Kandıra Ecz. Kazım Dinç Devlet Hastanesi

advertisement
NİSAN 2017
ULUSAL EGEMENLİK ve
Cilt 1 Sayı 4
Sağlık Bülteni
23 NİSAN
ÇOCUK BAYRAMI
28 NİSAN
DÜNYA LABORANTLAR GÜNÜ
17 NİSAN
DÜNYA HEMOFİLİ GÜNÜ
21-28 NİSAN
EBELER HAFTASI
Kandıra Ecz. Kazım Dinç
Devlet Hastanesi
HAZIRLAYAN:
EĞİTİM HEMŞİRESİ
Gizem YILMAZ
FOTOĞRAFLAR:
İLETİŞİM ASİSTANI
Muhammet BURUŞ
KATKIDA BULUNANLAR:
”””””””””
• Başhekim/Yönetici V.
Dr. Şeref KASIMOĞLU
• Sağlık Bakım Hiz. Müdürü
Hilal AZAKLI
• Kalite Direktörü
Ramazan AKGÜL
• Sağlık Bakım Hiz. Sorumlusu
Melek ÖZDEMİR
• Kulak-Burun-Boğaz
Hastalıkları Uzmanı
Dr. Zeynep SAYAR
• Kardiyoloji Uzmanı
Dr.Onur ARGUN
• İdari ve Mali Hizmetler Müdür
Yardımcısı
Metin ÖZDAMAR
• Kanser Kayıt Hemşiresi
Nurcan VURAL
Bu Sayıda:
• Uzm. Dr. Zeynep SAYAR
Röportajı Sayfa 2-3’de
• 1-7 Nisan Kanser Haftası
Röportajı Sayfa 4’te
• Hastanemizde Nisan Ayı
Eğitim Programı Sayfa 5’te
• Nisan Ayı Yemek Listesi
Sayfa 6’da
Çok değerli çalışanlarımız;
Kandıra Ecz. Kazım Dinç Devlet Hastanesi olarak Sağlık Bakanlığımızın
destekleriyle tüm olanaklarımızı hastalarımızın ve sizlerin daha kaliteli ve konforlu
sağlık hizmeti alabilme ve sunabilmesi için kullanmaktayız. Hastanemiz poliklinik
ve klinik tedavisinde verimlilik ve kalite standartlarını sağlamak ve siz
çalışanlarımızın daha verimli hizmet sunmaları için tüm fiziki koşulları oluşturma
gayreti içerisindeyiz.
Misyonumuz ;
Hastanemize müracaat eden hastalarımızın hiçbir fark gözetmeksizin, hasta
ve çalışan güvenliğini sağlayarak en iyi ve doğru sağlık hizmetini sunmaktır.
Vizyonumuz;
Hasta ve çalışanların memnuniyetinin sağlandığı, fiziki şartların çağdaş
ölçülerde olduğu, uluslararası standartlarda sağlık hizmeti veren bir modern
kuruluş olmaktır.
Kalite Politikamız;
Sağlık hizmeti alan ve sunanların, memnuniyetini sağlayarak devamlı
gelişen ve iyileşme planlayan kaliteli ve modern sağlık hizmeti sunmaktır.
• Uzm.Dr. Onur ARGUN
Röportajı Sayfa 7-8’de
Sizlerin memnuniyetlerinin artması, şevk ve istekle çalışması bu hedeflerimizde
bizler için en büyük güç kaynağı olacaktır.
• Kamu Kurum ve
Kuruluşlarında Çalışan
Personelin Kılık ve Kıyafetine
Yönelik Yönetmelik Sayfa 9’da
Hastalıkta ve sağlıkta her zaman yanınızda olduğumu belirtir, siz değerli
çalışanlarımıza sevgi ve saygılarımı sunarım.
• Sağlıkta Kalite Sayfa 10’da
Dr. Şeref KASIMOĞLU
BAŞHEKİM/YÖNETİCİ V.
Mevsimsel alerjik rinit diğer adıyla bahar nezlesi en sık görülen alerjik hastalıklardan biri. Her yıl aynı zamanlarda
kendinizi iyi hissetmiyorsanız, siz de bahar alerjisi olan kişilerden biri olabilirsiniz. Bu kapsamda hastanemiz Kulak Burun
Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Zeynep SAYAR, yaptığımız röportajda sorularımızı yanıtladı.
•
Rinit nedir?
