global strateji enstitüsü

advertisement
HABER BÜLTENİ
29 Mayıs 2008
Haber Özetleri
Irak

BM’den bir heyet dün Kerkük’ün Türkmen ve Arap Milletvekilleriyle bir toplantı
düzenlendi. Toplantıda Kerkük İl Meclisinin üyelerinin Türkmen, Arap ve
Kürtler arasında %32 oranında belirlenmesi konusunun tartışıldığı,
görüşmelerin bugün de devam edeceği açıklandı. (www.nahrain.com)

Telafer Kaymakamı Necim Abdullah El-Cuburi dün yaptığı açıklamada, Irak
İçişleri Bakanlığı kendilerine danışmadan ve hiçbir kanuni neden olmadan üst
düzey 21 polis yetkilisini başka yerlere tayin etmesi sebebiyle görevinden istifa
ettiğini açıkladı. Kaymakamın istifası üzerine Telafer Kaymakamlık binası
önünde dün gece yüzlerce kişinin gösteri düzenlediği bildirildi. (www.aswataliraq.info)

Fatihoon Haber Ajansının verdiği habere göre, Yolsuzlukla Mücadele Heyeti
Musul Bürosunun, Musul Vali Yardımcısı Hüsro Goran ve Musul İl Meclisi
Başkanı Hişam El-Hamdani hakkında tutuklama kararı aldığı bildirdi.
(www.zahrira.net)

Irak Türkmen Meclisi Başkanı Yunus Bayraktar, Irak Türkmen Cephesi’nin
Kerkük İl Başkanlığına bağlı büro sorumlularıyla bir toplantı yaptı. Kerkük'te
Türkmen Meclisi'nin merkez binasında yapılan toplantıda, ülkede ve özellikle
Kerkük'te cereyan eden son gelişmeler masaya yatırıldı. Toplantıda Ekim
ayından düzenlenmesi planlanan yerel seçimlerin de ele alındığı bildirildi. Bu
arada, toplantıya Kerkük İl Meclisindeki Türkmen Grubu üyesi Jale Neftçi de
katıldı. (TÜRKMENELİ TV)

ABD ile Irak arasında imzalanacağı belirtilen uzun vadeli stratejik işbirliği
anlaşmasının ilan edilmemiş bir nüshasının olduğu açıklandı. Irak eski
Başbakanı İbrahim El-Caferi’nin Siyasi Danışmanı Cevad Talib, Fars haber
ajansına verdiği demeçte, Irak’la ABD arasında imzalanacağı belirtilen
anlaşmanın kamuoyuna açıklanan nüshasından başka, içeriği açıklanmayan
bir nüshasının daha bulunduğunu söyledi. Yasama, yürütme ve yargı
organlarının başkanlarıyla birlikte parlamentoda 10’dan fazla üyeye sahip
partilerin temsilcilerinin ve eski Başbakan İbrahim El-Caferi gibi önde gelen
bazı siyasi liderlerin Irak Güvenlik Politikaları Konseyi ile bir toplantı yaptığını
belirten Cevad Talib, Başbakan Maliki’nin bu toplantıda ABD ile yapılması
düşünülen anlaşmayla ilgili bilgi verdiğini söyledi. Toplantıda İbrahim Caferi’nin
söz konusu anlaşmayla ilgili olarak sert eleştiriler yönelttiğini belirten Talib,
1
“İbrahim Caferi, Irak’ın böyle bir anlaşma imzalamaya ihtiyacının olmadığını,
Iraklıların kendi ülkelerini idare edebilecek yeterliliğe sahip olduğunu belirtti”,
dedi. Anlaşmada herhangi bir zaman limiti konmadığını belirten Talib,
“Amerikalılar, zaman bakımından herhangi bir limit koymuyor ve böyle bir
limitin konulmasına yanaşmak bile istemiyor. Ayrıca onların Irak’ta kaç tane
askeri üs kuracağı da belli değil. Hatta onlar bu üslerin mekânından bile
bahsetmiyorlar”, dedi. Anlaşmanın iki haftaya kadar imzalanacağı yönündeki
haberlerin gerçeği yansıtmadığını da belirten Cevad Talib, “Iraklı yetkililerin bu
anlaşmayı kabul etmek ya da etmemek konusunda iki ay süreleri bulunuyor”,
dedi. (www.yakindoguhaber.com)

Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Müsteşarı Cevad Kandil, ABD’yle yapılması
düşünülen anlaşmanın ABD’nin Irak’ta kalmasını pekiştirmeyi değil, Irak’tan
çıkmasını sağlamayı hedeflediğini söyledi. El Alem televizyonuna demeç
veren Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Müsteşarı Cevad Kandil, Irak’la ABD
arasında imzalanması düşünülen anlaşmayla ilgili birçok sorunun
bulunduğunu belirterek, bunların iki taraf arasındaki görüşmelerle
çözümlenmesi gerektiğini söyledi. Bu konuda önemli olanın anlaşmanın siyasi
ilkeleri olduğunu belirten Kandil, “Irak’ın bu konuda üzerinde durması gereken
en önemli hususlar, toprak bütünlüğü, Irak’ın BM’nin 7. Maddesi kapsamından
çıkarılması, yabancı güçlerin Irak’tan çıkarılmasının sağlanması, güvenlik
yetkisinin tamamen Iraklılara bırakılması ve anlaşmanın hiçbir gizli madde
içermemesi ve şeffaf olmasıdır”, dedi. ABD Büyükelçisi Ryan Crocker’in söz
konusu anlaşmanın ABD’ye Irak’ta kalıcı üs verilmesine yönelik olmadığına
ilişkin sözlerine de değinen Kandil, “Meselenin kilit noktası burasıdır. Bu
mesele, Irak Siyasi Güvenlik Konseyi’nin ortaya koyduğu üç şarttan biridir ve
geçen yıl Başbakan Maliki ile ABD Başkanı Bush arasında imzalanan
protokolde de bu açıkça belirtilmiştir”, dedi. ABD’nin Irak’ta kalıcı üsler
bulundurmasının kabul edilemez olduğunu ve bunun Irak açısından bir
kırmızıçizgi olduğunu belirten Kandil, “Bu, Irak ordusu yeniden yapılanıncaya
kadar sürecek geçici bir durumdur, Iraklıların bu anlaşmayla hedefi yabancı
güçlerin Irak’taki varlığına son vermektir, onların buradaki varlığını pekiştirmek
değil”, diye konuştu. (www.yakindoguhaber.com)

Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El-Haşimi, Sünni bakanların hükümete
dönmesi konusundaki müzakerelerde önemli ilerlemeler kaydedildiğini
belirterek, bu bakanların çok yakında hükümete döneceğini belirtti. Ürdün Kralı
Abdullah’la görüşmesinden sonra gazetecilere açıklamada bulunan Irak
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi, bazı bakanlar konusunda halen
görüş ayrılıklarının bulunduğunu belirterek “bu görüş ayrılıklarına rağmen bazı
bakanların hükümete dönüşü konusunda önemli ilerlemeler kaydedildi”, dedi.
(www.yakindoguhaber.com)

İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, Sünni Arap ülkelerinin, Şiilerin liderliğindeki
Irak hükümetine daha çok yardım etmesi gerektiğini söyledi. İsveç'te yarın
yapılacak Irak toplantısı öncesinde Reuters'a demeç veren Bildt, Irak'ta
yeniden yapılanma çabalarının başarısına bir fırsat vermek için Sünni Arap
ülkelerinin bu ülkeyle daha çok alakadar olması gerektiğini belirtti.
Stockholm'deki toplantıya BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ve Irak Başbakanı
Nuri El Maliki başkanlık edecek. Türkiye'yi Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın
2
temsil edeceği toplantı, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, İran Dışişleri
Bakanı Manuçehr Mutteki ve Suudi Arabistan ile Mısır'ın da aralarında
bulunduğu Arap ülkelerinin temsilcilerini bir araya getirecek. ABD de Sünni
Arap hükümetlerini, diplomatik misyonlar açmak ve borçlarını silmek suretiyle
Şii Başbakan El Maliki hükümetini desteklemeleri için çaba gösteriyor.
(AA)(REUTERS)

ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mike Mullen, Irak'tan asker çekme
konusuna açıklık getirdi. Ora Mullen, Irak'tan asker çekilmesinin, şartların
uygun olmasına bağlı olduğunu söyledi. Mullen, savaşta ölen Amerikan
Askerlerini Anma Günü nedeniyle, Pentagon'da yaptığı açıklamada, Irak'taki
şiddet olaylarında son zamanlarda azalma gözlendiğini, güvenlik durumunun
da giderek düzeldiğini öne sürdü. El Kaide'nin ülkedeki faaliyetlerinin de iyice
azaldığını belirten Mullen, "ancak bu gruplar hala çok tehlikeli ve ortadan
tamamen kaldırılması gerekiyor", dedi. Mullen, İran'ın Ortadoğu'da hala sorun
çıkaran bir ülke olmaya devam ettiğini de iddia etti. "İran'ın tavrını değiştirmesi
için baskı yapmaya devam etmeliyiz" diyen Mullen, "Amerika Birleşik
Devletleri, bunun için askeri yöntemler kadar ekonomik, mali, diplomatik ve
siyasi bütün gücünü kullanmak zorunda", şeklinde konuştu. (TÜRKMENELİ TV)

Beyaz Saray'ın eski basın sözcüsü Scott McClellan anılarını yazdığı kitapta,
ABD Başkanı George W. Bush'un Irak Savaşını kabul ettirmek için doğruları
söylemek yerine, saldırgan siyasi propaganda yürütmeyi yeğlediğini bildirdi.
Irak'ta savaşının eşiğine gelindiğinde, Beyaz Saray'ın dürüstlük ve samimiyete
en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde bunlara sırt çevirme kararı aldığını ileri
süren eski Sözcü, Bush'un böylelikle Irak'ta güç kullanımının hemen hemen
geçerli tek seçenek olduğunu kabul ettirmeyi başardığını kaydetti. Irak
Savaşını ciddi bir stratejik hata olarak değerlendiren McClellan, "Irak Savaşı
gerekli değildi", ifadelerini kullandı. (AA)(AP)

Irak'ta, başkent Bağdat'ın kuzeyindeki Beyci yakınlarında polisle militanlar
arasında çıkan çatışmada 7 militanın öldürüldüğü bildirildi. Polis
açıklamasında, önceki gün ve dün çıkan çatışmalarda 3 polisin de yaralandığı
belirtildi. Bu arada, başkentin kuzeybatısına düşen Garma'da bir çetenin bir
eve düzenlediği baskında bir kişinin öldüğü belirtildi. (AA)(REUTERS)
Ortadoğu

İsrail'de koalisyon hükümetinin büyük ortağı İşçi Partisinin lideri, Savunma
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ehud Barak, İsrail Başbakanı Ehud Olmert'i
başbakanlık görevini bırakmaya çağırdı ve bunu yapmaması halinde erken
seçimi zorlayacaklarını söyledi. Barak, Olmert için yapılan son yolsuzluk
soruşturması çerçevesinde, dün Olmert'e seçim kampanyalarında para
verdiğini yeniden mahkeme huzurunda ifade eden ABD'li Yahudi iş adamı
Morris Moşe Talansky'nin açıklamaları sonrası, dün bir basın toplantısı
düzenledi. "Başbakan'ın, hükümetle ilgili faaliyetlerini bırakması gerekir" diyen
Barak, Olmert'in gitmeyi reddetmesi halinde, lideri olduğu İşçi Partisinin erken
seçimi zorlayacağını ifade etti. Barak, Olmert'in İsrail'in karşı karşıya kaldığı
sorunları yönetemediği gibi, kendi işlerini de yönetecek durumda olmadığını
vurgularken, Olmert'in Kadima Partisinin bundan sonra ne yapacağına karar
3
vermesi gerektiğini kaydetti. Barak, Olmert'in gitmesi halinde yerini kimin
doldurabileceği yolundaki bir soruya karşılık, partisinin seçime gitmekten
korkmadığını ifade etti ve "seçimlerin yapılması halinde zaferle çıkacağımızı
düşünüyorum", dedi. Ancak, Barak, hâlihazırda İsrail'in ihtiyacının istikrar
olduğunu da dile getirdi. Öte yandan Olmert'in danışmanlarından Tal
Silberstein, Ordu radyosuna, Başbakanın şimdilik istifa etmek veya kendisinin
bir süre görevinden affını istemek gibi bir niyeti bulunmadığını dile getirdi. (AA)

