TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK

advertisement
TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU
AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ
www.tisk.org.tr
TİSK AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ- TEMMUZ 2016 (SAYI: 89)
GENEL DEĞERLENDİRME
03.08.2016
“Vazgeçilmezlerimiz: Siyaseten Demokrasi, İktisaden Mali İstikrar!”
15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişiminin hızla önlenmesi, demokrasinin
vazgeçilmezliğinin Türk halkı tarafından kanıtlanması, iktidar ve muhalefet partileri
arasındaki diyaloğun iyileşmesi ve devlet yapısının güvenliğini artırmak amacıyla
yeniden düzenlenmeye başlanması yerli ve yabancı yatırımcıların Türkiye ekonomisinin
geleceğine yönelik güven duygusunu olumlu etkileyecek bir süreç yaratıyor. Küresel
yatırımcılarla Hükümetimizin temasa geçerek güvence vermesi isabetli oldu, finansal
piyasalardan önemli bir sermaye çıkışı yaşanmadı, çıkan da geri dönmeye başladı.
Güven verici önlemler öncelik taşıyor.
2016 Mayıs ayında Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretimi iki aydan
sonra tekrar yükselişe geçti. Aylık bazda Mart ayında %0,4; Nisan ayında %1,1 düşen
sanayi üretimi, Mayıs ayında %1,6 arttı. Mayıs ayında Takvim Etkisinden Arındırılmış
Sanayi Üretimi de yıllık bazda %5,6 oranında yükseldi. Sanayi Ciro Endeksi üretim
endeksine paralel bir seyir izledi.
Son yıllarda mesleki eğitim ve yükseköğretim diplomasına sahip kadınların işgücüne
katılma oranı yükselmeye başladı. Veriler, kadınların işgücüne katılma sorununda
çözüm yolunun, mesleki eğitim ve yükseköğretim olduğunu gösteriyor.
2016 yılı Mayıs ayında başlayan ihracat artışı Haziran ayında da devam etti ve ihracat
%8,1 oranında arttı. Haziran ayındaki bu yükselişe rağmen Ocak-Haziran döneminde
ihracat geçen yılın aynı dönemine göre %2,4 oranında azaldı. Haziran ayında ithalat da
%7 oranında yükseldi. Ocak-Haziran döneminde ithalattaki azalış oranı ise %6,7 oldu.
Sonuçta, ilk altı ayda dış ticaret açığı %16 oranında küçüldü.
2016 yılında Türkiye’de cari açığın GSYH’ya oranı %5’in altına gerilemiş olsa da, hem
cari açık düzeyi, hem de cari açığın finansman kaynakları açısından sorunlar var. Cari
açığın düşmesinde petrol fiyatlarındaki düşüş ve altın ticareti belirleyici olurken, cari
açığın finansmanında spekülatif para akımı ve net hata noksan kalemi belirleyici. Bu
olgular Türkiye’nin dış dengesini riskli hale getiriyor.
Türkiye mevcut birçok kırılganlıklara rağmen, bütçe disiplinine bağlı kalarak yakaladığı
mali istikrar sayesinde ekonomisini göreli olarak dengede tutabildi. Ancak terör
olayları, Suriyeli sığınmacılar vb. sorunların da etkisi ile bütçe dengesinde istikrar
zayıflama işaretleri verdi.
Darbe girişiminin muhtemel ekonomik etkilerini gidermek amacıyla iktisat politikasının
yürütücüsü kurumlar olağan politikalarının dışına çıkmak zorunda kaldı. TCMB
yaşananlar karşısında doğru ve zamanında adımlar attı. Nitekim finansal sistemde
ortaya çıkabilecek muhtemel likidite sıkışmasına karşı, piyasalara limitsiz likidite
sağlayacağı taahhüdünde bulundu, bu da olumsuz spekülatif atakları daha baştan kesti.
Siyaseten demokrasinin vazgeçilmezliği konusunda Türk halkı büyük bir başarı
yakalarken, ekonomik alanda başarı için siyasi partiler arasında sağlanan nispi uyum
sürdürülmeli; ekonomik güveni artıcı tedbirler pekiştirilmeli ve mali istikrardan taviz
verilmemeli.
