Altını Islatma - BitkiselDestek.com

advertisement
Altını Islatma
http://bitkiseldestek.com/altini-islatma/
Altını Islatma
Altını Islatma Sorunu Özellikle Çocuklarla Görülmekle Beraber Bazı Gençlerde de Rastlanmaktadır. Özellikle Bu Sorunu Yaşayanlar Çok Ciddi Sıkıntılar Yaşamaktadırlar. Altını Islatma Sorunundan Kurtulmanın Yolu Aşağıdaki Makalede Yer Almaktadır.
Altını Islatma
Gece
Altını Islatma
Gece uyku sırasında farkında olmadan idrar yapma olarak
tanımlanabilir. Normalde çocukların çoğu hem tuvalet eğitiminin etkisi hem de
mesane kapasitesinin gelişmesi sonucu 2-4 yaş arasında idrarlarını hem gece hem
de gündüz tutmayı becerirler. Gece altını ıslatma çoğu zaman mesane
gelişimindeki gecikmenin bir sonucudur, bu nedenle de yaşla sıklığı azalır. Üç
yaşındaki çocukların %40’ı altını ıslattığı halde bu oran 5 yaşında %20’ye, 6
yaşında %10’a düşmektedir. Erkek çocuklar kızlara göre daha sık altını ıslatma
sorunu yaşamaktadır. Aileler 5-6 yaş civarında bu sorunla ilgilenmeye ve
genellikle de 7-8 yaşında hekimlerden yardım istemeye başlarlar. Ülkemizde 7-11
yaşındaki erkek çocukların %16’sında, kızların ise %11’inde altını ıslatma
sorunu olduğu bildirilmektedir.
Nedenleri
Gece altını ıslatmanın iki tipi vardır. Eğer çocuk hekime
getirilinceye kadar devamlı altını ıslatıyorsa Primer (birincil) tip, en az 6
ay kuru kaldıktan sonra altını ıslatmaya yeniden başlamışsa Sekonder (ikincil)
tip altını ıslatmadan söz edilmektedir. Altını ıslatan çocukların büyük
çoğunluğu birincil altını ıslatma gurubunda toplanmaktadır. Bazen altını
ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı duyma gibi bulgular eşlik edebilir.
Gece altını ıslatma, nedenlerine göre fizyolojik ver organik olmak üzere iki
guruba ayrılarak incelenmektedir.
Fizyolojik
Nedenler
Gece altını ıslatan çocukların büyük bir gurubu (%90-95’i)
fizyolojik altını ıslatma gurubunda toplanmaktadır. Bu çocukların gece uykuda
mesane doluluğunu hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitelerinin küçük ve
uyku derinliklerinin fazla olduğu bildirilmektedir. Esas önemlisi altını
ıslatmanın büyük oranda genetik yatkınlığa dayanmasıdır. Anne ve babadan
birisinde altını ıslatma öyküsü varsa çocukta %45, ikisinde birden varsa %77
oranında altını ıslatma sorunu yaşanmaktadır. Aile öyküsü olan vakalar iyileşme
zamanı bakımından ailelerine benzer bir seyir göstermektedirler.
Organik
Nedenler
Altını ıslatan çocukların %2-3’ünden şeker hastalığı, böbrek
hastalıkları, mesane hastalıkları gibi sorunlar saptanmaktadır. Vakaların
%5-10’unda ise altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı gibi
yakınmalar eşlik etmektedir. Bunlar “polisemptomatik altını ıslatma” olarak
tanımlanmaktadır. Bu çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu, idrarda bakteri olması,
kabızlık ve bazen besin alerjisi saptanmaktadır. Ayrıca son yıllarda halk
arasında “geniz eti” olarak bilinen adenoid vegatasyonlu çocuklarda yüksek
oranda altını ıslatma görüldüğü ve ameliyat sonrası yakınmalarının geçtiği
üzerinde durulmaktadır.
Genel olarak psikolojik olaylar daha önce bahsedilen primer
altını ıslatma sorununa yol açmazlar. Bu nedenle de altını ıslatan çocukların büyük
çoğunluğunda bir ruhsal sorun aramaya gerek yoktur. Ayrıca kötü çocukların
altını ıslattığı gibi ön yargıların geçersiz olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.
