hukukun temel kavramları

advertisement
HUKUKUN TEMEL
KAVRAMLARI
5.Ders
Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER
HUKUKUN DALLARI
Genel olarak hukukun kişiler ile devlet veya devleti oluşturan kurumlar arası ilişkileri düzenleyen kısmına
Kamu Hukuku adı verilir.
2
İDARE HUKUKU
İdare hukuku, Devlet İdaresinin örgüt ve işleyişi, kişilerin İdare ile olan ilişki
ve anlaşmazlıkları ve kamu hizmetlerinin görülmesi gibi konuları
düzenleyen hukuk kurallarının tümüdür.
 İdare terimi hukuk açısından iki anlamda kullanılmaktadır. Bunlardan biri
yönetim işlerini gören örgüt, diğeri ise bu örgütün yürüttüğü kamu hizmeti
ve faaliyetleridir.

3
İDARE HUKUKU

Örgüt anlamında idare, "Devletin yasama ve yargılama uğraşları dışında
kalan kamu hizmetlerini yerine getirmekle görevli olan organ" şeklinde
tanımlanmaktadır. "Bu organların kurulması, kurulan örgütü faaliyete
geçirecek olan personelin sağlanması, kamu hizmetlerinin görülmesi gibi
gerekli hukuki işlemlerin yapılması ve bütün bu işlere elverişli taşınır ve
taşınmaz (menkul ve gayrimenkul) malların ve diğer malzemelerin elde
edilmesi ve harcanması gibi kamusal nitelikteki işler idare hukukunun
konusunu oluşturur".
4
İDARE HUKUKU
İdari Örgüt
 İdari örgüt Genel İdare (Merkezi Yönetim) ve Mahalli İdare (Yerel Yönetim)
olarak ikiye ayrılır.
 Genel İdare, bütün ülkeyi kapsayan idare olup, merkez örgütü ve taşra
örgütünden meydana gelir.
 İl, ilçe, kasaba, köy adı verilen belli yerlerde yerleşmiş bulunan halkın mahalli
(yerel) ihtiyaçlarını gidermek üzere çeşitli kamu hizmetlerini yürütmekte olan
kuruluşlara mahalli idareler (yerel yönetimler) denir.

5
İDARE HUKUKU
İdari Personel
 İdarenin, kendisine düşen kamu hizmetlerini yürütebilmesi için, personele
ihtiyacı vardır. Kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri
yapmak üzere atanan kişilere memur denir. Anayasa bu görevlerin memurlar
eliyle yürütüleceğini 123’ncü maddesinde belirtmektedir. Her Türk, memur
olarak kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin
gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez (m.70).

6
İDARE HUKUKU



İdari İşlemler
İdarenin idare hukuku sahasındaki hukuki işlemleri, idari işlem veya idari sözleşme
biçiminde ortaya çıkar, ancak esas olan idari işlemdir.
İdari işlem, idarenin idare hukuku alanında bir hukuki sonuç doğurmak veya doğmuş
olan bir hukuki sonucu belirtmek üzere yaptığı tek taraflı bir işlemdir. Hukuki
sonuçları itibariyle idari işlemlerden bazıları yapıcı bazıları ise belirticidir. Yapıcı
işlemlerde, henüz mevcut olmayan bir hukuki sonuç yaratılmaktadır. Örneğin tüzük,
yönetmelik çıkarma veya memur atama yapıcı idari işlemdir. Belirtici idari işlemlerde
ise, doğmuş bulunan bir hukuki sonuç belirtilmektedir. Örneğin, diploma düzenleme,
vergi tahakkuk ettirme gibi.
7
İDARE HUKUKU
İdarenin Denetimi
 İdarenin denetimi yargı dışı denetim ve yargısal denetim olmak üzere iki türlüdür.
 Yargı dışı denetimin amacı, İdarenin hukuka ve ihtiyaçlara uygun biçimde
çalışmasını ve yürümesini sağlamaktır. İdari denetim İdarenin kendi
müfettişleriyle, denetleme kurulları aracılığıyla ve meclis kanalıyla yapılabilir.
 İdari faaliyet ve hizmetlerin yargı organları tarafından denetlenmesi
Anayasanın, 125’nci maddesinde, "İdarenin her türlü eylem ve işlemine karşı
yargı yolu açıktır" demek suretiyle anayasal güvence altına alınmıştır.

