marife, y l. 10, say . 2, güz 2010, s. 97-108 KUR’AN-I KER M’DE EZDÂD Sabri TÜRKMEN* ÖZET Z dd/ ! kelimesi, sözlükte bir &eyin tersi, hilaf , kar& t , ayr ca bir &eyin e&i benzeri ve dengi manalar na gelmektedir. Ezdâdtan maksat, bir lafz n birbirine z t iki manada kullan lmas olup, birbirinden farkl iki lafz n z t manalara gelmesi de ildir. Çokanlaml l n bir türü olarak kabul edebilece imiz ezdâd n dildeki varl ile ilgili farkl görü&ler bulunmaktad r. Ancak dilbilimcilerin büyük bir bölümü ile usulcülerin geneli, ezdâd n varl n kabul etmi&, onu dilin bir gerçe i olarak görmü&lerdir. Daha sonralar ezdâd konusu müstakil olarak ele al nm &t r. Bir lafz n iki z t manaya gelmesi sadece Arapçaya mahsus olmay p pek çok dilde mevcuttur. Ezdâd n di er dillerde oldu u gibi Arapçada da var oldu u görü&ünü kabul etmek, Kur’an’da da bu olguyu kabul etmeyi gerektirir; zira birçok ayette ifade edildi i gibi Kur’an Arapça olarak nazil olmu&tur. Dolay s yla Arapçan n özelliklerini yans t yor olmas gerekir. Anahtar Kelimeler: Kur’an, ayet, Arapça, ezdâd, kelime. ANTONYMY IN THE HOLY QUR’AN Antonymy means opposite, contrary of something and also equivalence of something in the dictionary. The point in the antonymy is using of a word in two opposite meanings, but not using of two different words in opposite meaning. There are different opinions about the existence of antonymy which is a kind of polysemy in the language.However most of the linguists and a large part of the experts agreed that antonymy is a fact in the language. Later antonymy has been taken as a separate issue. A word with two opposite meanings is not unique to Arabic, it is also common in other languages. The exsistence of antonymy in Arabic as in the other languages requires also accepting the existence of antonymy in the Holy Qur’an. Qu’ran was sent in Arabic as mentioned in many verses. Therefore it must reflect the characteristics of Arabic. Key Words: Qur’an, verse, Arabic, antonymy, word. GR' Arapçada ezdâd, geçmiUten günümüze dilbilimcilerin ilgi odaWI olmuUtur. OnlarIn ezdâd ile ilgili lafIzlarI bir araya getirmeleri ve bu konuyla ilgili müstakil çalIUmalar yapmalarI bunun açIk bir göstergesidir.1 Ancak, ezdâdIn tanImI ve ilgili lafIzlar hususunda dilbilimciler arasInda görüU ayrIlIklarI bulunmaktadIr. * * Yrd. Doç. Dr., nönü Üniversitesi lahiyat Fakültesi, [email protected] 98 Sabri Türkmen Z dd/ ! kelimesi, sözlükte bir Ueyin tersi, hilafI, karUItI, kendini nefyeden Uey ve bir Ueyin eUi benzeri ve dengi manalarInda olup çoWulu ezdâd/b ! olarak gelir.2 Arap filologlarIn tarifine göre ezdâd, birbirine zIt iki manasI olan kelimelere verilen isimdir.3 Terim olarak ezdâdIn tanImI Sibeveyh (v. 180/796)’in lafIzlarla ilgili yaptIWI Uu tasnife dayanmaktadIr. O, nahiv ilminin ilk kaynaWI olarak kabul edilen “elKitâb” isimli eserinde, kelime/kelam kIsImlarIndan bahsederken Uöyle demektedir: Arap kelamInda, iki farklI anlam için iki farklI lafIz (mütebâyin), iki farklI lafIz için tek bir anlam ifade eden(müterâdif) ve iki farklI anlam için iki lafzIn birlik oluUturmasI (mü terek) vardIr.4 GörüldüWü gibi Sibeveyh müUterek lafIzlarIn sInIrlarInI çizen herhangi bir tanImlama getirmeksizin, bu olguya sadece iUaret etmekle yetinmiUtir. Nitekim Sibeveyh’ten sonra gelen ilim adamlarI, bu taksimatI esas alarak konuyu detaylandIrmIUlardIr. Mesela Kutrub (v. 206/821), kelime ile ilgili yapIlan bu taksimatIn üçüncü kIsmI için Uöyle der: “Üçüncü k s m; lafz n e it, manan n ayr oldu&u kelimelerdir. Bazen bir laf z iki veya daha fazla manaya delalet eder. Bir eye ve onun z dd na delalet eden laf zlar da böyledir.”5 Kutrub’un bu ifadelerinden anlaUIlmaktadIr ki o, Sibeveyh’in taksimatIna dayanarak ezdâdI müUterek lafIz içerisinde kabul etmektedir. Kutrub’dan sonra ezdâd konusunda eser yazan herkes, kelimenin yukarIda söz konusu edilen taksimatInI esas almIUtIr. Sicistânî (v. 248/862), Arapçada ezdâd için, “bir eyin tersi, hilaf ” tanImInI yaparken,6 bnu’l-Enbârî (v. 328/939), “Araplar n z t manada kulland klar kelimeler iki farkl manaya delalet ederler.”7 tanImInI yapmIUtIr. Daha sonralarI dilbilimci