Filistin Yönetimi Devlet Başkanlığı, İsrail siyasetindeki gelişmelerin, barış
görüşmelerine olumsuz etki yapacağını bildirdi. Filistin Devlet Başkanlığı
sözcüsü Nebil Ebu Rudeyna, yaptığı açıklamada, Başbakan Ehud Olmert'e
yüklenen son yolsuzluk suçlamaları ve dün İsrail Başbakan Yardımcısı ve
Savunma Bakanı Ehud Barak'ın, Olmert'e görevinden çekilmeye çağıran
sözlerini değerlendirirken, olan bitenlerin İsrail'in iç siyasi meselesi olduğunu
belirtmekle birlikte, barış sürecine inanan Olmert hakkındaki gelişmelerin
kendilerini de endişeye sevk ettiğini kaydetti. Abbas'ın sözcüsü, "Hiç
kuşkusuz, (İsrail'de) yaşananlar barış görüşmelerine olumsuz etki yapacaktır",
diye konuştu. (AA)

İsrail Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tsipi Livni, kendisi gibi Kadima
Partisi üyesi olan Başbakan Ehud Olmert hakkındaki yolsuzluk iddiasıyla ilgili
olarak "İsrail liderlerinin devletin değer ve ahlak kurallarına bağlı olması
gerektiğini" söyledi. İsrail'in kuruluşundan önce Filistin'de 1931-1948 yılları
arasında faaliyet gösteren Etzel adlı militan Siyonist grubun komutanı David
Raziel için düzenlenen anma toplantısında konuşan Livni, "devletin, hem
vatandaşlarını, hem de liderlerini bağlayan vizyon ve değerleri olduğunu"
söyledi. Livni, "Başkalarına ışık tutmadan önce, önce kendi evimizi aydınlık
tutmaya çalışmamız doğru olur. Hepimiz için geçerli olması gereken, zengin
olsun, fakir olsun herkes için eylem rehberi yerine geçen yazılmamış kuralları
temsil eden ahlak yasaları vardır", diye konuştu. (AA)

Lübnan'da Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman, Başbakan Fuat Sinyora'yı yeni
hükümeti kurmakla görevlendirdi. Lübnan'da yayın yapan televizyonlardan
verilen bilgiye göre, dün sabahtan itibaren iktidar ve muhalefet partileriyle
görüşmeler yapan Cumhurbaşkanı Süleyman, Başbakan Fuat Sinyora'ya yeni
hükümeti kurma görevi verdi. Süleyman'ın konuyla ilgili olarak Meclis Başkanı
Nebih Berri'yi de bilgilendirdiği öğrenildi. Sinyora, görev kendisine verildikten
sonra yaptığı açıklamada, anayasada belirlenen kurallar çerçevesinde
Lübnan'ı daha ileriye götürmek istediğini açıkladı ve aralarında Suriye'nin de
bulunduğu yabancı ülkelerle işbirliği yapacağı mesajını verdi. Sinyora,
Cumhurbaşkanı Süleyman ve uluslararası kamuoyu ile işbirliği yaparak BM'nin
aldığı bütün kararların uygulanmasına çalışacağını söyledi. Sinyora
konuşmasında, Lübnan'da gerek İsrail'in, gerek teröristlerin saldırılarıyla,
gerekse yanlış yerde ve yanlış şekilde bulunduğu için hayatlarını kaybeden
tüm şehitlere saygı duyduğunu belirtti. (AA)
Kafkasya ve Orta Asya

