El-Ezher-iş Şerife Özellikle de “el-Ezher Vesikası`na” Bir Nasihat

advertisement
‫ﺤﻤٰـــﻥِ ﺍﻟ ﱠﺭﺤِﻴـــﻡ‬
ْ ‫ﷲ ﺍﻟ ﱠﺭ‬
ِ ‫ِﺒﺴْـــ ِﻡ ﺍ‬
El-Ezher-iş Şerife Özellikle de “el-Ezher Vesikası'na” Bir Nasihat Müzekkeresi
Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur: ‫ﺍﻟﺩﻴﻥ ﺍﻟﻨﺼﻴﺤﺔ ﻗﻠﻨﺎ ﻟﻤﻥ؟ ﻗﺎل ﷲ ﻭﻟﻜﺘﺎﺒﻪ‬
‫“ ﻭﻟﺭﺴﻭﻟﻪ ﻭﻷﺌﻤﺔ ﺍﻟﻤﺴﻠﻤﻴﻥ ﻭﻋﺎﻤﺘﻬﻡ‬Din nasihattir.” Dedik ki: “Kimin için?” Dedi ki: “Allah için, kitabı
için ve resulü için, Müslümanların liderlerine ve genelinedir.”
Kerim kardeşimiz/Faziletli el-Ezher Şeyhi Dr. Ahmed et-Tayyib
Kerim kardeşlerimiz/ Faziletli el-Ezher alimleri,
Es-Selamualeykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh,
Emma ba’d,
Mısır’da çıkan muhtelif gazetelerde, el-Ezher-iş Şerif’in Vesikası yayınlanmış, çeşitli devlet
kurumları ve organlarından önce liberal demokratik partiler hızlı bir şekilde bunu desteklemişler ve
buna muhtelif kesimlerin, el-Ezher Vesikası’nın sivil bir devlet için tesis edildiği şeklindeki tepkileri
eşlik etmiştir.
Ümmetten bir parça olan, onunla birlikte ve onun içerisinde çalışan Hizb-ut Tahrir, şeri bir teklif
olması hasebiyle siyasî bir çalışma uygulamaktadır. Çünkü bizler bu vesikada, modern anayasal
demokratik ulusal bir devlet kurmayı teyit etmeniz ve desteklemeniz ve uluslararası sözleşmelere ve
kararlara bağlı kalınması gibi İslam’a aykırı olan ve Allahu [Subhânehu ve Te’alâ]’yı gazaplandıran
şeyler gördük. Dolayısıyla bu, helak olmuş bu rejim dönemine kadar el-Ezher-iş Şerif’taki insanların
şahit olmadığı bir şeydir. Bundan dolayı Allahu [Subhânehu ve Te’alâ] katındaki zimmetimizden
kurtulmak için sizlere, nasihat edici, göğüslerinizi açsın ve sizlere ihsanda bulunsun diye Allah’a
çağıran bu müzekkereyi sunmayı kendimiz için gerekli gördük ki böylece hem dünyanın hem de
ahiretin hayrını kazanmış olasınız. Tek arzumuz, bunları tedebbür etmenizdir. Zira mesele, önemlidir.
Bunları aşağıdaki şekilde özetliyoruz:
1- Müslümanların şeri devleti, şekil, isim ve yönetim sistemi olarak Hilafet Devleti’dir. Dolayısıyla
Müslümanlar, Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]’in döneminden sömürgeci kafir Batı’nın Hilafet’i,
1924 yılında İstanbul’da Mustafa Kemal “Atatürk’ün” eliyle yıkmasına kadar bundan başkasını
bilmemişlerdir. İslamî hayatın yeniden başlatılması ve Müslümanlar ile gayrimüslimlerin adaleti ve
gözetimiyle gölgelenmesi için yeniden ortaya çıkarılması gereken sadece Hilafet’tir ki o, sadece Mısır’ın
sorunlarını çözmeyecek bilakis bütün dünyanın sorunlarını çözecektir. Nitekim hala el-Ezher’in orta ve
lise kısmında okutulan müfredatta Hilafet’in ve adil bir imamı nasbetmenin vacip olduğu metni
geçmektedir. Sallallahu Aleyhi ve Selem şöyle buyurmuştur: ‫ﺍﻟﻨﺒﻭﺓ ﺜﻡ ﺴﻜﺕ‬
Nübüvvet Münhacı Üzere (Raşidi) Hilafet olacaktır. Sonra da sustu."
