Uploaded by User9022

Türev Ürünler YL Tez

advertisement
GİRİŞ
“Kaplumbağaya dikkat et. Ancak kafasını çıkarıp risk aldığında
ilerleyebiliyor”
James B. CONANT
Sözlüklerde karşılığı “zarara uğrama ihtimali” kelimeleriyle ifade edilen risk
kavramı gündelik hayatımızın her aşamasında mevcuttur. Finans konusunda
çalışanlara göre ise risk, bir işleme ilişkin bir parasal kaybın ortaya çıkması veya bir
giderin ya da zararın gerçekleşmesi nedeniyle ekonomik faydanın azalması ihtimalini
ifade etmektedir.
Özellikle 1970’lerden itibaren uluslararası finans piyasalarında yaşanan
gelişmeler finans yöneticilerini yeni arayışlara yönlendirmiştir. Sermayenin
uluslararası dolaşımının önündeki engellerin kalkması, teknolojinin hızla ilerlemesi
finans çevrelerini riske daha hassas bir hale getirmiştir. Artık Latin Amerika’da ya da
Uzak Doğu’da yaşanan krizler diğer ülkeleri de yakından ilgilendirmektedir. Bu
durumda belirsizliğe karşı kendini koruyamayanlar büyük kayıplara katlanmak
zorundadır.
Bu bağlamda, günümüzde de hızla etki alanını genişleten Türev Piyasaları bir
seçenek olarak finans çevrelerinin karşısına çıkmıştır. Forward, futures ve opsiyon
işlemlerinin tamamını içeren türev ürünlerine gün geçtikçe değişik ürünler
eklenmektedir. Çalışmanın birinci bölümünde türev ürünleri tanıtılmaktadır.
1
Çalışmanın ikinci bölümü “Finansal Risk Yönetimi ve Kredi Riski” başlığını
taşımaktadır. Bu bölümde bankacılık sektöründeki risk türleri ve kredi riski yönetimi
üzerinde durulmuştur.
Çalışmanın üçüncü bölümünde kredi türevlerinin tanım ve tarihçesi hakkında
bilgiler sunulmakta ve kredi türev ürünlerinden kredi opsiyonu, kredi swapları, kredi
forwardları, krediye bağlı sentler, teminatlı borç senetleri tanııtılmaktadır.
“Kredi Türevleri ile Finansal Risk Yönetimi” başlığını taşıyan dördüncü
bölümde kredi türevlerinin finansal risk yönetimindeki yeri, kredi türevleriyle ilgili
uluslararası dökümantasyon ve düzenlemelere yer verilmektedir. Bölümün ilerleyen
kısımlarında ise konuyla ilgili ulusal mevzuat ve Türkiye’de kredi türevleri kullanımı
üzerinde durulmaktadır.
2
I. TÜREV ÜRÜNLERİ
İkinci dünya savaşının ekonomiler üzerindeki yıkıcı etkisinden kurtulabilmek
amacıyla 44 ülkenin katılımıyla hayata geçirilen sabit kurlara dayalı Bretton-Woods
Sistemi ile Amerikan Dolarının değeri altına bağlanmıştır. 1972 yılında Bretton
Woods Anlaşmasının bozulması ile birlikte finans dünyası, önemli kur riskleriyle
karşı karşıya kalmıştır. Ayrıca yaşanan faiz dalgalanmaları faiz riski sorununu ortaya
çıkarmıştır.
Tüm bu gelişmeler yeni finansal araçlara olan talebi artırmıştır. Bu yeni
finansal araçlar arasında en önemlileri türev ürünleri kavramı olup bu kavram
forward, futures, opsiyon ve swap işlemlerini içermektedir. Türev ürünler, değerleri
hisse senetleri, tahviller, yabancı para, faiz gibi bazı temel varlıklara bağlı olan
finansal ürünlerdir. Türev ürünlerin işlem gördüğü piyasalar türev piyasalar veya
vadeli işlem piyasaları olarak adlandırılmaktadır.
Türev piyasalarında işlem yapan yatırımcıları üç ana grupta toplamak
mümkündür. Bu gruplar şu şekilde sıralanabilir:
•
Riskten korunmaya çalışanlar (hedgers)
•
Spekülatörler
•
Arbitraj yapanlar
Çalışmanın bu bölümünde türev ürünleri hakkında genel bilgi sunulacaktır.
3
I.1 FUTURES İŞLEMLER
Futures sözleşmesi, sözleşmenin taraflarını belirlenen ileri bir tarihte,
üzerinde anlaşılan fiyattan, standartlaştırılmış miktar ve kalitedeki bir malı veya
kıymeti alma veya satma yükümlülüğüne sokan sözleşmedir (KARATEPE,
2000:11).
Futures sözleşmeler 19. Yüzyıl ortalarında Chicago Ticaret Odasında
(Chicago Board of Trade- CBOT) işlem görmeye başlamıştır. 1970’li yıllara kadar
buğday, mısır ve soya fasülyesi gibi tarımsal ve altın-gümüş gibi madenlere dayalı
sözleşmeler yoğun olarak işlem görürken, 1980’li yılların başından itibaren finansal
varlıklara dayalı futures sözleşmelerin işlem hacmi artmıştır.
Futures sözleşmelerin temel özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
•
Futures sözleşmeler, sadece organize olmuş borsalarda işlem görürler.
•
Futures sözleşmelere konu olan varlığın özellikleri standartlaştırılmıştır.
•
Borsaların tespit ettiği varlıklar ve standartlar dışında futures sözleşmesi
yapılamaz.
•
Sözleşmenin fiyatı anlaşmanın yapıldığı tarihte belli olmalıdır.
•
Futures sözleşmesi, alan ve satan tarafları yükümlülük altına sokar.
Üzerlerine futures sözleşme yazılan varlıkların taşımaları gereken ortak
özellikleri şu şekilde sıralanabilir (KARATEPE, 2002):
•
Varlığın homojen kalite gruplamasına imkan vermesi gerekir.
4
•
Hammade özelliği taşıması; çünkü hammaddeler mamul mallara kıyasla
daha fazla işlem görme imkanına sahiptirler
•
Spot piyasa fiyat düzeyine ilişkin etkin bilgi akışının olması gerekir.
•
Depolanabilme ve saklanabilme özelliğinin olması gerekmektedir. Bu
nedenle taze balık üzerine futures sözleşme yazılamaz.
•
İşlem görebilecek kadar çok olması; üzerine futures sözleşmesi yazılacak
kıymetlerin kıt olmaması gerekmektedir.
•
Nakliyesinin mümkün ve ekonomik olması; futures sözleşmelere konu
olacak kıymetlerin taşınabilir ve aynı zamanda taşınmalarının ekonomik
olması gerekmektedir. Bu anlamda taşınmaz veya taşınması ekonomik
olmayan kıymetler üzerine sözleşme yazılmaz.
•
Varlık fiyatlarının değişkenlik göstermesi gerekir.
•
Kalite tespitinin kolay ve objekif kıstaslara göre belirlenebilir olması
gerekir.
•
Spot piyasada likiditesinin yüksek olması gerekir.
•
Üyelerden güçlü destek ve talep olması gerekir.
Bu bağlamda futures sözleşmeler emtia futures ve finansal futures olarak iki
kısımda incelenebilir.
I.1.1 Emtia Futures
Mal ya da emtiaya dayalı futures kontratlar tarımsal ürünler, enerji, değerli
maden ve sanayi metalleri olmak üzere dört temel gruba ayrılmaktadır.
5
I.1.1.1 Tarımsal Futures Kontratları
Mısır, soya fasülyesi, şeker, soya yağı, soya unu, canlı sığır, buğday, pamuk,
kahve, kakao, domuz işkembesi, portakal suyu, yulaf, canlı domuz, kereste, deniz
mahsülleri bu guba dahil futures kontrat örnekleridir.
I.1.1.2 Enerji Futures Kontratları
1970’li yıllarda yaşanan petrol krizleri ve enerji ürünlerinde fiyat
değişkenliğindeki artış enerjiye dayalı vadeli işlem pazarında büyümeye yol açmıştır.
Dünyanın enerji ürünlerine dayalı en büyük borsası New York Ticaret
Borsasıdır (New York Merchantile Exchange-NYMEX) (ERSAN, 1998:39). 1978
yılında ilk kez bu borsada işlem gören fuel oil futures kontratlarını, ham petrol ve
kurşunsuz benzin futures sözleşmeleri izlemiştir. Ham petrol futures kontratının en
ağırlıklı kontrat olarak yer aldığı enerji futures sözleşmeleri içerisinde motorin,
propan, doğal gaz futures sözleşmeleri de yer almaktadır.
I.1. 1.3 Değerli Maden Futures Kontratları
Değerli maden futures sözleşmeleri, altın, gümüş, platin, gibi değer saklama
amacıyla kullanılan madenler üzerine yazılan sözleşmelerdir.
6
I.1.1.4 Sanayi Metalleri Futures Kontratları
Amerikan Emtia Borsasında aktif olarak sadece bakır üzerine yazılan futures
sözleşmeler işlem görmekte iken Londra Metal Borsası (London Metal ExchangeLME) sanayi metallerinde dünyanın önde gelen borsası durumundadır.
Sanayide kullanılan bakır, alimunyum, nikel, çinko benzeri madenlerdeki
fiyat dalgalanmalarının önceden kestirilmesindeki güçlükler bu tür sözleşmelere olan
ilginin yaratıcısı konumundadır. Sanayi madenlerinin değeri o madene yönelik arz ve
talebe, dolayısıyla da ekonomide ilgili sektörün gücüne bağlıdır.
I.1.2 Finansal Futures
I.1.2.1 Yabancı Para Futures Kontratları
Yabancı para ya da döviz futures kontratları sabit miktardaki yabancı parayı
anlaşmaya varılmış bir fiyattan gelecekte belirli bir tarihte değiştirmeye ilişkin yasal
olarak bağlayıcı bir anlaşmadır (ERSAN, 1998:49). Amerikan Doları, Brezilya
Kuruzerosu, Kanada Doları, Japon Yeni, İngiliz Sterlini, İsviçre Frangı gibi varlıklar
üzerine yazılan döviz futures kontratları ile bir paranın diğer bir para karşısında
gelecekte efektif kuru sabitleştirilmektedir. Bu kontratların işlem gördüğü en önemli
piyasa Şikago Ticaret Borsasına bağlı, Uluslararası Para Piyasasıdır (IMM).
7
I.1.2.2 Faiz Futures Sözleşmeleri
Faiz futures sözleşmeleri, faiz gelirlerinin önceden belirlenmiş ileri bir tarihte
ve yine önceden belirlenmiş bir faiz oranı üzerinden değiştirilmesi esasına
dayanmaktadır. Faiz futures sözleşmelerinin temel işlevi, faiz oranlarında ileriye
dönük meydana gelebilecek değişikliklerin yaratacağı mali riski azaltmak veya
ortadan kaldırmaktır (CEYLAN, 1995: 236). Faiz futures kontratları kısa ve uzun
vadeli olmak üzere ikiye ayrılabilirler. Vadesi bir yıl veya daha az olanlar kısa vadeli
bir yıldan uzun vadeye sahip kontratlara ise orta veya uzun vadeli futures kontratı
denir.
Kısa dönem faiz oranına bağlı varlıklar şu şekilde sıralanabilir:
•
Üç aylık ABD Hazine Bonosu
•
Üç aylık Fransa Hazine Bonosu
•
Üç ay vadeli Eurocurrency mevduat sertifikaları (Eurodollar, Euromark,
Euroswiss, Eurolira,Euroyen)
•
Üç ay vadeli mevduat sertifikası (ABD’de dolar bazında)
•
30 günlük ABD Federal Fonları
Orta ve uzun vadeli faiz futures kontratları:
•
Amerikan Devlet Tahvili (US T- Bond)
•
Japon Devlet Tahvilleri (JGB)
•
Fransa Devlet Tahvilleri (Notionnels)
•
İtalyan Devlet Tahvilleri (BTP)
8
•
Almanya Devlet Tahvilleri (Deutschland Bunds)
•
İngiliz Devlet Tahvilleri (UK Long Gilts)
•
Amerikan Hazine Senedi (US T-Notes)
•
ABD Ulusal ipotek Birliği Futures kontratı
I.1.2.3 Borsa Endeks Futures Kontratları
Bu tür kontratlar fiziksel bir varlık olmayan borsa endeksi üzerine yazılır. En
önemli borsa endeks futures kontratları ait oldukları ülke ile birlikte şu şekilde
sıralanabilir:
•
Dow Jones Sanayi ortalaması (DJIA) (ABD)
•
S&P 500 Hisse Senedi Endeksi (ABD)
•
S&P 100 (ABD)
•
Major Market Index (MMI) (ABD)
•
Russell 2000 Index (ABD)
•
Value Line Index (ABD)
•
Nikkei 225 Stock Average (Japonya)
•
1FT-SE 100 Share Index (İngiltere)
•
IBEX 35 (İspanya)
•
CAC40 (Fransa)
•
Ibovespa (Brezilya)
9
I.2 FORWARD İŞLEMLER
Bir forward kontrat, alıcı ile satıcı arasında imzalanan ve fiyatı bugünden
belirlenen bir varlığın gelecekte belirlenen bir tarihte teslimini içeren anlaşmadır
(CHAMBERS, 1998: 42).
Forward kontratlar tezgahüstü türevler olduklarından, organize borsalarda
işlem görmezler ve fiyat, miktar vade gibi unsurlar standart olmayıp tarafların
karşılıklı mutabakatıyla belirlenmektedir.
Her türlü mal ve hizmetle ilgili olarak düzenlenebilen forward işlemler
yabancı para, endeks, hisse senedi gibi finansal varlıklar üzerine de yazılabilir.
Forward sözleşmelerin sunduğu avantajlar ve dezavantajlar şu şekilde
sıralanabilir:
•
Forward sözleşmeler, sözleşme tarafları için belirsizlikleri ortadan
kaldırmakta ve geleceğe yönelik planlar yapma olanağı tanımaktadır
•
Forward sözleşmeler, karşılıklı güvene dayalı olduğundan, bir tarafın
yükümlülüğünü yerine getirmemesi önemli zararlara yol açabilir.
•
Forward sözleşmeler, yatırımcılara ellerindeki fonlarla risk üstlenerek kar
elde etme imkanı vermektedir. Teminat mekanizmasının olmaması
spekülatörlere küçük sermayelerle yüksek karlar elde etme imkanı
sunmaktadır.
10
Forward sözleşmeler, üzerine yazıldıkları malın spot piyasasında aşırı
dalgalanma olmasını önler. Böylece piyasa fiyat mekanizması daha etkin bir şekilde
işler.
Günümüzde en çok kullanım alanına sahip olan yabancı para ve faiz forward
kontratları kısaca ele alınacaktır.
I.2.1 Yabancı Para Forward Kontratları
Bir yabancı para forward kontratı iki taraf arasında, belirli tutardaki bir
yabancı paranın başka bir para birimine çevrilerek, bugünden belirlenmiş geleceğe
ait bir tarihte veya belirli bir zaman periyodu içinde teslimi konusunda yapılan bir
anlaşmadır(CHAMBERS, 1998: 43).
Birçok finansal kuruluşun, döviz kurlarındaki dalgalanmalardan dolayı
oluşması muhtemel risklerden zarar görebilecek kişilerin, çeşitli ülkelerin merkez
bankalarının tercih ettiği yabancı para forward işlemleri en son teknoloji ürünü
iletişim sistemleri sayesinde çok kısa sürede ve etkin olarak yapılmaktadır. Büyük
bankalarda bu işlemler için ayrılmış “forward desk” denilen özel işlem odaları
mevcuttur. Sözleşmeler genellikle 30 ile 180 güne kadar vadeli yapılmakta olup iki
yıla kadar vadeli olarak hazırlandıkları da görülmektedir.
11
I.2.2 Faiz Forward İşlemleri
Forward faiz anlaşmaları ile ilgili piyasa 1980’li yılların başından itibaren
oluşmaya başlamış olup literatürde Forward Rate Agreements kelimelerinin
kısaltılmış hali olan “FRAs” olarak yerleşmiştir. Faiz forward işlemlerinde taraflar,
belirli bir süre için, belirli bir gelecekte mutabakat tarihi ve belirli bir varsayımsal
anapara üzerine uygulanacak olan faiz konusunda anlaşırlar. Vade sonunda ana para
el değiştirmez, bunun yerine taraflardan biri diğerine nakit ödemede bulunur. Bu
ödemenin tutarı, kontratta anlaşılan faiz oranı ile spot piyasada gerçekleşen faiz oranı
arasındaki fark kadardır. Sözleşme vadeleri genellikle 3 ,6 ,12 ay olup bazı
durumlarda 18 aya kadar çıkabilmektedir.
Faiz forward Sözleşmeleri’nin %90’ı Amerikan Doları ve İngiliz Sterlini
üzerinde yapılmakta olup Japon Yeni pazarı da büyüme göstermektedir.
I.3 OPSİYONLAR
Opsiyonlar, sözleşmeyi elinde bulunduran bireysel veya kurumsal yatırımcıya
belli bir varlığı belli bir fiyattan ileride belirlenmiş bir tarihte veya öncesinde satın
alma veya satma hakkı veren finansal araçlardır. Opsiyon almak sınırlı bir risk ortaya
çıkarmaktadır. Bunun nedeni, opsiyon alan kişinin, işin en başından itibaren karşı
karşıya olduğu maksimum zarar miktarının söz konusu sözleşme için ödeyeceği prim
miktarı ile sınırlı olduğunu bilmesidir. Opsiyon satmak ise, geniş bir kullanım sahası
bulunmasına rağmen, potansiyel olarak yüksek risk taşıyan bir stratejidir
(KAYACAN, vd., 1999:35).
12
Opsiyonlar hem düzenli borsalarda hem de tezgahüstü piyasada işlem
görmektedirler. Chicago Opsiyon Borsası, organize edilmiş ilk opsiyon borsasıdır.
Bu borsanın dışında opsiyon işlemleri için önde gelen borsalar Phildelphia, Pasifik
ve New York Borsalarıdır.
Borsada işlem gören opsiyonların başlıca özellikleri şunlardır (KARATEPE,
2000:84) :
•
Tüm alım satım işlemleri organize borsalarda Borsa tarafından konulan
kural ve ilkeler doğrultusunda gerçekleşir.
•
Kontrat büyüklükleri standarttır.
•
Opsiyonların vadeleri standarttır.
•
Opsiyon satıcısı olan taraf işlemin yapıldığı borsaya kontrat değerinin
borsaca belirlenen bir yüzdesini marj ya da teminat olarak yatırmak
zorundadır.
Tezgahüstü piyasalarda işlem gören opsiyonlar ise şu özelliklere sahiptir
(KARATEPE, 2000:85).
•
Bu opsiyonlar borsa dışında bankalar ya da finans kuruluşları ile
müşterileri aralarında gerçekleşmektedir.
•
Opsiyonların kontrat büyüklükleri, işlem fiyatları ve vadeleri standart
olmayıp tümüyle banka ile müşterileri arasındaki gereksinimler
doğrultusunda belirlenmektedir.
•
Opsiyon primi yalnızca anlaşmadaki taraflarca bilinmektedir. Prim
dışında herhangi bir teminat söz konusu değildir.
13
•
Bu opsiyonların bazıları alıcıya opsiyonu satın almış olduğu kuruma
vadeden önce uygun bir fiyattan satma olanağı tanımaktadır.
Yatırımcılar açısından opsiyonların faydaları şu şekilde sıralanabilir:
•
Mevcut hisse senetlerini kullanarak, kazancını artırmak
•
Mevcut hisse senetlerini piyasada meydana gelebilecek düşüşlere karşı
koruyabilmek
•
Hisse senedini düşük fiyata satın alabilmek
•
Piyasada meydana gelebilecek büyük değişikliklerin yönünü bilmeksizin
fayda sağlamak
•
Hisse senedini satın almadan, fiyat artış ve azalışlarından yararlanmak
Opsiyon piyasalarında satın alan ve satan olmak üzere iki taraf vardır. Alıcı
belirli bir fiyat veya prim karşılığında satın aldığı opsiyon sözleşmesini, sözleşmede
belirtilen süre içinde ya da sonunda kullanma hakkına sahip olan kişidir. Opsiyon
sahibi vade bitiminde opsiyonu kullanmak istemezse karşı taraftan primi iade
etmesini talep edemez. Opsiyon sahibinin maksimum kaybı prim kadardır. Opsiyon
sözleşmesi satın almakla uzun pozisyon (long position) alınmış olur.
Opsiyon satıcısı ise belli bir fiyat veya prim karşılığında opsiyon
sözleşmesini hazırlayıp satmakla yükümlülük altına giren taraftır. Alıcı talep ettiği
takdirde yükümlülüğünü yerine getirmek zorunda olduğundan kazancı pirimle sınırlı
olup kaybı teorik olarak sınırsız olabilir. Opsiyon sözleşmesi satmakla kısa pozisyon
(short position) alınmış olur.
14
Opsiyonlar, üç ana başlık altında incelenebilir. Bunların birincisi ve en genel
olanı alım ve satım opsiyonları, ikincisi opsiyonun tipine göre Avrupa veya
Amerikan tipi opsiyonlar, üçüncü olarak da konusuna göre opsiyon türleridir.
I.3.1 Alım Ve Satım Opsiyonları
I.3.1.1 Satın Alma Hakkı Tanıyan Opsiyonlar (Call Options)
Satın alma opsiyonu alıcısı, belirli bir tarihe kadar, belirlenmiş fiyat
üzerinden bir varlığı satın alma hakkına sahiptir. Opsiyon yazıcısının ise alıcının
opsiyon hakkını kullanması durumunda, sözleşmede belirtilen hisse senedini satma
zorunluluğu vardır.
Şekil I.1 ve Şekil I.2’ de alım opsiyonu satıcısı ve alıcısının olası kar ve zarar
Kar/Zarar
durumları görülmektedir.
25
20
15
10
5
0
-5
-10
-15
105
110
115
120
125
130
Hisse Senedinin Olası Fiyatları
Şekil I.1: Alım Opsiyonu Sahibinin Kar/Zarar Durumu
15
Kar/Zarar
15
10
5
0
-5
-10
-15
-20
-25
105
110
115
120
125
130
Hisse Senedinin Olası Fiyatları
Şekil I.2: Alım Opsiyonu Yazıcısının Kar/Zarar Durumu
I.3.1.2 Satma Hakkı Tanıyan Opsiyonlar (Put Options)
Satma opsiyonu alıcısı, belirli bir tarihe kadar, belirlenmiş fiyat üzerinden bir
varlığı satma hakkına sahiptir. Opsiyon yazıcısının ise alıcının opsiyon hakkını
kullanması durumunda, sözleşmede belirtilen hisse senedini alma zorunluluğu vardır.
Şekil I.3 ve Şekil I.4’ de satım opsiyonu satıcısı ve alıcısının olası kar ve
zarar durumları görülmektedir.
16
Kar/Zarar
30
20
10
0
105
-10
110
115
120
125
130
-20
Hisse Senedinin Fiyatı
Şekil I.3: Satım Opsiyonu Alıcısının Kar/Zarar Durumu
Kar/Zarar
20
10
0
-10
105
110
115
120
125
-20
-30
Hisse Senedinin Fiyatı
Şekil I.4: Satım Opsiyonu Satıcısının Kar/Zarar Durumu
Tablo I.1 opsiyon türlerine göre opsiyon taraflarının hak ve yükümlülüklerini
göstermektedir.
17
TabloI.1: Alım ve Satım Opsiyonlarında Hak ve Yükümlülükler
Alım Opsiyonu (Call)
Satım Opsiyonu (Put)
Alıcı
Alış Hakkı
Satış Hakkı
Satıcı
Satış Zorunluluğu
Alış Zorunluluğu
Kaynak: CHAMBERS, N. R.; (1998), Türev Piyasalar, Avcıol Basım-Yayın, İstanbul,
s. 59
I.3.2 Vadelerine Göre Opsiyon Türleri
Satın alındığı günden vade sonuna kadar herhangi bir günde kullanılabilen
opsiyon sözleşmeleri Amerikan Tipi Opsiyonlar olarak adlandırılır. Vadenin dolduğu
gün kullanılabilen opsiyonlar ise Avrupa Tipi Opsiyonlardır.
Bu iki opsiyondan başka sahibine opsiyon sözleşmesini üç yıl içerisinde
herhangi bir tarihte kullanma hakkı veren opsiyonlar Uzun Vadeli Opsiyonlar (LongTerm Equity Anticipation Securities-LEAPS) olarak adlandırılır.
I.3.3 Konusuna Göre Opsiyon Türleri
Opsiyon sözleşmeleri konularına göre şu şekilde sınıflandırılabilir:
•
Hisse senedi opsiyonları
•
Futures sözleşmesi opsiyonları
•
Borsa endeks opsiyonları
18
•
Yabancı para opsiyonları
•
Faiz opsiyonları
I.4 SWAP
Swap, iki taraf arasında yapılan faiz veya anapara ödemelerinin, koşullarını
önceden belirleyerek, değişimi sağlayan bir mali işlemdir. Swap işleminde bir para
birimi başka bir para birimi ile aynı gün içerisinde değiştirilmektedir. Ancak, bir
vadeli işlem çeşidi olan swapta satılan para birimi ileriki bir günde ters işlemle geri
alınmaktadır (KARATEPE, 2000: 147).
Swap
işlemleri
ile
faiz
oranları
ile
döviz
kurlarında
kaydedilen
dalgalanmaların yarattığı risk minimize edilmeye çalışılır.
Swap işlemlerine taraf olan kişi ve kuruluşlar şu şekilde sıralanabilir
(EBİÇLİOĞLU/KAHRAMAN, 2003):
•
Uluslararası Kurumlar
•
Merkez Bankaları
•
Çokuluslu Şirketler
•
Yerel Yönetimler
•
Uluslararası Fonlar
•
İhracatçı-İthalatçı Kuruluşlar
•
Bankalar
19
Faiz, para, mal ve varlık swapları ana swap türlerini oluştururken bunların
dışında swap işlemleri tezgahüstü türev ürünü olmasıyla kazandığı esnekliği
sayesinde taksitli swap işlemi, tek bir sabit faiz ödemeli swap işlemi, vadeli veya
gecikmeli swap, basamaklı swap, vadesi uzatılabilir swap, vadesi kısaltılabilir swap,
kokteyl swap gibi türlerle de çeşitlendirilmektedir.
Ayrıca bunların dışında belirli koşullar altında ve gelecekte belirli bir sürede
bir swap anlaşmasına girme ya da bir swap anlaşmasından çıkma hakkı veren swap
ve opsiyon işlemlerinin bir kombinasyonu olan swap opsiyonları (swaptions) da
mevcuttur.
I.4.1 Faiz Swapı (Interest Rate Swap)
Faiz swapı iki tarafın belirli bir zaman dönemi için faiz ödemelerini karşılıklı
olarak değiştirdikleri bir anlaşmadır. Faiz değişimi tarafların anlaştıkları varsayımsal
(notional) ana para tutarına bağlı olarak hesaplanan faiz ödemeleri ile gerçekleşirken
ana paralar el değiştirmemektedir. Faiz swaplarında vadeler 1 ile 15 yıl arasında
değişmektedir.
Genellikle
değişken
faiz
ödemelerinde
LIBOR
referans
gösterilmektedir. Böylece dalgalı faiz ödemeli borç sabit faizli borca çevrilmekte ve
yüksek miktarda faiz ödemesinden kurtulunmaktadır.
