En Çok Doğru Bilinen 10 Aldatma Miti

advertisement
Psikoterapist CEM KECE
www.cemkece.com.tr
En Çok Doğru Bilinen 10 Aldatma Miti
"Aldatma yuvayı dağıtır mı?", "En çok erkekler mi aldatır?", "Duygusal aldatma olur mu?" Bu sorular
yakın ilişkilerde şüphesiz tarafların aklında dönüp dolaşan endişelerden bazıları.
Aldatılmak, yakın ilişkilerde kadının da erkeğin de korkulu rüyası. Bu hazin olguya dair kulaktan
kulağa yayılan ‘mitler’e evlilik ve ilişki uzmanların bakış açısı nedir? Neden aldatılıyoruz? Aldatma
veya aldatılma korkusu, şüphesiz yakın ilişkilerde tarafların en büyük kâbusu. Bu kadar çok kaygı
veren bir durum da ister istemez bu olgu hakkında kulaktan kulağa yayılan mitlere ve efsanelere
neden oluyor.
Aldatma bir trafik kazasına benzer. Bu kazanın oluşmasının altında yatan bir hikâye vardır. Bu
hikâyede aldatan kadar aldatılanın da payı vardır. Önemli olan bu kazayı yaptıktan sonra aldatan da
aldatılan da bu kazadaki kişisel sorumluluklarını gözden geçirmeli ve “Neden aldattım?” ve “Neden
aldatıldım?” sorularını kendi kendine sormalıdır. Her iki taraf da bu kazada kendine düşen payın
muhasebesini yapmalı, daha çok bu konuya odaklanmalıdır. Aldatma ilişkilerde çok sık görülen bir
şeydir. Çünkü ilişkilerin doğasında her zaman yasak ve kışkırtıcı olgular çekicidir. İnsanların
cennetten kovulması yasak elma yüzünden olmuştur. Tanrı insanlara her şeyi vermiş ama ‘Elmayı
yeme’ demiştir. Ama insanoğlu cenneti elinin tersi ile itmiş ve bir elma için cennetten kovulmayı
göze almıştır. İnsanın doğası ve ruhu böyledir, aldatma da böyle bir olgudur.
Aldatma ve aldatılma olgusunun altında kişilerin ailelerinden gelen bir aktarım olabilir. Eğer kişinin
babası veya annesi aldattıysa, o da aldatabilir. Eğer ailede dayıdan, amcadan veya yakın akrabadan
bilinen bir aldatma hikâyesi varsa, o kişinin hayatında da hem aldatma hem de aldatılma olabilir.
Buna nesiller arası aktarım diyoruz. Aldatanın ve aldatılanların ailelerinde böyle bir hikâye genellikle
vardır. Freud buna ‘geçmişin tekrarlanma zorlanması’ demiştir. Aldatan da, aldatılan da genellikle
geçmişinde böyle bir olguya sahiptir.
Terapistler, aldatmaya doğru veya yanlış, ahlaklı veya ahlaksız diye bakmazlar, bir hikâye olarak
bakarlar. Karı-koca arasında yaşanan ilişki aldatmayı meydana getirebilir. Kadın anne olduktan sonra
kocasını ihmal etmiş olabilir. Erkek, eşini doğumundan sonra ‘kutsal anne’ gibi görüp cinselliği başka
biriyle yaşamayı tercih edebilir. İhmal edilme veya aşırı derecede işgal edilme, çok fazla miktarda
duygusal şiddete maruz kalma, karı-koca ilişkilerinde aldatmayı meydana getirebilir.
Özellikle Borderline ve Narsisistik yapıdaki kişiliklerin aldatma olasılığı çok yüksektir. Çünkü
yakınlaşma ve ayrışma problemi olan bu kişiler, aldatarak diğer kişiyle aralarında güvenli, duygusal
bir mesafe yaratmak isterler. Bir nevi ilişkide balans ayarı yaparlar. Aldatmak, bir bakıma yakınlaşma
korkusunu ya da yutulma, boğulma veya terk edilme korkularını kişinin kontrol altına almasıdır. Buna
bir nevi aldatarak partneri ile arasındaki mesafeyi ayarlıyor da diyebiliriz.
