ablon

advertisement
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 1
ANAYASA UZLAŞMA KOMİSYONU
Açılma Saati: 14.07
___0___
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Efendim, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
Hacettepe Üniversitemiz yeni anayasa konusunda Komisyonumuza sunum yapmak
amacıyla şu anda Parlamentomuzda bulunuyorlar. Başta Rektör Yardımcımız Profesör
Doktor Ali Çağlar olmak üzere, tüm hocalarımıza, akademisyenlerimize ilgileri sebebiyle çok
teşekkür ediyoruz.
Şimdi, sizi dinlemeye hazırız. Kırk dakika kadar bir süreniz var, daha sonra
Komisyon üyesi arkadaşlarımızın belki soruları olabilir, onlar için de bir makul süre
ayıracağız.
Şimdi, Çağlar Hocam söz sizin, buyurun.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Sayın Başkanım, teşekkür
ederim.
Öncelikle Üniversitemiz Rektörü Profesör Doktor Murat Tuncer’in hürmetlerini iletmiş
olayım.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) - Eksik olmayın, sağ olun.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Biz komisyon olarak Sayın
Rektörümüzü ve Hacettepe Üniversitesini temsilen buradayız.
İzin verirseniz öncelikle komisyon üyesi arkadaşlarımı takdim etmek istiyorum.
Ben Ali Çağlar, Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısıyım, Siyaset Bilimi ve Kamu
Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesiyim.
Arkadaşım Raportör, Yardımcı Doçent Öykü Didem Aydın.
Profesör Doktor Çağlar Özel Bey, Üniversitemiz Hukuk Fakültesi Dekanı.
Profesör Doktor Harun Tepe, Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi ve Üniversitemiz İnsan
Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürümüz.
Biz aslında, müstakil bir anayasa hazırladık. Bizim hazırladığımız anayasamız iki
kısımdan oluşuyor. Birinci kısım “Neden yeni bir anayasaya ihtiyaç duyuyor Türkiye ve bu
arayışın nedeni nedir, neden yeni bir anayasa yapmak zorundayız?”ı, bu kısımları, yani bizim
anayasamızın ruhunu, felsefesini ve gerekçesini anlatan otuz altı sayfalık bir bölüm. İkinci
kısımda ise bu “Neden?” sorusuna cevap olarak “Nasıl bir anayasa olmalıdır?”ı yaşamın
bütün alanlarını kapsayan her yönüyle tam bir anayasa hatta kendini korumaya alan
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 2
maddeleri de dâhil olmak üzere herhangi bir demokrasi dışı müdahalede kendini korumaya
alan bir yaklaşım da dâhil olmak üzere yaşamın her alanını içeren tam bir anayasa oldu.
Ancak, izin verirseniz şöyle kısa bir açıklama yapmam lazım. Biz Şubat 2012’de
başladık komisyon olarak çalışmaya ve çok yoğun bir çalışma oldu. Bu çalışma hemen
hemen tamamlanmış durumda ancak henüz Senatomuzdan geçmiş
değil, yani zaman
kısıtlığından dolayı. Bu önümüzdeki günlerde aslında biz… Hacettepe Üniversitesinin genel
elektronik posta adresi vardır, bütün idari çalışan, öğretim üyesi, herkesin kayıtlı olduğu bir
elektronik posta grubudur. Biz bunu bir on beş gün kadar önce bütün bileşenlerimize, yani
öğrencilerimizin, idari çalışanlarımızın ve akademik çalışanlarımızın hepsine göndermiş
bulunuyoruz bu anayasa metnimizi. Onlardan geri bildirimler geliyor. Onların geri bildirimlerini
komisyon olarak değerlendirip gerekli düzeltmeleri yapıyoruz ve daha sonra Senatomuzda
tartışacağız. Senatomuzun kabul ettiği metni de Sayın Rektörümüzün Başkanlığında
Hacettepe Üniversitesinin topluma karşı olan sorumluluğunun bir gereği olarak Türkiye
kamuoyuna bu anayasamızı basın yoluyla duyuracağız, Türkiye kamuoyuna duyurmuş
olacağız ve tamamlanacak. Arz ettiğim üzere, henüz Senatomuzdan geçmemiş ama aşağı
yukarı yüzde 90-95 oranında tamamlanmış bir metin olarak görülebilir ve kitapçık hâlinde
şimdi sizlere arz ettik.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Bu sizin şahsi görüşünüz değil, üniversitenin bir
görüşü.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Evet, efendim. Komisyon
olarak üniversitemizin…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Hazırlamış olduğunuz kitabın başlangıcında
Üniversite Rektörünün onayı ve mesajı var. O bakımdan, biz bunu Hacettepe Üniversitesinin
görüşü olarak değerlendireceğiz.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Evet efendim,
üniversitemizin görüşü olarak sizlere arz ediyoruz.
Komisyonumuz da üniversitemiz tarafından görevlendirilmiş bir komisyondur ve yine
bu kitapçığın ilk sayfalarında görüleceği üzere üniversite öğrencilerimizle grup olarak düzenli
bir şekilde buna katkı yapmışlardır. Hepsinin adını raporumuzda arz ettik. İzin verirseniz
zaman kaybetmemek üzere ben sunuşumuzu yapmak istiyorum.
Aslında bir bakışta “Anayasa taslağımız nedir?” diye bir soru sorduğumuzda
mümkün olduğu kadar konuyu kısa, öz, net bir şekilde zatıalilerinize arz etmek istiyoruz.
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 3
Bizim Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Uzlaşma Komisyonuna sunduğumuz
taslağımız aslında orta uzunlukta, özenli ve ortak dil kaygısı olan bir anayasa metni üzerinde
durduk. Tabii şunu da arz etmeme izin verin lütfen: Dünyadaki bütün anayasaların, belli başlı
anayasa modellerinin kendilerini de inceleyerek biz dolayısıyla Türkiye'nin bundan sonraki en
azından kırk, elli, yüz yıllık süreçlerini de düşünerek, toplumun gelişme dinamiklerini de göz
önüne alarak bir anayasa hazırlamaya çalıştık. Bizim taslağımız 236 maddeden oluşuyor,
25.210 sözcükten oluşuyor ve dünya anayasalarının tamamıyla karşılaştırıldığında orta
uzunlukta kabul edilebilir bir anayasa ve anayasanın diline özel bir önem gösterdik. Belki
hukukçular biraz farklı yorumlayabilirler ama biz mümkün olduğu kadar Türkiye Cumhuriyeti
devleti her vatandaşının okuduğunda anlayabileceği bir metin hazırlamaya çalıştık,
anayasanın dilini mümkün olduğu kadar sade yapmaya çalıştık. 1982 Anayasası’nın
paradigmasını biraz tersine çevirmiş bir anayasadır.
Burası birazcık uzun ama bu başlangıç kısmı, anayasa esas metnimizin başlangıç
kısmı şöyle:
“Biz, tarih boyunca yaşadığımız topraklar üzerinde özümsediğimiz ve geliştirdiğimiz
uygarlıkların ve insanlığın ortak değerlerinin mirasçısı ve dünya milletler ailesinin şerefli bir
üyesi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kadın ve erkek yurttaşları; hakikatini insan onurunun
oluşturduğu hak ve özgürlüklere dayalı, eşitlikçi ve barış içinde yaşayan bir toplumu birlikte
kurmak; eşitlik, özgürlük, adalet içinde kardeşçe beraber yaşama kuvvetimizi ve irademizi,
cennet vatanımızın güzel ve verimli tabiatı kadar heybetli olan ortak değerlerimizi,
farklılıklarımızın adil ve hakça paylaştığımız zenginliklerimizin ayrılmaz parçası olduğu bilinci
içinde gelecek kuşaklara emanet etmek amacıyla, bu anayasayı hazırladık.
İnsan onuruna sahip olmaktan kaynaklanan ve devletimizin amacı olan temel hak ve
özgürlüklerimizin güvence altına alınması ve egemenliği adımıza kullanan erklerin kuvvetler
ayrılığı ilkesi çerçevesindeki yetki ve görevlerinin düzenlenmesi, sadakatle bağlı kalacağımız
anayasamızın amacıdır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış Dünyada Barış”
sözlerinde tecessüm eden kardeşlik ideali ile özgürlük, bağımsızlık ve dayanışma; engin
tarihsel birikimi, Asya ve Avrupa’yı birleştiren müstesna konumu, çeşitli kökenlere ve kültür
dünyasına mensup yurttaşlarının çeşitliliği ve birliği içinde insanlığın her türlü kıymetli
değerine ve ortak mirasına sayısız hediyeler vermiş Türkiye’mizin kurucu değerleri ve
ebediyete kadar var olacak milletimizin karakteridir.” diye bir başlangıç kısmımız var.
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 4
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Dolayısıyla ideolojik bir mahiyet taşımıyor.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Hayır efendim. Biz mümkün
olduğu kadar ülkemizin bütün toplumsal, sosyal, siyasal, kültürel, dinsel dinamiklerini göz
önüne alarak daha üst düzeyde, daha kapsayıcı, daha kucaklayıcı bir anayasa metni
üzerinde durmamızın ülkemiz açısından uygun olacağı kanaatine vardık.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Hiç şüphesiz Hocam antrparantez, temel hak ve özgürlükleri ve insan onurunu ön
plana çıkarmak.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Anlaşıldı.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Türkiye Cumhuriyeti’nin
insan onuruna, temel hak ve özgürlüklere dayalı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti
olduğunu öngörmüştür taslağımız.
Özellikle cumhuriyetin niteliklerine ve değiştirilmeyecek ilkelere baktığımızda
demokrasi ve özgürlükler ön plana çıkıyor. Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti
güvencesi ile insan onuru, temel hak ve özgürlükler güvencelerini değiştirilemeyecek ilkeler
olarak öngörmüştür.
“Türkiye Cumhuriyeti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Resmî dili
Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı İstiklal
Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.” şeklinde temel niteliklerini koymuş bulunmaktadır.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Sizin değiştirilemez nitelik olarak nitelendirdiğiniz
hususlar şu andaki Anayasa’dan farklı.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Farklı efendim, orada
etnisite ve ırk üzerine çıkan daha kapsayıcı ve yurttaşlık temelinde hak ve özgürlüklere
dayalı ve insan onurunu öne alan bir yapı.
Taslağımız millî egemenlik ile halk egemenliği ilkelerini bağdaştırmış ve halkın asli
kurucu iktidar olduğunu açıkça ifade etmiştir. Halkın doğrudan doğruya siyasal girişim ve
katılım haklarını güvence altına almıştır.
Bu alanda seçmenin bilgi edinme hakları ile doğrudan demokratik girişim ve katılım
haklarını; yurttaş toplantıları talebi, bağlayıcı sonuçlu halka-danışma, bağlayıcı sonuçlu
olmayan halka-danışma, görevden alma girişimi ve görevden almada halkoylaması, yasa
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 5
onayı girişimi, ilga edici halkoylaması (halk vetosu) ve yurttaş girişimi şeklinde öngörmüştür.
Ki, bu bizim esas metnimizde kapsamlı bir şekilde bulunmaktadır.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Doğrudan demokratik girişim diyorsunuz,
doğrudan demokrasi uygulamaları.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Efendim, biz kendi
taslağımızda mümkün olduğu kadar farklı yönlerden demokratik katılımın mümkün olduğu
kadar zenginleştirilmesi, güçlendirilmesi, hatta geri çağırmalar da dâhil olmak üzere vatandaş
girişimlerinin, belirli bir oy oranında imza toplayan bir vatandaş girişiminin de sürece dâhil
olması, daha aktif olabilmesi yollarını da açık tutan bir anayasa.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Hocam, bir ekleme yapabilir miyim?
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Buyurun.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Burada yerine göre yüzde 1’den yüzde 10’a veya yüzde 20’ye kadar imza
toplayabilen, yurttaş girişimleri veyahut…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Neyin yüzde 10’u?
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Kayıtlı seçmelerin yüzde 10.
Bilgi toplanması talebi kamu idarelerinden. Çok pratik bir örnek verilirse, diyelim
öğrenci velileri belli sayıda imza toplayarak Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinden bilgi
talebi mahiyetinde bir toplantı düzenlenmesini talep edebilmeleri veyahut yine yurttaşların
veya kayıtlı seçmenlerin belirli bir yüzdesinin Türkiye Büyük Millet Meclisine yasa girişiminde
bulunabilmeleri gibi olanaklar tanıyor bu anayasa. Şüphesiz, temsilcilerin merkezde duran
yetkilerine seconder (ikincil) olarak tamamlamak üzere. Yani burada hem Türkiye Büyük
Millet Meclisi devletin hukuki fonksiyonlarından yasama yetkisinin şüphesiz sahibi ama
yurttaşlar da paralel mekanizmalarla katılım haklarını kullanıyorlar.
Sivil toplumu ayrıca düzenledik, Hocam oraya gelecek.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – İzniniz olursa geleceğim
efendim.
Taslağımız, parlamenter rejimin esaslarını korumakla birlikte halk tarafından
seçilmesi öngörülen Cumhurbaşkanının yetkilerini kısmen de olsa artırmıştır. Yönetime yarı-
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 6
doğrudan ve doğrudan halk katılımı araçlarını paralel olarak öngörmüştür; arz önce
meslektaşımın arz ettiği şekilde.
Taslağımız,
ülkesel
ve
ulusal
bütünlük
esasını
korurken
farklılıklarımızın
zenginliğimiz olduğunu açıkça belirtmiş ve bu çerçevede devletin; ülkede yerleşik farklı
kültür, dil, din ve inanç değerleri ile birikimlerinin anayasaya sadık kalarak kendilerini var
etme ve yarınlara taşıma haklarını tanıyacağını öngörmüştür.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Bunun yeri de çok kritik efendim. Şöyle ekleyeyim: 3’üncü maddemizde devletin
bütünlüğüyle ilgili “Türkiye Cumhuriyeti milletiyle bölünmez bir bütündür.” derken…
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – 8’inci maddede de
hangilerinin değiştirilemez olduklarını ayrıca biz orada…
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Tam 3’üncü maddede bunu derken ardından -38’inci sayfa- “Devletin bütünlüğü,
resmî dili, bayrağı” derken, yani devletimiz ülkemiz ve milletimizle bütündür, belli bir
düzenimiz vardır, fakat “Herkesin de farklı kültür, dil, din ve inanç değerleriyle birikimlerini
anayasaya sadık kalarak var etme hakkı vardır.” diyerek, bir noktada barışçıl dönüşüme de
izin veren bir yapı var.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Burada anlamadığım şey birkaç tane.
Bir kere 2’nci madde değiştirilebilir oluyor.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Hayır, 8’inci maddede değil efendim.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – 8’inci maddede onların
hangilerinin değiştirilebilir olduğunu…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Daraltılamaz ama değiştirilebilir.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Türkiye Cumhuriyeti, yani şöyle: 8’inci madde anayasanın 1, 2, 4, 5, 6 ve 7’nci
maddelerini öngördükleri güvenceler daraltılamaz diyoruz.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Yani bundan daha fazla
genişletilebilir.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Şunu demek istiyoruz: Yani insan onuru ve temel hak ve özgürlükler
güvencelerimizi daraltamaz ama genişletebilirsiniz.
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 7
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Pozitif anlamda bir
değiştirmeye izin veriyor.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Mesela Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir devlet
olduğunu, hukuk devleti olduğunu değiştirirsek değiştirebiliriz o zaman yani değil mi?
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Bundan geriye gidiş
olmuyor.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Ama daraltamazsınız, yani şu anlayış….
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, daraltmak başka bir şey, kaldığı sürece daraltamayız
ama çıkardığımız zaman daraltma söz konusu olmayacak tamamen o kavramı çıkarırsak.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Daraltma
kavramını kaldırmayı da kapsar.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Onun önüne geçiyor.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – İkincisi de bu 3’üncü maddenin son paragrafındaki… Yani
bunu daha basit yazmak daha iyi olmaz mı? Anayasaya sadık kalarak kendilerini var etme.
Yani bu farklı kültür, din, dil değerleri sanki yoklar da kendi kendilerini var ediyorlar.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Efendim, onların önündeki
yolların açık olması.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Onlar zaten var ama, kendi kendilerini var etmeye ihtiyaçları
yok ki, zaten var.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Hayır, “var etme ve yarınlara taşıma” diyor. Yani burada yoksa var edebilir, yeni bir
şey çıkarabilir ve bu tabiri caizse bölücülük veyahut farklı, aykırı bir…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani burada söylenmek istenen şey var olan farklı
kimliklerin korunması değil mi?
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Evet, kendilerini yarına
taşıma haklarının verilmesi, yani kendi gelecek kuşaklarına.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani zaten varsa yarınlara da gidecek zaten, değil mi?
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Rıza Bey, biz bunları biliyorsunuz 1 Mayıs
itibarıyla üst komisyonda tartışacağız.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, hayır; anlamaya çalışıyorum ben.
