Uploaded by İnsan Haklari

Basbakanlik insan Hakları Baskanlıgi Kayip Cocuklar Raporu 25 Temmuz 2008

advertisement
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
GİRİŞ
Dünya’da bir “çocuk sorunu” olduğu doğrudur. Yaklaşık 7 milyarlık dünyanın
yarı nüfusunun 18 yaşın altında olduğu, bunların önemli bir kısmının şiddete
maruz kaldığı ve insan kaçakçılığının milyar dolarlık boyutu düşünülürse,
konunun önemi ortaya çıkar.
Türkiye’de 2007 yılında kamu birimlerine 7.183 kayıp çocuk bildirimi geldiği,
yapılan çalışmalarla bunlardan 6.350 sinin bulunduğu ve 2007 yılı sonu itibariyle
aranmakta olan 833 kayıp çocuk olduğu (bilinen) görülmektedir. Bunlar ve
organize suç örgütlerinin ikna ederek evinden götürdüğü kayıt dışı çocuklar,
daha sonra karşımıza sorun olarak çıkabilirler. Bu nedenle genelde çocuk
hakları, özelde kayıp çocuklar konusu ülkemizde de önemini korumaktadır.
Başkanlığımız, medyadaki “kayıp çocuk” haberleri üzerine 17 Aralık 2007
tarihinde harekete geçmiş, İçişleri Bakanlığı marifetiyle konu soruşturulmuş;
gelen yazıda Türkiye’de kayıp çocuk sayısının, 15 Ocak 2008 tarihi itibariyle
1446 olduğu belirtilmiştir. Bu cevap üzerine 29 Ocak 2008 tarihinde tüm İl İnsan
Hakları Kurulu Başkanlıklarından, kurulacak bir Komisyon marifetiyle, ilgili kamu
ve Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ile diyalog kurulup, konunun sebepleri,
istatistikî bilgiler ve önlenmesine yönelik tedbirlerin neler olabileceği konusunda
bir çalışma yapmaları istenmiştir. 6 aylık bir çalışma sonucunda bu Rapor
hazırlanmıştır.
Başkanlığımız tarafından hazırlanan bu Raporla amacımız, dünyada ve
ülkemizde önemli bir sorun alanı oluşturan “kayıp çocuk” olgusuna insan hakları
perspektifinden dikkat çekmektir. Başkanlık olarak yine ilk kez hazırladığımız
“Töre ve Namus Cinayetleri Raporu” ile “2007 Türkiye İnsan Hakları
Raporu”ndan sonra bu rapor da bir ilk olma özelliğini taşımaktadır. Bu
çalışmada emeği geçen herkese şükran borçluyum. 25. 7. 2008
Prof. Dr. Hasan Tahsin FENDOĞLU
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı
1
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
KAYIP ÇOCUKLAR RAPORU (2007)
Bilindiği gibi, insan hakları konusundaki mevzuat hükümlerinin uygulanmasını
izlemek, izleme sonuçlarını değerlendirmek, uygulamada ve mevzuatta görülen
aksaklıkların giderilmesi doğrultusunda yapılacak çalışmaları koordine etmek ve
bu konularla ilgili önerilerde bulunmak Başkanlığımıza kanunla verilen görevler
arasında bulunmaktadır. Yurt genelinde tüm il ve ilçelerde oluşturulan İnsan
Hakları Kurulları da; insan haklarını korumak ve geliştirmek, ihlal iddialarını
incelemek ve araştırmak, insan hak ve özgürlüklerinin kullanılmasının önündeki
engeller ile hak ihlallerine yol açan sosyal, siyasi, hukuki ve idari nedenleri
incelemek, araştırmak ve bunların çözümüne ilişkin önerilerde bulunmakla
görevlendirilmiştir. Anılan mevzuat hükümleri ve İnsan Hakları Kurullarının “
Kadın, çocuk, hasta ve özürlü hakları ile ilgili araştırmalar yapması ve çözümler
üretilmesini teşvik etmek” görevi çerçevesinde, hassas gruplar arasında yer alan
geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın korunması ve “kayıp çocuklar”
olgusuyla mücadele edilmesi istenmiştir.
850 İlçe İnsan Hakları Kurulu tarafında oluşturulan bir komisyon ilçe raporunu
hazırlamış, sonra bu raporlar, 81 İl İnsan hakları Kurulu tarafından
değerlendirilmiş ayrıca İl İHK’ları, İl Emniyet Müdürlüğü, İl Milli Eğitim
Müdürlüğü, İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü ve ilgili Sivil Toplum Kuruluşları gibi
birimlerle işbirliği halinde kayıp çocukların aileleriyle diyalog kurularak raporlarını
başkanlığımıza göndermişlerdir, Çoğu illerimizdeki İHK ları kayıp çocukların
ailesi ile bizzat görüşmüş, durumu gözlemlemiş ve izlenimlerini belirtmişler,
kayıp çocukların özgeçmişlerini dahi göndermişlerdir. Keza bazı illerimizden
2008 yılı rakamları gelmişse de değerlendirmeye alınmamıştır.
Türkiye’de kayıp çocukların fazla olduğu şehirler, tabloda görüleceği üzere,
başta büyük şehirler olmak üzere göç alan diğer şehirlerdir.
Kayıp çocukları üç bölüme ayırmak mümkündür. Birincisi, kendi rızası ile
kaçanlar, ikincisi rızası dışında kaçırılanlar ve üçüncüsü de, istemeden de olsa
yoksulluk gibi nedenlerle kaçanlardır. Kaçan çocukların özenti, ebeveyn
boşanması, kentleşememe gibi alt başlıkları varken, kaçırılanların genelde
çocuk ticareti, dilencilik ve cinsel sömürü gibi nedenleri vardır. Kayıp çocukları
bekleyen sorunlar: Hastalık, uyuşturucu, şiddet ve cinsel istismar gibi
problemlerdir.
Mevzuatımızda “Kayıp Çocuk” kavramı üzerinde konu uzmanlarının ittifak ettiği
söylenemez. Bununla birlikte bu raporda geçen “Kayıp Çocuk” tanımından
“ailesinin bilgisi dışında herhangi bir nedenle evden uzaklaşmış, kaçmış
kaçırılmış ve bu nedenlerle hayatı tehlike altında olan, kendisinden haber
alınamayan 0-18 yaş grubu çocuk” kastedilmektedir.
2
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
BM Genel Kurulu 20 Kasım 1989 tarihinde Çocuk Hakları Sözleşmesini
(ÇHS), onaylamış, ÇHS 02 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu
Sözleşme, çocuğun insan haklarının temel bir belgesidir. Türkiye, ÇHS’ni 14
Eylül 1990 tarihinde imzalamış ve ÇHS 27 Ocak 1995 tarih ve 22184 sayılı
RG’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Her yıl ekim ayının ilk pazartesi günü
dünya çocuk hakları günü olarak kutlanmaktadır. ÇHS’nin, Hükümetlerin ve
kamuoyunun çocuklara karşı yaklaşım ve davranışlarına ilişkin olarak bir evrimi
simgelediği belirtilebilir. Keza UNICEF, BM Çocuklara Yardım Fonu olarak
görevini sürdürmektedir. Bu bağlamda ülke nüfusunun yarısını oluşturan
çocuklarımızın insan haklarına uygun bir yaşam sürebilmeleri için yasal
düzenlemeler ve uygulama önem taşımaktadır.
