Uploaded by User12631

benim çtdt kısa notlarım

advertisement
20. yüzyıl Başlarında Dünyada Genel Durum
● Avrupa’da İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa ve Rusya) ile İttifak Devletleri ( Almanya, İtalya ve Avusturya -Macaristan)
arasındaki sömürgecilik rekabeti oldukça yoğunlaşmıştı. ( I. ve II. Fas Bunalımı)
● ABD, güçlenen ekonomisi için dünya ticaretinde söz sahibi olmaya çalışıyordu.
● Afrika, Avrupalı devletler arasında sömürge bölgeleri şeklinde paylaşılmıştı.
● Balkanlarda ise Osmanlı Devleti’nin zayıflamasıyla oluşan otorite boşluğu, Avrupalı devletlerinde kışkırtmasıyla Balkan
Savaşlarına dönüşmüştü.
● İtilaflarla İttifak Devletleri arasındaki bu rekabet dünya üzerindeki birçok devleti de kapsayan I. Dünya Savaşı’na
dönüşmüştü.
B) I. Dünya Savaşı’nın Sebepleri
● İngiltere ile Almanya arasındaki sömürgecilik yarışı ve ekonomik rekabet
● İngiltere’nin Almanya’yı saf dışı bırakmak istemesi
● Fransa’nın, 1871’de Almanya’ya verdiği Alsas-Loren bölgesini geri almak istemesi
● İtalya’nın sömürgecilik faaliyetlerine başlaması ve Akdeniz’de etkinliğini artırmak istemesi
● Rusya’nın, İstanbul ve Boğazları ele geçirerek sıcak denizlere inmek ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğunu etkisiz
hale getirerek Balkanlardaki Slav topluluklarını kendi yönetimi altına almak istemesi
C) Paris Barış Konferansı ( 18 Ocak 1918)
● Paris Barış Konferansı I. Dünya savaşına katılan devletler arasında yapılacak barışın esaslarını belirlemek amacıyla
toplanmıştır.
● Konferansta Wilson İlkelerinde yer alan Milletler Cemiyeti’nin
( Cemiyet-i Akvam) kurulması sağlanmıştır.
**** İtalya ile itilaf devletleri arasında ilk anlaşmazlık burada yaşandı. İtalya ya verilen payın bir kısmı Yunanistan’a
verilince İtalya konferansı terk etti.
I.DÜNYA SAVAŞI’NI BİTİREN ANTLAŞMALAR ;
a. Almanya - Versay ( Versailles ) Antlaşması (28 Haziran 1919)
● Almanya Yugoslavya ve Çekoslovakya’yı tanıdı
● Almanya ekonomik yükümlülüklere uyacağını ve savaş tazminatını vereceğini kabul etti
● Askerlik mecburi olmaktan çıkarıldı
b. Avusturya - Saint-Germain Antlaşması ( 10 Eylül 1919 )
c. Macaristan - Trianon Antlaşması (4 Haziran 1920 )
d. Bulgaristan - Neuilly Antlaşması (27 Kasım 1919 )
e. Sovyet Rusya - Brest – Litowsk Antlaşması
● Bu antlaşmalara göre Sovyet hükümeti 3 Mart 1918′de Ukrayna, Polonya ve Baltık topraklarıyla Finlândiya’dan çıkmayı
kabul ediyor ve 1878 yılında ele geçirdiği Kars, Ardahan ve Batum’u Osmanlı İmparatorluğu’na geri veriyordu.
******Ortak özellikleri: Hepsi askeri ve ekonomik sınırlamalar getirdi. Yeni devletler kuruldu. Bu antlaşmalar II.Dünya
Savaşının çıkmasına neden oldular. Milliyet esas alınmadı.
MONRE DOKTİRİNİ
ABD’nin birinci dünya savaşından sonra kendi içine kapanarak Avrupa ile ilgilenmemesi ve yalnızlık politikasına
geçmesidir. Başkan Monre’den adını alır.
SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN KURULUŞU VE GÜÇLENMESİ:
SSCB Vladimir Ilyiç Lenin'in başkanlığındaki Bolşevik Partisi'nin 1917'de Bolşevik İhtilali’nden sonra iktidarı ele
geçirmesiyle kuruldu. Bolşevik Partisi'nin ilk önemli icraatı Rusya'yı bu savaştan çekmek oldu.
a) Sovyet Dış Politikası
● 1917 Ekim Devriminden sonra 1921’e kadar Bolşevikler önce içerde Çarlık taraftarlarına karşı rejimlerine güvence
altına almıştır. Bu dönemden sonra Çarlık Rusya’nın hâkimiyet kurduğu bölgeler tekrar işgal edilmiştir. Aynı zamanda
İtilaf Devletlerine karşı sınırlar güvence altına alınmaya çalışılmış, Türkiye gibi İtilaflarla mücadele halinde olan ülkelere
destek sağlanmıştır.
● Komünist Rejimi güvence alan Rusya İkinci Dünya Savaşı’na kadar rejimini Doğu Avrupa’ya ve Asya’ya ihraç etmeye
çalışmış, 1930’lardan sonra ise Almanya ve İtalya’nın saldırganlığına karşı ittifak arayışları içerisine girmiştir. Bununla
beraber Doğu Avrupa ülkelerine siyasi rejimini ihraç etmek için faaliyetlerini yoğunlaştırmıştır.
b) Sovyetlerin Orta Asya Politikası● Sovyetler iktidara geldikten sonra Orta Asya’da iki temel politika olarak kültürel ve
ideolojik dönüşümle bölgedeki hâkimiyeti güçlendirmeyi benimsemiştir..Bu amaçlarını gerçekleştirmek için Ruslar bir
dizi sömürge politikaları belirlemişlerdir. Bu politikalar da, büyük bir hassasiyet ile Türkistan üzerinde
uygulanmıştır. Bu politikalar genel olarak;
 1) İdari Sovyet Hakimiyeti, (Önemli liderlerin yok edilmesi yerine Sovyet liderlerin getirilmesi.
 2) Ekonomik Sovyet hakimiyeti
 3) Kültürsüzleştirme ( Türk Ve İslam kültürüne ait olan unsurların unutturulması )
 4) Sovyetleştirme
 5) Zorunlu Göç olarak sıralanabilir.
3- Kültürsüzleştirme politikaları ise çeşitli kültür öğelerini içermektedir. Bunlar ise Türkistan’ın parçalanması,
- Bölge dünyanın diğer bölgelerinden özellikle Türk ve Müslüman bölgelerinden tecrit etme,
- Orta Asya Türk kültürü ve tarihine ait izleri silme, bölge halklarının farklı alfabeler kullanması sağlayarak birbirleriyle
anlaşmasını engelleme,
- İslam kültürü ve kurumları ortadan kaldırma
c) Basmacı Hareketi
● 1918 yılından itibaren Türkistan'ın bağımsızlığı için ortaya çıkan millî ayaklanmalara ve mücadeleye Basmacı
hareketi denir.
● 1921’e kadar Türkistan’da geçici hükümetler kurulmuş ancak başarı sağlanamamıştır. Enver Paşa'nın 8 Kasım 1921'de
Türkistan'a gelip başa geçmesiyle daha da şiddetlenmiştir.
● 1922’de başlayan Sovyet genel saldırısında Enver Paşa’nın şehit edilmesi üzerine mücadele zayıflamıştır.
ORTADOĞU’DA MANDA YÖNETİMLERİNİN KURULMASI:
ORTADOĞU NERESİDİR?
Orta Doğu, güneybatı Asya'da, tarihsel ve kültürel yakınlığı olan ülkelerin oluşturduğu coğrafi bölge. Akdeniz'den Pakistan'a
kadar uzanır ve Arap Yarımadası'nı kapsar. Orta doğu kavramı Avrupa merkeziyetçi yaklaşıma dayanır ve İngilizlerin 19.
yy. da kullanmaya başladıkları bir kavramdır.
Bu tanıma göre Orta Doğu ülkeleri Suriye, Irak, Ürdün, İsrail, Lübnan, İran, Filistin, Suudi Arabistan, Birleşik Arap
Emirlikleri, Umman, Kuveyt, Bahreyn, Yemen ve Mısır'dır.
Ortadoğu’nun,
● dünya petrol rezervlerinin %80i, doğalgaz rezervlerinin ise yaklaşık %50 sine sahip olması
● önemli su yatakları( Fırat, Dicle, Asi) ve suyollarına( Süveyş Kanalı, Hürmüz Boğazı, İstanbul ve Çanakkale Boğazları )
sahip olması,
● Üç büyük ilahi dinin kutsal kentlerinin bölgede bulunması
gibi özellikler Ortadoğu’nun stratejik ve jeopolitik öneminin artmasına yol açmıştır. Bu yüzden bölge 19.yüzyılın başlarından
itibaren büyük devletlerin bölge üzerinde siyasi üstünlük kurma çabalarının yoğunlaşmasına sebep olmuştur.
Ortadoğu’nun Paylaşılması
****İngiltere ve Fransa Syces-Picot Antlaşması ile Ortadoğu topraklarını aralarında paylaştılar, Mac Mahon
Antlaşması ise İngiltere’nin Araplara bağımsızlık sözü verdiği gizli antlaşmadır.
