapılan preparatlarda, birbirinden önemli derecede ayrı
mikroskopik görünümde, makrokonidiumlara rastlanmaktadır.
- Aynı koloninin ortasından aynı uzaklıktaki çeşitli yerlerden 12-41 gün sonra yapılan
preparatlarda, makrokonidiumların uzunluk ve genişliği önemli derecede farklar
göstermektedir.
- Makrokonidiumların ortalama uzunluğu, 41 günlük kolonide, merkezden (koloninin
ortasından) uzaklaştıkça azalmaktadır.
60
- Preparatta rastlanılan makrokonidium sayısı, koloninin yaşı, preparat için örneğin alındığı
yer ve besi yerinin, makrokonidiumun genişliği ve hücre duvarı kalınlığı üzerine, diğer
değişiklikler kadar, büyük oranda etkilememektedir.
- Makrokonidiumlardaki hücre sayısı, koloni yaşlandıkça artmakta ve aynı zamanda, preparat
yapmak için alınan örneğin yerine göre değişmektedir.
Yukarıda bildirilen durumlar, makrokonidiumların morfolojileri, sayıları, kalınlığı ve içlerindeki
hücre sayısını etkilediğinden, teşhiste çok dikkatli bulunmak gereklidir.
Uygun koşullar altında, makrokonidiumlardan bir veya birden fazla jerm tüpü meydana
gelebilir. Bu gelişerek hifayı oluşturur.
Bazı dermatofitlerin makrokonidium sayısı, boyutları ve şekilleri bahsin sonunda çizelgelerde
gösterilmiştir.
d) Klamidosporlar (chlamydospor) : Bazı dermatofit mantarlarında, preparatlarda,
klamidosporlara rastlamak mümkündür. Bu sporlar, hifalarda bulunan hücrelerin
genişlemesi, büyümesi ve kenarlarının kalınlaşması sonu meydana gelirler. Hifaların ucunda
(terminal) veya yanlarında (lateral) bulunurlar. Bazen, hifada bulunan hücrelerin arka arkaya
klamidospor haline dönüşmesi, tesbih gibi bir görünüm meydana getirir. Bu tarz oluşuma, T.
verrucosum’da tür özelliği olarak rastlanır ve identifikasyonda çok yararlı olur.
e) Artrosporlar (arthrospor) : Bu tür sporlara in vitro pek rastlanamaz. Bu sporları daha
ziyade lezyonlardan yapılan preparatlarda görmek mümkündür.
f) Blastosporlar: Bazı mantar hifalarında çeşitli yerlerde gruplar halinde yuvarlak veya oval
şekilde blastosporlara rastlanabilir.
02. Subkutan ve Sistemik Mikozesler
Subkutan ve sistemik infeksiyonlara neden olan mantar kolonilerinin makroskopik ve
mikroskopik muayenelerinde de, aynen kutan infeksiyonlarda bildirildiği gibi, hareket edilir.
02.01. Koloni Makromorfolojisi
Hastalık olgularından izole edilen ve saf olarak üretilen mantar kolonilerinin makroskopik
olarak muayeneleri, infeksiyon etkenlerine göre az-çok değişmek üzere, genellikle, aşağıdaki
tarzda yapılır:
1- Üreme durumu: Kolonilerin uygun ortamlarda gelişme, olgunlaşma durumu ve süresi
saptanır ve koloninin çapı ölçülmek suretiyle üreme durumu tespit edilir. Kolonilerin üreme
durumu, besi yerinin bileşimi, miktarı, inkubasyon ısısı ve süresi ile mantar türlerine göre
önemli değişiklik gösterir. Ancak, dimorfik mantarların (S. schenckii, B. dermatitidis, C.
immitis, H. capsulatum) 37°C'deki kolonilerinin üreme durumu ile aynı mantarların oda
61
ısısında (25°C.) elde edilen kolonilerinin, yapı bakımından aralarında önemli farklar
gösterdiğinden, üreme durumları da çok değişik olmaktadır.
2- Koloni şekli: Subkutan ve sistemik mantarların oluşturdukları koloniler genellikle oval veya
yuvarlak bir görünüme sahiptirler. Kenarları, düz, çentikli, loblu, rizoid, vs. ve üzerleri de
kabarık, buruşuk, ortadan kenarlara doğru kırışık veya katlı olabilmektedir.
3- Koloni topografisi :Koloniler bazı türlerde yassı veya kabarık, bir kısmında buruşuk, katlı,
çizgili, vs. görünümlere sahiptirler.
4- Koloni yapısı: Subkutan ve sistemik mikozeslere neden olan mantarlardan difazik olanların
(S. schenckii, B. dermatitidis, C. immitis, H. capsulatum) 37 oC'de üremiş kolonileri mayabenzeri forma sahiptirler. Bu parazitik faza ait koloniler, mukoid, nemli, yapışkan ve
kabarıktırlar. Bunlarda miselyal görünüme rastlanmaz. Buna karşın, oda ısısında (20oC'de)
üremiş kolonilerinde ise flamentöz yapıya tesadüf edilir ve miselyum bulunur. Bazı
kolonilerde de granüler yapı formuna rastlanabilir.
5- Koloni rengi: Bu mantarlara ait kolonilerde, krema renginden siyah renge kadar değişen
renk farkları görülebilir.
02.02. Koloni Mikromorfolojisi
İzole edilmiş ve uygun bir ısı ve süre ile saf olarak üretilmiş kolonilerin belli yerlerinden ve
çok dikkatli bulunmak ve özel kabinet (veya inokulasyon kabineti) içinde olmak kaydı ile
preparatlar hazırlanır. Bunlardan, bir kısmı, doğrudan doğruya, boyanmadan (natif muayene)
ve diğer kısmı da uygun boya yöntemlerinden biri ile (Gram, Giemsa, PAS, Ziehl Neelsen,
Griedley, v s.) boyandıktan sonra mikroskop altında 500 x ile ve gerektiğinde immersiyonla
(1000 x) muayene edilerek, kolonilerin ince yapıları ve mantar elementleri tetkik edilir. Bu
muayenede, dimorfik mantarlarda, hem parazitik forma (maya-benzeri form) ve hem de
miselyal formdaki kolonilere ait mantar elementleri ve monomorfik (monofazik) mantarlara
ait mantarı oluşturan yapılar incelenir. Mantar türlerine ve inkubasyon süresine göre
kolonilerin mikromorfolojileri aşağıdaki gibidir:
Rhinosporidiosisde: Bu hastalığın etkeni olan, R. seeberi ’in kültürü yapılamamıştır.
Sporotrichiosisde: Oda ısısında (25°C'de) üreyen miselyal formdan yapılan preparatlarda
septumlu hifalar ve bunların yanlarından çıkan tek tek veya çiçek yaprağı gibi dizilmiş
konidiumlara rastlanır.
Maya benzeri kolonilerden (37°C’de üretilmiş) mikroskop altında oval veya yuvarlak, puro
veya maya benzeri tomurcuklu veya tomurcuksuz hücreler görülebilir.
Aspergillosisde: Oda ısısında veya 37°C’de üremiş kolonilerde septumlu miselyum,
konidiofor ve çok sayıda oval veya yuvarlak konidiumlar gözlenebilir.
62
Blastomycosisde: Oda ısısında üreyen kolonilerin mikromorfolojilerinde septumlu hifa,
klamidospor ve hifalara kısa sapla bağlı konidiumlara rastlanır. B. dermatitidis ’in 37oC’de ki
maya benzeri kolonilerinde oval veya yuvarlak, çift cidarlı ve bazıları tomurcuklu hücrelere
tesadüf edilir.
Candidiasisde: Oda ısısında ve 37°C'de üreyen maya benzeri kolonilerden yapılan
preparatlarda pseudomiseller, oval veya yuvarlak blastosporlar, kalın duvarlı ve iri
klamidosporlar görülebilir.
Coccidioidomycosisde: Oda ısısında üreyen miselyal formdaki kolonilerde septumlu ve
branşlı miselyumlar ve varil biçiminde artrosporlar bulunur. Mantarın (C. immitis) 37oC'de
üremiş maya benzeri kolonilerinde ise, oval veya yuvarlak, çift cidarlı sporangium (sferula) ve
endosporlara rastlanabilir.
Cryptococcosisde: C. neoformans oda ısısında ve 37°C'de maya benzeri koloniler oluşturur.
Yapılan preparatlarda, oval veya yuvarlak, çift cidarlı ve etrafı kapsüllü, bazıları tomurcuklu
hücreler görülür.
Histoplasmosisde: H. capsulatum oda ısısında üreyen kolonilerde septumlu hifalar,
hifalardan lateral çıkan ve üzeri dikensi büyük klamidosporlar görülür.
Maya fazından yapılan preparatlarda ise küçük oval veya yuvarlak hücrelere rastlanır.
Nocardiosisde: N. asteroites ’in 37°C'de üremiş kültürlerinde branşlı flamentler ve difteroid
formda mikroorganizmalar görülür.
63
64
PATOJENİK MANTARLARIN IMMUNOLOJİSİ
01. Giriş
02. Serolojik ve Alerjik Testler
02.01. Kutan Mikozesler
02.02. Subkutan ve Sistemik Mikozesler
03. Kültürlerin Muhafazası
04. Mikofajik Böceklerin Kontrolü
01. Giriş
Mantarlardan ileri gelen infeksiyonlarda vücut, mantar elementlerine karşı immunolojik bir
yanıt verir. Bu cevap, bakteriyel antijenlere oranla zayıf olmakla beraber, kendini humoral ve
sellüler tarzda belli eder. Mantar elementlerinin vücuda girmesi ile lenfoid sisteme ait
retikuloendotelyal sistem (RES) aktivite kazanır veya uyarılır. Hücresel veya sıvısal yanıtın
derecesi ve bunlardan birine ait öncelik sırası, infeksiyonun türüne göre değişir. Bazı
hastalıklarda ilk önce deri duyarlılığı oluşur ve bunu deri testleri ile ortaya koymak mümkün
olabilir. Diğer bazı hastalıklarda da humoral yanıt önce belirir.
Mantar hastalıklarında oluşan antikorları saptamak için,mikrobiyolojide kullanılan yöntemler,
aynen burada da uygulanır. Bu reaksiyonlar, genellikle, sistemik mantar infeksiyonlarında
daha fazla kullanma alanına sahiptir. Aglütinasyon reaksiyonu mantar infeksiyonlarında çok
65
az kullanılır. Komplement fikzasyon testi ise, yararlanılan ve güvenilen bir serolojik
yöntemdir. Bu reaksiyondan, özellikle, sistemik infeksiyonların teşhisinde faydalanılır.
Komplementi fikze eden antikorlar presipitinlerden sonra ortaya çıkarlar ve IgG karakterinde
olup kanda uzun süre kalabilirler. İnfeksiyonun şiddeti artıkça, bu teste ait titre de yüksek bir
düzeye ulaşır ve hastalık süresince teşhise yardımcı olur. Titrenin yüksek olması prognozun
iyi olmadığına bir kanıt sayılabilir (Örn. İnsanlarda, Coccidioidomycosisde). Presipitasyon
reaksiyonu, bu yöntem genellikle, IgM karakterinde olan antikorları (presipitinleri)
saptamada işe yarar. Bir çok mantar hastalıklarında, presipitinler erken oluşurlar ve 3 hafta
kadar yüksek titrede kalırlar. İmmunfluoresans testi, özellikle, H. capsulatum, Candida
türleri, C. neoformans, S. schenckii, B. dermatitidis gibi sistemik infeksiyonlara neden olan
mantarların saptanmasında kullanılan önemli ve yararlı bir yöntemdir. İmmundiffusyon
tekniği de mantarlar arasındaki ortak antijenik komponentlerin saptanmasında
kullanılmaktadır. Ancak, bu durum testin spesifitesini azaltıcı role sahiptir. C.
neoformans ve B. dermatitidis 'e ait komponentler genellikle zayıf olduğundan, vücuttaki
immunojenik uyarımı da düşük olmakta ve oluşan antikorları saptamada güçlükler
çekilmektedir. Ayrıca, teşhisin çok önemli olduğu infeksiyonun başlangıcını tespit etmekte,
oluşan antikorların yetersizliği nedeniyle, olanaksızdır. Bakteriyel ve viral infeksiyonların
teşhisinde çok kullanılan ELİSA mantar hastalıklarının tanımında çok sınırlı kullanılmaktadır.
Mantarlardan etkin bir antijen hazırlamak ve bunları standardize etmek de oldukça zordur.
