Sibirya`daki Esir Kampından İzmir`in Kurtarılışına Uzanan Yol

advertisement
Evrensel Bakış Açısı
BD TEMMUZ 2016
Gürbüz Evren
Sibirya’daki
Esir Kampından
İzmir’in
Kurtarılışına
Uzanan Yol
B
irinci Dünya Savaşı’nda
Rusya’ya esir düşen ve bu
ülkedeki kamplarda kalan askerler, Ekim 1917 Devrimi’ni izleyen
aylarda gayrı resmi de olsa serbest
bırakılmaya başlandı. Bolşeviklerin,
serbest bırakma sürecini hızlandırmasının nedenlerinden biri de,
ideolojilerini yaymak için savaş
esirlerinden propaganda aracı olarak
yararlanma düşüncesiydi.
I. Dünya
Savaşı yıllarında
Propaganda koYaklaşık 65 bin
nusunda yapılanları
Türk askeri
başka bir yazıda ele
Ruslara
esir
alacağız. Bu yazıda
düşmüştü.
ise konudan hareketle
Rus ordusuna esir düşen
Türk askerlerinin durumunu
anlatacağız.
Birinci Dünya Savaşı’nın başlarındaki Sarıkamış Harekâtı (1914
sonu 1915 başı) ve 1916 yılındaki
55
BD TEMMUZ 2016
Galiçya Cephesi’ndeki savaş sırasında Ruslara esir düşen Türk askerlerinin sayısı farklı kaynaklarda 60
bin ila 65 bin civarında verilmişti.
Harkov, Kazan, Omsk,
İrkutsk, Toösk, Ninjiy, Samara,
Novgorod, Uralsk gibi çoğu Rusya’nın uzak bölgelerinde bulunan
kamplarda tutulan Türk esirler kimi
zaman yol inşaatları ve çiftliklerde
de çalıştırılmıştı.
Sibirya’da Gorski esir kampı
Uluslararası anlaşmalar, sadece
erlere değil subaylara da gerekli
günlük yiyecek payının verilmesini
öngörüyordu. Ancak başta yiyecek
olmak üzere birçok konuda Rusya’daki esaret şartları çok kötüydü.
Verilenler yetersizdi.
K
azan’daki kampın komutanı
Binbaşı Sergey Medvedev,
konuya ilişkin Türk subaylarının
ilettiği şikâyetleri ve talepleri içeren
bir raporu Moskova’ya göndermiş,
ama yanıt alamamıştı. Medvedev, 14
Aralık 1917 tarihli ikinci raporunda,
56
“Bolşevik Devrimi nedeniyle Rus
ordusunun komuta mekanizmalarındaki işleyiş bozuldu. Moskova’dan şikâyetlere verilecek yanıtlar
alamadığımızı, ayrıca esir kampları
için gereken başta yiyecek olmak
üzere ihtiyaçların sağlanamadığını,
bu durumun bir süre daha sürebileceğini Türk subaylarına söyledim.
Askerlerini bu konuda bilgilendirmelerini istedim” demektedir.
Novgorod esir
kampının komutanı Yarbay Dimitri
İliyeviç, Ekim 1917
Devrimi ile birlikte kampta bulunan
yaklaşık 5600 esirin
durumunun kötüleştiğini, önceden düzenli
olarak günde 3 kez
verilen yiyeceğin,
ülkede yeni yönetimin oluşamaması,
ordunun yeni bir
yapılanmaya gitmesi
ve karışıklıklar yüzünden bire indirildiğini söylemektedir. Daha sonra
Kızıl Ordu’da general rütbesine
kadar yükselecek ve İkinci Dünya
Savaşı sırasında Nazi Alman ordularının Rusya içlerindeki ilerleyişini
engellemede önemli başarılar sağlayan İliyeviç, genelkurmaya çektiği
15 Ocak 1918 tarihli telgrafında,
“Türk esirlerin durumundan haberdar olan Kazan ve Azerbaycan’daki
Müslümanların kampa gönderdiği
yiyecekler sayesinde kötüleşen
şartları düzeltmeye başladık. Gelen
yardımların yarısını esirlerin diğer
BD TEMMUZ 2016
Sibirya’da İrkutsk esir kampı
yarısını ise kendi askerlerimizin
ihtiyacı için ayırdık” demektedir.
