hilafet şeri ahkamdandır

advertisement
HİLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
AHMED KILIÇKAYA tarafından yazıldı.
Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:22 - Son Güncelleme Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:37
ِ‫ ﺏِﺱْﻡِ اﻠﻞّﻩِ اﻠﺮَّﺡْﻣـَﻥِ اﻠﺮَّﺡِﻳﻢ‬HİLAFET NE BİR ARAÇTIR NE BİR
HAYALDİR
NE DE BİR TARİHSEL
KURUMDUR
H
İLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
Bilhassa
günümüzde kimi Allah’ı unuttukları için kendini bilmez hale gelenler, yani Allah’ın zikrini /
risaletini düşüncelerinin kaynağı haline getirmemelerinden dolayı kendi kimliklerini unutanlar
[1]
;
yabancı kaynaklardan beslenerek kalpleri ve beyinlerini bulandırıp İslam düşmanları olan
oryantalistlerin söylemelerini ağızlarından ve kalemlerinden kusanlar, farkında olarak yada
olmayarak onların şakirdliğini yapanlar: İslam’da
yönetim sistemi
olan
Hilafet
hakkında ileri geri konuşup yazıyorlar. Diyorlarki:
- “...Hilafet
bir araçtır
... Bunların Allah’ın kulluğuna bir vasıta olduğunu unutmamak lazım. Son olarak demokrasi
dediğimiz şey dünyada bir tip veya bir şekilde yok. Demokrasinin yine birçok şekli var. Bunların
içerisinde ilk zamanda tanıdığımız meşhura örnek olan
hilafetin bütün anlamlarını gerçekleştiren bir müslüman demokrasisi pekala olabilir
...”
[2]
- “...Bugün
ümmet parçalanmış
, bir çok ulus devlete bölünmüştür. Bir devlette birini halife yapmaya (orada hilafeti kurmaya)
muvaffak olundu diyelim (ki,
klasik manada halifelik kast ediliyorsa bu imkansız gibidir
) diğer ulus devletlerde yaşayan halkın beyatı nasıl sağlanacak? Buna
itiraz edecek guruplar
ve
devletler
olacağına göre İslam ülkeleri arasında
bir savaş mı başlayacak?
Durum kesin ve açık olarak böyle iken
müslümanların yapması gereken şurada burada halifeliği yeniden kurma hayalinin
peşinde düşmek midir
1 / 15
HİLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
AHMED KILIÇKAYA tarafından yazıldı.
Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:22 - Son Güncelleme Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:37
yoksa İslam ülkeleri arasında, halifeliğin mana ve maksadına bir adım teşkil edebilecek olan
‘tanışma, görüşme, dayanışma, birlikte olarak problemleri çözme... ve bunlar için olabilecek en
uygun örgütlenme yollarını arayıp bulmak mıdır?
Bence
yapılması gereken bu
ikincisidir
.”
[3]
-“...İslam’ın ana kaynakları olan Kur’an ve sünnete müslümanlardan meydana gelen
toplumun yönetim şekli konusunda belirlenmiş bir biçim olmamasına rağmen, ilk dönem İslâm
toplumunun geleneklerinden ilham alarak ortaya koymuş oldukları bu yönetim biçimi, kimilerince
“nevi şahsına mahsus” “eşşiz benzersiz” gibi sıfatlarla nitelense de esasen İslam öncesi
cahiliyye toplumunun kalıtımının bir ürünüdür.”
[4]
- “...Hilafet, mazinin bir rüyası olup zamanımızda hikmet-i vucudu yoktur.”
[5]
- “...Hilafet Emevi sultanlarının icad ettiği tarihi bir kurumdur, dini bir kurum değildir.”
Böylesi cahiliyye tortuları türünden söylemler, ya bu konunun cahili olmanın ürünüdür ya da
İslam’a ve kurumlarına karşı duyulan kin ve düşmanlıktan ötürü onu karalamaya yönelik
kafirliğin veya hainliğin ürünüdürler. Ne yazık ki; aslında kafirliğin ve hainliğin ürünü olduğu
halde cahil ve gafil müslümanlar da bu tür fikirleri ilim sanıp etrafa yayma aymazlığına
düşebilmektedirler!.. Bunlara şöyle cevap vermek mümkündür:
Hilafet “araç” değildir
Hilafete “araç” vasfını vermek onun vakıasına terstir. Zira araçlar değişebilir. Nitekim o sözün
sahibi de bunu kastetmektedir. Demokrasi ile de Allah’a kullak yapılabileceğine, Allah’ı razı
edebileceğine “müslüman demokrasis pekala olabilir” diyerek vurgu yapmaktadır.