İşte aldatmaya dair en çok bilinen 10 mit:
1-Aldatma evliliği yıkar.
Aldatılan kişi ilişkisini veya evliliğini bitireceği gibi devam da ettirebilir. Her aldatma boşanmayla
bitmeyebilir. Unutmayın ki, aldatılma ve sonrasında yaşanan sorunlar çözülebilen durumlardır.
Aldatmalar travma etkisi yaratsa da, aldatma olayından sonra evliliklerin daha sağlıklı yürümeye
başladığı, bağlılık duygusunun arttığı sık rastlanılan bir durumdur. Sorunlar, aldatma bunalımından
sonra netleşebilir, çözüm için ortak hareket edildiği yeni bir süreç başlayabilir.
2-Aldatma fizikseldir.
Aldatma sadece cinsel değil, duygusal veya zihinsel aldatma olarak da karşımıza çıkabilir. Sürmekte
olan ilişkisi varken bir başkasıyla cinsel ilişkiye girmek ‘cinsel aldatma’ olarak tanımlanırken, yine bir
1/3
Psikoterapist CEM KECE
www.cemkece.com.tr
ilişki yaşarken bir başkasıyla duygusal bir yakınlık yaşamak, bir başkasına aşık olmak veya özel
paylaşımda bulunmak ‘duygusal aldatma’ olarak tanımlanmaktadır. Şu veya bu sebeple ilişkisini
yürütmek zorunda olup da aklında bir başkasının hayalinin olması zihinsel aldatmadır. Duygusal,
cinsel ya da zihinsel aldatma sonuç olarak keyif kaçıran can sıkan süreçlerin ortaya çıkmasına sebep
vermektedir.
3-Aldatma, çok nadir bir durumdur.
Aldatma nadir görülen bir durum değildir. Aldatma insanlık tarihi kadar eski olan ve her toplumda
yaygın olarak görülen bir çift problemidir. Son yıllarda da toplumsal değişimlerin olması ve internet
kullanımı nedeniyle de yaygınlaşmıştır.
4-Aldatma bir hastalıktır.
Toplumlar yadırgasa da aldatma insanın var olduğu sürece devam edecek bir olgudur ve görülmesi
de normaldir. Aldatma kadın ve erkeğin bazen duygusal ihtiyaçlarının karşılanması bazen macera
duygusu, psikolojik süreçlerin devreye girmesi, bazen de cinselliğe karşı merak ve macera arama
hissiyle geçmişte var olan, gelecekte de var olacak olgulardandır.
5-Aldatmayı başlatan erkektir.
“Aldatmayı başlatan her zaman erkektir” düşüncesi, erkeğin günah keçisi olarak görülmesinden
kaynaklanmaktadır. Oysaki aldatmada sadece erkek unsuru yoktur. Karşı tarafta da bir başka partner
vardır. Erkek partnerini yine bir başkası ile aldatıyordur. Aldatmada günah sadece bir kişide değildir.
Bu süreçte erkeğin aldatacağı kişi partneri veya eşidir ve o da erkeğin bir partneri olduğunu bildiği
halde ‘olur’ verebilmiştir. Bu durumda aldatma sürecinden sadece erkek sorumlu değildir. Hatta
dolaylı olarak veya farkında olmadan izin veren eşi de onun ortağıdır. Bazen erkeği aldatma
aşamasına getiren, erkeği hazırlayan kişi olarak da eşini görmekteyiz.
6-Kadın aldatmaz erkek aldatır.