1
TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU
AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ
www.tisk.org.tr
DÜNYA EKONOMİSİ:
2016 yılının ilk yarısı sonunda küresel ekonomide büyüme eğiliminin göreli olarak
güçlenmesine karşın, dış ticarette daralma devam etmektedir. 2016 yılı Mayıs ayında dünya
dış ticaret hacmi 2014 yılının aynı ayına göre %15,6; 2015 yılına göre %2,6 oranında
azalarak 1 trilyon 227 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmiştir.
Dünya ihracatının ilk üç sırasındaki Çin, ABD ve Almanya’da bile ihracat hacmi
daralmaktadır. Mayıs 2016’da on milyar doların üzerinde ihracat yapan ülkeler arasında,
2015 yılı Mayıs ayına göre sadece iki ülke ihracatını artırmıştır. Bu ülkeler Avusturya ve
Türkiye’dir (Grafik 1).
Grafik 1: Dünya İhracatında İlk On Ülke ve Türkiye
Mayıs 2015-2016 (Milyon Dolar)
181064
188800
Çin
119612
128075
ABD
110165
106886
Almanya
Japonya
46771
47543
Hollanda
46532
45919
Hong Kong, Çin
43647
40849
Fransa
42755
38845
İtalya
40897
39369
G. Kore
39793
42327
34032
39781
İngiltere
12140
11081
Türkye
0
2016 100000
Mayıs 120000
2015 140000
Mayıs 160000 180000 200000
20000 40000 60000 80000
Kaynak: WTO veri tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.
İhracattaki bu olumsuz tablo özellikle cari açık oranı (cari açık/GSYH) yüksek
ülkelerde dış dengeyi sorunlu hale getirmektedir. Mayıs ayı itibariyle dış
dengede risk ağırlığı yüksek olan ülkeler %6’lık cari açık oranı ile Kolombiya,
%4,7 ile Türkiye ve %4,2 ile Güney Afrika’dır.
2
TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU
AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ
www.tisk.org.tr
TÜRKİYE EKONOMİSİ:
15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişiminin hızla önlenmesi, demokrasinin
vazgeçilmezliğinin Türk halkı tarafından kanıtlanması, iktidar ve muhalefet
partileri arasındaki diyaloğun iyileşmesi ve devlet yapısının güvenliğini
artırmak amacıyla yeniden düzenlenmeye başlanması yerli ve yabancı
yatırımcıların Türkiye ekonomisinin geleceğine yönelik güven duygusunu
olumlu etkileyecek bir süreç yaratmaktadır. Küresel yatırımcılarla
Hükümetimizin temasa geçerek güvence vermesi isabetli olmuş, finansal
piyasalardan önemli bir sermaye çıkışı yaşanmamış, çıkan da geri dönmeye
başlamıştır. Güven verici önlemler öncelik taşımaktadır.
Sanayide Üretim, Ciro ve Kapasite Kullanımı:
2016 Mayıs ayında Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretimi
iki aydan sonra tekrar yükselişe geçmiştir. Aylık bazda Mart ayında %0,4;
Nisan ayında %1,1 düşen sanayi üretimi, Mayıs ayında %1,6 artmıştır. Mayıs
ayında Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretimi de yıllık bazda %5,6
oranında yükselmiştir.
Mayıs ayında, Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretim Endeksinin alt
sektörlerinden madencilikte üretim aylık bazda %0,1; imalat sanayiinde %1,9 ve enerjide
%0,3 artmıştır. Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi alt sektörlerinden
madencilikte üretim yıllık bazda %0,8 azalırken, imalat sanayinde %6,3, enerjide %3,2
yükselmiştir.
Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretim Endeksinin ana sanayi grupları
içinde aylık bazda en fazla üretim artışı %3,5 ile sermaye malında görülmüştür. Bu sektörü
%2,3 ile dayanıksız tüketim malı imalatı ve %1,7 ile dayanıklı tüketim malı imalatı izlemiştir.
Ana sanayi gruplarında yıllık değişim ise şöyle olmuştur: üretim, sermaye mallarında %16,7;
dayanıksız tüketim mallarında %7,8; dayanıklı tüketim mallarında %3,4 artış göstermiştir.