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 8
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Yani olmayan da var edebilir kendini, onu da tanıyor. Yani diyelim ki yeni bir kültürel
birikim taşınabilir, yeni bir dinsel şey olabilir veyahut inanç değerleri farklı bir yorumla şey
yapılabilir. Ama neticede hem var olma, belki bunu var olma diye dediğiniz gibi kabul edebilir,
yorumlayabiliriz.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Evet, devam edebiliriz.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Aslında bizim başta
belirttiğim üzere, bu anayasa metnimiz ırk ve etnisiteden arındırılmış ve eşit yurttaşlık
esasına dayalı, yani hiç kimsenin kendini dışarıda hissetmeyeceği ya da hiç kimsenin kendini
öz ya da üvey evlat hissetmeyeceği Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık ve yurttaşlık
bağıyla bağlı bir sistemin üzerine monte edilmiş ve bu çerçevede geliştirilmiştir. Ayrıca,
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bir ananın ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bir babanın
çocuğunun yurttaş olacağını öngörmektedir.
Bunun yanında, Türkiye’de doğmuş ve büyümüş veya Türkiye’de eğitim görmüş
veya kanunca öngörülen yeterli süre Türkiye’de çalışmış ve ekonomik, sosyal, bilimsel ve
kültürel alanlarda Türkiye’ye veya Türkiye’de üstün hizmetlerde bulunmuş yabancıların
Türkiye yurttaşlığı kazanmalarını özendirecek tedbirlerin alınmasını önermiştir. Yani başka
ülkelerde yetişmiş ya da bizde eğitim almış ve ülkenin belirli bir şekilde onlardan istifade
edebileceği insanların da ülke vatandaşlığına ihtiyaç hâlinde kazandırılmasının yollarını açık
tutmuştur.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Teşvik eder diyor.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Özendirecek tedbirlerin alınması.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Onların vatandaş olmasını arzu eder, teşvik eder
veya memnuniyet duyacağını ifade eder.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Kolaylaştırıcı
önlemlerin alınması devlete görev olarak yükleniyor.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Burada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir ananın ve babanın çocuğunun Türk
olacağını öngörmektense yurttaş olacağını öngördük; o kritik bir değişiklik.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Anladım.
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 9
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Yine, taslağımız, laiklik
ilkesi ile din ve vicdan özgürlüğü korumalarını sağlam güvencelere bağlamış bulunmaktadır.
Bu çerçevede, Diyanet İşleri Başkanlığının yapısının dinsel ve mezhepsel çeşitliliğe saygı
ilkesini esas alarak daha kapsayıcı bir formatta olmasını öngörmüştür. Dinler kültürünün
ilköğretim kurumlarında tüm dinleri ve mezhepleri kapsayacak şekilde okutulacak bir seçmeli
ders olmasını öngörmüştür.
Siyasal partiler için mümkün olduğu kadar tam demokratik bir uygulamayı yine
taslağımız öngörmüştür. Siyasal partilerin kapatılması müessesesini anayasadan çıkarmıştır.
Aslında suç işleyenin kurum değil de bireyler olduğunu…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Yasaya mı bırakıyorsunuz?
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Evet, efendim.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Doğrudan doğruya
yasayla düzenlensin istiyoruz.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Sivil toplum güvencesinin
anayasada öngörülmesi yine bizim üzerinde durduğumuz noktalardan bir tanesi. Taslağımız,
sivil toplum yoluyla kamuoyu oluşturulmasını ve sivil toplum denetimini güvence altına almış;
sezgin küçüklerin de sivil toplum örgütlerine üye olabileceğini öngörmüştür.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – “Sezgin küçük” ne demek?
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Mümeyyiz olan
küçükler.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Ne yaptığının farkında,
bilincinde olan.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Kullanılıyor mu, şu anda bizim literatürümüzde var
mı “sezgin küçük”?
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Mümeyyiz
küçükler diye…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Ama yeni bir yaklaşım.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Eskiden
“mümeyyiz küçükler” diye kullanılırdı ama işte “mümeyyiz” kavramının…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – “Mümeyyiz” derken “seçkin”i kast ediyorsunuz.
Yani iyiyi doğrudan ayırma kabiliyetine sahip kişi.
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 10
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Medeni Kanun
kavramı değiştirince, “sezgin” kavramını kullanmaya başlayınca biz de o şekilde aldık. “Ergin”
kavramını da kullanıyor “reşit” yerine artık.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Taslağımız, askerlik ödevi
bakımından vicdani ret hakkını, sınırlarını açıkça belirterek, tanımıştır. Bunu yine yasayla
vicdani ret hakkını kullanmak isteyenlerin topluma hizmet şeklinde askerlik görevini yerine
getirebilecekleri.
Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı da yine üzerinde durduğumuz noktalardan bir
tanesi. Taslağımız, eşitlik ilkesinin yanında ayrımcılık yasağı öngörmüş; çocuklara, gençlere,
engellilere, yaşlılara veya özellikleri yüzünden daha çok korunmaya muhtaç kimselere karşı
işlenen suçlarla, aile içi şiddet, töre kisvesi altında işlenen suçlar, cinsel suçlar ile kin ve
nefret suçları için özel düzenlemeler getirmiştir. Bu özellikle toplumsal barışın ve huzurun
sağlanması amacına yöneliktir.
Ayrımcılık yasağı içinde engellilik hâli ile cinsel yönelime ve tercihe dayalı ayrımcılık
yasağını da düzenlemiş; engelliler için özel koruma öngörmüştür.
Taslağımız, cinsiyetler arası saygıyı ve eşitliği etkili kurum, kural ve mekanizmalarla
güvence altına alarak farklılaştıran toplumsal cinsiyet algısı ile mücadeleyi; cinsiyetler arası
eşitliğe ve cinsel yönelime saygının ve eşitlik ilkesi ile ayrımcılığın önlenmesinin ilköğretimle
öğrencilere kazandırılacak temel bir seciye ve ahlaki bir terbiye olmasını; ayrıca, “Cinsel
Eğitim ve Cinsel İstismardan Korunma”nın ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu
dersler arasında yer alacağını öngörmüştür.
Yine, taslağımız, ayrıntılı tabiat ve çevre hakları ile sağlıklı bir çevrede yaşama
hakkını öncelikli olarak tanımıştır. Sanıyorum öğretim üyelerimizden bir tanesi kendi başına
da yine Meclisimize, sizlere fikrini arz etmiş, doğa hakkı olarak üstünde duruyor, çünkü eğer
doğa yoksa insanın da yaşamının mümkün olamayacağı, dolayısıyla bizim anayasamızın
diğer çalışmalardan ayırt edici özelliklerinden bir tanesi doğa ve çevre hakkını da temel
haklar arasına almış olmasıdır.
Kimyasal, biyolojik ve nükleer atıklarla ilgili yasaklar getirmiştir.
Endemik
bitki
ve
hayvanların
korunmasını,
hayvanlara
insanca
davranma
yükümlülüğünü, hiçbir canlının genomunun patent konusu edilememesini, hiçbir bitkinin ve
hayvanın neslini tüketecek ölçüde av ve ticari etkinlik konusu olamamasını öngörmüştür.
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 11
Yine yeni sayılabilecek ya da daha geliştirilmiş olarak kabul edilebilecek birtakım temel
haklara baktığımızda su ve temel gıdaya erişim hakları yanında; su ve gıda kaynaklarında
ülkesel olarak kendi kendine yeterliliğin güvence altına alınmasını; doğum hakları ve biyolojik
kimlik, etkili tedavi ve hasta hakları, spor yapma hakkı, hekimlerin hak ve ödevleri, barış,
huzur ve güvenlik içinde yaşama hakkı, bilgi ve iletişim hakkı, bilgi ve iletişime katılım hakkı,
radyo-frekanslarda eşitlik, basının haber kaynaklarının korunması, kamuyu ilgilendiren ve
devlet kurumları uhdesinde bulunan bilgiye
erişim ve şeffaflık, internet ve sosyal medya
özgürlüğü gibi bir dizi yeni hak ve özgürlükler öngörmüştür taslağımız. Ayrıca, herkesin
bireysel veya toplu olarak radyo ve televizyon istasyonları kurmaya ve işletmeye; toplumsal
etkileşimin her alanında kendi ana dili ve sembolleriyle özgür, kültürler arası, kapsayıcı,
çeşitli ve katılımcı iletişime; iletişim teknolojilerine genel erişime; eşit koşullarda medya
kurmaya ve medyaya erişime, kamusal, özel ve topluluk radyo ve televizyon istasyonlarının
işletimi için radyo frekans bandı ve alanının kullanımına ve kablosuz ağlar için ücretsiz bant
kullanımına; engellileri de içerecek şekilde her türlü görsel, işitsel, duyusal ve diğer iletişime
erişim ve kullanıma, iletişim alanında Anayasa’ca öngörülen alanlara katılıma hakkı olduğunu
da öngörmüştür. Taslağımız savunma mesleğini bir kamu görevi olarak güvence altına
almıştır. Taslağımız yepyeni bir temel hak ve özgürlükler düzeni kurmuş;
temel hakları
sınırlamanın, ilkesel olarak ancak başka bir temel hakkı koruma amacına dayalı olarak
mümkün olabileceğini öngörmüştür. Temel hakların sınırlanmasında ölçülülük ilkesini alt
ilkeleriyle beraber anayasal düzleme taşımıştır. Türkiye halkının dokunulamaz ve
devredilemez insan haklarının her insan topluluğunun esası, yurtta ve dünyada barışın ve
adaletin temeli olduğu ilkesine bağlı olduğunu ifade etmiştir.
Düşünce
özgürlüğüne
azami koruma
getirilmiştir.
Düşünce
ve
düşüncenin
açıklanması özgürlüklerini tüm kapsamları içinde ve iletişimsel eylemleri de içerecek şekilde
sıkı güvencelere bağlamıştır. Bu özgürlüklerin kullanılmasının Anayasa’ca güvence altına
alınmış temel hak ve özgürlüklerden biri veya birkaçının özgürlüğünü kullanan tarafından
açık, yakın ve ciddi tehlikeye düşürülmesini önlemek amaçlarıyla sınırlanabileceğini
öngörmüştür. Sınırlama ile çeşitli düşünceler arasında, içerikleri ve mesajları gözetilerek
ayrımcılık yapılamayacağını, aynı koşullar altında, belli bir içeriği taşıyan düşünce serbest
iken aksi düşüncenin sınırlanamayacağını… Hatta, bu, son zamanlarda Fransa’daki girişim
gibi “Soykırım vardır.”ın karşılığının olmaması yani farklı fikirlerin bir arada, tabii şiddet,
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 12
nefret, ötekileştirme gibi içerikler içermediği sürece he türlü fikrin karşılıklı olarak var olabilme
hakkını tanımıştır.
Yine taslağımız, bilim ve sanat özgürlüğünü mutlak olarak korumuş, bu çerçevede
sadece öğretim özgürlüğünde Anayasa’ya sadakat yükümlülüğü getirmiştir.
Taslağımız, basın özgürlüklerini tüm medyayı içerecek şekilde çeşitlendirerek
koruma altına almıştır. Taslağımız, genel olarak hareket özgürlüğü güvencesi getirmiş ve
başkalarının hak ve özgürlüklerini tehlikeye düşürmedikçe, kamu düzenini ve kamu
güvenliğini bozmadıkça veya anayasal düzeni ihlal etmedikçe herkesin her türlü davranışa
hakkı olduğunu kabul etmiştir. Anayasa’ca özel olarak öngörülen temel hak ve özgürlükler ve
bu özgürlüklerin kendilerine özgü anayasal güvence ve sınırlarının saklı olduğunu ayrıca
öngörmüştür.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakları ile örgütlenme haklarını kapsamlı olarak tanımış,
ayrıca konut dokunulmazlığı, özel hayatın gizliliği ve haberleşme ve iletişim haklarına
müdahalede çok sıkı koşullar öngörmüş; toplantı ve gösteri yürüyüşüne özgü ve ayrı bir
sansür yasağı getirmiştir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkından yararlanılmasını önlemek
amacıyla seyahat özgürlüğünün kısıtlanamayacağını öngörmüştür.
Yine taslağımız, yabancılar için temel hak ve özgürlükleri, belli sınırlarla genişletirken
sığınma hakkının da uluslararası insani hukuka uygun olarak güvence altına alınmasını
sağlamıştır. Efendim, bilindiği üzere mevcut yasalarımız ya da Anayasa’mız sadece
Batılılara, Batı ülkelerinden gelenlere yabancı sığınma, mülteci hakları tanırken, daha çok
Orta Doğu ve Asya’dan gelen insanlara bu, böyle bir hakkı tanımamaktadır.
Suç ve cezalarla ilgili güvenceleri artırma ve çeşitlendirme yine taslağımızda yer
verdiğimiz bir durum. Suç ve cezalarla ilgili güvenceleri arttırmıştır taslağımız, kapsamlarını
genişletmiştir. Gözaltına alınanların kaybolmasına karşı açık önlemler ve yakalama ile
tutuklama işlemelerinde açık kayıt tutulması esasını güvence altına almıştır. Yakalanan ve
tutuklanan kimselerin yakınlarına ve müdafilerine doğrudan doğruya haber verme haklarını
tanımıştır. Tutukluluk süreleri konusunda sınırlar ile insani cezaevi koşulları güvencesi
öngörmüş, suçun işlenmesinde ayrımcılık saikinin cezanın ağırlaştırıcı nedeni olarak
öngörüleceğini düzenlemiştir.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Hocam, burada antrparantez, belki biraz nüans gibi kalıyor ama çok önemli şeyler
gözaltında kaybettirme ve açık kayıt esası anayasal olarak öngörülüyor. Ayrıca tutuklunun
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 13
doğrudan doğruya kendisinin haber vermesi yani telefonda sesinin yakınına ulaşması
anayasal güvenceye kavuşturuldu. Onun tabii, mümkün olmadığı zaman nasıl bir yola
gidileceği de öngörüldü. O anlamda insani cezaevi koşulları da Anayasa’mız bakımından
önemli bir yenilik, 82 Anayasası’nda olmayan.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Taslağımız, herkesin temel
hak ve özgürlüklerinden ana dilinde de yararlanmasını öngörmüş ve öğrencilerin ana dilinde
eğitim ve öğretim yapılmasının; resmî dilin öğrenilmesi hak ve ödevi ile mezunların
ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel katılım olanaklarının ülkesel düzeyde sağlanması
gereksinimlerinin karşılanmasını engellemeyecek şekilde ve devletin imkânları gözetilerek
kanunla düzenlenmesini öngörmüştür. Örneğin farklı bir dilde eğitim alan birinin ülkenin
sosyal, siyasal, ekonomik hayata katılmasını önleyecek şekilde bir eğitimi yeterli
görmemektedir. Muhakkak ülkenin o bireyin temel haklarından yararlanabilmesi için ülkenin
geçerli olan dilinin de öğretilmesi gerektiği üzerinde durulmuştur.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Burada Hocam, kritik olan değişiklik efendim, resmî dilin Türkçe olarak belirtilmesi
fakat temel hak ve özgürlüklerinden bireylerin kendi ana diliyle yararlanabileceğini, şüphesiz
dilsel olanlarından. Eğitimi de biz temel hak ve özgürlükler…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – “Eğitim” diyorsunuz…
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Eğitim hakkını temel hak ve özgürlükler düzlemine taşıdık.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Yani kendi ana dilinde eğitim…
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Ana dilde eğitim fakat sınırları dâhilinde. Şöyle ki: Mezunlar ekonomik, sosyal,
siyasal ve kültürel hayata katılacak şekilde yani Türkçeyi de öğrenecekler.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Resmî dil artı ana dil.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Evet.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Yani Türkçe dersleri mutlaka olacak anlamında bir model.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Ana dilini bilecek
ama…
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 14
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Yani isterse ana dilinde bir
eğitim alabilme imkânı olacak ama ülkenin sosyal, siyasal, ekonomik hayatına entegre
olabilmesini önlemeyecek bu.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Başka türlü entegre de olamaz zaten yani kamuda
nasıl görev alacak ki Türkçe bilmeyen biri?