Ebu’t-Tayyib el-LuWavî (v. 351/962) ezdâd kavramInI daha bir netleUtirerek Uöyle tanImlamaktadIr: “Ezdâd/b ! , z dd/ ! kelimesinin çoWuludur. Bir Ueyin zIddI, o Ueyi nefyedendir. Beyaz-siyah, cömertlikcimrilik ve cesaret-korkaklIk kelimelerinde bu zItlIk açIkça görülmektedir. Ancak bir Ueyden farklI olan her Uey, onun zIddI deWildir. Nitekim güç ve cehl kavramlarI birbirinden farklIdIrlar, fakat birbirlerinin zIddI deWildirler. Zira güç/Y"= , zay f/† ‡ kelimesinin cehl/PXˆ ise, ilm/* kelimesinin zIddIdIr. O halde farklI manada olmak 1 Bkz: Ebû Ali Muhammed b. el-Mustenîr Kutrub, el-Ezdâd, thk. Hannâ Haddâd, Dâru’l-Ulûm, Riyad 1984; Ebu Saîd Abdulmelik el-Esmaî, el-Ezdâd, thk. August Haffner, Beyrut 1913; Ebu Muhammed Abdullah b. Muhammed et-Tevvezî, el-Ezdâd, thk. Muhammed Huseyn Âlu Yâsin, Beyrut 1983; Ebu Yûsuf Yakub bnu’s-Sikkît, el-Ezdâd, thk. August Haffner, Beyrut 1913; Ebu Hatim es-Sicistânî, elEzdâd, thk. August Haffner, Beyrut 1913; Ebûbekr Muhammed b. el-KâsIm el-Enbârî, el-Ezdâd, thk. Muhammed Ebu’l-Fadl brâhim, el-Mektebetu’l-Asriyye, Beyrut 1987; Abdulvâhid b. Ali Ebu’t-Tayyib el-LuWavî, el-Ezdâd fî Kelâmi’l-Arab, thk . zzet Hasan, DImeUk 1963; Ebu’l-Fadâil el-Hasan b. Muhammed es-SaWânî, el-Ezdâd, thk. August Haffner, Beyrut 1913. 2 Bkz: Ebu’l-Fadl Muhammed b. Mukerrem bn Manzûr, Lisanu’l-Arab, Dâru SâdIr, Beyrut tsz., III, 263; Muhibbuddîn Ebu’l-Feyz Seyyid Muhammed Murtadâ el-Huseynî ez-Zebîdî, Tacu’l-Arûs min Cevâhiri’l-Kâmûs, Dâru’l-Hidâye, VIII, 310; Muhammed Huseyn Âlu Yâsin, “Risâletu’l-Ezdâd li’l-MunUî”, Mecelletu’l-Mecmai’l-+lmî el-+râkî, SayI:35, YIl: 1984. 3 Weil, “Ezdâd”, MEB. +slam Ansiklopedisi, stanbul 1977, IV, 431. 4 Amr b. Osman es-Sibeveyh, el-Kitâb, Kahire 1889, I, 7-8. 5 Kutrub, el-Ezdâd, s. 70. 6 Bkz: Muhammed Nuruddin el-Muneccid, et-Tezâd fi’l-Kur’ani’l-Kerim beyne’n-Nazariyyeti ve’t-Tatbîk, Dâru’l-Fikr, DImaUk 1999, s. 25. 7 el-Enbârî, el-Ezdâd, s. 1. Kur’an- Kerim’de Ezdâd 99 ezdâdtan daha geneldir. Zira her zIt anlamlI olan kelime farklI manalara delalet etmektedir. Ancak farklI manalara delalet eden tüm kelimeler ezdâdtan deWildir.”8 Bu tanImlama ile dilbilimci Ebu’t-Tayyib, ezdâdIn çokanlamlI kelimelerden daha hususî olduWunu açIklIWa kavuUturmuUtur. Ezdâdtan maksat, dilbilimcilerin kullandIklarI gibi, bir lafzIn birbirine zIt iki manada kullanIlmasI olup, birbirinden farklI iki lafzIn zIt manalara gelmesi deWildir.9 Gece-gündüz, beyaz-siyah, yer-gök, uzun-kIsa gibi, karUItlIk oluUturan kelimelerin bulunmasI bütün dillerin özelliWidir. Ancak Arapçadaki ezdâd olgusu, herkesçe bilinen zIt kavramdan farklIdIr. Anlam bakImIndan birbirine zIt iki Ueyi tek bir kelime ile ifade etme olgusunun AraplarIn dilsel bir özelliWi olduWunu söyleyen bn Fâris (v. 395/1004), bunun için “ "ˆ ” kelimesini örnek göstermektedir. Bu kelime arapçada hem siyah hem beyaz anlamInda kullanIlmaktadIr. bnu’l-Enbâri de aynI kelime hakkInda bilgi verirken kelimedeki ezdâdI lehçe farklIlIWIna dayandIrmaktadIr.10 Bir lafzIn birbirine zIt iki manaya gelmesi, sadece Arap diline mahsus olmayIp çoWu dillerde vardIr. Nitekim Ullmann, lafIzlarIn çokanlamlIlIWIndan söz ederken, ezdâda Uöyle iUaret eder: Bazen bir kelime birbirine zIt manalara geldiWi halde, asIrlarca hiçbir sIkIntIya meydan vermeksizin o zIt manalar beraber yaUarlar. Mesela, Latincede bulunan altus kelimesi, yükseklik ve alçakl k manalarIna gelir. Bu kelimenin taUIdIWI manada etkin olan unsur, konuUanIn bakIU açIsIdIr. Nitekim sacer kelimesi de mukkaddes, kutsal ve mel’un (lanetli) manalarIna gelmektedir. FransIzca modern bir kelime olan sacre de böyledir. ngilizcede kullanIlan blessed kelimesi de mukaddes veya mel’un manalarInda kullanIlmaktadIr.11 ÇokanlamlIlIWIn bir türü olarak kabul edebileceWimiz ezdâdIn dildeki varlIWI ile ilgili farklI görüUler bulunmaktadIr. bn Sîde (v. 517/1123) ve bn Deresteveyh (v. 347/958) gibi dilbilimcilerin ezdâdIn varlIWInI kabul etmedikleri görülmektedir. Ancak dilbilimcilerin büyük bir bölümü ile usulcülerin geneli, ezdâdIn varlIWInI kabul etmiU ve onu mü terek lafIz içerisinde mütalaa etmiUlerdir.12 EzdâdI reddedenler, aUaWIdaki akli delillerle görüUlerini destekleme cihetine gitmiUlerdir: 1. ki zIt mana tek lafIzla izah edilemez. Zira müUterek lafIzlarda hangi mananIn kastedildiWinde tereddüt söz konusudur. Bir lafIzda zIt anlamlIlIWIn olduWunu kabul etmek baUlI baUIna bir tereddüttür.13 8 Ebu’t-Tayyib el-LuWavî, el-Ezdâd, I, 1-2. Bkz: Ahmed Muhtar Ömer, +lmu’d-Delâle, Âlemu’l-Kutub, Kahire 1993; el-Muneccid, et-Tezâd, s. 26; Mustafa SâdIk er-Râfiî, Târîhu Âdâbi’l-Arab, Daru’l-Kutubi’l-Arabî, Beyrut 1974, s. 196; Fehmî, Mansûr, “el-Ezdâd”, Mecelletu Mecmai’l-Lugâti’l-Arabiyye, Kahire 1935, II, 230. 