Özellikle, patojenik dimorfik mantarların, vücuttaki parazitik formları ile in vitro formları
arasında oldukça farklı morfolojik ve antijenik ayrılıklar vardır. H. capsulatum 'un h-antijeni,
aktif infeksiyon hallerinde antikor oluşturmasına karşın, m-antijeni ise daha ziyade latent
infeksiyonlarda antikor meydana getirmektedir. Diğer bir antijenik faktör olan, c-antijeni ise
spesifik olmayan bir karakter gösterir ve bir çok mantarlarda da ortaktır. Bu mantara ait olan
diğer antijenik komponentler de n.y ve x olarak identifiye edilmiştir. Histoplasma üzerinde
yapılan antijenik analiz çalışmalarında 7 antijenik fraksiyonun da, özellikle, h- ve mantijenlerinde toplandığı ortaya konulmuştur. Son yıllarda, Cryptococcosisli hastaların
kanında ve serebrospinal sıvılarında antikor aramaktan ziyade, bu mantara ait antijenlerin
varlığını ortaya konan yöntemlerin geliştirilmesi üzerinde durulmaktadır. H. capsulatum ve C.
immitis' den ileri gelen infeksiyonlarda dokularda bulunan mantar elementlerinin antijenik
komponentleri özellikle, mantar hücre duvarlarında lokalize olmuşlardır. Bileşiminde lipid,
polisakkarid, protein ve kitin gibi substanslar vardır.
Blastomycosis olgularında presipitasyonla saptanan antikorlar ancak %50 oranında aktif
infeksiyonu gösterdiği bildirilmektedir. Coccidioidomycosisde komplement fikzasyonla veya
immundiffusyonla ortaya konan antikorlar ise, infeksiyonun şiddetini ifade eder. Yaygın
infeksiyon olgularında kanda yüksek titrede antikor bulunmasına karşın, tek veya
ekstrapulmoner lezyon olguların antikor titresi daha düşüktür.
Candida türlerinde immunelektroforez yöntemi ile 5 antijenik grup ayrılmış olup, bunların
esasını protein ve polisakkaridler oluşturmaktadır. S. schenckii’nin tüm hücresi kullanılarak
66
hazırlanan antijenle yapılan aglütinasyon ve komplement fikzasyon yöntemleri, sonuçları
bakımından birbirlerine paralellik gösterdiği açıklanmıştır.
Mucor, Aspergillus ve Nocardia türleri vücutta çok az bir immunolojik uyarım meydana
getirirler. Dermatofitlerin indirekt teşhislerinde de serolojik yöntemler, genellikle, sınırlı
kalmaktadırlar. Çünkü, bu mantarlara ait elementlerin vücuttaki humoral yanıtları, aynı
antijenik komponentlerin, sellüler reaksiyonlarından daha az olmaktadır.
Mantar hastalıklarında hücresel bağışıklık (sellüler immunite) teşhis de büyük kolaylıklar
sağlar. Bu türlü yanıtta, T-hücreleri önemli görev yaparlar. T-lenfositlerinin başlıca 5 görevi
bulunmaktadır :1-Geciken türde kutan aşırı duyarlılık (tüberkülin, histoplasmin, coccidiodin,
vs.), 2-Patojenik mantarlara (ve viruslara) karşı savunma, 3-Allograft reddi ve bununla ilişkili
reaksiyonlar, 4-Tümörlerin kontrol altına alınmaları ve 5- Hücresel savunmada etkin role
sahiptirler (lenfokin sentezi). T-hücreleri tarafından meydana getirilen substanslara,
mediatör veya lenfokin adı verilmektedir. Eğer, T-hücrelerinin fonksiyonlarına mani olunursa
mantar infeksiyonları, özellikle, Candidiasis, Aspergillosis, Cryptcoccosis, Phycomycosis,
olguları fazlaca görülmektedir.
Dermatomycosis ve sistemik infeksiyonlarda, hastaların derisinde duyarlılık meydana gelir.
Bu durum deri testi ile ortaya konabilmektedir. Bu amaçla, mantarlardan hazırlanan çeşitli
allergenler veya antijenler (trichofitin, coccidiodin, blastomycin, histoplasmin, sporothricin,
oidiomycin, vs) kullanılmaktadır. Bazı mantar infeksiyonlarında deri testlerinde kros
reaksiyonlara rastlanmaktadır. Ayrıca, bazılarında da (özellikle bazı dermatofitlerde, E.
floccosum, M. audouinii, T. schoenleinii, T. rubrum vs. gibi) sensitizan karakter, daha zayıf
olmaktadır. Deri testini yapabilmek için, mantarlardan özel yöntemlerle hazırlanan,
saflaştırılan ve standardize edilmiş allergenler, deri içine 0.1 ml. miktarında şırınga edilir.
Pozitif reaksiyonlar da şırınga yerinde 1 cm. çapına kadar değişebilen büyüklükte ve halka
biçiminde kızarıklık meydana gelir. Reaksiyon bazen çok çabuk (bir kaç dakika içinde) bazen
de geç 24-48 saat içinde (nadiren bir haftaya kadar) oluşur. İnsanlarda klinik olarak bir
infeksiyonun saptanamadığı olgularda, deri testleri pozitif çıkabilmektedirler. Bu durum,
vücudun, daha önceden mantarla temasa geldiğini ve deride duyarlılığın kaldığını
göstermektedir.
Mantar infeksiyonlarından bağışıklıkla korunmada bazı aşılar hazırlanmış ve denenmiştir.
Ancak aşıları hazırlama tekniklerinin farklılığı yanı sıra bunların standardize edilmeleri de
önemli güçlükler yaratmaktadır. Aşılar genellikle, öldürülmüş (60 oC. de 2 saat tutularak)
misellerin fizyolojik su içinde ezilmesi ile hazırlanan ve homojenize edilen süspansiyonlarıdır.
Maya benzeri koloni oluşturan mantarlardan veya dimorfik mantarların maya benzeri
kolonilerinden de aşılar hazırlanır ve kullanılabilir. Bu aşıların sterilite kontrolleri yapıldıktan
sonra, içine konservatif olarak %0.5 fenol,%0.3 trikresol veya mertiolet 1/10.000 oranında
katılır. Ancak, şimdiye dek, infeksiyondan koruyabilecek bir aşı geliştirilememiş veya pratiğe
konamamıştır.
67
02. Serolojik ve Alerjik Testler
Mantar hastalıklarının teşhisinde serolojik testler, bakteriyel ve viral infeksiyonlardaki
kullanma alanı kadar pek yaygın olmayıp çok sınırlıdır. Hatta çoğu zaman
kullanılmamaktadır.
02.01. Kutan Mikozesler
Dermatofitlerin teşhisinde, serolojik (aglütinasyon, komplement fikzasyon, presipitasyon, ve
diğerleri) ve alerjik testler genellikle kullanılmaktadır. Dermatofitler zayıf immunojenik veya
immunostimulan etkiye sahiptirler. Ancak, alerjik özelliği olduklarından deri testlerinde
yararlar sağlamaktadırlar.
02.02. Subkutan ve Sistemik Mikozesler
Rhinosporidiosis : İnsan ve hayvanlardaki Rhinosporidiosis infeksiyonlarında serolojik ve
alerjik testlerden yararlanılamamaktadır.
Sporotrichosis: Laboratuar hayvanlarında yapılan deneysel infeksiyonlarda çok zayıf bir
antikor düzeyine rastlanır. Bu antikorlar, komplement fikzasyon, aglütinasyon ve
presipitasyon teknikleriyle ortaya konabilmektedir. Evcil hayvanlardaki doğal
infeksiyonlardaki antikor durumu hakkında yeterli bilgiler yoktur. Presipitasyon testinin, bu
infeksiyonda daha duyarlı olduğu bildirilmiştir. Ancak, diğer bazı mantarlarda kros reaksiyon
vermesi testin duyarlılığını azaltır.
İnsanlarda doğal infeksiyonlarda, yukarıda anılan antikorlar oluşur. Ancak, deride lokalize
olan olgularda bu antikorlar diagnostik düzeyin altındadır veya hiç meydana gelmezler.
Serolojik testler içinde fluoresens antikor, latex aglütinasyon ve agar-jel diffusyon
tekniklerinden yararlanılmaktadır. S. schenckii’nin maya formundan ısıtılarak elde edilen deri
testi antijeni (sporotricin) insanlarda teşhis için kullanılmaktadır.
Aspergillosis: Bu infeksiyonun teşhisinde immunodiffusyon ve komplement fikzasyon testleri
uygulanabilir.
Blastomycosis: İnsanlarda serolojik testler, Histoplasmosis ve Coccidioidomycosis de olduğu
kadar pek güvenilir değildir. Komplement fikzasyon testi infeksiyonun başlangıcında negatif
olmasına karşın zamanla titre yükselmesi ile test de pozitif çalışır. İyileşme olduktan sonra
antikorlar kaybolur. Yüksek komplement fikzasyon titresi ve negatif deri testi prognozun iyi
olmadığını gösterir. Immunodifusyon testi çok duyarlıdır. Bu test, Histoplasmosis ile de kros
reaksiyon verir. Kültür filtratlarından elde edilen allergen (Blastomycin) insanlarda deri
testinde kullanılır.
68
Köpeklerde, Blastomycosis infeksiyonlarında, komplement fikzasyon testinden
yararlanılmaktadır. Ancak, test çok spesifik olmasına karşın, bu testle pozitif reaksiyon veren
serumlar Histoplasmosis ve Coccidioidomycosis ile de daha düşük titrede olsa bile, kros
reaksiyon vermektedirler.
Diğer serolojik testler (aglütinasyon, presipitasyon, agar gel diffusyon, vs.) daha az
kullanılır. B. dermatitidis ’in sentetik ortamlarda üretilmesi sonu elde edilen filtrat
(Blastomycin) deri testi için kullanılır. Bu allergen, Histoplasmin ve Coccidiodin kadar spesifik
değildir.
Candidiasis: Bu hastalıkta, insanlarda, immunodifusyon, aglütinasyon, latex aglütinasyon,
fluoresens antikor ve presipitasyon testleri ile etkenden elde edilen allergen (Oidiomycin)
deri testlerinde kullanılabilir. Latex aglütinasyon testi, Cryptococcosis ve Tuberculosisli hasta
serumlarıyla kros reaksiyon verebilir.
Coccidioidomycosis: İnsanlarda Coccidioidomycosisin teşhisinde, komplement fikzasyon,
latex aglütinasyon ve presipitasyon testlerinden yararlanıldığı gibi deri testinde de
coccidiodin de kullanılabilir.
Cryptococcosis : İnsanlarda infeksiyonun teşhisinde, daha ziyade indirekt fluoresens antikor
yöntemi ve daha az olarak komplement fikzasyon ve aglütinasyon tekniği kullanılır. Ayrıca,
deri testi için, Coccidioidinden yararlar sağlanabilir. Ancak bu son test, Histoplasmosis ve
Blastomycosisli hastalarda da pozitif çalışır.
Histoplasmosis : Komplement fikzasyon reaksiyonu antijeni (maya ve miselyal form dan
hazırlanan) ve latex aglütinasyon testi, insanlarda Histoplasmosis de kullanılabilir.
Nocardiosis : İnsanlarda da, serolojik testlerden ziyade, mikroorganizmadan elde edilen
allergen (Nocardin) deri testlerinde yararlanılmaktadır.
03. Kültürlerin Muhafazası
Kültürlerin muhafazası, mantarların makro-ve mikro morfolojik özelliklerinin korunmasında
büyük yararlar sağlar. Bunun için başlıca yöntemler kısaca şöyledir:
1- Kültürlerin oda ısısında muhafazası: Bu yöntem zaman alıcı ve biraz da masraflı
olmaktadır. Kültürlerin 2-3 ayda bir pasajı yapılarak devam ettirilir. Subkültürler tüplerde
yapılır ve pasaj için, koloninin tipik yerlerinden seçilir. Ancak, uzun süre subkültürler
pleomorfizme neden olabilir. Tüplerin ağzı parafin ile kapatılarak kurumaları önlenir. İyi bir
üreme elde edildikten sonra, tüpler bir kutu veya tel sepete konarak oda ısısında ve belli özel
yerlerde muhafaza edilirler.
Bazı araştırıcılar, besi yerinin her pasajda değişimini uygun görmekte ve örneğin, önce A
ortamı kullanılmışsa sonra B vasatı, sonra tekrar A besi yeri ve B ortamı kullanmanın
mantarları daha iyi durumda tuttuğunu bildirmektedirler.
69
2- Soğukta muhafaza: Üremiş kültürler 5-10° C. arasındaki özel yerlerde muhafaza
edilebilirler. Bu ısıda kuruma azdır ve kültürlerin 3-4 ay aralıkla pasajı yapılabilir.