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Efendim, tam öyle değil yani…
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – O talep edilebilir ama yani
yarın kalkıp…
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – O, devlete
getirilmiş bir görev olarak görülüyor.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Aslında buradaki, akıldaki model şuydu: Yani resmî dil Türkçe. Devletin bütün
kamusal işleri Türkçe görülür, seçimler Türkçe, Parlamento müzakereleri, her şey; fakat
eğitimi biz temel hak mertebesine çıkardığımız için sosyal haklardan alıp, herkesin de temel
haklarından ana dilde yararlanabileceğini öngördüğümüz için -medya da buna dâhilöğrenciler istenirse yasal imkânlar dâhilinde yani yasa düzenlesin… Örneğin burada
Hocamızın değerli bir önerisi vardı: Belirli bir bölgede eğer çoğunluk o dili konuşan bir anababadan oluşuyorsa ana-babalar, örneğin, valiliğe dilekçe vererek pekâlâ şey açılabilir.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Efendim, sistem şöyle
aslında: Diyelim –tabii, bu, kanunla düzenleniyor- 12 veli Türkiye'nin herhangi bir yerinde,
diyelim Artvin’de 12 veli okul müdürüne “Ben çocuğuma Gürcüce dil öğretilmesini istiyorum.”
dediğinde Millî Eğitimin koyduğu öğretmen nitelikleri çerçevesinde Millî Eğitim “Tamam, bana
bu niteliklere sahip öğretmen getirin.” diyerek onun maaşını ödüyor ve o çocuklar ayrıca
kendi dillerinde isterlerse eğitim alabiliyorlar ama o 12’nin altına, tabii bu bazı ülkelerde 10,
bazı ülkelerde 15, bazı ülkelerde 8, o sayının altına düştüğünde o kurs, eğitim iptal oluyor
çünkü bizim farklı grupların belirli bir bölgede yaşadıkları durum söz konusu değil artık
Türkiye'de. Hatta, örneğin, İstanbul’un en büyük Kürt kenti olduğu söyleniyor yani Kürt
nüfusu açısından en fazla Kürt nüfusunun yaşadığı kent İstanbul. Dolayısıyla, bir bölgeye
özgü
bir
sistem
getiremiyorsunuz.
Okul
müdürlüğü
bazına
bağladığınızda
veliler
dilekçeleriyle herhangi bir dil, dolayısıyla Çerkezce de olabilir, Lazca da olabilir, Boşnakça da
olabilir, Arnavutça da olabilir. Dolayısıyla kendi ülkenizdeki bütün kültürlere de eşit imkân
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 15
tanımış oluyorsunuz, velilerin iradesine bırakmış oluyorsunuz. Veliler o iradelerini beyan
ettiklerinde Millî Eğitim, okul müdürlüğü o imkânı kendilerine sağlıyor, barajın altına
düştüğünde de kurs iptal oluyor, dolayısıyla özgürlük sınırlanmamış oluyor.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Şüphesiz, Sayın Türmen’in dediği gibi, bu, çift dille eğitime izin veren bir temel
yapı. Sınırları dâhilinde.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tarih dersine girdi çocuk, Türkçe olarak tarih dersini aldı
ama 12 sayısı bulundu ve onlar bir de kendi dillerinde eğitim almak istiyor. Tarih dersini bir
de kendi dilinde mi okuyacak ayrıca, nasıl olacak yani tarih dersini Türkçe mi okuyacak,
yoksa…
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – O kısmı biz kanuna bıraktık
aslında yasa yapıcıların takdiri ama bizim aslında düşüncemiz: Tarih eğitimini yeniden o
dilde alması değil, kendi ana dilini alması, öğrenmesi. Gramerini yine…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Mesela tarih sadece kendi ana dilinde…
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Yok, resmî dilde alıyor
eğitimini.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Hocam, belki eklemem gerekirse… Bu madde diyor ki: Resmî dilin öğrenilmesi bir
hak ve ödevdir herkes için çünkü toplumsal hayata katılacaksınız, Türkiye burası; burada
Parlamentoya gireceksiniz, burada memur olacaksınız, resmî dil de Türkçe. Bu hak ve ödevi
gözetecek ana dilde eğiten merci, daha doğrusu onu düzenleyen kanun. Bunun yanında da
mezunların ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel katılıma olan olanaklarının ülkesel düzeyde
sağlanması gereksinimlerini de gözetecek. Yani bu iki mülahazayı gözeten kanun ana dilde
eğitim hakkını düzenleyecek, bu iki mülahazayı gözeterek düzenleyecek. Aslında bu iki
mülahazanın gözetilmesi, örneğin Türk tarihinin Türkçe anlatılmasını da gerektirebilir, bir dizi
dersin Türkçe anlatılmasını gerektirir ama paralel olarak, bazı derslerin de örneğin Kürtçe,
Gürcüce veya başka bir dilde anlatılmasını gerektirecektir. Sınırları dâhilinde çift dilli bir
yapıya da bölgesel olarak özellikle izin veren bir yapı var burada ama resmî dilimiz Türkçe.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Siz böyle bir öneri getiriyorsunuz.
Devam edebilirsiniz efendim, zaman daraldı çünkü bir başka heyet var arkadan.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Taslağımız, sosyal devlet
ilkesini etkili kurum, kural ve mekanizmalarla güvence altına alarak devletin her yıl bu alanda
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 16
kaydettiği gelişmelerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde genel görüşmeye açılmasını
öngörmüştür. Sosyal hakları genişletmiş ve çeşitlendirmiş; bu çerçevede emeklilere,
öğrencilere ve işsizlere de sendikal haklar tanımıştır.
Yine taslağımız, annenin korunmasını, tek başına çocuk yetiştiren kişilerin
korunmasını ve çocuk haklarını ayrı ayrı güvencelere kavuşturmuştur. Yoksulluğun
önlenmesi, su ve temel gıda hakkının güvence altına alınması, tabiatın ve çevrenin yani
doğanın korunması, bölgeler arasındaki kalkınma ve gelişme düzeyi ile insani yaşam
farklılıklarının ve eşitsizliklerinin giderilmesi, herkes için sağlık ve sosyal güvencenin
sağlanması, eğitim ve çalışma hayatında cinsiyet eşitliğinin sağlanması, ayrımcılığın
önlenmesi, ilköğretim çağındaki tüm çocukların eğitim hakkından yararlanmasının hayata
geçirilmesini; çok küçük yaşta çocuk çalıştırma yasağının hayata geçirilmesini, işçi ve iş yeri
güvenliğinin denetlenmesini, yaşlıların ve çocukların korunması ve gözetilmesinin devletin
öncelikli görevlerinden olduğunu açıkça belirtmiş ve devletin, sayılan öncelikli görevlerin
gerektirdiği kaynakları makul araç ve ölçüde yaratmak, ayırmak ve korumak zorunda
olduğunu öngörmüş, ayrıca yaşlılar ve çocukların korunması ve gözetilmesi hususlarında
mali kaynakların yetersiz olduğunun öne sürülemeyeceğini ifade etmiş, işçi sağlığı ve iş
güvenliği güvencelerini getirmiştir.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – İşçi sağlığı ve iş güvenliği ilk defa giriyor anayasaya.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Taslağımız, devlet
teşkilatlarında bir dizi yenilik getirmiş, birtakım kurumların yeniden formülasyonunu ve
bazılarının da yeni ve özerk kuruluşlar olmalarını sağlamıştır. Kapsamlı bir şekilde
taslağımızda yer almaktadır. Sadece örnek olarak TÜBİTAK, Türkiye Bilimler Akademisi
hâlen var ama bunları daha farklı boyutlarla, Kültür ve Sanat Yüksek Kurumu gibi yeni
kurumları öngörmüştür.
Taslağımız, milletvekili dokunulmazlığını yeniden düzenlemiştir. Milletvekili seçilme
yaşını yirmi üç olarak belirlemiştir. Özellikle askerlik görevinin yapılması durumunu… Aslında
biz on sekiz olarak düşünmüştük ancak askerlik görevinin yapılmış olmasının da bir ölçüt
olarak koyulması uygun görüldü tarafımızdan.
Taslağımız, yerel yönetimsel düzenleme yetkilerini tanımış, yerel yönetimlerle ilgili
önemli yenilikler öngörmüş, Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan
çekincelerin bir kısmını kaldırarak Anayasa’ya uyarlamıştır. Tabii, ilk başta arz ettiğim üzere,
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 17
yirmi, otuz, elli yıl sonraki süreçleri de göz önüne alarak Türkiye'nin kendi coğrafyasında
temel değerler, “Avrupa değerleri” olarak da adlandırılan o değerleri de göz önüne alarak
birtakım düzenlemelere gidilmiştir, ki bu, Anayasa’nın -belki bu sunuşta bahsetmediğim- yine
kendisini yirmi yılda bir revizyon etme kapısını da açık bırakmış bulunuyor. Yani belli bir sivil
ya da Büyük Millet Meclisi belirli oranlarda -yani o kanalları biz açık tuttuk- Anayasa’nın belirli
maddelerinde zaman içerisinde değişiklik önerisi yapabilecekler. Kendi kendini revize eden
bir yapısı da söz konusu.
Taslağımız, üniversiteleri akademik, idari ve mali özerkliğe kavuşturmuş; buna
yönelik olarak tüm üniversitelerin üye olacağı bir yükseköğretim konseyi ve yükseköğretim
konseyi vakfını üniversitelerin ve diğer yükseköğretim kurumlarının toplum, siyaset ve
kamuoyu önündeki özgür ve özerk sesi ve üniversiteler arasında ortak fikir ve proje üretme
forumu olarak öngörmüştür. Özellikle yükseköğretim konseyi vakfından beklediğimiz… Kamu
kaynakları dışında yükseköğretime kaynak aktarmak isteyen birimler, bağışlar ve benzeri
yolların yapılabilmesi ve üniversitelere dengeli bir şekilde bu hizmetin götürülmesini
sağlamak amacıyla tasarlanmıştır.
Yine taslağımız, yargının, hukuk devleti ilkesinin güvencesi olduğunu açıkça
öngörmüş ve idarenin tüm eylem ve işlemlerine karşı yargı denetimi esasına yönelik
güvenceleri getirmiştir. Taslağımız, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısını büyük
ölçüde, Anayasa Mahkemesinin yapısını ise kökten değiştirmiş; anayasa yargıçlarının
seçimini tarafsız, bağımsız, mesleki ve etik olarak üstün nitelikli Anayasa Mahkemesi
güvencesini artıracak şekilde sıkı koşullara bağlamıştır. Bu amaçla bir anayasa yargıcı seçim
komisyonu
öngörmüştür.
Taslağımız,
Anayasa
Mahkemesinin
göreceği
davaları
çeşitlendirmiş ve buna yönelik olarak bireysel başvuru, sivil toplum davası, Yüce Divan
yargılaması, iptal davası, ön inceleme talebi, bağlayıcı yorum davası ve Anayasa’ya
aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi müesseselerini ayrıntılı olarak düzenlemiştir.
Yine taslağımız, yepyeni bir Anayasa değişikliği düzeni ve bütünsel değişiklik ile
kısmi değişikliğin ayrı ayrı düzenlenmesini öngörmüştür. Bütünsel değişiklik için Anayasa
meclisi eliyle değişikliği öngörmüştür.
Taslağımız, yeni anayasanın üstünlüğünü güvence altına almak için “Türkiye
Halkının egemen iradesinin üstün bir eseri olan bu Anayasa, cebir ve şiddet yoluyla ilgası
hâlinde de geçerli kalır, Anayasal düzeni cebren kaldıranların fiili kuvveti altında görev alan
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 18
ve menfaat sağlayanlar yargılanır ve cezalandırılır.” biçimindeki bir hükümle demokrasiyi ve
geçmişle yüzleşme esasını öngörmüştür.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Bunu nereye koyuyorsunuz?
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Son maddelerimizde
anayasamızın.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Son iki maddemiz.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Yine, anayasal düzeni
güvence altına almak için “Demokrasiye, hukuk devletine, barışa ve özgürlüğe sadık Türkiye
Halkı, demokratik ve düzenli seçimlerle görev almamış kuvvetler yoluyla kurulan veya
Anayasanın değiştirilemez hükümlerini değiştirmeye kalkışan hiçbir rejimi, organı veya
otoriteyi tanımayacaktır.” yani anayasa kaldırılması hâlinde bile kendisini yürürlükte koyan bir
yapı getirmektedir yani demokrasi dışı ya da anayasanın öngördüğü yollar dışında bir
müdahaleye karşı da anayasa kendini güvenceye almış bulunmaktadır.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Yine bu son iki maddeden önce, “yaşayan anayasa ve düzenli revizyon” başlığı
altında, aslında Anayasa değiştirilmez hükümler öngörüyor ama dönüşüme de zemin
olabilecek bir yapı kurmaya gayret ettik. Şöyle ki: 234’üncü madde yani şu son iki maddeden
bir önceki madde cumhurbaşkanını, cumhurbaşkanı lüzum görmüyorsa Türkiye Büyük Millet
Meclisini, Türkiye Büyük Millet Meclisi lüzum görmüyorsa yurttaşların yüzde yarımına ulaşan
sayıda imza toplayan halk girişimlerine kapsamlı bir anayasa revizyonu talep etme hakkını
tanıyor bu anayasa. Ve kısmi değişiklikleri Millet Meclisine bırakırken –kapsamlı da olsalaranayasanın toptan değiştirilmesini halkın doğrudan doğruya anayasa yapmak üzere
seçeceği delegelerle kurulan bir anayasa meclisine de bırakıyor. Yani şu anayasal sistem
kendi korumasını öngörürken, dönüşümüne de müsait olabilecek zemin oluşturuyor.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Ama şu anayasadan sonraki dönemle ilgili
söyledikleriniz.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Tabii, bu kendi öngörüyor. Yani şimdiki Anayasa’da bir değişiklik değil, bu
anayasanın kendini değiştirmesi için ne yapılması lazım…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Yani 82 Anayasası için de acaba aynı şey mi
uygulanır…
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 19
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Efendim, Türkiye'de çok az tartışılıyor. Şimdi deniyor ki: Bu anayasa nasıl
değiştirilebilir? Yöntem… Hâlbuki yapılacak yeni anayasada da bu tartışma çıkacak yani
nasıl değiştirilmeli…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, burada benim anlamadığım şey: Anayasa ilga edilse
gene de geçerli kalacak.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Evet.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Ama antidemokratik yolla bir müdahaleyle,
geçmişte 2 defa yaşandığı gibi…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani önemli olan, o yollarla ilga edilmemesi tabii, yani ihtilal
olmaması Türkiye'de.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Yani anayasanın koyduğu
demokratik yollar dışında…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Rıza Bey, bu da bir görüştür, bu da bir düşüncedir,
bir öneridir.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Dünyada bunu öngören anayasalar var yani bir dizi anayasa var.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Efendim, zamanınızı çok
aldık.
Biz Hacettepe Üniversitesi olarak Sayın Rektörüm Profesör Doktor Murat Tuncer’in
inisiyatifiyle başlattığımız ve kurduğumuz komisyonun çalışmalarını zatıalilerinize arz ettim ve
biz Hacettepe Üniversitesi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Anayasa Uzlaşma
Komisyonuna şükranlarımızı sunar, yeni anayasa sürecini dikkatle takip ettiğimizi saygıyla
sizlere bildirmek, arz etmek isteriz.
Anayasa Taslağı Hazırlama Komisyonumuz, biraz önce arz ettiğim gibi: Bendeniz Ali
Çağlar, Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Komisyon Başkanı; Raportör Arkadaşım,
sağımda bulunan, Yardımcı Doçent Doktor Öykü Didem Aydın, Hacettepe Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanımız; Harun Tepe Hocamız, Felsefe
Bölümü Öğretim Üyesi ve İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezimizin Müdürüdür;
Profesör Doktor Çağlar Özel Hocamız, Üniversitemizin Hukuk Fakültesi Dekanıdır; diğer
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 20
arkadaşlarımız, Ali Murat Özdemir -bir mazereti nedeniyle katılamadı- Kamu Hukuku Ana
Bilim Dalında Öğretim Üyesi; yine araştırma görevlileri Bilge Güngör ve Sümeyye Hande
Çakır bizlerle bulunmuşlardır. Bununla beraber, düzenli bir şekilde, Hacettepe Üniversitesi
Anayasa Taslağı’nın hazırlanmasında katkı yapan öğrencilerimiz: Öğrenci Temsilcileri
Konseyi (ÖTK)… Bu bir demokratik birimdir, bütün üniversite öğrencilerinin seçimlerle
belirlediği insanlardan oluşmaktadır.
Saygılarımızla arz ederiz.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Efendim, çok teşekkür ederiz. Gerçekten ciddi bir
çalışma yaparak ufuk açıcı önerilerle Komisyonumuza bir sunum yaptınız. O bakımdan, ben
hem şahsım olarak hem de izin verirlerse arkadaşlarım adına sizlere ve sizlerin şahsında, bu
Komisyonda görev alan diğer arkadaşlarımıza, tabii ki Rektörümüze de teşekkür ediyoruz
çünkü ciddi bir çalışma, ciddi bir emek sarf edilmiş ve dünya örneklerinden de esinlenerek bir
müstakil anayasa önerisi önümüze getirilmiştir. O, bizim için son derece değerlidir.
Konuşmamın başında da ifade ettiğim gibi biz mayıs itibarıyla Komisyon olarak
kamuoyundan bize gelen bütün bu önerileri göz önünde bulundurarak, toplumsal mutabakatı
sağlamaya da özen göstererek yeni bir anayasa yapma çalışmasını başlatacağız. Tabii ki bu
öneriden de yararlanacağız. Çok teşekkür ederiz.
