ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ

advertisement
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
1 of 16
YIL: 7
SAYI: 77
önceki
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
MAYIS 2004
yazdır
Duygu EVİRGEN
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KARŞILAŞTIRMASI
ÖZET
Yolsuzlukların yoğunluğu, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) “Para Kurulu”
modelinde ısrar edilmesi, küresel ekonomideki durgunluk, ekonominin sıcak para girişine
bağımlı kalması, altyapısız, yanlış ve hızlı özelleştirme, Arjantin’de son dönemlerde devam
eden krizin 2001 yılında daha da derinleşmesine neden oldu
GİRİŞ
1980’li yıllarla beraber uygulanmaya başlanan özellikle üretime dayalı ekonomi
politikaları ve bu bağlamda tüketim yönü göz ardı edilen ekonominin oluşturduğu
durgunluk, bugün birçok ülkenin başına gelen ekonomik kriz sarmalının 2001 yılında
Arjantin’de kalmasına neden oldu.
Arjantin’in krize sürüklenmesinde ekonominin durgunluk içine girmiş olması önemli
bir faktör olmasına rağmen tek belirleyici sebep olmamış; dış borçların bozuk yapısı ve
IMF’in isteklerine, artık geri dönülemeyecek kadar bağımlı hale geldikten sonra karşı
çıkmalar ve buna bağlı olarak uluslararası piyasalarda yalnız kalması da önemli yer
tutmaktadır.
Bu çalışmada tüm yönüyle Arjantin krizi değerlendirilmeye çalışılmıştır. Ancak
Arjantin krizine geçmeden önce özellikle gelişmekte olan ülkelerde uygulanan istikrar ve
yapısal uyum programları ile IMF tipi istikrar programları genel bir çerçevede belirtilmiştir.
Sonrasında Arjantin ekonomisinin tarihsel gelişimi çizilerek kriz ortamını yaratan sosyal,
politik ve iktisadi etmenler ifade edilmiştir. Son olarak ise aynı dönemlerde kriz yaşayan
ülkemiz ile Arjantin krizi arasında karşılaştırma yapılmıştır.
1. İSTİKRAR VE YAPISAL UYUM PROGRAMLARI
Kapitalist dünya ekonomisinde geçmiş yirmi beş yıl boyunca meydana gelen
dönüşümleri özlü bir biçimde özetlemek gerekirse, kullanılabilecek en uygun ifadelerden
birinin “Keynesgil sosyal-demokrasinin egemen olduğu bir dünyadan sermayenin sınırsız
egemenliğini temsil eden bir başka dünyaya monetarist bir karşı devrimle geçiş girişimi”
03.03.2010 14:05
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
2 of 16
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
olabileceği belirtilebilir.
Yukarıdaki ifadenin ilk yarısı, yani “Keynesgil altın çağın” hem kapitalist metropoller,
hem de dünya ekonomisinin merkez-çevre ilişkileri içerisinde incelenmesi gerekir.
“Sermayenin sınırsız egemenliğini temsil eden dünya”ya gelince, bu ibare ile henüz
tamamlanmamış bir süreç kastediliyor: ABD ve İngiltere’de Reagen’cı ve Thatcher’cı
politikaların zaferi ve zamanla Avrupa sosyal demokrasilerinin büyük bölümünün aynı
modele daha yumuşak varyantlarla teslim olmaları batı ekonomilerinde meydana gelen
[i]
dönüşümlerin ana öğelerini temsil eder. Uluslararası sermayenin üçüncü dünya üzerinde
artan egemenliği ise uluslar arası mali kuruluşların yani Uluslararası Para Fonu (IMF) ve
Dünya Bankası (DB)’nın aracılığıyla gerçekleşmiştir. Bu iki kuruluşun az gelişmiş ülkelerin
iktisat politikalarını belirlemede son yirmi yıl içinde giderek artan, hatta zaman zaman
sınırsız görülen bir nüfuza sahip olmaları ise istikrar ve yapısal uyum programlarının
uygulanması yoluyla gerçekleşmiştir.
Dış şıkların krize sürüklediği ülkeye dönük uluslararası finans akımlarını yeniden
açmanın gerekli koşulu, tüm ana üyelerin IMF tarafından formüle edilmiş standart bir
istikrar ve uyum programını uygulamaya koymaktır.
1.1.
IMF Tipi İstikrar Programı
IMF tipi istikrar programı öncelikle bir ülkenin dış ekonomik ilişkilerinin istikrarını
sağlamaya yönelik koordineli bir para, maliye ve döviz kuru politikasını içermektedir.
Böylece istikrar programı uygulanan ülke uluslararası finansal piyasalardan ödünç alma
olanağı bulmaktadır. IMF programı resmileştiği ilgili ülkenin merkez bankasına kredi açarak
program belirlenen performans hedefine ulaşma koşulu sağlanmaktadır. Gerçekte IMF
programlarının en çok tartışılan ve eleştirilen öğelerinin başında koşulluluk kavramı
gelmektedir. IMF programlarının koşulları zaten çok tartışmalı iken, son yıllarda bu
koşullara yapısal reform olarak adlandırılan yeni önlemlerin eklenmesi bu konudaki
[ii]
tartışma ve eleştirileri daha da artırmıştır.
Program ödemeler dengesini iyileştirmek için işlerken, IMF kredisi ilgili ülkenin
Merkez Bankasının uluslararası rezervlerine takviye edilmektedir. IMF’ye müracaatın politik
olarak kuşkulu olması nedeniyle hükümetler zaman zaman IMF’den bağımsız, IMF tipi
programları yürürlüğe koymaktadırlar. IMF ve IMF tipi dış program dış açıkların istikrarını
hedeflemektedir. Kaynak dengesini sağlamak için IMF tipi programların iki yardımcı amacı
vardır. Bunlar, ihracatın teşviki için nispi fiyatların değiştirilmesi ve ithalatın talebinin ve
ihraç edilecek mal ve hizmetlere yönelik talebin azaltılması için toplam talebin
[iii]
azaltılmasıdır.
