Uploaded by User7158

KREDİ -TEZ

advertisement
T.C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
……………………..ENSTİTÜSÜ
………………ANABİLİM DALI
……………….. BİLİM DALI
TEZİN ADI
Hazırlayan
Adı ve SOYADI
Danışman
Unvanı, Adı ve SOYADI
Yükseklisans Tezi
Ocak 2021
KAYSERİ
T.C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
…………… BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
……………...ANABİLİM DALI
………..……… BİLİM DALI
TEZİN ADI
Hazırlayan
Adı ve SOYADI
Danışman
Unvanı, Adı ve SOYADI
Bu çalışma; Erciyes Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri
Birimi tarafından FBD-10-3031 kodlu proje ile desteklenmiştir.
Ocak 2021
KAYSERİ
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ ...........................................................................................................................1
BİRİNCİ BÖLÜM
KREDİ, KREDİ TÜRLERİ VE TÜKETİCİ KREDİLERİ
1.1. Kredi ................................................................................................................. 2
1.2. Kredi Türleri ..................................................................................................... 5
1.2.1. Niteliklerine Göre Krediler ........................................................................ 5
1.2.2. Vadelerine Göre Krediler........................................................................... 7
1.2.3. Teminatlarına Göre Krediler ...................................................................... 7
1.2.4. Kaynaklarına Göre Krediler....................................................................... 7
1.3.Tüketici Kredileri ............................................................................................... 8
1.3.1. Tüketici Kredisi Kavramı .......................................................................... 8
1.3.2. Tüketici Kredisi Türleri ............................................................................. 9
1.3.2.1. Nakdi Bireysel Krediler .................................................................... 10
1.3.2.1.1 İhtiyaç Kredisi............................................................................. 10
1.3.2.1.2. Taşıt Kredisi ............................................................................... 10
1.3.2.1.3. Konut Kredisi ............................................................................. 11
1.3.2.1.4. Evlilik Kredisi ............................................................................ 12
1.3.2.1.5. Eğitim Kredisi ............................................................................ 12
i
1.3.2.1.6. Tatil Kredisi ............................................................................... 12
1.3.2.1.7. Kredili Mevduat Hesabı ............................................................. 12
1.3.2.2. Gayri Nakdi Bireysel Krediler .......................................................... 13
1.3.2.2.1- Kredi Kartı nedir........................................................................ 13
1.3.2.2.2.- Kredi kartının tüketiciye sağladığı yararlar .............................. 13
1.3.2.2.3 Kredi kartının tüketiciye zararları ............................................... 14
1.3.3.- Tüketici Kredisi Kullandırma Esasları ................................................... 15
1.3.3.1- Kimler Tüketici Kredisi Kullanabilir ............................................... 15
1.3.3.2- Tüketici Kredisi Kullanması Uygun Olmayan Kişiler Kimlerdir. ... 15
1.3.3.3- Tüketici Kredisi Başvuru Süreci ...................................................... 16
1.3.3.3.1.Kredi Başvurusu/Ön Görüşme .................................................... 16
1.3.3.3.2.Mali Bilgilerin İncelenmesi ........................................................ 17
1.3.3.3.3. İstihbarat Bilgileri ...................................................................... 17
1.3.3.3.4.Bilgi Bankasına Başvuru/Kredi Kayıt Bürosu Sorgulaması ....... 18
1.3.3.3.5.Scoring (Notlama)....................................................................... 19
1.3.3.3.6.Kredi Kullandırım/Red Kararı .................................................... 19
1.3.4-Tüketici Kredilerinin Yararları ve Zararları ............................................. 20
1.3.4.1-Yararları ............................................................................................. 20
1.3.4.2- Zararları ............................................................................................ 20
ii
1.3.5. Ekonomi Politikaları Ve Tüketici Kredileri............................................. 20
1.3.5.1. Para Politikası ve Tüketici Kredileri ................................................. 21
1.3.5.2. Maliye Politikası ve Tüketici Kredileri ............................................ 23
1.4. Tüketici Kredilerinin Ülke Ekomomisi Açısndan Önemi .............................. 24
İKİNCİ BÖLÜM
TÜKETİCİ KREDİLERİNDE RİSK KAVRAMI
2.1. Kredi Riski Ve Bankacılıkta Karşılaşılan Risk Türleri .................................. 27
2.1.1. Kredi Riski ............................................................................................... 27
2.1.2. Piyasa Riski.............................................................................................. 29
2.1.3. Likidite Riski ........................................................................................... 30
2.1.4. Faiz Oranı Riski ....................................................................................... 32
2.1.5. Kur Riski .................................................................................................. 33
2.1.6. Ülke Riski ................................................................................................ 34
2.1.7. Operasyonel Risk ..................................................................................... 35
2.2. Tüketici Kredi Riskini Etkileyen Faktörler .................................................... 37
2.2.1.Yaş ............................................................................................................ 39
2.2.2. Cinsiyet .................................................................................................... 40
2.2.3. Eğitim Düzeyi .......................................................................................... 40
2.2.4. İstihdam Durumu ..................................................................................... 40
iii
2.2.5. Gelir ......................................................................................................... 41
2.2.6. Ev Sahipliği.............................................................................................. 41
2.2.7. Büyüklük .................................................................................................. 41
2.3. Tüketici Kredi Riski Yönetimi ....................................................................... 42
2.4. Tüketici Kredi Riski Ölçme Yöntemleri ......................................................... 43
2.4.1. Doğrusal Diskriminant Yöntemi .............................................................. 44
2.4.2. Doğrusal Olasılık Yöntemi ...................................................................... 44
2.4.3. Lojit Yöntem ............................................................................................ 45
2.4.4. Probit Yöntem .......................................................................................... 47
2.4.5. Yapay Sinir Ağları Yöntemi .................................................................... 47
SONUÇ ......................................................................................................................49
KAYNAKLAR ..........................................................................................................50
iv
GİRİŞ
Günümüzde insanların ihtiyaçlarının fazlalaşması nedeniyle paraya olan
ihtiyaçlarında da bir artış gözlemlenmiştir. Bu artış insanları parayı elde etmek
amacıyla
farklı
yol
ve
yöntemlere
itmiştir.
Kısaca
insan,
ihtiyaçlarını
karşılayabilecek parayı bulma çabası içerisine girmiştir. Banka gibi şirketler
insanların bu durumunu çok iyi etmişler ve onların ihtiyaçlarını kredi yoluyla
karşılama yöntemine başvurmuşlardır.
Kredi vermekte asıl amaç, hem bankanın daha fazla gelir elde etmesini
sağlamak hem de şahısların sahip olmak istediği ihtiyaçları daha hızlı elde etmelerini
temin etmeyi sağlamaktır. Kredinin şüphesiz en önemli maddesi güvendir. Krediyi
verecek kuruluş ile kredi alacak kişiler arasında bir güven mekanizması oluşması
gerekir. Ayrıca krediyi alacak bireyin, o krediyi karşılayacak güce sahip olduğunu
teminat vermesi de gereklidir. Kredi önem verilen konulardan birisi de şüphesiz
zaman unsurudur. Çünkü kredide belirli bir zaman aralığı vardır. Bankalar tarafından
verilen kredi işleminin geçerli olması için kredinin geri ödeme süresinin belirlenmiş
bir zaman aralığı içerisinde olması gerekmektedir. Belirlenen süre içinde kredinin
alacaklı tarafa geri ödenmesi gerekmektedir. Tezimizde kredi ile ilgili kavramlar
detaylı bir şekilde izah edilmeye çalışılmıştır. Tüketici kredisinin tanımı yapılmış ve
tüketici kredilerinin çeşitlerine yönelik detaylı bilgiler verilmiştir. Yine tezimizde
nakdi krediler ile gayrinakdi krediler arasındaki farklar ortaya konmaya çalışılmış ve
bunların çeşitlerine yer verilmiştir. Tezimizin ikinci bölümünde ise tüketici
kredilerinde risk kavramı üzerinde durduk. Bankalar daha fazla gelir ve sermaye elde
edebilmek adına çeşitli riskleri de göze alırlar. Risk umumi manada; zarar ya da
olumsuzluk yaratacak bir olayın ortaya çıkma olasılığı olarak tanımlanır.
Tezimizde de bu risklerin neler olabileceği ve riskleri etkileyen faktörlerin
neler olduğu detaylı bir şekilde verilmeye çalışılmıştır. Tezimiz hem günümüze hem
geleceğe faydalı olacak şekilde oluşturulmuş ve çeşitli örnekler verilerek konuların
daha iyi anlaşılması amaçlanmıştır.
1
BİRİNCİ BÖLÜM
KREDİ, KREDİ TÜRLERİ VE TÜKETİCİ KREDİLERİ
Banka kredileri, ekonomik aktörler için en önemli ekonomik faktörlerden
biridir. Banka kredileri fon fazlası olan aktörlerden fon ihtiyacı olan aktörler
arasındaki ilişkiyi sağlayarak firmaların yatırım yapmalarını hane halkının ise
harcamalarını arttırmalarını sağlayarak ekonomik büyümeye katkıda bulunurlar.
Bu bölümde, ekonomide önemli bir unsur olan banka kredilerinin genel
olarak tanımı yapılarak başlanacak, kredi türleri, tüketici kredisi açıklandıktan sonra
ekonomi politikaları ve tüketici kredileri arasındaki bağlantısına bakılacaktır. Son
olarak tüketici kredilerinin ülke ekonomisi açısından önemi incelenerek bölüm
sonlandırılacaktır.
1.1. Kredi
Kredi kelime anlamı olarak itibar, güven, saygınlık olarak kullanılan
İngilizcedeki Credit kelimesinin türevi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kredi
elimizdeki para ile gelecekte elimize geçecek olan paranın değiştirilmesidir. Kredi
veren para verip, ödeme vaadi alırken, kredi alan para alıp ödeme vaadi vermektedir.
Kredi, bir bankanın yapacağı değerlendirme süreci sonucunda kredi talebinde
bulunan gerçek veya tüzel kişilere, yasal düzenlemeler ile bankanın kuralları ve
kaynaklarını da dikkate alarak, belirli limitler dahilinde ve teminatlı ya da teminatsız
şekilde tanıdığı nakit veya nakit dışı kullanım hakkına denir (Vurucu ve Arı, 2017).
Kaya (2012) kredinin tanımını, bir sözleşmeye dayanılarak bir miktar nakdin
kullandırılması veya belli bir edimin yerine getirilmesinin taahhüt edilmesi suretiyle
faiz veya komisyon karşılığında itibarın başkasına belirli bir süre ile kullandırılması
şeklindeki ekonomik faaliyetler olarak ifade etmektedir (Kaya, 2012).
Bankacılık açısından kredi kavramının tanımı ise; “bir bankanın yapmış
olduğu veya yapacağı istihbarat sonucunda, gerçek veya tüzel kişilere mevzuatı, iç
politikaları veya kendi mevcut kaynakları göz önünde bulundurularak, teminat
karşılığı veya teminatsız olarak; para, kefalet veya teminat vermek şeklinde
tanımlanmış olan limit veya imkânlardır” şeklindedir (Tapdig, 2017; Parasız, 2005).
2
5411 sayılı Bankalar Kanunu’nun, 48. maddesine göre krediler (Resmi
Gazete, 2005);
“Bankalarca verilen nakdi krediler ile teminat mektupları, kontrgarantiler,
kefaletler, aval, ciro, kabul gibi gayrinakdi krediler ve bu niteliği haiz taahhütler,
satın alınan tahvil ve benzeri sermaye piyasası araçları, tevdiatta bulunmak suretiyle
ya da herhangi bir şekil ve surette verilen ödünçler, varlıkların vadeli satışından
doğan alacaklar, vadesi geçmiş nakdi krediler, tahakkuk etmekle birlikte tahsil
edilmemiş faizler, gayrinakdi kredilerin nakde tahvil olan bedelleri, ters repo
işlemlerinden alacaklar, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile benzeri diğer
sözleşmeler nedeniyle üstlenilen riskler, ortaklık payları ve Kurulca kredi olarak
kabul edilen işlemler izlendikleri hesaba bakılmaksızın bu kanun uygulamasında
kredi sayılır.”
Kredi, belirli bir risk karşılığında, kendisine güven duyulan bir kişiye ya da
kuruma belirli miktar paranın, belirli bir süre için, belirli bir gelir karşılığı verilmesi,
tahsis edilmesidir (Hazar ve Babuşcu, 2017). Kredi güvene dayanan bir işlemdir.
Bankadaki krediyi kullandıracak personelin kredi verirken krediyi çekecek gerçek ya
da tüzel kişinin ödemede istekli olup olmadığına, sağlam ve dürüst olup olmadığına
iyice bakması ve iyi analiz etmesi gerekmektedir (Uzunoğlu, 2011). Kredi işlemi, bir
sözleşmeye dayanır, faiz, komisyon ve kâr payı gibi bir getiri karşılığında geri
ödenmek üzere verilir (Altıntaş, 2012).
Kredi, iktisadi ve ekonomik faaliyetlerde önemli yere sahiptir. Kredi alan
kurum ya da kuruluşlar kullandıkları kredi ile kullanacakları ürünleri satın
almaktadır. Kullanılan kredi vasıtasıyla satın alma gücü ve işlem hacimleri
artmaktadır (Selimoğlu, 2006).
Kredi, bankaların şahıs veya şirketlere geri ödemesi şartıyla para vermesi ve
krediyi alan kişi ya da kurumunda borcunu geri ödeme taahhüdünde bulunmasıdır.
Fakat kullandırılan krediler için geri ödenmeme riski her zaman göz önünde
bulundurularak bu riskin en aza indirilmesi için gerekli önlemler alınmalıdır (Eliuz,
2009).
Bir işlemin kredi niteliğini kazanabilmesi için; krediyi alan taraf (borçlu),
krediyi veren taraf (alacaklı), devredilen satın alma gücü/garanti (kredi), ödeme
3
vaadi (vade), güven ve saygınlık (itibar), teminat (garanti) ile faiz/komisyon (verim)
gibi koşulların oluşması gerekmektedir. Kredi kavramını oluşturan unsurlar; zaman,
risk, güven ve gelir olmak üzere dört başlık altında toplanabilir (Kavcıoğlu, 2003: 6).
Zaman Unsuru: Kredide zaman unsuru büyük önem taşımaktadır. Kredinin
belirli bir başlangıç ve bitiş süresi olmalıdır. Kredi kullanan kişiler borcun belirli bir
sürede başladığını ve belirli bir süre sonra biteceğini bilmektedirler, vadesiz bir işlem
kredi işlemi sayılmamaktadır (Takan ve Acar Boyacıoğlu, 2011). Bankalar tarafından
verilen kredi işleminin geçerli olması için kredinin geri ödeme süresinin belirlenmiş
bir zaman aralığı içerisinde olması gerekmektedir. Belirlenen süre içinde kredinin
alacaklı tarafa geri ödenmesi gerekmektedir. Kredi süresi ne kadar uzarsa riski o
kadar artar (Usta, 1991). Kredinin belirlenen süre içinde ödenmesi bankanın
güvenliği ve karlılığı açısından oldukça önemlidir. Vadesi uzayan kredinin riski de
artacağından bankanın kredi için oluşturduğu maliyet de buna bağlı olarak artacaktır
(Aydın, 2006).
Güven Unsuru: Kredi ödemesinin belirlenen süre sonunda ve vadesinde
ödenmesi güven unsurunu ortaya çıkarmaktadır. Kredi kullandırılmadan önce yapılan
araştırmalarda güven unsuruna aykırı bir durum ortaya çıkarsa kredi işlemi
gerçekleştirilmez. Kredi
işlemi
gerçekleştikten sonra
güvenin
zedelenmesi
durumunda kredinin hızlı bir şekilde iptali ve tasfiyesinin gerçekleştirilmesi
gerekmektedir (Usta, 1991). Kredi işlemin gerçekleşebilmesi için güven unsurunun
mutlaka bulunması gerekmektedir. Bu güven unsurunun oluşması için banka kredi
verilecek taraf hakkında istihbarat, finansal tablo analizi, geri ödeme performansı,
talep edilen kredinin içeriği ve neden talep edildiği gibi araştırmalar yapmaktadır.
Yapılan bu araştırmalar sonucu olumlu sonuçlar elde edilirse kredi talebi
karşılanmaktadır.
Risk Unsuru: Bankacılıkta risk taraflarca kabul edilen yükümlülüklerin
yerine getirilmemesi sonucunda karşılaşılan zararı ifade etmektedir. Banka tarafından
verilen kredi, geri ödenmeme riski taşımakta olduğundan banka kredi verirken
firmanın durumuna göre ipotek, kefalet, rehin gibi teminatlar almaktadır (Takan ve
Acar Boyacıoğlu, 2011). Kredi verildiği andan taahhüt edilen zaman sonuna kadar
risk taşımaktadır. Burada risk, gerçek veya tüzel kişilere nakit, mal karşılığı veya
kefalet alınarak kullandırılan kredilerin, belirli bir tarih itibariyle kullandırılmış olan
4
kısımdır. Risk tamamen ortadan kaldırılamasa dahi bir kısım önlemler almak
mümkündür (Ataş, 1966).
Getiri Unsuru: Bankaların temel faaliyet amacı getiri elde etmektir.
Bankaların getiri elde ettikleri en önemli kalemlerden biri kredidir. Verilen krediden
elde edilen getirilerden birisi olan faiz geliri nakit kredilerden elde edilirken bir
diğeri olan komisyon geliri ise gayri nakdi kredilerden elde edilmektedir (Usta,
1991).
Bankalar açısından kredi kullandırma aşamasında bu dört unsur büyük önem
taşımaktadır. Bu unsurların yanında göz önünde bulundurulması gereken kredi
fonksiyonları ise şöyledir (Takan ve Acar Boyacıoğlu, 2011):

Kredi, firmaların elindeki ürün ve hizmetlerin diğer bireyler tarafından
kullanımını sağlamak için etkili bir araçtır.

Kredi kullanan kişi ya da kurumlar almış oldukları kredi ile mal veya hizmet
üretirler. Kredi kullandıran kurum ise kredi kullandırmış olduğu kişi ya da
kuruma karşı alacaklı duruma geçmiş olur.