Dünyada her yıl 2,5 milyon çocuğun kaçırılarak satıldığı ve bunun yarısının da
kız çocuğu olduğu tahmin edilmektedir. 90 milyon çocuğun sokakta yaşadığı
günümüz Dünyasının, milyar dolarlık ticaret olarak da kabul edilen çocuk
ticaretinin en önemli kaynağının, bazı Afrika, Balkanlar ve Güneydoğu Asya
ülkelerinin olduğu belirtilebilir. ABD’de kaybolan çocukların bulunabilmesi için
kollarına Amber Watch, Amber Alert ve GPS Locator gibi saatlerin üretildiği
söylenebilir.
Kaçırılan çocukların Batının gelişmiş zengin ülkelerindeki
alıcılarına götürüldükleri iddia olunmaktadır.
Ülkemizde bu konudaki düzenlemelere kısaca baktığımızda şunlar söylenebilir;
22.11.2007 tarihli ve 5717 sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukukî Yön
ve Kapsamına Dair Kanun, 04.12.2007 tarihli ve 2670 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
26.04.2007 tarihli ve 5636 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 04.05.2007 tarihli ve 26512 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 4320 sayılı Ailenin Korunmasına
Dair Kanunda yapılan değişiklik ile şiddet kavramı geniş yorumlanarak, aile içi
şiddete maruz kalan eş, çocuk, aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireyleri ve
evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan, mahkemece ayrılık kararı verilen
veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan aile bireyleri de koruma altına
alınmaktadır.
4320
sayılı
Ailenin
Korunmasına
Dair
Kanunun
uygulanmasına ilişkin Yönetmelik 01.03.2008 tarihli Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Çocuk Koruma Kanununun uygulanmasına yönelik bir yönetmelik yürürlüğe
girmiştir. Yönetmelik bir saldırı sonucunda psikolojik olarak etkilenmiş olan
çocuk mağdurların soruşturma esnasında sadece bir kez ve bir uzman
nezaretinde şahit olarak dinlenmesini gerektirmektedir. Bu mevzuat gereğince
gözetim altındaki çocuk suçlular, asayişi sağlamakla görevli kurumların çocuk
suçluları birimlerinde tutuklanacak olmakla birlikte kelepçelenemezler ve
hareketleri engellenemez. Savcılıklarda Çocuk Suçluları Bürosunun kurulması
gerekmektedir.
3
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
Kadın ve çocuklara yönelik aile içi şiddetle mücadele amacıyla Başbakanlık
genelgesi (Resmi Gazete, 4 Temmuz 2006/26218; Genelge No. 2006/17)
çıkarılmıştır.
Ele aldığımız konu Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (ASAGEM),
Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı ile illerde Çocuk Şube
Müdürlükleri ve ilgili birimler tarafından izlenmektedir. Halen bu konudaki
ASAGEM’nin proje çalışması da başarıyla devam etmektedir.
Bazı çete ve terör örgütleri, kayıp çocukları kullanmak istemektedirler. Bu çete
ve örgütler, çocuk yaştaki insanları kandırarak örgüte kazandırmak için büyük
çaba içerisindedirler. Türkiye gibi yıllardır terörle uğraşan bir ülke için sorun, bu
açıdan da önem taşımaktadır. Bu şekilde teröre bulaşan çocuk sayısı toplamının
yüksek olduğu iddia edilmektedir.
Aşağıdaki tabloda 2007 yılında Türkiye’nin tüm illerinde sayısı en çok olan
kayıp çocuktan (KÇ) başlamak üzere, İHK ları tarafından Başkanlığımıza
bildirilen KÇ sayısı, bunlardan “bulunan” kayıp çocuk sayısı ve “halen
aranan” kayıp çocuk sayısı görülmektedir. En üstte İstanbul, en altta ise
hiç kayıp çocuk olmayan Yozgat yer almaktadır. Aşağıdaki 17 ilde hiç
kayıp çocuk olmadığı, 14 ilde kayıp çocuk sayısının 1 olduğu, 6 ilde kayıp
çocuk sayısının 2 olduğu görülmektedir. Bu kayıp çocuk rakamlarının
sadece ilgili kamu kurumlarına bildirilenlerden ibaret olduğu
unutulmamalıdır. Aileler ilgili kamu birimine haber vermedikçe bu çocuk
kayıp çocuk kayıtlarına girmez.
Bu nedenle gerçek rakamlar aşağıdaki tablodan daha çok olabilir.
Tablo 1- 2007 Yılı İllere Göre Kayıp Çocuk Bildirimi, Bulunan ve Aranan
Çocuklar:
Tablo: 2007 Yılı Kayıp Çocuk Bildirimi, Bulunan ve Aranan Çocuklar
İller
Bildirilen
Kayıp
Aranan Kayıp
Kayıp Çocuk
Çocuklardan
Çocuk Sayısı
Sayısı
Bulunanların
Sayısı
1
İSTANBUL
253
0
253
2
BALIKESİR
47
0
47
3
BURSA
439
397
42
4
ANKARA
1006
976
30
5
ŞANLIURFA
222
193
29
6
MARDİN
77
49
28
4
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
KOCAELİ
ÇANAKKALE
TEKİRDAĞ
OSMANİYE
İZMİR
NİĞDE
AYDIN
HAKKARİ
MANİSA
ÇORUM
TOKAT
ESKİŞEHİR
KIRKLARELİ
MALATYA
MERSİN
SAMSUN
BATMAN
SAKARYA
AFYON
GAZİANTEP
AĞRI
AKSARAY
BOLU
TRABZON
KIRŞEHİR
ANTALYA
KAHRAMANMARAŞ
KASTAMONU
ORDU
SİVAS
ERZURUM
IĞDIR
KONYA
DENİZLİ
ISPARTA
KIRIKKALE
ŞIRNAK
MUŞ
ADANA
BİNGÖL
ÇANKIRI
GÜMÜŞHANE
KARS
KAYSERİ
25
73
20
29
642
15
17
17
182
12
12
314
68
143
11
11
10
10
74
324
8
71
8
8
25
362
24
6
6
110
201
5
19
4
98
8
25
50
4
3
27
2
11
221
0
49
0
11
627
0
3
3
169
0
0
303
57
132
0
0
0
0
65
315
0
63
0
0
18
356
18
0
0
104
196
0
14
0
94
4
21
47
2
1
25
0
9
219
5
25
24
20
18
15
15
14
14
13
12
12
11
11
11
11
11
10
10
9
9
8
8
8
8
7
6
6
6
6
6
5
5
5
4
4
4
4
3
2
2
2
2
2
2
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
51
52
53
54
55
0
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
ADIYAMAN
BİTLİS
BURDUR
DİYARBAKIR
DÜZCE
EDİRNE
ELAZIĞ
KARAMAN
KİLİS
NEVŞEHİR
RİZE
UŞAK
YALOVA
ZONGULDAK
AMASYA
ARDAHAN
ARTVİN
BARTIN
BAYBURT
BİLECİK
ERZİNCAN
GİRESUN
HATAY
KARABÜK
KÜTAHYA
MUĞLA
SİİRT
SİNOP
TUNCELİ
VAN
YOZGAT
TOPLAM
79
1
35
319
59
40
189
259
32
8
23
164
21
30
3
2
8
2
25
5
3
44
214
24
130
9
7
0
0
38
51
7.183
78
0
34
318
58
39
188
258
31
7
22
163
20
29
3
2
8
2
25
5
3
44
214
24
130
9
7
0
0
38
51
6.350
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
833
Bu tablodan ilgili kamu birimlerine 2007 yılında 7.183 kayıp bildirimi geldiği,
yapılan çalışmalarla bunlardan 6.350 sinin bulunduğu ve 2007 yılı sonu itibariyle
aranmakta olan 833 kayıp çocuk olduğu görülmektedir.
