Uploaded by İnsan Haklari

28 subat aciklamasi

advertisement
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu
DARBELER VE İNSAN HAKLARI İHLALLERİ:
TÜRKİYE TARİHİNE KARA BİR LEKE 28 ŞUBAT POSTMODERN DARBESİ
Devlet ile Vatandaşı arasında bir sözleşme olan Anayasanın büyük bölümü insan haklarının
korunmasına ayrılmış olup Devletlerin en temel vazifesi hak ve özgürlüklerin korunması ve
geliştirilmesidir. Vatandaşları arasında ayrımcı uygulama yapmaması da bu temel görevin bir
gereğidir. Milli iradeye dayanmayan güçlerin bizzat veya baskısı ile Devleti oluşturan
Yasama Yürütme ve Yargı organları zaman zaman devre dışı bırakıldığı darbe süreçleri ile
ülkemiz meclisi, hükümeti ve yargısı ipotek altına alarak devre dışı bırakılmıştır. Malum
olduğu üzere 1960 yılında yapılan darbesi, 12 Eylül Askeri Darbesi ve 28 Şubat Post Modern
Darbesi ile ülkemizde hem demokrasi akamete uğratılmış hem de insan hakları ihlalleri hat
safhaya ulaşmıştır. 1960 ve 1982 Askeri Darbeleri ile Anayasa lağvedilmiş, Milli İrade hiçe
sayılmıştır. Yine 28 Şubat Post-modern Darbesi ile Milli irade hiçe sayılarak insan haklarına
aykırı uygulamalar yapılmış ve algı operasyonları ile Milletimizin bir kısmı diğer kısmı ile
düşman haline getirilmeye çalışılmıştır.
2016 yılı 15 Temmuz gecesi ve 16 Temmuz günü milletçe yaşamış olduğumuz emperyalist
güç odaklarının desteği ile hain FETÖ Darbe girişimi Cumhurbaşkanımız ve Başkomutanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Halkın gücü üzerinde başka bir güç tanımam.” Diyerek
milletimizi darbecilere karşı durmak üzere hava meydanlarına ve meydanlara çağrısı üzerine
milletimizin basireti ve cesareti ile darbe girişimi bastırılmıştır.
Uluslararası emperyalist güçleri, Türkiye'yi iç karışıklığa sürüklemek, milletin birlik ve
beraberliğini parçalamak için desteklediğini Silahlı Kuvvetler içerisinde yuvalanan FETÖ
mensuplarını harekete geçirerek ülkemizde bir darbe girişiminde daha bulunmuş ve 251
vatandaşımız şehit olmuş 2196 vatandaşımızı da yaralamışlardır. bu insanlık dışı darbe
teşebbüsü temel insan haklarının en önemlisi olan yaşama hakkını da ortadan kaldıran bir
vahamete ulaşmıştır. Halkına ihanet eden darbeciler, elinde yalnızca bayrağıyla ihanete karşı
duran sivillerin hayat hakkını acımasızca ellerinden almaktan kaçınmamışlardır. Başta
TBMM olmak üzere pek çok kamu kurumunu bombalamış, ülkemizi milyarlarca lira zarara
uğratmışlardır.
28 Şubat 15 Temmuz Bağlantısı
Şunu açıkça ifade etmek gerekir ki; 28 Şubat Post-modern darbesi de halkımız tarafından
engellenebilseydi, darbeye destek veren tüm güçler kısa sürede yargılanabilseydi 15 Temmuz
gecesi yaşanan hain FETÖ Darbe girişimi yaşanmayabilirdi. O yüzden 28 Şubat Post-modern
darbesinin tüm mağdurları ve hukuksuzluklarının bir kısmı giderilmiş olsa da halen Darbenin
faillerinin tamamen yargılanması tamamlanmadığı sürece 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi
gibi darbe teşebbüslerinin önü tamamen kesilecektir.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ üyelerine yönelik operasyonlarda ortaya çıkan
somut bilgilere göre bu kararları veren yargıçların büyük çoğunluğu ya FETÖ üyesi olmaktan
tutuklanmış ya da tutuklanmamak için yurtdışına kaçmıştır. Ayrıca bizzat Gülen’in 28
Şubat’ın jakobenlerini desteklemek için Refah-Yol Hükümetini hedef alarak söylediği
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu
“Beceremediniz, artık bırakın” ifadesinin dönemin darbeci medyası tarafından manşetlere ve
ekranlara taşınması da sürecin ittifaklarını göstermesi açısından somut bir veridir. 28 Şubat
darbesi Jakoben antidemokratik ve hukuksuzluğu ilke edinmiş kesimlerle işbirliği yapan
FETÖ üyeleri tarafından örtülü şekilde belirli bir uyum içinde gerçekleştirilen bir darbedir.