Genel olarak IMF tipi istikrar programlarının içeriği şöyledir:
03.03.2010 14:05
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
3 of 16
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
Paranın devalüasyonu
Kamu sektörü zararlarının azaltılması
Kamu sektörü karlarının artırılması
Sıkı para politikası
Piyasa faiz oranlarının yükseltilmesi
Ücretlerin kontrolü
Ticaretin liberalleştirilmesi
Fiyat kontrollerinin kaldırılması
Bir resmi IMF programında, bir ülke kantitatif özel makro ekonomik performans
hedefi belirleyebilir. Program süresi içinde IMF kredileri periyodik aralıklarla (genellikle üçer
aylık olarak) önceki performans hedeflerine ulaşılmasına göre verilir. Bazen hükümetler
IMF ile birlikte belirledikleri yeni hedeflere ulaşamayarak programın yürütülmesini kesebilir.
Uluslararası ticari bankalar IMF programına göre kredi verdikleri için, IMF programının sona
erdirilmesi bir anlamda ticari bankaların kredi ödemelerini durdurması demektir.
IMF tipi istikrar programlarının birinci amacı, ödemeler dengesi sorununun
çözümlenmesidir. Enflasyon oranı programın ikinci amacıdır. O sırada enflasyon zaten
şiddetli olduğu için, bir IMF tipi programın yürürlüğe konması enflasyon oranını
düşürmeden önce daha da yükseltir. Bu önemli bir sorundur. Çünkü geri beslenme süreci
ödemeler bilançosu iyileşirken enflasyonun sürmesine neden olabilir.
2. ARJANTİN EKONOMİSİ
Gelişmekte olan ülkeler kategorisinde yer alan Arjantin doğal kaynaklar bakımından
ABD, Kanada ve Avustralya gibi oldukça zengin durumda olan bir ülkedir. 37 milyonluk
nüfusunun ortalama olarak eğitim düzeyi yüksektir. Ülkenin tarım sektörü ihracata dayalı
olmakla beraber çeşitli sanayi dalları da mevcuttur.
Arjantin diğer gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında ekonomik ve sosyal
yönlerden daha gelişmiş durumdadır. Özellikle insani gelişmişlik düzeyi bakımından
Avrupa ortalamasından bile daha iyi durumdadır.
Tablo 1: Sosyal ve Ekonomik Durum
Arjantin
İnsani
Gelişim 0.88
Türkiye
0.78
Avrupa Ortalaması
0.85
Endeksi*
Kaynak: Barış Çiloğlu, Arjantin Ekonomik Krizi, ASAM, Dünya Ekonomisi Masası, Stratejik Analiz, Cilt 2, Sayı
22, Şubat 2002, s.2.
* İnsani gelişim endeksinde değer 1’e ne kadar yaklaşırsa o ülkenin halkının insani gelişimi o kadar iyi demektir.
1980’lerde ve 90’lı yılların ilk yarısında hızlı büyüm yaşayan Arjantin ekonomisi 20 yıl
içinde gayri safi yurt içi hasılasını 77 milyar dolar’dan 285 milyar dolara çıkarmayı
03.03.2010 14:05
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
4 of 16
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
başarmıştır. Hizmetler sektörü ağırlıklı bir ekonomisi olmasına rağmen ihracatta geleneksel
olarak gıda maddeleri ağırlıklı bir yapı mevcuttur. Arjantin’in en büyük sorunu dış
borçlardır. 1980 yılında 27 milyar dolar olan dış borçlar 2001 yılında 146 milyar dolara
ulaşmıştır.
2.1. Arjantin Ekonomisinin Tarihsel Perspektifi
Arjantin ekonomisinin tarihsel gelişimine bakıldığında yaşanılan kriz ortamına nasıl
geldiği daha net ortaya çıkmaktadır. Avrupa sermayesi için çok gözde bir yer olan Arjantin,
aynı zamanda Avrupa’dan daha çok iş olanağı sağladığı için göçmenlerin de gitmek
istedikleri bir ülkeydi. Ticaretin merkezi olan Buenos Aires aynı zamanda, İngilizlerin inşa
[iv]
ettiği demiryolu ağı ile ülkenin buğday ve etinin ihraç edildiği büyük bir limandı.
Ancak Birinci Dünya Savaşı ile birlikte tarımsal ürünlerin fiyatları düşmeye başladı
bu durum Arjantin için kötü bir başlangıçtı, ancak yapılan devalüasyonla ihracatta artış
sağlandı ve Arjantin ekonomisi 1930’larda yeniden toparlanmaya başlandı. 1930’lara
gelindiğinde ülke dünyanın en büyük et ihracatçısı durumuna gelmiş ve kişi başına milli
[v]
geliri ise Fransa’yla aynı duruma ulaşarak büyük bir ekonomik güç halini almıştır.
1940’lı yıllara gelindiğinde dış ticarette bir takım önlemler alarak verimsiz sanayi
kollarının yaşamasını sağlamış olan Arjantin, bu dönemdeki kaotik rejim bunalımlarıyla
birlikte uluslararası ortamdan izolasyona uğrama süreci yaşamış bu arada ekonomisi
[vi]
gittikçe bozulmuştur.
1982 yılında başlayan ve 2,5 ay süren Falkland Savaşı, ardından gelen Meksika’nın
yaşadığı borç krizi tüm Latin Amerika ülkelerini etkilediği gibi Arjantin’i de etkilemiş, ülke
ekonomisindeki istikrarsızlık kronik hale gelmiştir. Bu durum Arjantin’in uzun yıllar bütçe
açıklarını kapatmak için para basma yoluna gitmesine ve hiper enflasyon sürecinin
yaşanmasına neden olmuştur. 1980’lerin sonunda enflasyon, aylık % 200’e kadar
ulaşmıştır. Fiyatlar, bu dönemde, gün içinde sürekli yükselmekte ve gün boyu % 20’ye
kadar değişiklik göstermekteydi.