Aşağıdaki tabloda ise en fazla kayıp çocuk olan 24 il, en yüksek olandan (253),
en düşüğe doğru (10 KÇ) sıralanmaktadır. En fazla kayıp çocuğu olan ilk altıya
giren iller: İstanbul, Balıkesir, Bursa, Ankara ve Şanlıurfa ve Mardin’dir.
6
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
Tablo 2- 2007 Yılında En Fazla Kayıp Çocuk Olan 24 İl:
Tablo 2: 2007 Yılı Kayıp Çocuk Bildirimi, En Fazla Kayıp Çocuk Olan İller
(24 İl)
İller
Bildirilen
Kayıp
Aranan Kayıp
Kayıp Çocuk
Çocuklardan
Çocuk Sayısı
Sayısı
Bulunanların
Sayısı
1 İSTANBUL
253
0
253
2 BALIKESİR
47
0
47
3 BURSA
439
397
42
4 ANKARA
1006
976
30
5 ŞANLIURFA
222
193
29
6 MARDİN
77
49
28
7 KOCAELİ
25
0
25
8 ÇANAKKALE
73
49
24
9 TEKİRDAĞ
20
0
20
10 OSMANİYE
29
11
18
11 İZMİR
642
627
15
12 NİĞDE
15
0
15
13 AYDIN
17
3
14
14 HAKKARİ
17
3
14
15 MANİSA
182
169
13
16 ÇORUM
12
0
12
17 TOKAT
12
0
12
18 ESKİŞEHİR
314
303
11
19 KIRKLARELİ
68
57
11
20 MALATYA
143
132
11
21 MERSİN
11
0
11
22 SAMSUN
11
0
11
23 BATMAN
10
0
10
24 SAKARYA
10
0
10
7
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
Aşağıda bulunan grafikte ise, kayıp çocuk olduğu kamu kurumlarına bildirilen
(ihbar olunan) ve halen aranan (bulunmamış) kayıp çocuk sayısında ilk 10 İl
karşılaştırılmaktadır. Görüleceği üzere en fazla kayıp çocuk ihbarı yapılan il
Ankara’dır. Ankara’da kayıp çocuk ihbarı yapılan 1006 kişiden sadece 30 tanesi
halen aranmaktadır. Bu konuda ikinci il İzmir olup, 642 kayıp çocuk ihbarı
yapılmış olup, halen aranan kayıp çocuk sayısı 15 tir. Bursa 439 kayıp çocuk
ihbarı ile 3. il olup, halen 42 KÇ vardır. İstanbul İHK’dan alınan bilgilere göre,
İstanbul 4. il olup kaç tane KÇ ihbarı yapıldığı bilinmemekte olup, halen 253
kayıp çocuk aranmaktadır. 5. il, Şanlıurfa olup 222 kayıp çocuk ihbarı yapılmış
olup halen 29 kayıp çocuk vardır. 6. il, Mardin olup 77 kayıp çocuk ihbarı
yapılmış olup halen 28 kayıp çocuk vardır. Diğer iller aşağıdaki grafikten takip
edilebilir.
Grafik 1- Bildirilen ve Aranan Çocuk Sayısı İlk 10 İl Karşılaştırması
8
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
Grafik 2- 2008 Yılı Aranan Çocuk Sayısı İlk 10 İl Sıralaması
9
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
Aşağıdaki grafikte, aranan çocuk sayısı itibariyle ilk on il gösterilmektedir.
İstanbul 253 KÇ ile birinci, Osmaniye 18 KÇ ile onuncu sırada
bulunmaktadır. Balıkesir 47 KÇ ile 2., Bursa 42 KÇ ile 3., Ankara ise 30 KÇ
ile 4. sıradadır.
10
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
Aşağıdaki grafikte aynı sayılar, bir başka açıdan gösterilmektedir.
Grafik 3 - Kayıp Çocuk Sayısının İlk On Sırada Olan İllere Göre Dağılımı
Aşağıdaki tabloda, kayıp çocuk sayısı bölgelere göre analiz edilmektedir. Kayıp
çocuk sayısının bölgelere göre sıralamasında birinci sırayı 434 kayıp çocuk ile
Marmara Bölgesi almaktadır. Bunu sırasıyla İç Anadolu Bölgesi, Güneydoğu
Anadolu Bölgesi, Karadeniz Bölgesi, Ege Bölgesi, Doğu Anadolu Bölgesi ve
Akdeniz Bölgesi izlemektedir. Bölgeler arasında bu konuda ayırt edici bir
özelliğin bulunmadığı düşünülmektedir.
Tablo 3- KÇ Sayısına Göre Bölgeler Sıralaması
1
2
3
4
5
6
7
Bölgeler
Kayıp
Sayısı
Marmara
İç Anadolu
Güneydoğu Anadolu
Karadeniz
Ege
Doğu Anadolu
Akdeniz
TOPLAM
434
92
83
68
56
52
48
833
Kayıp
Oranı
52,10%
11,04%
9,96%
8,16%
6,72%
6,24%
5,76%
11
Nüfus
20.724.950
11.327.675
7.170.849
7.462.451
9.299.322
5.694.582
8.906.427
70.586.256
Nüfus
Oranı
29%
16%
10%
11%
13%
8%
13%
100%
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
Aşağıdaki grafikte aynı durum bir başka açıdan gösterilmektedir:
Grafik 4- Kayıp Çocuk Sayısının Bölgelere Göre Dağılımı:
Aşağıdaki tabloda kayıp çocuk Sayısının Bölge Nüfusuna Oranı sıralanmaktadır. Yani
kayıp çocuk sayısı, bölge nüfusuna bölündüğünde ortaya çıkan oran burada
belirtilmiştir. Nüfusa oranla kayıp çocuk sayısının düşük olduğu illerin sondan başa
doğru Akdeniz, Ege, İç Anadolu ve Karadeniz Bölgeleri olduğu görülmektedir.
