Dinin yapısını oluşturan iki unsurdan Nisan

advertisement
Nisan-1996
İMAN HAYATI
Diyanet
‫ْرفُونَ اَ ْب َٓنَا َءهُ ْۜ ْم‬
َ ‫اَلَّ ۪ذينَ ٰاتَ ْينَاهُ ُم ْال ِكت‬
ِ ‫ْرفُونَهُ َك َما يَع‬
ِ ‫َاب يَع‬
َّ ‫َواِ َّن فَ ۪ريقا ً ِم ْنهُ ْم لَيَ ْكتُ ُمونَ ْال َح‬
َ‫ق َوهُ ْم يَ ْعلَ ُمون‬
(Bakara: 146)
Aziz Cemaat!
Allah Teala'nın biz insanlara lütfettiği
sayısız nimetlerin en önemlilerinden biri
şüphe yok ki, imandır. İman, insanın hem
dünya, hem de ahiret saadetini sağlayan
çok değerli bir manevi sermayedir.
İslam Dini'nde imanın mühim
özelliklerinden biri, kalbin derinliklerinde
yerleşmesi, vicdanın onunla huzur bulmuş
olmasıdır. İman, insan yapısında, istendiği
zaman atılabilecek bir fazlalık değildir. O,
manevi varlığın temel taşıdır.
İnsan bütün yaratıkların efendisidir;
çünkü şuur sahibidir ve tek yaratıcı olan
Ulu Allah'ın aşkını taşımaktadır. İman
nuruyla aydınlanmış kalp, Allah Teala'nın
"bakış yeri"dir. Bundan ötürü, "Allah
yapısı olan kalp, insan yapısı Kabe'den
üstündür" denilmiştir. Fakat şunu da
unutmamak gerekir ki, bütün bu şerefler
Allah'a samimi kul olmaya bağlıdır.
Aziz Cemaat!
Gerçeği yalnız akıl ile bilmek,
müslüman olmak ve iki cihan saadetine
ulaşmak için hiç bir zaman yeterli değildir.
Allah'a ulaştıran kurtuluş yolunda,
içimizden gelen duygulan ve dıştan
aldığımız
malzemeyi
şuurumuzda
işledikten sonra, onu iman haline
getirmemiz,
benliğimize
malederek,
samimiyetle yaşamamız lazımdır. Açlığı ve
susuzluğu bizzat yaşamayan kimsenin aç
ve susuzların halinden anlamayacağı gibi,
din konularını sadece bilen fakat
yaşamayan kimse de dindar olamaz. Allah
Teala Kuranı Kerim'inde kafirlerden
bahsederken şöyle buyuruyor:
"Ayetlerimiz bütün açıklığıyla onlara
geldiği zaman, bu apaçık bir büyüdür,
dediler. Vicdanları tam bir kanaat getirdiği
halde, zulüm ve kibirleri yüzünden inat
ederek bunları inkar ettiler".
Başka bir ayette de şöyle buyuruyor:
"Kendilerine kitap verdiğimiz yahudi
ve hıristiyanlar, O Peygamberi öz oğulları
gibi tanırlar. Öyle iken içlerinden bir
takımı, bile bile Hakk'ı gizlerler".
Dinin yapısını oluşturan iki unsurdan
biri iman ise, ikincisi de ibadettir.
Müslümanlıkta ibadet
İmanın belirtisi, dindarlığın ikinci
şartıdır. İman Allah'ı tasdik etmektir.
İbadetse Allah'a kulluk etmektir. İbadet
yapmadığı
halde
dindar
olduğunu
zanneden
kimse,
kendisini
ve
etrafındakileri aldatmaya çalışan kimsedir.
İman mübarek bir ağaç gibidir; bu ağacın
Allah'ın izniyle her mevsim verdiği
meyveler, başkalarına iyilik ve merhamet
gibi manevi meziyetlerdir. Bu üstün
faziletler, davranışlarımıza şu üç şekilde
aksederler:
1. İçimizde bulunan inancı, "Eşhedü
en la İlahe illallah ve eshedü enne
Muhammeden abdühü ve rasülüh" kelimei
şehadetiyle Han etmek.
2. Bu inancın kuvveti ile Allah'ın
emirlerine
sarılmak,
yasaklarından
kaçınmak ve bunu gizli, açık, şahsi ve
umumi işlerde, ibadette, muamelelerde,
kısacası her yerde devam ettirmek.
3. Bu inancı yaymak, yani iyiyi,
doğruyu yaptırmak, kötüden, yanlıştan
sakındırmak.
İkinci ve üçüncü grupta bulunan
hususlar, yapılması güç olan şeylerdir.
Gerçekten Allah'ın emirlerine uymak ve
bunları başkalarına da telkin etmek
nefsimizin ve arzularımızın kolaylıkla
kabul edeceği şeyler değildir. Çünkü
nefislerine, arzularına ve bilhassa hırslarına
mağlup olanların, bunların kumandasıyla
hareket edenlerin yüceltildiği. Hakkın
ölçüsü olarak kuvvetin kabul edildiği bir
zamanda, bu genel atmosferden sıyrılıp
doğru yolda ilerlemek az bir gayretle
başarılacak işlerden değildir.
Doğrusu, fikir ve söz iffetinin
bulunmadığı, kelimelerin içine boş bir
çuval
gibi
istenilen
manaların
yerleştirildiği ve "mızrak çuvala sığmaz"
atasözüne rağmen, gerçeklerin örtülmeye
çalışıldığı bir yerde, doğruya sahip çıkmak
oldukça cesaret isteyen bir iştir. Fakat
gerçek yol budur. Allah'ın rızası bundadır.
Hutbemizi Peygamber Efendimizin bir
hadisiyle bitirelim:
"Gönül huzuruyla Allah'ı Rab, İslam'ı
din ve Hz. Muhammed (S.A.S.)'i
Peygamber kabul eden kimse, imanın
üstün zevkini tatmış demektir".
Download