Layout 4

advertisement
GÜNDEMİN SESİ
Uzman
köşe yazarı
20 l İSMMMO YAŞAM
Esen Evran… Sağlık, eğitim muhabirliği ile işe
başladığı gazetecilik mesleğinde ekonomi servisi,
mutfak olarak anılan yazı işlerinde deneyim
edindi. Şimdi köşe yazarlığı yapıyor ama o gün
canı hangi konuda yazmak isterse değil, esasen
haberini kovaladığı konularda yazıyor.
MART-NİSAN 2015
DEFNE DOĞAN
MART-NİSAN 2015
İZMİR SEVDALISI
Esen Evran, İzmirli… Fırsat buldukça İzmir’e kaçtığını anlatırken “Hiç bitmeyen bir memleket aşkım var… İzmir'e kaçıyorum, orada arkadaşlarımla, ailemle ve yeğenlerimle, hiç
uslanmayan köpeğimiz Sakız'la vakit geçiriyorum” diyor. Esen Evran’ın bir oğlu var. Oğlu
Cem Pişirici üniversiteye hazırlanıyor. Evran, “Öğrenciliği boyunca her işini kendi halletti,
bize hiç yük olmadı. Yine olmuyor ama bu yıl ben ona ekstradan, vitaminler ve moral vermekle yükümlüyüm” diyor. Son 10 yıldır, farklı bir ilgi alanı daha öne çıkmış Esen Evran’ın.
Geniş bir sukulent koleksiyonuna sahip olduğunu söylüyor. Çiçeklerinin bakımını kendi yaptığı için oldukça geniş bir vakit ayırıyor. Bu ilgi alanını paylaştığı kalabalık bir arkadaş grubu olduğunu da aktarırken “Yılda bir kez yeni türler bulmak, seraları gezmek için yurtdışına gidiyor, valizlerimiz çiçeklerle dolu dönüyoruz. Galiba benim tüm hayat rutini içinde
her şeyi sıfırladığım tek anlar bunlar” diye anlatıyor.
GÜNDEMİN SESİ
Esen Evran, uzmanlık alanı olan yeni dönem
köşe yazarlarından… O gün canı ne isterse o konuda köşe yazmıyor, bilgi topladığı, hakkında veriler aldığı uzmanlık alanıyla ilgili konularda fikrini
yazıyor… Esen Evran, sağlık ve eğitim muhabirliği ile başlamış mesleğe. Ekonomi ağırlıklı olmak
üzere gazetenin hemen her noktasında deneyim edinmiş. İzmir Yeni Asır’da muhabir olarak başladığı mesleğinde, 1993 yılında İstanbul’a gelmesi büyük bir
dönüm olmuş. Esen Evran şimdi, Habertürk Gazetesi’nin Ekonomi ve Perakende Köşe Yazarı olarak
mesleğini sürdürüyor. Çeyrek asırlık mesleki deneyiminde gelişen ve dinamikleri farklılaşan ekonomi ile birlikte ekonomi gazeteciliğinin değiştiğini söylüyor. Evran’a göre 80’li yılların ikinci yarısında çarşı-pazar gazeteciliği revaçtayken, 94 krizinden sonra, reel faiz, borsa, mevduat gibi yatırım araçlarına yönelik haberler sayfalarda artmış.
“2000’li yıllar ve özellikle 2010’lardan sonra
ekonomi gazeteciliği nispeten düşük enflasyon ve
artan hanehalkı borçluluğu, emlakta patlama ve teknolojinin hızlı değişimi ile bu alanlara yoğunlaşmaya
başladı” diyen Evran, gelişen sosyal medya ile birlikte ekonomi gazeteciliğinin yeniden şekilleneceğini belirtiyor. Habertürk Ekonomi ve Perakende Köşe
Yazarı Esen Evran, İSMMMO Yaşam’ın sorularını yanıtladı:
Gazetecilik mesleğine nasıl başladınız?
Kaç yıldır bu sektördesiniz?