Rinit burun iltihabı demektir, allerjik rinit ise iltihabın
allerji kaynaklı olmasıdır. Allerjik rinit, hapşırma, burun
akıntısı ve burun tıkanıklığı ile karakterizedir, Sıklıkla
göz, burun ve damak kaşıntısı eşlik eder. Ülkemizde
görülme sıklığı çocuklarda %2-37, erişkinlerde %8-30
arasında değişmektedir. Herhangi bir yaşta ortaya
çıkabilirse de ilk belirtiler çoğunlukla çocukluk ve genç
erişkin çağda ortaya çıkar. Allerjik rinitli kişilerde diğer
allerjik hastalıkların (egzema, astım, oral allerji
sendromu) görülme sıklığı daha fazladır. Örneğin
hastaların üçte birinde astım gelişebilir.
•
Allerjik rinit (saman nezlesi) nedir?
Allerjik rinit (saman nezlesi), burun içini kaplayan
mukozanın allerjik nedenli iltihaplanmasına denir ve
özellikle allerjik yatkınlığı olan kişilerde daha sık
görülür. Çoğunlukla ömür boyu sürer ancak, ileri
yaşlarda şiddeti azalabilir.
En sık görülme nedeni rüzgarın havada uçurduğu
polenlerdir ancak herhangi bir alerjen tarafından
tetiklenebilir. Kendiliğinden geçme olasılığı çok
düşüktür. Ama soruna neden olan alerjenlerden uzak
durmak önemli faydalar sağlamaktadır. Hastalığın
yaygınlığı oldukça yüksektir ve bilimsel çalışmalara
göre, toplumun yaklaşık beşte birinin allerjik rinitli
olduğu belirtilmektedir. Allerjik rinit olan kişilerde
sosyal ve psikolojik sorunlar daha sık görülmektedir.
Allerjik rinit, allerjenlerin burunda bulunan hava
yolu mukozasına yapışarak iltihabi reaksiyonları
başlatması ile oluşur. Belirli mevsimlerde (polenlerin
uçuştuğu bahar aylarında) meydana gelen türüne
mevsimsel rinit denir. Mevsimsel allerjik rinit saman
nezlesi olarak ta bilinir. Allerjik rinitin birde tüm yıl
boyunca süren tipi vardır ve perenial rinit olarak
isimlendirilir. Perenial rinittin nedeni, genellikle yıl
boyunca ortamda bulunan hayvan tüyü, çeşitli
kimyasallar veya ev tozu gibi alerjen faktörlerdir. Eğer
gerekli tedbirler alınır ve uygun tedavi verilirse bu
hastalığın atak sayısını oldukça azaltmak mümkündür.
•
Allerjik rinitin nedenleri nelerdir?
Allerjik rinitin en önemli nedeni havada uçuşan polenler ve
ağaçlardır. Benzer reaksiyonlar küf, hayvan tüyü, ev tozu ve
akarları gibi alerjenlere karşı da gelişebilir. Kuru ve rüzgarlı
havalarda polen miktarı fazladır ve allerjik rinit görülme sıklığı
da artar. Mevsimsel allerjik rinite özellikle bahar aylarında
ortaya çıkan ağaç polenleri neden olur. Tüm yıl devam eden
allerjik rinit ise hamam böcekleri ve ev tozu akarlar neden
olur. Evde köpek, kedi, kuş gibi hayvanları beslemek allerjik
rinitin şiddetini arttırabilir
•
Allerjik rinitin belirtileri nelerdir?
Allerjik rinitli hastalar hapşırık, burun akıntısı, burun
tıkanıklığı ve burun kaşıntısı şikayetleri ile başvururlar. Ayrıca
geniz akıntısı, öksürük, halsizlik, koku almada güçlük olabilir.
Bazı hastalarda damak ve kulak içinde kaşıntı görülebilir.
Beraberinde allerjik konjunktivit de varsa gözlerde kaşıntı,
sulanma ve kızarıklık eşlik edebilir. Sürekli ağız solunumuna
bağlı yüksek damak ve diş bozuklukları oluşabilir. Allerjik
rinitte şikayetler çift taraflıdır, tek taraflı veya sarı/yeşil renkli
burun akıntısı olması allerjik rinit ile uyumlu değildir. Kaşıntı
nedeniyle sık sık elleriyle burunlarını yukarıya doğru itme
hareketi (allerjik selam) ve buna bağlı burun ucunda yatay
çizgi oluşumu ile beraber gözaltlarında görülen ödem, hafif
koyu renk değişikliği allerjik rinitin tipik bulgularıdır. Tedavi
edilmeyen hastalarda rahat nefes alamama nedeniyle uyku
bozuklukları görülebilir. Çocuklarda dikkat eksikliği,
konsantrasyon bozukluğu, sınav başarısızlığı ve özgüvende
azalma olabilir. Erişkinlerde anksiyete, depresyon, akademik
performansta ve iş üretkenliğinde azalma bunların sonucunda
da yaşam kalitesinde düşme görülebilir.
•
Allerjik rinit ve nezle arasındaki farklar nelerdir?