Dermatofitler bu ısıya uzun süre dayanmasına karşın bazı türler (E. flocosum, M. aoudouinii,
T. schoenlenii, T. violaceum) için uygun olmayabilir.
3- Dondurarak muhafaza: Dondurma, dermatofitlerin en iyi muhafaza yöntemidir. Tüplerde
üretilen 10-14 günlük kültürler üzerine yağsız süt veya % 5-7 DMSO katarak -20°C. veya daha
düşük ısıda muhafaza edilirler.
4- Suda muhafaza: İçinde 5-10 ml. steril fizyolojik su veya distile su bulunan tüplere kültür
parçası (sporlu) konarak ağzı pamuk veya mantarla kapatılarak oda ısısında veya
buzdolabında muhafaza edilebilir. Pasajlar yapılmadan önce, canlılık kontrolleri yapılır ve
canlı olanlar subkültür için kullanılır. Bu yöntemin pleomorfizmi önlediği bildirilmektedir.
5- Kültürlerin mineral yağ tabakası altında muhafazası: Tüplerde üremiş kültürlerin üzerine,
kaplayacak derecede, sterilize edilmiş (otoklavda 120oC'de 45 dakika) mineral yağ ilave
edilir. Böyle hazırlanan kültürler oda ısısında bir kaç yıl saklanabilirler. Bazen yağ tabakası
altında üremeye de rastlanabilir.
Sıvı parafin de bu amaç için kullanılabilir.
6- Liyofilizasyon: Bu yöntem de çok fazla kullanılmaktadır. Bu amaçla yağsız sütten (%10)
yararlanılır. İçinde mantar üremiş tüplere 5 ml. miktarında konarak, steril bir öze ile mantar
süt içinde süspansiyon yapılır. Bu süspansiyondan ampullere 1 veya 2 ml. kadar taksim edilir.
Ampuller hemen -25°C' deki alkol içine daldırılarak dondurulurlar. Sonra, hemen, vakumla
havaları alınır ve liyofilize edilir. Ampullerin iyi kapatılıp kapatılmadığı veya içinde hava olup
olmadığı özel aletle kontrol edilir. Her türden 9-10 ampul hazırlanır. Liyofilizasyonun sonunda
bir tanesi açılarak kontrol edilir. Kontrolde üreme varsa, diğerleri oda ısısında muhafaza
edilebilirler.
7- Steril toprakta muhafaza: İçinde steril toprak bulunan tüp veya şişelere mantar
süspansiyonları katılarak buz dolabında muhafaza edilebilirler. Bu teknik yaygın
kullanılmamaktadır.
8- Sıvı nitrojende muhafaza: Gliserin (%10) için de suspansiyonları yapılan mantarlar 190oC'
de muhafaza edilebilirler.
04. Mikofajik Böceklerin Kontrolü
Bu böcekler laboratuarlara toprak veya infekte marazi maddelerle getirilirler. Bu böcekler,
genellikle, mantar yiyen cinse, Tarsonemusa aittirler. Boyları 1 mm. kadardır. Tüplerin
pamuğunu delerek içeri girer ve kültürleri yerler. Bunların yumurtaları da pasajlarla
nakledildiği için, subkültürler devamlı kontamine çıkarlar. Önerilen bazı akarisidler
70
(paradiklor benzen, dikloro etan, vs.) hem insan ve hem de mantar için zararlıdırlar. Bu
amaçla aşağıdaki önlemler alınır :
1- Sabouraud dekstroz agara ,%0.01 oranında Lindan tozu karıştırılarak besi yeri hazırlanır.
Sonra, mantarlar ekilir. Lindan böcekleri öldürür. Veya,
2- Böcekli kültürler timol buharına tutulur. Bunun için, dip tarafından timol kristalleri
bulunan bir kaba kontamine kültürler konur ve kabın ağzı iyice kapatılır. Timol buharı hem
ergin böcekleri ve hem de yumurtalarını öldürür. Timol buharları insan için (temas veya
buhar) toksik değildir.
3- Tüplerin ağzına konan pamuk tıkacın dışta kalan kısmına alkol (%96) 500 ml.+ Su 450 ml. +
HgCL2 10 g+ gliserin 50 ml. den ibaret karışımdan bir kaç damla konur. Bu solüsyon böcekleri
öldürür. Bu yöntem de çok kullanılmaktadır.
Mantar Preparat ve Kültür Hazırlama Yöntemleri
01. Giriş
02. Kutan Mikozeslerde
02.01. Potasyum Hidroksit (%10)
02.02. Lacto Phenol Pamuk Mavisi
02.03. Lâm Kültürü Hazırlama
02.04. Rivalier Seydel Yöntemi
02.05. Agar Blok Yöntemi
03. Subkutan ve Sistemik Mikozeslerde
03.01. Muayene Materyallerinden
03.02. Doku Kesitleri Hazırlamak
03.03. Kültürlerden Preparat Hazırlamak
04. Deneme Hayvan İnokulasyonları
04.01. Kutan Mikozesler
04.02. Subkutan ve Sistemik Mikozesler
71
05. Bazı Besi Yerleri
05.01. Sabouraud Dekstroz Agar
05.02. Sabouraud Glukoz Buyyon
05.03. Littman Oxgall Agar
05.04. Beyin Kalp İnfusyon Agarı
05.05. Mısır Unlu Agar
05.06. Malt Ekstrakt Agar
05.07. Yulaf Unlu Agar
05.08. Patates Dekstroz Agar
05.09. Pirinçli Besi Yeri
05.10. Czapek Agar
05.11. Dermatofit Test Medium ( DTM )
05.12. Cysteinli Kanlı Agar
05.13. Salvin YP Ortam
05.14. Sabhi Agar Besi Yeri
05.15. Casitone Nişasta Agar
05.16. Thioglucolate Besi Yeri
05.17. Nitrat Redüksiyon Ortamı
05.18. Kanlı Agar
06. Diğer Test Ortamları ve Yöntemler
06.01. Kazein Agar
06.02. Peptonlu Su
06.03. Amonyum Nitrat Agarı
72
06.04. Üre Agar
06.05. Jelatinli Ortam
06.06. Tiamin, İnositol, Nikotinik Asit ve Histidine Gereksinim Testi
06.07. Tyrosine Testi
06.08. Kıl İnvazyon (Perforasyon) Testi (Keratinolizis)
06.09. Germ Tüp Testi
06.10. Dimorfik Mantarların Maya Formuna Dönüştürülmesi
07. Solüsyonlar
07.01. Potasyum Hidroksit ( %10 )
07.02. Parker Boyası + KOH
07.03. Gliserinli Potasyum Hidroksit
07.04. Lakto Phenol Pamuk Mavisi (Aman's Solusyonu)
07.05. Polivinil Alkol Solusyonu
08. Boyalar
08.01. Gram Boyama Yöntemi (Hucker Modifikasyonu)
08.02. Kinyoun'un Boyama Yöntemi
08.03. Ziehl Neelsen Boyama Yöntemi
08.04. Giemsa Boyama Yöntemi
08.05. Periodik Asit Schiff ( PAS ) ile Boyama
08.06. Gridley Boyama Yöntemi
08.07. Akridin Oranj Boyası
09. Antifungal İlaçlar (Antifungal Kemoterapötikler)
73
01. Giriş
Mantar kolonilerinin makro-ve mikro morfolojilerini kolay ve ayrıntılı inceleyebilmek için
önce bunlardan preparatlar hazırlamak ve sonra bu preparatları, ya natif olarak veya uygun
boyama yöntemleri ile boyayarak muayene etmek gereklidir. Preparatların hazırlanmasında
aşağıdaki tarzda hareket edilir:
02. Kutan Mikozeslerde
Dermatofitozise neden olan mantarların identifikasyonunu sağlamak için preparat, hem
laboratuara gönderilen marazi maddelerden ve hem de üremiş olan kolonilerden hazırlanır.
Mikroskopik muayenelerde kullanılacak lâm ve lâmellerin çok iyi temizlenmiş olması, çizgili
ve yağlı olmaması gereklidir. Bu amacı gerçekleştirmek için lâmlar devamlı olarak, ağzı iyice
kapatılmış ve içinde alkol (% 96) bulunan kaplarda muhafaza edilirler. Kullanılacağı zaman,
lâmlar bir pensle tutularak çıkarılır ve alkol kuruduktan sonra yağsız ve tüysüz bir bezle iyice
silinir ve alevde hafifçe ısıtılır.
Kolonilerden materyal alırken çok yavaş hareket etmeli ve orijinal morfolojilerini bozmamaya
çalışılmalıdır. Materyal, koloniler oluştuktan sonra ve en iyisi olgunlaşma döneminde iken ve
koloninin çeşitli yerlerinden alınmalıdır. Mikroskopta iyi bir görünüm elde edebilmek için,
uygun bir kontrast sağlanır. Preparat önce küçük büyütme(100-200 x) ve sonra daha yüksek
büyütme (450-500 x) ile muayene edilir. Gerekli hallerde immersiyon objektifi de
kullanılabilir.
02.01. Potasyum Hidroksit (%10)
Potasyum hidroksit veya Sodyum hidroksit, kıl, tüy, deri ve tırnak kazıntılarını muayenede,
materyaldeki debrisleri hidrolize etmek ve materyali berraklaştırmak amacı ile kullanılır.
Fungal elementleri iyice görebilmek için, lamdaki preparat hafifçe ısıtılır ve oda ısısında 30-60
dakika bekletilir. Eğer, çok fazla preparat hazırlanacaksa, bu takdirde % 5 KOH veya NaOH
solusyonu kullanılır ve preparatlar bir gece bekletildikten sonra mikroskopta muayene
edilirler. Preparatlar aşağıdaki tarzda hazırlanır.
1- Temiz ve kuru bir (veya birkaç) lâmın ortasına bir veya iki damla %10 KOH (veya %10
NaOH) solusyonundan damlatılır.
2- Bu solusyonun üzerine, steril bir pensle tutularak alınan yeterince materyalden konur.
3- Lâmelle kapatılır.
4- Alevde çok hafifçe ısıtılır (50oC - 60oC 'de, hiç bir zaman kabarcık çıkmamalı veya
kaynatılmamalıdır.)
74
5- Preparat oda ısısında 30-60 dakika bekletilir. Eğer, alevde ısıtılmış ise, bu süre daha kısa
olur.
6- Preparat, önce 100 veya 200 büyütme ile ve sonra da 450-500 büyütme ile muayene edilir.
02.02. Lacto Phenol Pamuk Mavisi
Bu yöntemle muayene, genellikle, kültürlerden yapılır. Solusyonun içindeki laktik asit
özellikle mantar elementlerinin muhafazasında, fenol mantarların öldürülmesinde ve pamuk
mavisi (anilin mavisi) de boyamada görev alarak iyi bir görünüm sağlarlar.Preparat aşağıdaki
tarzda hazırlanır.
1- Temiz ve kuru bir lâmın ortasına bir veya iki damla lacto phenol pamuk mavisi solusyonu
damlatılır.
2- Steril iğne ile, koloninin bir kaç yerinden materyal alarak, bu solüsyon üzerine konur.
3- Üzeri temiz bir lâmelle kapatılır.
4- Preparat önce, 100-200 ve sonra da 450-500 büyütme ile mikroskop altında muayene
edilir.
Eğer lâmelin etrafı oje ile veya buna benzer madde ile kapatılırsa, uzun, süre muayene
olanağı sağlanır. Mikroskopik muayenelerde iyi bir sonuç alınamazsa, o zaman başka bir
koloniden materyal alınır. Eski kolonilerde kenarlardan ve genç kolonilerden de orta ve
ortaya yakın yerlerden örnek alınarak muayene edilmelidir. İyi bir sonuç alınmadığı hallerde
lugol solusyonu veya %10 KOH ile Parker boyası karışımı kullanılabilir.
02.03. Lâm Kültürü Hazırlama
Bu teknik, dermatofitlerin iyi tanınması ve teşhisi yönünden uygulanır. Aynı zamanda,
saprofitlerle patojenik mantarların ayrımında da büyük yararlar sağlar. Lâm kültürü aşağıdaki
tarzda hazırlanır:
1- Bir tüpte eritilmiş ve 45-50oC 'ler arasına kadar ılıklaştırılmış olan SDA (veya patates
dekstroz agar, v.s.) steril temiz bir lâm üzerine ince tabaka şekilde dökülür.
2- Agar içeren lâm, steril boş bir petri kutusunda bulunan (U) veya (V) şeklindeki bir cam
borunun üzerine yerleştirilir.
3- Lâm üzerindeki besi yerine, mantar elementlerinden (sporlar, koloni parçaları, miselyum,
v.s.) ekilir.
75
4- Petri kutusunun yanlarına steril distile suya batırılmış pamuk yerleştirilir (veya gliserinli
su).