10 Bkz: bn Fâris, Sâhibî, s. 99; el-Enbârî, el-Ezdâd, s. 12; Çelebi, Muharrem, “Ezdad”, TDV. +slam Ansiklopedisi, stanbul 1995, XII, s. 47-48. 11 Stephane Ullmann, Devru’l-Kelime fi’l-Lu&a, (Çev: Kemal Muhammed BeUir), Mektebetu’U-2ebâb, Kahire trz., s. 119-120. 12 Bkz: bn Fâris, Sâhibî, s. 99; Suyutî, Müzhir, I, 396; Subhi Salih, Dirasât fi F khi’l-Lu&a, Dâru’l- lm li’lMelâyîn, Beyrut 1994, s. 313; Ömer, +lmu’d-Delâle, s. 194-195. 13 Suyutî, Müzhir, I, 387; Çelebi, Muharrem, “Ezdad”, TDV. +slam Ansiklopedisi, stanbul 1995, XII, s. 4748. 9 100 Sabri Türkmen 2. EzdâdIn varlIWInI kabul etmek, Araplar ve kullandIklarI dil için bir noksanlIktIr. 14 lim adamlarInIn çoWu, ezdâdI dilin bir gerçeWi olarak görmüU ve onlardan bir kIsmI kendini bu olguyu kabul etmeyenlere reddiye yazmaya adamIUtIr. Arapçada ezdâd içerisinde kabul edilen kelimelerin iki farklI manaya gelmesini eleUtirenlere karUI, bnu’l-Enbârî Uöyle demektedir: “AraplarIn sözlerinin bir kIsmI diWer kIsmInI tamamlar; zira sözün baUI sonu ile irtibatlIdIr. Bir lafIz iki zIt manaya gelebilir; çünkü cümlenin baWlamIndan her iki manadan hangisinin kastedildiWi anlaUIlIr.”15 Arapçada zIt anlamlIlIWI kabul eden ilim adamlarInIn bir kIsmI onun sInIrlarInI çok geniU tutarken, diWer bir kIsmI sInIrI oldukça daraltmIUtIr. a)- Ezdâd’ n s n rlar n geni tutanlar: Bu gruptaki dilciler lehçe farklIlIklarInI da aynI konu içinde mütalaa etmiUlerdir. ÖrneWin, bnu’s-Sikkît (v. 244/858), “‰ ” kelimesinin ezdâdtan olduWunu, yazmak ve silmek manalarIna geldiWini söylemiU, akabinde ilk mananIn Ukayl lehçesinde, ikinci mananIn diWer Araplar tarafIndan kullanIldIWInI belirtmiUtir. Yine dilbilimci el-Fârâbî de bazI kelimelerde aynI Ueyi yapmIUtIr. ÖrneWin “~ i” kelimesinin toplanmak ve da& lmak manalarIna geldiWini ifade etmiUtir. Ebu’t-Tayyib de “O< ” kelimesinin ezdâdtan olduWunu belirtmiU, Temim lehçesinde karanl k, Kays lehçesinde k ve ayd nl k manasIna geldiWini ifade etmiUtir.16 Ebu Hâtim, Kutrub ve bnu’l-Enbârî gibi bazI ilim adamlarI, ezdâdIn sInIrInI geniU tutmakta aUIrIlIWa gitmiUtir. Ebu Hâtim ve Kutrub, “Š… ” kelimesini ezdâdtan kabul etmiUlerdir. Söz konusu kelime, bir araya toplanmIU kadInlar için kullanIlIr. Kelimeyi ezdâd içerisinde kabul etmelerinin nedeni, gerek sevinç gerek üzüntü sebebiyle kadInlarIn bir araya toplanmalarInIn Arap dilinde bu lafIz ile ifade edilmesidir.17 ÖrneWin, bnu’l-Enbârî “P <” vezninden gelip de ism-i fâil ve ism-i mef’ûl manasI taUIyan bazI kelimeleri ezdâd içerisinde mütalaa etmiUtir. O, “~ 2” kelimesinin hem cesaretli hem korkak manalarIna geldiWini belirtmiU ve ism-i fâil olarak kullanIldIWInda cesaretli, ism-i mef’ûl olarak kullanIldIWInda ise korkak manasInda olduWunu dile getirmiUtir.18 bnu’l-Enbârî daha da ileri giderek “ ”yI nefyeden edat ve mevsûle olmasI, “ ‹”yu müfred, tesniye ve cemî manasIna gelmesi nedeniyle ezdâd içerisinde kabul etmiUtir.19 b)- Ezdâd’ n s n rlar n daraltanlar: Bu grup içerisinde yer alan dilbilimciler ise lehçe farklIlIklarInI ezdâd içerisinde mütalaa etmemiUlerdir. ÖrneWin, bn Düreyd yukarIda bahsi geçen “~ i” kelimesinin toplanmak ve da& lmak manalarIna geldiWini ifade etmiUtir. Ancak bu manalarIn lehçe farklIlIklarIna dayandIWInI, dola14 Ahmet Muhtâr Ömer, min Kadâyâ’l-Lu&ati ve’n-Nahv, Âlemu’l-Kutub, Kahire 1974, s. 37. bnu’l-Enbârî, el-Ezdâd, s. 2. 16 bn Dureyd, el-Cemhere, Muessesetu’l-Halebî, Haydarâbâd, 1351/, s. 291-292; Suyutî, Müzhir, I, 396; Abdu’l-Âl Sâlim, Uevâhidu Sibeveyh mine’l-Muallakât fî Mîzâni’n-Nakd, Muessesetu’r-Risâle, Beyrut 1987, s. 55; Weil, “Ezdâd”, MEB. +slam Ansiklopedisi, stanbul 1977, IV, 431; Küçükkalay, Hüseyin, Kur’an Dili Arapça, Konya 1969, s. 199. 