Gürcistan'ın Ayrılıkçı Bölgelerden Sorumlu Devlet Bakanı Temur Yakobaşvili,
4
tek yanlı bağımsızlık ilan eden Abhazya'daki Rus barış güçlerinin çok uluslu
polis gücü ile değiştirilmesini amaçlayan öneri paketi hazırladıklarını bildirdi.
Yakobaşvili yaptığı açıklamada, hazırladıkları pakette, bölgedeki Abhaz ve
Gürcü polisinin eğitiminin de yer aldığını belirterek, ''Gürcü topraklarında
binlerce yabancı askerin bulunmasına ihtiyaç kalmayacağını'' kaydetti.
Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili'de, dünkü ulusal güvenlik konseyi
toplantısında bölgedeki Rus barış güçlerinin yapısında değişikliklere
gidilmesinin zorunluluk haline geldiğini bildirdi. Bu arada Gürcistan İçişleri
Bakanı Vano Merabişvili, Rus Kommersant gazetesine verdiği demeçte,
''Rusya'nın, ülkesinin NATO üyeliğini engellemek için Gürcü-Abhaz savaşının
başlatılmasından yana olduğunu'' iddia etti. ''Rusya ve ayrılıkçı Abhazya'nın
savaş hazırlığı içinde olduğunu'' ileri süren Merabişvili, Rusya'nın 6-7 yıl önce
Gürcistan'ın NATO'ya tam üye olmak istemesini engellemek amacıyla plan
hazırladığını öne sürdü. Merabişvili, Vladimir Putin'in devlet başkanlığının son
döneminde attığı adımlarının ''Gürcistan'ı açıkça işgal girişimi'' olduğunu
belirterek, NATO üyeliğine kabul edilmeleri halinde enerji kaynaklarının
taşınmasında Rusya'nın devre dışı kalarak Gürcistan'ın önemli bir ülke
konumuna geleceğini ifade etti. Öte yandan Gürcü Rustavi-2 televizyonu,
Abhazya'daki sorunlu bölgede görev Rus barış güçleri içindeki Rusya
vatandaşı Çeçen kökenli askerlerle Rus askerleri arasında silahlı çatışma
çıktığını ve yaralanan bir askerin sınır kenti Zugdidi'deki hastaneye
kaldırıldığını duyurdu. Silahlı çatışmanın olduğu Saberio köyündeki sakinlerin
Rus barış gücü askerlerinin saldırısına uğradığı bildirildi. Bir diğer ayrılıkçı
bölge Güney Osetya'daki büyük Liahvi yerleşim biriminde de ateş açıldığı
kaydedildi. Bölgedeki Gürcü Barış Güçlerinin Komutanı Mamuka Kuraşvili
yaptığı açıklamada, Oset güçlerinin yaklaşık 10-15 dakika süren taciz ateşinde
bulunduğunu belirterek, olayda ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığını
ifade etti. (AA)

Özbekistan Hükümeti, Malezya'nın Petroliam Nasional Bhd (Petronas) şirketi
ile ülke kuzey-batısındaki Üst Yurt bölgesindeki Akçalak doğal gaz sahasında
arama-keşif ve işlemeyle ilgili Ürün Paylaşımı Anlaşması imzaladı.
Özbekneftgaz yetkilisi Muzaffer Boriyev basına yaptığı açıklamada,
Özbekistan Hükümeti ile Malezya'nın Petronas şirketi arasında 35 yıllığına
Ürün Paylaşımı Anlaşması imzalandığını belirterek, söz konusu anlaşmaya
göre, Malezya'nın Petronas şirketinin söz konusu bölgede doğal gaz aramakeşif ve işleme çalışmaları yapacağını ve bu çerçevede elde edilen ürünlerin
ise ilk aşamada taraflar arasında yüzde 50'şer oranda paylaşılacağını kaydetti.
Boriyev, Urga, Kuanış ve Akçalak doğal gaz ocaklarını birleştiren Akçalak
doğal gaz sahasının toplam 2 bin kilometrekare alana yayıldığını belirterek,
söz konusu doğalgaz sahasının 125 milyar metreküp doğal gaz ve 130 milyon
ton likit petrol gaz (LPG) kaynaklarına sahip bulunduğunu ifade etti. Muzaffer
Boriyev, daha önce, Rus Gazprom ile Özbekistan hükümeti arasında, söz
konusu Akçalak doğalgaz sahasında arama-keşif ve işlemeyle ilgili Ürün
Paylaşımı Anlaşması imzalanmasıyla ilgili mutabakat sağlandığını, ancak
Nisan 2007'de, Rus Gazprom şirketinin söz konusu doğalgaz ocağının
ekonomik yönden cazip olmadığını neden göstererek, söz konusu doğal gaz
sahasında arama-keşif ve işleme çalışmaları yapmaktan vazgeçtiğini hatırlattı.
Boriyev, ayrıca Petronas şirketinin bu yılın ikinci yarısından itibaren, ülke
güneyindeki Surhanderya vilayetindeki petrol-gaz ocaklarında arama-keşif ve
5
işleme çalışmaları yapmayla ilgili Ürün Paylaşımı Anlaşması imzalamayı
öngördüğünü de bildirdi. Doğal gaz üretiminde Bağımsız Devletler Topluluğu
ülkeleri arasında 2., dünyada ise 8. sırada gelen ve toplam doğal gaz
kaynakları 6,25 trilyon metreküpü bulan Özbekistan'da, geçen sene 65 milyar
189 milyon metre küp doğal gaz üretilmişti. (AA)
Avrupa Birliği