İmalat sanayiinde aylık bazda en fazla üretim artışı %12 ile diğer ulaşım araçlarında
görülürken, bu sektörü %11,1 ile motorlu kara taşıtları ve %10,5 ile bilgisayar sektörü
izlemiştir. İmalat sanayinde aylık bazda en fazla üretim kaybı ise %7,7 ile deri imalatı
ürünlerinde gerçekleşmiştir. Yıllık bazda en fazla üretim artışında ilk sırayı %48,4 ile diğer
ulaşım araçları alırken, bu sektörü %24 ile motorlu kara taşıtları ve %18,9 ile temel eczacılık
ürünleri takip etmiştir. İmalat sanayinde yıllık bazda en fazla üretim kaybı %14,7 ile deri
ürünlerinde görülmüştür.
2016 Mayıs ayında Sanayi Ciro Endeksi üretim endeksine paralel bir seyir
izlemiştir. Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Ciro Endeksi
Mayıs ayında %2,4 oranında yükselirken, Takvim Etkisinden Arındırılmış
Sanayi Ciro Endeksi yıllık bazda %8,7 artmıştır.
Mayıs ayında Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Ciro Endeksinin alt
sektörlerinden madencilikte ciro aylık bazda %7,4; imalat sanayiinde %2,3 yükselmiştir.
Takvim Etkisinden Arındırılmış Endekse göre madencilikte ciro yıllık bazda %1,2; imalat
sanayiinde %8,9 yükselmiştir.
3
TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU
AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ
www.tisk.org.tr
Mayıs ayında Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Endekste ana sanayi grupları
içinde aylık bazda en fazla ciro artışı %6,5 ile dayanıklı tüketim malında gerçekleşirken, bu
sektörü %6,4 ile enerji ve %3,9 ile dayanıksız tüketim malları izlemiştir. Ana sanayi grupları
içinde yıllık bazda en yüksek ciro artışı ise %21 ile dayanıklı tüketim mallarında ortaya
çıkmıştır. Bu sektörü %16,2 ile sermaye malları izlemiştir. Takvim Etkisinden Arındırılmış
İmalat Sanayi Ciro Endeksinde yıllık bazda ciro kaybına uğrayan sektör ise %19’4 ile enerji
olmuştur.
Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış İmalat Sanayi Ciro Endeksinde aylık bazda en
fazla ciro artışı %30,7 ile diğer ulaşım araçlarının imalatında gerçekleşmiştir. Bu sektörü
%19,1 ile makine kurulumu ve %10,9 ile bilgisayar imalatı izlemiştir. İmalat sanayinde en
fazla ciro kaybı %12,1 düşüş ile deri ve ilgili ürünlerin imalatında görülmüştür. Mayıs ayında
takvim etkisinden arındırılmış endekse göre yıllık bazda en fazla ciro artışı sağlayan
sektörler, %33,6 ile tütün imalatı, %30,7 makine ekipmanları ve %27,9 ile diğer ulaşım
araçları olmuştur.
Grafik 2: İmalat Sanayinde Kapasite Kullanımı Oranı
77,0
76,1
75,7
76,0
75,7
75,3
75,9
74,9
75,0
74,3
74,0
73,0
74,9
73,5
75,1
74,1
73,7
72,8
72,0
72,4
71,0
70,0
OCAK
ŞUBAT
MART
2015
NİSAN
2016
MAYIS
HAZİRAN
TEMMUZ
Kaynak: TCMB veri tabanı.
2016 Temmuz ayında imalat sanayinde Kapasite Kullanım Oranı, bir önceki
aya göre 0,4 puan, bir önceki yılın aynı ayına göre ise 0,2 puan azalarak % 75,7
düzeyine gerilemiştir. Bu gelişme sonrasında kapasite kullanım oranı 2016
yılında ilk defa 2015 yılının gerisine düşmüştür. Mal gruplarına göre kapasite
kullanımında 2015 yılının Temmuz ayına göre yükseliş sağlayan tek grup yatırım malları
olmuştur.
Diğer grupların tamamında geçen yıla göre düşüş yaşanmıştır. Kapasite kullanımında en
fazla düşüşün yaşandığı sektör dayanıklı tüketim malları olmuştur. Dayanıklı tüketim malı
sektöründe Temmuz 2015’de 75,4 olan kapasite kullanım oranı, Temmuz 2016’da 73,6’ya
gerilemiştir (Grafik 2).