8
CEZA HUKUKU

Ceza hukuku, suç oluşturan eylem ve davranışların nelerden ibaret
bulunduğu, bu eylem ve davranışlarda bulunanlara ne gibi yaptırımlar, yani
"ceza"lar uygulanacağını gösteren hukuk kurallarının tümünden meydana
gelmektedir.
9
CEZA HUKUKU
Ceza hukukumuzun başta gelen kaynağını, 2004 tarih ve 5237 sayılı "Türk
Ceza Kanunu" oluşturur. Ancak, "Türk Ceza Kanunu" bütün suç ve cezaları
içermez. Başka bir deyişle, bütün suç ve cezalar "Türk Ceza Kanunu"nda yer
alan suç ve cezalardan ibaret değildir.
 "Türk Ceza Kanununun dışında birçok kanunda suç ve ceza koymak suretiyle
genel ceza hukukunu tamamlarlar. Örneğin "Askeri Ceza Kanunu", "Kaçakçılık
Kanunu", "Dernekler Kanunu", "Tebligat Kanunu", "Harçlar Kanunu" gibi
kanunlarda da cezai hükümler vardır.

10
CEZA HUKUKU

Hangi eylem ve davranışların suç oluşturacağını ve bunlara ne gibi cezaların
verileceğinin önceden bir kanunla belirtilmesi gerekir ki, buna Kanunsuz suç
ve ceza olmaz ilkesi denir. O halde, kanunla suç sayılmamış bir eylem ve
davranışı suç olarak nitelendirmek mümkün olmadığı gibi, hiç kimse kanunda
belirtilmiş olan cezalardan başka bir ceza ile de cezalandırılamaz.
11
CEZA HUKUKU
 Ceza hukukunun ana konularından biri suç diğeri ise cezadır.
 Suç ve Suçun Unsurları
 Suç,
kanunun ceza tehdidiyle (korkutmasıyla) yasaklamış olduğu
fiillerdir. Bir başka deyişle suçu, "hukuk düzeninin veya ceza
kanunlarının çiğnenmesi (ihlali)" şeklinde tanımlayabiliriz.
12
CEZA HUKUKU
Suçun unsurları demek, bir fiilin suç sayılabilmesi için bulunması gerekli
olan unsurlar demektir. O halde, bu unsurlar bir arada bulunmadıkça bir
fiili suç olarak nitelendirmek mümkün değildir. Suçun unsurlarını, kanuni
unsur, maddi unsur ve manevi unsur olmak üzere başlıca üç noktada
toplayabiliriz..
13
CEZA HUKUKU

Suçun kanuni unsuru, fiilin ceza kanununda yazılı tanıma uygun olmasıdır.
Eğer fiil, kanundaki tanıma uymamaktaysa, bünyesinde bütün suç unsurlarını
toplamış olsa bile suç sayılmaz. O halde, işlenmiş bir fiilin suç sayılıp
sayılamayacağı hususunda ilk olarak bu fiilin kanundaki suç tiplerinden birine
uyup uymadığını araştırmak gerekir. Bu unsur, "Kanunsuz suç olmaz" ilkesinin
sonucudur.
14
CEZA HUKUKU

Suçun maddi unsuru, harici bir fiilin varlığıdır. Başka bir deyişle, kanundaki
tanıma uygun tipik bir fiil, her şeyden önce icra veya ihmal hareketinin
yapılmış olmasını gerektirir. Çünkü çağımızda insanları icra veya ihmal
hareketinde bulunmaksızın, yalnız düşünce ve kanaatlerinden ötürü
cezalandırmak imkanı artık tanınmamaktadır. Bu nedenledir ki, suçun varlığı
için icra veya ihmal biçiminde beliren bir hareketin mevcudiyeti şarttır.
15
CEZA HUKUKU
Suçun manevi unsuru, fiilin kusurlu bir irade tarafından yaratılmış olmasıdır
ki, buna da kısaca kusurluluk denilmektedir. O halde, suçun meydana
gelebilmesi için, failin kanundaki tanıma uygun ve hukuka aykırı olan fiile
kusurlu iradesinin katılmış olması da gerekecektir.
 Kusurluluk kast veya taksir biçiminde ortaya çıkar. Kusurluluğun tipik biçimi
olan kast, ‘‘kanunun suç saydığı bir eylemin ve onu meydana getirecek
hareketin sonuçlarının bilerek ve istenerek yapılmasıdır.’’

16
CEZA HUKUKU
Kusurluluğun ikinci türü olan taksir ise, " kanunun suç saydığı bir eylemin ve
onu meydana getirecek hareketin sonuçlarının istenmeyerek yapılmasıdır ".
 Taksir kasttan sonucun istenmemiş olması ile ayrılır; yani fail, kastta kanunun
cezalandırdığı sonuçların meydana gelmesini istediği halde, taksirde bunları
istememiştir. Örneğin bir kimsenin bir kimseyi bilerek ve isteyerek silahla
öldürmesinde kast bulunduğu halde, bir sürücünün otomobilini kullanırken
tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu bir yayanın ölümüne sebebiyet vermesi
halinde taksir vardır.