5- Petri kutusunun kapağı kapatılarak uygun ısıda (25°-27°C) ve 4-8 gün inkubasyonda tutulur
(koloniler iyice belli oluncaya kadar).
6- Bu sürenin sonunda, kültür kuru bir etüvde 37°C'de 24 saat bırakılır.
7- Lâm, petri kutusundan çıkarılarak, mikroskop altında muayene edilir. Ancak tehlikeli bir
mantar üremesinden şüphe edilirse, bu zaman, kültür % 40 formol buharı ile 2 gün muamele
edilerek öldürülür ve sonra muayene edilir.
Yukarıda bildirilen lâm kültürü lakto fenol pamuk mavisi ile de boyanarak muayene edilebilir.
Bunun için yukarıdaki işlemler aynen uygulandıktan sonra aşağıdaki tarzda hareket edilir.
02.04. Rivalier Seydel Yöntemi
1- Lâm üzerinde koloniler üredikten sonra, agar üzerine, kollodyum 1 ml.+ absolut alkol 2
ml.+ sülfürik eter 2 ml. den oluşan karışımdan kaplayacak miktarda dökülür.
2- Lâm dik tutularak fazla gelen solüsyon aktarılır ve böylece 24 saat bekletilir.
3- Lâm sonra, lakto fenol pamuk mavisi ile 10-15 dakika boyanır.
4- Preparat, %70 alkole daldırılarak fazla boya giderilir.
5- Alkol (% 95’lik) içinde 3-5 saniye dehidre edilir.
6- Aseton (susuz) içine 3-5 saniye daldırılır.
7- Aseton + alkol (1 / 1) veya aseton + toluol (1 / 1) içinde 15 saniye tutulur.
8- Ksilol veya toluol içinde 10 dakika tutulur.
9- Kanada balsamına yatırılır ve mikroskop altında incelenir.
02.05. Agar Blok Yöntemi
Mantarların morfolojilerinin incelenmesinde ve birbirlerinden ayrılmasında çok kullanılan bir
yöntemdir.
1- Eritilmiş SDA (veya diğer katı besi yerleri) steril bir petri kutusuna ince bir tabaka (2-3 mm.
kalınlıkta) halinde dökülür ve katılaşması beklenir.
76
Yanda gösterilen tarzda hazırlanır.
2- Üzerinde, steril ve keskin bir bistüri ile 10 X 10 mm. boyutlarında bloklar çizilir.
3- Bunlardan bir tane, steril bir pensle tutularak, steril bir lâmın üzerine ( ortasına )
yerleştirilir.
4- Bu agar içeren lâm, steril petri kutusunda bulunan (U) veya (V) şeklindeki cam borunun
(veya cam çubuğun) üzerine yerleştirilir.
5- Agar bloğun kenarlarının orta yerine ekimler yapılır.
6- Agar bloğun üzerine lâmel kapatılır.
7- Petri kutusunun içine, distile suya batırılmış pamuk konur (veya %20 su + %80 gliserin
karışımı).
8- Kapak kapatıldıktan sonra, 25-27 °C' de 4-8 gün inkubasyonda tutulur (koloniler iyice
görülünceye kadar). Petri kutusu mikroskop altına konarak üreyen mantar kolonileri
incelenirler.
9- Bu sürenin sonunda, agar bloğun üzerindeki lâmel bir pensle tutularak kaldırılır.
10-Lâmelin mantarlı yüzü üzerine bir damla % 96'lık alkol konur ve bunun mantar kolonileri
üzerine yayılması sağlanır. Tam bir kuruma elde edildikten sonra, lâmel, temiz bir lâm
üzerinde bulunan lakto fenol pamuk mavisi solusyonuna, mantarlı yüz alt tarafa gelecek
tarzda, yatırılır.
11-Preparat mikroskop altında incelenir (fazla boya solusyonu akıtıldıktan sonra etrafı oje ile
kapatılabilir).
Geride kalan agar bloğu, üzerinde lakto fenol pamuk mavisi olan lâm üzerine tersine
döndürülerek yatırılır ve üzerine lâmel kapatılır. Preparat mikroskop altında incelenir.
03. Subkutan ve Sistemik Mikozeslerde
Bu mantar infeksiyonlarının teşhisinde, laboratuara gönderilen çeşitli materyallerden ve
kültürlerden olmak üzere preparatlar hazırlanır. Bunlarda ya boyamadan veya çeşitli boyama
yöntemler ile boyanarak muayene edilirler.
03.01. Muayene Materyallerinden
77
Laboratuara gönderilen materyallerden (çeşitli eksudatlar, irinler, vücut sıvıları, lezyonlu
doku ve organ parçaları, vs.) biri aynen Dermatofitozislerde olduğu gibi, %10 KOH (veya %10
NaOH) ile, diğeri ise, negatif boyama yöntemleri ile (İndia boyası) muayene yapılmak üzere
preparatlar hazırlanır ve mikroskop altında incelenir. Bunun yanı sıra, bakteriyolojide
kullanılan tekniklere uyularak, preparatlar hazırlanır ve bunlar çeşitli boyama yöntemleri ile
(Gram, Giemsa, PAS, Ziehl- Neelsen veya Kinyoun asit -fast boyama tekniği, Methanamine
AgNO3, AO “acridin oranje”, vs. boya yöntemleri) boyanarak mikroskop altında immersiyonla
muayene edilirler.
03.02. Doku Kesitleri Hazırlamak
Lezyonlu doku parçaları veya biyopsi materyallerinden de, usulüne uygun olarak doku
kesitleri yapılır ve bunlar da yukarıda bildirilen boyama yöntemlerinden biri veya ikisi ile ayrı
ayrı boyanarak incelenirler. Doku seksiyonlarını boyamada, yukarıdakilerin yanı sıra, Gridley,
Musicarmine ve HE boyaları da kullanılabilir.
03.03. Kültürlerden Preparat Hazırlamak
Laboratuara gönderilen patolojik materyaller, şüphelenilen hastalığın karakterine göre bir
veya izolasyon şansını artırmak için iki veya daha fazla besi yerlerine, usulüne uygun olarak
ekilir. Uygun bir ısı ve inkubasyon süresinden sonra, üreyen mantar kolonilerinden çok
dikkatli davranmak kaydıyla, preparatlar hazırlanır ve mikroskop altında incelenir.
Kolonilerden hazırlanan preparatlar, duruma göre lakto fenol pamuk mavisi, Giemsa, ZiehlNeelsen, vs. boyama yöntemleri ile boyanarak mikroskop altında muayene edilirler.
04. Deneme Hayvan İnokulasyonları
Deneme hayvanları, infeksiyon etkeninin özelliğine göre seçilir ve kullanılır. Bu hayvanlara,
daha ziyade, teşhis amacı ile inokulasyonlar yapılabilir.
Deneme hayvanlarına, ya infekte materyallerden veya üremiş şüpheli kolonilerden, çeşitli
yollarla şırıngalar uygulanır. Deneme hayvanı olarak kobay, tavşan, rat, fare veya bazen de
büyük hayvanlar da işe yararlar. Denemelerde eğer mümkünse 2-3 hayvan kullanılmalıdır.
Çünkü, mantar infeksiyonlarına karşı hayvanların duyarlılıkları, genellikle, değişiktir.
Denemelerde beyaz veya özellikle, albinöz hayvanların kullanılmaları, sonuçları
değerlendirme bakımından yararlar sağlayabilir. Deneme hayvanları her bakımdan sağlam ve
derilerinde her hangi bir lezyon bulunmamalıdır.
04.01. Kutan Mikozesler
1-Klinik materyal inokulasyonu : Laboratuara teşhis amacı için gönderilen infekte (veya
şüpheli) kıl, tüy, deri kazıntısı, vs. materyal çok az miktar SDA ile karıştırılır. Uygun deneme
78
hayvanının karın veya yan tarafındaki bu amaç için hazırlanmış (5x5cm. alanındaki yerin
kılları kesilir, derisi traş edilir ve ılık su ile iyice temizlenir, silinir ve kurutulur. Bu işlemler
sırasında deriye zarar verilmemeye çalışılır ve deri kanatılmaz veya yaralanmaz. Eğer hayvan
büyükse, daha geniş saha inokulasyon için hazırlanabilir) deriye cam çubukla bastırmak
suretiyle sürülür. Birçok hastalık etkenleri bu yolla deneme hayvanlarını infekte edebilir ve
lezyonlar oluşturabilir.
2- Kültür inokulasyonu: Uygun olarak seçilen deneme hayvanının karın ve yan tarafından
derisine, yukarıda bildirilen tarzda hazırladıktan sonra, kanatılmamak kaydıyla, zımpara
kağıdı ile skarifikasyon yapılır. Fizyolojik su ile yoğun suspansiyonu yapılmış kültür veya bala
karıştırılmış kültürler, cam bir çubukla bastırarak deriye sürülür. Hayvanların ekserisinin
derisinde, inokulasyondan 3-5 gün sonra kızarıklıklar ve lezyonlar görülmeye başlar. Bir hafta
sonra, infeksiyon etkeninin karakterine göre, bölgede ödem oluşur ve eksudat sızıntısına
rastlanır. Bu eksudat, zamanla, sarı-beyaz bir kabuk oluşturarak kurur. Bazen, deride
meydana gelen bu reaksiyon, daha şiddetli olabilir ve nekrozlar oluşturabilir.
Gelişmiş lezyonlardan alınan materyallerden, mikroskopik muayeneler, ekimler ve
gerektiğinde histopatolojik yoklamalar yapılabilir. Deneme için genç kültürler tercih edilmeli
(3-4 haftalık) ve eski kültürler de tazelendikten sonra kullanılmalıdırlar. Genellikle, aerial
hifaları olmayan kolonilerden alınan inokulumlar başarısız sonuç vermektedirler.
Lezyonların oluşumu (erken veya geç) ve lezyonların karakteri inokule edilen mantarın
türüne bağlıdır. Yeni izole edilmiş ve fazla spor oluşturan suşlar, kısa süre içinde lezyon
meydana getirebilirler. Lezyonların oluşumu yönünden hayvanlar arasında bazı farklar
olabilir. Bu nedenle böyle durumları hesaba katarak en azından 2 deneme hayvanı kullanmak
yerinde olur.
Aşağıdaki çizelgede bazı dermatofitlerin, kobaylarda patojenite durumları gösterilmiştir.
79
04.02. Subkutan ve Sistemik Mikozesler
Bu mantarların teşhisi için kullanılan deneme hayvanlarının seçimi (hayvanın türü, cinsi, yaşı)
ve inokulasyon yolları bazı değişikliklerle birlikte Dermatofitlere ait kısımda bildirildiği gibidir.
Mantarların türüne göre kullanılacak deneme hayvanı aşağıda gösterilmiştir.
Sporotrichum schenkii : Bu etkenin maya veya miselyal formundan hazırlanan
suspansiyondan 0.3ml. farelerin testisleri içine şırınga edilir. Testislerde oluşan lezyonlardan
hazırlanan preparatlar Gramla boyanarak mikroskop altında incelenir. Mikroskopta
tomurcuklu veya tomurcuksuz hücreler aranır.
Blastomyces dermatitidis : Bu mantarın sporlarından veya maya benzeri kolonilerinden
hazırlanan suspansiyondan %5 gastrik mucin ile aynı miktar karıştırıldıktan sonra, farelere
i.p., 1 ml. verilmesi halinde infeksiyon meydana gelmektedir. Eğer ölüm olmazsa, hayvanlar
iki hafta sonra öldürülür, oluşan veya görülen lezyonlardan preparatlar hazırlanarak lakto
fenol pamuk mavisi ile boyanırlar ve mikroskop altında muayene edilirler.
Candida albicans : Bu mantarın 24-48 saatlik kültüründen hazırlanan %1 lik suspansiyondan
(fiz su ile) tavşanların kulak venası içine 1 ml. şırınga edilir. Hayvanlar genellikle, 3-5 gün
80
içinde ölürler. Böbreklerde oluşan küçük apse odaklarından elde edilen materyallerden
preparatlar hazırlanır ve bunlar Gram yöntemi ile boyanırlar.
Gastrik mucin ile eşit miktarda karıştırılmış C. albicans, farelere karın içi olarak 1 ml.
miktarında şırınga edilebilir.
Coccidioides immitis: Bu mantara ait kolonilerden suspansiyon hazırlanırken çok dikkat
edilir. Fizyolojik su ile kobayların testis içi 0.5 ml. şırınga edilir. İnokulasyondan 7-10 gün
sonra kobaylarda orşitis meydana gelir. Bu anda, hayvan öldürülür ve testislerde oluşan apse
odaklarından preparatlar yapılır ve sporangiumlar yönünden incelenir. Mantarın
artrosporlarından veya miselyumlarından hazırlanan suspansiyondan eşit oranda % 5 gastrik
mucin ile karıştırıldıktan sonra 1 ml. miktarının karın içi kobaylara şırıngası lezyonların
oluşmasına neden olabilir.
