İL TARİH :SAMSUN :03.11.2017 ِب ٰھﺬَا َﺣ َﻼ ٌل َو ٰھﺬَا َﺣ َﺮا ٌم ِ ﻒ ا َ ْﻟ َ ﺴﻨَﺘ ُ ُﻜ ُﻢ ا ْﻟ َﻜﺬ ُ َو َﻻ ﺗَﻘُﻮﻟُﻮا ِﻟ َﻤﺎ ﺗ َ ِﺼ ِب َﻻ َ َِب اِنﱠ اﻟﱠﺬ۪ ﯾﻦَ َﯾ ْﻔﺘ َ ُﺮون َ ِﻟﺘ َ ْﻔﺘ َ ُﺮوا َ �ِ ا ْﻟ َﻜﺬ َ ۜ �ِ ا ْﻟ َﻜﺬ ﻋﻠَﻰ ﱣ ﻋﻠَﻰ ﱣ ۜ ﯾُ ْﻔ ِﻠ ُﺤ َﻮن ﺳﻠﱠﻢ َ ُﺻﻠّﻰ ﷲ َ � َ ﻋﻠَ ْﯿ ِﮫ و ﺳﻮ ُل ﱠ ُ ﻗﺎل ر ، ﺎس َز َﻣﺎنٌ ﻻَ ﯾُﺒَﺎ ِﻟﻰ ا ْﻟ َﻤ ْﺮ ُء ﺑِ َﻤﺎ أ َ َﺧﺬَ ا ْﻟ َﻤﺎ َل َ » ﻟَﯿَﺄْﺗِﯿَﻦﱠ ِ ﻋﻠَﻰ اﻟﻨﱠ « أ َ ِﻣ ْﻦ َﺣﻼَ ٍل أ َ ْم ِﻣ ْﻦ َﺣ َﺮ ٍام HARAMLARA KARŞI DUYARLI OLMAK Kardeşlerim! Okuduğum ayette Yüce Allah:“ Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü, 'Şu helâldir, şu da haramdır.' demeyin, sonra Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz, Allah'a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.” 1 Buyuruyor. Okuduğum hadis-i şerifte ise Efendimiz (sav):“Öyle bir zaman gelecek ki, kişi, malını helâlden mi yoksa haramdan mı elde ettiğine bakmayacak!” 2 Buyurmaktadır. Muhterem Mü’minler! Yüce Allah, en güzel şekilde yarattığı, yeryüzünde halife olarak seçtiği mahlûkunu en iyi bilendir. 3 İnsanın değerine binaen dünyada ve ahirette kendisinin mutlu ve huzurlu olabilmesi için vahiyler ve peygamberler gönderilerek tehlike ve kötülüklerden, zarar ve ziyanlardan koruyacak ilkeler manzumesi, helal ve haramlar konulmuştur. Netice olarak helâl ve haram, Allah'ın kulları için belirlediği sınırlardır. Bunlar, insanları kötü şeylerden uzaklaştırmakta ve onları iyi olana çağırmaktadır. Allah, kulları için bu sınırları çizmiş, bunlara riayet edenler için mükâfat vaat ederken, çizgiyi aşanlar için ise alçaltıcı bir azabın var olduğunu haber vermiştir. 4 Kardeşlerim! Sözlükte yasak, anlamına gelen haram, dini bir terim olarak, kesin bir delille, açık bir şekilde yapılmaması istenen fiildir. Dinimizde haram sadece yiyecek ve içeceklerde değil, kulluk vazifesi, ticaret, aile hayatı, beşeri ilişkiler, fert ve kamu hakları gibi tüm alanlarda görülebilen yasaklardır. İnsanların helal ve haram duyarlılığına dayalı bir hayat tarzı oluşturması onu kul hakkından uzak tutacaktır. Allah’u Teâlâ’nın “Allah’ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin” 6 emrine aykırı hayat tarzı ise fıtratımızı, kulluğumuzu, ruhumuzu, kimliğimizi kaybederek birbirimize düşman olmamıza sebep olacaktır Kardeşlerim! Gelin, bereketten uzak ve isyan kokan faizi bırakıp rızkı bereketlendiren sadaka ile huzurlu bir hayat sürelim. Gelin dilimize sahip çıkıp yalan, dedikodu ve gıybetten uzak bir hayatla kardeşçe yaşayalım. Gelin Allah’ın bize emrettiği ibadetleri yaparak hem hayatımızı düzenleyelim hem de kulluğumuzun bilincine varalım. Gelin birbirimize karşı kıskançlık, hamaset ve kin dolu düşünce ve duygulardan kurtularak Hz. Âdem’in çocukları ve Yüce Allah’ın huzurunda eşit ve kardeş olduğumuzu hatırlayalım. En önemlisi haramlara karşı duyarlı, takva dolu Müslümanlar olarak Yaratıcımızın bize sunduğu o tertemiz fıtratı bozmadan Rıza-i İlahiye varma sorumluluğunun bilincinde olarak yaşayalım. Hutbemizi Efendimiz (sav)’in harama duyarlı olmayı öğütleyen hadisi ile bitirmek istiyorum. “Helâl bellidir; haram da bellidir. İkisinin arasında ise birtakım şüpheli şeyler vardır ki insanların çoğu bunları bilmezler. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve ırzını (namus ve haysiyetini) korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse, harama düşmüş olur...” 7 Kıymetli Müslümanlar! Haram ve helal konularında duyarlı olmak¸ fıtrat üzere yaşamak demektir. Fıtrat¸ insan tabiatının¸ duygularından¸ tutkularından¸ zihinsel¸ sosyal ve kültürel faktörlerden etkilenmemiş ilk hâlidir. Her insanın fıtratına uygun bir hali vardır. Bu nedenle insan yaradılış amacına uygun olarak zararlı ve yasak olan fiillerden uzak durması ve haramlara karşı duyarlı olması gerekmektedir. Hazırlayan: Abdullah DEMİRCAN Bafra Vaizi Helal haram konusunda duyarlı olmaya da takva denilmektedir. Takva, yüce Rabbimizin rızasını kazanmak için hassas olmak¸ O'na isyandan kaçınmak, O’nu sevmek ve O’nun istediği doğrultuda yaşamaktır. 5 Nahl, 16/116 Buhari, Büyu, 23 3 Tin, 95/3; Bakara, 2/30 4 Nisa, 4/13-14 5 Enfal, 8/29 Redaksiyon: İl İrşat Kurulu 1 2 6 7 Nahl, 16/114 Müslim ,Müsakat, 107 İL : SAMSUN TARİH : 10/11/2017 ب اﻟﱠﺬِي ﻧَ ﱠﺰ َل ِ ﯾَﺎ أَﯾﱡ َﮭﺎ اﻟﱠ ِﺬﯾﻦَ آ َﻣﻨُﻮا ُ ﺎ�ِ َو َر آﻣﻨُﻮا ﺑِ ﱠ ِ ﺳﻮ ِﻟ ِﮫ َوا ْﻟ ِﻜﺘَﺎ َ ِ�ﺎ ب اﻟﱠﺬِي أَ ْﻧ َﺰ َل ِﻣ ْﻦ ﻗَ ْﺒ ُﻞ َو َﻣ ْﻦ ﯾَ ْﻜﻔُ ْﺮ ِﺑ ﱠ ُ ﻋﻠَﻰ َر ِ ﺳﻮ ِﻟ ِﮫ َوا ْﻟ ِﻜﺘَﺎ َ ﺳ ِﻠ ِﮫ َوا ْﻟ َﯿ ْﻮ ِم ْاﻵ ِﺧ ِﺮ ﻓَﻘَ ْﺪ ﺿ ﱠﻞ ﺿ ََﻼ ًﻻ َﺑ ِﻌﯿﺪًا ُ َو َﻣ َﻼ ِﺋ َﻜ ِﺘ ِﮫ َو ُﻛﺘ ُ ِﺒ ِﮫ َو ُر :ﺳﻠﱠﻢ َ ُﺻﻠّﻰ ﷲ َ � َ ﻋﻠَ ْﯿ ِﮫ و ﺳﻮ ُل ﱠ ُ ﻗﺎل ر َ ح َ ﺎن َو ْ َاﻹﯾ َﻤﺎنَ ﺗ ٌ ﺼﺪِﯾ َ ّﺐ َوﻗ ْﻮ ٌل ِﺑﺎﻟ ِﻠ ِ ﻖ ِﺑﺎ ْﻟﻘَ ْﻠ ِْ ِ ﺴ ِ ﻋ َﻤ ٌﻞ ِﺑﺎ ْﻟ َﺠ َﻮ ِار TAKLİDİ İMANDAN TAHKİKİ İMANA Kardeşlerim! Yüce Allah (cc) okuduğum ayet-i kerimede mealen şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr eden iyice sapıtmıştır.” 1 Sevgili Peygamberimiz (sav), dünya ve ahiret saadeti için bilgi isteyen Abdülkays heyetine şöyle buyurmuştur: “İman; Kalp ile tasdik, dil ile ikrar, beden ile amel etmektir.” 2 Kıymetli Müminler! İnsan, yaratanını tanımak ve O’na ibadet etmek için yaratılmıştır. Ancak ve ancak bu yaratılış gayesine uygun hareket ederse ebedi saadete ulaşabilir. Bu bakımdan insanın iman etmesi ve bu imanını son nefesine kadar muhafaza etmesi, dünyadan ve o’nun içindeki her şeyden daha kıymetlidir. Bizim için bu kadar kıymetli olan iman; Allah’ın Hz. Peygamber’e (sav) vahiy yoluyla bildirdiği emir nehiy ve hükümleri kabul edip bunların doğru olduğuna gönülden inanmaktır. Bir müslüman’ın imanında zirve noktaya ulaşması için kalben tasdik edip dil ile ikrar ettiği hususları yaşantısında