4
TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU
AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ
www.tisk.org.tr
İstihdam ve İşsizlik:
2016 yılı Nisan döneminde işgücüne katılma oranı geçen yılın aynı dönemine
göre 0,9 puan artarak %52 olmuştur. Bu oransal artışın sayısal karşılığı 1 milyon 3 bin
kişidir ve böylece toplam işgücü 30 milyon 462 bin kişiye ulaşmıştır. Bu dönemde
erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,7 puan artarak %71,9’a kadınlarda 1,2
puan artarak %32,6’ya yükselmiştir. Toplam işgücü Mart dönemine göre ise 446 bin
kişi artmıştır.
Son yıllarda mesleki eğitim ve yükseköğretim diplomasına sahip kadınların
işgücüne katılma oranı yükselmeye başlamıştır. 2004 yılı Nisan döneminde bu
okullardan mezun olanların %40’ı işgücü piyasasına girerken, oran 2016 yılı Nisan
döneminde %41,5’e yükselmiştir. Yükseköğretim mezunlarının işgücüne katılma oranı ise
2014 yılında %70,7; 2015 yılında %72 ve 2016 yılında %71,1 olmuştur. Bu veriler,
kadınların işgücüne katılma sorununda çözüm yolunun, mesleki eğitim ve
yükseköğretim olduğunu göstermektedir (Tablo 1).
2016 yılı Nisan döneminde istihdam edilenlerin sayısı 2015 yılının Mart dönemine göre 1
milyon kişi artarak 27 milyon 638 bin kişiye, istihdam oranı 1 puanlık artışla %47,2’ye
ulaşmıştır. Tarım sektöründe çalışan sayısı 159 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde
çalışan sayısı 1 milyon 159 bin kişi artmıştır. Nisan 2016 dönemi itibariyle çalışanların
%19,4’ü tarım, %19,5’i sanayi, %7,5’i inşaat ve %53,6’sı hizmetler sektöründe istihdam
edilmiştir. Bu dönemde hizmetler sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 1,5 puan,
inşaat sektörünün payı 0,3 puan artarken, tarım sektörünün payı 1,3 puan, sanayi
sektörünün payı ise 0,5 puan azalmıştır.
Kayıt dışı istihdam yıllık bazda 391 bin kişi artmış, bunun sonucunda da
kayıtdışı istihdam oranı %33,3’den %33,5’e çıkmıştır.
İşsiz sayısı 2015 yılının aynı dönemine göre 3 bin kişi artmış ve 2 milyon 824
bin kişi olmuştur. Buna rağmen işsizlik oranı 0,3 puan azalmış ve %9,3’e
gerilemiştir. İşsiz sayısı artarken, işsiz oranındaki azalışın nedeni işgücüne katılma
oranındaki 0,9 puanlık artıştır. Bu dönemde tarım dışı işsizlik oranı 0,6 puan azalarak %11;
genç işsizlik oranı da 1 puan azalarak %16 düzeyinde gerçekleşmiştir.
5
TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU
AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ
www.tisk.org.tr
Tablo 1: Kadınların Eğitime Göre İşgücüne Katılma Oranı
Okur-yazar
olmayanlar
2014
2015
2016
Ocak
Şubat
Mart
Nisan
Ocak
Şubat
Mart
Nisan
Ocak
Şubat
Mart
Nisan
Lise
altı
eğitimliler
13,6
14,6
15,7
16,3
14,7
14,9
15,6
16,5
13,8
13,8
13,9
15,2
Lise
22,8
24,1
25,4
26,6
24,7
24,6
25,6
26,8
25,8
25,9
26,9
28,1
31,4
32,3
32,5
33,1
31,8
31,5
32,2
31,3
32,9
32,3
31,9
32,2
Mesleki
veya teknik
lise
38,2
39,2
38,7
40,0
39,3
40,1
40,4
41,4
40,2
40,3
41,1
41,5
Yükseköğretim
70,6
70,4
71,1
70,7
73,6
72,5
73,0
72,0
71,5
71,3
70,8
71,1
Kaynak: TÜİK veri tabanı.