Faruk Bey, bir kitapçık var, size de verilecek yani müstakil bir anayasayla geldiler,
biraz maddesi fazla ama her alanı kuşatan gerçekten ciddi bir çalışma yapılmış.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Efendim, belki antrparantez, madde fazlalığıyla ilgili bir şey söyleyelim. Tabii, biz
sizlerin mevkisinde olup burada anayasa yapıyor olsaydık bu kısalığı gözetirdik, “Biraz uzun
mu oldu?” diye. Fakat ikincil bir amacımız var.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Ama siz her alanla ilgili öneri getirdiğiniz için…
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Evet, farkındalık da yaratmak gibi bir toplumsal sorumluluğumuz çerçevesinde…
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Efendim, Anayasa Uzlaşma
Komisyonuna birazcık da daha rahat çalışabilme yani bir perspektif sunabilme, alternatif
sunabilme, farklı önerileri görebilme ve onlardan istifade edebilme kanallarını açık tutma
kaygısı da taşıdık.
Ben, son söz olarak şunu arz etmek isterim biz Hacettepe Üniversitesi olarak gerek
Komisyonumuz ve şahsım adına gerekse de Sayın Rektörümün adına: Hacettepe
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 21
Üniversitesi toplumsal sorumluluğunun her zaman bilincinde olan bir kurumdur ve ileriki
çalışmalarınızda da eğer Hacettepe Üniversitesinin yapabileceği herhangi bir şey olursa bu
hizmeti size vermekten büyük onur duyacağımızı ben ayrıca ifade etmek ve arz etmek
isterim.
Teşekkür ediyorum.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Çok teşekkür ederim.
Rıza Bey, ilave edeceğiniz bir şey var mı?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, ben çok teşekkür etmek isterim sadece ama böyle bir
çalışma üzerinde konuşmak için bir sempozyum gerekir yani ayrı bir sempozyum yapmak
lazım.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM
AYDIN – Umut ederiz efendim. Ekimin sonunda Üniversitemiz Hukuk Fakültesinde böyle bir
sempozyum hazırlıklarına başladık. O zamana kadar yüce Meclisin de taslağı belki ortaya
çıkar, hepsini beraber… Katılımlarınızdan onur duyarız.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Evet, çok teşekkür ederiz.
Faruk Bey, söyleyeceğiniz bir şey var mı?
FARUK BAL (Konya) – Çok değerli hocalarımızı ben elimde olmayan nedenlerle
dinleme imkânı bulamadım ama sunulan anayasa taslağını sizin verdiğiniz emeğe mütenasip
bir ciddiyetle inceleyip inşallah yeni anayasa yapımında değerlendirmeye çalışacağız.
Hepinize teşekkür ediyoruz.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Efendim, zatıaliniz
dışarıdaydı, ben sadece küçük bir noktada hatırlatma yapmak istiyorum: Aslında bu aşağı
yukarı bitmiş durumda ancak bizim henüz Senatomuzda tartışılmadı. Bu, önümüzdeki
günlerde Senatomuzda tartışılarak daha sonra çok ufak tefek değişiklikler söz konusu
olabilir.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Tekrar bize gönderirsiniz.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Tabii.
Üniversitemizin görüşü olarak basın toplantısıyla Türkiye'ye, kamuoyuna ayrıca
sunulacaktır. Sadece Senatomuzdan geçmediğini, henüz değerlendirilme aşamasında
olduğunu arz etmek istedim.
Teşekkür ederim.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Çok teşekkür ederiz.
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 22
Selam götürün efendim.
Kapanma Saati: 14.56
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
---- 0 ---MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sefalar getirdiniz.
Anayasa değişikliği veya yeni bir Anayasa deyince geçmişte parlamentoda sizin de
içinde yer aldığınızda hatta başkanlığınızı yaptığınız o çalışmaları da anımsıyoruz. O
bakımdan şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi bu dönemde sizin de çok yakinen takip ettiğiniz
gibi grubu bulunan siyasi partilerimizde eşit sayıda üyenin katılımıyla bir uzlaşma komisyonu
kurarak yeni Anayasa yapım çalışmalarına başladı. Altı aya yakın bir süredir de kamuoyunun
bu konudaki önerilerini alıyoruz. Şimdi, Türk Parlamenterler Birliğinin bu konudaki önerileri
bizim için son derece değerlidir. Sözü bu bağlamda size veriyorum.
Buyurun efendim.
TÜRK PARLAMENTERLER BİRLİĞİ BAŞKANI HASAN KORKMAZCAN – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Benim komisyonunuza katkı sunabileceğim hususlar öncelikle Anayasa yapım
süreciyle ilgili deneyimlerimi aktarmak olacak. Mutlaka daha önce de aynı türden öneriler
getirenler olmuştur. Zaten başta siz olmak üzere önceki yıllardaki ortak çalışmalara katılmış
arkadaşlarımız da var. Burada öncelikle şunu belirtmem lazım: Türk Parlamenterler Birliği
olarak kurumsal bir görüş belirlemedik, onu aktarma yetkim de yok. Bunun birkaç sebebi var:
Birincisi, zaten sizin yaptığınız çalışmalar sonuçlandığı vakit bir bakıma Parlamenterler
Birliğinin görüşlerini güncellemiş olacaksınız.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Çünkü sizin birlikte şu anda burada temsil edilen
partilerin üyeleri de sizin birliğinizin üyesi. Doğru, haklısınız.
TÜRK PARLAMENTERLER BİRLİĞİ BAŞKANI HASAN KORKMAZCAN – Bütün
partilerin üyeleri aynı zamanda Parlamenterler Birliğinin üyeleri. Onun için ayrı bir Anayasa
taslağı veya buna benzer öneri paketi geliştirmedik ancak bütün üyelerimiz titizlikle süreci
izliyorlar, geçen yıl zaten bütün üyelerimize bir genelge göndermiştik, bireysel olarak da
görüşlerini iletebileceklerine dair, bize de iletebileceklerine dair. Onların bazıların
yayınlıyoruz. Eğer biz bir kurumsal görüş ifade edelim dersek bütün partilerin resmî
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 23
temsilcilerini çağırarak bir sempozyum filan düzenlememiz lazım onun da henüz vakti
gelmedi. Siz hazırlık aşamasındasınız. Onun için, benim ifade edeceğim hususlar biraz da
kendi geçmişteki çalışmalarımın yansıtılması, onlardan esinlenerek de bu sürece ne gibi
katkı sağlayabilirim sorusunun cevabı şeklinde olacak.
Bir Anayasa süreci bazı sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarını da izliyorum,
üniversitelerin çalışmalarını, bazılarına da katılıyorum kişisel görüşlerimi ifade etmek üzere.
Buralarda öncelikle süreci zorlaştıracak bazı gelişmeler görüyorum, o konudaki açıklamaları
ifade edeyim. Bu süreçte beklentiler çok yüksek yani toplumda, üniversite çevrelerinde ve
siyasi çevrelerde bu Anayasa’dan bir mucize bekleyen kesimler var. Beklentinin yüksek
olması çözümleri zorlaştırır. Geçen İstanbul’da 80 bilim adamının katıldığı bir toplantıda ifade
ettim, toplantının sonunda daha doğrusu söz aldım, eğer bu toplantının verdiği mesajla
Meclis bir anayasa değişikliği yapacak olursa 7-8 tane, 20 tane filan Anayasa yazmak lazım
ayrı ayrı. Çünkü Anayasa dediğiniz hukuk metni bir sistem bütünlüğüdür. O temelde neyle
başlamışsanız çatısının da ona uygun olması lazım. Hâlbuki birbirinden çok farklı temeller
koyan, çok farklı çatılara ulaşmayı isteyen talepler var. Bu nasıl ayıklanabilir, tabiatıyla onun
siz ihtisas komisyonu olarak önümüzdeki süreçte çarelerini düşüneceksinizdir tahmin
ediyorum.
Siyasi süreç tabiatıyla Anayasa çalışmalarını etkiler. Bu bakımdan Anayasa
değişikliğini gündemine almış bir Parlamentonun siyasi faaliyetlerini de bu amaca ters
düşmeyecek bir şekilde düzenlemesi gerekir. 1971 yılında 12 Mart Muhtırasından sonra
zamanın Hükûmeti bir Anayasa taslağını Meclise empoze etmek istedi. Taslak hazırlanmıştı,
çift aylı gizlilik derecesinde grup yetkilerine bu taslağı verdiler, biz onları inceledik. Öyle bir
şeyi kabul etmemiz, hele bunu kısa süre içerisinde Anayasa metnidir diye ortaya koymamız
demokrasiye, Parlamentoya, parlamenter düşünceye aykırı olurdu. Bizden istenileni yerine
getirmemiz mümkün değil yani Parlamentoyu kapatmadı 12 Mart ama kapatmış olsa ondan
daha iyi olurdu yani. Kendi elimizle bunu yaptıracak ve 168 maddelik, zannediyorum, bir
taslaktı. Bunun üzerine bu taslağı Meclise getiren rahmetli İsmail Arar, Adalet Bakanı, grup
temsilcilerini toplantıya çağırdı, gittik dedik ki: “Biz, gruplar olarak böyle bir şeyi yapmayız
yani bunu zorlamanın anlamı yok.” Ama Anayasa değişikliği yapılması konusundaki
ihtiyaçlara bizim aramızdaki partilerin bir kısmı zaten inanıyor, Adalet Partisi o günkü
Anayasa’nın Türkiye’ye bol geldiğini ifade ediyor, Cumhuriyet Halk Partisi “Anayasa iyidir,
hiçbir değişiklik yapılmasın.” diyor, Demokratik Parti daha orta bir yolda, Millî Güven Partisi,
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 24
onlar da askerlere daha yakın bir anlayış içindeydiler yani daha geniş kapsamlı bir değişiklik
yapılsın. Partilerin de kendi arasında uzlaşma olmamasına rağmen şartlar o hâle getirdi ki on
beş gün sonra biz Partiler Arası Komisyon olarak toplandığımızda artık bir demokrasi
cephesi oluşturuyorduk. Yani o taslağı bir tarafa bırakıp kendi Anayasa değişikliklerimizi
yapacak olgunluğa gelmiştik. İki yıl içinde 55 maddelik…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Coşkun Kırca mı hazırlamıştı efendim?
TÜRK PARLAMENTERLER BİRLİĞİ BAŞKANI HASAN KORKMAZCAN – Efendim
o hazırlığa kimlerin katkısı olduğunu bilmiyorum. Bize Genelkurmay karargâhından gelmişti
yani Adalet Bakanı vasıtasıyla. Olabilir, Sayın Kırca’nın katkısı da olabilir. Sonuçta yani “Bu
Anayasa’yla ülke yönetilmez.” diyen Adalet Partisiyle, “Anayasa’nın kılına dokundurtmam.”
diyen İsmet Paşa dahi oy birliğiyle 55 maddede uzlaştık. Yani sizin komisyonunuzun böyle
bir tarihî görev yapabileceğine ben inanıyorum yani o kadar zıt görüşler olsa bile.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – O döneme göre bu değişiklikler makul ve mantıklı
değişikler miydi?
TÜRK PARLAMENTERLER BİRLİĞİ BAŞKANI HASAN KORKMAZCAN – O 55
madde öyledir. Mesela Anayasa’nın 147’nci maddesi. Biz sadece oradaki dengeyi kurmak
konusunda askerlerin görüşleriyle mücadele etmedik, bir taraftan da Anayasa’daki özerklik,
Anayasa’daki yargı yetkisini vesaireyi yanlış anlayan kurumlarımız vardı yani ilkokullardaki
öğrencinin notları tashih eden bir Danıştay vardı, o yetkiler devam etsin istiyorlardı.
Anayasa Mahkemesi bir açıklama yaptı: “Anayasa değişikliğine Mecliste uğraşıyorlar
ama önemli değil, biz hukukun temel prensipleri, evrensel prensipler ışığında onları
istediğimiz gibi düzeltiriz yani esasına gireriz.” diyorlardı. İlk oradan başladık zaten, 147’nci
maddeyi değiştirdik. “Ya biz boşuna mı çalışacağız. Yani burada çalışacağız Anayasa
Mahkemesine gidecek, onlar bildikleri gibi bir Anayasa yapacaklar.” dedik. Ama on altı gün
sürdü 147’nci maddenin müzakeresi. Sonunda benim hazırladığım metin işte oy birliği
sağladı, İsmet Paşa’dan da onay aldık, “Korkmazcan Formülü” diye de ifade edildi. Anayasa
Mahkemesinin yetkilerini olumlu bir cümleyle kısıtlamış olduk yani Anayasa değişikliklerinin
esasına giremeyeceği prensibi o zaman girmiştir Anayasa’ya.
Yani Meclisin
yaptığı 12
Mart değişiklikleri her şeye
rağmen demokrasi
doğrultusunda bir dengelemedir. Geriye gidiş olmamıştır. Zaten Anayasa değişikliğinden
sonra cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Meclis aynı tavrı sürdürdü ve 12 Mart rejimi o
sürecin sonunda bitmiş oldu. Yani 73 seçimlerine girdiğimizde iki yıl sonra artık Türkiye
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 25
normal bir rotaya girmişti. Şimdi, bu süreçte tabiatıyla bu tür zorluklar yok. Yani içinde
bulunduğumuz ortamda sivil toplum görüşlerini ifade edebiliyor, siyasi partilerimiz 1982
Anayasası üzerinde yapılmış bir dizi değişikliği yapmış olmanın deneyimine sahip.
Biliyorsunuz 1991’de ilk defa toplu bir Anayasa değişikliği gündeme gelmişti. 95’te 18
maddelik Anayasa değişikliği oldu. 95-99 arasında da biz o Anayasa değişiklikleriyle ilgili
uyum kanunlarını çıkardık. Bu kitabı şunun için getirdim, Türk Parlamenterler Birliği 1991’den
sonra yapılan Anayasa değişikliği taslağının asıl hazırlayıcısıdır sivil toplumla beraber. 27
maddelik bir ıslah paketi hazırlamıştık biz. Biliyorsunuz Anayasa’nın geçici maddesiyle
konsey üyelerinin yetkisi beş yıl daha devam etti. O beş yıl biter bitmez konsey üyelerinin
yetkisi bitince artık Anayasa değiştirilebilir, ortam müsaittir diye biz harekete geçtik, sivil
toplumla yaptığımız çalışmaların sonucunda 27 maddelik bir taslak çıktı ortaya. Ancak bu
taslağı
Anavatan
Partisinin
292
milletvekilinin
oyu
değiştirmeye,
gerçekleştirmeye
yetmiyordu. Onun için muhalefetten ricalarımız oldu. Ana muhalefet partisi, Cumhuriyet Halk
Partisi, daha doğrusu Sosyal Demokrat Halkçı Partiydi, onlar kabul etmediler; rahmetli Erdal
İnönü, Süleyman Demirel Bey tekrar Meclisteydi 87’den sonra, onlar da kabul etmediler,
kaldı şey. Biz Anavatan Partisi olarak muhalefete düşünce 91’de, ben grupta tekrar dedim:
“Geçmişte bir Anavatan’ın Anayasa değişikliği ve projesi vardı, bunu gündeme getirelim.”
Orada da itirazlar oldu. “Biz muhalefetiz niye karışalım. İktidar prim yapar.” filan gibi şeyler
söylendi ama direndik ve o 95’deki değişiklikler böyle gerçekleşti. Bu süreçte o türlü bir
ihtiyacı duymadık Parlamenterler Birliği olarak çünkü Anayasa değişikliği yapılması
konusunda Mecliste grubu bulunan siyasi partilerimizin mutabakatı var. Bu mutabakat
çerçevesinde sivil toplumdan bir öncülük yapmaya, zorlamaya filan da ihtiyaç yok. Asıl işin
öncülüğünü Türkiye Büyük Millet Meclisi yapıyor. Bu sebeple önümüzdeki süreçte beklenti
yönetiminde hata yapılmazsa bu değişikliklerin gerçekleşebileceğine ben inanıyorum.
Burada,
kaynaklar
konusunda
birçok
hazırlıkları
inceliyorum,
sivil
toplum
kuruluşlarının ve üniversitelerin. Bizim son dönem kaynaklarına daha çok yöneliyorlar.