da uygulaması gerekir. Kişiyi hem Allah katında hem de insanlar arasında değerli kılan şey kalbiyle dilinin, özüyle sözünün bir olmasıdır. Kardeşlerim! Delillere dayalı olmaksızın sadece çevrenin telkini ile meydana gelen ve adeta kişinin İslam toplumunda doğup büyümüş olmasının tabii sonucu olarak gözüken taklidi iman; inkârcı, kötü niyetli ve kötü düşünceli kimselerin ileri süreceği itirazlarda sarsıntıya uğrayabilir. Bu tür iman geçerli sayılsa da, kişi imanını dini ve akli delillerle güçlendirmekle sorumludur. Allah Teâlâ; “Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde, “Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuza uyarız” derler. Ya ataları bir şey anlamayan, doğru yolu bulamayan kimseler olsa da mı?” 3 buyurmaktadır. Ayeti kerime bize gösteriyor ki, icmali ve tafsili hak bir delile dayanmayan taklit, din hakkında yasaklanmıştır. Bilgisizliğe, delalete uyup taklit etmek aklen batıl olduğu gibi, şüpheli olan hususta da delilsiz taklit etmek caiz değildir. Deliller, ileri sürülecek şüphe ve itirazlara karşı imanı korur. Delillere, bilgiye, araştırma ve kavramaya dayalı böyle bir imana tahkiki iman adı verilmektedir. Esas olan her Müslüman’ın tahkiki imana sahip olması, neye, niçin ve nasıl inandığının bilincini taşımasıdır. Bu tür bir imanın oluşumunda da sağlıklı bir aile, kaliteli dini eğitim, dini tecrübe, iyi bir toplum etkili olmaktadır. Kıymetli Müminler! Tahkiki iman, Kur’an-ı Kerim ve sünnete gönülden tabi olmakla başlar, akıl ve naklin yanında sağlam duyu organlarının müşahede, araştırma ve uygulamasıyla olgunlaşır. Bu süreçte gösterilen sabır ve sebatın yanında ibadet ve salih ameldeki süreklilik de tahkiki imanın fıtratla bütünleşmesini sağlar. Artık iman kalpte sezilip, bizzat duyulan, basiretle müşahede olunan, bizzat yaşayarak kazanılan bir mertebeye yükselir. Kardeşlerim! İnsanı mutlu ve huzurlu kılan, güven içerisinde hayatını devam etmesine yardımcı olan inancıdır. Mümin, tahkiki imanı sayesinde ayaklarını sağlam basabileceği zemin bulur. Böyle bir iman O’na, olaylara nasıl bakacağını belirleyen bir bakış açısı, bir kalkış ve hareket noktası temin eder. Tahkiki iman sayesinde kişi, hayatını belirsizlikten, kargaşa ve karmaşadan kurtarıp anlamlı ve yaşanır bir hale getirebilir. Kaygılar, korkular, ümitsizlikler, geleceğe dair endişeler ve tüm bunların oluşturduğu karanlık, ancak tahkiki iman sayesinde aydınlanır. Tahkiki imana ulaşmak, Yüce Allah’ı bilmek, tanımak, O’na sığınıp güvenmekle mümkündür. Hutbemi sevgili Peygamberimizin (sav) bir duasıyla bitirmek istiyorum. “Allah’ım! Bize imanı sevdir, kalplerimizi imanla süsle, bize küfrü sevdirme kerih göster, bizi dosdoğru yolu bulanlardan eyle” 4 Hazırlayan: Murat ÖZTÜRK Alaçam Vaizi Redaksiyon: İl İrşat Kurulu 1 Nisa, 4/136 İbn Mace, Sünnet, 