Ödemeler Dengesi:
2016 yılı Mayıs ayında başlayan ihracat artışı Haziran ayında da devam etmiş
ve ihracat %8,1 oranında artmıştır. Haziran ayındaki bu yükselişe rağmen
Ocak-Haziran döneminde ihracat geçen yılın aynı dönemine göre %2,4
oranında azalmıştır. Haziran ayında ithalat da %7 oranında yükselmiştir.
Ocak-Haziran döneminde ithalattaki azalış oranı ise %6,7 olmuştur (Tablo 2).
Bu gerçekleşmeler sonucunda Haziran ayında dış ticaret açığı 2015 yılına göre
%5 artarken, Ocak-Haziran döneminde dış ticaret açığı %16 oranında
azalmıştır. Haziran ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı %66,3; yılın ilk
altı ayında ise %71,9 olmuştur.
Tablo 2: Dış Ticaret Dengesi, Milyon Dolar
İhracat (FOB)
Aylar
OcakHaziran
Haziran
İthalat (CIF)
Yıl
2015
Değer
73 432
Değişim
2016
2015
2016
71 668
11 949
12 916
-2,4
8,1
Dış Ticaret dengesi
Değer
106 754
Değişim
99 651
18 199
19 475
-6,7
7,0
İhracatın
İthalatı
Karşılama
Oranı
Değer
-33 321
Değişim
-27 982
-6 249
-6 558
-16,0
68,8
5,0
71,9
65,7
66,3
Kaynak: TÜİK veri tabanı.
Haziran ayında Avrupa Birliği’ne ihracat yıllık bazda %13,8; Ocak-Haziran
döneminde ise %10,5 yükselmiştir. AB’nin toplam ihracatımızdaki payı
Haziran ayında %48,5; Ocak-Haziran döneminde ise %48,2 olmuştur. Bu oranlar
geçen yıl sırasıyla %46,1 ve %42,6 idi. Dolayısıyla 2016 yılında da AB, Türkiye için ihracat
açısından vazgeçilmez pazar konumunda kalmaya devam etmiştir. Ülkelere göre ihracatta
da ilk sırayı her zaman olduğu gibi yine bir AB üyesi ülke, Almanya almıştır. Almanya’ya
2016 yılı Haziran ayında 1 milyar 228 milyon dolarlık ihracat yapılmıştır. Ocak-Haziran
döneminde bu ülkeye ihracat 6 milyar 994 milyon dolardır ve toplam ihracat içindeki payı
da %9,8 olmuştur.
6
TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU
AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ
www.tisk.org.tr
Tablo 3: Haziran 2016’da İhracatta Kazananlar ve Kaybedenler,
Bin ABD Doları
Fasıllar
Haziran 2015
Haziran 2016
Değişim
Altın
372 854
1 124 603
201,6
Demir ve çelik
531 085
637 558
20,0
Örme eşya
127 065
141 773
11,6
1 616 109
1 774 354
9,8
158 375
172 306
8,8
Mineral yakıtlar
453 365
268 315
-40,8
Sebzeler, meyveler
181 365
152 971
-15,7
Halılar
190 675
173 077
-9,2
Demir veya çelikten eşya
486 155
447 906
-7,9
Elektrikli makina ve cihazlar
738 883
693 651
-6,1
Kazananlar
Motorlu kara taşıtları
Hazır Giyim
Kaybedenler
Kaynak: TÜİK veri tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.
2016 yılı Haziran ayında fasıllara göre ihracatta ilk sırayı hemen her zaman
olduğu üzere motorlu kara taşıtları almıştır. Bu fasıldan yapılan ihracat Haziran
ayında geçen yılın aynı ayına göre %8,1 oranında artmış ve 12 milyar 916 milyon dolar
olmuştur. Haziran ayında oransal olarak en büyük artış %201,6 ile altın ihracatında
gerçekleşmiştir. Haziran ayında toplam ihracat 967 milyon dolar artarken, bu artışın 752
milyon doları altın faslından gelmiştir. Türkiye’de altın ticareti 2007 yılına kadar olağan
hacimlerde gerçekleşirken, bu tarihten sonra sert hareketler ile değişim göstermiştir. Bu
durum hem dış ticarette hem cari işlemler dengesinde istikrarsızlığa neden olmuştur.