Hâlbuki Anayasa’nın metni ve ruhu ortaya konulurken bizim kendi millî deneyimimiz göz ardı
edilmemelidir. En önemli tarihî kaynak benim özellikle vurgulamak istediğim, sadece Senedi
İttifak’tan başlamaz Türkiye’de anayasal süreç yani “hukuka uygun devlet” kavramı olarak
alırsak işi, illa yazılı bir Anayasa tarzında düşünmezsek bu 940’daki Tuğrul Bey’in Abbasi
Halifesi’yle yaptığı görüşmeyle başlar. Orada hem laik devletin bir başlangıcını tespit
edebiliriz hem de hukuka uygun devletin. Yani halifeye Tuğrul Bey, eğitim ve devlet işlerinin
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 26
hukuka uygunluğunda danışmanlık yapma görevini vermiştir ama devlet fonksiyonlarına o
dinî kurumsal kimliğiyle karışmasını da yasaklamıştır. Zaten Osmanlı Devleti de klasik bir
teokratik devlet değildir çünkü Selçuklu Devleti’nin geleneklerini bir ölçüde sürdürmüştür.
Bizim Senedi İttifak’ımız, Tanzimat Fermanı, efendim, meşrutiyetin ilanı, Kanuni Esasi biraz
bu tarihî şeylere dayanıyor. Hiçbir İslam toplumunda kolayca olamayan şeyler burada
olmuşsa bu devlet geleneğinin etkisi var. Bunun için 1876 Kanuni Esasi’sini o kültürün
mirasçısı olarak çok iyi değerlendirmemiz lazım. Kanuni Esasi uygulanabilmiş olsaydı ruhuna
uygun tarzda, oradaki ayrılıkçı güçler bunu Anayasa’yı uygulanamaz hâle getirecek tavırlar
sergilememiş olsalardı herhâlde Osmanlı modernleşmesi çok daha rahat bir ortamda, en
azından İngiltere’nin oluşturduğu milletler topluluğu gibi barışçı bir ortamda gerçekleşebilirdi.
Ben Kanuni Esasi’ye çok önem veriyorum, oradaki çözümlere.
Ayrıca saltanatın ilgası…. Bir de bu süreçte bazı yanlışlıklar var, bazı partilerimiz ve
kurumlarımız yanlışlıklar üzerine bir kanaat inşa ediyorlar, o devam edip gidiyor yanlışlık
düzeltilmesi. Mesela 1921 Anayasası tamamdı, herkesin ihtiyacını karşılıyordu. 24’e geçince
oyuna getirildik filan diyenler var, böyle bir şey yok çünkü 21’den 24’e gelinceye kadar
saltanatın ilgası olayı var. O bir, 21’le 24 arasında bir çelişki yoktur, arada boşluk da yoktur.
Yani bir zaman iyiydi, ondan sonra tersine döndü filan gibi bir durum söz konusu değil. 307
sayılı 30 Ekim 1922 günlü bir kararı var Meclisin ki bu yani anayasal bir hukuk metni olarak
değerlendirilir literatürde. Onun dışında 308 sayılı 2/11/1922 günlü Büyük Millet Meclisi kararı
vardır. Bu karar da millet kavramının tarif edildiği bir metindir. 2/11/1922 günlü bu metinler
Türk Anayasa metinlerin Suna Kili’nin kitabında 95’inci ve 96’ncı sayfalarda var.
Bir de yanlış tartışılan konulardan birisi vatandaşlık konusu. Bu vatandaşlık kavramı
bir kere 1876 Anayasası’nda da var. Vatandaşlık kavramı İkinci Dünya Savaşından sonra
işgal altında bulunan ve işgal kuvvetlerinin empoze ettiği Alman, İtalyan ve Japon
Anayasalarında da var. Orada millet de bir anlamda tarif edilmiş. Şimdi, bizim vatandaşlık
kavramımız Almanlarınkinden farklı, çok daha demokratik, çok daha ileri yani biz dün sabah
vatandaşlık işlemlerini tamamlamış, nüfus kâğıdını almış bir vatandaşımıza hiçbir ayrım
yapamayız hatta milletin adını kullanmaktan da menedemeyiz. Yani herhangi bir şu asıllı
Türksün filan da diyemeyiz. Hukuki bir kavram bu. Etnik, kültürel, o ayrı bir konu. Anayasa
hukuki bir kavram olarak vatandaşı belirliyor. Bunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de
aynen benim gibi anlıyor. Bizim Yargıtayımızın Hrant Dink kararını da bu gerekçeyle bozdu.
“Yargıtay Türk vatandaşı olan bir Türk’ü Türklük kavramını ayırarak, onun azınlık olduğunu
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 27
ileri sürerek suç işlemiş konuma getirdi, bunu yapamaz.” dedi Türk Anayasası’nın şeyine
göre. Meseleyi böyle algıladığımız takdirde yani Türklük kavramı bir hukuk metni olarak
ortaya konulduğu takdirde Alman Anayasasından daha ileridir diyorum çünkü Almanlar
vatandaşlığın tarifini işgal altındayken bile Alman Cermen ırkına dayandırmışlar. İşte, şu
tarihte Alman vatandaşı olan, sürgünde olan, işgale uğramış bölgelerde olanlar Alman
sayılır. Bizim şu anda Almanya vatandaşı olan Türkleri de işte Alman saymıyorlar yani bir
farklı
görüyorlar.
Nasıl hukuki sonuçları oluyor onu
bilemiyorum
ama
bir farklı
değerlendiriyorlar. Japon ve İtalyan Anayasalarında zaten Japonluk ve İtalyanlık vurguları
vardır çünkü milletin adı olmadan bir devlet oluşturabilme imkânı yok yani çünkü millet siyasi
bir kavram hukuk yönünden ve devletler hukuku yönünden de öyle. Bu çerçeve şunun için
önemli: Bu bilgiler dışında efendim dünyada bunları tarif eden yok, şunu yapan yok, bunu
yapan yok tarzında bir yanlış bilgiyle hareket edilirse sonucunda uzlaşma mesafeleri açılabilir
endişesindeyim. Bence buralardaki bilgiler kamuoyuyla da paylaşılmalı mukayeseli olarak,
sonuçta Türkiye’de demokrasiye, insan haklarında mükemmeliyeti sağlayacak bir arayış
içindeyiz ama yanlış yerde aramayalım. Eğer yanlışlıklar içerisine gidilirse umduğumuzun
çok aksine sonuçlar doğabilir. Mesela bu 66’ncı maddedeki şeyi kaldırıp işte etnik
çeşitliliklere, vesaireye vurgu yaptığımız takdirde bunun uygulamada ne gibi sonuçlar
getireceğini, eğitimde ne gibi sonuçlar getireceğini filan bugünden kestirmek mümkün
değildir. Bizim tarihî gelişimimiz böyle. 1876 Anayasası’nı bir imparatorluk şeyi olmasına
rağmen esas alarak bunları söylüyorum.
Resmî dil konusu da böyle. Osmanlı Anayasası Türkçe bilmeyen, lisan-ı Türki
üzeredir bütün müzakerat filan diyor. Türkçe bilmeyen bir kere kamu hizmetine giremiyor.
Ayrıca “Milletvekilleri ikinci defa aday olmak isterlerse Türkçe okuma yazmayı da öğrenmek
zorundadır.” diyor. Anayasa’ya bunu koymuş. Neden? Millî bütünlüğün sağlanabilmesinin en
önemli vasıtası dil kamusal olarak… Ha burada ana diller dediğimiz -azınlık dili diyemiyoruz
bizim kendi hukuki yapımız itibarıyla- Türkiye’de bulunan herhangi bir vatandaş grubunun
konuştuğu, galiba en küçük grubun konuştuğu Ubıhça, onun dahi korunması için devletin
yapabileceği bir şey varsa onu yapsın, bir kültür değeri olarak onların korunması gerekli.
Bütün dillerin öğretilmesi, sadece dilin değil o dil etrafında oluşmuş kültürün, edebiyatın
dünya zenginliğine kazandırılmasını devlet üstlensin fazlasıyla. Hatta bunların her biri net
olarak algılanabilsin toplumdaki güzel sentezler oluşturabilelim yani neyin nereden geldiğini
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 28
bilerek oluşturabilelim. Bu konularda Anayasa’ya değişik hükümler konulabilir ama çerçeveyi
bozmadan bunun yapılması zorunluluğu var.
Bir de Meclisin yetkileri konusu… Yani bu Anayasa değişikliğini kim yapacak? Meclis
yapacak tabiatıyla. Bizim başkaca bir anayasal uzlaşma olup da Meclisin dışında veya
Meclise ortak getirilecek kurumlar olmadığı müddetçe şu anda Meclis yapacak. Meclisin
yetkilerinin hukuk çerçevesinde kullanılması zarureti var. Bazı öneri sahipleri, bazı kurumlar
sanki Meclis istediği her türlü şeyi yapabilir yani hukukun dışına da çıkabilir gibi birtakım
telkinlerde bulunuyorlar. Bu telkinler biliyorsunuz 27 Mayıstan sonra 27 Mayıs Darbesini
yapanlara… İstanbul Üniversitesi hocaları tarafından yapılmıştı. Şimdi, onun başlattığı
sürecin sancılarını yaşamaya devam ediyoruz. Meclis bu Anayasa değişikliği yetkilerini
mevcut Anayasa’nın verdiği yetkiler çerçevesinde yapacaktır. Bunun dışındaki taleplerin
hukuki geçerliliği yoktur, bu gerçeğin dışında da bir beklenti oluştuğu için yani kaldı ki
Anayasa yapımında en önemli bağlayıcılardan birisi siyasi tarihimizdir, hukuk tarihimizdir ve
kültürel tarihimizdir. Her Anayasa bir millî anayasa olacaksa. Bu tarihler de bizi bağlar,
oralara da bakmamız lazım. Günlük ihtiyaçlara göre ve konjonktürel birtakım modalara göre
Anayasa yapılmaz. Dünkü Anayasa Mahkemesinin kuruluşu yıl dönümündeki konuşmalarda
da hep bunlar vurgulandı yani biz Anayasa’yı konjonktürel yapmamalıyız. Geçmiş dönemde
son elli, altmış yılda maalesef Türkiye’de bu türlü şeyler oldu yani Anayasa yapımında
kestirmeci yöntemler ortaya konuldu. Bunların da sistemimize yüklediği yüklerin hâlâ ağırlığı
altındayız. Halka dayalı bir Parlamento o metotların tamamen dışında hareket etmekle
mükelleftir.
Belki
birtakım
talepler
bu
değişiklik
sürecinde
karşılanmayabilir
ama
olgunlaştıktan sonra gelecek Meclise giderken onlar tartışılarak olgunlaştırılabilir.
Ben yüksek heyetinizin ve komisyonumuzun tarihî bir görev yaptığına inanıyorum.
Geçmişte bu türlü bir görevde bulunmuş kişi olarak her zaman emrinize amadeyim. Yani
spesifik konular çıktığında da sadece ben değil dışarıda temaslarım oluyor bizim uyum
komisyonunda filan henüz yaşayan arkadaşlarımızla onlar da her türlü taleplerinize açıktır.
Beni dinlediğiniz için saygılar sunuyorum. Derli toplu bir sunum yapamadım, bir metin de
sunamıyorum size ama bu biraz da söylenmesi gerekenleri zaten biliyorsunuz güvencemden
geliyor.
Teşekkür ediyorum.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Efendim, biz de çok teşekkür ederiz. Söyledikleriniz
bizim için son derece değerliydi çünkü sizin bu sunumunuz aslında bir tecrübe paylaşımıydı.
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 29
Ve dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili geçmişten de, yaşadığınız örneklerden de
yararlanarak önümüze bazı ufuk açıcı ifadeler getirdiniz o bakımdan çok teşekkür ediyorum.
TÜRK PARLAMENTERLER BİRLİĞİ BAŞKANI HASAN KORKMAZCAN – Ben
teşekkür ederim.
FARUK BAL (Konya) – Evet, Sayın Başkanım çok teşekkür ediyoruz. Hakikaten
tecrübeyle bize önemli bir ışık tuttunuz. İnşallah bu tecrübeyi Anayasa’ya yansıtabilecek bir
uzlaşma ortamını hep beraber buluruz.
TÜRK PARLAMENTERLER BİRLİĞİ BAŞKANI HASAN KORKMAZCAN – İnşallah.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ben de çok teşekkür etmek isterim. Gerçekten böyle bir
şeye ihtiyacımız da vardı galiba. Biraz böyle geçmişten gelen bir ışıkla önümüzün
aydınlatılması gereğini duyuyorduk. Çok sağ olun, bu ihtiyacı karşıladınız için çok teşekkür
ederiz.
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.32
______0______
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Efendim hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
Sivas Dernekler Federasyonunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde yürütülmekte olan
yeni Anayasa çalışmalarına göstermiş olduğu bu ilgi nedeniyle başta Sayın Genel Başkan
olmak üzere sizlere şükranlarımızı sunuyoruz. Sizin bir hazırlık yapmanız ve buna bizzat
Parlamentoya kadar gelerek sunuyor olmanız bizim için son derece değerlidir. Şimdi, saat
dördü çeyrek geçeye kadar bir zamanımız var, çünkü daha sonra bizim üst komisyon
toplantımız olacak burada.
Şimdi, sözü Sayın Bulut’a veriyorum, buyurun efendim.
Önce, çok kısa olarak Federasyonla ilgili bir malumat verir misiniz bize.
SİVAS DERNEKLER FEDERASYONU GENEL BAŞKANI ZEKİ BULUT – Sivas
Dernekler Federasyonu 4 Eylül 2003 tarihinde kurulmuştur. Altında da sekiz yüz küsur tane
İstanbul’da derneğimiz var, sekiz yüze yakın da Türkiye genelinde derneği olan bir kurumuz.
Üye derneklerimiz hep il bazında, il düzeyinde olan derneklerdir. 2003’ten beri de ciddi bir
şekilde çalışmaktayız. Ki Anayasa’yla ilgili daha önce vicdani ret ve bedelli askerlikle ilgili
çalışmalarımız olmuştu, zatıalilerinize hep göndermiştik. Yani Türkiye'nin meselelerini kendi
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 30
meselemiz bilerek çalışma gayreti içerisindeyiz. Sivas Dernekler Federasyonu ruhu 4 Eylül
1919 Sivas Kongresi’nden alınan
bir ruhla ayakla kalmaya çalışıyor, ülkeye bir şeyler
üretmek için de gayret içerisindeyiz efendim.
Önce teşekkür ediyorum, bizleri buraya kadar çağırdınız. Bizler de sekiz aylık bir
çalışmamızın ürününü sizlere takdim ettik, sizlere gönderdik, sizler de bizleri çağırdınız, bizi
çok mutlu ettiniz. Sivaslılar adına öncelikle çok teşekkür ediyorum hepinize, bütün üyelere,
Başkanımıza çok çok teşekkür ediyoruz.
Sivas Dernekler Federasyonu Anayasa’yla ilgili zaten takdim ettiğimiz dosyalarda da
göreceksiniz, bizim için önemli olan şey 4 Eylül Sivas Kongresi’nde alınan kararların hayata
geçmesiyle beraber bugün de, yarın da hayata geçişini ve devamlılığını arz eden konular
bizim için çok önemli. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısı, bağımsızlığı, Türkiye
Cumhuriyeti’nin sınırları, var oluşu, manda kabul edilemez oluşu… Asla ve asla manda kabul
edilemez, asla Türk Bayrağı altında, yanında bir başka bayrağın da dalgalanmasına asla göz
yumamayız. Böyle bir anayasa da istemiyoruz Sivas Dernekler Federasyonu olarak.
En önemlisi de malumunuz Avrupa’ya baktığımızda, Fransa’da, İngiltere’de, İtalya’da
bütün mahkemelerinde ana dil diye maalesef hiçbir mahkemede kullanılmıyor. Baktığınızda
Fransa ve İtalya’nın hemen hemen anayasasında on altı tane “millî” diye geçen rastlarsınız
anayasasında. Biz istiyoruz ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1876’da, 1922’de, 24’te, 60 ve 82
anayasalarında da nasıl millî duruşunu koruyabildiyse aynı şekilde devam etsin istiyoruz.
Çünkü 1, 2, 3’üncü maddelerinin de kayıtsız şartsız değişmemesinden yanayız. Milliyeti
Türk’tür, dili Türkçedir; bu konuda asla taviz verilmemeli. Tabii ki yerel diller evinde vatandaş
bir şeyler yiyordur, içiyordur, konuşuyordur; bundan hiçbir kaygımız yok ama resmî
kurumlarda mutlaka ve mutlaka Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türk milletinin esamesi okunmalı ve
net kalmalı diye düşünüyoruz.
Bir de en önemli şeyler tabii bizler fikirlerimizi üreteceğiz, sizlere sunacağız, karar
verecek olan yüce Meclisimizdir ama şunda da mutluyuz. Sivil toplum kuruluşlarının
düşüncelerini ortaya koyarak, düşüncelerini benimseyerek bizleri böyle dinlemeniz gerçekten
Türkiye’de bir çığır açılıyor diye düşünüyoruz. Bu çığır açılırken de bütün siyasi partilerimizin,
iktidar partimizin, ana muhalefet partilerimizin ve sivil toplum kuruluşlarının, umut ediyoruz,
beklentimiz, bu milletin geleceğiyle ilgili verilebilecek kararların endişe taşıyıcı bir karar
olmayacağını biz canla başla inanıyor ve güveniyoruz. Onun için de size çok çok teşekkür
ediyoruz.