Avrupa Parlamentosu ile TBMM arasında diyalog organı olan Karma
Parlamento Komisyonu'nun (KPK) 59. toplantısında Türkiye-AB ilişkileri ile
kültürlerarası diyalog konusu ele alındı. KPK toplantılarına katılan Avrupa
Parlamentosu Türkiye raportörü Ria Oomen-Ruijten, Türk temsilcilerin
görüşlerini dinledikten sonra soruları yanıtlarken, Türkiye'nin "muhteşem bir
ülke" olduğundan, "müthiş potansiyelinden", "genç ve dinamik nüfusundan"
söz etti. Hollandalı Raportör, AB'nin Türkiye'ye yardımcı olmak iradesi
üzerinde dururken hukuk devleti olmak gereği ve laiklik ilkesinin korunmasının
önemi üzerinde durdu. Oomen-Ruijten, Türkiye'de sosyal ve siyasi diyaloğun
önemine de değinirken bu alanda karşılıklı güven sorununun aşılması için
çaba harcanmasını önerdi. KPK toplantılarında kültürlerarası diyalog
konusunun ele alındığı bölümde de değişik siyasi partilerden tüm Türk
katılımcıların, Türkiye'nin laik ve demokratik yapısı ile bu yapıya verilen önem
üzerinde durdukları gözlemlendi. Bazı Avrupa Parlamentosu üyelerinin AB
ülkelerindeki Türk göçmenlerin uyum sorunlarından söz etmeleri üzerine bu
sorunların sadece söz konusu göçmenlerden değil, ev sahibi ülkelerin
hatalarından da kaynaklandığı belirtildi. KPK Eşbaşkanı Joost Lagendijk, AB
içinde bir "İslam korkusu" varlığının gerçek olduğunu, Türkiye'nin AB'ye
katılımına karşı çıkanların da bundan etkilendiklerini belirttikten sonra
Türkiye'deki gelişmelerin AB açısından büyük önem taşıdığını söyledi.
Lagendijk, demokrasi ve laiklik unsurlarının "Türkiye'nin güçlü kozları"
olduğunu ifade etti ve bu unsurlar arasındaki dengenin korunmasının önemi
üzerinde durdu. Konuşmalarda, laiklik ilkesinin Türkiye ve Türk toplumu için
oluşturduğu güvence üzerinde duruldu, bu ilkenin kadın hak ve özgürlükleri
açısından öneminin altı çizildi. KPK sonunda ortak basın toplantısı düzenleyen
Eşbaşkanlar Yaşar Yakış ve Joost Lagendijk, Türkiye ile AB arasındaki
gümrük birliğinden kaynaklanan sorunların ele alınmasının bilgilendirici ve
yararlı olduğunu ifade ettiler. Yakış, KPK'nın bir "tartışma kulübü" olmaktan
çıkarılması, alınan kararların Avrupa Parlamentosu'na ve Türk hükümetine
aktarılması, bu mutabakat ve kararların sonuçlandırılması için daha somut ve
yoğun çalışmalar yapılacağını bildirdi. Yaşar Yakış, Türkiye'nin vazgeçilmez
ilkesi olan laiklik konusunda Türk milletvekillerinin görüşlerini açık ve özgürce
ifade ederek Avrupa Parlamentosu üyelerini daha iyi bilgilendirdiklerini söyledi.
KPK'nın gelecek toplantılarının 27-28 Ekim'de Türkiye'de yapılacağı bildirildi.
(AA)
Diğer Haberler