Allerjik rinit ve nezle belirtileri birbirlerine
benzeyebilir. Ayırt etmenin birkaç yolu vardır:
Ateşiniz yoksa ve ince, sıvı bir burun akıntınız varsa
allerjik rinite yakalanmışsınız demektir. Ama burun akıntısı
daha sarıysa, vücudunuzda ağrılar varsa ve düşük de olsa
ateşiniz çıkmışsa bu bir nezle belirtisi. Allerjik rinit alerjen
maddeyle temas halinden hemen sonra başlar. Nezleyse
virüsü kaptıktan birkaç gün sonra ortaya çıkar. Allerjik rinit,
alerjen maddeye maruz kaldığınız sürece devam eder.
Nezleyse sadece üç beş gün sürer.
•
Allerjik rinit kimlerde ve ne zaman görülür?
Allerjik rinit genellikle allerji yatkınlığı olan, atopik
olarak adlandırılan kişilerde görülür. Bu kişilerde diğer
allerjik hastalıkların (egzema, ürtiker, astım) görülme sıklığı
da artar. Ailesinde allerjik hastalık öyküsü olan kişilerde de
allerjik rinit görülme sıklığı artar. Hastalık semptomları
genellikle 40 yaşından önce görülür, yaş ilerledikçe
şikayetler azalır. Hastalığın kendiliğinden tamamen
geçmesi çok nadir görülen bir durumdur.
•
Allerjik rinitin farklı tipleri var mıdır?
Allerjik rinit belirtilerin süre ve şiddetine göre
sınıflandırılır. Bulgular haftada dört günden az veya dört
haftadan kısa süreli ise “intermitan (aralıklı)”, haftada dört
günden çok ve dört haftadan uzun süreli ise “persistan
(süregen)” alerjik rinit denir. Şiddetine göre sınıflarken ise
uykuda bozulma, günlük aktivite ve egzersizde bozulma,
iş/okul hayatında bozulma, sıkıntı verici belirtiler eşlik
ediyorsa “orta/ağır”, hiç birisi eşlik etmiyorsa “hafif”
allerjik rinit olarak tanımlanır.
Günlük pratikte ise daha sık olarak; bahar mevsiminde
görülüyorsa “mevsimsel”, tüm yıl boyunca görülüyorsa
perenial (yılboyu) allerjik rinit olarak sınıflandırılır.
Mevsimsel allerjik rinit çoğunlukla havada uçuşan
ağaç, çayır ve ot polenlerine bağlı olarak oluşur ve “saman
nezlesi” olarak da adlandırılır ancak doğru bir tanımlama
değildir. Yaşanılan coğrafi bölgeye göre polen miktarları
değişebilir. Kuru ve rüzgarlı havalarda polen miktarları
daha yoğundur ve allerjik rinit bulgularında artış
görülebilir. Yıl boyu allerjik rinitte ise nedenler daha çok ev
tozu akarı, küf mantarı, hamamböceği, hayvan tüyü gibi ev
içi allerjenlerdir.
•
Allerjik rinitin tanısı nasıl tanı konur?
Allerjik rinit tanısında en önemli nokta hastanın
hikayesidir. Hekimler allerjik rinit tanısı için öncelikle
hastada görülen belirtileri inceler. Belirtilerin hangi
mevsimde, ne ile karşılaşıldığında, nasıl ortaya çıktığı
teşhis için önemlidir. Nelerin tetiklediği ve hangi
mevsimde ortaya çıktığı tanıyı koymada yardımcı
olacaktır.
Allerjik rinit tanısı için antikor IgE testi gibi pek çok
tanı testi bulunur. Deriye uygulanan allerji testleri en
sık kullanılan yöntemler arasındadır. Kan veya deriden
yapılan allerji testleri ile rinite neden olan allerjik ajan
ortaya çıkarılabilir. Ancak testlerin sonuçları negatif
olsa bile, hastada görülen belirtilerle de teşhis
konulabilir.
•
Ne zaman doktora gitmek gerekir?
Belirtileriniz aşırı derecede arttıysa, Sizi tüm yıl
boyunca rahatsız ediyorsa, Allerji ilaçları belirtileriniz
azaltmaya yardım etmiyorsa, Allerji ilaçlarınız yan
etkilere neden oluyorsa, Allerji aşıları hakkında bilgi
almak istiyorsanız bir uzmana başvurunuz.
•
Allerjik rinitli kişiler neye dikkat etmelidir?
Allerjik rinitli kişilerin tozlu ve polenli ortamlarda
bulunmaması, eğer bulunmak zorunda kalacaklarsa
maske kullanmaları gerekir. Polenlerin uçuştuğu
mevsimlerde kapı ve pencereler kapalı tutulmalıdır.