Güneydoğu Anadolu (2. sıra) ve Doğu Anadolu (3. sıra) ve Marmara Bölgeleri bu
konuda daha sorunlu iller olarak görülmektedir.
Tablo 4- Kayıp Çocuk Sayısının Bölge Nüfusuna Oranı Sıralaması:
Bölgeler
1
2
3
4
5
6
7
Marmara
Güneydoğu Anadolu
Doğu Anadolu
Karadeniz
İç Anadolu
Ege
Akdeniz
TOPLAM
Kayıp
Yoğunluğu
(KÇ Sayısı/
Nüfus Oranı)
15,00
8,30
6,50
6,20
5,70
4,30
3,70
8,30
12
Kayıp
Sayısı
Nüfus
Toplam
Nüfusa
Oranı
434
83
52
68
92
56
48
833
20.724.950
7.170.849
5.694.582
7.462.451
11.327.675
9.299.322
8.906.427
70.586.256
29%
10%
8%
11%
16%
13%
13%
100%
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
Aşağıdaki grafikte aynı durum bir başka şekille gösterilmektedir:
Grafik 5-Kayıp Çocuk Sayısının Bölge Nüfusuna Oranı Sıralaması:
A) “KAYIP ÇOCUKLAR”IN KAYBOLMA SEBEPLERİ
1. Erken evlilikler nedeniyle (özellikle kız çocuklarının) biyo-psiko ve sosyal
gelişiminin tamamlanmamış olması ve bununla beraber çocuk sahibi
olması, bireyin yaşam evrelerini sağlıklı geçirip sağlıklı bir kişilik yapısı
geliştirmesine ve yaşam olaylarına çözümleyici yaklaşımını engeller
niteliktedir. Kendi ergenlik sorunlarını halletmeden önce anne baba olan
bu ailelerin çocukları sorunlu olabilmektedir.
2. Ailede şiddetli geçimsizlik, işsizlik, yoksulluk, şiddet, eğitimsizlik gibi
olumsuzluklar öncelikle çocukları etkilemekte ve bu çocuklar kendi
ayaklarının üzerinde durabilecek yaşa geldikleri zaman sıkıcı aile
ortamından, dayaktan, kötü muameleden ve sefaletten kurtulma
hayallerine kapılmakta, çareyi dışarıda aramaktadırlar.
3. Ailedeki çocuk sayısının, ailenin refah düzeyine oranla aşırı fazla olması
nedeniyle çocukların duygusal, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarının
karşılanamıyor olması çocukları her türlü ihmal ve istismara açık hale
getirmektedir. Ailenin çocuklarını yeterli derecede takip edip sorunlarını
paylaşamaması, iletişim eksikliği, ailesinden ilgi göremeyen çocukların
çabuk kandırılmaya müsait oluşu KÇ gibi bir felaketle sonuçlanabilir.
13
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
4. Bilinçsiz çocuk yetiştirme (tavizkar, tutarsız, baskıcı vb.) aile tutumuyla
yetiştirilen ve gelişim dönemlerine uygun sorumluluklar verilerek yaşam
becerisi geliştirilmeyip problemlerin çözümünde gerçekçi beceriler
kazanılmasına yardımcı olunmayan çocuklar iyi modellerden yoksun
kalmaktadırlar.
5. Çocuğun evden kaçma sebebinin genellikle parçalanmış aile ortamından
kaynaklandığı,
çocuğun
anne
ve
babasının
boşanmalarını
kabullenememesi, evde üvey anne, üvey baba veya üvey kardeş ile
birlikte yaşamada sorunlarla karşılaşması çocuğun sıcak aile ortamından,
sevgiden ve şefkatten mahrum olmalarına yol açmakta, evden kaçmayı
çözüm olarak görmelerine vesile olmaktadır.
6. Çocukların kendi istekleri ile evden ayrılması; çocuğun kişilik özellikleri,
arkadaş ortamı, okuldaki başarısızlık, aile baskısı, anne baba ayrılığı, aile
büyüklerinin (dede, nine) yanında yaşama, başkalarının hayatına
özenme, macera hevesi, büyükşehir cazibesi, para kazanma arzusu,
güvensizlik gibi nedenlerden doğmaktadır.
7. Ergenlik problemleri çocuğu sokağa iten bir başka nedendir. Bu
dönemde yaşanan hızlı fiziksel, duygusal ve bilişsel gelişimler sonucunda
çocukların aile, çevre ve arkadaş gruplarıyla uyumsuzlukları
görülmektedir. Aile içindeki kuşak çatışmaları, kardeş kıskançlıkları,
eksik ve yanlış cinsel bilgilendirmeler ile ensest ve taciz olayları da
çocuğu kaçmaya yönelten diğer nedenler arasındadır.
8. Kötü arkadaş etkisi, ailelerin çocuklarının arkadaş gruplarını iyi analiz
edememesi ve karne korkusu-derslerde başarısızlık da önemli bir etken
sayılabilir.
9. Zekâ özrü bulunan ve akıl sağlığı normal seviyede olmayan çocuklar da
bu sorunları nedeniyle kaybolmaktadırlar.
10. Ailenin maddi durumunun iyi olmaması ve kırsal alandan göç sebebiyle
dar gelirli ailelerin çocuklarının uyum sorunu çekmesi, gençlere yönelik iş
sahasının bulunmayışı da önemli bir etkendir.
11. Kaçırılmalar nedeniyle kaybolmalar. (Evlenme vaadiyle, fuhuş amacıyla,
organ ticareti maksadıyla, uyuşturucu işinde kullanmak için, ideolojik
nedenlerle, terör örgütlerince, evlat edinmek ve dilendirmek vb.).
12. Yuva ve yurtlarda korunma ve bakım altına alınan çocuklardan aile ve
yakınları tarafından ihmal ve istismara maruz kalmış olanların, ihmal ve
istismar edilme derecelerine göre kısa sürede rehabilitasyonlarının
mümkün olamaması, kuruluşa geldiklerinde de benzer davranışları
yinelemeleri; kurum bakımını reddetme- kabullenememe, kurum
kurallarına ve kurallı yaşama uyum sağlayamama, yurt ve yuvalarda
çocuğun ailesine ve yakınlarına duyduğu özlem.
13. Kaza ve doğal afetler nedeniyle kaybolmalar. (Trafik kazalarında
hayatını kaybedip de kimliği tespit edilemeyenler, doğal afetlerde
kaybolanlar ve suda boğulmalar).