1989 yılında Carlos Menem’in devlet başkanı seçilmesiyle liberal politikalar
izlenmeye başlandı. Ekonomi bakanlığına Domingo Cavallo getirildi. Cavallo kamu
açıklarını kapatmak ve enflasyonu kontrol altına alabilmek amacıyla para kurulu
uygulamasına geçmiştir. Cavallo’nun yapmış olduğu reform hareketleri ile birlikte güven
yeniden sağlanmış ve ekonomi büyümeye geçmiştir. 1991-94 yılları arasında Arjantin
[vii]
ekonomisi yıllık ortalama % 7,7 oranında büyümüştür.
Tablo 2: Arjantin Krizinin Kronolojisi
Temmuz 2001
Temmuz 2001
Piyasalardaki güvensizlik ve Devlet Başkanı Rua’nın istifa söylentileri borsayı son 28
ayın en düşük seviyesine indirdi.
Üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu Arjantin’in notunu düşürdü.
03.03.2010 14:05
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
5 of 16
Ağustos 2001
Ekim 2001
1 Aralık 2001
5 Aralık 2001
6 Aralık 2001
13 Aralık 2001
18 Aralık 2001
20 Aralık 2001
23 Aralık 2001
30 Aralık 2001
1 Ocak 2002
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
IMF, Arjantin’le yapılan stand-by anlaşmasını 8 milyar dolar yükseltti.
Halk, bankalardan yaklaşık 1,3 milyar dolar ekti.
Cavallo bankalardan para çekmeye limit getirdi.
IMF 1,3 miyar dolarlık kredi dilimini vermeyeceğini açıkladı.
Borçları ödemek amacıyla özel emeklilik fonlarını kullanmaya başladı.
İşsizlik oranı % 18,3 oldu. Bu 1998 yılından beri en yüksek oran olarak gerçekleşti.
IMF, Ocak ayında Arjantin’in borç ertelemesi yapabileceğini açıkladı.
Başkan Rua ve Cavallo istifa etti.
Adolfo Rodriguez Saa, 2002 Mart ayına kadar başkan seçildi.
Yoğun Protestolar yüzünden Saa istifa etti.
Parlamento, Peronist Snatör Eduardo Duhalde’yi Rua’nın kalan başkanlık süresini
dolana kadar iki yıl için başkan seçti.
Kaynak: Barış Çiloğlu, Arjantin Ekonomik Krizi, ASAM, Dünya Ekonomisi Masası, Stratejik Analiz, Cilt 2, Sayı
22, Şubat 2002, s.3-4.
2.2. Krizin Gelişimi
Arjantin ekonomisinin sağlıksız yapısı aşağıdaki etkenlerden kaynaklanmaktadır:
Gelir dağılımının bozukluğu ve yüksek işsizlik ülkede rüşvet ve yolsuzlukları sürekli
artırmaktadır. Yolsuzluk sıralamasında Türkiye’den daha kötü bir durumdadır.
1990 yılından itibaren uygulanan hatalı özelleştirme politikaları ile oluşturulan
verimsiz şirketler ve karteller ülke ekonomisine zarar vermektedir. Arjantin, milli petrol
şirketlerini bile stratejik değerlendirme yapmadan satmıştır.
1990-2000 yılları arasında Arjantin’e 150 milyar dolar sıcak para girişi oldu. Bu durum
Arjantin ekonomisinin dengesini bozmuştur.
Asya, Meksika ve Rusya krizlerinin etkisiyle ekonomisi zayıflamış olan Arjantin’in
oldukça kısa vadeli, ödenmesi zor dış borçları 146 milyar dolar olmuştur.
Yukarıdaki sebepler bir ülkenin krize girmesi için her ne kadar gerekli olsa da yeterli
değildir. Çünkü Arjantin’in durumunda olan hatta daha kötü olan ülkeler bulunmaktadır.
Arjantin’de krizin oluşmasında asıl faktör IMF ile olan ilişkilerdir. 2001 yılının
ortalarına doğru Arjantin’de ekonomi politikalarına duyulan güvensizlik, özellikle Temmuz
ayında üç büyük kredi derecelendirme kuruluşunun Arjantin’in kredi notlarını düşürmesiyle
açıkça ortaya çıkmış, ardından özellikle Arjantin’de önemli aktifleri bulunan İspanyol
bankalarının piyasalarından çekilmeye başlamaları ile birlikte iyice artan güvensizlik
ortamında ülkeden hızlı bir şekilde kaynak çıkışı yaşanmaya başlanmış; zamanın Ekonomi
Bakanı Cavallo bu durumun önüne geçmek için IMF ile tekrar anlaşma yapmak zorunda
[viii]
kalmıştır.
Ancak IMF, Arjantin’den para kurulu uygulamasına son vermesini ve aynen
Türkiye’de olduğu gibi dalgalı rejimine geçilmesini istemiştir. Cavallo, IMF’nin bu isteğini
kabul etmeyince IMF verilmesi gereken 1,3 milyar dolarlık kredi dilimini dondurmuştur. Bu
durum ülkeden kaynak çıkışını hızlandırmıştır. Bu duruma önlem almak amacıyla
bankalardaki mevduatlara bloke getirilmiştir.
Mevduatlara bloke getirilmesi kararı halk tarafından kabul görmemiş ve bankalar
03.03.2010 14:05
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
6 of 16
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
önünde uzun kuyruklar oluşmaya başlamış; devamında ise sokak çatışmalarına dönüşen
[ix]
olaylar sonucunda Cavallo istifa etmiştir.
2.3. Devalüasyon
Rua’dan sonra Saa’nın da istifa etmesiyle başkan seçilen E. Duhalde, ülkede 11
yıldır uygulanan 1 peso, 1 dolar eşitliğini bozarak, % 41 oranında devalüasyon
gerçekleştirmiştir. Ancak karaborsada bu oran 1 ABD doları = 1,6 Peso oranında
uygulanmaktadır.
1995 yılında Arjantin’in en büyük ticari rakibi olan Brezilya’nın sabit kur sisteminden
vazgeçmesi ve Şili’nin de Arjantin’den avantajlı konuma geçmesiyle Arjantin bir zamanlar
hakim olduğu gıda ihracat pazarını kaybetmiş, ülke bir türlü sabit kur rejimi yüzünden
durgunluktan kurtulamamıştır.