Cryptococcus neoformans : Bu mantarın 4-5 günlük kültüründen hazırlanan suspansiyon
farelere beyin içine 0.03 ml. miktarında şırınga edilir. İnokulasyondan 10-12 gün sonra,
hayvanın başı şişer ve fare ölür. Eğer ölümler meydana gelmezse hayvanlar ikinci hafta içinde
öldürülür. Beyinde oluşan jelatinöz materyalden, India boyası ile preparat hazırlanır ve
mikroskopta muayene edilir. Mikroskop altında kapsüllü yuvarlak hücreler aranır. Koloniden
hazırlanan suspansiyonlardan 1 ml. karın içi olarak da verilebilir.
Histoplasma capsulatum : Bu etkenin BHI agar da üretilmiş maya benzeri formundan
hazırlanan suspansiyon 8-10oC'de 2-3 saat tutulduktan sonra, farelerin kuyruk venasına 0.2
ml. miktarında şırınga edilir. Eğer hayvanlar bir hafta içinde ölmezlerse, farelerden biri veya
ikisi öldürülür. Farelerin kanından, karaciğer ve dalağın kesit yüzlerinden preparatlar
hazırlanarak Giemsa veya Wright boyama yöntemi ile boyanırlar.
Miselyal formunu, maya formuna döndürmek için, miselyal fragmentlerden veya sporlardan
yoğun bir suspansiyon hazırlanarak farelere karın içi 1 ml. şırınga edilir. Ölen veya iki hafta
sonra öldürülen farelerin dalak ve karaciğerinden preparatlar hazırlanır ve Giemsa ile
boyanarak mikroskop altında incelenir. Mikroskopta küçük, oval ve tomurcuklu hücreler
aranır. Organlardan, tüpteki BHI agara ekimler yapıldıktan sonra 37°C'de inkube edilirse
maya benzeri formlar elde edilir.
Nocardia asteroides : Mantar suspansiyonu eşit miktarda gastrik mucin ile karıştırıldıktan
sonra kobaylara karın içi 1 ml. şırınga edilir. İki hafta içinde ölen hayvanların dalak ve
karaciğerlerindeki lezyonlardan preparatlar hazırlanır ve Kinyoun boyama yöntemi ile
boyanarak mikroskop altında incelenirler.
05. Bazı Besi Yerleri
Mantarları üretmede kullanılan besi yerleri genellikle az sayıdadır. Bunlar da izolasyon ve
özel besi yerleri olmak üzere 2 kısma ayrılabilirler. Ancak, bu ortamlar birbirinin yerlerine
kullanılabilirler. Mantarları izole ve identifiye etmede yararlanılan başlıca besi yerleri
81
şunlardır: Aşağıda belirtilen izolasyon ve identifikasyon besi yerleri, ticari firmalardan da,
aynı amaçlar için temin edilebilir ve kullanılabilirler.
05.01. Sabouraud Dekstroz Agar
Patojenik mantarların ve dermatofitlerin izolasyonunda ve üretilmesinde en çok kullanılan
bir ortamdır. Aşağıdaki tarzda hazırlanır:
Pepton
10.0 g.
Et ekstraktı
3.0 g.
NaCl
5.0 g.
Agar
17.0 g.
Distile su
1000.0 ml.
Yukarıdaki maddeler distile suya konur, alttan ısıtılarak ve karıştırılarak eritilir. Otoklavda
120°C de 20 dakika sterilize edildikten sonra içine, katılır
Dekstroz
40.0 g. (filtrasyonla sterilize edilir)
Maya özeti
3.0 g
Tiamin
0.05 g.
Kloramfenikol
0.04 g.
Aktidion (cyclohexamide) 0.5 g.
ve iyice karıştırılır. Ancak, kloramfenikol ve aktidionun özel olarak hazırlanması gereklidir. Bu
amaçla, kloramfenikol 10 ml. % 70'lik alkolde ve aktidione de 10 ml. asetonda eritildikten
sonra ilave edilir ve iyice karıştırılır. Eğer kloramfenikol bulunmazsa bunun yerine penisilin 20
U.I /ml. ve streptomisin 40 mcg. /ml. kullanılabilir. Besi yeri petri kutusunda veya tüp içine
hazırlanır.
Bileşiminde bulunan aktidion (cyclohexamide) C. neoformans, Allescheria boydii, A.
fumigatus,Candida krusei, C. tropicalis, C. parapsilosis, N. asteroides gibi mantarların
üremelerini inhibe edebilir. Bu nedenle, bu etkenlerin izolasyonunda besi yerlerine
antifungal madde katılmamalıdır. Dermatofitlere etkisi olmadığından, bunları izole etmede
bu besi yerlerinden yararlanılır.
Aynı besi yeri aktidionsuz ve antibiyotiksiz olarak da saf kültürlerin devam ettirilmesinde
kullanılır.
82
05.02. Sabouraud Glukoz Buyyon
Candida türlerinin ayrımında kullanılır. Aşağıdaki tarzda hazırlanır.
Glukoz
20.0 g.
Pepton
10.0 g.
Distile su
pH
I000.0 ml.
5 .7
Maddeler distile suda ısıtılarak eritilir ve tüplere 10 ml. miktarında taksim edildikten sonra
otoklavda sterilize edilir.
05.03. Littman Oxgall Agar
Bu besi yeri de patojenik bazı mantarların ve dermatofitlerin izolasyonunda kullanılır.
Ancak, H. capsulatum, Nocardia ve Actinomycetesler için uygun değildir. Aşağıdaki tarzda
hazırlanır:
Pepton
10.0 g.
Glukoz
10.0. g (filtrasyonla sterilize edilir)
Oxgall (Bacto)
Agar
Crystal violet
Distile su
15.0 g.
20.0 g.
0.01 g.
1000.0 ml.
Yukarıdaki maddeler 1 litre suya konur, karıştırılır ve ısıtılarak eritilir. Otoklavda 120 ° C'de 20
dakika sterilize edildikten ve 45-50 °C'de ılıklaştırıldıktan sonra streptomisin 30 mcg. /ml. ve
sterilize edilmiş glukoz katılır ve iyice karıştırılır. Petri kutusu veya tüplere taksim edilir.
05.04. Beyin Kalp İnfusyon Agarı
Bu ortam, A. israelii ve A. bovis ’in izolasyon, üretimi ve aynı zamanda H. capsulatum ile B.
dermatitidis’in oda ısısında izolasyonu için de kullanılır.
83
Aşağıdaki tarzda hazırlanır:
Beyin-kalp infüsyonu
37.0 g.
Kloramfenikol
0.05 g.
Cyclohexamide
0.05 g.
Agar
20.0 g.
Distile su
1000.0 ml.
Besi yerinin bileşimine giren aktidion ve kloramfenikol, Sabouraud dekstroz agarda bildirilen
tarzda hazırlandıktan sonra, katılır. Besi yeri petri kutularına veya tüplere taksim edilerek
kullanılır. Bu besi yerine % 10 kan katılarak üretme özelliği artırılabilir.
05.05. Mısır Unlu Agar
Bu ortam C. albicans ’ta klamidospor oluşturmak, Streptomycetesleri, perithecia veya
pycnidia oluşturan mantarları üretmede kullanılır. Aşağıdaki tarzda hazırlanır:
Mısır unu
40 .0 g.
Agar
15.0 g
Distile su
1000.0 ml
Mısır unu 500 ml. distile suya konarak karıştırılır, kaynatılır, eritilir ve süzülür. Sonra içine 500
ml. suda ayrıca eritilmiş olan agar katılarak iyice karıştırılır. Tekrar süzülür. Otoklavda
120oC'de 20 dakika sterilize edilir, tüplere taksim edilir. Besi yerine %2 glukoz ve % 2 pepton
katılabilir.
Bu ortama, % 1 Tween-80'in katılması klamidospor oluşumunu ve % 1 glukoz ilavesi de
T.mentogrophytes ile T.rubrum 'un ayırımında işe yarar.
05.06. Malt Ekstrakt Agar
Bir çok mantarları izole etmede ve üretmede kullanılan bir ortamdır.
Aşağıdaki tarzda hazırlanır :
Malt ekstrakt 20.0 g.
Pepton
1.0 g.
Glukoz
20.0 g. (filtrasyonla sterilize edilir)
Agar
20.0 g.
84
Distile su
1000.0 ml.
Maddeler distile suya konur, karıştırılır ve ısıtılarak eritilir. Otoklavda 1200C'de 20 dakika
sterilize edilir, sonra glukoz solusyonu katılır ve iyice karıştırılır. Tüplere taksim edilir.
05.07. Yulaf Unlu Agar
Streptomycetesleri, üretmede iyi bir ortamdır. Aşağıdaki tarzda hazırlanır:
Yulaf unu
30 .0 g.
Agar
15 .0 g.
Distile su 1000 .0 ml
Yulaf unu 500 ml. distile suya konur kaynatılarak eritilir ve süzülür. Su ilâvesiyle 1 litreye
tamamlanır. Otoklavda 120° C'de bir saat sterilize edilir. Sonra agar ilave edilir ve 120° C'de
tekrar otoklavda 20 dakika sterilize edilir. Tüplere taksim edilir.
05.08. Patates Dekstroz Agar
Bu ortam M. audouinii ile M. canis 'i ve T. rubrum ile T. mentagrophytes 'i ayırmada
kullanılır.
Aşağıdaki tarzda hazırlanır :
Patates
200 gr. (haşlanmış soyulmuş küçük parçalar halinde)
Dekstroz 20 .0 g. (filtrasyonla sterilize edilir)
Agar
15 .0 g.
Distile su 1000.0 ml.
pH
6.6
Maddeler distile su da kaynatılarak eritilir, tüplere taksim edilir ve otoklavda 10 dakika
sterilize edilir. (Patates ekstresi: yıkanmış, haşlanmış ve soyulmuş patates, iyice ezilir. Bundan
100 g. alınır ve 300 ml. suya karıştırılır. Buz dolabında bir gece bırakılır, süzülür ve otoklavda
sterilize edilir).
05.09. Pirinçli Besi Yeri
Dermatofıtler için kullanılan bir ortamdır. M. audouinii ile M. canis 'i ayırmada kullanılır.
Aşağıdaki tarzda hazırlanır :
Pirinç
16.0 g.
Distile su
50.0 ml.
85
Bir erlen mayere konan pirinç ve su, açık otoklavda kaynatılır ve tüplere taksim edilir.
Otoklavda 12O° C'de 20 dakika sterilize edilir.
05.10. Czapek Agar
Penicillium, Aspergillus, Nocardia, v.s. mantarlar üzerinde araştırma yapmak için kullanılır.
Aşağıdaki tarzda hazırlanır :
Sakkaroz 30.0 g.(filtrasyonla sterilize edilir)
K2HPO4
MgS04. 7.H2O
1 .0 g.
0.5 g.
Fe S04
0.1 g.
NaNO3
2.0 g.
Agar
15.0 g.
Distile su
1000.0 ml.
Maddeler (sakkaroz hariç) distile suya konur, eritilir ve otoklavda sterilize edilir. Sonra içine
steril sakkaroz solusyonu ilave edilir. Petri kutusu veya tüplere taksim edilir.
05.11. Dermatofit Test Medium ( DTM )
Dermatofitlerin ayırımı için kullanılan indikatörlü bir ortamdır. Ekseri dermatofitler bu besi
yerinde kırmızı renk oluştururlar. Saprofitler; bakteri ve mayalar renk meydana getirmezler.
Aşağıdaki tarzda hazırlanır :
Phytone
10 .0 g. (Baltimore)
Glukoz
10 .0 g.
Agar
20 .0 g.
Fenol red sol.
HCL, 0.8 M
40.0 ml.
6.0 ml.
Cyclohexamide 0.5 g. (Upjoehn Co.)
Gentamycin sulfat 100 mcg./ml. (Schering Corp)
Chlortetracycline HCI 100 mcg./m lederle lab)
Çok duyarlı olan besi yeri formülüne giren maddeler, belirlenen yerlerden sağlanması
gereklidir. Aksi halde duyarlılığı azalır. Aşağıdaki tarzda hazırlanır.
86
1- Phyton, glukoz ve agar 1000 ml. distile suya katılır, ısıtılır ve karıştırılarak eritilir.