14. Aile içinde izlenen TV programları (magazin, bazı diziler, polisiye, mafya
filmleri) yoğun şekilde takip edildiğinde çocukların bu konulara özenti
duymaları neticesi evlerinden kaçmaları. Olumsuz TV programları evde
özellikle çocukların yanında izlenmemelidir.
14
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
15. Günümüzde bilgiye ulaşmamızı kolaylaştıracak en önemli araçlardan biri
olan internet'in bilinçsiz kullanımı çocuğun evden kaçma sebepleri
arasında sayılmaktadır. İnternetin bilinçsiz kullanımının, özellikle çocuk ve
gençler üzerinde zararlı etkilerinin olduğu ve fiziksel, sosyal ve psikolojik
sorunlara yol açtığı bilinmektedir.
16. Cinayet veya terör suçlarını işleyenlerin bu işi yapmalarındaki temel
etken, bu çocukların, ailelerine veya topluma -genelde- başkaldıran kişiler
olmasıdır. Bu tür kişilerin -genelde- yoksul ailelerden çıkması tesadüf
değildir. Katı baba otoritesi altında, tüm kapıların kendisine kapalı
olduğunu gören bir çocuk, kendisini kanıtlamak için suç örgütlerine,
terör gruplarına girebilmekte, burada yeni bir statü kazanmakta, bir dava
uğruna karıştığı bu eylemlerden suçluluk hissi duymamaktadır.
17. Aslında suç işleyen çocuk yoktur, suça itilen çocuk vardır. Gördüğü
sevgisizlik, katı tutum, toplumdan dışlanma, okulda itilme gibi
nedenler çocuğu kaçmaya ve toplumdan öç almaya itebilir.
18. Suç işleyen bir çocuk iki kez cezalandırılır; kendi oluşturmadığı koşulların
kurbanı olduğu için zaten yeterince cezalandırılmıştır. Ayrıca suçlu
damgası vurulup toplum dışına itildiği için ikinci kez cezalandırılmaktadır.
B)
“KAYIP ÇOCUKLAR” KONUSUNDA ÖNERİLER:
1. ÇOCUĞA YÖNELİK ÇALIŞMALAR
a. Bireysel psikolojik danışma.
b. Sosyal beceri eğitimi, çatışma çözme, problem çözme becerilerinin
geliştirilmesi.
c. Öfke kontrolüne yönelik çalışmalar.
d. Etkili iletişim becerilerine yönelik çalışmalar.
e. Psiko-sosyal eğitimi çalışmaları.
2. ANNE BABALARA YÖNELİK ÇALIŞMALAR
1) Erken yaşta evliliklerin önüne geçmek amacıyla özellikle sosyo- ekonomik
seviyesi düşük bölgelerde bilgilendirme çalışmaları yapılmalı ve aile
destek programları uygulanmalıdır.
2) Özellikle geçim sıkıntısı çeken ve göç eden ailelerin yaşadığı bölgelerde
alan taraması yapılarak ekonomik, sosyo-kültürel, psikolojik destek
programları geliştirip uygulamak.
3) Anne baba ve çocuklara yönelik “aile içi iletişim, ana-babalık eğitimi,
çatışma çözme, empati geliştirme gibi programların oluşturulması ve bu
programların kamu-sivil kuruluşlar tarafından uygulanması.
4) Periyodik aile ziyaretleri yapılarak, anne babanın çocuklarıyla iletişim
kurmaları ve çeşitli sosyal- kültürel ve sportif faaliyetlere yönlendirilmesi
için rehberlik ve ekonomik destek sağlamak.
5) Evden sık sık kaçan çocukların ailesine, psikiyatrist veya psikologdan
yardım almalarını sağlamak.
15
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
3. İLGİLİ KURUMLARCA YAPILABİLECEK ÇALIŞMALAR
1) Kurumlar arası işbirliği sağlanarak görsel ve yazılı basın organları
aracılığıyla ailelerin bilinçlenmelerini sağlamak ve suçun henüz ortaya
çıkmadan önlenmesi amacıyla TV ve radyo programları yapmak,
gazetelerde köşe yazılarında konuyla ilgili yazılara yer vermek, kısa ve
etkili uyarıcı reklâmlara yer vermek.
2) Emniyet birimlerince otogar, istasyon ve toplu taşıma merkezlerinde
yalnız görülen çocukların takibinin ve denetlemelerinin yapılması,
Seyahat şirketlerinin yaşı l8'den küçük olan çocuklara bilet satışı
yapmamaları konusunda gerekli tedbirlerin alınması.
3) Özellikle internet salonlarının çok sıkı denetlenerek yaşları risk
grubunda yer alan çocukların buralarda uzun süre vakit geçirmelerini
önleyecek tedbirlerin alınması.
4) Sosyal güvenlik kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve derneklerce
ekonomik imkânsızlıkları olan ailelerin doğru olarak tespit edilerek bu
ailelere gerekli maddi yardımların yapılması.
5) Okullarda okul idarecilerinin, öğretmenlerin ve okul aile birliklerinin
konu hakkında bilgilendirilmesi, eğitim-öğretim ortamında alınabilecek
tedbirlerin görüşülmesi ve uygulanması, çocuk haklarının öğretilmesi ve
programların konulması, çocuk istismarı ve ihmali konularında aile,
öğretmen, öğrenci eğitimlerinin yaygınlaştırılması gerekir.
6) Emniyetin ve Narkotik şubelerin bu konularda eğitilmesi ve çocuk
kaçırılmasını önleyici çalışmaların yapılması.
7) Yerel Yönetimlerce çocuklara spor, eğlence, kitap okuma yerlerinin
yapılması ve özendirilmesi, mahallelerde sosyal faaliyetler için çeşitli
mahalle sahaları ve sosyal tesisler yapmaları.
8) Eğitim dönemi içerisinde sömestri zamanlarında karne notunun düşük
olması nedeniyle çocukların ailelerinden korkmaları neticesi evlerini terk
ettiklerinden yerel radyo, televizyon, gazete gibi iletişim araçları ile halkı
bilinçlendirme yollarına gidilmesi,
9) Çocukları hedef alan suç örgütleri ve çocukları bekleyen muhtemel riskler
konusunda ailelere bilgi verilmeli.
10) Başarılı çocuklar, devlet okullarında okutulmalı, eğitimde başarılı
olamayan çocuklar devlet denetiminde bir işe yerleştirilmeli,
11) Çocukların sıklıkla gittiği ortamlar (park, oyun alanları, okul çevresi,
piknik alanları gibi), uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklar açısından kamera
sistemi ile kontrol edilmeli ve emniyet tedbirleri arttırılmalı,
12) Çocukların zorlayıcı ve istismar edici işlerde çalıştırılmaması, İşverenlerin
çocuk işçi çalıştırmama konusunda ikna edilmesi,
13) Şehrin kalabalık yerlerinde aile ve toplumu bilgilendirici ilan tahtaları
oluşturulması, çocuklara daha fazla hukuksal koruma sağlanması
14) Basın yayın organları aracılığı ile evden kaçan çocukların başlarına
gelebilecek kötülükler ve özenmekte oldukları hayatların kendilerini
sürükleyeceği ortamların neler olabileceğinin ve aynı şekilde evden
kaçmayı alışkanlık haline getirmiş çocukların ailelerinin de çocuklarına ne
16
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
şekilde davranmaları gerektiği gibi konular yazılı ve görsel yayınlar ile
duyurulmalıdır.