Arjantin’de yapılan devalüasyonla beraber ücretli olarak çalışanlar ve yabancı
[x]
yatırımcılar, özellikle İspanyol şirketleri, büyük zararlara uğramışlardır. Bu zararların bir
kısmı aşağıda belirtildiği gibidir.
Geleneksel olarak Arjantin ile sıkı ticari ve kültürel bağları olan İspanya, son on yılda
30 milyar dolar yatırım yapmıştır. Arjantin’in GSYİH’nın % 10’nundan fazla olan bu
miktar İspanya GSYİH’nın ise % 5’ini oluşturmaktadır. Bu yüzden dolar cinsinden
borcu olan ve yatırım yapan şirketler büyük zarara uğramışlardır.
Ülkenin en büyük alt yapı işletim sistemleri İspanyol firmalarının elindedir ve söz
konusu firmalar devalüasyona rağmen faturaları peso üzerinden tahsil etmek
zorunda olmaları firmaları zarara uğratmaktadır.
Arjantin’in en büyük bankaları İspanyol sermayesi ile kurulmuştur. Bankalar 100.000
doların altındaki kredilerin geri ödemelerini peso cinsinden alacaklarını beyan
etmişler, bu durum bankalar açısından zararlı olmuştur.
Devalüasyonla birlikte Arjantin dış ticarette göreceli bir üstünlük sağlamayı
amaçlamaktadır. Ancak pesonun devalüasyonu birçok firmanın aleyhine işlemektedir. Bu
durumun nedeni ise dolar-peso eşitliğinden kaynaklanan ekonominin dolarizasyon içinde
olması birçok Arjantin ve yabancı şirketin dolar cinsinden borçlanmasıdır. Kısaca ülkedeki
şirketlerin borçlarının çoğu dolar cinsindendir ve devalüasyonla birlikte bu borçlar reel
olarak artmıştır. Ayrıca Arjantin’de ihracatçı firmaların % 60’dan fazlası et ve mineral işi ile
uğraşmaktadır. Bu durum bazı sıkıntıları beraberinde getirmektedir.
Uluslararası piyasalarda fiyatları düşen gıda ürünleri ihraç eden Arjantin için
devalüasyonun çok fazla yarar sağlamayacağı açıktır.
Arjantin’in en büyük ihraç kalemlerinden olan et ihracatı ise 2001 de meydana gelen
hayvan hastalıkları yüzünden uluslararası yasaklara maruz kalmıştır.
03.03.2010 14:05
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
7 of 16
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
3. ARJANTİN KRİZİNİN BAŞLICA FAKTÖRLERİ
3.1.
Dış Borçlar
Arjantin’i krize sürükleyen nedenlerin başında dış borçlar sorunu gelmektedir.
Hükümet kamu borçlarını yeniden yapılandırmada ve borçları ödemek için gerekli
kaynakların sağlanmasında başarısız olmuştur. Ayrıca federatif yapısı olan Arjantin’de
[xi]
eyaletlerin kendi başlarına borçlanmaları
ve hükümetin sosyal kamu kuruluşlarının
borçlarını üstlenmesi borçların yükselmesine sebebiyet vermiştir. Arjantin’in dış borcu 2002
yılı sonunda 154 milyar dolar olmuştur.
3.2. Moratoryum
IMF’nin desteğini kaybeden Arjantin’in borçlarını geçici süre ödeyemeyeceğini
söylemesi, yani teknik olarak moratoryum ilan etmesi, uluslararası piyasalar tarafından
[xii]
beklenen bir gelişme olarak karşılanmıştır.
Arjantin vermiş olduğu bu kararla
uluslararası sermaye piyasalarından dışlanmıştır.
1998 yılında ekonomik krize düşen ve 40 milyar dolarlık borcunu erteleme kararı
alan Rusya’nın dünya ekonomisinde yaratmış olduğu etki göz önüne alınırsa, 146 milyar
dolarlık borcunu erteleyen Arjantin’in çok daha büyük ve derin etki yaratması gerekirdi.
Ancak moratoryumun etkisi sınırlı kalmıştır. Bunun nedeni ise; Arjantin’e kredi veren
uluslararası bankalar 2001 yılının son çeyreğine bakıldığında Arjantin’in bir moratoryum
ilan edeceğini tahmin etmeleri ve bu yüzden yüksek risk primi ile borç vermelidir. Ayrıca
IMF’nin 18 Aralık 2001 tarihinde yaptığı açıklamayla Arjantin’in moratoryuma gideceğinin
sinyalleri verilmişti. Bu yüzden IMF etkilenmesi muhtemel Latin Amerika ülkeleri ile
ilişkilerini güçlendirmiştir.
3.3. Para Kurulu
Yıllarca süren kronik yüksek enflasyondan kurtulmak amacıyla Nisan 1991
[xiii]
tarihinde bir pesonun bir ABD dolarına eşitlenmesiyle para kurulu oluşturulmuştur.
Para kurulu uygulaması Avrupa’nın sömürgelerine uygulattığı unutulmuş bir
sistemdir. Bu sistemde sömürgeler kendi paralarını basabilmekte ancak para katı bir
biçimde sömürgeci ülkenin parasının değerine bağlı kılmakta ve bunun denetimini
dövizlerden oluşan rezervlere dayandıran yasa ile garanti altına alınmaktaydı. Merkez
bankasının yerel banknotların tümünü değiştirebilecek kadar sömürgeci ülke banknotu
bulundurması gerektirmekteydi.
Enflasyon 1989 yılında % 3000 civarında gerçekleşmiştir. Amacı enflasyonu
düşürmek olan Para Kurulu başarılı olmuş 1994 yılında enflasyon % 4, 1995 yılında % 2’ye
indirilmiştir.
03.03.2010 14:05
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
8 of 16
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
Para kurulunun bir başka yararı ise enflasyonun kontrol altına alınması ve döviz
kurunun istikrara kavuşması olmuştur. Bu sayede 1994 yılına gelindiğinde Arjantin
dünyanın en büyük doğrudan yabancı sermaye çeken ülkesi olmuştur.