Devlet müdahalesi olmayan ve tam rekabet şartlarının olduğu bir ortamda
faiz haddi ile tasarruf arasında eşitliği sağlar.

Firma ya da kişinin kullanmış olduğu kredi ile gelecek dönemde sahip olacağı
gelirlerini harcama imkanı vererek piyasada kişi ve kurumların satın alma
gücünün artmasına yardımcı olur.

Girişimcilerin
projelerini
gerçekleştirmelerini
hızlandırarak
yapmak
istedikleri iş üzerinde kendirini geliştirme imkanı sağlar.
1.2. Kredi Türleri
1.2.1. Niteliklerine Göre Krediler
Nitelik unsurlarına dayalı kredileri; nakdi ve gayr-ı nakdi şeklinde iki kısma
ayırmak mümkündür. Nakdi kredide amaç kişilere ödünç vermek, geri ödemek üzere
belli bir miktar paranın verilmesidir. Burada bankalar müşterilerinden kar elde
etmeyi amaçlamışlardır. Verdikleri kredi karşılığında bankalar müşterilerinden faiz
ve komisyon alarak kar elde ederler. Borca dair cari hesaplar, belli bir teminata bağlı
krediler, iskonto türü krediler bu kredi sınıflandırılması içerisinde yer alır (Güney,
2013).
5
İskonto ve iştira, banka tarafından vadesi henüz gelmemiş poliçenin alacaklı
kişilerden satın alınması durumudur. Borçlu cari hesapların belli bir vadeye bağlı
olmadığı görülür. Bu hesaplar, belli bir vadeye bağlı olmaksızın Türk Ticaret
Kanunu’nun belli maddelerine göre ortaya konan, müşteriye belli bir sınır içerisinde
para çekme imkanı tanıyan, aynı zamanda müşterilerine para çekme ve yatırma
imkanı da veren belli kredi sistemleridir (Aydemir, 2004).
Gayrinakdi kredilerinde kişiler, bir işin meydana gelmesi, bir borcun
kapanması, üzerinde mesul olduğu bir yükümlülüğü yerine getirilmesi amacıyla
bankanın bir ücret, bir teminat, bir komisyon mukabilinde borçlu kimse adına kefil
olması ve borçlu şahsın yükümlülüğünü üstlenmesi durumu ile ilişkilendirilen,
kullandırılan krediler şeklinde karşımıza çıkmaktadır (Takan ve Acar Boyacıoğlu,
2013). Gayrinakdi krediler farklı şekillerde kullandırılabilir. Teminat mektubu
verilebilir, kefalet kredisi şeklinde tanzim edilebilir, ithalat garantisi şeklinde de
kullanılabilir.
Teminat mektubu, bankalar tarafından verilir. Kişilerin yurt içinde veya yurt
dışında mevcut olan gerçek ve tüzel şahıslar lehine, bir işin meydana getirilmesi,
kişinin borcunun ödenmesi gibi kurum ve kuruluşlara bir söz verdiğinde yerine
getirmesi gerekmektedir. Şayet bu taahhüt yerine getirilmezse mektup bedeli ne ise
kayıtsız, koşulsuz ödenmesi gereklidir. Bankanın verdiği bu garanti hususlarına
teminat mektubu adı verilir. Eğer bir şahsa banka teminat mektubu veriyorsa, kendi
saygın ve güvenilir durumunu müşterisinin kullanmasına izin vermiş demektir
(Takan ve Acar Boyacıoğlu, 2013).
Kabul kredisinde, ihracat eden kişilerle ithalat yapan kişiler arasında bir
anlaşma vardır. Burada ithal edilecek ürünün bedeli, malın teslim anında ödenmeyip
belirli poliçelerle ya da belirlenen bir vadede ödenmesini mümkün kılan ödeme
yöntemidir. Kabul kredisi sayesinde kurum ve kuruluşlar, yurt dışından mal
getirebiliyor ve bu malın vadeli şekilde gerçekleştirmesine imkân sağlamaktadır.
Yine bu ödemelerde bir veya bir den fazla poliçe ibraz edilebilir (Şakar, 2014).
6
1.2.2. Vadelerine Göre Krediler
Kredilerin çeşitli şekillerde sınıflandırıldığını biliyoruz. Krediler vadelerine
göre üç farklı şekilde incelenebilir. Bunlar kısa vadeli krediler, orta vadeli krediler ve
uzun vadeli krediler şeklinde üç kısımda incelenebilir. Kişi veya kurumun kullandığı
kredi, krediyi aldığı tarihten 365 gün içerisinde tekrar ödemeyi taahhüt ediyorsa
bunlara kısa vadeli kredi adı verilir. Şayet krediyi alan şahıs veya kurum, bu krediyi
1 sene ile 5 sene arasında ödemeyi taahhüt ediyorsa, bu tür krediler de orta vadeli
krediler sınıfına dâhil olur. Eğer alınan kredinin ödeme süresi 5 seneden daha fazla
ise bu tür krediler de uzun vadeli krediler sınıfına dâhil olur (Ataçoğlu, 2006).
1.2.3. Teminatlarına Göre Krediler
Krediler teminatlarına göre de çeşitli sınıflara ayrılır. Teminatlarına göre
kredilerin iki kısımda incelendiğini görürüz. Bunlar teminatlı ve teminatsız
kredilerdir. Teminatsız kredilerde, kişi herhangi bir mal güvencesi sunmaz, kişinin
imzası karşılığında verilen bir kredi çeşididir. Kısaca kredi alacak olan şahsın bir
imzası kredi için yeterlidir. Başka güvencelere de ihtiyaç yoktur. Banka krediyi
alacak kişiye ya da kuruma güven duymaktadır ki ona bir imza karşılığında kredi
verebilmektedir kısacası şahsın kişiliğine güvenmektedir (Ulusoy, 2013).
Teminatlı krediler de ise durum farklıdır. Teminatlı kredileri de kendi
arasında ikiye ayırmak mümkündür. Bunun birincisi imza teminatlı kredilerdir,
ikincisi ise maddi teminatlı kredilerdir. İmza teminatlı kredilerde birden fazla şahsın
ya da kurumun imzasına ihtiyaç vardır. Kefalet mukabilinde verilen krediler, senet
mukabilinde verilen krediler bu kredilere verilebilecek birkaç örnekten bazılardır.
Maddi teminatlı kredilerde adından da anlaşılacağı üzere verilecek kredi mukabilinde
bir maddi malın karşılık tutulması esas alınmıştır. Emtia karşılığında verilen krediler
bu kısma örnek verilebilir. Yine esham ve tahvilat mukabilinde verilen krediler de bu
kısma girer (Aydemir, 2004).
1.2.4. Kaynaklarına Göre Krediler
Kaynaklarına göre kredileri iki kısımda incelemek mümkündür. Bunun
birincisi banka kaynaklı kredilerdir. Bu tür kredilerde bankaya ait varlıkların kredi
olarak sunulması vardır. İkinci kısım ise yabancı kaynaklı kredilerdir. Banka harici
7
varlıklardan istifade ettirilen krediler ise TCMB, Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş.
(Eximbank) ve diğer fonlardan faydalanarak verilen kredilerdir (Şakar, 2014).
1.3.Tüketici Kredileri
1.3.1. Tüketici Kredisi Kavramı
Tüketici kredisi kavramını açıklayabilmek için öncelikle tüketici kavramının
tanımlanması gerekmektedir. Tüketici, bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki
olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek veya tüzel kişiye
denilmektedir (Reisoğlu, 2008).
Tüketici kredisi ise ticari amaçlar dışında, dayanıklı mal ve hizmet alımı veya
tüketicinin ihtiyaçlarını yarınki gelirleri ile ödeme fırsatı veren kredi türü olarak
tanımlanmaktadır. Bu kredi türü tüketim amacına yönelik olduğu ve tüketiciler
tarafından kullanıldığı için tüketici kredisi olarak adlandırılmaktadır (Amadi, 2012:
30). Daha genel bir ifade ile herhangi bir malın veya hizmetin satın alınmasına bağlı
olarak veya olmayarak ticari amaçlar dışında kullanılmak ve sonradan belirli
şartlarda geri ödenmek üzere verilen krediler olarak tanımlanmaktadır (Yetim, 1997).
Takan (2001) ise tüketici kredisi tanımında talep, üretim ve yatırıma dikkat
çekerek tüketici kredisini, geleceğe ait talepleri, geleceğe ait üretimi, dolayısıyla
geleceğe ait yatırımlar ile bunlara göre oluşacak istihdamı ve gelir düzeylerini öne
alan, hem sosyal hem ekonomik amaçlı krediler olarak tanımlamıştır.
Başka bir tanımlamaya göre, bankalar aracılığıyla tüketiciye ticari amaçlar
dışında kullanılmak üzere konut, taşıt veya herhangi bir mal ve hizmet alımının
finansmanına yönelik olarak kamu veya özel sektör kuruluşlarında ücretli olarak
çalışan veya emekli olmuş düzenli gelir elde edenler ile serbest meslek mensuplarına
başlangıçta belirlenen faiz oranlarına göre bir ödeme planı içinde geri ödenmek üzere
verilen kredilere tüketici kredisi denilmektedir (Şakar, 2006).
Gelişmiş ülkelerin tüketici kredisi kanunları ve Avrupa Birliği’nin tüketici
kredisi direktifi ise tüketici kredilerini, herhangi bir mal veya hizmetin satın alınması
amacıyla ve ticari amaçlar dışında kullanmak üzere, gerçek veya tüzel kişilere gelir
ile mal durumları dikkate alınarak banka veya finans kurumları aracılığıyla, ödünç,
avans veya mali yardım şeklinde, önceden belirlenmiş kurallara göre geri ödenmek
8
üzere verilen krediler şeklinde tanımlamıştır (Akipek, 1999). Tüketici kredileri
bireylere tüketim işlerini kolaylaştırmak için verilen bir kredi türünden oluşmaktadır.
Bu kredi türü, gelecekte ödeme vaadiyle şahsi veya ailevi tüketim için bazı mal ve
hizmetlerin alımı için kullanılmaktadır. Ayrıca bir ihtiyacı karşılamak ve ekonomiye
katkı
sağlayabilecek
bir
mal
veya
hizmetin
satışını
özendirmek
için
kullandırılmaktadır.
Tüketici kredisi konusunda tüketicinin de bilinçli olması, buna bağlı olarak
doğru kararlar verebilmesi, gerekli araştırmalarını yaparak kredi kullanma konusunda
kendi farkındalığıyla hareket etmelidir. Tüketici kredilerinde yeterli bilgiye sahip
birey kredi veren kuruluşlar arasında uygun olan krediyi seçebilme kabiliyeti
gösterebilirken yine aynı zamanda kullanmış olduğu kredinin kullanım koşullarına
bağlı kalabilmeyi, ödemeleri zamanında gerçekleştirebilmeyi, ürün konusunda yeterli
bilgi sahibi olması ile banka için oluşabilecek riski de bir anlamda egale edebilmeyi
öğrenmektedir. Yeterli, gerekli ve Şeffaf olan bilgi ile ödeme ahlakına yön veren
tüketici banka ilişkileri daha sağlıklı ilerleme kaydedecektir. Tekrarlı kurulan banka
ilişkilerinde yani müşterinin her ihtiyaç anında yeni bir kredi kullanmak istemesi
durumunda aradaki ilişkinin ne kadar sağlıklı ilerleyebildiğini gözeterek, kredi
konusundan ihtiyaçlarına her seferinde karşılık bulabilecektir.
1.3.2. Tüketici Kredisi Türleri
Bireysel krediler, kişilerin içerisinde bulunduğu maddi olanaklara ve kişilerin
gereksinimlerine göre zamanın şartlarına göre farklılık arz etmektedir. Bankaların
kişilere özgü, farklı ihtiyaçlarına yönelik birçok bireysel kredileri bulunmaktadır
(Şakar, 201).
Tüketici kredilerinde amaç, kişinin herhangi bir mal ya da hizmeti elde
edebilmesi için, belirli ödeme koşulları sağlayarak, belli bir plan dahilinde geri
ödenmek maksadıyla sunulan kredilerdir. Bu tür kredilerde, kişilere bir defaya
mahsus kredi verilir. Belirli bir sınırlamaya sahiptir yani belli bir limiti vardır. Banka
müşterisine belli bir ödeme planı oluşturur. Müşteri banka tarafından oluşturulan geri
ödeme planına uyarak ödemelerini yerine getirir. Bu tür krediler kısa ya da orta süreli
krediler sınıfı içerisinde yer almaktadır. Tüketici krediler Nakdi bireysel krediler ve
9
gayri nakdi bireysel krediler olarak ikiye ayrılabilir (Takan ve Acar Boyacıoğlu,
2013).
1.3.2.1. Nakdi Bireysel Krediler
Bankacılık sektöründe en yaygın olan kredi türü nakdi kredilerdir. Bu
krediler, faiz ya da komisyon alınması karşılığında ödünç para olarak kullandırılan
kredilerdir (Mehdizada, 2017). Yani, belirli bir vade sonunda faizi ile birlikte geri
alınmak üzere tüzel ve gerçek kişilere bankalar tarafından verilen kredilerdir şeklinde
tanımlanmaktadır. Ayrıca, müşterilere nakdi kredi kullandırılırken bankalar
komisyon oranına göre alınan ücretin yanı sıra, banka ve müşteri ilişkilerine göre
inisiyatif kullanarak da ipotek, çek veya kefalet gibi teminatlar alabilirler. Nakdi
krediler de kendi arasında tüketici kredileri ve ticari krediler olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır. Ticari krediler, firmaların kullanmış olduğu kredilerdir. Bu krediler;
borçlu cari hesap, spot kredi, işletme kredileri, altın kredisi, döviz kredisi, iskonto
kredisi ve kredili mevduat hesabı şeklinde sayılabilmektedir (Aydın ve ark, 2014).
1.3.2.1.1 İhtiyaç Kredisi
İhtiyaç kredisi bankaların ticari faaliyet dışında sadece gerçek kişilere, satın
alınan veya satın alacakları mal ya da hizmet karşılığında herhangi bir fatura beyan
etmeksizin, tahsis edilen kredi limiti dâhilinde belirli dönemlerle geri ödeme planı
doğrultusunda ve taksitler halinde verilen kredilerdir (Takan, 2001). Eğitim, evlilik,
bedelli askerlik, bayram ve yılbaşı kredisi gibi çeşitli isimlerle kullandırılsa da
özünde hepsi birer ihtiyaç kredisidir (Güney, 2009).
1.3.2.1.2. Taşıt Kredisi
Taşıt kredileri, bireylerin taşıt ihtiyacını karşılamak ve kişinin ihtiyacını
gidermeye yönelik oluşturulmuş bir kredi şeklidir. Herhangi bir markanın kişi ya da
kurumlar tarafında ticaret maksatlı olmadan
“0” km. veya önceden kullanılmış
araçların belli bir süre ve geri ödeme taksitlerine ayrılan bir kredi şeklidir. Bu tür
kredilerde hem şahsi teminatlara ihtiyaç olduğu gibi hem de araç rehin olarak
konulabilir. Araç için alınan kredi miktarı ödendikten sonra rehin kaldırılır. Taşıt
kredilerinde miktarın ne kadar olması gerektiği ile ilgili çeşitli farklılıklar yer
almaktadır (Şakar, 2014);
10
 Sıfır kilometre araçlarda KDV+ÖTV dahil fiyatının %75-%100’üne kadar,
 İkinci el araçlarda ise Türkiye ve Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri
Birliği tarafından üç ayda bir oluşturulan araç değer listesi fiyatının %75%100’üne kadar, kullanılmasına müsaade edilmektedir.
1.3.2.1.3. Konut Kredisi
Gerçek kişilere; ihtiyaçları olan konutu elde edebilmeleri için banka
tarafından tahsis edilen kredi çeşididir. Konut kredilerinde belli kriterler yer
almaktadır. Satın alınacak olan konutun yeni ya da belli bir yaşta olması
gerekmektedir. Burada dikkate alınması gereken önemli bir husus da konutun
ekspertiz değeridir. Birçok banka konut kredisi verirken bu ekspertiz değerinin biraz
altında kredi kullanılmasına yardımcı olmaktadır (Güney, 2013).
Türkiye’de hususiyetle 2000’li yıllardan itibaren bir faiz düşüşüne şahit
olmaktayız. Bankalar hem faizleri düşürmeye başlamışlar hem de belli bir sistem
içerisinde konut kredisi için verilen süreler, vadeler yavaş yavaş uzatılmıştır.
Vadelerin zamanla uzatılması Amerika Birleşik Devletleri’nde uzun yıllar yaygın
olarak kullanılan mortgage kredilerine benzeyen bir hal almıştır. Bu benzerliğin ana
nedeni konut alımındaki vadenin uzunluğu ile alakalı olmuştur (İbicioğlu, 2011).
Konut kredileri ile mortgage kredileri aynı şeyler değildir. Birbirinden ayrılan
en önemli yönü; mortgage sisteminde ikincil piyasalar mevcuttur ve bu piyasanın
oluşuyla sistem meydana gelir. Türkiye’de konut kredilerinin fon kaynağı mevduat
bankaları aracılığıyla oluşturulan mevduat fonlarıdır. Türkiye’de mortgage
piyasalarında ikincil piyasa henüz oluşmamıştır. Mortgage sisteminde fonlama daha
ziyade ikincil piyasalardan yapılır. İpotek teminatı bulunan konut kredisi alacakları,
kredi veren kurum tarafından menkul kıymetleştirilerek ikincil piyasada satılır.
Böylece sisteme mühim bir fon varlığı elde edilmiş olur. Fakat sistemde bu biçimde
bazı karmaşıklıklar meydana gelir. Bu tür risklerin yönetilmesi de zordur. 2008
senesinde ortaya çıkan küresel finans krizinin en mühim sebebi ABD’de insanlara
verilen mortgage kredilerindeki risklerin düzgün bir şekilde yönetilmemiş olmasının
payı büyüktür (İbicioğlu, 2011).
11
1.3.2.1.4. Evlilik Kredisi
Evlenme kararı almış en fazla bir aylık evli çiftlerin, evliliklerinde
doğabilecek her türlü harcamalarını finanse etmek üzere gerçek kişilere kullandırılan
sabit faiz ve eşit taksit ödemeli bir kredidir (Şakar, 2006).
1.3.2.1.5. Eğitim Kredisi
Eğitim kredisi, eğitim gören öğrencilerin okul öncesinden başlayarak
üniversite ve sonrasındaki tüm eğitim yaşamı boyunca yurtiçi ya da yurtdışı eğitim
giderleri için bankaların kullandırdığı bir kredidir. Eğitim kredisinden belgelenebilir,
düzenli ve yeterli gelire sahip olan herkes yararlanabilmektedir.
1.3.2.1.6. Tatil Kredisi
Yurtiçinde veya yurtdışında gerçekleşecek eğlence, gezi, spor, sağlık,
kültürel, bilimsel ve mesleki inceleme destek ve teşvik amaçlı olmak üzere belli bir
tur dahilinde ya da bağımsız seyahat harcamalarını finanse etmek üzere gerçek
kişilere kullandırılan, sabit faiz ve eşit taksit ödemeli bir kredidir.
1.3.2.1.7. Kredili Mevduat Hesabı
Bu hesaplar her bankada farklı adla anılır. Örneğin artı para hesabı, avans
hesabı, ek hesap, kredili mevduat hesabı (kmh) gibi. Kredili mevduat hesabı, bir
bankada vadesiz hesabı bulunan gerçek kişi müşterilerin talebi üzerine müşterinin
kredi limitleri dahilinde banka yönetimince uygun görülen limitlerle açılan açık kredi
hesabıdır. Bu tanımlanan limit sayesinde müşterilerin hesaplarında kendilerine ait
para olmasa bile müşteriler bu hesaptan limitleri ölçüsünde para çekebilir, kredi kartı
gibi alışveriş harcamalarında kullanabilir ya da hesaptan elektrik, su, telefon, doğal
gaz gibi fatura ödemelerini yapabilmektedirler. Bu hesabı kullanan müşteriler hesabı
kullandığı gün sayısı ve bakiye kadar her bankanın kendi belirlediği (TCMB’nin
belirlediği üst sınırı geçmemek şartıyla) faiz oranı ölçüsünde ay sonlarında faiz
ödemesi de yaparlar. Bankalar, mevzuat uyarınca KMH hesaplarına uygulanacak faiz
oranı ve masrafları TCMB tarafından bildirilen üst limitler dahilinde belirlerler
(Vurucu ve Arı, 2017).
12
1.3.2.2. Gayri Nakdi Bireysel Krediler
Herhangi bir işin yapılmasını, mal teslimini veya borç ödemesini taahhüt eden
işletmelerin, verdikleri bu taahhütlerini şartlara uygun bir şekilde yerine
getireceklerini veya borçlandıkları paraları vadesinde ödemelerini güvence altına
almak için, bankaca karşı tarafa hitaben garanti verilmesi tarzında kullandırılan
parasal olmayan kredilerdir (Aydın ve ark, 2014).
Gayri nakdi kredilerde nakit para kullandırılmasından bahsedilemez. Yani
bankanın bir işin yapılması, bir borcun ödenmesi ya da bir yükümlülüğün yerine
getirilmesi için alacağı bir ücret veya komisyon karşılığında ona kefil olması
şeklinde kullandırılan kredilerdir. Borcun ödenmemesi durumunda banka karşı
tarafın alacağının tamamını ödemek zorunda kalır. Gayri-nakdi krediler; teminat
mektupları, harici garantiler, kabul-aval kredisi ve ithalat akreditifleri olmak üzere
dört gruba ayrılmıştır. Nakdi kredilerde parasal olan faiz ve komisyon alınırken
gayri-nakdi kredilerde faiz ve komisyon alınmamaktadır (Mehdizada, 2017).
1.3.2.2.1- Kredi Kartı nedir
Kredi kartı, kartı veren finans kuruluşu tarafından tanınan limit dâhilinde
kredi kullanmak suretiyle harcama yapılmasına olanak veren bir kart türüdür(
Parasız, 1992, s.12). Bir başka deyişle; kredi kartı, kart hamilinin nakit para
taşımaksızın alışveriş yapmasına olanak tanıyan ya da nakit para çekme (kredi)
kolaylığı sağlayan bir çeşit ödeme aracıdır. Kart hamili satın aldığı mal ve hizmet
bedellerinin tamamını belirli bir süre içerisinde ödeyebileceği gibi belirli bir faiz
karşılığında taksitlendirerek de ödeme yapabilir (Çırpan, 2000, s.85).
1.3.2.2.2.- Kredi kartının tüketiciye sağladığı yararlar
Kredi kartı hamili, diğer bir deyişle kredi kartı sahibinin, kredi kartı
kullanmakla elde edeceği avantajlar ise şunlardır:
a) Kart hamili nakit taşıma zorunluluğundan ve bunun yol açabileceği bazı
tehlikelerden kurtulmaktadır (Yetim, 1997, s.19). Hamil, karta sahip olmakla
güvenlik ve saygınlık kazanmaktadır.
13
b) Kart sahibi belirli bir kredi limiti dahilinde, esnek şartlarda ödeme imkanı
elde etmektedir (Acarı, 1995, s.35). Bir nevi faizsiz kredi olanağına kavuşmaktadır.
Aynı zamanda borçlanabilme ortalamasını artırmaktadır( Zywicki, 2005, s.28).
c) Ek kart sayesinde aile fertlerinin nakit ödemeksizin alışveriş yapabilmeleri
sağlanmakta ve harcamalar tek bir hesapta toplanıp denetlenebilmektedir(Takan,
2001, s.323)
d) Kredi kartı, hamilini çekle ödeme sisteminin verdiği bazı kısıtlamalardan
kurtarmaktadır.
e) Ayrıca üye işyerleri ve kredi kartı kurumunun sağladığı birtakım
olanaklardan yararlanma hakkını elde etmektedir (indirimler, hediyeler, vs.)(Aydın,
1994, s.56).
f) Yaptıkları harcamaları ellerindeki ekstreler veya interaktif hesaplar
aracılığı ile daha düzenli bir şekilde kontrol edebilmektedirler.
1.3.2.2.3 Kredi kartının tüketiciye zararları
Kredi kartı kişilerin harcama eğilimini artırmaktadır (Yetim,1997, s.23).