15) Televizyonda ailelere yönelik eğitici programların sayısının arttırılması,
magazin programlarının içeriklerinin daha fazla denetlenmesi
16) Şiddetle büyüyen çocuk zamanla şiddeti normal bir davranış olarak
görebilir. O nedenle aileler şiddet ve saldırganlık konusunda
bilinçlendirilmeli ve aile-çocuk arasındaki iletişimde dikkat edilmesi
gereken hususlarla ilgili eğitim verilmelidir. Şiddet içeren TV yayınlarının
saat 24.00’dan sonra yayınlanması için gerekli düzenlemeler
yapılmalıdır. Okullarda şiddet eğilimi gösteren öğrencilerin tespiti
yapılarak bu öğrencilerin, aileleri ile işbirliği içerisinde öğrenci kişilik
hizmetlerinin belli bir plana bağlanarak yürütülmesi sağlanmalıdır.
17) Okullarda öğrenci günleri oluşturularak, sorunu olan öğrencilere okul
müdürü veya öğretmenleri ile bire-bir görüşme yapma fırsatı verilmeli.
Problemli öğrencilerin aileleri Okul yönetimi ve öğretmenler tarafından
ziyaret edilmelidir.
18) Rehberlik saatlerinde çocuklarda duygudaşlık gelişimi, sorumluluk
gelişimi, işbirliği dayanışma gibi konuların ağırlıklı olarak işlenmesi
gerekmektedir.
19) Öğrencilerin boş zamanlarını daha iyi değerlendirmelerinden
kaynaklanan riskleri ortadan kaldırmak için öğrencileri sportif ve kültürel
alanlara yönlendirmek ve bu konuda gerekli mekânları (resim odası,
müzik odası gibi) hazırlamak gerekmektedir.
20) Öğrencilere öz kültürümüz, tarihimiz, milli ve manevi değerlerimiz, güzel
ahlak ve insan sevgisi iyi öğretilmeli ve aşılanmalıdır. Olumlu bir benlik
kavramı oluşturması konusunda çalışmalar yapılarak öğrencinin öz
güveni artırılmalıdır.
21) Okul önlerinde yabancı şahıslara karşı gerekli önlemler emniyet güçleri
tarafından alınmalıdır.
22) İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğünce
ortak hazırlanan “güvenli okullar” kapsamında, okullarda öğrencilere
yönelik, suç ve suçun zararları ile evden kaçmaları halinde
karşılaşabilecekleri zorluklar, arkadaş seçiminde dikkat edilmesi gereken
hususlar, internet ve şiddet içerikli bilgisayar oyunlarının zararları ile
sigara ve alkolün zararları hakkında film, slayt gösterisi ve ders
verilmelidir.
23) Öğrenciler üzerinde bilinçlendirme çalışmaları yapılmalı, evden kaçan,
suça sürüklenen ve bunu alışkanlık haline getiren çocukların ailevi ve
sosyo-ekonomik kültürel durumları tespit edilerek; Üniversite görevlileri
ve öğrencileri, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü görevlileri ve İl Milli Eğitim
Müdürlüğü görevlileri ile birlikte bu çocuklar ve aileleri üzerinde
bilinçlendirme
çalışmaları
yapılması,
çalışmaların
sürekliliğini
sürdürebilmesi için projeler üretilmesi.
24) Milli Eğitim Müdürlüklerine bağlı İlköğretim Okullarının yöneticileri,
okullarına devam etmeyen çocukları öncelikle ailelerine, okula
devamları sağlanamadığında da Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubelerine
veya ilgili Cumhuriyet Savcılıklarına bildirmeleri,
17
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
25) Kayıp çocukların yoğun olduğu mahalleler tespit edilerek “pilot
mahalle” belirlenmesi ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından
ailelerin ekonomik, sosyal, kültürel yönden incelenmesi, ailelerin
çocuklarına karşı ne şekilde davranmaları gerektiği konusunda bilgi
sahibi olmaları sağlanarak daha bilinçli bir şekilde çocuklarına yaklaşım
içerisinde olması için çalışmalar yapılarak sorunun temeline inilmelidir.
26) Sosyo-ekonomik düzeyin düşük olduğu yerlerde istihdam olanakları
arttırılmalıdır. Esnaf ve işverenler yanlarında çalıştırdıkları çocukların
mutlaka veli/vasileri yada ilgililerle işbirliği yaparak işe başlatmalıdırlar;
mümkünse ailesi yanında olmayan çocukları yatılı işe almamalıdırlar.
27) Oyun ve eğlence yerlerinin Emniyet Müdürlüğünce çalışma saatleri
dışında açık bıraktırılmayarak çocukların buralarda sabahlamalarının
önlenmesi,
28) Sokakta çalışan ya da yaşayan 18 yaş altı çocuklardan hiçbir suretle
alış-veriş yapmamaları, onlara yardım amaçlı da olsa ekonomik destek
vermeyerek ilgili mercilere veya valilik veya kaymakamlıklara bildirmeleri,
çocukların suça bulaşmalarının önlenmesi veya kayıp çocukların
bulunması konusunda önemli katkı sağlayacaktır.
29) Üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları, televizyon programlarının
şiddet, cinsellik dâhil her yönden içeriklerinin çözümlendiği araştırmalar
yapması, yapılan araştırmalarda çocukların sağlık, sosyal, duygusal ve
olayları kavrama gelişimi yönünden veri değerlendirme programları
(çocukların günde kaç saat televizyon izledikleri, filmlerdeki şiddet oranı
ve bunların küçükler üzerinde oluşturabileceği olumsuz etkileri gibi)
değerlendirilip oluşturulacak bir bilgi bankasında toplayarak rapor halinde
ilgili kamu kurumları ile kamuoyunun bilgilendirilmesi yararlı olacaktır.
30) 2828 ve 3413 sayılı yasalarda köklü değişiklikler yapılması. Bu yasaların
istismara sebebiyet vermeyecek şekilde düzenlenmesi. Bu yasalar veya
çocukları ilgilendiren diğer yasalarda yapılacak düzenlemelerde, sorunu
ve çözüm yollarını temelden bilen, alanda yıllarca çalışmış kişilerin de
katkılarının sağlanması.
31) Bu çocuklar ile çalışacak personelin titizlikle seçilmesi, nitelikli (Sosyal
Hizmet Uzmanı, psikolog vb.) meslek elemanları sayısının mümkün
olduğunca arttırılması, özel mülakatla uygun personellerin seçilmesi,
doğacak açığın özel hizmet alımı ile sağlanması ve bütün bunların
gerçekleştirilebilmesi için kararlı bir tutum sergilenmesi gerekmektedir.