17 Ebu’t-Tayyib, el-Ezdâd, I, 18; Weil, “Ezdâd”, MEB. +slam Ansiklopedisi, stanbul 1977, IV, 432. 18 Bkz: Ebu’t-Tayyib, el-Ezdâd, I, 18; el-Enbârî, el-Ezdâd, s. 409-410. 19 el-Enbârî, el-Ezdâd, s. 409-410. 15 Kur’an- Kerim’de Ezdâd 101 yIsIyla bu kelimenin ezdâdtan olmadIWInI belirtmiUtir. Suyutî, bn Dureyd’in bu sözlerine atIfta bulunarak Uöyle demiUtir: “O bu ifadelerle ezdâd için iki zIt mananIn tek lehçede olmasI UartInI getirmiUtir.”20 EzdâdIn sInIrlarInI daraltanlarIn bir kIsmI da genel bir manaya tevdi edilebilecek kelimeleri ezdâdtan kabul etmemiUlerdir. Ebu Alî el-Kâlî, bu konuda Uöyle demiUtir: “Œ ; ” kelimesi sabah manasIndadIr; çünkü o, geceden ayrIlIUI ifade eder. AynI kelime gece manasIna da gelir; çünkü o, gündüzden ayrIlIUI ifade eder. DolayIsIyla bu kelime bizim kanaatimize göre ezdâdtan deWildir. “O %>” kelimesi de ezdâdtan deWildir; çünkü nutfe genel anlamI ile su demektir. Bu kelime az su için kullanIldIWI gibi çok su için de kullanIlmaktadIr.21 EzdâdIn sInIrlarInI daraltanlarIn çoWu, son dönem dilcileridir. BunlarIn baUInda brahim Enîs gelmektedir ki o, Uöyle demektedir: “Ezdâd ile ilgili örneklerimizin çoWu açIk ve güçlü delillere dayanmaktadIr. nce bir eleme ile Arap dilinde ezdâd ile ilgili örnekler tahlil edilip araUtIrmaya tabi tutulduWunda ve onlarIn ezdâd olarak seçiminde problemli olanlarI devre dIUI bIrakIldIWInda geriye ancak yirmi civarInda ezdâd kabul edilebilecek kelime kalmaktadIr. Dilde bu kadar az olan ezdâd olgusuna daha fazla ilgi göstermek gerekmez. Özellikle Uunu da belirtmeliyiz ki, ezdâd içerisinde kabul edilen kelimelerde zaman içerisinde iki manadan biri ön plana çIkIp meUhur olduWundan, ezdâd olgusu yok olmaktadIr.”22 Ezdâd olgusunu reddeden kimseleri de ezdâdIn sInIrlarInI aUIrI daraltan kesim içerisinde mütalaa etmek mümkündür; çünkü onlar gerçek manada bu olguyu reddetmiU deWillerdir. Bilakis iUi çok sIkI tutmuU, ezdâdIn çerçevesini daraltmIUlardIr. Buna örnek olarak yukarIda da iUaret edildiWi gibi bn Deresteveyh’e nispet edilen Uu sözleri zikretmekle yetinelim: “Dil, manalar ortaya ç karmak için vard r. Tek lafz n birbirine z t veya iki ayr manaya delalet etmesi mümkün olsayd , mana ortaya ç kmaz, bilakis mana kapat lm ve gizlenmi olurdu. Dilde ezdâd n olmas nadirdir ve bunun bir tak m sebepleri vard r…”23 A-KUR’AN-I KER M’DE EZDÂD EzdâdIn diWer dillerde olduWu gibi Arapçada da var olduWu görüUünü kabul etmek, Kur’an’da da bu olguyu kabul etmeyi gerektirir; zira Kur’an Arapça bir kitap olup Arap dilinin yapIsInI olduWu gibi kullanmIUtIr. Dilbilimcilerin ezdâd konusuna ilgi göstermeleri ve bu konuda telifte bulunmalarInda etkili olan hususlardan biri de ezdâdIn Kur’an-I Kerim’de kullanIlmIU olmasIdIr. Nitekim Ebu Hâtim es-Sicistânî (v. 255/868) bu olguya Uöyle dikkat çekmiUtir: Bizi ezdâd konusunda yazmaya iten saik, AraplarIn ezdâdI dilde çok kullanmalarIdIr. Nitekim zann/ k kelimesi yakîn manasIna geldiWi gibi ek ve üphe manasInda da kullanIlmIUtIr. Recâ/L?2 kelimesi de hem korku, endi e hem de ümit manalarInda kullanIlmIUtIr. Bu üslup Arapçada çok yaygIndIr. DolayIsIyla Arap dilinin bu gerçeWini bilmeyen kimse “t*-X‘+2 "z SU t*UXs>S6 S "uz’+8 + 8-Cx + - -i +•v LS+ x-| ŽY+•-S S +Xs>-|”• 24 20 bn Dureyd, el-Cemhere, s. 291-292; Suyutî, Müzhir, I, 396; er-Râfiî, Târîhu Âdâbi’l-Arab, s. 197. Suyutî, Müzhir, I, 397. 22 brahim Enîs, fi’l-Lehecâti’l-Arabiyye, MIsIr 1965, s. 215. 23 Suyutî, Müzhir, I, 385; bkz. Çelebi, Muharrem, “Ezdad”, TDV. +slam Ansiklopedisi, stanbul 1995, XII, s. 47-48. 24 Bakara, 2/45-46. 21 102 Sabri Türkmen ayetini anlamakta güçlük çekebilir ve Rableri ile karUIlaUacaklarIndan üphe eden kiUilerin methedildiWini düUünebilir. Hâlbuki burada zanne fiili teyakkane (yakinen bilmek) anlamIndadIr; çünkü Allah Teâlâ’nIn, kendisine mülaki olma hususunda Uüpheye düUenleri övmesi mümkün deWildir. “ t.+- +-I “G+ v UHU” +D z0"z=+S< -.- -4+- U.+ +-I + -7 z6 t + s S…S< t.