BALFOUR DEKLERASYONU :İngiliz savaş kabinesinde dışişleri bakanı olan Althur Balfour'un girişimiyle başlatılan
ve sonuçta Filistin'de bir Yahudi devletinin -İsrail- kurulmasıyla sonuçlanan girişimdir. 1917 yılındaki bu
deklerasyon, ilk Balfour Deklarasyonudur.
JAPONYA’DAKİ GELİŞMELER
a) Meiji Restorasyonu (1868-1912)
● 1850’li yıllara kadar diğer ülkelerle birkaç olay dışında çok fazla münasebet kurmayan Japonya’da imparator
Mutsihito’nun hükümdarlığı dönüm noktası olmuştur.
● Mutsihito tahta geçtiktem sonra Japonya’yı batıya açacak köklü ve kalıcı reform süreci başlamıştır. Bu yüzden bu
döneme Meiji (Aydın Hükümet Çağı) denir.
● Bu dönemdeki önemli gelişmeler: Takvim değiştirildi. Giyinme şekli batı tipine göre düzenlendi.
● Avrupa’nınkine benzer bir bankacılık sistemi getirildi.
● Bilhassa İngiltere ile yaptıkları mal ithalatı antlaşmalarına, alışılmadık maddeler koydurdular. Belli bir miktar dış alım için,
belli sayıda insanına İngiltere’nin ihtisas düzeyinde eğitim vermesini istediler.
● Çağdaş bir düzenli ordu kurulmuş, subaylar eğitim için Batılı ordu ve donanma akademilerine gönderilmiştir.
● 1872 de çıkarılan bir kanunla kadın ve erkek her Japon için ilköğretim zorunlu oldu.
● 1871 de ilk gazete yayınlandı. 1873 de mecburi askerlik sistemi kabul edildi.
● 1871 de "Daymiyo" denen derebeylik sistemine son verilerek ülke çağdaş bir şekilde idari bakımdan organize edildi.
● 1870 de ilk demiryolu yapımına başlanmış iken, yirmi yıl sonra, 1890 da demiryollarının uzunluğu 7200 kilometre idi.
● 1868–1898 arasındaki otuz yıllık devrede 2190 fabrika yapıldı.
b) Japonya – Çin ve Japonya – Rusya Savaşları
● Meiji Restorasyonuyla güçlenen Japonya 1894 yılında Kore’yi ele geçirmek için Çin’le savaşmıştır.
● Japonya 1904-1905 yıllarında İngilizlerden destek alarak Mançurya’da Ruslara saldırdılar. Rusları yendiler.
● Japonya’nın Uzakdoğu Asya’da yeni bir güç olarak ortaya çıkması İngiltere ve ABD’nin bu ülkeyle ilişkilerine belirleyici bir
etki yapmış, Japonya’yla ilişkilerini güçlendirmeye özen göstermelerine yol açmıştır. Bu durumun etkisiyle Japonya yabancı
devletlere verdiği kapitülasyonları kaldırma fırsatı bulmuştur. Aynı zamanda I. Dünya Savaşı’nda bu durumdan yararlanarak
Alman sömürgelerini ele geçirmeyi başarmıştır.
7. 1929 Ekonomik Buhranı
● 1929 yılında Amerika’da başlayan ve tüm dünyayı uluslararası ekonomik durgunluk ve krize denir.
a) Krizin Sebepleri
● Amerikan ekonomisinin büyük bölümünün holdinglere dayanması
● Bankacılık sisteminin kötü yapılandırılmış olması, şirket ve bankalarda yeterli denetimin yapılmaması
● Başkan Hoover yönetiminin tecrübesiz olmasından dolayı krize zamanında ve etkili şekilde müdahale edememesi
● Amerika’nın o dönemde dünyanın en önemli kredi veren ülke durumunda bulunması ve I. Dünya Savaşı’nda verdiği
kredileri geri alamaması
b) Krizin Gelişmesi
● New York Borsası 1928 yılının başından 29 yılı Ekim ayının başına kadar olan süreçte gittikçe yükseliyor ve yüksek
fiyat/kazanç oranı getiriyordu. Ancak 3 Ekim 1929 tarihine gelindiğinde, yukarıda sayılan sebepler doğrultusunda borsanın
ilerlemesi durmuş hatta birkaç büyük holdingin hisse senetleri düşmüştü. Bu düşüş 21 Ekim günü yabancı yatırımcıların
hisse senetlerini ellerinden çıkarmalarıyla hızlandı ve “Kara Perşembe” olarak anılan 24 Ekim 1929 Perşembe günü borsa
dibe vurdu.
● Bu hızlı çöküş 4,000 kadar bankanın batmasına, birçok insanın mal varlığını kaybetmesine sebep oldu.
● Amerikan ekonomisini vuran bu kriz Amerika’nın ithalat ve İhracaat yaptığı ülkeleri ve dünya bankacılık sistemini de
olumsuz yönde etkileyince krizin etkileri önce Avrupa’yı daha sonra tüm dünyayı vurdu.
c) Krizin Sonuçları
● Bunalım dünyada 50 milyon insanın işsiz kalmasına, yeryüzündeki toplam üretimin %42 oranında ve dünya ticaretinin de
%65 oranında azalmasına neden olmuştur.
d) Türkiye’ye etkileri
● 1930-1933 yılları arasında ithalatta hızlı bir daralma yaşanmıştır.
● İhracat gelirlerinin azalması ve ticaret açığı sorununun önem kazanması,1929-1930 yıllarında iktisat politikasında önemli
değişikliklere yol açmıştır.
● Türk hükümeti, 1930 taksitini ödeyemeyeceğini anladı ve Duyun-u Umumiye İdaresini yeni bir anlaşmaya zorladı.
● Merkez Bankası kurma kararı alındı ve bu da yeni dış kredi bulma gereksinimini artırdı.
● Türkiye de üretilen pamuğa karşı dış talebin Dünya buhranı nedeniyle zayıfladığı bir dönemde kurulan devlet tekstil
fabrikaları pamuğa karşı iç talebi büyük ölçüde genişletti.
● Tarım ürünlerinin fiyatlarında hızlı bir düşüş görüldü.
● Ziraat Bankası ve gelişmekte olan kooperatifler, köylüler borçlarını ödemekte güçlük çektikleri için, ciddi sıkıntılarla
karşılaştı.
● Mali kriz içine giren hükümet, 1930 yılında, makine kullanan çiftçilere uygulanan vergi iadesini, traktör başına belli bir
tazminat ödenmesi koşuluyla kaldırdı.
● Krizden tüm dünya gibi olumsuz etkilenen Türkiye ekonomisini güçlendirebilmek amacıyla ithalat ve ihracatını artırıcı
politikalar izlemeye başlamıştır.
● Türkiye 1933’de dış ödemelerde uygulamasına başlanan kliring ve takas sistemini uyguladı. (Kliring sistemi malını
alanın, malını alma ilkesine dayanır.)
● İhraç mallarının standardizasyonuna önem verilerek, ihracat bu yönden de teşvik edildi 10 /06/1930 tarih ve 1705 sayılı
Kanun ile hükümete tedbir alma yetkisi verilerek, ihraç edilen fındık ve yumurtadan başlayarak, ihraç mallarında kalite
kontrolüne gidildi. Bu kontrolü yapması amacıyla Türk Ofis kurulmuştur.
● Türk Ofis’e kontrol ve teftiş görevi yanında piyasa araştırmaları yapma, uluslararası ticaret ve ödeme anlaşmalarını
hazırlama görevi verildi.
● Bu tedbirlerin sonucunda: ihracatla ithalat arasındaki denge 52 seneden beri ilk defa 1930 da aktif duruma girdi.
İhracat ithalatı aşarak, Türkiye’nin dış ticaret açığı kapandı ve devam eden 9 yıl boyunca ihracat, ithalatın daima üstünde
kaldı.
BARIŞ DÜZENİNİN KORUNMASI ÇABALARI
*Küçük ANTANT
*Milletler cemiyetinin kurulması
*Locorno Antlaşması
*Briland-kellog paktı
1-KÜÇÜK ANTANT: Birinci Dünya Savaşını izleyen devrede Avrupa'da oluşan yeni bloklaşmalardan biridir. Çekoslovakya,
Yugoslavya ve Romanya'nın aralarında kurdukları bir işbirliği ve ittifak sistemidir. Amacı, bu savaş ertesi yeni devletlerin
Orta Avrupa'daki güvenliklerini korumak (Alman, Macar ve Bulgar tehlikesine karşı) .Fransa bu sistemin koruyucusu rolünü
oynamış, bu ülkelerin dış siyasetini hayli etkilemişti
2- Milletler Cemiyeti
● ABD’nin, I. Dünya Savaşı’na girmeden kabul edilmesini sağladığı Wilson İlkelerinde uluslararası barışı koruyacak bir
kurumun oluşturulması prensibi savaş sonunda hayata geçirilmiştir.
● Paris Barış Konferansı’nın 25 Ocak 1919'da yapılan toplantısında; uluslararası barışı ve güveni sağlayacak ve devam
ettirecek bir Milletler Cemiyeti kurulmasına karar verilmiş, İsviçre’de 1919'da "Cemiyet-i Akvam" (Milletler Cemiyeti) adıyla
kurulmuştur.