32) İzinsiz olarak ayrılan çocukların korunma kararlarının kaldırılması için
gerekli olan 5 yıllık sürenin beklenmesi de çocuğun, kuruluştan sık sık
izinsiz olarak ayrılmasında teşvik edici bir etken olabilir. İzinsiz olarak
ayrılması durumunda hiçbir hak kaybına uğramayacağını düşünen
çocuklar bu konuda daha rahat davranmaktadırlar.
33) Olumsuz sosyal davranış gösteren ve korunma altına alınması gereken
çocukların yuva şartlarını istismar ederek izinsiz ayrılmasının
engellenebilmesi için SHÇEK kuruluşları mevzuatı haricinde yönetilen
daha sıkı kontrol ve şartların olduğu kompleks çalışmaların yapıldığı
(Meslek edindirme, Sosyal Rehabilitasyon vs) ara kuruluşların
oluşturulması yararlı olabilir. Bakıma muhtaç çocukların rehabilite edildiği
18
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
merkezlere, zaman zaman terk statüsünde çocukların kabul edildiği,
mevzuat gereği bu gibi çocukların nüfusa kayıtlarının tekrar yapıldığı, bu
nedenle kaybolma nedenleri konusunda istatistik yapılmadığı, kayıp
çocuklarla ilgili bilgi taleplerinde, çocuğun bilinen adı ve soyadının
yanında, yeni bir isim kullanıyor olabileceğinden yola çıkılarak, çocukla
ilgili özellikler ve varsa fotoğrafının da ilgili birimlere gönderilmesi
gerekmektedir.
34) Kayıp çocuklar bulunduklarında ailelerine teslim işlemi yapılıncaya
kadarki süreç içerisinde; kendileri ile bir psikolog vasıtasıyla görüşülüp,
gerçekten bunu neden yaptıkları, aileden kaynaklanan problemin ve
eksikliğin neler olduğu tespit edilerek buna yönelik işlem yapılması, aynı
olayın tekerrür etmemesi konusunda çocuğun olduğu kadar ailenin de
bu konuda psikolog yardımı alması sağlanmalıdır. Aksi takdirde çocuğun
tesliminden kısa bir müddet sonra, çocuğun kayıp olmasının ve bulunup
aileye teslim edilmesi sürecinden sonra ailenin çocuğa karşı olan güveni
ve inancının da kaybolmasıyla daha baskıcı bir tutum sergilemesi
neticesinde çocuğun tekrar evden ayrılması gündeme gelmektedir.
35) Yetiştirme Yurtlarının fiziki ortamlarının ve personel ihtiyacının
iyileştirilmesi, bu Kuruluşlarımızda 5395 sayılı Yasa kapsamında suça
sürüklenen veya suç mağduru olan çocuklara yönelik “Ara
Rehabilitasyon Merkezi” gibi uygun ortamların oluşturulması, sosyal
hizmet kuruluşlarında kalan çocukların ailelerine yönelik çalışmalar
yapılması, ilgili sivil toplum kuruluşları, İl Emniyet ve İl Milli Eğitim
Müdürlükleri ile sürekli bir koordinasyon içinde, yazılı ve görsel basın
aracılığı ile toplumun kayıp çocuklar konusunda daha duyarlı olması ve
kamuoyunun aydınlatılmasına ve suçun önlenmesine yönelik mevcut
çalışmaların, geliştirilecek yeni projelerle desteklenmesi halinde sorunun
çözümünde önemli mesafeler alınacağı değerlendirilmektedir.
İNSAN HAKLARI İL KURULLARIMIZIN BU KONUDA YAPMIŞ OLDUKLARI
DENETİMLER VE SAYISI
Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi, İl insan hakları Kurullarımızın (İHK), kendi illerinde
bulunan çocuk yuvalarını denetlemektedirler. Kurullarımız çocuk yuvalarını 2007
yılında 181 kez, gençlik merkezlerine 60, yurtlar ve okullara 987, yetiştirme yurtlarına
ise 164 adet denetim gerçekleştirmişlerdir. Kurullarımızdan İstanbul, İzmir, Ankara,
Balıkesir, Isparta, Kırıkkale, Sivas, Van ve Trabzon gibi iller öne çıkmaktadırlar. Bu
konudaki etkinliğine henüz ulaşamadığımız İl İnsan hakları Kurullarımızın sütundaki
yeri boş bırakılmıştır.
19
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
TABLO 5: İNSAN HAKLARI İL KURULLARIMIZIN BU KONUDA YAPMIŞ
OLDUKLARI DENETİMLER VE SAYISI
Tablo: İl İnsan Hakları Kurulu Raporlarında Çocuklara İlişkin Veriler
İHK nın Denetimleri
İLLER
Çocuk
Gençlik
Yuvalarına
Yurtlar/Okullar
Merkezi
Ziyaretler
1
ADANA
2
ADIYAMAN
32
3
AFYON
6
4
AĞRI
5
AKSARAY
6
6
AMASYA
1
1
7
ANKARA
10
1
1
8
ANTALYA
1
14
9
ARDAHAN
8
10 ARTVİN
2
11 AYDIN
4
28
12 BALIKESİR
35
15
90
13 BARTIN
24
14 BATMAN
15 BAYBURT
1
16 BİLECİK
17 BİNGÖL
2
18 BİTLİS
8
19 BOLU
1
20 BURDUR
32
21 BURSA
1
22 ÇANAKKALE
1
17
23 ÇANKIRI
1
24 ÇORUM
0
2
25 DENİZLİ
3
6
26 DİYARBAKIR
6
27 DÜZCE
3
0
134
28 EDİRNE
29 ELAZIĞ
1
11
30 ERZİNCAN
19
31 ERZURUM
1
1
1
32 ESKİŞEHİR
27
33 GAZİANTEP
10
34 GİRESUN
1
35 GÜMÜŞHANE
36 HAKKARİ
7
37 HATAY
38 IĞDIR
39 ISPARTA
5
20
40 İSTANBUL
5
3
12
41 İZMİR
8
7
6
42 KAHRAMANMARAŞ
1
1
43 KARABÜK
8
0
0
44 KARAMAN
45 KARS
10
46 KASTAMONU
1
1
47 KAYSERİ
1
20
Yetiştirme Yurdu
1
6
1
11
1
4
21
6
2
1
4
6
3
12
1
15
1
1
1
1
1
2
0
2
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
48
49
50
51
52
53
54
55
0
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
KIRIKKALE
KIRKLARELİ
KIRŞEHİR
KİLİS
KOCAELİ
KONYA
KÜTAHYA
MALATYA
MANİSA
MARDİN
MERSİN
MUĞLA
MUŞ
NEVŞEHİR
NİĞDE
ORDU
OSMANİYE
RİZE
SAKARYA
SAMSUN
SİİRT
SİNOP
SİVAS
ŞANLIURFA
ŞIRNAK
TEKİRDAĞ
TOKAT
TRABZON
TUNCELİ
UŞAK
VAN
YALOVA
YOZGAT
ZONGULDAK
TOPLAM
25
1
1
1
1
1
14
2
1
8
2
1
3
12
8
40
1
16
5
1
29
21
2
38
1
10
3
1
2
1
?