2 / 15
HİLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
AHMED KILIÇKAYA tarafından yazıldı.
Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:22 - Son Güncelleme Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:37
Hilafet öylesi bir araç asla değildir.
Hilafet
yönetim ile ilgili
şeri hükümler bütünlüğüdür
. Öylesine insanların arzularına yada zamana göre değişkenlik arzetmez. Çünkü esas olan,
insanların heva-heveslerine / arzularına ve içinde bulundukları vakıalara / koşullara tâbi olmak
değildir. Esas olan insanların heva ve heveslerini ve içinde bulundukları koşulları Allah’ın
hitabına yani şeri hükümlere tabi olarak değiştirmektir.
[6]
Hilafeti demokrasi ve cumhuriyet ile özdeşleştirmek hak ile batılı karıştırmak demektir
Hilafeti demokrasi ve cumhuriyet ile özdeşleştirmek, ihanet değilse ne büyük cehalettir, ne
büyük gaflettir!.. “Demokrasi hilafetin tüm anlamlarını” nasıl gerçekleştirebilir!. Bu sözün sahibi
ya demokrasiyi bilmiyor, yada hilafeti bilmiyor, yada her ikisini bilmediği halde cahili olduğu bir
konuda ahkâm kesiyor!..
Halbuki
Hilafet
: Allah’ın indirdikleri ile yönetimin gerçekleştiği yönetim nizamının ismidir. Bu yönetim nizamının
temel unsurları şunlardır:
Egemenlik Allah’ın Şeriatına aittir
. Kanunların ve yetkilerin kaynağı Şeriattır. Bu, hükmün/hüküm koyma yetkisinin sadece Allah’a
ait olduğunu belirten ayetlerin bütünlüğünden alınmıştır.
[7]
Sulta / yönetme sorumluluğu ve yetkisi ümmete aittir
. Ümmet bu sorumluluğunu Şeriatın belirlediği
biat hükümleri
3 / 15
HİLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
AHMED KILIÇKAYA tarafından yazıldı.
Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:22 - Son Güncelleme Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:37
gereğince kendisi için bir halife nasp ederek ve o halifeye muhasebe bilinci ile itaat ederek
yerine getirir. Bu da Allah’ın indirdiği ile yönetim emrinin bütün müslümanlara yönelik olarak
gelmiş olmasından alınmıştır.
Bütün müslümanlar için bir tek halife nasb etmek farzdır
. Bu da ümmetin birliğini emr eden ayetler ve halifenin birliğini emreden hadislerden alınmıştır.
Şeri hükümlerden kanun yapma yetkisi halifeye aittir
. Bu da sahabelerin icmaından alınmıştır...
Bunların hangisi demokraside mevcut ki?!... Her ne kadar uygulanırlığı olmayan ütopik bir
söylem olsa da
demokraside
:
Egemenlik halka aittir. Kanunların kaynağı halkın arzularıdır.
Sulta da halkın temsilcilerinin elindedir.
Kanun yapma yetkisi temsilciler meclisinindir.
Bütün müslümanların tek bir devlette yeni bir tek halifenin yönetiminde birleşmeleri zorunluluğu
“halkların egemenlik hakları” anlayışından dolayı demokrasiyle bağdaşmaz.
4 / 15
HİLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
AHMED KILIÇKAYA tarafından yazıldı.
Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:22 - Son Güncelleme Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:37
“İslam demokrasisi”, “İslam cumhuriyeti” yada “müslüman
demokrasisi” anlayışı bidattır
Müslüman, Allah’a şirk koşarak iman eden değildir. Yüzünü sadece Allah’a yöneltip çözümü
sadece Allah’tan gelen hidayet rehberi olan İslam’da arayandır. Misliman; İslam’dan başka
hiçbir şeyden razı olmaz. İslam’dan başka hiçbir şeye çözüm için yönelmez. İslam ile başka bir
hayat anlayışını bağdaştırma gayretine düşmez! Çünkü İslam kâmildir, kafidir ve şâfidir, şifadır,
tek çözümdür. İslam’ın bir başka sistem ile senteze ihtiyacı yoktur. Allah, İslâmı gönderdikten
sonra hayatın hiçbir alanında kulunu dalalette bırakmadı. Her sorunun çözümü İslam’da
mevcuttur... Şu halde hayatın en az üçte ikilik kesimini doğrudan ilgilendiren yönetim alanını
ihmal etmiş de mi başka sistemler ile o alanı doldurma ihtiyacı duyalım?!... Mütekâmil bir dinin
mensubu bir müslümana göre “müslüman demokrasisi” “demokratik hilafet” gibi ucube bir
anlayış asla kabul görmez... Böylesi sonradan türemiş anlayışlar “bidattır” . Her bidad sapıklıktır,
red olunur!..