Hamil kaliteli fakat pahalı mal satın alacaktır. Bu ise kişilerin bütçelerinin
üzerinde harcama
yapmasına sebep olduğundan kişi zor durumda
kalabilir.Bunun sonucunda ise icralar, intihar, cinayet gibi sosyal olaylarda
artışlar yaşanmaktadır(Uyanık, 2005, s.14).

Kredi kartıyla harcama ve nakit kullanımı sonucunda efektif talepte bir artış
olacağından, kredi kartı sisteminin enflasyonist etkileri kişileri doğrudan
olumsuz bir şekilde etkileyecektir.

Çalınma veya kaybolma durumunda, kart sahibinin iradesi dışında
kullanımdan doğan risk kart hamiline aittir.

Kart hamili belirtilen süre içinde borç ödemesini yapmadığı taktirde yüksek
faiz ödemekle yükümlüdür (Teoman, 1989, s.35).
14
1.3.3.- Tüketici Kredisi Kullandırma Esasları
Tüketici Kredilerinin Hedef Kitlesi;
Ücretliler: Kamu kesimi veya özel sektörde bir işverene bağlı ve ücret
karşılığında çalışan kişiler.
Emekliler: SGK (T.C. Emekli Sandığından, Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan,
BAĞ-KUR’dan) veya özel emekli sandıklarından emekli aylığı alan kişiler.
Rantiyeler:Ücret/maaş
geliri beyan
eden/edemeyen
gayrimenkul(kira,
menkul, faiz) geliri elde eden kişiler.
Serbest Meslek Sahipleri: Belirli bir işverene bağlı olmaksızın kendi
adlarına ticari faaliyette bulunan serbest meslek erbabı gerçek kişilerden doktor, diş
hekimi, avukat, serbest muhasebeci, mal müşavir, sanatçı, sporcu, danışman,
müşavir, noter, mimar, mühendis.
1.3.3.1- Kimler Tüketici Kredisi Kullanabilir
• 18 yaşını doldurmuş, medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip;
• Ücretli
çalışıyorsa toplam çalışma süresi 6 aydan fazla olan, serbest
meslek sahibiyse toplam faaliyet süresi 1 yıldan fazla olan
• Geliri en az asgari ücret ve aylık taksitleri ödeyebilecek seviyede olan
• Diğer
banka kredi/kredi kartı ödemelerinde sorun yaşamamış, düzenli
ödeme performansına sahip
• İşyeri
piyasa istihbaratında olumsuzluk bulunmayan kişilerin yapmış
olduğu tüketici kredisi başvuruları değerlendirilerek olumlu bulunması halinde
kullandırılmaktadır.
1.3.3.2- Tüketici Kredisi Kullanması Uygun Olmayan Kişiler Kimlerdir.
• Yaşı 18 den küçük olanlar
• Aylık net belgelenebilen geliri asgari ücretten düşük olanlar
15
• Ücretli çalışan ve toplam çalışma süresi 6 aydan kısa olanlar
• Serbest meslek sahibi ve toplam faaliyet süresi 12 aydan az olanlar
• Zorunlu belge ve bilgilerde eksiklik bulunanlar
• Başvuru esnasında belge ve bilgilerde yanıltıcı beyanda bulunanlar
• Maaş ve gelirde takyidat (sınırlama) bulunanlar
• Son iki yıl içerisinde bankalarda yasal takip kaydı bulunanlar
• Bankalardaki bireysel kredili ürünlerinde, son 3 aylık ödeme performansında
30 günden fazla olan ödeme düzensizliği yaşamış olanlar
• Son iki yıl içerisinde kaldırışı yapılmamış protestolu senet, karşıhksız çek,
çek yasaklığı ve merkez bankası kara liste kaydı bulunanlar
• Çalıştığı firma veya piyasa istihbaratı olumsuz olanlar
• Fiili ehliyeti bulunmayanlar
• Borçlanması (aylık yükümlülüğü) yüksek olanlar
• Krediyi ticari amaçlı talep yaptığı tespit edilen müşteri talepleri
1.3.3.3- Tüketici Kredisi Başvuru Süreci
Bankalarda bireysel kredi değerlendirme süreci kredi başvurusu ile başlayan
ve kredi kullandırımı ya da reddi ile sonuçlanan muhtelif aşamalardan oluşmaktadır.
1.3.3.3.1.Kredi Başvurusu/Ön Görüşme
Bireysel kredi için talep edenin bankaya şahsen başvuru yapması
gerekmektedir.
Bu
aşamada
yapılacak
işlemler
bankanın
fazla
zamanını
almamaktadır. Kredinin amacı yasal çerçevede kalmalı aynı zamanda bankanın kredi
politikasına aykırı olmamalıdır (Takan ve Boyacıoğlu, 2011: 185). Kredi başvurusu
sırasında istenen kredinin bankanın kullandırdığı krediler arasında bulunup
bulunmadığı değerlendirilmekte ve geri ödeme şekli görüşülmektedir (Şakar, 2009:
16
31). Günümüzde kredi başvurusu müşterilerin şubeye fiilen müracaatları ile
yapılabileceği gibi, bulundukları yerden veya evlerinden mobil iletişim araçları ya da
bilgisayar vasıtasıyla da yapılabilir. Bankaların kredi reklamlarında “TCKN yaz
XXXX numarasına yolla kredin hazır” şeklinde tanıtımlar sıkça görülmektedir.
Ayrıca hemen hemen bütün bankaların internet portallarında şubeye gitmeye gerek
olmaksızın kredi başvurusu yapılabilecek hizmetler sunulmaktadır. Bu hizmetlerin
adları bankadan bankaya değişiklik göstermekle birlikte ortak özellikleri müşteriye
istediği anda bulunduğu noktadan krediye ulaşma imkânı sunmasıdır.
1.3.3.3.2.Mali Bilgilerin İncelenmesi
Kişinin geliri ve mal varlığı, ödeme gücü üzerinde birincil derecede etkili
olmakta, bu sebeple verilecek kredinin sınırlarının çizilmesinde dikkate alınan bir
ölçü oluşturmaktadır (Akgüç, 2006: 338). Bireylere ait mali bilgilerin değerlemesi
yapılırken göz önünde tutulması gereken temel nokta, bireyin o andaki ödem
gücünden çok gelecekteki ödeme gücünü ölçmektir. Kredi talep eden kişinin
bugünkü ve gelecekteki net gelir düzeyi bankadan aldığı kredinin taksitlerini
ödeyebilecek kadar yüksek olmalıdır. Diğer bir ifade ile kişinin aylık kazancından
zorunlu harcamaları düşüldükten sonra geriye kalan tutarla kredi taksiti
ödenebilmelidir (Şakar, 2001: 103). Mali durumun somut göstergesi olarak bankaca
müşteriden gelir belgesi (ücretliler için maaş bordrosu, ticaret erbabı için vergi
levhası vb.) talep edilmektedir. Gelir belgesine ek olarak düzenli gelir niteliğinde
olan kira sözleşmesi ve mevduat hesap cüzdanı gibi belgeler de istenmektedir(Takan
ve Boyacıoğlu, 2011: 186). Özel sektör çalışanı tarafından bankalara sunulan işyeri
onaylı maaş yazılarının doğru kabul edilebilmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan
alınacak SGK Hizmet Dökümünde yer alan bilgilerle tutarlı olması gerekmektedir.
1.3.3.3.3. İstihbarat Bilgileri
Kredilendirme sürecinde müşteri hakkında diğer bankalar, TCMB kayıtları,
tedarikçileri/ müşterileri ve yakın çevresi üzerinden bilgi toplanması (Güney, 2010:
92-93) gelir ve gider analizi kadar, bazı durumlarda bundan da önemli bir nitelik
taşımaktadır (Şakar, 2001: 106). Bu aşamada müşteri ile ilgili elde edilecek bilgiler;
• Daha önce karşılıksız çıkmış çek ve protesto edilmiş senet bilgileri,
17
• Diğer bankalarda hali hazırda ödenmeyen taksitlerinin bulunup
bulunmadığı,
• Müşterileri ve tedarikçileri ile olan ticari ilişkilerinin mahiyeti,
• Borçları karşısında taşıdığı ödeme ahlakı ve nasıl bir hayat yaşadığı,
şeklinde bilgilerdir
1.3.3.3.4.Bilgi Bankasına Başvuru/Kredi Kayıt Bürosu Sorgulaması
Bilgi bankaları, başvuru sahibine ait kredi verilerinin tarihçesi hakkında
çabuk ve doğru bilgi temin edilmesi amacıyla faaliyet göstermektedir. Bankalar kredi
başvuru süreçlerinin sağlıklı olarak sonuçlandırılması amacıyla bu kuruluşlardan
bilgi edinebilmektedir. Bu sistem bankaların yanı sıra tüketici taleplerinin hızlı
sonuçlandırılmasına imkân vermesi sebebiyle müşteriler için de oldukça faydalıdır
(Takan ve Boyacıoğlu, 2011: 187). Bu kuruluşlar bankaların ortaklığı ile kurulmakta
olup sisteme kayıtlı olan tüm banka müşterilerinin ödenmemiş veya gecikmiş kredi
borçları hakkında belli bir ücret karşılığında bilgi sunmaktadır. İstihbarat yapılırken
söz konusu şirketten alınacak bilgilerden de istifade etmek mümkündür (Şakar, 2001:
107). Türkiye’de en geniş üyelik ağına sahip olan bilgi bankası Kredi Kayıt Bürosu
(KKB) A.Ş.’dir.2013 yılsonu itibarıyla kuruluşa aralarında bankalar, leasing
şirketleri, tüketici finansman şirketleri, sigorta şirketleri ve faktöring şirketlerinin
bulunduğu 149 finansal sektör firmasının üyeliği bulunmaktadır (KKB, 2013: 4).
Kredi Kayıt Bürosu’nun bireysel kredi değerlendirme süreçlerinde kullanılmak üzere
finansal sektörün hizmetine sunduğu ana ürünler şöyledir (KKB, 2013: 31-32);
• Üye kuruluşların, müşterilerin borçlu ve kefil konumunda oldukları tüm
açık hesap bilgilerine, son beş yıl içindeki kapalı hesap bilgilerine, son altı aydaki
kredi başvuru bilgilerine ve son otuz altı aylık döneme ait kredi geri ödeme
bilgilerine ulaşabilecekleri Kredi Referans Sistemi (KRS),
• Bir tüketicinin, KKB üyesi olan kuruluştan kullandığı ya da kullanacağı
kredinin geri ödemesini diğer bir tüketiciye kıyasla ne ölçüde yerine getireceğini
öngörmek amacıyla hesaplanan Bireysel Kredi Notu (BKN),
18
• Son dönemde ve geçmişinde ödeme güçlüğü belirtisi göstermediği halde,
ödeme gücünü aşan bir borç yükü altına girme eğiliminde olan kişilerin raporlandığı
Bireysel Borçluluk Endeksi (BBE), gibi ürünlerdir
1.3.3.3.5.Scoring (Notlama)
Bankalar müşteri hakkında topladıkları tüm bilgileri, kullandıkları bir scoring
sistemi
üzerinden değerlendirmekte ve müşteri
için bir skor (puan-not)
belirlemektedir. Bankaların scoring sistemleri farklılık göstermekle birlikte
genellikle aynı temel esaslara dayanmaktadır. Bankalar müşterilerin sahip oldukları
notlara göre daha cazip kredi teklifleri sunabilmektedir (Şakar, 2001: 107). Diğer
taraftan Kredi Kayıt Bürosu tarafından, Türkiye’de tüm bankalarca kullanılabilecek
bir referans kredi skoru hizmeti sunulmaktadır. Bu çalışma KKB tarafından bir
finansal hizmet platformu olan Findeks üzerinden gerçekleştirilmektedir Findeks
Kredi Notu olarak adlandırılan bu referans not, bankalardan kullanılmış olan bireysel
nitelikli tüm kredi ve kredi kartı hesaplarının geçmiş verileri üzerinden oluşturulur.
Findeks Kredi Notu, finansal ve reel sektörün yanı sıra bireyler tarafından da
gösterge olarak kabul edilen finansal bir karnedir. Findeks Kredi Notu yüksek ise
daha kolay krediye erişilebileceği gibi daha uygun borçlanma oranlarıyla da kredi
kullanılabilir. Bu platforma bireyler üye olarak kredi notlarını ve Türkiye
sıralamasında kredi notu açısından durumlarının ne olduğunu öğrenebilmektedirler.
Ayrıca
sistemde
notlarını
nasıl
iyileştirebilecekleri
hakkında
danışmanlık
alabilmektedirler. Bu platform finansal sisteme risk değerlendirme ve risk yönetimi
açısından oldukça zengin imkânlar getirmektedir.
1.3.3.3.6.Kredi Kullandırım/Red Kararı
Kredi değerlendirme çalışmaları sonucunda istenen şartları taşıdığına karar
verilen müşterilere uygun bir teminat yapısı sağlanarak kullandırım yapılmaktadır
(Güney, 2010: 93). Diğer yandan kredilendirme şartlarını taşımayan müşterilerin
talepleri ise banka tarafından reddedilmektedir.
19
1.3.4-Tüketici Kredilerinin Yararları ve Zararları
1.3.4.1-Yararları
•
Bireylerin satın almak istedikleri veya ihtiyaç duydukları mal ve
hizmetlere hemen sahip olmalarını sağlar.
•
Bireyler böylece gelecekte elde edecekleri geliri önceden kullanma
imkânına kavuşmuş olur ve beklenmedik fiyat artışlarından ve enflasyon etkisinden
bütçeleri korumuş olurlar.
•
Özellikle enflasyonun hâkim olduğu dönemlerde bireylerin bütçelerine
uygun bir şekilde ödeme imkânı sağlamak suretiyle mevcut yaşam standartlarını
yükseltir.
•
Bireylerin maddi imkânlarını daha planlı bir şekilde kullanmalarını ve
dolayısıyla zorunlu tasarruf yapmalarını sağlar.
•
Alışverişlerde bireylere toplu peşin para avantajı sağlayarak pazarlık gücü
kazandırır.
•
Diğer bankalara dağılmış borçların tek bir bankaya toplanması ve
bankaların sunduğu çapraz satış ürünlerinden faydalanılması imkânlarını sağlar.
1.3.4.2- Zararları
Tüketim hırsını arttırır ve gerçek kişilerin mali imkânlarının üzerinde
harcama yapmasını ve borç altına girmesini sağlar. Ayrıca bireylerin, gelecekteki
tasarruflarını bugünden harcamalarına neden olur. Bunun sonucunda da kişilerin
tasarruf eğilimleri düşer ve gelecekte ellerinde mevcut olacak olan likiditeleri ile
finansal varlıklara yatırım yapma yeteneği azalır.
1.3.5. Ekonomi Politikaları Ve Tüketici Kredileri
Kamuda politika üreten ekonomi kurumları uyguladıkları politikalar ve
aldıkları kararlar ile tüketici kredilerini etkileyebilmektedirler. Bu etki klasik aktarım
mekanizmaları, vergi ve yasal düzenlemeler yoluyla olabilmektedir. Uygulanan
ekonomi politikaları en geniş sınıflama ile para ve maliye politikaları şeklinde
20
sınıflandırılabilir. Ekonomik politikalar ile tüketici kredileri etkileşimini bu başlıklar
altında incelemek konuya sistematik yaklaşma konusunda yardımcı olacağı
düşünülmektedir.
1.3.5.1. Para Politikası ve Tüketici Kredileri
Ülkelerin uyguladığı ekonomi politikalarının temel ayaklarından biri olan
para politikası, toplam üretim, istihdam ve fiyat hareketleri gibi genel ekonomik
büyüklüklerin yönünü ve gelişimini etkilemek amacıyla kullanılan temel araçlardan
biridir. Para politikasının arz yönlü doğrudan etkisi azdır ve ekonomi üzerindeki asıl
etkisini çoğunlukla toplam talebi etkileyerek gösterir. Dolayısıyla para politikası
uzun vadede, mal ve hizmetlerin nominal değerini, yani genel fiyatlar düzeyini
belirlerken, kısa ve orta vadede de reel aktiviteler üzerinde oldukça önemli etkiye
sahiptir (Kasapoğlu, 2007).
Para
politikasının
reel
ekonomi
üzerindeki
etkisi
parasal
aktarım
mekanizmaları denilen bir süreçle gerçekleşir. Çiçek (2005) parasal aktarım
mekanizmasını şöyle açıklar. Parasal aktarım mekanizması, para politikası-reel
ekonomi arasındaki etkileşimi, yani parasal değişimlerin toplam talep ve üretimi
hangi yollarla ve ne ölçüde etkilediğini gösteren mekanizmadır. Gerek teoride
gerekse uygulamada oldukça karışık olan bu mekanizmayı tam olarak anlamak veya
çözmek mümkün değildir. Ancak, parasal aktarım mekanizması genel olarak iki
adımda tanımlanabilir. Birinci adım, para politikası uygulamalarındaki değişimlerin
piyasa faiz oranları, varlık fiyatları ve döviz kuru gibi finansal piyasa koşullarına
aktarımını belirler. İkinci adım ise finansal piyasa şartlarındaki değişmelerin üretim
seviyesi ve enflasyonu nasıl değiştirdiğini gösterir.
Para politikasının reel ekonomiyi etkileyebilme kabiliyeti, iktisat kuramının
en önemli sorunlarından birisidir. İktisatçılar arasında, para politikasının kısa
dönemde reel ekonomiyi etkilediği konusunda genel bir inanış olmasına rağmen, bu
etkinin hangi yollarla gerçekleştirdiği hakkında fikir birliği mevcut değildir