8
2
?
2
1
1
5
13
30
5
65
5
?
1
28
55
2
1
1
1
12
1
2
8
1
?
8
10
2
1
71
1
181
12
12
987
4
164
60
21
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
SONUÇ VE DEĞERLENDİRMELER
1. İlgili kamu birimlerine 2007 yılında 7.183 kayıp çocuk bildirimi
gelmiş, yapılan çalışmalarla bunlardan 6.350 si bulunmuş olup,
2007 yılı sonu itibariyle aranmakta olan kayıp çocuk sayısı 833 tür.
Emniyet Genel Müdürlüğü rakamlarına göre bu rakam 1446 dır.
Kayıp çocuklar konusunda yayımlanan raporlarda sayısal farklar
görülebilir. Bunun iki nedeni düşünülebilir; birincisi, SHÇEK
bünyesinde olup, kuruma dönüş yapmayan çocukların listeye dâhil
edilmesi, ikincisi ise kayıp çocuk tanımının açıkça yapılmamış
olmasıdır.
2. 1990 yılında yapılan bir araştırmaya göre, kaybolan çocukların %
18’i macera arayışı, %17’si iş arama, %15’i aile içi şiddet, %14’ü
ailenin psikolojik baskısı, % 10’ üvey anne- baba ilişkileri, %9’u
çocuğa yönelik şiddet nedeni ile evden kaçma davranışında
bulunmuşlardır.
3. Kötü niyetli olanların el atabileceği zayıf halka çocuklarımız olabilir.
Bu nedenle ailenin çocuğuna sevgi ve güven vermesi, ilgilenmesi
son derece önem taşımaktadır. Çocuklar konusunda genel bir
toplum bilinci oluşturulmasına katkı sağlanmalı, kültürümüze sahip
çıkılmalıdır. Ahlaki ve ruhi çöküntü içerisindeki çocuklara destek
verilmelidir. Okul, aileden sonra bu konuda oldukça önem
taşımaktadır. Başbakanlık Genelgesindeki kuruluşlar ve İnsan
Hakları Kurullarımız, kısaca kamu, STK ve medya çocuklarımız
konusunda işbirliği içerisinde davranmalıdırlar. Bu konuda medyaya
önemli görevler düşmektedir; evinden kaçan çocuklar bir kahraman
olarak gösterilmemelidir.
4. Tren garı, otobüs terminali gibi yerlerde emniyet ve zabıta
yetkilileri şüpheli çocukların ailelerine ulaştırılması konusunda
çalışma yapmalıdırlar.
5. Göç alan şehirlerdeki ilgili kamu birimleri (Emniyet, Milli Eğitim,
SHÇEK ve diğerleri), kentleşememe sorunu olan çocuklarla
ilgilenmelidirler.
6. İdeolojik propaganda ile çocukların evlerini terk etmemeleri
için gereken her tür önlem alınmalıdır.
7. Üniversiteler
ve
sivil
toplum
kuruluşları,
televizyon
programlarının şiddet, cinsellik dâhil her yönden içeriklerinin
çözümlendiği araştırmalar yapması, yapılan araştırmalarda
çocukların sağlık, sosyal, duygusal ve olayları kavrama gelişimi
yönünden veri değerlendirme programları (çocukların günde kaç
saat televizyon izledikleri, filmlerdeki şiddet oranı ve bunların
küçükler üzerinde oluşturabileceği olumsuz etkileri gibi)
değerlendirilip oluşturulacak bir bilgi bankasında toplayarak rapor
halinde ilgili kamu kurumları ile kamuoyunun bilgilendirilmesi yararlı
olacaktır.
22
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
8. Öğrenciler üzerinde bilinçlendirme çalışmaları yapılmalı, evden
kaçan, suça sürüklenen ve bunu alışkanlık haline getiren çocukların
ailevi ve sosyo-ekonomik kültürel durumları tespit edilerek; Üniversite
görevlileri ve öğrencileri, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü görevlileri ve İl
Milli Eğitim Müdürlüğü görevlileri ile birlikte bu çocuklar ve aileleri
üzerinde bilinçlendirme ve destekleme çalışmaları yapılması,
çalışmaların sürekliliğini sürdürebilmesi için projeler üretilmesi. Milli
Eğitim Müdürlüklerine bağlı İlköğretim Okullarının yöneticileri,
okullarına devam etmeyen çocukları öncelikle ailelerine, okula
devamları sağlanamadığında da Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubelerine
veya ilgili Cumhuriyet Savcılıklarına bildirmeleri,
9. Bazı gelişmiş ülkelerde kaybolan çocukların fotoğrafları süt şişelerinde ve
TV lerde parasız yayımlanmaktadır. Bizde de örneğin her ilin İnsan
Hakları Kurulunun internet sitesinde kayıp çocuk fotoğrafları
yayımlanabilir.
10. Dünya çocuk risk puanı % 30 iken bu oran Türkiye’de % 15’tir. KÇ
sorununda Türkiye yukarıdaki veriler ışığında, gelişmiş çoğu ülkeden
daha iyi bir konumda bulunmaktadır.
11. ALO 183 Kadın ve Çocuk Sorunları Hattı ile ALO 150 BİMER Hattı ve
Başkanlığımızın diğer hatlarına bu konuda başvuru yapılabilir.
12. TCK 104. maddede geçen 15–18 yaşındaki mağdura yönelik cinsel
eylemlerin takibi şikâyete tabi olmaktan çıkarılmalıdır.
13. Çocuk işçiliği ve istismarı ile daha doğru mücadele edilmelidir.
14. Aile danışmanlığı yaygınlaştırılmalı etkin hale getirilmelidir.
15. Belediyeler daha fazla meslek edindirme kursları açmalı, mevcutların
sayısı ve kapasitesi artırılmalıdır. Günümüzde yaşanan hızlı sosyoekonomik, kültürel demografik değişimler; ailelerin çocuklarına uygun
bakım ve yetiştirme olanakları sunabilmeleri için her türlü açıdan
desteklenmelerini zorunlu kılmakta; aile ve çocuk odaklı hizmetlerin
bilimsel veriler ışığında güncellenerek çeşitlendirilmesi, yaygınlaştırılması
ve temel insan hakları bağlamında erişilebilir kılınması için kamu ve sivil
toplum işbirliği ve güç birliğinin önemine işaret etmektedir.
23
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı / 2007 Kayıp Çocuklar Raporu
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı
Kayıp Çocuklar Raporu
25 Temmuz 2008 Ankara
24
Download
Study collections