Bir ruhsal sorundan sonra altını ıslatma yaşanıyorsa bu genellikle fizyolojik
altını ıslatmanın tekrar ortaya çıkmasıdır. Davranışsal gerilemesi olan
çocuklarda gece altını ıslatma yanında okul başarısızlığı, korku gibi ek
bulgular vardır ve bunların mutlaka çocuk psikiyatristleri tarafından görülmesi
gereklidir.
Çocuğa
Yaklaşım
Hemen en önemle belirtmeliyiz ki altını ıslatmanın
kendisinden çok, bu çocuklara ailelerin ve toplumun yanlış tutumları zarar
vermektedir. Bunların içinde en tehlikelisi “Altına yapan kızını sobaya
oturttu” gibi haber başlıklarına konu olan cinsel bölgelere yönelik
cezalandırma girişimleridir. Bu tür tutumlar, çocuklar üzerinde etkisi ömür
boyu sürecek izler bırakmaktadır. Altını ıslatan çocukların fizyolojik bir
gelişme gecikmesi yaşadığı (bir tür diş çıkarmanın, konuşmanın gecikmesi gibi)
ve ailenin temel görevinin çocuğun benlik saygısı zedelenmeden bu sorunu
atlatmasını sağlamak olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle altını ıslatan
çocukların en geç 6 yaşında konuyla ilgilenen bir çocuk hekimi tarafından
değerlendirilmesi ve gerekli incelemeler yapıldıktan sonra bir tedavi planı
yapılması gereklidir. Altını ıslatma yakınması ile hekime getirilen çocuklar
daha önce bahsedilen organik faktörlerin varlığı bakımından incelenmelidir. Bir
başka deyişle altını ıslatma sorunun fizyolojik olup olmadığı belirlenmelidir.
Bunun için gündüz altına kaçırma, zor idrar yapma, kabızlık, zor ve acil idrar
yapma, çok idrar yapma, kafa travması geçirme, idrarla birlikte kaka kaçırma,
horlama ve gece ağızdan nefes alma gibi yakınmaların olup olmadığı
soruşturulmalıdır.
Elde edilen bilgiler ve genel muayene sonuçlarına göre idrar
incelemesinden, mesane filmlerine uzanan bir dizi tetkik yapılmalıdır. Altını
ıslatan çocukların %97’sinde fiziksel bir neden yoktur. Bu nedenle ayrıntılı
bir öykü çoğu zaman fizyolojik altını ıslatmanın olup olmadığı konusunda bilgi
verir. Bu noktada altını ıslatan çocukta “küçük mesane” veya uykudan uyanamama
sorunu mu olduğunun aydınlatılması önemlidir.
Tedavi
Yaklaşımı
Altını ıslatma idrar yolu enfeksiyonu gibi bir nedene
bağlıysa öncelikle bu tür sorunlar çözülmelidir. Fizyolojik altını ıslatma
sorunu olan çocukların tedavisinde ise şu ilkelere uyulmalıdır: Gece kalkıp
tuvalete gitme bir hedef olarak kesinleştirilmelidir. Tuvalete ulaşmak
kolaylaştırılmalıdır. Çocuğun kuru kalma sorumluluğunu üstüne almasına yardım
edilmelidir. Yatmadan önceki 2 saat boyunca fazla sıvı alımından kaçınılmalı ve
kafein içeren içecekler kesinlikle verilmemelidir. Yatağa girmeden tuvalete
gidilmelidir. Gece kuru kalması için bez bağlanmamalıdır. Bu tür yöntemler
temizlik için yararlı olmakla birlikte çocukların gece kalkma motivasyonlarını
olumsuz etkilemektedir. Sabah temizliğine çocuğun katılımı sağlanmalıdır.
Çocukların benlik saygıları desteklenmelidir. Ailelere nasıl davranacaklarını
anlatan kılavuzlar hazırlanmalıdır. Çocukların hangi günler kuru kaldıkları bir
kart üzerine işlenmelidir. Çocuklar en az ayda bir kez kontrol edilmelidir.
Tedavi
Yöntemleri
Altını ıslatan çocuklara genel olarak 7-8 yaşına geldiğinde
tedavi için girişimlerde bulunulması önerilmektedir. Bu girişimlerin başında
çocuğun kendisinin veya ailesinin gece uyanmasına dönük programlar gelmektedir.