Hedefinde ise dindar ve muhafazakâr insanların varoluşsal değerleri vardır.
Bu ülke üzerinde emelleri olan darbeciler bütün bu yaşananlardan sonra yeni darbe stratejileri
ve yöntemleri geliştirdiler. Darbeciler milleti bir arada tutan değerler yıpratılmadan ve sadece
siyasete değil bütün kurumlara duyulan toplumsal güven yıkılmadan bu ülkede istedikleri
hedeflere ulaşamayacaklarını düşündüler. Bu yüzden yeni dinamikler ve aktörler devreye
sokularak başka bir yöntemle yapılacak 28 Şubat darbesi planlandı ve adım adım uygulandı.
Öncelikle belirtmek gerekir ki 28 Şubat ilk bakışta göründüğü gibi sadece toplumun bir
kesimine (dindarlara) karşı değil top-yekûn bu millete karşı yapılmıştır. Çünkü amaçlanan
nihai hedef toplumu kutuplara ayırarak çatıştırmak ve oluşan kaos sonucu ülkeyi tamamen ele
geçirmektir.
28 Şubat darbesinin hedeflerinden biri de o dönemde kendilerini darbenin faili zanneden
yargı, medya, üniversiteler, sendikalar, meslek odaları ve ordudur. Bu kurumların hepsi
millete karşı olan bir sürecin parçası olarak kendilerine duyulan toplumsal güveni kaybettiler.
Darbeyi planlayanların istediği tam olarak buydu. Ama darbecilerin asıl kayıpları bu değildi.
Dindar olanları tasfiye ettiklerinde yerine kendinden olanları yerleştirerek kadrolaşmalarını
gerçekleştireceklerini sanıyorlardı. Hiç de öyle olmadı. Bütün kurumlarda boşalan kadrolar
adeta bukalemun gibi renk değiştirebilen FETÖ yandaşlarınca dolduruldu. Acaba Çevik Bir,
bin yıl sürmesini planladığı darbesinin geleceğini FETÖ’cülerin yuvalandığı bir orduya
emanet etmeyi planlamış mıydı?
Yine 28 Şubat Döneminde FETÖ elebaşının 28 Şubat’ın başaktörlerinden birisi olan Çevik
BİR’e yazdığı utanç verici mektubuyla “tüm okullarını ne zaman istenirse devretmeye
hazırız” demesi yine FETÖ ile 28 Şubat arasındaki ve 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi
arasındaki bağlantı için önemli bir işarettir.
21 yıldır 28 Şubat hukuksuzluğu sürmektedir.
28 Şubat Post Modern Darbe’nin üzerinden tam 21 yıl geçti. Darbenin baş aktörlerinden de
olan dönemin generallerinden biri “gerekirse bin yıl sürecek” diyerek ifade ettiği 28 Şubat
Post Modern Darbesi; ülkemizin sosyal, kültürel, eğitim, ekonomik ve siyasi hayatına ağır
bedeller ödetmiştir. Milletimizin hafızasında acı ve silinmez insanlık dışı izleri hâlâ devam
etmektedir.