Para kurulu enflasyonu düşürmekte başarılı olsa da, krizde çok önemli bir yer
tutmaktadır. Para kurulunun krizdeki rolünü sıralamak gerekirse;
IMF 2001 yılının ikinci yarısından sonra Arjantin’den dalgalı döviz kuruna geçmesini
istemiş; ancak Cavallo IMF’nin bu istediğini reddetmiştir. Para kurulunun
kaldırılmaması nedeniyle IMF, Arjantin’e vermesi gereken kredi dilimini vermemiştir.
Para kurulu ile birlikte dolara sabitlenen peso aşırı değerlenmiş; buna ek olarak
Brezilya ve Şili’nin daha zayıf olan para birimleri ile birlikte Arjantin dış ticarette
rekabet gücünü kaybetmiştir.
Piyasanın dolarize olması, yüksek reel faiz oranları ve petrol fiyatlarından
[xiv]
kaynaklanan ticaret hadlerindeki sapmalar, ülkeyi resesyona sürüklemiştir.
4. ARJANTİN KRİZİNİN GLOBAL ETKİLERİ
Şimdiye kadar yaşanan krizlere bakıldığında, gelişmekte olan ülkelerin birinde
başlayan bir krizin diğer piyasalara yayılmasında ülkeler arasındaki ticaret bağının ve
yatırımcıların paniğe kapılıp diğer gelişmekte olan piyasalardan da çekilmeye
başlamasının etkili faktörler olduğu görülmektedir.
Güneydoğu Asya ülkelerinde 90’lı yılların sonlarında karşılaşılan tablonun
yaratıcıları arasında ilk sıraya reel ve finansal sektördeki çalışan firmaların finans
yapılarında özellikle, finansal bağımsızlık ve finansal kaldıraç oranlarındaki hızlı düşüş ve
bu ülkelere yönelik sermaye girişinin bıçak gibi kesilmesine ve hızla tersine bşr akışın
başlamasına neden olmuştur. Ayrıca bu krize derinlik kazandıran bir başka neden ise
Çin’in 1994 yılında yapmış olduğu devalüasyon ve bunun hemen ardından Meksika’nın
yaşadığı Tekila krizi sonrasında pesonun Nafta nedeni ile sağlamış olduğu üstünlüktür.
[xv]
Bu kapsamda değerlendirildiğinde, Arjantin'in Brezilya dışındaki ekonomilerle çok
yoğun ticaret ilişkisi içinde olmaması, bu krizin diğer piyasalara etkisini yatırımcıların
tavrına bağlı hale getirmiştir. Arjantin krizinin global düzeye yayılma riski üzerinde çok
farklı yorumlar yapılmakla birlikte, genel kanı Asya krizi kadar bir etkisinin olmayacağı
şeklindeydi.
Gelişmekte olan piyasalara kullandırılan toplam dış borç stoğu içindeki payı yaklaşık
%20 düzeyinde olan Arjantin'deki olumsuzluklar, en çok bono piyasalarını etkiledi. Krizin
hisse senedi piyasaları ve döviz kurları üzerindeki etkileri ise bono piyasasındakine kıyasla
daha hafif oldu. Arjantin'de yaşananlardan, gelişmekte olan ülkeler, başta Güney Afrika,
03.03.2010 14:05
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
9 of 16
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
Polonya, Türkiye ve Brezilya olmak üzere ciddi şekilde etkilendiler; yerel para birimleri
[xvi]
değer kaybederken, borsa endeksleri düştü.
Gelişmekte olan piyasaların yanısıra, Arjantin'de önemli ölçüde yatırımları bulunan
ABD bankalarının ve Latin Amerika genelinde büyük kredi portföyleri bulunan İspanyol
bankalarının hisse fiyatlarında da düşüşler yaşandı.
Arjantin'in en büyük ticaret ortağı konumundaki Brezilya, yaşananlardan en fazla
etkilenen ülke oldu. Hala yüksek düzeyde dış borca ihtiyacı olan Brezilya'da krizin
başlaması ile birlikte yaşanan devalüasyon % 4.5'e ulaşırken, bonolar yaklaşık % 8 değer
kaybetti. Ancak krizin olumsuz etkilerini azaltmak için bazı ekonomik önlemlerin gündeme
geldiği Brezilya'nın, en kötü ihtimalin gerçekleşmesi halinde bile, borçlarını geri ödeme
konusunda sorunla karşılaşacağı düşünülmemekteydi. Gelişmelerden etkilenen diğer bir
ülke de yine Arjantin'de yatırımları bulunan Şili oldu. Şili'de yerel para birimi iki haftalık
dönemde yaklaşık % 5 değer yitirdi. Latin Amerika'da krizden en az etkilenen ülkeler ise,
cari denge fazlası veren ve dış borç ihtiyacı olmayan Venezüella ve Arjantin ile kayda
değer bir ticaret ilişkisi bulunmayan Meksika oldu.
Güney
Afrika ve Polonya ise yoğun yabancı yatırımlar nedeniyle krizden en
çabuk etkilenen ülkeler oldu. G. Afrika'da yerel para birimi rand %3.4 değer kaybetti,
ancak toparlanmaya başladı. Polonya'da ise bütçe açığının beklenenden daha yüksek
çıkması nedeniyle krizin etkisi daha ağır oldu ve zloty %12 değer yitirdi.
5. ARJANTİN VE TÜRKİYE KRİZLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Reformlar ve sonuçları 1980’li yılların sonunda 4 haneli enflasyon yaşayan Arjantin,
1991 yılında IMF’in desteğini alarak ekonomide köklü reformlar uyguladı. Bunların
başlıcaları şunlardır:
Döviz rejiminde değişikliğe giderek para kurulu uygulamasına geçmek.
KİT’lerin özelleştirilmesi.
Sosyal güvenlik sisteminin yeniden düzenlenmesi.
Vergi sisteminin iyileştirilmesi.
Bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması, sektörün sermaye yeterliliği
standartlarının sıkılaştırılması, sermayesi yetersiz bankaların kapatılması ve kamu
bankalarının özelleştirilmesi.