Rusya’nın Paris’teki askeri
temsilcilerinden Albay Yuri Yudaniç’e, Temmuz 1918’de, Fransız
Genelkurmayı’nda yaptığı görüşmeler sırasında, Ekim 1917 devrimi
sonrasında ülkesindeki kamplarda
bulunan savaş esirlerinin durumu
sorulmuştur.
Fransız Kara Kuvvetleri ve Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde kayıtlı
olan 29 Temmuz 1918 tarihli belgede, Rus askeri ataşesinin, Azerbaycan Türkleri tarafından kurulan
Bakü Müslüman Yardım Derneği’nin, Rusya’daki Türk esirlerinin
ihtiyaçlarını karşılamak için 1917
yılı sonlarından itibaren harekete
geçerek izin istediği, talebin kabul
görmesi üzerine de önemli katkılar
sağladığını aktardığı belirtilmektedir. Rus Albay Yudaniç’in ayrıca,
“Türk esirlerin Kızıl Ordu’ya
katılmaları yönünde yaptığımız
çalışmanın çok iyi bir sonuç verdiği
söylenemez. Saflarımıza katılanların önemli bir kısmının, bunu
ülkelerine daha kolaylıkla ulaşmak
için bir fırsat olarak değerlendirdikleri de saptanmıştır” sözlerine yer
verilmektedir.
3
Mart 1918 tarihli Brest-Litovsk
anlaşması, Rusya’daki Türk
esirlerin tamamen serbest kalmasının ve ülkelerine geri dönüşünün
önünü açmıştı açmasına, ama ortada
bunu planlayacak bir yönetim yoktu. Rusya’da yeniden yapılanmanın
başladığı bu dönemde, İstanbul
Hükümeti de, savaşı kaybetmenin
dağınıklığını yaşıyordu. İki ülkede
hakim olan bu hava nedeniyle Türk
esirlerin geri dönüşünü hazırlamak
ve planlamak konusunda kimse
ne yapacağını bilmiyordu. Esir
kamplarından serbest bırakılmaya
başlanan Türk asker ve subaylar,
gruplar halinde birleşerek, yol ve dil
bilmedikleri bir ülkede, Rusya’nın
derinliklerinde başlarının çaresine
bakmaya çalışıyor, sayıları az olsa
da, bazıları da iş ve ev bulup yerleşiyor ya da evlenip kalıyordu.
Kazakistan’da bulunan Ural57
BD TEMMUZ 2016
Sibirya’da esir kampında
sk’taki esir kampının komutanı
Binbaşı Aleksey Rumyantsev’in,
Moskova’ya gönderdiği mektupta
ne yapması gerektiği konusunda
kendisine bilgi verilmesini istemesi,
o günkü karmaşık durumu anlatması
bakımından önemlidir.
Fransız gazetesi Le Petit
Mektup,
Journal için savaş esirlerini
konu eden bir yazı dizisi hazırlayan
Rus asıllı gazeteci Maksim Yaremenko tarafından özetlenmiştir. Yaremenko, Binbaşı Rumyantsev’in,
kampta Türklerin yanı sıra Alman
esirlerin de bulunduğunu belirterek,
ülkelerine geri dönmek isteyen bu
insanları sevk edecek vasıtalar olmaması nedeniyle çaresiz kaldığını,
sorunun acil çözüme kavuşturulması gerektiğini söyleyerek, “Aksi
halde çoğu hasta olan bu esirler
Rusya’nın derinliklerinde kaybolur
gider” uyarısında bulunmaktadır.
Yaremenko, Kazakistan’a yüzyıllar önce yerleşmiş “Don ve Volga
Almanları” olarak da bilinen Alman
58
asıllı Rusya vatandaşlarının,
esir kampındaki soydaşlarının önemli bir bölümüne
sahip çıktığını, Türklerin
de, bölgedeki Müslümanlar
tarafından ağırlandığını
aktarmaktadır. Bazı Türk
subayların ise Kazak
Müslümanların temin ettiği
at ve öküz arabaları ile
hasta askerleri de alarak
ülkelerine dönmek üzere
yola çıktığını kaydeden
Yaremenko, “Hangi yöne
doğru gideceğini bile bilemeyen bu
insanlar başının çaresine bakmaya
çalışırken, az sayıda da olsa bazı
esirler ise ülkelerinde kimseleri
kalmadığı için Rusya’da yaşamayı
tercih ediyor.” demektedir.