Çin'in kıta kesimiyle Tayvan adası arasında Pekin'de tarihi bir görüşme yapıldı.
Hu Cintao, Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Genel Sekreteri
sıfatıyla Tayvan adasında yönetimde bulunan Kuomintang Partisi'nin lideri Wu
Poh-hsiung ile görüştü. Görüşme, Tayvan Boğazı'nda olumlu gelişmelerin
6
yaşandığı son dönemde iki taraf arasındaki yakınlaşmanın önemli bir adımı
olarak değerlendiriliyor. "ÇKP ve Kuomintang arasındaki ilişkilerin Tayvan
Boğazı'nın iki yakası arasındaki ilişkilerin önemli bir bölümünü oluşturduğunu"
söyleyen Hu, "iki parti arasında daha önce gerçekleştirilen değişim ve diyalog
temelinde ana vatan ile Tayvan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi, geleceğin
birlikte kucaklanması ve Tayvan Boğazı'ndaki ilişkilerin barışçıl gelişmesi
yönünde ortak çaba harcanması arzusunu" dile getirdi. Çin Halk
Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1949'dan bu yana kıta kesimini ziyaret eden ilk
iktidar partisi lideri olan Wu'nun ziyareti, Tayvan'ın yeni lideri Ma Ying-jeou'nun
göreve başlamasından birkaç gün sonrasına rastlıyor. Ma, yemin töreninin
ardından, Çin ile uzun bir süredir kesilmiş olan ilişkilerin Haziran ayında tekrar
başlatılacağını duyurmuştu. Tayvan ile Çin'in kıta kesimi arasındaki ilişkilerde
bu yakınlaşma sinyalleri, Tayvan'da bağımsızlık yanlısı siyasetçilerin yönetimi
kaybetmelerinin ardından verilmeye başlandı. BBC'nin haberinde, Wu'nun
Pekin'deki temasları sırasında, Çin ile Tayvan arasında karşılıklı uçak seferleri
yapılması ve Çinli turistlerin Tayvan'ı ziyaretlerine izin verilmesi gibi konuların
ele alınmasının beklendiği belirtildi. (AA)