Önce çocukların kendiliğinden uyanması denenir, bu mümkün olmuyorsa ailenin
çocuğu gece uyandırıp tuvalete gitmesini sağlayan program uygulanır. Daha önce
başarılı olduğu gösterilmiş 6 günlük bir programın ayrıntıları ise şu
şekildedir. İlk gece çocuk gece 1’e kadar her saat başı uyandırılır. Çocukla
konuşularak ve yürütülerek uyandığından emin olunur. Altı kuruysa övücü sözler
söylenir ve “tuvalete girme ihtiyacın var mı yoksa bir sonraki saati mi
bekleyeceksin” sorusu sorulur. Çocuk tuvalete gitmek isterse tek başına
tuvalete yürümesi istenir. Eğer çocuk altını ıslatmışsa pijama ve iç
çamaşırlarını kendisinin değiştirmesi teşvik edilir. Gece 1’de uyandırıldığında
kuru olsa bile idrarını yapmaya çalışması söylenir. Daha sonraki beş gece çocuk
bir kez uyandırılır. İlk gece uyuduktan 3 saat sonra, ikinci gece 2,5 saat
sonra ve böyle süre azaltılarak beşinci gece uyuduktan 1 saat sonra
uyandırılır. Son gece bundan sonra kendisinin uyanması söylenir. Bu programdan
sonra altını ıslatma tekrarlarsa (3 gün üst üste altını ıslatırsa) yeniden 6
gecelik uyandırma programı tekrarlanır. Bazı çalışmalarda bu program ile %92
oranında çocukların kuru kalması sağlanmış, bunların %20’sinde ise yeniden
altını ıslatma sorunu tekrarlanmıştır.
Alarm
Kullanımı ve İlaç Tedavisi
Daha önce anlatılan ve daha çok davranış değişikliği
üzerinde duran tedavilerden bir sonuç alınamadığında “enüretik alarm” kullanımı
veya ilaç tedavisi denenmelidir. Her iki tedavi yöntemi için de çocukların 8
yaşını bitirmesi beklenmelidir. Alarm cihazları çocuk idrar kaçırmaya başlar
başlamaz hareket geçen ve böylece çocuğun uyanıp, mesanesini kontrol etmesi
konusunda yardımcı olan araçlardır. Son yıllarda “enüretik alarm”
teknolojisinde önemli ilerlemeler olmuş ve hem küçük hem de kullanımı kolay
alarm cihazları üretilmiştir. Alarm tedavisine 2-3 ay devam edilmesi gerekmekte
ve bu tedavi ile çocuklarda %70-84 oranında iyileşme sağlanmaktadır. Alarm
tedavisi sonunda tekrarlama riski %10 dolayındadır. Altını ıslatma tedavisinde
uzun yıllardır çeşitli ilaçlar kullanılmıştır. Bunların arasında imipramin
(Tofranil), oxybutynin (uropan) isimli ilaçlar ilk kullanılanlardır. Son
yıllarda vücutta sıvı tutulmasını sağlayan Minirin isimli ilaç da tedavide
kullanılmaya başlanmıştır. İlaç tedavisi ile %10-60 arasında iyileşme
sağlanmakta, fakat tedavi kesildikten sonra %90’a varan oranda tekrar riski
bulunmaktadır. Bu nedenle son yıllarda alarm ve ilaç tedavisinin birlikte
kullanılması önerilmektedir. Altını ıslatma çocukluk çağında sık görülen bir
sorun olması yanında ailelerin yanlış tutumlarının sürdüğü bir konudur.
Öncelikle altını ıslatan çocukların konuyla ilgilenen çocuk
hekimleri tarafından değerlendirilmesi ve ailenin katılımı ile uzun dönemli bir
tedavi yaklaşımının denenmesi gereklidir. Son yıllardaki araştırmalar altını
ıslatma tedavisinde en etkili yöntemin tek başına veya bir ilaçla birlikte
alarm kullanımı olduğunu göstermektedir.
Bu tavsiyeler, genel bilgilerdir. Fakat unutmayınız ki, özel
rahatsızlığınız için en iyi tavsiye, şikâyetlerinizi dinleyen ve sizi muayene
eden doktorunuzun tavsiyesidir.
Etiketler: altına ıslatma, alt ıslatma
problemi, çocuklarda gece alt
ıslatma, çocuklarda gece altını ıslatma, alt ıslatmaya bitkisel
çözüm, yetişkinlerde alt ıslatma,
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download