(Kasapoğlu, 2007). 1950’li yıllarda birçok ekonomist tarafından kabul gören
Keynesyen görüşte, para politikasının en önemli etkinlik anahtarı faiz oranlarıdır.
Dolayısıyla faiz oranlarını etkileyemedikçe, para politikası uygulamalarının toplam
21
üretim üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktır (Parasız,1998). Bu bağlamda Keynesyen
iktisatçılara göre parasal aktarım mekanizması şöyle çalışır. Para arzını değiştirmek
suretiyle faiz oranlarını etkilemek mümkündür. Faiz oranları üzerinden de yatırım,
tüketim ve üretim gibi reel değişkenleri etkilemek mümkün olacaktır. 1960’lı yıllarda
Milton Friedman’ın başını çektiği ve kendilerine parasalcılar denilen bir grup
iktisatçı ise, para politikasının toplam talebe olan etkilerini sadece faiz oranı-yatırım
harcamaları etkileşimi ile açıklamanın yetersiz olduğunu, para politikasının birçok
kanalla toplam talebi etkilediğini ileri sürmüşlerdir. Ayrıca, parasalcı iktisatçılar,
nominal faiz oranları ile yatırım harcamaları arasında zayıf bir ilişki olduğunu,
borçlanma ve yatırım kararlarında asıl olarak reel faiz oranlarının belirleyici
olduğunu, bu sebeple nominal faiz oranlarının reel faiz oranları için doğru bir
gösterge olamayacağını savunmuşlardır. Faiz oranları değişikliğinin tüketim
üzerindeki etkisi ise iki türlüdür. Bu etkiler ikame ve gelir etkisi olarak adlandırılır.
İkame etkisi, para politikası değişikliği sebebiyle reel faiz oranlarındaki düşüşün,
tasarruflarda azalmaya, tüketim harcamalarında ise artışa sebep olacağını öngörür.
Gelir etkisi ise, tüketicilerin konumlarına göre değişir. Tüketiciler borç alan
konumundaysalar, faiz oranlarındaki düşüş nakit akışlarında artışa sebep olur ve
tüketim harcamalarını artırır. Aksine, tüketiciler borç veren konumunda iseler, faiz
oranlarındaki düşüş tüketicilerin servetlerini azaltır (Kasapoğlu, 2007).
Keynes’e göre reel faizlerdeki değişme sadece yatırım kararında etkili
olurken, sonraki araştırmalar faiz değişmelerinin konut ve dayanıklı tüketim malı
harcama kararlarında da etkili olduğunu göstermiştir. Teorik olarak, tüketim ve
yatırım üzerinde kısa dönem faiz oranlarının mı, yoksa uzun dönem faiz oranlarının
mı daha etkili olduğunu belirlemek oldukça zordur. Ancak, konut edinme, makine ve
teçhizat yatırımları gibi uzun dönem kararlarında uzun dönem faiz oranları daha
etkilidir (Taylor, 1995). Para politikası değişmeleri, ekonominin geleceğine ilişkin
beklentileri ve ekonomiye olan güveni de etkiler. Ekonominin geleceğine ilişkin
beklentiler ve ekonomiye olan güven ise tüketicilerin tüketim ve borçlanma kararları
üzerinde etkili olan faktörlerdir.
Para politikasındaki değişmeler, bireylerin tasarrufları ve borçları için yeni
faiz oranları ile karşı karşıya kalmalarına sebep olur. Başka bir ifadeyle, tasarruf
22
sahiplerinin ve borçluların harcanabilir gelirleri değişir. Faiz oranlarındaki değişme
kredi borçlularını (özellikle konut kredisi borçlularını) önemli ölçüde etkiler. Kredi
faizlerinin değişken olduğu durumlarda faizlerin yükselmesi bireylerin harcanabilir
gelirlerini düşürür. Böylece bireylerin mal ve hizmet harcamaları için ayıracağı
fonlar azalır. Bu durumda, bireyler geçmişteki harcama seviyelerini devam
ettiremezler ve tüketim harcamaları düşer. Benzer durum sabit oranlı kredi ile
borçlanmayı düşünenler için de geçerlidir. Faiz oranları değişiminden sabit oranlı
kredi borçluları etkilenmeseler de yeni borçlanıcılar bu durumdan etkilenirler ve
tüketim harcamalarını düşürürler. Dolayısıyla, faiz oranlarının yükselmesi, enflasyon
beklentilerinin sabit kaldığı varsayımıyla, bugünkü tüketimin ertelenmesine sebep
olur ve gelecekteki tüketimi özendirir. Yani, gelecekteki tüketim bugünkü tüketimi
ikame eder (İngiltere Merkez Bankası, 2005).
Faiz oranlarındaki yükselmenin tüketim harcamalarını azaltacağı, faiz
oranlarındaki düşüşün ise tüketimi özendireceği genel olarak doğru kabul edilmekle
birlikte, bu durum tüm bireyler için geçerli değildir. Tasarruf mevduatlarından
edindiği faizlerle geçimini sağlayan bir kişi için faiz oranlarının yükselmesi daha
fazla faiz geliri elde etmesi anlamına gelir. Bu yüksek getiri, daha yüksek harcama
seviyesi sağlar (Kasapoğlu, 2007).
Tam rekabetin olmadığı (imperfect) piyasalar bireylerin tüketim kararlarını
etkiler. Bu etki bankaların borç verme ve bilançoları üzerinden kendini gösterir. Eğer
kredi piyasasında mükemmel rekabet ortamı yoksa (imperfection), para politikası
tüketim harcamalarını tüketici kredilerinin faiz oranları etkilemek suretiyle
etkileyecektir. Bu durumda piyasansın tam rekabet ortamını bozan faktör önemlidir.
Örneğin asimetrik bilgi sorunu olabilir. Örneğin kredi kullanan tüketici kendi ödeme
gücü konusunda kredi verene göre daha çok bilgiye sahiptir. Para politikasının
etkinliği finansal piyasaların algılanan kusurluluk derecesine bağlıdır (Toolsema,
2002).
1.3.5.2. Maliye Politikası ve Tüketici Kredileri
Maliye politikası, borsa hükümetlerin, istihdam, büyüme ve enflasyon gibi
belli amaçları gerçekleştirebilmek amacıyla gelir toplama (vergilendirme) ve
23
harcama yapma yöntemlerini şekillendirmeleri şeklinde tanımlanmaktadır (İbicioğlu,
2011).
Kamu Kesimi bir yandan yapığı harcamalar ile geliri artırıcı etki yaparken bir
yandan da topladığı vergiler ile geliri düşürücü bir etkiye sahiptir. Devletin tahsis
edilen kredilerden almakta olduğu vergilere yönelik oluşturmuş olduğu politikası da
toplam kredi hacmini belirleyen öneli bir unsurdur (Arslan ve Karan, 2009). Örneğin
Banka Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV) ile Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu
gibi hükümet tarafından yapılan bir takım tahsilatların azaltılmasının bankacılık
sektörünün tahsis ettiği kurumsal kredilerde artış ile sonuçlandığı belirtilmektedir.
Aynı zamanda 2004 yılı içerisinde toplam tüketici kredileri dahilinde taşıt
kredilerinin en fazla yükselişi göstermesindeki en büyük rolün, söz konusu dönemde
hükümet rafından yeni taşıt alımlarında vergilerin indirilmesinin oynadığı
vurgulanmaktadır (İbicioğlu, 2011). Dolayısıyla tüketici kredilerden tahsil edilen
vergi oranları ile tahsis edilen tüketici kredileri arasında negatif bir ilişkinin varlığı
sonucuna varılmaktadır.
Tagkalakis (2008) 19 OECD ülkesi üzerinde maliye politikasının özel tüketim
harcamaları üzerindeki etkisini incelemiştir. Çalışmada hanehalkının borçlanma kısıtı
olmadığı varsayılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, özellikle tüketici kredi
piyasalarının az geliştiği ekonomilerde, maliye politikaları ekonomik büyüme
dönemlerinde resesyon dönemlerine göre daha etkili olduğu sonucuna ulaşmıştır.
Araştırmacı bu durumu ekonomik resesyon dönemlerinde likidite kısıtı ile karşı
karşıya kalan bireylerin beklenmedik bir vergi azalmasından kaynaklanan gelir
artışlarından kaynaklandığı şeklinde açıklamaktadır. Krediler üzerindeki vergi
yükünün azaltılması da kredi talebini canlandıran bir faktör olarak ortaya
çıkmaktadır.
1.4. Tüketici Kredilerinin Ülke Ekomomisi Açısndan Önemi
Ekonominin geneli açısından tüketici kredilerinin etkilerine bakıldığı zaman
bazı faydalarının olduğu görülmektedir. Tüketici kredisinin kullanım miktarının
artması satın alma gücünün de artması anlamına gelmektedir. Çünkü satın alma
gücünü belirleyen faktörlerin başında para arzı ve paranın tedavül hızı gelmektedir.
24
Tüketici kredilerinin kullanımındaki artış tüketicilerin gelirlerinin daha büyük bir
kısmını tüketmeye başlamasına neden olmaktadır. Tüketicinin gelirlerinden daha
büyük bir kısmını tüketmeye başlaması sonucu paranın tedavül hızı artmaktadır
(Tuğcu ve ark, 2012).
Para ve kredi kurumlarının gelişmişlik düzeyi ve halkın kredi kullanma
derecesi ile tasarruf ve tüketim eğilimi paranın dolaşım hızını dolaysız bir şekilde
etkilediği için tüketici kredilerindeki artış satın alma gücünü olumlu yönde
etkilemektedir. Bu nedenle kredi kullanımının artışına paralel olarak ekonomideki
marjinal tüketim eğilimi artmaktadır. Tüketici kredilerindeki artış sonucu talepte
yaşanan canlanma ise üretimi olumlu yönde etkileyerek arzın büyümesine neden
olmaktadır. Üretim artışı ise kapasitenin daha iyi kullanılmasının yanında yeni
yatırımlara olanak sağlayarak ülkenin büyüme hızını ve ticaret hacmini arttırmaktadır
(İnağ, 1990). Artan büyüme hızı ve ticaret hacmi yeni iş sahalarını ortaya çıkararak
istihdamı da olumlu yönde etkilemektedir (Bakkal ve Aysan, 2011).
Tüketici kredilerin ekonomiyi olumsuz etkilediği durumlarda olmaktadır.
Tüketici kredileri bireylerin tüketim hırsını arttırarak mali olanaklarının üstünde
harcama yapmaya ve borç altına girmelerine neden olmaktadır. Bunun sonucunda
bireylerin gelecekteki tasarruflarını bugünden harcamaları sonucu gelecekteki
likiditeleri ile finansal yatırım yapma yeteneği azalmaktadır (Tuğcu ve ark, 2012).
Tüketici kredilerinin aşırı bir şekilde kullanılması ülke ekonomisi açısından bazı
olumsuzlukların oluşmasına neden olmaktadır. Kişisel borç yükünün artması, ulusal
kaynakların baskı altına alınması, enflasyonist bir baskı yaratılması, tüketim
mallarına olan talebin ithalat artışlarına neden olması, kaynakların ihracata
yönelmesini engelleyerek ödemeler dengesini olumsuz yönde etkileyebilmektedir
(Bakkal ve Aysan, 2011).
25
İKİNCİ BÖLÜM
TÜKETİCİ KREDİLERİNDE RİSK KAVRAMI
Genel anlamda risk, zarar ya da olumsuzluk yaratacak bir olayın ortaya çıkma
olasılığı olarak tanımlanır. Bir başka tanımlamayla ise risk, beklenen durumdaki
değişkenliktir (Fettahoğlu, 2000).
Diğer taraftan risk, belli bir zaman aralığında belirli bir hedefe ulaşamama ve
zarara uğrama olasılığı olarak da ifade edilebilir. Riskin en belirgin özelliği ise, tam
ve net olarak bilinememesi, zamanla değişkenlik göstermesi, olumsuz sonuçlar
doğurabilir olması ve yönetilebilir nitelikte bulunmasıdır. Risk finansal açıdan
bakıldığında, tahmin edilen ve edilmeyen tüm değişimlerin ifadesi olarak tanımlanır
(Aşkın, 2009). Finans biliminde risk kavramı sistematik risk ve sistematik olmayan
risk olarak iki ana başlık altında incelenir.
Sistematik risk, ekonomik dengelerin değişmesi sonucunda ortaya çıkan,
piyasadaki bütün firmaları ve finansal varlıkları etkileyen ve getirilerinde değişikliğe
neden olan risk olarak nitelendirilebilir. Piyasa riski, faiz oranı riski, enflasyon riski
ve politik risk bu risk grubunun başlıca çeşitleridir.
Sistematik olmayan risk, işletmenin kendisinden kaynaklanan, işletme
tarafından kontrol edilebilirliği bulunan ve portföy çeşitlendirilmesiyle yok
edilebilen bir risktir. Bu risk grubunun başlıca türleri olarak iş riski, finansal risk ve
yönetim riskidir. Sözü geçen risk çeşitlerine ilerleyen bölümlerde ayrıntılı olarak
değinilecektir.
Anılan iki temel risk türünün yanında, özellikle bankacılık sektörünün karşı
karşıya olduğu bir diğer temel risk türü de sistemik risktir. Sistemik risk, finansal bir
kurumda ortaya çıkan tıkanıklığın, istikrar konusunda tedirginlik oluşturarak tüm
finansal piyasalara yayılması olarak tanımlanabilir. Tekil bir banka krizinin tüm
bankacılık sistemine çok kısa sürede yayılabileceğini ifade eden bu risk türünün
bankacılık sektöründe bu denli etkili olabilmesi, bankalar arası etkileşimin
yüksekliğinden kaynaklanmaktadır (Ayan, 2007).
26
2.1. Kredi Riski Ve Bankacılıkta Karşılaşılan Risk Türleri
Bankalar içinde bulundukları piyasa durumlarına göre değerlendirme yaparak
nakit akışlarını sağlamaya ve nakit akışı sağlanırken karşılaşabilecekleri risklere
karşı stratejiler oluşturarak dengeli bir politika uygulamaya çalışırlar (Akçay ve
Bolgün, 2004). Bankalar için temel amaç karlarını en yüksek seviyede tutmaktır.
Ancak hedeflenen karı elde etmek için bankaların daha büyük risk maliyetine
katlanmayı kabul etmeleri gerekmektedir (Parasız, 2005). Bankacılıkta temel olarak
alınan risk çeşitleri kredi riski, piyasa riski (likidite riski, faiz oranı riski, kur riski) ve
operasyonel risk, ülke riski ve sermaye riskidir (Altıntaş, 2006).
2.1.1. Kredi Riski
Bankalar piyasadan toplamış oldukları mevduatları tekrar ihtiyacı olan
müşterilerine borç olarak vermektedir. Vermiş olduğu borç tutarının anapara ve faiz
tutarının geri ödenmemesi ihtimali banka açısından bir risk oluşturmaktadır. Bu riske
kredi riski denilmektedir (Heffernan, 1996). Bankacılıkta karşılaşılan en yaygın risk
türlerinden biridir. Kredi müşterilerinin, bankaya karşı olan yükümlülüklerini kısmen
yerine getirmesi veya hiç yerine getirmemesi nedeniyle bankanın vermiş olduğu
krediden dolayı zarara uğraması anlamına gelmektedir (Altıntaş, 2006). Mevduat
toplayarak kredi verme işlemi, bankaların en temel işlemlerinden birisidir. Bankalar
piyasadan belirlenen faiz oranı ile topladıkları mevduatı üzerinde belirledikleri kar
marjıyla kredi olarak tekrar piyasaya sürerler. Kredi riski, bankanın vermiş olduğu
krediyi zamanı geldiğinde tahsil edememesi durumudur. Kredi kullandırma
işleminde risk limitleri belirlenirken, kredi kullanacak olan firmanın tüm durumları
göz önüne alınmalıdır. Kredi kullandırma işlemi sonrasında firmanın limit kullanımı
takip edilmelidir (Ramos ve Staking, 2000). Banka açısından ödenmeme riski, büyük
ölçüde kredi verilen firmanın ödeme sıkıntısı içine düşmesinden kaynaklanmaktadır.
Kredi alan müşterilerin zaman içerisinde çeşitli faktörlere bağlı olarak kredibilitesi
değiştiğinden kredi riski bankaların maruz kaldıkları en temel risk haline gelmiştir
(Leblebici Teker, 2006).
Bankacılık sektöründe yaşanan gelişmeler ve değişimlerle birlikte kredi
işlemleri bankalar tarafından oldukça önemli bir konuma gelmiştir. Bununla birlikte
kredi riski ve kredi riskinin yönetilebilmesi de bankalar açısından oldukça önemli bir
27
durum haline gelmiştir. Kredi riskinin bankalar tarafından önemli bir konuma
gelmesinin nedenleri şu şekilde sıralanabilir (Saunders ve Allen, 2002):