Haziran ayında ihracatta kayba uğrayan fasıl %40,8’lik düşüş ile mineral yakıtlar olmuştur.
Bu faslı %15,7’lik kayıp ile sebze ve meyveler izlemiştir (Tablo 3).
Grafik 3: Altın Ticareti, 2002-2016 Mayıs
20000
Bin Dolar
15000
10000
5000
0
İhracat
İthalat
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
2009 2010 2011
2012 2013 2014 2015 2016
Kaynak: TÜİK veri tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.
TİSK Ekonomi Bülteni hazırlanırken henüz Haziran ayı ödemeler dengesi istatistikleri
yayınlanmamıştı. Mayıs ayı ödemeler bilançosu verilerine göre 2016 yılında cari
işlemler açığı hedeflenen düzeylerde gerçekleşecek gibi gözükmektedir. Cari
işlemler açığı, 2015 yılının Mayıs ayına göre 1 milyar 406 milyon dolar azalmış
7
TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU
AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ
www.tisk.org.tr
ve 2 milyar 863 milyon dolara gerilemiştir. Yıllık cari açık da 27 milyar 249
milyon düzeyinde gerçekleşmiştir.
Cari açıktaki düşüşte dış ticaret açığındaki azalış önemli rol oynamıştır. Cari
açığın daha fazla düşmesini engelleyen unsur ise hizmetler dengesi içinde
seyahat
gelirlerindeki
azalma
olmuştur.
Mayıs
ayında
hizmetler
dengesi altında seyahat kaleminden elde edilen net gelirler, 2015 yılı Mayıs ayına göre 559
milyon dolar azalarak, 1 milyar 222 milyon dolara düşmüştür. Parasal olmayan altın ticareti
ise cari açığın düşmesine katkı vermiştir. Parasal olmayan altın kalemi 2015 yılı Mayıs
ayında 109 milyon dolar net ithalat şeklinde gerçekleşirken, 2016 yılında 505 milyon dolar
net ihracata dönüşmüştür (Grafik 3).
Cari açığın finansman kalemlerinden doğrudan yabancı yatırımlardaki düşüş
eğilimi Mayıs ayında da devam etmiştir. Net doğrudan yabancı yatırım girişi 2015
yılının Mayıs ayına göre 344 milyon dolar azalarak 587 milyon dolara gerilemiştir. Türkiye
2016 yılında cari açık finansmanını büyük ölçüde kısa vadeli sermaye hareketleri ile yapmak
zorunda kalmıştır. Nitekim Mayıs ayında portföy yatırımlarından net giriş 947 milyon
doları, Ocak-Mayıs döneminde de 7 milyar 329 milyon doları bulmuştur.
Bu dönemde cari açığın bir başka finansman kaynağı ise net hata noksan
olmuştur. Bu kalemden ülkeye Haziran ayında 1 milyar 855 milyon dolar, Ocak-Haziran
döneminde ise 2 milyar 622 milyon dolar girmiştir. Bu girişlere bağlı olarak Mayıs ayında
TCMB’nin döviz rezervi 2 milyar 257 milyon dolar, Ocak-Haziran döneminde ise 4 milyar
781 milyon dolar artmıştır.
2016 yılında Türkiye’de cari açığın GSYH’ya oranı %5’in altına gerilemiş olsa
da, hem cari açık düzeyi, hem de cari açığın finansman kaynakları açısından
sorunlar vardır. Cari açığın düşmesinde petrol fiyatlarındaki düşüş ve altın
ticareti belirleyici olurken, cari açığın finansmanında spekülatif para akımı ve
net hata noksan kalemi belirleyicidir. Bu olgular Türkiye’nin dış dengesini
riskli hale getirmektir.
Para ve Maliye Politikası:
Türkiye mevcut birçok kırılganlıklara rağmen, bütçe disiplinine bağlı kalarak
yakaladığı mali istikrar sayesinde ekonomisini göreli olarak dengede
tutabilmiştir. Ancak terör olayları, Suriyeli sığınmacılar vb. sorunların da
etkisi ile bütçe dengesinde istikrar zayıflama işaretleri vermektedir.