3-Locarno Antlaşması: Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Belçika, Polonya ve Çekoslovakya arasında, 5 Ekim 1925'te,
Locarno'da bir konferans toplandı. Görüşmeler sonunda, 16 Ekim 1925'te, Locarno Antlaşması hazırlandı ve bu, 1 Aralık
1925'te, Londra'da imzalandı.
Konferansa katılan devletleri savaştan korumak ve bu devletler arasında çıkacak her türlü anlaşmazlığı barış yoluyla
çözümlemek amacıyla yapıldığı belirtilen Locarno Antlaşmasına göre:
1) Almanya, batı sınırlarının, yani Fransa ve Belçika sınırlarının kesin ve sürekli olduğunu kabul ediyordu. Bu konuda bir
anlaşmazlık çıkarsa kuvvete başvurulmayacak, sorun Milletler Cemiyeti'ne götürülecekti. İngiltere ve İtalya da bu statünün
kefili olacaklardı.
2) Bütün anlaşmazlıklar barış yoluyla çözümlenecekti.
3) Bu Antlaşma; Almanya, Milletler Cemiyeti'ne üye olur olmaz yürürlüğe girecekti.
4-BRİAND VE KELLOG PAKTI : Bunun üzerine 27 Ağustos 1928'de Paris'te, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere,
Almanya, İtalya, Japonya, Polonya, Çekoslovakya ve Belçika arasında Kellogg Paktı imzalandı. Bundan sonra bütün
devletler pakta katılmaya davet edildi. Nitekim aynı yıl içerisinde Pakta, Sovyetler Birliği ve Türkiye (resmi olarak 8 Temmuz
1929'da) de dahil, belli başlı bütün devletler katıldılar. Bu Antlaşmaya göre:
1) Taraflar, uluslararası anlaşmazlıkların çözümlenmesi için savaşa başvurmayı kınadıklarını ve savaşı birbirleri ile
ilişkilerinde ulusal siyasetin bir aracı olarak kabul etmediklerini ve savaştan vazgeçtiklerini, ulusları adına resmen
açıkladılar.
2) İmzası olan devletler, niteliği ve kökeni ne olursa olsun, aralarındaki anlaşmazlıkların çözümlenmesi için, yalnız barış
yollarına başvurmayı kabul ettiler. Böylece Kellogg Paktı ile savunmaya dayanmayan savaş kanun dışı sayılmış ve
devletlerarası ilişkilerde barışçı yollara başvurulması esas alınmıştır. Bu suretle de dünyada bir barış havası sağlanmak
istenmiştir
***Kellogg paktı ile Amerika yeniden Avrupa sorunlarıyla ilgilenmeye başlamıştır.
Not: Barışın sürekliliğini sağlamak amacıyla yapılan Locarno Antlaşması, Kellog Paktı ve daha önce kurulmuş olan Milletler
Cemiyeti, bundan sonra baş gösteren uluslararası anlaşmazlıklara pratik bir çözüm getirememiş, yeni bir dünya savaşının
çıkmasını önleyememiştir.
İTALYA'DA FAŞİZM
Birinci Dünya Savaşı'na büyük ümitlerle giren İtalya,
1-Savaşta kazanan devlet olmasına rağmen istediklerini elde edememesi
2-Ekonominin içine düştüğü durum
3-İşsizliğe bir türlü çare bulunamaması.
4-Asker kaçaklarının sorun oluşturması
5-Siyasal partilerin zayıflığı
Sebeplerinden dolayı faşist bir yönetim altına girdi.
İtalya'daki bu durum, 1919'da kurulmuş olan Benito Mussolini liderliğindeki Faşist Partisi'nin işine yaradı. 1921 yılında
yapılan seçimlerde Faşistler 35 milletvekili çıkardılar ve bundan sonra daha çok taraftar kazanmaya başladılar. İtalya'daki iç
çekişmeler, koyu ulusçuluk politikasına dayanan ve Paris Barış Konferansı'nda küçük düşürülen İtalya'yı güçlendireceğini,
Roma İmparatorluğu'nu yeniden kuracağını vaat eden Faşist Partisi'ni daha da güçlendirdi. Bunun üzerine 1922'de Kral III.
Vittori Emanuel Başbakanlığı Mussolini'yi bıraktı . Böylece İtalya'da Faşist yönetim kurulmuş oldu.
1.Aşırı ulusçuluğu esas alan Faşist yönetim, kısa süre sonra demokrasiyi kaldırdı
2.Ülkedeki diğer ırklardan olanları zorla İtalyanlaştırmaya çalıştı.
Faşist yönetimin Uluslararası Politikaya Etkisi
1. Dış politikada ise, Akdeniz çevresinde sömürge kurmaya, yani emperyalizme yöneldi.
2.Mussolini, Akdeniz'e "Bizim Deniz" (mare nostrum) diyordu ve Roma İmparatorluğu'nu yeniden meydana getirmek
istiyordu.
İtalya'nın bu yeni yayılma ve genişleme politikası, çevresinde ve Doğu Akdeniz ülkelerinde huzursuzluk yarattı
5. Mussolini'nin Anadolu'yu da yayılma alanı içine alma düşüncesi, Türk-İtalyan ilişkilerinde soğukluk yarattı. İtalya'nın bu
politikası, 1934'te Balkan Paktı'nın kurulmasında önemli rol oynadı.
çtd7.Batıda ise, özellikle Fransa ile diğer sorunların yanı sıra Kuzey Afrika, daha geniş anlamda, Akdeniz egemenliği
nedeniyle çekişmeye başladı.
ALMANYA'DA NASYONALİST SOSYALİZM(NAZİLERİN YÜKSELİŞİ)
Almanya’da Nasyonal Sosyalizm’in ortaya çıkışını hazırlayan ortam ile İtalya’da Faşizmin içinde belirdiği ortam arasında
büyük benzerlikler vardır.Bu dönemde Almanya toplumsal siyasal ve ekonomik sıkıntılar içinde bulunuyordu.I. Dünya
Savaşı’ndan yenik bir ülke olarak çıkmış,İmparator II. Wilhelm ülkeden kaçmıştı.Hükümet,savaş sonrası bir ülkenin
sorunları karşısında yetersiz kalıyordu.Yenik bir ülkede,işsizlik sorunu,yüksek enflasyon demokratik ilkelerin üretim
biçiminin yürümesini sağlayamıyordu. Bu bakımdan toplumsal koşullar İtalya’daki durumun tekrarı gibiydi.Almanya’da
savaş bitince “Alman İşçi Partisi” diye yeni bir siyasal parti kurulmuş ve bu kuruluşa gerçek mesleği boyacılık ve
dekorasyonculuk olan Adolf Hitler adlı bir kişi girmişti.Çok geçmeden Hitler,partide etkili olmuş ve partinin adını Nasyonal
Sosyalist Alman İşçi Partisi olarak değiştirmişti. Hitler Almanların yaşamadığı birçok ülkeyi kendi sınırlarına katmak
istemektedir.
"Genel politikanın tek amacı, politik gücün tekrar ele geçirilmesidir. Tüm devlet yöne timinin bu amacın gerçekleştirilmesine
yöneltilmesi zorunludur.
1. İçte: Almanya'daki halihazır iç politik durumun tam tersine döndürülmesi. Amaca aykırı düşen herhangi bir düşünce
tarzının faaliyetine göz yumulmaması... Gençlikte ve millette, bizi yalnız ve ancak savaşın kurtarabileceği fikrinin
yerleştirilmesi... En sert şekilde otoriter devlet yönetimi...
2. Dışa Yönelik: Hitler’in dış siyasası üç aşamada gelişmiştir a)Versailles zincirlerinin kırılması, b) Bir millet bir devlet
ilkesinin gerçekleştirilmesi,yani Almanya’nın sınırları dışında yaşayan tüm Almanların birleştirilmesi ve tek devlet altında
toplanması
c) Yaşam Alanı:u Nazi Alman emperyalizminin yeni adı idi.Hitler Almanların yaşamadığı birçok ülkeyi kendi sınırlarına
katmak istemektedir
3. Ekonomi: Köylü kurtarılmalıdır! Yerleştirme (iskân) politikası...
4. Alman Silahlı Kuvvetlerinin kurulması politik gücün yeniden elde edilmesi amacına ulaşılması için en önemli koşuldur.
Genel askerlik yükümlülüğü yeniden konulmalıdır.... Doğuda yeni yaşam alanının ele geçirilmesi ve buranın acımasızca
Germenleştirilmesi..."*.
Hitler, Almanya içte yeniden güçlenmeye başlayınca, dışta da aktif bir politika izlemeye başladı. Almanya dışında kurulan
Nazi partilerini destekledi ve onlardan dış politikası yönünden yararlanma yolunu tuttu.
Nazi Yönetiminin Ulusalararası politikaya Etkisi
1-Versailles Antlaşması’nın koyduğu sınırlayıcı durumu ortadan kaldırdı.
2-1934 te Alman ordusunun toplam kuvvetini 100.000'den 240.000'e yükseltti.
3- 1936'da Locarno Andlaşması'ndan ayrıldı ve askersiz alan olan Ren bölgesini işgal etti.