[8]
Ümmetin parçalanmasının sebebi küfür fikirleri ve
sistemleridir
Bugün ümmetin parçalanmasının sebebi, Allah ve Resulüne kulak vermemeleridir yani Allah’ın
ipine sarılmamalarıdır yani Kitap ve Sünneti düşünce ve amellerinin kaynağı yapmamalarıdır.
Allah ve Resulünün nasihatlarından, emir ve nehiylerinden çok, çağdaş hannasların / ins ve cin
şeytanların vesveselerine kulak vermeleridir. Hürriyetler, demokrasi, cumhuriyet, vatancılık,
milliyetçilik, ulusculuk vesveselerine ilgi duymuş olmalarıdır. İşte ümmeti bu parçalanmışlık ve
geri kalmışlık hastalığına düçar eden bu virüslerdir. Onun için asıl olan bu hastalığa teslim
olmak değil, ondan kurtulmak için sebebi olan o virüsleri bünyeden yani akıllardan, gönüllerden
ve yaşamdan atarak İslami fikirler ile arınmaktır. “Ümmet artık asla tedavi olmaz” demek,
mü’minler için şifa olarak gelmiş olan İslam’dan ümit kesmek demektir, İslam’a mü’min
olamamak / güven duyamamak demektir.
Ümmetin bünyesinde kanserolojik urlar gibi türeyen “ulus devletler” ümmetin asli unsurları
değildir. Bunlar ümmetin hayatını karartan, zulümâta dönüştüren, sıkıntılı bir yaşama
5 / 15
HİLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
AHMED KILIÇKAYA tarafından yazıldı.
Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:22 - Son Güncelleme Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:37
[9]
mahkum kılan, tayyib / temiz-güzel-huzurlu bir hayattan
[10]
mahrum bırakan sonradan türedi ucube pislik unsurlardır. Bunların varlık sebepleri yukarıda
zikredilen kanserolojik virüslerdir. Onun için o “ulus devletler” denilen pis unsurları ümmetin
bünyesinden ve hayatından virüsleri ile birlikte söküp atmak asıl olandır. Ümmetin bu pis
virüsler ve urlardan arınmasının yolu; laikliği, demokrasiyi, hürriyetler fikrini, cumhuriyeti,
liberalizmi, milliyetçiliği / ulusculuğu terk etmek ve onların yerine İslam’ın şifa veren ve arındıran,
hayatı aydınlıklı ve tayyib kılan
Tevhid
,
ümmet
,
vahdet
,
Allah’ın indirdikleri ile yönetim
,
Raşidi Hilafet
fikirleri ile donanmaktır. Konuşanlar bunu konuşsa, davet edenler buna davet etse, yazanlar
bunu yazsa ve bunu yaparken kınayıcının kınamasına, zâlimin zulmüne aldırmadan sadece
Allah’a iman ve tevekkül etse idi
Raşidi Hilafetin
ümmeti
İslami hayat
ile tekrar ihya edip bir çatı altında birleştirerek tekrar yeryüzünün en seçkin, şâhid ümmeti,
risâlet ve cihad ümmeti haline getirebileceğinden hiç tereddüt etmezdi. Çünkü bu Allah’ın
vaadidir. Resulullah Sallallahu Aleyhı Vesellem’in müjdesidir.
Müslümanlar yukarıda söylendiği gibi çalışırken Allah’ın dilediği gün Allah’ın nusreti ile bir
müslüman ülkesinde (mesela Türkiye’de) hilâfet tekrar kurulduğu zaman diğer müslüman
ülkelerdeki müslümanlar Hilafet yönetimi altına girmek için yönetimlerini zorlamaya
yönlendirilirler. Başlarındaki o kendilerine ait olmayan, sömürgeci kafirlerin piyonları olan
kanserelojik urlar türünden olan “devlet” ismindeki yönetimleri defetmeye yönlendirilirler. Bu
Allah’ın yardımı ile zor olan birşey değildir. Buna engel olmak isteyen, Hilafetin yönetimi altına
girmek istemeyen müslümanların ülkelerindeki “devlet” yada “gruplar” bâgi konumundadırlar.
