Mayıs 1989 İSLAM'A GÖRE İNSANIN YARADILIŞ GAYESİ Hüsamettin Çalışkan اّلل َّو ِجل َّ ْت قُلُوبُ ُه ْم ُ ِانٰ َّ َّما ا ْل ُم ْؤ ِمنُو َّن الٰ َّ ۪ذي َّن ِاذَّا ذُ ِك َّر ٰه َّو ِاذَّا تُلِي َّْت َّعل َّ ْي ِه ْم هايَّاتُهُ زَّادَّتْ ُه ْم ۪اي َّماناً َّو َّعلهى َّر ِبٰ ِه ْم يَّتَّ َّو ٰكَّلُو َّن Muhterem Müslümanlar! Mukaddes kitabımız Kuranı Kerim'in açık beyanına göre insanların yaradılışlarındaki esas gaye Allah'ü Teala'ya ibadet etmektir. Her insan evvela Allah'a iman, sonrada yaradanına karşı kulluk görevini yapmakla mükelleftir. Her insan namazıyla, orucuyla zekatıyla ve Allah'ın diğer emirlerini yerine getirmesiyle görevlerini yapmış olur. İnsanın dünya ve ahiret mutluluğu için inanç, ibadet ve ahlak kuralları çok önemli bir yer tutar. Yaradılışımızın gayesi, yaratana karşı kayıtsız şartsız teslim olmaktır. Yüce dinimiz İslam, vicdanlarda gizlenmek için gönderilmemiştir. O her yönü ile yaşanması için gönderilen hayat dinidir. Eğer ailede bir huzursuzluk varsa, genç nesiller arasında bir buhran varsa yaratılışımızın sebebi olan Allah'a karşı görevlerimizi ihmal ettiğimizden değil midir? Bu sebepledir ki İslam'ın esası imandır. İmanın görüntüsü ibadetlerdir. İbadetlerin gayesi de ahlakı güzelleştirmek, toplumun düzenini sağlamak, insanları olgunlaştırmak, dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşturmak, kalplere Allah ve Resulullah sevgisini yerleştirmektir. Böylece ruhi olgunluğun en doruk noktasına çıkmaktır. Şefkat ve merhamet duygularını geliştirmek ve nihayet sevgi ve saygı hislerini kuvvetlendirerek bütün, kötü düşüncelerden arındırmaktır. Aziz Müminler, Yapılan ibadetler, ibadeti yapan kimsenin özünde, sözünde, düşünce ve davranışlarında etkisini göstermelidir. Güzelliğin dışta değil içte olduğunu, süsün giyimde değil utanmada olduğunu öğretmelidir. İbadetleri samimi olarak yapan insanlar, toplumun gözbebeği huzur ve mutluluğun temel taşıdırlar. Çünkü onlar ibadetin verdiği manevi hava içerisinde oldukları için başkaları hakkında kötü düşüncelere kapılmaz, dedikodu yapmaz, gıybette bulunmaz, kendisi için sevdiği şeyleri başkaları için de sever, eli ve dili ile başkalarına eziyet etmez, sıkıntıya düştüğü an Allah'ı hatırladığı gibi mutlu anlarında da Allah'ı hatırlarlar. Güçsüzlere, yetimlere ve yaşlılara karşı yardım etmeyi görev sayarlar. Gösterişten, kibirden son derece kaçınırlar, alçak gönüllü, güler yüzlü, tatlı dilli olurlar. Muhterem kardeşlerim! İbadetin gayelerinden birisi de Müminin kalbine Allah korkusunu yerleştirmektir. Mümin, nerede olursa olsun, iyi veya kötü bütün yaptıklarından bir gün hesaba çekileceğini bilir. Bu sebepledir ki, ibadet gönülde, düşüncede ve dilde doğruluğun simgesidir. Doğruluk ise dilin doğru söylemesi özün ve sözün doğru olmasıdır. Ticarette, sözleşme ve anlaşmalara bağlılıkta, komşuları ve çevresi ile olan ilişkilirde, kendine emanet edilen her işte doğru olmak, ibadetlerin bize kazandırdığı en yüce hasletlerdir. Kısacası yaradılışımızın geyesini özetleyecek olursak, insanın güzel ahlaklı, faziletli ve üstün meziyetli olması, her türlü kötü duygu ve düşüncelerden arınması, doğruluğa sarılması, Allah'ın rızasını kazanması, böylece dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşmasıdır. Sözlerimi hutbemin başında okuduğum ayeti Kerimenin ve hadisi şerifin mealleri ile bitirmek istiyorum: "Müminler o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir, kendilerine Allah'ın ayetleri okunduğu zaman imanları ziyadeleşir ve yalnız Allah'a tevekkül ederler". (1) Hz. Aişe (r.a.)'dan rivavete göre, Bir kere Resulullah (s.a.s.)'e "Ya Rasulullah, hangi ibadet Allah u Teala'ya çok sevimlidir" diye sorulmuş o da "Az olsa bile devamlı olanıdır" buyurmuşlardır. *** (1) Enfal: 2 (2) Sahihi Buhari T er. C.12 s. 191