9 3 Bakara, 2/170 4 Hâkim, Deavât, 1868 2 İL : SAMSUN TARİH : 17/11/2017 aynı zamanda büyük bir fitnedir. Bu büyük fitne özellikle batı dünyasında İslam ve Müslüman düşmanlığını körüklemektedir. Müslümanlarla diğer toplumların huzur ve barış içerisinde yaşamasını zorlaştırmaktadır. Aziz Kardeşlerim! ﺷﺪﱡ ِﻣﻦَ ْاﻟﻘَﺘْ ِﻞ َ َ َو ْاﻟ ِﻔﺘْﻨَﺔُ ا ﺳﻠﱠﻢ َ ُﺻﻠّﻰ ﷲ َ � َ ﻋﻠَ ْﯿ ِﮫ و ُ ﻗﺎل ر ﺳﻮ ُل ﱠ ﺼﺒَ َﺮ ﻓَ َﻮا ًھﺎ َ َ َوﻟَ َﻤ ْﻦ ا ْﺑﺘ ُ ِﻠ َﻲ ﻓ، ُﺐ ا ْﻟ ِﻔﺘ َﻦ ِإنﱠ اﻟ ﱠ َ ِّﺴ ِﻌﯿ َﺪ ﻟَ َﻤ ْﻦ ُﺟﻨ FİTNE ÖLDÜRMEKTEN DAHA KÖTÜDÜR Aziz Kardeşlerim! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “ Fitne, adam öldürmekten daha ağırdır.” 1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz bahtiyar kimse, fitnelerden uzak kalandır. Bir musibete uğradığında sabredendir. Yazıklar olsun fitneye sebebiyet verenlere ve destek olanlara!” 2 Aziz Kardeşlerim! Fitne, İmtihan, iyi ve kötü şeylerle deneme; manevi çöküntü; dini, içtimai ve siyasi kargaşa anlamlarında kullanılan geniş kapsamlı bir terimdir. 3 Fitne, yaratılmışların en üstünü olan insanın izzet ve onuruna, şeref ve haysiyetine en çok zarar veren davranışlardan birisidir. Değerli Kardeşlerim! Fitnenin şekli, içeriği ve boyutu gerek aynı inanca sahip İslam ümmeti içerisinde gerek İslam ümmeti ile diğer farklı inançlara sahip milletler arasında yıllar hatta yüzyıllar süren çekişmelerin, kargaşaların, düşmanlıkların, ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Günümüzde halen aynı inanca sahip İslam ümmeti arasında Yüce Kitabımız Kur’an’ı, Hz. Peygamber (s.a.s)’in sünnetini anlama ve uygulama noktasında, görüş ayrılıkları, yorum farkları, mezhepsel farklılıklar dahi bir düşmanlık ve kan dökme sebebi olarak görülebilmekte, tefrikanın ve fitnenin kuvvetli bir aracı olabilmektedir. Aziz Kardeşlerim! Günümüzde İslam düşmanı güçler tarafından İslam adı kullanılarak ortaya çıkartılan terör örgütleri, dünya kamuoyunda İslam karşıtlığı hususunda muazzam bir fitneye sebep olmaktadır. Gizli eller yine bu cinayet şebekeleri vasıtasıyla açık bir şekilde küresel çaptaki basın, yayın ve medya organlarıyla dünya kamuoyunu İslam’ı terörün kaynağı bir din olduğuna inandırma gayreti ve çabası içerisindedir. Bu, bir insanın canına kıymayı bütün insanlığı öldürme, bir insana hayat vermeyi bütün insanlığa hayat verme 4 olarak gören barış ve hoşgörü dini olan İslam’a atılmış en büyük iftiradır ve Bakara, 2/191. Ebu Davud, Fiten ve Melahim, 2. 3 Çağrıcı, Mustafa, “Fitne”, DİA, XIII, 156. 