Bu kapsamlı reformlar sonunda, ilk beş yıllık süreçte kamu açığı GSMH’nın yüzde
2’si seviyesine düşürüldü, enflasyon kontrol altına alındı, ortalama yüzde 5’in üzerinde
büyümeye ulaşıldı ve ülkeye 15 milyar doların üzerinde yabancı sermaye girişi sağlandı.
Aslında Türkiye’de de Arjantin’de de kriz yeni bir olgu değil ve krizlerin nedeni de
[xvii]
ekonominin yapısal niteliğinden kaynaklandığı için yıllardır sürüyor.
03.03.2010 14:05
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
10 of 16
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
5.1. Dış Krizlerin Etkisi
1994 yılında Meksika’da yaşanan krizin etkisiyle Arjantin’in borçlanma maliyetleri
yükselmiş, döviz rezervleri önemli ölçüde azalmış, bankacılık sisteminden mevduat
çekilişleri yaşanmıştır. 1997 yılında Tayland’ın parasını devalüe etmesiyle başlayan
Uzakdoğu krizi sırasında da Arjantin’de Meksika krizine benzer etkiler görülmüştür. 1998
yılındaki Rusya krizi ve Brezilya’da yaşanan devalüasyon ile devam eden dönemde;
Yabancı portföy yatırımları ülkeyi terk etmeye başlamış.
Faizler yükselmiş.
Dış ticaret dengesi bozulmuş.
Kamu kesiminin gelirleri azalmaya başlamış,
Ekonomide dolarizasyon hızlanmış.
İşsizlik artmış ve Arjantin’in parası aşırı değerlenerek, ülke rekabet gücünü yitirmiştir.
5.2. 2001 Yılı ve Türkiye-Arjantin Krizleri
2001 yılı boyunca krizdeki yükselen pazar ülkeleri olarak adlandırılan Türkiye ve
Arjantin, uygulamaları ve ekonomik yapıları itibarı ile benzer özellikler göstermektedir.
İki ülke de bir türlü çözemedikleri yüksek enflasyon sorununu IMF’in desteğini
alarak kura dayalı çapa sistemi ile çözme yolunu seçmişlerdir. Ancak, Arjantin para kurulu
rejimine geçerken, Türkiye sürünen çapa sistemini benimsemiştir.
Gelişmekte olan, aynı zamanda finansal serbestleşmeyi ülke ekonomilerine
oturtmaya çalışan ülkeler olarak sınıflandırılabilecek olan Güneydoğu Asya Ülkeleri ile
Latin Amerika Ülkelerine, yaşadığı sorunlar nedeniyle benzerlikler gösteren Türkiye’yi,
yaklaşık olarak otuz yıldır enflasyon sarmalı içinde kalan bir ülke olarak birçok ülkeden
farklı bir yere otırtmak mümkündür. Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşından sonra on sekiz
[xviii]
istikrar programı ilan etmiştir.
Uygulanan programların başlangıç aşamasında; iki ülkede de faizler hızlı bir şekilde
düşmüş, iç talep artmış, büyüme hızlanmıştır. Bu arada kamu dengesinin sağlanması için
çabalar artarken, özelleştirme çalışmaları da sürdürülmüştür.
Ancak kamu harcamalarının azaltılması konusundaki zorluklar ve politik isteksizlik,
enflasyonun yeterince hızlı düşmemesi ve bunun da sonucu olarak ülkelerin rekabet
gücünü yitirmeye başlaması, bankacılık sistemindeki zayıflık ve bankaların aldıkları yüksek
miktardaki riskli pozisyonlar; programların sürdürülebilirliğinin sorgulanmasına yol
[xix]
açmıştır.
Özellikle, hızla artan cari açığın finansmanı için gerekli olan dış sermaye ihtiyacı
03.03.2010 14:05
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
11 of 16
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
büyük boyutlara ulaşırken, gelişmeler finansörlerin yatırım vadelerini gözden geçirmelerine
ve kısaltmalarına neden olmuş, bunun sonucunda da döndürülmesi gereken iç ve dış borç
yükü aşırı derecede yükselmiştir.
Bu dönemde dış etkenler de bu iki ülkeye yardım etmemiş, 2000 ve 2001 yıllarında
petrol fiyatlarının hızlı bir şekilde yükselmesi, doların değer kazanmasını sürdürmesi ve
küresel durgunluk, dengelerin daha da bozulmasına yol açmıştır. Tablo 3’de iki ülkenin
temel ekonomik büyüklükleri gösterilmektedir.
Tablo 3: Arjantin ve Türkiye'nin Temel Ekonomik Büyüklükleri
1994-1999*
GSYIH (milyar dolar)
GSYIH (%)
Enflasyon (TÜFE, %)
Bütçe Açığı / GSYIH (%)
Cari Denge / GSYIH (%)
Kamu Kesimi Borcu / GSYIH (%)
Dış Borç Stoku (milyar Dolar)
Yabancı Sermaye Girişi (milyar
dolar)
İşsizlik (%)
Arjantin
277,3
2,9
0,8
-1,2
-3,7
36
118,1
7,5
14,3
Türkiye
176,2
2,4
85,6
-7,1
-0,3
45,6
86,9
2000-2001*
Arjantin
279,3
-2,7
-1,1
-3
-2,6
47,6
152
0,6
7
7,5
16,5
Türkiye
173
0
53,8
-13
-1
77,5
117,4
1,4
7,5
Kaynak: Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE).
* Yıllık ortalama
Türkiye, sürdürülmesi artık mümkün olmayan programını ve kur rejimini,
Uluslararası Para Fonu’nun telkinleri ile 2001 yılının Şubat ayında terk ederek dalgalı kur
sistemine geçmiş ve 2002 yılının başında IMF ile rekor sayılabilecek düzeyde yüklü bir
parasal paketi de kapsayan yeni bir stand-by düzenlemesi yapmıştır. Arjantin ise 2001 yılı
boyunca Para Kurulu rejiminden vazgeçmemiş ve önerilen devalüasyonu
kabullenmemiştir. Bu durum ülkenin dengelerinin daha da bozulmasına sebep olurken,
IMF ile de anlaşmaya varılamamış ve sonuç olarak Arjantin borçlarını ödeyemeyeceğini
ilan etmek zorunda kalmıştır.