Ekonomide yaşanan durgunluk dönemlerinde iflas eden firma sayılarının
artması nedeniyle bankaların kredi işlemlerinde daha dikkatli ve titiz
davranmaları,

Küreselleşen piyasa ile birlikte firmaların sermaye gücünün yükselmesine
rağmen kredi derecelerinin düşük olması,

Bankacılık sektöründe yaşanan yoğun rekabet nedeniyle kredibilitesi düşük
firmaların da kredi alabilmesi ve bunun sonucunda kredi alma gücü düşük
olan firmanın bankaları kredi riski ile karşı karşıya getirmesi,

Bankaların kredi işlemlerine karşılık aldığı teminat değerlerinin kredi işlem
tutarına göre daha düşük seviyede kalması,

Kredi işlemlerinin artmasıyla birlikte türev araçların çeşitliliği ve kullanımı
da artmıştır. Bu bağlamda firmaların portföylerinin ağırlıklı olarak türev
araçlardan oluşması ile birlikte bu konuda oluşturulacak risk yönetiminin
öneminin artması,

Gelişen teknoloji ile birlikte risk yönetiminde kullanılması için yeni risk
yönetim modellerinin oluşturulması kolaylaşmış ve bankalar, mevcut risk
modellerini yetersiz bulmuşlar, yeni modeller geliştirerek kredi riskine karşı
yeni modellerle gelişim sağlamak istemişlerdir.
Kredi riski bankaların anapara kaybının yanında başka diğer kayıplar da
yaşamasına neden olmaktadır. Kredi riskinde bankaların anapara kaybının yanında
karşılaşabileceği diğer kayıplar şu şekildedir (Thygerson, 1992);

Takibe gitmiş olan bir kredinin yasal işlemlerinin maliyeti,

Tahakkuk eden ancak tahsilatı sağlanamayan kredi faizi,

Kullandırılan kredi ile ilgili yeniden yapılandırma, teminat değişikliği, ipotek
gibi işlemlerin maliyeti.
Bankaların kredi işlemleri sonucunda karşılaşabilecekleri kredi risk türleri
farklılık göstermektedir. Kredi işlemleri sonucunda karşılaşılabilecek kredi riski
türleri şu şekildedir (Thygerson, 1992);
28

Esas kredi riski: Kredi kullanan firmanın ödeme şartlarına uymamasından
dolayı ortaya çıkan kredi riski türüdür. Bu riski ortadan kaldırmaya çalışan
banka ödeme şartlarını değiştirmek isteyebilir, ek teminat ya da kefalet talep
edebilir.

Yerleşme riski: Kredi sözleşmesi yapan taraflardan birisinin sözleşmeyi
tamamlamaktan kaçınması sonucu ortaya çıkan risktir. Bunun temel sebebi
fiyatlarda meydana gelen değişimdir.

Yazılma riski: Bankalar kredi işlemleri için ek olarak borçlu tarafa ikincil
piyasada işlem gören finansal kıymetler de sunmaktadır. İşlem gören bu
finansal kıymetlerin kredi standartlarıyla uyuşmayarak ödenmemesi sonucu
yazılma riski ortaya çıkmaktadır.

Dökümantasyon riski: Kredi işlemleri için gerekli olan belge, doküman ve
sözleşmelerin doğru bir şekilde hazırlanmaması sonucu ortaya çıkan kredi
riskidir.

Operasyon riski: Yönetim kaynaklı ya da politik kaynaklı sorunlar nedeniyle
ortaya çıkan kredi riski türüdür. İki ülke arasındaki politikalar, kanunlar ve
düzenlemeler bankaların yaptığı borç sözleşmelerini de etkilemektedir.

Olay riski: Kredi sözleşmesi yapan firmanın mülkiyet, ticari aktiviteleri ya da
sermaye yapısında meydana gelen değişiklikler sonucu ortaya çıkan kredi
riski türüdür.
2.1.2. Piyasa Riski
Finansal varlıkların fiyatlarındaki değişimler sonucunda ortaya çıkan risktir.
Piyasa riski hisse senetleri, emtia fiyatlarının yanı sıra döviz kurlarında oluşan
olumsuz hareketlerden etkilenen risk grubudur. Burada oluşan risk belirtilen finansal
araçların fiyatlarında oluşan dalgalanmadır (Moix, 2001). Bankalarda bulundurulan
finansal varlıkların piyasadaki durumunu temel olarak; hisse fiyatları, piyasa faiz
oranları, döviz
kurları ve diğer kıymetli madenlerdeki fiyat
değişimleri
etkilemektedir. Bu finansal varlıklardaki olumsuz değişimler bankaların bilanço içi
ve bilanço dışı hesaplarında ve bu finansal varlıklara göre oluşturdukları
pozisyonlarda zarara uğramasına sebep olmaktadır (Altıntaş, 2006). Tüm bankalar ve
piyasadaki yatırımcılar verdikleri borçların değerleri değiştiğinde bu riskle karşı
29
karşıya kalırlar. Bu riskten en az derecede etkilenmek için önlem alınabilir ancak
riski ortadan tamamen kaldırmak mümkün değildir. Faiz oranı ve döviz kurlarındaki
değişim Türk bankacılık sektörünü en çok etkileyen faktörlerdir. Bunlardan tamamen
etkilenmemek mümkün olmamakla birlikte bankalar faiz oranını yakından takip
ederek oluşabilecek riskten en az şekilde etkilenmeyi hedeflerler (Mandacı, 2003).
Piyasada bulunan finansal varlıklardan; hisse senetlerindeki fiyat, faiz ve kur
değişimi gibi nedenlerden kaynaklanan risk genel piyasa riskidir. Piyasa riski altında
değerlendirilen, ancak piyasa riski dışında kalan bazı riskler de bulunmaktadır.
Firmanın aktif ve pasif varlıkları arasındaki vade farklılıklarından kaynaklanabilen
ve faiz değişimleri nedeniyle ortaya çıkan “spread gap riski”, vadeli finansal
varlıklarda oluşan faiz değişimleri dışında diğer sebeplerle ortaya çıkan “forward gap
riski” , finansal varlıkların belirli bir zaman aralığında fiyat değişiminin ne kadar
yüksek aralıklarda ve fiyat hareketleri arasındaki büyüklüğün ne kadar olduğunu
gösteren riske “volatilite riski”, hisse senedi, bono, tahvil gibi menkul kıymetleri
ihraç eden ve ödeme garantisi veren finansal kurumların mali değişimlerindeki
olumsuzluklar nedeniyle ortaya çıkabilen riske spesifik risk denilmektedir (Altıntaş,
2006).
2.1.3. Likidite Riski
Likidite riski bankanın aktiflerindeki artışı karşılamak için yeterli kaynak
bulundurmaması halinde ortaya çıkan risk türüdür. Kredi maliyetlerini karşılamak
için kısa sürede fon elde etme maliyeti anlamına gelmektedir. Banka likidite sıkıntısı
çekmeye başladığında yeterli kaynak yok ise, kısa sürede yükümlülüklerini arttırarak
ya da elinde bulundurduğu aktiflerini nakde çevirerek yeterli oranda fon sağlamakta
başarısız olursa likidite riskiyle karşı karşıya kalır (Leblebici Teker, 2006).
Likidite riski ile karşı karşıya kalan banka mevcudundaki mevduat
çıkışlarından sonra kalan varlıkları ile kredi taleplerini karşılayabilecek nakit akışı
bulmakta sıkıntı çekmektedir. Burada sorun bankanın mevcut varlıklarının
yetersizliği ve piyasadan yeterince nakit toplayamamasıdır (Heffernan, 1996). Başka
bir tanıma göre ise; bankanın menkul kıymetlerini satarak ya da düşük maliyetli
borçlanma yoluyla nakit ihtiyacını karşılayamaması, bankanın nakit parasının
bitmesiyle sonuçlanmaktadır (Mandacı, 2003). Likidite riskinde önemli olan bir
30
nokta tasfiye riski ile karıştırılmaması gerektiğidir. Likidite riski finansal bir
kuruluşun belirli bir zaman aralığında karşılaştığı nakit sıkıntısıdır. Tasfiye riski ise
finansal kurum ya da kuruluşun mevcut olan tüm varlıkları ile borçlarını
ödeyemeyecek duruma gelmesidir (Frexias ve Rochet, 1999).
Bir banka açısından likidite riskinin ortaya çıkmasında etkili olan unsurlar
şunlardır (Şakar, 2002) ;

Banka içinde aktif ve pasif arasında vade uyumsuzluğunun ortaya çıkması,

Geri dönmeyen alacakların artış göstermesi,

Faiz tahsilatlarının ve karlılığın azalması,

Batık kredilerle birlikte donuk aktiflerde de artış olması,

Donuk olmayan aktiflerin donuk duruma gelmesi,

Faiz tahsilatlarının azalması,

Karlılığın azalması,

Hızlı ve beklenmeyen mevduat azalması,
Bankaların bu risk unsurlarını göz önüne alarak bir analiz sistemi kurmaları
ve likidite riskiyle başa çıkabilmek için gerekli olan stratejilerini belirlemeleri
gerekmektedir (Şakar, 2002).
Bankalar açısından mevduatların her an geri çekilebilir olması bankaların
beklemedikleri bir zamanda likidite riskiyle karşı karşıya kaldığını gösterir. Geçmiş
dönemlerde
yaşanan
kriz
ortamlarında
mevduat
sahiplerinin
bankalardan
mevduatlarını çekmesinin bankaların iflasına sebep olduğu örnekleri de göz önüne
alındığında likidite riskinin yönetiminin ne kadar hayati bir öneme sahip olduğu
anlaşılmaktadır. Likidite risk yönetiminde en önemli nokta vade uyumsuzluğunu iyi
bir şekilde yönetmektir.
Alınan mevduat vadeleri ile verilen kredi vadelerinin birbiriyle uyumlu
olması çok önemlidir. Özellikle konut kredilerinde vadelerin çok uzun olması likidite
riskini arttırmaktadır. Likidite riskine karşı bankaların almış olduğu başka bir önlem
ise faiz geliri olmadığı için minimum düzeyde ayırmış olduğu zorunlu karşılıklardır.
Likidite riskinin doğru olarak yönetilmesi bankaların nakit yönetiminde doğru bir
strateji izleyerek nakit akışının doğru şekilde yönetilmesine olanak sağlamaktadır
(Bakkal ve Tombuloğlu, 2011).
31
2.1.4. Faiz Oranı Riski
Faiz oranı riski, faiz oranındaki değişikliklere bağlı olarak bankanın karşı
karşıya kalacağı zararı ifade eder. Bankaların faiz oranı riskinden korunabilmesi için
bilanço kalemlerindeki aktif ve pasif oranları dengeli olmalıdır. Bilançodaki aktif ya
da pasif kalemlerden birinin vade tarihi diğer kalemden daha önce gelirse banka faiz
oranı riski ile karşı karşıya kalmaktadır (Leblebici Teker, 2006). Faiz oranı riski,
faize hassas olan tüm menkul varlıkların ve borçların vadeleri ve hacimleri
arasındaki faiz oranı uyumsuzluklarından kaynaklanmaktadır. Faiz geliri sağlayan
aktif kalemlerinin sağladığı getirinin azalması, faiz gideri oluşturan pasif kalemlerin
maliyetlerinin artması sonucu ortaya çıkmaktadır. Faiz oranı riski bankanın kar
marjını olumsuz etkilemektedir. Mevduat için verilen faiz giderleri, kullandırılan
kredilerden kazanılan faiz gelirlerinden daha fazla ise banka faiz oranı riski ile karşı
karşıya kalmıştır (Rose, 2002).
Faiz oranındaki değişikliklerin bankayı etkilemesinde iki önemli etken
bulunmaktadır. Birinci etken, bankanın fon kaynağı sağlarken ve fon kullandırırken
vade ve faiz arasında denge sağlayamamasıdır. Kaynak ve kullanım arasındaki
uyumsuzluk sebebiyle ortaya çıkan faiz oranı riski, sabit ve değişken faizli mevduat
ve kredi kullanımı arasındaki vade uyumsuzluğundan kaynaklanabilir. Vade uyumu
olduğu halde sabit faizli alınan mevduat ile değişken faizle kullandırılan kredinin
fonlanması nedeniyle faiz oranı riski ortaya çıkmaktadır. İkinci etken ise; yatırım
yapılan menkul değerlerin piyasa değeri yani, şirketin borsadaki hisse fiyatı ve
işletmenin likit varlıkları ile kısa vadeli borçlarının ne kadarını karşılayabildiğini
gösteren cari oran arasında meydana gelen değişimlerdir. Faiz oranlarında meydan
gelen artışlar sabit faizli menkul kıymetlerin değerinin düşmesine, faiz oranlarındaki
düşüş ise menkul kıymetlerin piyasadaki değerinin artmasına sebep olmaktadır
(Altıntaş, 2006).
Bankalar içinde bulundukları fon piyasasında fon talep eden olarak piyasadan
vadeli ya da vadesiz mevduat toplamakta ve fon arz eden olarak ise ihtiyaç
sahiplerinin fon taleplerini, kredi vermek suretiyle karşılamaktadırlar. Ortalama
olarak uzun vadeli olan kredileri, nispeten kısa vadeli mevduatlarla finanse ettikleri
için piyasada oluşan faiz dalgalanmaları bankalar açısından bir risk ortamı
32
oluşturmakta ve bankalar faiz oranı riskinden en az seviyede etkilenmek amacıyla
farklı politikalar geliştirmektedirler (Mandacı, 2003).
2.1.5. Kur Riski
Kur riski, döviz kurlarında beklenmeyen bir hareketlenmeden dolayı ortaya
çıkar. Örneğin mevcut ülke parasının diğer ülke paraları karşısında değerini
kaybetmesi nedeniyle bir kurum ya da işletmenin almış olduğu döviz pozisyonuna
bağlı olarak zarara uğraması, kur riski olarak adlandırılabilir. (Karacan, 2002).
Faiz riski ile benzerlik göstermekte olan kur riski, döviz kurunda meydana
gelen bir değişikliğin bankaların aktif ve pasif varlıkları üzerinde ne kadar etkili
olduğunu, yabancı para kredileri ve borçları ne kadar etkilendiğini göstermektedir.
Yabancı ülke parası ile verilen kredilerin müşterisi genellikle kur riski ile karşı
karşıya kalmak istemeyen yabancılardır. Sonuç olarak, kur riski ödünç veren banka
üzerinde kalmaktadır. Bankanın kur riskinden kaçınması için verdiği krediyi kendi
para birimi üzerinden vermesi gerekir. Bu durumda risk ödünç alan tarafta kalacak ve
banka kur riskinden kendini korumuş olacaktır (Parasız, 2005).
Piyasada döviz kurlarına olan arz ve talebe etki eden faktörler (Coyle, 2000);

Enflasyon oranı: Yüksek bir enflasyon oranı ülkenin parasına olan talebi
azaltır ve paranın değerini yitirmesine neden olur.

