Toplumsal Düşünce Enstitüsü Tartışma Notu TN-Siyaset/14-04 Hazırlayan: Nilden Beyazıt POSTALCI 7 Mart 2014 Kadınsız Siyaset veya Siyasetsiz Kadınlar Yerel seçimlerin yaklaştığı şu dönem, hemen her seçim dönemi gibi kadınların siyasette var olup olmadığının tartışıldığı tek dönem. Tüm yetersiz , yapay yakınmalar bir yana kadının siyasette var olmasını ancak kadınlar sağlayabilecek; tabii dürüst oynamayı becerebilirlerse.. En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: kadınsız siyaset yapıyoruz. Kadın siyasette çok az sayıda olduğu için değil, siyaseti kadınsız yapmayı tercih ettiğimiz için,, kadın olup siyasette var olmaya çabaladığımızve bunu da beceremediğimiz için. Kotalara sıkıştırıldığımız için… Kotalara sıkıştırılsak da becerip çıkamadığımız için. Dahası bu yazıyı yazan gibi, bunu ancak yaşayınca öğrenebildiğimiz için. Az biraz köşesinden teğet geçtiğim iş hayatında da aynı şey söz konusuydu.Ama o iklimde kadın-erkek cinsel kimliklerine fazla da bağımlı kalmadan daha bireysel savaşıyorlardı. Siyasette ise öyle değil; söz konusu olan örgütçülük, yani beraber çalışma olduğundan cinsiyet daha bir ortada, daha bir göz önünde; deyim yerindeyse daha bel-altı. Cinsiyetinizle başbaşa bırakılmak çok farklı bir duygu siyasetçi bir kadın için. Yıllarca beraber siyaset yaptığınız arkadaşlarınız bir gün güçlü yanlarınızı “kadın olmanıza” bağlayıveriyorlar.Cinsel kimliğiniz-kotalar sağolsun- avantaj olarak “çarpılıyor” suratınıza. “Çarpılıyor” diyorum, çünkü siyaseten var olmanız birdenbire kadınlığınıza indirgeniveriyor. Tüm siyasi partiler seçim öncesi, kadın kotası kullanacaklarını, tüm “seçilebilecek” yerlerden kadın aday göstereceklerini üst düzey-alt düzey beyan ederken, her seçim kadınlar aynı hayal kırıklığına uğruyorlar. Niye olmuyor? Bu yazı, yeni bir hayal kırıklığının kaleme alınmış şekli değil; daha çok “nasıl olur”lara odaklanmayı hedefliyor. Her şeyden önce kadının siyasette yer alması, uluslararası platformlarda kabul edilmiş bir hak. CEDAW (Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi-The Convention on the Elimination of All Forms of Discimination Against Women-) oy vermek ve seçimlere girmek dahil siyasi ve sosyal hayatta kadınla erkeğe eşit fırsatlar verilmesini öngörüyor. Kadının siyasi platformlarda karar-alma ve yönetim kadrosunda olması 1995 senesinde Pekin-Çin de yapılan 4. Dünya Kadın Konferansı’nda gelecekte endişe veren 12 kadın konusundan biri olarak belirlendi. Siyasetin, en azından Türkiye’deki dinamiklerinde kadına üç çeşit yaklaşım var ve bu sorunlar beraberinde 2 sorun getiriyor. Nedir bu yaklaşımlar: Kota zihniyeti:Şüphesiz siyasi partiler , demokratikleşme adına, kadına siyasi ortamda daha çok yer açmalılar. Genel olarak bakıldığında bu yapılar, kadının yer alması içinkota uygulamaları koymaktalar. Ancak bu kota uygulamaları, tüzükte yer alsa da pratikte hiçbir sonuç vermemekte. Kota sistemi genelde Gürcistan, Kazakistan, Ukrayna, Türkiyegibi sıkı demokratikleşme mücadeleleri verilen ülkelerde sıkça başvurulan bir yöntem olarak görülmekte. Siyasi partiler, kota uygulamalarını delme nedenlerini oy verenin eğilimleri olarak açıklasalar da seçmen davranışları oy verme eğiliminde cinsiyetin önünde başka bir çok etken olduğunu gösteriyor. Kadın kollarına hapsolmak:Kadın kolları belli ki tarihsel süreçte kadını siyaset içine kazandırmak, bilinçlendirmek, kadınları biraz da ev dışında sosyal hayata kazandırmak