Zira onların varlıkları zaten gayri meşrudur. Yönetimi gasp etmiş gâsıb durumundadırlar.
Müslümanların ülkesinde İslâm topraklarında Allah’ın indirdikleri ile yönetime karşı gelen bâgi /
isyancı, bölücü, fitneci konumundadırlar. Onlar batıl davaları uğruna, efendileri sömürgeci
kâfirlerin istekleri doğrultusunda zaten ümmeti birbirine kırdırıp durmaktadırlar. Sanki
müslümanlar şimdi huzur içinde yaşıyorlar da Hilafet gelince huzurlarını bozacak, müslümanlar
arasında savaş çıkaracakmış vehmine kapılanların vay haline! Vay haline onlara ki şu iğrenç
cahiliyye vakıasından hoşnut kalabiliyorlar da hilafetin gelmesi ihtimalinden bile rahatsız
olabiliyorlar.! Selim akıl ve selim gönül sahipleri asla böyle düşünemezler! Onları böylesine
şaşkın hale getiren o kanserolojik virüsler ve onların etkisidir!...
6 / 15
HİLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
AHMED KILIÇKAYA tarafından yazıldı.
Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:22 - Son Güncelleme Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:37
Ayrıca ne çabuk unutuldu! İslâm, ayrı dil, ayrı ırk, ayrı kavim ve hatta ayrı dim mensuplarını bir
çatı altında asırlardır bir arada, huzur içinde tutmadı mı?.Irkcılık, kavmiyetçilik, menfaatçılık gibi
cahiliyye anlayışlarından dolayı birbirlerine düşman olmuş ve birbirlerini boğazlayan toplulukları
birleştiren Allah’ın nimeti İslâm değil mi?!..Allahu Teâla buna dikkat çekerek bize dosdoğru yolu
şöyle göstermektedir:
َ‫ﻱَﺍ ﺃَﻱُّﻩَﺍ اﻞَّﺫِﻳﻦَ آﻢَﻥُوﺎْ اﺖَّﻕُوﺎْ اﻠﻞّﻩَ ﺡَﻕَّ ﺕُﻕَاﺖِﻩِ ﻭَﻟﺎ‬
َ‫ﺕَﻡُوﺖُﻥَّ ﺇِﻟﺎَّ ﻭَﺃَﻧﺖُﻡ ﻡُّﺱْﻝِﻡُوﻦ‬
ْ‫ﻭَاﻊْﺕَﺹِﻡُوﺎْ ﺏِﺡَﺏْﻝِ اﻠﻞّﻩِ ﺝَﻡِﻳﻊًﺍ ﻭَﻟﺎَ ﺕَﻑَﺭَّﻕُوﺎْ ﻭَاﺬْﻙُﺭُوﺎ‬
ْ‫ﻥِﻉْﻡَﺓَ اﻠﻞّﻩِ ﻉَﻝَﻱْﻙُﻡْ ﺇِﺫْ ﻙُﻧﺖُﻡْ ﺃَﻉْﺩَاء ﻑَﺃَﻝَّﻑَ ﺏَﻱْﻥَ ﻕُﻝُوﺐِﻙُﻡ‬
َ‫ﻑَﺃَﺹْﺏَﺡْﺕُﻡ ﺏِﻥِﻉْﻡَﺕِﻩِ ﺇِﺥْﻭَاﻦًﺍ ﻭَﻙُﻧﺖُﻡْ ﻉَﻝَﻯَ ﺵَﻑَﺍ ﺡُﻑْﺭَﺓٍ ﻡِّﻥ‬
ِ‫اﻠﻦَّاﺮِ ﻑَﺃَﻧﻖَﺫَﻙُﻡ ﻡِّﻥْﻩَﺍ ﻙَﺫَﻝِﻙَ ﻱُﺏَﻱِّﻥُ اﻠﻞّﻩُ ﻝَﻙُﻡْ آﻲَاﺖِﻩ‬
َ‫ﻝَﻉَﻝَّﻙُﻡْ ﺕَﻩْﺕَﺩُوﻦ‬
“Ey iman edenler! Allah'a karşı gereği gibi takvalı olun ve ancak müslümanlar olarak can
verin. Hep birlikte Allah'ın ipine
(İslâm'a)
sımsıkı tutunun, parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize
düşman kişileridiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti
(İslami hayat)
sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken
oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu
bulasınız.”
