Dış Ticaret Müsteşarlığının çok önemsed

advertisement
T.B.M.M.
B : 36
21 . 12 . 2004
O :1
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dış Ticaret Müsteşarlığının çok önemsediğim diğer bir
önemli görevine daha değinmek istiyorum; bu da, Dış Ticaret Müsteşarlığının yurtdışı teşkilatını
oluşturan ticaret müşavirliklerinin işlevidir. Türkiye'nin jeoekonomik konumu, güçlü bir ticarî dip­
lomasiyi gerekli kılmaktadır. Bu meyanda, ticaret müşavirlikleri, Türkiye'nin uluslararası ticarî
menfaatlarının korunması, dışticaretinin geliştirilmesi, mal ve hizmet ihracatı ile döviz girdisini ar­
tırıcı faaliyetlerde bulunulması gibi, Türk malının imaj ve tanıtımının yapılması hususlarında önem­
li görevler yapmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öğüten, toparlar mısınız.
ALİ ÖĞÜTEN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak, bu kadar önemli
görevler üstlenen Dış Ticaret Müsteşarlığının bütçesine değinmek istiyorum. 2005 yılı bütçesinde Dış
Ticaret Müsteşarlığına ayrılan pay 76,9 trilyon liradır. Bu meblağ, toplam bütçenin yalnızca onbinde
4'ünü oluşturmaktadır. Bu oranı, ne bu kurumun üstlendiği önemli görevler açısından ne de diğer ül­
kelerdeki benzer kurumların bütçelerinin büyüklüğü açısından makul saymak mümkün değildir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken, Dış Ticaret Müsteşarlığı büt­
çesinin, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni eder, 2005 yılının, özellikle ihracatımız
açısından çok başarılı bir yıl olmasını diler, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öğüten.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına birinci konuşmacı, İstanbul Milletvekili Sayın Hasan
Fehmi Güneş; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HASAN FEHMİ GÜNEŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekil­
leri; demokratik yönetimlerin tümünde, başbakanlık, yürütme organının temel unsurlarından biridir.
Özellikle parlamenter sistemlerde ve teoride yaygın olarak Başbakana verilen rol, eşgüdümleyicilik
(koordinatörlük) olarak isimlendirilebilir. 1961 Anayasasının Başbakanla ilgili düzenlemeleri, bu
anlayışın ürünüdür.
Bu nedenle, 1961 Anayasasının 105 inci maddesi, Başbakanı, Bakanlar Kurulunun başkanı
olarak tanımlamış, görevlerini de, bakanlıklar arasında işbirliğini sağlamak ve genel siyaseti gözet­
mek olarak belirlemiştir. Bir başka anlatımla, 1961 Anayasasına göre Başbakan, Bakanlar Kurulu
içinde, eşitler arasında birinci olarak konumlandırılmıştır.
Bugün yürürlükte olan 1982 Anayasasının belirleyici niteliği, güçlü bir yürütme oluşturmaya
yönelmiş olmasıdır. Bu yönelişin doğal sonucu olarak, Başbakanlık da parlamenter sistemin sınır­
larını zorlayan yetkilerle donatılarak güçlendirilmiştir. Bu cümleden olarak, Anayasamızın 112 nci
maddesine göre, her bakan, öncelikle Başbakana karşı sorumludur. Aynı maddeye göre, ayrıca, Baş­
bakan, Bakanlar Kurulunun başkanıdır, bakanlar arasında işbirliğini sağlar, genel siyasetin yürütül­
mesini gözetir; bakanların görevlerinin Anayasaya ve yasalara uygun olarak yürütülmesini gözet­
mek ve bu konuda düzenleyici önlemler almakla yetkilidir. Yine Anayasanın 109 uncu maddesine
göre, Başbakan, bakanları seçip, belirleyip, Cumhurbaşkanına sunmak ve gerektiğinde bakanların
görevine son vermeyi önermek yetkisine de sahiptir. Ayrıca, Anayasanın 124 üncü maddesiyle, Baş­
bakana, yönetmelik çıkarma yetkisi de verilmektedir. 3056 sayılı Teşkilat Yasasının 3 üncü mad­
desinde de, Başbakanın, Bakanlar Kurulunun başkanı, bakanlıkların ve Başbakanlık teşkilatının en
üst amiri olduğu kuralı konulmuştur. Bu düzenlemeler, Başbakanlığı "b; kanlıklar bakanlığı"
düzeyinde güçlendirmiştir. Bu donanımıyla Başbakanlık, klasik parlamenter sistemin sınırlarını
aşan, aşırı güçlü, süper Başbakanlık statüsüne yükseltilmiştir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; söylemek istediğim şudur: Cumhuriyet tarihimiz boyunca,
Başbakanlık kurumu, hiç bu düzeyde etkili, yetkili ve güçlü olmamıştır. Başbakanlık, bugün, tüm
- 2 1 -
Download