2015 yılı Haziran ayında 3 milyar 223 milyon TL fazla veren Merkezi Yönetim
Bütçesi, 2016 yılı Haziran ayında %345,6 oranında bir artış ile 7 milyar 917
milyon TL açık vermiştir. Yine Haziran 2015’de 4 milyar 914 milyon TL faiz dışı
bütçe fazlası verilirken, 2016 yılı Haziran ayında %216,2’lik artışla 5 milyar 713
milyon TL açık verilmiştir (Tablo 4).
8
TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU
AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ
www.tisk.org.tr
Tablo 4: Bütçe Gerçekleşmeleri, Milyon TL
2015 Haziran
Bütçe Giderleri
36.338
Faiz Hariç Giderler
34.647
Faiz Giderleri
1.691
Bütçe Gelirleri
39.561
Vergi Gelirleri
30.249
Bütçe Dengesi
3.223
Faiz Dışı Bütçe Dengesi
4.914
Kaynak: Maliye Bakanlığı veri tabanı.
2016 Haziran
51.983
49.779
2.204
44.067
33.195
-7.917
-5.713
Değişim
43,1
43,7
30,3
11,4
9,7
-345,6
-216,2
Bütçe açığının nedeni bütçe gelirlerindeki azalıştan değil, bütçe
harcamalarındaki artıştan kaynaklanmaktadır. Bir önceki yıla göre 2016 yılında
bütçe gelirleri %11,4 artarken, bütçe giderleri %43,1 oranında artmıştır. Bu artışta faiz hariç
bütçe giderlerinin %43,7 oranında artması başat rol oynamıştır. Bütçe gerçekleşmeleri
göstermektedir ki, Haziran ayında kamu kesiminde bütçede harcama etkinliği
ciddi biçimde zayıflamıştır.
Bu tablo bizim için çok sürpriz olmamıştır. Çünkü Mayıs ayında bütçenin
olumlu görüntüsünün altında TİSK Ekonomi Bülteni’nde belirttiğimiz üzere
TCMB’den Hazine’ye aktarılan kâr payı bulunmaktaydı. Bu nedenle, 2016
yılının ikinci yarısında bütçe dengesinin tutturulması zor olabilir.
Hükümetimiz bunun farkında olduğundan, ek gelir yaratma çabası içine girmiş
ve yeni bir vergi affı düzenlemesine gitmek durumunda kalmıştır.
Darbe girişiminin muhtemel ekonomik etkilerini gidermek için iktisat
politikasının yürütücüsü kurumlar olağan politikalarının dışına çıkmak
zorunda kalmışlardır.
TCMB yaşananlar karşısında doğru ve zamanında adımlar atmıştır. Nitekim
finansal sistemde ortaya çıkabilecek muhtemel likidite sıkışmasına karşı,
piyasalara limitsiz likidite sağlayacağı taahhüdünde bulunmuş, bu da olumsuz
spekülatif atakları daha baştan kesmiştir. TCMB ilk olarak özetle şu kararları
almıştır:




Merkez Bankası tarafından bankalara gerekli likidite limitsiz olarak sağlanacaktır.
Bankalara sağlanan gün içi likidite imkânının komisyon oranı sıfır olarak
uygulanacaktır.
Türk lirası likidite sağlamak amacıyla, ihtiyaç duyulması halinde, bankalar tarafından
limitsiz tutarda teminat döviz deposu getirilebilmesine imkân tanınacaktır.
Bankaların döviz deposu almak üzere de kullanabilecekleri yaklaşık 50 milyar dolar
seviyesindeki mevcut limitleri gerektiğinde artırılabilecek ve kullanım şartlarında
(teminat ve maliyet) iyileştirmeye gidilebilecektir.
Darbe girişimi öncesi TCMB’nin para politikasının ana hedefi olan fiyat istikrarında
göreli olumlu gelişmeler devam etmekteydi. 2016 yılı Haziran ayında TÜFE Mayıs
ayına göre %0,47; 2015 yılı Haziran ayına göre ise %7,64 artmıştır. Haziran’da aylık fiyat
9
TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU
AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ
www.tisk.org.tr
artışında ilk sırayı %1,16 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubu, yıllık fiyat artışında ise ilk sırada %12,8
ile alkollü içecekler ve tütün grubu yer almıştır.