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 31
Gelişmiş ülkelerde, Fransa’ya gidiyorsunuz Fransızca bir adres sormazsanız
vatandaşı bile size maalesef cevap vermiyor, İngilizce cevap vermiyor. Amerika’ya
gidiyorsunuz keza öyle, her yerde öyle. Artık malumunuz, artık Amerika’da bile kanun
çıkardılar,
2021
yılında
“Türk
Amerikan”
diyemeyeceksiniz,
“Fransız
Amerikan”
diyemeyeceksiniz. Bizim ülkemizde de maalesef böyle olmalı. 1876 yılında Osmanlı
Meclisinde çıkarılan bir yasayla ilgili Abdülhamid Han’a duyumlar geliyor, İngiltere’den yardım
istiyor orada bir paşa ve paşayı çağırıyor Abdülhamid Han, diyor ki: “Nasıl ki Kur-an’ı Kerim’i
Arapça okuyacaksak, benim topraklarımda da Türk milletinin varlığı, dili Türkçe ve Türkçe
okunacaktır. Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın, hiçbir şekilde de bu kanunu Meclise
getirmeyin.” Dolayısıyla Sayın Başkanım, biz de bunu istiyoruz. Şimdi arkadaşımız size bir
sunum yapacak, burada da göreceğiz, hep beraber de izleyeceğiz. Sivas Dernekler
Federasyonu 4 Eylül ruhunu taşıyacak bir anayasa istiyor.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Peki, çok teşekkür ediyoruz.
Günal Bey, buyurun.
SİVAS DERNEKLER FEDERASYONU GENEL BAŞKAN YARDIMCISI GÜNAL
YALÇIN – Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, değerli konuklar, değerli arkadaşlar;
saygılarımızı, hürmetlerimizi sunuyoruz. Bizleri kabul ettiğiniz için, düşüncelerimize değer
verdiğiniz için şükranlarımızı arz ediyoruz.
İzniniz olursa Anayasa’yla ilgili değişiklik hakkındaki sunumumuzu sizlere arz etmek
istiyorum. Takdim planımızı perdede görülen başlıklar altında sunacağız. Bir cümleyle
kendimizi ifade edeceğiz. Anayasa’yla ilgili hususlara geçmeden önce genel bir bakış olan
genel durumu sadece maddelerini ifade edeceğiz. Anayasa bizce nasıl olmalı, giriş ve genel
esaslar anlatıldıktan sonra Anayasa’yla ilgili başlangıç kısmı, devletin adı ve temel nitelikleri,
temel hak ve hürriyetler, devlet yönetimi ve teşkilatı, sonuç ve değerlendirme başlıkları
altında sunacağız efendim.
Sivas Dernekler Federasyonu perdede görülen amaçlarla kurulmuş, faaliyetlerini
sürdürmektedir. Sekiz yüz adet derneğin çatısını oluşturmaktadır. Merkezi İstanbul’dadır, tek
yürek, tek ses olmaya çalışıyoruz. Gençlerimizi yararlı bireyler olarak topluma, geleceğe
hazırlamaya çalışıyoruz.
Sayın Bakanım, Sayın Başkanım; bu perdede gördüğümüz konular hakkında bilgi
sunmayacağım. Bizim için önemli olan, dikkate almamız gereken konular diye düşünüyoruz.
En önde Türkiye'nin stratejik konum ve önemi hepimiz tarafından bilinmekte, dikkat çekmek
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 32
istiyoruz. “Küresel güçler” dediğimiz dünyada ne kadar sermaye güçleri varsa, siyasi güç
varsa büyük güçlerden bahsediyoruz. Onların dünya üzerindeki genel ve Türkiye’mizin de
bulunduğu bölgesel hedefleri ve enerji kaynaklarının kullanımını dikkate almak gerektiğini
düşünüyoruz. Bildiğimiz Haçlı Seferleri ve yıllardır değişmeyen Haçlı zihniyetinin dikkate
alınmasını değerlendiriyoruz. Yine oryantalist düşünceyle Şark meselesi bilinen bir mesele.
Yıllardır bizlere Batı gerici baktı. “Türkiye, Türklere bırakılmayacak kadar kıymetlidir.”
düşüncesi her zaman onlar için vazgeçilmez bir düşünce olmuş ve devam etmekte; bunu
bilmek lazım. Yine malumları olduğu üzere, küresel güçlerin tek dünya düzeni amaçları ve
bunun için siyasi organizasyonlar, askerî ve ekonomik teşkilatlanmaları aralıksız devam
etmektedir.
Hepimizce bilinen misyonerlik faaliyetleri, istihbarat faaliyetleri malumları. Papa II.
Jean Paul yanılmıyorsam “birinci bin yılda Amerika’yı, ikinci bin yılda Avrupa’yı, üçüncü bin
yılda da Asya’yı Hıristiyanlaştırmak istiyoruz, ana amacımız bu. Beraberinde de ekümeniklik
ve Hıristiyan kulübünü dile getirmeye çalışıyoruz.” Tabii çeşitli yerlerde ekümeniklik pek
bilinmese de bizce bağımsız Türkiye Cumhuriyeti devleti içerisinde, İtalya’da olduğu gibi bir
devlet kurulması, dinî amaçlı bir devlet. Bu bizce, Sivas Dernekler Federasyonu tarafından
hoş karşılanmamakla beraber, bu amacın Anayasa’ya yansımasının önemini dikkate sunmak
istiyoruz.
Yine ülkemizin olduğu kadar bölgenin ve dünyanın başına bela olan büyük İsrail
hedefi, büyük Ermenistan hedefi ve Kürdistan hedeflerini dikkatlere sunmak istiyoruz.
Anayasa bizce nasıl olmalı? Anayasa çok önde gelen, önemli bir yasa olmakla
beraber, 1’inci maddesi başlangıç kısmıyla beraber “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.” Bu ne
demektir? Bizce cumhuriyetten başka bir şey değildir, yani krallık değil, monarşi değil,
diktatörlük değil cumhuriyettir. O zaman cumhuriyet önemli. Sayın Bakanım, biz dün bir
yangın yaşadık, ciddi bir yangın. İtfaiye anında müdahale etti. Devletin gücünü orada gördük,
son derece mutlu olduk. Hiçbir özel teşkilat bu şeklide teşkilatlanmaz, bize o desteği
veremez. Devletin varlığını, devletin gücünü ancak devleti olmayanlar anlayabilir. Biz devlet
sahibiyiz, devletimiz de olsun, adı “Türkiye Cumhuriyeti devleti” olsun. Bunun başka anlama
gelecek hiçbir şeyin konmamasını arzu etmekteyiz.
Cumhuriyetin temel ilkeleri var, yine Anayasa’da malum tartışılamaz olsun istiyoruz.
Türkiye devletinin kuruluş felsefesinden sapmamalı, kuruluş öncesinde kurtuluş ve
bilahare de kuruluş. Sayın Başkanım, sizin de çok büyük onurla, onu hissediyoruz, yaptığınız
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 33
Meclis Başkanlığınız; bu Meclis kurucu Meclistir, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran bir Meclistir,
yer yüzünde birçok millete nasip olmamıştır, büyük Türk milletine nasip olmuştur. Bu
felsefeden uzak durduğumuz takdirde, dünü hatırlamadığımız, balık hafızalı olduğumuz
takdirde bedel ödeyenlerin, ecdadımızın kanlarını hatırlamadığımız takdirde sanırım yeniden
İstiklal Marşı yazmaya, yeniden devlet kurmaya çalışacağız, başlayacağız. Biz bu endişeyle
yola çıktığımızı düşünüyoruz.
Başlangıç kısmı ve ilk dört maddesi aynı şekilde muhafaza edilmeli. Bunları neden
söylüyoruz? Sayın Başkanım da sundular, çeşitli yerlerde Anayasa’yla ilgili değişiklik
konusunda toplantılar düzenleniyor, seminerler düzenleniyor; “Bu Meclis Anayasa’yı tümden
değiştirsin. Bu maddeleri tartışmaya açalım.” şeklinde düşünceler hâkim. Malum, sizler
bunları daha iyi biliyorsunuz. Bizlerin düşüncesi, bunlar bu şekilde olmasın, omurga olmazsa
üzerine yapı yapmak mümkün olmayacaktır; temeli ve omurgası sağlam olsun diye
düşünüyoruz.
Türkiye’de yaşayan bütün insanların oluşturduğu çatıya “millet” diyoruz. Geçmişte bir
hedefte birleşmiş, millî birliğini kurmuş, bütünlüğünü tesis etmiş, geleceğe de bir ideal ile
bakan, yaşayan topluma bir ülkede “millet” diyoruz. Bu millet bölünmesin, bütününe biz
“millet” diyoruz, hiç kimseyi soyuna, cinsine, ırkına bakmaksızın ayırt etmiyoruz. Bunun
bölünmemesinden yanayız. Biz zaten bir çatı altında yaşamışız, İstiklal Harbi’ni biz
yaşamışız, devleti biz kurmuşuz. Dolayısıyla, siz ayrısınız diyenlere de inanmak istemiyoruz.
“Üniter devlet yapısı yine tartışılmaz.” diyoruz.
Parlamenter sisteme dayalı demokrasiden vazgeçilemez. Zira, bir kişinin yanlış
yapması, bir kişinin hatalı davranması mümkün olabilir, hissî davranması mümkün olabilir
ama çoğulcu demokrasi sisteminin yanlış yapma şansı olmaması gerekir diye düşünüyoruz
hele bu çağda. Dolayısıyla, parlamenter
sistemden ve demokrasiden vazgeçilmemesi
gerektiğini değerlendiriyoruz.
Hepimizin malumları “Hukukun üstünlüğü -sizler hukukçusunuz- yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığı evrensel standartlara uygun olarak güvence altına alınmalıdır.” şeklindeki
düşüncemizi dile getiriyoruz.
Din, dil, ırk, cinsiyet, biraz önce ifade ettiğim gibi vatandaşların eşitliği esas alınmalı.
“Temel hak ve hürriyetler -bilahare yine dile gelecek, ama ana başlıklar altında söylüyoruzAnayasa’da güvence altına alınmalıdır.” şeklinde düşüncemizi ifade etmek istiyoruz. Bu
haklar perdede görüldüğü gibi, üzerinde fazla durmak istemiyoruz, bilinen konular diye
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 34
geçmek istiyorum izniniz olursa. Yerleşme, seyahat etme, basın hürriyeti…Tabii yolda
gelirken arkadaşım dedi ki: “İşte aileye karşı, kadınlara karşı -özür diliyorum hanımefendisıkıntılı anlar yaşıyoruz.” İnsanlar, kadınlarımız öldürülüyor, çok fazla dile getiremiyoruz ama
ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Onların güvence altına alınmasında sosyal devlet olarak fayda var
diye düşünüyoruz.
Milletin bölünmez bütünlüğü tartışılamaz. Burası önemli. Etnik kimliklere siyasi ve
hukuki statü tanınmamalı. Eğer etnik kimlik, bütününe biz “Türk” diyoruz, öyle düşünüyoruz
ayırt etmeksizin. Eğer bir ırkî temele dayalı bölünmüşlüğü kabul edersek birisi de “Ben
istiyorum” dediğinde “Evet” dediğimiz takdirde, bir diğerinin de onu isteme hakkı doğacağını,
dolayısıyla bölünmeye yol açacağını düşünüyoruz.
Kişi hak ve özgürlüklerinin etnik temelli kolektif haklara dönüştürülmemeli.
Türkçe dışındaki dillerde ana dil olarak eğitim yapılmamalı. Mutlak suretle Belçika’nın
bugün düştüğü duruma düşeceğimizi değerlendiriyoruz. Bölünmenin ana sebebi, aynı dili
konuşmayan, aynı duyguları paylaşamayan insanların ayrışması kaçınılmazdır.
Vatandaşlık maddesi değiştirilmemeli ve “Türk milleti” vurgusu Anayasa’dan
çıkarılmamalı.
Mahallî idarelerin güçlendirilmesi adı altında Türkiye'nin idari yapısının değiştirilmesi
düşünülmemeli. Yerel yönetimlerin mahallî Parlamento alarak çalışacağı özerk bölgelere
ayrılması düşünülmemeli. Eğer böyle olursa Türkiye'nin huzur ve güvenliği tehlikeye
düşecektir, etnik bölücülüğün önü açılacaktır. Bölücü örgütün siyasi gündemi ve emirlerine
hizmet edilmiş olacak ve dolayısıyla da mevcut üniter yapı bozulacaktır.
Parlamenter sisteme dayalı demokrasiden eğer vazgeçersek yaşayacağımız
sıkıntılar tarifi mümkün olmayan sıkıntılardır, onarılması mümkün olmayan sıkıntılardır.
Yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrılığı ilkesi hepimiz tarafından bilinen ama maalesef
siyasi hesaplarla, düşüncelerle kendi düşüncemizin daha öne çıkması arzusundayız. Fakat
yine bunu yaparken de yarın bu iktidarın değişeceğini, başka iktidarların geleceğini hesap
etmiyoruz. Kalıcı sistem olması lazım ve süreklilik arz eden bir sistem olması lazım. Bu erkler
mutlak suretle ayrılmalı, siyasi ağırlık hissedilmemeli.
Hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, hâkimin teminatı ilkeleri
güçlendirilmeli.
Başkanlık ve yarı başkanlık sistemi diktatörlük olacağı şeklinde… Ki, biraz önce
sunmaya çalıştım, “diktatörlük” derken Türkiye Cumhuriyeti bunu kabul etmez, Türk milleti
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 35
bunu kabul etmez, Türk toplumuna uygun bir yapı değildir. Türk milleti hoşgörülüdür ancak
dünyada örnekleri vardır, bizim de başımıza gelebilmesi mümkündür. Parlamenter
demokratik sistemden şaşıp başkanlık veya yarı başkanlık sistemine geçersek başımıza
böyle bir tehlikenin geleceğini değerlendirmekte fayda var.
Siyasi mülahazalar dikkate alınmamalı. Belli bir siyasi düşüncenin ihtiyacının
karşılanması yerine bütünün ihtiyacı karşılanmalı.
Millî ve tam bağımsız olmalı, Türkiye'nin geleceğini kurmalı. Türkiye Cumhuriyeti
devleti her zaman, her anlamda tam bağımsız olmalı. Bütün münasebetlerini, siyasi,
ekonomik münasebetlerini bağımsız bir eda ile yapabilmeli. Birisinin arkasında veya
gölgesinde kalmamalı. Dünyadaki özgür devletlerin yapmış olduğu görüşmeler gibi masada,
kendisi yer alabilmeli. Türk milletinin onurunu inciten hiçbir yaklaşıma izin vermemeli. Bunun
yolu da tam bağımsızlıktan geçiyor.
Her kesimin görüşünün alındığı imajı verilerek… Sizlere minnettarız, teşekkür
ediyoruz tekrar bizlerin de görüşlerini alıyorsunuz. Ancak halkta şöyle bir düşünce var,
buraya gelirken devlet yöneten büyüklerimizle konuştuk, onların da düşüncelerini aldık, “Ne
diyorsunuz, biz neden davet ediliyoruz?” dedik, üzülerek söylemek istiyorum Sayın
Başkanım, Sayın Bakanım, “Efendim, görüşler alınacak. Şu kadar görüş aldık ama yine onlar
istediklerini yaparlar.” diye bunu sizinle hassaten paylaşmak istedim. Böyle bir düşünce var,
bunu yok etmenizi, bu düşüncenin kırılmasını istirham ediyoruz, arzu ediyoruz Sivas
Dernekler Federasyonu olarak.
Tek devlet, tek vatan… “Tek devlet” derken mevcut Türkiye Cumhuriyeti devleti, “tek
vatan” derken üzerinde bizlerin yaşadığı topraktan bahsediyoruz. Misakımillî’de ifade
etmekte burada fayda var, milletimizin millî andına bağlı kalmamız lazım. O malumları bu
vatan topraklarının dışında kalan yerlerimiz de var, orayı geçiyorum. Tek millet,
bölünmeyelim, hepimiz kardeşiz, barıştan yanayız, sevgiden yanayız.
Tek dil üzerinde durduğumuz gibi, sizler sağ olun bizleri dinliyorsunuz, sizleri de biz
anlıyoruz, sizler de bizleri anlıyorsunuz; dil birliği olmadığı takdirde gelecek birliği mümkün
değildir.
Tek bayrak hepimizi zaten ifade ediyor, şehitlerimizin kanlarıyla verdiğimiz bayraktır,
özgürlüğümüzü ifade etmektedir. Bu ülke vazgeçmesin. Sayın Başbakanımızın da sürekli bu
vurguları yaptığının farkındayız, bu bilinçteyiz, bunun da bilinmesini arzu ediyoruz.