(Ali İmran: 102-103)
II.Raşidi Hilâfet
, Allah’ın nimeti olan
İslâmî
hayatı tekrar başlatmak için
kurulacaktır. Ayeti kerimede belirtildiği gibi
kardeş olmanın, birlik olmanın tek yolu Allah’ın nimeti olan İslâmî hayattır
. Bu hayattan ancak inatçı kâfirler razı olmazlar müslümanlar değil! İnatçı kâfirlerin dirençleri de
kırılıp fitneleri ortadan kaldırılır. Bu da Allah’ın emridir.
7 / 15
HİLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
AHMED KILIÇKAYA tarafından yazıldı.
Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:22 - Son Güncelleme Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:37
[11]
Hilâfeti yeniden kurmak “hayal” değildir
,
bilakis farzdır
Hilafet şeri hakikattır
. İşte şaşkınlığın bir başka alameti! Demokrasi denilen yalana ve ütopyaya davet edip de Hilafeti
kurma girişimini hayali boşuna uğraşı olarak değerlendiren kişinin akıl ve kalp selametinden
endişe etmemek mümkün müdür?!..
Genelde tüm insanlığn özelde ümmetin içinde bulunduğu çağdaş cahiliyye ortamından
kurtulması için tek şeri yol olan II.Râşidi Hilafetin kurulması konusunda müslümanların tavırlarını
belirlemekte seçenekleri yoktur. Çünkü Râşidi Hilafetin kurulması için çalışmak en öncelikli
farzlardandır. Bir meselede bir şeri hüküm var ise mü’min erkek ve mü’min kadın için “birinci,
ikinci ... seçenek” yada “bana göre, bence” tavırları yoktur. İçinde sıkıntı duymaksızın o şeri
hükmün gereğince hareket etmek ve içtenlikle teslim olmak zorunluluğu vardır.
[12]
Hilafet bir tarihsel kurum değildir
İslam’ın kaynakları olan Kur’an ve Sünnette hilâfetin olmadığına, İslam’da yönetim biçimi olan
hilâfetin ilk dönem İslam toplumunun geleneklerinden ilham alınarak ortaya konulmuş tarihi bir
kurum olduğu, özellikle Emevilerin uydurduğunu ileri sürmek de İslam’a yönelik bühtandır.
Delilden yoksun cahilce söylenen sözlerdir.
8 / 15
HİLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
AHMED KILIÇKAYA tarafından yazıldı.
Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:22 - Son Güncelleme Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:37
3 Mart 1924’te Mecliste Hilâfetin kaldırılması konusunda yapılan tartışmalarda da böylesi
saptırmalara gidilmiştir. M.Kemal ve Prof. Seyyid Bey’in yaptıkları konuşmalara bakıldığında,
İngiliz istihbarat subayı
olan müsteşrik Thomas W.Arnold’un 1924’te ilk baskısı yapılan The Caliphate (Hilâfet) adlı
kitabı ile içerik bakımından bir paralellik arzettiğini görüyoruz. Yine bir benzeri 1925 yılında
Mısır’da İngiliz piyonu Şeyh Ali Abdurrazik tarafından kaleme alınan
‫اﻠاﺴﻠاﻢ واﺼوﻞ اﻠﺤﻜﻢ‬
/ İslam ve Yönetim Esasları adlı kitapta geçen içerik ve üslupla da aynı doğrultuda olduğunu
görüyoruz. Bu da gösteriyor ki; dün de bugün de İslam düşmanları Hilâfet düşüncesi noktasında
aynı kaynaklardan beslenmişlerdir. “Hilafet dini değil tarihsel kurumdur” türünden söylemlerin
kaynağının
aynı şer odağı
olduğu bu üç kitaptan da görülmektedir.
Hilafetin tarihi bir kurum değil de şeri hükümlerden
olduğunun izahı ise şöyledir:
Hilâfet
; Allah'ın emri olan Allah'ın indirdiği ile yönetimin uygulanış biçimi, şeklidir. Yani Allah'ın Rasulü
ile gönderdiği yönetim sistemi ve şeklidir. Bunu inkar, Allah’ın emrini inkar olur. Zira Allahu
Teâla şöyle dedi:
‫ﻭَﻡَﺍ آﺖَاﻚُﻡْ اﻠﺮَّﺱُوﻞُ ﻑَﺥُﺫُوﻪُ ﻭَﻡَﺍ ﻥَﻩَاﻚُﻡْ ﻉَﻥْﻩُ ﻑَاﻦْﺕَﻩُوﺎ‬
"Rasul size neyi getirdi ise onu alın, sizi neden nehyetti ise onu terk edin.”