2- Karıştırılırken, 40 ml. fenol red solusyonu konur (fenol red 0.5 g. + 15 ml. 0,1 N NaOH
içinde eritilir ve distile su ile 100 ml.ye tamamlanır.)
3- Besi yerinin pH'sı, 6 ml. 0,8 M HCI ile ayarlanır.
4- Cyclohexamide 0.5 g. + 2 ml. aseton içinde eritilerek ortama karıştırılır.
5- Gentamycin sulfat, 1 ml. sinde 100 mcg./ ml. olacak şekilde 2 ml. cam distile su içinde
eritilir ve karıştırılır.
6- İyice karıştırıldıktan sonra 12 Ibr basınçta 10 dakika otoklave edilir ve 47° C'ye kadar
ılıklaştırılır.
7- Klortetrasiklin 25 ml. steril camdan çekilmiş distile suda eritilir, katılır ve iyice karıştırılır.
8- Ağzı vidalı kapaklı şişelere konur ve yatık tarzda katılaştırılır. Vasatın pH'sı 5,5 + 0,1
kadardır.
Buzdolabında saklanır. Kontaminasyonlar yanlış sonuç verdirebilirler. İnokule edildikten
sonra, kapağı gevşetilir ve 28-30° C. inkubasyona konur. Sonuç 14 güne kadar
değerlendirilmelidir. İki haftadan sonraki değerlendirilmelerde yanlış pozitif reaksiyon
görülebilir. Pozitif olgularda ortamın sarı rengi kırmızıya dönüşür.
05.12. Cysteinli Kanlı Agar
Mantarların maya formunu devam ettirmede kullanılan bir ortamdır.
Aşağıdaki tarzda hazırlanır:
Nütrient agar 100 ml.
Glukoz
Cysteine
1 g (filtrasyonla sterilize edilir)
0.1 g.
Nütrient agar eritildikten sonra içine steril 1 gr. dekstroz ile 0.1 gr. cysteine katılır, iyice
karıştırılır ve homojen hale getirilir. Ortam 42-45° C'ye kadar ılıtıldıktan sonra içine 10 ml.
steril defibrine koyun kanı ilave edilerek tekrar iyice karıştırılır ve petri kutularına (veya
tüplere yatık olarak) dökülür.
05.13. Salvin YP Ortam
Bu besi yeri Histoplasma capsulatum için kullanılır.
Aşağıdaki tarzda hazırlanır:
87
Proteose-pepton 10.00 g.
Noepeptone
3.25 g.
Tryptone
3.25 g.
Glukoz
2.0 g.(filtrasyonla sterilize edilir)
NaCl
5.00 g.
Na2HPO4
2.50 g.
Agar
1.75 g.
Distile su
pH
1000 ml.
6.5-7.5
Yukarıdaki maddeler distile suya konarak ısıtılır,iyice eritilir ve pH'sı ayarlanır. Otoklavda 121
oC’de 15 dakika sterilize edilir. Sonra içine steril glukoz solüsyon katılır ve iyice karıştırılır.
Tüplere 10 ml. miktarında dağıtılır. Buzdolabında muhafaza edilir.
05.14. Sabhi Agar Besi Yeri
Bu ortam doku sıvılardan, Blastomyces dermatitidis ve H. capsulatum 'u izole etmede
kullanılır. Besi yerine: %10 steril koyun kanının (veya insan kanı) ilavesi izolasyon şansını
artırır. Hazır besi yeri, oda ısısında (25°C) 2 ay kadar muhafaza edilebilir. Bu besi yeri aynı
zamanda miselyal formları maya formuna döndürmede de (37°C'de.) kullanılır. İçine,
genellikle, kloromisetin katılır.
Aşağıdaki tarzda hazırlanır.
Dana beyni infusyonu
100 g.
Sığır kalbi infusyonu
125 g.
Proteose pepton
Neopeptone
Glukoz
NaCl
Na2HPO4
5 g.
5 g.
21 g.
2.5 g.
15 g.
88
Hazır ortamdan 59 g. alınarak bir litre distile suya konur ve ısıtılarak eritilir. Otoklavda
sterilize edildikten sonra 50°C'ye kadar ılıklaştırılır ve içine 1 ml. steril 100 mg./ml.
kloromisetin solusyonu konur ve karıştırılır. Tüplere veya petri kutularına dökülür.
05.15. Casitone Nişasta Agar
Actinomyces türlerinde nişasta hidrolizasyonu testi için kullanılır.
Aşağıdaki tarzda hazırlanır:
Kalp infusyon buyyonu
25.0 g.
Casitone
4.0 g.
Maya ekstraktı
5.0 g.
Nişasta (eriyebilir)
5.0 g.
Agar
15.0 g.
Distile su
1000.0 ml.
pH
7.0
Maddeler distile suda ısıtılarak eritildikten sonra pH 7.0'ye ayarlanır ve tüplere 8 ml.
miktarında taksim edilir
05.16.Thioglucolate Besi Yeri
Actinomyces türlerinin izolasyonunda kullanılır.
Aşağıdaki tarzda hazırlanır:
Tripticase
NaCl
K2P04
Sodyum Thioglucolate
Metilen mavisi
Distile su
20.0 g.
5.0 g.
2.0 g.
1.0 g.
0.5. ml
1000.0 ml
Maddeler, distile suda eritilir ve tüplere 8 ml. taksim edildikten sonra otoklavda sterilize
edilir.
89
05.17. Nitrat Redüksiyon Ortamı
Actinomyceteslerin nitrat redüksiyon durumunu ölçmede kullanılır. Aşağıdaki tarzda
hazırlanır:
Kalp infusyon buyyonu
25.0 g.
Maya ekstraktı
5.0 g.
Casitone
4.0 g.
KNO3
1.0 g.
Distile su
pH
1000.0 ml
7.6
Maddeler distile suda ısıtılarak iyice eritildikten sonra tüplere 5 ml. miktarında taksim edilir
ve otoklavda sterilize edilir. Testin uygulanışı aynen bakterilerdeki gibidir.
05.18. Kanlı Agar
Laboratuarlarda genel amaçla hazırlanan kanlı agara tiamin 10 mg. / litre ilavesiyle
dermatofitlerin (T. mentagrophytes, T. rubrum, T. schoenleinii, T. verrucosum ve T.
violaceum) makrokonidia formasyonunu artırır.
06. Diğer Test Ortamları ve Yöntemler
Mantarların kesin teşhisi oldukça güçtür ve bu konuda tecrübeli elamanlara gereksinim
vardır. Laboratuara gelen materyalin muayenesi, ekimler sonu elde edilen mantar
kolonilerinin makro-ve mikro morfolojileri, hayvan inokulasyonları ve serolojik-alerjik testler
çoğu zaman güvenilir bir teşhise götürmeyebilir. Ayrıca, dermatofit mantarların koloni
morfolojileri genellikle birbirlerine de çok benzerler. Bu nedenle yukarıda bildirilen
muayenelerin dışında ve yanı sıra, bazı ayırıcı testlerin yapılması ve bunun sonuçlarının, diğer
muayenelerinkilerle birleştirilerek teşhis konması daha isabetli olur. Bu amaçla aşağıdaki
önemli bazı ortamlardan yararlanılır.
06.01. Kazein Agar
Ortam genellikle Nocardia ile Streptomycesleri ayırmada kullanılır. Streptomycesler kazeini
hidrolize ederler.
Aşağıdaki tarzda hazırlanır:
Casein (%10 asit hidrolize) 25.0 ml.(vitaminsiz)
Glukoz
40.0 (filtrasyonla sterilize edilir.)
90
MgSO4
0.1 g.
KH2PO4
1.8 g.
Agar
20.0 g.
Distile su
1000.0 ml
Maddeler distile suya konur, alttan ısıtılır ve karıştırılarak eritilir. Erlen mayerlere (100 ml. lik)
taksim edilir ve 120°C'de 15 dakika otoklavda sterilize edilir.
Bu ortam, aynı zamanda sütle de hazırlanabilir. Bu taktidir de açık otoklavda 1000°C de 3 gün
arka arkaya 45 - 50 dakika sterilize edilmiş yağsız sütten %10'luk bir suspansiyon hazırlanır.
Sonra, % 2 erimiş agarla karıştırılarak petri kutularına dökülür.
Bu besi yerinde Streptomyces türleri çok geniş bir hidrolizasyon alanı meydana getirirler.
06.02. Peptonlu Su
Bazı dermatofitlerin (T. mentagrophytesve T. rubrum) identifikasyonunda %10 peptonlu su
kullanılır. T. mentagrophytes yüzeyde ürer ve kolonileri hafif kahve renklidir. T. rubrum ise,
beyaz, pamuk gibi ve hemisfer koloniler oluşturur.
06.03. Amonyum Nitrat Agarı
Bu ortam, Trikofıtonların üreme karakterlerini saptamada işe yarar. Yukarıda bildirilen kazein
agar besi yerindeki casein yerine,1.5 gram NH4N03 koymakla elde edilen bu ortam aynı
tarzda hazırlanır.
NH4NO3
1.5 g.
Glukoz
40.0 g. (filtrasyonla sterilize edilir)
Mg504
0.1 g.
KH2PO4
1.8 g.
Agar
20.0 g.
Distile su 1000.0 ml
T. megninii ile M. gallinae 'yi ayırmada amonyum nitrat agar içine histidin (30 mcg./ml.)
katılır. T. megninii histidinli ortamda ürer, M. gallinae ise her iki ortamda (histidinli ve
histidinsiz) üreyebilir.
06.04. Üre Agar
91
Bu ortamdan ürease testi için yararlanılır. T. mentagrophytes üreyi çabuk hidrolize ederek
koyu kırmızı renk meydana getirir. T. rubrum ise daha yavaş reaksiyon oluşturur. Aşağıdaki
tarzda hazırlanır :
Pepton
1.0 g.
NaCl
5.0 g.
KH2PO4
2.0 g.
Glukoz
5.0 g.
Agar
20.0 g.
Distile su
1000.0 g.
Maddeler distile suda ısıtılarak eritilir, içine 2 ml. fenol red solusyonu (% 50 alkolde % 0.2)
katılır ve 115°C'de 15 dakika otoklave edilir, ılıklaştırılır (45 - 50oC) ve içine 100 ml. üre
solusyonu (%20 ve filtrasyonla sterilize edilmiş) katılır ve iyice karıştırılır. Tüplere konur ve
yatık tarzda katılaştırılır. Sonuçlar bir hafta sonra değerlendirilir. Koyu kırmızı renk pozitiftir.
06.05. Jelatinli Ortam
Bu ortam daha ziyade, N. asteroides ile N. brasiliensis 'i birbirinden ayırmada kullanılır. N.
asteroidesjelatinli ortamda üremez. Buna karşın N. brasiliensis iyi gelişir. Aşağıdaki tarzda
hazırlanır.
Jelatin
Distile su
4.0 g.
1000.0 ml.
Otoklavda sterilize (110°C'de 15 dakika) edildikten tüplere taksim edilir.
Jelatin erime testi yapmak için bir litre buyyona 120 gram jelatin koymak ve eritmek
gereklidir. Test aynen bakterilerde olduğu gibi değerlendirilir. Ayrıca aşağıdaki besi yerinden
de aynı test için yararlanılır.
Jelatin
Kalp infusyon buyyon
100.0 g.
25.0 g.
Casitone
4.0 g.
Glukoz
5.0 g.
Maya ekstraktı
Distile su
5.0 g.
1000.0 ml.
92
pH
7.0
Maddeler distile suda eritilir ve tüplere taksim edilir. Otoklavda sterilize edilir.
06.06. Tiamin, İnositol, Nikotinik Asit ve Histidine Gereksinim Testi
Mantarların adı geçen maddelere olan ihtiyaçları değişiktir. Bu amaç için vitaminsiz kazein
hidrolizat besi yeri kullanılır. Aşağıdaki tarzda hazırlanırlar :
A- Esas ortam kazeinli agar.
B- Tiamin solusyonu
Tiamin HCI
Distile su
1.0 mg.
100.0 ml.
C- İnositol solusyonu
İ-İnositol
250 .0 mg.
Distile su
100.0 ml.
D- Histidin solusyonu
L- Histidin
150.0 mg.
Distile su
100.0 ml.
E- Nikotinik asit
Nikotinik asit
Distile su
10.0 mg.
100.0 ml
Bu vitamin solüsyonları otoklavda 120°C'de 10 dakika sterilize edilir ve buzdolabında (15°C)
saklanır. Kullanılacağı zaman kazeinli 100 ml. besi yerine 2 ml. stok vitamin solüsyonundan
katılır.
T. equinium, nikotinik asitli ortamda ürer.
T. verrucosum, vitaminsiz ortamda üremez.
İnositol ve tiaminli ortamda ürer.