Toplumsal olarak biçilen rol gereği kadının hiçbir zaman erkeği aldatmayacağına yönelik bir inanış
vardır. Ancak aldatma sadece erkeğe has bir özellik değildir. Hem erkek hem kadın partnerini
aldatabilir. Erkekler aldattığında dikkatsizdir. Kendisine daha fazla bakmaya başlar, yeni elbiseler alır,
sık banyo yapar, yeni parfümler alır, rejim ya da egzersize başlar, akşam eve beklenmedik saatlerde
gelir, sürekli bir toplantı hali yaşadıklarını ifade ederek hemen kendilerini ele verirler. Kadın aldattığı
zaman, duygularıyla toplumun baskısı arasında sürtüşme ve çatışma süreci yaşar. Bu nedenle
kadının aldatması daha zor, daha derinlikli, daha heyecanlı, daha edebi ve daha zengin bir
malzemedir. Kadınlar aldattığında çok daha dikkatli davranırlar. Her ayrıntıyı düşünürler. Çünkü
kadınlar için günübirlik bir ilişkiden çok, uzun süreli ve duygusal bağları kuvvetli bir ilişki yani aşk
yaşamak çok daha önemlidir. Kadın aldatmayla birlikte sevgi, aşk, romantizm, heyecan ve sürpriz
arar. Kadın yaşamında kendini mutsuz ve huzursuz hissediyorsa aldatma arayışına girebilir. Erkekteki
aldatma ise kimi zaman kendini kanıtlama isteği, yasak aşka yönelik değişik heyecan duygusu ya da
cinsellikte değişik heyecanlar yaşama duygusundan kaynaklanır. Tüm bunlarla birlikte kadının
ekonomik ve sosyal yönden özgürleşmesi de aldatma dengelerini değiştirmiştir.
7-Eğer evde cinsel yaşam yoksa bu aldatmanın bir işaretidir.
Genellikle aldatan kişi partnerine yönelik suçluluk duyguları ile ya da aldattığı kişiye olan bağlılığı
nedeniyle eşine yönelik cinsel yaşamını bitirebilir. Ancak aldattığı halde eşi ile cinsel yaşamı devam
eden bireylerin de olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca evde cinsel yaşamın olmaması sadece aldatma
süreci ile alakalı olmayabilir. Bunun ayrımının da çok iyi yapılması gerekmektedir. Çünkü çiftin
arasında yaşanılan cinsel işlev sorunları, maddi sıkıntılar, iş sorunları, geçirilen hastalıklar ya da
evlilik ile ilgili sorunlarda cinsel yaşamı sekteye uğratan süreçlerdir.
2/3
Psikoterapist CEM KECE
www.cemkece.com.tr
8-Aldatma, daima kötü bir evlilik ya da kötü bir eş yüzündendir:
Aldatma, sadece kötü evliliklerde değil çok iyi yürüyen birlikteliklerde de karşımıza çıkabilir. Çünkü
aldatma, psikolojik, sosyolojik ve toplumsal birçok olguyu içerisinde barındıran bir süreçtir. Psikolojik
boyut olarak bilinç dışı süreçlerden bahsederken, sosyal boyutta kişinin yaşam şekli, kadınları
algılayışı veya cinselliğe bakış açısı toplumun aldatma karşısındaki tutumları etkileyen faktörlerdir.
9-Evlilik dışı ilişki konusunda çiftler hiçbir şekilde uzlaşamaz.
Uzlaşma, kültür, toplum ve aile yapılarının, çiftin evlilik dinamiğinin özelliğine göre değişiklik
gösterebilir. Kimi kültürlerde ya da ailelerde kesin çizgilerle ayrılan bu süreç kimilerine göre daha
ılımlı karşılanmaktadır. Ülkemiz bakış açısına göre erkek aldatmalarında genellikle “Erkektir, elinin
kiridir” diyerek kadın uzlaşması normalleştirilmektedir.
10-AIDS aldatma sıklığını düşürür.
