slam ın Temeli Kelime- Şehadet Gönderen Kadir Hatipoglu

advertisement
İslam ın Temeli Kelime-İ Şehadet
Gönderen Kadir Hatipoglu - Kasım 10 2016 18:02:45
İNDİR اَشْهَدُ
اَنْ لاَ
اِلهَ اِلاَّ
اللهُ
وَاَشْهَدُ
اَنَّ
مُحَمَّدًا
عَبْدُهُ
وَرَسُولُهُ
Kelime i Şehadet Arapça bir ifade olup tevhidi ve Hz Muhammed’in (sav)
peygamberliğini ifade etmektedir. ‘Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve
yine şehadet ederim ki Hz Muhammed O’nun kulu ve elçisidir.’ anlamına
gelmektedir. Kelime i şehadet ile insan İslamiyet’i kabul etmiş olmaktadır. Bu doğrultuda
ise Kur’an’ı bütünüyle benimsemiş,  Allah’ın
Peygamberimize bildirmiş olduğu ve Onun insanlara tebliğ ettiği her şeyi tamamen kabul etmiş
olmaktadır. İslam Dinine giriş sözleşmesi olarak kabul edeceğimiz kelime-i şehadetle bir
insan birtakım maddi manevi taahhütte bulunmuş olmakta bazı sorumluluklar
üstlenmiş olmaktadır. Aynı zamanda bu sözleşme ile Müslümana,
Müslüman olmanın ve İslam toplumunun bir üyesi olmanın kazanımlarını
sağlamış olmaktadır. Bunların da ötesinde kişi kelime i şehadet ile imanın tadını tatmıştır.
Mehmet Akif’in şiirinde ifade ettiği gibi; İmandır o cevher ki ilahi ne
büyüktür. İmansız olan paslı yürek sinede yüktür. İman sahibi
olmak kişinin sahip olduğu en büyük kazanımlardandır. İman kişinin iç
dünyasının aydınlanmasında huzura ermesine bir vesiledir. İmanın vermiş olduğu bu huzur
insanı öyle bir konuma getirir ki; o imanın nuruyla kişi günahlardan ve
kötülüklerden uzak durma iradesini gösterir. Kuran-ı Kerim’de Allah
Teala: اَلَمْ تَرَ
كَيْفَ
ضَرَبَ
اللّٰهُ
مَثَلًا
كَلِمَةً
طَيِّبَةً
كَشَجَرَةٍ
طَيِّبَةٍ
اَصْلُهَا
ثَابِتٌ
وَفَرْعُهَا
فِي
السَّمَآءِ&#17
53; ﴿24﴾ تُؤْت۪يٓ
اُكُلَهَا
كُلَّ ح۪ينٍ
بِاِذْنِ
رَبِّهَاۜ
وَيَضْرِبُ
اللّٰهُ
الْاَمْثَال&#16
14; لِلنَّاسِ
لَعَلَّهُمْ
يَتَذَكَّرُ&#16
08;نَ ﴿25﴾
وَمَثَلُ
كَلِمَةٍ
خَب۪يثَةٍ
كَشَجَرَةٍ
خَب۪يثَةٍۨ
اجْتُثَّتْ
مِنْ فَوْقِ
الْاَرْضِ
مَا لَهَا
مِنْ قَرَارٍ
﴿26﴾   “Görmedin mi? Allah nasıl bir misal verdi. Güzel
bir söz, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaç
gibidir. (O ağaç) Rabbinin izniyle her zaman meyve verir. Öğüt alsınlar diye
Allah insanlara böyle misaller verir. Kötü sözün durumu da, yerden
koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.”[1] 
buyurmaktadır. Kelime i Şehadet bu ayette ifade edilen ‘güzel söz’e
benzetilebilir. Bu noktada imanın insan hayatına olan kazanımlarını kökleri
güçlü herhangi bir olumsuz rüzgârdan, fırtınadan etkilenmeyen;
dalları ise gökte olan ve meyve veren bir ağaç misalinde görebiliriz. 
Böyle bir iman Müslümanı şeytanın vesveselerine karşı koruduğu gibi
Allah’ın emirlerini yapmakta da motive edici bir durum arz edecektir.
Güçlü bir imana sahip olan Müslüman dinini doğru bir şekilde
öğrenme çabası içerisinde olacaktır. Bu da ibadetler ve ahlak ile imanının
güçlenmesine vesile olacaktır. Aksi halde iman ettikten sonra imanın gereklerini
yerine getirmemek çelişki olur. Çelişkili bir hayat ise huzurdan mahrumdur. Huzurlu
bir hayat için çelişkilerden kurtulmak gerekmektedir. Değerli müminler,
        Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz,
ihlâsla söylenmiş bir kelime-i şehâdet’in, âhirette
mü’minin terazisinin sağ kefesini nasıl yükselteceğini şöyle
anlatmışlardır:         “Aziz ve Celil Allah
Teâlâ kıyamet günü, ümmetimden bir adamı halkın içerisinden
alır ve onun için doksan dokuz adet büyük defter açar. Her defter,
gözün alabildiği kadar büyüktür. Allah Teâlâ adama sorar:
         — Bu defterlerde yazılı olanları
inkâr ediyor musun? Muhafız kâtiplerim (olmadık şeyler yazarak sana) zulmetmişler
mi?          Kul:
         — Hayır, ey Rabbim, (hepsi
doğrudur!) der.          Allah Teâlâ
sorar:          —Bunları işlemenden
dolayı açıklamak istediğin) bir özrün var mı?