Haziran ayında çekirdek enflasyon aylık bazda %0,20; yıllık bazda ise %8,92
düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu olumlu gelişme nedeniyle yaşanan siyasal
istikrarsızlıklara rağmen TCMB yılın üçüncü enflasyon raporunda, daha önce
belirlemiş olduğu enflasyon hedeflerini korumuş ve enflasyonun 2016 yılında %7,5;
2017 yılında %6 ve 2018 yılında %5 olacağı taahhüdünü yinelemiştir.
2016 yılı Haziran ayında Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) Mayıs ayına göre %0,41; 2015 yılı
Haziran ayına göre ise %3,41 artmıştır. Haziran ayında sanayi sektöründe fiyatlar Mayıs ayına göre
madencilikte, %2,56; imalat sanayiinde %0,29; enerjide %0,83 artmıştır. Ana sanayi gruplarında
fiyat artışında ilk sırayı aylık bazda %2,49 ile enerji, yıllık bazda ise %11,37 ile dayanıklı tüketim
malları almıştır.
2016 yılı Haziran ayında Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım–ÜFE), bir önceki aya göre
%1,04; bir önceki yılın Haziran ayına göre %4,45 yükselmiştir. Mayıs ayına göre fiyat artışı tarım ve
avcılıkta %1,33; ormancılıkta %1,39 artarken, balıkçılıkta %7,14 azalmıştır. Aylık bazda fiyat
artışında %3,34 ile tek yıllık bitkisel ürünler ilk sırada yer almıştır.
SONUÇ:
Türkiye’de 2016 yılının ikinci yarısına girilirken enflasyon oranı hala yüksektir. Cari
açık oranı dış ticaret açığındaki gerilemeye rağmen %4’ün üzerinde seyretmektedir.
Cari açık oranının beklentilerin altına inmesini engelleyen en önemli olgu, yurtiçi
tüketim harcamalarının yüksek seyretmesi nedeniyle düşük düzeylerde kalan tasarruf
oranıdır.
Bankacılık sektörünün kredi plasmanı konut ve tüketici ağırlıklı olmaya devam
etmektedir. Konut kredileri Temmuz ayında yıllık bazda %9,94 oranında artmıştır.
Bu, tüm kredi türleri içinde en yüksek kredi artış oranıdır. Büyüme oranından
fedakarlık yapmak istemeyen Hükümet, tüketim ve konut harcamalarını artırması
için faiz oranlarının düşürülmesini, bankaların kredi plasmanını artırmalarını
istemektedir. Bu durum cari açık ve enflasyon oranının düşmesini engellemektedir.
Ekonomideki bu yapılanmayı sürdürmek için kısa vadeli sermaye hareketlerinde
girişin artırılması gerekmektedir. Teşvik yöntemi ise yüksek faiz oranıdır. 10 yıl vadeli
DİBS faiz oranı %9,94 düzeyindedir. Hükümetin çok istemesine rağmen faiz
oranlarının düşmemesinin altında yatan etken de dış dengedeki kırılganlıktır. Ne
yazık ki Haziran ayında bütçe dengesinden de zayıflama işareti gelmiştir. Mali
istikrardan taviz verilmemelidir.
Tüm bu koşullara rağmen büyümeye çalışan ekonomiye en olumsuz etkiyi darbe
girişimi yapmış, yabancı yatırımcı nezdinde politik riskin yükselmesine neden
olmuştur. Uluslararası derecelendirme kuruluşlarından biri hemen Türkiye’nin kredi
notunu düşürmüş, ancak Hükümetimizin girişimleri ile diğer kuruluşlar daha
temkinli pozisyon almaya başlamıştır. Siyaseten demokrasinin vazgeçilmezliği
konusunda Türk halkı büyük bir başarı yakalarken, ekonomik alanda başarı için siyasi
partiler arasında sağlanan nispi uyum sürdürülmeli ve ekonomik güveni artırıcı
tedbirler pekiştirilmelidir.
10
Download