amacıyla kurulmuş .Ve orada kalmış. CHP’de2012 senesinde hazırlanan tüzüğe göre CHP kadın kollarının ilk amacı partinin, “başta kadınlar olmak üzere toplumun çeşitli kesimleri arasında daha yaygın olarak benimsenmesini sağlamak ve –öncelikli olarak- kadın üye sayısını ve taraftarlarını artırmak. Diğer bir amacı ise “başta partili kadınlar olmak üzere kadınların siyasal yaşama eşit katılımı ve temsilini gerçekleştirmek. Şüphesiz temel sorun “siyasal yaşama eşit katılım ve temsil”. Belli ki süreç içerisinde Kadın Kolları gerek tüzüğün kısıtlı olmasından, gerek özerkliğini yeterince sağlayamamış olmasını kabul etmeye gönüllü olduğundan kendi ilkesel duruşunu tamamlayamamış, örgütlülük amacını belirleyememiş. Örgütçülüğün Tanımı: Örgüt içinde örgüt olur mu diye sorulabilir, belki başka bir yazının konusu bile olabilir, ancak siyasi partiler içindeki durum tam da böyle: örgüt içinde yaşaması için parmak ucuyla tutulan başka bir örgüt: kadınlar. CHP özelinde örgütü sahada temsil eden ve o yerleri çok uygun görülen grupların başında gençler ve kadınlar geliyor. Kadın siyasetçilerin bir çoğu sokakta, sahada kalmaktan memnun, örgütçülüğün sokaktan geçtiğinin farkındalar. Farkında olamadıkları ise örgütün sahadaki kadını yukarı taşıyamaması. Pekiştirmek amacıyla kadın milletvekili ve Parti Meclis üyelerinin partiye üye olma tarihlerine bakmak istesek de bu bilgiyi maalesef öğrenemedik. Ancak görünen bu pozisyondaki kadınların, genelde partiye sonradan dahil oldukları. Oysa örgütçülüğü bilmeyen siyasetçinin siyasette var olması mümkün değil. O halde bu durum beraberinde 2 temel sorun getiriyor: 1-siyasi pozisyonu olan kadın örgütçülüğü bilmediği için en fazla 1-2 dönem var olabiliyor. 2-Sahadan gelmedikleri için kadın problemlerini yukarı taşıyamıyorlar; yani kadın sorununu siyasette yaşamadıkları için bu sorun parti veya meclis bağlamında sorgulanmıyor. İşin insani boyutu ise parti emeği olmayan kadın yönetici arkadaşların kadın emeğinden bahsederken bunu görmezden gelmekte ısrarcı olmaları; ama bu da başka bir yazının konusu. Ne yapmalı? Teorisi kolay, ama pratiği bir o kadar da zor olan bu sorunun cevabı herhalde risk almak olmalı. Daha demokratik bir parti olabilmesi için kadın kolları tüzüğünde kökten değişiklik yapılması şart; hadi daha da kesin konuşalım: mecburi. Bir başka deyişle CHP Kadın Kolları Yönetmeliğinin esas amacının artık “kadın üye sayısını artırmak “dan çıkması gerekmekte. Kadın kolları örgüte kadın sokmak kadar, soktuğu kadınları örgütlemek, onları örgütün altındaki kadını yukarı taşıyabilmek konusunda sorumluluk alabilmeli. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı(UNDP) bu konuda belli öneriler getirmiş. Getirilen öneriler kota sisteminin kendi başına yeterli olmadığını net olarak gösteriyor. Bunlardan en önemlilerini şöyle sıralayabiliriz: *Partilerin kadın kotasını uyguladıklarını denetleyebilecek STK larla çalışmak * Kadın adayları eğitmek *Diğer ülkelerdeki parti kadın kolları ve çalışmaları hakkında bilgi edinmek *Medyada kadın siyasetçi konusunda baskı unsuru oluşturmak *Seçim kampanyalarında kadın görünürlülüğünün arttırılmasını sağlamak İlk başta yazdığımız gerçek önemli: siyaseti kadınsız yapıyoruz.. Ve son temsil oranımız gösteriyor ki maalesef kat edeceğimiz çok fazla mesafe var daha, kadınsız siyaset ten çıkabilmek için. Kadınlardan ise beklenilen tek şey olabilir bu süreçte: dürüst olmak ve kadın siyaseti yapabilmek.