Faiz swaplarının uygulanış biçimlerine göre değişik türleri mevcuttur. Bunlar
şu şekilde sıralanabilir:
•
Temel swaplar
20
•
Forward swaplar
•
Callable swaplar
•
Putable swaplar
•
Uzatılabilir swap
•
Call swaption
•
Put swaption
•
Oran başlıklı swap
•
Sıfır kuponlu swap
•
Amorti edilen swap
•
Accreting swap
•
Rollercoaster swap
I.4.2 Para Swapı (Currency Swap)
İlk para swapı 1982 yılında Dünya Bankası ve IBM arasında, sabit faizli
Alman Markı ve İsviçre Frangı borçlarının Dünya Bankasından sağlanan Amerikan
Doları borcu ile swap edilmesi ile gerçekleştirilmiştir.
Para swapında faiz swapından farklı olarak taraflar arasında paralar da
değiştirilmektedir. Tipik bir para swapı üç temel evreden oluşmaktadır (ERSAN,
1998: 170) :
•
Farklı paralara gerek duyan iki borçlu ana para tutarlarını değiştirir.
•
Swap sözleşmesi süresince faiz ödemeleri değiştirilir.
•
Sözleşme bitiminde ana paralar iade edilir.
21
Kuruluşlar para swap işlemi ile döviz kuru denetimlerine ilişkin
düzenlemelerden uzaklaştıkları gibi yabancı parayla borçlanmanın maliyetini
azaltabilir ve uzun süreyle yabancı para üzerinden borçlanma olanaklarını
artırabilirler.
I.4.3 Mal Swapı (Commodity Swap)
Mal swap işlemleri iki taraf arasında belirli bir miktar malın sabit ve değişken
fiyatlarının belirli bir zaman sürecinde değiştirilmesine yönelik anlaşmadır (Türkiye
Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, 2002). Mal swaplarine konu olan varlıklar
genellikle altın, petrol, bakır, aluminyum ve nikeldir.
I.4.4 Varlık Swapı (Asset Swap)
Varlık swapları, sentetik bir varlık yaratmak için bir varlık ve bir swapın
kombine edilmesinden oluşurlar. Örneğin, aynı para birimi veya farklı para birimi
üzerinden sabit faizli bir varlık, değişken faizli bir varlığa dönüştürülebilir. Bir
kuruluşun, piyasadan sabit %10 getirili tahvil veya dalgalı LIBOR faizli hazine
bonosu alma seçenekleriyle karşı karşıya kaldığını düşünelim. Diğer taraftan bir
banka %10 sabit getirili tahvil satın almak ya da LIBOR+%0,5 üzerinden borç
vermek istemektedir. Söz konusu kuruluş, tahvili satın alıp doğrudan, finansal aracı
kullanmadan banka ile swap yapmaya karar verir (KARATEPE, 2000: 164).
22
I.4.5 Swap İşleminin Avantaj ve Dezavantajları
Swap işleminin sağladığı yararlar şu şekilde sıralanabilir:
•
İşletmeler fonlama maliyetlerini azaltabilirler
•
İşletmelerde etkin aktif ve pasif yönetimi sağlanır
•
Farklı piyasalara erişim imkanı sağlar
•
Yeni kredi kullanma maliyetinin altında bir maliyetle yeni kaynaklara
ulaşım imkanı sağlar
•
Farklı vadelerle sözleşme imkanı sağlar
•
Ticari sırları korumaya imkan verir
•
Üstlenilmiş olan riskleri azaltıcı etki yaratır
Swap işleminin dezavantajları şu şekilde sıralanabilir:
•
Kredi, faiz ve kur riski tamamen ortadan kalkmaz
•
Resmi ve organize bir piyasası bulunmamaktadır
•
Sözleşmelerin belirli bir standartı bulunmamaktadır
23
II. FİNANSAL RİSK YÖNETİMİ VE KREDİ RİSKİ
Risk istenmeyen bazı olayların meydana gelme şansıdır (BRIGHAM, 1999).
Risk, bir işleme ilişkin bir parasal kaybın ortaya çıkması veya bir giderin ya
da zararın gerçekleşmesi nedeniyle ekonomik faydanın azalması ihtimalini ifade
etmektedir (Bankaların İç Denetim ve Risk Yönetimi Sistemleri Hakkında
Yönetmelik).
Finansal
risk
ise,
piyasa
katılımcısının
nakit
akışının,
finansal
sorumluluklarını karşılayamayacak hale gelmesi riskidir (TORAMAN, 2002) .
1970’li yıllardan itibaren ulusal ve uluslararası piyasada yaşanan geçiş
dönemi, finans sektörü piyasa katılımcılarının dinamik ve rekabetçi bir ortamda
büyük mali risklerle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur.
Bu durumun en önemli nedeni, uluslararası finans piyasalarında yaşanan
küreselleşmedir. Sermayenin serbest dolaşımı önündeki engellerin ortadan kalkması
ile, dünyanın bir bölgesinde yaşanan sorunlar diğer bölgelerdeki piyasaları etkiler
hale gelmiştir. Bunun sonucunda da piyasa fiyatları eskisine nazaran daha inişli ve
çıkışlı bir seyir izler olmuştur. Böylelikle piyasadaki değişkenlik (volality) finansal
riskin nedenlerinden biri haline gelmiştir.
Bankalar şüphesiz finansal risklerden en çok etkilenen kuruluşların başında
gelmektedir. Bankacılık sektöründeki temel riskler kredi riski, piyasa riski, sona
24
erdirme riski, likidite riski, operasyonel risk, yasal risk, ülke ve transfer riski, ticari
itibar riski olarak sıralanabilir.
Kredi riski, bir finansal işletme müşterisinin yapılan sözleşme gereklerine
uymayarak
yükümlülüğünü
kısmen
veya
tamamen
zamanında
yerine
getirememesinden dolayı finansal işletmenin maruz kaldığı riski ifade eder
(Deloitte&Touche, 2002a).
Piyasa riski, bir finansal işletmenin mali yapısının, piyasa fiyatlarındaki
dalgalanmalar veya piyasalarda zıt yöndeki fiyat hareketlerinden dolayı maruz
kalabileceği riski (döviz riski, faiz riski vb.) ifade eder.
Sona erdirme riski, finansal işletmenin karşı taraftan, umulan sürede işleme
konu finansal aracı veya fonu teslim alamaması, elde edememesi riskidir.
Likidite riski, finansal işletmenin nakit akışındaki dengesizlik sonucunda
nakit çıkışlarını tam olarak ve zamanında karşılayacak düzeyde ve nitelikte nakit
mevcuduna veya nakit girişine sahip olunmaması şeklinde tanımlanabilir
(Deloitte&Touche, 2002a).
Operasyonel risk, bir işletmenin, bilgi işletim sistemi veya iç kontrol
sistemlerindeki aksaklıklardan kaynaklanan kayıplarından dolayı maruz kalabileceği
riski ifade eder. Bu risk, insan unsuru, sistemin başarısız olması veya yeterli kontrol
mekanizmalarının olmamasından kaynaklanabilir. Bu konu ile ilgili en iyi örnek,
1995’te Londra’daki en eski yatırım bankası Barings Brothers Bankası’nın
25
Singapur’daki türev ürünler ile ilgili faaliyetlerini yürüten Nick Leeson’un yapmış
olduğu işlemlerin kontrol edilmemesi ve bunun sonucunda da söz konusu kişinin
yapmış olduğu sahtekarlık nedeniyle bankanın çok büyük kayıplara maruz kalmasıdır
(KAHRAMAN, 2002).
Yasal risk, işletme tarafından yetersiz ya da yanlış yasal bilgi ve belgeye
dayanarak
yapılabilecek
işlemler
neticesinde
hakların
beklenenden
düşük,
yükümlülüklerin ise beklenenin üzerinde gerçekleşmesi riskidir.
Ülke ve transfer riski, işletmenin uluslararası kredilendirme ve yatırım
faaliyetlerine ilişkin olarak ülke ve transfer risklerinin saptanması, izlenmesi ve
kontrol edilmesine ilişkin yeterli politikalara ve uygulama usullerine sahip olmaması
ve söz konusu riskleri kapsayacak yeterli karşılıkların oluşturulmamasını ifade eder.
Ticari itibar riski, bir işletmenin operasyon ile ilgili başarısızlıkları veya yasal
düzenlemelerin gerektirdiği yükümlükleri karşılayamama (mevduat munzam
karşılıklarını yatırmama gibi) nedenleri ile ortaya çıkan riski ifade eder.
Bütün bu finansal risklerin etkin yönetimini sağlamak için güvenilir ölçü ve
metotların uygulanması bir zorunluluk haline dönüştü. Son yıllarda uluslararası
finans piyasalarında meydana gelen krizlerin pekçoğunda etkin bir risk yönetim
sisteminin bulunmayışı başlıca neden olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bankalar
tarafından finansal durum ve risk yapıları hakkında piyasa katılımcılarına doğru
karar verilmesini sağlamak için düzenli bilgi verilmesinin de önemi kavranmış
bulunmaktadır. Bu tür faaliyetlerin olduğu bir ortamda, ulusal ve uluslararası
26
bankacılık sisteminin istikrarının sürdürülmesi görevi bankacılık sektörüne yeni
düzenlemelerin getirilmesi gereğini de beraberinde getirdi.
Bu alandaki gelişmeleri düzenlemek için Basle Komite adlı bir kuruluş, 1974
yılı sonunda uluslararası döviz ve bankacılık piyasalarında meydana gelen önemli
krizleri takiben “Bankacılık Düzenleme ve Denetim Uygulamaları Komitesi” adı
altında kurulmuştur. Halen 12 üye (Belçika, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya,
Japonya, Lüksemburg, Hollanda, İsveç, İsviçre, İngiltere ve Amerika Birleşik
Devletleri) ile çalışan komite, üye ülkeler arasında denetim konularında işbirliğine
olanak sağlayacak bir forum oluşturmayı, daha geniş bir bakış açısıyla da dünya
çapında denetimin geliştirilmesini, bankacılık denetim kalitesinin artırılmasını
amaçlamaktadır (AYDAN, 2002).
Komitenin aldığı kararların yasal bir yaptırımı yoktur; daha çok ülke denetim
ve düzenleme otoritelerine detaylı düzenlemeler yapma olanağı sağlayacak yol
gösterici denetim standartları ve tavsiyeleri niteliğindedir. Ancak Komite’nin yaptığı
çalışmalar ortak bir standartla çalışılmasını temin edebilmesi nedeniyle gün geçtikçe
dünya çapında yaptırımı olan düzenlemeler haline gelmektedir. Komite’nin
çalışmalarıyla iki prensip dahilinde (hiçbir yabancı bankanın denetimden
kaçamaması ve yeterli bir seviyede denetimin olması) uluslararası denetim
kapsamındaki farklılıkların ve boşlukların giderilmesi amaçlanmaktadır.
Basle Komite’nin ilk başarılarından birisi bankaların sermaye yeterliliği ile
ilgili
düzenlemelerdir.
“Sermaye
yeterliliği
ve
standartlarının
uluslararası
yakınlaştırılması” adı altında 1988 yılında yayınlanan rapor bir çok ülke tarafından
27
kısa sürede onaylandı ve kabul gördü. “Basle Sermaye Uyumlaştırılması” olarak
bilinen çalışma kredi riskini esas aldı. Uluslararası piyasalarda risk çeşitleri
artmasına rağmen, kredi riski hala bankalar için en önemli risk kategorisini
oluşturuyor (ERÇEL, 1999).
Deloitte&Touche tarafından 1999 yılında, dünya çapında 70 bankayı
kapsayan “Risk Yönetimi Arştırması” sonuçları da bu yargıyı desteklemektedir.
Kuzey Amerika’dan 12 banka, Avrupa’dan 52 banka, Afrika’dan 5 banka ve
Asya’dan 2 bankanın katıldığı araştırmaya göre katılımcıların %56’sı risk yönetimi
için ayrı bir veri tabanına sahiptir.
Yine aynı araştırma bankaların risk yönetim sistemlerinin geliştirilmesi veya
iyileştirilmesi amacıyla giderek artan tutarlarda bütçe ayırdığını ortaya koymaktadır.
(TabloII.1)
28
Tablo II.1: Araştırmaya Katılan Bankaların Risk Yönetim Sistemlerinin
Geliştirilmesi veya İyileştirilmesi Amacıyla Ayırdıkları Bütçe
Bütçe
70 Banka içindeki Yüzde (1999 yılı verileri)
25 Milyon Dolardan Fazla
15%
5-25 Milyon Dolar
26%
2-5 Milyon Dolar
19%
2 Milyon Dolardan Az
40%
Kaynak: Deloitte&Touche, (2002a), Deloitte&Touche Risk Yönetimi Araştırması,
Deloitte&Touche
Risk
Yönetimi
Haber
Bülteni
Sayı:2,
http://www.deloitte.com.tr/yayinlar/risk/rb2001s2.pdf 2001, (6.11.2002)
Araştırma katılımcıları, kredi riskini önem sıralamasında bir numaraya
oturtmuşlardır. (Tablo II.2)
Tablo II.2: Katılımcılara Göre Önem Sıralaması
Risk Türü
Yüzde
Kredi riski
82%
Piyasa Riski
72%
Operasyonel Risk
37%
Kaynak: Deloitte&Touche, (2002a), Deloitte&Touche Risk Yönetimi Araştırması,
Deloitte&Touche
Risk
Yönetimi
Haber
Bülteni
Sayı:2,
http://www.deloitte.com.tr/yayinlar/risk/rb2001s2.pdf 2001, (6.11.2002)
29
II.1 KREDİ RİSKİ YÖNETİMİ
Kredi risk yönetiminin amacı uygun parametreler içinde bankanın maruz
kalabileceği riskleri yöneterek bankanın risk ayarlı getirisini maksimize etmektir.
Bankalar ayrıca kredi risklerinin diğer risklerle
ilişkisini de göz önünde
bulundurmalıdır. Kredi riskinin etkin şekilde yönetimi, risk yönetiminde kapsamlı bir
yaklaşımın önemli unsurlarından birisidir.
Kredi riskine maruz kalınması dünya çapında bankacılık problemlerinin en
önemli kaynağı olmaya devam ettiğinden, bankalar ile gözetim ve denetim otoriteleri
geçmiş tecrübelerden yararlanmalı ve ders almalıdırlar.
Kredi riski yönetiminin temel unsurları şu şekilde sıralanabilir (Türkiye
Bankalar Birliği, 2002) :
•
Kredi riskiyle ilgili uygun ortamın oluşturulması,
•
Kredi verme sürecinin etkin biçimde işlemesi,
•
Uygun kredi yönetimi, ölçümü ve izleme işlevlerinin sürdürülmesi,
•
Kredi riskinin yeterli kontrolünün sağlanması.
Kredi faaliyetlerinin yapısına ve karmaşıklığına göre kredi risk yönetiminde
bankalar arasında farklı uygulamalar olmakla birlikte, kapsamlı bir kredi riski
yönetim programı bu dört alanı da içine alır.
30
II.1.1 Kredi Riski Konusunda Uygun Ortamın Oluşturulması
Banka yönetim kurulu, düzenli olarak bankanın kredi riski stratejisini ve
önemli kredi riski politikalarını gözden geçirmelidir. Üst düzey yönetim, yönetim
kurulunca onaylanan kredi risk stratejisinin uygulanmasından ve kredi riskinin
tanınması, ölçülmesi, izlenmesi ve kontrol edilmesine yönelik politika ve
prosedürlerin geliştirilmesinden sorumlu olmalıdır. Söz konusu politika ve
prosedürlerde bankanın hem bireysel kredilerde hem de portföyünde taşıdığı tüm
bankacılık faaliyetlerine ilişkin kredi risklerine yer verilmelidir.
Bankalar tüm ürün ve faaliyetlerine ilişkin kredi risklerini tanımalı ve
yönetmelidirler. Bankalar yeni ürün ve faaliyetlerine ilişkin risklerin, yönetim kurulu
ya da uygun bir komite tarafından onaylanmadan önce uygun ve yeterli prosedürlere
ve kontrole tabi olmasını sağlamalıdır.
II.1.2 Güvenilir Kredi Verme İşleminin Bulunması
Bankalar güvenilir ve açıkça tanımlanmış, hem kredi alan hem de kredinin
yapısı, alınmasındaki amaç ve geri ödeme kaynağı hakkında yeterli bilgi
edinilmesine imkan verecek içeriğe sahip kredi verme kriterlerine uygun olarak
çalışmalıdırlar.
Bankalar, önemli risklere yol açabileceği yaklaşımıyla bağlantılı şirketlerin
oluşturduğu gruplara ve bireysel kredi müşterilerine yönelik genel kredi limitlerini
oluşturmalıdır.
31
Bankaların yeni kredilerin onaylanması ve mevcut kredilerin artırılmasına
ilişkin açıkça tanımlanmış işlevleri olmalıdır. Kredi verme işlemlerinde temkinli
olunmalıdır.
II.1.3 Kredilerin Uygun Yönetimi, Ölçümü ve İzlenmesi
Bankalar kredi riski taşıyan tüm portföylerini, portföy ve kredi bazında
yönetmek ve izlemek durumundadırlar. Bu süreç çerçevesinde yeterli kredi
karşılıklarının hesaplanması ve ayrılması da yer almaktadır. Ayrıca her banka taşıdığı
portföyün yapısına, büyüklüğüne ve karmaşıklığına bağlı olarak, kredi riskine
yönelik, içsel derecelendirme modeli geliştirmek ve uygulamak zorundadır. Buna ek
olarak, kredi riskinin banka yönetimi tarafından ölçülmesi ve değerlendirilmesi
amacıyla krediler ve portföy hakkında bilginin toplanması ve raporlanması amacıyla
kredi bilgi sistemleri kurulmalıdır (EKİPMAN, 2002)
II.1.4. Kredi Riskinin Uygun Kontrolünün Yapılması
Bankalar kredilerin incelenmesine yönelik bağımsız ve aralıksız bir sistem
kurmalı ve söz konusu incelemelerin sonuçları doğrudan banka yönetim kuruluna ve
üst düzey yönetime iletilmelidir. Kredi değerliliği azalan ve problemli hale gelen
kredilere ilişkin çözüm ve bunların yönetimine ilişkin sistemler oluşturulmalıdır.
32
II.2. KREDİ ZARARLARI
Kredi riski basit bir tanımla borçlunun kullandığı krediyi çeşitli nedenlerle
geri ödemememesi olasılığıdır. Bunun sonucu olarak geri ödenmeyen tutarlar olarak
tanımlanabilen kredi zararları oluşmaktadır. Kredi zararları iki başlıkta incelenebilir:
beklenen zararlar ve beklenmeyen zararlar.
II.2.1. Beklenen Zarar (Expected Loss)
Beklenen kayıp, bir menkul kıymet veya kredi işlemi için bilinen kredi riski
miktarı, ortalama temerrüte düşme ihtimali ve benzer/aynı risk derecesindeki muadil
taraflar için, temerrüt halinde geri kazanım faktörlerine dayandırılan ortalama
beklenen kayıpları ifade eder (AKSEL, 2002b).
Beklenen zararların üç ana unsuru bulunmaktadır:
•
Tahmin edilen tahsil edilememe olasılığı (expected default probability):
bankanın kullandığı içsel derecelendirme modelinin her bir derecesiyle
ilişkilendirilerek, her bir derece bazında hesaplanmalıdır.
•
Ödenmeme halinde ortaya çıkacak zarar-bakiye(loss given default):
kredinin sorunlu hale geldiği andaki bakiyesidir.
•
Tahsil edilememe oranı (severity): kredi bakiyesinin hangi oranda banka
tarafından tahsil edilip edilemeyeceğini gösterir.
33
Banka beklenen zararlar için karşılık ayrılma yoluyla söz konusu zararlardan
korunabilmektedir (EKİPMAN, 2002).
II.2.2. Beklenmeyen Zarar (Unexpected Loss)
Beklenmeyen kredi kayıpları, bir organizasyonun beklenen kayıplar üzerine
ek olarak maruz kalacağı, daha evvelden belirlenmiş bir güven aralığı için beklenen
kayıplar ölçümünün dağılımındaki belirsizliği ve sapmayı gösterir, ki bunun sebebi
gerçekleşen
kayıpların
beklenen
kayıplardan
az
veya
çok
olabileceğidir.
Beklenmeyen kayıp ölçümleri, kısa vadede oluşabilecek kayıplara karşı alınan bir
önlemdir ve beklenen kredi kayıplarını aşabilir. Böyle bir durumdan korunmak için
beklenmeyen kayıpları karşılayabilecek düzeyde yeterli risk sermayesinin ayrılması
gereklidir (AKSEL, 2002a).
II.3. İÇSEL DERECELENDİRME MODELLERİ
İçsel derecelendirme modelleri, kredi kullanan müşterinin krediyi geri ödeme
gücünü
gösteren
değerliliğinin
derecelendirilmesi
amacını
taşır.
Kredi
derecelendirme sistemleri kredilendirme sürecinde bankaya borçlunun ne kadar risk
oluşturduğu hakkında yol gösterirler.
İçsel derecelendirme modellerinin oluşturulmasında şu hususlara dikkat
edilmelidir (EKİPMAN, 2002):
•
Risk faktörleri ve bunların banka açısından taşıdıkları önem
34
•
Derecelendirme modellerinde niteliksel ve nicel kriterlerin kullanımı
•
Riskin borçlu, garantör, teminat ve işlem bazında değerlendirilmesi
•
Kredi derecelerine ilişkin bilgilerin toplanması ve kullanımı
•
Risk derecesi bazında kredi zararlarının ölçümü
•
Risk derecelerinin tanımları
•
Kredi riski ölçümü için gerekli verilerin elde edilebilmesi.
İçsel derecelendirme modelleri firma yönetiminin değerlendirilmesi, pazar
payı, sektördeki yeri gibi niteliksel kriterler ve rasyo analizleri, bilanço ve nakit akım
analizleri gibi nicel kriterlerden oluşmaktadır.
II.4. KREDİ RİSKİ MODELLERİNİN DOĞRULANMASI
Kredi riski modellerinin doğrulanması çalışmaları dört ana başlıkta
incelenebilir. Bunlar (Deloitte&Touche, 2002b):
•
Geriye dönük testler (back testing)
•
Stres testleri (stress testing)
•
Duyarlılık analizi (sensitivity analysis)
•
Yönetim kontrolu ve raporlaması (management oversight and reporting)
olarak sıralanabilir.
Geriye dönük testler ile geçmişteki veriler temel alınarak beklenen ve
beklenmeyen zararlar tahmin edilir.
35
Stress testleri ile kredi riski modellerinde, tahsil edilememe oranlarının
tahmini, risk faktörlerinin dağılımı gibi konulardaki belirsizliklerin aşılması
hedeflenmektedir. Bu test kapsamında farklı ekonomik senaryolara göre banka
tarafından ayrılan karşılığın uygunluğu değerlendirilir. Böylece ileride meydana
gelebilecek olayların bankanın kredi portföyü üstündeki etkileri incelenebilir.
Duyarlılık analizi, kullanılan kredi risk modelinin parametre değerlerinde
veya kullanılan önemli varsayımlarda ortaya çıkabilecek değişikliklere, modelin ne
derece duyarlı olduğunun ölçülmesidir.
Yönetim kontrolu ve raporlaması ile üst yönetimin ileri görüşlülüğü, kredi
sorumlularının yetkinlikleri, iç kontrol gibi unsurlar kastedilmektedir.
II.5. BANKALARIN KREDİ RİSKİNE İLİŞKİN KAMUOYUNU
BİLGİLENDİRİRKEN KULLANACAĞI BİLGİLERİN ÖZELLİKLERİ
Basel Bankacılık Gözetim ve Denetim Komitesi tarafından yayımlanan
“Bankaların Kredi Riskleri Hakkında Kamuoyunu Bilgilendirmesi” isimli raporda
geçen kavramlardan yola çıkılarak kredi riskine ilişkin bilgilerin özellikleri aşağıdaki
gibidir (Türkiye Bankalar Birliği, 2002a):
Uygunluk: Bankanın finansal durumunun doğru değerlendirilmesi için
kamuoyu yeterli sıklıkta ve düzenli olarak bilgilendirilmelidir. Örneğin, geleneksel
bankacılık faaliyetleriyle ilgili kredi risklerine nispeten bankaların alım-satım
(trading) faaliyetlerine ilişkin kredi riskleriyle ilgili daha sık raporlama yapılmalıdır.
36
Çünkü bankaların portföy kompozisyonları ticaret defterindeki işlemlerine göre daha
fazla değişiklik göstermektedir.
Güvenirlilik: Kamuoyuna açıklanan bilgi güvenilir olmalıdır. Kredi riskine
ilişkin bilgi makul ölçüde bir uyarı niteliği taşımalı, doğru ve ihtiyatlı ölçümleri
yansıtmalıdır.
Karşılaştırılabilirlik: Piyasa katılımcıları ve bilgi kullanıcıları ülkeler ve
dönemler itibariyle bankalar arasında karşılaştırma yapılmasına imkan veren bilgilere
ihtiyaç
duymaktadırlar.
Tüm
bankalar
raporlarında
aynı
terminolojiyi
kullanmalıdırlar.
Maddesellik:
Maddesellik
kavramına
uygun
olarak
kamuoyu
bilgilendirmeleri bankaların faaliyetleri ve büyüklüğü ile uyumlu olmalıdır. Bilginin
eksik ya da hatalı olması bilgiyi kullananların yanlış ya da eksik değerlendirme
yapmasına neden oluyorsa, o bilgi maddesel olma özelliği taşıyor demektir.
Bankaların finansal raporlarında her bir maddesel bilgi ayrı ayrı yer almalıdır. Bunun
sonucu olarak da, uluslararası faaliyet gösteren ve büyük ölçekli bankalardan, küçük
ölçekli ulusal bankalara göre kamuoyuna daha kapsamlı bilgilendirme yapmaları
beklenmektedir.
37
III. KREDİ TÜREVLERİ
III.1. TANIM VE TARİHÇE
Finansal işletmelerin maruz kaldığı en önemli ve eski risklerden olan kredi
riski yönetimi için 1990’ların başında türev piyasalarında yaşanan gelişmelerin bir
sonucu olarak yeni bir araç ortaya çıkmıştır: kredi türevleri.
Kredi türevleri, değeri altta yatan varlıklardan (underlying asset) veya varlık
sepetlerinden türetilen teminatlar veya sözleşmelerdir. Kredi türevi, iki grubun,
üçüncü bir grup veya referans varlığının borcunu ödeyememesi veya iflası gibi bir
kredi olayı ihtimaline dayanarak, gelecekteki bir işlem için anlaştıkları iki taraflı
tezgahüstü kontrattır (CLARKE, 2002).
Kredi türevleri, riski ve getiriyi tarafların, birinden diğerine altta yatan
varlığın sahipliğini değiştirmeden transfer edilmesini sağlayan swap, forward ve
opsiyon sözleşmeleridir (KIFF/MORROW, 2002).
Kredi türevleri, krediden kaynaklanan kayıplara teminat sağlayan finansal
sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler, yatırımcılara, borç verenlere ve bankalara kredi riski
yönetiminde yeni teknikler getirmektedir (NEAL, 2002).
Kredi türevleri, kullanıcılarına kredi riski yönetimi imkanı sağlayan özel
görüşmelerle yapılan iki taraflı sözleşmelerdir (AGGRAWAL, 2002).
38
Kredi türevi, bir tarafın (korunmayı alan) diğer tarafa (korunmayı satan)
düzenli ödemeler yaptığı, buna karşılık korunmayı satanın, diğer tarafın kredi
riskinden kaynaklanan zararlarını tazmin ettiği ticari anlaşmadır. Bankalar böylelikle,
varlıkların sahiplerini değiştirmeden varlıkların kredi riskini karşı tarafa aktarabilirler
(MORRISON, 2002).
Yukarıdaki tanımlardan da görüldüğü üzere kredi türevleri temelde, anlaşma
taraflarından birini referans varlıklarının yükümlülükleri üzerinde doğabilecek geri
ödememe riskine karşı korumak için tasarlanmışlardır. Diğer türev kontratlarına
benzer olarak kredi türevleri, riskleri satma/alma ihtiyacının, öncelikli finansal
yükümlülükleri satıp, almadan karşılanmasını sağlar.