         Kul:
         —Beyan edecek bir
özrüm yok, ey Rabbim, der.         
Aziz ve Celil olan Allah Teâlâ:         
— Evet, senin bizim yanımızda (büyük ve makbul) bir de hasenen (iyiliğin) var.
Biz bugün sana zulmetmeyeceğiz! Buyurur. Hemen bir kağıt çıkarılır.
Üzerinde,  شْهَدُ
اَنْ لاَ
اِلهَ اِلاَّ
اللهُ
وَاَشْهَدُ
اَنَّ
مُحَمَّدًا
عَبْدُهُ
وَرَسُولُه Yazılıdır.
Sonra Allah Teâlâ buyurur:          Ağırlığını (yani ibadetlerini ve salih amellerini) hazırla!
         Kul sorar:
         - Ey Rabb’im! Bu defterlerin
yanındaki şu kart da ne?          Allah
Teâlâ ona (tekrar):          - Sana
zulmedilmeyecektir! buyurur.          Hemen
defterler mîzânın bir kefesine konulur, kağıt da diğer kefesine… Tartılırlar.
Neticede defterler hafif kalır, kağıt ağır basar. Esasen Allah’ın ismi yanında hiçbir
şey ağır olamaz!” [2] Hadisten de öğrendiğimiz üzere kelime i şehadeti
söyleyen ve bunun gereklerini hem ibadet hem ahlak boyutuyla hayatına aktaran bir
Müslümanın ahirette mahzun olmayacağını görmekteyiz.
Çünkü kelime i şehadet getirmenin sorumluluğunun bilincinde olan kimse
Kuran’da şu ayetle ifadesini bulmaktadır: “Rabbinden sana indirilenin gerçek
olduğunu bilen kimse, (onu bilemeyen) kör gibi olur mu? (Bunu) ancak akıl sahipleri anlar.
Onlar, Allah’a verdikleri sözü yerine getiren ve sözleşmeyi
bozmayanlardır. Onlar, Allah’ın riâyet edilmesini emrettiği haklara riâyet eden,
Rablerine saygı besleyen ve kötü hesaptan korkanlardır. Onlar, Rablerinin rızasına
ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak
ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan
kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır. Bu sonuç da
Adn cennetleridir. Atalarından, eşlerinden ve çocuklarından iyi olanlarla beraber oraya
girerler. Melekler de her bir kapıdan yanlarına girerler (ve şöyle derler):
‘Sabretmenize karşılık selam sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne
güzeldir!’ Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra
bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparanlar ve
yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun
kötüsü (cehennem) de onlaradır.” [3] Dolayısıyla bir
Müslümanın her hareketinin her davranışının Allah’ın rızasına uygun olması
gerekmektedir. Böyle olduğu zaman ise yaptığı her meşru Allah katında ibadet
hükmünde karşılık bulacaktır. Hz Peygamber (sav) şöyle buyurdular: “Bir
kul İslam’a girer ve bunda samimi olursa daha önce yaptığı bütün
hayırları Allah lehinde yazar, işlemiş olduğu bütün şerleri de affeder.
Müslüman olduktan sonra da yaptıkları şu şekilde muamele görür: Yaptığı
her hayır için en az on misli olmak üzere yedi yüz misline kadar sevap yazılır.
İşlediği her bir şer için de –Allah affetmediği taktirde- bir günah yazılır.”
[4] Sonuç olarak Kelime i şehadet İslam’ı bir bütün olarak kabullenme ve
yaşama sözleşmesidir. Bu sözleşmeyi yapan kişi bir taraftan maddi ve manevi pek
çok kazanımlar elde ederken diğer taraftan da kişisel ve toplumsal olarak bir takım
sorumluluklar üstlenmiş olmaktadır. Müslümandan beklenen de bu
sözleşmenin gereklerini yerine getirmesi ve dünyada ahiret yurdu cenneti kazanmaya
çalışmasıdır.      
 
[1] İbrahim: 14/24-26.
[2] Tirmizî, İman, 17, 2641.
[3] Ra’d,
13/
19-25.
[4] Buhari, İman: 31; Nesai, İman: 10.
islam ve Hayat,Güncel Vaaz ve Hutbeler
Download