06.07. Tyrosine Testi
93
N. asterodies ile N. brasiliensis 'in üreme durumlarını kontrol etmek için tirosinli ortam
kullanılır. N. asteroides bu ortamda iyi, N. brasiliensis ise çok zayıf bir üreme gösterir.
Aşağıdaki tarzda hazırlanır:
Pepton
5.0 g.
Et ekstraktı
3.0 g.
Agar
Tyrosine
Distile su
15.0 g.
5.0 g.
1000.0 ml
Ortamın pH'sı 7.0 'ye ayarlanır. Hazırlanan besi yeri petri veya tüplere taksim edilerek
kullanılır.
06.08. Kıl İnvazyon (Perforasyon) Testi (Keratinolizis)
Bu test dermatofitlerin kıl üzerinde yaptığı erimeleri ortaya koymak için uygulanır.
Mantarların keratinolitik aktivitesini ölçmede çeşitli steril hayvan ve insan kılları kullanılabilir.
Kıllar iyice yıkanıp, kurutulduktan sonra 0.5-1 cm. uzunluğunda kesilerek petri kutusuna
konur ve otoklavda sterilize edilir. Bir tüp veya petrideki besi yeri (Czapak) üzerinde 8-10
tane kıl konur ve denenmek istenen mantar inokule edilir. On gün sonra kıllardan bazıları
çıkarılır, lâm üzerine konur, lakto fenol damlatılır ve lamel kapatılarak mikroskopta incelenir.
Kıllarda dıştan içe doğru olan erimeler pozitif olarak değerlendirilir.
Dermatofitler tarafından kılın
invazyonu yandaki şekilde
gösterilmektedir.
94
Aşağıdaki çizelgede mantarların, hayvan türlerindeki invazyon testi gösterilmektedir.
06.09. Germ Tüp Testi
Bu testte hücrelerden germ tüpü oluşumu aranır. Aşağıdaki tarzda yapılır:
1- Maya benzeri mikroorganizmalardan 0.5-1.0 ml steril serum ( sığır ve koyun ) içinde hafif
bir suspansiyon yapılır.
2- Süspansiyon 37°C'de 3 saat inkube edilir.
3- Karışımdan bir damla lâma konur ve üzeri lâmelle kapatılır.
4- Mikroskop altında hücrelerden germ tüpünün meydana gelip gelmediği araştırılır.
95
06.10. Dimorfik Mantarların Maya Formuna Dönüştürülmesi
Miselyal formda üremiş (25°C'de) mantarlar, uygun ortama (BH agar) inokule edildikten
sonra 37°C'de üretilirse, maya benzeri forma dönüşür. Ancak bazen birkaç pasaj yapmak
gerekir.
07. Solüsyonlar
07.01. Potasyum Hidroksit ( %10 )
Klinik materyalleri direkt muayenede kullanılan bir solüsyondur. KOH'lı lâmın hafifçe
ısıtılması materyalin çabuk berraklaşmasını ve dolayısıyla da kolay görülmesini sağlar.
Potasyum hidroksit % 20 yoğunlukta, materyali 30-60 dakika berraklaştırır. Bazı mantarlarda
(Candida gibi) yalancı formasyonlara neden olması sebebiyle kullanılmamalıdır. Solüsyon taze
hazırlanmalıdır.
07.02. Parker Boyası + KOH
Dermatofitleri daha iyi görmede eşit miktarda hidroksit solüsyonuna (% 10), Parker mavisi
(%10) katılabilir. Bir ay kadar muhafaza edilebilir.
07.03. Gliserinli Potasyum Hidroksit
Epidermal kazıntı ve kabukları berraklaştırmada kullanılan bir solüsyondur.
96
Aşağıdaki tarzda hazırlanır:
KOH
5.0 g.
Gliserin
25.0 g.
Distile su
100.0 ml.
Hazırlandıktan 60 dakika sonra kullanılabilir.
07.04. Lakto fenol Pamuk Mavisi (Aman's Solusyonu)
Klinik materyallerin ve kültürlerin mikroskopik muayenelerinde kullanılan bir solüsyondur.
Aşağıdaki tarzda hazırlanır:
Fenol (kristal)
20.0 g.
Laktik asit
20.0 g.
Gliserin
40.0 g.
Pamuk mavisi (anilin mavisi) 0.05 g.
Distile su
20.0 ml.
Fenol distile suya katılır ve eritilir. Sonra diğer maddeler ilave edilerek iyice karıştırılır. Uzun
süre saklanabilir.
07.05. Polivinil Alkol Solusyonu
Materyalleri ve özellikle, kültürleri muayenede kullanılır. Aşağıdaki tarzda hazırlanır:
Polivinil alkol
10.0 g.
Kloralhidrat
20.0 g.
Laktik asit
35.0 ml.
Karbolik asit (% 15) 25.0 ml.
Gliserin
10 .0 ml.
Distile su
50.0 ml.
Yukarıdaki maddeler distile su içinde birbirlerine karıştırılır. Karanlık şişede ve ağzı sıkıca
kapalı olarak muhafaza edilir.
08. Boyalar
97
Dokularda bulunan mantar elementlerini ortaya koymada bir çok yöntemler vardır. Ancak,
doku kesitlerinin hazırlanması ve boyanarak muayene edilmeleri genellikle zaman alıcı bir
durum gösterir. Buna rağmen, yine de, mikozeslerin kesin teşhisi için boyama
yöntemlerinden fazlaca yararlanılır.
Biyopsi ve klinik materyallerinin histopatolojik muayeneleri için alınan örnekler hemen
bufferli % 10 formalin solusyonuna (4g. NaH2 PO4 +1000 ml. %10 formalin +%6.5 g.
Na2 PO4) veya Zenker + formol solusyonuna konarak fikse edilirler. Fikse edici solüsyonun
miktarı, genellikle alınan materyalin 20 katı kadar olmalıdır. Materyal 0.5 cm.den fazla
büyüklükte ise, fiksatifin etkimesi için daha küçük parçalara ayrılabilirler. Materyaller fiksatif
içinde 24-48 saat bırakıldıktan sonra çıkarılır, çeşme suyunda yıkanır ve tekrar %10'luk
formalin solusyonuna konur. Kavanozun ağzı çok iyi kapatıldıktan sonra laboratuara
gönderilir. Laboratuarlarda mantarları boyamada en çok kullanılan boyama yöntemleri
aşağıdaki gibidir.
08.01. Gram Boyama Yöntemi (Hucker Modifikasyonu)
Klinik materyallerde, kraşede diğer sıvılarda ve dokularda mantar elementlerini ortaya
koymada kullanılan bir tekniktir. Ancak bir çok modifikasyonları bulunmaktadır (Hucker, Mac
Callum, Brown-Hopps, v.s.). Bunlardan birinin seçimi araştırıcının tercihine ve tecrübesine
kalmıştır. Mantar elementleri Gram pozitiftir.
Solüsyonlar
1-Kristal violet sol
A- Kristal violet
4.0 g. (%85 boya içerikli)
Etil alkol (% 95)
20.0 ml.
B-Amonyum oksalat
Distile su
0.8 g.
80.0 ml.
Kristal violet alkolde iyice eritildikten sonra distile su ile 1/10 sulandırılır. Bir kısım kristal
violet sol. (1/10) ve 4. kısım sol. B ile (amonyum oksalat sol.) ile karıştırılır.
2- Lugol solusyonu
İyot
KI
1.0 g.
2 .0 g.
Distile su 300 .0 ml.
Bir havan içine konan materyaller, azar azar ilave edilen distile su içinde eritilirler. Tam
erimesi için bir gece bekletilir.
98
3-Safranin solusyonu
Safranın(%2.5 sol. %95 alkolde) 10 ml.
Distile su
100 ml.
Boya solusyonu distile suya iyice karıştırılır. Boyama yöntemi
1- Preparat lâm üzerine hazırlanır, kurutulur ve alevde tespit edilir.
2- Kristal violet ile bir dakika boyanır.
3- Hafif akan su ile yıkanır.
4- Lugol solusyonu ile bir dakika muamele edilir.
5- Hafif akan su ile yıkanır.
6- Alkol ( %95 ) veya alkol + aseton karışımı (eşit miktarda) ile dekolore edilir.
7- Hafif akan su ile yıkanır.
8- Safranın solusyonu ile 10 saniye boyanır.
9- Hafif akan su ile yıkanır.
10- Kurutulur (havada).
11- Mikroskopla muayene edilir (önce küçük büyütme, sonra immersiyonla).
08.02. Kinyoun’un Boyama Yöntemi
Bu yöntem daha ziyade Nocardiaları ayırmada kullanılır. N.
brasiliensis hifaları kısmen asido-rezistans özellik gösterirler.
Solüsyonlar
1- Bazik fuksin
4.0 g.
Fenol
8.0 g
Alkol (% 95)
20.0 ml.
Distile su
100.0 ml.
2- HCL (konsantre)
3 g ml.
Etil alkol
97 ml.
3- Metilen mavisi
2.5 g
99
asteroides ve
N.
Alkol (% 95)
100.0 ml.
Solüsyonlar ayrı ayrı hazırlanırlar.
Boyama yöntemi
1- Preparat hazırlanır, kurutulur ve alevde tespit edilir.
2- Lâm üzerini kaplayacak tarzda karbol fuksin solusyonu konur ve oda ısısında 3 dakika
boyanır.
3- Hafif akan su ile yıkanır.
4- Asit + alkol içinde 5-10 saniye dekolore edilir.
5- Hafif akan su ile yıkanır.
6- Metilen mavisi ile 30 saniye boyanır.
7- Hafif akan su ile yıkanır.
8- Kurutulur (havada).
9- Mikroskopta muayene (immersiyonla) edilir.
08.03. Ziehl Neelsen Boyama Yöntemi
Aynı Mycobacterileri boyamada olduğu gibi hazırlanır, kullanılır ve değerlendirilir.
08.04. Giemsa Boyama Yöntemi
Bu yöntemle H. capsulatum iyi bir şekilde görülür.
Solüsyonlar
1- Stok solusyonu
Giemsa tozu
600 .0 mg.
Metil alkol (asetonsuz) 50.0 ml.
Gliserin (nötral)
50.0 ml.
Giemsa tozu bir havana konur ve az bir gliserin içinde ezilerek eritilir. Bir silindire alınır ve üst
1/3 kısmı temiz bir şişeye konur. Geride kalan kısma gliserin konarak ezilir ve aynı şişeye
aktarılır. Şişenin ağzı kapatılır ve 55oC'de 2 saat tutulur. Her yarım saatte bir hafifçe
çalkalanır. Bu sürenin sonunda karışım soğutulur. Havanda kalan boya alkolle toplandıktan
sonra tekrar aynı şişeye aktarılır. Kullanılmadan önce iki hafta bekletilir. Damlalıklı şişe içinde
kullanılır.
100
2- Buffer solusyonu (pH 7.2)
Na2HPO4 (susuz)
6.77 g.
KH2PO4
2.59 g
Distile su
1000 .0 ml.
3- Boyama solusyonu
Stok boya solusyonu 2.0 ml.
Buffer sol.
6.0 ml.
Bunlar birbirine katılarak iyice karıştırılırlar.
Boyama yöntemi
1- Preparat hazırlanır, kurutulur ve metil alkolde (% 100) 3-5 dakika fikze edilir.
2- Boya solüsyonunda 15 dakika boyanır.
3- Hafif akan suda yıkanır.
4- Kurutulur (havada).
5- lmmersiyonla muayene edilir.
08.05. Periodik Asit Schiff ( PAS ) ile Boyama
Patojenik mantarları özellikle, C. neoformans, H. capsulatum, B. dermatitidis, C.
albicans v.s.gibi mantarlar ile deri ve tırnak kazıntılarını muayenede kullanılır.
Doku seksiyonları da aynı yöntemle boyanarak muayene edilirler.
A- Deri kazıntıları için: Temiz bir lâmın üzeri Mayer albumini ile kaplandıktan sonra deri
kazıntıları konur ve iyice bastırılır, alttan hafifçe ısıtılır ve kazıntıların lâma yapıştığına dikkat
edilir.
1-Alkol (% 95) içine bir dakika daldırılır.
2- Periodik asit (%5) içine de beş dakika bırakılır.
3- Aşağıdaki solüsyona 2 dakika bırakılır.
Bazik fuksin
0.1 g.
101
Alkol (% 95)
Distile su
5.0 ml.
95.0 ml.
4- Preparat hafif akan suda yıkanır.
5- Aşağıdaki solüsyona 10 dakika süre ile daldırılır.
Zink(veya sodium)hidrosulfit.
Tartarik asit
1.0 g.
0.5 g.