(Haşr: 7)
ْ‫اﻞَّﺫِﻳﻦَ ﻱُﺥَاﻞِﻑُوﻦَ ﻉَﻥْ ﺃَﻡْﺭِﻩِ ﺃَﻥْ ﺕُﺹِﻳﺐَﻩُﻡْ ﻑِﺕْﻥَﺓٌ ﺃَﻭْ ﻱُﺹِﻳﺐَﻩُﻡ‬
ٌ‫ﻉَﺫَاﺐٌ ﺃَﻝِﻳﻢ‬
“Onun emrine
(getirdiği risalete)
muhalefet edenler, kendilerine bir musibetin veya elim bir azabın gelip çatmasından
sakınsınlar.”
(Nur: 63)
9 / 15
HİLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
AHMED KILIÇKAYA tarafından yazıldı.
Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:22 - Son Güncelleme Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:37
Zira Allah, Rasulüne
Allah'ın indirdiği ile yönetmesini
emretti:
ْ‫ﻭَﺃَﻥْ اﺢْﻙُﻡْ ﺏَﻱْﻥَﻩُﻡْ ﺏِﻡَﺍ ﺃَﻧﺰَﻝَ اﻠﻞَّﻩُ ﻭَﻟﺎ ﺕَﺕَّﺏِﻉْ ﺃَﻩْﻭَاءَﻩُﻡ‬
َ‫ﻭَاﺢْﺫَﺭْﻩُﻡْ ﺃَﻥْ ﻱَﻑْﺕِﻥُوﻚَ ﻉَﻥْ ﺏَﻉْﺽِ ﻡَﺍ ﺃَﻧﺰَﻝَ اﻠﻞَّﻩُ ﺇِﻝَﻱْﻙ‬
“Aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet
(yönet)
ve onların arzularına uyma, Allah'ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni
saptırmallarından sakın."
(Maide: 49)
Allahu Teâla, Rasulü’ne
Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyi
/ yönetmeyi emretmekle birlikte ona bunun keyfiyetini yani
yönetim şeklini de gösterdi
, şöyle buyurdu:
ِ‫ﺇِﻥَّﺍ ﺃَﻧﺰَﻝْﻥَﺍ ﺇِﻝَﻱْﻙَ اﻞْﻙِﺕَاﺐَ ﺏِاﻞْﺡَﻕِّ ﻝِﺕَﺡْﻙُﻡَ ﺏَﻱْﻥَ اﻠﻦَّاﺲ‬
ُ‫ﺏِﻡَﺍ ﺃَﺭَاﻚَ اﻠﻞَّﻩ‬
“Muhakkak ki biz insanlar arasında
Allah'ın sana gösterdiği biçimde
hükmedesin diye sana Kitabı hak ile indirdik.”
(Nisa: 105)
Ayrıca Allah, dinini fikir ve metod bütünlüğü içinde göndermiştir. Yani emirlerini keyfiyetiyle ilgili
hükümleri ile birlikte göndermiştir. Şöyle demiştir:
‫ﻝِﻙُﻝٍّ ﺝَﻉَﻝْﻥَﺍ ﻡِﻥْﻙُﻡْ ﺵِﺭْﻉَﺓً ﻭَﻡِﻥْﻩَاﺞًﺍ‬
“
(Ey ümmetler)
Her birinize bir şer’iat ve minhaç/ metod verdik."
(Maide: 48)
10 / 15
HİLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
AHMED KILIÇKAYA tarafından yazıldı.
Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:22 - Son Güncelleme Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:37
Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem, her hususta olduğu gibi elbette ki Allah'ın indirdikleri ile
yönetirken de
Allah'ın kendisine gönderdiğine
yani
vahye
tabi oluyordu. Zira Allahu Teâla şöyle dedi:
‫ﻕُﻝْ ﺇِﻥَّﻡَﺍ ﺃَﺕَّﺏِﻉُ ﻡَﺍ ﻱُوﺢَﻯ ﺇِﻝَﻱَّ ﻡِﻥْ ﺭَﺏِّﻱ‬
“De ki; Ben ancak Rabbımdan bana vahy olunan tabi olurum.”
