TBMM B:81 29.3.2006 0:1 Nükleer santrallar, uranyum zenginleştirmesinin son derece stratejik ve geleceğe yön çizecek olan bir politika olacağını düşünüyorum. Nükleer enerjinin özünü kullanılan elementler teşkil et­ mektedir. Bunlar da uranyum ve toryumdur. Toprak elemanlı elementler dediğimiz bu iki eleman, ülkemizde, Cenabı Allah'a şükürler olsun ki, en çok bulunan maddelerdir. Uranyum zenginleştirme, hem askerî ve hem de enerji üretmek amacıyla kullanılmaktadır. Tür­ kiye, şu anda bile, laboratuvar ortamında benzeri çalışma yapabilme imkânlarına sahiptir. Baktığımız zaman, Türkiye'de uranyum 10 000 ton civarında görülmektedir. Toryum miktarı ise dünyada 1 754 000 ton iken, bu rezervin yaklaşık 380 000 tonu ülkemizde olmakla, aşağı yukarı dünya nükleer hammadde toplam rezervinin dörtte l'inin Türkiye'de olduğunu rahatlıkla söy­ leyebiliriz. Dünyada 435 nükleer santral aktif halde çalışırken, 35 santral yapım ve 34 adet ise planlama safhasında olduğu söylenmektedir. Basınçlı ağır sulu ve uranyumla çalışan reaktörlerde en çok kul­ lanılan CANDU nükleer santral tipleridir. CANDU teknolojisinde ise, sadece elektrik üretilmek­ tedir. Türkiye'nin tahminî toryum rezervlerinin, 20 000 megavatlık kurulu güce sahip olan santralların hepsine birden ikiyüzaltmış yıldan fazla bir süre kâfi geleceği ifade edilmektedir. 2025 yılın­ da kurulması hedeflenen toplam gücün yarısının nükleer santrallardan teşekkül etmesinin başarıl­ ması halinde, her yıl 23 milyar dolar döviz ödemek zorunda kalacağız. 10 000 megavat gücündeki bir nükleer santral yılda yaklaşık 7,62 milyar kilovat/saat elektrik enerjisi üretirse, aynı eşdeğer doğalgazla üretildiği zaman enerji 333 000 000 dolarlık bir gaz kullanmak ve ithalatının yapılması mecburiyetindedir. Bunu 10 000 megavat ve on yıl olarak düşündüğümüz takdirde 33 000 000 dolarlık, Rusya'ya ithal doğalgaz ödemesi yapılması gerekmektedir. Bir yandan çok büyük bir döviz ödememiz, bir yandan dış ülkelere bağlı kalmamız, bir diğer yandan da Ermenistan, Bulgaristan, İran, Rusya, Suriye, İsrail ve benzeri komşularımızdaki stratejik gelişme, uranyum zenginleştirme çalışmaları göz önüne alındığı takdirde, herhalde elimizin kolumuzun sallanacak durumda durmamamız gerekmektedir. Değerli arkadaşlarım, biliyoruz ki, birtakım güçler buna mani olabilir; ama, büyük balık küçük balığı yutar kabilinden, "ben güçlüyüm, ben yaparım, sen zayıfsın yapamazsın" denemez; ama, şunu da ifade etmek isterim ki, elbette tırnağı olan başını kaşır. Dünyanın çok metanetli bir bölgesinde bulunmaktayız. Çok yakın gelecekte, sadece bölgenin değil, kıtanın denge ve huzur unsuru olmak mecburiyetindeyiz. Hatta, behemehal cazibe merkezi haline gelmemiz lazımdır. Dolayısıyla, her ne şekilde doğalgaz yönünden dışa karşı elimiz, yirmi yirmibeş yıl bağlıysa da, boş durmayıp alternatif enerji kaynaklarını kullanarak aldığı enerjiyi transit olarak ihraç etme şansını denememiz lazımdır. Bu tür ileri teknolojiyle ilmî araştırmaların artacağı, bilimde birtakım yenilikler olacağı da bir realitedir. İstihdamda büyük bir rahatlama getirirken, Türkiye, hiçbir ülkeye, hiçbir nedenle muhtaç olmadan elektrik enerjisi üretiminde tam bir bağımsızlığa kavuşacaktır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim. YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Sonuç olarak diyorum ki, ülkemiz enerji maliyetlerini düşürmeli ve bağımsızlığa kavuşmak, konvansiyonel teknolojilerde gelişmelere katkı, en kötü çev­ re felaketi fakirlik ve geri kalmışlığın giderilmesi, savunma sanayiinde ilerlemiş ülkelerle rekabet için stratejik değerlendirip ve karar vermek suretiyle yeni "dördüncü nesil" denilen CANDU-6 tipi nükleer reaktör veya santral kurma projelerini bir şekilde kimseden çekinmeden kurma kararı veril­ melidir diyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) -9-