4 Maide, 5/32. Kişilerin hayatlarını hedef alan fitnelerin varlığı gibi son yıllarda daha yoğun bir şekilde Yüce Allah tarafından indirilen son din olan İslam’ı ve onun mensupları olan Müslümanları toptan hedef alan, onlara yaşam hakkı tanımayan hatta yeryüzünden silmeyi hedefleyen büyük fitnelerin varlığıyla karşı karşıyayız. Hâlbuki şunu iyi bilmek gerekir ki bu ve benzeri büyük fitne ateşleri sadece kişileri değil, toplumu, insanlığı, hatta bütün dünyayı yakabilecek, yıkabilecek potansiyel taşımaktadır. İşte bu nedenle fitne, Kerim Kitabımız Kur’an’da öldürmekten daha ağır bir suç ve büyük günah olarak addedilmiştir. Değerli kardeşlerim! Gönülden iman etmiş bir mü’minin fitne ve fitnenin kaynağını teşkil eden söz, fiil ve davranışlardan sakınması gerekir. Aksi takdirde gittikçe çığ gibi büyüyen fitne, suçlusuçsuz her şeye ve herkese zarar verebilir, yok edebilir. Kardeşlerim! Yüce Rabbimiz Kuran’ı Kerimde Müslümanları fitneye, tefrikaya, ayrılığa karşı birlik ve beraberliğe davet etmektedir. Birlik ve beraberliğin nimet, ayrılık ve parçalanmanın da felâket olduğunu beyan etmektedir. 5 Başka bir ayette de fitne sonucu Müslümanların birbirlerine düşmeleri durumunda başlarına gelecek felaket konusunda şöyle uyarmaktadır: “Allah ve Resûlü’ne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin. Sonra korkuya kapılırsınız da gücünüz elinizden gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir” 6 Aziz Kardeşlerim! Fitnenin, tefrikanın, ayrılığın, düşmanlığın yakıcı, yıkıcı, yok edici etkisini bilen inananlar olarak gelin Rabbimizin davetine uyalım ve hep birlikte Millet olarak, İslam ümmeti olarak kardeş olalım, bir ve beraber olalım. Yüce Rabbimizin ipine, Kur’an’a, İslam’a sımsıkı sarılalım. Millet olarak kendi aramızda oldukça merhametli, birlik ve beraberlik içerisinde, din, vatan ve millet düşmanlarına karşı ise oldukça uyanık, güçlü ve hazır olalım. Hutbemi şu dua ile bitirmek istiyorum: Ya Rabbi sen bizim Mevla’mızsın bize güç ver kuvvet ihsan eyle. Aramıza kin, nefret ve fitne tohumları ekmek isteyenlere fırsat verme. Bize tevhit inancı etrafında vahdet nasip eyle. Rabbimiz! Milletimizi ve İslam âlemini her türlü fitne, tefrika, bela ve musibetten muhafaza eyle! Hazırlayan : Faysal ÖZDOĞRU/ Asarcık Vaizi Redaksiyon: İl İrşat Kurulu 1 2 5 6 Al-İ İmran, 3/102,103. Enfal, 8/46. İL: SAMSUN TARİH: 24/11/2017 ﺼ ٰﻠﻮة َ َو ٰاﺗُﻮا ﱠ ﺳﻮ َل ﻟَﻌَﻠﱠ ُﻜ ْﻢ ُ اﻟﺮ َوا َ ٖﻗﯿ ُﻤﻮا اﻟ ﱠ اﻟﺰ ٰﻛﻮة َ َوا َ ٖطﯿﻌُﻮا ﱠ َﺗ ُ ْﺮ َﺣ ُﻤﻮن ﺳﻠﱠﻢ َ ُﺻﻠّﻰ ﷲ َ � َ ﻋﻠَ ْﯿ ِﮫ و ﺳﻮ ُل ﱠ ُ ﻗﺎل ر PEYGAMBER (S.A.S)’İ SEVMEK O’NA TABİ OLMAKTIR Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor; “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Resûle itaat edin ki size merhamet edilsin.” 1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s): “Sizden biriniz beni annesinden-babasından, çoluk-çocuğunuzdan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olmaz” 2 buyurmaktadır. Değerli Mü’minler! İnsanlığa rahmet olarak gönderilen, insanlara kitabı ve hikmeti öğreten, dünya ve ahiret saadetine kavuşma yolunu açıklayan Peygamberimiz(s.a.s)’i sevmek, mü’min olmanın gereğidir. Peygamber (sav)’ sevgisi; mal mülk, mevki makam, çoluk çocuk gibi bütün sevgilerin üzerinde olmalıdır. 