Bütün bilme etkinliklerinin nihai hedefi, varlığın hakikatine (truth/aletheia) varmaktır. Hakikat genel kabule göre varlığın doğru bilgisidir. Hakikatin neliği ve nasıl bilindiği sorusuna, Antikçağ Yunan filozoflarından İslam filozoflarına kadar pek çok düşünür tarafından cevap aranmıştır. Açıkçası hakikat, doğrudan felsefenin düşünme alanında olmakla birlikte bilimsel disiplinlerin ve sanatsal düşünme biçimlerinin de sorunudur. Bu nedenle hakikat, bilimsel disiplinler tarafından rasyonel veya empirik düzlemde nesnellik iddialarıyla ele alınırken sanatsal disiplinler ve tasavvuf tarafından duygusal veya duyusal zeminde kişisel tecrübelerde ya da öznel bir dilde ortaya çıkan bir ifade biçimi olarak kabul edilir.