Almanya'nın, Birinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan dengeyi bu şekilde zorlamaya ve değiştirmeye yönelmesi, bu
dengenin ve statükonun sürmesinde yararı olan diğer devletleri Almanya'ya karşı harekete geçirdi. Bu da, devletlerarası
yeni ve önemli sorunlar ile anlaşmazlıkların ortaya çıkmasına neden oldu.
İSPANYADA İÇ SAVAŞLAR VE FAŞİST YÖNETİM
17 Temmuz 1936 - 1 Nisan 1939 tarihlerinde İspanya'da milliyetçiler ile cumhuriyetçiler arasıda gerçek iç savaş
gerçekleşmiştir.. Savaş, 17 Temmuz 1936'da General Francisco Franco'nun komutasındaki milliyetçi güçlerin seçimle
işbaşına gelen Cumhuriyetçi "Halk Cephesi" koalisyonuna karşı ayaklanmasıyla başlamıştır. Üç yıl süren ve İspanya'da çok
fazla yıkıma yol açan iç savaş, 1 Nisan 1939'da milliyetçilerin zaferi ile sonlanmıştır. Savaşın sonucunda İspanya'da
Franco'nun, 1975'deki ölümüne kadar sürecek olan, diktatörlüğü dönemi başlamıştır.
Hitler ve Mussolini isyanın başlamasından hemen sonra Franco'nun emrine birer uçak filosu göndererek 13,500 kişiyi
Fas'tan İspanya'ya taşıdılar. Bölgeye Alman, İtalyan ve Arap askeri sevk edildi. Bunun karşısında Cumhuriyetçiler,
SSCB'nin desteği ve muhtelif ülkelerden gelen gönüllülerin desteğini aldılar.
Mart 1939'da General Firanco’nun gurubu(Falanjistler), yarım milyon ölü-yaralı, bir milyondan fazla sürgün ve sınırsız
tahribata sebep olarak ülkeye hakim oldular. Almanlar deneyim açısından en kazançlı çıkan ülke oldu. İspanya İç Savaşı
Hitler'in durumunu güçlendirdi. Fransa üçüncü bir Faşist komşuya sahip oldu.
İspanya'daki Faşist Yönetimin Uluslararası Politikaya Etkisi
1- Akdeniz'deki bu gerginlik Hitler'in Orta Avrupa'da rahat hareket etmesini;
3- Ayrıca Madrid'i Berlin-Roma Anti Kominterin paktına yakınlaştırdı.
4-1940'da Çelik Pakt adını alacak olan üçlü dayanışmanın temelleri de atılmış oldu.
ATATÜRK DÖNEMİ TÜRKİYE DIŞ POLİTİKASI :
Atatürk, dış politikada nasıl bir yol takip etmiştir?
• Ciddi, Rasyonel, Barışçı , Milli meselelere karşı duyarlı
Atatürk’ün Milli dış siyasetinin unsurları:
1. Milli gücümüze dayanmak.
2. Milli sınırlarımız içinde kalmak (Barışçı)
Bağımsızlığı korumak.
3. Amaçlarımızın hayal ürünü olmaması (Gerçekçi)
Lozan dengesini korumak.
4. Milletlerarası ilişkilerde eşitliğe dayanmak.
4. İngiliz ve Sovyet dostluğu arasında denge
5. Dış Bilim ve teknolojinin rehberliğinde siyaset
kurmak.
izlemek.
5. Barışı korumak.
1.
6. Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesi’ni uygulamak.
2.
7. Hukuka bağlılık ilkesini uygulamak.
8. Modernleşme (batılılaşma) ve demokratikleşme
çalışmalarını devam ettirmek.
3. Atatürk’ün dış politikasının temel hedefleri:
MİLLETLER CEMİYETİ VE TÜRKİYE’NİN CEMİYETE GİRİŞİ (18 TEMMUZ 1932):
Milletler Cemiyeti’nin kurulma fikrini ABD başkanı Wilson ortaya atmıştır. (8 Ocak 1918)
* Paris Barış Konferansı’nda ise; “Milletler Cemiyeti Anayasası” kabul edilmiştir. (28 Nisan 1919)
* Türkiye bu cemiyete güvenmiyordu. Çünkü bu cemiyet Musul meselesinde tarafsız karar almamıştı. Fakat şartlar
değişti;
* 1930’ların başlarında Almanya Versay Antlaşmasına aykırı olarak silahlanmaya başladı.
* Türkiye bu döneme kadar Avrupa ile barışçı bir politika izlediği için, Milletler Cemiyeti’ne davet edilmiştir.
* Türkiye bu teklifi kabul etmiştir.
!!! Türkiye, bu cemiyete girerek, barış yanlısı olduğunu dünyaya ispatlamıştır. Ayrıca yayılmacı totaliter
devletlerden korunmak, bu kararı almada önemli bir etkendir. (Almanya ve İtalya)
Milletler Cemiyeti: 10 Haziran 1919’da Londra’da çalışmalarına başlamıştır.
 BALKAN ANTANTI (9 ŞUBAT 1934):
 Güçlenen Almanya ve İtalya’nın dünya barışını tehdit eden yayılmacı emelleri ve silahlanmaları Antant’ın
kurulmasının en önemli nedenidir.
 * Türkiye’nin öncülüğünde kurulmuştur.
 Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında oldu.
 Türkiye bu antant ile batı sınırının güvenliğini sağlamaya çalışmıştır.
*** Balkan Antantı’na Bulgaristan ve Arnavutluk katılmadı. Bulgaristan Almanya’ya yakın bir politika
izliyordu. Arnavutluk ise İtalya kontrolündeydi.
Yunan lideri Venizelos Yakın Doğu’da barışın sağlanmasındaki katkılarından dolayı Atatürk’ü 12 Ocak 1934’de Nobel
Barış Ödülü’ne aday gösterdi
MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ (20 TEMMUZ 1936):
Sebep: İtalya’nın Habeşistan’a saldırması, Japonya’nın Milletler Cemiyeti’nden ayrılması, Almanya’da Nazilerin
iktidara gelmesi.
Bu tehlikeli gelişmeler ve savaş sinyalleri Türkiye’ye boğazlar konusunda bir fırsat vermiştir.
Lozan Antlaşması’nda, Boğazlarda Türk egemenliği tam olarak gerçekleşmemişti. Boğazlar bir komisyon tarafından
yönetilecek ve askersiz bölge olacaktı.
*** Avrupa’da gerginleşen ortamdan yararlanan Türkiye, Avrupa devletlerine bir nota (uyarı) verdi.
***Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalanarak Türkiye boğazlar üzerinde tam egemen bir duruma gelmiştir ve bağımsız
karar alma yetkisine sahip olmuştur.
İsveçre’nin Montrö kentinde düzenlenen konferansa; Türkiye, Avusturalya, İngiltere, Bulgaristan, Fransa,
Yunanistan,Japonya,Romanya,Sovyetler Birliği ve Yugoslavya katıldı.
İÇERİĞİ:
 Boğazlardan serbest geçiş esası kabul ediliyordu. Ancak ticaret ve savaş gemilerinin Boğazlardan geçişi, barış ve
savaş hâline göre, ayrı statüye bağlanıyordu. Savaş durumu da Türkiye'nin girdiği, girmediği ve savaş tehlikesi
olma durumlarında uygulanacak esaslara ayrılıyordu.
 Boğazların askerî kontrolü ve savunma tedbirleri tamamen Türkiye'ye aitti.
 Boğazlardan geçişi denetleyen Milletlerarası Boğazlar Komisyonu kaldırıldı.
 **Karadeniz'de kıyısı olmayan devletlerin ticaret gemileri serbestçe geçerler. Savaş gemileri 8-15 gün önceden
haber verilmek ve bir arada dokuz gemiyi ve belli tonajı aşmamak üzere geçebilir. Denizaltılar, uçak gemileri ve
10.000 tondan büyük savaş gemileri hiç geçemez. Sözleşmeye uygun şekilde geçen savaş gemileri Karadeniz'de
yirmi bir günden fazla kalamaz.
 *Karadeniz'de kıyısı bulunan devletlerin ticaret gemileri serbestçe geçerler. Savaş gemileri geçmeden sekiz
gün önce Türkiye'ye haber verecekler, bir arada geçen gemilerin tonajı 15.000'den fazla olmayacaktır.
Karadeniz'de kalışları için belli bir süre yoktur.
Savaş zamanında:
 **Türkiye savaşan ülke ise ya da kendisini yakın bir savaş tehdidinde görüyorsa; ticari gemilerin geçişini
engelleyemese de, geçişlere bazı kısıtlamalar getirebilmek hakkına sahiptir.
 **Türkiye tarafsızsa; ticaret gemileri serbestçe geçmesine rağmen savaşan tarafların savaş gemileri geçemez.
 **Savaş tehlikesinin çok olduğu zamanlarda ticaret gemileri barış zamanı kurallarına göre sadece gündüzleri
geçebilecektir.
SADABAD PAKTI (8 TEMMUZ 1937):
*** İtalya’nın (Mussolini), Asya ve Afrika’ya saldırma politikası Türkiye’yi İslam devletleri ile yakınlaştırmıştır.
*** Türkiye, İran, Afganistan ve Irak arasında imzalanmıştır.
!!! Ortadoğu’da siyasal dayanışmayı amaçlayan çok taraflı ilk antlaşmadır.