Tablo 4: Arjantin ve Türkiye'nin IMF ile Yaptıkları Son Anlaşmalar (milyon SDR)*
Anlaşma Tarihi
Onaylanan Miktar
Kullandırılan Miktar
Arjantin
Türkiye
Ocak 2001
Mart 2000
Şubat 1998
Nisan 1996
Şubat 2002
Aralık 2000
Aralık 1999
Temmuz 1994
6,087
10,85
2,08
720
12,821
5,784
9,254
611
5,875
3,881
0
613
7,326
5,784
5,955
461
Kaynak: http://www.activefinans.com/activeline/sayi27/arjantin.html
Tablo 4’de, iki ülkenin IMF ile yapmış oldukları son düzenlemeler gösterilmektedir.
03.03.2010 14:05
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
12 of 16
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
Böylece IMF; krizdeki iki ülkeden (11 Eylül’ün de etkisiyle) Türkiye’nin kurtulmasını
sağlarken, anlaşma sağlanamaması nedeniyle Arjantin’e parasal destek vermeyerek,
[xx]
ülkenin çöküşüne seyirci kalmıştır. Bu durum ve tutum çeşitli eleştirilere yol açmıştır.
5.3. IMF ve Krizler
IMF’in hangi durumlarda ülkelere parasal destek sağlaması gerektiği konusunda
[xxi]
çeşitli görüşler bulunmaktadır.
Bunlardan ilki; ülkenin yatırımcı paniği nedeniyle likidite krizine maruz kalması
halinde, temel ekonomik göstergelerine zarar gelmeden IMF tarafından acil olarak
büyük miktarda kredilerle desteklenmesi gerektiğidir. Eğer temel göstergeler
borçların yeniden yapılandırılması gerekliliğini işaret ediyor ise bu durumda yapılacak
IMF yardımı ülke kaynaklarının yabancı yatırımcılara transferi anlamına gelmektedir.
Böylece yabancı yatırımcıların alacakları IMF kredileri ile ödenmekte, ülkenin IMF’e
olan borçları ise arttırılan vergi oranları ve kısılan kamu harcamaları vasıtasıyla
zaman içinde ülke halkına ödettirilmektedir.
Görüşlerden ikincisi ise; IMF’in, reform yapmaya istekli, politik açıdan güçlü, finansal
yükümlülüklerini yerine getirme konusunda kararlı ve kendileriyle yapılacaklar
konusunda mutabık hükümetlere mutlaka destek olması gerektiğidir. Bu koşulların
yerine getirilmediği durumlarda yapılacak yardımlar yalnızca geçici bir iyileşme
sağlayabilecek,
yardımların
sürdürülebilir
dengelerin
oluşmasına katkısı
olmayacaktır.
SONUÇ
Arjantin krizi ve krize giden süreçte IMF’nin uygulamış olduğu politikalar ülkemiz gibi
krizlerle boğuşmakta olan veya krizlerden en az hasarla etkilenmek isteyen ülkeler için
önemli noktalara işaret etmektedir:
Merkez Bankası’nın bağımsız para politikası sürdürebilmesi son derece önemlidir.
Fakat bu bağımsızlık sadece kamu sektörü tarafından sağlanmamalı, uluslararası
sermaye hareketlerine göre de desteklenmelidir. Özellikle ödemeler dengesinin cari
işlemler kalemlerinde gerekli dengelerin henüz kurulamamış olduğu bir ortamda
atılan sınırsız finansal serbesti adımı, Merkez Bankası’nı uluslararası finans
piyasalarının basit bir döviz bürosu haline dönüştürmekte ve ulusal ekonomiyi yüksek
reel faiz ve düşük kur sarmalında istikrarsızlığa sürüklemektedir.
Ulusal paranın yabancı paralarla ikamesi –dolarizasyon- ve devalüasyon beklentileri,
özel sektör açısından yoğun bir risk kaynağı oluşturmakta ve mali piyasaların
derinleşme sürecini geciktirmektedir. Finans piyasalarının serbestleştirilmesi
03.03.2010 14:05
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
13 of 16
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
sonucunda denetimsiz kalan özel sermayenin kısa dönemde aşırı riskli yatırımlara
yönelmeyi tercih ettiği görülmektedir. Dolayısıyla, Merkez Bankası’nın para otoritesini
kullanabilmesinin önemi bir kere daha öne çıkmaktadır.
Ulusal mali piyasalar, kısa vadeli yabancı sermaye hareketlerinin istikrarsızlık unsuru
taşıyan spekülatif saldırılarına karşın korunmalıdır.
Döviz kurunu sabitleme yöntemi ile enflasyonu düşürme önemli ölçüde risk
taşımaktadır. Her ne kadar bu işlem istikrar programına güven kazandırıyorsa da iç
kapasite ve ihracatta rekabet gücü artırılmadan uygulanan bu işlem uzun vadede
istikrarsızlık getirmektedir.
Büyük ölçüde dış borca bağlı olan bu IMF modeli reel ekonominin rekabet düzeyinin
yeterince artırılmaması ve yurtiçi kaynakların yeterince kullanılmaması nedeniyle
kusurludur. Bu model “Borç Tuzağı”nın üstesinden gelebilecek bir ekonomik yapıyı
oluşturmada yetersiz kalmakta, ve ülkeleri dış şoklara savunmasız bırakmaktadır.
Ülkeler IMF’nin önerilerinin ötesinde ufuklarını genişletebilmeli ve araştırmageliştirme gibi iç rekabeti artırıcı metotlar uygulamalıdır; fakat bunun kamu
yatırımlarının ertelendiği, mali kesintilerin yaşandığı bir ortamda yapılması zor
gözükmektedir.
Sonuç olarak zengin tarihsel mirasına rağmen, siyasi iktidarsızlık ve uzun süreli
durgunluk sonucunda bir çıkmaza sürüklenmiş olan Arjantin on yıllık dönem içinde
önce enflasyon probleminden kurtulmuş, fakat daha sonra daha büyük sorunlarla
boğuşmak zorunda kalmıştır. Bu sorunlarda IMF’nin büyük rolü inkar edilmemekle
birlikte Arjantin’in konumu, tarihsel gelişimi ve nispeten yeni olan demokratik düzeni
de etkilidir.