+- + -B /^ SU ‘>S6 U:t+Sk ‘>-|”25 ayetinde de U:t+Sk ‘>-| den maksat, ben zannettim olmayIp ben yakinen anlad mdIr; çünkü ayette söz konusu edilen kimse, mü’mindir; mü’min olan bir kimsenin hesapla karUIlaUacaWIndan Uüphe etmesi ise düUünülemez. Ancak “+ --=t +t U4- U t_+> + + •Sk x-| u z’+> v -| zO+ s + w-2t +> + t*Uv z”26 ayetindeki zann ise inkârcIlarIn Uüphesinden baUka bir Uey deWildir.27 Ne gariptir ki çokanlamlIlIkla ilgili telifte bulunan el-Vucûh ve’n-Nezâir müellifleri ezdâda gereken ilgiyi göstermemiUlerdir. Onlardan çok az kimse kelimelerdeki ezdâda dikkat çekmiUtir.28 ÖrneWin Mukâtil, Kur’an’da ezdâdtan olduWu söylenen kelimelerin çoWundan bahsetmemiUtir. Az da olsa ezdâdtan bahsedince kelimenin manalarInI sIralamIU, ancak kelimedeki ezdâd olgusuna dikkat çekmemiUtir. O, “G i|” kelimesi üzerinde durmuU, kelimenin üç ayrI manasInIn olduWunu belirterek bu manalarI sIralamIU ve kelimenin ikinci manasInIn sat n almak, üçüncü manasInIn ise satmak olduWunu belirterek ilgili ayetleri zikretmiUtir.29 ed-DâmeWânî de aynI Ueyi yapmIUtIr. ÖrneWin “L y” kelimesi için gizlemek ve aç &a vurmak, “ k” kelimesi içinse bilmek ve üphe etmek manalarInI zikretmiUtir.30 el-Vucûh ve’n-Nezâir müelliflerinin aksine, müfessirlerden ve ezdâd konusunda eser yazan ilim adamlarIndan çoWunun Kur’an’daki ezdâda özel bir ilgi gösterdikleri görülmektedir. Kur’an-I Kerim’de ezdâd olduklarI ifade edilen onlarca kelime mevcuttur. Ancak biz çalIUmanIn boyutlarInI göz önünde bulundurarak söz konusu kelimelerden ezdâd içerisinde en çok ismi geçenlere kIsaca göz atmak istiyoruz. B- KUR’AN-I KER M’DE EZDÂD ÖRNEKLER B.1. Racê/ Ezdâd ile ilgili kitaplarda “G ? ” kelimesinin ummak, ümit etmek ve korkmak anlamlarInda kullanIldIWInI görürüz.31 Kur’an-I Kerimde çokça geçen “G ?2” kelimesi, her iki manaya da hamledilmiUtir. “ –2 S+ -.x- S "U?t +7 S t*z S + ”32 ayetinde zikredilen recâ kelimesinin korkmak manasInda olduWu tefsir kitaplarInda dile getirilmiUtir.33 25 Hâkka, 69/19-20. Câsiye, 45/32. 27 Bkz: es-Sicistânî, el-Ezdâd, s. 72; Muharrem Çelebi, “Arapçada Ezdâd Meselesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi +lahiyat Fakültesi Dergisi, sayI: 4, zmir 1987, s. 44. 28 Ahmed Muhtâr Ömer, +lmu’d-Delâle, s. 200. 29 Mukâtil b. Süleymân el-Belhî, el-E bâh ve’n-Nezâir, thk. Abdullah 2ehhâte, Kahire 1975, s. 222-223. 30 Huseyn b. Muhammed ed-DâmeWânî, +slâhu’l-Vucûh ve’n-Nezâir fi’l-Kur’ani’l-Kerim, thk. Abdulaziz Seyyidu’l-Ehl, Dâru’l- lm li’l-Melâyîn, Beyrut 1970, s. 161, 311. 31 Bkz: Esma’î, el-Ezdâd, s. 23-24; bnu’s-Sikkît, el-Ezdâd, s. 179; s. 179; el-Enbârî, el-Ezdâd, s.18. 32 Nuh, 71/13. 26 103 Kur’an- Kerim’de Ezdâd “ –_- +& {+4+ vP+4t +v S< -.‘+2 •G S=- "U?t +8 S SI t 4+ S<”34 ayetiyle ilgili olarak Ebu Hayyân Uöyle der: “Ayette geçen racê, ümit etmek manasIndadIr. “-.‘+2 •G S=-” ifadesinde hazif vardIr. Ayetin takdiri “-. 2 G = B” Ueklindedir.”35 LugatçIlarIn bir kIsmI, bu lafIzdaki ezdâd olgusunu lehçe farklIlIklarIna hamletmiUtir.36 B.2. Eserra/ Ezdâd ile ilgili kitaplarda bu kelimenin gizlemek ve aç &a vurmak manalarInda olduWu ifade edilmiUtir.37 Esma’î Uöyle demiUtir: “—8 W 2 16” ifadesi sözü gizledim manasIna geldiWi gibi sözü aç &a vurdum manasI da taUImaktadIr. “+ SC+ v U S6+2 s4S SO+ + s u +1S6+ ”38 ayetinde söz konusu lafzIn manasI aç &a vurmak’tIr. Nitekim Ebu Ubeyde ve Esmaî, 16 kelimesinin ezdâdtan olduWunda ittifak etmiU ve bu ayetteki “ 16” kelimesinin aç &a vurmak manasInda olduWunu söylemiUlerdir. AyrIca Uair Ferazdak’a ait olan Uu beyit de “ 16” kelimesinin ezdâdtan olduWunu göstermektedir: 39 4!6 I wC w2 W . 1 b ? ˜ 5W 62 4 < “Haccâc’In kIlIcInI çektiWini görünce, Hâricî daha önce gizlemiU olduWunu açIWa vurdu”. B.3. 'erâ/ i ve i| fiillerinin satmak ve sat n almak manalarIna geldiWi hususunda ezdâd konusunda telifte bulunan ilim adamlarI nerdeyse ittifak etmiUlerdir.40 Ancak Kur’an’da söz konusu kelimeler incelendiWinde “ i” kelimesinin satmak, “ i|” kelimesinin ise satIn almak anlamlarInda kullanIldIWI görülür. Kur’an-I Kerim’de “ i” kelimesinin dört yerde satmak manasInda kullanIldIWI görülmektedir. AUaWIda görüldüWü gibi kelimenin zikredildiWi ayetlerin baWlamI bu manayI çaWrIUtIrmaktadIr.41 42 33 ”S "U4St +8 "U> SI t"S t*UX+ z t>S6 -.