!!! Sadabat Paktı ve Balkan Antantı, bulunduğu bölgede barışı sağlama, dünya barışına katkıda bulunma ve
savunma amacı gibi sebepler ile yapılmıştır. Türkiye’nin bölgedeki gücünü de kanıtlar.
***Suriye, Türkiye ile yaşadığı Hatay meselesi yüzünden pakta katılmadı
HATAY SORUNU:
1918 Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan kısa bir süre sonra, önce İngiliz sonra Fransız işgaline uğrayan Hatay,
1921 Ankara Antlaşması ile özerk bir yönetime kavuşmuş, Lozan Antlaşması ile Türkiye sınırları dışında
kalmıştı.
*** 1936’da Fransa, Suriye’den çekilmeye başlayıp Hatay’ın yönetimini de Suriye’ye bırakmak isteyince Hatay
sorunu tekrar gündeme gelmiştir.
Türk-Fransız görüşmeleri bir sonuç vermeyince, sorun Milletler Cemiyeti’ne götürülmüştür.
*** 2 Eylül 1938’de Hatay Cumhuriyeti kurulmuştur. Hatay meclisi Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almıştır.
Cumhurbaşkanlığına Tayfur Sökmen seçildi.
*** 23 Haziran 1939’da imzalanan Ankara Antlaşması (Türk-Fransız) ile Fransa Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını kabul
etmiştir.
!!! Hatay sorununun çözülme tekniği, Atatürk’ün başlattığı barışçı politikaya güzel bir örnek olmuştur. Aynı zamanda
büyük bir siyasal başarıdır.
II. DÜNYA SAVAŞI
II.DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYA:
ALMANYA:
 Almanya Versay Antlaşması’nın ağır koşullarından rahatsızdır. Bu antlaşma Hitler’in güçlenmesine neden olacaktır.
 Birinci dünya savaşından yenik çıkan Almanya’da 1918 Kasımında askeri bir ayaklanmayla cumhuriyet ilan edildi.
Almanya’da cumhuriyetin ilk yıllarında sol daha baskındı fakat Versay Antlaşması’ndan sonra cumhuriyetin iç ve dış
politikadaki başarısızlıkları sağın işine yaradı.
 Başbakan olmasına karşın Hitler'in başkanı olduğu NSDAP -Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi- hükümette
azınlıktaydılar. Onbir bakanlıktan üçü NSDAP'dendir.
 Hitler, başbakan olduğu gün, genel seçim kararı alınmasını sağlamıştır. Seçim kampanyaları sırasında 27 Şubat
1933 gecesi ünlü Reichstag yangını, izleyen günlerde çok Seçim sonuçları NSDAP'nin parlamentoda çoğunluğu
elde etmesini sağlamıştır. NSDAP'ın oyları yüzde 37'den yüzde 44'e yükselmiştir. 23 Mart 1933 de Hitler,
Reichstag’a, “Halkta ve Almanya’daki Sıkıntının Kaldırılmasına Dair Kanun” adıyla beş maddelik bir kanun tasarısı
sunmuştur. Yasama yetkisinin, bütçe denetiminin, Anayasa değişikliği yapma yetkisinin, dört yıl süreyle kabineye
devredilmesi hükümlerini getiriyordu. Açık anlatımla Reichstag, dört yıl için tatil ediliyor, tüm yetkileri başbakan
olarak Hitler’e devrediliyordu.
 Reichstag'ın etkinliğinin ortadan kaldırılması ardından bakanlar kurulu da devre dışı kalmış, Hitler tek başına
Almanya'yı yöneten bir lider durumuna gelmiştir.
sayıda sosyalist ve komünist parti liderinin ve parlamenterin tutuklanmasına yol açmıştır. 1930’lu yıllarda kadın ve
erkek için zorunlu işçilik vardı. 1939’dan önce uygulanan bu tek tip insan ve tek tip ekonomi gelecek savaşın ilk
habercileriydi. Tek tip insanda tek tip kadın çok önemli bir yer tutuyordu. Çünkü saf ırkın ve savaşçıların
yetiştiricileri annelerdi. Bu yüzden erkeklere daha fazla para verilerek işçi kadın oranı azaltıldı. 1939-1943 yılları
arasında işçilerin sadece % 46’sı kadındı. Bu yıllarda kurulan Nazi İşçi Organizasyonu (DAF) işçilerin yaşam
standartlarını yükselterek onları politik açıdan etkilemeyi ve bağımlı kılmayı amaçlıyordu.
***HAYAT SAHASI: Almanya’nın Almanca konuşulan yerlere egemen olma düşüncesidir.
İTALYA:
I. Dünya savaşı İtalya’yı da memnun etmemişti. Savaş sonrası yaşanan sıkıntılar 30 ekim 1922’de Mussolini’nin
iktidara geçmesine neden oldu. Onun devletin başına geçmesiyle beraber faşist bir yönetim oluştu. Amaç bir Akdeniz
ve balkan ülkesi olan büyük İtalya kurmaktı.
***BİZİM DENİZ: lider Mussolini’nin Akdeniz’i Roma İmparatorluğunda olduğu gibi İtalyan denizi haline getirmeyi
hedefleyen yayılma politikasıdır.
JAPONYA: Japonya da Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yayılmacı bir politika gütmeye başladı. Onlara göre Japonya’nın
Doğu Asya’da varlığının sürmesi Çin’in işgaline bağlıydı. Bu doğrultuda ekonomik güçlerini geliştirmek için Mançurya’yı
işgale başladılar. Çin’e egemen olmak için Nanking katliamını gerçekleştirdiler.
****ORTAK REFAH ALANI: Japonya’nın Asya’da yayılma politikasıdır.
YATIŞTIRMA POLİTİKASI: İngiltere başbakanı Chamberlain ile özdeşleşen politikadır.Almanya’nın bazı isteklerinin
yapılmasının Almanya’yı sakinleştireceği düşüncesidir. Ama Almanya’nın Çekoslavakya toprağı Südet bölgesini alması
sorunu çözmez ..
II.DÜNYA SAVAŞI’NIN NEDENLERİ:
 I.Dünya Savaşı Sonunda Yenilen Almanların İmzaladığı Versay Antlaşması İle Kaybettiklerini Geri Almak İstemesi
 *Almanya’nın 1938’de Avusturya, Sonra Da Çekoslavakya’yı Topraklarına Katması
 (Savaşın Başlamasına Sebep Olan Olay: İngiltere Ve Fransa’nın Polonya’yı İşgal Eden Almanya’ya Savaş Açması)
 İtalya’nın I.Dünya Savaşında Yanında Yer Aldığı İtilaf Devletleri Tarafından Dışlanması Ve Hayal Kırıklığına
Uğratılması
 İtalya’nın 1935-1936’da Habeşistan’ı İşgali,1939’da Arnavutluk’u Ele Geçirmesi
 Uzakdoğu’da Japonya’nın Büyük Bir İmparatorluk Kurmak İstemesi, Bu Yüzden Komşusu Çin İle Savaşıp, İngiltere
Ve Fransa’yı Asya’dan Çıkarmak İstemesi
Hitler, aynı siyaseti güden Japonya ve İtalya ile birleşti. Bu üç devlet saldırıcı nitelikte bir bağlaşma
meydana getirdiler. Bu bağlaşmaya “Üçlü Mihver” adı verildi. (27 Eylül 1940)

Mihver Devletler: (BERLİN-ROMA-TOKYO)
Almanya,
İtalya ve
Japonya
Müttefikler :
ABD
İngiltere
Fransa
SSCB
******Almanlar tankları, motorlu birlikleri ve uçaklarıyla 17 günde Polonya'yı işgal ettiler ve Rusya ile paylaştılar. Bu
sırada Ruslar da Finlandiya'ya saldırdılar. Fakat, Finlerin savunmaları karşısında başarı sağlayamadılar.
1-KUZEY AVRUPA CEPHESİ:
 Almanya için İsveç’ten gelen çelik çok önemliydi.Bu yolun kapatılmaması Almanya için çok önemliydi bu yüzden
Norveç ve Danimarka’yı işgal etti.İngiltere ve Fransa’nın Almanlara karşı yetersiz kalması üzerine Almanya
Belçika ve Hollanda’yı da işgal etti.
 ( bu gelişmeler üzerine İngiltere’de Chamberlain hükümeti yerine Churchill hükümeti kuruldu.)
1939′da Sovyetler Birliği ile Almanya arasında, Alman-Sovyet saldırmazlık paktı imzalandı. Bunun üzerine
İngiltere ile Fransa da birleşerek Polonya ile karşılıklı yardım paktını imzaladılar.
 1940 ‘DA ALMANLAR NORVEÇ’E SALDIRDI. AMAÇLARI; DENİZALTILARI İÇİN ÜS KURMAK, İSVEÇ’TEN
GELEN ÇELİK VE DEMİR MADENLERİNE EL KOYMAK
2-BATI AVRUPA CEPHESİ: Hitler’in Belçika saldırısının ardında asıl Paris’e girmek vardı.14 Haziran 1940’da alman
birlikleri Paris’e girdi. İtalya da İngiltere ve Fransa’ya savaş ilan etti.22 haziran1940 da Almanya, 24 Haziranda ise İtalya
ile barış yapıldı. Almanlar kuzey Fransa ve atlas okyanusu kıyılarını işgal ettiler.