Faiz oranı: Faiz oranlarında meydana gelecek olan bir artış dış yatırımcıların
daha fazla faiz kazanma isteğiyle ilgili ülke para biriminden alım yapmalarını
sağlayacak ve bunun sonuncunda para biriminin değeri artacaktır.

Dış ticaret: İthalat oranı arttığında, ithalat bedellerinin ödenebilmesi için
dövize olan talep artacak ve paranın değeri düşecektir.

Hükümet müdahalesi: Bazı dönemlerde hükümet ve merkez bankası
belirledikleri bir dövizi alıp satarak kendi ülke para birimlerinin değerinin
düşmesine veya artması için piyasaya müdahale etmektedirler.

Politik ve ekonomik koşullar: Ekonomisi güçlü ülkeler yatırımcıların ilgisini
üzerlerine çekmekte ve bunun sonucunda para birimine olan talebin
artmasıyla ülke parsının değeri de artmaktadır.
Kurlarda meydana gelen değişimler bankaların nakit akışlarının azalmasına,
nakit harcamalarının artmasına ve bunun sonucunda karlarının azalmasına neden
33
olmaktadır. Ayrıca bankaların yabancı aktiflerinde azalması ve yabancı pasiflerinde
artması nedeniyle yerel ve yabancı piyasada zarara uğramasına sebep olmaktadır
Bankaların kur riskinden çok fazla etkilenmesinin nedenleri şunlardır (Coyle, 2000);

Döviz kurları piyasadaki siyasi, politik, ekonomik tüm olaylardan etkilendiği
için hareketleri tahmin edilememektedir.

Döviz kurları hem kısa vadede hem de uzun vadede değişkendir.

Döviz kurlarında ani olarak meydana gelen olağandışı değişimler bankaların
kur riski ile karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır.
2.1.6. Ülke Riski
Ülkelerin içinde bulundukları siyasi coğrafyaya bağlı olarak karşılaştıkları
politik ve mali riskleri ifade eder. Ülke riski alınan siyasi kararların ve yapılan
düzenlemelerin ülke ekonomisine ve ülkenin dış ticaret işlemleri üzerine etkisini
göstermektedir. Bankalar açısından ülke riski, bankanın yaptığı uluslararası kredi
işlemlerinde krediyi kullandırdığı kişi ya da kuruluşun işlem yaptığı ülkenin
ekonomik, politik ve kültürel yapısı sebebiyle yükümlülüğünü kısmen veya tamamen
zamanında yerinde getirememesidir. Ülke riskinin üç temel bileşeni vardır (Başar,
2006);

Politik risk, ülkenin dış ödemede verdiği sözleri yerine getirmekte göstermiş
olduğu kararlılığını ifade eder.

Ekonomik risk, ülkenin dış ödeme için verdiği sözleri yerine getirmek
amacıyla ihtiyacı olan dövizi sağlayabilme

Sosyal risk
Ülke
riskinin
ortaya
çıkma
sebepleri
ise
aşağıdaki
durumlardan
kaynaklanmaktadır (Bessis, 2001);

Ülkelerdeki ekonomik koşulların bozulması,

Ülke para biriminin diğer ülkelerin para birimlerine karşı değer kaybına
uğraması,

Borçlarını yapılandırma talebi olan Merkez Bankası veya kamu bankaları gibi
kuruluşların borç yapılandırması aşamasında ortaya çıkabilecek riskler,

Yasal kısıtlamalar nedeniyle fon transfer işlemlerinin durması,

Faaliyet gösterilen ülkede ekonomik kriz çıkması.
34
2.1.7. Operasyonel Risk
Operasyonel risk, bankanın içinde bulunduğu organizasyona bağlı olarak
ortaya çıkan, insanlardan ve sistemlerden, başarısız süreçlerden kaynaklanan riski
ifade eder. Personel riski, teknik risk, organizasyon riski, yangın, sel, terörist
faaliyetleri bu risk türüne örnek gösterilebilir (Takan ve Acar, 2011). Başka bir
anlamda operasyonel risk, insanlardan, başarısız olmuş sistem ve süreçlerden ve
bunların dışında kalan, bağımsız olarak meydana gelen dış olaylardan kaynaklanan
zarara uğrama tehlikesidir (Bessis, 2001). Bankalar açısından operasyonel risk,
bankanın gerçekleştirmiş olduğu bir faaliyetin maliyetinin gelirlerini aşması ve
sermayesinde ciddi anlamda azalmalar meydana gelmesidir. Bankaların ödeme
sistemlerinde güvenlik aşamasının yetersiz olması, günümüzde oldukça yaygın olan
ATM, online sistemlerin, internet alışverişi gibi uygulamaların fazlasıyla
kullanılması ve bu ortamlarda meydana gelen dolandırıcılık ve siber saldırılar
bankalar açısından operasyonel riski ortaya çıkarmaktadır (Karacan,2002).
Bir kurumda ya da bankada operasyonel riske neden olan etmenler insanlar,
süreçler, bilgi teknolojileri, teknik nedenler, yasal düzenlemeler ve organizasyon
yapısı şeklinde sıralanabilir:

İnsanlar: Bankalar ve kurumların operasyonel riskten etkilenmesinde büyük
bir rol oynayan personelin görevi kötüye kullanması, insan kaynaklarının
yetersiz ve eksik personel bulundurması, üst yönetimde bulunan yöneticilerin
kötü yönetim politikası, bunlara ek olarak mevcut yönetimin yeterli teminat
elde etmeden, istihbarat araştırması yapmadan kredi kullandırması gibi
durumlardan kaynaklanan zararlardır. Bu durumların yanında personelin
hırsızlık, kuraldışı davranışlarda bulunma, iş ahlakına aykırı olarak bilgi
gizliliğine uymama, şirket sırlarını ifşa etme, sahtekarlık gibi davranışlarda
bulunması operasyonel riskin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır (Betge,
1996).

Süreçler: Kurumlar ya da bankaların içyapılarında meydana gelebilecek olan
aksaklıklar, yanlışlıklar ve gecikmeler nedeniyle ortaya çıkan risklerdir.
Süreç riski birden fazla alanı kapsamaktadır. Bu alanlar şu şekilde
açıklanabilir (Bessis, 2001);
35
 Organizasyonel işlerde meydana gelen hatalar,
 Raporlama, karar verme, araştırma gibi işlemlerde bilgi ve prosedür
yetersizliği,
 Yapılan
işlemlerin
sisteme
kaydedilmesinde
meydana
gelen
aksaklıklar,
 Toplanan bilginin işlenmesinde meydana gelen hatalar ve eksikler,
 Riski analiz etme, görüntüleme ve yönetmede hatalar,
 Risk ölçümü yapılırken kullanılan yöntemlerdeki teknik hatalar.

Bilgi Teknolojileri: Bilgi teknolojilerinde meydana gelebilecek riskler,
kullanılan sistemlerin yetersiz, eksik olması ve buna bağlı olarak virüs
problemlerinin ortaya çıkması ve sistem çökmesi sonucu karşılaşılan
zararlardır (Keck ve Jovic, 1999).

Teknik Nedenler: Kullanılan bilgisayar ve diğer teknik donanımlarda görülen
teknik arızalar iş sürecini aksattığında karşılaşılabilecek zararları ifade
etmektedir (Hugentobler, 1995).

Yasal Düzenlemeler ve Organizasyon Yapısı: Yasal düzenlemeler, mevcut
ülkede ilişki içerisinde bulunulan diğer kurum ya da bankaların bulunduğu
ülkelerdeki yasal düzenlemelerin ve prosedürlerin mevcut iş akışını aksatması
ve iş sürecini uzatması sonucu ortaya çıkan zararları ifade eder. Organizasyon
yapısı ise, mevcut firma ya da bankanın personel dağılımındaki yanlışlıklar,
örgüt yapısındaki eksikliklerden kaynaklanan zararlardır (Altıntaş, 2006).
Bankalar açısından operasyonel risk türleri şu şekildedir (Altıntaş, 2006);

Banka içi hile ve suistimaller; banka içi çalışanların isteyerek bankaya özel
raporları banka dışına raporlaması, kredi limitlerini yetkisi olmadan aşmak ve
bu konuda risk almak, sözleşme yapmak, banka müşterilerinin varlıklarını
kullanmak, varlık bilgilerini başkalarına aktarmak, zimmetine geçirmek,
banka ve müşterileri dolandırmak, kara para aklamak veya kara para
aklamaya aracı olmak banka içi suistimallere örnek gösterilebilir.

İstihdam uygulamaları, iş mevzuatı ve işyeri güvenliği ile ilgili riskler; iş
yerindeki mevzuata uyulmaması ve işyerindeki koşulların yetersiz olması
nedeniyle tazminat talepleriyle karşı karşıya kalmak, bankanın personele vaat
36
ettiği sağlık yardımları ve emeklilik sözlerinin karşılanamaması örnek
verilebilir.

Strateji riski; bankanın iş stratejilerinin ve planlarının yetersiz olması ve
alınan stratejik kararlar sonucunda bankanın zarara uğrama tehlikesini
göstermektedir.

İtibar riski; bankanın, kasıtlı olarak yapılan propagandalarla kamuoyu ve
müşteri karşısında güven kaybederek pazar payında kayıplar yaşamasıdır.

Uygunsuz davranış riski; banka çalışanlarının müşterilere etik olmayan,
uygun olmayan ürünleri satması, müşteriye karşı dürüst davranılmaması
sonucu maruz kalınabilecek zararları ifade eder.

Model riski; bankanın finansal ürünlerinin değerlendirilmesinde ve bu
ürünlerin risklerinin ölçümünde kullanılacak olan modellerin yanlış seçilmesi
veya hatalı kullanılması sebebiyle bankanın zarara uğrama tehlikesidir.
2.2. Tüketici Kredi Riskini Etkileyen Faktörler
Tüketici kredi riskini etkileyen ve özellikle hanehalkı karakteristiğinden
kaynaklanan faktörler mevcuttur. Çalışmanın da konusunu oluşturan bu faktörlere ilk
olarak Durand (1941) risk faktörlerini belirtirken finansal olmayan faktörlerin
içerisinde değinmiştir (Durand, 1941).
Kredi kullandıran kuruluşlar tüketici kredileri de dahil olmak üzere kredi
kullandırırken çeşitli risklerle karşılaştıklarından, bu risklerden korunmak ya da bu
risklere maruz kalmamak için literatürde “5C Kuralı” olarak gecen ve hanehalkının
özelliklerine vurgu yapan kredilendirme ilkeleri ile tüketici kredisinin talebini
oluşturan hanehalkını daha doğru değerlendirebilirler (Aras, 1996).
Kapasite (capacity) : Borçlunun krediyi geri ödeme gücü olarak
tanımlanabilir. Hanehalkının gelir ve harcamalarını içermektedir.
Sermaye (capital) : Finansal acıdan değeri ifade eden bir kavram olan
sermaye; borçlunun sermayesinin alacaklarına karşılık yeterli güvence sağlama
durumunu içerir.
Karakter (character) : Borçlunun genel olarak ahlaki, demografik özelliklerini
ve ödeme geçmişini içerir.
37
Koşul (condition) : Borçlu dışında gelişen ekonomik ve beklenmedik
koşulları içerir.
Teminat (colleteral) : Kredinin riskini belirleyen ve borçlunun krediye
karşılık güvence olarak gösterebileceği varlıklarını içerir (Kidwell, 1997).
Kredi kullandıran kuruluşların kullandırdıkları tüm krediler için geçerli olan
bu genel ilkeleri Hazembuller, Lombardi ve Hogarth (2007) çalışmalarında tüketici
kredileri için tekrar yorumlamış ve tüketici kredi riskliliği incelemesi yapılırken 3C
olarak özetledikleri kavramlar üzerinden hareket edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
Araştırmacıların borçluyu hanehalkı olarak değerlendirdikleri benzer tanımlı 3C
kavramları; kapasite (capacity), teminat (colleteral) ve karakter (character)’den
oluşmaktadır (Hazembuller ve ark, 2007).
Klein (1992) çalışmasında ABD’de kredi sağlayan kuruluşların hanehalkının
karakteristik özellikleri ve finansal ve finansal olmayan davranışları ile ilgili
zamanında daha çok bilgi sağlamanın ve belirli özellikleri tespit edilen hanehalkını
davranışlarını değiştirmek konusunda teşvik etmenin geri ödememe riskini azaltmak
konusunda faydalı olacağını belirlemiştir (Klein, 1992).
Athreya, Tam ve Young (2007) çalışmalarında, bireysel iflasların önüne kredi
veren kuruluşlar ve hanehalkı arasındaki asimetrik bilgi sorunu giderilip kredi
kullandıran kuruluşların hanehalkı hakkında daha fazla bilgi edinmesi ile
geçilebileceğini belirtmektedirler (Athreya ve ark, 2007).
Swain (2007) çalışmasında arz ve talep yönlü olarak kredi kullanma ve
kullandırma isteği ve riskinin değerlendirilmesinde hanehalkı liderinin yaşı, eğitim
düzeyi, geliri, istihdam durumu, serveti ve hanehalkı büyüklüğü gibi hanehalkının
karakteristiğini gösteren sosyoekonomik, demografik faktörlerin etkili olduğuna
değinmiştir (Swain, 2007).
Karan ve Arslan (2009) çalışmalarında tüketici kredi riskini belirleyen
hanehalkı karakteristiğinden kaynaklanan sosyoekonomik ve demografik faktörlerin
borçlanmaya etkisini incelemişler ve eğitim, gelir, ev sahipliği ve istihdam durumu
gibi kimi değişkenlerin etkili olduğuna dair sonuçlara ulaşmışlardır (Karan ve
Arslan, 2009).
Tüketici kredi riskini etkileyen bu faktörler tüketici kredi pazarı için büyük
önem taşımaktadır. Bu bilgilerin doğru, sağlıklı ve zamanında elde edilmesi sadece
38
kredilerin riskliliğinin değerlendirilmesinde değil kredi başvuru ve onay aşamasında
da önemlidir. Bucks ve arkadaşlarının (2009) yaptığı çalışmada ABD’de tüketici
kredisi başvuru ve onay aşamasında bu özelliklerin dağılımı ile ilgili aşağıdaki
bilgileri elde etmiştir.
Tablo: Hanehalkı Özelliklerinin Kredi Başvuru ve Onayına Etkileri
Kaynak: (Bucks ve ark, 2009)
Literatürdeki bu çalışmalardan hareketle tüketici kredi riskini belirleyen
faktörleri hanehalkı liderinin yaşı, cinsiyeti, eğitim düzeyi, istihdam durumu, geliri
ve hanehalkının büyüklüğü ve ev sahipliği olarak sıralayabiliriz.
2.2.1.Yaş
Hanehalkı liderinin yaşı faktörünün tüketici kredi riskine etkisi literatürdeki
çalışmalarla belirlenmiştir. Genel olarak hanehalkı liderinin daha yaşlı olması riski
azaltan bir faktör olarak ele alınmıştır.
İlk olarak Ando ve Modigliani (1963) Yaşam Dongusu Teorilerinde birinci
döngüde olan gençlerin daha çok harcama yapma eğiliminde olduklarını ve ikinci
döngüde olan yaşlıların ise daha çok tasarruf eğiliminde oldukları belirlemişlerdir
(Ando ve Modigliani, 1963). Japelli (1990) çalışmasında daha genç hanehalkı
liderinin daha çok risk taşıdığını tespit etmiştir (Japelli, 1990). Crook (2001) da
yaptığı çalışmada hanehalkı lideri 55 yaşından büyük olduğunda borçlanma isteğinin
39
azaldığını tespit etmiştir (Crook, 2001). Fay, Hurst ve White (1998) çalışmalarında
hanehalkı liderinin yaşı ilerledikçe iflas olasılığının azaldığını ve ileri yaşlarda
liderlerin borclarına oranla servetlerinin daha fazla olduğunu belirlemişlerdir (Fay ve
ark, 1998). Hazembuller, Lombardi ve Hogarth (2007) çalışmalarında daha yaşlı olan
hanehalkı liderlerinin daha az kredi riski taşıdıklarını belirtmişlerdir (Hazembuller ve
ark, 2007).
2.2.2. Cinsiyet
Cinsiyetin tüketici kredi riskine etkisi üzerine çok fazla çalışma olmamakla
beraber; Japelli (1990) çalışmasında kadınların kredi başvurularının daha sıklıkla
reddedildiğini tespit ederek (Japelli, 1990) kredi sağlayan kurumların kadınların
tüketici kredi riskinin daha fazla olduğunu algıladıklarını belirlemiştir. Devaney ve
Anong (2007) çalışmalarında aile liderinin bekar anne olduğu hanehalklarında daha
fazla tüketici kredisi riski olduğunu destekleyen sonuçlar bulmuşlardır (Devaney ve
Anong, 2007).
2.2.3. Eğitim Düzeyi
Becker (1993)’in insan sermayesi teorisinde kişilerin eğitim düzeyi artıkça
daha rasyonel yatırım kararları aldıklarına da değinilmiştir (Becker, 1993).
Devaney ve Anong (2007)’un çalışmaları bu teoriyi desteklemektedir
(Devaney ve Anong, 2007). Bucks (2009) araştırmasında daha iyi eğitimli hanehalkı
liderlerinin daha yüksek gelir elde ettiğini ve bu hanehalkının daha az ödeme
güçlüğü çektiğini vurgulamıştır (Bucks ve ark, 2009).
Bu çalışmalar daha iyi eğitimli kişilerin hem daha yüksek gelir elde ederek
hem de daha rasyonel borçlanma davranışları sergileyerek daha düşük tüketici kredi
riskine sahip olduklarını göstermektedir.
2.2.4. İstihdam Durumu
Tingting (2006) herhangi bir işte istihdam edilen hanehalkı liderinin işsizlerle
kıyaslandığında hem borç ödememe hem de iflas etme ihtimalinin ampirik olarak
azaldığını tespit etmiştir (Tingting, 2006). Fay, Hurst ve White (1998) kendi işine
sahip olan hanehalkı liderinin iflasa düşme olasılığının daha yüksek olduğunu iddia
etmişlerdir. (Fay ve ark, 1998).
40
Tüketici kredisi etkileyen makroekonomik faktörlerden biri olan işsizliğin,
tüketici kredisi riskini de artırdığını yapılan çalışmalar ortaya koymuştur.
2.2.5. Gelir
Literatürdeki çalışmalar incelendiğinde; tüketim harcamalarına olan etkisi ile
beraber hanehalkının tüketici kredisine yönelmesinde en büyük etken olan gelir ve
tüketici kredi riski arasında ters yönlü ilişki vardır.
Japelli (1990) çalışmasında birçok hanehalkı karakteristiği benzerlik gösteren
hanehalkı liderleri arasından daha düşük gelirli olanların kredi başvurularının yüksek
gelirlilere göre daha sıklıkla reddedildiğini tespit etmiştir (Japelli, 1990). Bucks
(2009) da yaptığı çalışmada ABD’de en yüksek iki gelir grubundaki tüketicilerin
%90’nun kredi borcu olduğu, en düşük gelir grubundaki tüketicilerin ise %53’unun
kredi borcu bulunduğunu belirtmiştir (Bucks ve ark, 2009). Daha yüksek gelir
grubunda daha yüksek tüketim eğilimine sahip hanehalkının bankalarca tüketici kredi
riskinin daha düşük gelirli hanehalkına görece daha düşük olarak hesaplandığını
göstermektedir.
2.2.6. Ev Sahipliği
Yapılan çalışmalara göre hanehalkının ev sahibi olması tüketici kredisi riskini
düşürmektedir. Getter (2006) ev sahiplerinin kiracılara göre daha fazla tasarruf
edebildiklerini ve bankalar tarafından daha az riskli olarak değerlendirildiklerini
belirtmiştir (Getter, 2006). Hazembuller, Lombardi ve Hogarth (2007) çalışmalarında
ev sahibi olan hanehalkının evi olmayan hanehalkına göre daha az kredi riski
taşıdığını belirtmişlerdir (Hazembuller ve ark, 2007).
2.2.7. Büyüklük
Japelli (1990) çalışmasında ailenin genişlik artıkça aile tüketim harcamaları
konusunda daha kısıtlı davranmak zorunda kaldığı belirlemiştir (Japelli, 1990).
Crook (2001) çalışmasında aile geniş olduğunda borçlanma isteğinin ve
borçlanmanın artığını tespit etmiştir (Crook, 2001). Hollo ve Papp (2008)
çalışmalarında ödeme güçlüğü ile aile üyesi sayısı arasında olumlu ilişki tespit
etmişlerdir (Hollo ve Papp, 2008).
41
Yapılan çalışmalar bize ailenin büyüklüğü arttıkça tüketim harcamalarını
karşılayamadığı için tüketici kredisine daha çok ihtiyaç duyduğunu ve tüketici kredi
riskinin arttığını göstermektedir.
2.3. Tüketici Kredi Riski Yönetimi
Bankacılık sektöründe yaşanan ve bankaları ciddi anlamda zor durumda
bırakan risklerden en önemlisi kredi riski olmaktadır. Kredi riski, kredi kullanan kişi
ya
da
firmaların,
kredi
sözleşmesinde
yer
alan
yükümlülükleri
yerine
getirmemelerinden ya da kısmen getirmelerinden dolayı bankaların yaşadıkları zarar
olarak ifade edilmektedir. Kredi riski, veriler işlenerek ve sayısallaştırılarak
denetlenmekte
ve
takip
edilmektedir.
Bankaların
risklerini
ölçmek
için
oluşturacakları ölçüm yöntemleri bankaların faaliyet yapıları ile uygun olmaktadır
(Cangürel, 2012).
Bankalar kredi risklerini azaltmak ve minimuma indirmek için gerekli
önlemleri almaktadır. Ayrıca kredi süreçlerini iyileştirme ve olumlu olarak
yönetmeleri için mevcuttaki risklerini çok iyi analiz ederek, oluşabilecek riskleri de
önceden görüp tespit etmesi gerekmektedir (Birol, 2016).
Risk yönetimi açısından kredi kurumları sınıflandırılmakta fakat banka içinde
riske yol açan faktörler göz önünde bulundurulmamaktadır. Krediler açısından
bankalarda tehlike kaynakları oluşturan faktörler (Berk, 2001):