Gazeteciliğe İzmir’de, Yeni Asır Gazetesi'nde muhabir olarak başladım. Uzun yıllar sağlık ve eğitim haberleri, hafta sonu röportajları yaptım. Sonrasında da gazetenin mutfağında, yani yazı
işlerinde çalıştım. 1993'te İstanbul'a gelmem de ekonomi gazeteciliği için bir adım oldu…
Habertürk TV’de yaptığınız program
devam ediyor mu? Bu yoğun tempoda geçen bir gününüzün rutinini anlatabilir misiniz?
Televizyon kısa süren bir dönemdi. Bloomberg, Türkiye'de yayına başladığında Habertürk Ekonomi Servisi olarak bir yıla yakın bir süre sabah prog-
İSMMMO YAŞAM l 21
GÜNDEMİN SESİ
İSMMMO, SESİNİ
YÜKSELTMELİ
İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler
Odası’nın (İSMMMO) faaliyetlerini çok yakından takip edemediğini belirten gazeteci Esen Evran, saptamalarını ve önerilerini şöyle özetliyor:
“Çok yakından takip edemiyorum İSMMMO’yu. Ama zaten on binlerce üyesi olan, ekonominin
nabzını her an tutabilecek ağa sahip meslek odalarını yakından takip etmek için özel çaba sarf etmek
zorunda kalmamalıyız. İSMMMO faaliyet alanından
haber vermeli, üyelerinin durumunu sürekli anlatmalı,
toplumsal konulara duyarlı gündemiyle öneriler geliştirmeli. Meslek içinde eğitimlerle üyelerini de yarınlara hazırlamalı. Sivil toplum örgütlerinin lokomotif
rolü, denetim mesleğinde de kritik önem taşıyor.”
22 l İSMMMO YAŞAM
ramlarına destek verdik. Benim için güzel
bir deneyimdi, canlı yayın bambaşka bir heyecan. Gazetenin mutfağında, yani sayfaların planlanmasında ve yapılmasında da çalışıyorsanız eğer, tempo inanılmazdır. Her
an yeni bir haber gelir ve sayfa yıkılır. Ben
artık sadece yazı yazıyorum. Dolayısıyla bu
trafiğin içinde değilim. Röportajlarımı, toplantılarımı kendim ayarlıyor, yazımı gazeteye gitmeden de gönderebiliyorum. Fakat
eski alışkanlık ve meslek sevgisinden olmalı;
hala evde ya da dışarıda bir kafede yazmak
yerine, gazetede, masamda yazmayı daha
çok seviyorum.
Tüketici hakları açısından toplumun bilinçlendiğini söyleyebilir misiniz? Hak arama konusunda nasıl bir
noktadayız?
Uzun yıllar Sabah Gazetesi'nde tüketici köşesi hazırladım. O zamanlar tüke-
tici hakları konusundaki düzenlemeler bugünkü düzeyde değildi. Hak arama mekanizmaları da gelişmemişti. Onun için
tencerenin sapı kırılsa, gazozdan yabancı
madde çıksa tüketici bize yazar, hak aramamızı isterdi. İlginç bir dönem yaşadık. Hemen her gazetede tüketici şikayetleriyle ilgili bir köşe vardı ve bunu da bir ekip hazırlıyordu. Fakat şimdi tüketici, haklarının
farkında… Nereye başvuracağını biliyor.
Son dönemde sosyal medya da tüketicinin
elini güçlendirdi. Yazıyorsun Twitter'a, şirket hemen çözüm buluyor.
Ekonomi gazeteciliğinde reklam
verenin yönlendirmesi ve etkisi her
zaman eleştiri konusu olmuştur… Siz
bu konuda ne dersiniz?
Gazeteciliğin asgari ilkeleri ve kuralları var. Bu tartışma aslında Türkiye’ye
özgü bir tartışma değil. Bakın dünyanın en
MART-NİSAN 2015
MART-NİSAN 2015
ogle'da aradığımda bulamadığım haber veya analizle ölçüyorum. Bunu yapmak da kolay değil. Ancak alanlarında uzman tecrübeli editöryal ve yazar
kadrosu ile bunu yapabilirsiniz.
Gazetelerin dijital medya karşısındaki bir başka önemli handikapı da paralı
olması. Bugün dünyada özellikle ekonomi ile ilgili dijital
yayınların paralı olduğunu görürsünüz.