3-BRİTANYA SAVAŞLARI: Fransa’nın savaş dışı kalması üzerine Hitler İngiltere’ye barış teklif etti. İngiltere kabul
etmeyince Hitler savaş açtı. Yıldırma savaşı yapan Almanya hava ve deniz üsleri ile endüstri merkezlerini hedef aldı.7
Ekim 1940’da hava saldırısı sona erse de Londra savaş süresince bombalandı.
 HAZİRAN 1940’DA; ALMANLAR PARİS’E GİRDİ. LONDRA’YI BOMBALADI. PEK ÇOK SİVİL ÖLDÜ.(43BİN
SİVİL ÖLÜ-50BİN SİVİL YARALI)
 KUZEY AFRİKA CEPHESİ: İtalya’nın Haziran 1940’da Almanya Safında Savaşa Girmesiyle Savaş Kuzey
Afrika’ya Da Sıçramış Oldu. Libya, Eritre, Somali İtalya Kontrolündeydi. İtalya İngiltere’ye Savaş İlan Etti.Fakat
İngiltere Dikkatini Balkanlara Verince Burada Önemli Bir Gelişme Olmadı. İTALYA; SOMALİ, LİBYA, ERİTRE,
ETİYOPYA’YI İŞGAL ETTİ. MISIR’I İŞGAL ETTİYSE DE BAŞARILI OLAMADI. FAKAT 1943’TEN İTİBAREN
BÖLGE TAMAMİYLE ABD VE İNGİLTER’NİN DENETİMİ ALTINA GİRDİ.
5-DOĞU CEPHESİ: BARBAROSSA HAREKÂTI:
Barbarossa Harekâtı Almanya’nın Rusya’ya Dört Koldan Taarruzunu Hedef Alan Saldırı Planıdır.
 1942’de Hitler, Karadeniz'le Hazar Denizi arasında bulunan Kafkasya petrol yataklarını ve bu bölgenin hemen
kuzeyindeki Don ve Donets nehirleri arasındaki sahayı ele geçirmeyi hedefledi. Bu planın ilk adımı Mavi
Operasyon kod adıyla bilinecektir. Mavi Operasyon, Alman ordularına Stalingrad ve Kafkasya yolunu açmak
içindir. Mavi Operasyonun bu hedeflere ulaşmasından sonra Alman orduları iki grup olarak operasyonları
sürdürdüler. Stalingrad kentinin ele geçirilmesi yönündeki operasyonlar, Stalingrad Savaşı ile II. Dünya
Savaşı’nın dönüm noktalarından biri oldu.

Kızıl Ordu, Satürn Operasyonu ile Kafkasya’da zaten güçlükle ilerlemekte olan Alman
ordularının geri bağlantısını kesmek amacıyla taarruzlara başlamıştır. Bu taarruzların
durdurulamayacağı ortaya çıkınca Alman birlikleri 1943 yılının Ocak ayı başlarında Kafkasya’dan çekilmek
zorunda kalmışlardır.1943 yılı ocak ayı ortalarına doğru daha kuzeyde Kızıl Ordu’nun giriştiği karşı taarruzlar
sonucu, Don ve Donets bölgesi tekrar Rusların kontrolüne geçmiştir
6-ASYA - PASİFİK CEPHESİ: İkinci Dünya Savaşı'nda Pasifik Cephesi Savaşı, Büyük Okyanus ve adaları ile Doğu
Asya'yı kapsayan 7 Temmuz, 1937 ile 14 Ağustos, 1945 tarihleri arasında süren savaştır. Savaşın en önemli olayı;
Japonya'nın çeşitli ülkelere saldırması sonrasında 7 Aralık, 1941'de Pearl Harbor'da ABD güçlerine yaptığı Pearl Harbor
Saldırısı'dır. Bugün Japonlar'ın çoğu tarafından bu savaş Pasifik Savaşı olarak bilinir.
***ABD, Deniz filosunun Japon uçaklarınca bombalanması üzerine Aralık 1941’de savaşa katıldı. 2. Dünya
Savaşı Eylül 1945’te bitti. Bu savaşın sonuçlarından dünyanın pek az bölgesi kendisini kurtarabildi
 PEARL HARBOR BASKINI (7 ARALIK 1941): ABD Başlangıçta Savaşta Tarafsız Olmasına Rağmen İngiltere’ye
Yardım Ediyordu.7 Aralık1941 Sabah Saatlerinde Japonya (360 Savaş Uçağı İle ) Hawaii Adalarındaki Pearl
Harbor Deniz Üssünde Bulunan ABD Savaş Gemilerine Saldırdı. Bunun Üzerine ABD 8 Aralık’ta Japonya Daha
Sonra Da İtalya Ve Almanya’ya Savaş İlan Etti.
 NORMANDİYA ÇIKARTMASI: Normandiya çıkartması, General Eisenhower kumandasındaki müttefik
kuvvetlerinin 1944 Haziran-Eylül ayları arasında giriştiği hücum harekâtı; müttefiklerin çıkarmasından
sonra Alman cephesinin yarılmasına ve hemen hemen Fransa'nın ortasına kadar geriletilmesine yol açtı
AVRUPA’DA SAVAŞIN SONU: 1945 yılı başlarından itibaren Alman orduları gerek Batı'da Amerikan ve İngiliz orduları
karşısında, gerek Doğu'da Kızıl Ordu karşısında gerilemeye devam etmektedir Ocak ayında Amerikan birlikleri Arden
bölgesini ele geçirirken Kızıl Ordu da Vistül nehrine dayanır.
 Mart ayında Müttefik kuvvetler Ren nehrini geçerek Alman topraklarında ilerlerken Kızıl Ordu da ilerlemesini
sürdürür. Nisan ayı ise Nazi yönetiminin sonu olmuştur. 23 Nisan 1945 de Ruslar Berlin'e girmiş, 30 Nisan
1945'de ise Hitler intihar etmiştir. Almanlar, yarım milyona yakın bir kuvvetle Berlin'i 2 Mayıs 1945'e kadar
savunsalar da, yoğun Rus taarruzları karşısında 150 bin kayıpla kenti kaybederler.
 7 Mayıs 1945 günü General Jodl, Almanya'nın teslim belgesini imzaladı.
JAPONYA’NIN TESLİM OLMASI:
 Japonya, kendi adasına kadar geri çekilmek zorunda kalmasına, yoğun stratejik bombardımana karşın
direnmesini sürdürmektedir. ABD başkanı Truman, Pasifik'teki savaşı bir an önce bitirebilmek için atom bombası
kullanmaya karar verildiğini açıklar. 6 Ağustos 1945'de Hiroşima, 9 Ağustos 1945'de ise Nagasaki kentleri atom
bombasıyla vurulur.
 14 Ağustos 1945'te Japonya, kayıtsız şartsız teslim olmayı kabul etmiştir
II.DÜNYA SAVAŞI İLE İLGİLİ ANTLAŞMA VE KONFERANSLAR
GÖRÜŞMELE
R
YAPILDIĞI
TARİH
KİMLER
ARASINDA
GÖRÜŞÜLEN KONULAR
SONUÇLARI
1-AntiKomintern
Paktı
25 Kasım
1936
Almanya-Japonya
Japon Ordusu, Sibirya ve Moğolistan
sınırlarında Sovyetlerle sürtüşmektedir. Bu
gerilim Almanya'yı Japonya'yla
yakınlaştırmıştır.
İtalya, Macaristan ve İspanya’da daha
sonra bu pakta katılırlar.
2-Münih
Antlaşması
29 Eylül
1938
İngiltere, Fransa,
İtalya ve Almanya
arasında
Çekoslovakya'nın Südet bölgesinin
Almanya'ya verilmesi için yapılmıştır
Nazilerin Çekoslovakya ve Polonya’yı
işgaliyle sona erdi
3-AlmanSovyet
Saldırmazlık
paktı
23 Ağustos
1939
Stalin-Hitler
Stalin’in Münih ile Çekoslavakya'nın
Südetler bölgesinin Almanya'ya bırakılması
üzerine Batı ile yaptığı ittifaklara güveninin
azalması
Almanya 22 Haziran 1941'de
Sovyetler Birliği'ne saldırarak bu paktı
çiğnemiştir.
4-Atlantik
Bildirisi
9 Ağustos
1941
ABD Başkanı
Roosevelt ile
İngiltere
Başbakanı
Churchill arasında
oldu
Savaşın yürütülmesini sağlamak ve zafere
ulaşabilmek için alınacak önlemleri
saptamak
iki devlet topraklarını genişletmek
istemediklerini, bütün uluslara sınırları
içinde güvenle yaşamak olanaklarını
sağlayacak bir barışın yapılmasını
arzuladıklarını açıkladılar.