Kısaca kredi türev ürünlerinin üzerine kurulu olduğu üç parametreden
bahsedilebilir (AKSEL, 2002a):
Kredi sözleşmesinde önceden belirlenen kredi olayına göre, temerrüt
ödemeleri kredi türevini satan kurum tarafından bir ücret karşılığında ödenecektir
(örneğin iflas, belirli bir tutar için temerrüte düşme veya menkul kıymetin değerinin
düşmesi durumlarında)
Kredi türev ürünlerinin alım/satım ücreti (örneğin: sabit bir ücret, menkul
kıymetin getirisi üzerinden)
Üzerinde anlaşılmış bir ücret karşılığında daha evvelden belirlenmiş kredi
olayı ortaya çıktıktan sonra, karşı tarafın ödeyeceği temerrüt ödemeleri. Ödemeler
39
tipik olarak menkul kıymetin tahmini değeri, daha önceden belirlenmiş geri kazanma
oranı ve menkul kıymetin likiditesi baz alınarak yapılır.
Ücret
Korunmayı alan
Korunmayı satan
Temerrüte düşme
ödemesi
Şekil III.1: Kredi Türevleri
Ofis ekipmanları konusunda tecrübeli bir A Bankası ve tekstil sektöründe
deneyim sahibi olan B Bankası düşünelim. Her iki banka da kendi sektörlerinde
deneyim sahibi olmakla beraber portföylerinde çeşitliliğin olmamasından dolayı
riske maruz kalmaktadırlar. Her iki bankanın da yapması gereken portföylerini
konsantre oldukları alanlar dışındaki sektörlerle de çeşitlendirmek olmalıdır. Bu
durumda A Bankası ofis ekipmanları ile ilgisiz bir sektör olan tekstil alanına
girebilir, B Bankası da tekstil sektörüyle ilgisiz olmasından dolayı ofis ekipmanları
alanına girebilir. Fakat her iki banka da bu yeni alanlar hakkında bilgiye sahip
değildirler.
Burada kredi türevleri kolay bir çözüm ortaya sunmaktadır : her iki banka da
portföylerini elden çıkarmadan riskleri dağıtabilirler. B Bankası A Bankasının
portföyündeki risklerin bir kısmını, A Bankası da B Bankasının portföyündeki
risklerin bir kısmını belli bir ücret karşılığında üstlenebilir. Her iki taraf da
portföylerini elde tutarken çeşitlendirmiş olmaktadırlar. Aynı şekilde riskler ve
40
getiriler de çeşitlendirilmiş olmaktadır. Çünkü sözleşme gereği alınacak ücret diğer
bankanın elindeki portföyünden gelen bir gelirdir.
Bu şekilde portföyün içindeki kredi riski menkul kıymetleştirilmekte ve
sermaye piyasasında diğer araçlar gibi işlem görebilmektedir. Kredi türevlerinin
kredi riskini gidermek için kullanılan diğer araçlardan (kredi mektupları gibi) en
büyük farkı altta yatan varlıklardan ayrı olarak işlem görmeleridir.
Kredi Türevleri terimi ilk defa 1992 yılında Uluslararası Swap ve Türev
Kurumu (International Swaps and Derivatives Association-ISDA) tarafından yeni bir
tezgahüstü egzotik sözleşme türü için kullanıldı. Ardından 1993 yılında risk
modelleme şirketi KMV tarafından ilk kredi portföy modeli olan Portföy Yönetim
modeli geliştirildi. 1994 yılına gelindiğinde kredi türevleri pazarı gelişmekle beraber
bazı yorumcular bu pazara şüpheyle yaklaşıyorlardı. Öyle ki Investment Dealers
Digest isimli dergide çıkan bir makalede bir takım kredi türevi anlaşmaları
görülmekle beraber bunların sonlandırılacağının şüpheli olduğu yazılmıştır. Bir
başka yorumcu ise kredi türevlerini rus ruletine benzeterek “Tek bir kurşunun olması
önemli değil: eğer ona sahipseniz ölürsünüz” demiştir. 1994 yılı sonunda bunlara
rağmen kredi türevleri pazarında 4-5 milyar dolarlık bir işlem hacmine ulaşılmıştı.
41
1996 yılının eylül ayında İngiliz National Westminster Bank tarafından ilk
Teminatlı
Borç
Senetleri 1
(collateralised
debt
obligation-CDO)
piyasaya
çıkarılmıştır.
1997 yılının nisan ayında JP Morgan tarafından CreditMetrics isimli kredi
portföy modeli başlatılmıştır. Aynı yılın ekim ayında Credit Suisse tarafından
CreditRisk+, kasım ayında ise Tom Wilson tarafından CreditPortfolio View,
CreditMetrics’e bir rakip olarak başlatılmıştır.
1999 yılında ise ISDA tarafından kredi türev tanımları yayınlanmıştır. 2003
yılının Şubat ayında ISDA tarafından küresel standart dökümantasyon yaratmayı
hedefleyen 2003 ISDA Kredi Türevleri tanımları isimli döküman yayımlandı
İngiliz Bankalar Birliği (BBA-British Bankers Association) tarafından
yapılan tahminlere göre 2002 yılı sonu itibariyle kredi türevlerinin toplam işlem
hacmi büyüklüğü 1,95 trilyon dolara ulaşmıştır.
Çalışmanın bu kısmında kredi opsiyonu, kredi swap, kredi forward ve diğer
kredi türev çeşitlerinden bahsedilecektir.
1
Teminatlı Borç Senetleri şeklindeki kredi türevleri, bankalar tarafından borç
portföylerindeki riskleri transfer etmek için kullanılan araçlardır.
42
III.2. KREDİ OPSİYONU (CREDIT OPTION)
Kredi opsiyonları, kredilerdeki olumsuz gelişmeleri hedge etmek için
kulanılan kredi türevleridir.
Kredi türevleri araba kaskoları gibi düşünülebilir. Araba sahipleri kasko
sahibi olmak için belirli bir ücret öderler ve kendilerini böylelikle kazalardaki mali
yükümlülüklerden korumuş olurlar. Eğer kaza olmazsa ve dolayısıyla arabada
herhangi bir hasar meydana gelmezse araba sahibi kasko şirketinden hiçbir şey
almaz. Ancak araba hasara uğrarsa kasko şirketi hasarı karşılamakla yükümlüdür.
Böylelikle belirli bir ücret karşılığında, kasko işlemi arabanın değerini büyük mali
kayıplara yol açabilecek riskten arındırmış olur.
Kredi opsiyonları da benzer bir işlem görmektedir. Bu opsiyonlar yatırımcıya
finansal varlıklara ait kredi kalitesindeki olumsuz gelişmelere karşı güvence
edinmelerini sağlar. Örneğin, bir tahvil yatırımcısı elindeki tahvilin değerini hedge
etmek amacıyla sigorta poliçesi alabilir. Eğer, tahvil yükümlülüğü yerine
getirilmezse sigorta poliçesinin yapacağı ödeme, kaybı giderecektir. Eğer ödeme
sorunu yaşanmazsa, yatırımcı tahvilden faiz almaya devam edecektir, fakat poliçeden
herhangi bir şey almayacaktır.
Microsoft hisse senetleri üzerine yazılı bir call opsiyonu düşünelim. Opsiyon
sahibinin Microsoft hisse senetlerini daha önceden belirlenen bir fiyat üzerinden
alma hakkı vardır. Microsoft hisse senedi fiyatları belirlenen fiyatı aştığı takdirde call
43
opsiyonu sahibi, Microsoft hisse senetlerini daha önceden belirlenen fiyattan satın
alıp piyasadaki cari fiyattan satarak kazanç sağlayabilir.
Diğer bir opsiyon türü de put opsiyonlarıdır. Bunlar yapı olarak sigorta
poliçelerine benzerler. Çünkü yatırımcıyı altta yatan varlıkta yaşanan olumsuz
etkilerden korumaktadırlar. Bir Microsoft put opsiyonu, opsiyon sahibine Microsoft
hisse senetlerini önceden belirlenen bir fiyattan satma hakkı tanımaktadırlar. Eğer
piyasa fiyatı belirlenen fiyatın altına düşerse, opsiyon sahibi cari piyasadan Microsoft
hisse senedi alıp önceden belirlenmiş olan fiyattan satma hakkına sahiptir. Put
opsiyonu, böylelikle Micrsosoft’un değerinde meydan gelebilecek düşüşlere karşı
güvence sağlar.
Kredi opsiyonları bono yayınlayanlar tarafından ortalama kredi risk
primlerindeki artışı hedge etmek için kullanılabilir. Derecelendirme şirketleri
tarafından Baa derecesinde görülen Ankara Telefon isimli bir şirket düşünelim.
Ankara Telefon 100 milyon $’lık 1 yıl vadeli bonoları iki ay içerisinde yayınlamayı
düşünmektedir. Bonoların bedelleri bir yıl içerisinde ödenecektir ve 1 yıl vadeli
Hazine bonosu faizlerinden %1,5 daha fazla faiz verilmesi öngörülmektedir. Baa
dereceli şirketler için ortalama kredi risk primlerinde bonolar yayınlanmadan önce
bir artış olması durumunda ödenecek faiz ödemelerinde de bir artış olacaktır. Bu
olasığı hedge etmek için Ankara Telefon şirketi kredi riski primlerine dayalı bir call
option alabilir. Böylece primler opsiyonda belirlenen seviyenin üzerine çıkması
durumunda şirketin ödeyeceği yüksek faiz ödemeleri, diğer opsiyondan edeceği
gelirle yapılabilecektir (NEAL, 2002).
44
Bu örneği biraz daha açmak gerekirse, Ankara Telefon şirketinin ortalama
Baa kredi risk priminden call opsiyonu aldığını varsayalım. 100 milyon $’lık bono
için opsiyon fiyatı 500.000$’dır. Cari kredi risk primi %1,5’dur ve call opsiyonu,
şirkete pirimlerin iki ay içerisinde %1,5’u geçmesi durumunda ödeme yapacaktır.
Cari kredi risk primi, opsiyonda belirlenen seviyeye eşit olduğu için opsiyon, şirketi
primlerde meydana gelebilecek bir artışa karşı korumaktadır. Genel ekonomide
yaşanan gelişmelerin ortalama primleri %2,5 seviyesine çıkarması durumunda, kredi
risk primlerindeki %1’lik artış şirketin faiz ödemelerini 1 milyon $ artırır. Bu faiz
oranlarındaki artış ise opsiyondan alınacak ödemelerle dengelenmektedir ( 100
milyon$*0,01 = 1 milyon $). Bu dengelenme ile şirket primlerdeki artışı hedge
etmektedir.
Tersi bir durumda da kredi risk primlerinin %0,5 seviyesine inmesi
durumunda call opsiyonundan herhangi bir ödeme yapılmayacaktır. Fakat şirket
düşük oranda borçlanabilmektedir. Böylelikle şirket call opsiyonu alarak, kredi risk
primlerindeki artışlara karşı güvence sahibi olmakla beraber, primlerin düşmesi
durumunda
düşük
oranda
borçlanmanın
faydalarından
yararlanma
şansını
korumaktadır. Her iki durumda da şirket opsiyon için, diğer bütün sigorta
poliçelerinde olduğu gibi, 500.000$ ödeyecektir.
Kredi opsiyonları, bono yatırımcıları tarafından bono fiyatlarındaki düşüşü
hedge etmek içinde kullanılabilir. Bu riski hedge etmek için, yatırımcı bononun,
kredi kalitesinin düşmesi durumunda yüksek bir meblağ ödeyecek bir opsiyon
alabilir. Kredi kalitesindeki bu düşüş bonolarda kayba yol açarken opsiyon ile bu
45
kayıp dengelenebilir. Bu güvence, yatırımcıyı firmanın kredi kalitesindeki düşüşün
yaratacağı olumsuz etkilerden korur.
Bir yatırımcının, bir firmaya ait 15 milyon $’lık bonoya sahip olduğunu
düşünelim. Firmanın kredi kalitesindeki olumsuz gelişmelere karşı koruma sağlamak
için yatırımcı 14 milyon $’lık kullanım fiyatı olan bir put opsiyonunu 60.000$’a
alabilir. Bu opsiyon yatırımcıya elindeki bonoları 14 milyon $’a satma hakkı
vermektedir. Yani yatırımcı en azından 14 milyon $ almayı garantilemiş olmaktadır.
Eğer yıl içerisinde bonoların piyasa değeri 12 milyon $’a düşecek olursa opsiyonun
ödemesi, aradaki fark olan 2 milyon $ olacaktır. Tersi bir durum söz konusu olursa,
yani bonoların değeri 17 milyon $‘a çıkacak olursa put opsiyonunun değeri sıfır
olacaktır. Böylelikle, put opsiyonu yatırımcıyı fiyat düşüşlerinden korurken
yatırımcının fiyattaki artışlardan faydalanmasına imkan sağlamaktadır.
Kredi opsiyonları bir varlık üzerine yazılı olabileceği gibi, bir faiz oranını
referans alarak kredi aralık derecesine göre hazırlanabilir. Bu kredi opsiyonlarına
kredi aralık opsiyonu (credit spread option) denilir. Burada referans olarak alınan
faiz oranı genellikle ABD Hazine bonosu gibi resmi kurumlara aittir. Bu kredi
opsiyonları, kredi aralığı belirli bir değeri aştığı zaman işleme konulacak şekilde
hazırlanılır. Örneğin bir firma tarafından çıkarılan bonolara sahipseniz ve bonoların
bir hazine menkul kıymetine göre aralığı 200 baz puan ise, aralık 300 puana ulaştığı
zaman işleme konulmak üzere bir opsiyon satın alabilirsiniz.
Kredi aralık opsiyonları yabancı ülke tahvil ve bonolarıyla işlem yapan
yatırımcılar için de önemli bir araç olmaktadır.
46
Tablo III.1: Gelişmekte Olan Piyasalardaki 1 Yıllık Kredi Aralığındaki değişimler
(ABD Hazine Menkul Kıymetleri baz alınmıştır)
Tahvili Yayınlayan
Endonezya
Kore Gelişim Bankası
Filipinler
Macaristan Ulusal Bankası
Polonya
Rusya
Arjantin
Brezilya
Kolombiya
Meksika
Venezuela
1 Temmuz 1997
tarihindeki aralık
118
84
196
81
72
351
259
428
148
244
250
1 Temmuz 1998
tarihindeki aralık
782
526
382
85
142
925
437
675
380
361
478
Kaynak: ANSON, M. J., (1999), Credit Derivatives, Frank J. Fabozzi Associates,
USA, s.39
Tablo III.1’de bazı gelişmekte olan ülke tahvillerinin 1997 ve 1998
yıllarındaki tahvillerinin ABD Hazine tahvillerini baz alarak kredi aralıklarında
yaşanan değişimler görülmektedir. Söz konusu yıllarda Asya’da ve Rusya’da önemli
krizler yaşanmıştır. Rusya, Endonezya ve Kore’nin bu durumdan en çok etkilenen
ülkeler olduğu görülmektedir. Venezuela’nın çıkarmış olduğu tahviller üzerine yazılı
kredi aralığı put opsiyonunu düşünelim.
Venezuela petrol ürünleri ile önemli miktarda yabancı yatırım çekmektedir.
Ülke, OPEC içerisindeki üçüncü büyük petrol üreticisi konumundadır; ekonomisi de
dünya pazarlarındaki petrol fiyatlarına bağlıdır. 1997 ve 1998 yıllarında Asya’da
yaşanan kriz ve küresel anlamda petrol üretimindeki artış petrol fiyatlarında önemli
düşüşlere yol açmıştır. Böylece, Venezuela’nın petrol gelirlerinde, dolayısıyla da
kredi derecelendirmesinde önemli düşüşler yaşanmıştır.
47
Yatırımcı 1997 yılında Venezuela hükümetinin çıkardığı tahvilleri alırken
kredi aralığının 400 baz puana ulaşması durumunda işleme konulacak bir put opsiyon
sözleşmesi alarak kendini olası fiyat dalgalanmalarına karşı korumuş olur. Şekil III.2.
kredi aralığı put opsiyonunu özetlemektedir.
Periyodik veya bir defada
yapılan ödeme
Aralık Put opsiyonu
alıcısı
Aralık Put opsiyonu
satıcısı
Kredi aralığındaki büyümeye
bağlı olarak yapılacak ödeme
Şekil III.2 : Kredi Aralığı Put Opsiyonu
Kaynak: KIFF, J., MORROW, R., (2002), Credit Derivatives, Bank of Canada
Review,
2000,
http://www.bankofcanada.ca/publications/review/r005-ea.pdf,
(31.10.2002)
III.3. KREDİ SWAPLARI (CREDIT SWAPS)
Kredi swap uygulamaları iki şekilde olabilir: Kredi Temerrütü Swapları
(Credit Default Swaps) ve Toplam Ödeme Swapları (Total Return Swaps). Kredi
temerrütü swapı kredi riskini daha çok, kredi koruma satıcısına yönlendirirken
toplam ödeme swapı, yatırımcının kredi riskine ve getirilere daha açık olmasını
sağlamaktadır.
III.3.1. Kredi Temerrütü Swapı (Credit Default Swap)
Kredi temerrütü swapı kredi türevleri içinde en yaygın kullanım alanı bulan
ve en basit kredi türevi formuna sahip araçtır. Belirli bir varlığa ait kredi riskini
48
hedge etme amacıyla, kredi opsiyonuna benzemektedirler. Bir çeşit kredi mektubu
gibi işlem gördükleri de söylenebilir.
Kredi temerrütü swapı iki şekilde işlem görmektedir. Birincisinde swap
alıcısı kredi güvencesi için belirli bir ücret ödemektedir. İkinci tipte ise, swap alıcısı
sabit bir ücret karşılığında kredi riski taşıyan varlığın getirilerini vermektedir.
III.3.1.1. Kredi Sigortası Gibi İşlem Gören Kredi Temmerrüt Swapı
Bu kredi temerrüt swap türünde, kredi koruma alıcısı kredi koruma satıcısına
bir referans kredinin ödenmemesi durumunda bir ücret alınması hakkı için bir ödeme
yapmaktadır. Referans olarak alınan kredi, tek bir finansal varlık (ticari kredi vb.)
veya varlık sepeti olabilir (bono portföyü vb.). Kredi koruma alıcısı referans varlığın
getirisini almaya devam eder. Ancak bu getiri, referans olarak alınan varlığın veya
portföyün ödememe (default) sonunda değerini yitirmesi ile koruma satıcısı, koruma
alıcısına belirli bir ödeme yapmaktadır. Bu durum Şekil III.3 de gösterilmektedir.
49
Ödememe yaşanması
durumunda nakit ödeme
Nakit yatırım
Ticari
Kredi
Yatırımcı
Getiri
Satıcı
Swap primi
Şekil III.3: Ödememe Yaşanması Durumunda Nakit Ödeme Sağlayan Kredi
Temerrüt Swapı
Kaynak: ANSON, M. J., (1999), Credit Derivatives, Frank J. Fabozzi Associates,
USA, s.44
Bu swap türü bir çeşit kredi sigortası olarak da düşünülebilir. Swap primleri
sigorta primleridir, satıcı yatırımcıyı referans alınan varlıktan kaynaklanacak kredi
kayıplarına karşı sigortalamış olmaktadır.
Burada koruma alıcısı (yatırımcı) yapılmayan kupon ödemeleri, iflas,
borçların yeniden düzenlenmesi gibi durumlara karşı hedge etmiş olur. Kredi
temerrüt swapının yazı olduğu referans varlık bono, banka kredisi, veya bir varlıklar
sepeti şeklinde olabilir. Kredi temerrüt swapı işleminin, teslimi nakit parayla
olabileceği gibi altta yatan varlığın fiziksel teslimi de söz konusu olabilir.
Kredi koruma satıcısı tarafından ödenecek olan meblağ önceden belirlenmiş
sabit bir miktar olabileceği gibi referans varlıktaki değer kaybına bağlı olarak da
belirlenebilir. Meblağın sonradan belirlenmesi durumunda, miktar piyasadaki diğer
swap işlemi gerçekleştirenlere göre belirlenir. Eğer yukarıda sıralanan olumsuz
gelişmelerden herhangibiri olmaz ve kredi kaybı gerçekleşmezse swap anlaşmasının
getirdiği bir yükümlülük kalmaz ve değeri sıfır olur.
50
Kredi temerrüt swapı yatırım için olduğu gibi üretim sektöründe de
kulanılabilir. Gelirlerinin büyük bir kısmını tek bir müşteriden veya az sayıda
müşteriden elde eden bir imalatçı düşünelim. Ürünlerini müşterisine verip belirli bir
süre sonunda satılan mallar karşılığında parasını alan imalatçı bir nevi kredi açmış
durumdadır. Bu müşterinin ödeyememe durumuna düşmesine karşın imalatçı, kredi
temerrüt swapı ile kredi koruması sağlamış olur. Bu durum Şekil III.3 de gösterilen
duruma benzerdir. Sadece yatımcının yerini imalatçı, nakit yatırımın yerini ise satılan
ürünler almaktadır.
Kredi koruma satıcısı tarafından swap anlaşması gereğince ödenecek meblağ
değişik metodlara göre hesaplanabilir. Örneğin, bir kredi temerrüt swapı sözleşme
gününde, kredinin ödenmemesi durumunda ödenecek meblağı tam olarak
belirleyebilir. Diğer bir yöntemde ise koruma satıcı tarafından yapılacak ödeme,
ödenmeme (default) yaşanması durumunda belirlenmektedir. Bu durumda, swap
satıcısı tarafından ödenecek tutar bono piyasasında benzer durumlarda gözlenen
fiyatlara göre belirlenmektedir.
III.3.1.2. Ödemelerin Değişimi Şeklinde İşlem Gören Kredi Temmerrüt Swapı
Ödememe yaşanması durumunda bir ücret almak yerine, kredi koruma alıcısı
değişken bir ödeme karşılığında, referans varlığın getirisini swap satıcısına
ödeyebilir. Alıcı, varlığı bilançosunda tutmaya devam etmekte fakat kendisine belirli
tarihlerde varlık için belirli bir ödeme yapılmaktadır. Alıcı da buna karşılık olarak
swap satıcısına her nakit akışında varlığın bütün getirisini vermektedir. Bu durum
Şekil III.4.’de gösterilmektedir.
51
LIBOR + kredi aralığı
Nakit
Yatırım
Yapılan varlık
Yatırımcı
Getiri
Satıcı
Getiri
Şekil III.4: Periyodik Ödemeler Yapılan Kredi Temerrüt Swapı
Kaynak: ANSON, M. J., (1999), Credit Derivatives, Frank J. Fabozzi Associates,
USA, s.49
Koruma alan taraf, pozitif veya negatif olsun farketmez, varlığın tüm
getirisini satıcıya yansıtmak zorundadır. Getirinin olmadığı yani varlığın zarar ettiği
zamanlarda koruma alan taraf, koruma satan taraftan, zarar kadar ödeme almaktadır.
Bu miktar satıcının swap anlaşması gereğince ödemesi gereken değişken miktarın
üzerine eklenir. Böylelikle koruma alan taraf zararını telafi etmekle kalmaz, üzerine
swap primleri alır. Kredi temerrüt swaplarının bu kadar popüler olmasının sebebi de
budur.
Temerrüt swapları genellikle minimum eşik değeri veya referans kredide
objektif kaynaklar tarafından kabul gören bir düşüş olmasını gerektiren maddeler
içerir. Bu genel kabul gören derecelendirme organizasyonları tarafından yapılan
kredi derecesinde düşüş şeklinde olabilir. Buna ilaveten, koruma satıcısı tarafından
referans varlıktaki bir iyileştirme oranına bağlı olarak düzenlenebilir. Bu değer
ödenmeyen varlığın, ödememe durumunun yaşanmasından bir kaç ay sonraki piyasa
değeri ile belirlenebilir.
52
Büyük bankalar, kredi mektuplarıyla benzer olmasından dolayı kredi temerrüt
swap işlemlerinde doğal satıcı durumundadırlar. Diğer taraftan, bankalar kendi kredi
koruma işlerinin doğal bir uzantısı şeklinde kredi temerrüt swapı satabilirler.
Başka bir şekilde de, banka kredi temmerrüt swapı banka müşterisine
sağladığı krediden kaynaklanan riski hedge etmiş olur. Bu şekilde banka, müşteriye
ait kredileri bilançosunda tutarken, müşteriden kaynaklanan riski sınırlamış
olmaktadır. Böylelikle banka, müşteriyle olan ilişkilerini zedelemeden kendini
korumuş olmaktadır.
Ödemelerde yapılan aktarma aslında kredi riskinde yapılan aktarmadır. Diğer
bir deyişle, kredi temerrüt swapı tek taraflı olmak zorunda değildir, iki taraflı da
olabilir; swap tarafları birbirlerine ödememe durumunun korumasını aktarabilir. Bir
yatırımcı referans bir varlığın veya kredinin ödememe riskini başka bir varlığın
ödememe riski veya kredisi ile takas edebilir. A firmasının bonolarına sahip olan bir
fon yöneticisi, bir de B müşterisi için açmış olduğu kredinin sınırlarına gelmiş olan
banka düşünelim. Banka ve yatırımcı, A firmasının ve B müşterisinin ödememe
risklerini swap etmek üzere anlaşabilir. Fon yöneticisi ve banka böylelikle
müşterileriyle olan ilişkilerini koruyarak kredi risklerini diğer tarafa aktarmış
olmaktadır. Bu durum Şekil III.5’de gösterilmektedir.
İki taraflı kredi temerrüt swapının bir başka avantajı da, ödememe yaşanması
durumunda herhangi bir nakit akımının yaşanmasına gerek olmamasıdır. Böylelikle,
fon yöneticisi B Müşterisinin kredi profili hakkında A firmasından daha ümitli ise,
53
swap anlaşması uyarınca herhangi bir ödeme yapmamayı ummaktadır. Fon
yöneticisi, kendi açısından para ödemeden koruma almış olmaktadır.
B Müşterisi Ödeme Yapmazsa
Nakit Ödeme
Fon yöneticisi
Banka
Bono
Getirileri
Nakit
A Firması Ödeme Yapmazsa
Nakit Ödeme
Nakit
Kredi
Ödemeleri
B Müşterisi
A Firması
Şekil III.5: İki Taraflı Kredi Temerrüt Swapı
Kaynak: ANSON, M. J., (1999), Credit Derivatives, Frank J. Fabozzi Associates,
USA, s.50
III.3.2. Toplam Ödeme Kredi Swapı (Total Return Credit Swap)
Toplam ödeme kredi swapı yatırımcının, ekonomik bir varlık veya varlıklar
portföyüne ait bütün getirilere, varlığı satın almadan sahip olmasına yarayan türev
aracıdır.
Toplam ödeme kredi swapı, referans varlıktan kaynaklanan değerdeki azalma
veya artış dahil bütün nakit akımlarını kapsar. Buna karşılık olarak swap alıcısı,
satıcıya, değişken oran ve referans alınan varlığın değerindeki düşüş kadar bir ödeme
yapar.
Altta yatan varlık sepeti, bono, kredi gibi araçlardan istenilenleri kapsayabilir.
54
Sermaye
Piyasası
Nakit
LIBOR
Varlığın
Getirisi
Yatırımcı
Varlık için nakit ödeme
Aracı
Referans
Varlık
Varlığın Getirisi
LIBOR+
Aralık
Şekil III.6: Toplam Ödeme Kredi Swapı
Kaynak: ANSON, M. J., (1999), Credit Derivatives, Frank J. Fabozzi Associates,
USA, s.52
Toplam ödeme kredi swapının işlem şeması Şekil III.6’da sunulmaktadır.