Kredi politikası ve yönetim anlayışı

Kredi departmanlarının organizasyon yapısı

Kredi organizasyonunda iş akışı

Bilgi ve belge düzeni

Yetki düzenlemeleri ve risk kaynağı olabilecek kredi kültüründen
oluşmaktadır.
Kredi risk yönetiminin amacı, bankalar kullandırdıkları kredilerin öncelikle
kredi kullandırım süreçlerinde yapılması gereken istihbarat, analiz ve tahsis
konusunda yerinde ve doğru tespitler yapmak ve vadesi gelen kredilerin tahsil
edilmeme riskini ortadan kaldırma ya da en aza indirmek olmaktadır. Bu sebeple
kredi risk yönetim birimi bankaların olmazsa olmaz birimleri arasında yer almaktadır
(Çiftçi, 2007).
42
Kredi
riski
yönetimi
ile
risklerin
tamamen
ortadan
kalkması
hedeflenmemektedir. Kredi risk yönetiminde asıl amaç mevcut risklerin iyi bir
şekilde değerlendirilip yönetilmesidir. Bu sebeple krediler objektif olarak
değerlendirilmektedir. Burada asıl amaç riskli kredilerin minimum seviyeye
indirilerek, piyasalarda rekabet oluşturacak gelirleri sağlamaktır (Kaptan, 2015).
Kredi risk yönetimi borç verme kararı ile başlar. Kredi kaydı yapıldıktan
sonra, tüketici kredi riskini yöneten kişi kredinin yakın takibini sağlamaktan ve
performansını takip etmekten sorumludur. Performans takibi ve tüketici kredi riski
analizi sırasında problemli krediler mümkün olduğu kadar çabuk belirlenmeli ve
bankanın hesaplanan olası zararı asgari seviyeye indirilmelidir. Tüketici kredi riskini
yöneten kişinin problemli kredileri tanımlamak için çeşitli göstergelere ihtiyacı
vardır. En büyük gösterge tüketici kredisi ödemelerinin yapılmamasıdır. Ayrıca bazı
ek bilgiler banka yöneticilerine borçlunun durumu ve krediyi geri ödeyememe riski
hakkında bilgi sağlayabilir. Olası geri ödeme problemlerinin göstergeleri
(Küçüktalaslı, 2011):

Tüketicinin kredi riski göstergelerinde olumsuz değişiklikler,

Tüketicinin mevduat bakiyelerinde olumsuz değişiklikler,

Tüketicinin satış veya kazançlarındaki olumsuz değişiklikler,

Finansal tablolar veya diğer belgelerin teminindeki gecikmelerdir.
Problemli kredinin bulunmasının ardından, etkin tüketici kredi riski yönetimi
borçlunun yaratacağı hasardan mümkün olduğunca kurtulmayı gerektirir. Genel
olarak borcun borçlunun ödeyebileceği şekilde yeniden yapılandırılması, bankanın
verdiği borcun tamamı veya büyük bir kısmını kurtarmasını mümkün kılmaktadır.
Verilen borcun kurtarılması surecinde tüketici kredi riski analizinde kullanılan
faktörler ise (Kidwell, 1997);