Şimdi, efendim, Anayasa’ya giriş yapmak istiyoruz. Şimdi, sözlük ifadesi…
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 36
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Başlangıç bölümü mü bu?
SİVAS DERNEKLER FEDERASYONU GENEL BAŞKAN YARDIMCISI GÜNAL
YALÇIN – Girmeden önce, başlangıç bölümüne gelmedik Sayın Başkanım, genel bir
açıklama.
Biraz önceki sunduklarımız genel bir bilgiydi, bu giriş. Anayasa perdede görüldüğü
şekilde ifade edilmekte. “Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama
güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa,
kanuniesasi” şeklinde Türk Dil Kurumu sözlüğünde ifade edilmekte. “Türk milletinin
toplumsal, ana sözleşmesidir” şeklindeki düşüncemiz hepimiz tarafından kabul edilmiş bir
ifadedir. Anayasa’nın bir toplumsal sözleşme niteliğinde olması için Türkiye Cumhuriyeti
devletinin kuruluş ve var oluş gerekçesine ters düşmemelidir.
Anayasa olabildiğince gereksiz ayrıntılardan uzak, açık ve net hükümler içermeli,
terim ve kavram bütünlüğü sağlanmalı. Yasalarda bulunması gereken madde ve esaslar
Anayasa’da yer almayabilir.
Partilerarası uzlaşma komisyonu baskılardan uzak olmalı, iş aceleye getirilmemeli,
hele takvime bağlanmamalı. Toplumda bütün kesimlerde yeterince tartışılmalı ve zaman
tahdidi konulmamalı.
Anayasa değişikliği fırsat olarak değerlendirilerek cumhuriyet karşıtlığı içerisinde
olabilecek düşünce ve akım sahiplerince cumhuriyetle hesaplaşma, cumhuriyeti yok etme
fırsatı olarak değerlendirilmemeli. Cumhuriyetin yok edilmesi hissi dahi uyandıracak
yaklaşımlardan katiyetle uzak durulmalı. Bu hususta demokrasi araç olarak kullanılmamalı ve
takiye yapılmamalı.
İşgal altındaki vatanımızın kurtuluşu döneminde ecdadımızın Kuvayımilliye ruhuyla
göstermiş olduğu kahramanlıklarla topraklarımız kurtarılmış ve Türkiye Cumhuriyeti devleti
kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin kendi ihtiyaçlarından ve kendi
iç şartlarından, o günkü iç şartlarından dolayı 1921, 1924, 1961 ve 1982 anayasaları
yapılmıştır.
1982 Anayasası 1987 yılından itibaren, malumları, günümüze kadar çeşitli
zamanlarda değişikliğe uğramış ve yüz sekiz maddesi üzerinde değişiklik yapılmıştır. 1982
Anayasası, yapılan bu değişiklerle bazen ihtiyaçlara uygun hâle getirilmeye çalışılmış, bazen
de siyasi iradenin baskısıyla değişmelere uğramıştır. 1982 Anayasası’nın değiştirilmesiyle
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 37
yeni dünya düzeni kurmak isteyen küresel güçlerin emellerine hizmet edecek yeni Türkiye ve
yeni Anayasa oluşturmak istenilmektedir.
Sayın Başkanım, biraz önce sunduğum gibi, inşallah bu kanaatimiz silinecek; bu
hassaten bizler için çok çok önemli. Bunun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından silinmesini
arzu etmekteyiz. Türk milletinin ihtiyaçları doğrultusunda Anayasa yapılmamakta, Türkiye’yi
küresel güçlerin istekleri doğrultusunda dönüştürmek istendiği düşünülmektedir.
Yeni dünya düzeni için asırlar önceden İlluminati ve CFR teşkilatları kurulmuş
amaçları dünyayı perde arkasından denetlemek ve tek dünya düzeni yaratmaktır.
ABD’nin küresel egemenliğinin sürekli kılınması için egemenlik denizaşırı ülkelere
yayılmalı, dünyanın bütün ülkelerinde kamu üretiminin önü kesilmeli, tüketim ekonomisi
teşvik edilmeli ve demokrasi yaygınlaştırılmalı prensibi esas alınmıştır. Burada demokrasi
yaygınlaştırılmalı ama sözde demokrasi; insanları kışkırtmak amaçlı kullanılan bir yaklaşım
biçimi, gerçek demokrasi değil.
CFR, örgütlenmesini perdede görülen başlıklar altında tamamlamıştır. Bu tür
çalışmalarını da sürdürmektedir. CFR çekirdek merkez kadroları Bilderberg grupları; Avrupa,
Amerika ve Japonya’dan oluşan üçlü komisyon ve Ting Tang düşünce kuruluşları. Onursal
Başkanlığını David Rockefeller’in yaptığı CFR ve masonik küresel sermaye kuruluşlarının
temel amaçları perdede görüldüğü gibidir. Amerikan tekelci sermayesinin dünya egemenliğini
askerî güce dayalı olarak sürdürmesi. Ki, Zbigniyev’in veya çeşitli Amerikan düşünürlerinin
düşünce sistemlerinin açıklamalarından elde edilerek ortaya konan şeylerdir. Bunlar gizli
saklı da değildir, kendileri dile getirmektedirler. Bunlar bilindiği hâlde eğer biz siyasi
mülahazalar peşinde koşarsak onların amaçlarına hizmet etmiş oluruz diye düşünüyoruz.
“Dünya halkla değil, jet çağının elitlerince yönetilmeli, yöresel halkla değil.” Ulus devletlerin
ortadan kaldırılması ve ulusların emperyalist çekirdek örgütler aracılığıyla yönetilmesi,
“özgürlükçü demokrasi” adı altında bir sahte demokrasinin dünya halklarına dayatılmasıdır.
Rusya’nın çözülmesinden sonra çeşitli renkteki devrimlerin yapılış amaçları bunu
göstermektedir.
Türkiye
Cumhuriyeti demokratikleşme
ve
özgürleşme
adı altında tarihinde
görülmemiş örtülü bir tehditle karşı karşıyadır. Kendisine küresel sermayelerin, küresel siyasi
güçlerin uygun bulduğu bir elbise giydirilmek istenmektedir; buna “Yeni Türkiye”
denmektedir. Hâlbuki Türkiye'nin Türkiye olmaktan çıkarılıp makas değiştirerek tanınmaz
hâle getirilmesinde Anayasa bir araç olarak kullanılmaktadır. Anayasa ve yasalarda ülkenin
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 38
ihtiyaçları doğrultusunda gerekli olan değişiklikler yapılmamakta, dıştan kumandalı bir
dönüştürme planı uygulanmaktadır. Şu hâlde, konuya bütüncül ve geniş bir ufuktan
bakılmalı, sonucu sadece hukuk tekniği ve madde değişikliği olarak görülmemeli.
Hepinizin yakından bildiği Suriye Suriye, Irak, İran ve Türkiye’den belli toprak
parçaları alınarak ABD kontrolünde ve onun karakolu olabilecek federe, bağımsız, özgür bir
Kürt devleti kurmaya çalışılmaktadır. Bugüne kadar seslendirilen başta Büyük Orta Doğu
Projesi olmak üzere diğer uluslararası projelerin amacı Orta Doğu’da sınırların ve ülkelerin
küresel güçlerin isteklerine göre şekillendirilmesidir. Condoleezza Rice’nin “22 tane burada
bağımsız devlet olacaktır.” ifadesi hâlâ hafızalarımızda yer etmiş ve silinmemektedir.
Genel esaslar: Anayasa toplumdaki marjinal grupların sesi olmamalı. Yapılan
araştırmalarda yüzde 5 ile yüzde 8 arasında değişen etnik taassup sahibi bir grubun ırkçı,
bölücü, terör ve onun siyasallaşan terör baskısıyla isteklerini topluma kabul ettirmesi
düşünülemez ve kabul edilemez. Bu ve bunun gibi nedenlerle anayasada herhangi bir
değişiklik yapılamaz; bu, demokrasi değildir. Çağdaş ve ileri demokrasinin gerektirdiği
değişiklik ihtiyaç duyulduğunda Türkiye Büyük Millet Meclisinde her zaman yapılır ancak
bunun için hiçbir kesimin baskısını Türkiye Cumhuriyeti devleti kabul edemez. Farklılıklar
bütünü zedelemediği ölçüde demokrasi işleyebilir. Sosyal bütünleşmenin olmadığı yerde
demokrasiden söz edilemez, sadece teoride kalır.
Millî kimlik bir ülkede mevcut etnisiteleri de kapsar. O millî kimlik Türk kimliğidir.
Etnisiteler ile milliyet çelişmez ve rakip değillerdir birbirlerine. Türk kimliği Türkiye’de etnisite
kapsamında değildir ve etnik çağrışım yapmaz. Farklılıkları kutsallaştırarak vatandaşlara ve
devletin varlığını reddederek, etnik ırkçılığa varan sapmaları teşvik ederek, silah bırakmamış
terör örgütüyle müzakereye girişerek, hatta uzlaşarak, insanları birbirine ötekileştirerek ve
garip açılımlarla demokratik bir anayasa yapılamaz. Böyle bir yol sosyal bütünleşmeyle de
çelişir. Hiçbir ciddi devlette çözülme ve etnik bölünme, demokratikleşme ve özgürleştirme
olarak kabul edilemez; bunun, hiçbir ciddi devlette yaşanmış bir örneği yoktur.
Terör konusunda ülkemizin özel şartları diğer birçok ülkeden farklıdır. Devletin
egemenlik haklarını, toprak bütünlüğünü, millî varlığını hedef alan bölücü ve ırkçı terörün
vatandaşlarımızın en önemli insan hakkı olan yaşama hakkına yönelen tehdit ve
saldırılarının hızını artırdığı bir ortamda anayasa çalışmalarının yapıldığı göz ardı
edilmemelidir. Teröre teslim olmuş, teröristlerin taleplerine boyun eğmiş görüntüsü veren bir
Türkiye
Cumhuriyeti
devleti
ve
Hükûmeti
düşünülemez.
Hükûmeti
ve
devletimizi
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 39
itibarsızlaştırır. Bu teslimiyetçi tutum geleceğimizi çizmemizde telafisi mümkün olamayacak,
onarılamayacak aksaklıklar ortaya çıkartır.
Sözde özerklik ilan ederek Türkiye Cumhuriyeti’ni tanımadıklarını söyleyen bölücü,
ırkçı teröristlerin siyasi kanadının amacı çok açık olarak bellidir, kendileri de ifade
etmektedirler. Küresel güçlerin desteğiyle demokratik Kürdistan’ı kurmayı, topraklarımızı
bölmeyi amaçladıkları bilinen bir gerçektir. Zaten bölücü terörün küresel güçler tarafından
desteklenmesinin amacı da budur. Küresel güçlerin tek dünya düzeni için ve bu bölücü, ırkçı
terör örgütü PKK ve onun siyasallaştırılması ile küresel güçlerin Türkiye'nin bölünmesi ve
Kürdistan’ın kurulması amacı açık ve nettir. Anayasa’nın 127’nci maddesi kullanılarak
bölgesel özerklik sonucunu doğurabilecek madde değişikliklerine gidilmemelidir.
Dillendirilen ve planlanan bir başka husus, Güneydoğu’nun bölünerek federatif bir
yapı oluşturulmasıdır. Anayasa’da belirtilen “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.” maddesi
yerine, bölünmüş, federatif bir yapı ortaya çıkartılacaktır. Oluşturulacak yeni bir yapıyı
yönetmek için başkanlık sistemi getirilecektir. Bugün, başkanlık sistemine geçilerek başkan
olmak isteyenlerin kişisel talepleri ve hırsları için Türkiye’yi bölmeye ve cumhuriyeti
değiştirmeye gerek yoktur. Türkiye Cumhuriyeti’nde devlet başkanı, cumhurbaşkanı olmak
isteyen her hak sahibi için yasal düzenleme mevcuttur. Küresel güçlerin emellerine hizmet
edecek bölünmeyle, kişiye hizmet edecek oldubitti ile devletimiz, milletimiz karşı karşıyadır.
Yüzde 50 oy dolaylarında oy potansiyeline güvenerek cumhuriyetimizin ortadan kaldırılması
düşünülmemeli, zira, bu rakamlar her an değişebilmektedir.
Millî hukuk dışlanarak evrensel hukukun ele alınması, sosyal yapımızın ve ülke
gerçeklerinin hesaba katılmaması uygulamada boşluklar ve çelişkiler doğurur, egemenlik
devredilmiş olur. Egemenliğin kısmen de olsa devri söz konusu olamaz. Çok açık bir şekilde
içlerine almayacaklarını her defasında beyan eden Avrupa Birliğinin… Türkiye Cumhuriyeti
devletinin kurumsal yapısının bozulması, kurumlarının ve onun işleyen düzeninin bozulması,
Türk milletinin ihtiyacı olamaz ve Türk milleti buna izin vermez. Bir ülkenin millî birlik ve
bütünlüğünün tartışmaya açılmaması insan hakları konusunda bir eksiklik değildir. Hiçbir
ciddi ve demokratik ülkenin buna izin vermemesi o devletin meşruiyetini zayıflattığı şeklinde
yorumlanamaz. Nitekim milletlerarası birçok sözleşmede millî devletin toprak bütünlüğünün
korunması esas alınmakta, etnik, dinî, ırki esaslara ve düşmanlık duygularına göre
örgütlenmeye sınırlar konmaktadır. Bizdeki eğilimin aksine, teröre ve etnik ırkçılığa özgürlük
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 40
tanınmamaktadır. Türk, tarihinde ırkçılık yapmadı, Türkiye’de Türk’e karşı ırkçılık
yapılmamalıdır.
Son dönemde de emperyal bir devlet olmaya zorlanmaktadır ülkemiz. Bize millî
devlet ve üniter yapıdan uzaklaşmamız, çok kültürlü bir yapı kazanmamız, anayasamızı buna
göre yaparak Orta Doğu ve İslam aleminde yeni imkânlar kazanabileceğimiz telkin edilmekte.
Yeni Osmanlıcılık çok değişik tuzaklarla doludur. Suriye ve Libya politikasında değişme, terör
örgütüyle mücadele yerine müzakereye girişme, Orta Doğu’daki rejimlerin muhaliflerine sahip
çıkma gibi gelişmeler sebepsiz değildir. Dış politikada millî duruşumuzun olmaması, millî
menfaatlerimize dayalı dış politika yerine komşularımızla sıfır sorun politikası sağlıklı olarak
yürümemektedir. Atatürk’ün veciz sözü, perdede olduğu gibi görülmektedir: “Yurtta barış,
cihanda barış.”
Batılı ülkelerde yürümeyen, yürütülemeyen ve bölünmelere neden olan çok
kültürlülük ve bunu çağrıştıran ifadelere, kolektif ve grup haklarına yer verilmemeli. Türk
milleti ne çok kültürlülük tanımlarına uygun ne de tesadüfen bir araya gelmiş bir topluluktur.
Millî Mücadele’yi başarıp, cumhuriyeti kuranlar da tesadüfen bir araya gelmediler. Oldukça
homojen yapılarda çok kültürlülük uygulamaları güç kaynağı değil, çatışma kaynağı olabilir.
Son zamanlarda gündeme sokulan “anayasal vatandaşlık”, “çok kültürlük”, “Türkiyelik”
kavramları millî devlet olarak örgütlenmiş Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerinin kökten
değiştirilmesi çabası olarak değerlendirilir.
Anayasa’nın başlangıç kısmında “Devletin adı ve temel nitelikleri” başlığını arz
ediyorum Sayın Başkanım, Sayın Bakanım. Başlangıç kısmı mevcut hâliyle korunabilir ya da
millî devlet, üniter yapının korunması şeklinde ilave edilebilir. İlk üç maddesi, yine daha önce
arz ettiğimiz gibi, 4’üncü maddesiyle beraber korunmalı. Ülkenin bölünmez bütünlüğü
ilkesinden değişik sebeplerle rahatsız olup farklıları dışlama ya da bastırma olarak görmek
anlaşılabilir değildir. Anayasa değişiklikleri devletin ülkesi ve milletiyle bölünmesi,
sonlandırılması amacıyla yapılmamalıdır.
Milletleşme biyolojik bir tasnif değildir. Millî seviyede ortak bir yaşama tarzına
kavuşturulmalı, millî mutabakatlar geliştirilmeli, millî seviyede ortak kabul ve retlerin, ortak
payların ortaya çıkarılması gerekmekte. Milletleşme, her türlü etnik mezhep, aşiret, boy ve
bölge taassubunun aşılarak millî seviyede “biz” duygusunun hissedilmesidir. Demokrasi etnik
bağnazlık kabul etmemektedir.
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 41
Laiklik ilkesi özgürlük boyutuyla ele alınmalı, din ve devlet işlerinin ayrılığının yanı
sıra din hürriyeti boyutu da Anayasa’da korunmalıdır. Devletin din ve inançlar karşısındaki
tarafsızlığı da garanti altına alınmalıdır. Laiklik ve bireyin vicdan hürriyeti teminat altına
alınmalıdır.