Aracı, altta yatan varlığa sahipse, maruz kalacağı ekonomik etkileri yatırımcıya
nakletmiş olur. Böylelikle, aracının bir nevi tarafsız bir konumu olur; sadece LIBOR
artı bir aralık kadar bir ücret alacaktır. Fakat aracının yatırımcıya transfer ettiği şey
varlığın riskidir, varlık halen aracının üstündedir.
Aracı swap işlemi öncesinde varlığa sahip olmayabilir. Onun yerine, swap
görüşüldükten sonra, aracı referans varlığı yatırımcıya karşı olan ödeme
yükümlülüklerini yerine getirmek için satın alabilir. Varlığı satın almak için aracının
sermayeye gereksinimi vardır. Bu sermaye yatırımcının aracıya ödeyeceği değişken
oranın hesabına katılmıştır.
Şekil III.6’da aracı piyasadan LIBOR ile borçlanmaktadır. Piyasadan gelen
bu sermaye referans varlığı almak için kullanılmaktadır. Varlık ise hem faiz geliri
hem de fiyatındaki dalgalanmalara göre sermaye kaybı ya da kazancı sağlamaktadır.
55
Aracı açısından, bütün nakit akımlarının sonunda yatırımcıdan alacağı
LIBOR’un üzerine eklenen “aralık” net olarak kalmaktadır. Ayrıca başarılı bir
hedging gerçekleştirilmiştir. Yatırmcı açısından karşı taraf riski dışında bir risk
yoktur.
Aslında, aracının referans varlığa zaten sahip olduğu durumlarda, toplam
ödeme swapı, bir temerrüt swapından daha az risk taşır. Şöyleki kredi temerrüt
swapının bir tek amacı vardır: yatırımcıyı ödememe riskine karşı korumak. Eğer
ödememe gerçekleşirse, swap bir ödeme sağlamaktadır. Fakat, varlığın değeri düşer
ancak ödememe gerçekleşmezse koruma alıcısına ödeme yapılmaz. Toplam ödeme
swapında ise tam tersi, aracının varlığı değer kaybına karşı korunmaktadır. Yatırımcı,
aracının sahip olduğu varlığın değerindeki düşüşleri yüklenmek zorundadır.
Yatırmcı ise istediği bir varlığın bütün gelirlerini müsait bir şekilde elde
etmektedir. Ayrıca, yatırımcının varlığın fonlanma maliyeti ve bilançoda açıklanması
gibi yükümlülükleri yoktur. Ayrıca, yatırımcı aracının varlığı edinirken sahip olduğu
becerilerinden de faydalanmaktadır.
Bir bankaya ait 250 milyon $’lık bir kredi diliminin 10 milyon $’lık kısmının
3 yıllık bir toplam ödeme kredi swap işlemi şeklinde bir sigorta şirketi tarafından
satın alındığını düşünelim.
Burada kredi swaplerinin bir avantajı gözükmektedir. Yatırımcı belirli bir
kredi dilimine ait kredi riski üzerine işlem yapmak istiyorsa kredinin tümüne değil
ancak istediği kadarlık kısmı üzerinde işlem yapabilmektedir. Ayrıca kredinin
56
normal vadesi 10 yıl olmakla beraber, sigorta şirketi 3 yıllık bir anlaşma
yapmaktadır.
Swap satıcısı olan banka, sigorta şirketine 10 milyon $ vermemektedir, ancak
sigorta şirketi 10 milyon $’lık krediyi bankadan LIBOR+75 baz puan kadarlık bir
faiz üzerinden almış gibi ödeme yapmaktadır. Sigorta şirketinin piyasadan normal
borçlanma oranı ise LIBOR+12,5’dir. böylece bu işlemin sigorta şirketine maliyeti
(LIBOR+75)-(LIBOR+12,5) = 62,5 baz puan kadardır.
Bu miktarın dışında, sigorta şirketinden 1 milyon $’lık bir teminat istenmiştir.
Bu teminat ABD Hazine menkul kıymetlerinde değerlendirilir.
Bu ödemeler karşılığında, sigorta şirketi 10 milyon $’lık kredinin toplam
getirisini alır ki bu da LIBOR+300’dür. Böylelikle banka, faiz ödemelerini ve
ödememe riskini sigorta şirketine aktarmış olmaktadır.
Bu durumda sigorta şirketi swap işlemi ile (LIBOR+300) – (LIBOR+75)
=225 baz puan kadarlık bir kazanç sağlamış olmaktadır. Tabi ki bu durum herhangi
bir ödememe yaşanmadığı durumlar için geçerlidir.
Banka ise bu işlem ile kredi riskini azaltmakta ve bunun için belirli bir ücret
almaktadır ve belki de kendisi için oldukça fazla olan 250 milyon $’lık dilimin bir
kısmının kredi riskinden kurtulmuş olmaktadır.
57
III.4. KREDİ FORWARDLARI
Kredi forwardları işleyiş şekli itibariyle bir dönemlik kredi swaplarına
benzemektedir. Hatta kredi swapları için, birer periyodluk kredi forwardların bir
kredi swap anlaşması adı altında birleştirilmiş halidir denilebilir.
Kredi forward anlaşmaları da diğer kredi türev ürünleri gibi varlık değerleri
veya kredi aralıkları üzerine yazılabilir. Kredi forward anlaşmaları, kendi fonlama
maliyetlerini düzenlemek isteyen kuruluşlar veya kredi riski satın almak isteyen
portföy yöneticileri tarafından kullanılabilir.
1997 yılı ocak ayında gelecek altı ay içinde beş yıllık ticari kredi kullanmayı
düşünen bir şirketi ele alalım. Şirket yöneticileri olası makroekonomik olumsuz
gelişmelerden (petrol fiyatlarındaki tutarsızlık gibi) dolayı veya şirketin gelecek aylar
içinde bazı iç sorunlardan dolayı kredi derecesinin BB’den B’ye düşmesinden endişe
etmektedir.
Bu riskin hedge edilmesi için şirketin mevcut kredi aralığı olan 150 baz puan
üzerinden altı aylık kredi forward anlaşması yapılabilir. Şirketin borçlanması için
kredi aralığının 150 baz puanın üzerine çıkması durumunda şirkete bir ödeme
yapılacaktır. Ancak, kredi aralığı 150 baz puanın altına düşerse, şirketin kredi
forward anlaşmasının diğer tarafına ödeme yapma yükümlülüğü doğar. Ödenecek
miktar ise yükümlülüğün doğduğu zamanki kredi aralığı ile sözleşmede
kararlaştırılan kredi aralığının farklarının alınması ile hesaplanılır.
58
Kredi aralık opsiyonları kredi aralığındaki artışlardan faydalanmayı sağlarken
kayıpları belirli bir prim ile sınırlamaktadır. Kredi forward anlaşmaları ise herhangi
bir prim öngörmezken işlemcinin zararının sınırlandırılması söz konusu değildir.
Kredi forward sözleşmelerinin işaret ettiği iki önemli nokta vardır. Birincisi,
anlaşmalardaki kredi aralıkları pazarın kredi aralıklarına ilişkin önyargısız
tahminlerini yansıtmaktadır. İkinci olarak da, olası arbitraj olanakları için öngörülen
kredi aralıkları cari piyasadaki aralıklarla kıyaslanabilir. Aslında, mevcut kredi
aralıkları, bu arbitraj olanaklarını sınırlandırmak için kredi forward anlaşmalarında
öngörülen aralıklara yakın değerlerde fiyatlandırılmalıdır. İki değer arasındaki büyük
farklılıklar kredi riskinin yanlış fiyatlandırıldığı anlamına gelir.
III.5. KREDİYE BAĞLI SENETLER (CREDIT LINKED NOTES)
Krediye bağlı senetler (credit linked notes) kredi riskini hedge etmek için
kullanılan diğer bir kredi türev çeşididir. Krediye bağlı senetler bir borçlanma aracı
ile kredi opsiyonu veya kredi swapının kombinasyonundan oluşan melez bir üründür.
Krediye bağlı senetler 3 aydan bir kaç yıla kadar vadeli olarak hazırlanabilir. Fakat
genel kullanılış aralığı 1 ile 3 yıl arasındadır. Düzenli tahvil ödemelerinde olduğu
gibi Krediye bağlı senetlerde de düzenli faiz ödemeleri ve vade sonunda büyük bir
toplu para ödemesi olur.
Kredi opsiyonu üzerine senetler (credit option on notes) uygulamasında tahvil
yayıncısına, senet ile belirlenen finansal değişkenlerdeki kötüye doğru gidişten
dolayı ödemeleri azaltma hakkı tanımaktadır.
59
Örneğin, bir kredi kartı şirketi, kredi kartı portföyünü fonlayabilmek için
borçlanma yoluna gidebilir. Kredi riskini azaltmak için, şirket bir yıllık krediye bağlı
senetler yayınlayabilir. Bu senet ile şirket yatırımcılara, ödememe (delinquency)
ulusal endeksinin %5’in altında kalması durumunda, 1.000$ ve %8’lik kupon
ödemeleri yapmayı vaat eder. Eğer endeks %5’i geçerse, kupon ödemeleri %4’e
düşer. Kredi kartı şirketi böylelikle kredi opsiyonuna sahip olmuş olur, şirketin kart
sahiplerinin kredi kalitesi düşmesi durumunda faiz ödemelerini düşürme hakkı
vardır. Piyasadaki benzer senetler için yapılan kupon ödemeleri ise, normalde %7
seviyesinde gerçekleşmektedir. Bu durum Şekil III.7’de gösterilmektedir.
Kupon (%)
%8
%7
%4
%5
Endeks (%)
Şekil III.7: Krediye Bağlı Senetler
60
Bir kredi kartı şirketi, şirketin kredi riskini azaltmak için uygun bir
mekanizma sağladığı için krediye bağlı senetler yayınlamayı tercih edebilir. Kart
sahiplerinde yaşanan ödememelerin azlığı durumunda şirket %8’lik kupon
ödemelerini yapabilir. Ödememe durumunun fazla olduğu durumlarda, şirketin
gelirleri de azalmıştır, fakat sadece %4’lük kupon ödemeleri yapması gerekmektedir.
Seneti bu şekilde yapılandırarak şirket yatırımcıdan kredi güvencesi almış
olmaktadır.
Yatırımcılar ise normal tahvillerden daha fazla ödeme yapıldığı için bu çeşit
krediye bağlı senetler almayı tercih edeceklerdir. Şirket senet yayınladığı zaman,
senetlerin fiyatı şirketin yayınladığı diğer normal tahvillerinkinden düşük olacaktır.
Bu düşük fiyatlar yatırımcının faiz ödemelerindeki düşüş riskini karşılamaktadır.
Belirli bir faiz ödemesi için, yatırımcının ödediği düşük fiyat yüksek getiri
sağlamaktadır.
Düzenli ödeme+vade sonunda toplu ödeme
(şartlara göre az ödeme yapma)
Krediye
bağlı
senetler
Yatırımcı
Satın alma için yapılan toplu
ödeme
Şekil III.8: Krediye Bağlı Senetlerde İşlem Akışı
Kredi Opsiyonu Üzerine Senetler (Credit option on notes) uygulaması ana
para ödeme konusunda avantaja sahiptir. Senet sahibi, Senetin vade tarihinde
yapılacak ana para ödemesi garantisine sahiptir. Kredi Forward Üzerine Senetler
(Credit forward on note) uygulaması ise ana para ödemesi koruması avantajına sahip
61
değildir. Kredi Forward Üzerine Senet sahibi, duruma göre nominal değerden az ya
da fazla ödeme alabilir. Bu sebepten dolayı, kredi forward üzerine senetler, kredi
opsiyonu üzerine senetler ile kıyaslandığında daha büyük bir risk taşır. Bu riskin
karşılığı olarak, anlaşmalar daha yüksek kupon ödemeleri ile yapılır.
III.6. TEMİNATLI BORÇ SENETLERİ ( COLLATERALISED DEBT
OBLIGATIONS)
Teminatlı Borç Senetleri (TBS) varlığa dayalı menkul kıymetlerdir. Bu varlık
tahvil, kredi gibi finansal varlıklardan oluşan bir havuz olabilir. Kredi riskini ve
beklenen getiriyi ayırmak maksadıyla çeşitli tipte senet (veya tranche-dilim)
yayınlanır. Şekil III.9’da bu durum görülmektedir.
Satılan Varlıklar
Faiz ve anapara
Banka
Ana Senetler
TBS
Mutemedi
(Trust)
Nakit
Ara Senetler
Sermaye
Fonlama
Şekil III.9: TBS Diagramı
Kaynak:
PICONE,
D.,
(2002),
Collateralised
Debt
Obligations,
http://www.defaultrisk.com/pdf__files/Collateralised_Debt_Obligations.pdf,
(20.12.2002)
Şekil III.9’daki TBS akış diagramında varlıklar mutemede (trust), belirli
fonlar karşılığında aktarılmaktadır. Mutemet ise bunun için gerekli olan parayı
62
yayınlamış olduğu senetlerden elde etmektedir. Mutemet bu işlemler sırasında oluşan
fiyat aralığından para kazanmaktadır.
TBS yapısı, değişik finansal borçlanma araçlarından gelen faiz ve ana para
ödemelerini dilim (tranche) olarak adlandırılan özelleştirilmiş menkul kıymetlere
dağıtmaktadır.
Ana senet yükümlülükleri, ara senetler ve sermayeninkilerden (equity) önce
yerine getirilir. Sermaye parçasına, artan nakit akışı verilir. Böylelikle ana TBS
yükümlülükleri diğerlerinden daha az riskli olmaktadır.
Her ödeme gününde, sermayeye, planlanan borç ödemeleri ve diğer
maliyetler çıktıktan sonraki nakit akımı aktarılır. Sermaye aynı zamanda teminatta
“ilk kayıp” pozisyonu olarak da adlandırılır. Çünkü, portföydeki ilk kayıp riskine
maruzdur.
TBS’ler altta yatan teminat türüne göre değişik biçimlerde adlandırılabilir.
(Teminatlı Kredi Senetleri-Collateralised Loan Obligations, Teminatlı Tahvil
Senetleri -Collateralised Bond Obligations, Teminatlı Fon Senetleri- Collateralised
Fund Obligations gibi).
TBS’ler iki şekilde işlem görebilir, bunlar bilanço tipi TBS (balance sheet
CDO) ve arbitraj TBS (arbitrage CDO) olarak adlandırılır.
63
Bilanço tipi TBS’ler ticari bankalara, mevcut kredi veya tahvil bonolarının bir
kısmını bilanço dışına çıkararak, sermaye karşılığını (regulatory capital) yönetme
şansı vermektedir.
Arbitraj TBS’leri arbitraj fırsatlarından yararlanmak ve yönetimi altındaki
varlıkları artırmak isteyen varlık yöneticileri tarafından uygulanır.
TBS’ler yapı olarak ise nakit akım (cash-flow) veya piyasa değeri TBS’leri
(market value CDO) olarak işlem görebilir. Piyasa değeri TBS’ler teminatı
kullanarak getiri elde etmek ve yükümlülükleri yerine getirmek için yönetilirken
nakit akım TBS’leri teminatın faiz ve ana para ödemeleri ile yapılmaktadır. Yani,
nakit akım TBS’leri, piyasa değeri TBS’leri gibi volalite ve likiditeden ziyade kredi
kalitesini (credit quality) yönetmek üzere kurulmuşlardır.
Teminatlı Kredi Senetleri (TKS) ile bankalar, kredilerin riskini sermaye
piyasasına dağıtarak çeşitlendirebilmektedirler. Böylelikle bir krediyi tek başına
fonlamak yerine banka bunun parçalarını diğer banka ve finansal kuruluşlara
satmaktadır.
Bu tür işlemlerde TBS yöneticisi teminat portföyünün kredi performansından
sorumludur. Bu yüzden yöneticilerin pazar bilgisi, araştırma ve ticaret kabiliyetleri
gibi özelliklere sahip olması gereklidir. Yöneticilerin seçiminin dışında başarıyı
etkileyen diğer faktörler de, TBS yapısı, yapılan çeşitlendirme, risk kontrolu,
zamanlama, ödememe eğilimlerinin önceden saptanmasıdır.
64
III.7. SONUÇ
Kredi türevlerine olan talebin artması ile birlikte kredi türev türlerinde de
çeşitlilik sağlanmaktadır.
Bunlardan kredi opsiyonları, değişik çeşitlerde oluşabilir. Kredi opsiyonları,
bir faiz oranı ile diğeri arasındaki kredi aralığı üzerine yazılabileceği gibi altta yatan
varlık üzerine de yazılabilir. Yapı nasıl olursa olsun, vade gününde yapılacak ödeme
referans alınan varlığın kredi kalitesine bağlıdır. Kredi opsiyonları, portföy
yöneticileri tarafından, kredi kalitesindeki olumsuz gelişmelere karşı koruma
sağlamak veya gider azaltıcı bir yöntem olarak kullanılabilir.
Kredi opsiyonları kadar çeşitli olan bir başka kredi türev türü de kredi
swaplarıdır.
Kredi
swapları
yatırımcının
ihtiyaçlarını
gidermek
için
özel
görüşmelerle yapılandırılır. Referans olarak alınan varlık herhangi bir tahvil, banka
kredisi, veya sabit getirili bir varlık olabilir. Bu tip serbestlikler swap anlaşmalarını
popüler hale getirmektedir.
Kredi swapları kredi riskini hedge ederek korunma amacıyla kullanılabileceği
gibi, muhtemel olanaklardan faydalanmak için bir araç olarak da kullanılabilir. Bir
korunma aracı olarak, kredi temerrüt swapları (credit default swaps) etkili bir risk
yönetim aracıdır. Bir varlığın dışarıya satılarak kredi riskinin hedge edilmesi
durumunda vergi, muhasebe veya yasal düzenlemeler açısından bazı sakıncaları
bulunabilir. Kredi temerrüt swapları, kredi riskinin bu tip sorunların dışında hedge
edilmesini sağlar.
65
Referans varlığın kendini satın almaktansa kredi riski ile işlem yapan toplam
ödeme (total return) kredi swapları çeşitli avantajları sağlar. Bunların başında,
alıcının referans varlığı satın almak için finansman bulmak zorunda olmaması gelir.
Bunun yerine satıcıya toplam getiri karşılığında belirli bir ücret öder. Aslında, bu
durum için alıcı satıcının bilançosunu kiralamıştır diyebiliriz. Referans varlık
satıcının
bilançosunda
gözükmekle
beraber
alıcı,
referans
varlık
kendi
bilançosundaymış gibi varlığın maruz kaldığı ekonomik değişimlerden etkilenir.
Ayrıca
toplam
ödeme
alıcısı,
satıcının
uzmanlığından
faydalanmış
olmaktadır. Toplam ödeme kredi swaplarında genellikle ana işi (core business) kredi
hizmetleri olan büyük bankalar taraf olurlar. Alıcı, kredi analizi konusunda büyük
bankalar kadar tecrübeli olmadığı için bankanın altta yatan varlık sepeti için uygun
kredi riskini belirleme konusundaki uzmanlığına güvenebilir.
Kredi swap anlaşmalarının başka bir önemli avantajı da alıcıya nakit piyasada
birçok işlemle gerçekleştirebileceği ekonomik hareketleri tek bir swap işlemiyle
yerine getirebilme şansı tanımasıdır.
Kredi forward anlaşmaları, hedging ve spekülasyon için kullanılan bir başka
önemli araçtır. Kredi forwardları işlem olarak kredi opsiyonlarına benzerlikler arz
etmekle beraber, anlaşmanın alıcının aleyhine gelişmesi durumunda riski üstlenmesi
ile kredi opsiyonlarından ayrılmaktadır. Kredi opsiyonlarında alıcı sadece ödediği
primin riskini üstlenmektedir. Kredi forwardları ise, bir ön sermayeye ihtiyaç
duyulmadığı için yatırımcılara cazip gelmektedir.
66
Teminatlı Borç Senetleri (TBS) ise riskleri sermaye piyasalarında dağıtarak
çeşitlendirme imkanı sağlamaktadır. Bu yapı ile kredi risk havuzundan uygun
çeşitlendirme ile getiri elde edilmesi, yatırımcıya değişik kredi risk menkul kıymet
dilimlerinden istediğini seçme şansı tanınması ve likiditesi düşük olan banka kredisi
gibi araçların likiditesi yüksek menkul kıymetler haline dönüştürülmesi TBS’nin
sahip olduğu en önemli avantajlardır.
67
IV. KREDİ TÜREVLERİ İLE FİNANSAL RİSK YÖNETİMİ
IV.1. KREDİ TÜREVLERİNİN FİNANSAL RİSK YÖNETİMİNDEKİ YERİ
IV.1 .1. Pazar Büyüklüğü
Kredi
türevleri
pazarındaki
büyüme,
beklentilerin
ötesinde
gerçekleşmektedir. 2001 yılı sonunda 1,2 trilyon $ civarında pazar büyüklüğüne
erişmiş olan kredi türevlerinin İngiliz Bankalar Birliği (British Bankers AssociationBBA) tarafından yapılan tahminlere göre 2002 yılı sonu itibariyle 2 trilyon $, 2004
yılı sonunda 4,8 trilyon $’a ulaşması beklenmektedir.
Şekil IV.1’de çeşitli yıllarda İngiliz Bankalar Birliği tarafından yapılan
araştırmalar sonucu ortaya konulan veriler bulunmaktadır. 1999/2000 yıllarında
yapılan araştırma sonuçlarına göre 2002 yılı için 1,6 trilyon $’lık pazar büyüklüğü
öngörülürken 2001/2002 araştırması sonucu beklentinin üzerinde 2 trilyon $ olarak
gerçekleşmiştir.
İngiltere
kredi
türevleri
pazarında
Amerika
ve
Asya’nın
önünde
bulunmaktadır. Londra’daki kredi türev pazarı 2001 yılındaki 578 milyar $’dan 2002
yılında 1,036 trilyon $’a (yaklaşık iki katı) ulaşmayı başarmıştır. Tablo IV.1’de
İngiltere’nin dünya pazarındaki yeri gözükmektedir. Tablo’dan da görüldüğü üzere
İngiltere piyasası 2001 yılında tüm dünya pazarının %49’unu teşkil etmektedir, bu
rakamın 2004’te %51 olması beklenmektedir.
68
6000
5000
milyar US $
4000
3000
2000
1000
0
1997/1998 araştırması
1997
1998
180
350
1999
2000
586
1999/2000 araştırması
2001
2002
2004
740
893
1581
1189
2001/2002 araştırması
1952
4799
Şekil IV.1: Kredi Türevleri Pazar Büyüklüğü
Kaynak: British Bankers Association, (2002), BBA Credit Derivatives Report
2001/2002 Executive Summary, http://www.bba.org.uk/pdf/58304.pdf., (1.11.2002)
Tablo IV.1: İngiltere Kredi Türev Piyasası
Küresel Pazar Büyüklüğü
İngiltere Pazarının
Büyüklüğü
Küresel Pazar içinde
İngiltere’nin Yüzdesi
2001
1,189 trilyon $
578 milyar $
2002
1,952 trilyon $
1,036 trilyon $
2004
4,799 trilyon $
2,450 trilyon $
%49
%53
%51
Kaynak: British Bankers Association, (2002), BBA Credit Derivatives Report
2001/2002 Executive Summary, http://www.bba.org.uk/pdf/58304.pdf., (1.11.2002)
69
ABD Ulusal Bankalarının denetleyici kurumu olan “Comptroller of the
Currency Administrator of National Banks” tarafından 2002 yılının üçüncü çeyreği
sonunda yayınlanan bir araştırmaya göre kredi türevlerinin ABD bankaları tarafından
kullanımı üç ay öncesine göre 81 milyar $’lık bir artış göstererek 573 milyar $’a
ulaşmış durumdadır. Tablo IV.2 ABD’de türev piyasaları işlemleri yapan 408 adet
bankanın türev ürünlerinin kullanımını göstermektedir.
Tablo IV.3 ise kredi türevlerinin 7 büyük bankada ve diğer 401 bankada
işlem hacimlerini göstermektedir. Tablodan da görüleceği üzere ABD’de en büyük
yedi banka, türev ürünleri piyasasının % 95,5’ini (50.803/53.173) elinde tutmaktadır.
Tablo IV.2 ve IV.3’ün işaret ettiği bir başka nokta ise kredi türevlerinin diğer
türev ürünleri arasıdaki yeridir. Henüz gelişim aşamasında sayılan kredi türev
ürünleri toplam türev ürün piyasasının %1,1’ini teşkil etmektedir.
Tablo IV.2: ABD Bankalarında İşlem Gören Türev Ürünlerin Yıllara Göre Değişimi
(milyar $)
Future &
Forward
Swap
Opsiyon
Kredi
Türevleri
Toplam
91 Q4 92 Q4 93 Q4 94 Q4 95 Q4 96 Q4 97 Q4 98 Q4 99 Q4 00 Q4 01Q4 02Q1 02Q2 02Q3
3.876 4.780 6.229 8.109 7.399 8.041 9.550 10.918 9.390 9.877 9.313 10.086 10.269 10.788
2.071
1.393
0
2.417
1.568
3.260
2.384
4.823
2.841
5.945
3.516
7.601
4.393
9.705 14.345 17.779 21.949 25.645 26.213 29.081 29.558
5.754 7.592 7.361 8.292 10.032 9.594 10.242 12.254
55
144
287
426
395
438
492
573
7.340
8.765 11.873 15.773 16.860 20.035 25.064 32.999 34.817 40.544 45.385 46.331 50.084 53.173
Kaynak: Comptroller of the Currency Administrator of National Banks, (2002), OCC
Bank Derivatives Report Third Quarter 2002, http://www.occ.treas.gov/ftp/deriv/
dq302.pdf, (23.12.2002)
70
Tablo IV.3: ABD Bankalarında Türev Ürünlerinin Dağılımı (milyar $)
En Büyük 7
Banka
Diğer 401
Banka
650
Bütün
Bankalar (408
tane)
10.788
Future &
Forward
Swap
10.138
Türev Ürün
Yüzdesi %
20,3
28.660
898
29.558
55,6
Opsiyon
11.448
806
12.254
23,0
Kredi
Türevleri
Toplam
557
16
573
1,1
50.803
2.370
53.173
100,00
Kaynak: Comptroller of the Currency Administrator of National Banks, (2002), OCC
Bank Derivatives Report Third Quarter 2002, http://www.occ.treas.gov/ftp/deriv/
dq302.pdf, (23.12.2002)
Kredi türevleri Japonya’da tezgah üstü piyasanın küçük bir kısmını teşkil
etmekle beraber ülkede türev ürünlerinde yaşanan daralmanın etkisinden
kurtulmuşlardır. 2001 yılının ikinci yarısında faiz oranlarına bağlı türev
sözleşmelerinde %5,1’lik bir gerileme yaşanırken kredi türevlerinin kullanımı
%21,8’lik bir artış göstermiştir. Tahminler Japonya’da 0,1 trilyon $ civarında bir
kredi türev kullanımı işaret etmektedir (Japanese Credit Derivatives Grow 22% in
Second Half 2001, 2002).
Kredi türevlerinin kullanımı türlerine göre incelendiğinde Kredi Temerrüt
Swapların diğer türlere göre daha popüler olduğu görülecektir. Kredi türev
ürünlerinin pazar payları Tablo IV.4’de sunulmaktadır.
71
Tablo IV.4: Türlere Göre Kredi Türevlerinin Pazar Payları
1996 Yılı Pazar Payı (%)
Kredi Temerrüt Swapı
35
2000 Yılı Pazar Payı (%)
(Tahmini)
34
Kredi Aralık Ürünleri
15
22
Toplam Ödeme Swapı
17
19
Krediye Bağlı Senetler
27
16
Diğer Ürünler
6
9
Kaynak: AGGRAWAL, S.K., (2002), Credit Derivatives Move Beyond Plain Vanilla,
http://www.credit-deriv.com/sunilagarwal.htm, (2.11.2002)
IV.1 .2. Piyasa Katılımcıları
Kredi türev piyasasında genellikle büyük bankalar, menkul kıymet firmaları,
ve sigorta şirketleri yer almaktadır. Bankalar ve menkul kıymet firmaları hem
koruma alıcı hem de satıcı olarak işlemde bulunurken sigorta şirketleri, risk
değerlemede ki ustalıklarından dolayı, öncelikle koruma satan taraf olmaktadırlar. Bu
durum İngiliz Bankalar Birliği tarafından yayınlanan rapor sonuçlarını yansıtan
Tablo IV.5’de gözükmektedir.