Kadınların başörtüsü olduğu için okullara sokulmadığı, dinini vecibelerini yerine getirmek
isteyen insanların adeta kamusal alandan silindiği, var olan toplumsal düzeni korku ve tehlike
mantığına endeksleyen kararların kâğıda döküldüğü günün adıdır 28 Şubat. Türkiye’nin yakın
tarihine kara bir leke düşüren 28 Şubat Post-modern darbesi, küresel şer odaklarının Anadolu
topraklarında her şeyden önce İslam’ı ve Müslümanlığı boğarak ülkenin yönetimini dizayn
etme çabasının ürünüydü. Askerî vesayetin toplum iradesini ipotek altına aldığı süreçte halkın
oylarıyla işbaşına gelen Necmettin Erbakan, Başbakanlık koltuğundan indirildi.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu
28 Şubat Post-modern darbesini yaşayan toplum medyada manipülasyon ve dezenformasyon
içeren haberlerle halkın algısı biçimlendirilmeye çalışıldı, psikolojik harp taktikleri bir bir
uygulandı. Sincan’da tanklar yürütülerek antidemokratik biçimde, irtica bahanesiyle Refahyol
Hükümeti silahlı güçler tarafından istifaya zorlandı, milyonlarca insan fişlendi, yerinden
yurdundan edildi. Başörtülü kadınların okuması, çalışması engellendi. İşten atılanlar, sürgün
edilenler, işkenceye uğrayanlar, cezaevlerine konulanlar oldu. Siyasi, sosyal ve ekonomik
boyutlarını da içinde barındıran bu darbe milyonlarca insanı mağdur etti, derin izler bıraktı. 28
Şubat Post-modern darbesinin bu yıl 21. yılı. Yıllar içinde birçok mağduriyet giderildi ama
darbenin etkisi hâlâ devam ediyor. Bu etkinin bir boyutu da cezaevlerinde yaşanıyor. 28 Şubat
mahkumları denilen, 90'lı yıllarda cezaevine konulan yüzlerce mahkum bulunuyor. Darbenin
21. yıldönümünde 28 Şubat'ın cezaevindeki mağdurları "Bu son 28 Şubat olsun!" diyorlar.
Yaklaşık 600 mağdur halen cezaevlerinde hapis yatmaktadırlar. Hatta bazıları kendilerini
mahkum eden FETÖ cü hakimlerle aynı cezaevinde kalmaktadırlar.
Son 28 Şubat Olsun
Çok şükür başta üniversiteler olmak üzere Kamuda çalışan kamu görevlileri açısından kılık
kıyafet yasağı uygulaması son bulmuştur. 28 Şubat 1997 post-modern darbe döneminin
izlerini tamamen silmek ve kamu görevlileri eliyle yapılan yanlış ve haksız uygulamalar
sonucu yaşanan mağduriyetleri ortadan kaldırmak için başlatılan girişimlerin devam etmesi,
hukukun üstünlüğü ve demokrasi adına gereken, mağdurlar ve insan hakları açısından
beklenen çabalardır.
28 Şubat Yargı Kararları İptal edilmelidir.
Post-modern Darbe olan 28 Şubat döneminde algı operasyonları ile bağımsız yargıya
yakışmayacak şekilde anti demokratik güç odaklarından brifing alan bir takım yargıç ve
savcılar 15 Temmuz Hain FETÖ Darbe girişimi sonrası FETÖ üyesi olmakla yargılanmış ve
mahkum olmuşlardır. Bu sebeple 21 inci yıldönümünde lanetle andığımız 28 Şubat 1997
tarihinde başlayan 28 Şubat Post-modern darbe sürecinde işkence ve kötü muamele gören,
haksız yargı kararlarıyla kamudan ihraç edilen kamu görevlileri ve mahkum edilen siviller
için yeniden yargılanma yolu açılmalıdır. Bu yolun açılabilmesi için öncelikle halen hapiste
olan mazlumların yeniden yargılanabilmesi için bir kanun maddesi ile Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuru hakkı tanınmalıdır.
28 Şubat mağdurlarının dosyaları yeniden incelenip adaletin tesisi için çok geç de olsa bir
adım atılmalıdır. İlgilileri bu mağdurların senelerdir devam eden mağduriyetlerini telâfi edici
hukukî adımları atmaya davet ediyorum.
Av. Süleyman ARSLAN
Başkan
Download