93. Birle?im:Mizanpaj 1.qxd

advertisement
TBMM
B: 93
24 . 4 . 2010
O: 3
AKP’nin 2007 yılında sivil anayasa için oluşturduğu Bilim Kurulunda yer alan anayasa profesörü
Sayın Serap Yazıcı bir gazeteye verdiği röportajda “Biz, bu ortamda bırakın Anayasa değişikliği yapmayı,
kira kontratı gibi çok basit bir sözleşmeyi bile yapabilecek hoşgörüye, uzlaşmaya, diyaloğa sahip değiliz.
Artık Parlamento da çok yıprandı, yoruldu, bu Parlamentodan yeni bir anayasa çıkmaz.” diyordu.
Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geçtiğimiz şubat ayında Hindistan’a giderken “Bu Meclise
yeni bir anayasa yapmak yakışırdı ama çeşitli sebeplerden dolayı bu fırsat kaçırıldı.” demiştir. Sayın
Cumhurbaşkanının açıklamalarına istinaden, AKP’nin Anayasa değişikliği taslağının hazırlanmasını
emanet ettiği Profesör Doktor Sayın Ergün Özbudun “O an için kaçırıldı tabii. 2007 seçimlerinden
sonra arkasında yüzde 47 destek olan parti, eğer kararlı bir şekilde bu projeyi ortaya koysaydı büyük
ihtimalle sonuca ulaşırdı. Bence çok doğru bir tespit.” açıklamasını yapmıştır.
Yine, Anayasa değişikliği konusunda Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç’ın da
ikaz ettiği gibi “Ben yaptım, oldu.” anlayışı doğru değildir “Bir sayı fazla ise hepsi benim.” anlayışı
ve yaklaşımı ise hiç doğru değildir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu Anayasa değişikliğinin bir sonraki Meclise bırakılmasının
uygun olacağını ifade etmiştik, ortak akıl da bunu söylemektedir. Aksi bir davranış, toplumu daha da
germekten ve kutuplaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemizde çalışanların örgütlenmeleri istihdam şekillerine bağlı
olarak iki ayrı biçimde düzenlenmiştir. Özel hukuk kapsamında değerlendirilen işçiler için sendika
hakkı, bütün kısıtlama ve aksaklıklarına rağmen, toplu sözleşme ve grev hakkını da içine alacak
şekilde oluşturulmuş ve anayasal güvencelerle korunmuştur. Statü hukuku içinde istihdam edilen
memurlar için ise sendika hakkı yalnızca sendika kurma, sendikalara üye olabilme ve taraflar arasında
toplu görüşme yapabilmeyle sınırlı olmuş olup, sendika hakkının temelini oluşturan toplu sözleşme
ve grev hakkından mahrum bir düzenleme yapılmıştır. Toplu sözleşme ve grev hakkı, Uluslararası
Çalışma Örgütü nezdinde temel hak ve özgürlükler kapsamında değerlendirilmektedir. Ayrıca, gözden
geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve benzeri bazı değişik sözleşmeler
de işçi-memur ayırımı yapılmaksızın tüm çalışanlara toplu sözleşme ve grev hakkı tanınmasını
öngörmektedir. Ülkemiz tarafından da onaylanmış bulunulan bu sözleşmeler, Anayasa’mızın 90’ıncı
maddesi çerçevesinde değerlendirildiğinde bağlayıcı hâle gelmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Danıştayın verdiği bu kararlar ülkemizde toplu sözleşme
ve grev hakkının memurlar tarafından fiilen kullanılmasının önünde bir engel bulunmadığını ortaya
koymaktadır.
Sözleşme hükümlerinin taraf devletlerce hayata geçirilmesi de uluslararası hukuk boyutunda bir
zorunluluktur.
Memurların ekonomik, sosyal ve siyasi alandaki haklarının geliştirilmesi, menfaatlerinin korunması
için toplu sözleşme ve grev hakkını ihtiva eden gerçek anlamda sendikal haklara ihtiyaç vardır.
Anayasa’da değişiklik ihtiva eden metin incelendiğinde, kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı
tanınmasıyla ilgili olarak, Anayasa’nın 53’üncü ve 128’inci maddelerinde değişiklik yapılması planlandığı
görülmektedir. Ancak, Anayasa’nın 54’üncü maddesinde yer alan grev hakkı ve memurların grev yasağıyla
ilgili bir değişiklik düşünülmemiştir. İşte bu nokta teklifin en önemli eksikliğidir. Eğer toplu sözleşme
hakkı tanıdığınız kamu çalışanına grev hakkını tanımış olsaydınız daha çağdaş ve uluslararası bir yaklaşımı
kabul ettiğinizi, toplumsal yaşamda meydana gelen gelişmeyi gerçekten kavradığınızı, bu değişiklik
teklifinde samimi olduğunuzu ve bu madde düzenlemesinin bazı niyetleri gizlemek için konulmuş bir
madde olmadığını anlardık.
– 722 –
GÖKHAN-93
217–222
Download