Savaş esirlerinin durumu ile ilgilenen ve onlara yardım sağlamaya
çalışanların başında dini kuruluşlar
gelmektedir. Fransa’daki Rouen
Kilisesi’ne bağlı rahip Eugene de
Blois, beraberindeki heyet ile Rusya’daki esir kamplarını dolaşarak,
gördüklerini, ihtiyaçları ve yapılması gerekenleri Vatikan’a bildirmiştir.
Rahip De Blois, Ekim Devrimi ile
birlikte, özellikle de 1918’in bahar
aylarından itibaren esir kamplarında
tutulan Alman ve Türklerin üzerindeki baskının hafiflediğini hatta
Sibirya’da bulunan kamplardan
tahliyelerin başladığını yazmaktadır. Rahip De Blois, Birinci Dünya
Savaşı’nın 50. Yıldönümü nedeniyle La Croix gazetesinde yayınlanan
yazı dizisinde yer alan belgeler
arasında bulunan bir mektubunda,
BD TEMMUZ 2016
sıra bulabildikleri deniz araçları ile
“Esir Türk askerlerinin içinde
Anadolu’ya geçmiştir.
bulunduğu koşullar hiç iyi değildi.
Elbiseleri paramparça olmuştu.
ibirya’daki İrkutsk esir kamSalgın hastalıklar çoğunu yerlere
pında bulunan Türk askerlerinsermişti. Ne doğru dürüst bir döşek
den biri de, Erzurumlu İbrahim
ne de tadı tuzu olan yemekleri
Çavuş’tur. Sibirya’dan yola çıkan
vardı. Başta Azerbaycan olmak
120 kişilik ilk kafile, yaklaşık 3
üzere Rusya’daki Müslümanlardan
aylık zorlu yürüyüşün ardından
gelen yardımların çoğuna, kendiBakü’ye ulaştığında, geriye sadece
leri de zor durumda olan Ruslar el
2’si subay 25 asker kalmıştı. İşte bu
koyuyordu. Türk askerleri Ramakahramanların arasında Mustafa
zan nedeniyle oruç tuttuğu için
oğlu İbrahim Çavuş da
yemeklerinin az bir kısmını
Savaş
vardı. İbrahim Çavuş’un
iftar için ayırıp, geri kalanını Alman ve diğer
esirlerinin durumu Bakü’den, Erzurum’da bulunan KâHıristiyan esirlere
ile ilgilenen ve
zım Karabekir Paşa
vermesi bizi çok etonlara yardım
komutasındaki 15.
kilemişti. Ekibimizsağlamaya çalışanların Kolorduya, ardındeki Doktor Pierre
başında dini kuruluş- dan Mustafa Kemal
ve hemşirelik yapan
Paşa’nın komutasınrahibelerimiz, haslar gelmektedir.
da kazanılan Sakarya
talara ellerinden gelSavaşı’na, oradan da Fahdiğince müdahale ettiler.
rettin Altay Paşa komutasında 9
Bazı hastaların verebildiğimiz
Eylül’de İzmir’e ilk giren süvariler
sınırlı ilaçları almayıp, daha ağır
arasında yer almasına kadar uzanan
durumda olanlar için kullanılmasıhikâyesini de yazacağım.
nı istemeleri, erzak haklarını daha
Merak edenler için İbrahim
zayıflara dağıtmaları, örnek olması
Çavuş’un kim olduğunu söylemekte
gereken davranışlardı. O inanılmaz
yarar var. Yaklaşık 1,5 yıl İrkutsk
kötü koşullarda bile disiplinlerinesir kampında kalan İbrahim Çavuş,
den ve dayanışma anlayışlarından
ödün vermemelerine hayran olduk.” 1914 sonundaki Sarıkamış Harekâtı öncesinde, Azap-Köprüköy
demektedir.
çatışması sırasında, Azap Çayı’nın
ürk esirlerin ayrıldıkları kamp- Aras Nehri’ne döküldüğü bölgelardan memleketlerine dönmek de, Kırık Köyü yakınındaki sazlık
isterken, ulaşmayı hedefledikleri en alanda, Kasım 1914’de, Ruslara
bir süre esir düşen rahmetli Dedem
önemli merkez Bakü olmuştur. KaHacı Feyyaz’ın büyük amcasının
radeniz kıyılarına gelebilenler ise
oğludur.•
İstanbul Hükümeti’nin gönderdiği
[email protected]
az sayıda gemi ve teknenin yanı
S
T
59
Download