17
CEZA HUKUKU
Ceza ve Ceza Ehliyeti
 Ceza, kanunun suç işleyen kimseye uygulanmasını öngördüğü yaptırımdır.
Cezanın amacı, suçtan zarar görmüş olan kimsenin öcünü (intikamını) almak
değildir. Cezanın biri suçlunun ıslahı, diğeri ise suç işlemeyi önleme olmak
üzere başlıca iki amacı vardır. Diğer bir deyişle, ceza suç işlemiş olan kimseyi
(suçluyu) ıslah etmeli, fakat aynı zamanda suç işleme eğiliminde olanları da
korkutarak suç işlemelerini önlemelidir.

18
CEZA HUKUKU

Ceza ehliyeti’ne gelince: "Türk Ceza Kanunu" ceza ehliyetini ayırt etme gücü ve
yaş bakımından özel şekilde düzenlemiştir. Ceza Kanununa göre, fiili işlediği
zaman akıl hastalığına tutulmuş olan kimseye ceza verilemez. Ancak, bu
kimsenin serbest bırakılmasının tehlikeli olduğu mahkemece kabul edildiği
takdirde, onun bir sağlık kurumunda tedavi edilmesi lazımdır. Sanığın akli
durumu, ceza sorumluluğunu tamamen kaldıracak durumda değil de önemli
derecede azaltacak nitelikte ise, cezalarda belli ölçüde indirim yapılır.
19
CEZA HUKUKU
Suçlunun yaşı bakımından ceza ehliyeti kademeli bir biçimde düzenlenmiştir.
Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu
yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara
özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
 Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış
olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya
davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde
ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik
tedbirlerine hükmolunur.

20
CEZA HUKUKU

Oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların İşlediği
fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak
davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında
suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan
onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir
yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu
hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.
21
CEZA HUKUKU

Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını
doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını
gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını
gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası
oniki yıldan fazla olamaz.
22
CEZA HUKUKU

Sağır ve dilsizler bakımından da ceza ehliyeti farklıdır. Fiili işlediği sırada oniki
yaşını doldurmamış olan çocuklara ilişkin hükümleri, onbeş yaşını
doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında; oniki yaşını doldurmuş olup da
onbeş yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri, onbeş yaşını doldurmuş
olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında; onbeş
yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olanlara ilişkin
hükümleri, onsekiz yaşını doldurmuş olup da yirmibir yaşını doldurmamış
olan sağır ve dilsizler hakkında uygulanır.
23
YARGILAMA HUKUKU
Anayasaya göre yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız
mahkemelerce kullanılır (m.9).
 Yargı
deyimi genellikle "hukuk kurallarının bağımsız ve tarafsız
mahkemelerce belli bir olaya uygulanmasını" ifade eder. O halde yargılama
hukuku, yargı yetkisini kullanan organların (mahkemelerin) adalet dağıtırken
izleyecekleri yöntemleri (usulleri) gösteren hukuk kurallarının tümünden
oluşmaktadır.

24
YARGILAMA HUKUKU

Türk yargı sistemi, Anayasa yargısı, İdari yargı ve Adli yargı olmak üzere
başlıca üç yargı çeşidi tanımaktadır. Bu yargı türlerinden her biri diğerlerinden
bağımsız olduğundan, aralarında derece farkı yoktur. Ancak, hemen
belirtelim ki, bunlardan adli yargı (adalet yargısı) diğerlerine oranla genel yargı
niteliği taşımaktadır.
25
YARGILAMA HUKUKU

Adli yargı, adli mahkemelerdeki yargıdır. Adli yargı, medeni yargı ve ceza
yargısı olmak üzere ikiye ayrılır. Böylece yargılama hukuku da medeni
yargılama hukuku ve ceza yargılama hukuku şeklinde ikili bir ayırıma tabi
tutulur.
26
YARGILAMA HUKUKU
Medeni yargılama hukuku, özel hukuk alanında ortaya çıkan uyuşmazlıkların
bir sonuca bağlanmasında, mahkemelerin izleyecekleri yöntemleri (usulleri)
belirleyen hukuk kurallarından meydana gelir. Medeni yargılama hukuku bir
hukuk davası’nın, örneğin bir alacak veya boşanma davasının nasıl, hangi
mahkemede açılacağı, iddiaları ispat etmek üzere kanıtların (delillerin) nasıl
getirileceği, hükmün nasıl, ne şekilde verileceği ve kesinleşeceği gibi konuları
inceleyen ve hükme bağlayan hukuk dalıdır.
 Medeni yargılama hukukunun başlıca kaynağını Hukuk Muhakemeleri Kanunu
oluşturmaktadır.