3 Peygamberi sevmenin en önemli delili ise; O’na uymak, her durum da O’nu örnek almaktır. Kardeşlerim! Geçmişten günümüze Hilye-i şerifler, mevlitler, naatlar ve şiirler O’na olan sevginin somut ifadeleri oldu. Asırlardır çocuklara Muhammed, Mehmet, Mustafa isimleri verildi. Ve İslam tarihinde, Peygamber sevgisine dair en güzel örnekleri “Peygamber, mü’minlere kendi canlarından daha önce gelir…” 4 ayetini yüreklerine nakşeden, sık sık “Anam, babam sana feda olsun Ya Resulallah!” diyen Ashab’ın hayatında görüyoruz. Hicret gecesi suikast düzenleneceğini bile bile Resulullah’ın yatağına yatarak ölümü göze alan Hz. Ali, “Seni nefsimden de çok seviyorum” diyen Hz. Ömer, “O ne söylerse doğru söyler” dediği için es-Sıddık lakabını alan hicret arkadaşı Hz. Ebubekir, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in vefatından sonra bir daha Medine-i Münevvere’de ezan okuyamayan Hz. Bilal, Selman-ı Farisi, Hz. Zeyd ve Hubeyb bin Adiy daha binlercesi hayatlarının her safhasında Rasûlullah(s.a.s)’ı canlarından çok sevdiler ve her hususta O’nun izinden gittiler. Kıymetli Müslümanlar! Peygamberi sevmek O’na tabi olmaktır. Peygamberi sevmek; Kur’an’a uymaktır, güzel ahlâk sahibi olmak adâletten ayrılmamak, istikamet üzere olmaktır; söz ve eylemlerinde dosdoğru olmak, gıybet yapmamak, başkalarına zulmetmemek, helâl ve harama riayet etmek, israf etmemek, komşuya eziyet etmemektir. “Benim kıldığım gibi namaz kılın”5 diyen o kutlu elçinin namazı gibi namaz kılmaktır. O’nun hoşlandıklarından hoşlanıp, sevmediklerinden kaçınmak, onun hal, ahval, tavır ve diline benzemektir. O’nun yolundan yürümek ve her yönüyle O’nu örnek almaktır. Kısacası Peygamberi sevmek, Allah’a layıkıyla kul olmaktır. Kardeşlerim! Peygamberimizi sevmek sadece sözde değil, özde de olmalı. İnsanın sözüne ve davranışlarına, yaşam tarzına yansımalı. Yetimin başını okşarken, fakirin elinden tutarken, mazlumun yardımına koşarken Allah’ın Rasûlü (s.a.s) örneğimiz olmalı. Eşler arası iletişimde, çocuklarımıza göstereceğimiz muhabbet ve adalette modelimiz olmalı. O’nun sünneti hayat tarzımız haline gelmeli; hayata, olaylara, dünyaya bakışımızı şekillendirmeli. Kardeşlerim! Kur’an-ı Kerim’de “O Peygamber'e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûr'a (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.” 6 diye buyuruluyor. Rabbim bizi bu kurtuluş ehlinden kılsın. Rasûlü (s.a.s)’nü Veysel Karani’nin sevdiği gibi seven ve O’nun ahlakıyla ahlaklanan, ibadetlerindeki samimiyette O’nu örnek alan kullarından eylesin. Hazırlayan: Suzan DEBEROĞLU / İl Vaizi Redaksiyon: İl İrşat Kurulu 1 Nur, 24/56 Buhari, Sahih, İman, 2/8 3 Tevbe; 9/24 4 Ahzab, 33/6 5 Buhârî, Ezân, 18 6 A’raf, 7/157 2