Pakistan'ın Taliban hareketine bağlı küçük bir militan grupla barış anlaşması
imzaladığı bildirildi. Pakistan'ın Afganistan sınırında yer alan aşiretler
bölgesinden bir yetkili, Umar Halid komutasındaki militanlarla imzalanan
anlaşmanın, güvenlik güçleri ve hükümet yetkililerinin hedef alınmamasını da
içerdiğini söyledi. Tarafların mahkûm değişimini de kabul ettiğini söyleyen
yetkili, kaç mahkumun takas edileceğini açıklamadı, ancak grubun elinde bazı
yetkililerin olduğunu vurguladı. Yetkili, barış anlaşması için aylar önce
çalışmalara başladıklarını, militanların bölgede silahlarla gezmeyeceklerine de
söz verdiklerini ifade etti. Bu arada İngiltere Savunma Bakanı Des Browne,
Afganistan'ın endişelerine rağmen, Pakistan ile Taliban militanları arasında
yapılan barış görüşmelerine destek verdi. Avustralya'da bulunan Browne,
Ulusal Basın Kulübünde yaptığı açıklamada, militanları silahlarını bırakmaya
ve şiddete son vermeye teşvik edecek herhangi bir girişimi desteklediğini,
Pakistan ve Afganistan'ın Taliban'ın kontrolündeki topraklarıyla ilgili sorunları
birlikte halletmeleri gerektiğini ifade etti. (AA)(REUTERS)
Dünya Basını
Daily Telegraph'ın manşetinde, "Hıristiyan değerlerine sahip çıkılmaması
İngilizlik kimliğine zarar veriyor" sözleri yer alıyor. Bu sözler, Pakistan kökenli
Rochester Piskoposu Michael Nezir Ali'ye ait. Daha önce İngiltere kilisesinin
ülkedeki Müslümanları Hıristiyanlaştırmak için strateji belirlemesi gerektiğini
söyleyerek tartışma yaratan Ali, "Ahlaki boşluğu radikal İslam dolduruyor",
diyor. Rochester Piskoposu, kendi ifadesiyle 1960'larda başlayan sosyal ve
cinsel devrimin Hıristiyanlığın toplum üzerindeki etkisini ciddi şekilde azalttığını
ve kilisenin buna dur diyemediğini savunuyor.
Guardian, eski Beyaz Saray Sözcüsü Scott McClellan'ın, "What Happened"
(Ne Oldu) adlı kitabında ABD Başkanı George W. Bush'u seçim kazanmak için
Irak'ın işgalinin haklılığı konusunda kamuoyunu yanıltmakla suçladığını
belirterek "Bush, Beyaz Saray'daki ekibin en sessiz üyelerinin birinden ağır bir
darbe aldı", diyor. Gazete Cumhuriyetçilerin iddialar karşısında eski Sözcü için
7
"Para için kitap yazdı. Madem bu kadar rahatsızdı neden o zaman istifa
etmedi", diye sorduklarını aktarıyor.
Independent ise başyazısında Bush'un Beyaz Saray'dan ayrılmasına az bir
zaman kaldığına dikkat çekerek "McClellan neden bu kadar bekledi?", diyor.
Financial Times, Amerikan İç Güvenlik Bakanlığı'ndaki üst düzey istihbarat
yetkililerinden Charles Allen'ın Amerikan Yönetimi'ni "Terörle Savaş" ifadesini
kullanmaktan vazgeçmeye çağırdığını belirtiyor. Allen, Bush'un 11 Eylül
saldırılarından sonra sık sık kullanmaya başladığı bu ifadeyle ilgili olarak
"Terörle savaş ifadesi, İslam ülkelerinde tepki çekiyor ve İslam’la savaş olarak
algılanıyor. El-Kaide ise tutarlı ve açık mesajlar veriyor. Batı'nın, bunun
karşısına soğuk savaş dönemindeki gibi bir iletişim stratejiyle çıkması
gerekiyor", diyor.
Financial Times, özel haberinde Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin,
Temmuz ayında Slovenya'dan devralacağı Avrupa Birliği dönem başkanlığı
sırasında kaçak göçle mücadeleyi öncelikli konulardan biri haline getirmeye
hazırladığını belirtiyor: Gazete, dönem başkanlığı için hazırlanan belgelere
dayanarak Sarkozy'nin tüm Avrupa Birliği için geçerli olacak düzenlemeleri için
bir anlaşma peşinde olduğunu belirtiyor. Paris bu çerçevede, siyasi
sığınmacıların önceden başvuru yapması zorunluluğunun getirilmesi ve
kaçaklar için etkin bir sınır dışı etme mekanizmasının geliştirilmesini öneriyor.
Söz konusu belgede Avrupa Birliği'nin demografik ve ekonomik nedenlerle
göçmenlere ihtiyaç duyduğu ancak kıtanın burayı hayal ülkesi olarak gören
herkese kucak açamayacağı belirtiliyor. Financial Times'a göre, Fransa,
Avrupa Birliği'ne yeni gelenlerle bir entegrasyon sözleşmesi imzalanmasını, bu
kişilerin yaşayacakları ülkenin dilini öğrenmeleri ve kadın-erkek eşitliği ya da
hoşgörü gibi Avrupa değerlerini benimsemelerinin şart koşulmasını istiyor.
Fransa'ya göre, Avrupa Birliği'nde hâlihazırda sınır dışı edilmesi gereken
göçmenlerin sadece üçte biri sınır dışı edilebiliyor. Fransa'nın önerileri ayrıca
göçmenliğin sadece vasıflı işçi açığının kapatılmasıyla sınırlandırılmasını
öngörüyor. Sarkozy, bir miktar sulandırılabileceği belirtilen bu anlaşmanın bu
yıl içinde imzalanabileceğini umuyor.
Guardian, İrlanda'nın başkenti Dublin'de dün 100'den fazla ülkenin destek
verdiği, misket bombalarının yasaklanmasına ilişkin anlaşmayla ilgili
haberinde, "Amerika'dan İngiltere'deki üslerinden bu bombaları götürmesi
istenecek", diyor. Gazete, anlaşmaya taraf olmayan Amerika'nın ortak
operasyonlarda sorunlar çıkacağı uyarısında bulunduğunu, insan hakları
gruplarının ise İngiltere'nin yasağa destek vermesini memnunlukla
karşıladıklarını aktarıyor.
8
Download