Millî devlete, millî kimliğe karşı alternatif kimlik ve egemenlik alanları açmak,
demokratikleşme değildir. Egemenliğin Türk milletine ait olduğunu belirten 6’ncı maddesi
mutlaka korunmalıdır. “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” sözü,
Atatürk’ün veciz sözü akıldan çıkarılmamalıdır.
Devlet, Türkçeden başka bir dilde eğitim ve öğretim yapmamalı, Türkçeden başka bir
dil Türk vatandaşlarına ana dil olarak öğretilmemeli. Resmî dil millî birliği oluşturan en önemli
unsur. Anayasa’da ana dilde eğitim verilmeyeceği hükmü olmalıdır.
“Aile, Türk toplumunun temelidir.” ifadesi Anayasa’da yer aldığı gibi korunmalıdır.
Manevi ve ahlaki değerleri yıpratıcı ve bozucu aşırı liberal düzenlemelerden mümkün olduğu
kadar kaçınılmalıdır.
Perdede gördüğümüz ifadeler Anayasa’mızda, mevcut Anayasa’mızda yer alan
terimlerdir, ifadelerdir; Türk, Türk milleti, Türk devleti, Türk vatanı, Türk varlığı gibi. Bu
terimler bizlerin tamamını, bizlerin bütününü hiç ayırt etmeden ifade eden terimlerdir. Bunlar
değiştirilmeden aynen korunmalıdır.
Sayın milletvekillerimizin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın etmiş olduğu yeminler
Anayasa’da aynı mevcut hâliyle korunmalıdır. Vatana ihanet ya da menfaat temin etmek
maksadıyla bilerek ve isteyerek organize, örgütlü bir şekilde ormanları yakmak suçları için
ceza getirilmeli. Zira, Sayın Cumhurbaşkanımız için vatana ihanetten suçlama yapılabiliyor,
yasada olduğu gibi ancak bu suçları işleyenler için bir hüküm yok.
Temel hak ve hürriyetleri biraz önce de sunmuştuk. Yükseköğretim hakkından
mahrum bırakılmamalı insanlar kılık kıyafeti nedeniyle. Ferdi ihmal etmeyen, toplumu da
dışlamayan bir anlayış çerçevesinde insan haklarına dayanan devlet anlayışı olmalı.
Başkalarının haklarına saygı gösterme yükümlülüğü olmalı. Evrensel düzenlemeler dikkate
mutlak surette alınmalı. Özel hayatın gizliliği, zira son dönemlerde çok önem arz etmekte,
mutlak surette korunmalı.
Kuvvetler ayrılığı prensibine değinmiştik. Yürütmenin yargıya etkisi ve baskısı
olmamalı, yargı tam bağımsız olmalı. Adalet Bakanı ve müsteşarlar Savcılar Yüksek
Kurulunda olmamalı düşüncesine sahibiz.
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 42
Diyanet İşleri Başkanlığı siyasi vesayetten kurtarılmalı, cumhuriyet ve Atatürk
düşmanı din adamı yetiştirilmesine engel olunmalı. Atatürk yaşamış, hakkın rahmetine
kavuşmuş bir kişidir, bir insandır ama bize kendi isminden, kendinden ziyade onun düşünce
ve fikirleri önemlidir. Onun yaşaması, onun hayat bulması önemlidir bizim için. Din,
simsarların ve cemaatlerin eline bırakılmamalı. Cumhuriyet karşıtı cemaatlerin faaliyetlerine
izin verilmemeli. Cumhuriyet bizim için yaşam biçimidir.
Parlamenter
demokratik
sistemden
vazgeçilmemeli.
Seçmenin
oyu
Meclise
yansımalı, temsilde adalet tesis edilmeli. Ciddi sıkıntılardan birisi, toplum arasında sürekli
konuşulmakta. Buna çözüm bulunmadığı takdirde, kuvvetler ayrılığı prensibine uyulmadığı
müddette bu sıkıntılar devam edecek diye düşünmekteyiz.
Siyasi partilerin kapatılması zorlaştırılmalı ancak vatana ihanet ve cumhuriyet ve
laikliği ortadan kaldırmak isteyen yıkıcı, bölücü örgütler için de partiler kapatılmalı. Yine, parti
kapatma yetkisi hukukçuların elinde, cumhuriyet başsavcılığının yetkisinde olmalı.
Milletvekilliği dokunulmazlığı, kürsü dokunulmazlığıyla sınırlandırılmalıdır. Milletvekili
işlediği suçtan sorumlu tutulmalı.
Olağanüstü yönetim olağanüstü durumlar için gerekli olacağı için yine Meclisin
yetkisiyle olacağından dolayı kalmalı. Yargı yolu açık olmalı.
Devletin kuruluş amacı ve felsefesi daima göz önünde tutulmalı.
Sonuç ve değerlendirme olarak, Sayın Başkanım, Sayın Bakanım; süreye de riayet
etmek üzere biraz da hızlı geçtik.
Anayasa ülkenin ihtiyaçlarına cevap verebilmeli. Ismarlama ve dış dayatmalı bir
nitelik taşımamalı. Burada “dış dayatma” diyoruz, zira, bundan önceki yaşamlarımızda da,
siyaseti takip ettiğimizden, günü takip ettiğimizden şu düşünceye sahibiz: Sanki –bunu
burada söylemekten hicap duyuyorum aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altındaTürkiye Cumhuriyeti hükûmetleri bağımsız değil, birileri bir işaret veriyor, sürekli sizlerden de
duyuyoruz, Meclisten de duyuyoruz, okyanus ötesi veya işte Amerikan, emperyalistler…
Neden? Biz kendi kendimize bir şey yapamıyor muyuz? Bu güç bizde var. Atatürk’ün
Gençliğe Hitabesi’nin son sözü: “Muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda
mevcuttur.” Bu söze sadık kaldığımız takdirde, inandığımız takdirde hiç kimsenin
dayatmasına, içteki siyasi çekişmelerden de kaynaklansa, şahsi siyasi menfaatlerimizi bir
tarafa bırakarak, millî menfaatlerimizi, ülke menfaatlerini ön planda tutmak hepimizin hedefi
olsun diye düşünüyoruz.
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 43
Bölücü ve ırkçı terörün dayatması ve talepleri karşılanmamalı. Zira, o insanlar da,
ülkede yaşayan bütün insanlar da bizim, hepimizin kardeşi, hep beraber kardeşiz;
kışkırtmaya, başkasının aile bütünlüğümüzü yıkmasına izin vermemeli, onlar da ailenin birer
bireyleri; onların talepleri terör örgütü dayatması şeklinde Türkiye milletine, Türk milletine ve
Türkiye Cumhuriyeti’ne dayatma olarak gelmemeli, Türkiye Cumhuriyeti bunu kabul
etmemeli.
Parlamenter demokratik sistem vazgeçilmez olduğundan sürdürülmeli. Bölünmeyi
amaçlayan, bölünmeye hizmet edecek federasyon, özerklik, başkanlık, yarı başkanlık
sistemlerine izin verilmemeli, demokrasi teröre yenik düşürülmemeli, tam bağımsızlık ve millî
egemenlik korunmalı. Uzlaşma sürecinde kimlik arayan, mensup olduğu devleti, milleti ve
vatandaşlığı reddeden, etnik manada temsil kabiliyeti olmayan bir grubu tanıma adına
Anayasa’da yer vermek bir milleti millî kimliği etniklik seviyesine indirmek toplumsal bir
intihardır. Özellikle burasını intihar olduğundan dolayı siyah olarak koyma ihtiyacı hissettik.
Düşündürücü Sayın Başkanım. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına -bir kere daha
yazmışız- “Türk milleti” denir. Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak ne pahasına olursa
olsun korunmalıdır.
Ülkemizin
asıl sorunlarının sebebi mevcut Anayasa olarak gösterilmemeli.
Anayasa’da sorunlar varsa bunlar düzeltilebilir, kendi meselemizdir, arzu ettiğimiz takdirde
biz onu millet olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak düzeltiriz ama kendi şartlarımız
gereği uzlaşma oluştuğu, millî mutabakat sağlandığı, millî mutabakat, millî menfaatler
gözetildiği takdirde.
Anayasa ve uygulanması çiğnenmemeli. Keyfî tutumlar, partizanlık ve kısır
kamplaşma örneklerinin asıl sorunlar arasında olduğu görülmeli. Cumhuriyetin bizden
sonraki nesillerine, birbirinden rövanş alma peşindeki güç mücadelelerini, ülkenin asıl
sorunlarını tartışamayan kısır kamplaşmaları miras olarak bırakmamalıyız, güzel bir gelecek
bırakmalıyız. Bu yanlış süreç Anayasa tarihimizde maalesef tepki anayasacılığını ortaya
çıkarmıştır.
Anayasalar dönemlik ve mevsimlik değil, kalıcı belgelerdir. Bu bakımdan bugüne
veya yarınlara ışık tutabilmelidir. Sadece mevcut siyasi ortamın etkisinde kalarak, bir fikir
akımlarının güdümüne girerek Anayasa yapılmamalı.
Yeni Anayasa hazırlama çalışmalarının, bu gerçekler ve ilkeler ışığında yürütülerek
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesi, varoluş gerçekleri ve temel nitelikleri
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 44
korunarak sürdürülmesi ve sonuçlandırılması gerekmektedir. Aksi takdirde bir defa daha dış
güçlerin tuzağına düşerek millî varlığımıza büyük zararlar vermiş oluruz.
Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, sayın milletvekillerim; şunu söylemek isteriz son
cümle olarak da: Birçok sivil toplum örgütlerinden, iş dünyasından, siyaset dünyasından,
akademi dünyasından görüşler alınıyor. Anayasa’nın değiştirilmesi sıkıntı olan maddeleri sol
tarafa koysak, görüş bildiren kurumları da sağ üst tarafa doğru koysak, “Acaba hangi
maddelere daha çok sadık kalınsın?” diye bir oylama yapılsa, ortaya çıksa, onu bizim
milletimiz duysa, sonuç itibarıyla ben merak ediyorum şahsen, ilk üç maddenin
değiştirilmesini arzu eden, gerçek manada arzu eden sayı ve çoğunluk var mıdır? Biz Sivas
Dernekler Federasyonu olarak, buna ulaşmayacağını, dolayısıyla azınlığın çoğunluğa
hükmetmesinin ve dış destekli taleplerin Türkiye Cumhuriyeti devleti için, Türk milleti için
uygun hareket tarzı olmadığını, millî menfaatlerimizin, dile getirmiş olduğumuz gibi
korunması gerektiğini düşünüyoruz.
Saygılarımızla arz ediyoruz.
Bizleri sabırla dinlediğiniz için teşekkür ederim.
Süreye de dikkat etmeye çalıştım ama az aştım Sayın Başkanım.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Peki, çok teşekkür ederiz.
Biraz sonra Sayın Meclis Başkanımızın riyasetinde bizim Uzlaşma Komisyonumuzun
haftalık toplantısı olacak. O bakımdan saate bakmak durumundayız.
Ben teşekkür ederim.
Ancak, izin verirseniz birkaç cümle söylemek istiyorum: Bu Uzlaşma Komisyonu
Parlamentomuzda grubu bulunan dört siyasi partinin temsilcilerinden oluşmaktadır. 12
Haziran seçimlerine giderken tüm siyasi partiler Türkiye için yeni bir Anayasa vaadinde
bulunmuşlardır. Bu siyasi partiler, bu masada temsil edilen siyasi partilerden hiçbiri böyle bir
vaadi ve burada bulunuşlarını dış emperyalist güçlerin talebi üzerine yapmamışlardır.
Sunumunuzdan böyle bir sonuç çıkıyor. Ben böyle bir izlenim aldım. Ne benim partim ne
Milliyetçi Hareket Partisi ne Cumhuriyet Halk Partisi böyle bir talimatla hareket eden partiler
değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin birliğini, bütünlüğünü, bundan doksan yıla yakın önce
kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti devletini ortadan kaldırıcı hiçbir girişime bu Parlamentoda
bulunan bu siyasi partiler ve onların milletvekilleri izin vermezler. Siz ne kadar hassassanız
bu konularda bilesiniz ki biz sizden daha fazla hassasız çünkü biz buraya kendimiz gelmedik,
bizi millet gönderdi. Dolayısıyla bize oy veren insanların üzerimizde sorumluluğu var, sizden
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 45
daha fazla bunları düşünürüz. O nedenle endişeye mahal yok. Vehimlerimize ve
korkularımıza dayalı olarak da hareket etmeyelim. Türkiye'nin mevcut potansiyeline
güvenelim ve geleceğine de güvenelim.
Tabii, bir hazırlık yapmışsınız, eksik olmayın, sundunuz ama biz tartışmalara
katılmıyoruz Komisyon üyeleri olarak yani şu doğrudur, şu yanlıştır diye bir şey söylemiyoruz
çünkü bütün bunları Anayasa yapım sürecinde biz arkadaşlar olarak kendi aramızda
değerlendireceğiz. Bu önerileri değerlendireceğiz. Sizden önce başkaları da geldiler, işte
Hacettepe Üniversitesi geldi, onlar da farklı şeyler söylediler, sizler de farklı şeyler söylediniz.
Bir ortak aklı yakalamaya çalışıyoruz, Türkiye için bir ortak aklı yakalamaya çalışıyoruz,
Komisyonumuzun da görevi ve sorumluluğu budur.
Ben teşekkür ederim. Tabii, Sivas Dernekler Federasyonu olarak bu konuya ilgi
göstermeniz ve buraya kadar gelerek böyle heyet hâlinde sunmanız da takdire şayandır. Ben
arkadaşlarıma da söz vereyim.
Rıza Bey, buyurun.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Aynı hassasiyeti ben de taşıyorum Sayın Başkan, sizin
söylediğiniz sözleri paylaşıyorum.
Tabii, dıştan kumandalı hareket eden birtakım kişilerin bulunduğu suçlaması ağır bir
laf, bunu kabul etmemize imkân yok fakat bundan benim anladığım, herhâlde kastedilen bu
değil.
SİVAS DERNEKLER FEDERASYONU GENEL BAŞKANI ZEKİ BULUT – Kesinlikle
değil.
RIZA TÜRMEN (Devamla) – Kastedilen herhâlde dış etkilerdir, yoksa, bizi dıştan
kumanda eden hiçbir şey yok, aslında bunu siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum, biz de
biliyoruz. Bunda herhâlde kastedilen dış etkilerden fazla etkilenmememiz yolunda bir dilek,
ben bunu böyle anlıyorum.
Çok teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler, yaptığınız sunuşlar için.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Faruk Bey, buyurun.
FARUK BAL (Konya) – Tabii, Türkiye –ben de tebliğ sunacak hâlde değilim amaAnayasa gibi ciddi bir konuyu gündemine getirip tartışırken tek başına bırakılmıyor, dışarıdan
da birtakım itmeler, dürtmelerle de karşı karşıya kalacağımızı ben varsayıyorum. Bu vesileyle
Sivas Kongresi ruhunu yani “Manda ve himaye kabul edilemez.”, “Milletin geleceğine ancak
TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
Komisyon : Anayasa Uzlaşma
Giriş : 14.00
Tarih : 26/04/2012
Grup : Demet
Sayfa : 46
kendisi karar verecektir.” şeklindeki ruhu Anayasa yapımına katkı olarak sunduğunuz için
hepinize teşekkür ediyorum.
SİVAS DERNEKLER FEDERASYONU GENEL BAŞKANI ZEKİ BULUT – Biz
teşekkür ediyoruz.
Bir şey söyleyeyim, arz edeyim: Biz yüce Meclise güveniyoruz, güvenimiz tamdır.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Böyle olması lazım.
SİVAS DERNEKLER FEDERASYONU GENEL BAŞKANI ZEKİ BULUT – Tabii,
Türkiye'nin bir gerçeği var, biz bu gerçeğin üzerine de bir çalışma yaptık. Biz bütün
milletvekillerimize sonuna kadar güveniyoruz. Bu bir katkı payıdır. Bu katkı payından okunur,
süzülür, süzülür, süzülür, bir sonuç elde edileceğini umut ediyoruz ama yine de söylediğim
gibi, Sivas Dernekler Federasyonu 4 Eylül 1919’daki Sivas ruhunu arıyor bu Mecliste, o ruhu
da burada görüyor. Sizlere güvenimiz tamdır, onda bir sıkıntı yok ama dış güçlerden kastımız
da şu: Mutlaka sizler bunu iyi düşünüyorsunuz ama uyanık olmakta da fayda olduğunu
düşünüyoruz, etkilenmemekte fayda olduğunu düşünüyoruz ve teşekkür ediyoruz.
Kapanma Saati: 16.24
Download