Türkiye henüz paralı üyelik sistemine
geçemedi. Bir süre
daha geçemeyecek
gibi görünüyor. İnternet haberi bedavaya bir
gün önce verirken, siz bir gün sonra özelleştirdiğiniz bir içeriği para ile satmaya uğraşıyorsunuz… Biraz günlük hayattan örneklendireyim. Örneğin bir fırın vatandaşa
taze sıcak ekmeği bedava dağıtıyor. Ertesi gün
siz bir gün önceki ekmeği 2 liraya satmaya
çalışıyorsunuz. Bu gerçekten kolay ve dayanılabilecek bir rekabet değil.
Esen Hanım, kadın gazeteci olarak mesleğinizi yaparken zorlandınız
mı? Türkiye’de kadının ekonomik ve
sosyal yaşamda rolünün arttırılması çabalarını yeterli buluyor musunuz?
Mesleki zorluklar dışında, özel olarak kadın olmakla ilgili bir sıkıntı yaşadığımı söyleyemem. Aksine kadın olmak, kapıdan kovulsan bacadan girmeyi zorlayan benim mesleğimde bazen bacadan girmemi de sağlamış olabilir. Erkek meslektaşlarımın giremediği bir yere daha kolay girebilmemi, daha pratik çözümler geliştirebilmemi de sağladığı oldu. Ama
bunları söylerken çalışma hayatında kadının sıkıntılarını yok sayıyor değilim; tamamen kişisel bir yorum bu… Kadının ekonomik ve sosyal yaşamda rolünün arttırılması, son yıllarda tüm şirketlerin sosyal sorumluluk
projeleri arasında… Pek çok büyük grup istihdam politikalarını kadını güçlendirme üzerine kuruyor. Biz de bunları olabildiğince çok yazmaya, duyurmaya çalışıyoruz. Bunlar umut verici gelişmeler.
GÜNDEMİN SESİ
önemli basın yayın kuruluşları özellikle
web sitelerinin ana sayfalarında ‘advertorial’ bölümler yapmaya başladılar. Bu kuruluşlar, reklam ile haber merkezi arasında yıllarca
aşılmaz duvarlar oluşturmuş kurumlar.
Çünkü klasik medya
anlayışı değişiyor.
Evet dijital medya
reklam geliri açısından tüm dünyada
hızlı büyüyor. Ancak
Twitter, Facebook, Periscope gibi sosyal
medya uygulamaları haberciliği de zorluyor. Google bir konuyu araştırmak isteyen kişilerin ana kaynağı… Şimdi Türkiye’deki
medya piyasasına gelirine sosyal medya ve buna
benzer yeni teknolojik gelişmeler ortak oldu. Durum böyle olunca da haber merkezleri ile
reklam servisleri daralan piyasada daha fazla
birbirleri ile çalışır oldular. Bu durumu şartlar
ortaya çıkarıyor. Türkiye’de digital medyanın
toplam reklam geliri, yazılı basını geçti. Dijital
medya içerisinde baktığınızda, toplam reklam
gelirinin yarısını Google alıyor. Şimdi bırakın gazeteleri bugün bir web sitesi bile reklam pastasını Google ile bölüşüyor. Twitter reklamları
artıyor, aynı şekilde Facebook da...
O zaman günlük gazetelerin tirajında artış beklememek gerekiyor. Öyle mi?
Evet, çok konjonktürel bir durum. Bütün dünyada aynı durum söz
konusu... Buna karşı duracak günlük gazete olabileceğini zannetmiyorum.
Bugün Türkiye’de ve dünyada gazeteler her şeyi doğru yapıyor bile olsalar bu durumla karşı karşıya kalacaklardı.
Yazılı basın ölür mü? Kan kaybını önlemek için ne yapılmalı?
Yazılı basının mutlaka kalacağını düşünüyorum. Ancak farklı bir formatı olmalı. Örneğin internette anlık tüketilen bir haberin aynı şekilde ertesi gün gazetede yer alması saçma. Mutlaka özelleştirilmeli. Gazeteler biraz yorum, analiz veya olacak olanı verebilecek mecralar olmalı. Ben bugün gazetelerin başarısını bir gün önce internette okumadığım ya da Go-
İSMMMO YAŞAM l 23
Download