Özellikle kaloriferli evlerde kuru ev havası allerjik
rinitin kötüleşmesine neden olabileceğinden, evde
hava nemlendiricileri kullanılmalıdır. Oda havasının
temizliğine dikkat edilmelidir. Evde hayvan ve bitki
beslemekten kaçınılması gerekir. Tüylü ve yünlü
battaniyeler yerine pamuklu ve sentetik olanları tercih
edilmelidir. Toz barındırabilecek tarzda kilim, halı gibi
ev eşyaları kullanılmamalıdır. İlaçlarınızı hekiminizin
önerdiği şekilde kullanmaya özen gösterin. Genel
sağlık kurallarına uyun. Her gün egzersiz yapın, sigarayı
bırakın, dengeli beslenin ve bol vitaminli besinler
tüketin.
Kanser ölümcül olabilen bir hastalıktır. Bir çok kanser türünde kanser belirtileri görüldüğünde erken evre aşılmış ölümcül aşamaya
geçilmiş demektir. Bu yönüyle oldukça tehlikeli olan kanser hastalığına dikkat çekmek ve kanser hakkında bilinçlendirme çalışmaları
yapmak üzere Nisanın 1’i ile 7’si arası Kanser Haftası etkinlikleri düzenlenmektedir.
Konu ile ilgili Kanser Kayıt Hemşiresi Nurcan Vural ‘Kanser Haftası’ kapsamında yapılan röportajda sorularımızı yanıtladı.
1.Kanser nedir?
Kanser, vücuttaki hücrelerin anormal ve kontrolsüz
bir şekilde çoğalması ile karakterize bir grup
hastalığın ortak adıdır. Kanser günümüzün en önemli
sağlık sorunlarından birisi olup, sık görülmesi ve
öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de önemli
bir halk sağlığı sorunundur.
2.Kanser neden önemlidir?
Kişinin yaşam süresini önemli ölçüde kısaltan ve
yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kanser, kalp
hastalıklarından sonra 2. ölüm nedenidir. 2012
yılında Dünya’da toplam 14,1 milyon yeni kanser
vakası gelişmiş ve 8,2 milyon ka nsere bağlı ölüm
olmuştur. Dünya’da en çok tanı konulan kanserler
akciğer (%13,0), meme (%11,9) ve kolon (%9,7) iken
kanserden ölümlerin ise en çok akciğer (%19,4),
karaciğer (%9,1) ve mideden (%8,8) gerçekleştiği
belirtilmiştir. (Her iki cinsiyet!) Bu şek ilde kanser
artış hızının devam etmesi durumunda, Dünya
nüfusunun artışına ve nüfustaki yaşlanmaya bağlı
olarak 2025 yılında toplam 19,3 milyon yeni kanser
vakası olacağı belirtilmiştir.
3.Kanserin belirtileri neler olabilir?
Dışkılama ve idrar alışkanlıkl arında değişiklikler, uzun
süren, iyileşmeyen yaralar, beklenmeyen kanama ve
akıntılar, açıklanamayan kilo kaybı,halsizlik,ateş,ağrı,
meme veya başka organlarda elle hissedilen şişlikler,
yutma güçlüğü veya hazımsızlık, siğil ve benlerde
belirgin değişiklik, uzun süren ses kısıklığı ve öksürük
kanserin belirtisi olabilir.
4.Cinsiyete göre en sık görülen kanser türleri
nelerdir?
Erkeklerde En Sık Görülen Kanser Türleri ;
Dünyada:
Türkiyede:
1. Akciğer
1. Akciğer
2. Prostat
2. Prostat
3. Kolorektal
3. Kolorektal
4. Mide
4. Mesane
5. Karaciğer .
5. Mide
Kadınlarda En Sık Görülen Kanser Türleri :
Dünyada:
Türkiyede:
1. Meme
1. Meme
2.Kolorektal
2. Tiroid
3. Serviks
3. Kolorektal
4.Akciğer
4.Akciğer
5.Uterus
5. Uterus
5.Kansere neden olan faktörler nelerdir?
Kanser, vücuttaki hücrelerin anormal ve kontrolsüz
bir şekilde çoğalması ile karakterize bir grup
hastalığın ortak adıdır. Şişmanlık ve bedensel
hareketsizlik, Aşırı güneş ışığı,Sigara ve kimyasal
maddeler, radyasyon, virüsler gibi çevresel
nedenlerle, hormonal nedenler, bağışıklık
bozuklukları, kalıtsal mutasyonlar ve diğer genetik
nedenler kanserin oluşumunda rol oynar.
6.Kanserde erken teşhis için neler yapılabilir?