72
Tablo IV.5: Kredi Türevleri Tarafları
Bankaların Koruma Alıcı
2001 Yılı
2004 Yılı(tahmini)
%52
%47
%21
%17
%39
%32
%33
%33
Pazarındaki Payı
Menkul Kıymet Şirketlerinin
Koruma Alıcı Pazarındaki Payı
Bankaların Koruma Satıcı
Pazarındaki Payı
Sigorta Şirketlerinin Koruma Satıcı
Pazarındaki Payı
Kaynak: British Bankers Association, (2002), BBA Credit Derivatives Report
2001/2002 Executive Summary, http://www.bba.org.uk/pdf/58304.pdf., (1.11.2002)
73
Tablo IV.6: ABD’de 25 Ticari Banka ve Mutemed (Trust) Firmanın Türev Ürün
Kullanımı
Sıra
BANKA
Türev Ürün Kullanımı
(Milyon $)
Jp Morgan Chase Bank
Bank Of America Na
Citibank National Assn
Wachovia Bank National
Assn
Wells Fargo Bank Na
5
Bank One National Assn
6
Hsbc Bank USA
7
Fleet National Bank
8
Bank of New York
9
State Street Banktrust Co
10
National City Bank
11
National City Bank Of In
12
Standard Federal Bank Na
13
Mellon Bank National Assn
14
Keybank National Assn
15
Lasalle Bank National Assn
16
Suntrust Bank
17
Deutsche Bank Tr Co
18
Americas
Pnc Bank National Assn
19
US Bank National Assn
20
First Tennessee Bank Na
21
Merrill Lynch Bank Usa
22
Irwin Union Bank Trust Co
23
Commerica Bank
24
Capital One Bank
25
En Büyük 25 Banka Toplam
Diğer 383 Banka Toplam
Genel Toplam (408 banka)
En Büyük 25 Banka (%)
Diğer 383 Banka (%)
Genel Toplam (408 banka)
1
2
3
4
Kredi Türev
Yüzdesi (%)
26.493.914
11.480.950
7.873.952
2.259.966
Kredi Türev
Kullanımı
(Milyon $)
333.672
84.851
106.660
13.261
1.106.039
1.053.306
534.911
482.994
443.209
217.520
158.216
110.590
102.834
88.801
83.248
66.728
66.234
49.692
2.587
8.132
7.650
8.767
1.896
0
0
0
0
0
0
0
205
502
0,2
0,8
1,4
1,8
0,4
0
0
0
0
0
0
0
0,3
1,0
46.299
41.103
36.327
31.679
25.213
18.848
17.940
52.890.512
282.440
53.172.952
99,5
0,5
100,0
289
0
231
1.908
0
11
0
570.621
2.162
572.784
0,6
0
0,6
6,0
0
0,1
0
1,1
0
1,1
1,3
0,7
1,4
0,6
Kaynak: Comptroller of the Currency Administrator of National Banks, (2002), OCC
Bank Derivatives Report Third Quarter 2002, http://www.occ.treas.gov/ftp/deriv/
dq302.pdf, (23.12.2002)
Tablo IV.6’da ABD’de toplam türev ürün kullanımı ve bunun içinde kredi
türevlerinin aldığı yüzde görülmektedir. Burada dikkat çeken önemli bir husus büyük
74
bankalarda kredi türevi kullanımı oranının diğer bankalara oranlara daha fazla
olmasıdır. JP Morgan Chase Bank tek başına tüm ABD ticari bankalarının yaptığı
kredi türev anlaşmasının %58’ini, Banka of America ve Citibank National ile birlikte
ise %90’ını gerçekleştirmektedir.
Kredi türevleri alanındaki en son gelişmelerden birisi de kredi türevlerine
belirli
bir
şeffaflık
getirmesi
http://www.credittrade.com
ve
beklenen
internet
üzerinden
http://www.creditex.com
gibi
ticareti
için,
platformların
geliştirilmesidir. Her iki platformun arkasında da güçlü kuruluşlar vardır. Credittrade
The Chase Manhattan Bank ve Prebon Yamane ( tezgahüstü finans piyasası brokerı),
Creditex ise J.P. Morgan, Deutsche Bank, Bank of Montreal ve Canadian Imperial
Bank of Commerce tarafından desteklenmektedir.
IV.1.3. Kredi Türevlerinin Kullanımı ve Sağladıkları Avantajlar
Diğer bütün türev araçlarında da olduğu gibi kredi türev ürünleri de
spekülasyonda bulunmak veya riskten kaçınmak (hedge) için kullanılabilir. Kredi
türev ürünlerinin kullanılış amaçları aşağıda sunulmaktadır (AKSEL, 2002a).
Kredi türevleri ile kredi riski diğer risklerden ayırd edilebilmektedir.
Bankalar ve diğer finansal kuruluşlar gibi kredi riskine maruz kalan kuruluşlar kredi
türevleri ile kredi riskini altta yatan varlıktan izole edip (yasal düzenlemeler veya
müşterilerle olan ilişkilerden dolayı başka bir vasıta ile yapamadığı) transfer etme
şansına sahip olmaktadır.
75
Kredi türevleri ile vadelerin arasındaki dengesizlikleri ortadan kaldırılabilir.
Kredi türevleri ile kredi derecelendirmelerinin kaynakları farklılaştırılabilir.
Örneğin bonolar iyi kredi derecesine haizse ve borçlanmalar daha çok değişkenlik
gösteriyorsa, kurum kredi türev ürünlerini kullanarak kredi derecelerinin
farklılaşmasını sağlayabilir.
Kredi
türevleri
ile
belirli
sektör
yoğunlaşmalarına
karşılık,
kredi
konsantrasyon riskinden kaçınılabilinir. Örneğin belirli bir yöredeki işetmelere kredi
açan bir banka yerel ekonomideki herhangi bir kötüye gidişten oldukça kötü biçimde
etkilenebilir. Banka diğer yatırımcı veya bankalar kredi riskini satarak bu yükü
hafifletebilir. Aynı şekilde bir müşteriyle yaptığı iş hacmini artırmak isteyen bir
banka, kredi riskini azaltarak müşteriye yeni fonlar aktarabilir.
Kredi türevleri ile, tutar azaltılarak, belirli bir getiriden emin olunur.
IV.1.4. Kredi Türevlerinin Taşıdığı Riskler
Kredi türevleri kredi riskinin yönetimi için değerli bir araç olmakla beraber
kullanıcıya yeni finansal riskler taşıyabilir. Diğer bütün tezgahüstü türev
piyasalarında olduğu gibi kredi türevleri özel görüşmelerle yapılan finansal
sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler operasyonel risk, karşı taraf riski, likidite riski, yasal
riskler ve bunların yanı sıra fiyatlandırma riski, entellektüel risk olarak sıralanabilen
riskler taşımaktadır. Yine de bu riskler çoğunlukla, kontrol edilebilir veya küçük
oldukları için kredi türevleri piyasasının yükselişini yavaşlatmaktan uzaktırlar.
76
IV.1.4.1. Operasyonel Risk
Kredi türevleri ile ilgili en önemli risk operasyonel risktir. Operasyonel risk
tarafların türev araçlarını yanlış kullanmalarından kaynaklanır. İnsan veya sistem
kaynaklı olabilecek bu riski, etkin içsel kontrol mekanizmalarının uygulamaya
konulmasıyla önleme yoluna gidilebilir.
IV.1.4.2. Karşı Taraf Riski (Counterparty Risk)
Bu
risk
taraflardan
birinin
diğerine
olan
yükümlülüğünü
yerine
getirememesini içerir. Bu olasılık yüzünden kredi türevleri tümüyle kredi riskini yok
etmiş sayılmaz.
Kredi koruma alan tarafın bu durumdan zarar görmesi için altta yatan varlığın
kredi kalitesinde bir kötüye gidiş ve koruma satıcı tarafın yükümlülüğünü yerine
getirememesinin birlikte gerçekleşmesi gerekir. Bu durum pek olası gözükmese de,
koruma satan tarafın kredi güvencesi sağladığı sektöre çok fazla yatırım yapması
durumunda tehlike yaratabilir. Madencilik sektöründeki kredilerin riskini hedge
etmeyi amaçlayan bir portföy yöneticisi bu yüzden ağırlıklı olarak madencilik
sektöründe işlem yapan bir bankadan koruma almamalıdır.
Ancak piyasada kredi koruma tarafları genellikle büyük ticari ve yatırım
bankaları olduğundan bu risk göreceli olarak düşüktür.
77
IV.1.4.3. Likidite Riski
Kredi türevleri belirli yükümlülüklerden doğan riskleri hedge etmek amacıyla
yapıldığından piyasadaki diğer şirketlere uygun gelme olasılığı oldukça düşüktür. Bu
sebepten dolayı bir kredi koruma satan tarafın sözleşmenin bitiş tarihinden önce
uygun fiyata, yerini başka bir şirkete bırakma şansı düşüktür. Bu riskten kredi
türevlerini hedging amaçlı kullanan koruma alan taraflardan ziyade koruma satan
taraflar etkilenmektedir.
IV.1.4.4. Yasal Risk
Yasal risk, işletme tarafından yetersiz ya da yanlış yasal bilgiye dayanarak
yapılabilecek işlemler neticesinde olumsuz gelişmelerin gerçekleşmesi riskidir.
IV.1.4.5. Fiyatlandırma Riski
Operasyonel risk ve entellektüel riske oldukça yakın tanımlar içeren
fiyatlandırma riski kredi türevlerinin karmaşık fiyatlandırma modellerinden
kaynaklanmaktadır. Fiyatlandırma modelleri genellikle bazı ekonomik parametrelere
bağlı varsayımlara dayanmaktadır. Dolayısıyla, kredi türevlerinin fiyatları bu
varsayımlarda belirlenen rakamlara oldukça bağlıdır. Modellere baz olarak alınan
varsayımların seçiminde dikkatli olmak şarttır, bu modeller bir kara kutu olarak
kabul edilmemelidir.
78
IV.1.4.6. Entellektüel Risk
Bazı kredi türev işlemlerini karmaşıklığından dolayı bu tip işlemler
organizasyon içerisinde bir kaç kişi aracılığıyla yürütülmektedir. Bu uzmanlardan
birkaçının işletmeden ayrılması durumunda şirket zor durumda kalabilir.
IV.2.
KREDİ
TÜREVLERİYLE
İLGİLİ
ULUSLARARASI
DÖKÜMANTASYON VE DÜZENLEMELER
IV.2 .1. Dökümantasyon
Kredi türevleri iki taraflı özel görüşmelerle yapılan tezgahüstü piyasa
ürünleridir. Konuyla ilgili dökümantasyon Uluslararası Swap ve Türev Birliği
(International Swap and Derivatives Association-ISDA) tarafından yayınlanmaktadır.
ISDA türev piyasaları alanında işlem yapan kuruluşlar, bu alanda hizmet
sunan ve danışmanlık yapan şirketlerin üye olduğu küresel ticaret birliğidir. 1985
yılında kurulan ISDA bugün altı kıta ve 44 ülkeden 575 üyeye sahiptir (ISDA,
2003b).
Türkiye’den Türkiye Garanti Bankası A.Ş.’de ISDA’nın asil üyeleri (primary
members) arasında yer almaktadır.
Kuruluşundan bugüne kadar ISDA türev piyasalarında risk yönetimi, riskin
kaynağını bulunması ve azaltılması alanında çalışmalara öncülük etmiştir. Üyelerine
79
yardımcı olmak amacıyla ISDA değişik alanlarda standart form dökümantasyon
malzemesi yayınlamakta, yasal tavsiyelerde bulunmaktadır.
Kredi türev piyasasıyla ilgili ISDA tarafından ilk standart dökümantasyonlar
1996 yılı ve 1997 yılının sonunda kredi temerrüt ürünleri ile ilgili olarak
yayınlanmıştır. Bu yayının ardından 1999 yılında geniş kabul ve kullanım alanı bulan
1999 ISDA Kredi Türevleri Tanımları yayınlanmıştır. Bu dökümanda, diğer kredi
türev işlemleri ile ilgili bilgiler yer alsa da asıl kredi temerrüt işlemleri üzerinde
durulmuştur.
Eylül 2001’de Conseco adlı ABD merkezli bir sigortacılık firması, bazı
ödenmemiş senetlerini yeniden yapılandırdı. Böylece yeniden yapılanma tartışması
ortay çıktı. Conseco’nun borçları yeniden yapılandırması ISDA’nın belirlediği ana
hatlarla uyum içerisinde, kredi türevleri piyasasında Kredi Temerrüt Swapı yoluyla
kredi teminatı alan acaklılar arasında temerrüte düşen kredi vakalarına yol açtı.
Conseco’nun yükümlülüklere teminat vermesi yani alıcıya daha fazla güvenlik
sunması ile yeniden yapılandırılmış kredileri yeniden yapılandırılmamışlara oranla
pazarda daha sık kullanılmaya başlandı. Bununla birlikte, teminat alıcıları, yeniden
yapılandırmanın getirdiği kazançlara rağmen, ISDA’nın anahatları çerçevesinde
temerrüt swaplarının geçerli olduğunu bu yüzden tarafların karşılıklı olarak
yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerektiğini iddia ettiler. Buna karşılık olarak
alıcı, pazarda ucuza aldığı yeniden yapılandırılmamış krediyi vererek kontrattaki
yükümlülüklerini yani fiziksel ödemeyi karşılayabilirdi (CLARKE, 2002).
80
National Power’ın, International Power ve Innogy olarak ikiye bölünmesi ve
daha önce Armstrong Holdings olan adını Armstrong World Industries olarak
değiştirmiş olan ABD merkezli bir şirketin iflasının ilan edilmesi, üzerinde belge
hazırlanması gereken diğer bir konuyu ortaya çıkardı. Burada konu verasetti. Eğer bir
şirket bölünür veya ismini değiştirirse, temerrüt takasının yazılı olduğu referans
grubu tartışmanın konusu haline geliyordu. Bu durumun ISDA tarafından dikkate
alınmasıyla Kasım 2001’de , “Kredi Türevi Tanımları”nın “ Varis ve Kredi Olayaları
Eki” yayınlandı. ISDA bu belgede, kredi türevinin yeni varlıklardan hangisi üzerine
yazılı olacağını belirleyecek olan “ilgili yükümlülükler”in sahiplik düzeyinin ana
hatlarını çizdi (CLARKE, 2002).
11 Şubat 2003 tarihinde ise ISDA, konuyla ilgili en son dökümanını
yayınladı. 2003 ISDA Kredi Türevleri Tanımları ismi verilen bu döküman kredi
temerrüt
ürünleri
ile
ilgili
küresel
standart
dökümantasyon
yaratmayı
hedeflemektedir.
Kredi türevleri piyasasında 1999 yılındaki tanımların yayınlanmasından sonra
ortaya çıkan yukarıda örneği verilen olaylardaki gibi anlaşmazlıkların oluşmasını
engellemeyi amaçlayan 2003 yılı tanımlarında bir takım değişiklikler öngörmektedir.
Yeni tanımlardaki başlıca değişiklik konular “Referans Varlığa ait Veraseti
Belirleyecek Yeni Bir Test”, “ İflas, Moratoryum, Yeniden Yapılandırma Gibi Çeşitli
Kredi Olaylarına İlaveler “, ” Garanti”, “ Yeniden Yapılandırma”, “Tahvilin Fiziki
Teslimine İlişikin Uyarının Gereğininin Yapılmaması Durumunda Uygulanacak
Alternatif Yöntemler” olarak sıralanmaktadır.
81
ISDA bünyesinde ayrıca Kredi Türevleri Piyasa Pratiği isimli bir çalışma
komitesi kurulmuştur. Kredi türev piyasasında yaşanan sorunlar üzerine bir forum
niteliği taşıyan bu komite portföy yöneticileri, aracı kuruluşlar, son kullanıcılar
arasında en uygun anlaşma zeminini oluşturmayı amaçlamaktadır. Avrupa, Amerika
ve
Japonya’dan
üyelerin
Dökümantasyonu Çalışma
katılımıyla
oluşturulan
komite
Kredi
Türevleri
Grubuyla beraber çalışarak bir takım belgeler
hazırlamıştır.
ISDA bütün bu çalışmalarıyla kredi türev kullanıcıları için bir yol haritası
hazırlamaktadır. Tanımlanması gereken terimler ve maddeler taraflar için belirli bir
sıra içinde sunulmaktadır.
Bu tanımlardan önce her kuruluş kendi kredi türev işlemleri sırasında kendi
hazırladıkları dökümanları kullanıyordu. Bu durum da görüşmelerin gereksiz yere
uzun ve verimsiz geçmesine yol açıyordu. Her işlem aynı taraflar arasında yapılsa
bile ayrı ayrı dökümante ediliyordu. Standart dökümantasyonların varlığı tarafların
hem zamandan hem de yasal harcamalardan tasarruf edebilmelerini sağlamıştır.
ISDA dökümanları ayrıca kredi türev piyasasında belirli bir şeffaflığı da
sağlamış durumdadır.
ISDA dökümanlarının belki de bunlardan daha önemli olan katkısı ise
likiditeye olmaktadır. Standart terimler, taraflara sözleşmelerinde bir tür kıyaslama
aracı olarak kullanacakları bir döküman sağlamıştır. Herkesin aynı standart formu
kullanması kredi türevlerinin satışını kolaylaştıracaktır. Standart formun olmadığı
82
durumlarda alıcılar sadece fiyat değil fakat aynı zamanda nakit akışı açısından da en
uygun şartlardaki sözleşmeyi tercih ederler (ANSON, 1999:161)
IV.2 .2. Uluslararası Düzenlemeler
IV.2 .2.1. Basle Anlaşması
Kredi türevlerine ait düzenlemeler, ilgisinden dolayı, genellikle bankacılık
düzenleme kurumları tarafından yürütülmektedir. Bankalar kredi riskini kontrol
atında tutmak için yapılan çalışmalara önayak olmaktadır.
Kredi riskine ait düzenlemelerin geliştirilmesi 1988 yılında Basle
Komitesi’nin yayınladığı raporla başlar.
Basel Komite, 1980’lerde uluslararası riskler artarken, büyük uluslararası
bankaların sermaye rasyolarının gerilemesi üzerine konuyla ilgili olarak çalışmaya
başlamıştır. 1988 yılında sadece uluslararası alanda faaliyet gösteren büyük
bankalara yönelik olarak yayınladığı sermaye tabanının risk ağırlıklı aktiflere olan
oranına bir alt sınır getiren ve sermaye yeterlilik oranı (yüzde 8) olarak bilinen
uygulama, sadece bu bankalar tarafından değil, tüm bankalar tarafından, mali
yapılarının gücünü gösteren bir araç olarak yaygın kabul görmüştür (AYDAN,
2002).
Bu anlaşma ile aktifler risk ağırlıklarına göre dört kısıma ayrılmıştır.
83
Birinci kategoride aktiflerin sıfır risk ağırlıkları vardır, yani kredi riskinden
bağımsızdırlar. Böylce onlara risk bazlı sermaye ayrılmasına gerek yoktur. Bu
kategoriye OECD üye ülkeleri tarafından devlet garantisi verilen menkul kıymetler,
alacak hakkı, krediler, nakit para, dahildir.
İkinci kategori ise %20 risk ağırlığına sahiptir. Kısa vadeli alacak hakları,
OECD üye ülke bankalarında uzun vadeli alacak hakları, Dünya Bankası gibi
uluslararası kuruluşlardan alacak hakları bu kategoride değerlendirilmektedir.
Üçüncü kategori ise %50 risk ağırlığına sahiptir. Rehine (mortgage) dayalı
özel menkul kıymetler, tahvil gelirleri, bu kategoride değerlendirilir.
% 100 risk ağırlığına sahip olan dördüncü kategoride ise bilançodaki riskli
aktifler, OECD üyesi olmayan ülke bankalarındaki alacak hakları yer almaktadır.
Risk bazlı sermaye yapısı ise üç kısımdan oluşur. Bunlardan birincisi risk
bazlı sermaye hesabı için sermaye tanımı, ikincisi risk ağırlıklı aktif hesabı için bir
sistem, üçüncüsü ise sermayenin risk ağırlıklı aktiflere oranı için minimum eşiği
yakalamak için bir takvimdir.
Türev sözleşmelerinde ayrılması gereken risk bazlı sermaye hesabı için ise iki
aşamalı bir hesap uygulanmaktadır. Birinci aşamada kredi değişim faktörü adı altında
bir faktörle çarpılarak kredi denk miktarı elde edilir (credit equivalent amount).
İkinci aşamada ise bu değer bilançodaki diğer varlıklar gibi riskine göre kategorize
edilerek sözleşme karşılığında ayrılması gereken sermaye oranı hesaplanır.
84
1988 Basel Uzlaşısı, ilk amaçladığı banka çevresinin ötesinde de kabul
görmüş ve genelde bankaların sermaye yeterlilik oranlarını artırmaları yönünde
olumlu katkı yapmıştır. Ancak zaman içinde ortaya çıkan gelişmeler bu yaklaşımın
bazı açılardan yetersiz kaldığı görüşünü kuvvetlendirmiştir:
Bu bağlamda ileri sürülen eleştiriler iki başlık altında özetlenebilir:
1. Risk temelli sermaye yaklaşımında kullanılan sermaye kavramı, bir
bankanın beklenen ya da beklenmeyen kayıplarını karşılama kapasitesini
yeterince ifade etmemektedir
2. Kullanılan
risk
ölçütü
doyurucu
değildir.
Varlıkların
riski
değerlendirilirken kredi riskindeki farklılıklar yeterince gözönüne
alınmamıştır. Bunun sonucu olarak bankalar risk temelli sermaye
oranlarını tutturabilmek için mali araç değişikliği yaparak “arbitraj”
yoluna gidebilmişlerdir.
1988 düzenlemesi statik bir yapıda kalmak değil, zaman içinde geliştirilmek
üzere tasarlanmış ve zaman içinde uzlaşmanın eksik tarafları ortaya çıkmaya
başlamıştır.
Takip eden dönemde eksiklikleri gidermek üzere Nisan 1995’te taslak olarak
ve Ocak 1996’da da nihai olmak üzere uzlaşma üzerinde iki önemli değişiklik
olmuştur. Değişikliklerden aşağıda bahsedilmiştir.
85
IV.2.2.1.1. Nisan 1995 Değişikliği (AYDAN, 2002)
Basle Bankacılık Gözetim ve Denetim Komitesi (Basle Komite) Nisan
1993’te “The Supervisory Treatment of Market Risks” isimli raporunu yayınlamıştır.
Raporda bankaların, fiyatlarda meydana gelen değişmeler sonucu bilanço içi ve
nazım hesaplar nedeniyle, üstlendikleri piyasa riskleri için bir sermaye gereğinin
ayrılabilmesini sağlayacak bir yapı amaçlanmıştır. Rapor belli bir süre tartışmaya
açık kaldıktan sonra 1995 Nisan ayında gözden geçirilmiş yeni hali görüşülmeye
sunulmuştur.
Önceki rapora dahil edilen riskler a) menkul kıymetler ve nazım hesaplarda
izlenen sözleşmeler nedeniyle üstlenilen riskler ve b)döviz kuru riski iken, bu
raporda ürün riski de dahil edilmiştir.
Bankaların kullanabileceği içsel modeller tipik olarak value at risk (riske
maruz değer) yaklaşımının ortaya koyduğu şekilde tanımlanmıştır: bankanın ticari
işlemleri nedeniyle ortaya çıkan fiyat ve pozisyon verileri belli ölçüm
parametreleriyle beraber bir model dahilinde hesaplandığında bankanın piyasa risk
üstlenimine dair bir veriyi ortaya koymaktadır. Böylece belli bir istatistiki güven
aralığında bir banka portföyünün uğrayabileceği tahmini maksimum zarar
hesaplanabilmektedir.
86
IV.2.2.1.2. Ocak 1996 Değişikliği (AYDAN, 2002)
Komite, Ocak 1996’da bankaların açık döviz pozisyonları, borçlanma
araçlarının ikinci elde alınıp satılması, iştirakler, ürünler ve opsiyonlar nedeniyle
üstlendikleri piyasa risklerini de düzenleme içine dahil edebilmek üzere yeni bir
düzenleme açıklamıştır.
1993 ana raporu ve 1995 değişiklik önerilerinin tartışılmasının ardından
komite 1988 düzenlemesinde bir değişiklik olarak bu belgeyi yayınlamıştır. Böyle bir
değişikliğin gündeme gelmesinin nedeni bankaların karşı karşıya oldukları fiyat
riskleri için belirgin bir sermaye gereğinin ortaya konabilmesidir.
Tartışmalar sırasında, içsel model yaklaşımı genel olarak olumlu karşılanmış,
nitel özelliklerin kullanımı destek bulurken, nicel özelliklerle ilgili bazı eleştiriler
gündeme getirilmiştir. Eleştirileri değerlendiren Komite önceki raporun genel
yapısını korumakla beraber, nicel parametrelerde bazı değişikliklere gitmiştir.
IV.2.2.1.3.Basle II
1988 yılında yapılan Basle Anlaşması’nın (Basle I) yerine geçmek üzere
Basle II adı verilen yeni bir anlaşma üzerine çalışmalara Basle Komitesi tarafından
sürdürülmektedir. Henüz anlaşma kesinlik kazanmamış olmakla beraber 2003 yılı
sonu itibariyle kesinleşmesi hedeflenmektedir. 2006 yılına kadar yürürlükte kalacak
Basle I’in 2007 yılında yerini Basle II anlaşmasına bırakması beklenmektedir.
87
Basle II üzerine kesin bir görüş birliğine varılmamakla beraber hayata geçirilmesi ile
yapısı sağlam olan işletmelerin daha ucuz kredi alacakları, zayıf yapılı işletmelerin
ise pahalı kredi kullanacağı belirtilmektedir (Active Ar-Me, 2003).
Basle II metnine uyum sağlamak için şimdiden çalışmalara başlamış olan
Alman Federal Finans Hizmetleri Denetimi Kurumu (BAF), kredi veren kurumların
uymaları gereken “kredi işlemlerinde sağlanması zorunlu minimum şartlar” (MaK)
adındaki şartnameye yeni bir düzen getirmiştir (AKSEL, 2003)
Yeni Basle sermaye yeterliliği kuralları kredi türevleri piyasasını da etkiliyor.
Basle II, bankalara içsel sermaye tahsisi modellerini kullanarak sermaye tahsisini
daha verimli hale getirme özgürlüğünü veren düzenleyici kurallar içeriyor.
Basle Komitesi’nin önerileri, şeffaflığın artırılması ve bankaların kitaplarında
neler tutulduğu hakkında daha fazla bilgi verilmesi için çağrıda bulunuyor. Fakat
kredi türevleri, bankalara hiçbir varlığı alıp/satmadan olabilecek kredi risklerini
gizleme ve bilançolarda kurnazca (zor fark edilecek) değişiklikler yapma imkanı
tanıyor. Bu, kredi türevleri piyasasında büyümeyi tetikleyebilir.
Yeni Basle önerisi, kredi riski ve tutulması gereken sermaye rezervleri
arasında daha kesin bir ilişkinin kurulmasını sağlayacak. Kredi türevleri sadece kredi
riskinin
yönetimini
değil
sermaye
rezervi
seviyelerinin
yönetimini
de
kolaylaştıracak. Yeni mutabakatın kabul görmeye başlamasıyla kredi türevlerindeki
ticaret hacminin artması beklenebilir (CLARKE, 2002).