27
YARGILAMA HUKUKU
İcra-iflas hukuku, medeni yargılama hukuku ile çok yakından ilgili bulunan bir
hukuk dalıdır; hatta icra-iflas hukukunu medeni yargılama hukukunu,
"tamamlayan" bir hukuk dalı olarak nitelendirmek de mümkündür.
 İcra hukuku, özel hukuk alanında ortaya çıkan çekişmeleri bir sonuca
bağlamakla görevli bulunan mahkemelerin (hukuk mahkemelerinin) vermiş
oldukları hükümlerin (ilamların) gerektiğinde devlet organları eliyle zorla
yerine getirilmesi yöntemlerini (usullerini) ve bu konuda hangi organların
yetkili bulunduğunu gösteren hukuk kurallarından ibarettir.

28
YARGILAMA HUKUKU

İflas hukuku ise, iflasa tabi kişiler hakkında geçerli olan özel bir takip
yöntemini (usulünü) düzenleyen hukuk kurallarının tümüdür. Bütün borçlular
değil, sadece iflasa tabi borçlular iflas yoluyla takip edilebilirler ki, bunların
başında tacirler gelir. İflasa, alacaklının veya borçlunun talebi üzerine ticaret
mahkemesi tarafından karar verilir. İflasın açılmasıyla birlikte borçlu, müflis
adını alır ve haczedilmesi caiz olan malları bir bütün meydana getirir ki buna
iflas masası denir. Müflisin iflas masasına giren malları üzerinde tasarruf
yetkisi kalmaz, bunların idare ve tasarruf yetkisi iflas idaresine geçer.
29
YARGILAMA HUKUKU
Ceza yargılama hukuku (ceza usulü hukuku), kanunların suç saydığı fiilleri
işleyenlerin
kovuşturulması
(takip
edilmesi),
yargılanması
ve
cezalandırılmasında uyulacak yöntemlerin (usullerin) nelerden ibaret
bulunduğunu belirleyen hukuk kurallarının tümünden meydana gelir.
 Ceza yargılama hukukunun belli başlı kaynağını Ceza Muhakemesi Kanunu
oluşturmaktadır.

30
DEVLETLER UMUMİ HUKUKU
Kamu hukuku bölümlerinden biri olan devletler umumi hukuku, egemenliğe
sahip bağımsız bir devletin diğer bir devlet veya devletler ile ve milletlerarası
kuruluşların birbirleriyle olan ilişkilerini düzenler. Bu hukuk dalını milletlerarası
hukuk şeklinde isimlendirenler de vardır.
 Devletler umumi hukukunun kaynakları, antlaşmalar, içtihatlar ve doktrindir.
Antlaşmalar, devletler arasında siyasi bir ilişki yaratmak, mevcut bir ilişkiyi
değiştirmek veya ortadan kaldırmak üzere yapılan sözleşmelerdir.

31
VERGİ HUKUKU
Vergi hukuku, devlet ile kişiler arasındaki vergi ilişkisinden doğan karşılıklı
hak ve ödevleri, vergi konulmasını ve toplanmasını (tahsilini) ve vergi
yargısını düzenleyen hukuk kurallarından meydana gelir.
 Vergi, "kamu giderlerini karşılamak üzere devletin, tek taraflı olarak ve
vergileme yetkisine dayanarak, kişilerin gelir ve mallarından aldığı ekonomik
değerlerdir". Vergi dolayısıyla devlet ile kişiler arasında mali bir ilişki doğar. Bu
ilişki vergi kanunlarıyla düzenlenmektedir. Vergi hukuku, devlet ile kişiler
arasındaki bu mali ilişkiyi düzenleyen hukuk kurallarından oluştuğu içindir ki,
kamu hukukuna giren bir hukuk dalıdır.

32
İŞ HUKUKU
İş hukuku, işçi ile işveren arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarının tümünden meydana gelen hukuk dalıdır.
 Bugün iş hukukunun kamu hukukuna giren bir hukuk dalı olduğu hususunda
hukukçular arasında tam bir görüş birliği yoktur. Bazı hukukçular iş hukukunu,
kişiler arasındaki ilişkileri düzenlemekte olmasını göz önünde bulundurarak,
özel hukuka dahil saymakta, bazı hukukçular ise onun hem kamu hem de özel
hukuka girebilecek mahiyette, yani karma nitelikte bir hukuk dalı olduğunu
ifade etmektedirler.

33
İŞ HUKUKU
İş hukukumuzun belli başlı kaynaklarından biri "İş Kanunu"dur. Bu kanuna
göre;
 Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi,
 İşçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve
kuruluşlara işveren,
 İşçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi,
 İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan
unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir.".

34
KAYNAKLAR

Okan, N. (Editör) (2004). Hukuka Giriş. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim
Fakültesi Yayınları. Eskişehir.
35
Download
Study collections