Ne yazık ki, cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı duyarlı olmayan ya da cinsel yolla bulaşan
hastalıkların ne ölçüde kişiye zarar vereceğini bilmeyen kişilerin partneri dışındaki kişilerle yaşanılan
cinsel birlikteliklerinde düşüş olmamaktadır. Aldatmalarına devam etmektedirler. Bu süreç, daha çok
cinsel eğitim yetersizliği olan bireylerde yaşanmaktadır. Cinselliğin iki tarafın haz alacağı ve aynı
zamanda partnerine karşı saygı ve sevgi dolu olacağını, partnerinin haklarını ve sağlığını da
düşünerek yaşanacağını bilmeyen bireyler sadece birliktelikle cinsel yaşamın olabileceğini sanırlar.
Bu kişilikler kendilerinde var olan soruna rağmen cinsel birlikteliğe devam edebilmektedirler. Elbette
ki uzun süreçli tedavilerde cinsel birlikteliğe devam etmeleri mümkündür ancak bu durumda
partnerlerini korumak adına prezervatif kullanımını tercih etmeleri önemlidir.
Peki, aldatılan biri ne yapmalı? Aldatılan kişi ilişkisini veya evliliğini bitireceği gibi devam da
ettirebilir. Her aldatma boşanmayla bitmez. Unutmayın ki aldatılma ve sonrasında yaşanan sorunlar
çözülebilen durumlardır. Aldatmalar travma etkisi yaratsa da, bazen aldatma olayından sonra
evliliklerin daha sağlıklı yürümeye başladığı, bağlılık duygusunun arttığı, sorunların bu tip travmadan
sonra netleşip çözüm için ortak hareket edildiği yeni bir süreç başlayabilir. Zor bir süreç olan bu
dönemde aldatılan kişi, bazen utanç, bazen öfke, bazen de intikam ve aşağılanma duygusuna
kapılabilir ve zamanla kimliğini kaybedebilir. Özel bir insan olduğuna dair inancı azalabilir ve kendine
olan saygısını da yitirebilir. Ayrıca dünyanın güvenilmez bir yer olduğunu düşünmeye başlayabilir,
tehlikeli olan da budur. Çünkü kendilerini en çok seven insanlar bunu yaparsa, bu dünyada kime ve
nasıl güvenebileceklerini şaşırmaları da doğaldır.
Aldatılanda öfke, yas süreci, üzüntü, sıkıntı, uykusuzluk, onur ve gurur yaralanması, tedirginlik,
özgüven sarsılması ve depresyon dönemi başlayabilir. Bu dönemde bir evlilik veya çift terapistine
başvurulması gerekir. Çünkü kurulu bir düzeni yıkmak zordur ve aldatılan kişinin partneriyle bir araya
gelerek sadece karşı taraftan değil kendisinden kaynaklanan sorunları çözmek için de adım atması
uygun olur. Eşin sadakatsizliğinde evliliği hemen bitirmek yerine, “Eşim beni sevmediği için mi yoksa
insani bir zaaftan dolayı mı aldattı?” sorusuna bir evlilik terapistinin nezaretinde yanıt aramak ve kar
zarar analizi yapmak doğru bir yol olacaktır. Çünkü sevgiyi, güveni ve saygıyı artırıcı çözümler
bulmak o kadar da zor değildir. Evlilik terapisi sürecini yaşayan çiftler evliliklerini yeniden
yapılandırabilir ve tekrar mutlu olabilirler.
Yayınlanma tarihi: 28.12.2011
Makale adresi: http://www.cemkece.com.tr/m-en-cok-dogru-bilinen-10-aldatma-miti.html
Web : http://www.cemkece.com.tr
Facebook: http://facebook.com/drcemkece
Twitter: http://twitter.com/drcemkece
Google+: https://plus.google.com/114707731481596974039
Instagram: http://instagram.com/drcemkece
Youtube: http://youtube.com/user/cisedorgtr
RSS: http://feeds.feedburner.com/drcemkece
3/3
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download