‫“ ﺜﻡ ﺘﻜﻭﻥ ﺨﻼﻓﺔ ﻋﻠﻰ ﻤﻨﻬﺎﺝ‬Sonra
2- Demokrasi, Batılı bir kelime olup akidesi dini devletten ayırdığı gibi kapitalist ideolojinin bir
yönetim sistemi olup halkın halkı yönetmesi ve halkın yasa koyması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla
onun bütün kaynağı insan olup vahiy ve din ile hiçbir ilgisi yoktur. Dolayısıyla da kafir Batı’nın,
Müslümanların ülkesine bir seçim sistemi olarak pazarladığı demokrasi, hiç de öyle değildir. Bilakis
seçim, demokrasinin küçük bir parçasıdır. Ayrıca o, yasa koymayı İslam’ın belirttiği gibi insanların
Rabbine değil insana vermektedir. Bundan dolayı o, bir küfür sistemi olup İslam’la uzaktan yakından
hiç bir ilgisi yoktur. Yine demokrasi, ister külliyetler ister cüziyetler ister geldiği kaynak ister ondan
fışkıran akide ister üzerine dayandığı temel isterse getirdiği fikirler ve nizamlar hususunda olsun İslam
hükümleriyle tamamen çelişmektedir. Bundan dolayı onun alınması veya tatbik edilmesi veya ona
çağrılması haramdır. Nitekim sizlerin önüne, bunun tüm detaylarını açıklayan demokrasi hakkında bir
kitapçık koyduk.
3- Bu demokrasiye dayalı anayasa, dini devletten ayıran laik sivil devletin esasıdır. Zira bu, helak
olmuş rejimin üzerinde olduğu ve şu anda Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi’nin ona uygun olarak
hareket ettiği kanunlarda ve anayasa maddelerinde açıktır. Mesela, bu meclisin düzenlediği ve 1977
yılına ait siyasi partiler sistemine özel 40 sayılı kanunun 4 sayılı maddesinin, yeni maddelerle
değiştirildiği 2011 yılına ait 12 sayılı kanun hükmünde kararnamenin siyasi partiler kanununa bir bakın
ki buna şu da dahildir: “Üçüncüsü- bir parti, ideolojisini veya programlarını veya doğrudan
faaliyetlerini veya lider yada üyelerinin seçilmesini dini esasa göre yapamaz…” Bu kanunların ve
maddelerinin detaylarını takip eden bir kimse bunların, dini siyasetten ayıran demokratik sistemi,
evvelki rejimden daha çok kutsadığını görecektir. Mesela, 1937 yılına ait 58 sayılı ceza kanununun bazı
hükümlerinin değiştirildiği 2011 yılına ait 11 sayılı kanun hükmümde kararnamenin 267. maddesi
şöyledir: “Kim rızası olmadan bir kadınla ilişkiye girerse idam cezası yada müebbet hapisle
cezalandırılır…!” “…Yani sanki cürüm, kadının rızası olmadan ilişkiye girildiğinde oluyormuş gibi!”
Buna razı olacak mısınız ey ilmin azim kalesi? Batı’nın bizim için istediği demokrasi, işte bizzat bu
değil midir? Dolayısıyla bu, İslam’ın tamamen yönetimden uzaklaştırılması anlamına gelmektedir. O
halde el-Ezher, nasıl olur da böyle temelleri olan vesikasını ve böyle bir demokratik sivil devleti
destekleyebilir? Allahu [Subhânehu ve Te’alâ], şöyle buyurmuştur:
‫ﻻ ﹶﺘ ﱠﺘ ِﺒ ْﻊ‬
‫ل ﺍﻟﻠﹼ ُﻪ ﻭَ ﹶ‬
َ َ‫ﺤﻜﹸﻡ َﺒ ْﻴ ﹶﻨﻬُﻡ ﺒِﻤَﺎ ﺃَﻨﺯ‬
ْ ‫ﻭََﺃﻥِ ﺍ‬
‫" َﺃ ْﻫﻭَﺍﺀ ُﻫ ْﻡ‬Aralarında Allah’ın indirdikleri ile hükmet! Onların hevalarına tabi olma" [el-Mâide 49]
Nitekim sizlerin önüne, içerisindeki bütün maddelerin esbab-ı mucibesine (delillerine) bağlı
kalınmış hemen uygulanabilinir mütekamil ve ayrıntılı İslamî bir anayasa koyduk.
4- Uluslararası sözleşmelere ve kararlara bağlı kalınmasına gelince; bu, el-Ezher-iş Şerif’in, kendisini
kurtarılması gereken mübarek İslamî bir arz olan mescid-il Aksa ile onun çevresini işgal eden
“İsrail’in” temsil ettiğini, onunla ilişki kurulduğunu, ona doğalgaz temin edildiğini açıkça kabul
etmesidir. Aynı şekilde bu bağlılık, dünyanın dört bir tarafındaki Müslümanlara karşı Birleşmiş
Milletler ile onun zalim organlarının bütün kararlarının özellikle de Amerika ile büyük devletlerin
tahakküm ettiği Güvenlik Konseyi’nin kararlarının kabul edilmesi anlamına gelmektedir.
5- Nitekim bağlanılması, rücu edilmesi ve tatbik edilmesi gereken tek şeriat, Allah’ın şeriatıdır.