(A’raf: 203)
Şu halde, Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem Allah'ın indirdiği ile yönettiği bir devlet
kurduğuna göre, bu devletin kuruluşu, yönetim şekli, kamu hukuku ile ilgili tüm düzenlemeler ve
mekanizmalar elbette ki
Rabbımızın ona göstermesine
yani vahyine göre olmuştur. Bir başka ifade ile Hilafet, Rasulullah'ın Sallallahu Aleyhi Vesellem
Efendimizin
fiili sünneti
dir. Yani Rasulullah'ın Sallallahu Aleyhi Vesellem’in şahsi görüşüne veya sahabelerin,
müslümanların görüşlerine ya da zaman ve mekan şartlarına göre oluşmamıştır!... Nitekim
Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem'in kurduğu devletin yönetim şekli ve kamu hukuku,
zamanındaki hiç bir devletin yönetim şekline benzemiyordu. Ne Kureyş'in yönetimine, ne
Yahudilerin yönetimine, ne Yemen'in ve Habeş'in yönetimine ne Kisra'nın ne de Kayserin
yönetim şekline, hiç birisine benzemiyordu, Kendisine özgün bir yönetimdir. Bu yönetimin “
Hilâfet
” olarak isimlendirilmesi de Kur'an ve Sünnette ilgili nasslarda geçmesine binaendir. Mesela şu
ayet ve hadisler gibi:
ِ‫ﻱَاﺪَاﻮُوﺪُ ﺇِﻥَّﺍ ﺝَﻉَﻝْﻥَاﻚَ ﺥَﻝِﻳﻒَﺓً ﻑِﻱ اﻠآﺮْﺽِ ﻑَاﺢْﻙُﻡْ ﺏَﻱْﻥَ اﻠﻦَّاﺲ‬
‫ﺏِاﻞْﺡَﻕِّ ﻭَﻟﺎ ﺕَﺕَّﺏِﻉْ اﻞْﻩَﻭَﻯ‬
“Ey Davud! Biz seni yeryüzünde bir Halife yaptık, o halde insanlar arasında hak ile
hükmet (yönet). Heva ve hevese uyma."
(Sa’d: 26)
11 / 15
HİLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
AHMED KILIÇKAYA tarafından yazıldı.
Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:22 - Son Güncelleme Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:37
ٌّ‫ﻙَاﻦَﺕْ ﺏَﻥُﻭ ﺇِﺱْﺭَاﺊِﻳﻞَ ﺕَﺱُوﺲُﻩُﻡُ اﻠآﻦْﺏِﻱَاءُ ﻙُﻝَّﻡَﺍ ﻩَﻝَﻙَ ﻥَﺏِﻱ‬
ُ‫ﺥَﻝَﻑَﻩُ ﻥَﺏِﻱٌّ ﻭَﺇِﻥَّﻩُ ﻟﺎ ﻥَﺏِﻱَّ ﺏَﻉْﺩِﻱ ﻭَﺱَﻱَﻙُوﻦُ ﺥُﻝَﻑَاء‬
ِ‫ﻑَﻱَﻙْﺙُﺭُوﻦَ ﻕَاﻞُوﺎ ﻑَﻡَﺍ ﺕَﺃْﻡُﺭُﻥَﺍ ﻕَاﻞَ ﻑُوﺎ ﺏِﺏَﻱْﻉَﺓِ اﻠآﻮَّﻝ‬
‫ﻑَاﻠآﻮَّﻝِ ﺃَﻉْﻁُوﻪُﻡْ ﺡَﻕَّﻩُﻡْ ﻑَﺇِﻥَّ اﻠﻞَّﻩَ ﺱَاﺊِﻝُﻩُﻡْ ﻉَﻡَّﺍ‬
ْ‫اﺲْﺕَﺭْﻉَاﻪُﻡ‬
"İsrail oğullarını nebiler siyase ederlerdi
(yönetirlerdi)
. Bir nebi öldüğünde onu başka bir nebi takip ederdi. Benden sonra nebi yoktur, fakat bir
çok Halifeler olacaktır.
Oradakiler dediler ki:“Bu halde bize ne yapmamızı emredersiniz?” Dedi ki:
“İlk biat edilene vefakar olun ve onlara haklarını veriniz. Çünkü Allah onlara da
yönettikleri insanlara da haklarını soracaktır.”
[13]
َ‫ﺙُﻡَّ ﺕَﻙُوﻦُ ﺥِﻟاﻒَﺓً ﻉَﻝَﻯ ﻡِﻥْﻩَاﺞِ اﻠﻦُّﺏُﻭَّﺓِ ﺙُﻡَّ ﺱَﻙَﺕ‬
...
"..Sonra da nübüvvet metodu üzerine tekrar hilafet olacaktır.”