- t + +i + +ƒv„-S+ “ Bkz: Ferrâ, Meâni’l-Kur’an, I, 286; Esma’î, el-Ezdâd, s. 23; bnu’s-Sikkît, el-Ezdâd, s. 179; et-Taberî, Ebu Cafer Muhammed b. Cerîr, Câmiu’l-Beyân an Te’vili Âyi’l-Kur’an, thk. Ahmed Muhammed 2âkir, Muessesetu’r-Risâle, Beyrut 2000, XXIII, 635; el-Kurtûbî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’an, XVIII, 261. 34 Kehf, 18/110. 35 Muhammed b. Yusuf Ebu Hayyân el-Endelusî , el-Bahru’l-Muhît, Daru’l-Kutubi’l- lmiyye, thk. Âdil Ahmed Abdulmevcûd, Ali Muhammed, Beyrut 2001, VI, 160. 36 Bkz: Ebu Hayyân, el-Bahru’l-Muhît, VIII, 339; Ferrâ, Meâni’l-Kur’ân, I, 286; el-Enbârî, el-Ezdâd, s.18. 37 Bkz: Kutrub, el-Ezdâd, s. 89; el-Esmaî, el-Ezdâd, s. 21; bnu’s-Sikkît, el-Ezdâd, s. 177; Ebu Hatim esSicistânî , el-Ezdâd, s. 114; el-Enbârî, el-Ezdâd, s. 45; Ebu’t-Tayyib, el-Ezdâd, I, 353; es-SâWânî, el-Ezdâd, s. 232. 38 Yunus, 10/54. 39 Bkz: Kutrub, el-Ezdâd, s. 89; el-Esmaî, el-Ezdâd, s. 21; Ebu Hatim es-Sicistânî , el-Ezdâd, s. 115; elEnbârî, el-Ezdâd, s. 96; Ebu’t-Tayyib, el-Ezdâd, I, 353. 40 Bkz: Kutrub, el-Ezdâd, s. 98; el-Ferrâ, Meâni’l-Kur’an, I, 30; Ebu Ubeyde, Mecâzu’l-Kur’ân, I, 48; elEsmaî, el-Ezdâd, s. 30; bnu’s-Sikkît, el-Ezdâd, s. 180; Ebu’t-Tayyib el-LuWavî, el-Ezdâd, I 393; esSâWânî, el-Ezdâd, s. 234. 41 el-Müneccid, et-Tezâd, s. 159. 42 Bakara, 2/102. 104 Sabri Türkmen ”/Y+b U t + +*-D +2+b /ƒt•+ / +4S›- UEt + +i+ “ ”-.x - +!t + •G +M-t U.+ v +> w- N t +8 t + -p s + - + “ 43 44 ayetlerinde kullanIlan lafzIn satmak manasInda olduWuna Uu ayet iUaret etmektedir. “SOs+5v U*UXS x S…- t*UXS +"t S6+ t*UX+ z t>S6 + -- t(U4v + - + +ti +.x x |-”45 Dünya ve âhireti tercih hususunda Uu ayette “G i” kelimesi müminler için kullanIlmIUtIr. “-Y+ -yœv - +t>u SY ++_v S U tN+8 + 8-Cx -.x -P -+1 -< vP7- S=Uv <S”46 Ayette söz konusu edilen müminler, âhirete karUIlIk dünyadan vazgeçmiUlerdir. Ancak kâfirlerden bahsedilince “G i|” lafzI kullanIlmIUtIr. Nitekim “ U†x +•U8 SS< -Y+ -yœv - +t>u SY ++_v U + +ti + 8-Cx +J-„S z6 U SC+ v U*UXt+ ”47 ayetinde kâfirlerin, dünyaya karUIlIk âhiretten vazgeçtikleri ifade edilmektedir. “G i|” kelimesi Kur’an’da yirmi bir defa geçmiU ve her defasInda satmak deWil, sat n almak manasInda kullanIlmIUtIr. Birkaç ayeti örnek olarak zikretmek istiyoruz: 48 ”t*UXU7+2 +5-7 t:+_-+2 +4S< + UXv - SOS Ss‡ U + +ti + 8-Cx +J-„S z6“ 49 ”-Y+ - tM+4v - + SC+ v + + UXv - SOS Ss‡ U + +ti + 8-Cx +J-„S z6“ 50 ”t*UX+ z t>S6 + -- t(U4v + - + +ti +.x x |-“ 51 ”-.-7S6+ t - + ; t - t - UE + +ti w-Cx S0 S+ “ Tüm bu ayetlerde “G i|” kelimesi sat n almak manasIndadIr. DolayIsIyla i ve i| kelimeleri kökleri aynI olsa da bablarInIn farklIlIWIndan dolayI farklI manalarda kullanIlmIUlardIr. B.4. Zanne/ Ezdâd ile ilgili kitaplara bakIldIWInda “ k” kelimesinin üphe ve yakîn manasInda kullanIldIWI görülür.52 Bu hususta Ebu Hâtim Uöyle demektedir: Kur’an’da “ k” ek, üphe manasInda kullanIldIWI gibi yakîn manasInda da kullanIlmIUtIr. 2u ayetlerde söz konusu kelime üphe manasIndadIr53: ”+ --=t+t U4- U t_+> + + •Sk x-| u z’+> v -|“ ”-.x + - t*UXU>"U;UB t*UXU+ -> + t*UXs>S6 "uSk+ “ 54 55 AUaWIdaki ayetlerde ise söz konusu kelime yakin manasIndadIr56: 43 Yusuf, 12/20. Bakara, 2/207. 45 Tevbe, 9/111. 46 Nisa, 4/IV, 74. 47 Bakara, 2/86. 48 Bakara, 2/16. 49 Bakara, 2/175. 50 Tevbe, 9/111. 51 Yusuf, 12/21. 52 Bkz: Kutrub, el-Ezdâd, s. 71; el-Esmaî, el-Ezdâd, s. 34; bnu’s-Sikkît, el-Ezdâd, s. 177; Ebu’t-Tayyib elLuWavî, el-Ezdâd, I 368; es-SâWânî, el-Ezdâd, s. 238; bn Fâris, Ebu’l-Huseyn Ahmed b. Fâris b. Zekeriyyâ, Mu’cemu Mekâyîsi’l-Lu&a, thk. Abdusselâm Muhammed Hârûn, Dâru’l-Fikr, DImaUk 1979, III, 462. 53 Bkz: Taberî, Câmiu’l-Beyân, XXIII, 264. 54 Câsiye, 45/32. 55 HaUr, 59/2. 56 Ebu Hâtim, el-Ezdâd, s. 76-77. 44 105 Kur’an- Kerim’de Ezdâd “S "U -? +2 -.t S-| t*UXs>S6+ t*-X‘+2 "z SU t*UXs>S6 S "uz’+8 + 8-Cx ”57 Taberî, zann kelimesinin bu ayette yakîn manasInda kullanIldIWInI ifade ederek Uu açIklamalarda bulunmuUtur: Araplar “ k” kelimesini hem üphe hem de yakin manasInda kullanmIUlardIr. Arapçada bir kelimenin birbirine zIt iki manada kullanIldIWIna dair birçok örnek vardIr. Nitekim “O< 1” kelimesi karanl k ve k manasInda “•2 &” kelimesi de yard m eden ve yard m isteyen manalarInda kullanIlmIUtIr.58 59 Taberî, bu ayetteki “ söylemektedir.60 ”t.