Dolayısıyla hala aleni bir şekilde gece gündüz İslam’la savaşan uluslararası meşruiyete ve kararlarına
bağlanmamız, ona muhakeme olunmamız ve rücu etmemiz bizlere haram kılınmıştır. Allahuteala şöyle
buyurmuştur: ‫ﻥ‬
َ ‫ﺤ ﹾﻜﻡَ ﺍ ﹾﻟﺠَﺎ ِﻫِﻠ ﱠﻴ ِﺔ َﻴ ْﺒﻐﹸﻭ‬
ُ ‫" َﺃ ﹶﻓ‬Yoksa onlar hala cahiliye hükmünü mü istiyorlar." [el-Maide 50]
6- Nitekim Mısır’ın evlatları, yeryüzünde fesat saçan, ekini ve nesli helak eden helak olmuş rejimi
devirmek için kanlarını feda ederek devrimi gerçekleştirdiler. Ancak onlar, ilk Raşidi Hilafet
günlerinde olduğu gibi Kenane halkının tamamının güvene, adalete, izzete ve onurlu bir yaşama geri
dönmesi için, şahısları, şekli, ismi, anayasası, hükümleri ve kanunları olmak üzere rejimi kökünden
değiştirmelidirler. Zira böyle bir rejimin değiştirilmesi, dini devletten ayıran kapitalist laik esasa
dayanmakla, içeriği bırakılıp şekil ve üslubu değiştirmekle, bizlere zulmü, zilleti, sefaleti ve
aşağılanmayı tattıran Amerika ile üvey kızı Yahudi devletine övgüler yağdırmakla olmaz.
Binaenaleyh sizlere düşen, bundan rücu etmeniz ve içinde geçenlerin ilmin azim kalesi el-Ezher’e ve
alimlerine güvenle bakan insanları saptırmasından dolayı bu vesikayı ilga etmenizdir. Zira alimler,
enbiyaların varisleridirler. Nitekim sizler, yukarıda geçen şeri hükümler ile delillerinin tamamını
biliyorsunuz. Tabii iş bununla da kalmamalı dahası Silahlı Kuvvetleri Yüksek Konseyi’nden İkinci
Raşidi Hilafet Devleti’ni ilan etmesini talep etmelisiniz ki böylece hem siz hem de onlar dünyanın ve
ahiretin hayrına kavuşasınız. Liderler, gelip geçicidir, cennet ve cehennem ise bakidir. Allah nusreti
vaat etmiş ve iktidar garantilenmiştir. Allah, elbette bunu dini aziz kılacaktır. İşte o gün müminler,
Allah’ın nusretiyle ferahlayacaklardır.
‫ل ﺇِﻥ ﻜﹸﻨ ﹸﺘ ْﻡ‬
ِ ‫ﺴﻭ‬
ُ ‫ﻲﺀٍ ﹶﻓ ُﺭﺩﱡﻭ ُﻩ ِﺇﻟﹶﻰ ﺍﻟﹼﻠ ِﻪ ﻭَﺍﻟﺭﱠ‬
ْ ‫ﺸ‬
‫ﻋ ﹸﺘ ْﻡ ﻓِﻲ ﹶ‬
ْ ‫ﻷ ْﻤﺭِ ﻤِﻨ ﹸﻜ ْﻡ ﹶﻓﺈِﻥ ﹶﺘﻨﹶﺎ َﺯ‬
َ ‫ل ﻭَُﺃ ْﻭﻟِﻲ ﺍ‬
َ ‫ﻥ ﺁ َﻤﻨﹸﻭ ﹾﺍ َﺃﻁِﻴﻌُﻭ ﹾﺍ ﺍﻟﹼﻠ َﻪ ﻭََﺃﻁِﻴﻌُﻭ ﹾﺍ ﺍﻟ ﱠﺭﺴُﻭ‬
َ ‫ﻴَﺎ َﺃ ﱡﻴﻬَﺎ ﺍﱠﻟﺫِﻴ‬
‫ﻼ‬
‫ﻥ ﹶﺘ ْﺄﻭِﻴ ﹰ‬
ُ َ‫ﺤﺴ‬
ْ ‫ﺨ ِﺭ ﹶﺫﻟِﻙَ ﺨﹶ ْﻴ ٌﺭ ﻭََﺃ‬
ِ ‫“ ﺘﹸ ْﺅﻤِﻨﹸﻭﻥَ ﺒِﺎﻟﹼﻠ ِﻪ ﻭَﺍ ﹾﻟ َﻴ ْﻭ ِﻡ ﺍﻵ‬Ey iman edenler! Allah'a, resule ve sizden olan ulul-emre
itaat ediniz. Eğer herhangi bir hususta çekişirseniz, -Allah’a ve ahiret gününe gerçekten
inanıyorsanız- onu Allah’a ve resule götürün. Bu, hem daha hayırlı hem de netice bakımından daha
güzeldir.” [en-Nisâ 59]
Ey Allah'ım, biz tebliğ ettik! Ey Allah'ım, sen şahit ol!
‫ﺤﺯﺏ ﺍﻟﺘﺤﺭﻴﺭ‬
Hizb-ut Tahrir
Mısır
H. 02 Şaban 1432
M. 03 Temmuz 2011
www.hizb-ut-tahrir.org | www.hizb-ut-tahrir.info | www.turkiyevilayeti.org
Download