88
IV.2 .2.2. Ülkelere Ait Düzenleyici Kuruluşlar
Ülke bazında düzenlemeler Basle Anlaşmalarını temel alarak ülkelerin
bankacılık düzenleme kurumları veya Merkez Bankaları tarafından yapılmaktadır.
Bu kapsamda düzenleme yapan kurumların bir kısmı aşağıda sıralanmıştır (Credit
Derivatives Regulations, 2002),:
•
ABD: Federal Mevduat Sigortası Kurumu (Federal Deposit Insurance
Corporation- FDIC), Para Denetleme Kurumu (Office of the Comptroller
of the Currency – OCC), Merkez Bankası (Federal Reserve System-FRS)
•
İngiltere: İngiltere Merkez Bankası (Bank of England)
•
Almanya: Finans Hizmetleri Denetimi Kurumu (Bundesanstalt für
Finanzdienstleistungsaufsicht - BaFin)
•
Avusturalya: Avusuturalya İktisadi Düzenlemeler Otoritesi (Australian
Prudential Regulation Authority - APRA)
•
Kanada: Finansal Kurumlar Denetleme Kurumu (Office of the
Superintendent of Financial Institutions - OSFI)
•
Hong Kong: Hong Kong Para Otoritesi (Hong Kong Monetary Authority
- HKMA)
ABD’de üç farklı otoritenin varlığı ülkenin kendi iç dinamiklerinden
kaynaklanmaktadır. Ülkedeki bankalar düzenlemelerine bağlı oldukları devlet
kuruluşlarına göre üçe ayrılabilir. Hazine Bakanlığınca onaylanmış bankalara ait
düzenlemeler OCC tarafından yaptırılmaktadır. Bu bankalar ulusal bankalar olup
isimlerinde ulusal (national) ibaresi yer alır.
89
Bağımsız eyaletlerce onaylanan bankalar ise FRS’ye üye olup olmamalarına
göre ikiye ayrılır. FRS’ye üye olan bankalara ait düzenlemeler FRS, üye olmayanlara
ait düzenlemeler ise FDIC tarafından çıkarılmaktadır. FRS aynı zamanda banka
sahibi olan şirketlere ait düzenlemeleri de yayınlamaktadır. FDIC, aynı zamanda
100.000$’a kadar olan bütün banka mevduatlarını sigortalamaktadır. Bu üç kuruluş
banka otoriteleri olarak adlandırılır. Genellikle bankacılık politikalarında uyumlu
davranmakla beraber bazı farklı uygulamalarına da rastlanmaktadır.
IV.3. İLGİLİ ULUSAL MEVZUAT
Türkiye’de türev ürünlerle ilgili ilk yasal düzenleme, vadeli döviz alım
satımı, forward, üzerine yapılmıştır. 29.12.1983 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan,
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 28 Sayılı Karar’ın 4. Maddesinde, bankalar
T.C. Merkez Bankası’nca belirlenen esaslar dahilinde vadeli döviz alım satımı
yapabilirler hükmüne yer verilmiştir. 28 sayılı karar, 1984 yılında yayınlanan 30
sayılı Karar ile yürürlükten kaldırılmakla birlikte, vadeli döviz alım satım işlemlerine
ilişkin esaslar bu yeni kararda yer almıştır. 11.08.1989 tarihinde yayınlanan Türk
Parası ve Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararın 6. Maddesinde, dövize
ilişkin işlemlerle ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Bu düzenlemede gerçek ve
tüzel kişilerin vadeli döviz alım satımı, başka bir deyişle forward işlemi
yapabilecekleri belirtilmiştir. Bu tarihten itibaren forwardlar türev ürünler arasında
en yaygın olarak kullanılan ürün haline gelmiştir (CHAMBERS, 1998:192).
90
T.C. Merkez Bankası 16 temmuz 1985 tarihinde aldığı bir kararla, Merkez
Bankası ile ticari bankalar arasında swap işlemlerini belirli koşullar içinde
başlatmıştır.
Futures piyasalarla ilgili ilk yasal düzenleme 1992 yılında yapılmıştır. Bu
tarihte yürürlüğe giren 3794 sayılı Kanun’la değişik 2499 sayılı Sermaye Piyasası
Kanunu’nun 22. maddesinin j bendinde, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) görev
ve yetkileri belirtilmiştir. Buna göre; “ Finansal göstergelerle, sermaye piyasası
araçlarına, mal ve kıymetli madenlere dayalı vadeli işlem sözleşmesi ile münhasıran
bu sözleşmelerin işlem göreceği borsalarda çalışacak kurumların kuruluş, faaliyet,
ilke ve esasları ile yükümlülüklerini düzenlemek, izlemek ve denetlemek “ görev ve
yetkisi SPK’na verilmiştir. Bu yetki ile SPK, futures piyasalarla ilgili düzenlemeleri
yapmaya ve futures borsaları açmaya hak kazanmıştır (CHAMBERS, 1998:193).
23 Temmuz 1995 tarih ve 22352 sayılı Resmi Gazete’de “Vadeli İşlem ve
Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Genel Yönetmelik”
yayınlanmıştır.
"İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği" 7 Eylül 1995 tarihli ve
22397 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir, İzmir Vadeli
İşlemler
Piyasası’nın
hayata
geçirilmesine
sürdürülmektedir.
91
yönelik
çalışmalar
halen
"İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği" 18
Kasım 1996 tarihli ve 22791 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olup İstanbul Altın
Borsası Vadeli İşlemler Piyasası, 15 Ağustos 1997 yılında faaliyete geçmiştir.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (IMKB) Vadeli İşlemler Piyasasının
hukuki altyapısını oluşturan “İMKB Vadeli İşlemler Piyasası İşlem ve Üyeliğine
İlişkin Yönetmelik” ile “İMKB Vadeli İşlemler Piyası Takas Merkezi Üyeliği ve
İşlemlerine İlişkin Yönetmelik” 29 Ocak 1997 tarih ve 22892 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. İMKB Vadeli İşlemler Piyasası söz konusu
yönetmeliklerin yayınlanmasından sonra 2001 yılında hizmet vermeye başlamıştır.
Konu ile ilgili olarak son olarak 23 Şubat 2001 tarih ve 24327 sayılı Resmi
Gazete’de “Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları
Hakkında Yönetmelik” yayınlanmıştır. Söz konusu yönetmelikle daha önceden
çıkarılan "Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları
Hakkında Genel Yönetmelik", "İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası
Yönetmeliği", "İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası
Yönetmeliği", "İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Piyasası İşlem ve
Üyeliğine İlişkin Yönetmelik" ve "İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli
İşlemler Piyasası Takas Merkezi Üyeliği ve İşlemlerine İlişkin Yönetmelik"
yürürlükten kaldırılmıştır.
Kredi türevleri tezgah üstü piyada işlem gören ürünler olduklarından organize
borsalarda işlem görmemektedir. Ancak, Türkiye’de vadeli işlem piyasalarının
92
gelişmesi diğer türev ürünlerine olan talebi de tetikleyeceğinden bu tip piyasaların
varlığı bütün türev ürünleri için önem arz etmektedir.
Risk yönetimiyle ilgili olarak ise 4389 sayılı Bankalar kanunu’nun 9’uncu
maddesinin 4’üncü bendinde şu hüküm yer almaktadır:
•
Bankalar, işlemleri nedeniyle karşılaştıkları risklerin izlenmesi ve
kontrolünü sağlamak amacıyla faaliyetlerinin kapsamı ve yapısıyla
uyumlu, esas ve usülleri Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
(BDDK) tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlenecek etkin bir iç
denetim sistemi ile risk kontrol ve yönetim sistemi kurmakla
yükümlüdürler.
BDDK Teşkilat yönetmeliği ile İzleme Dairesi Başkanlığı’nın görevi “risk
yönetim teknikleri ve analiz yöntemlerinde kullanılacak veri tabanında yer alacak
bilgilerin tanımlarını yapmak” olarak belirlenmiştir. Yine aynı yönetmelikle Risk ve
Gözetim Teknikleri Araştırma Dairesi Başkanlığı’na:
•
Mali sektörde risk ölçüm ve yönetimi ile gözetim teknikleri konusunda
araştırmalar yapmak,
•
Model ve teknikler geliştirmek, iç denetim, risk ölçüm ve yönetimi ile
gözetim teknikleri ve ilgili istatistiksel araçların kullanımı konusunda
ilgili birimlere teknik destek sağlamak,
•
Yukarıdaki konularda politika önerilerinde bulunmak
görevleri verilmiştir.
93
Bu görevlendirmeler gereğince 21 Aralık 1999 tarih ve 23913 sayılı resmi
Gazete’de yayınlanan “Bankalarca Karşılık Ayrılacak Kredilerin ve Diğer
Alacakların Niteliklerinin Belirlenmesi ve Ayrılacak Karşılıklara İlişkin Esas ve
Usüller Hakkında Karar” 30 Haziran 2001 tarih ve 24448 sayılı Resmi Gazetede
yayınlanan aynı isimli yönetmelikle yürürülükten kaldırılmıştır. Aynı yönetmelik, 31
Ocak 2002 tarih ve 24657 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik
ve 31 Aralık 2002 tarih ve 24980 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile
değişikliklere uğramıştır.
Bu Yönetmeliğin amacı, bankaların kredileri ile diğer alacaklarının
niteliklerine göre sınıflandırılması ve bunlar için ayrılacak karşılıklara ilişkin esas ve
usullerin belirlenmesidir
Bu yönetmeliğin konumuz açısından en çok önem arz ettiği husus kredi
türevlerinin ilk defa ulusal bir yönetmelikte zikr edilmiş olmasıdır. Söz konusu
yönetmeliğin “Teminatlar” başlıklı 8. Maddesine göre:
•
Bankalar, kredilerine ve diğer alacaklarına ilişkin teminatları aşağıda
belirtilen
teminat
grupları
itibariyle
sınıflandırarak
takip
etmek
zorundadır. Teminat tutarı sadece özel karşılık tutarının hesaplanmasında,
alacak tutarından yapılacak indirim olarak dikkate alınır.
Söz konusu madde ile “kredi riskine karşı koruma sağlayan kredi türev
anlaşmaları” dört gruba ayrılan teminatlar içerisinde, “altın ve diğer kıymetli
madenler, Borsaya kote edilmiş hisse senetleri, varlığa dayalı menkul kıymetler, özel
94
sektör tahvilleri, Avrupa Merkez Bankasınca verilecek garanti ve kefaletler, OECD
ülkeleri merkezi yönetimleri ile merkez bankalarının kefaletleri” gibi maddelerle
beraber ikinci grup teminat olarak sınıflandırılmıştır.
Kredi riski yönetimi mevzuatı açısından önem taşıyan bir başka önemli belge
ise 8 Şubat 2001 tarih ve 24312 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Bankaların İç
Denetim ve Risk Yönetim Sistemleri Hakkında Yönetmelik”tir. Bu yönetmelik ile,
bankaların, karşılaştıkları risklerin izlenmesini ve kontrolünü sağlamak üzere
kuracakları iç denetim sistemleri ile risk yönetim sistemlerine ilişkin esas ve usulleri
belirlemeyi amaçlanmaktadır
Bunların dışında 4672 sayılı yasa ile Bankalar Kanununda yapılan
değişikliklerle 1 Ocak 2002’den itibaren vadeli işlem, opsiyon sözleşmeleri ve
benzeri diğer türev ürünler kredi tanımına dahil edilmiştir.
BDDK tarafından yayınlanan bu yönetmeliklerin dışında T.C. Merkez
Bankası (TCMB) tarafından hazırlanıp 30 Haziran 2000 tarihinde yürürlüğe giren
“Risk İşlemleri Yönetmeliği” mevcuttur. Bu yönetmelik ile Türkiye’de faaliyette
bulunan bankalar, özel finans kurumları, finansal kiralama şirketleri, faktoring
şirketleri, finansman şirketleri ve TCMB tarafından uygun görülecek benzeri mali
kurumların müşterilerinin kredi limit ve risk durumları hakkında bilgi toplamak ve
birleştirilmiş bilgilerin ilgili banka ve kuruluşlara verilmesine ilişkin esaslar ile şekil
ve şartlarını düzenlemek amaçlanmaktadır.
95
Bu yönetmeliklerin dışında Türkiye Bankalar Birliği (TBB) tarafından, Basle
Bankacılık Gözetim ve Denetim Komitesi’nce hazırlanan raporların ( Bankaların
Kredi Riskleri Hakkında Kamuoyunu Bilgilendirmesi gibi) Türkçe’ye çevrilmesi,
“Kredi Riskinin Yönetimine İlişkin İlkeler”, “Sermaye Yeterliliği ve VaR” gibi
çeşitli dökümanların yayımlanması çalışmaları sürdürülmektedir.
IV.4. TÜRKİYE’DE KREDİ TÜREVLERİ KULLANIMI
IV.4 .1. Türkiye Ekonomisi ve Bankacılık Sektörü
Türkiye ekonomisi son on yıl içinde bir çok önemli kriz yaşadı. 1994 yılında
yüzde 6,1 küçülen Türkiye, 2001 yılında yüzde 9,4 küçülme yaşadı. 1999-2002
yılları arasında yaşanan büyüme hızı Şekil IV.2’de gösterilmektedir.
8
6
4
2
0
-2
-4
-6
-8
-1 0
-1 2
B ü yü m e H ızı %
D e ğ iş im
1999
2000
2001
2002
-6 ,1
6 ,3
-9 ,4
4 ,7
Şekil IV.2: Büyüme Hızı Değişimi
Kaynak: Özel Finans Kurumları Birliği, (2003a), Türkiye Ekonomisi’nin Kriz Sınavı,
http://www.makalem.com/default.asp?status=arama_makale_detay&bWhere=true&
nARTICLE_id=2102, (10.02.2003)
96
Yaşanan olumsuz gelişmelerle beraber 2001 yılında milli gelir beş yıl önceki
seviyelere geriledi. Bu durumun meydana gelmesinde siyasi istikrarsızlık, yapısal
reformların hayata geçirilememesi, Marmara bölgesinde yaşanan depremler gibi iç
sebeplerin dışında 1997, 1998 yıllarındaki Uzak Doğu Asya ve Rusya krizleri de
önemli aktörler olmuşlardır.
2000 yılında bu duruma bir son verebilmek için IMF tarafından desteklenen
bir stand by anlaşması uygulamaya konuldu. 2000 yılı kasım ayında ve 2001 yılı
şubat ayında yaşanan krizler programların uygulanabilirliğini ortadan kaldırınca
2001 yılı mayıs ayında üç yıllık bir ekonomiyi güçlendirme programı uygulanmaya
başlandı. Politik yaşamda yaşanan değişiklikler ile 2002 yılı ocak ayında kabul
edilip, şubat ayında uygulamaya geçilen ve IMF tarafından stand-by kredisiyle
desteklenen yeni bir üç yıllık (2002-2004) program uygulanmaya başlandı.
Bu süreç içerisinde toplam mali sektör aktifleri içinde yüzde 75 civarında
sahip bulunduğu payıyla Türkiye’de fon akımlarının önemli bir bölümünü
gerçekleştiren bankacılık sektöründe önemli değişiklikler gerçekleşti. Tablo IV.7’de
bankacılık sektöründeki banka sayısının yıllara göre değişimi görülmektedir.
97
Tablo IV.7: Türkiye Bankacılık Sektörü
1997
1998
1999
2000
2001
11 Kasım
2002
41
Ticari
59
60
62
61
46
Bankalar
Kamu
5
4
4
4
3
3
Özel
35
36
31
28
22
21
Yabancı
18
18
19
18
15
15
TMSF
1
2
8
11
6
2
Kalkınma 13
15
19
18
15
14
ve Yatırım
Kamu
3
3
3
3
3
3
Özel
7
9
13
12
9
8
Yabancı
3
3
3
3
3
3
TOPLAM
72
75
81
79
61
55
Kaynak: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, (2003a), Bankacılık Sektörü
Gelişmeleri, Kasım 2002, http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/
yayinlarveraporlar.htm#6, (10.02.2003)
Tablo IV.8: Bankacılık Sektörüne İlişkin Temel Büyüklükler
Milyon $
Toplam
Aktif
Kredier
Takipteki
Alacaklar
Menkul
Değerler
Portföyü
Mevduat
1997
1998
I
1999
94.645
117.767
133.535
154.955
119.974
II
Aralık
Temmuz
2001
2002
116.661 117.814
40.349
1.014
41.997
3.248
36.891
4.309
47.404
5.895
29.090
6.123
23.899
9.595
24.638
7.969
13.333
17.699
26.653
27.485
41.725
41.059
46.737
55.552
69.630
80.316
87.680
76.686
75.938
76.202
2000
2001
I: Enflasyon muhasebesi uygulanmamış yıl sonu verileri
II: Enflasyon muhasebesi uygulanmış veriler
Kaynak: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, (2003a), Bankacılık Sektörü
Gelişmeleri, Kasım 2002, http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/
yayinlarveraporlar.htm#6, (10.02.2003)
98
Tablo IV.9: Bankacılık Sektörü Grup Payları
Toplam Aktifler
İçindeki pay (%)
2001
2002
Aralık Temmuz
31,7
33,0
52,9
54,0
7,7
5,2
3,1
3,3
4,6
4,5
Kamu
Özel
TMSF
Yabancı
Kalkınma
ve Yatırım
Bankaları
Toplam
100,0
100,0
Toplam Krediler
İçindeki Pay (%)
2001
2002
Aralık
Temmuz
21,9
18,3
59,4
65,1
5,2
3,5
3,7
4,2
9,8
8,9
Toplam Mevduat
İçindeki pay (%)
2001
2002
Aralık
Temmuz
33,7
35,3
54,8
56,2
9,5
6,1
2,0
2,4
-
100,0
100,0
100,0
100,0
Kaynak: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, (2003a), Bankacılık Sektörü
Gelişmeleri, Kasım 2002, http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/
yayinlarveraporlar.htm#6, (10.02.2003)
Tablo IV.8’de bankacılık sektörüne ilişkin temel büyüklüklerin yıllara göre
değişimi görülmektedir. Kredilerde 2000 yılında yaşanan büyük artış krizlerle
beraber yerini güvensizlik ortamına bırakmış ve 2001 yılı sonu itibariyle yarı yarıya
azalma gözlenmiştir. Bu etki 2002 yılının temmuz ayı itibariyle kesilmiş gibi
gözükse de 2000 yılı rakamlarının oldukça gerisindedir.
Tablo IV.9’da ise bankacılık sektörüne ilişkin grup payları sunulmaktadır.
Özel bankaların toplam krediler içindeki payının 2002 yılı temmuz ayında bir önceki
yılın aralık ayına göre %6’lık bir artış göstermesi kamu bankalarının eskisine nazaran
daha az kredi vermesine de bağlanabilir.
99
Tablo IV.10: Takibe Dönüşüm Oranı
Trilyon
(TL)
Aralık 2001
Takipteki
Takibe
alacaklar
Dönüşüm
(net)
Oranı 2
1.667
37,1
4.637
24.7
19
5,5
71
10,7
Kamu
Özel
Yabancı
Kalkınma
ve Yatırım
Bankaları
985
TMSF
Toplam
7.379
55,4
28,6
Temmuz 2002
Takipteki
Takibe
alacaklar
Dönüşüm
(net)
Oranı
1.554
39,0
4.175
20,0
22
5,0
86
4,2
635
6.473
51,8
24,4
Kaynak: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, (2003a), Bankacılık Sektörü
Gelişmeleri, Kasım 2002, http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/
yayinlarveraporlar.htm#6, (10.02.2003)
Tablo IV.10’da kredilerin takibe dönüşüm oranı sunulmaktadır. 2002 yılı
temmuz ayı itibariyle altı ay öncesine göre %4,2’lik (%28,6-%24,4) bir iyileşme
gözükse de kamu bankaları ve TMSF bankalarındaki oranın yüksekliği göze
çarpmaktadır.
Tablo IV.11’de bankacılık sektörünün gruplar ve sektörler bazında kredileri
sunulmaktadır. Tablodan görüldüğü üzere krediler, en çok Türk Lirası üzerinden kısa
vadeli olarak ve özel kesime hizmet etmektedir.
100
Tablo IV.11: Bankacılık Sektörünün Gruplar ve Sektör Bazında Kredileri (Eylül
2002)
Milyon $
Orta ve Uzun
Vadeli
TL
YP
TL
YP
ve
34
224
0
0
İskonto
İştirak
Senetleri
İhracat
İthalat
İhracat
Garantili
Yatırım
Diğer yatırım
kredileri
İşletme
İhtisas
Fon Kaynaklı
Tüketici
Kredi
Kartları
Müşteri
Adına
Menkul
Değer Alım
Krediler
Altın
Kredileri
Diğer
Krediler
Toplam
Krediler
Kısa Vadeli
Kamu
Kesimine
Özel
Kesime
0
258
578
5
0
5.067
4
0
0
0
1
0
0
878
0
0
0
5.645
9
879
0
0
13
1.215
141
1.087
138
166
635
906
2.226
10
6
272
0
26
481
565
1.589
627
0
1.290
81
7
0
0
389
420
132
0
0
1.531
398
2.372
1.533
2.253
7
6
0
0
0
14
0
105
0
0
0
105
3.025
1.866
27
3.913
31
8.801
7.720
7.587
3.303
7.385
1.113
24.883
Kaynak: Bankacılık Düzenleme ve Deneteleme Kurumu, (2003b), Bankacılık Sektörü
Yeniden Yapılandırma Programı Gelişme Raporu–(V), Kasım 2002,
http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/rapor/yapilandirmaprogrami/BSY
YP_Gelisme_112002.pdf, (10.02.2003)
2
Takibe Dönüşüm Oranı= Takipteki Alacaklar (brüt)/[Takipteki alacaklar
(brüt)+krediler]*100
101
Bankalarda yaşanan bu değişimlerde üç önemli etkenden söz edilebilir:
•
Faiz oranlarında yükselme ve vade yapılarındaki uyumsuzluk nedeniyle
fonlama maliyetlerindeki keskin artışlar,
•
Elde tutulan kamu menkul kıymetlerindeki ani değer düşüşünün neden
olduğu sermaye kayıpları,
•
Döviz kurlarındaki ani değişiklik ve açık döviz pozisyonları nedeniyle
karşılaşılan sermaye kayıpları.
2002 yılı ekim ayı itibariyle bankalardaki toplam mevduat 133,3 katrilyon TL
(80,1 milyar $) olup bu tutarın %36’sı kamusal sermayeli üç büyük mevduat
bankasında, % 41’i dört büyük özel sermayeli mevduat bankasında, % 5’i ise TMSF
sermayeli bir büyük mevduat bankası nezdinde bulunmaktadır.
2002 yılı ekim ayı itibariyle bankalarca kullandırılan toplam nakit kredi tutarı
ise 46,1 katrilyon TL olup mevduatın krediye dönüşüm oranı % 34,6
mertebesindedir.
Aynı tarih itibariyle mevduat bankalarınca toplanan mevduatın % 61’i kamu
menkul kıymetlerine aktarılmakta yani Hazine’ye borç olarak verilmektedir. Bu
durumda reel sektöre gidebilecek kredi hacminde daralma yaratmaktadır.
IV.4.2. Türkiye’de Türev Piyasaları
Türk ekonomisinin zayıf noktaları yukarıda sıralanan verilerin de ışığında şu
şekilde sıralanabilir:
102
•
İstikrarsız büyüme,
•
Yüksek enflasyon,
•
Büyüyen kamu açıkları,
•
Gerekli finans araçlarının yetersizliği,
•
Yüksek reel faiz puanı.
Özellikle gerekli finansal araçarın yetersizliği sorununun çözümünde
küreselleşen Dünyada türev ürünler ön plana çıkmaktadır.
Nitekim İstanbul Ticaret Odası tarafından hazırlatılan “Türkiye 2010 Global
Hedefler Sektörel Stratejiler “ isimli dökümanda küreselleşmeyle ilgili şu saptamada
bulunuluyor: ”Risk yönetimi amacıyla kullanılan türev ürün ve piyasalar bu süreçte
önemli rol oynuyor. Denge ve dengesizlik arasındaki gel-gitler ve oluşan fiyat
dalgalanmaları global dengeleri etkiliyor. Bu oyunda belirsizliğe karşı kendini
koruyamayanlar büyük kayıplara katlanmak zorunda kalıyorlar. Dünyada piyasa
beklentilerini
etkileyebilecek
herşey
artık
bir
numaralı
gündem
maddesi
(UZUNOĞLU, vd., 1999).”
Diğer bütün finansal araçlarda olduğu gibi türev piyasalarının başarısı için de
bir takım şartların sağlanması gerekmektedir. Bu koşullar aşağıdaki alt başlıklar ile
özetlenebilir (ERSAN, 1998: 198-199);
1. Vadeli işlemin dayandığı fiziksel ya da finansal ürünün arz ve talebi
olmalıdır.
2. Söz konusu ürün nitelik ve nicelik açısından belirli bir standarta sahip
olmalıdır.
103
3. Söz konusu ürünün fiyatı pazarda arz ve talebe göre belirlenmelidir.
4. Fiyat değişken olmalı, bir diğer deyişle iniş çıkış göstermelidir. Fiyatı
sabit bir ürün için risten korunma (hedging) gereksinimi olmayacağı
açıktır.
5. Pazarda riskten korunmacılar (hedger) kadar söz konusu riski üstlenmek
isteyen spekülatörlerin varlığı da zorunludur.
6. Yasal ve kurumsal yapının oluşturulması gerekmektedir.
Yukarıda sayılan koşullar sağlansa bile türev ürünlerin kullanımıyla ilgili
kullanıcılar
tarafından
ciddi
endişeler
dile
getirilmektedir.
Pensilvanya
Üniversitesi’nin Wharton Fakültesi tarafından yapılan araştırmaya göre şirketler
tarafından kullanılan türev ürünleri ile ilgili olarak ilginç sonuçlar ortaya çıkmıştır.
Bu araştırmaya göre; araştırmaya katılan şirketlerin 1994’te %31’i, 1995’te ise %41’i
finansal türevleri kullanmıştır.
Araştırmaya katılanların cevaplarına göre; riskten korunmada türev ürünler %
49 ile nakit akımlarını, % 42 ile ticari karı ve % 8 ile firmanın piyasa değerini
koruma amacı için kullanılmaktadırlar. Türev ürünlerin kullanımı ile ilgili endişeler
ise araştırmaya göre Tablo IV.12’deki gibidir.
104
Tablo IV.12: Türev ürün Kullanımı ile İlgili Endişeler
Kullananların
Endişeleri
Kredi Riski
Türev ürünlerinin
riskini değerlendirme
Muhasebe işleyişi
üzerindeki belirsizlik
Vergi ve yasal
problemler
İşlem maliyeti
Likidite riski
Yüksek Endişe (%)
33
31
Orta Düzey Endişe
(%)
35
36
30
30
20
38
20
19
34
36
Kaynak: KAHRAMAN, A., (2002), Bankacılık Sektöründe Risk Yönetimi ve
Beklentiler, Active Dergisi, Ekim-Kasım 2000, http://www.makalem.com/
default.asp?status=arama_makale_detay&nARTICLE_id=404, (20.11.2002)
Türkiye’de türev ürünlerinin gelişimini gösteren 1996 yılının verilerini
taşıyan bir araştırma türev piyasalarının genel karakteristiğini ve eğilimi göstermesi
açısından önemlidir. Araştırma 52 adet banka verilerini yansıtmaktadır.