Distile su
1000.0 ml.
6- Preparat hafif akan suda yıkanır.
7- Aşağıdaki boyalardan biri ile boyanır. Ya satire pikrik asit ile 2 dakika veya light green ile 5
saniye boyanır.
Light green
1.0 g.
Glacial acetic asit 0.25 ml.
Alkol (% 80)
100.0 ml.
8- Suda hafifçe yıkanır.
9- Alkol de ( %95 ) 10 saniye ve % 100 alkolde 1 dakika tutulur. Sonra ksilol içinde 2 defa (her
biri birer dakikalık) yıkanır. Kurutulduktan sonra üzerine polivinil alkol-kloral hidratlı solüsyon
konur ve lâmelle kapatılarak mikroskopta muayene edilir.
Mantar parlak kırmızı veya mavi-kırmızı renkte görülür.
B- Doku seksiyonları için: Dokular fikse edildikten, kurutulduktan ve parafin içine yatırıldıktan
ve kesildikten sonra rutin yöntemle boyanır.
1- Kesit, ksilol içine konarak deparafinize edilir.
2- Alkolde ( % 100 ) yıkanır.
3- Distile suda yıkanır.
4- Periodik asit (% 1 ) içinde 10 dakika tutulur.
5- Su içinde 5-10 dakika tutulur.
6- Aşağıdaki solüsyonda 2 dakika tutulur.
Bazik fuksin
0.1 g.
102
Alkol ( %95 )
Distile su
5.0 ml.
95.0 ml.
7- Suda 10 saniye yıkanır.
8- Zink hidrosulfit solüsyonunda 2-3 saat tutulur.
9- Suda 3-5 dakika yıkanır.
10- Light green solüsyonunda 2 dakika boyanır.
11- Suda kısa bir süre yıkanır.
12- Alkolde ( %95 ) 10 saniye ve %100 alkolde bir dakika tutulur. Sonra ksilol içinde 2 defa
(her biri birer dakikalık) yıkanır.
Kuruduktan sonra üzerine polivinil alkol kloralhidrat solusyonu konarak lâmelle kapatılır.
Mikroskop altında muayene edilir.
08.06. Gridley Boyama Yöntemi
Doku kesitlerinde mantar elementlerini (spor, hifa, v.s.) görmede ve incelemede kullanılır.
Bu muayenede uygun bir fiksatifle iyice tespit edilmiş 6 mikrometre kalınlığında parafin
seksiyonları kullanılır.
Aşağıdaki tarzda hareket edilir.
1- Kesitler ksilol, absolut alkol ve % 95 alkolle deparafinize edilir.
2- Kromik asit (%4) içinde 1 saat bekletilir. (Okside).
3- Akan suda 5 dakika yıkanır.
4- Colemen feulgen reagentinde 15 dakika bekletilir.
5- Sulfuroz asitte 3 dakika yıkanır (her biri 2 dakika)
6- Akan suda 15 dakika yıkanır.
7- Preparat aldehit-fuksin solusyonuna 15-30 dakika süre ile konur.
8- Alkolle (%95) yıkanır. Fazla boya atılır.
103
9- Suda yıkanır.
10- Metanil yellow boyası ile 2-5 dakika boyanır.
11- Suda yıkanır.
12- Alkol ( %95 ) ve absolut alkolde dehidre edilir.
13- Ksilolde berraklaştırılır.
14- Permounta yatırılır.
Sonuç: Miselyum, koyu mavi konidiumlar koyu kırmızı ve purpul, zemin sarı, elastik doku ve
musin ise mavi boyanır.
Bu boyama yönteminde kullanılan bazı solüsyonlar:
Kromik asit solusyonu (taze)
Kromik asit 4.0 gr.
Distile su 100.0 ml.
Coleman Feulgen reagenti
Bazik fuksin 1.0 gr.
Distile su 100.0 ml.
Bazik fuksin sıcak distile suda eritilir, soğutulur ve filtre edilir. Filtrata 2 g. sodyum
metabisulfit ve 10 ml. normal HCI ilave edilir. Karışım 2. saat bekletildikten sonra 0.5 g. aktif
karbon katılır ve bir dakika çalkalanır, sonra, kaba kağıttan süzülür. Filtrat renksiz olmalıdır.
Buz dolabında saklanır.
Normal HCI solusyonu
HCI (1.19)
83.5 ml.
Distile su
916.5 ml.
Sodyum metabisulfit solusyonu
Sodyum metabisulfit
Distile su
10.0 g.
100.0 ml.
Sulfuroz solusyonu
104
Sodyum metabisulfit (% 10) 6.0 ml.
Normal HCI
5.0 ml.
Distile su
100.0 ml.
Aldehit-fuchsin solusyonu
Bazik fuchsin
1.0 g.
Alkol (%10)
200.0 ml.
Paraaldehid
2.0 ml.
HCI (yoğun)
2.0 ml.
Bu solüsyon oda ısısında saklanır. Kullanmadan önce filtre edilir.
Metanil yellow solusyonu
Metanil yellow
Distile su
0.25 g.
100.0 ml.
Glacial asetik asit 0.25 ml.
Mucicarmin boyası
Carmine
1.0 g.
Alüminyum klorid (susuz) 0.5 g.
Distile su
2.0 ml.
Materyal küçük bir tüpte karıştırılır. Alevde 2 dakika ısıtılır. Sıvı, siyah ve şurup gibi bir
görünüm alır. Alkol (% 50) 100 ml. katılarak dilue edilir ve 24 saat bekletilir. Filtre edilir ve
1/4 oranında su ile sulandırılarak kullanılır.
08.07. Akridin Oranj Boyası
Bu boya, preparatlarda, doku kesitlerinde ve taze materyallerdeki mantar elementlerini
ortaya koymada yararlı olur. Bu boya ile aşağıdaki tarzda boyama yapılır.
Kıl ve deri kazıntılarını muayene
1- %20 KOH solüsyonundan hazırlanır.
105
2- %0.1 akridin oranj solüsyonundan 1 ml. alınarak 9 ml. KOH ( %20 ) katılır.
3-Temiz bir lâm üzerine 2 damla acridin oranj solusyonu ve bunun üzerine de kıl,deri ve
tırnak kazıntıları konulur. İyice karıştırılır.
4- Üzeri lâmelle kapatılır.
5- Preparat çok hafifçe ısıtılır.
6- Özel mikroskopta muayene edilir.
Doku kesitlerini muayene
1- Parafinli ince kesitler ksilol ve alkol solüsyonlarından geçirildikten sonra distile su ile
yıkanır.
2- Weigert demir hematoxylen ile 5 dakika boyanır.
3- Akan suda 3-5 dakika yıkanır.
4.- Acridin oranj (% 0.1) ile 2 dakika boyanır.
5- Akan suda 30 saniye yıkanır.
6- Alkol (% 95) içinde bir dakika dehidre edilir.
7- Absolut alkolde 2-3 kez dehidre edilir.
8- Ksilolde berraklaştırılır.
9- Üzerine fluoresans vermeyen bir medium konarak lâmel kapatılır.
10- Özel mikroskopla muayene edilir.
09. Antifungal İlaçlar (Antifungal Kemoterapötikler)
Mantar infeksiyonlarında proflaksi ve sağaltım, bakteri hastalıklarından daha az başarılı
olduğu gibi daha fazla da zaman alır. Bakterileri etkileyen ilaçların çoğu mantar
infeksiyonlarında kullanılamazlar. Çünkü, bakteriler prokaryotik olup, yapıları ökaryotik olan
mantarlardan farklıdır. Bakterilerin etrafında peptidoglikan, lipopolisakkarid, protein
kompleksleri bulunmasına karşın, mantar hücre duvarlarında kitin, selüloz ve diğer
polisakkarid bileşikleri vardır.
Mantarlar, insan ve hayvanlarda, iki karakterde hastalık oluştururlar. Bunlardan biri mantar
toksinlerinin (mikotoksin) oluşturduğu mikotoksikozisler ve diğeri de mantarların bizzat
kendilerinin meydana getirdiği infeksiyonlardır (mikozes). Antifungal ilaçlar,
106
mikotoksikozislerde kullanılamazlar. Ancak, mikozes olgularında, mantar hücreleri üzerine
olumsuz etkide bulunurlar. Mantarlar aynı zamanda ilaçları modifiye ve inaktive edecek
mekanizmalara da sahiptirler.
Antifungal substansların bazıları, çeşitli mantarlardan fermentasyon suretiyle elde edilirler.
Pratikte bulunan antimikotik ilaçların hemen hepsi de yüzeysel ve sistemik mantar
infeksiyonlarında kullanılırlar. Mikotoksikozislerde ise yararlanılamazlar.
Yüzeysel mantar infeksiyonlarının teşhisi kolay, buna karşın tedavisi zor ve zaman alıcıdır.
Bazen de tam bir sağaltım gerçekleştirilemez. Sistemik infeksiyonları teşhis ve tedavi oldukça
güçtür. Bazen de imkansızdır.
Antimikotik ilaçların çoğu daha ziyade, Chitin senthase ve sterol sentezine etkilerler. Hücre
duvarı yapısının kimyasal bileşimini bozarlar. Membranda delikler açar, permeabiliteyi bozar
ve sterol sentezini inhibe ederler.
Mikozislerde kullanılan antifungal ilaçlardan başlıcaları aşağıda bildirilmiştir.
Amphotericin B: Bu ilaç Streptomyces nodosus 'tan elde edilir. Mantar hücre duvarındaki
sterole bağlanarak hücre permeabilitesini bozar. Sistemik mikozeslerde kullanılır. Yan etkileri
vardır.
5- Flucytosine : 5- Fluorocytosine, sentetik antimikotik bir preparat olup, sistemik mantar
infeksiyonlarında kullanılır. İlaç, mantar hücre RNA'sı ile birleşerek fonksiyonlarını bozar.
İlaca karşı dirençlilik oluşabilir. Yan etkileri vardır.
Fluconazole, Clotrimazole ve Tereonazole : Aynı amaçlarla kullanılan antimikotik
preparatlardır.
Griseofulvin : Penicillium griseofulvinden elde edilen antifungal bir substanstır.
Dermatofitlerden ileri gelen süperfisial mikozislerde kullanılır. İlaç nukleik asite etkileyerek
hücre bölünmesine mani olur.
Dermatofitlerin ve sistemik mikozeslerin sağaltımında geniş spekturuma sahip olan
imidozollu antifungal ilaçlar tercihen kullanılmaktadır. Bunlar sitoplasmik membrandaki
sterollerin sentezini bozarak permeabiliteye olumsuz yönde etkilerler.
Ketoconazole : Kronik Candidiasis, dermatofitosiz ve sistemik mikozeslerde kullanılan bir
ilaçtır. Yan etkileri vardır.
Miconazole : Bu ilaç Candidiasis ve sistemik mantar infeksiyonlarında kullanılır. Deride krem
veya losyon tarzındaki preparatlardan yararlanır. Sistemik infeksiyonlarda parenteral
kullanıldığında yan etkileri olabilir.
107
Nystatin (C46 H75 NO18 ) : Streptomyceslerden elde edilen polyene bir antibiyotiktir. İlaç,
özellikle, Candidaların hücre duvarındaki sterollere bağlanarak permeabiliteyi bozar.
Nystatin, Candida infeksiyonlarının kontrolünde yararlanılır.
Tolnaftate : Kutan mantar infeksiyonlarında yararlanılan bir ilaçtır.
Bazı antifungal kemoterapötiklerin kullanıldığı infeksiyonlar ve yan etkileri aşağıdaki tabloda
gösterilmiştir.
108
109
110
111
112
Kaynakça
BİLGEHAN, H. Temel Mikrobiyoloji ve Bağışıklık Bilimi, Barış Yayınları Fakülteler Kitabevi,
İzmir, 1989.
ÇETİN, E.T. , Ö. Anğ., Töreci, K. Tıbbi Parazitoloji, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi
Yayın No: 15, Fatih Gençlik Vakfı Matbaası, İstanbul, 1985.
HOWARD, B.J., Klaas II J., Rubin, S.J., Weissfeld A.S., Tilton, R.C., Clinical and Pathogenic
Microbiology, The C.V. Mosby Company, St., Louis, Washington, D.C., Toronto,
1987.
JAWETZ, E., (Ed). Medical Microbiology, Appleton and Lange, Norwalk, Connecticut /
Los Altos, California, 1989.
MURRAY, P.R., Drew, W.L., Kobayashi G.S., Thompson, W.H., Medical Microbiology,
Wolfe Medical Publ. Print. USA, 1990.
UNAT, E.K., Temel Mikrobiyoloji, Beta Basım Yayım A.Ş., İstanbul, 1985.
113
Download