Günümüzde tedavisi mümkün olan meme, rahim ağzı
kanseri ve kolerektal kanserler sadece şikayeti olan
kişilere değil, sağlıklı kişilere de yapılan muayene ve
tarama testleri ile erken teşhis konabilmesi bakımından
önem kazanmaktadır.
Meme kanseri; birinci derece akrabalarında (anne, teyze,
kızkardeş) meme kanseri öyküsü olanlarda, 30 yaşına
kadar hiç doğum yapmamış olanlarda, sigara içenlerde,
sürekli alkol kullananlarda, yağlı beslenme alışkanlığı
olanlarda daha fazla görülür. Başta emzirmek olmak
üzere, fazla kilolardan kurtulmak, alkol ve sigaradan uzak
durmak ve düzenli spor yapmak meme kanserine
yakalanma riskini azaltabilir. Meme kanserinin erken
tanısı için düzenli klinik meme muayenesi, evde ayda bir
kendi kendine meme muayenesi ve 40 yaşın üzerinde
hekim kontrolünde 2 yılda bir mamografi çekimi
gerekmektedir.
Erken tanı ile büyük oranda tedav i edilebilen bir diğer
kanser türü de rahim ağzı kanseridir. Başlangıç
dönemlerinde pek belirti vermeyen rahim ağzı kanserinde,
şikayetlerin ortaya çıkması için çoğunlukla 10 -15 yıl gibi
bir süre geçer. Erken tanı için şikayeti olmayan kadınların
da düzenli olarak yıllık muayene ve tetkik yaptırmaları
gerekmektedir. Rahim ağzı kanseri taraması için yapılan
test, 'pap-smear' testidir. Bu test sonucunda kanser
yönünde bir bulgu tespit edilirse, kesin tanı için mutlaka
biyopsi gerekir.
7.İlimizde kanser tarama sı için nereye başvurabiliriz?
İlimizde Kocaeli Halk Sağlığı Müdürlüğü'ne bağlı Kanser
Erken Teşhis Tarama Ve Eğitim Merkezi'nde meme ve
rahim ağzı ve kolorektal kanserlere yönelik muayene ve
tetkikler yapılmaktadır. Sağlıklı kişiler de düzenli bir
şekilde kontrollerini yaptırmak üzere bu merkeze
başvurabilirler.
BU AY KURUMUMUZDA YAPILACAK OLAN HİZMET İÇİ EĞİTİMLER
EĞİTİM ADI
TARİH-SAAT
KİME VERİLECEĞİ
YER
Mobbing-Tükenmişlik
Sendromu-Öfke ve Stres
Kontrolü
06.04.2017-12.00
Tüm Çalışanlar
Eğitim Salonu
Panik Değer
05.04.2017-09.00
Laboratuvar Birimi Çalışanları
Eğitim Salonu
Güvenlik Raporlama Sistemi
06.04.2017-12.00
Tüm Çalışanlar
Eğitim Salonu
Nütrisyon Eğitimi
11.04.2017-12.00
Tüm Çalışanlar
Eğitim Salonu
Hasta ve Çalışan HaklarıBeyaz Kod
06.04.2017-12.00
Tüm Çalışanlar
Eğitim Salonu
Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma
Hastanesi Acil Bakım Hemşireliği
Sertifikalı Eğitim Programı
Eğitim Programı 24 Nisan-06 Haziran
2017 tarihleri arasında yapılacak olup,
başvuru tarihleri 03-14 Nisan 2017’dir.
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi
EAH Yoğun Bakım Hemşireliği
Sertifikalı Eğitim Programı
Eğitim Programı 17 Nisan-30 Mayıs 2017
tarihleri arasında yapılacak olup, başvuru
tarihleri 28 Mart-03 Nisan 2017'dir.
Samsun EAH Palyatif Bakım Hemşireliği
Sertifikalı Eğitim Programı
Eğitim Programı 21 Nisan-12 Mayıs 2017
tarihleri arasında yapılacak olup, başvuru
tarihleri 03-11 Nisan 2017’dır
Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun
Bakım Hemşireliği Sertifikalı Eğitim Programı
Eğitim Programı 24 Nisan-06 Haziran 2017
tarihleri arasında yapılacak olup, başvuru
tarihleri 28 Mart-03 Nisan 2017'dir.
Kocaeli TheGreen Park KartepeResort
Otelde “Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kursu”
Bakanlığımız ve Sağlık Bilimleri
Üniversitesi işbirliğinde, 12-14 Mayıs 2017
tarihleri arasında düzenlenecektir.
25. Ulusal Neonatoloji Kongresi
Türk Neonatoloji Derneği tarafından, 12-16
Nisan 2017 tarihleri arasında Antalya
RegnumCaryaColfResort Otelde “25.
Ulusal Neonatoloji Kongresi”
düzenlenecektir.