+- + -B /^ SU ‘>S6 U:t+Sk ‘>-|“ k” kelimesinin de yakinen bilmek anlamIna geldiWini B.5. As’ase/ As’ase/+ƒ+ t + kelimesi gelmek ve çekip gitmek manalarInda kullanIlmIUtIr. “+ƒ+ t + SK-| -Pt x + ”61 Ebu Ubeyde, bu ayetteki “+ƒ+ t + ” fiilinin gelmek ve çekip gitmek anlamlarIna geldiWini belirtmiUtir.62 RagIb el- sfehânî de ayette geçen “+ƒ+ t + ” fiilinin gelmek ve çekip gitmek manasInda olduWunu söylemiUtir. Ayet gecenin her iki tarafIna, yani gecenin baUlangIç ve “p ” kelimeleri karanlIWIn az ve bitiUine iUaret etmektedir. Çünkü “ ”O olduWu duruma iUaret eder ki, bu durum gecenin her iki tarafInda da mevcuttur.63 B.6. Kar’/ el-Esmaî, “G = ” kelimesinin Hicaz ehline göre hay zdan temizlenme, Irak ehline göre hay z dönemi anlamInda olduWunu söylemiUtir.64 Nitekim sahabe, tabiin, fukaha, dilbilimciler ve onlarI takip eden ilim adamlarI “ SOSd SSd s -X- z t>…S- + t;s+ ++8 U S=xS%U4v + /G U z”65 ayetinin manasI hususunda iki farklI görüU benimsemiUlerdir. Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, bn Mes’ud, Ebu Musa, bn Abbas, Mücahid, Said b. Cübeyr, Katade, krime, Dahhâk, Mukâtil, es-Süddî, er-Rabî’ ve Ebu Hanife ve arkadaUlarI ve baUka Kufe fakihleri söz konusu kelimenin hay z manasInda olduWunu söylemiUlerdir. Zeyd b. Sâbit, Ubâde b. es-Sâmit, Ebu’d-Derdâ, ÂiUe, bn Ömer, bn Abbas, ez-Zührî, Ebân b. Osman, Süleyman b. Yesâr, el-Evzaî, es-Sevrî, Hasan b. Sâlih, Malik, 2afii ve onlarIn dIUIndaki Hicaz fakihleri ise kelimenin temizlik manasInda olduWunu söylemiUlerdir. Ahmed b. Hanbel ise bu konuda: “Ben daha önceleri “G ” 57 Bakara, 2/46. Bkz: Taberî, Câmiu’l-Beyân, I, 17-18. 59 Hâkka, 69/20. 60 Bkz: Taberî, Câmiu’l-Beyân, XXIII, 585. 61 Tekvîr, 81/17. 62 Bkz: Kutrub, el-Ezdâd, s. 122; el-Esmaî, el-Ezdâd, s. 7; bnu’s-Sikkît, el-Ezdâd, s. 167; Ebu’t-Tayyib elLuWavî, el-Ezdâd, II, 488. 63 RagIb el- sfehânî, el-Mufredât, mad. 64 el-Esmaî, el-Ezdâd, s. 5. 65 Bakara, 2/228. 58 106 Sabri Türkmen kelimesinin hay zdan temizlenme manas nda oldu&unu söylüyordum. Ama imdi onun hay z manas nda oldu&unu dü ünüyorum”66 demiUtir. “G = ” kelimesinin manasI üzerinde yukarIda zikrettiWimiz Uahsiyetlerin farklI yorumlara gitmiU olmalarI, kelime için tek bir anlam tercihinde bulunmayI bir hayli zorlaUtIrmaktadIr. Nitekim Ebu Amr b. el-Alâ Uöyle demektedir: “G = ” kelimesi vakit manasIna gelmektedir. O hem temizlik vakti hem de hay z vakti manasInI taUImaktadIr.67 YukarIda görüldüWü gibi bn Abbas farklI tercihlerde bulunan her iki grup arasInda zikredilmiU, Ahmed b. Hanbel de her iki görüUü dile getirmiUtir. AyrIca RagIb el- sfehânî de bu hususta Uöyle demektedir: “G = ” kelimesi sadece hay zdan temizlik için veya hay zl l k dönemi için kullanIlmaz. Zira kan görmeyen temiz kimse K” ifadesi kullanIlmadIWI gibi kan görmeye devam eden hayIzlI için de için “G = aynI ifade kullanIlmaz.68 DolayIsIyla bu kelime ile kadInIn temiz olup olmadIWIndan emin olamadIWI dönem kastedilmiU olabilir. Nitekim mam eU-2âfii’den “Kar’/G = , temizlik döneminden hayIzlI döneme geçiU halidir.”69 dediWi nakledilmiUtir. BazI ilim adamlarI da söz konusu kelimeyi “temizlilik halinden hayIzlI döneme geçiU veya hayIzlI dönemden temizliliWe geçiUtir.”70 Ueklinde izah etmiUlerdir. SONUÇ Arapçada ezdâd kelimesinden maksat, bir lafzIn birbirine zIt iki manada kullanIlmasI olup birbirinden farklI iki lafzIn zIt manalara gelmesi deWildir. EzdâdIn dildeki varlIWI ile ilgili farklI görüUler bulunmaktadIr. Dilbilimcilerin büyük bir bölümü ile usulcülerin geneli ezdâdIn varlIWInI kabul etmiU ve onu mü terek lafIz içerisinde mütalaa etmiUlerdir. Daha sonralarI ezdâd konusu müstakil olarak ele alInmaya baUlanmIUtIr. Ezdâd konusunu iUleyen dilbilimcilerin bir kIsmI ezdâdIn çerçevesini çok geniU tutarken bir kIsmI da çerçeveyi oldukça daraltmIUtIr. EzdâdIn olmadIWInI savunan kimseleri de bu sInIf içerisinde mütalaa etmek mümkündür. Zira onlar ezdâdtan olduWu söylenen kelimeleri muhtelif yorumlarla ezdâdIn dIUInda tutmaya