Kiralık firmalar yasaklansın, herkese iş güvecesi sağlansın!

advertisement
Kiralık firmalar yasaklansın,
herkese iş güvecesi sağlansın!
İşçiler, emekçiler
Günümüzde Mercedes, Siemens, Ford, Opel vb. gibi en tanınmış
firmalar bile doğrudan işçi almamaktadır. İşçi almak istedikleri zaman
kiralık firmalara başvurmakta, onlar üzerinden bu ihtiyaçlarını
karşılamaktadırlar. Bu durum daha önceleri bir istisna iken bugün iş
yaşamının temel bir kuralı haline gelmiştir ve gittikçe de hakim hale gelmektedir. Almanya’da
sayıları sürekli artan kiralık işçilerin sayısı bugün bir milyonun üzerindedir.
Peki çok tartışılan bu yeni çalışma sistemi kimin yararınadır? İşçiler, kapitalistler veya
kiralık firmalar için ne anlama gelmektedir?
İşçi ve emekçiler için taseronlaştırma
Taşeronlaştırma her şeyden önce düşük ücret demektir. Bir kiralık işçi bir kadrolu işçi ile
aynı işi yaptığı halde ondan çok daha düşük bir ücrete, hatta bazı yerlerde yarısı kadar ücretle
çalışmaktadır.
Taşeronlaştırma, keyfi ve kuralsız çalışma ve iş güvenliğinden yoksunluk demektir. Kiralık
işçiler iş güvenliğinden yoksun oldukları için, işten atılma korkusuyla çalışmakta, kendilerine
verilen her işi itirazsız yapmak zorundadır. Yöneticilerin her türlü keyfi ve kural dışı
davranışlarını sineye çekmek zorunda kalmaktadırlar.
Taşeronlaştırma işçiler arasında gerici rekabet demektir. Kadrolu işçi olma vaadiyle işe
alınan kiralık işçiler, şeflerin veya patronların gözüne girmek için kendini paralamakta, hasta
olduğu halde işe gelmekte ve kendisiyle aynı durumdaki arkadaşlarını rakip olarak görmektedir.
Bu gerici rekabet ise işçilerin haksızlıklara karşı birleşmesini engellemektedir.
Taşeronlaştirma kadrolu işçiler üzerinde de bir baskı aracıdır. İşverenler taşeronluk sistemiyle
kadrolu işçilere şu mesajı vermektedirler: “Ya benim dayattığım koşullarda çalışacaksın, ya da
senin yaptığın işi yarı fiyatına yapacak binlerce işsiz var sokakta!” Yani kiralık işçiler, kadrolu
işçiler için bir yandan işsizlik tehdidi, diğer yandan ise ücret artışlarını önlemenin bir aracı
olarak kullanılmaktadır.
Kiralık işçiler çalışan yoksullardır. Bugün bir kiralık işçi, düşük ücret uygulamasından dolayı
çalıştığı halde yoksuldur. Bu durum onun sosyal ve aile yaşamına doğrudan yansımaktadır.
Sosyal aktivitelerden koparıp asosyalliğe iterken, aile yaşamını bozarak dağılmasına yol
açmaktadır.
İşverenler (kapitalistler) veya kiralık firmalar için taşeronlaştırma
Taşeronlaştırma kuşkusuz en çok kapitalistlerin işine yaramaktadır. Bu yüzden de bu sistemin
tek savunucusu onlardır. Bu uygulama onlar için her şeyden önce işten atma özgürlüğü
demektir. Böylece firmalar istedikleri zaman, istedikleri kadar işçi almakta ve deneme süresi adi
altında istedikleri kadar çalıştırdıktan sonra, istedikleri zaman da işten atmaktadırlar. Ve üstelik
işten atılan işçi için tazminat vermek zorunda kalmadan.
Taşeronlaştırma kiralık (aracı) firmalar için ise bir sömürü cennetidir. Bu insanlık dışı
uygulamadan en kazançlı çıkan taraf tartışmasız kiralık firmalardır. Birbiri ardına mantar gibi
çoğalan bu firmalar işçilerin sırtından büyük karlar elde etmekte ve hızla palazlanmaktadırlar.
Yaşadığımız kentlerin en güzel yerlerindeki lüks büroları bunun küçük bir kanıtıdır sadece.
İşçiler, emekçiler
Uzun sözün kısası, taşeronluk sistemi işçi ve emekçiler için tam bir modern kölelik anlamına
gelirken, sermaye için ise bir sömürü cenneti demektir. Taşeronluk sistemi sayesinde esas veya
kiralık firmalar işçilere karşı olan “sorumluluklarından” kolayca kurtulmakta ve bu sayede de
büyük karlar elde etmektedirler. Bugün dünya ölçüsünde üretim ve ihracat rekorları kıran Alman
firmaları, bu rekorlarını esas olarak işçi ve emekçiler üzerindeki bu yoğun sömürüye
borçludurlar.
Yani bu uygulama, sermayenin işçi ve emekçilere yönelik son derece bilinçli, planlı, örgütlü
ve topyekün bir saldırısıdır.
Bir avuç sermayedarın çıkarları için, milyonlarca işçi ve emekçinin yaşamı ve hakları hiçe
sayılmakta, onlara kölelik koşulları dayatılmaktadır. Onların gücü ve pervasızlığı örgütlü
olmalarından, milyonlarca işçinin zayıflığı ve çaresizliği ise örgütsüzlüğünden
kaynaklanmaktadir.
Öyleyse bu saldırıya karşı koymanın tek bir yolu vardır. Yerli-yabancı, taşeron-kadrolu işçi
ayrımı yapmadan, birleşik, bilinçli ve örgütlü hareket etmemiz gerekiyor. Bunun için
sendikalarda, işyerlerinde, emek örgütlerinde, ilerici ve devrimci partilerde örgütlenelim.
Sömüsüz, sınıfsız ve özgür bir yaşam için mücadele eden platformumuz BİR-KAR sizleri
örgütlü mücadeleye davet etmektedir.
Taşeronluk sistemi derhal yasaklansın!
Eşit işe eşit ücret!
35 saatlik çalışma haftası!
Asgari saat ücreti 10 € olmalıdır!
Bütün taşeron işçiler kadrolaştırılsin!
Herkese insanca çalışma ve yaşam koşulları sağlansın!
BİR-KAR
İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu
Download