Tokat Devlet Hastanesi Yoğun Bakım
Hemşireliği Sertifikalı Eğitim
Programı
Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir
Hastanesi Palyatif Bakım Hemşireliği
Sertifikalı Eğitim Programı
Eğitim Programı 08 Mayıs-19 Haziran
2017 tarihleri arasında yapılacak olup,
başvuru tarihleri 27 Mart -03 Nisan
2017'dir.
Eğitim Programı 08-26 Mayıs 2017 tarihleri
arasında yapılacak olup, başvuru tarihleri
27 Mart-05 Nisan 2017'dır.
Dünyada eğitim ve gelir düzeyinin yükselmesi, beslenme alışkanlıklarının değişmesi, bulaşıcı hastalıkların kontrolünün
sağlanması beklenen yaşam süresinin artmasına neden olmuştur. Yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak bulaşıcı
olmayan kronik hastalıkların görülme sıklığında artış meydana gelmektedir. Yaşlı nüfusun günümüzde giderek arttığı
toplumumuzda, çocukluk çağı hastalıklarından ziyade, yaşlı nüfusta görülen bulaşıcı olmayan kronik hastalıklar daha çok
görülmektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı kalbi korumaya dikkat çekmek için her yıl 12-18 Nisan Dünya Kalp Sağlığı
Haftası olarak kutlanmaktadır.
Konu ile ilgili Kardiyoloji Uzmanı Dr.Onur ARGAN ‘Kalp Sağlığı Haftası’ kapsamında yapılan röportajda sorularımızı
yanıtladı.
3. Kardiyovasküler hastalıklarda risk faktörleri
nelerdir?
Kadınlarda risk düzeyi erken yaşlarda daha düşük
iken, yaşın ilerlemesi ile risk artmakta ve hastalıktan
kadınlar ve erkekler eşit olarak etkilenmektedir.
Kardiyovasküler risk faktörleri; yaş ve cinsiyet,
birinci derece akrabalarda erken yaşta kardiyovasküler
hastalık öyküsü, sigara kullanımı, hareketsiz yaşam,
stres, aşırı kilo, hipertansiyon, yüksek kolesterol ve
diyabettir.
Davranışsal risk faktörleri yani; sağlıksız
beslenme, yetersiz fiziksel aktivite, tütün kullanımı ve
alkol kullanımı koroner kalp hastalığının %80’inden
sorumludur.
1.Ölüm sebebi olarak kalp-damar hastalıkları hangi
sırada?
,
Kalp ve damar hastalıkları dünyada en önde gelen ölüm
sebebi olmaya devam ediyor. 2008 yılında 17.3 milyon
ve 2012 yılında 17.5 milyon kişi kalp ve damar
hastalıklarından ölmüş durumda. Bu sayı tüm ölümlerin
yaklaşık %30 una denk geliyor ve bu sayının 2030 yılında
23.3 milyon kişiye ulaşacağı tahmin ediliyor. Ölümlerin
çoğunluğu az ve orta gelişmiş ülkelerde olup, bu oran %
40 lara ulaşabiliyor. Kalp ve damar kaynaklı ölümlerin
%40-45’i direk kalp krizi ve %30’u felçten kaynaklanıyor.
Kalp hastalıkların bu kadar ön plana çıkması dünya
sağlık örgütü ve üye ülkelerini tedbir almaya
yönlendirmiş ve bu hastalıklara dikkat çekmek için
kutlanmaya başlanmıştır.
2.ülkemizde durum nedir?
Ülkemizdeki veriler de genel dünya istatistikleri ile
paralel seyrediyor. Ölümlerin % 40’ı kalp ve damar
hastalıklarından olup, bu yaklaşık her 3 dakikada bir
kişinin ölümünü ifade ediyor. 2014 yılında 153 bin ve
2015 yılında 157 bin kişi kalp ve damar hastalıklarından
kaybedilmiş. Bu sayı kanserden kaybedilen kişilerin
yaklaşık 2 katına denk geliyor.
Kardiyovasküler hastalıkların çoğu risk faktörleriyle
mücadele edilerek engellenebilir. Risk faktörlerinin
kontrolü ile kalp ve damar hastalığı görülme sıklığının
yarıya indirilebileceği bildirilmektedir.
Sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite
etkisiyle bireylerde kan basıncında yükselme, kan
şekeri yüksekliği, kan lipidlerinde yükselme, fazla kilo
veya obezite görülür. Sosyal ekonomik faktörler ve
kültürel değişiklikler (küreselleşme, şehirleşme)
toplumun yaşlanması, stres, kardiyovasküler
hastalıkların diğer belirleyicileridir.
4.Kalp –damar sağlığını korumak için neler yapmalıyız?