çalIUmIUlardIr. EzdâdIn diWer dillerde olduWu gibi Arapçada da var olduWu görüUünü kabul etmek, Kur’an’da da bu olguyu kabul etmeyi gerektirir. Zira birçok ayette ifade edildiWi gibi Kur’an Arapça olarak nazil olmuUtur. DolayIsIyla ArapçanIn özelliklerini yansItIyor olmasI gayet tabiidir ve hatta zorunludur. Bütün bunlardan anlaUIlmaktadIr ki, Kur’an lafIzlarI sadece bir manaya delalet etmemektedir. Bilakis zikredilmiU olduklarI yere, siyak ve sibaka göre muhtelif manalara gelebilmektedirler. Ute bu olgu Kur’an lafIzlarInIn kullanIldIklarI yere göre farklI manalara gelebiliyor olmasI Kur’an’In anlaUIlmasInda kelimelerin delalet etti&i manalar , ayetlerin ba&lam n , siyak ve sibak iyi bilmenin zorunluluWunu ortaya koymaktadIr. 66 Ebu Hayyân, Bahru’l-Muhit, II, 186. el-Esmaî, el-Ezdâd, s. 5. 68 RagIb el- sfehânî, el-Mufredât, mad. 69 Ebu Hayyân, Bahru’l-Muhit, II, 186. 70 Ebu Ubeyde, Mecâzu’l-Kur’an, I, 74. 67 Kur’an- Kerim’de Ezdâd 107 KAYNAKÇA Âlu Yâsin, Muhammed Huseyn, “Risâletu’l-Ezdâd li’l-MunUî,” Mecelletu’l-Mecmai’l+lmî el-Irâkî, SayI:35, YIl: 1984. el-Belhî, Mukâtil b. Süleymân, el-E bâh ve’n-Nezâir, thk. Abdullah 2ehhâte, Kahire 1975. Çelebi, Muharrem, “Arapçada Ezdâd Meselesi,” Dokuz Eylül Üniversitesi, +lahiyat Fakültesi Dergisi, sayI: 4, zmir 1987, s. 35-51. -----, “Ezdad”, TDV. +slam Ansiklopedisi, stanbul 1995, XII, s. 47-48. ed-DâmeWânî, Huseyn b. Muhammed, +slâhu’l-Vucûh ve’n-Nezâir fi’l-Kur’ani’l-Kerim, thk. Abdulaziz Seyyidu’l-Ehl, Dâru’l- lm li’l-Melâyîn, Beyrut 1970. Ebu Hatim es-Sicistânî, Sehl b. Muhammed, el-Ezdâd, thk. August Haffner, Beyrut 1913. Ebu’t-Tayyib, Abdulvâhid b. Ali el-LuWavî, el-Ezdâd fî Kelâmi’l-Arab, thk. zzet Hasan, DImeUk 1963. el-Enbârî, Ebûbekr Muhammed b. el-KâsIm, el-Ezdâd, thk. Muhammed Ebu’l-Fadl brâhim, el-Mektebetu’l-Asriyye, Beyrut 1987. el-Endelusî, Muhammed b. Yusuf Ebu Hayyân, el-Bahru’l-Muhît, Daru’l-Kutubi’llmiyye, thk. Âdil Ahmed Abdulmevcûd, Ali Muhammed, Beyrut 2001. Enîs, brahim, fi’l-Lehecâti’l-Arabiyye, MIsIr 1965. el-Esmaî, Ebu Saîd Abdulmelik, el-Ezdâd, thk. August Haffner, Beyrut 1913. Fehmî, Mansûr, “el-Ezdâd,” Mecelletu Mecmai’l-Lugâti’l-Arabiyye, Kahire 1935. bn Dureyd, el-Cemhere, Muessesetu el-Halebî, Haydarâbâd, 1351/1932. bn Fâris, Ebu’l-Huseyn Ahmed b. Fâris b. Zekeriyyâ, Mu’cemu Mekâyîsi’l-Lu&a, thk. Abdusselâm Muhammed Hârûn, Dâru’l-Fikr, DImaUk 1979, III, 462. bn Manzûr, Ebu’l-Fadl Muhammed b. Mukerrem, Lisanu’l-Arab, Dâru SâdIr, Beyrut tsz. bnu’s-Sikkît, Ebu Yûsuf Yakub, el-Ezdâd, thk. August Haffner, Beyrut 1913. el-Kurtubî, Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Ensârî, el-Câmi’ li Ahkâmi’lKur’ân, MIsIr 1987. Kutrub, Ebû Ali Muhammed b. el-Mustenîr, el-Ezdâd, thk. Hannâ Haddâd, Dâru’lUlûm, Riyad 1984. Küçükkalay, Hüseyin, Kur’an Dili Arapça, Konya 1969. el-Muneccid, Muhammed Nuruddin, et-Tezâd fi’l-Kur’ani’l-Kerim beyne’nNazariyyeti ve’t-Tatbîk, Dâru’l-Fikr, DImaUk 1999. Ömer, Ahmed Muhtar, +lmu’d-Delâle, Âlemu’l-Kutub, Kahire 1993. -----, min Kadâyâ’l-Lu&ati ve’n-Nahv, Âlemu’l-Kutub, Kahire 1974. er-Râfiî, Mustafa SâdIk, Târîhu Âdâbi’l-Arab, Daru’l-Kutubi’l-Arabî, Beyrut 1974. es-SaWânî, Ebu’l-Fadâil el-Hasan b. Muhammed, el-Ezdâd, thk. August Haffner, Beyrut 1913. Salih, Subhi, Dirasât fi F khi’l-Lu&a, Dâru’l- lm li’l-Melâyîn, Beyrut 1994. Sâlim, Abdu’l-Âl, Uevâhidu Sibeveyh mine’l-Muallakât fî Mîzâni’n-Nakd, Muessesetu’r-Risâle, Beyrut 1987. Sibeveyh, Amr b. Osman, es- el-Kitâb, Kahire 1889. Suyûtî, Celâleddîn Abdurrahman, el-Müzhir fî Ulûmi’l-Lu&a ve Envâihâ, thk. Muhammed Ebu’l-Fadl brâhim, Kahire tsz. et-Taberî, Ebu Cafer Muhammed b. Cerîr, Câmiu’l-Beyân an Te’vili Âyi’l-Kur’an, thk. Ahmed Muhammed 2âkir, Muessesetu’r-Risâle, Beyrut 2000. 108 Sabri Türkmen et-Tevvezî, Ebu Muhammed Abdullah b. Muhammed, el-Ezdâd, thk. Muhammed Huseyn Âlu Yâsin, Beyrut 1983. Ullmann, Stephane, Devru’l-Kelime fi’l-Lu&a, (Çev: Kemal Muhammed BeUir), Mektebetu’U-2ebâb, Kahire tsz. Weil, “Ezdâd”, MEB. +slam Ansiklopedisi, stanbul 1977. ez-Zebîdî, Muhibbuddîn Ebu’l-Feyz Seyyid Muhammed Murtadâ el-Huseynî Tacu’l-Arûs min Cevâhiri’l-Kâmûs, Dâru’l-Hidâye, tsz.