İngilizce accordingly accomodation accumulated adjust affect avoid balance bear in mind behaviour body bond market borrow bullion capital cease commoditie compete complication concept conscious consider consist conversely corresponding crop up deal with deposit derivative desire determine directly discount dividend domestic dominant emerge entirely entitle entity equilibrium existence finance fixed fluidity foreign exchange market function fundamental gilt-edged securities Türkçe (buna) bağlı olarak konaklama hesaplanan ayarlamak, düzenlemek etkilemek kaçınmak denge akılda tutmak davranış, tutum taraf, organizasyon tahvil piyasası borç almak külçe sermaye durmak emtia toplu halde satılan, her zaman alıcısı, satıcısı bulunan mallar rekabet etmek karışıklık fikir bilinçli göz önünde bulundurmak oluşmak tersine ilgili, uyan birden oluvermek uğraşmak hesaba para yatırma türev arzu belirlemek, saptamak direkt olarak indirgemek kâr payı yerel baskın ortaya çıkmak, çıkmak tamamen hak etmek, hak kazanmak varlık denge, denklik varoluş finansman sabit akıcılık, istikrarsızlık yabancı döviz piyasası fonksiyon temel, temel öğe altın işlemeli tahviller, güvenilir tahviller go bust government government bonds grasp gross healthy hold good hold on IOU ( I Owe You) ignore illustrate in practice income indirectly individual industry inflation initial initially instead interest investor irredeemable issued layer lend level liquid liquidity locate make a book marketmaker middleman office accomodation operate ordinary share outlay outlook outset overall particular persuade primary market principle profit promissory note provide provided purchasing power put up batmak devlet devlet tahvilleri kavramak, anlamak toplam sağlıklı geçerli olmak bağlanmak, sarılmak, elde tutmak borç senedi görmezden gelmek tanımlamak, örneklemek, göstermek pratikte gelir dolaylı olarak birey endüstri enflasyon başlangıç başlangıçta yerine faiz yatırımcı bozdurulamaz çıkarılan kademe, katman borç vermek seviye akışkan likidite yerini saptamak, yerleştirmek alış emri koymak, rezervasyon yapmak piyasa yapıcı, simsar, aracı komisyoncu, aracı ofis mobilyaları borsada işlem yapmak, etki etmek adi hisse senedi masraf, başlangıç sermayesi dıştan bakış başlangıç toplam belirli, özel, belli, ikna etmek, aklını çelmek birincil piyasa ilke kâr ödeme senedi sağlamak şartıyla satın alma gücü sunmak, arz etmek, vermek quote raise cash reasonably reckon redeem reduce reflect reluctant report represent representative return secondary market security security market serve spread stand stock stock-in-trade sufficient take place tend to The Stock Exchange though turn into cash undated undertake unsatisfied variation vital worth yield fiyatlandırmak, piyasa fiyatını belirlemek nakdi yükseltmek makul saymak, hesap etmek, hesaplamak amorti etmek, ödemek azaltmak yansıtmak gevşek, isteksiz rapor göstermek, temsil etmek, simgelemek temsilci kazanç ikincil piyasa tahvil, senet, menkul kıymet menkul kıymet piyasası hizmet etmek yayılma, açıklık, kâr oranı, genişleme durmak, bulunmak hisse senedi, mal ticareti yapılan yeterli gerçekleşmek eğiliminde olmak borsa rağmen, yine de nakde çevirmek vadesiz, tarihsiz üstlenmek, girişmek, söz vermek, taahhüt tatmin olmamış varyasyon, değişme hayati değer,değmek,değerinde verim, vermek, kâr payı