•
Sağlıklı ve yeterli beslenmeli,
• Özellikle 5-15 yaş grubunda görülen bademcik
iltihapları tedavi edilmediği taktirde, Romatizmal Kalp
hastalıklarına neden olabileceği için, üst solunum yolu
enfeksiyonlarının erken tanı ve tedavisiyle ileride
oluşabilecek kalp hastalıklarından korunulmalı,
•
Fiziksel aktivite artırılmalı,
•
Sigara ve alkol gibi zararlı maddelere ” HAYIR ”
denmeli,
•
Stres faktörü kontrol altına alınmalı,
•
Sağlıklı vücut ağırlığı korunmalı,
•
Kan basıncı kontrol altında tutulmalı,
•
Kan değerleri ölçümünü düzenli olarak yaptırmalıyız.
Gençlik ve erişkinlik döneminde sağlığa
yapılan yatırımlar, gelecekte kalp ve damar
hastalıklarından korunmayı sağlayacaktır.
Kalbinizi korumak ve sağlıklı bir yaşam tarzı
seçmek sizin elinizde.
KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDA ÇALIŞAN PERSONELİN KILIK VE
KIYAFETİNE DAİR YÖNETMELİK
(16.7.1982 tarihli ve 8/5105 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kararlaştırılmış ve 25.10.1982 tarih ve 17849 sayılı resmi Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.)
Amaç Kapsam ve Deyimler
Madde 1 - Bu Yönetmelik, kamu personelinin Atatürk devrim ve ilkelerine uygun, uygar, aşırılığa kaçmayacak şekilde sade bir kılık ve
kıyafette olmalarını, kılık ve kıyafette birlik ve bütünlük içinde bulunmalarını sağlamayı amaçlamaktadır.
Madde 2 - Bu Yönetmelik, genel ve katma bütçeli kurumlar, mahalli idareler, döner sermayeli kuruluşlar ve kamu iktisadi
teşebbüsleri ile bunların iştirakleri ve müesseselerinde çalışan her sınıf ve derecedeki memurlar, sözleşmeli ve geçici görevle çalışan
personel ile işçilerin kılık ve kıyafetlerinin düzenlenmesine ilişkin esasları kapsar.
Madde 3- Bu Yönetmelikte geçen
a"Kurum ve Kuruluş" deyimi, genel ve katma bütçeli kurumlar, mahalli idareler, döner sermayeli kuruluşlar, kamu iktisadi
teşebbüsleri ile bunların iştirak ve müesseseseleri,
b. "Memur" deyimi, 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinde belirtilen sınıflarda (yardımcı hizmetler sınıfı dahil) çalışanları,
c. "Sözleşmeli Personel" deyimi, 657 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin (B) fıkrası, 5434 sayılı Kanuna 1101 sayılı Kanunla eklenen Ek
5 nci maddenin son fıkrası ve özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak 2 nci madde kapsamına giren kurum ve kuruluşlarda
çalışanlarla 6/11/1980 gün ve 2333 sayılı (x) Kanuna göre çalışanları,
d. "Geçici Görevli" deyimi, 657 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin (C) fıkrasına göre çalışanlarla kadrosunun bağlı bulunduğu kurum
ve kuruluş dışında başka bir kurum ve kuruluşta çalışanları,
e. "İşçi" deyimi, 657 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin (D) fıkrasına giren ve bu Yönetmeliğin 2 nci maddesinde belirtilen kurumlarda
çalışanları, ifade eder.
Ana İlkeler
Madde 4 - Kurum ve kuruluşlarda görevli memur, sözleşmeli personel, geçici personel ile hizmetliler ve işçilerin
giyimlerinde sadelik, temizlik ve hizmete uygunluk esastır.
Madde 5 - 2 nci maddede sözü edilen
personelin kılık ve kıyafette uyacakları
hususlar: (Degisik 3 Ocak 2002 tarih ve
24629 tarihli R.G.)
a) Kadınlar
Elbise, pantolon, etek temiz,
düzgün, ütülü ve sade, ayakkabılar ve/veya
çizmeler sade ve normal topuklu, boyalı,
görev mahallinde baş daima açık, saçlar
düzgün taranmış veya toplanmış, tırnaklar
normal kesilmiş olur. Ancak bazı hizmetler
için özel iş kıyafeti varsa görev sırasında
kurum amirinin izni ile bu kıyafet kullanılır.
Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek,
bluz veya elbise ile strech, kot ve benzeri
pantolonlar giyilmez. Etek boyu dizden
yukarı ve yırtmaçlı olamaz. Terlik tipi
(sandalet) ayakkabı giyilmez.
b. Erkekler;
Elbiseler temiz, düzgün, ütülü ve
sade; ayakkabılar kapalı, temiz ve boyalı
giyilir. Sandalet veya atkılı ayakkabı
giyilmez. Bina içinde ve görev mahallinde
baş daima açık bulundurulur. Kulak
ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar,
kulağı kapatmayacak biçimde ve normal
duruşta enseden gömlek yakasını
aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı
ve taranmış olur. Hergün sakal tıraşı olunur
ve sakal bırakılmaz. Bıyık tabii olarak
bırakılır, uzunluğu üst dudak boyunu
geçemez. Üstten alınmaz, yanlar üst dudak
hizasında olur, alt uçları dudak hizasından
kesilir. Kravat takılır, kravatı örtecek şekilde
balıkçı yaka veya benzeri süveterler
giyilmez. Hizmet gereğine uygun olarak
verilmişse tek tip elbise giyilir (Değişik:
7/8/1991 tarih ve 91/2048 sayılı B.K.K.,
R.G.15.8.1991-20961).) Bina içinde
gömleksiz, kravatsız ve çorapsız dolaşılmaz.
Çeşitli Hükümler
Madde 6 - Resmi elbise (üniforma) giymek zorunda olanlar ilgili kurum
ve kuruluşun özel yönetmeliklerinde belirtilen usul ve esaslara
tabidirler
Madde 7 - Sağlık, şantiye, arazi, atölye, maden ve benzeri yerlerde
çalışanların çalışılan işin ve yerin özelliğine göre giyim eşyasının tipi,
modeli ve rengi ilgili kurumca tespit edilir.
Ancak, bu Yönetmelikte belirtilen diğer esaslara uyulması zorunludur.
Madde 8 - Sağlık özürü bulunan ve bunu resmi doktor raporu ile
belgelendiren personelin giyimlerinde bu özürlerin ve mevsim
şartlarının gerektirdiği değişiklikler yapılabilir.
Madde 9 - Personel, görev yaptığı yerin ve mezun olduğu okulların
rozetleri ile Hükümetçe özel günler için çıkarılan rozetler (Atatürk'ün
doğumunun 100. Yılı gibi) dışında rozet, işaret, nişan v.b. şeyler
takamaz.
Madde 10 - Her türlü resmi belgelere yapıştırılacak fotoğrafların, bu
Yönetmelik hükümlerine uygun kılık-kıyafetlerle çekilmiş olması
zorunludur.
Madde 11 - Yaz döneminde personelin kılık, kıyafeti 15 Mayıs - 15
Eylül tarihleri arasında uygulanır. Yaz kıyafetleriyle ilgili hususlar
bakanlık merkez teşkilatında ilgili Bakanlarca; illerde, yapılan hizmetin
mahiyeti ve çalışılan yerin iklim ve coğrafik özellikleri göz önünde
tutularak Valilerce tespit edilir.
Madde 12 - Merkezde ve taşrada protokole dahil olan bayan ve erkek
kamu görevlileri resmi kutlama törenlerine koyu renk takım elbise ile
katılırlar.
Cezai Hükümler
Madde 16 - Bu Yönetmeliğe aykırı hareket edenlere
657 sayılı Devlet memurları Kanununun disiplin
cezalarına ilişkin hükümleri uygulanır.İş Kanununa
tabi işçilere de aynı derecedeki cezai hükümler
uygulanır.
SAĞLIKTA KALİTE
Tarih sayfamızda kaliteyi okuduğumuzda birçok örnekten en dikkat çekeni ahilik teşkilatı olmaktadır.
Kalitesiz ürünler teşhir edilerek asgari standartlar sağlanmaya çalışılırdı. Öyle ki pabucunu dama
atma deyimi bu kültürün bize mirası olmuş.
Birçok sözlük anlamından sağlıkta kalite için en uygunu, beklentileri karşılayabilme becerisi ve uyum
diyebiliriz en sade haliyle.
Sağlıkta kalitenin odaklandığı 3 temel unsur; hasta ve çalışan güvenliği,
hasta ve çalışan memnuniyeti, etkinlik ve etkililiğin sağlanmasıdır. Bu durum
sağlıkta kaliteyi sürekli gelişime zorunlu kılar ve kalitenin ülkemizdeki
seyrine baktığımızda;
1.dönem 2003
2.dönem 2005
3.dönem 2007-2009
4.dönem 2009
Politik Kararlılık
100 Standart
150 Standart
358 Standart
5.dönem 2011
621 Standart
6.dönem 2015
1100 Standart
şeklinde devamlı gelişim halinde olduğunu görüyoruz.
Orhan Mah. Kabaağaç Cad. No:54 41600 Kandıra/KOCAELİ
Telefon:( 0 262) 551 30 38 Faks( 0 262) 551 42 21
E-posta: [email protected]
Elektronik Ağ: www.kandiradh.gov.tr
Evde Sağlık Birimi: 444 38 33
Download