Ancak araştırma tarihinden bu yana Türkiye’de türev piyasalarında yaşanan
gelişmeler ( İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası , İstanbul
Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Piyasası’nın hayata geçirilmesi gibi) ve
genel eğilimin bir sonucu olarak işlem hacmini gösteren araştırma sonuçlarının
günümüz şartlarının oldukça altında olduğu bir gerçektir. Aynı araştırmaya göre Türk
bankacılık sektöründe 1993 yılında yapılan türev ürün sözleşmelerinin işlem hacmi
68,1 milyar TL iken bu rakam 1996 yılında 2,13 trilyon TL’ye yükselmiştir. Bu
tutarların ayrıntıları Tablo IV.13’de sunulmaktadır.
105
Tablo IV.13: Türkiye’de Türev Ürün Kullanma Eğilimi
(MilyarTL)
Banka
Kamu
Özel
Yabancı
Toplam
1993 Yılı
Tutar
13,54
48,94
5,62
68,1
Yüzde
19,9
71,8
8,3
100,0
1996 Yılı
Tutar
Yüzde
126,71
5,9
1.669,22
78,4
334,74
15,7
2.130,06
100,0
Kaynak: CHAMBERS, N. R.; (1998), Türev Piyasalar, Avcıol Basım-Yayın, İstanbul,
s.210-213
Bu sonuçlara göre özel sermayeli bankalar türev ürünlerini kullanmaya daha
açıktırlar ve bu eğilim artış yaşamaktadır. Ayrıca türev ürünlerinin kullanımında
1993 yılından 1996 yılına kadar % 3000’lik bir artış söz konusudur.
Aynı araştırma ile Türkiye’de bankaların hangi türev ürünleri ile işlem
yaptığı da tespit edilmeye çalışılmıştır. Sonuçlar Tablo IV.14’de sunulmaktadır.
Araştırmaya göre döviz üzerine yazılı türev ürünlerin kullanımı Türkiye piyasasında
ağırlık kazanmıştır. En çok tercih edilen türev ürünler döviz forward ve döviz swap
işlemleridir.
106
Tablo IV.14: Türkiye’de Bankaların Yaptıkları Türev İşlemleri
Yapılan İşlem
Türü
Döviz
forward
Faiz Forward
Döviz Swap
Faiz Swap
Döviz Futures
Faiz Futures
Döviz
Opsiyon
Faiz Opsiyon
Evet
Banka Sayısı
41
%
78,8
Hayır
Banka Sayısı
11
%
21,2
10
38
9
10
7
10
19,2
73,1
17,3
19,2
13,5
19,2
42
14
43
42
45
42
80,8
26,9
82,7
80,8
86,5
80,8
4
7,7
48
92,3
Kaynak: CHAMBERS, N. R.; (1998), Türev Piyasalar, Avcıol Basım-Yayın, İstanbul,
s.213
IV.4.3. Türkiye’de Kredi Türevleri
Kredi türevlerinin önemi işte bu noktada kendisini göstermektedir. Türev
piyasaları küreselleşen dünyada gün geçtikçe popülaritesini artıran bir finansal araç
haline gelmiştir. Kredi riski ise türev ürün kullanıcıları tarafından türev piyasalarla
ilgili öncelikli endişe kaynaklarından biri olarak görülmektedir.
Türk bankacılık sektöründe ise son dönemde yaşanan krizlerin de etkisiyle
önemli bir daralma yaşanmaktadır. Bu durum kredilerde de olumsuz etkilerini
göstermektedir. Bankalar kredi kullandırma yerine kamu menkul kıymetlerine
yönelmektedirler. Banka sisteminde risk dağılımı sıralaması Tablo IV.15’de
sunulmaktadır.
107
Tablo IV.15: Banka Sisteminde Risk Dağılımı
Risk
Yüzde Dağılım
Kredi
72
Piyasa
13
Operasyonel
15
Kaynak: YÜZBAŞIOĞLU, A. N., (2003), Risk Yönetimi ve Bankaların Denetimi, Risk
Yönetimi
Konferansı,
Ocak
2003,
http://www.bddk.org.tr/turkce/
yayinlarveraporlar/sunumlar/riskmanagementNY.pdf, (10.02.2003)
Tablo IV.15’den görüldüğü üzere kredi riski bankacılık sektörü risk
dağılımında açık ara önde gelmektedir.
Bu noktada kredi riski yönetimi için kredi türevleri dünyada artan bir ilgiyle
izlenmektedir; bu eğilimin hızlanması beklenmektedir. Küresel Risk Yöneticileri
Derneği (Gloabal Association of Risk Professionals-GARP) tarafından kendi üyeleri
arasında yapılan bir araştırma sonuçarı Tablo IV.16’da sunulmaktadır. Tablo
IV.16’dan
görüleceği
üzere
GARP
üyelerinin
kullanılırlığının artacağını düşünmektedir.
108
%85’i
kredi
türevlerinin
Tablo IV.16: Kredi Türevlerinin Kullanımı Artacaktır.(Yüzde dağılım)
Kesinlikle katılıyorum
24
Katılıyorum
61
Katılmıyorum
9
Kesinlikle Katılmıyorum
6
Kaynak: Global Association of Risk Professionals, (2002), Risk Management and
Technology in the 21st Century, A CWB Research Report in Association with GARP,
http://www.garp.com/newsletters/jan-feb2000.htm, (16.12.2002)
IV.4.4. Kredi Türevleri’nin Türkiye’de Uygulama Alanı Bulabilmesi İçin
Yapılması Gerekenler
Kredi türevlerinin Türkiye’de yaygın uygulama alanı bulabilmesi için bir
takım önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu önlemler aşağıda sıralanmaktadır.
IV.4.4.1 Ekonomik Belirsizliklerin Ortadan Kaldırılması:
Ekonomik alanda yaşanan belirsizliklerin, türev ürünlerinin dolayısıyla da,
kredi türev ürünlerinin fiyatlandırmasını zorlaştırıcı etkileri olmaktadır. Bu durum,
türev ürün piyasasının pazar büyüklüğünü daraltmaktadır.
Enflasyon ve faiz oranlarındaki belirsizliklerin azaltılması kredi türev
piyasasında koruma alıcı ve satıcı pozisyonunda bulunacak tarafların fiyatlandırmada
yaşayacakları olası sıkıntıları giderici bir ortam oluşturacak, dolayısıyla piyasayı
genişletici etkiler yaratacaktır.
109
Türkiye’de en büyük borçlu Devlettir. Devlet, kamu açıklarının finansmanı
için borçlanmaktan başka bir çare bulamayınca yüksek faizi ve dolayısıyla
enflasyonu körüklemektedir. Kamu kağıtlarının sahip olduğu yüksek faizin bir
sonucu olarak kamu kağıtlarının ihaleleleri yoğun bir ilgi ile karşılaşmaktadır.
Böylelikle reel sektöre kredi olarak gidebilecek fonlar Hazine’ye borç olarak
sunulmaktadır. Bu durum kredi hacminde daralma yaşanmasına yol açmaktadır.
Ayrıca, ekonomideki belirsizliklerin en önemli nedenlerinden biri olan siyasi
istikrarsızlıklara son verilmesi gerekmektedir. Sık yaşanan hükümet değişiklikleri ve
her yeni hükümetin ekonomide getirdiği yeni düzenlemelerin önüne geçilmelidir.
IV.4.4.2 Yasal ve Kurumsal Yapının Oluşturulması
Konuyla ilgili uluslararası düzenlemelerden de yararlanarak gerekli ulusal
düzenlemelerin hazırlanması gereklidir.
“Kredi Türevleri” terimi sadece 30.06.2001 tarihinde yayınlanan “Bankalarca
Karşılık Ayrılacak Kredilerin ve Diğer Alacakların Niteliklerinin Belirlenmesi ve
Ayrılacak Karşılıklara İlişkin Esas ve Usüller Hakkında Yönetmelik” içinde teminat
maddesinde yer bulabilmiştir. Ancak söz konusu yönetmelik sık sık (iki yılda üç
defa) değişiklikler yaşamıştır. Bu da söz konusu yönetmeliğin belirsizliği ortadan
kaldırma konusundaki etkisini azaltmaktadır.
Ayrıca kredi türevlerinin işleyiş esas ve usüllerine yönelik herhangi bir
düzenleme mevcut değildir. Diğer ülkelerde kredi türevleri ile ilgili düzenlemeler
110
bankacılık denetleme kurumları tarafından yürütülmektedir. Ayrıca, yakın zaman
dilimi içerisinde BDDK bankalarda risk yönetimine ilişkin yönetmelikler
hazırlamıştır. Bu sebeplerden dolayı, Türkiye’de düzenlemelerle ilgili muhatabın
BDDK olması gerekir.
Türkiye’de vadeli işlem ve opsiyon borsaları ile ilgili çalışmalar Sermaye
Piyasası Kurulu (SPK) tarafından yürütülmektedir. Ayrıca,
•
Sermaye piyasasının güven açıklık ve kararlılık içinde çalışması,
•
Tasarruf sahiplerinin yani yatırımcıların hak ve yararlarının korunmasının,
sağlanması SPK’nın temel görevleri arasındadır. SPK’nın kredi türevlerinin
Türkiye’de geliştirilmesine ilişkin sürecin dışında kalması beklenemez.
Konuyla ilgili kurum/kuruluşlar koordinasyon içerisinde çalışmalarını
yürütmelidir. Bu anlamda Türkiye’de çeşitli kurumlarda yaşanan kurumsal tekelcilik
kavramının önüne geçilmesi önem arz etmektedir.
Bankalar Kanunu’nun 11. Maddesinde vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri
ile ilgili olarak “…,vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile benzeri diğer
sözleşmeler ve ortaklık payları izlendikleri hesaba bakılmaksızın bu Kanun
uygulamasında kredi sayılır” ibaresi bulunmaktadır. Kredi türevleri bu madde
içerisindeki benzeri diğer sözleşmeler kapsamında değerlendirilebilir. Dolayısıyla
Bankalar Kanunu’nda bu konuda bir değişikliğe ihtiyaç olmadan düzenlemeler,
yönetmelikler vasıtasıyla yapılabilir.
111
Konuyla ilgili başvurulacak temel kaynaklar ISDA tarafından yayınlanan
dökümanlar ve Basel tarafından getirilen düzenlemelerdir. BDDK tarafından “Yeni
Sermaye Yeterliliği Uzlaşısı (Basel II) ve Geçiş Sürecine İlişkin Yol Haritası” na
ilişkin çalışmalar yürütülmektedir. Bu yol haritasıyla beraber, önümüzdeki seneler
içerisinde, AB Bankacılık Sistemi ile uyum sağlama sürecinde yeni tebliğler
çerçevesinde daha detaylı düzenlemelere gidilmesi beklenmektedir. AB uyum
sürecinin olumlu bir şekilde devam etmesi halinde “Yeni Basel Anlaşması” ile aynı
çizgiye gelinecektir. Kredi türevleri de bu kapsamda ele alınmalıdır.
IV.4.4.3 Kredi Riski Veri Tabanı Oluşturulması
Kredi türevleri piyasasının oluşması için kredi riskine ilişkin verilere ihtiyaç
vardır.
BDDK tarafından Basel II’ye geçiş sürecine ilişkin hazırlanan yol haritası
kapsamında 1 Ocak 2005 tarihine kadar Türkiye’de kredi riskinin istatistiki olarak
ölçülmesinin kolaylaştırılması amacıyla merkezi bir veri tabanının kurulması için
fizibilite çalışmalarının tamamlanması hedeflenmektedir. Bu çalışmalar Türkiye’de
kredi türevleri piyasasının oluşumuna önemli katkılarda bulunacaktır.
IV.4.4.4 Risk Derecelendirme Yöntemlerinin Etkin Kullanımı
Kredi riskinin hassas ölçümünü sağlayacak derecelendirme yöntemlerinin
banka kredi işlemlerinde etkin ve doğru bir biçimde kullanılması önem taşımaktadır.
112
Bu konu kredi türevlerinin gelişimine olduğu kadar kredi verme prosedürünün uygun
bir biçimde işletilmesi için de gereklidir.
IV.4.4.5 Bağımsız Kredi Dış Derecelendirme Kuruluşlarının Kurulması
Bağımsız kredi dış derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’de kurulması ve bu
kuruluşlarca şirketler için kredi derecelendirme çalışmaları yapılması kredi
türevlerinin piyasasının oluşturulması için gerekli bir adımdır.
BDDK tarafından Basel II’ye geçiş sürecine ilişkin hazırlanan yol haritası
kapsamında 30 Eylül 2004 tarihine kadar kredi dış derecelendirme kuruluşları ile
değerlendirmeler yapılması ve Türkiye’de yerleşik kredi dış derecelendirme kuruluşu
kurulması (yurtdışı ana ortağın iştiraki ya da yerel) için fizibilite çalışmalarının
tamamlanması hedeflenmektedir. Bu fizibilite çalışmaları, bağımsız kredi dış
derecelendirme kuluşlarının Türkiye’de kurulabilmelerine yönelik olarak, bunlara
ilişkin mesleki standartlar ve kurumsal yapılanma şekilleri de dahil olmak üzere bu
kuruluşların kuruluş ve faaliyetleri ile ilgili düzenlemeler yapılmasını da
içermektedir.
IV.4.4.6 Organizasyonel Yapının Oluşturulması
Bankaların risk yönetimi için kendi bünyelerinde gerekli organizasyonel
yapıyı oluşturmaları gereklidir. Bu konuda 8 Şubat 2001 tarihinde yayınlanan ve
bankaların iç denetim ve risk yönetim sistemlerini 1 Ocak 2002 tarihine kadar
hükümlerine uygun hale getirmek zorunda oldukları “Bankaların İç Denetim ve Risk
113
Yönetimi Sistemleri Hakkında Yönetmelik” ile örnek bir organizasyon şeması
sağlanmıştır.
IV.4.4.7 Bilgi Eksikliğinin Giderilmesi
Risk yönetimi ve bu konuda mevcut araçlar hakkında firma yöneticilerinin
bilgilendirilmesi, kredi türevlerinin kullanım alanı bulabilmesi için büyük önem
taşımaktadır. Risk yönetimiyle ilgili son dönemde özellikle BDDK, TBB gibi
kuruluşlar tarafından çalışmalarda bulunulmaktadır. Ancak özel olarak kredi
türevleriyle ilgili herhangi bir bilgilendirme mevcut değildir. Bu çalışma konuyla
ilgili eksikliği gidermek için yapılmıştır. Konu üzerinde ayrıntılı çalışmalar
yürütülmelidir.
Kredi
türevleriyle
işlem
yapabilecek
kuruluşların,
konu
hakkında
bilgilenmelerini sağlamak için sempozyum, seminer, konferans gibi aktiviteler
düzenlenmelidir. Bu konuda BDDK, TBB gibi kurum ve kuruluşlara görev
düşmektedir.
Ayrıca, ISDA tarafından yayınlanan konuyla ilgili dökümanların Türkçe’ye
kazandırılması gereklidir. Bunu Türkiye’de yapabilecek kuruluş TBB’dir.
IV.4.4.8 Muhasebe Kayıtlarının Tutulması
Kredi türevlerinin nasıl ve hangi kurallar ölçüsünde muhasebe kayıtlarının
tutulacağına ilişkin standart ve esasların oluşturulması gereklidir. Konuyla ilgili
114
olarak Finansal Muhasebe Standartları Kurulu (Financial Accounting Standart
Board-FASB) tarafından yayınlanan Finansal Muhasebe Standartları (Financial
Accounting Standarts-FAS) No.133: Türev araçları ve Hedging Aktiviteleri
Muhasebeleştirilmesi (Accounting for Derivative Instruments and Hedging Activites)
dökümanı esas alınabilinir.
Konunun Türkiye’deki muhatabı olan “Türkiye Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurulu” tarafından yürütülecek çalışmalara ihtiyaç vardır.
IV.4.4.9 Etkin Denetim Sisteminin Kurulması
Basel II’nin hayata geçirilmesiyle yapısı sağlam olan işletmeler, kurumlar
kredilerini daha ucuza alırken, zayıf olanlar ise daha pahalıya alacaktır. Ayrıca
şeffaflık artırılacak ve bankalar ellerinde ne tuttukları hakkında daha fazla bilgi
vermek zorunda kalacaktır.
Kredi türevleri aracılığıyla kredi portföylerinin bilançolarda makyajlanmış
olarak aktarılması söz konusu olabilir. Bilançolarda yapılacak bu tip oynamaları
tespit edebilecek etkin bir denetim sisteminin varlığı zorunludur.
BDDK tarafından Basel II’ye geçiş sürecine ilişkin hazırlanan yol haritasında
1 Ocak 2004 tarihine kadar “ 8 Şubat 2001 tarihli Bankaların İç Denetim ve Risk
Sistemleri Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak bankaların iç denetim
sistemlerini büyük ölçüde çalıştırmasının sağlanması hedeflenmektedir. Aynı tarihe
kadar, bankalar ve BDDK‘da uygulanacak Risk Odaklı Denetim Sistemi (RODS)’nin
115
(bağımsız dış denetim ve otoritenin kamusal denetimi) kurumca belirlenen asgari
unsurlarının tesisi ve bunların uygulanmasına başlanması; RODS’ne dayalı bir
özkaynak müdahele mekanizmasının bankalarda ve BDDK’da tesisine ilişkin
çalışmaların geliştirilmesi ve yapılacak ilave çalışmaların tespiti çalışmaları
yürütülecektir.
116
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Bu yüksek lisans teziyle finansal risk yönetiminde son yıllarda popüler bir
araç olarak dünya finans çevreleri tarafından yakından takip edilen, ancak henüz
Türkiye’de kullanım alanı bulamayan ve Türk finans çevreleri tarafından da
hakkında fazla bilgi sahibi olunmayan kredi türevleri incelenmiştir.
1972 yılında Bretton Woods Anlaşmasının bozulması ile birlikte finans
dünyasının, önemli kur riskleriyle ve faiz riskleriyle karşı karşıya kalması, risk
kavramında yaşanan küreselleşme,.yeni finansal araçlara olan talebi artırmıştır. Bu
yeni finansal araçlar arasında en önemlileri türev ürünleri kavramı olup bu kavram
forward, futures, opsiyon ve swap işlemlerini içermektedir.
Risk, bir işleme ilişkin bir parasal kaybın ortaya çıkması veya bir giderin ya
da zararın vuku bulması nedeniyle ekonomik faydanın azalması ihtimalini ifade
etmektedir. Bankalar şüphesiz finansal risklerden en çok etkilenen kuruluşların
başında gelmektedir. Bankacılık sektöründeki temel riskler kredi riski, piyasa riski,
sona erdirme riski, likidite riski, operasyonel risk, yasal risk, ülke ve transfer riski,
ticari itibar riski olarak sıralanabilir.
Dünya çapında bankacılık sektörü problemlerinin en önemli kaynağı olmaya
devam eden kredi riski yönetmenin amacı bankanın risk ayarlı getirisini maksimize
etmektir. Kredi riskinin etkin şekilde yönetimi, risk yönetiminde kapsamlı bir
yaklaşımın önemli unsurlarından birisidir.
117
1990’ların başında türev piyasalarında yaşanan gelişmelerin bir sonucu olarak
kredi riski yönetimi için yeni bir araç olarak ortaya çıkan kredi türevleri, iki grubun
veya referans varlığının borcunu ödeyememesi veya iflası gibi bir kredi olayı
ihtimaline dayanarak, gelecekteki bir işlem için anlaştıkları iki taraflı tezgahüstü
kontrattır. Diğer türev kontratlarına benzer olarak kredi türevleri, riskleri satma/alma
ihtiyacının, öncelikli finansal yükümlülükleri satıp, almadan karşılanmasını sağlar.
Kredi Türevleri terimi ilk defa 1992 yılında ISDA tarafından yeni bir
tezgahüstü egzotik sözleşme türü olarak kullanıldı. 2003 yılının Şubat ayında ISDA
tarafından küresel standart dökümantasyon yaratmayı hedefleyen 2003 ISDA Kredi
Türevleri tanımları isimli döküman yayımlandı.
Türev piyasalarının küreselleşen dünyada gün geçtikçe popülaritesini artıran
bir finansal araç haline gelmesi kredi riskinin ise türev ürün kullanıcıları tarafından
türev piyasalarla ilgili öncelikli endişe kaynaklarından biri olarak görülmesi, kredi
türevlerinin önemini ve varoluş nedenini ortaya koymaktadır.
Kredi türev türlerinde zamanla daha büyük çeşitlilik sağlanmaktadır. Mevcut
durumda kredi türevleri, kredi forward, kredi swap, kredi opsiyon, teminatlı borç
senetleri biçimlerinde gerçekleştirilebilir.
Bunlardan kredi opsiyonları, değişik çeşitlerde oluşabilir. Kredi opsiyonları,
bir faiz oranı ile diğeri arasındaki kredi aralığı üzerine yazılabileceği gibi altta yatan
varlık üzerine de yazılabilir.
118
Kredi swap uygulamaları iki şekilde olabilir: Kredi Temerrütü Swapları ve
Toplam Ödeme Swapları. Kredi temerrütü swapı kredi riskini daha çok, kredi
koruma satıcısına yönlendirirken toplam ödeme swapı, yatırımcının kredi riskine ve
getirilere daha açık olmasını sağlamaktadır.
Kredi forwardları işlem olarak kredi opsiyonlarına benzerlikler arz etmekle
beraber, anlaşmanın alıcının aleyhine gelişmesi durumunda riski üstlenmesi ile kredi
opsiyonlarından ayrılmaktadır.
Teminatlı Borç Senetleri (TBS) ise riskleri sermaye piyasalarında dağıtarak
çeşitlendirme imkanı sağlamaktadır.
Kredi
türevleri
pazarındaki
büyüme,
beklentilerin
ötesinde
gerçekleşmektedir. 2001 yılı sonunda 1,2 trilyon $ civarında pazar büyüklüğüne
erişmiş olan kredi türevlerinin BBA tarafından yapılan tahminlere göre 2002 yılı
sonu itibariyle 2 trilyon $, 2004 yılı sonunda ise
4,8 trilyon $’a ulaşması
beklenmektedir.
İngiltere,
kredi
türevleri
pazarında
Amerika
ve
Asya’nın
önünde
bulunmaktadır. İngiltere piyasası 2001 yılında tüm dünya pazarının %49’unu teşkil
etmektedir. Kredi türevlerinin kullanımı türlerine göre incelendiğinde ise Kredi
Temerrüt Swapları diğer türlerin oldukça önünde seyretmektedir.
Kredi türevleri kredi riskinin yönetimi için değerli bir araç olmakla beraber
kullanıcıya yeni finansal riskler taşıyabilir. Bu riskler operasyonel risk, karşı taraf
119
riski, likidite riski, yasal riskler ve bunların yanı sıra fiyatlandırma riski, entellektüel
risk olarak sıralanabilir.
Dünyada finansal risk yönetiminde kendine hızla artan bir oranda yer bulan
kredi türevleri Türkiye’de henüz uygulama imkanı bulmamıştır. Bununla beraber
uluslararası finans çevrelerinde kredi türevlerinin yaşadığı bu artış eğiliminin
süreceği görüşü hakimdir. Öyle ki JP Morgan Bankası Kredi Türevleri Birimi
Başkanı Blythe Masters kredi türevlerinin gelecek beş yıl içinde kredi türevlerinin
bankaların kredi riski üzerine yaptıkları her türlü işlemi kökünden değiştireceğini
belirtmektedir. Türkiye’deki finans çevreleri bu gelişmelere kayıtsız kalamazlar.
Kredi türevlerinin finansal risk yönetimindeki önemini Intercapital başkanı J.
David Crammond tarafından, 1994 yılında Meksika’da yaşanan krizle ilgili, söylenen
şu sözler özetlemektedir: ”Eğer bu pazar 1994 yılında var olsaydı ve insanlar şimdi
olduğu gibi etkili hedge ediyor olsalardı, Meksika’da yaşanan ödememe durumu bu
kadar sorun olmazdı (BEATTIE, 2003).”
Kredi türevlerinin Türkiye’de yaygın bir uygulama alanı bulabilmesi için bir
takım önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu önlemler aşağıda sıralanmıştır:
•
Ekonomik belirsizliklerin azaltılması gerekmektedir.
•
Konuyla ilgili uluslararası düzenlemelerden de yararlanarak gerekli yasal ve
kurumsal düzenlemelerin hazırlanması gereklidir.
120
•
Ülke çapında kredi riski veri tabanı oluşturulması gereklidir.
•
Risk
derecelendirme
yöntemlerinin
etkin
kullanımı
için
çalışmalar
yürütülmelidir.
•
Bağımsız kredi dış derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’de kurulması kredi
türev piyasasının gelişimi için önemli bir ihtiyaçtır.
•
Bankaların risk yönetimi için kendi bünyelerinde gerekli organizasyonel yapıyı
oluşturmaları gerekmektedir.
•
Risk yönetimi ve bu konuda mevcut araçlar hakkında firma yöneticilerinin
bilgilendirilmesi, kredi türevlerinin kullanım alanı bulabilmesi için büyük önem
taşımaktadır. Kredi türevleriyle işlem yapabilecek kuruluşların, konu hakkında
bilgilenmelerini sağlamak için sempozyum, seminer, konferans gibi aktiviteler
düzenlenmelidir
•
Kredi türevlerinin nasıl ve hangi kurallar ölçüsünde muhasebe kayıtlarının
tutulacağına ilişkin standart ve esasların oluşturulması gereklidir.
•
Kredi türev piyasasında işlem yapacak kurum/kuruluşların tabi oldukları denetim
sisteminin etkinliği kredi türev piyasasının etkinliğinin de göstergesi olacaktır.
121
KAYNAKÇA
1.
Active Ar-Me, (2003), Finansal Yönetimde Güncel Gelişmeler, Activeline
Gazetesi, Kasım 2002, http://www.makalem.com/default.asp?status=arama_
makale_detay&nARTICLE_id=2020, (10.02.2003)
2.
AGGRAWAL, S.K., (2002), Credit Derivatives Move Beyond Plain Vanilla,
http://www.credit-deriv.com/sunilagarwal.htm, (2.11.2002)
3.
AKSEL, K. H., (2002a), Kredi Riski Yönetimi, Active Dergisi, Mayıs-Haziran
2001, http://www.makalem.com/default.asp?status=arama_makale_detay&n
ARTICLE_id=493, (20.11.2002)
4.
AKSEL, K. H., (2002b), Kredi Risklerinin Ölçümünde Kullanılan Temel
Yöntemler,
Active
Dergisi,
Eylül-Ekim
2002,
http://www.makalem.com/default.asp?status=arama_makale_detay&nARTIC
LE_id=1883, (20.11.2002)
5.
AKSEL, K. H., (2002c), Yeni Basel Anlaşması Uygulamaları, Activeline
Gazetesi,
Mart
2000,
http://www.makalem.com/default.asp?status=
arama_makale_detay&nARTICLE_id=1563, (20.11.2002)
6.
AKSEL, K. H., (2003) Basel Komitesi Kararları ve Yeni Basel
Antlaşması’nda (Basel II) Beklenen Gelişmeler, Active Dergisi, Kasım-Aralık
122
2002, http://www.makalem.com/default.asp?status=arama_makale_detay&n
ARTICLE_id=2068, (10.02.2003)
7.
ALI, P. U., (2002), e-Credit Derivatives: Buying and Selling Credit risk Over
the
Internet,
http://papers.ssrn.com/paper.taf?abstract_id=272380,
(20.11.2002)
8.
ANSON, M. J., (1999), Credit Derivatives, Frank J. Fabozzi Associates,
USA,
9.
AYDAN, A., (2002), Sermaye Yeterliliği ve Value at Risk, Türkiye Bankalar
Birliği,
http://194.133.171.194/turkce/arastirmalar/sermaye%5Fvar.doc,
(19.11.2002)
10.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, (2002), Bankaların İç
Denetim ve Risk Yönetim Sistemlerine İlişkin Açıklanmasına Gerek Duyulan
Hususlar,
Kasım
2001,
http://www.bddk.org.tr/turkce/mevzuat/
tbbgenelge.doc, (15.11.2002)
11.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, (2003a), Bankacılık Sektörü
Gelişmeleri, Kasım 2002, http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/
yayinlarveraporlar.htm#6, (10.02.2003)
12.