03.03.2010 14:05
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
14 of 16
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
KAYNAKÇA
Boratav, Korkut, 1994, İstikrar ve Yapısal Uyum Politikalarının Bir Bilançosuna Doğru,
Mülkiyeler Birliği Dergisi, Sayı 166, Cilt: XVII.
Çiloğlu, Barış, 2002, Arjantin Ekonomik Krizi, ASAM, Dünya Ekonomisi Masası, Stratejik
Analiz, Cilt 2, Sayı 22.
Çolak, Ö.Faruk, Tezer Öçal, 1999, Finansal Sistem ve Bankalar, Nobel Yayın Dağ.
İstanbul.
Çolak Ö.Faruk,vd, 2002, Finansal Kriz Sürecinde Türk Bankacılık Sektörünün Durumu ve
Sektörün Yeniden Yapılandırılması, Kriz ve IMF Politikaları, (ed. Ömer Faruk Çolak),
Alkım Yayınevi, İstanbul.
Dağhan Coşkun, 2001, Arjantin Krizi, Özel Rapor, Pamuk Yatırım, Kurumsal Finansman
ve Araştırma Bölümü.
DİE, Devlet İstatistik Enstitüsü.
Esen, Oğuz vd, 2002, Türkiye’de Uygulanan IMF-Destekli Yapısal Programlar, Kriz ve IMF
Politikaları, (ed. Ömer Faruk Çolak), Alkım Yayınevi, İstanbul.
Krugman, Paul, 2001, Bunalım Ekonomisinin Geri Dönüşü, çev. Neşenur Domaniç,
Literatür Yayıncılık, İstanbul.
Parasız, İlker, 1996, Kriz Ekonomisi, Ezgi Kitabevi, 2. baskı, Bursa.
http://www.buik.net/subcommittee/ekonomik/showarticle.asp?aid=189
http://www.geocities.com/sosyalistisci/dosya/arjantin/166arjantin.htm
http://www.belgenet.com/rapor/arjantin-2.html
03.03.2010 14:05
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
15 of 16
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2003/04/27/ekonomi/ekonomi1.html
http://www.liberal-dt.org.tr/guncel/Oguz/fo_arjantin.htm
http://www.garanti.com.tr/anasayfa/garanti_dergisi/subat2003/dunyada_ekonomi.html
http://www.ntvmsnbc.com.tr/news/125830.asp?cp1=1
http://www.garanti.com.tr/anasayfa/garanti_dergisi/agustos2001/dunyada_ekonomi.html
http://www.evrensel.net/01/07/13/ekonomi.html
http://www.activefinans.com/activeline/sayi27/arjantin.html
http://www.irib.ir/worldservice/turkishRADIO/turkish/PARA%20FONU.htm
[i][i]
Korkut Boratav, İstikrar ve Yapısal Uyum Politikalarının Bir Bilançosuna Doğru, Mülkiyeler Birliği Dergisi, Sayı 166,
Cilt: XVII, Nisan 1994, s.14.
[ii]
Oğuz Esen ve diğerleri, Türkiye’de Uygulanan IMF-Destekli Yapısal Programlar, Kriz ve IMF Politikaları, (ed. Ömer
Faruk Çolak), Alkım Yayınevi, İstanbul, 2002, s.2.
[iii]
İlker Parasız, Kriz Ekonomisi, Ezgi Kitabevi, 2. baskı, Bursa, Kasım 1996, s.98
[iv]
Paul Krugman, Bunalım Ekonomisinin Geri Dönüşü, çev. Neşenur Domaniç, İstanbul, Literatür yayıncılık, 2001,
s.47.
[v]
http://www.buik.net/subcommittee/ekonomik/showarticle.asp?aid=189
[vi]
Barış Çiloğlu, Arjantin Ekonomik Krizi, ASAM, Dünya Ekonomisi Masası, Stratejik Analiz, Cilt 2, Sayı 22, Şubat
2002, s.3.
[vii]
http://www.activefinans.com/activeline/sayi22/arjantin.html
[viii]
Dağhan Coşkun, Arjantin Krizi, Özel Rapor, Pamuk Yatırım, Kurumsal Finansman ve Araştırma Bölümü,
13/07/2001.
[ix]
http://www.geocities.com/sosyalistisci/dosya/arjantin/166arjantin.htm
[x]
http://www.belgenet.com/rapor/arjantin-2.html
[xi]
http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2003/04/27/ekonomi/ekonomi1.html
[xii]
[xiii]
[xiv]
http://www.liberal-dt.org.tr/guncel/Oguz/fo_arjantin.htm
http://www.garanti.com.tr/anasayfa/garanti_dergisi/subat2003/dunyada_ekonomi.html
http://www.ntvmsnbc.com.tr/news/125830.asp?cp1=1
03.03.2010 14:05
ARJANTİN KRİZİNİN NEDENLERİ - SONUÇLARI VE TÜRKİYE KA...
16 of 16
[xv]
http://www.mevzuatdergisi.com/2004/05a/04.htm
Ömer Faruk Çolak ve Tezer Öçal, Finansal Sistem ve Bankalar, Nobel Yayın Dağ. Kasım 1999, s.283-284
[xvi]
[xvii]
http://www.garanti.com.tr/anasayfa/garanti_dergisi/agustos2001/dunyada_ekonomi.html
http://www.evrensel.net/01/07/13/ekonomi.html
[xviii]
Ömer Faruk Çolak ve diğerleri, Finansal Kriz Sürecinde Türk Bankacılık Sektörünün Durumu ve Sektörün Yeniden
Yapılandırılması, Kriz ve IMF Politikaları, (ed. Ömer Faruk Çolak), Alkım Yayınevi, İstanbul, 2002, s.159-160.
[xix]
http://www.activefinans.com/activeline/sayi27/arjantin.html
[xx]
[xxi]
http://www.activefinans.com/activeline/sayi27/arjantin.html
http://www.irib.ir/worldservice/turkishRADIO/turkish/PARA%20FONU.htm
03.03.2010 14:05
Download