5-Kazablanka
Konferansı
14-24
Ocak
1943'de
Roosevelt ile
Churchill arasında
6-Adana
Görüşmeleri
30 Ocak
1943
Türkiye
Cumhurbaşkanı
İsmet İnönü ile
İngiltere Başkanı
Winston Churchill
arasında
Avrupa'da ikinci bir cephenin açılması
gündeme gelince bu cephenin Balkanlar'da
açılmasını isteyen Churchill, Türkiye'nin de
Müttefikler tarafından savaşa katılmasını
sağlamak
Churchill Türkiye'yi savaşa girmeye
ikna edemedi. Churchill'in çabaları ile
Türk-Sovyet ilişkilerinde bir düzelme
sağlanırken bu gizli görüşmeyi
öğrenen Almanya ile ilişkiler bozuldu.
7.Washington
Konferansı
12-26
Mayıs
1943'de
Roosevelt ile
Churchill arasında
Kuzey Afrika cephesinin tasfiyesi üzerine
alınacak yeni tedbirleri görüşmek.
İtalya'nın savaş dışı bırakılmasını
sağlamak için bu ülkenin işgal
edilmesi;
Türkiye’nin de savaşa katılmasıyla bir
Balkan cephesinin açılmasının
kararlaştırılması. SSBC’ye yardım amaçlı.
Almanya’yı, İtalya’yı ve Japonya’yı kayıtsız
şartsız teslime mecbur etmek
Mihver devletlerine hiçbir ümit ışığı
bırakmaması ve sonuna kadar
dayanma kararını kuvvetlendirmesi ve
dolayısıyla da savaşın uzamasına
sebep olması gerekçesiyle, sonradan
bazı tenkitlere konu olmuştur.
26 Kasım
1943
Churchill ve İngiliz
Genelkurmayı ile
Amerikan
Genelkurmayı
arasında
Roosvelt, Churcill
ve Chiang Kai-Shek
İtalya'da Mussolini'nin birdenbire
düşmesiyle ortaya çıkan yeni durum
karşısında, ikinci cephe meselesini
yeni bir açıdan ele almak amacı
ile,toplanmıştır
2. Dünya Savaşı sonra Uzak
Doğu'daki gelişmeleri değerlendirmek
maksadıyla
Tahran Konferansı
(28 Kasım-1
Aralık 1943
Roosevelt,Churchill
ve Stalin katıldı
SSBC’nin boğazlar üzerinde hak
istediği konferanstır
10-Moskova
9-20 Ekim
1944'de
ABD,İngiltere,SSCB
,Çin
Savaş sonrası düzeni için yapılan ilk
toplantı olarak kabul edilmektedir.
4 -11 Şubat
1945
Churchill (Birleşik
Krallık Başbakanı),
Roosevelt (Amerika
Birleşik Devletleri
Devlet Başkanı) ve
Stalin (Sovyetler
Lideri)
Konferansın başlıca konuları,
Polonya'nın toprak değişimi,
Almanya'nın bölünmesi ve SSCB'nin
Japon İmparatorluğu'na savaş ilan
etmesi idi.Birleşmiş Milletlerdeki veto
yetkisi de bu konferansta
kararlaştırıldı.
12-Potsdam
Konferansı
17 Temmuz
1945 - 2
Ağustos
1945
Churchill(Attlee),
Truman , Stalin
13-San Francisco
Konferansı
26 Haziran
1945'de
imzalandı,
Türkiye’ninde
bulunduğu 51 ülke
Nazi Almanya sının işgal ettiği
topraklarının geri alınması,
Avusturya'nın Almanya'dan ayrılması,
Almanya'nın demokrasileştirilmesi,
Almanya, Avusturya'nın yanı sıra
Berlin, Viyana'nın bölünmesi, savaş
suçlularının yargılanması,
BM Uluslararası Örgütlenme
Konferansı
Japonya'ya, Potsdam Bildirgesi'ni
kabul etmesi için kesin uyarı
gönderildi. Ancak, Japonya bunu
reddetti. Bunun üzerine ABD,
Hiroşima ve Nagazaki’ye atom
bombası attı. Konferans 1 Ağustos
1945 tarihinde sona erdi.
(BM’in çalışma şartları
belirlenmiştir.)Birleşmiş Milletlerin
kurulması.
14-San Francisco
Antlaşması
8 Eylül 1951
Müttefik Kuvvetler
ile Japonya
arasında
Japonya’nın emperyalist bir güç
olarak konumu lağvedilmiştir
II. Dünya Savaşı resmen sona
ermiştir.
8-Quebec
Konferansı
14-24
Ağustos
1943'de
9-Kahire
Konferansı
11-Yalta
Konferansı
İkinci cephenin Fransa'da
Normandiya kıyılarında açılmasına
karar verilmiş ve bunun
hazırlanması sorumluluğu da
Amerikalılara bırakılmıştır.
Konferansta kesin bir sonuca
varılamadı.
Türkiye’nin savaşa girme durumu
görüşüldü.sonuç alınmadı.
yeni bir uluslararası örgütün
kurulması konusunda anlaşmaya
varıldı.
ABD başkanı Roosevelt
konferanstan memnun edici
sonuçlarla ayrılmış Churchill ise
Yalta ile başlayan döneme "DEMİR
PERDE" adını vermiştir ve bu
konferans "Büyük İttifakın Sonu"
olmuştur, Soğuk savaş döneminin
bu konferansla başladığı kabul edilir.
PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI(10 Şubat 1947):
 İtalya,Romanya,Bulgaristan,Macaristan,Finlandiya ile Paris barış Antlaşmaları imzalandı. Bu ülkelerin Birleşmiş
milletler örgütüne üye olmalarına karar verildi.
 Azınlık hakları ve savaş tazminatları konularını içerdi. İtalya’nı n Afrika’daki sömürgelerini terk etmesi kabul edildi.
 İtalya’ya geçici olarak bıraktığımız 12 ada Yunanlar’a bırakıldı.
II.DÜNYA SAVAŞI’NIN SONUÇLARI
Siyasi Sonuçlar.:
7. SSBC dünyanın en önemli
tersaneler zarar gördü. Fransa ve
1. Faşizm ve Nazizm yıkıldı.
gücü oldu.
İngiltere ekonomileri çökme
2. İsrail Devleti kuruldu.
8. Birleşmiş Milletler kuruldu.
noktasına geldi.
3. Libya, Mısır,Pakistan,Fas ,
9. Abd gücünü artırdı. İMF ve
ABD dolarına dayanan bir ekonomik
Tunus,Cezayir ve Hindistan gibi
Birleşmiş Milletler Abd de faliyet
sistem kuruldu. İMF( uluslar arası
sömürge ülkeleri isyanlar başlatarak
gösterdi. Ekonomin nabzı ABD ce
para fonu ) kuruldu
Toplumsal Sonuçlar:
bağımsız oldular.
belirlenmeye başlandı.
4. Almanya ve İtalya’nın toprakları
10. Doğu Bloğu ve Batı Bloğu

En çok sivil ölümün
işgal edildi.
kuruldu . Varşova paktı ve Nato
gerçekleştiği savaştır. 75 Milyon
5. Japonya dört adayla
oluştu
insan öldü.
Ekonomik Sonuçlar:
sınırlandırıldı.

Sivil Savunmanın önemi arttı.
6. İtalya’da cumhuriyet yönetimine

Üretim olumsuz yönde
geçildi.
etkilendi. Fabrikalar, demiryolları ve
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER
24 Ekim 1945'te kurulmuş dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslar arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği
oluşturmak için kurulan uluslararası bir örgüttür. Birleşmiş Milletler kendini "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği
uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş global bir kuruluş" olarak tanımlamaktadır. Uluslararası İlişkilerde, kuvvet
kullanılmasını ilk olarak evrensel düzeyde yasaklayan ilk antlaşma BM Sözleşmesidir.
Örgütün, kurulduğu yıllarda 51 olan üye sayısı şu an itibariyle üyeliği kaldırılan Vatikan ve değiştirilen Çin Halk Cumhuriyeti son katılan
üye Karadağ dahil 192'ye ulaşmıştır. Türkiye kurucu üyeler arasında yer almaktadır. Örgütün yönetimi New York'ta bulunan genel
merkezinden yürütülür ve üye ülkelerle her yıl düzenli olarak yapılan toplantılar yine bu genel merkezde gerçekleştirilir.
Örgüt yapısal olarak idari bölümlere ayrılmıştır;
 Genel Kurul,
 Yönetim Konseyi,
 Güvenlik Konseyi,
 Genel Sekreterlik
 Ekonomik ve Sosyal Konsey,

Uluslararası Adalet Divanı.
Örgütün en göz önündeki merciisi Genel Sekreterdir. Birleşmiş Milletler fikri ilk olarak, II. Dünya Savaşı'nın bitiminde savaşın galibi
ülkeler tarafından, ülkeler arasındaki anlaşmazlığı ortadan kaldırarak ileride meydana gelebilecek ve kendi güvenliklerini tehdit
edebilecek bir savaşın önüne geçebilmek amacıyla ortaya atılmıştır. Örgüt yapısının halen bu amacı koruduğunu BM Güvenlik
Konseyi'nin varlığı ve çalışmalarıyla ortaya koymustur.
Güvenlik Konseyi her türlü kararı veto yetkisine sahip beş ülkeden oluşmaktadır. Bu ülkeler ABD, Rusya, Çin Halk
Cumhuriyeti, Birleşik Krallık ve Fransa'dır.