Bankacılık Düzenleme ve Deneteleme Kurumu, (2003b), Bankacılık Sektörü
Yeniden Yapılandırma Programı Gelişme Raporu–(V), Kasım 2002,
123
http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/rapor/yapilandirmaprogrami
/BSYYP_Gelisme_112002.pdf, (10.02.2003)
13.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, (2003c), Bankacılık
Sektörünün
Gruplar
ve
Sektör
Bazında
Kredileri,
Eylül
2002,
http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/tablolar/eylul2002kredi.htm
, (10.02.2003)
14.
Bankalarca Karşılık Ayrılacak Kredilerin ve diğer Alacakların Niteliklerinin
Belirlenmesi ve Ayrılacak Karşılıklara İlişkin Esas ve Usüller Hakkında
Yönetmelik, 30 Haziran 2001 Tarih ve 24448 Sayılı resmi Gazetede
yayınlanan Yönetmeliğin 31 Ocak 2002 tarih ve 24657 mükerrer sayılı Resmi
Gazete’de Yayımlanan Yönetmelik ve 31 Aralık 2002 tarih ve 24980 sayılı
Resmi Gazete’de Yayımlanan Yönetmelik ile Değiştirilmiş Hali,
15.
Bankaların İç Denetim ve Risk Yönetimi Sistemleri Hakkında Yönetmelik,
08.02.2001 Tarih ve 24312 Sayılı Resmi Gazete
16.
BEATTIE, J., (2003), Contagion in Latin America: An Analysis of Credit
Derivatives, http://www.econ.duke.edu/Journals/DJE/dje2000/beattie1.PDF,
(10.02.2003)
17.
BOMFIM, A.N., (2002), Understanding Credit Derivatives and Their
Potential
to
Synthesize
Riskless
Assets,
2001,
www.federalreserve.gov/pubs/feds/2001/200150/200150pap.pdf,(15.12.2002)
124
18.
BRIGHAM, E. F., (1999), Finansal Yönetimin Temelleri, Ankara Üniversitesi
Rektörlüğü Yayınları No:212, Çevirenler: AKMUT, Özdemir, SARIASLAN,
Halil, Ankara
19.
British Bankers Association, (2002), BBA Credit Derivatives Report
2001/2002
Executive
Summary,
http://www.bba.org.uk/pdf/58304.pdf.,
(1.11.2002)
20.
CEYLAN, A., (1995), Finansal Teknikler, 2. Baskı, Ekin Kitabevi Yayınları,
Bursa
21.
CHAMBERS, N. R., (1998), Türev Piyasalar, Avcıol Basım-Yayın, İstanbul
22.
CHANCE, D.M., (2002), Teaching Note 97-09: Credit Derivatives, 1997,
http://www.cob.vt.edu/finance/faculty/dmc/Courses/TCHnotes/Tn97-09.pdf,
(1.11.2002)
23.
CLARKE, S., (2002), Kredi Türevleri: Pazarda Büyüme Sürdürülebilecek
mi?,
Active
Dergisi,
http://www.risk.sungard.com/news/
Temmuz-Ağustos
2002,
international_perspectives/25_78.pdf,
(15.10.2002)
24.
Comptroller of the Currency Administrator of National Banks, (2002), OCC
Bank
Derivatives
Report
Third
Quarter
http://www.occ.treas.gov/ftp/deriv/ dq302.pdf, (23.12.2002)
125
2002,
25.
Credit Derivatives-Five Years Out, (2002), http://www.derivativesstrategy.
com/magazine/archive/1997/0797rtbl.asp, (17.11.2002)
26.
Credit
Derivatives
Regulations,
(2002),
http://www.credit-
deriv.com/crelaws.htm, (17.11.2002)
27.
Deloitte&Touche, (2002a), Deloitte&Touche Risk Yönetimi Araştırması,
Deloitte&Touche
Risk
Yönetimi
Haber
Bülteni
Sayı:2,
http://www.deloitte.com.tr/yayinlar/risk/rb2001s2.pdf 2001, (6.11.2002)
28.
Deloitte&Touche,
(2002b),
Deloitte&Touche
Risk
Kredi
Riski
Yönetimi
Modellerinin
Haber
Doğrulanması,
Bülteni
Sayı:6,
http://www.deloitte.com.tr/ yayinlar/risk/rb2001s6.pdf, 2001, (6.11.2002)
29.
DUFFEE, G.R., ZHOU, C., (2002), Credit Derivatives in Banking: Useful
Tools for Managing Risk?, UCBerkeley Research Program in Finance
Working
Paper
RPF-289,
1999,
http://faculty.haas.berkeley.edu/
duffee/creditderivs.pdf, (14.12.2002)
30.
EBİÇLİOĞLU, F.K., KAHRAMAN, A., (2003), Swap İşlemleri İşleyişi ve
Vergisel Boyutu, TÜRMOB Yayınları, http://www.turmob.org.tr/yayinlar/
sirkuler/s23s3.html, (10.02.2003)
126
31.
EPİKMAN, A., (2002), Kredi Riski Yönetimi ve İçsel Derecelendirme
Modelleri,
Deloitte&Touche
Risk
Yönetimi
Haber
Bülteni
Sayı:3,
http://www.deloitte.com.tr/yayinlar/risk/rb2001s3.pdf 2001, (11.11.2002)
32.
ERÇEL, G., (1999), Finansal Risk Yönetimi, 6. Yıllık “Global Finance
Conference”
33.
ERSAN, İ., (1998), Finansal Türevler, Literatür Yayıncılık
34.
Global Association of Risk Professionals, (2002), Risk Management and
Technology in the 21st Century, A CWB Research Report in Association with
GARP, http://www.garp.com/newsletters/jan-feb2000.htm, (16.12.2002)
35.
International Swap and Derivatives Association, (2003a), ISDA Publishes
2003
Isda
Credit
Derivatives
Definitions,
http://www.isda.org/press/index.html, (14.02.2003)
36.
International Swap and Derivatives Association, (2003b), Who We Are,
http://www.isda.org/wwa/index.html, (14.02.2003)
37.
Japanese Credit Derivatives Grow 22% in Second Half 2001, (2002),
http://www.credit-deriv.com/crenewsmar02.htm#japan, (15.10.2002)
127
38.
KAHRAMAN, A., (2002), Bankacılık Sektöründe Risk Yönetimi ve
Beklentiler, Active Dergisi, Ekim-Kasım 2000, http://www.makalem.com/
default.asp?status=arama_makale_detay&nARTICLE_id=404, (20.11.2002)
39.
KARATEPE, Y., (2000), Türev Piyasaları, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi
Yayını, Yayın No:587, Ankara
40.
KARATEPE, Y., (2002), Türev Piyasaları Dersi Ders Notları, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans
Programı
41.
KAYACAN, M., BOLAT, M., YILMAZ, M. K.,BAŞARAN, M.Y.,
USTAOĞLU, Z.M., (1995), Faiz Oranına Dayalı Vadeli İşlemler, Vadeli
İşlemler Piyasa Müdürlüğü Çalışma Grubu, İMKB, İstanbul
42.
KAYACAN, M., BOLAT, M., YILMAZ, M. K.,BAŞARAN, M.Y.,
USTAOĞLU, Z.M., (1999), Sermaye Piyasasına Dayalı “Future” ve
“Option” Sözleşmelerinin Fiyatlaması, Vadeli İşlemler Piyasa Müdürlüğü
Çalışma Grubu, İMKB, İstanbul
43.
KIFF, J., MORROW, R., (2002), Credit Derivatives, Bank of Canada
Review, 2000, http://www.bankofcanada.ca/publications/review/r005-ea.pdf,
(31.10.2002)
128
44.
MORRISON, A. D., (2002), Credit Derivatives, Disintermediation and
Investment
Decisions,
http://www.finance.ox.ac.uk/file_links/
finecon_papers/2001fe01.pdf, (9.11.2002)
45.
NEAL, R.S., (2002), Credit Derivatives: New Financial Instruments for
Controlling Risk, Federal Reserve Bank of Kansas City, Economic Review,
1996,http://www.eco.fundp.ac.be/cerefim/poppapers/10.%20(Robert%20S.%
20Neal)-Credit%20derivatives,%20new%20financial%20instruments
%20for%20controlling%20credit%20risk%20(Economic%20Review,%2019
96).pdf, (4.11.2002)
46.
Özel Finans Kurumları Birliği, (2003a), Türkiye Ekonomisi’nin Kriz Sınavı,
http://www.makalem.com/default.asp?status=arama_makale_detay&bWhere
=true&nARTICLE_id=2102, (10.02.2003)
47.
Özel Finans Kurumları Birliği, (2003b), 1999’dan 2001’e Türk Bankacılık
Sistemi,
http://www.makalem.com/default.asp?status=arama_makale
_detay&nARTICLE_id=2105, (10.02.2003)
48.
PICONE,
D.,
(2002),
Collateralised
Debt
Obligations,
http://www.defaultrisk.com /pdf__files/Collateralised_Debt_Obligations.pdf,
(20.12.2002)
49.
Risk İşlemleri Yönetmeliği, (2003), http://www.tcmb.gov.tr/yeni/mevzuat/
BANKACILIK/2-ii.htm, (10.02.2003)
129
50.
RMF, (2002), Collateralised Debt Obligation, An Introduction to the CDO
Market, RMF Investment Products, http://www.rmf.ch/accdofv500q202.pdf,
(20.12.2002)
51.
TORAMAN, C., (2002), Gelişen Piyasalarda Finansal Risk Yönetimi, Banka
Mali ve Ekonomik Yorumlar Dergisi
52.
Türkiye Bankalar Birliği, (2002a), Bankaların Kredi Riskleri Hakkında
Kamuoyunu Bilgilendirmesi, 1999, http://194.133.171.194/turkce/basle/kredi
% 5Friskleri.doc, (20.11.2002)
53.
Türkiye Bankalar Birliği, (2002b), Kredi Riskinin Yönetimine İlişkin İlkeler,
http://194.133.171.194/turkce/basle/risk%5Fyonetim.doc , (21.11.2002)
54.
Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, (2002), Vadeli İşlem
Piyasaları,
http://www.tsrsb.org.tr/private/trk/sayi19/ince191.htm,
(10.10.2002)
55.
UZUNOĞLU, S., ALKİN, K., GÜRLESEL, C. F., CİVELEK, U., (1999),
Türkiye 2010 Global Hedefler Sektörel Stratejiler, İstanbul Ticaret Odası
56.
YÜZBAŞIOĞLU, A. N., (2003), Risk Yönetimi ve Bankaların Denetimi, Risk
Yönetimi
Konferansı,
Ocak
2003,
http://www.bddk.org.tr/turkce/
yayinlarveraporlar/sunumlar/riskmanagementNY.pdf, (10.02.2003)
130
ÖZET
1970’li yıllardan itibaren ulusal ve uluslararası piyasada yaşanan geçiş
dönemi, finans sektörü piyasa katılımcılarının dinamik ve rekabetçi bir ortamda
büyük mali risklerle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Bu durum da yeni
finansal araçlara olan talebi artırmıştır.
Bu yeni finansal araçlar arasında en önemlileri türev piyasaları kavramı olup
bu kavram forward, futures, opsiyon ve swap sözleşmelerini içermektedir. Türev
ürünlerine gün geçtikçe değişik ürünler eklenmektedir. Birinci bölümde türev
ürünleri hakkında genel bilgi aktarılmıştır.
Bankalar şüphesiz finansal risklerden en çok etkilenen kuruluşların başında
gelmektedir. Bankacılık sektöründeki temel riskler kredi riski, piyasa riski, sona
erdirme riski, likidite riski, operasyonel risk, yasal risk, ülke ve transfer riski, ticari
itibar riski olarak sıralanabilir. İkinci bölümde kredi riski yönetimi üzerinde
durulmuştur.
Kredi türevleri, kullanıcılarına kredi riski yönetimi imkanı sağlayan özel
görüşmelerle yapılan iki taraflı sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler swap, forward ve
opsiyon sözleşmeleri şeklinde olabilir. Üçüncü bölümde kredi türev ürünleri
tanıtılmıştır.
Genellikle büyük bankalar, menkul kıymet firmaları ve sigorta şirketlerinin
katılımcı oldukları kredi türev piyasasının 2004 yılında 4,8 trilyon $’lık bir işlem
131
hacmine ulaşması beklenmektedir. Dördüncü bölümde kredi türevlerinin finansal risk
yönetimindeki yeri, konuyla ilgili ulusal ve uluslararası dökümantasyon ve
düzenlemeler üzerinde durulmuş, kredi türevlerinin Türkiye ekonomisi içinde
alabileceği yer ve Türkiye’de uygulama alanı bulabilmesi için alınması gereken
önlemler sıralanmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: Türev Ürünler, Finansal Risk Yönetimi, Kredi
Riski, Kredi Türevleri
132
ABSTRACT
Since after 1970’s the transition period in the national and international
markets has caused the market participants to face huge financial risks in a dynamic
and competitive environment. This situation has increased the demand to new
financial instruments.
Among these new financial instruments, derivative market is the most
important concept including forward, futures, option and swap contracts. New
instruments are added to derivative products day by day. In first chapter, general
information about the derivative products are supplied.
The banks are, for sure, the leading foundations affected by financial risks.
The basic risks in the banking sector can be stated as credit risk, market risk,
finalising risk, liquidity risk, operational risk, legal risk, country and transfer risk. In
the second chapter credit risk management subject is stated.
Credit derivatives are bilateral contracts, prepared by private negotiations,
providing the users the opportunity to manage credit risk. These contracts can be in
the form of swap, forward and option contracts. In the third chapter, credit derivative
products are introduced.
In the year 2004 it is expected for the credit derivative markets, of which the
main participants are big banks, securities firms, insurance firms, to reach 4,8 trillion
$ turn over value. In the fourth chapter, the place of credit derivatives in financial
133
risk management, national and international regulation and documentation about the
concept are stated, the possible place of credit derivatives in Turkish economy and
the measures those should be taken to provide implementation area to the credit
derivatives in Turkish economy are introduced.
KEY WORDS: Derivative Products, Financial Risk Management, Credit
Risk, Credit Derivatives,
134
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ ........................................................................................................................... 1
I. TÜREV ÜRÜNLERİ................................................................................................ 3
I.1 FUTURES İŞLEMLER .......................................................................................... 4
I.1.1 Emtia Futures....................................................................................................... 5
I.1.1.1 Tarımsal Futures Kontratları............................................................................. 6
I.1.1.2 Enerji Futures Kontratları ................................................................................. 6
I.1. 1.3 Değerli Maden Futures Kontratları.................................................................. 6
I.1.1.4 Sanayi Metalleri Futures Kontratları ................................................................ 7
I.1.2 Finansal Futures................................................................................................... 7
I.1.2.1 Yabancı Para Futures Kontratları ..................................................................... 7
I.1.2.2 Faiz Futures Sözleşmeleri................................................................................. 8
I.1.2.3 Borsa Endeks Futures Kontratları..................................................................... 9
I.2 FORWARD İŞLEMLER...................................................................................... 10
I.2.1 Yabancı Para Forward Kontratları..................................................................... 11
I.2.2 Faiz Forward İşlemleri....................................................................................... 12
I.3 OPSİYONLAR ..................................................................................................... 12
I.3.1 Alım Ve Satım Opsiyonları ............................................................................... 15
I.3.1.1 Satın Alma Hakkı Tanıyan Opsiyonlar........................................................... 15
I.3.1.2 Satma Hakkı Tanıyan Opsiyonlar................................................................... 16
I.3.2 Vadelerine Göre Opsiyon Türleri ...................................................................... 18
I.3.3 Konusuna Göre Opsiyon Türleri........................................................................ 18
I.4 SWAP ................................................................................................................... 19
I.4.1 Faiz Swapı ......................................................................................................... 20
135
I.4.2 Para Swapı ......................................................................................................... 21
I.4.3 Mal Swapı .......................................................................................................... 22
I.4.4 Varlık Swapı ...................................................................................................... 22
I.4.5 Swap İşleminin Avantaj ve Dezavantajları........................................................ 23
II. FİNANSAL RİSK YÖNETİMİ VE KREDİ RİSKİ ............................................. 24
II.1 KREDİ RİSKİ YÖNETİMİ................................................................................. 30
II.1.1 Kredi Riski Konusunda Uygun Ortamın Oluşturulması .................................. 31
II.1.2 Güvenilir Kredi Verme İşleminin Bulunması .................................................. 31
II.1.3 Kredilerin Uygun Yönetimi, Ölçümü ve İzlenmesi ......................................... 32
II.1.4. Kredi Riskinin Uygun Kontrolünün Yapılması............................................... 32
II.2. KREDİ ZARARLARI ........................................................................................ 33
II.2.1. Beklenen Zarar ................................................................................................ 33
II.2.2. Beklenmeyen Zarar ......................................................................................... 34
II.3. İÇSEL DERECELENDİRME MODELLERİ.................................................... 34
II.4. KREDİ RİSKİ MODELLERİNİN DOĞRULANMASI.................................... 35
II.5. BANKALARIN KREDİ RİSKİNE İLİŞKİN KAMUOYUNU
BİLGİLENDİRİRKEN KULLANACAĞI BİLGİLERİN ÖZELLİKLERİ.............. 36
III. KREDİ TÜREVLERİ .......................................................................................... 38
III.1. TANIM VE TARİHÇE ..................................................................................... 38
III.2. KREDİ OPSİYONU ......................................................................................... 43
III.3. KREDİ SWAPLARI ......................................................................................... 48
III.3.1. Kredi Temerrütü Swapı.................................................................................. 48
III.3.1.1. Kredi Sigortası Gibi İşlem Gören Kredi Temmerrüt Swapı ....................... 49
III.3.1.2. Ödemelerin Değişimi Şeklinde İşlem Gören Kredi Temmerrüt Swapı ...... 51
136
III.3.2. Toplam Ödeme Kredi Swapı.......................................................................... 54
III.4. KREDİ FORWARDLARI ................................................................................ 58
III.5. KREDİYE BAĞLI SENETLER ....................................................................... 59
III.6. TEMİNATLI BORÇ SENETLERİ................................................................... 62
III.7. SONUÇ ............................................................................................................. 65
IV. KREDİ TÜREVLERİ İLE FİNANSAL RİSK YÖNETİMİ ............................... 68
IV.1. KREDİ TÜREVLERİNİN FİNANSAL RİSK YÖNETİMİNDEKİ YERİ...... 68
IV.1 .1. Pazar Büyüklüğü........................................................................................... 68
IV.1 .2. Piyasa Katılımcıları....................................................................................... 72
IV.1.3. Kredi Türevlerinin Kullanımı ve Sağladıkları Avantajlar ............................. 75
IV.1.4. Kredi Türevlerinin Taşıdığı Riskler............................................................... 76
IV.1.4.1. Operasyonel Risk ........................................................................................ 77
IV.1.4.2. Karşı Taraf Riski......................................................................................... 77
IV.1.4.3. Likidite Riski .............................................................................................. 78
IV.1.4.4. Yasal Risk ................................................................................................... 78
IV.1.4.5. Fiyatlandırma Riski..................................................................................... 78
IV.1.4.6. Entellektüel Risk......................................................................................... 79
IV.2. KREDİ TÜREVLERİYLE İLGİLİ ULUSLARARASI DÖKÜMANTASYON
VE DÜZENLEMELER ............................................................................................. 79
IV.2 .1. Dökümantasyon ............................................................................................ 79
IV.2 .2. Uluslararası Düzenlemeler............................................................................ 83
IV.2 .2.1. Basle Anlaşması......................................................................................... 83
IV.2.2.1.1. Nisan 1995 Değişikliği ............................................................................ 86
IV.2.2.1.2. Ocak 1996 Değişikliği ............................................................................. 87
137
IV.2.2.1.3.Basle II ...................................................................................................... 87
IV.2 .2.2. Ülkelere Ait Düzenleyici Kuruluşlar ......................................................... 89
IV.3. İLGİLİ ULUSAL MEVZUAT ......................................................................... 90
IV.4. TÜRKİYE’DE KREDİ TÜREVLERİ KULLANIMI ...................................... 96
IV.4 .1. Türkiye Ekonomisi ve Bankacılık Sektörü ................................................... 96
IV.4.2. Türkiye’de Türev Piyasaları ........................................................................ 102
IV.4.3. Türkiye’de Kredi Türevleri.......................................................................... 107
IV.4.4. Kredi Türevleri’nin Türkiye’de Uygulama Alanı Bulabilmesi İçin Yapılması
Gerekenler ................................................................................................................ 109
IV.4.4.1 Ekonomik Belirsizliklerin Ortadan Kaldırılması:...................................... 109
IV.4.4.2 Yasal ve Kurumsal Yapının Oluşturulması ............................................... 110
IV.4.4.3 Kredi Riski Veri Tabanı Oluşturulması ..................................................... 112
IV.4.4.4 Risk Derecelendirme Yöntemlerinin Etkin Kullanımı .............................. 112
IV.4.4.5 Bağımsız Kredi Dış Derecelendirme Kuruluşlarının Kurulması ............... 113
IV.4.4.6 Organizasyonel Yapının Oluşturulması..................................................... 113
IV.4.4.7 Bilgi Eksikliğinin Giderilmesi ................................................................... 114
IV.4.4.8 Muhasebe Kayıtlarının Tutulması.............................................................. 114
IV.4.4.9 Etkin Denetim Sisteminin Kurulması ........................................................ 115
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME........................................................................... 117
KAYNAKÇA........................................................................................................... 122
ÖZET ....................................................................................................................... 131
ABSTRACT............................................................................................................. 133
138
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil I.1: Alım Opsiyonu Sahibinin Kar/Zarar Durumu ........................................... 15
Şekil I.2: Alım Opsiyonu Yazıcısının Kar/Zarar Durumu ........................................ 16
Şekil I.3: Satım Opsiyonu Alıcısının Kar/Zarar Durumu.......................................... 17
Şekil I.4: Satım Opsiyonu Satıcısının Kar/Zarar Durumu......................................... 17
Şekil III.1: Kredi Türevleri ....................................................................................... 40
Şekil III.2 : Kredi Aralığı Put Opsiyonu ................................................................... 48
Şekil III.3: Ödememe Yaşanması Durumunda Nakit Ödeme Sağlayan Kredi
Temerrüt Swapı ................................................................................................... 50
Şekil III.4: Periyodik Ödemeler Yapılan Kredi Temerrüt Swapı............................. 52
Şekil III.5: İki Taraflı Kredi Temerrüt Swapı ........................................................... 54
Şekil III.6: Toplam Ödeme Kredi Swapı .................................................................. 55
Şekil III.7: Krediye Bağlı Senetler............................................................................ 60
Şekil III.8: Krediye Bağlı Senetlerde İşlem Akışı..................................................... 61
Şekil III.9: TBS Diagramı ........................................................................................ 62
Şekil IV.1: Kredi Türevleri Pazar Büyüklüğü........................................................... 69
Şekil IV.2: Büyüme Hızı Değişimi............................................................................ 96
139
TABLOLAR LİSTESİ
TabloI.1: Alım ve Satım Opsiyonlarında Hak ve Yükümlülükler ............................ 18
Tablo II.1: Araştırmaya Katılan Bankaların Risk Yönetim Sistemlerinin
Geliştirilmesi veya İyileştirilmesi Amacıyla Ayırdıkları Bütçe.......................... 29
Tablo II.2: Katılımcılara Göre Önem Sıralaması...................................................... 29
Tablo III.1: Gelişmekte Olan Piyasalardaki 1 Yıllık Kredi Aralığındaki değişimler47
Tablo IV.1: İngiltere Kredi Türev Piyasası............................................................... 69
Tablo IV.2: ABD Bankalarında İşlem Gören Türev Ürünlerin Yıllara Göre Değişimi
............................................................................................................................. 70
Tablo IV.3: ABD Bankalarında Türev Ürünlerinin Dağılımı................................... 71
Tablo IV.4: Türlere Göre Kredi Türevlerinin Pazar Payları..................................... 72
Tablo IV.5: Kredi Türevleri Tarafları ....................................................................... 73
Tablo IV.6: ABD’de 25 Ticari Banka ve Mutemed (Trust) Firmanın Türev Ürün
Kullanımı............................................................................................................. 74
Tablo IV.7: Türkiye Bankacılık Sektörü ......................... ........................................ 98
Tablo IV.8: Bankacılık Sektörüne İlişkin Temel Büyüklükler ................................. 98
Tablo IV.9: Bankacılık Sektörü Grup Payları........................................................... 99
Tablo IV.10: Takibe Dönüşüm Oranı ..................................................................... 100
Tablo IV.11: Bankacılık Sektörünün Gruplar ve Sektör Bazında Kredileri .......... 101
Tablo IV.12: Türev ürün Kullanımı ile İlgili Endişeler .......................................... 105
Tablo IV.13: Türkiye’de Türev Ürün Kullanma Eğilimi........................................ 106
Tablo IV.14: Türkiye’de Bankaların Yaptıkları Türev İşlemleri............................ 107
Tablo IV.15: Banka Sisteminde Risk Dağılımı ...................................................... 108
Tablo IV.16: Kredi Türevlerinin Kullanımı Artacaktır .......................................... 109
140
KISALTMALAR
AB
: Avrupa Birliği
A.B.D.
: Amerika Birleşik Devletleri
APRA
: Avusturalya İktisadi Düzenlemeler Otoritesi
BaFin
:Finans Hizmetleri Denetimi Kurumu (Bundesanstalt für
Finanzdienstleistungsaufsicht)
BBA
: İngiliz Bankalar Birliği
BDDK
: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
BTP
: İtalyan Devlet Tahvili
CBOT
: Şikago Ticaret Odası
DJIA
: Dow Jones Sanayi Ortalaması
FAS :
Finansal Muhasebe Standartları
FASB
:Finansal Muhasebe Standartları Kurulu
FDIC
: Federal Mevduat Sigortası Kurumu
FRS
: ABD Merkez Bankası
GARP
: Küresel Risk Yöneticileri Derneği
HKMA
: Hong Kong Para Otoritesi
İMKB
: İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
ISDA
: Uluslararası Swap ve Türev Kurumu
JPG
: Japonya Devlet Tahvili
LEAPS
: Uzun Vadeli Opsiyonlar
No :
: Numara
NYMEX
: New York Ticaret Borsası
OCC
: Para Denetleme Kurumu
141
OECD
: Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü
OSFI
: Finansal Kurumlar Denetleme Kurumu
RODS
: Risk Odaklı Denetim Sistemi
SPK
: Sermaye Piyasası Kurulu
TBB
: Türkiye Bankalar Birliği
TBS
: Teminatlı Borç Senetleri
TCMB
: Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası
TMSF
: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
US T-Bond
: Amerikan Devlet Tahvili
US T-Notes
: Amerikan Hazine Senedi
VaR
: Riske Maruz Değer
142
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
KREDİ TÜREVLERİ VE KULLANIMI
Yüksek Lisans Tezi
Deniz Demirci
Ankara-2003
143
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
KREDİ TÜREVLERİ VE KULLANIMI
Yüksek Lisans Tezi
Deniz Demirci
Tez Danışmanı
Yrd. Doç. Dr. Yalçın Karatepe
Ankara-2003
144
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
KREDİ TÜREVLERİ VE KULLANIMI
Yüksek Lisans Tezi
Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Yalçın KARATEPE
Tez Jürisi Üyeleri
Adı ve Soyadı
İmzası
..................................................................
.....................................
..................................................................
.....................................
..................................................................
.....................................
..................................................................
......................................
..................................................................
......................................
..................................................................
.......................................
Tez Sınav Tarihi .......................................................
145
Download