Borçluya ait diğer krediler ve borçlunun varlıkları üzerinde bulunan haklar,

Borçlunun yeniden yapılandırılan borcu ödeyebilme durumu,

Borcun yeniden yapılandırılmaması durumunda bankanın zararıdır.
2.4. Tüketici Kredi Riski Ölçme Yöntemleri
Kredi skorlama modelleri ya ihmal olasılığını hesaplamak için ya da farklı
ihmal risklerini sınıflandırmak için borçluların karakteristik özellikleri incelenerek
43
belirlenen veriyi kullanır. Borçlular ile ilgili bu veriler ayıklandıktan sonra bu
istatistiki yöntemler aracılığıyla ödemede ihmal olasılığı riski sınıflandırılır ya da
ölçülür (Saunders ve Cornett, 1997).
Tüketici kredi riski ölçülmesinde de bu modellerden faydalanılmaktadır.
Aşağıda literatürde tüketici kredi riski ölçmek için yaygın olarak kullanılan kredi
skorlama modellerine değinilmiştir.
2.4.1. Doğrusal Diskriminant Yöntemi
Bir sınıflandırma yöntemi olan doğrusal diskriminant, tüketici kredi riski
ölçmek için kullanıldığında, borçluları; incelenen karakteristik özelliklerine bağlı
olarak düşük ve yüksek risk sınıflarına ayırmaktadır (Saunders ve Cornett, 1997).
Doğrusal diskriminant yöntemi verilerin bağımsız ve normal dağılımlı olduğu
varsayımına
dayanmaktadır
ki
bu
varsayım
da
yöntemin
zayıf
yönünü
oluşturmaktadır (Altman ve ark, 1981).
Doğrusal diskrimant yöntemi sınıflandırma aracı olarak Fisher (1936)
tarafından önerilmiştir (Fisher, 1936). Yöntemin kredi geri ödemelerine ilişkin iyi
tahminler yaptığını belirten Durand (1941) kredi riski ölçmekte kullanmıştır
(Durand, 1941). Altman (1968) reel sektörü temel alan çalışmalarında kurumsal
krediler için doğrusal diskriminant yöntemini kredi riski ölçümünde kullanmıştır
(Altman, 1968).
Doğrusal diskriminant fonksiyonu aşağıdaki gibidir;
D = β0 + β1X1 + β2X2 + … + βnXn
D diskriminant değerini, dolayısı ile bağımlı değişkeni,
Xn (n=1,2,….n) bağımsız değişkenleri,
β0 sabit değeri,
βn (n=1,2,…n) ise her bir bağımsız değişkenin Xn (n=1,2,….n) katsayısını
belirtir.
2.4.2. Doğrusal Olasılık Yöntemi
Geçmiş verileri kullanarak geleceğe donuk tahmin yapan doğrusal olasılık
yöntemi, tüketici kredi riski ölçme yöntemi olarak kullanıldığında geçmiş verilerle
geçmişteki geri ödeme performansını ölçmekte ve gelecekteki geri ödeme
44
olasılıklarını tahmin etmektedir (Saunders ve Cornett, 1997). Yöntemde hanehalkının
borcunu ödememe ve ödeme durumunun değerlendirilmesi durumunda bağımlı
değişken, en küçük kareler yöntemi kullanılarak iki sınıfa ayrılmakta ve 0-1 arasında
olasılık değerleri almaktadır.
Hata terimleri normal dağılımlı olmadığı ve olasılık sonucu 0-1 aralığı
dışında da çıkabilmesi modelin zayıf yönleri olarak dikkate çekmektedir (Hand,
2001). Altman, Avery, Eisenbeis ve Sinkey (1981) ise çalışmalarında anılan zayıf
yönleri yorumlamaktadırlar. Bu olumsuzlukları nedeniyle yöntem yerini logistik
regresyon yöntemi gibi tahmin değişkenlerinin doğrusal kombinasyonlarına
bırakmaktadır (Hand ve ark, 2001).
Tüketici kredi riski ölçme yöntemi olarak yöntemin doğrusal olasılık
denklemi aşağıdaki gibidir (Saunders ve Cornett, 1997);
Zi bağımlı değişkeni,
Xij bağımsız değişkenleri,
Bj (j=i,…,n) ise her bir bağımsız değişkenin (Xij) katsayısını belirtir.
2.4.3. Lojit Yöntem
Lojit yöntem bağımlı değişkenin kategorik, ikili (dichotomous) kategoride ve
çoklu (polychotomous) kategoride gözlendiği durumlarda bağımsız değişkenlerle
ilişkisini belirlemede kullanılan bir yöntemdir (Özdamar, 2002).
Lojistik regresyon yonteminde1 bağımlı değişken dönüşüme uğratılarak 1’e
eşitlenir. Tüketici kredi riski ölçme yöntemi olarak değerlendirdiğimizde borç
ödememe olasılığı (bağımlı değişken) 1’e eşitlenir. Borç ödememe nedenleri,
borçlunun karakteristik özellikleri (risk faktörleri) gibi bağımsız değişkenleri
kullanarak bağımlı değişkenin (borç ödememe) gerçekleşme olasılığını hesaplar.
45
Yöntemin temel varsayımı bağımlı değişkenin 0-1 değerlerinden birini
almasıdır. Yöntemin bir diğer varsayımı bağımsız değişkenlerin birbirinden bağımsız
olmasıdır. Yöntemde verilerin normal dağılımlı olması gibi bir varsayım yoktur
(Tatlıdil, 2002). Yöntemde parametre tahmininde bulunmak için maksimum olasılık
(maximum likelihood) tahmin yöntemi kullanılır.
Bağımlı değişkenin 0,1 gibi ikili (dichotomous) ya da ikiden çok
(polychotomous) düzey içeren kesikli değişken olması, normallik varsayımı kısıtlı
olmaması sebebiyle kullanım rahatlığı sağlaması ve çözümlemeden elde edilen
sonuçların matematiksel olarak esnek olması, kolay yorumlanabilir olması diğer
benzer yöntemlere göre lojit yöntemin güçlü taraflarıdır (Tatlıdil, 2002).
Yöntemin kullanılan fonksiyon; biçimsel fonksiyonu yansıtan özel bir
fonksiyondur ve bu modelin en zayıf yönündür. (Hamerle ve ark, 2004).
Şekil: Lojistik Regresyon Eğrisi
Kaynak: (Saunders ve Cornett, 1997)
Lojisitk regresyon yönteminin fonksiyonu aşağıdaki gibidir,
log [p/(1-p)] = β0 + β1X1 + β2X2 + … + βnXn
P istenilen durumun gerçekleşme olasılığını,
(n=1,2,….n) bağımsız değişkenleri,
Sabit değeri,
46
βn (n=1,2,…n) ise her bir bağımsız değişkenin Xn (n=1,2,….n) katsayısını
belirtir.
Lojit fonksiyon olasılığın 0-1 arasında bir değer almasını sağlamaktadır.
Lojit yöntemde bulguların yorumunda esas olarak Odds Ratio (OR) temel
alınır. OR, bir olayın gerçekleşmesi olasılığı ile söz konusu olayın gerçekleşmemesi
olasılığını karşılaştırır. Her bir parametrenin exp(β) değerleri OR olarak ele alınırlar.
Dolayısıyla; exp(β) değerleri, bağımlı değişkenin her bir bağımsız değişkenin etkisi
ile kaç kat daha fazla ya da yüzde kaç oranda fazla gözlenme olasılığına sahip
olduğunu belirtir (Özdamar, 2002).
2.4.4. Probit Yöntem
Probit yöntem ise lojistik yöntemin bir alternatifidir. Her iki yöntem de
genelleştirilmiş doğrusal modeller olup aynı varsayımları ve tahmin yöntemini
kullanmaktadırlar.
Anılan mevcut varsayımlar altında probit model aşağıdaki gibi ifade
edilebilir;
p(xi) = E(Y|xi) ise
p(xi) = Ф (xiw) = Ф (w0 + w1xi1 + w2xi2 + … + wpxip) (i = 1, 2,…,n)
Ф standart normal kumulatif dağılım fonksiyonu,
xi açıklayıcı değişkenler vektörü,
w bilinmeyen parametreleri belirtir, maksimum olasılık yöntemi ile tahmin
edilir.
Yöntemin, Logit yöntemden farkı; yöntemlerde kullanılan fonksiyonların
farklılığıdır, Probit yöntemde kullanılan fonksiyon standart normal kumulatif dağılım
fonksiyonudur (Saunders ve Cornett, 1997).
2.4.5. Yapay Sinir Ağları Yöntemi
Yapay sinir ağları yöntemi; insan beyninin işleme mantığını temel alarak
modelleme yapmaktadır. Yapay sinir ağları yöntemi nöronların matematiksel
modellemesi üzerine kurulmuştur. Yöntemin bir örneğinin aşağıda üç temel kısımdan
oluşan yapısı gösterilmektedir (Resti ve Sironi, 2007).
47
Şekil: Yapay Sinir Ağları Yontemi Yapısal Orneği.
Kaynak: (Hand, 2001)
Yapay sinir ağları yöntemi tüketici kredi riski ölçümünde diğer bir seçenek
olarak karşımıza çıkmaktadır; ancak sonuçları iyi olmasına rağmen işlemin
karmaşıklığı ve işlem suresinin uzun olması dolayısı ile eleştirilmektedir (Hand,
2001).
48
SONUÇ
Banka kredileri, ekonomik faaliyetlerin meydana gelebilmesi için en mühim ekonomik
faktörlerden biridir. Banka kredileri, fazla miktarda fona sahip kişi ve kurumlarla fon ihtiyacı
olan kişi ve kurumlar arasındaki ilişkiyi sağlar. Yine bu banka kredileri insanların
ihtiyaçlarının ziyadeleşmesini sağlayarak ekonomik bir büyümenin de önünü açar. İnsanlar
ihtiyaçları arttıkça daha fazla gelire de ihtiyaç duymuş ve ihtiyaç duyduğu bu maddi olanağa
sahip olmanın yollarını aramıştır.
Tezimizin anlaşılması için gereken en önemli kelime şüphesi kredi kelimesi olmuştur.
Kredi belli bir güvenin teşkil ettiği alışveriştir. Krediyi veren kuruluş ile alan kişi arasında bir
güven mekanizması oluşması gerekir. Tezimizde kredinin hangi şartlar altında alınabileceği,
hangi tür kredilerin var olduğu ve insanların bu kredilere sahip olmak için hangi şartları
taşıması gerektiği detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Tezimizde insanların hangi ihtiyaçlarının
onları kredi almaya yönelttiği ve hangi tür kredilerin kullanıldığı üzerinde de gerekli
izahatlarda bulunmaya çalıştık. Sonuç olarak şunu belirtmek gerekir ki insanların ihtiyaçları
sebebiyle yeni kredi çeşitleri ortaya çıkmıştır. Bankalar hangi şartlar altında kişilerin bu
krediye ulaşacağını belirtmiş ve belli kar ve komisyonlar koyarak elde ettikleri kazancı
arttırma yoluna gitmişlerdir. Kredi verme ve alma aşamalarında hem krediyi alan kişiler ve
kurumlar hem de krediyi veren bankalar belli bir risk durumlarını barındırmaktadır.
Tezimizde bununla ilgili genel bilgiler verilmiş ve bu risklerin en aza nasıl indirileceği çeşitli
maddelerle tespit edilmiştir.
Tezimiz hem günümüz şartlarında kredi alan ve verenin barındırdığı riskleri
detaylandırmış, hem başka ülkeler ile ülkemiz arasındaki kredi farklılıklarına yer vererek
konunun daha iyi anlaşılması amaçlamıştır.
49
KAYNAKLAR
ACARI, Birgül (1995). “Kredi Kartlarının Likidite Açısından Değerlendirilmesi”Basılmamış
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul.
Akçay MB, Bolgün KE, (2004). Risk Yönetimi. İstanbul: Scala.
AKGÜÇ, Öztin (2006), “Kredi Taleplerinin Değerlendirilmesi (Gözden Geçirilmiş ve
Genişletilmiş 7. Bası)”, İstanbul: Arayış Basım ve Yayıncılık.
Akipek Ş, (1999). Türk Hukuku Ve Mukayeseli Hukuk Açısından Tüketici Kredisi, Ankara:
Seçkin Yayınevi.
Altıntaş MA, (2006). Bankacılıkta Risk Yönetimi Ve Sermaye Yeterliliği, Ankara: Turhan
Kitabevi.
Altıntaş MA, (2012). Kredi Kayıplarının Makroekonomik Değişkenlere Dayalı Olarak
Tahmini Ve Stres Testleri-Türk Bankacılık Sektörü İçin Ekonometrik Bir Yaklaşım,
Türkiye Bankalar Birliği Yayınları, Yayın No:281, İstanbul.
Altman E, Avery RB, Eisenbeis RA, Sinkey J, (1981). Application Of Classification
Techniques İn Business, Banking And Finance. Contemporary Studies İn Economic
And Financial & Quantitative Analysis, Vol.3. Greenwich: JAI Press.
Altman EI,(1968). Financial Ratios, Discriminant Analysis, And The Prediction Of Corporate
Bankruptcy. Journal Of Finance, Vol.23, 589-609.
Ando A, Modigliani F, (1963). The Life Cycle Hypothesis Of Saving: Aggregate Implications
And Tests. American Economic Review, Vol.53, 285-307.
Aras G, (1996). Ticari Bankalarda Kredi Portföyünün Yönetimi. Ankara: SPK Yayınları.
Arslan Ö, Karan MB, (2009). Türkiye’de Tüketici Kredileri Ve Tüketici Kredi Riskinin
Değerlendirilmesi. Ankara: Dijital Basımevi.
Aşkın M, (2009). Kurumsal Risk Yönetimi, İstanbul: Türkiye Bankalar Birliği Yayınları.
Ataçoğlu H, (2006). Kredi Riski Takibi, Sorunlu Krediler Ve Erken Uyarı Sistemleri. Doktora
Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Ataş N, (1966). Banka İşletmeciliği Ve Tatbikatı. İstanbul: Garanti.
Athreya K,Tam XS, Young ER, (2007). A Quantitative Theory Of Information And
Unsecured Credit, Çalışma Makalesi, University Of Virginia.
Ayan E, (2007). Bankacılık Risk Yönetiminde Basel II Uzlaşısı, İstanbul: Beta Yayınları.
Aydemir N, (2004). Dünden Bugüne Türkiye’de Bankacılık. Doktora Tezi, İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Aydın N, (2006). Finansal Yönetim. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi.
50
Aydın N, Şen M, Berk N, (2014). Finansal Yönetim-I, 3. Baskı, Eskişehir: Anadolu
Üniversitesi Yayınları.
Bakkal M, Tonbuloğlu F, (2011). 2008 Global Ekonomik Kriz Öncesi Ve Sonrası Türk
Bankacılık Sisteminde Fon Yönetimi. İstanbul: Hiperlink.
Bakkal S, Aysan E, (2011). Türk Bankacılık Sisteminde Ekonomik Krizin Tüketici
Kredilerine Etkisi, Hiperlink Yayınları:34, İstanbul.
Başar M, (2006). Bankacılık Uygulamaları. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi.
Becker GS, (1993). Human Capital: A Theoretical And Empirical Analysis With Special
Reference To Education. Chicago: The University Of Chicago Press.
Berk N, (2001). Bankacılıkta Pazara Yönelik Kredi Yönetimi, İstanbul: Beta Basım Yayım
Dağıtım A.Ş.
Bessis J, (2001). Risk Management İn Risk Banking, England: John Wiley&Sons.
Betge P, (1996). Bankbetriebslehre. Berlin: Springer.
Birol A, (2016). Kredi Risk Yönetimi Ve Modelleme. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Ticaret
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Bucks BK, Kennickell AB, Moore K, (2009). Recent Changes İn U.S. Family Finances:
Evidence From The 2004and 2007 Survey Of Consumer Finances. Federal Reserve
Bulletin, Vol.92, A1–A56.
Cangürel O, (2012). Basel II Kapsamında Kredi Riskinin Ölçümünde Otorite Etkinliği:
Türkiye İçin Alternatif Bir Öneri, İstanbul: Türkiye Bankalar Birliği, Yayın No: 282,
Coyle B, (2000). Introduction To Currency Risk. Unitedkingdom: Financial World.
Crook J, (2001) . Credit Constraints And U.S. Households. Applied Financial Economics, 11,
83-91.
ÇIRPAN, Belgin (2000). Kredi Kartları, Emlak Bankası Yayınları, Bursa.
Çiçek M, (2005). Türkiye’de Parasal Aktarım Mekanizması: Var (Vektör Otoregresyon)
Yaklaşımıyla Bir Analiz. İktisat İletme Ve Finans, Sayı: 233, S. 82-105.
Çiftçi İ, (2007). Basel II Çerçevesinde Operasyonel Risk İçin Sermaye Ayarlaması. Yüksek
Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Devaney SA, Anong ST, (2007). Income Quintiles: Examining Changes İn The
Characteristics Of Respondents. Financial Counseling And Planning, Vol.18, 19-34.
Durand D, (1941). Risk Elements İn Consumer Installment Financing. New York: National
Bureau Of Economic Research.
Eliuz E, (2009). Tüketici Kredilerinde Risk Yönetimi Ve Bir Skorkart Modeli Önerisi.
Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
51
Fay S, Hurst E, White M, (1998). The Bankruptcy Decision: Does Stigma Matter? Çalışma
Makalesi. Michigan University.
Fettahoğlu A, (2000). İşletmecilik Finans İlkeleri, İstanbul.
Fisher G, (1936). The Use Of Multiple Measurements İn Taxoconomic Problems. Annals Of
Eugenics, 179-188.
Frexias X, Rochet JC, (1999).Microeconomics Of Banking, U.S.A. MIT Press.
Getter DE, (2006). Consumer Credit Risk And Pricing. Journal Of Consumer Affairs, Vol.40,
41-63.
Güney A, (2009). Banka İşlemleri (Genişletilmiş 6. Baskı). İstanbul: Beta Basım Yayım
Dağıtım.
Güney A, (2013). Banka İşlemleri (7. Baskı). İstanbul: Beta Yayıncılık.
GÜNEY, Alptekin (2010), “Banka İşlemleri (Genişletilmiş 4. Baskı)”, İstanbul: Beta Basım
Yayın Dağıtım A.Ş.
Hamerle A, Liebig T, Schedule H, (2004). Forecasting Credit Portfolio Risk. Discussion
Paper Series 2:Banking And Financial Supervision, No.1.
Hand D, (2001). Modeling Consumer Credit Risk. Journal Of Management Mathematics,
Vol:12, 139-155.
Hazar A, Babuşcu Ş, (2017). Bankacılığa Giriş, Temel Bankacılık Bilgileri, Bankacılık.
Ankara: Akademisi Yayınları.
Hazembuller A, Lombardi BJ, Hogarth JM, (2007). Unlocking The Risk-Based Pricing
Puzzle: Five Keys To Cutting Credit Card Costs. Consumer Interests Annual, Vol:53,
73-85
Heffernan S, (1996). Modern Banking İn Theoryand Practice, John U.S.A. Wiley&Sons.
Hollo D, Papp M, (2008). Assesing Household Credit Risk: Evidence From A Household
Survey. Çalışma Makalesi, The Central Bank Of Hungary.
Hugentobler A, (1995). Indikatorenfürdie Externe Bonitaetsbeurteilungvon Schweizer
Banken. Deutsch: Paul Haupt.
İbicioğlu M, (2011). Tüketici Kredisi Talebini Etkileyen Faktörler: Türkiye Üzerine Bir
Uygulama. Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
İnağ N, (1990). Tüketici Kredileri. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Araştırma, Planlama
Ve Eğitim Genel Müdürlüğü Tartışma Tebliği, 9011, Ankara.
Japelli TC, (1990). Who İs Credit Constrained İn US Economy. Quarterly Journal Of
Economics, Vol.105, 219-223.
52
Kaptan DS, (2015). Bankacılık Sektöründe Kredi Risk Yönetimi. Yüksek Lisans Tezi,
Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Karacan A, (2002). Bankacılık Ve Kriz. İstanbul. Tütünbank.
Karan MB, Arslan O, (2009). Türkiye’de Tüketici Kredileri Ve Tüketici Kredi Riskinin
Değerlendirilmesi. Ankara: Tasarım LTD.ŞTİ.
Kasapoğlu Ö, (2007). Parasal Aktarım Mekanizmaları: Türkiye İçin Bir Uygulama. Uzmanlık
Yeterlilik Tezi, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Piyasalar Genel Müdürlüğü,
Ankara.
Kaya F, (2012). Bankacılık Giriş Ve İlkeleri (1. Baskı). İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım.
Keck W, Jovıc D, (1999). Das Management Vonn Operationellen Risikenin Banken. Der
Schweizer Treuhaender.
Kidwell DS, (1997). Financial Institutions, Markets, And Money. Chicago: Dryden Press.
Klein DB, (1992). Promise Keeping İn The Great Society: A Model Of Credit Information
Sharing. Economics And Politics Journal, Vol.4, 117-136.
Kredi Kayıt Bürosu (KKB) (2013), “2013 Faaliyet Raporu”, İstanbul.
Küçüktalaslı Ö, (2011). Türkiye’de Tüketici Kredi Riski Ölçülmesine Yönelik Bir Uygulama.
Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Leblebici Teker D, (2006). Bankalarda Operasyonel Risk Yönetimi Örnek Banka
Uygulamaları. İstanbul: Literatür Yayıncılık.
Mandacı PE, (2003). Türk Bankacılık Sektörünün Taşıdığı Riskler Ve Finansal Krizi
Aşamada Kullanılan Risk Ölçüm Teknikleri. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, 1, 1-84.
Mishkin FS, (1996). The Channels Of Monetary Policy Transmission: Lessons For Monetary
Policy. Nber Çalışma Tebliği, No.5464.
Moix P, (2001). The Measurement Of Market Risk. New York: Springer Science & Business
Media.
Özdamar K, (2002). Paket Programlar İle İstatistiksel Veri Analizi-1. 4. Baskı. Eskişehir:
Kaan Kitabevi.
Parasız İ, (1998). Para Politikası (Türkiye Uygulamaları). Bursa: Ezgi Kitabevi Yayınları.
Parasız Mİ, (2005). Para Banka Ve Finansal Piyasalar (8. Baskı). İstanbul: Ezgi Kitabevi.
PARASIZ, İlker (1992). Para, Banka ve Finansal Piyasalar, Ezgi Yayınevi, Bursa.
Ramos JAS, Staking KB, (2000). Financial Risk Management. Washington. IDB Publications
Section.
53
Reisoğlu S, (2008). Tüketici Kredileri Hukuki Sorunlar; 4077 Sayılı Yasada Değişiklik
Öngören Taslak, Bankacılar Dergisi, Sayı: 69, S. 50-72.
Resmi Gazete, (2005). Bankacılık Kanunu, Kanun No. 5411, Kabul Tarihi: 19.10.2005, R.G.
Tarihi: 1.11.2005, R.G. Sayısı 25983
Resti A, Sironi A, (2007). Risk Management & Shareholders Value İn Banking: From Risk
Measurement Models To Capital Allocation Policies. Chichester: John Wiley & Sons.
Rose PS, (2002). Commercial Bank Management, International Edition. New York: McgrawHill.
Saunders A, Allen L, (2002). Measurement New Approachesto Value At Risk Andother
Paradigms. New York: John Wiley & Sons.
Saunders A, Cornett M, (1997). Financial Institutions Management A Modern Persperctive. 2.
Edition. New York.: Richar D. Irvin Inc.
Selimoğlu Ö, (2006). Tüketicilerin Tüketim Harcamaları Tüketici Kredisi Ve Kredi Kartı
Kullanım Durumları. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
Swain RB, (2007). The Demand And Supply Of Credit For Household. Applied Economics,
August, 2681 -2692.
Şakar B, (2006). Banka Kredileri Ve Yönetimi, 2.Basım, İstanbul: Beta Basım Yayın
Dağıtım.
Şakar B, (2014). Banka Kredileri Ve Yönetimi (5. Baskı). İstanbul: Beta Yayıncılık.
Şakar H, (2002). Bankalarda Aktif Pasif Yönetimi. İstanbul: Mida.
ŞAKAR, Birgül (2009), “Banka Kredileri ve Yönetimi (2. Basım)”, İstanbul: Beta Basım
Yayın A.Ş.
ŞAKAR, Hakan (2001), “Bankalarda Kredilendirme Teknikleri”, İstanbul: Strata Yayıncılık
Tagkalakis A, (2008). The Effects Of Fiscal Policy On Consumption İn Recessions And
Expansions. Journal Of Public Economics, Volume: 92, P. 1486–1508.
Takan M, (2001). Bankacılık Teori Uygulama Ve Yönetim, 1.Baskı, Ankara: Nobel Yayın
Dağıtım.
Takan M, Acar Boyacıoğlu M, (2011). Bankacılık Teori Uygulama Ve Yöntem. Ankara:
Nobel Akademik.
Takan M, Acar Boyacıoğlu M, (2013). Bankacılık Teori, Uygulama Ve Yöntem (5. Basım).
Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
TAKAN, Mehmet ve BOYACIOĞLU, Melek Acar (2011), “ Bankacılık Teori, Uygulama ve
Yöntem (4. Basım)”, Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
54
TAKAN, Mehmet(2001). Bankacılık: Teori, Uygulama ve Yönetim, Nobel Yayın Dağım,
Ankara.
Tapdig M, (2017). 2005-2015 Dönemi Türk Bankacılık Sektörü İhracat Kredileri Gelişmeleri.
İstanbul Ticaret Üniversitesi, Dış Ticaret Enstitüsü Working Paper Series, Tartışma
Metinleri.
Tatlıdil H, (2002). Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistiksel Analiz. Ankara: Ziraat
Matbaacılık.
Taylor JB, (1995). The Monetary Transmission Mechanism: An Empirical Framework.
Journal Of Economic Perspectives, Volume: 9, P. 11-26.
TEOMAN, Ömer. (1996). Hukuki Yönden Kredi Kartı Uygulaması, Beta Basım Yayım,
İstanbul
Thygerson KJ, (1992). Financial Markets And Institutions A Managerial Approach. New
York: Harper Collins College.
Tingting J, (2006). Consumer Credit Deliquencyand Bankruptcy Forecasting Using Advence
Econmetric Modeling. Çalışma Makalesi. MPRA No:3187.
Toolsema LA, (2002). Competition In The Dutch Consumer Credit Market Original Research
Article. Journal Of Banking & Finance, Volume: 26, P. 2215-2229.
Tuğcu T, Erdem E, Çelik F, Torun T, Togay S, Kayhan S, Altıntaş H, Ergeç H, Toprak M,
(2012). Bankalarda Kredi Yönetimi, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir.
Ulusoy T, (2013). Kredi Türleri. (Editör: Ferudun Kaya). Bankacılık Giriş Ve İlkeleri.
İstanbul: Beta Basım.
Usta M, (1991). Temel Kredi Bilgileri. İstanbul: Pamukbank Eğitim Yayınları.
UYANIK, Cahit(2005). “Kredi Kartlarına Çeki Düzen”, Standart: Ekonomik ve Teknik
Dergi, Y/44, N/519, Ankara.
Uzunoğlu S, (2011). Yeni Başlayanlar İçin Bankacılık. İstanbul: Kriter Yayınevi.
Vurucu M, Arı MU, (2017). Güncel Gelişmeler Işığında Bankacılıkta Kredi Bilgisi, Ankara:
Seçkin Yayıncılık.
Yetim S, (1997). Kredi Kartları Ve Tüketici Kredileri, Sermaye Piyasası Kurulu, Yayın No:
69.
YETİM, Sedat(1997). Kredi Kartları ve Tüketici Kredileri, Sermaye Piyasası Kurulu, Ankara.
ZYWICKI, Todd J.(2005). “An Economic Analysis of the Consumer Bankrupty Crisis”, Law
and Economic Working Paper Series, www.ssrn.com, 12.04.05
55
Download