[14]
Hilâfetin gerçeği bu iken, yani Rasulullah'ın getirdiği İslâm risaletinden, şer’i ahkamdan olduğu
halde, onu bir müslüman nasıl kabullenmez? Nasıl onu terk edip de başka sistemleri kabul
edebilir?! Hem de müslüman olduğu halde!?..
Şu halde müslümanlar; kendini bilmez kimi kişilerin
Hilâfet
hakkında ileri-geri, bilir-bilmez saçmalıklarına aldırmayıp, kulak vermeyip de
şeri hakikat
ve
şeri ahkâmdan
olduğu gerçeğine tâbi olmalılar. Allahu Teala’nın emredip vaadettiği, Resulullah Sallallau Aleyhi
Vesellem’in müjdelediği
II. Râşidi Hilâfet Devletini
kurmak için özveri ve özenle çalışmalılar ki Allah’ın şu vaadine müstehak olsunlar.
12 / 15
HİLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
AHMED KILIÇKAYA tarafından yazıldı.
Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:22 - Son Güncelleme Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:37
ِ‫ﻭَﻉَﺩَ اﻠﻞَّﻩُ اﻞَّﺫِﻳﻦَ آﻢَﻥُوﺎ ﻡِﻧﻚُﻡْ ﻭَﻉَﻡِﻝُوﺎ اﻠﺺَّاﻞِﺡَاﺖ‬
ْ‫ﻝَﻱَﺱْﺕَﺥْﻝِﻑَﻥَّﻩُﻡ ﻑِﻱ اﻞْﺃَﺭْﺽِ ﻙَﻡَﺍ اﺲْﺕَﺥْﻝَﻑَ اﻞَّﺫِﻳﻦَ ﻡِﻥ ﻕَﺏْﻝِﻩِﻡ‬
‫ﻭَﻝَﻱُﻡَﻙِّﻥَﻥَّ ﻝَﻩُﻡْ ﺩِﻳﻦَﻩُﻡُ اﻞَّﺫِﻱ اﺮْﺕَﺽَﻯ ﻝَﻩُﻡْ ﻭَﻝَﻱُﺏَﺩِّﻝَﻥَّﻩُﻡ‬
‫ﻡِّﻥ ﺏَﻉْﺩِ ﺥَﻭْﻑِﻩِﻡْ ﺃَﻡْﻥًﺍ ﻱَﻉْﺏُﺩُوﻦَﻥِﻱ ﻝَﺍ ﻱُﺵْﺭِﻙُوﻦَ ﺏِﻱ ﺵَﻱْﺉًﺍ ﻭَﻡَﻥ‬
َ‫ﻙَﻑَﺭَ ﺏَﻉْﺩَ ﺫَﻝِﻙَ ﻑَﺃُﻭْﻝَﺉِﻙَ ﻩُﻡُ اﻞْﻑَاﺲِﻕُوﻦ‬
“Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenlere, kendilerinden öncekileri halife/
sahip ve hakim
kıldığı gibi onları da yeryüzüne halife/
sahip ve hakim
kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini
(İslâm'ı)
onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve
(geçirdikleri)
korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vâdetti. Çünkü onlar
bana kulluk ederler; hiçbir şeyi bana eş tutmazlar. Artık bundan sonra kim inkâr ederse,
işte bunlar asıl büyük günahkârlardır.”
(Nur: 55)
[1] (Haşr: 19)
2 (Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Vakit, 27 mayıs 2007)
(Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Yeni Şafak , 25 eylül 2007)
3
4
(Yard. Doc. Dr. Ali Duman, 14/03/2006, yerleskem.inonu.edu.tr)
13 / 15
HİLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
AHMED KILIÇKAYA tarafından yazıldı.
Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:22 - Son Güncelleme Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:37
5
(M.Kemal)
6
(A’raf: 2-3, Maide: 48-49)
7
(Maide: 50, En’am: 57, Yusuf: 40)
[8]
Buhari, Müslim (Bidat ile ilgili hadislere bakılsın)
9
(Taha: 124)
10
(Nahl: 96)
[11]
(Bakara:190-194)
[12]
(Ahzab: 36, Nisa: 65)
14 / 15
HİLAFET ŞERİ AHKAMDANDIR
AHMED KILIÇKAYA tarafından yazıldı.
Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:22 - Son Güncelleme Pazartesi, 05 Temmuz 2010 12:37
13
(Buhari: 3196)
14
(Ahmed b. Hanbel: 17680)
AHMED KILICKAYA
http://www.islamiyontem.net/
15 / 15
Download