BM kuruluş anlaşmasının imzalanması
Birleşmiş Milletler fikri Moskova, Tahran ve Kahire'de müttefiklerin toplantıları sırasında 1943 yılında çıkmış olup Fransa, Çin,
İngiltere, ABD, SSCB'nin temsilciliğiyle oluşmuştur. Bu ve bundan sonraki konuşmalar örgütün amaçları, üye alımları ve yapısını
belirlemek amacıyla olmuştur.
27 Nisan 1945 yılında, Birleşmiş Milletler müzakereleri uluslararası anlamda San Francisco'da başlamıştır. Hükümetlerin yanı sıra, bazı
farklı örgütlerde bu müzakelere katılmıştır.
Örgüt Yapısı
Genel KurulGenel Kurul, üye devletlerden oluşur. Her üyenin Genel Kuruldaki temsilcileri 5 kişiden çok olamaz. Genel Kurulun
Görevleri Şunlardır:Silahsızlanma ve silah denetimi konusunda önerilerde bulunmak. Barış ve güvenliği etkileyecek görüşmeler
yapmak, her konuda önerilerde bulunmak. Ülkeler arasındaki iyi ilişkileri bozucu sorunların, barışcıl yollarla çözümü için önerilerde
bulunmak.
Güvenlik Konseyi Siyasal alanda bir yürütme organıdır. Konseyin 5 daimi üyesi olan ABD, Çin, İngiltere, Fransa, Rusya'nın veto hakkı
bulunmaktadır. 10 geçici üye ise iki yıllık bir süreç için seçilirler. Seçimlerinde coğrafi denge esas alınır. 15 üyesi olan bu kurulun
görevleri şunlardır:
Başlıca görevleri şunlardır:Birleşmiş Milletler'in ekonomik ve sosyal çalışmalarını yürütmek. Uluslararası ekonomik, sosyal, kültürel
konularda raporlar hazırlamak.
Ekonomik ve Sosyal Konsey (ECOSOC)
54 üyeden oluşan bu konsey, BM’in ekonomik ve sosyal sorunlarla mücadele edebilmesi amacıyla kurulan bir organdır.
Ekonomik ve sosyal konsey görevini daha etkin yapabilmek amacıyla kendi gözetimi altında çalışacak komisyon ve komiteler
kurmuştur. Bunlar;
İnsan Hakları Komisyonu; 1946 yılında kurulan insan hakları komisyonu, ECOSOC bünyesinde insan hakları normlarının hukuki bir
şekle dönüştürülmesiyle ilgili olarak faaliyet gösterir. 43 değişik üye coğrafi bölgelerden eşit temsil esasına göre seçilir. 1967’ye kadar
insan hakları ihlalleriyle ilgili olarak şikâyetlere mani olmak için yaptırım gücü veya harekete geçme yetkisi yoktu. 1967’de 1235 sayılı
ECOSOC kararıyla komisyon ve onun alt organı olan azınlıkların korunması ve ayrımcılığın önlenmesi alt komisyonu inceleme ve
araştırma yetkileriyle donatıldılar. Bu tarihte insan hakları ihlallerine yönelik inceleme ve araştırma yapma yetkisi verilmiştir. 1970’de
1503 sayılı ECOSOC kararı ile komisyona insan hakları ihlallerini soruşturma ve tavsiyelerde bulunma yetkisi verilmiştir.
İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (UNHCHR);BM şartının 1, 13 ve 55. maddelerinden görevini alan yüksek komiserlik, BM’in insan
hakları programlarının koordinasyonunu sağlamak ve insan haklarına evrensel saygıyı güçlendirmek amacıyla kurulmuştur. Merkezi
Cenevre’dedir. New York’ta bir bürosu vardır.
Uluslararası Adalet Divanı Uluslararası Adalet Divanı, Birleşmiş Milletlerin yargı organıdır. Ülkeler, istedikleri davayı Adalet Divanı'na
götürürler. Divan 15 yargıçtan oluşur. Yargıçlar, Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi'nce seçilirler. Görev süreleri dokuz yıldır. Divanda bir
devletten iki yargıç bulunamaz. Uluslararası Adalet Divanı, Hollanda'nın bir kenti olan Lahey'dedir.
Dil Arapça, Çince, Fransızca, İngilizce, İspanyolca ve Rusça örgütün resmî dilleridir.
Genel Sekreterlik
Genel Sekreterlik, Birleşmiş Milletlerin öbür organlarının çalışmaları için gerekli ortam ve koşulları sağlar. Ortaya konan program
ve politikaları uygular. Uluslararası barış ve güvenliği bozucu olaylar konusunda raporlar hazırlayıp Güvenlik Konseyi'ne sunar.
Genel Sekreterliği 2006 yılından itibaren Kore Cumhuriyetinden Ban Ki-Moon yapar.
İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ10 Aralık 1948
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 10 Aralık 1948 tarih ve 217 A(III) sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.
6 Nisan 1949 tarih ve 9119 Sayılı Bakanlar Kurulu ile "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin Resmi Gazete ile yayınlanması
yayımdan sonra okullarda ve diğer eğitim müesseselerinde okutulması ve yorumlanması ve bu Beyanname hakkında radyo ve
gazetelerde münasip neşriyatta bulunulması" kararlaştırılmıştır.
2.DÜNYA SAVAŞINDA TÜRKİYE’NİN TUTUMU
* Türkiye İkinci Dünya Savaşı öncesinde dünya devletlerine karşı dost bir politika izliyordu. Ancak, İtalya ve Almanya’nın yayılmacı
politikalarına karşı İngiltere ve Fransa’ya daha yakın durmaya çalışıyordu.
* Türkiye bu savaşta toprak bütünlüğünü kazanmayı ve tarafsız kalmayı amaç edinmişti.
* Müttefik ve Mihver Grubu devletleri Türkiye’yi kendi saflarına çekmek için her yolu denediler.
* Türkiye savaşın başından itibaren Müttefik Devletlerle ile yakın ilişkiler kurmaya özen gösteriyordu. Ancak müttefiklerin bütün
ısrarlarına rağmen savaş girmeme konusundaki tutumunu da sürdürüyordu.
* 4-11 Şubat 1945′te ABD, İngiltere ve Sovyet Rusya’nın katıldığı Yalta Konferansında, II. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulacak olan
Birleşmiş Milletle Teşkilatı’na katılmak için 1 Mart 1945′e kadar Almanya ve Japonya’ya savaş açmak şartı getirildi. Bu gelişme üzerine
Türkiye 23 Şubat 1945′te Japonya ve Almanya’ya savaş ilan etti. Türkiye, böylece hem II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya siyasetinde
söz sahibi olma imkanı elde etmiş, hem de Avrupa’nın demokratik devletleriyle yakınlaşmıştır.
* İkinci Dünya Savaşı’nın Türkiye üzerinde olumsuz sonuçları da oldu. Ülkemiz insanı, yanı başında yaşanan bu savaş sebebiyle
sıkıntılı günler yaşadı. Çünkü Türkiye her an savaşa girecekmiş gibi hazırlık yaptığı için tarım, sanayi ve ekonomi alanlarında
duraklama dönemi yaşadı.
İkinci Dünya Savaşı Sırasında Türkiye’de Alınan Önlemler
* Bütün illerde hava saldırısı tehlikesine karşı karartma uygulaması başlatılmıştır * Almanların işgal tehlikesine karşı
sivil savunma önlemleri alınmıştır. * Tahıl stoklarına el konmuş, ekmek, zeytin, şeker gibi ürünler karneyle verilmeye
başlanmıştır. Buğday unundan pasta ve benzeri ürünlerin yapılması yasaklanmıştır.
UYARI: 2. Dünya Savaşı döneminde büyük şehirlerde kimin ne kadar ekmek alacağı hükümet tarafından belirleniyordu.
Bu amaçla ekmek karnesi düzenlenmişti. Herkesin aldığı günlük ekmek miktarı karnesine işleniyordu. Bu dönemde zeytin
ve şeker gibi ürünler de karneyle veriliyordu. Bu uygulamaya yol açan esas etken savaş şartlarından dolayı temel gıda
ürünlerini tasarruflu bir şekilde kullanma isteğiydi. Bu durum savaşın, savaşa girmeyen ülkeleri de ekonomik ve sosyal
yönden olumsuz etkilediğini göstermektedir.
* İstanbul’da özel otomobillerin trafiğe çıkması yasaklanmış, daha sonra bu yasak ticari araçları da kapsayacak şekilde
genişletilmiştir.
* Savaş şartlarının getirdiği ekonomik sıkıntıları aşmak için yeni vergiler konmuştur.
* Tifo ve kolera gibi salgın hastalıkları önlemek amacıyla çalışmalar yapılmıştır.
* Askeri harcamalar artırılmıştır.
* Karadeniz’deki Türk gemi seferleri durdurulmuştur.
* Radyo yayınlarında kesinti yapılmıştır.
* Belli bölgelerde gece 23.00′ten sonra sokağa çıkma yasağı getirilmiştir.
UYARI:İkinci Dünya Savaşı sırasında alınan bu önlemlerle seyahat etme, haber alma ve ekonomi alanındaki hak ve
özgürlükler sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırmanın amacı kamu güvenliği ve sağlığını korumaktır. Çünkü yaşama hakkının
korunması diğer hak ve özgürlüklerden daha önemlidir.
Download